Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyelİmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç #
Genel Yayın Koordınatörü' Hikmet
Çetinkava # Yazıı^lerı Mudürlerı
Ibrajıim V ıldız (Sorumlu). Dinç Tayanç
0 Haber Merkezı Mudurü Hakan Kara
0 Görsel Yönetmen: Fikret Eser
Dış Haberler Şinasi Danışoğlu 0 Istihbarat
Cengiz Yıldınm 0 Kulrur Handan Şenköken
0Spor Abdülkadir Vücelman 0 Makaleler
Sami Karaören 0 Duzdtme Abdullah Yaacı
0 Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgı-Belge
Edibe Buğra 0 Yurt Haberlen Mehmet Faraç
Yayın ICurulu. Dhan Setçuk»Ba$lan ı
Orhan Erinç, Oktay Kurtböke.
Hikmet Çetinka> a, Şükran Soner,
Ergun Bakv Dinç Ta>anç, tbrahim
V ıldız, Orhan Bursalı. Mustafa
Balbav. Hakan Kara.
Ankara Temsılcısı. Mustafa Balba> 0 HabcT Muduru Doğan
Akın Ataturk Bulvan No 125. Kaı 4, Bakanlıkiar-Ajıkara
Tel 4195020(7 hat), Faks 4195027 0 tzmır Temsılcısı
SerdarKmk,H ZıvaBlv 1352 S 23Tel 4411220. Faks
4419117 0 AdanaTemsılcısr Çeön Yiğenoğlu, tnönuCd
119S.No 1 Kat 1, Tel: 363 12 11. Faks 363 12 15
K.oordınator Abmet Koruhan 0
Muhasebe Bülent Yener 0
tdare HûsevinGürer0Uletıne
ÖnderÇeük0B\lgı-lşlem. Nail
Inal 0 Bılgısayar Sıstem
Mürü\et Çiler
MEDY \ C : • Yonetım K.urulu
Ba^kanı - Genel Mudur Gulbîn
Erduran # Koordmator Refaa
Işıtman 0 Genel Mudür Yardımcısı
Mine \kdağ Tel 514 07 53 -
5139580-513846(^61.Faks 513S463
\atimbwii
TC
Basan: Yenj Gun Haber Ajansı. Basın \e Yayınalik A Ş
39 41 Cagalogiu 34334 Ist PK 24f> Istanbul Tel 10 212) 512 05 05 CU hat Faks (0 212) 513 «5 12ŞUBAT1997 imsak: 5.29 Güneş: 6.56 Öğle: 12.25 Ikindi. 15.14 Akşam: 17.71 Yatsı: 19.03
SOYUZ-U Bouster
uzayda
• BA1KONUR (Reuters) -
Rusya, uza>da bulunan
MIR uzay istasyonuyla
buluşmak üzere dün
SOYUZ-U Bouster fırlattı.
Kazakistan'ın Baıkonur
Lzav Üssü'nden fırlatılan
rokette bır de Alman
kozmonot bulunuyor.
Parasızlık nedenıyle zor
günler yaşayan Rus uzay
programma Almanlar
milyonlarca mark ödeyerek
katkıda bulunuyor. Bu
sayede Alman kozmonot
Reınholt Evval de (ortada)
tarihi bit şans yakalamış
oldu.
Arf Yanlım'dan
Infacc 29
• Haber Merkezi-
Enflasyonun sürekli
artması ve buna bağlı
olarak fiyatlann süreldi
değışmesı nedenıyle
reel kârlannı
hesaplayamayan. geleceğe
yönelik rasyonel
hedeflerini tam olarak
belırleycmeyen şirketler
için yeni bir yazılım
programı hazırlandı. Arf
Yazılım Ltd. Şti.'nin
hazırladığı Infacc 29
pıogramıyla şirketler
yıllık muhasebelerini ister
genel fiyat endeksine.
ıster dolar ya da herhangı
bır döv ize sabitleyip reel
bir mali tablo çıkarabilecek
ya da fırmanın
kuruluşundan bugüne
kadarki gerçek mali
durumunu tespit
edebilecek.
Nükleer santral
gerçeği
• ANKARA (AA)-
Türkıye'nin de aralannda
bulunduğu Ekonomik
İşbirlıği ve K.alkınma
Teşkilatı (OECD)
ülkelerinin. küresel
düzeyde nükleer enerji
üretiminın yûzde 80'den
fazlasını sağladığı
bildirildı. Dünya
Enerji Ajansı (IEA)
tarafından hazırlanan bir
rapora göre dünyada
nükleer enerji
santrallannın kurulu
gücündeki artış hızı 2000
yilına kadar azalacak.
projesi
• KOCAELİ (AA) -
tzmit'te, bireylerin
sorunlannı çözebilmek ve
becerilerini geliştırmek,
sanat. spor, sağhk, el
sanatlan \e güncel
konularda halka yönelik
faaliyetlerde bulunmak
amacıyla "Birey
Bıhnçlenme Projesi"
hazırlandı.
Universitelere 1997 yılında yapacaklan araştırmalar için yalnızca 1 trilyon 420 milyar lira kaynak aynldı
Biliııısel çahştnaya ödenek yok• 1997 bütçesinden en fazla pay alan İstanbul
Üniversitesi'nde bilimsel ve teknolojik araştırmalar için 30
milyar lira aynlırken Hacettepe'de bu rakam 100 milyar,
Ankara Üniversitesi'nde ise 90 milyar lira olarak belirlendi.
MERİHAK
İZMİR- Üniversiteler, yetersiz öde-
neklerden yakınırken bu durumun bi-
limsel ve teknolojik araştırmalan en-
gellediğı bildirildi. 1997 yılı bütçesin-
de 194 trilyon 263 milyar lira ödenek
aynlan 53 üniversite, bilimsel ve tek-
nolojik çalışmalar için 1 tnlyon 420 mil-
yar lira harcayacak.
Öte yandan hükümetin üniversıteler
arasında yaptığı bütçe dağılımında
yüksek teknoloji ünıversıtelennı en alt
sırada tutması dikkat çekiyor.
Türkiye'de üniversite sayılannın hız-
la artması ve neredeyse her ile bir üni-
versite politikasının yaşama gectıği
günümüzde ödeneklerin yetersizlıği
yönetimleri kara kara düşündürüyor.
Yıllardır ödeneksizlikten yakınan üni-
versiteler, yeni üniversıtelerin de orta-
ya çıkmasıyla giderek küçülen pasta-
dan daha az dilim alıyorlaT.
1997 yılı bütçesinın TBMM'de gö-
rüşüldüğü bir dönemde Maliye Ba-
kanlığı'ndan gelen personel giderleri-
nin dışında hiçbir harcama yapılmaya-
cağı yolundaki genelgeyle birlikte sar-
sılan üniversitelerin en büyük yakın-
ması, belırlenen bütçelerinin kendile-
rine taksit taksit verilmesi. Bu yüzden
birçok yatınm yerinde sayarken bu da
yatınmlann uzun süreye yayılmasına
neden oluyor.
Gülünç rakamlar
Üniversite yönetimlerinin yakındık-
lan diğer bir konu da ihtiyaçlannın
çokaltında ödenek aynlması. 1997 yı-
lı bütçesinde 53 üniversiterun cari ve
yatınm ödeneklerinin toplamı kesın-
tisiz 194 tnlyon lira. Bu toplam büt-
çeden en büyük payı İstanbul Üniver-
sıtesi aldı. İstanbul Üniversitesi 15 tril-
yon 174 milyar liralık bütçesinden sa-
dece 30 milyar lirayı bilimsel ve tek-
nolojik araştırmalara ayırdı. Bütçeden
en büyük payı alan ikinci üniversitesi
ise Haccettepe Üniversitesi. Bu üniver-
site 11 tnlyon 588 milyar liralık kay-
nağın sadece 100 milyar lirasını bi-
limsel ve teknolojik araştırma için kul-
lanacak.
Ankara Üniversitesi de 11 trilyon
174 milyar lirayla üçüncü sırada yer alı-
yor. Bu üniversite de 90 milyar lirası-
nı bilimsel ve teknolojik araştırma için
ayırdı.
Bilimsel araştırmalann yayımlan-
ması için aynlan para da oldukça dü-
şük. İstanbul Üniversitesi bunun için
15 milyar. Hacettepe Üniversitesi 32
milyar. Ankara Üniversitesi de 85 mil-
yar lira ayırdı.
1997 bütçesinde ilk üçü paylaşan
üniversitelerin durumu böyleyken ge-
n kalmış bölgelerdeki üniversitelerin
bütçeden aldıklan pay nasıl?
RP yandaşlanna arüş
Özellikle RP'nin ıktidara gelmesi-
nin ardından bu görüşe yakın ünıver-
setelere aynlan payda büyük artış göz-
lemleniyor. 1997 yılı bütçesinden: yö-
netimlerinin ya da RP görüşüne yakın
öğretim üyelerinin ağırhklı olduğu ünı-
versıtelerden Erzurum Atatürk Üni-
versitesi'ne 7 trilyon 595 milyar. Di-
yarbakır Dicle Üniversitesi'ne 4 tnl-
yon 329 milyar. Urfa Harran Ümver-
sitesi'ne 1 trilyon 945 milyar. Malat-
ya lnönü Üniversitesi'ne 3 trilyon 406
milyar, Konya Selçuk Üniversitesi'ne
5 trilyon 104 milyar, Van Yüzüncü Yıl
Üniversitesi'ne 3 trilyon 462 milyar
lira kaynak aynldı.
Buna karşın teknolojik eğitim
yapacak universitelere aynlan pay ise
oldukça düşük. Gebze Yüksek Tek-
noloji Enstitüsü'ne 1 trilyon 61 milyar
lira kaynak aynlırken İzmir Yüksek
Teknoloji Enstitüsü'ne aynlan para
sadece 975 milyar lira. 1997 bütçesinın
456 milyar lirasını yaunmda kullanacak
olan İzmir YTE, personel gıderleri,
yolluklar. hizmet alımlan, çeşitli mal-
zeme alımı, demirbaş, makine ve teç-
hizat alımlan ile inşaat ve transfer
ödemlenne 943 milyar lira ayırdı. Bu
arada eğitim ve öğretimi de sürdüren
izmir YTE'nin kıt kaynaklan araştır-
ma yapmaya ise yetmiyor.
Amazon yerlisi Yarima ABD'de yaşadığı günlerde kocası Kenneth Good ve çocuklanyla birlikte.
Çağ farla aşkı yendi
• Amerikalı bir
antropologla evlenen
Amazon yerlisi Yarima,
20. yüzyıla ayak
uyduramayınca, üç
çocuğunu bırakıp
yağmur ormanlanna
geri döndü.
Çeviri Servisi - Amerikalı
bir antropolog, Amazon or-
manlannın ilkel kabilelenn-
den bınnin üyesı olan kan-
sının, ABD"deki modern ya-
şama ayak uyduramayıp
Amazonlara geri dönmesı
üzerinebölgeye bir sefer dü-
zenleyerek kansını geri ge-
tirmeyi planhyor.
New Jersey 'de yaşayan 50
yaşındaki Kenneth Good,
Amazon yağmur ormanla-
nnda Yanomama yerlilerı
üzerinde antropolojik incele-
melerini sürdürürkentanıştı-
ğı Yarima'yı, 1987 yılında
henüz 22 yaşında iken
ABD'ye getirmişti. Henüz
taş devnni yaşayan bir Ya-
nomama yerlisi ile 20. yüz-
yılın önde gelen bilim adam-
lanndan bıri arasındakı bu
ilişki, yüzyılın en büyük aşk
öyküsü olarak günlerce tar-
tışma konusu olmuştu.
1993'te modern yaşamın
Uzmanlar Yanomamayerüa Yarima'run çağdaş yaşama
a>ak uydurmasının oldukça güç olduğunu beHrtiyor.
gereklerine daha fazla ayak
uyduramayan Yarima Good,
üzerindeki Batılı gıysilerini
çıkararak ormana gen dön-
dü. Yarima, ABD'de bulun-
duğu sırada Ingilizce öğren-
meye çalışmış, ortama uy-
maya gayret etmiş ve en
önemlisi kendisini uzaydan
gelmiş bır yaratık gibi gören
meraklı komşulanna ses çı-
karmadan tahammül edebil-
miştı. Ne var kı ne 3 çocuğu
ne de kocası onu ilkel yaşan-
tısından koparmaya yetmedı.
Konuya geniş yer veren
Güney Amerika gazeteleri.
bilim adamının kansını geri
alma girişimlerini sert bir şe-
kilde eleştirerek Yarima'nın
yeni düzenini bozmaya hak-
kı olmadığını yazıyor. Ekibiy-
TMOK Genel Sekreteri Bayatlı
'İstanbul'un 2004
için şansı süriiyor'
e-posta : tan (a vol. com. tr
Spor Servisi - Türkiye Milli
Olimpiyat Komitesi
(TMOK) Genel Sekreteri
Togay Bayatlı, İsveç
basınının 2004 Yaz
Olimpiyat Oyunlan'nın
aday kenti İstanbul'a şans
tanımamasını şaşkınlıkla
karşılarken. "İstanbul'un
da 2004 Olimpiyatlan için
en az diğer 10 aday kent
kadar şansı >ardır" dedi.
İstanbul'un mart
ayındaki ön elemelerde
fmale kalacak 4-5
kentten biri olacağını iddia
eden Togay Bayatlı. İsveç
nüfusunun yüzde 65'inin
olimpiyatı istemediğini
anımsatarak. "6 kez kış
olimpiyat o>unlanna taiip
olup geri çevTİlen
Stockholm'ün yaz
oyunlanna ev sahipligi
vapmak istemesi spor
dünyasında tepkiyle
karşılandı. İsveç'te yapılan
bir kamuov u
araşürmasında halkm
büyük bölümünün
olimprvatı istemediği ortaya
çıkmışO. l luslararası
OUmpiyat Komitesi üyeleri
kendilerini istemeyen
ülkeye oy vermezler'' dedı.
TMÖK Genel Sekreteri
Togay Bayatlı, İstanbul'un
diğer adaylara oranla
büyük avantajlan olduğunu
da vurgulayarak şöyle
konuştu:
"İstanbul'un olimpiyat
kanunu var. Oysa diğer 10
kentte böyle bir kanun olayı
yok. Üstelik olimpiyat
köyümüzün konutlan
hay.ır. Köy alanının arazisi
hazır, stat inşaatı ise
başlama aşamasında.
Oyunlar, trafiğin olmadığı
TEM karayolu yanında ve
metro bağlantılı. Bu
nedenle İstanbul, 2004'ün
favori kcntk'rinden.'"
le birlikte Yanomama yerlı-
lerinin yaşadığı bölgeyi ka-
nş kanş arayan Good, kan-
sını geri dönmeye ikna ede-
bilmek için yanında çocuk-
lannın resimlerini veçocuk-
lann annelerine yazdığt mek-
tuplan taşıyor.
Bu arada ValdirCnız adın-
da Brezilyalı bir fotoğrafçı,
Amazon ormanlannda bir bi-
lim dergisi için resim çeker-
ken Yarima'yı gördüğünü ve
yakın plan resimlenni çekti-
ğıni iddia ediyor. Cruz, Af-
ro stıli saç modelini değiştı-
ren Yarima'nın vücudunu ge-
leneksel kırmızı boyalarla
boyadığını, burun kanatlan-
na ve yanaklanna küçük be-
yaz çubuklar geçirdiğıni ve
en önemlisi sırtmda bir be-
bek bulunduğunu söylüyor.
Good'a tepki
Yarima'nın kabilesi. bilim
adamlanna göre 20. yüzyıl
uygarlığının giremediğı tek
topluluk. 1975 yılında ant-
ropolojik incelemeler yap-
mak üzere bölgeye gelen genç
Kenneth Good, burada yal-
nızcabirkaç hafta kalmaya ni-
yetliydi. Ne varki evdeki he-
sap çarşıya uymadı ve Good
burada tam 12 yıl kaldı. Ya-
rima'yı tanıdığında henüz 9
yaşındaydı. Evlendiklerinde
ise Yarima 13'üne yeni bas-
mıştı. Evliliklerinin Ama-
zon'daki ilk bölümünde iki
çocuklan olan çiftin, 1987'de
ABD'ye yerleştiklerinde bir
çocuklan daha oldu.
Yarima'nın Nevv Jersey'de-
ki Ingilizce öğretmeni Ma-
ritza Nebon, Yarima'yı şöy-
le anlatıyor: "Yarima son de-
receçeidcivecanayakmbir in-
sandLNevarki ilkel tophımun
etkilerini üzerinden atanu-
yordiLÖrneğmzaman kavra-
mını bir türlü öğrenemedi.
Buradaki yemektarzına abş-
ması uzun zaman aldı. Or-
manda balık, yılan, tarantu-
la (dev örümcek) ve bitki kök-
leri yerken birden fast-food
yemekzorunda kaklı. ^"ryebfl-
ctiklerinin rjaşmda hamburger,
patates kızartmasıv«lazarnuş
piliç gelrvordu. Ve tabii ki kı-
sa zamanda kilo aldı, o çevik
ve ince hadannı kaybetti."
Kenneth Good'un mesai
arkadaşı antropolog Da\id
Chanoff, çiftin tekrar bır ara-
ya gelebileceğine ihtimal ver-
miyor: aralanndaki sevginin
ne kadar güçlü olursa olsun
taş devTİ ile 20. yüzyıl arasın-
daki mesafeyi aşamayacağı-
nı öne sürüyor.
ARAŞTIRMA VE PROJE MERKEZLERİ PARASIZLIKTAN YAKINIYOR
Türkiye'de bilgi üvey evlat
BARIŞ DOSTER
Batı'da "-Think Tank" denilen. fi-
kir ve proje üreten kurumlann önemi-
nin Türkiye'de henüz yeterince ka\Tan-
madığıbelırtilıyor Uzmanlar. ilgisiz-
lik ve parasızlıktan yakınıyorlar. Or-
tadoğu ve Balkan Incelemeleri Vakfı
Başkanı. Emekli Büyükelçi İsmail
Soysal, "Türkiye'de araştırma amaç-
h kuruluşlar iyi nivetle güzel şeyler ya-
pıvyriar ama henüz çok yetersizler"' gö-
rüşünü savunuvor.
Dış Politika Enstitüsü
Müdürü Dr. Seyfı Taşhan
da. Türkiye'de araştırma ve
proje amaçlı kurum kur-
manın moda olduğunu sa-
vunarak, "Sorun bunlan
kurmak değiL üretim yap-
mak"diye konuşuyor. Stra-
tejik Araştırmalar Vakfi Ge-
nel Sekreteri ÖmerTarkan
ise parasızlıktan yakınarak
bu tür kurumlann öncelikle bağımsız
olması gerektiğinı vurguluyor.
Batı'da durum
Türkiye'deki benzerlerinın aksine
Batı'da bu kurumlar önemli parasal
kaynaklara sahipler ve bunlara büyük
önem veriliyor. Türkiye'de araştırma
geliştirme (ar-ge) faahyetlerinin
GSYlH'ye (Gayri safi yurtiçi hasıla)
oranı 1995 yıiı verilerine göre yüzde
0.33 iken bu oran Kore'de 1.99'a,
ABD'de 2.78'e, Japonya'da 2.98'e ve
lsrail'de 3.1'e çıkıyor. Türkiye'de eği-
time aynlan payın GSYlH'ye oranı
ise yüzde 3.36 dolayında kalıyor.
Oysa bu rakamın en az yüzde 10 do-
layında olması gerekiyor. Batı'daki
araştırma kurumlan. devlet, özel sek-
tör ve üniversıtelerle sıkı bir işbirliği
içindeyken Türkiye'dekiler bu destek-
lerden yoksunlar.
Batı'daki ortalama bır araştırma ku-
rumunun bütçesinin on milyon dolar-
larla ifade edildiği bilıniyor. Bunlar ara-
sında en ünlüleri ise ABD'de Savun-
ma Bakanlığı ve ClA'ya yakınlığıyla
bilinen "Rand Corporation" v e tngıl-
tere'deki "StratejikAraşürmalarMer-
kea"
• 1995 yılı verilerine göre Türkiye'de
araştırma geliştirme harcamalannın
GSYÎH''ye oranı yüzde 0.33 iken bu oran
Kore'de 1.99'a, ABD'de 2.78'e. Japonya'da
2.98'e ve Israil'de yüzde 3.1'e ulaşıyor.
Türkiye'de eğitime aynlan payın GSYlH'ye
oranı ise yüzde 3.36 dolaymda kalıyor.
Türkiye'de ise oldukça yeni olan
araştırma kurumlanndan ilk akla ge-
lenlen "Ortadoğu ve Balkan İnceleme-
leri Vakn", "Dış Politika Enstitüsü",-
Stratejik AraşOrmalar Vakfi'", Tür-
kiye EkonomikveSosval Etüdler Vak-
fl" (TESEV), "tktisadi Kalkınma Vak-
fi" (tKV^, "Tiirk Demokrasi Vakfi".
"Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal
AraştırmalarVakfi" (TÜSES) ve "Sos-
yal Demokrasi Vakfi" (SODEV)
Bu konuda Ortadoğu ve Balkan In-
celemeleri Vakfı Başkanı Emekli Bü-
yükelçi İsmail Soysal, Türkiye'de bu
tür vakıflann genellıkle elit sınıfın
elinde olduğunu ama hiçbirinin ye-
terli olmadığını söylüyor. Soysal, pa-
rasal kaynaklann yetersızlığinden şi-
kâyet edıyor ve "Türkive'de Dışişleri
Bakanhğı bünyesindeki Stratejik .Araş-
tırmalar Merkczi de dahil olmak üze-
re dış politika alanındayoğunlaşmış 10
kadar kuruluş var ve hepsi de parasal
yetersizliklerine karşın Türkiye ölçü-
lerinde i>i işler yapıyorlar" diyor.
'Uretim yok'
Dış politika konusunda yoğunlaşan
en eski araştırma ve proje merkezle-
rinden olan Dış Politika Enstitüsü Baş-
kanı Dr. Seyfi Taşhan ise
Türkiye'de bu tür kurum aç-
manın moda haline geldiği-
ni. fakat önemli olanın üre-
tim yapmak olduğunu vurgu-
luyor. Taşhan şunlan söylü-
yor-
"Ne Dışişleri Bakanuğu ne
üniversiteler ne de özel sek-
tör, büyük miktarda proje si-
parişi vermiyorlar ya da var
olanlan kuUanmageregiduvmuyorlar.
Parasal olanaklanmtz çok sınırh ve bi-
ze çok az sipariş talebinde bulunulu-
Parasızlık nedeniyle venmli olama-
dıklannı söyleyen bir diğer isim ise
Stratejik Araştırmalar Vakfı Genel
Sekreten Ömer Tarkan. Tarkan. asıl
önemli olanın kurumlann bağımsız-
lığı olduğunu belirtiyor ve şöyle ko-
nuşuyor: "Son dönemlerde Başbaka-
nın ve yarduncısının kurdurduklan
valaflar var ama bunlar, resmi politi-
kalann doğrulatılması için vakıfkuru-
yorlar. Amaç. yöneticileri haklı çıkar-
mak değil, sağlam, tutaıiı ve ciddi
projeler iirebnek olmalı."
SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN
'Politikanın Demir YumruğuL'
iyi de olaya acaba neden tarih gözüyle bakılmıyor?
(Şimdi Malraux olsaydı, 'cosmique' açıdan c./e-
cekti) Türkiye'nin yurt çapında geçirdiği sarsıntı, 'ma-
hıyeti meşkûk' bir trafik kazasının, ortalığa döküp
saçtığı rezıllikten mı ıbaret? Ben, hiç sanmıyorum.
Müdafaa-i Hukuk İnkılabı'nın çıvisi, '40 Karantı-
ğından' itibaren gevşetılmış; fakat asıl, 'Soğuk Sa-
vaş' yıllannda yuvasından çıkmıştır. Iktıdar, 'bürok-
rasi+burjuvazi' formülüne ındirgendi mı, inkılâp inkı-
lâp olmaktan çıkıyor, demokrasi 'Soğuk Savaş' de-
mokrasisine dönüşüyordu; buysa gerçekte, 'güdü-
mü görünmez' pariamenter bir rejım demekti; o gö-
rünmez 'güdüm' ciddi bir 'denetimden' yoksun olun-
ca, yönetimde yolsuzluk önlenebilir mı? Tam tersıne,
kaçınılmaz! Artık Avrupa başkentlerinde yankılanan
yönetim densizliklerimiz, mecia'nın adeta şehverJe teş-
hirettiği birkaç adam ve kadından ibaret, uyduruk bir
'çetenin' mariîfeti mi?
Kendimizi aldatmayalım: Hemen her yerde olduğu
gibi komünizm 'heyûlâsı' kullanılarak, ülkemizde de
siyasi iktidariar, hâkimiyeti, hâkimiyetin asıl sa-
hibine, yani millete sormadan millete rağmen kul-
lanma yoluna gitmişlen ülkenin menfaatlanyla
'sistem'in menfaatlannı birbirinden ayırdedeme-
dikleri gibi; ülkenin imkânlannı kendi menfaatla-
n için kullanmaktan geri kalmamışlardır. Bu aa ger-
çeği, bırakın açıklamayi, sadece farkına varanlann
uğradıklan akıbet gerçekten dehşet vericidir. Bu ba-
kımdan, bence 'kirli eller" deyiminin kapsamı, ilk an-
da aklagelebilenden çok daha geniş düşünülmek ica-
bediyor.
'40 Karanlığından', 'Soğuk Savaş'a. 'Soğuk Sa-
vaş'tan 'Yeni Dünya Düzeni'ne, yâni 'küreselleş-
me+özelleştirme+post/modernizm' sacayağına
kaydınlan Türkiye, işçisi köylüsü aydını, -kısacası
bütün halkıyla- 'ufak ateşte pişirilmektedir.'
• •bireyübsabrıyla!
1
Onlardan birisi, Hasan Izzetun Dinamo; '40 Ka-
ranlığında' kaybolmuştu; Nâzım'dan sonra, top-
lumcu şiirimizin iki büyüğünden (oteki Nail V. Çakır-
han) biriydi; mısralannın çoğu ezberimizdeydi, onu
ne kadar severdik:
"bir eyüb sabnyla bekledim / sabah olmayan
gecelerde / gül dallan yerine demir çubuklar var-
dı / münzevi münzevi pencerelerde/ dışarda kos-
koca bir tabiat / doldurdu yollan / göğün kapıla-
nnda şarkılar okudu / başı kâküllü tarla kuşlan /
deli bulutiar geçti habersiz / âşıklığımdan şairli-
ğimden / bahar yağmuriarı bensiz yağdı / ve
kavs-i kuzah açtı bensiz / bir eyüb sabnyla bek-
ledim / sabah olmayan gecelerde / gül dallan
yerine demir çubuklar vardı / münzevi münzevi
pencerelerde..." ('48 Şair1
, Âli Tomrukçu, s. 36,1944
Ankara)
Dinamo, önce 'insan ve Hamle', sonra 'Yeni Ede-
bıyat' ve 'Yeni Ses' dergılerinde görunmüş; '40 Ka-
ranlığı'nm gırdaplannda, birdenbıre kaybolmuştu; ki-
misi sürgünde olduğunu söylüyordu, kımısi doğuda
bir yerterde, bitmez tükenmez bır askerlik yaptığını!
Gerçek oydu ki ardı ardma devrilen 'savaş' ve 'so-
ğuk savaş' yılları içinde, H.l. Dinamo adı, Türki-
ye'nin edebiyat gündeminden 'kazınmıştı' hem yal-
nız gündeminden mi canım, 'belieğinden' de! Yırmi
yıl boyunca yayımlanan şiir antolojılerinde en kıytınk
şairlerin bile yeri vardır da H.l. Dinamo'nun yeri yok-
tur.
Dinamo'nun 'yeniden dihlişi' 6O'lı yıllarda gerçek-
leştı; Paris'ten son dönüşüm, onun 'Kutsal İsyan'
adlı belgesel romanının ilk ciltleri yayımlanıyor, ne ka-
dar heyecanlandığımı anlatamam; Varlık dergisıne bir
yazı yazdım, başlığı şu: "Hasan izzettin'in Dönüşü!".
(Bkz. 'Hangi Edebiyat', s.17, Bılgi Yayınevi, 1993)
Çok geçmeden, Dinamo'dan bir teşekkür mektubu
alacaktım; koca şair, o yirmi yıl boyunca o 'küçük
ateşte nasıl pişirildiğini' anlatıyordu.
'.••Ölmemek için!'
"...yaşımız epeyce ilerlediyse de Türk edebıyab-
nı yine de bizler yapmak ve Türk edebiyat tarihin-
deki yerimizi almak zorundayız. Ahmet Kabaklı
gibi 'gericilerin' yazdığı edebiyat tarihinde ne ka-
dar yerimiz yoksa; Türk şiirini tam anlamıyla de-
jenere eden, sonra da onun üzerine birer sultan
gibi kurulan 'Garip'çilerin yazacağı, ya da salık-
layacağı edebiyat tarihinde de yerimiz olmayacak-
tır..."
"...politikanın demir yumruğu, bizi dediğiniz
mağaralara kovarken, onlar rahatça -kendiliğimiz-
den boşalttığımızı sandıklan- yerlere kuruldular
ve bizlere bir kere olsun, asla dönüp bakmadılar,
ve insancıl bir acıma bakışı bile fıriatmaya tenez-
zül etmediler. Ölmemek için sanat potansiyelimi-
zi bir yere dçğru kanalize etrnek istedik ve bun-
dan 'Kutsal İsyan' doğdu..." (İstanbul'dan izmir'e,
11 Mart 1955 tarihli mektubu)
Hasan Izzettin'i 'unutulmanın korkunç karanlığı-
na gömenler' kimlerdi? Aslında millete ait olan 'hâ-
kimiyeti', kendi 'iktidahan' için kullananlar değil mi?
Acaba Dinamo'nun o 'karanlıktan', Kurtuluş Müca-
delesini (8 cilt) ve 'erken' cumhuriyet dönemini (8. cilt)
anlatan; yâni milletin 'hâkimiyetini' nasıl elde etti-
ğini ve 'inkılâbı' nasıl gerçekleştirdiğini romanlaş-
tıran, iki büyük anrt/kitabı çıkardığını görünce, vicdan-
ları sızlamadı mı? "Kutsal İsyan" ve "Kutsal Banş".
Yoksa Dolar'ın Nevv York ve Londra borsalann-
daki dalgalanması, onları daha çok mu ilgilendiriyor-
du?
http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN
http://www.ada.com.tr./-bilgiyay/yazar/ailhan.html