Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 10 ŞUBAT 1997 PAZARTESİ
HABERLER
Cezayir'in Ankara Büyükelçisi Rabah Hadid'in Cumhuriyet'e demeci - 2
'Hedefimiz IsLamsız poHtika'MtSTAFA BALBAY
ANKARA - Ceza> ir' in Ankara
Bü>ükelçisi Rabah Hadid, ülkesınde
yaşanan sorunlann temelinde, toprak
reformunun başanlamaması ve ic göç
sorununun göğüslenememesinin de
yattığını vurguladı.
Hadıd. temel hedeflerinin İslamı
politikanın dışında tutmak, dinin hiçbir
partı ya da grubun tekelıne
gırmemesini sağlamak olduğunu
söyledi.
Gazetemizde dün yayımlanan
demecinin ilk bölümünde, aşın
dıncilerin politik becerisizlikleri
kullandıklannı; çok partili sisteme
geçerken yeterlı altyapıyı
kuramadıkJannı; şeriatçılann camilen
"silah deposu" haline getirdıklerinı:
şenatçı terörün toplumu felce
uğrattığını anlatan ve Islamcı partilerin
gûndemlerinı dinin değü ıktidan ek
geçirmenin oluşturduğuna; Islam
dünyasının 2000"li yıllann vizyonunu
geçmişte aradıklanna dikkat çeken
Cezayir'in Ankara Büyükelçisi ile
yaptığımız söyleşinin ikinci bölümü de
şöyle:
- îlk genel değertendirmeyi yaparken
yaşanan olumsuzluklarda devlet
yöneticilerinin yetersizliklerinin de payı
olduğunu söylemiştiniz. Bunu biraz
açabilir misiniz? Nerelerde yetersiz
kalmdı?
- Ekonomik planda özel olarak
belirtmek istediğim yetersizlikler
yaşandı. Şımdi bunlarbelli ölçülerde
idarecilerin boşluklanna,
yetersizliklerine, deneyimsizliklerine
dayalı yenilgilerdı. Fakat bütün bunlan
sadece kişilere indırgemek yetersiz
olacaktır Bu belli ölçüde benımsenmiş
ekonomik sisteme de bağlı bir olaydı...
- Çok partili yaşama geçişin altyapısı
kurulamadı dediniz. 1989'daki anayasa
degişikJiğinin referandumla kabulünün
arduıdan 1990'daki yerel seçûnlerde
FIS başan sağladı. 1992'de genel
seçimkrin ikinci turu iptal edikli. Niçin
böyle bir çizgi izlendi?
- Anayasal olarak bütün partiler eşit
koşulîardaydı. Televizyondan eşit
yararlanıyordu. Gazetelerde
programlannın yayimlanması
gerekiyordu. Bu süreç bir kanşıklığı da
beraberinde getırdi. Politik
rahatsızlıklar başladı.
Politikanın saygınlığı açısından halkta
güvensizlik uyandırdı. Doğal olarak
Islamcı hareketler politikanın
saygınlığı sorunundan o kadar
etkilenmediler. Bu durumda
lslamcılann kolaylığı vardır. Camileri
ve diğer İslamcı kanallan çok ıyi bir
şekilde kullandılar ve polıtikalannı bu
kanallarla çok iyi bir şekilde
duyurdular.
- Bir bakuna dini siyaset için
kullanırken siyaseti de dinin etnrine
verdiler-. Bunu mu söylemek
istiyorsunuz?
- Yanıtı çok dıkkatli venlmesi gereken
bir soru. Şunu söylemek istiyorum:
Şiddet eylemleri sanki 1992'den sonra
başlamış gibi bir inanç var.
Oysa şiddet seçimlerin ıptalinden önce
de vardı. Radikal lslamcılann
militanlan 1988, 89,90'da, sadece dul
olduklan için de onlarca kadını
yaktılar, öldürdüler. Yani, tek suçlan
dul olmak olan insanlan çocuklanyla
birlikte öldürdüler.
Dul kadın evlenmeyı reddediyorsa,
yaşamı sona erdi demekti.
Örnekler çoğahılabılir.
Seçimlerin iptali sürecine gelirsek,
seçim kampanyası tam bir tehdit
kampanyasına dönüşmüştü
Camileri silah deposu olarak
kullanmaya başlamışlardı. Biz
seçimleri iptal ettikten sonra çok parnli
yaşama son vermedik. FIS'i kapattık.
Öteki partiler yaşamlannı sürdürüyor.
- FlS'in maddi kaynaklan neterdir? Dış
maddi kaynaklan var nu? Hangi
ülkeler, nasıl destekledi?
- Bu ülkeler bilinen ülkeler.
- Hangi ülketerdir?
- Siz de bilivorsunuz...
• "Toprak reformunu başaramadık. Iç göç sorununu göğüsleyemedik"
diyen Büyükelçi Rabah Hadid, Cezayir'in bugün yaşadığı toplumsal
sorunlann kaynağında toprağın yattığını söyledi. Büyükelçi FlS'in
kapatılmasını şöyle özetliyor: "Seçim kampanyası tam bir tehdit
kampanyasına dönüşmüştü. Camileri silah deposu olarak kullanmaya
başlamışlardı. Biz seçimleri iptal ettikten sonra çok partili yaşama son
vermedik. FIS'i kapattık. Öteki partiler yaşamlannı sürdürüyor."
- Düşünün ki ben uzaylıyım, bari
kıtalannı söy k-> in...
- Konumumdan dolayı yanıt
veremıyorum... tşin başında birçok
ülke bunlara yardım ediyordu. Fakat
zaman içinde bu ülkeler şunu anladılar:
Kendileri için de sonuç olarak
tehlikeli. Şunu gözlemliyoruz: Gittikçe
bu gruplar yalıtılmış bıçımde
buluyorlar kendilerinı...
- Islam dünvası kendi içinde kavgalı.
İran-Irak, Suudi Arabistan-Kuveyt,
pek çok örnek var. Sizce İslam
dünyasının da kendi içinde
aydınlanmaya, rönesansa gideceği genel
bir süreç ne zaman başlayabilir?
- Sanıyorum bu sorunuzun ikili bir
boyutu var. Bir tanesi uluslararası
ılışkileri kapsayan. bir de uygarlık
tarihıni kapsayan yönü. Uluslararası
ılışkiler açısından ele alındığı zaman
şunu görmek gerekıyor: Müslüman
ülkeler birçok açıdan nüfuz sahası
olmuş. işgal edılmiş ülkeler. Doğal
olarak bunun yarattığı sorunlar var. Bu
durum tslam ülkelerinde yaşanan
kanşıklıklann, düzensizliklerin
nedenlerinden biri.
Aydınlanmaya gelince, bunun için
sanıyorum tslam dünyasının geleceğe
ilışkın vizyon edinmiş olması
gerekiyor. Ne var ki İslam dünyası
ikibınli yıllara gırerken geleceğin
vizyonunu geçmişte anyor. Öncelikle
yaşadığımız dünyaya adapte olmak
gerekiyor. Bu konuda söylenecek çok
şey var. ama geçmişe sığınarak sözünü
ettiğıniz aydınlanmayı yaşama
geçirmek olanak.sız.
-1971 yüında bir toprak reformu
denemeniz oidu. Bu ne ölçüde
başanldı? Şu anda Cezayir'deki toprak
dagüımı nasıl?
- Toprak reformu ıyi bir fikirdi. Bunda
iki temel amaç vardı.
Birincısı; köylüleri topraklannda
tutmak. üretkenliğe katmaktı. Ikincisi
de iç göçü önlemektı. Ne birincisi, ne
ikincısi başanlabildi. Tanmsal üretım
istenen ölçüde gelışmedi. Kente göç de
hızla devam ettı. Yıyecek maddesı
bakımından başta İtalya olmak üzere
öteki ülkelere bağımlı kaldık. Bu da
uğursuz sonuçlar doğurdu.
- Iç göçün yanı sıra pek <^>k Cezayirü de
yurtdışına gitti. Özellikle Fransa önemli
çekim merkeziydi. ^anılmıyorsam şu
Cezayir'deki şeriatçı terörün kanlı eylemlerinden biri. 1995 yılı başlannda başkentte bir otomobile konulan bombanın
patlaması sonucu 38 kişi parçalanarak öldü. Radikal dinciler daha sonra eylem tarzlannı dcğiştirdilcr. Yalmz geçen ra-
mazan ayında ülkenin çeşitli yerkrinde 300'den fazla kişi çoluk çocuk demeden boğadan kesilerek (üdürüktü.
YûmazRefah h kı:jtlmhANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
ANAP Genel Başkanı Mesut
Yılmaz'ın RP tabanının militanlaştığı
ve silahlandığı yolundaki açıklamalan
RP'lileri kızdırdı.
Devlet Bakanı Abduilah Gül. -bu
sözleri Yümaz'a yataş&ramaâığmı ve
ay ıpladığuıT belirtirken RP Genel
Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksa.
Yılmaz'ı "ysüan söylemekk ve ifMra
atnttkta" suçladı. Devlet Bakanı
Abduilah Gül, Yılmaz'ın Milli
Güvenlik Kurulu'nda da gündeme
geldiğinı öne sürdüğü "RP
tabaıundaki süahlanma" iddialannın
kendisini şaşırttığını söyledi. İçinde
önemli bir muhafazakâr kesimi
banndıran bir partinin, başbakanlık da
yapmış olan liderine eğer söylediyse
bu sözleri yakıştıramadığını ve
ayıpladığını belirten Abduilah Gül
şunlan söyledi: "Türkiye 65 mflyonluk
bir ülke. Bir sürü insan var, bir sfirii
fîkir var. Hukuka aykın iş vapanlar
muhakkak takip altındadır. Devietiıı
organlannın görevi budur. Bunlar
ortaya çıkanbyor, mücadele ediliyor.
• Yılmaz'ın "RPtabanı
militanlaşıyor ve silahlanıyor" ve
"RP ile koalisyon kurmam"
sözlerine RPIiler tepki gösterdi.
Devlet Bakanı Abduilah Gül,
"Ayıpladım, yakıştıramadım"
derken RP Genel Başkan Yardımcısı
Abdülkadir Aksu, "Silahınuz
inancımız" görüşünü savundu.
görüyorsunuz. Bu bflyük ülkede bir
sürü kanun dışı şeyler var. Buniann
hangisi hangi fraksiyona ait hangisi
hangi düşünceye ait bunu da en iyi
muhakkak ki ilgfli birinueri büiıf
Gül, "RP dtşmda aşm İsiami
unsuriann sttahh gruplar ohışturmaa,
sflahlanması yohında bir harekeüenme
var mı" sorusuna, "Ben böyle bir
hareketienme olduğu kansında
değttm. Ama varsa bunlan orîaya
çıkarmak dediğûn gibi devletin
güçlerinin görevkür" diye yanıt verdi.
RP Genel Başkan Yardımcı
Abdülkadir Aksa da Yılmaz'ı
eleştirdi. Aksu, hiçbir dayanağı
olmaksızın bu tür iddıalarda
bulunmanın bir ana muhalefet partisi
liderine yakışmadiğını belirterek
"Bizbn silaha ihtiyacmuzyok, silahunsz
inajıcunız*
1
dedi. RP Şanhurfa
Milletvekili Ibrahim Halil Çelik ise
"Yılmaz, her zamanki gibi senaryo
yaayor" dedi. Yılmaz'ın daha önce de
böyle "asdsaT iddialar ortaya attığmı
ileri süren Çelik, şunlan söyledi: "Bir
süre önce durup dururken 'Darbe
olabilir' diye panik yaratmaya çahşan
da Yılmaz'dı; tanklan davet edici
açıklarnalanndan sonra Sincan'dan
tank seskri gelince baktı ki pabuç
pahalı, göstennelik açddamalaria
sti/dc tepki gösterdi"
Yümaz'a *aç tavuk' benzetmesi
Yılmaz'ın REFAHYOL'un uzun süre
görevde kalamayacağını savunarak
hükümetin bozulması halinde RP ile
koalisyon kurmayacağını açıklaması
da RP'lilerin tepİalerine neden oldu.
RP'liler Yılmaz'ın bu sözlerine, "Aç
tavıık rüyasmda kendisini dan
ambannda görürmüş" diye tepki
gösterdiler.
anda Fransa'da 1 milyona yakın
Cezayirü var. Ülkenizin karşı karşıya
olduğu sorunlar bazında onlann
durumu nedir?
- Bu noktada durum oldukça farklı.
Fransa'da yaşayan Cezayırli topluluk,
şüphesiz ki Müslüman kimhğıni
korudu. Ama hiçbir şekilde aşın
Islamcı fıkırlen kabul etmedi.
Onlara yönelmedi. Gayet tabii bazı
banliyö semtlerinde farklı durumlar
oldu. Radikal Islamcılann etkin olduğu
yerler var.
Ancak belirleyici değil. Orada
marjinalıze olmuş durumdalar.
- Cezayir ve diğer Kuzey Afnka
ülkelerinin genel bir ortak özelliği var.
Fransızca çok etkin, kendi dillerinin
önünde. Fransa'mn bölgedeki
etkinliğini anlıyorum, ama
bağunsızüğınızı kazandıktan sonra
niçin kendi dilinizi yaşamın tüm
alanuıa yayamadınız? Yanümıyorsam
pek çok Cezav irii yazar ilk ürünlerini
Fransızca veriyor™
- Şimdi Cezayir üzennde şunu bilmek
gerekır ki 130 yıl süren bir Fransız
kolonizmi yaşandı. Cezayir, bu ülke
tarafından sömürüldü. Diğer
ülkelerdeki sömürgeleştirme süreci ile
Cezayir'in sömürgeleştirilmesi
arasında bazı önemli farklar vardır.
Örneğin Cezayir'de, nüfus olarak da
diğer ülkelerden çok kolonı nüfusu
vardı. Yani koloni nüfus yerleştırdıler.
Hedef Cezayir'in ulusal kımlığıni
yıtirmesıni sağlamaktı. Bunca
baskıdan sonra doğal olarak Fransızca
btrincı dil haline geldi. Ancak bir süre
önce okullarda eğıtimin Arapça
yapılması benimsendi... Bunu
uygulamaya çalışıyoruz.
- DiL uhıslaşmada çok önemli bir unsur.
Şu anda Cezayir'in anadilinin
toplumdaki yeri nasıl? Anadili tam
olarak yerieştirememek tam
bağımsızhğm önünde de engel değil mi?
- Değerlendırmenizde haklısınız.
Ancak Cezayir'de yazılı eserlerin çogu
Arapça. Ancak Fransvzca yayıne\leri
de çok. Izleniminiz oradan geliyor. Bir
de kitaplar Fransızca yazılırsa, daha
çok tanıtma olanaklan oluyor Bu
yüzden de Fransızca tercih nedeni
olabiliyor. Yenı kuşak anadihni daha
ıyi öğrenecek. Şu anda okul çağındakj
çocuklann yüzde 85'i okullu...
Dıl bir kımlik faktörü. Doğal olarak
çok önemli bir etken. Bir kültüre. bir
uygarlığa bağlı olmanm kopmaz
parçası Bunun ayırdındayız.
- Osmanlı İmparatoriuğu 600 yıl
yeryüzünde etkin oldu. Eski Osmanlı
topraklan üzerinde kurulan devletlerde
farklı imajlar var. Örneğin Macariar
çok sempati ile bakıyor, bir başka ülke
nefret ediyor. Cezayir'deki Osmanlı
imajı konusunda neler
söyleyebilirsiniz?
- Cezayır'de kımi aileler Türk kökenli.
Bununla gurur duyuyorlar. Kimi
kentlerde sözünü ettığim nüfus,
yerlilerden daha fazladır. Onlann
çoğunun soyadı da Türkçedir. Örneğin
soyadı "Tera" olan. "Balorcr olan
aileler tanıyorum...
- Konuyu yine İslama getirirsek™
Özellikle SSCB döneminde, bu ülkenin
çevresindeki ülkelerde "veşil kuşak"
modeli söz konusu edildi. Ardından bir
"ılımlı tslam" politikası üretildi.
Buniann ii/clliklc Amerikan kaynaklı
olduğu büiniyor, söyleniyor. Sizin
değerlendirmeniz nedir?
- Cezayir toplumu. 14 yüzyıldan beri
tslamı yaştyor. Cezayir'de İslam hep
hoşgörünün, dışa açık olmanın simgesi
olarak yaşadı. Islam ortak
miraslanmızdan bınsi. Bugün biz
tslamı politikanın tamemen dışında bir
yere oturtmak istıyoruz. Din politikaya
kanşınca durum içinden çıkılmaz bir
hal alıyor. Politikaya karşı İslamı
korumak gerekiyor. Çeşitli gruplann,
parrilenn İslamı tekeline almasını
önlemek gerekiyor. Bu başanlırsa
zaten tslam ılımlı bir dındir.
BİTTİ
Can Yücel
EMEP'ten
aynldı
ANKARA (UBA)-Şair
Can Yücel, Emeğın
Partisi'nin 'Sürekii
Aydmlık İçin Bir Dakika
Karanlık' e> lemine karşı
çıkması üzerine kurucu
üyelikten çekildiğini
açıkladı. Şalteri indirerek
eylemi başlatan Can
Yücel bundan böyle
Emek gazetesinde yazı
yazmayacağını da
duyurdu. Can Yücel,
Emek gazetesinde dün
son kez yayımlanan
'Merhaba' başlıkh
köşesinde, "Bu yazımla
bundan böyle gazetenizde
yaa yazmayacağımı ve
Emek gazetesinin bu
başıbozukluğuna ve
kafaboşluğuna meydan
tanıyagelen EMEP'in
kurucu üyeliğinden
çekildiğimi duyururum"
görüşünü dile-getirdi.
Emek gazetesi ıse yanıt
vermeyeceğini duyurdu.
SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
Bayramın ilk günü. Sabah
07.00 civarı. Evde herkes uyu-
yor. Birazdan bayram ziyareti-
ne gideceğiz. Sonra da Büyü-
kada'ya. Bu nedenle benim er-
kenden kalkıp bu yazıyı yaz-
mam gerekiyor
Son haftayt tamamen ko-
şuşturmakla geçirdim. Hafta
sonu Köln ve Berlin'deki Uğur
Mumcu'yu anma toplantıları-
na katıldım. Türkiye'ye döner
dönmez, Metin Göktepe da-
vasını izlemek üzere Afyon'a
doğru yola çıktık.
Uykusuz bir otobüs yolculu-
ğundan sonra ilk kez gördü-
ğüm Afyon'un sokaklarını do-
laştım. Cumhuriyet Dergi'nin
yönetmeni Ipek Çalışlar. Ra-
dikal'den Koray Düzgören,
Hürriyet'ten Yalçın Bayer, Mil-
liyet'ten Atilla Özsever ve Na-
zım Alpman, Günaydın'dan
Yazgülü Aldoğan ve Ragıp
Duran'la birlikte önce Afyon
Zafer anıtını ziyaret edip hatıra
resimleri çektirdik.
Bu arada ben, Çalışlar so-
yadımın Afyon'la olan ilgisini
arkadaşlaraanlattım. Kurtuluş
Savaşı'nın en kritik meydan
muharebesi, Afyon yakınlann-
daki Dumlupınar bölgesinde
gerçekleşmişti. Dumlupınar
Meydan Muharebesi'nin mer-
kezindeki köyün adı ise Çalış-
lar idi. Savaşın komutanı da İz-
zettin Paşa.
1934 yılındakı soyadı kullan-
ma zorunluluğu getiren kanun
kabul ediiince Izzettin Paşa,
Çalışlar Köyü'ndeki savaşın
anısına Çalışlar soyadını alma-
ya karar verir. Babam da o za-
man Izzettin Paşa'nın yazıcısı.
Kendisi bu soyadı alırken çok
sevdiği babama da aynı soya-
dı önerir. Böylece bizim ailenin
soyadı da Çalışlar olur.
Hava çok soğuk olmasaydı,
Afyon'da bir gün daha kalıp
Çalışlar Köyü'nü ziyaret etmek
isterdım. Afyon Zafer Anıtı
önünde hatıra fotoğrafları çek-
tırdikten sonra Afyon'un eski
çarşısına yöneldik. Çarşıda en
Bayram Sabahı...
çok ilgimizi, artık giderek yok
olan keçeciler çekti.
Çobanlara kepenek yapmak
amacıyla çahşan bu atölyeler-
den Afyon'da yalnızca üç tane
kalmış. Son derece ilkel koşul-
larda hazırlanan ve giderek
ekonomik verimliliğini yitiren
bu mesleğin, yok olması an
meselesi. Keçeciler, çevrefab-
rikalara izolasyon amacıyla ke-
çeler hazırlayarak ayakta kal-
mayaçalıştıklarınıanlattılar. Bu
tarihi ve folklorik mesleğin
bundan böyle yaşayabilmesi
ancak devletin özel desteğine
bağlı.
Afyon'da haşhaş yağından
yapılan lezzetli ekmekleri ye-
dikten, afyon kaymaklı lokum-
lan tattıktan sonra Metin Gök-
tepe cinayeti davasını izlemek
üzere çok sayıda gazeteci ar-
kadaşla birlikte spor salonuna
gittık. Afyon'daki duruşma,
olağanüstü kalabalığı ve sa-
vunma avukatlarının şoven
gösterileriyle tarihe geçecekti.
En önemlisi, devlet göreviisi ci-
nayet sanıklarının yargıdan ka-
çırılmasıydı. Bu yönüyle de
dünya yargı tarihine geçecek
kadar, yüz kızartıcı bir tablo or-
taya çıkmıştı. Duruşmanın en
sinir bozucu görüntülerinden
birisi de işkenceci MİT görev-
lisinın, avukat cüppesiyle, iş-
kenceci polisleri savunmasıy-
dı. Necdet Küçüktaşkıner'in
yeniden avukatlık ruhsatını na-
sıl aldığını araştırıyorum. Ya-
kında bu araştırmanın sonucu-
nu sizlere aktaracağım.
Uykusuz bir yolculuktan
sonra istanbul'a döndüm ve
aynı gece atv'de "Siyaset
Meydanı "nda Refah Partisi'yle
ilgili tartışmaya katıldım. Saba-
hın 05.00'ine kadar süren uzun
ve yorucu bir taıtışmanın ar-
dından, benımle aynı yorgun-
luktaki Yazgülü Aldoğan'ın
arabasıyla evlerimize döndük.
Bayramdan bir gün önce
Yaşar Kemal ve eşi Thilda, Is-
veç'ten döneceklerdi. "Siyaset
Meydam"n\n yorgunluğu geç-
meden, günlük yazımı yazdım
ve ardından Zülfü Livaneli,
Eşber Yağmurdereli, Yaşar
Kemal'in avukatları Emel ve
Enver Nalbant, Erhan Pek-
mezci, Ragıp Duran ve Kemal
Gökhan'la birlikte havaalanı-
nın yolunu tuttum. Yaşar Ke-
mal ve Thilda, Türkiye'ye dön-
mekten çok mutlu görünüyor-
lardı. Thilda'nın kedisi de çok
keyifle Thilda'nın kucağına ku-
rulmuş, özlem gideriyordu.
Bayram sabahı, herkes uyu-
yor, ben de bunlan yazıyorum.
Birazdan Ipek'in anne ve ba-
basına bayram ziyaretine gi-
deceğiz. Sonra Büyükada'da
Çelik Gülersoy un daveti üze-
rine, adalarda motorlu araç
tehlikesine karşı neler yapaca-
ğımızı konuşacağız.
Bir bayram sabahı, evde
herkes uyurken ben bunlan ya-
zıyorum.
Hepinize iyi bayramlar dile-
rim.
BIZBIZE
ERDAL ATABEK
Gulu Gulu Dansını Kim
Yapıyor?..
"Onlar gulu gulu dansı yapıyohar."
"Yamyam dansı yapıyorlar."
"Fosiller."
"Hadi ordan sen de hadi hadi."
"Fasa fiso."
"Geveze'basın."
Bu sözler ve deyişler, Refah Partisi Genel Baş-
kanı'na ait.
Necmettin Erbakan, aynı zamanda "Başba-
kan."
Bu sözleri basın için, gazeteciler için, köşe ya-
zarları için, yaptıklarını beğenmeyen herkes için
"rahafça "söylüyor.
Kendisi çok hoşsohbet, ağırbaşlı, temkinli görü-
nüyor, ama rahat konuşmaları içinde çok tervdit
edici, aşağılayıcı, ürkütücü sözler söylüyor. Söyle-
mek istemedıklerını hiçbir zaman söylemiyor (çok
sabırlı davranıyor). Çevresine, cemaatine verdiği
"mesajlar" da özel anlamlar taşıyor.
"Biz iktidara geleceğiz. Bakalım kanlı mı olacak
kansızmı?"
Bu sözlerde "iktidara kanla ge/mefr" tehdıdi var.
Tepkileri ölçüyor ve bekliyor.
"Kahraman ordumuzun dikkat ettiği şeylere çok
dikkat etmek gerekir. Bizımle çok yakın olan ordu-
muzun arasını açmak isteyenler var."
Parti çevrelerini, yan örgütlerini, yandaşlannı uya-
nyor: "Sakın ordunun tepkısini çekecek bir şeyler
yapmayın."
Aslında "söylemek istediklerini söylemeyip" gu-
lu gulu dansını kimın yaptığını görmek gerekiyor.
• • •
- Susurluk kazası için ne diyorsunuz?
- Fasa fiso.
- Taksim'e cami meselesi?
- Hadi ordan sen de.
- Sincan toplantısında şeriat isteniyor. Kim so-
rumlu?
- Geveze basın.
- Sıvas'ta 37 aydın insanı yaktılar. Suçlular kim?
- Yamyam dansı.
- Toplumda büyük rahatsızlık var?
- Gulu gulu.
Narkoz, anestezi, uyutma, uyuşturma, üstünü
örtme, gizleme, saklama, yerdegiştirme, tehdit et-
me, şantaj yapma, adam yerleştirme, özel silahlı
gruplar hazırlama. Bunun adı "demokrasi" oluyor.
Refah Partisi yönetimiyle, kadrolanyla, stratejisiy-
le adım adım "şeriat iktidarı "na yürüyor. 07le ka-
çınılmaz bir yol izliyor ki görmemek için kör olmak
lazım.
Tansu Çiller ise bir yandan kendini kurtarmak
için Refah'a teslim oluyor, öte yandan Batı'ya "şe-
riatgelir" şantajıyla kendini kabul ettirmeye çaba-
lıyor. Ve sadece havasını alıyor.
Metin Göktepe davası, Susurluk olayından da-
ha önemli bir seyir izliyor. Susurluk otayında her şey
açığa çıkıyor, Metin Göktepe davasında ise her şey
açık. Cinayet ortada. Cinayeti işleyenler belli. Da-
va güç bela açılmtş, ama dava ordan oraya kaçtn-
lıyor, santk sandalyeleri bomboş.
Iktidarın DYP kanadı ne yapıyor? Hiçbir şey.
Refah kanadı ne yapıyor? Gulu gulu dansı.
Hanı hak, adalet, mazlumların ahı, zulmün hesa-
bı? Çıt yok.
Suçlular sizdense olayı kapatmak için her şey ya-
pılıyor.
Manisa'da gençler afiş asarsa işkence serbest,
çete kurma suçlaması hazır, yıllar boyu hapis ce-
zaları bastırılıyor.
Bunun adı "demokrasi" oluyor.
"Ordu rahatsız olursa" bunun adı "demokrasiye
aykın kıpırdanmatar" oluyor.
"Hadi ordan sen de."
• • •
Demokrat Parti, Adalet Partisi, Doğruyol, Anava-
tan partileri; dini, siyasete alet etmişti. Ancak he-
defleri "din devleti" değildi.
Refah Partisi siyaseti dine alet ediyor. Hedefi "din
dev/e(/"dir.
"Biz Müslüman, siz laikler" aynmı Refah Parti-
si'nindir.
Refah Partisi toplumu cepheleştirmiştir.
DYP, bu değirmene su taşımıştır, taşımaya de-
vam etmektedir.
Ordu; laik, cumhuriyet ordusudur, elbette rahat-
sız olacaktır.
Toplumun büyük kesimi, laik cumhuriyet vatan-
daşıdır, elbette rahatsız olacaktır.
Hiç merak edilmesin, Türkiye siyasallaşmış dinin
devleti olmayacaktır.
Toplumun büyük kesimi "şeriat deWet;"negiden
yolu görüyor, uyanıyor, ayağa kalkıyor, kendini ko-
ruduğunu gösteriyor.
Türkiye bu yamyam dansının kurbanı olmaya-
caktır.
lepkısizDge
ADD eleştirisiA\K\RA (Cumhuriyet
Bürosu)- Atatürkçü Düşün-
ce Derneği'nm (ADD) her
gün saat 12.30 ile 13.00
arasında düzenlediği ses-
sizlik eylemıne katılan
yımtaşlar, karanlık ilışkile-
rin ortaya çıkanlması için
uğraşmadıklan gerekçesiy-
le milletvekillerini eleştir-
diler.
ADD'nin "Ayduılık İçin
Bir Dakika Karanlık" yurt-
taş eylemine destek ama-
cıyla Güvenpark'ta gerçek-
leştirdıği sessizlikeylemın-
de dün Atatürk posteri ta-
şıyan katılımcılara Atatürk
rozeti dağıtıldı. Eyleme ka-
tılanlann çoğalmasının ar-
dından polis sayısmın da
arttığı gözlenirken, ADD
yönetıcileri. dün polislerle
tokalaşarak bayramlannı
kutladılar.
ANAP İzmir Milletveki-
li Işın Çelebi'nin de bulun-
duğu eylemde. yurttaşlar
Susurluk kazasıyla ortaya
çıkan karanlık ilışkilerin
aydınlatılması yönündekı
çabalara millervekillennin
duyarsız kalmasını eleştir-
diler. ADDMı yaşlı bir ka-
dın. tepkisini "Biz milletin
aslıyız, onlar veküleri" di-
yerek gösterdi.
ADD üyesi Yıldız Batum
da tanımadan seçtiklerini
tanımak istediklerini belir-
terek "Medis'e gönderince
işibitiyormu? MHetveldDe-
rimizde art niyet yok beUd,
ama sorumlulukda yok. Biz
buraya geliyoruz. onlar ne-
den gelmiyor? Ben onu seç-
tiysem, görevi buraya gel-
mektir. Burayagelip bta ay-
dınlatabilirler" diye konuş-
tu.
ADD İkinci Başkanı
Tevfik Kızgınkaya. dünkü
eyleme Trabzon. Yalova,
Kayseri ve Samsun'dan şu-
be başkanlan ile yöneticile-
rin katıldığını bildirdi.
Kızgınkaya, "Uğur
Mumcu ölcnc kadar mey-
danlaraçıkmıyorduk. Çün-
kü birileri bizim düşüncele-
rimizi yazıyor, biz de onu al-
kışlıyorduk. tlk defa onun
cenazesinin ardından yürü-
dük. Sessizlik eylemimizle,
gereken yerlere dilek-
lerimia iletivoruz" dedi.