27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 ARALIK 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 ALLECRO EVİN İLYASOĞLU îstanJnıTda operanın adı: ToscaNice opera temsili için yazmı- şızdır bugüne dek. Hani deriz ki şurası iyı, burası güzel, ama or- kestra daha yerleşecek, sahneye giriş çıkışlar, devinim, birkaç temsil sonra yerine oturacak! So- listler ısınacak, vb. lstanbul Dev- let Opera ve Balesi'nin sahnele- diği Tösca'nın gala temsili, daha ilk gecesinde bütün bu kaygılar- dan annmıştı. Sanki yıllardırsah- nelenmekte olan bir prodüksiyo- nu izliyorduk cumartesi akşamı. Perde açıldiğında karşılaştığı- • mız heybetli dekor alabildiğine cesaretliydi. Atatürk Kültür Mer- kezi sahnesinin böylesi birderin- liğe ve yükseklik olanağına sahip olduğunu öğrenmek ise şaşırtı- cıydı. Yekta Kara, Michael S- cott'un Bonn Operası için hazır- ladığı bu dekorun, Bonn Operası tarafindan bize armağan edildiği- ni bildirdi. Michael Scott'un gör- kemli dekorundaki devasalık ka- dar aynntılar da etkileyiciydi. Bu arada zamana uygun zarif kos- tümleri de başanlıydı. Perde, maestro Antonio PirolK yönetimindeki orkestranın üç akoruyla açıldı. Bu üç kararli akor, operanın sonuna dek izleye- ceğimiz dramatik gerilimi önce- den duyuruyordu. Orkestra, bu gerilimi başanyla korudu. Tüm sololar net ve duyarlıydı. Vurma çalgılar. korno, klarnet ve çanlar- la kasvetli ortam gerektiği gibi yansıyordu. Son yıllarda hiçbir temsilde opera orkestra- sını baştan sona bu denli nitelüdi dinleme- miştik. Pirolli'ye bir kez daha teşekkürler. Tosca rolündeki Zehnı Yıknz'ın başansı ise nice alkışa değdi. Zehra Yıldız, Uçan HoJ- landalı (Senta), Aida ve Salome'den sonra Tosca ile doruğa tırmanmıştı. Çalışkan, efen- di. disiplinli kişiliği; şan bilgisi, kültürü ve Tosca rolünün gerektirdiği yoğun ses rengi- ni, sopranonun lirico spinto özelligini, başa- nyla sergiliyordu. Sahnesi, sesine, bedeni- ne, mimiklerine ve tüm davranışlanna hâki- miyeti, onun çok iyi bir tiyatrocu olduğunu JL osca rolündeki Zehra Yıldız'ın başansı nice alkışa değdi. Dünyanın her sahnesinde alkışlanmaya hak kazanmış sanatçımız bu kez doruğa tırmanmıştı. Antonio Pirolli yönetimindeki orkestra baştan sona nitelikliydi. Yekta Kara devingen sahnelerle başanlı bir reji kurmuştu. da kanıtlıyordu. Dünyanın her sahnesinde al- kışlanmaya hak kazanmış bir sanatçımız Zehra Yıldız. Kevork Tavityan'ın çizdiği tipleme, sesiy- le bütünleşen bedeni hankaydı. Suat Ankan, Puccini söylemenin özelliklerini başanyla sürdürdü: zalim ve gaddarolabilmek için ka- nının son damlasma kadar uğraştı! Süha Yıl- dız, bilgili bir şan sanatçısı olarak sesini oyu- nu ile dengeledi. thsan Onat, kısa ama an- lamlı rolünde sesi ve oyunu ile etkileyiciydi. Yekta Kara, kasvetli ışığın ağır anlatımın- da tekdüze oyunun içine yerleştirdiği abartı- sız devingen sahnelerle başanlı bir reji kur- muştu. Koro çocuklan, Gökçen Koray' ın ça- lıştırdığı koro ve tümüyle aksamadan yürü- yen oyun, birçok provanın sonucu olmalı. Düşlem ve gerçek ikilemi oyunun sahne- lenişinde de etkileyiciydi: Napdyon'un ye- nilgisini kutlayan Italyanlar, aslında yenil- dikleri gerçeğini öğreniyorlar. tdam manga- sı boş kovanlarla aldatıcı bir idam düzenle- diği sanılırken aslında dolu kovanlarla ölüm getinyor. Ve Zehra Yıldız'ın giderek acı ger- çeklerle karşılaşması, sesinin güçlü fortele- rinde yükseliyor. Herhalde onun son sahne- deki güçlü sesini ve güçlü oyununu uzun za- man unatamayacağız. Konsersıcaklığında bir CD Rengim Gökmen yönetimın- de Düsseldorf Senfoni Orkestra- sı'nın 15 Mart 1997 tarihli Türk- Alman Dostluk konserinin canlı kaydı bir kompakt disk olarak çıktı. Solist Verda Erman. CD'nin içinde iki genç Türk bes- tecisı (Turgay Erdener,Nejat Ba- şeğmezler) ve iki Alman kültü- riinden gelen (Beetboren, Schu- bert) besteci yer alıyor. Bir kon- ser kaydının böylesi temiz ve dengeli yapılabileceğine inan- mak zor. Hiç kimse öksürmemiş, kimse müzik bitmeden al- kışlamamış. Sanki dinleyiciler soluk alnuyor,tersinedin- leyicinin varlığında sanatçılar, daha bir sıcakvecoşkuluça- lıyorlar. Mikrofon- lar öylesine dengeli yerleştirilmiş ki or- kestra hiçbir soloyu bastırmıyor. Verda Erman, Beetho- ven'in iki numaralı piyano konçertosunda son dere- ce profesyonel, kişilildi ve albe- nilibir yorum ortaya koyuyor. Bu konçerto aslında bestecinin ilk yazdığı konçerto olarak bilinir. Yani Haydn-Mozart etkisi taşı- yan ilk dönem yapıtlanndan bı- ri. Verda Erman da özellikle bı- rinci bölümde bu niteliği gözet- miş, daha bir Mozart'a yakın an- layışla yaklaşmış. tkinci bölüm- de ise romantizme kapılan açan ve Beethoven'i olgunlaştıran, şi- ir dolu bir yorum sunuyor. Ron- do'nun coşkusunda ve tümüyle orkestra ile kurulan dengeli söy- leşilerde cıvıl cıvıl bir ortam var. Verda Erman yumuşacık bir tu- Rengim Gökmen şe ile çalıyor ve yapıtı tam Beet- hoven zamanı ve o dönemin akı- mı içinde özenle seslendiriyor. Rengim Gökmen bu CD ile i- ki genç bestecimizi dünyaya ta- nıönış: Turgay Erdener'in (1957) kısacık yapıtı adeta bir prolog gi- bi yer ahnış CD'de; 'Orkestra içinAdagk)'. Gizemli, dingin, tek solukta bir anlatım. Çağdaş mü- ziğin son yıllarda disonanslara karşın yumuşak ezgiyi yakaladı- ğının kanıtı. Nejat Başeğmez- ler'in (1950) yaylı çalgılar orkestrası için suiti beş bö- lümlük. Geleneksel Türk müziği tema- lan gizli satır arala- nnda. Zengin bir orkestra dilini, ren- gârenk bir senfoni paletini yansıtıyor. Rengim Gök- men'in Schubert beşinci senfoniye getirdiği canlı yo- rum, senfoninin ba- şından sonuna dek korunuyor. Schubert'in yer yer içe dönük ağulu ezgisine ve ço- ğunlukla da neşe dolu tatlı ezgi- lerine tüm aynntılarda özen gös- termiş. Bu güzel içeriğe daha iyi bir CD kapağı yapılmalıydı. Neden hâlâ mınarelerle Türk olmayı öz- deş sayıyoruz, bilmem. Bir de en büyük sorun, Deutsche Welle fir- masınca basılan bu CD'yi me- raklılann neredebulacaklan! Bir an önce piyasaya sürülüp herke- sin alımına sunulacak mı yoksa Kültür Bakanlığı'ran ya da Dışiş- leri Bakanlığı'nın bugüne dek yaptığı nice CD'ler gibi raflarda mı bekleyecek? Yönetmenliğini Yücel Erten'in üstlendiği, Brecht'in 'Kafkas Tebeşir Dairesi' Şehir Tiyatrolan'nda 'le ilginç seraven yaşanır' ESRA ALİÇAVUŞOĞHI BertoitBrecht'in'Kafkas TebeşirDaire- , â' adlı oyunu 3 Aralık tarihinden itibaren Şehir Tiyatrolan Muhsin Ertuğrul Sahne- si'nde kalabalık bir oyuncu kadrosu ve Yücd Erten'in rejisiyle sahnelenecek. 'KafkasTebeşir Dairesi'Yücel Erten'in dördüncü Brecht çalışması. 1979'da An- kara Devlet Tiyatrosu'nun 'Arturo Ui'nin ÖnJenebOir Yükseüşi' ve lstanbul Devlet Tiyatrosunda 'ÜçKuruşlukOpera'yı sah- . neleyen Erten, 'Kafkas Tebeşir Dairesi'ni , 1989'da Makedonya'daki Türk Tiyatro- . sunda sahnelemiş. Mitos Boyut yayınla- nndan önümüzdekı günlerde yayımlana- , cak olan 'Kafkas Tebeşir Dairesi'nde, Ke- mal Kocatürk. Asu Öngören, Ertuğrul Pos- toğlu. Hüseyin Köroğlu \ e NaşitOzcanrol alıyor. -Brecht'in'Kafkas Tebeşir Dairesi' ad- h oyununu Şehir Tiyatrolan'nda sahnete- me fikri naâl gerçeklesti? YÜCEL ERTEN -'Kafkas Tebeşir Da- iresi'ni 1989'da Üsküp'teki Türk Tiyatro- . su'nda sahnelediğimde oldukça dikkat çekmiş, Cumhuriyet Festivali'ne davet edilip ödül almıştı. Devlet Tiyatrolan oyunla pek ilgılenmediği için Kenan Işık'tan gelen teklifı kabul ettim. - Metinde ne gibi değisiklikler yapddı? Metinde değisiklikler değil. budamalar var. Brecht, 'Kafkas Tebeşir Dairesi'ni 1948'de Amerika'da sürgündeyken yaz- mış, 1954'te Doğu Almanya'ya döndük- ten sonra da metni tekrar gözden geçirmiş ve 1956'da sahnelemiş. Biz oyunu sahne- lerken ,1954'teki metni esas aldık. Oyun, Paul Dessau orijinal müzikleriyle oynan- dığı zaman kesintisiz 4.5 saat sürüyor. Se- " yircinin tahammül sınırlaruu zorlamamak için bazı kesintilerle üç saati aşmayacak bir oyun olarak tasarladık 'Kafkas Tebe- şir Dairesi'ni. İlk kez orijinal notalar geldi - Peki oyunun orijinal müziğinde ne gi- bi değişiklikler _\apddı? Paul Dessau'nun orjinal müziğinde ba- zı daraltmalar yapük. 40'ın üzerinde 50'ye yakın müzik yazmıştı Dessau. Eğer bütün müzikleri uygulamış olsaydık oyun ope- rete yaklaşmış olacaktı. 'Kafkas Tebeşir Dairesi'nin orijinal notalan Türkiye'ye ilk kez geldi. Dessau'nun müziği çarpık ar- moniler üzerine kurulu ve o günlerin mo- dası olan bir Batıh'nın Doğu müziğine yaklaşma gayretini belgeliyor. Müziği ol- duğu gibi kullanmanın, tiyatronun işlevi- ni ve anJamını bozduğunu düşünerek da- raltmalara gittik. Metin üzerinde de buda- malar yapıldı. - Oyuncu seçiminizde neler rol oynadı? Oyim aslında 70kişilik bir kadroyla oy- nanıyor ama biz 26 kişilik bir ekiple sah- nelemeyi uygun gördük. Oyuncularbirden fazla rolde görev alıyorlar. Bu, epik anla- nya uygun bir durumdur. Oyunun prova- lanna başladığımız zaman sezonun ilk oyunlannın rol dağılımlan yapılmıştı. Do- layısıyla pek çok oyuncunun rolü vardı. Önce bu durum, zorluk yaratabilir diye düşündüm fakat genç sanatçılardan oluşan bir kadroyla çahşmanın başka avantajlan doğdu. Gençlerin ortak bir enerji oluştur- • Yücel Erten, Brecht'in modası geçmiş görünse de, ondan cok şey kazanılacağını ve onunla ilginç serüvenler yaşayacağımızı düşünüyor. duklannı görüyorum; bunun da oyun için olumlu olacağını düşünüyorum. - Kalabalık biroyuncu kadrosuna sahip olan oyun, sadece Muhsin Ertugrul'da mı sahnelenecek yoksa Şehir Tiyatroian'nın diğer oyunlan gibi dönüşümJü olarak mı sahnelenecek? Döner sahne sadece Muhsin Ertuğrul sahnesinde olduğu için oyun sadece bura- da sahnelenecek. Üsküp'te oyuna ilişkin yapnğım genel tasanm ve sahneleniş şöy- leydi: Döner sahnenin etrafina, üç tarafa küçük tribünler kuruluyor ve seyirciler bu- rada oturuyordu. Oyuncular da dördüncü tarafta dekor parçalan ve aksesuvarlarla birlikte yer alıyorlardı. Böylece arena ti- yatrosu anlayışı içinde oyunu sahnelemiş- rik. Ama burada güvenlik bakımından ba- n riskler getirdiği için sonuçta seyirciyi alışüğırruz biçimde yine salona aktarmak durumunda kaldık. Italyan tiyatro prensi- bi içinde oynamamız epik anlatıyı örsele- meyecek yeni bir yapı biçimi olarak orta- ya çıkö. Bu biçimden de memunum. -Brecht'isahnetemeknetûrrislderiiçin- de banndınyor? Brecht'i sahnelemenin bazı riskJer taşı- dığı birgerçek. Ama bunlar Brecht'in Tür- kiye'de nasıl anlaşıldıgına ya da nasıl an- laşılmadığına ilişkin riskJer. Yoksa Sha- kespeare sahneye koymakla Brecht sahne- ye koymak arasında büyük bir fark olma- dığuu düşünüyorum. Burada epik tiyatro anlamı ve diyalektik tiyatro kavramı her- kesi ürküten bir faktör gibi karşunıza çı- kıyor. Brecht'in yapıtlan ve kuramı yeterince çevrildi mi, okundu mu, anlaşıldı mı, ye- terince hayata geçirilebildi mi sorulanyla karşı karşıya kalıyoruz. Bütün bu sorula- ra vereceğımiz yanıtlann biraz düş ktncı olduğunu düşünüyorum. Son yıllarda Brecht modası geçmiş görünse de, ondan çok şey alacağımızı, kazanacağımızı ve onunla ilginç serüvenler yaşayacağımızı düşünüyorum. Brecht'in modası geçmiş- tirdenildiği günlerde Brecht'i sahneleme- nin tabii ki kendine göreriskivar. Ama her oyunun riski var ve ben bu riski seve seve aldım. -Ankan DevietTiyatrosunda gerçekfeş- tireceginiz pıwjeter var mı? Ankara'da şimdilik herhangi bir projem yok. Mersin Devlet Opera ve Balesi'nde Mozart'ın 'Don Gknanni' operasuu sah- neleyeceğim. Daha sonra Makedonya'da Makedon Tiyatrosu'nda Nâam Hikmet'ın 'FerhadfleŞirin'uu sahneleyeceğim. Italyan hükümeti üçyıl içinde bütün operalardan desteğini çekecekOpera kurumları özerldeştyor Kültür Servisi- Telekomünikasyon ve endüstri işletmelerinin ardından Italya'da şimdi de operaevleri özelleş- tiriliyor. Hepsi devlet tarafindan kuru- lan opera kurumlan son yıllarda savur- ganlıklanyla hükümetin desteğini kes- mesine davetiye çıkardılar adeta. Ro- ma Operaevi'nin 1990'lannbaşındaki yöneticisi Gian PaotoCresd'nin gerek- siz savurganlıklan ve sahnelenen yapıt- larda inanılmaz bütçe çıkarması çok tepki aldı.Cresci'nin 1992 sonunda mahkeme karanyla görevden alınma- sına karşın bu tür sorurüar yaşayan tek opera kurumu Romadeğildi. Operalann her birinde gereğinden fazla personel çalışırken bu kişilerin çoğunluğunun güçlü akrabalannın ol- ması dikkat çekiyordu. Sahne tasanmi ve kostümlere milyarlar harcayan ope- ralann en başanlı yapıtlan bile bir son- raki yıl sahnelemeye tenezzül etmeme- si de hükümeti rahatsız etmeye başla- mıştı. Operalara yılda 150 milyon ster- lin para yanran hükümet bu yannmı- nın yüzde onunun karşılığtm alabili- yordu. Yaz başında devlete bağlı ku- rumlarolmalanna son verilen operalar artık devletten sadece masraflannın yüzde 40'ı oranında destek alabilecek- ler. Masraflannm bir kısmını da yerel yönetimlerden karşılayan opera ku- rumlan, kuruluşlanndan bu yana ilk kez prodüksiyonlan için sponsor ara- yışına giriştiler. Yeni yasanın operalar üzerinde fark- lı etkileri oldu elbette. Milano'daki La Scaia, Pirelli başta olmak üzere pek çok kuruluşun desteğini aldı. Roma Operaevi'nin yeni yöneticisi Sergk) Es- cobar, öncelikle giderleri kesme yolu- na başvurdu. Sahnelenen operalann sa- yısını da arttıran Escobar, böylelikle gişe gelirlerini de yüzde otuz oranında arttımuş oldu. Roma Operaevi'ni gü- venceye almakonusunda büyük ilerle- me kaydeden Escobar özel sektörle operalar arasuıda kurulacak yakın iliş- kınin kurumlannın niteh'ğini ve say- gınhğını etkileyeceği görüşünde. AJınan acil tedbirler kısa süre için- de hesaplan dengelemeye yetmedi. Sa- nat çevrelerinde bu yeni uygulamanın özellilde küçük operaevleri için çok da- ha tehlikeli olduğu ve kapanma tehli- kesi olasılıgı konuşuluyor. tki yıl ön- ce yanan Venedik'teki La Fenice gibi operalann durumu belirsizliğim koru- yor. Operanın kesintiler sürerken tek- rar ayaklannın üzerinde durabilmesi neredeyse imkânsız gibi görünüyor. Hükümet önümüzdeki üç yıl içinde özel sektörden mali desteğin yarusıra karar aşamasında da destek bekiiyor. Operalann yönetiminde sponsor tem- silcilerinin de bulunması gerektiği yö- nündeki görüşler, operalann geleceği kadar nitelikleri konusunda da büyük endiselere yol açıyor. 'Abelard ve Heloise' Aksanarta • Kültür Servisi - Yönetmenliğini Işıl Kasapoğlu'nun yaptığı, Cüneyt Türel ve Tilbe Saran'ın rol aldıgı 'Abelard ve Heloise', Aksanat'ta her cuma ve cumartesi saat 19.00'da sahneleniyor. Ronald Duncan'ın yazdığı, Zeynep Avcı'nın çevirisini üstlendiğ' oyun, benzersiz bir sevda öyküsünü anlatıyor. 'Efkıya' Avusturya'da • Kültür Servisi- 'Eşkıya' fılmi. Almanya'dan sonra yakında Avusturya sınemalannda da gösterime girecek. Almanya'da 30 kentte aynı anda gösterime giren fılm beklenenin üzerinde ilgi gördü. 9 Ocak'ta, Viyana ile birlikte Avusturya'nrn diğer eyalet başkentlerinde orijinal Türkçe seselendirmesi ve Almanca altyazısıylâ aynı gün gösterime girecek. Ülkedeki ilk gösterim için yönetmen Yavuz Turgul ve başrol oyuncusu Şener Şen'in de Viyana'ya gideceği bildirildi. Borusan Oda Orkestrası CRR'de • Kültür Servisi - Saim Akçıl'ın yöneteceği, Ruşen Güneş (viyola) ve Cem Duruöz'ün (gitar) solist olarak katılacağı Borusan Oda Orkestrası konseri bu akşarrr» CRR Konser Salonu'nda saat 19.30'da izlenebilir. Konserde Telemann. Hindemith, Boccherini ve Respighi'nin yapıtlan seslendinlecek. İstanbul Rlm Festivali jiirisi belirlendi • Kültür Servisi - lstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafindan 18 Nisan - 3 Mayıs 1998 tarihleri arasında düzenlenecek olan 17. Uluslararası lstanbul Film Festivali'nde yeralan 'Ulusal Yanşma'nmjürisi belirlendi. Eczacıbaşı tarafindan venlecek 'Yılm En İyi Türk Filmi' ve 'Yıhn En lyi Türk Yönetmeni' ödüllerinin sahiplerini, fılm yapımcısı ve SE-SAM (Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği) Yönetim Kurulu Başkani Kadri Yurdatap'ın başkanlığında sinema oyuncusu Şahika Tekand yönetmen Kutluğ Ataman, gazeteci-yazar Duygu Asena ve Türk sineması uzmanı Italyan sinema eleştirmeni Umberto Rossi'den oluşan seçici kurul beiirleyecek. Türkiye'de sanat değeri yüksek fılmlerin yapımını özendirmek, Türk sinemasının gelişimini desteklemek, fılmlerin uluslararası sinema yazarlan, fesrival yönehcıleri, dağıtımcı kuruluş ve televizyon temsiîcilerine gönderilmesini sağlamak, Türk sinemasının yurtdışında tanıtımına katkıda bulunmak amacıyla düzenlenen 'Ulusal Yanşma'ya katılmak için başvurulann 30 Ocak 1998 Cuma günü saat 15.00'e kadar lstanbul Kültür ve Sanat Vakfi Film Festivali Yöneticilığı'ne yapılması gerekiyor. Başvuru için yönetmelik ve forrnkr vakıf merkezinden (Istiklal Cad. No 146. Luvr Apt., Beyoğlu) ve SE-SAM'dan temin edilebilir. TYS genişletîifitiş yönetim ;;." kurulu toplantısı • Kültür Servisi - Türkiye Yazarlar Sendikası genişletilmiş yönetim kurulu toplantısı, her ayın ilk çarşamba günü olduğu gibi bugün de saat 15.00'te tüm TYS üyelerine açık olarak Gazeteciler Cemiyeti'nin Cağaloğlu'ndaki lokalinde yapılıyor. BUGÜN • IDSO'da saat 20.00'de P. 1. Çaykovski'nin 'Kuğu Gölü'adlı yapıtı izlenebilir. (251 10 23) • AKSANAT'ta saat 12.30 ve 18.00'de yönetmenliğini Vittorio De Sica'nın yaptığı 'MiracJe in Milan' adlı fîlm izlenebılir.(252 35 00) • BAKIRKÖY BELEDtYE TİYATROLARI'nda saat 20.30"da 'Kuğular Şarkı Söylemez' adlı oyun yer alıyor. (66142 43) • BARAKAda saat 19.00'da Dr. Feridun Çefikmen'in katıldıği 'Ateş vc Buziar Ülkesi: Kamcatka" başlıklı dia gösterisi izlenebilir.(292 29 79) • ÎFSAK'ta saat 19.30'da 'Doga Grubu Toplantısı' yer alıyor. 3. AVRUPA FILMLERİ FESTİVALİ (ANKARA) BUGUN Kavakbdere Sineması • 12.30 Bir Adam (kısa)/Marian • 15.00 Gece Taksisi (kısa)/ An Kovanf nın Ruhu • 19.00 Close Up (kısa)/Zevk Komploculan • 21.30 Amt (kısa)/Fanatik Oğlum Fransız Kültür Merkeri • 15.00 Avrupa Panoraması (Blindganger, Çorbada Tuzu Olmak, Mathilde, Pierre Kansı, Bir Adam, Yağmurdan Sonra. Manhattan) • 18.30 Avrupa Panoraması (Fotografçı, Gerçekliğin Temeli, Close Up, Paramparça, Vision, Mustafa Reşat, Gece Vakti, Kadın, Anıt, .. Trainspotter) kitap kulübü TAKSİM Sergi Salonu SOYLE 5 Aralık Cuma Saat:17.00-19.00 ORAL ÇALISLAR Son kitabı "Portreler" ve diğer yapıtlannı imzaltyor,. Adres: Istiklal Cad. (Aksanat Karşıa) Taksım Tel:252 38 81/82
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle