Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 ARALIK 1997 ÇARŞAMBA
HABERLER
31 fezleke dönem
sonuna kaMı
• AMCARA (Cumhuriyet
Bürosu) - TBMM Anayasa
Adalet Karma Komisyonu,
29 milletvekili hakkrndaki
31 dokunulmazlık
fezlekesınin dönem sonuna
bırakılmasını kararlaştırdı.
Aralannda Başbakan Mesut
Yılmaz, CHP Genel Başkanı
DenızBaykal veBBP Genel
Başkanı Muhsın
Yazıcıoğlu'nun da
bulunduğu 29 milletvekili,
dûn ele alman fezlekelerdeki
suçlardan dolayı ancak
milletvekillikleri sona
erdikten sonra
yargılanabilecekler.
TGC'den basın
semineri
• Haber Merkezi - Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti'nin
(TGC) Konrad Adenauer
Vakfi'nın desteği ile
düzenledığı yerel basına
yönelik raeslek içi eğiüm
seminerlerinin üçüncûsü
bugûn ve yann Adana'da
gerçekleşürilecek. Bölgede 8
ilden 50'yi aşkın genç
gazetecinin kursiyer olarak
katılacağı seminerde eski
TGC Başkanı Nezih
Demirkent, TGC Antalya
Şubesi Başkanı Erdoğan
Kâhya, gazetemiz Sorumlu
Yazıişleri Müdürü ve Hukuk
Danışmanı Fikret Ilkiz, TGC
Kayseri Şube Başkanı Oktay
Ensan, TGC
Kahramanmaraş Şubesi
Yönetim Kurulu Üyesi ve
Başkanvekili Eshabil
Karademir ile TGC Yönetim
Kurulu Üyesi Turgay Olcayto
bırer konuşma yapacak
Sayman'datı
konferans
• Istanbul Haber Servfai-
Istanbul Barosu Başkanı
Yücel Sayman, Istanbul
Cniversitesi Hukuk Fakültesi
Anadolu Hukuk Kulübü
tarafindan, Öğrenci Kültûr
Merkezi 'nde düzenlenen
konferansta, "avukatlık"
mesleğı konusunda
öğrencilere bilgı verdi.
Sayman, Susurluk olayı ve
çetelerle ilgili olarak bir
Susurluk komisyonu
oluşturduklarmı ammsatarak,
"Bu aşamada yargı
tıkanmıştır. Cünkü yargının
maddi deliller eldc etmesi
mümkün değildir. Bu konuda
hiçbir kurum kendi aleyhine
belge vermez" diye konuştu.
'Ajjr Romarfa
baskıya kınama
• ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu)-CHPtçel
Milletvekili Fikri Sağlar,
"Ağır Roman" filminde
polise hakaretin söz konusu
olmadığını vurgulayarak
"Yapılan tehdit ve baskılar
asl'nda tüm sanat ve kültür
yaşamımıza yönelik planh
saldınlann bir parçasıdır"
dedi.
Şiyaset Dergsi
Ödüneri
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Siyaset dergjsinin
3. geleneksel ödölleri dûn
törenle verildi. Siyaset
dergisi, devlet adamı,
siyasetçi, bürokrat, işadamı
ve sanatçılardan oluşan 36
kişiyi 1997 yılırun ödüllerine
değer gördü. Yılın
'Demokrasi Büyük Onur
Ödülü'ne değer görûlen
Cumhurbaşkanı Sûleyman
Demirel, yılın 'Bağımsızhk
OnurÖdülü'KKTCRauf
Denktaş, yılın 'Devlet Adamı
Ödülü'nü alan Başbakan
Mesut Yılmaz ve 'Siyaset
Önderi Ödülü'ne değer
görülen Bülent Ecevit törene
katılmazken, yılın 'Hukuk
Ödülü' verilen Anayasa
Mahkemesi Başkanı Yekta
GüngÖr Özden ödülünû
almadan törenden aynldı.
FatihBucak'a
tutuklama
• ANKARA (AA)-Köy
Hizmetleri Genel
Müdürlüğü'nün Harran
Ovası sulama ve toprak
seviyesi işi ihalesine kaülan
müteahhit Ramiz Çelik'i, bu
ihaleden vazgeçmesi için
tehdit ettikleri, bürosunu
bastıklan ve dövdükten sonra
silahını aldıklan gerekçesiyle
haklannda dava açılan 4'ü
tutuldu 6 sanığın
yargılanmasına başlandı.
Mahkeme, bu suçlara
azmettirdikleri gerekçesiyle
tutuksuz yargılanan Şanlıurfa
milletvekili Sedat Bucak'ın
yeğeni Fatih Bucak ve Bucak
aşiretinin önde gelenlerinden
Zafer Erdem'i duruşmada
tutukladı.
Bodrum'da patlayan bomba, mafya-PKK ilişkisini resmi ifadelerle gözler önüne serdi
'PKK mafyannı taşeronu'ENVERSEVİŞ
DtYARBAKIR - PKK'nm Bodrum'da
parçalanarak ölen intihar timi "Bese" kod
adlı Dıbıstan Perişan'ı Bodrum'da sakladığı
iddiasıyla Diyarbakır 1 No'lu DGM tarafin-
dan tutuklanan Regal Oteli sahibi Yaşar Ba-
bataş ve ortağı Rıza Kösem, Diyarbakır Te-
rörle Mücadele Şubesi'ndeki sorgulannda,
a
PKK-mafjaişbirtiği''ni yansıtan itiraflarda
bulundular.
Kumarhaneler Kralı OmerLfitfiû Topal ve
oğlu Murat'ın öldürülmesi için 20 milyar li-
ra karşılığında PKK'yle anlaştıkJannı itiraf
eden ıki sanık, "Tam öMürme eylemi ger-
cekkştirfliyordu ki Adah Mobttya'nm sahibi
Zekı Adalı biri arayarak 'Ömer Lütfu To-
pal'ın ihalesı yapıldı ve kalemı kınldf dedL
Bizde'lnşallah' dedik-Ve birsûresonra To-
pal öldürükJü. PKK de e>1emi gerçekJeştire-
medi'' dediler. PKK'yi mafyaya karşı taşe-
ron olarak kullanan sanıkiardan Rıza Kö-
sem'in DSP ve Polis Yardımlaşma Deraegi
üyesi olduğu ortaya çıktı. Bir teröristi sak-
ladıklan iddiasıyla Diyarbakır'da sorgulanan
Yaşar Babataş ve ortağı Rıza Kösem"in iti-
raflan, PKK-mafya ilişkisinin ılginç boyut-
lannı ortaya koydu.
Kumarhaneler Kralı ÖmeTLütfu Topal ile
aralanndaki anlaşmazlığın, Bodrum Regal
Oteli sahibi Hikînet Babataş'ın, Topal'ın
adamlan tarafından öldürülmesi sonrasında
ortaya çıktığına dikkat çeken Rıza Kösetn,
Diyarbakır Terörle Mücadele Şubesi'ndeki
sorgusunda ilginç ilişkilerin boyutlannı şöy-
kanlattı: "TopaL Regal Otefi'ninkumarha-
nderÜK sahip olmak istiyordu. Bunu yapa-
ma>ınca 28 Nisan 19% tarihinde HikînetBa-
bataş'ı öldürttü. Bunun üzerinebizde Omer
Lütfü Topal'ı ökhirmeye karar verdik. To-
pal'ıvurmakiçm teklif götürdüğûınüzfairçok
idşL, bu adama yanaşamayacaklannı befirte-
rek bunukabul etmedi. Topal birveyabirkaç
kişi tarafindan öMürülemezdi. Bunu ancak
bir örgût gerçekkştirebilirdL Yaşar Babataş
9e oturup konuştuk ve PKK ile itişkiye geçp
Topal'ın işini bu şekikfc bitirraeye karar ver-
dik.''
PKKTilerle ilişkiyi Avusturya'da bulunan
ablası Kezban Tosun aracılığıyla sağladıkla-
nnı anlatan Rıza Kösem, şöyle devam etti:
"KtsabirsüresonraHasan' kodadlıPKKIi
Sıddık Bülbül iletstanbul'dagörüştüm. Ha-
san, 'halledilecek' meselenin ne oiduğunu
sordu.ben deanlamm.Oda PKK'nin Amed
Eyalet Komutanı Bektar Sûleyman 0e görü-
şüp haber vereceğiııi söyledL Daha sonra ay-
nkhk. Ben Bodrum'a geri dönüpolanlan Ya-
şar Babataş'a anlatbm. Yaşar Babataş bana
bu kişflerle anlaşmaıman neye mal oiacağuıı
sordu. Ben de PKK'Herta para talebryie bi-
ZEgefcceklerini ve bu paranın da 20 milyarB-
ra dvannda olacağnu söyledinı.""
Hikmet Babataş'ın öldürülmesinden he-
men sonra Yaşar Babataş"ın Topal'dan ko-
runması için yeraltı dünyasının iinlü isimle-
rinden Hasan Heybetii. Kürşat Yümaz ve
Dündar Kıhç'tan teklif geldiğini, sorgula-
ması sırasında itiraf eden Rıza Kösem, daha
sonra şunlan anlattı:
"Bütûn teklifleri geri çevirdik. PKK'den
haber bekliyorduk. Bekkdiğimiz haber de
kısa bir süre sonra geldi. Ve Omer Lütfü To-
pal'ın öldürülmesi için hazıriıklara başladık.
Ancak tam o sıralar Adalı Mobüya'nm sahi-
bi olan Zeki Adalı bizi arayarak 'Ömer Lüt-
fı Topal'ın ihalesi yapıldı ve kalemi kınldı'
dedL Biz de'inşallah' dedik. PKK tam ey-
lemhaorhğıyapıyordu kiÖmerLütfü Topal,
Çam ekibi taranndan ökiürükiü.''
TBMM'depankartaçtıkianiçin%vılbapisçezasıalanarkadasla-
n n m ^^^ \mnl^mSksmx isteven tstanbul Unhersite Oğrencikri
Koordinasyonu üveleri, "Cençlik gelecekrir. geleceguniz yargılanamaz" pankartını açarak Gaİatasaray 'dan Taksün'e kadar alkış-
laria yürüdüler. Ses sanatçısı Suavi ve tiyatro o\ uncusu Orhan A> dın'ın da destek verdiği) ürüyüşte öğrenciler. İstiklal Caddesi bo-
yunca, "Devletin fermanu basüramaz isyanı", "lnadına isyan, inadma ö^ûriük", "Çeteter Mectiste, öğrenciler hapiste" ve "YÖK-
poGs-medvu, bu abiuka dağıblacak" şeklinde slogan atûlar. Akademi tstanbuPun camlanna çıkan öğrenciler, gösteridleri alkışlar-
ken güvenlik güçleri Fransız Konsoloshığu önünde barikat kurdular. Polis, gnıbun meydana çıkmasuıa izin \erme> ince öğrencikr,
açıklama yapacaklannı belirterek hazıriadıklan metni okudular. Açıklamada. Kınlav 'da gözaltma alınan öğrencilerden 6'sının tu-
tuklanması protesto edilerek "Demokratik ünhersite naücadeiesini engellemek isteyen yönetkiler. cezaevierini öğrencileıie doldur-
mayı mı planlryor? Arkadaşlarunız serbest bırakıuncaya kadar direneceğjz'" denildl (Fotoğraf: ALPER TURGUT)
TBMM'de bütçe görüsmelerine devam edildi
Meclis'te nüldeer santral ısram
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su)-RP milletvekillen. Enerjı ve
Tabii KaynaUar Bakanlığı bütçe-
sinin görüşüldüğü TBMM Genel
Kurulu'nda. "nükleer santral ku-
ruhnasuun gizli ellerce engellendi-
ğmi" iddia ettiler.
TBMM Genel Kurulu'nda dün
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan-
lığı ve Milli Savunma Bakanlı-
ğı'nın 1998 bütçeleri görüşüldü.
RP Kütahya Milletvekili Ahmet
Derin. bütçelerle ilgili yaptığı ko-
nuşmada. bilim adamlannın Tür-
kiye'de 3 ^ tnlyon dolarlık maden
rezervi bulunduğunu saptadıklan-
nı öne sürdü. Türkıye'nın
1970'lerden bu yana nükleer sant-
ral kurma çabasında oiduğunu
söyleyen Derin, "Ancak gi/iibirel
bunu engeüiyor. 27 yüda ancak
flıale yapdabihniştir. Nükleer sant-
rala dönebilmek için siyasi ve top-
lumsal kararulık şarttır" dedı.
ANAP Milletvekili Cengiz Al-
tmkaya, "Türktye'nin 1500 ldk>-
vat saat olan elektrik tüketimini
elbetteyükselnneiiyiz. Türkiye'yi
Atatürk' ün söyiediği muassır me-
denh'et sevîyesine ulaştırmahyız.
Hcdefımiz 15 bin kilo\at saat
elektrik tüketmektir. Laik Türid-
ye, muassır medeniyetseviyesine
yökselecektir" dıye konuştu.
Enerji ve Tabii Kaynaklar büt-
çesi üzerine CHP gmbu adına
görüşlenni açıklayan Artvin Mil-
letvekili Metin Arifağaoğlu, Tür-
kıye'de, üzerine hidroelektrik
santrallar kurulabilecek akarsu-
lann yüzde 70'inin boşa aktığım
söyledi. CHP'li Arifağaoğlu,
bütçe dışı olanaklar bulunarak
yanm kalmış barajlann bitirilme-
sini istedi.
DYP Isparta Milletvekili Halil
YüdH da Fransa'nm enerji ge-
reksiniminin yüzde 77.4'ünü
nükleeT enerjiden karşıladığmı
öne sürerek "Ülkemizde bir an
önce nükleer santrallar yapılma-
bdn-" dedi.
RP'li Mukadder Başeğmez,
Milli Savunma Bakanlığı bütçe-
si üzerinde görüşlerini açıklarken
silah sanayiinde dışa bağımlılı-
ğın azaltılmasmın önemini vur-
guladı. CHP'li Bekir Yurdagûl
de, Savunma Sanayii Destek Fo-
nu'nun Meclis denetimi dışında
tutulmasını eleştırdi.
Başbakan Yardımcısı ve Milli
Savunma Bakanı tsmetSezgin de
Türkiye'nin içinde bulunduğu
koşullar altında "savunmasuu
her zaman güçlü tutmak zorun-
da oMuğunu" söyledi. Savunma
sanayiinin reorganize edilmesi
hedefine dönük çalışmalan akta-
ran Sezgin, bütçe önerilerinin
"zorunlu ihtiyaclar dikkate ah-
narak haarlandığmr söyledi.
Çevre Bakam tmren Aykut da,
bütçesiyle ilgili eleştirilen yanıt-
larken "Türkiye'de çevre,
SOS'kr vermektedir. Yeterli ted-
birlerin aundığı da söyleneme-
mektedir" dedı. tstanbul'la ilgi-
li eleştirilen üzerine RP'lilerin
tepkilerivle karşılaşan Aykut,
"Istanbulda bir tek antma tesisi
yapılmamıştır. tstanbul Belediye
Başkanı'nı eleştirmey ecek miyiz?
Kemerburgaz çöplüğündeki re-
zaleti anlatırsam, yüzünüzün kı-
zarması gerekir" dedı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba-
kanlığı 1998 Mali Yılı bütçesi
görüşmeleri sırasında Bakan
Cumhur Ersümer. ülkeyi do-
ğalgazsız bırakmamak için her
türlü olanağı değerlendirdikleri-
ni ve daha önce yapılan hiçbir
anlaşmayı iptal etmediklerini
kaydetti.
Akman Akyürek
Patlayıcı ve
üç farklı
pasaport
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) -TBMM Hayali îhracat, Faili
Meçhul Siyasi Cinayetleri Araş-
tırma ve Susurluk komisyonlan-
nın raportörü, yargıç Akman Ak-
yûrek'in trafık kazasında ölme-
sinin ardından ofısinde yapılan
aramada, etkili patlayıcılar ile bi-
ri kendisine ait olan, diğerlerinin
üzerinde ise kendi fotoğrafı an-
cak farklı isimler bulunan 3 pasa-
port bulunduğu bildirildi. Patlayı-
cılar incelenmek üzere laboratu-
vara gönderildı.
Akyürek'in ofısinde ve konu-
tunda bulunan pasaportlardan
l'inin Akyürek'in gerçek kimli-
ğiyle kayıtlı olduğu, diğer ikisin-
de ise Akyürek'in fotoğraflannın
bulunduğu, ancak bıri Kürtçe ol-
mak üzere farklı isımleri taşıdığı
belirlendi. Akyürek'in üzerinde
bulunan dövızlerden 150 dolan-
nuı ise sahte olduğu ileri sürüldü.
Ankara Sulh Hukuk Yargıcı
Yümaz Uğuriu tarafından Akyü-
rek'in Çankaya'daki bürosunda
ve Oran'daki evinde yapılan ara-
malarda bulunanlar Ankara Cum-
huriyet Başsavcısı llhan Mesu-
toğhı aracılığıyla Şişli Cumhuri-
yet Başsavcılığı'na iletildi. Şişli
Cumhuriyet Başsavcılığı'nın so-
ruşturma ile ilgili Adalet Bakan-
hğı'na 2 sayfahk bılgı notu gön-
derdiği öğrenildi.Akyürek'in oto-
mobilinde şunlar bulunmuştu:
# Türkiye Emlak Bankası'na
ait kasa tanıtma kartı.
# Pamukbank'a ait 150 mıl-
yon liralık tahsilat makbuzu.
# Humi Vıldız Kaya adına 268
milyon liralık tahsilat makbuzu.
# Akman Akyürek adına olan
"hamiKne" kesilmiş 350 milyar
liralık çek.
# Sümerbank'a ait tsmafl Ka-
ya adına havaleli 575 bın liralık
havale makbuzu.
# Alternatifbank'a ait 2 adet
repo satış formu ve Akman Akyü-
rek adına 43 bin mark alacak kay-
dedilmiş dekont.
# 4 milyar 55 milyon 700 bin
lira tutarh dekont, 8 Eylül 1997
tarihli repo satış formu.
# 142 adet 100 ABDdolan,l
adet bin mark, 1 adet 500 dolar, 2
milyon 600 bin lıra.
# 7 sayfalık bir dosya.
# 2 cep telefonu, 9 mm. ça-
pında 10 adet mermi.
# Uyuşturucu kaçakçısı Hur-
şit Han'a ait dosya ile Topal cina-
yetine iüşkin dosya.
T
FI%NOKTASI IORAL ÇALIŞLAR
Adalet sistemi bir ülkedeki
demokrasinin en önemli gös-
tergelerinden birisi sayılır. Ba-
ğımsız yargı; hâkimi, savcısı
ve avukatıyla birlikte bir anlam
kazanır. Türkiye'de yargının
bağımsızlığı, sürekJi hükümet-
lerin müdahaleleri nedeniyle
yara alıyor.
REFAHYOL hükümeti dö-
neminde, Şevket Kazan'ın
Adalet Bakanlığı sırasında
yargının daha da zedelendiği-
ni biliyoruz. Hazırtanan hâkim
ve savcılar kararnameleri, si-
yasetin yargının iyice içinegir-
diğini kanıtlamıştı. REFAH-
YOL gitti ANASOL geldi de ne
oldu?
Bu dönemin de yargıçlar ve
savcılar açısından parlak ol-
madığını biliyoruz. Kilit dava-
lardaki, etkili hâkim ve savcı-
lar sudan gerekçelerle başka
yerlere sürüldüler. Geçmişte
yargıyı zedeleyen ne kadar uy-
gulama varsa aynen benim-
sendi. Hâlâ Metin Göktepe
davası Afyon'da. Polislere tu-
tuklama karan veren hâkim ile
çete davalanndaki hâkim ve
Bir Savcının Mektubu
savcılar yerlerinden oldular.
Adalet Bakanı Ortan Sun-
gurlu "demokratikleşme pa-
keti" hazırladığından söz edi-
yor. Basından destek istiyor.
Ona kolay gelsin diyoruz. Biz
onun söylediği laflara bakmak
yerine somut durumu izliyo-
ruz. Oltan SunguMu'nun elin-
de paketler olduğu belli de de-
mokratikleşme bunun nere-
sinde arayıp arayıp bulamıyo-
ruz. Bunun çok sayıda ömeği
var. Alın size bir örnek.
Yıllann savcısı Rahmi Özet,
son olarak Inebolu'ya sürgün
edildiğini, yeni hükümet dö-
neminde de hiçbir şeyin de-
ğişmediğini anlatan mektu-
bunda şunlan anlatıyor. Satın-
na dokunmadan aktanyorum.
Rahmi özel'in başına gelen-
lerin hangi demokratikleşme
paketine girdiğine siz karar
verin.
"Ben 1963 yılından beri
Cumhuriyet Savcısıyım. An-
kara ve Izmir'de uzun süre
savcılıkyaptıktan sonra iki kez
Ankara'dan, bir kez Izmir'den
kemikleşmiş savcı tipine uy-
madığımdan sürüldüm. Adı-
mız solcuya çıkmış. Evrensel
hukuk kurallannı uygulamaya
kalktığınızda damga hazır:
Solcu.
"En son olarak Uşak Cum-
huriyet Savcısı iken 1977Ara-
lık'ında, sicilimle uygun olma-
yan şekilde Uşak'tan Inebo-
lu'ya sürüldüm. Sürgün ge-
rekçesi; Refah 'lı Adalet Baka-
nı Şevket Kazan'ın bakanlığa
yerleştirdiği şeriatçı, ümmet-
çi bürokratlan eleştirmek, on-
lann davranışlanna tahammül
edemeyip, Milliyet Gazete-
si'ndeki Arka Pencere (Meiih
Aşık) sütununa iki kez minik
yazı yollamak. Bu yazılar so-
ruşturuldu, kınama cezası ve-
rildi. Ben bu yolladıklanmı,
medeni cesaret sahibi, yürek-
li aydın yurttaş olmanın onur
belgesi kabul ediyordum. Fa-
kat bana orman yasası uygu-
landı. Hukuk dışı yer değiştir-
me cezası uygulandı. Yargı
yolu kapalı olduğundan, bü-
yük haksızlığa uğradım.
"Refah gitmiş ANAP gel-
miş, değişen birşeyyok. Çün-
kü çeteciliğin konıyucusu le-
gal bürokratlar, etkili yerlerde
hüküm sürmeye devam edi-
yor. Adalet Bakanlığı üsr dü-
zey bürokrasisinde şeriatçı,
ırkçı, çıkarcı zihniyetler işbirli-
ği halinde.
"Mehmet Ağar'/n atadığı
ve ilk iş olarak teşkilata 'Ağar,
büyük devlet adamıdır' diye
tamim yayımlayan müsteşar
işbaşında. Şevket Kazan za-
manında Mehmet Ağar ve
Sedat Bucak için hazırtanan
fezlekeleri -sahteliği iddia edi-
len vesikada- mühüryokdiye
Kazan'a kılıf hazırtayan genel
müdürtergene görevde. Hal-
buki vesikaya hayatiyet veren
imzadır, mühür şekildir, tefer-
ruattır.
"Göktepe davasına Anado-
lu turu yaptınlmasını temin e-
den bürokratlar şimdi söz sa-
hibi. Bilgili, kişilikli gerçek hâ-
kim ve savcı istenmiyor. Ro-
botyapılı, Adalet Bakanlığı üst
bürokratlanna yaranan, onla-
ra eğilen, adalete değilgüçlü-
lere şirin gözükme becerisini
gösteren hâkim ve savcılaret-
kili yerlere getinliyor. Yani hâ-
kim ve savcı evrensel huku-
kun kurallannı uygulamasın,
yürekli ve erdemli, kişilikli ol-
masın diye sistemli bir çalış-
ma var.
"Hâkim ve savcı disiplin
memunj gibi davransın, güç-
lülere eğilsin, güçsüzleri ezsin
isteniyor. Bir hırka, bir lokma
savaşı verenleri disipline et-
sin. Diğerlerine ise zevahih
kurtarsın deniyor. Son hâkim
çekilmeleri, bu disiplin hâkim-
liği yaratmanm ürünüdür."
Yıllann deneyimli savcısı
Rahmi özel, mektubunu şöy-
le bitiriyor: "Bu adalet uy-
gulamasıyla, çetelerle yasal
savaş yapılabilir mi?"
Yerinde bir soru.
GLOBALPOLtTtKÜLTÜR
ERGİN YELDIZOĞLU
IMF Yine Yamlmış!
Asya krizi derinleşmeye devam ediyor. Gazetele-
re göre "liderler bir çıkış yolu göremiyoriar." Geçen
haftasonuna doğru Güney Kore ve Japonya'dan şir-
ket rflaslanna ilişkin yeni haberter, karamsarlığı daha
da arttırdı. Cuma günü belli başlı borsalar yeniden
sarsıldılar. Dow Jones 3. kez birtepe noktasından ge-
ri 8000'in altına düştü. Önce OECD sonra da IMF haf-
ta sonu yayımlanan raporunda Asya krizinin gelecek
sene dünya ekonomisini yavaşlatacağını açıkladı.
IMF halen, serbestleştirme ve sıkı bütçe politikala-
nndan oluşan bir paket uygulanması karşılığında As-
ya ülkelerine 100 milyar dolardan fazla bir yardım ve-
rerek, mali piyasalann bölgeye olan güvenini yeniden
canlandırmaya çalışıyor. Bu güven bir sağlansa, iş-
lerdüzelecek...
Krizin bu kadar basit bir şekilde, mali sermayenin
bölgeye geri dönmesiyle çözülüp çözülmeyeceği bir
yana, bir başka güven sorunu daha var! Bu da IMF
ile ilgili. Genelde birçok yorumcu IMF'nin ticareti ve
sermaye hareketlerıni daha da serbestleştirme ve
bütçe disiplini yoluyla ekonomileri daraltma politika-
lannın işlemeyeceğini düşünüyorlar. Asyalı liderter
arasında ABD'nin oyununa geldiklerini söyleyenlerin
sayısı az değil. Bu adamlann yolsuzluk ve hesapsız
harcama yoluyla krize çanak tuttuklannı hatırlayarak
sözlerini kulak ardı etsek bile, IMF'ye güvensizlik hiç
de haksız değil.
Hafta sonu yayımlanan raporda da aşın iyimser
davrandık, krizin boyutlannı kavrayamadıktüründen
laflarla ifade edildiği gıbi, IMF sık sık sorunlann bo-
yutlannı kavrayamadığını, uyguladığı politikalann et-
kilerini önceden göremediğini, daha sonra ifade e-
den bir kuruluş. Geçmişte "Pazartesi köşesinde", i-
ki IMF raporundan aktardığım şu tespitleri hatırlat-
mak istiyorum: "Yapısal uyum programlannın bugü-
ne kadar birişe yarayıp yaramadığmı söylemekzor...
Gerçekten de programın uygulandığı ülkelerin ço-
ğunda enflasyonda artış, büyümede düşüş oldu";
"Bu programlann insani maliyetlerinin bu kadaryük-
sek, ekonomik kazancın bu kadar düşük olacağını
düşünmüyorduk" (Bkz: Yıldızoğlu, 1996, Globalleş-
me ve Kriz, s. 119). Ya da 1988'de infial ederek
IMF'den istifa eden bir uzman Davison Budhoo nun
sözlerine kulak verelim:"...IMF ve Dünya Bankası po-
litikalannın Güney ülkelerinın halklan üzerinde yıkıcı
sosyo ekonomik etkiler yarattığı, şimdi, artık genel
kabul gören bir gerçektir" (IMF/World Bank Wrek
Havoc on Third VVorld. 50 Years is Enough içinde,
1994; Kevind Danaher, s. 20-22). Şimdi IMF poltti-
kalannın, Asya ülkelerinde de (Türkiye'yi unutmaya-
lım bu arada) büyük toplumsal yıkıma yol açacağı-
nı söylemek için falcı olmak gerekmez sanınm.
Işin aslına bakarsanız IMF politikalannı uygulayıp
da kalkınan bir ülke yok. Geçici olarak yabancı ser-
maye akımına uğrayan ülke çok. Ama knzin daha şid-
detli ve yıkıcı bir şekilde geri geldiği de bir gerçek.
Meksika krizi sırasında bir iktisatçının dediği gibi
"Kurtanla kurtanla bir hal olduk."
Geçen hafta, IMF'nin daha da serbestleştirmeye
çalıştığı uluslararası mali pıyasalarda, aslında nasıl bir
avuç bankanın egemen oiduğunu, serbest pıyasa-
nın aslmdabir mitoloji, daha doğrusu biryalan oidu-
ğunu gösteren bazı rakamlar aktarmıştım. Londra
Kraliyet Üniversitesi'nden finans uzmanı, Prof. Da-
vid Miles'ın, pazartesi günü 777e Independent'da
yayımlanan bir makalesi bu madalyonun öbür yüzü-
ne bakıyordu. Prof. Miles, dünyanın büyük yatınm
bankalanndan Merryl Lynch'e de ekonomik danış-
manlık yapıyor.. Miles'ın yazısının ana fikri küresel-
leşmenin aslında hükümetlerin ve büyük şirketlerin
ya kendilerinı mazur göstermek ya da kimi istekleri-
ni dayatmak için halka karşı kullandığı bir mit oldu-
ğu idi. Daha önce benim de, bütun bunlar 19. yüz-
yılın sonunda da oldu, aslında piyasalar bugün o za-
mandan daha fazla serbest değil, o zaman yaşanan
teknolojik devrim daha şiddetliydi vb. diyerek aktar-
dıklanna paralel verileri tekrarladıktan sonra, Miles il-
ginç bir veriye daha değindi. Istatistikler, ABD, Ja-
ponya ve Avrupa ülkelerinde, yatınmların yaklaşık
yüzde 90'ının yerel tasarruflardan karşılandığını gös-
teriyordu. Yani mali piyasalarda küreselleşme ve en-
tegrasyon aslında tam bir mitolojiydi. (The Indepen-
dent 22.12.97 sf. 19).
Şimdi bütün bunlan bir araya koymaya çalışalım.
IMF Asya krizinin çaresini, sermaye ve mali piyasa-
lann daha fazla serbestleşmesinde görüyor. Ulusla-
rarası sermayenin bu ülkelere güveninin tazelenme-
si için bu şart diyor. Asya ülkelerinin, aldıklan borç-
lan hızla ödeyecek bir duruma gelmesi lazım. Bu
stratejiyi savunanlann en önemli gerekçesi küresel-
leşme ve rekabetin baskısıyla sermayenin kazandı-
ğı büyük mobilite. Ancak. küreselleşme aslında çok
düşük düzeyde, IMF uyum programlannın bir işe ya-
rayıpyaramadığı belli değil; yan etkileri çoktahripedi-
ci. IMF sık sık hesap hatası yapıyor. Şimdi sormak
istiyorum, dünyanın en iyi ekonomistleri IMF kadro-
sunda olduğuna göre IMF'nin bu kadar bariz hata-
ları tekrar tekrar yapmasi mümkün mü? Yoksa
IMF'nin aslında bir başka projesi mi var? Akla "Was-
hington konsensüs" lafı geliyor ama, "Yine mi komp-
lo teorisi?" diyecekleri için susuyorum.
BM Cüvenlik Konseyi
Kıbns banş gücü 6 ay
daha görev yapacak
NEWYORK(AA)-BM
Güvenlik Konseyi, Kıb-
ns'taki BM Banş Gü-
cü'nün (UNFICYP) 30
Haziran 1998 tarihine ka-
dar adada kalmasını oybir-
liğiyle kararlaştınrken li-
derler arası görüşmelerin
de mart ayında yeniden
başlamasına destek verdi.
BM Güvenlik Konse-
yi'nde dün kabul edilen ta-
sarıda, KKTC Cumhur-
başkanı Rauf Denktaş ve
Rum kesimi lideri Glafkos
Kieridesarasında, BM Ge-
nel Sekreteri'nin girişi-
miyle başlatılan baş başa
görüşme sürecine, Mart
1998'den itibaren devam
edümesine destek verildi-
ği belirtileTek iki lidere, bu
göriişmelere katılma çağ-
nsı yapıldı. Görüşmelerin,
Kıbns sorununa nihai bir
çözüm bulunana kadar
sürdürülmesi fikri de des-
teklendı. Güvenlik Konse-
yi'nce kabul edilen karar-
da, S-300 füzelerinden du-
yulan rahatsızhk da isim
verilmeden dile getirildi.
Karardaki diğer madde-
ler arasında Kıbns sorunu-
na bulunacak çözümün tek
egemcnlik ve uluslararası
kimlik, tek vatandaşlık
esasına dayanması gerekti-
ği ve oluşturulacak fede-
rasyonun iki bölgeli, iki
toplumlu olması ve siyasal
açıdan eşit iki toplum tara-
fından kurulması gerektiği
yer aldı. Kıbns'ın bagım-
sızlık ve toprak bütünlüğü-
nün korunacağı ve bu bağ-
lamda başka bir devletle
tam veya kısmi birleşme-
nin söz konusu olma-
yacağı da vurgulandı.