08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 ŞUBAT 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER veni suclama 'Çetenin başı Özer Çiller' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-İşçıPamsi(tP) Genel Başkanı Doğu Pferinçek ın "İkinciMİT RaponT adı altında açıkdadığı belgede öne sürülen "ÇillerÖzel Örgütü"ile ılgili iddıalar, Güneydoğu'da birçok faili meçhul cinayeti "Veşfl" kod adlı Ahmet Dcmiradlı çeteciye bağlı olarak işlediklennı açıklayan 2 PKK itirafçısı tarafından da yinelendi. JtTEM'ci Binbaşı Cem Ersever"in de devletle bağlantılı çalışan çete tarafindan öldüriildüğünü savunan PKK itirafçılan Murat Demir ve Murat İpek. çetenin başında Özer Lçuran Çiller veMlT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymiir'ün bulunduğunu, eski Içışlen Bakanı DYP Elazığ Millervekıli Mehmet Ağar'Ia da tanıştıklannı ileri sürdüler. Açıklamalan diinkü Radikal gazetesinde yayımJanmaya başlanan tpek ve Demır. öldürülen kumarhaneler zinciri sahibı Ömer Lütfü Topal'ın eski eşi Safiye Benli'nın ardından bir kez daha Özer Çiller'ı "çete" iddialannın odağına oturttular. Demir ve İpek, Özer Ucuran Çiller'le Saint Joseph Lisesi'nin bır yemeğinde tanıştıklannı belirtirken çetenin başındakilerin sorulması üzenne, "Tepedekilerden biri Özer lçuran Çiller, biri de Mehmet Eymür" açıklamasını yaptılar. Iki itirafçı, Mehmet Ağar'Ia da Ankara'da psıkolojik harekât kurslannda taniştınldıklannı öne sürdüler. DSP'li Uluğbay'm servet komisyonu raporuna muhalefet şerhi - 2 Çfller'e sahteci suçlamasıANKARA (CumhuriyetBürosu)- Başba- kan Yadmıcısı Tansu Çiller. kuşkulu serveti- ni sorusturmak ûzere kurulan TBMM komıs- yonunda iktidar partısı mılletvekillerinin ak- lama yönündeki raporuna yazılan muhalefet şerhlennde ağır belgelı suçlamalara hedef ol- du. Komısyonun DSP'li üyesı Hikmet Lluğ- bay'ın. 122 sayfalık belgeleri ıçeren ekleriy- le toplam 159 sayfalık muhalefet şerhınde, komisyonun, Çiller'in kuşkulu servetındekı değişmeleri sağlıklı bıçımde değerlendırmek içın "Malvaruğında net arüşlar + Harcama- lar = Geürler + Borçlanma" denklemını. ge- len belge ve bilgileri değerlendirirken kullan- mamasını eleştirdi. Lluğbay, muhalefet şer- hinde özetle şu görüşjere yer ver- di: Çiller sahtecilik yapü: Komis- yon üyelerine dağıtılan mal bildı- rimleri fotokopilerinden 30 Ka- sım 1991 tarihli olanla ilgili ola- rak şu tespit yapılmıştır: Mal bil- dirimi •'Yeriliş sebebi" kolonunda "ilk defa*' ibaresı taşıyan 4 sayfa- dan oluşmaktadır. Bu 4 sayfadan ilk üçünde sayfa numarası, pul üzerinde imza ve 30 Kasım 1991 tarihi varken. 4. sayfada sayfa nu- marası olmadığı gibi, pul üzerin- de tarih de yoktur. Ancak, 4. sayfanın üzerinde bu sayfanın çok sonradan mal bıldi- rimine eklendiğini kanıtlayan şu ibareler vardır: "7 May 92 15:10 From Marso Cıda 2350658 Page 002." Aynca 4. sayfadakı yazı ka- rakterleri daha önceki sayfalardan tümüyle farklıdır. Diğer taraftan 4. sav fadaki Tan- su Çiller'in imzası da ilk üç say- fadakı ımzadan farklıdır. Bu du- rumda. bu mal bildiriminin 4. say- fasının mal bildiriminden sonra- dan 7 Mayıs 1992 tanhinde ek- lendiği ortaya çıkmaktadır. Bu dördüncü sayfa sadece eskj başba- kan ve eşinin ABD'de Rockvılle- Maryland in Inman Cırcle'daki 140 metrekarelik konutuna ilışkin bilgiler içermektedir. ABD'deki bu mal, istenıJseyds 3. sayfadaki taşınmaz mallarla ilgili boş alana mal bildınminin verildiğı 30 Ka- sım 1991 tarihinde yazılabilırdi. Bu dördüncü sayfa TBMM Baş- kanlığı'na ayn bır bildinm olarak verilmiş olamaz. (...) Bu tespıtler ışığında vanlan sonuç şudur: Es- ki başbakan 30 Kasım 1991 tari- hinde verdiğı mal bıldinmınde ABD'de mev- cut bır taşınmaza yer vermemiş. bunu gizle- miştir. tlk mal bıldırimıden 5 ayı aşkın bir sü- re sonra ne şekilde yapıldığı anlaşılamayan bır yöntemle ABD'deki bu taşınmazını 30 Kasım 1991 tanhli mal bildirimıne ek bır sayfa şeklmde eklemıştir. Bu fiıl, bu ek say- fada yer alan 180.000 dolar değerindeki ta- şınmazm edinilme ve bedelinin ödenmesini kuşkulu hale getirmektedir. Aynca. yasaya uygun olarak verilmiş bır mal bıldinmine, yasada öngörülmeyen bir yöntemle sayfa eklenerek mal bildiriminin ıçeriğinin değiştirildiği ortaya çıkmıştır. Bu fiil resmi nitelik kazanmış bir evTakta tahn- fat sonucunu doğurmuştur. Bu ise Türk Ce- za Kanunu'nun 347. maddesinde tarumlanan (sahtecilik) cezayı gerektirmektedir. 30 Ka- sım 199] "de verilen asıl mal bildinmine ABD'deki taşınmazın dahil edılmemesi ay- nca 3628 sayılı Mal Bıldırimınde Bulunul- ması, Rüşvet \e Yolsuzlukla Mücadele Ka- nunu'nun 12. maddesindeki "gerçeğe aykın bildirimde bulunma" ve 13. maddesindeki "mal gjzleme" eyleminı de oluşturmuştur. Çiller'in alacaklan saklandı: Bay Özer Uçuran Çiller'in Marsan Marmara Holding Şirketı'ne, 1991. 1992, 1993 ve 1994 yılla- nnda vermiş olduğu borçlara, 24 Ocak 1995 tarihli mal bildiriminden önceki 30 Kasım Cumhurbaşkanı Demirei bayram namazmı Bezm-i Alem ValideSultan Camii'nde kıldı. DemireL, na- maz sonrası cami avlusunda halkla bayramlaştı. (Fotoğraf: AA) Demirel ve lidetierİstcmbııVda İstanbul Haber Servisi- Cumhurbaşkanı Süteyman Demirel, bayram na'mazını Dolmabahçe'deki Bezm-i Âlem Valide Sultan Camii'nde kıJdı. ANAP Genel Başkanı Mesut Yümaz da aynı camideki namaza katıldı. Cumhurbaşkanı Demirei, bayram namazmı kılmak için saat 07.15'te Bezm-i Âlem Valide Sultan Camii'ne geldi. Demirel, namazdan sonra camiden çıkarken kendisine sevgi gösterisinde bulunan vatandaşlan selamlayarak Şeker Bayramlannı kutladı. Yılmaz da çevredeki vatandaşlann bayram tebrikferini kabul etti. Bu arada, tstanbul Valisi Rıdvan Yenişen, eski milletvekillerinden Murat Sökmenoğlu. Fenerbahçe Kulübü Başkanı AJi Şen ve Galatasaray Asbaşkanı Ergun Gürsoy da aynı camide bayram namazını kıldılar. Namaz sonrasında Levent'te Aydm Sitesi'ndeki evine giden Cumhurbaşkanı Demirel, burada bayram ziyaretine gelenleri kabul etti. Dışişleri Bakanı ve Basbakan Yardımcısı Tansu Çiller, annesi Muazzez ve babası Necati Çiller'in mezarlannı ziyaret etti. Eşi Özer ve küçûk oğlu Berk ile birlikte saat 12.30 sıralannda Yeniköy'deki yahsından çıkan Çiller, kendisini bekleyen vatandaşlarla bayramlaştı. Bu sırada, kûçük çocuklar da Çiller'in elini öptüler. Dokunulmazlığının kaldınlması için hakkında fezleke hazırlanan eski Içişleri Bakanı Mehmet Ağar da bir süre önce yaşamıru yitiren kızı Yasemin'in mezannı ziyaret etti. 1991 ve 30 Eylül 1993 tarihli mal bildirim- lerinde yer verilmemiştır. Bu alacaklann miktan, Sanayı Bakanlığı müfettişlerinin komisyona verdikleri bilgi notunda da belırtildiği üzere, 1991 sonunda 794 milyon 169 bin 56.1992 sonunda 1 mıl- yar 463 milyon 578 bın 886. 1993 sonunda 3 milyar 553 milyon 257 bın 606 ve 1994 so- nunda da 6 milyar 439 milyon 553 bın 475 liradır. Eski basbakan, eşinin bu şirketten ala- cağı 7 milyar 283 milyon 532 bin 96 liraya ulaştığında, 24 Ocak 1995 tarihli mal bildi- riminde bu konuda bildirimde bulunmuştur. 3628 sayılı yasanın 6 maddesinın d bendi, "malvarhğında önemli bir değişiklik oldu- ğunda 1 aj' içinde" mal bildirimin- de bulunulmasına amirdir. Yukanda belirtilen rakamlar önemli miktarlardaki alacaklardır, dolayısıyla malvarlığındaki önemli değişikliklen yansıtmak- tadırlar. Eski basbakan, 24 Ocak 1995 tarihli mal bildiriminde, baş- bakanlık yıllık maaşını 521 mil- yon 787 bin lira olarak bildirmiş- tir. O bildirimde yer verilen Mar- san şirketinden alacak, yıllık baş- bakanlıkmaaşınınyaklaşık 14ka- tıdır. Önceki yıllara ait alacak miktarlannm da devlet bakanlığı veya başbakanhk maaşının kat kat üstünde olduğu açıktır. Bu durum- da 24 Ocak 1995 tarihinden önce- ki mal bildirimlerinın, bu alacak- larla ilgili gerçeği yansıtmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda Çil- ler, 3628 sayılı yasanın 12. ve 13. maddelerinde tanımlanan gerçe- ğe aykın bildirimde bulunma ve mal gızleme fıillerini işlemiştır. Yeşiryurt AŞ hLsseieri yanlış bfl- dirildi: Çiller, Yeşilyurt Turizm AŞ'deki hisse senetlerinin sayısı- nı, tüm mal bildirimlerinde 103 adet olarak göstermiştir. Eski basbakan, 15 Mayıs 1995 tarihli mal bildiriminde bu hisse- lerinden başka annesinden miras kalan 35 bin 608 hisseyi de bildir- miştir. Bu durumda eski başbaka- nın Yeşilyurt Tunzm AŞ'deki top- lam hissesi 35 bin 711 adet olarak bildirilmışken, anılan şirketin 26 Nisan 1996 tarihli olağan genel kurul toplantısı hazirun cetvelin- de hisse sayısı 142 bin 556 olarak yer almıştır. SÜRECEK i Avcı'nın Susurluk komisyonuna verdiği ifade tutanaklarını Cumhuriyet ele geçirdi 'MIT, Alaattiıı Çakıcrya yardım ediyor'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Susurluk Araştırma Komısyo- nu'na geçen hafta bilgi veren Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Baş- kan Yardımcısı Hanefi Avcı, devlette ya- sadışı örgütlenmeler bulunduğunu açık- larken MİT, JlTEM gibi kuruluşlann bir- çok faili meçhul cinayete kanştıklannı ve haraççı çetelerle işbirliği içinde oldukJa- nnı örneklerle ortaya koydu. Hanefi Av- cı, MİT'ın. ülkücü mafya babası Alaattin Çakıcı'nın "işlerini de organize ettiğini". Kocaelı çetesının başı Hadi Özcan'ın da "MİT'e çahşöğını" açıkiadı. Avcı; Çakı- cı'nın. Bursalı ışadamı ErolEvcü'in ban- ka kurması ışıne aracılık yaparken Çiller çiftınin Kilyos'takı vıllalanm 25 milyar li- raya sattığı AdilÖzgen'ı tehdıt ettiğini bıl- dirdi. Avcı'nın TBMM Susurluk Komisyo- nu'na verdiğı ıfade tutanaklannı Cumhu- riyet ele geçirdi. Uyuşturucu kaçakçılı- ğıyla suçlanan Kürt kökenli ışadamlan Sa>-aş Buldan. Behçet Cantûrk'le birlikte 10 dolayında kişının devlet içindeki yasa- dışı örgütlertarafindan öldürüldüğünü be- lirten Avcı, anlattığı olay larla devlet içın- dekı çete örgütlenmesi konusunda önem- li ipuçlan verdi. Av cı'nın tutanaklara yan- sıyan ıfadeleri şöyle: Çeteoluşumu: Istanbul'da özellikle fi- nans çevreleri. işte. Güneydoğulu ve Do- ğulu uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen, büyük uyuşturucu ticareti yapan insanla- nn PKK'ye önemli destek verdiği iddialan yaygındı. Yi- ne "Meterince cezai yöntemler yeya hukuki müdahaleler >a- pıİamıyor" anlayışı birtakım insanlann kafalannda oluştu. •Bu dönem zarfinda benim de .hissettiklenm, emniyet içeri- sinde bır oluşum; hukuk dışı •çalışacak veya kanun dışı ça- Jışacak bir grubun oluşumu. MİT ıçerisinde yine böyle bir olusum,jandarma içinde yine •böyie bir oluşum hissediyor- sunaz. Çetenin Diyarbakır kana- •dı: Dıyarbakır'da benim bu- 4unduğum dönemde bu olay- lar ağırlıklı olarak JlTEM •(Jardarma Istihbarat ve Terör- le Mücadele Bırimi) tarafin- dan meydana getiriliyordu ve öyle bıliniyordu. Benim de Diy3rbakır'da bulunduğum döremde birtakım yerlere atı- lamatlayıcı madde olaylann- -da, hep oiay civannda Jl- TEM'lilerin olduğunu görü- yorlunuz. Yine birtakım öl- dürne olaylannda vatandaşın •ıstıabı, sıkıntısı aynı noktada yogjnlaşıyordu. Hatta bu ola'larla ilgili o dönemde ora- da <örev yapan JİTEM komu- tan;Cem Ersever'e gittim. ko- nuştum. Dedim ki: "Bunlar yaniışşeyler, yani gittiğiniz nokta doğru değfl." tki sa- ate yakın münakaşa ertim ve bu yöntem- lenn hep adresinın kendilerine çıktığını, yanhş olduğunu, kendileriyle görüştüm. Ve bana, "Benim geriye dönüş noktam yok" dedi. Çakıcı da MİT'in adamı: Aslında Ala- attin Çakıcı'nın bütün işlemleri eskiden beri MtT tarafindan organize ediliyor. . Hatta bu çok fazla ileri gıtmış durumda. Çakıcı birtakım ınsanlan tehdit ederse Türkiye'de hemen devre- ye oradaki insanlar gınp yardımcı oluyormuş. Hatta bir olay var; Bursa- lı bir işadamı Erol Evcil. bu adam geçmışte Alaat- tin'ı birkaç defa kirala- mış. En son banka açmak istiyor. Banka açmasına manı birtakım etkin in- sanlar var. (Komisyon üyelerinın. kimlik sorması üzerine) Adil Özgen, bır tanesi- ni hatırlıyorum ben. Bu adam bankacı. devlet üst yönetıminde. özellikle Çiller- ler'e çok yakın bır insan. onlarla açık ir- tibatı olan. Bu adamın banka açma yetki- sı var. "İmkânı var" diye Çakıcı tarafin- dan tehdit ediliyor. Diyor ki: "Öldürür, asar, keserim; bu adama banka açma iz- ni vereceksin." u YeşM",jandarTnayaçalıştı: Yeşil deni- len bir vatandaş var. Bu vatandaş geçmiş- te Güneydoğu'dajandarma tarafindan ele- man olarak kullanılan bir vatandaş. Bel- ki başlangıcındaçok iyi niyetli. çok çalış- kan bir insan. Bu adam gruplann içerisin- de en büyük para tahsilatçısına dönüşü- yor. Hatırlayabildiğim kadanyla işte Ko- cakavalar soyadlı meşhur, Diyarbakırlı bir işadamı var. Yine Senar Er, Hurşin Han, Selim Işıkvar. Bu adamlardan. "Şunu, bu- nu ben öldürdüm. biz kontrgerillayız, bi- ze para vereceksin" dıye, milyon dolarlar mertebesınde paralar istenıyor. Hatırlar- • TBMM Susuriuk Araştırma Komisyonu'na geçen hafta ifade veren Hanefi Avcı, devlette yasadışı örgütlerin bulunduğunu, JlTEM ve MİT'in faili meçhul cinayetlere kanştıklannı söyledi. Avcı, MİT'in Alaattin Çakıcı'nın işlerini de organize ettiğini belirterek "Cantürk, Savaş Buldan'ı da devlet içindeki çete öldürdü" diye konuştu. sınız; 2 Iranh kaçınlmıştı ve bu Iranlılar- la ilgili de bu adam tarafindan (Yeşil) te- lefon açılıp para ısteniyor ve Zıraat Ban- kası Ankara Heykel Şubesi'nin 0128848 no'lu hesabma para yatmlması isteniyor. Alaattin Kanat'ın ifadesinde de vardırbu hesap numarası. Kaçınlan 2 Iranlının ak- rabalannın para gönderdiği hesapta da ay- nı numara vardır -ki öldürülen 2 İranlı MİT tarafindan kullanılan elemanlardı-. Bu paralann çıkıldığını, bu adamın bu pa- rayı aldığını hem jandarma hem MtT bi- liyor. MtT tarafindan resmen eleman ola- rak kullanılıyor. Açıp sorarsanız inkâr edemezler. Yine aynı insan jandarma; MİT, JtTEM ile her gün içli dışlı beraber- dir. (Komisyon üyelerinin kimlik sorma- sı üzerine) Resmi geçen gün Akşam ga- zetesinde vardı. Mahmut Yıldınm hüvi- yetiyle, o gerçek bir hüviyettir. Haraçtan İİTEM'e pay: Bodrum'da Ahmet Nedim Başmısırtı diye bir işadamı Sun Club Otel'i işletıyor. Bu kişinın ar- kadaşı var, Vasfi Ahmet Köseoğlu. Köse- oğlu, Başmısırlı'nın tu- rıstık tesislerine, ruhsat alınması evraklann takip edilmesi konusunda yar- dımcı oluyor. Bunun kar- şılığında Başmjsırlı. Kö- seoğlu'na "Ben de sana kulübümün büfesini ve bannı işletme hakkı vere- ceğim" dıyor. Daha son- ra sorun çıkıyor, Ahmet Mısırlı. Köseog- lu'na, "Bana kira vereceksin" diyor. An- laşmazlık büyüyünce Köseoğlu. Musta- fa Keskin diye bir mafyacılık işleriyle uğ- raşan bır adam buluyor. Bu yeni bulduğu insanlar, aynı zamanda Ege Bölgesi Jl- TEM ile irtıbath insanlar. Başlannda Yüzbaşı Sinan Yaşar var. Olay anlatılıyor. " lamam. biz JİTEM olarak bu işi halle- deriz" diyorlar. Bu adamlar klüpcüyü sı- kıştınyorlar. Bu defa otel sahibiyle gidi- yor, 6. Filo diye duyulan Adapazan'nda- ki mafyacılan kiralıyor. Iki mafya tstan- bul'da mahkeme kuruyor, uzun boylu he- saptan sonra bu adamdan para alınıyor. 40 bin dolarlık çekin 10 bin dolan da Jİ- TEM'in kendisine veriliyor. Bu çek araş- tınlır bakılırsa, Yapı Kredi Bankası'ndan olması lazım, bu subaylar tarafindan çe- kilmiş bir çek. Ağar-Eymür çelişkisi var: Anahatlany- la, bu gelişmeden sonra da orta yerde as- lında gözüken herkese şöyle bir ıntibaı uyandınyor. Emnıyet-MİT çelışkısı ve- yahut ikı istihbarat bırbiriyle çelişiyor gi- bi iddialar var. Aslına bakarsanız olay öy- le gibi görünüyorsa da olayın özünde, Mehmet Ağar'Ia, Eymür'ün çelışkısı var. Tevfik Ağansov'un kaçınlması: Ağan- soy'un yurtdışma kaçınlışı Mılli îstihba- rat'la, Y'avuz Ataç tarafindan organize edildi ve bu adamın kendi ifadesinde el yazısıyla bu sabittır. Yavuz Ataç. zanne- diyorum daire başkan yardımcısı. Tank Ümit ola>ı: Aslında MtT, Tank Ümit olayıyla ilgili çok şeye sahip. Ne- dense mahkemeye bu olaylann tamamını açıklamıyorlar. Daha çok öbürtarafa kar- şı belkı Mehmet Bey'e karşı tehdit unsu- ru olarak kullanmak istiyorlar. Halbuki, olayla ilgili çok farklı bilgileri olması la- zım. Bildiğim kadanyla Hakkı Yaman. Tank Omit'in Kıbns'taki banka olayı var. Tam sun çözemiyorum, ama o bankaya Eymür'ün de değışik bir isimle ortak ol- ması lazım. T,IRMIKI AYDIN ENGİN e - mail: engin (a planet.com.tr Farkında mısınız, tadı kaçtı bu işin. Sedat Bucak Siverek'e gidi- yor. Gören, Siverek'e Susurluk "sanığı" değil, "fatihi" fılan gel- di sanacak. Daha havaalanın- dan başlıyor böğürtüler: - Türkiyeeee, seeeninlee gu- urur duyuuuyor!.. Tansu Çiller hastane teftişıne çıkıyor ya da uçaktan ıniyor. Çevresinde kadın ağırlıklı bir ka- labalık. Boyun damarlannı şişıre- rek başlıyorlar bağırmaya ve bö- ğürmeye: - Türkiyeeee, seeeninlee gu- un/r duyuuuyor!.. Mehmet Ağar -örneğin- Er- zurum'da bir geceye katılıyor. Çevresinde kimi folklor giysileri içinde, kimileri lacıvert ceket, ya- kası açık beyaz gömlekle kebap şişkini göbeklerini lüpür lüpür sallayarak yumruklannı bilinme- yen bir duşmana doğru sallaya- rak haykırmaya ve höykürmeye başlıyorlar: - Türkiyeeee, seeeninlee gu- urur duyuuuyor!.. Kişisel Bir Dipnotu... Bütün bunlar da fena halde ağınma gidiyor. Futbol maçlarında filart "En büyük Tûrkiye. Başka büyük yok!" diye bağınlmasına iyi kötü alıştık. Hele Selanik'te bir futbol ma- çında Yunanlılann da "En büyük Yunan, başka büyük yok" diye çevrilebilecek bağınşlanna tanık olduktan; Almanya'da taraftar- ların durup dinlenmeksizin "De- utschland, şak şak şak!.. De- utschland, şak şak şak!.." diye el ve dilletakımlarını kamçılamala- nnı epey izledikten sonra bu ma- sum tezahürata pek kafayı tak- mak gerekmiyor. Hatta ciddi (can sıkacak kadar ciddi) suratlı birtakım adamlann televizyon ekranlannda, derin bir hikmet söylercesine, "Nüfusu- nun yüzde doksan dokuzu Müs- lüman olan bu ülkede.." deyiş- lerine de gülüp geçmek müm- kün oluyor. En azından adamlar insaflı. Yüzde birlik bir kontenjanı ben- cileyin (bizcileyin) cehennemlik- ler için açık tutuyorlar. Kendimi- zi ve benzerlerimizi yüzde birin içine oturtup, olsa olsa "Ulan o kadaraz mıyız" diye sorup işimi- ze gücümüze bakabilhyoruz. Ama bu "Türkiyeee seeenın- leee.." diye başlayan böğürtüler sindirilecek, kabullenilecek gibi değil. Bir kere hiç açık kapı, fark- lı bir sese, görüşe ayrılmış bir kontenjan yok. "Türkiye" diyor- lar. Yani bütün bir ülke. Aynmsız herkes. O yüzden bu adamlara açık açık belirtmek gerek. Haydi, başkalarını kanştırma- dan, kendi adıma konuşayım: Ben ne Sedat Bucak'la, ne Tan- su Çiller'le, ne Mehmet Ağar'Ia gurur fılan duymuyorum. Epey düşündüm. Onlann adlan geçin- ce ruh sağlığı yerinde bır yurtta- şın duyabıleceklerıni tek tek sı- raladım. Bu sıralamada epey "şey" var, ama "gurur" yok. Hiç yok... O yüzden, bundan böyle "Türkiyeeee seninleee.." diye bağırmaya başlayanlar, haykınş- lannın bir yerine en azından "Bir kişi hariç" diye bir dipnotu koy- ma dürüstlüğünü göstermelidir- ler Böyle bir ricadan başka yol bulamıyorum. Yoksa Çiller'in, Bucak'ın, Ağar'ın ve benzerieri- nin ardı sıra benim de yollara düşmem ve bağırtı başlayınca "Ben hariç, ben hariç " diye kişi- sel dipnotlanmı eklemem gerek. Bu da kabul edin ki olanaksız. ••• Galiba sorun, Türkiye'nin kim- lerle gurur duyacağında değil. Sorun: "Bizler Türkiye ile gurur duyabıliyor muyuz"6a. Erzak paketi dağıtılırken yurt- taşları birbirinı yumruklayacak, çamurlara itecek kadar koyu bir yoksulluğun içine gömülmüş bir ülke ile nasıl gurur duyabiliriz ki? Cumartesi Anneleri hâlâ Gala- tasaray alanında toplanıyor ve onlann orada toplanmalarına yol açan koşullar hemen hiç de- ğişmeksizin sürüyorsa, nasıl gu- rur duyulabilir bu ülkeyle? "Vatansever" katille göbek atp ortaklaşa kirvelik yapan po- lis şefinin, ancak bayramı geçir- dikten sonra teslim olacağını bıl- dirdiği bir ülkeyle gurur duyana ruh hastası denmez mi? Işık Yurtçu simgesinde "dü- şünce "nin bayram sabahı da dip avluda volta attığı bir ülkede... Metin Göktepe'nin katillen- ne hâlâ bızden kesilen vergiler- le maaş ödenen bir ülkede... Türkiye'yi gurur duyulabilecek bir niteliğe kavuşturmak isteyen- lerin kelleyi kottuğa almalan ge- rektiği bir ülkede... Bu koşullarda. bırakın gurur fi- lan duymayı, "bayramınız kutlu olsun " diye yazmaya bıle hakkı- mız olabilir mi? POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Kadın Eli Sıkılır mı? Güneş denize vuruyor. Yağmur dinmiş, ağaçla- nn yaprakları ışıyor. Çocuklar dolaşıyor kıyıda. Ba- lıkçılar iskelede ağ topluyor... Mustafa Balbay'ın, Cezayir'in Ankara Büyükei- çisi Rabah Hadid'le yaptığı söyleşiyi okuyorum... Büyükelçi dıyor ki: "Aşın dinciler politik becehksizlikleri kullandı. Çok partili sisteme geçerken altyapısını kurama- dık, aceleye getirdik. 1992 yılında radikal Islamcı- lar seçim kampanyasını tehdit kampanyası haline dönüştürdüler, camileri silah deposu olarak kullan- dılar. Islam dünyası 2000'li yıllann vizyonunu ge- lecekte değil, geçmişte anyor..." Rabah Hadid, burada çok önemli bir noktanın al- tını çiziyor ve Türkiye'deki şeriatçılann gerçek yü- zünü desergiliyor... Hizbtıllah adlı yasadışı şeriatçı örgüt militanları Diyarbakjr'dan Batman'a; Şırnak'tan Van'a dek pek çok yörede insanları öldürdükten sonra ne diyor- du: "Biz AJIah 'ın partisiyiz. Onun buyruklannı yerine getiriyoruz." Yasadışı Islami Hareket Örgütü'nün doğum yeri Batman değil miydi? Batman'ın RP'li Beledıye Baş- kanı Salih Gök'ün oğlu Gudbeddin Gök, Islami Hareket'in yaptığı eylemlerin içinde yer aldığı için tutuklanmamış mıydı? Anımsayacaksınız, bir süre önce RP'li Şevki Yıl- maz, Batman'da konuşurken neler söylemişti: "Ben Hizbullah 'ım... Patlasanız da, çatlasanız da Hizbullah'ım..." Hizbullah militanlanndan bir bölümü bir yıl önce yakalanıp Diyarbakır DGM'de yargılanırken bakın ne diyorlardı: "Biz Güneydoğu'daki camileri örgüt yuvasına dönüştürdük. Silahlanmızı ise carnilerde saklıyor- duk..." • • • Havada narenciye kokusu var... Güneş kıyı kasabasını ısıtmıyor, üşütüyor... Çocuklar bayramlık giysileri içinde üçlü-beşli gruplar halinde dolaşıyor. iskelenin sağ yanındaki balıkçı lokantalannı ise bayram konuklan dolduru- yor... Günlük gazeteleri okuyorum... Sedat Bucak Urfa'da 2 bin kişi tarafindan Ka- laşnikoflarla havaya ateş açılarak karşılanmış. Bu- cak'ın yakınları yeri göğü inletmiş: "Vurvurinlesin, Mesut Yılmaz dinlesin... Türki- ye seninle gurur duyuyor!.." Bir gece önce Kanal D'de Sedat Bucak, Uğur Dündar ile Tuncay Özkan'ın sorularını yanıtlama- ya çalışırken ne kadar zorlanmıştı! Bucak'ın HBB'deki canlı yayında söyledikleriyle Kanal D'ye anlattıkları ne kadar farklıydı!.. Tüm bunlara karşın Sedat Bucak yine kıvınyor, hem Uğur'un hem de Tuncay'ın soruları karşısın- da kaçamak yanıtlar veriyordu... Benim kafam Cezayir Büyükelçisi'nin açıklama- lanna takıimıştı. Camilerin silah deposuna dönüş- türülmesi Türkiye'deki Hizbullah örgütlenmesine ışık tutuyordu. Örneğin salt Güneydoğu'da değil' İstanbul Sul- tanbeyli ve Ankara Sincan'daki evlerin, camilerin "silah deposuna" çevrilip çevrilmediği ilgilendiri- yordu beni... Acaba RP'ye destek verenlerden 40 bin kişi bu- gün pompalı av tüfeği almış mıydı? Şeriatçılar si- lahlı örgütlenmeyi niçin seçmişlerdi? • • • Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ne diyor- du: "Ben laik cumhuriyetten yanayım. Islamda zor- lama yok. Dini siyasallaştırmaya çalışanlar hem suç hem günah işliyoriar..." Ya ANAP lideri neler söylüyordu: "Türkiye'nin önünde büyük tehlike söz konusu. RP'nin tabanı militanlaşıyor, hatta silahlanıyor..." Hem Cumhurbaşkanı hem de ANAP lideri, ger- çeği geç de olsa görebilmişlerdi. Eğer son üç-dört yıldır Cumhuriyet'te yazılanlan izleseler, bizim bel- gelerle anlattığımız olaylann üstüne gitselerdi, kim nerede, nasıl örgütleniyorsaptayabilirlerdı... Hem Demirel'in hem de Yılmaz'ın, 'şeriatçıyapı- lanma'yı görmeleri için ille de Sincan'dan tankların geçmesi mi gerekirdü... Bugün bayramın ikinci günü... Acaba kaç vali, kaç kaymakam, kaç emniyet mü- dürü, kaç milli eğitim müdürü bayramlaşmada "ka- dın eli" sıkmadı? RP içinde kadın eli sıkmayan kaç bakan, kaç milletvekili, kaç belediye başkanı var? Fehim Adak Bey niçin kadın eli sıkmaz, laikliği dilinden düşürmeyen Tansu Çiller tarikat şeyhle- riyle niçin tokalaşmaz?.. Milli Eğitim, Tarım, Adalet bakanlıklanndaki kad- rolaşma bugün başlamadı. RP yıllarca oralarda ör- gütlendi... Ne diyor Cezayir Büyükelçisi: "Camileri kullandılar..." Türkiye'de şeriatçılar 1990 yılından beri silah- lanıyor, camileri örgüt evi olarak kullanıyor; gazeteleri, dergileri ve televizyonlarıyla laik demok- ratik cumhuriyeti yıkmak için her yolu deniyorlar... Bizler şeriata karşı tankların Sincan'dan geçişini mi alkışlayacağız? Hayır! Eğer demokrasi ülkemizde bütünüyle işlerse, çağdaş Türkiye'nin insanı onlann sırtını mindere yapıştınr!.. Şunu da unutmayın: Bu ülkede sağcılar tam 46 yıldır devlet erkini elin- de tutuyor. Sol hiçbir zaman tek başına iktidar ol- madı. 12 Mart ve 12 Eylül ise sağcıları, şeriatçılan değil, solculan ezdi, onları zindanlarda çürüttü... Ben Akdeniz'de bır kıyı kasabasındayım. Pırıl pınl bir hava. Güneş insanı ısıtmıyor, üşütüyor... Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya (a Planet.com. TR O sabah yine maviydi gökyüzü Başladı az sonra kuşların türküsü Sabah rüzgârı ne bilsin ölümü Esti durdu kırlarda keyfince. ABLASI VE ARKADAŞLARI JVEELEK YILDIZ' ( 1 97f>- >
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle