Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
tmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmeni Orhan Erinç
# Genel Yayın Koordınatorü; Hikmet
Çetinkava • Yazuşlen Mudürleri İbrahim
Yıldız - Dinç Ta>anç # Sorumlu Mudur
Fikret tlklz • "Haber Merkezı Müdüni
Hakan Kara •Görsel Yönetmen; FTkret Eser
Dı$ Haberler Şinasi Danışoğlu # lstıhbarat: Cengiz
Yddınm • Ekonomı Metımel Saraç • Kültür
Handan Şenköken 0 Spor \bdülkadir Yücebnan
# Makaieler Sami Karaöraı 0 Duzetane \bdullah
\ azıa# Fotograf. Erdoğan Köseoğtu •Bılgı-Belge
Edibe Bağra • Yurt Haberlen: Mehmet Faraç
Yavın ttunılu. İlhan Sdçuk(Başkan l
Orhın Erinç. Okt»> Kurtböke.
Hikmet Çednkay a, Şükmn Sooer.
ErgunBalcı,DinçTa)anç, İbrahim
V ıldız, Orhan Bursalı. Muslafa
Balb», HaJuuı Kara.
Ankara Temsılcisi Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No.
125,Kat:4,Bakanlddar-AnkaraTe! 4195020(7hat). Faks:
4195027 • Izmır Temsılcisı: Serdar Kızık, H. Ziva
Blv 1352 S.2'3Tel.4411220. Faks-4419117* Adana
Temsılcisi: Çetin Yiğenoğlu, Inonü Cd 119 S. No. 1 Kat: 1,
Tel:363 12 11, Faks 363 12 15
Muessese Müdürü. l stün Akmen 9
Koordınator Ahmet Korulsan #
Muhasete Büknt Yener^kfar.- Hûseviı
Gürer • lşleüne ÖiKİcr Çelik • Bılgı-
îşlem \aii toal # Bılgısayar Sıstem.
Mürihel ÇUer#Saüs FazfletKuzı
MEDYA C: • Yönetım Kurulu
Başkanı - Genel Müdür Gûlbin
Erduran # Koordınator Reha
Işıtman # Genel Mûdıır Yardımcısı
Mine Akdağ Tel 514 07 53 -
5139580-5138460-61,Faks 5138463
Ya>ımla>an *e Basan: Yenı Gun Haber Ajansı. Basın ve Yayıncılık A Ş
TürkocağıCad 39 41 Cagaloglu 34334 ISL PK. 246 Istanbd fel (0 212ı 512 05 05 (20 hat» Faks- (0'212) 513 85 95
3ARALIK1997 İmsak: 5.32 Güneş: 7.04 Öğle: 12.01 İkindi: 14.22 Akşam: 16.43 Yatsı: 18.10
İstanbul Kadın
Kuruluşları
Birliği
• Haber Merkea -
Türkiye'de kadınlann
siyasal haklannı
kazanmalannın 63.
yıldönümü nedeniyle
istanbul Kadın Kuruluşlan
Birliği, "2000'li Yıllarda
Türkiye'nın Eşitlik
Politikalan. Program ve
Stratejiler" konulu bir
toplantı düzenleyecek.
Atatürk Kültür
Merkezi'nde cuma günü
saat 11.00'de başlayacak
toplantı Prof. Dr. Necla
Arat'ın konuşmasıyla
başlayacak. Oturum
başkanlığını Devlet
Bakanı Hikmet Sami
Türk'ün yapacağı
toplantıya Eski Devlet
Bakanı Aysel Baykal,
ANAP Aydın Milletvekili
Yüksel Yalova. DTP
İstanbul Milletvekili
Yıldınm Aktuna, DYP
Amasya Milletvekili
Ahmet lyimaya
konuşmacı olarak
katılacak. Toplantıya
tartışmacı olarak ıse
İstanbul Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Dekanı
Prof. Dr Aysel Çelikel ile
Anadolu Üniversitesi
tletışim Fakültesi Öğretim
Üyesı Prof. Dr. Türker
Alkan katılacak.
Av komisyonu
kararı
• ANTALYA(AA)-
Merkez Av
Komisyonu'nun aldığı
kararla, 1997-1998 av
dönemınde ayı avlamanın
bedeli 260 milyon,
yaralamanın bedeli ise 130
milyon lıra olarak
belırlendı. Kurallara aykın
ayı a\ layanlann cezası da
500 milyon lira olarak
açıklandı. Batı Akdeniz
Orman Bölge
Müdürlüğü'nden yapılan
yazılı acıklamada, av
mevsıminin devam ettiği
hatırlatılarak av
hayvanlannın gruplan
itibanyla avlanma
günlennin çarşamba,
cumartesi ve pazar olduğu
bildirildi.
Okumak için her
gün15dakika
• İstanbul Haber Servisi
- Beyaz Nokta Vakfi, Türk
Kültür Vakfi ve Korkmaz
Yiğit Eğıtim Vakfi
tarafından, Türk insanına
okuma ahşkanhğı
kazandırabilmek
amacıyla. ilköğretim
okullan ve liselerde
"Okumak tçin Her Gün
15 Dakika" kampanyası
başlatıldı. Arnavutköy
Korkmaz Yiğit Lisesi'nde
dün düzenlenen toplantıda
konuşan Beyaz Nokta
Vakfi Başkanı Tınaz Titiz,
kampanyavla Istanbul'daki
Korkmaz Yiğit Lisesi'nde
1996-97 öğretim yılından
bu yana sürdürülen okuma
saati uygulamasının
kademeli olarak tüm ülke
çapında
yaygmlaştınlmasını
amaçladıklannı söyledi.
BVIA ödülleri
dağıtıldı
• İstanbul Haber Servisi -
Ermenegildo Zegna'nın
sponsorluğunda Los
Angeles'ta yapılan 7.
EMA (Çevreci Medya)
Ödülü'nü "Home
Improvements" filmi aldı.
Will Rogers Eyalet
Parkı'nda düzenlenen
törende sinema sanatçısı
John Travolta'ya da
çevTey i koruma
çabalanndan dolayı Zegna
Uluslararası Çevre Ödülü
verildi.
TB olağan
kongresi
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türk Eczacılan
Birliği'nin (TEB) Olağan
Büyük Kongresi, yann
toplanacak. TEB'den
yapılan açıklamaya göre
kongrenın açılışına, Devlet
Bakanı Hikmet Sami Türk
ve Sağlık Bakanı Halil
İbrahim Özsoy ile kitle
örgütlerinin başkan ve
temsilcileri katılacak.
Türkive genelinde 39
eczacı odasının
oluşturduğu 21 bin 500
üyesı bulunan TEB Olağan
Büyük Kongresi, iki yılda
birkasım ayında
toplanıyor.
Dünya Özürlüler Günü nedeniyle kamu kuruluşlannda çalışan özürlüler bugün idari izinli sayılacaklar
• • •
Ozürlüııüıı özleıııi insanca yaşam
SAADET USLU
• Dünya Özürlüler Günü nedeniyle bugün Türkiye'de
yaşayan yaklaşık 7.5 milyon özürlü sorunlannı gündeme
getirecek. Altyapının yalnızca normal insanlara göre
düzenlendiği Türkiye'de sokağa bile çıkamayan özürlülerin
tek isteği insanca yaşam hakkı.
lanna gönderilen genelgeyle, özür-
lü personelin düzenlecek törenlere
ve aktivitelere katılımlanıu sağlamak
üzere bugün idari izinli sayılmala-
n konusunda gerekli duyarlılığın
gösterilmesi istendi.
Dünya Özürlüler Günü nedeniy-
le bugün Türkiye'de yaşayan 7.5
milyon özürlü sorunlannı günde-
me getirecek. Altyapının sadece
normal insanlara göre düzenlendi-
ği Türkiye'de sokağa bile çıkama-
yan özürlülerin ilk isteği rehabili-
tasyon merkezi.
Bugün "DünyaOzürlülerGüııü''.
Türkiye'de yaşayan özürlüler dev-
letin kendileriyle yeterince ilgilen-
medığıni belirterek altyapının özür-
lülere göre düzenlenmesini ve reha-
bilitasyon merkezleri istiyorlar.
Dünya Özürlüler Günü nedeniy-
le kamuda çalışan özürlüler bugün
idari izinli sayılacaklar
Başbakanlık Müstaşan Yaşar Ya-
zKioğlu tarafından "Başbakan adı-
na" tüm kamu kurum ve kuruluş-
18 yıldır kas hastası olan 35 ya-
şındaki İbrahim Çipa, "Türkiye'de
yaşamaktan utanç duyuyonım. Çün-
kü bu ülkede bizim yaşayabilmemiz
için hiçbir olanak yok" dedi. Çipa,
milyonlarca özürlünün ortak isteği
olan insanca yaşama hakkının ve-
rilmesi gerektiğini vurgulayarak so-
runlannı şöyle dile getirdı:
"Benirn maddi olarak imkânlanm
var. Şimdilik araba kullanabilryo-
nım. Kendi ejyerimizde çahşryorum.
Evime her hafta doktor geliyor. An-
cak benim kadar şanslı olmavan o
kadarçok arkadaşun var ki. İçlerin-
de vapur, tren görmemiş olanlar bi-
le var. Düşünün İstanbuTun en işlek
yerlerinden biri olan Eminönü'nde
özürlü bir insanın karşıya geçmesi
için geçit yok. Aileler de çocuklan-
na nasıl bakacaklannı bilmiyorlar.
Aileler bilinçlendirilmeli. Hatta he-
ldmler bile eğitilmelL Çünkü hekim-
ler aileyle ilişki kuramıyor. Örne-
ğin, biz kas hastalannın tedavisi yok.
Hastahğın sonu belli. Bu durumda
hekimlerin görevi psikolojik destek
olmalı. Ama bunu yapamıyoriar.
Doyasıya gezme özlemi
Yine bir kas hastası olan Meh'ke
Emre'nin en büyük isteği ise Bakır-
köy sahilinde doyasıya gezebilmek.
Olanaklan olmadığı için sokaklar-
da gezemediklerini söyleyen Meli-
ke Emre, çok üzüldüğü bir olayı
şöyle anlattı:
"Örneğin bir keresinde dernek
bizi AKM'ye götürmüştü. Burada
beni çok üzen bir şey oldu. Ön ka-
pıdan girtş olmadığı için arka kapı-
dan girmek zorunda kaldık. Atanu-
zın adıru taşryan bir yere medeni bir
şekilde girmek isterdik. Bir de ben
şarkı söylemeyi ve tiyatroyu çok se-
verim. Ama imkânım olmadığı için
konservatuvara gidemedim."
Emre'nin özürlü arkadaşlanna ve
ailelere gönderdiği mesaj ise şöy-
le:
"Kendinizi evinize kapatmayuı.
Dışanda yaşamak bizim de hakkı-
mız. Ve devlet bu imkânı bize sağla-
mak."
Nüfüs sayımı sağüksız
Nüfusun yüzde 10'undan fazla-
sının özürlü olduğunu belirten Tür-
kiye Kas Hastalan Derneği Başka-
nı Prof. Dr. Coşkun Ozdemir,>
'Tür-
kiye bu konuda hâlâ çok UkeC de-
di. Pazar günü yapılan genel nüfüs
sayımının sonuçlannın ne derece
sağhklı olacağını bilmediğini be-
lirten Özdemir, daha ciddi bir çalış-
ma yapılması gerektiğini vurgula-
dı. '
Sağlıkta özelleştirmeye de deği-
nen Ozdemir, "Özelleştinne sosyal
devlet anlayışını bozuyor. Bu Türki-
ve için çok büyük bir yanhşlık. Özel
hastaneler zengin insanlara hizmet
veriyor. Oysa devlet hastanelerinin
geliştirilmesi daha doğru bir hizmet
olur" dıye konuştu. Prof. Ozdemir,
özürlü insanlann eğitimden ulaşıma,
sosyal aktivitelerden meslek edin-
meye kadar çok sayıda sorunlan-
nm ciddi politikalar sonucu halle-
dilebileceğini söyledi.
'Los Angeles Sırlan'nda telekızı canlandınyor
Bassinger'ın dönüşü
Çeviri Servisi - 9.5 Hafta isimli erotik
film ile adından yıllarca söz ettirmeyi
başaran ancak uzun zamandır film
çalışmalanndan uzak kalan Kim
Bassinger,
u
Lynn Bracken" isimli bir
telekızı canlandırdığı "L. A.
Confıdentiar (Los Angeles Sırlan)
isimli filmle yenı bir çıkış yapmaya
hazırlanıyor. Kim Bassinger, Focus
dergisi ile yaptığı söyleşide, sinemadan
uzak kaldığı son bir yılın 7 ayını
denizde geçirdiğini ve dinlenirken aynı
zamanda küçük kızı Ireland'a da
(trlanda) zaman ayırdığını söylüyor.
Sinema oyuncusu Akc Bakhvin
ile evli olan Bassinger, eşinin, küçük
kızlannın 9.5 Hafta isimli filmi
görmesinden son derece kaygılandığını
belirtiyor. Ancak Bassinger,
o filmi sanat anlayışı ve
kariyeri için gerekli gördüğü için
çevirdiğini, aynca o filmdeki
başansıyla da gurur duyduğunu
söylüyor.
9.5 Hafta filminden sonra ilk evliliği
yıkılan güzel yıldız, bir daha böyle bir
film çevirerek ikinci evliliğini tehlikeye
atmayı asla göze alamayacağını ve arök
ailesi ile arasına hiçbir şeyin
giremeyeceğini de sözlerine ekliyor.
"tnsan hayatuıın iniş ve çıkışlan \-ardir,
insan düştüğü gibi tekrar ayağa
kalkmasını da bilmeli. başka tüıiü
yaşamak mümkün ofanaz" görüşünü
savunan Kim Bassinger, Playboy için
soyunduğu günler hatırlatıldığında,
bugün aynı olayla karşı karşıya
kalsaydı. çok farklı davranacağını açık
yüreklilikle ıtiraf ediyor. Güzel yıldız
"Bu iniş ve çıkışlan yaşamasaydım, bu
hatalan yapmasavdım bugünkü bakış
açımı elde edemezdim" diyor.
t
Sakin yaşamı seviyorum'
Bassinger, Hollyvvood'a ait, ancak o
ihtişamın çok dışında yaşayan, çok sık
dışan çıkmayan ve üzerinde sürekli
birtakım gözler hissetmekten
hoşlanmayan bir insan olduğunu da
özellikle belirtiyor. Kariyerini yaparken
önüne dikilen en büyük engelin fizik
görünümü olduğunu anlatan
Bassinger, güzel olmanın yanı sıra
seksı damgası da yedikten sonra,
oyunculuk gücüyle kimsenin
ilgilenmediğini, aslında biraz da bu
imaj unutulana kadar sinemadan uzak
kalmayı tercih ettiğini sözlerine eklıyor. e-posta : tan (â prizma.net tr
Muazzez Ersoy'un işe gelmeden aldığı maaşları, verenler odeyecek
Çalışmayanın cezası çalışana
SÖYLEŞİ ATTİLA İLHAN
CEMİLCİĞERİM
SAMSLTN - Kültür Ba-
kanlığı Samsun Devlet Kla-
sik Türk Müziği Korosu
kadrosunda olmasına kar-
şın 2.5 yıl Samsun'a gel-
meden maaş aldığı saptanan
Türk Sanat Müziği "nin ün-
Iü sesi Muazzez Ersoy'un
faturası sayman ve tahakkuk
memurlanna kesildi. Sayış-
tay denetçileri Ersoy'a 1995
yılı içinde ödenen 416 mil-
yon liranın 366 milyon li-
rasmm koronun muhasebe
müdürü ve tahakuk memur-
lanndan geri alınmasını ka-
rarlaştırdı.
Ekstralarda milyarlarca
lira para aldığı öne sürülen
sanatçı Muazzez Ersoy, 1
Nisan 1993 tarihinde Sam-
sun Devlet Klasik Türk Mü-
ziği Korosu'nda görevlen-
dirildi. Ancak Ersoy bu ta-
rihten, 1995 yılı sonuna ka-
dar koronun hiçbir çalış-
masına katılmazken maaşı-
nı da düzenli olarak banka-
matik yoluyla çekti.
Koro müdürlüğü bunun
Muazzez Ersoy'a çahşınadan maaş
Muazzez Ersoy'un çahşmadan maaş akugınaüişkin ha-
ber Cumhuriyet'te böyle yer almışü.
üzerine 10.6.1994 tarih
22/316 sayılı yazı ile Kül-
tür Bakanlığı Güzel Sanat-
lar Genel Müdürlüğü'ne
başvurarak Ersoy' un göre-
ve gelmediğini, bu neden-
le sözleşmesinin feshedil-
mesini istedi.
Göreve devam
Koro yetkililerinin tüm
çabasına karşın Ersoy'un
sözleşmesi feshedilmedi.
Bu arada sürekli değişen
kültür bakanlan da ünlü sa-
natçıya farklı uygulama-
larda bulundular.
Ersoy'un sözleşmesi Ti-
murçin Savaş'ın dönemin-
de feshedilerek "müstafi"
sayıldı. Ercan Karakaş'ın
döneminde müstafi karan
ıptal edildi. Sanatçı. İsma-
ilCem'ın dönemınde yeni-
den kadroya alındı ve 1996
yılı başından itibaren de ge-
çici olarak Ankara"da gö-
revlendirildi. Ersoy'un söz-
leşmesi 15 Mayıs 1996'da
Agâh Oktay Güner tarafın-
dan feshedildi.
Bu karann ardından dev -
reye giren Sayıştay denet-
çileri. Ersoy'dan işe gelme-
den aldığı paralann geri
alınması için işlem başlat-
tı. Ancak bu işlemler so-
nunda Ersoy yerine, koro-
da görevli çahşanlar suçlu
bulundu. Denetçıler 1050
sayılı Muhasebi Umumıye
Kanunu'nun 22. maddesın-
de yer alan, "tahakkuk me-
murlan ödeneklerin zama-
nında ve yerinde kufland-
masmdan yükümlüdür"
hükmüne dayanarak me-
murlan cezalandırdı. De-
netçilerin raporu üzerine
Ersoy'a 1995 yılı içinde
ödenen 416 milyon 347 bin
liranın 366 milyon 342 bin
lirası koronun muhasebe
müdürü Sinan Yılmaz ile
tahakkuk memurlan Emi-
ne Güney, Nihat Gönül v e
AB Gümüşten tahsil edi-
lecek.
Muaezez Ersoy'un yeri-
ne cezalandınlan koro ça-
lışanlan tepkilerini şöyle
yansıttılar: "Maaşlann
ödendiği dönemde kimin
bakan olduğu bellidir. Ger-
çek suçlu onlardır. Ama bu-
rası Türkiye; suçu işleyen-
lerle çilesini çekenlerdaima
farkhdu-" dediler.
ÇOCUKLAR
KATE
Eğitiııı yardımı yola çıktı Çocuk Vakn'nın "Çocuklar İçin Şefkate Çağrı Kampanva-
sı" kapsamında Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde-
ki çocuklar için topladığı 300 kolilik yardım paketi, dün Sultanahmet'ten yola çıkanldı. Kurşunkalem, def-
ter, ayakkabı ve ders kitabı gibi malzemelerden oluşan yaklaşık 11 milyar lirahk yardun malzemesinin bu-
lunduğu komoyu, aralarında İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbey "in de bulunduğu bir grup, ge-
mici feneıieriyle uğuriadı. Vakıf Başkanı Mustafa Ruhi Şirin. Türkiye'de sekiz mihon yoksul çocuk oldu-
ğunu belirterek bu çocukların "ealınmıs olan" sağlıklı ve mutlu yaşama haklannın onlara geri verilmesi ge-
rektiğini söyledi. Türkiye'de her 100 çocuktan sadece 15'ininmudu ve sağlıklı büyüyebildiğinedikkatçeken
Şirin, "Yasalann çocuklara verdiği haklar muüaka sağlanmalıdır" dedi (Fotoğîaf: İPEK YEZDANl)
Yanlış 'Nerede' Yapılmıştı?
(I ıberal Sol Cephe' önerisine bakarsan, san-
L. ki sosyalizm 'işçi sınıfı'ru hiç sorgulamamış;
yeni yeni, gündeme alıyor. Halbuki, daha 6O'lı yıl-
larda, kimileri 'devrimi namlunun ucunda' sanır-
ken; aklı başında sosyalistler, gelişen teknolojinin
yeni aşamaları içersinde, işçilenn 'işlevselliğini'
çoktan tartışıyorlardı.
Önce, işçi kesiminin kapitalist 'ranttan' 'payedi-
nip' gittikçe 'yumuşaması' ele alınmıştı: Marcu-
se, 'Batılı kapitalizm'de, işçi sınıfının 'Sistem'e
karşı olmadığını, tam tersine, ona 'entegre oldu-
ğunu' ,ondan 'payistediğini'yazm\şl\r. Dahason-
ra, Andre Gorz ve Serge Mallet evcilleşmiş sen-
dikacılığın, klasik anarcho/ sendikalizmle muka-
yesesini denediler eskilerin talebi, sendikacının 'kâr
payı' talebi değildi; üretim araçlarının ve üreti-
min tamamının 'kontrolünü' eline geçirmekti;
yeniler, üretim üstünde denetim mücadelesi
yapmıyor, tüketim toplumundan daha çok ya-
rarianabilmek amacıyla 'pay' talebinde bulu-
nuyor bunun adı, 'economisme' değil de nedir?
Mallet olayın, işçi sınrfının 'türdeş' (mütecânisi
homogene) olmayışından doğduğunu belirtmiş-
ti. Proudhon, ta o zaman, 'işçi sınıfı'ndan değil,
'işçi sınıflan'ndan söz etmemiş miydi? Gelenek-
sel üretim (inşaat, yol, mağden, demir/çelik vs) iş-
çilerine oranla; endüstri sonrası üretim işçileri
(elektrik, elektronik, petro/kimya, uzay teknoloji-
si) çok daha başka nitelikte görünmüyor mu? Da-
ha geniş düşünüyorlar, daha da kapsamlı!
Sanırım Çek düşünürü Radovan Richta'nın
tezleri, işte burada kendini gösteriyor.
Dubçek 'olayının' arkasındaki adam...
Richta, sosyalist Çekovslovakya'da yaşamış-
tır; bir bakıma, o devirde 'Doğu Bloku'nu al-
tüst eden Dubçek ve Ota Şik 'hareketi'rim 'ru-
hu'dur. Yüreğim kanasada, attını çizerek belirtmek
zorundayım, 70'li yıllarda 68 Kuşağı'nın hummalı
'devrimcileri' bilmem hangi dağda foco' yarat-
maya uğraşırken, şu satırlan yayımlıyordum:
"...yok mu bir hayır sahibi şu Richta'yı Türk
toplumculanna gerektiği gibi tanrtacak? Adı
'Dörtyolun Ağzında' diye Türkçeleştirilebilecek
olan önemli kitabının, ingilizcesi de var, Fran-
sızcası da(...) Toplumcu yayınevleri, koşullar de-
ğiştiği için çoğu güncelliğini yitirmiş bir sürü
eski metni bulup bulup çevirtiyor, basıp yayı-
yorlan bu derece önemli ve güncel olanlann-
dan ya haberleri yok, ya da bilinmez neden el-
leri varmıyor..." ('Hangi Sol', 4. basım, s. 85, Bil-
giYayınevi, 1996.)
Affınıza sığınarak, Richta'nın, o yıllarda çıkar-
dığım 'özetinı' -tavşanın suyunun suyu- aktaraca-
ğım. Önce 'Sistem'in aşın endüstrileşmişliğine
hangi eleştirileri yönelttiğine bir bakalım:
"...bir kere, aşın işbölümü! işbölümü dedi-
ğim, işçinin yaptığı işi bütünüyle kavramaktan
çıkıp, ancak bir vidasını sıkışbnr duruma düş-
mesi (Bak hele, bak!) El emekçisi, diyelim ki
bütün pabucu yaparmış; şimdi fabrikadaki
ayakkabı işçisi, yanız bağcık deliklerini açı-
yor. Ikincisi, yönetimle uygulamanın, kesinlik-
le aynlması: her ikisini, ayn ayn insanlann yap-
ması, böylelikle birisi vazgeçilmez şekilde el-
le, öteki kafayla çalışan iki tür insanın belirme-
si! Üçüncüsü, bir önceki aynlıktan giderek top-
lumsal katmanlann, ayncalıklı sınrMara dönüş-
mesi; dördüncüsü, yığınlann tüketim arttşının,
bir yerde, işgücü düzeyinde tutulması; beşin-
cisi, endüstriyel üretim sağlayacağım diye do-
ğanın kirletilmesi ve çevrenin doğal koşullan-
nın duman edilmesi..."
Pekı, kim çıkıp da bu 'eleştirilere' yanlış diyebi-
lir?
Yöntem aynı, sakıncalar da aynı...
Radovan Richta'nın, üstünebastığı bu nokta-
lar, aslında şu son derece gerçekçi gözleme
dayanmaktadır:
"...sosyalistim diyen toplumlarda görülen
endüstrileşme, kapitalist toplumlarda görülen
endüstrileşmenin yukardan beri saydığım bü-
tün sakıncalannı aynen getirmiş, ya da koru-
muştur; elli şu kadar yıl süren onca uygulama-
dan sonra, bilinen odur ki, kendilerine sosya-
listim diyen endüstrileşmiş ülkelerde de, işin
görülmesi, tıpkı kapitalist ülkelerde olduğu gi-
bi, işçiyi ahmaklaştıran küçük birimler halin-
de yürütülmekte, yöneticilerle uygulayıcılar
birbirinden tamamıyla ayn kategoriden insan-
lan oluşturmakta, bu insanlar arasında basba-
yağı sınrfsal farklar ve ayncahklar bulunmak-
ta; tüketim artşının işgücü düzeyinde tutulma-
sına dikkat edilmekte, çevre kirlenmesi so-
runları aynen sürmektedir..." ('Hangi Sol', IV.
basım, s. 80/84, Bilgi Yayınevi, 1996.)
Richta'nın 'gözlemi'ni, şu 'tesbiti' üzerine otur-
tuyor: Karl Marks'ın tahminleri hilâfına, ilk sos-
yalizm uygulamalan, henüz endüstrileşememiş
ülkelerde gerçekleştirilmek istenmiştir; bunlar da
-SSCB dahil- gelişmiş endüstri ülkelerinden 'al-
dıkları' yöntemlerle endüstrileşiyorlar; etiketi ister
sosyalist, ister kapitalist olsun, aynı yöntem, fark-
lı toplumlarda, aynı süreci doğuruyor; o süreç de
aynı sakıncalan yaratıyor. Radovan Richta'ya gö-
re, "...endüstri kapitalizminin temelini oluştu-
ran 'şey' aşılmadıkça, bu üretimin ana çizgi-
leri sosyalist toplumlarda da aynı kalacaktır."
Peki, bu 'şey' teknolojinin gelişmesıyle, etiketi
neolursa olsun, 'endüstri've 'endüstrisonrası'top-
lumlarında, aşılabiliyor mu? Ya da, soruyu başka
türlü soralım: üretim teknolojisinin, akla durgun-
luk veren gelişmeleri; ya da. Richta'nın deyimiy-
le, 'bilimlerin üretime dolaysız uygulanması' işçi-
leri nasıl etkiliyor? Onlar, hâlâ, 'vida sıkmaktan'baş-
ka bir işe yaramayan, atgözlüklü bir 'parya' ola-
rak mı kalıyorlar; yoksa, başka ve yeni bir 'işçisı-
nıfı' mı doğuyor? Ona da bir göz atacağız.
Nasıl 'meraklı' değil mi? Üstelik bunlar, yirmi
beş yıl önce söylenmiş lâflar!
http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN
http://www.eda.tr/-bilgryay/yazar/ailhan.hrJm