27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 ARALIK 1997 ÇARŞAMBA HABERLER 31 fezleke dönem sonuna kaMı • AMCARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Anayasa Adalet Karma Komisyonu, 29 milletvekili hakkrndaki 31 dokunulmazlık fezlekesınin dönem sonuna bırakılmasını kararlaştırdı. Aralannda Başbakan Mesut Yılmaz, CHP Genel Başkanı DenızBaykal veBBP Genel Başkanı Muhsın Yazıcıoğlu'nun da bulunduğu 29 milletvekili, dûn ele alman fezlekelerdeki suçlardan dolayı ancak milletvekillikleri sona erdikten sonra yargılanabilecekler. TGC'den basın semineri • Haber Merkezi - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin (TGC) Konrad Adenauer Vakfi'nın desteği ile düzenledığı yerel basına yönelik raeslek içi eğiüm seminerlerinin üçüncûsü bugûn ve yann Adana'da gerçekleşürilecek. Bölgede 8 ilden 50'yi aşkın genç gazetecinin kursiyer olarak katılacağı seminerde eski TGC Başkanı Nezih Demirkent, TGC Antalya Şubesi Başkanı Erdoğan Kâhya, gazetemiz Sorumlu Yazıişleri Müdürü ve Hukuk Danışmanı Fikret Ilkiz, TGC Kayseri Şube Başkanı Oktay Ensan, TGC Kahramanmaraş Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Başkanvekili Eshabil Karademir ile TGC Yönetim Kurulu Üyesi Turgay Olcayto bırer konuşma yapacak Sayman'datı konferans • Istanbul Haber Servfai- Istanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman, Istanbul Cniversitesi Hukuk Fakültesi Anadolu Hukuk Kulübü tarafindan, Öğrenci Kültûr Merkezi 'nde düzenlenen konferansta, "avukatlık" mesleğı konusunda öğrencilere bilgı verdi. Sayman, Susurluk olayı ve çetelerle ilgili olarak bir Susurluk komisyonu oluşturduklarmı ammsatarak, "Bu aşamada yargı tıkanmıştır. Cünkü yargının maddi deliller eldc etmesi mümkün değildir. Bu konuda hiçbir kurum kendi aleyhine belge vermez" diye konuştu. 'Ajjr Romarfa baskıya kınama • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu)-CHPtçel Milletvekili Fikri Sağlar, "Ağır Roman" filminde polise hakaretin söz konusu olmadığını vurgulayarak "Yapılan tehdit ve baskılar asl'nda tüm sanat ve kültür yaşamımıza yönelik planh saldınlann bir parçasıdır" dedi. Şiyaset Dergsi Ödüneri • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Siyaset dergjsinin 3. geleneksel ödölleri dûn törenle verildi. Siyaset dergisi, devlet adamı, siyasetçi, bürokrat, işadamı ve sanatçılardan oluşan 36 kişiyi 1997 yılırun ödüllerine değer gördü. Yılın 'Demokrasi Büyük Onur Ödülü'ne değer görûlen Cumhurbaşkanı Sûleyman Demirel, yılın 'Bağımsızhk OnurÖdülü'KKTCRauf Denktaş, yılın 'Devlet Adamı Ödülü'nü alan Başbakan Mesut Yılmaz ve 'Siyaset Önderi Ödülü'ne değer görülen Bülent Ecevit törene katılmazken, yılın 'Hukuk Ödülü' verilen Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta GüngÖr Özden ödülünû almadan törenden aynldı. FatihBucak'a tutuklama • ANKARA (AA)-Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün Harran Ovası sulama ve toprak seviyesi işi ihalesine kaülan müteahhit Ramiz Çelik'i, bu ihaleden vazgeçmesi için tehdit ettikleri, bürosunu bastıklan ve dövdükten sonra silahını aldıklan gerekçesiyle haklannda dava açılan 4'ü tutuldu 6 sanığın yargılanmasına başlandı. Mahkeme, bu suçlara azmettirdikleri gerekçesiyle tutuksuz yargılanan Şanlıurfa milletvekili Sedat Bucak'ın yeğeni Fatih Bucak ve Bucak aşiretinin önde gelenlerinden Zafer Erdem'i duruşmada tutukladı. Bodrum'da patlayan bomba, mafya-PKK ilişkisini resmi ifadelerle gözler önüne serdi 'PKK mafyannı taşeronu'ENVERSEVİŞ DtYARBAKIR - PKK'nm Bodrum'da parçalanarak ölen intihar timi "Bese" kod adlı Dıbıstan Perişan'ı Bodrum'da sakladığı iddiasıyla Diyarbakır 1 No'lu DGM tarafin- dan tutuklanan Regal Oteli sahibi Yaşar Ba- bataş ve ortağı Rıza Kösem, Diyarbakır Te- rörle Mücadele Şubesi'ndeki sorgulannda, a PKK-mafjaişbirtiği''ni yansıtan itiraflarda bulundular. Kumarhaneler Kralı OmerLfitfiû Topal ve oğlu Murat'ın öldürülmesi için 20 milyar li- ra karşılığında PKK'yle anlaştıkJannı itiraf eden ıki sanık, "Tam öMürme eylemi ger- cekkştirfliyordu ki Adah Mobttya'nm sahibi Zekı Adalı biri arayarak 'Ömer Lütfu To- pal'ın ihalesı yapıldı ve kalemı kınldf dedL Bizde'lnşallah' dedik-Ve birsûresonra To- pal öldürükJü. PKK de e>1emi gerçekJeştire- medi'' dediler. PKK'yi mafyaya karşı taşe- ron olarak kullanan sanıkiardan Rıza Kö- sem'in DSP ve Polis Yardımlaşma Deraegi üyesi olduğu ortaya çıktı. Bir teröristi sak- ladıklan iddiasıyla Diyarbakır'da sorgulanan Yaşar Babataş ve ortağı Rıza Kösem"in iti- raflan, PKK-mafya ilişkisinin ılginç boyut- lannı ortaya koydu. Kumarhaneler Kralı ÖmeTLütfu Topal ile aralanndaki anlaşmazlığın, Bodrum Regal Oteli sahibi Hikînet Babataş'ın, Topal'ın adamlan tarafından öldürülmesi sonrasında ortaya çıktığına dikkat çeken Rıza Kösetn, Diyarbakır Terörle Mücadele Şubesi'ndeki sorgusunda ilginç ilişkilerin boyutlannı şöy- kanlattı: "TopaL Regal Otefi'ninkumarha- nderÜK sahip olmak istiyordu. Bunu yapa- ma>ınca 28 Nisan 19% tarihinde HikînetBa- bataş'ı öldürttü. Bunun üzerinebizde Omer Lütfü Topal'ı ökhirmeye karar verdik. To- pal'ıvurmakiçm teklif götürdüğûınüzfairçok idşL, bu adama yanaşamayacaklannı befirte- rek bunukabul etmedi. Topal birveyabirkaç kişi tarafindan öMürülemezdi. Bunu ancak bir örgût gerçekkştirebilirdL Yaşar Babataş 9e oturup konuştuk ve PKK ile itişkiye geçp Topal'ın işini bu şekikfc bitirraeye karar ver- dik.'' PKKTilerle ilişkiyi Avusturya'da bulunan ablası Kezban Tosun aracılığıyla sağladıkla- nnı anlatan Rıza Kösem, şöyle devam etti: "KtsabirsüresonraHasan' kodadlıPKKIi Sıddık Bülbül iletstanbul'dagörüştüm. Ha- san, 'halledilecek' meselenin ne oiduğunu sordu.ben deanlamm.Oda PKK'nin Amed Eyalet Komutanı Bektar Sûleyman 0e görü- şüp haber vereceğiııi söyledL Daha sonra ay- nkhk. Ben Bodrum'a geri dönüpolanlan Ya- şar Babataş'a anlatbm. Yaşar Babataş bana bu kişflerle anlaşmaıman neye mal oiacağuıı sordu. Ben de PKK'Herta para talebryie bi- ZEgefcceklerini ve bu paranın da 20 milyarB- ra dvannda olacağnu söyledinı."" Hikmet Babataş'ın öldürülmesinden he- men sonra Yaşar Babataş"ın Topal'dan ko- runması için yeraltı dünyasının iinlü isimle- rinden Hasan Heybetii. Kürşat Yümaz ve Dündar Kıhç'tan teklif geldiğini, sorgula- ması sırasında itiraf eden Rıza Kösem, daha sonra şunlan anlattı: "Bütûn teklifleri geri çevirdik. PKK'den haber bekliyorduk. Bekkdiğimiz haber de kısa bir süre sonra geldi. Ve Omer Lütfü To- pal'ın öldürülmesi için hazıriıklara başladık. Ancak tam o sıralar Adalı Mobüya'nm sahi- bi olan Zeki Adalı bizi arayarak 'Ömer Lüt- fı Topal'ın ihalesi yapıldı ve kalemi kınldı' dedL Biz de'inşallah' dedik. PKK tam ey- lemhaorhğıyapıyordu kiÖmerLütfü Topal, Çam ekibi taranndan ökiürükiü.'' TBMM'depankartaçtıkianiçin%vılbapisçezasıalanarkadasla- n n m ^^^ \mnl^mSksmx isteven tstanbul Unhersite Oğrencikri Koordinasyonu üveleri, "Cençlik gelecekrir. geleceguniz yargılanamaz" pankartını açarak Gaİatasaray 'dan Taksün'e kadar alkış- laria yürüdüler. Ses sanatçısı Suavi ve tiyatro o\ uncusu Orhan A> dın'ın da destek verdiği) ürüyüşte öğrenciler. İstiklal Caddesi bo- yunca, "Devletin fermanu basüramaz isyanı", "lnadına isyan, inadma ö^ûriük", "Çeteter Mectiste, öğrenciler hapiste" ve "YÖK- poGs-medvu, bu abiuka dağıblacak" şeklinde slogan atûlar. Akademi tstanbuPun camlanna çıkan öğrenciler, gösteridleri alkışlar- ken güvenlik güçleri Fransız Konsoloshığu önünde barikat kurdular. Polis, gnıbun meydana çıkmasuıa izin \erme> ince öğrencikr, açıklama yapacaklannı belirterek hazıriadıklan metni okudular. Açıklamada. Kınlav 'da gözaltma alınan öğrencilerden 6'sının tu- tuklanması protesto edilerek "Demokratik ünhersite naücadeiesini engellemek isteyen yönetkiler. cezaevierini öğrencileıie doldur- mayı mı planlryor? Arkadaşlarunız serbest bırakıuncaya kadar direneceğjz'" denildl (Fotoğraf: ALPER TURGUT) TBMM'de bütçe görüsmelerine devam edildi Meclis'te nüldeer santral ısram ANKARA (Cumhuriyet Büro- su)-RP milletvekillen. Enerjı ve Tabii KaynaUar Bakanlığı bütçe- sinin görüşüldüğü TBMM Genel Kurulu'nda. "nükleer santral ku- ruhnasuun gizli ellerce engellendi- ğmi" iddia ettiler. TBMM Genel Kurulu'nda dün Sanayi ve Ticaret Bakanlığı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan- lığı ve Milli Savunma Bakanlı- ğı'nın 1998 bütçeleri görüşüldü. RP Kütahya Milletvekili Ahmet Derin. bütçelerle ilgili yaptığı ko- nuşmada. bilim adamlannın Tür- kiye'de 3 ^ tnlyon dolarlık maden rezervi bulunduğunu saptadıklan- nı öne sürdü. Türkıye'nın 1970'lerden bu yana nükleer sant- ral kurma çabasında oiduğunu söyleyen Derin, "Ancak gi/iibirel bunu engeüiyor. 27 yüda ancak flıale yapdabihniştir. Nükleer sant- rala dönebilmek için siyasi ve top- lumsal kararulık şarttır" dedı. ANAP Milletvekili Cengiz Al- tmkaya, "Türktye'nin 1500 ldk>- vat saat olan elektrik tüketimini elbetteyükselnneiiyiz. Türkiye'yi Atatürk' ün söyiediği muassır me- denh'et sevîyesine ulaştırmahyız. Hcdefımiz 15 bin kilo\at saat elektrik tüketmektir. Laik Türid- ye, muassır medeniyetseviyesine yökselecektir" dıye konuştu. Enerji ve Tabii Kaynaklar büt- çesi üzerine CHP gmbu adına görüşlenni açıklayan Artvin Mil- letvekili Metin Arifağaoğlu, Tür- kıye'de, üzerine hidroelektrik santrallar kurulabilecek akarsu- lann yüzde 70'inin boşa aktığım söyledi. CHP'li Arifağaoğlu, bütçe dışı olanaklar bulunarak yanm kalmış barajlann bitirilme- sini istedi. DYP Isparta Milletvekili Halil YüdH da Fransa'nm enerji ge- reksiniminin yüzde 77.4'ünü nükleeT enerjiden karşıladığmı öne sürerek "Ülkemizde bir an önce nükleer santrallar yapılma- bdn-" dedi. RP'li Mukadder Başeğmez, Milli Savunma Bakanlığı bütçe- si üzerinde görüşlerini açıklarken silah sanayiinde dışa bağımlılı- ğın azaltılmasmın önemini vur- guladı. CHP'li Bekir Yurdagûl de, Savunma Sanayii Destek Fo- nu'nun Meclis denetimi dışında tutulmasını eleştırdi. Başbakan Yardımcısı ve Milli Savunma Bakanı tsmetSezgin de Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullar altında "savunmasuu her zaman güçlü tutmak zorun- da oMuğunu" söyledi. Savunma sanayiinin reorganize edilmesi hedefine dönük çalışmalan akta- ran Sezgin, bütçe önerilerinin "zorunlu ihtiyaclar dikkate ah- narak haarlandığmr söyledi. Çevre Bakam tmren Aykut da, bütçesiyle ilgili eleştirilen yanıt- larken "Türkiye'de çevre, SOS'kr vermektedir. Yeterli ted- birlerin aundığı da söyleneme- mektedir" dedı. tstanbul'la ilgi- li eleştirilen üzerine RP'lilerin tepkilerivle karşılaşan Aykut, "Istanbulda bir tek antma tesisi yapılmamıştır. tstanbul Belediye Başkanı'nı eleştirmey ecek miyiz? Kemerburgaz çöplüğündeki re- zaleti anlatırsam, yüzünüzün kı- zarması gerekir" dedı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba- kanlığı 1998 Mali Yılı bütçesi görüşmeleri sırasında Bakan Cumhur Ersümer. ülkeyi do- ğalgazsız bırakmamak için her türlü olanağı değerlendirdikleri- ni ve daha önce yapılan hiçbir anlaşmayı iptal etmediklerini kaydetti. Akman Akyürek Patlayıcı ve üç farklı pasaport ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) -TBMM Hayali îhracat, Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri Araş- tırma ve Susurluk komisyonlan- nın raportörü, yargıç Akman Ak- yûrek'in trafık kazasında ölme- sinin ardından ofısinde yapılan aramada, etkili patlayıcılar ile bi- ri kendisine ait olan, diğerlerinin üzerinde ise kendi fotoğrafı an- cak farklı isimler bulunan 3 pasa- port bulunduğu bildirildi. Patlayı- cılar incelenmek üzere laboratu- vara gönderildı. Akyürek'in ofısinde ve konu- tunda bulunan pasaportlardan l'inin Akyürek'in gerçek kimli- ğiyle kayıtlı olduğu, diğer ikisin- de ise Akyürek'in fotoğraflannın bulunduğu, ancak bıri Kürtçe ol- mak üzere farklı isımleri taşıdığı belirlendi. Akyürek'in üzerinde bulunan dövızlerden 150 dolan- nuı ise sahte olduğu ileri sürüldü. Ankara Sulh Hukuk Yargıcı Yümaz Uğuriu tarafından Akyü- rek'in Çankaya'daki bürosunda ve Oran'daki evinde yapılan ara- malarda bulunanlar Ankara Cum- huriyet Başsavcısı llhan Mesu- toğhı aracılığıyla Şişli Cumhuri- yet Başsavcılığı'na iletildi. Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın so- ruşturma ile ilgili Adalet Bakan- hğı'na 2 sayfahk bılgı notu gön- derdiği öğrenildi.Akyürek'in oto- mobilinde şunlar bulunmuştu: # Türkiye Emlak Bankası'na ait kasa tanıtma kartı. # Pamukbank'a ait 150 mıl- yon liralık tahsilat makbuzu. # Humi Vıldız Kaya adına 268 milyon liralık tahsilat makbuzu. # Akman Akyürek adına olan "hamiKne" kesilmiş 350 milyar liralık çek. # Sümerbank'a ait tsmafl Ka- ya adına havaleli 575 bın liralık havale makbuzu. # Alternatifbank'a ait 2 adet repo satış formu ve Akman Akyü- rek adına 43 bin mark alacak kay- dedilmiş dekont. # 4 milyar 55 milyon 700 bin lira tutarh dekont, 8 Eylül 1997 tarihli repo satış formu. # 142 adet 100 ABDdolan,l adet bin mark, 1 adet 500 dolar, 2 milyon 600 bin lıra. # 7 sayfalık bir dosya. # 2 cep telefonu, 9 mm. ça- pında 10 adet mermi. # Uyuşturucu kaçakçısı Hur- şit Han'a ait dosya ile Topal cina- yetine iüşkin dosya. T FI%NOKTASI IORAL ÇALIŞLAR Adalet sistemi bir ülkedeki demokrasinin en önemli gös- tergelerinden birisi sayılır. Ba- ğımsız yargı; hâkimi, savcısı ve avukatıyla birlikte bir anlam kazanır. Türkiye'de yargının bağımsızlığı, sürekJi hükümet- lerin müdahaleleri nedeniyle yara alıyor. REFAHYOL hükümeti dö- neminde, Şevket Kazan'ın Adalet Bakanlığı sırasında yargının daha da zedelendiği- ni biliyoruz. Hazırtanan hâkim ve savcılar kararnameleri, si- yasetin yargının iyice içinegir- diğini kanıtlamıştı. REFAH- YOL gitti ANASOL geldi de ne oldu? Bu dönemin de yargıçlar ve savcılar açısından parlak ol- madığını biliyoruz. Kilit dava- lardaki, etkili hâkim ve savcı- lar sudan gerekçelerle başka yerlere sürüldüler. Geçmişte yargıyı zedeleyen ne kadar uy- gulama varsa aynen benim- sendi. Hâlâ Metin Göktepe davası Afyon'da. Polislere tu- tuklama karan veren hâkim ile çete davalanndaki hâkim ve Bir Savcının Mektubu savcılar yerlerinden oldular. Adalet Bakanı Ortan Sun- gurlu "demokratikleşme pa- keti" hazırladığından söz edi- yor. Basından destek istiyor. Ona kolay gelsin diyoruz. Biz onun söylediği laflara bakmak yerine somut durumu izliyo- ruz. Oltan SunguMu'nun elin- de paketler olduğu belli de de- mokratikleşme bunun nere- sinde arayıp arayıp bulamıyo- ruz. Bunun çok sayıda ömeği var. Alın size bir örnek. Yıllann savcısı Rahmi Özet, son olarak Inebolu'ya sürgün edildiğini, yeni hükümet dö- neminde de hiçbir şeyin de- ğişmediğini anlatan mektu- bunda şunlan anlatıyor. Satın- na dokunmadan aktanyorum. Rahmi özel'in başına gelen- lerin hangi demokratikleşme paketine girdiğine siz karar verin. "Ben 1963 yılından beri Cumhuriyet Savcısıyım. An- kara ve Izmir'de uzun süre savcılıkyaptıktan sonra iki kez Ankara'dan, bir kez Izmir'den kemikleşmiş savcı tipine uy- madığımdan sürüldüm. Adı- mız solcuya çıkmış. Evrensel hukuk kurallannı uygulamaya kalktığınızda damga hazır: Solcu. "En son olarak Uşak Cum- huriyet Savcısı iken 1977Ara- lık'ında, sicilimle uygun olma- yan şekilde Uşak'tan Inebo- lu'ya sürüldüm. Sürgün ge- rekçesi; Refah 'lı Adalet Baka- nı Şevket Kazan'ın bakanlığa yerleştirdiği şeriatçı, ümmet- çi bürokratlan eleştirmek, on- lann davranışlanna tahammül edemeyip, Milliyet Gazete- si'ndeki Arka Pencere (Meiih Aşık) sütununa iki kez minik yazı yollamak. Bu yazılar so- ruşturuldu, kınama cezası ve- rildi. Ben bu yolladıklanmı, medeni cesaret sahibi, yürek- li aydın yurttaş olmanın onur belgesi kabul ediyordum. Fa- kat bana orman yasası uygu- landı. Hukuk dışı yer değiştir- me cezası uygulandı. Yargı yolu kapalı olduğundan, bü- yük haksızlığa uğradım. "Refah gitmiş ANAP gel- miş, değişen birşeyyok. Çün- kü çeteciliğin konıyucusu le- gal bürokratlar, etkili yerlerde hüküm sürmeye devam edi- yor. Adalet Bakanlığı üsr dü- zey bürokrasisinde şeriatçı, ırkçı, çıkarcı zihniyetler işbirli- ği halinde. "Mehmet Ağar'/n atadığı ve ilk iş olarak teşkilata 'Ağar, büyük devlet adamıdır' diye tamim yayımlayan müsteşar işbaşında. Şevket Kazan za- manında Mehmet Ağar ve Sedat Bucak için hazırtanan fezlekeleri -sahteliği iddia edi- len vesikada- mühüryokdiye Kazan'a kılıf hazırtayan genel müdürtergene görevde. Hal- buki vesikaya hayatiyet veren imzadır, mühür şekildir, tefer- ruattır. "Göktepe davasına Anado- lu turu yaptınlmasını temin e- den bürokratlar şimdi söz sa- hibi. Bilgili, kişilikli gerçek hâ- kim ve savcı istenmiyor. Ro- botyapılı, Adalet Bakanlığı üst bürokratlanna yaranan, onla- ra eğilen, adalete değilgüçlü- lere şirin gözükme becerisini gösteren hâkim ve savcılaret- kili yerlere getinliyor. Yani hâ- kim ve savcı evrensel huku- kun kurallannı uygulamasın, yürekli ve erdemli, kişilikli ol- masın diye sistemli bir çalış- ma var. "Hâkim ve savcı disiplin memunj gibi davransın, güç- lülere eğilsin, güçsüzleri ezsin isteniyor. Bir hırka, bir lokma savaşı verenleri disipline et- sin. Diğerlerine ise zevahih kurtarsın deniyor. Son hâkim çekilmeleri, bu disiplin hâkim- liği yaratmanm ürünüdür." Yıllann deneyimli savcısı Rahmi özel, mektubunu şöy- le bitiriyor: "Bu adalet uy- gulamasıyla, çetelerle yasal savaş yapılabilir mi?" Yerinde bir soru. GLOBALPOLtTtKÜLTÜR ERGİN YELDIZOĞLU IMF Yine Yamlmış! Asya krizi derinleşmeye devam ediyor. Gazetele- re göre "liderler bir çıkış yolu göremiyoriar." Geçen haftasonuna doğru Güney Kore ve Japonya'dan şir- ket rflaslanna ilişkin yeni haberter, karamsarlığı daha da arttırdı. Cuma günü belli başlı borsalar yeniden sarsıldılar. Dow Jones 3. kez birtepe noktasından ge- ri 8000'in altına düştü. Önce OECD sonra da IMF haf- ta sonu yayımlanan raporunda Asya krizinin gelecek sene dünya ekonomisini yavaşlatacağını açıkladı. IMF halen, serbestleştirme ve sıkı bütçe politikala- nndan oluşan bir paket uygulanması karşılığında As- ya ülkelerine 100 milyar dolardan fazla bir yardım ve- rerek, mali piyasalann bölgeye olan güvenini yeniden canlandırmaya çalışıyor. Bu güven bir sağlansa, iş- lerdüzelecek... Krizin bu kadar basit bir şekilde, mali sermayenin bölgeye geri dönmesiyle çözülüp çözülmeyeceği bir yana, bir başka güven sorunu daha var! Bu da IMF ile ilgili. Genelde birçok yorumcu IMF'nin ticareti ve sermaye hareketlerıni daha da serbestleştirme ve bütçe disiplini yoluyla ekonomileri daraltma politika- lannın işlemeyeceğini düşünüyorlar. Asyalı liderter arasında ABD'nin oyununa geldiklerini söyleyenlerin sayısı az değil. Bu adamlann yolsuzluk ve hesapsız harcama yoluyla krize çanak tuttuklannı hatırlayarak sözlerini kulak ardı etsek bile, IMF'ye güvensizlik hiç de haksız değil. Hafta sonu yayımlanan raporda da aşın iyimser davrandık, krizin boyutlannı kavrayamadıktüründen laflarla ifade edildiği gıbi, IMF sık sık sorunlann bo- yutlannı kavrayamadığını, uyguladığı politikalann et- kilerini önceden göremediğini, daha sonra ifade e- den bir kuruluş. Geçmişte "Pazartesi köşesinde", i- ki IMF raporundan aktardığım şu tespitleri hatırlat- mak istiyorum: "Yapısal uyum programlannın bugü- ne kadar birişe yarayıp yaramadığmı söylemekzor... Gerçekten de programın uygulandığı ülkelerin ço- ğunda enflasyonda artış, büyümede düşüş oldu"; "Bu programlann insani maliyetlerinin bu kadaryük- sek, ekonomik kazancın bu kadar düşük olacağını düşünmüyorduk" (Bkz: Yıldızoğlu, 1996, Globalleş- me ve Kriz, s. 119). Ya da 1988'de infial ederek IMF'den istifa eden bir uzman Davison Budhoo nun sözlerine kulak verelim:"...IMF ve Dünya Bankası po- litikalannın Güney ülkelerinın halklan üzerinde yıkıcı sosyo ekonomik etkiler yarattığı, şimdi, artık genel kabul gören bir gerçektir" (IMF/World Bank Wrek Havoc on Third VVorld. 50 Years is Enough içinde, 1994; Kevind Danaher, s. 20-22). Şimdi IMF poltti- kalannın, Asya ülkelerinde de (Türkiye'yi unutmaya- lım bu arada) büyük toplumsal yıkıma yol açacağı- nı söylemek için falcı olmak gerekmez sanınm. Işin aslına bakarsanız IMF politikalannı uygulayıp da kalkınan bir ülke yok. Geçici olarak yabancı ser- maye akımına uğrayan ülke çok. Ama knzin daha şid- detli ve yıkıcı bir şekilde geri geldiği de bir gerçek. Meksika krizi sırasında bir iktisatçının dediği gibi "Kurtanla kurtanla bir hal olduk." Geçen hafta, IMF'nin daha da serbestleştirmeye çalıştığı uluslararası mali pıyasalarda, aslında nasıl bir avuç bankanın egemen oiduğunu, serbest pıyasa- nın aslmdabir mitoloji, daha doğrusu biryalan oidu- ğunu gösteren bazı rakamlar aktarmıştım. Londra Kraliyet Üniversitesi'nden finans uzmanı, Prof. Da- vid Miles'ın, pazartesi günü 777e Independent'da yayımlanan bir makalesi bu madalyonun öbür yüzü- ne bakıyordu. Prof. Miles, dünyanın büyük yatınm bankalanndan Merryl Lynch'e de ekonomik danış- manlık yapıyor.. Miles'ın yazısının ana fikri küresel- leşmenin aslında hükümetlerin ve büyük şirketlerin ya kendilerinı mazur göstermek ya da kimi istekleri- ni dayatmak için halka karşı kullandığı bir mit oldu- ğu idi. Daha önce benim de, bütun bunlar 19. yüz- yılın sonunda da oldu, aslında piyasalar bugün o za- mandan daha fazla serbest değil, o zaman yaşanan teknolojik devrim daha şiddetliydi vb. diyerek aktar- dıklanna paralel verileri tekrarladıktan sonra, Miles il- ginç bir veriye daha değindi. Istatistikler, ABD, Ja- ponya ve Avrupa ülkelerinde, yatınmların yaklaşık yüzde 90'ının yerel tasarruflardan karşılandığını gös- teriyordu. Yani mali piyasalarda küreselleşme ve en- tegrasyon aslında tam bir mitolojiydi. (The Indepen- dent 22.12.97 sf. 19). Şimdi bütün bunlan bir araya koymaya çalışalım. IMF Asya krizinin çaresini, sermaye ve mali piyasa- lann daha fazla serbestleşmesinde görüyor. Ulusla- rarası sermayenin bu ülkelere güveninin tazelenme- si için bu şart diyor. Asya ülkelerinin, aldıklan borç- lan hızla ödeyecek bir duruma gelmesi lazım. Bu stratejiyi savunanlann en önemli gerekçesi küresel- leşme ve rekabetin baskısıyla sermayenin kazandı- ğı büyük mobilite. Ancak. küreselleşme aslında çok düşük düzeyde, IMF uyum programlannın bir işe ya- rayıpyaramadığı belli değil; yan etkileri çoktahripedi- ci. IMF sık sık hesap hatası yapıyor. Şimdi sormak istiyorum, dünyanın en iyi ekonomistleri IMF kadro- sunda olduğuna göre IMF'nin bu kadar bariz hata- ları tekrar tekrar yapmasi mümkün mü? Yoksa IMF'nin aslında bir başka projesi mi var? Akla "Was- hington konsensüs" lafı geliyor ama, "Yine mi komp- lo teorisi?" diyecekleri için susuyorum. BM Cüvenlik Konseyi Kıbns banş gücü 6 ay daha görev yapacak NEWYORK(AA)-BM Güvenlik Konseyi, Kıb- ns'taki BM Banş Gü- cü'nün (UNFICYP) 30 Haziran 1998 tarihine ka- dar adada kalmasını oybir- liğiyle kararlaştınrken li- derler arası görüşmelerin de mart ayında yeniden başlamasına destek verdi. BM Güvenlik Konse- yi'nde dün kabul edilen ta- sarıda, KKTC Cumhur- başkanı Rauf Denktaş ve Rum kesimi lideri Glafkos Kieridesarasında, BM Ge- nel Sekreteri'nin girişi- miyle başlatılan baş başa görüşme sürecine, Mart 1998'den itibaren devam edümesine destek verildi- ği belirtileTek iki lidere, bu göriişmelere katılma çağ- nsı yapıldı. Görüşmelerin, Kıbns sorununa nihai bir çözüm bulunana kadar sürdürülmesi fikri de des- teklendı. Güvenlik Konse- yi'nce kabul edilen karar- da, S-300 füzelerinden du- yulan rahatsızhk da isim verilmeden dile getirildi. Karardaki diğer madde- ler arasında Kıbns sorunu- na bulunacak çözümün tek egemcnlik ve uluslararası kimlik, tek vatandaşlık esasına dayanması gerekti- ği ve oluşturulacak fede- rasyonun iki bölgeli, iki toplumlu olması ve siyasal açıdan eşit iki toplum tara- fından kurulması gerektiği yer aldı. Kıbns'ın bagım- sızlık ve toprak bütünlüğü- nün korunacağı ve bu bağ- lamda başka bir devletle tam veya kısmi birleşme- nin söz konusu olma- yacağı da vurgulandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle