Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 ŞUBAT1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Sinema tarihçisi Giovanni Scognamillo'nun 'Batı Sinemasında Türkiye ve Türkler' kitabı yayımlandı
Baü sinemasında Türk imgesi
DUYGU DURGUN
Batı Türkiye'ye nasıl bakıyor;
geçmişte nasıl baktı? Tanzi-
mat'tan günümüze kadar bir yü-
zünü Batı'ya dönen Türkiye'nin
sahip olduğu imaj nasıl oluştu?
Bu sorulann 'sinemasal' yanıtla-
nnı öğrenmek ısteyenler ıçin
önemli bir başvuru kitabı 'Batı
Sinemasında Türkiye ve Türkler'
(tnkılapKitabevi. 1996).
Kitabı, 'Türk Sinema Tarihi',
'Cadde-i Kebir'de Sinema'. 'Bir
Levanten'in Beyoğlu Anılan' ad-
Iı >apıtlanndan tanıdığımız sine-
ma tarihçisi Giovanni Scognamil-
lo kaleme aldı. Batı sinemasının
Türkiye ve Türkler ile karşılaş-
masının öyküsüflü 157 filmı ör-
nek gösterek anlatan Scognamıl-
lo. 'Türk' ımgcsinin Batı sinema-
sında nasıl ve hangi amaçlarla
yansıtıldığına ilişkin önemli sap-
tamalarda bulunuyor.
Batı sinemasında 'Türk' imge-
sinın nerede durduğunu anlatan
bu çalışma Scognamillo'ya göre
anlatması hiç de kısaolmayan bir
öykü. Çünkü en düzeysiz filmin,
en sıradan yapımın bile arkasın-
da altı çizılmesı gereken sıyasal,
toplumsal, ekonomik, kültürel
gerçekler \ ar.
'Tûrkiye merak ediliyor'
- Araştırnıanı/ın başhğuu 'Ba-
tı Sinemasında Türkiye ve Türk-
ler' olarakbelirierken neyi amaç-
ladımz?
Bu rür kitaplan yazmakta yarar
olduğunu düşünüyorum çünkü
Türkiye süreklı olarak merak edi-
liyor. Bizim içın neler düşünülü-
yor? Yurtdışında düşman mı dost
mu olarak görülüyoruz? Türk
kavramı üzerine çok sayıda çalış-
Batı Sinemasında
Türkiye ve Türkler
1
atı sinemasının
Türkiye ve Türkler ile
karşılaşmasının öyküsünü
157 filmiörnek
göstererek anlatan
Scognamillo, 'Türk'
imgesinin Batı
sinemasında nasıl ve
hangi amaçlarla
yansıtıldığına ilişkin
önemli saptamalarda
bulunuyor. Yazar en
düzeysiz filmin, en sıradan yapımın bile arkasında
altı çizilmesi gereken siyasal, toplumsal,
ekonomik, kültürel gerçekler olduğuna inanıyor.
ma yapılıyor ama genellıkle yurt-
dışında. Edebiyatta, sinemada,
çızgi romanda, pop müzikte Tür-
kiye üzerine pek çok çalışma var.
Örneğın Fransa'da bir Amerika-
lının 16. ve 17. yy'larda Fransız
edebiyatında Türk ımgesi adıyla
bir araştırması >ayımlandı. Bu
tarz çalışmalann Batılılartarafın-
dan yapılması bana biraz ruhaf
geliyor. Buçalışmalarburadaya-
pılmalı. Ancak kaynaklarçokye-
tersiz. Ben de bu alandaki eksik-
liği gidermek için bu kitabı yaz-
mayı istedım. Tabi bir de çok sa-
yıda yabancı filmde çalıştığım
için bu işin nasıl, ne zaman baş-
ladığını araştırmak istedım. Ki-
tap kısmen kendı arşivimden. kıs-
men deneyımlerimden. kısmen
de yurtdışındaki kaynaklarla ya-
zışarak ortaya çıktı. Hazırlanma-
sı 3 yıl sürdü.
-1930'lu \illarda Batı'da Tür-
kiye' denince hâlâ Osmanlı ka\-
ramının akla geküğinisöylüyorsu-
nıız.
O yanhşlık, bılgisizlikten ve ti-
cari sinemanın belirli kalıplar
kullanmasından kaynaklanıyor.
30"lu yıllarda macera filmleri çe-
kiliyordu Türkiye'de. Yabancı bir
yönetmen o tarihlerde Istanbul'a
geldığinde Doğulu bir şey anyor-
du. Buraya gelıp de hamallan
çekmeyen yönetmen yoktu. O
imajlar önceden belırlenmiş
imajlardı tabii. Tecimsel sinema-
da seyircının ne istedıği belli ol-
duğundan o imajlarla yetiniyor-
du.
-Türkiye'ye gelen pek çok ya-
bancı yönetmen teknik, estetik
açıdan birtakım yenilikler de ge-
tirdi. Btı aüşverişten Türk sine-
ması ne ölçüde yarartandı?
Teknik açıdan Türk sıneması
pek yararlanmadı; çünkü yurtdı-
şında fılm çeken biryönetmenin
gittiği ülkede ilk aradığı şey tek-
nik donanımdır. Aksı takdirde o
kendi ülkesınden getirmek zo-
runda kalır. Türkiye "de bu son dö-
nemde ıyi bir teknik donanım var
ama 6O'lı. 70'li yıllarda yoktu.
Dışandan gelen teknik donanım
belli ölçüde işe yanyordu. Türki-
ye'yi tanıtmanın ötesinde az ya
da çok bir sermaye getirdıler. Pa-
ra akıttılar. Bazı sinema adamla-
nna, yapımcılara, teknik eleman-
lara daha 'ehvenişer' ücretlerle
çalışma olanağı getırdiler. Sürek-
li olarak verdiğim bir örnek var,
Amerikan-lngiliz yapımı bir ma-
cera filmi. Yunanıstan adalannda
geçıyor. Filmde başından sonuna
kadar sarhoş olarak görünen ve
bir elınde Metaxa konyagı olan
bir komıser var.
Ama orada Yunanıstan için
önemli olan Yunan polisınin sar-
hoş olması değil elinde Meta-
\a'nın olmasıdır. Türkiye'deki
anlayış daha farklı. Ama burada
düşünülmesi gereken bir şey var,
sinema kendi gerçegıni kurar. Es-
tetiğe gelince: Türkiye'de estetik
olarak iyi yabancı filmlerde çev-
rıldı ama çok az. Daha çok sıra-
dan macera filmlenne ağırlık ve-
nldi.
'Oryantalist bakış artık
çağdışı kaJdr
-Son zamanlarda Türki\e ve
özellikle İstanbul'un "Doğulu" gö-
rüntüsünü vitirdiği için Batılı si-
nemacılar için ca/ip olmadığını
söyiüyorsunuz.
Istanbul son zamanlarda Batı-
lı sınemacı için estetiğıni yitirdi.
Istanbul'da bugün tanhsel bir
fılm çekmek çok zordur. Oryan-
talist bakış da artık çağdışı kaldı.
çünkü o dönem kapandı. Bu yüz-
den Türkiye egzotik bir ülke sa-
vılmıyor. Japonya ya da bir baş-
ka ülke de artık egzotik değıl,
çünkü globalleşme bütün yerel
özellıkleri ortadan kaldınyor.
- Batı sinemasında Türki>e'den
konuştuk ama ya diğer taraf?
Türk sineması Batı unsurunu na-
sıl kullandı, hiç klişeye baş\ urma-
dı mı?
Bunu düşünmedim değil, fakat
bu tür bir çalışma Türk sineması-
nın pek lehine olmaz. Türk sıne-
ması Batı konusunda çok daha
fazla kaba klişeye başvuruyor.
Özellikle tarihi konularda hama-
si. şoven bir anlatıma yöneliyor.
Elbette böyle bir çalışmanın. bir
denge kurmak açısından yapıl-
ması gerekiyor.
-Türkiye'ye gelip giden pek çok
yönetmenin sen'ndt* bulundunuz.
Deneyimlerinizi, gözlemlerinizi
yayımlamayı düşündünüz mü?
Böyle bir çalışma hazırda bek-
lıyor. Henüzyayımlanmamışanı-
lanmı topladım. Sinema araştır-
ması çok önemli bir konu. Geç-
mişı iyi bilmek gerekiyor. Bugün
sinemayla ilgılenen gençlerin çok
sevdıgı bir yönetmen \ar. Taran-
tino. Ama Tarantıno'yu doğru an-
lamak için yaptığı filmin rürünün
geçmişini bilmek gerekiyor. Ta-
rantino yeni bir şey söylemiyor
aslında. Bunu görmek ıçin
40'lann macera \e aksiyon film-
lerine dönmek ve onlan çözüm-
lemck gerek.
K E I T H ARNATTISANARTİS;
SerkanÖzkaya, son sergisJ "Keith ArnattisArtist''' ile a> nı cüm-
le>i 1972 yılında Londra'da sergilemişolan Keith Arnatt'a gön-
dernıe yapıyor. Çok fazla sanatçı, dolayısıyla çok fazla üretim
olduğunu savunan Ozkaya, bu yönteme yönelme sebebinj ar-
tık yeni bir şey yaranlamayacağına inanması olarak açıklıyor.
(Fotoğraflar: KADER TUĞLA)
Ozkaya, sanat ve izleyici
kavramlarmı tarüşıyor
GÜL ERÇETtN
Bugüne kadar ilginç projelere imza atmış
genç sanatçı Serkan Ozkaya'nın son sergisı,
"Keith Arnatt is an Arasf yazısından oluşu-
yor Keith Arnatt, aynı cümleyi 1972 yıhnda
Londra'da Tate Galeri'nin duvarında sergile-
mişti. Arnatt, 1972'de entelektüel enerjilerini
toplayabilen ızleyicilere sözlü bir analiz ola-
nağı sağlarken Özkaya, bugün aynı yapıta
gönderme yaparak sanatçıizleyici kavramla-
nnı tartışmaya açıyor.
Avrupa ve Amenka'da 1950'lerden beri
kavramsal sanat adına yapılan çalışmalara
göndermelerde bulunan sanatçının bu yönte-
me yönelme nedeni. artık yeni bir şey yaratı-
iamayacağına inanması. "Çok fazla sanatrı,
sonuçta da çok fazla üretim var" diyor Özka-
ya.- •'Herkes benzer şeyler üretiyor. Hepsi gü-
zeL, ama bunlan alımlayacak zaman ve izleyi-
ci yok arnk." Özkaya'nın ruval resmi yerine
kavramsal sanata ağırlık verme nedeni de ay-
nı. Tuvalde üretilebilecek düşüncelerin artık
tükendığine. bütün tuvallerin birbirine benze-
dığıne ınanan sanatçı, dili de sanata katarak
alımlama estetığinı ön plana çıkaran yapıtlar
sunuyor. "Neden diT diye soruyoruz Ozka-
ya'ya. "Dilinsanınilk üretimi. Ükolaraksöz-
cükleri yaratımş insanoğlu. Bu nedenlede gör-
sellikten sm utlanamaz."
Alman filolojısı mezunu olan Özkaya. özel
dersler dışında akademik bir sanat eğitımi al-
mamış. 24 yaşındaki Özkaya. zaten kendisıni
sanatçı sıfatıyla tanımlamıyor. Sergilennde
sanat ve sanatçı kavramîarını sorgulayarak bu
kavramlan izleyicilere de sorgulatmayı amaç-
lıyor. Sanatçının Keith Arnart'ı seçmesindeki
bırinci neden, bu yapıtın kendisinı çok etkile-
miş olması. Ancak bir başka neden de böyle
bir sergiyle yepyeni sorular sorma ve izleyi-
cilere yeni kavramlan sorgulatma olanağını
bulmuş olması. Keith Arnatt, bir sanatçı oldu-
ğuna göre onun üretimi de bir sanat eseridir.
Bu cümlenin bir sanat eseri olduğunu bu man-
tıkla kanıtlayan Özkaya, aynı yapıtı tekrarla-
yınca kendisinin de sanatçı sayılıp sayılmaya-
cağını soruyor: "Bu yazı kendi başına bir sa-
nat eseri mi dep mi? Sanat eseriyse neden sa-
nat eseri? Değilse neden sanat eseri değil?"
Özkaya'ya göre ıse biryapıtgaleride sergılen-
meye başlandığı andan itibaren sanat eseridir.
1995 yılında Kadıköy Kültür ve Sanat Mer-
kezi'nı san-sıyah uyarı bantlanvla sabote e-
den ve sergi davetiyesi olarak üzerinde "Ceci
n'est pas une pipe / Bu bir pipo değjldir" yazı-
lı çıkartmaları kullanarak dâvetiye sahıplen-
nm kendi başlanna sanat eseri yaratmalanna
önayak olan sanatçı, 1996 yılmın mayıs ayın-
da Atatürk Kültür Merkezi'ni yıne san-siyah
uyan bantlanvla eşit ölçülerde küplere böl-
müştü. Özkaya'nın gerçekleştirmek ıstediği
sekizınci proje ıse Louvre Müzesi'ndekı Le-
onardo da Vinci'nin ünlü "Mona Lisa'sını bır-
kaç günlüğüne baş aşağı sergilemek. Sanatçı-
nın klasik Mona Lısa yapıtını seçme nedeni de
yapıtın sanatsallığınm artık herkes tarafından
İcabul edılmış olması. Louvre Müzesi Müdür-
lüğü, bu proje teklifini kabul etmese bile in-
sanlann zihnınde ters bir Mona Lısa imajı can-
landırmış olmak bile yeterli Özkaya için. Sa-
natçının BM Çağdaş Sanat Merkezı'ndeki ser-
gisi 14 şubat tarihine kadar açık.
22. 'Cesor
• • •
sahiplerini
bııhlıı
MİŞEL PERLMAN
PARİS - Fransız sinemasının 22. "Cesar
Ödülleri" önceki gece, Paris'in Champs
Elysees Tiyatrosu'nda düzenlenen
törende sahiplerini buldu. Philippe
Torretonn en ıyi erkek oyuncu ödülünü
hak kazanırken, Fanny Ardantda en iyi
kadın aktnst sıfatını elde ettı. "Ridkrute"
filmi ıse en ıyi yapıt seçildi. Filmin
yapımcısı Patrice Leconte aynı zamanda
en iyi yönetmen ödülünü. "Capitaine
Conan" (Yüzbaşı Conan) fılminın
yönetmenı Bertrand Tavernier ile
paylaştı. Çağdaş Fransız sinemasının
başta gelen fılm yönetmenlerinden
Bertrand Tavernier, önceki gece "Cezar
ÖduBeri" törenınde yaptığı kısa bir
konuşmada, aşın sağcı ırkçı Ulusal
Cephe'yi (FN) son zamanlarda kültür
etkinliklerine karşı gelen tutumu
nedenıyle şiddetli bir şekilde kınadı. Bu
arada, gecenin sunuculuğunu yapan
Antoine de Caunes, bir ara "şaka"
niyetine. son zamanlarda Claude Lelouch
ile bir fılm gerçekleştirmiş olan, önemli
işadamı ve sosyalıst eski başkanlanndan
Bernard Tapie'nın şu sıralar sekız aylık
bir hapıs cezası çektiğıne işaret etmekten
kendini alamadı. De Caunes bu tavnnı,
sinema ve tiyatro ovunculanna şu
sıralarda gerçekleştırdiklen ışsızlik
sigortasıyla ilgilı olarak dılegetırdi.
Ödüller törenine protestoyu vurgulamak
üzere çağnlan bir sanatçı görüşlerinı
açıklarken, Montaigine Caddesi'nde bir
araya gelmış arkadaşlan da Champs
Elysees Tiyatrosu'nun önünde toplum
polısinin karşısırda hareketlenmişti. 22.
Cezar Ödülleri"nden biri bu kez nıhayet.
en iyi kadın oyuncu olarak Fanny
Ardandt'a, "Pedale Douce" filmindeki
o>Tinu için venldı. En iyi yabancı film,
Lars Von Trier"in "Breaking the Waves"e.
"Onur Cezar"ı da Charles Aznavour ile
Andie McDoweU'e verıldi. Öte yandan.
Jean Pierre Darroussin, erkeklerde,
Catherine Frot da kadınlarda yardımcı
oyuncu ödülünü kazandı. Geçenlerde ölen
Marcello Mastroianninm ekrandaki kısa
görüntüleri salonda özlem duygusu
estırdi.
Andie McDoweü"a onur ödülünü Christopher Lambert \erdi.
BU AŞAMADA
ŞÜKRAN KURDAKUL
Şarlatan
Sözcükler "kendi bilgi ve hünerini satmak için
karşısındakinin saflığından yaraıianarak onlan do-
landıran kimse.." olarak tanımlıyor bu insan avcı-
sını.
Kıssadan hisse:
- Eylemine bak şariatanı gör..
• • •
Görmüyor muyuz maske de takıyor, ihrama da
bürünüyor.
Kimliğine bulaşan pisliği gizlemek için.
•••
Mütareke günlerinin şariatanı, Ulusal Kurtuluş
Savaşı'mızı örgütleyen vatanseveriere karşı işgal-
ci Ingilizin altınlanyla Hilafet Ordusu'nu örgütle-
mişti. Günümüzün şarlatanı, çıkarcılar ordusunu
silahlandınmaya bakıyor.
• • •
31 Mart'ta II. Abdülhamid'i istiyordu. Düzce, Zi-
le, Yozgat, Konya, vb. isyanlarda halifeyi.
Şimdi kimi istiyor?.
• • •
Şair Aragon, "solcu korsan" olarak niteliyordu
Marksçı örgütlere musallat olan şarlatanı. Sağcı
örgütlerde çoğalanlara "şeriatçı korsan" mı de-
meli.
• • •
Kork şarlatanı yalnız bırakmayandan.
• • •
Televizyon ekranlan bile utancından titriyor onu
yansıtırken.
• • •
Ne yasa gücü yeter, şariatanı tarih sahnesinden
silmeye, ne silah gücü.
Düşüncenin aydınlığında yürüyebiliyor musun?..
• • •
Tek Parti" döneminde devletlinin sofrasında ta-
bak yalayınca göze gırdiğini umardı.
Şimdi iftar sofrasında görünerek halkı büyüledi-
ğini sanıyor.
• • •
Partisi de var, kalabalığı da.
Diz çökeni de var. Ibriğinden su dökeni de.
Aynası var mı?
• • •
Ne zaman ışık çarpmış yarasalara dönecek ça-
ğımızın yedi canlı şarlatanı?
Uygarlık bilincinı ışığa dönüştürebildiğin zaman.
• • •
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Şarlata-
nınki, bilemediniz, gün ışıyıncaya kadar.
• • •
Meviana dıyor ki:
"Yürü ey çömlek yalayıcı, kâse yalayıcının yanı-
na git. Onu kendine tanrı say, velinimet say!
Kâfi, yeter artık... Uzun uzadıya anlatmaya gi-
rişsem beyler, padişahlar hem kızarfar, hem de
anlattıklanmm kendilerinde olduğunu biliher, an-
larlar." (Mesnevi, III, sf. 224)
Patrice Leconte ve Bertnard lavernieren iyi yönetmen ödülünü paylaşular.
Devtet Sanatçısı Mustafa
Geceyatmaz oldü
• ANKARA (AA)- Devlet sanatçısı ve Ankara
Radyosu'nun emeklı Türk Halk Müziği
sanatçılanndan Mustafa Geceyatmaz. 66 yaşında
Ankara'da öldü. 1950'de Ankara Radyosu'nun açtığı
sınavı kazanan Geceyatmaz, 1964'te Ankara
Radyosu Şef-Prodük'törlüğüne, 1972'de Türk Halk
Müziği Oyunlan Şube Müdürlüğu'ne atanmıştı.
1979 yılında emekliye aynlan Geceyatmaz, 1993'te
Kültür Bakanlığı Halk Kültürünü Araştırma ve
Geliştirme Genel Müdürlüğü Türk halk Müziği
Repertvuar Inceleme ve Danışma Kurulu
Başkanlığına getirilmişti. Geceyatmaz;
'Kara Basma Iz Olur', 'Bir Garip Kuşum Yaralı',
'Karpuz Kestım Yiyen Yok' gibi türkülerin de
aralannda buiunduğu bırçok eserin derlemesıni
yapmıştı. 66 yaşında ölen Geceyatmaz,
çeşitli kurum ve kuruluşlarca verilen 50'yi aşkın
ödülün sahibi ıdi.
CSO ayakta alkışlandı
• ANKARA (ANKA) - Tanhınde ilk kez Amerika
tumesine çıkan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası,
Illionis, Indiana, Pensylvania. Virginıa, New York,
Ohio. Connecticut, Nevv Jersey. New Hempshire'da
verdığı konserlerde ayakta alkışlandı.
"Harika TürkOrkestrası' olarak nitelendirilen
CSO'yu şef Gürer Aykal yönetti. Konserlere solist
olarak dünyaca ünlü keman sanatçısı
Suna Kan katıldı.
İDT'de mart ayı etkinliklepi
• KültürServısi - İstanbul Devlet Tiyatrosu. mart
ayında. sahnelenen oyunlanna ek olarak. çeşitlı
konser, sempozyum ve dans tiyatrosu göstensı
gerçekleştırecek. İstanbul Devlet Tiyatrolan'ndan
yapılan açıklamaya göre. 'Kadınlardan Konuşalım'.
'Orkestra', 'Maymun Davası', "Babaannem Yüz
Yaşında", 'Sekiz Kadın' ve 'Kadf adlı oyunlann
dışında. 15 mart tanhinde Taksim Sahnesi'nde,
"Nesli Tükenmekte Olan Türler' adlı bir dans
tiyatrosu göstensı gerçekleştirilecek.
Alman Kültür Derneği'nin işbirliğiyle,
7-20 şubat tarihleri arasında. AKM Oda
Tiyatrosu'nda, 'Ölümünün Kırlancı Yılında
Brecht' adıyla düzenlenecek bir dizi
etkinlıkte de çeşitli konser, sempozyum ve film
gösterimleri yer alacak. Aynca, Ankara Devlet
Tiyatrosu tarafından da 8 mart "Dünya Kadınlar
Günü' nedenıyle, Nezihe Menç'in yazdığı ve
Olcay Poyraz'ın yönettiği bir kadın oyunu
sergi lenecek.
Şefika Kutluer'den 'Carmen Fantasy'
Kültür Servisi- Klasik müzik alanında
dünya çapında ünlü flüt sanatçısı Şefika
Kuduer'in son albümü "Carmen Fan-
tasy" dünya piyasalan ile aynı anda Tür-
kiye'de çıktı. Georges Bizet, Maurice Ra-
vel, Jacques Ibert gibi ünlü bestecilerin
:serlerinden oluşan albüm Sony Classıcal
nünyesinde çıkanldı. Albümde Zubin
Mehta, Sır Charles Mackerrasgıbi ünlü
orkestra şeflerinın sanatçıyla ilgilı yazıla-
n da yer alıyor. Solist eğitimini Ankara.
Viyana ve Roma'da alan Kutluer, Ankara
Konservatuvan'nda eğitmen olarak da
birkaç yıl görev yaptı Ttalya, Avusturya.
Isvıçre. Almanya, Amerika, Singapur. ts-
rail, Rusya, tngiltere. Çin ve Japonya gi-
bi dünyanın dört bir yanında konserler \e-
ren sanatçı bugüne kadar pek çok da ödül
kazandı. Velıtri Pnmavera Musicale'de
1981"de "Interpretation" ödülünü,
I985'te üçüncülük ödülünü. 1986"da bi-
rincilik ödülünü alan sanatçıya 1995'te
de cumhurbaşkanı tarafından Türkiye Bü-
yük Kültür Madalyonu verilmişti.
Kutluer'in son albümünde. Nevv York
Times'ın müzik yazarı Georges Ed-
vvards'ın sanatçının tekniği ile ilgili ola-
rak şu sözlerine yer verilıyor: "Parmak-
lannı kullantşı en iyi şekilde. Zatenflütça-
lan parmakJan kullanmanın. çabanın bel-
ki de yansı kabul ederier. Geri kalanı. ak-
ciğcr. diyafram, boğaz, dudaklar \c dilin
sonımluluğundadır. Bayan KutJuer, bü-
tün bu biieşenleri tamamen kontrol altına
alır ve müziğinin panlulı görkemini ve-
rir."
İstanbul Müzesi için ilk toplantı 18 şubatta
Kültür Servisi - Tarih Vakfı'nin
30 ocakta Lütfi Kırdar Kongre
Merkezı'nde gerçekleştırdiğı İstan-
bul Müzesi'ni Destekleme Girişi
Dayanışma Toplantısı'nda kamu-
oyuna duyurulan çalışma gruplan
arasında yer alan Tanıtma Grubu.
ilk toplantısını 18 şubat saat
18.00'de Tarih Vakfı öılgı Belge
Merkezi. Zındanhan yanı Zindan-
kapı, Eminönü'nde gerçekleştıre-
cek.
Istanbul Müzesi'ni Destekleme
Ginşımı'nde aktif olarak çalişacak
ve düşünce geFıştırecek olan Halk-
la tlişkiler Çalışma Grubu, istan-
bul Müzesi'nin işlev, ilke ve amaç-
lannı tanıtmak üzere bir araya ge-
• İstanbul Müzesi'ni Destekleme Girişimi'nde aktif olarak
çahşacak ve düşünce geiiştirecek olan Halkla İlişkiler
Çalışma Grubu. İstanbul Müzesi'nin işlev, ilke ve amaçlannı
tanıtmak üzere bir araya geiecek.
lecek. Tarih Vakfı. projeyle ilgili
çalışmalann yürütülebılmesi içın
gonüllü desteğine ihtıyaç du\uyor.
Gönüllülerın ayırabılecekleri za-
mana bağlı olarak ve bunu aşma-
maya özen göstererek, çalışma gru-
bu üyelennin ayda bir kereyi aşma-
yan toplantılarla kuruluş ve işlet-
me sürecıne destek olmalan bekle-
niyor.
Müzenin her yıl yüz binlerce kı-
şi tarafından kullanılan bir iletışım
merkezi olabilmesi için öncelıkle
potansıyel kullanıcılann beklentile-
rinı saptamak gereğinden hareket-
le çe^itli araştırma etkinlikleri dü-
zenleyecek çalışma grubu, ilk aylık
toplantısında 'İstanbul Müzesi: İş-
lev, İlke, Amaç, Temel Araçlar Bel-
gesi'nı kendi içinde tartışacak.
Projeyle ilgili düzeltme ve geliş-
tırmeier >apılması \e kendi eşgü-
düm bırimını oluşturması öngörü-
len toplantıda 3 mayıs tarihinde
Darphane'de yapılması planlanan
İstanbul Müzesi'ni DesteklemeGi-
rişimi Ortak Toplantısı'nda ise ça-
lışma gruplanndan gelen görüşler
ele alınacak ve ginşimin 'Eşgüdüm
Komitesi' kurulacak.
istanbul Müzesi'nin yaşama ge-
çirilebilmesı ülkemiz aydmlannın
\e İstanbullulann desteğini vc ka-
tılımını bekliyor. Gırişime destek
vermek isteyenlerTarih Vakfı Mer-
kezi'nden edinecekleri katılım for-
munu doldurabilirler. Halkla İliş-
kiler Grubu ile ilgili her türlü öne-
n için Tarih Vakfı Merkezi "nde
Mehmet Venen,Gül Dirican \ e Eb-
ru Salmaner ile bağlantı kurulabı-
lır. (Tel: 212-233 21 66, Faks:212
234 32 90, tnternet adresi: (VVeb)
http:/www.tarih vakfi.org.tr)