Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
SAYFA CUMHURİYET 24 ARALIK 1997 ÇARŞAMBA
10 KULTUR
'Bejart Ballet Lausanne', İstanbul'da Maurice Bejart koreografisinin bir yelpazesini sundu
^SessîzKlde de dans edilebilir'ESRA ALİÇAVUŞOĞLU
Ünlü koreograf Maurice Bejart v ö-
netimindekı 'Bejart Ballet Lausanne'
bale topluluğu, Finansbank'ın 10. yılı-
nı kutlamak üzere Türkiye'deydi. Pa-
zartesi günü ve dün Lütfi Kırdar Kong-
re ve Sergi Sarayı'nda Türk sanatsever-
lere heyecan verici dakikalar geçirten
topluluğun belkı de en büyük eksikliği
grubun kurucusu ve yönetmeni Mauri-
ce Bejart" ın rahatsızlığı dolayısıyla gös-
terive katılamamış olmasıydı.
' Istanbul'un geleneğini, Türklüğünü,
modernizmini ve bana sonsuzluk hissi
vermesiniçoksevTyoruın' dıyerek lstan-
bul'a olan özleminı dile getiren Mauri-
ce Bejart. grubun yönetmen yardımcı-
sı Gil Roman'nın katıldığı basın toplan-
tısına özür mektubuyla katıldı. tstan-
bul"a gelemediği için büyük üzüntü
içinde olduğunu belırten Bejart, Kudsi
Erguner'le yeniden keşfettiği Türk mü-
ziği üzerine çalışmak istediğini ve Tür-
kiye ile ilgili projelerinı en kısa zaman-
da yaşama geçirmek için çalışacağını
söylüyordu mektubunda.
13 balerin ve 19 baletten oluşan BBL
bale topluluğu. Istanbul'da Bejart'ın ya-
pıtlanndan. 18. yüzyıl barok müzikleri
ve Gianni Versace'nin kostümlerinin
kullanıldığı 'Barocco Bel Canto'yu. di-
ni Hint müziğının kullanıldığı'L'Artdu
Pas de Deux'yu v e müziği Stravinski' ye
ait olan 'L'Oiseau de feu' (Ateş kuşu)
balelerini sundular izleyenlere.
POlitik dûnya görtişti yok
Grubun yönetmen yardımcısı Gıl
Roman ile prova sonrasında görüştük.
- İstanbul seyircisine sunduğunuz ya-
pıtlan nelerigöz önüne alarak beliriedi-
niz?
GIL ROMAN - Istanbul'daki göste-
riler için Bejart koreografisinin bir yel-
pazesini çıkarmayaçalıştık. Heryapıt-
ta farklı düşünceler var. Çeşitlı dönem-
lere ait koreografileri bu gösteri için
seçtık. Yapıtlann hemen hepsi Maurice
Bejart'ın koreografisinı yansıtıyor. Ya-
pıtlanmızda bütün devirlerin eğilimle-
rinı yansıtıyoruz. Gösterilerimızi ger-
çekleştirirken sahneye çıktığımız yere
uyum saglıyoruz. Yapıtlan bire bir uy-
gulamak yerine, gittiğimiz yere göre
yorumlamak daha önemli bizim için.
- BBL'nin yönetmeni Maurice Bejart
ve sizin için bir yapıtın koreografısini
oluştururken hangi faktörier ön plana
çıkıyor?
Bejart Bale"nin politik dünya görüşü
ve etnik düşünceleri yok. Bizim için
önemli olan sanatsal ve estetik yaratı.
Koreografilerimizde tekniği değil, in-
san ilişkilerini ön plana çıkanyoruz.
Bejart daima ınsandan yola çıkar. In-
sandan yola çıkar derken estetiğin de
çok önemli olduğunu vurgulamak ge-
rekiyor. ama duygulan coşturmak ana
çıkış noktası ve çok önemli.
Mızansen zaten estetiktir. İlk şok
duygu ve coşkudur. Bunlar da estetiğe
engel olmaz ona derinlik kazandınr. Ya-
ratıcılığı her şey etkileyebilir; prova
anındaki ışık. gösteri sırasında seyirci.
kostümler... Örneğin, Versace'nin kos-
tümleriyle bir anda patlayabiliyor yara-
tıcılığmız. Bir anda bütün hissettikleri-
niz başka bir boyuta taşınabıliyor. Gös-
teri bir toplam değerdir. Burada sahne-
leyeceğimiz gösteride yok ama, Maun-
ce Bejart dansçırun sesini de kullanma-
yı çok seviyor. Yaratmak için tüm im-
kanlardan, tüm etkileşimlerden yararla-
nıyoruz.
Kudsi Erguner'le yeni proje
- Kudsi Erguner'in müzikleri üzerin-
de çahştıgınızı biliyonız. Birlikte çalış-
mayı düşündüğünüz başka Türk müzis-
yenler var mı?
Kudsi Erguner'in müziği çok güzel,
çok taşıyıcı ve doldurucu bir müzik.
Müziğin, gösterilerimiz üzerinde çok
büyük bir etkisi var. Başka bir Türk mü-
rubun yönetmen
yardımcısı Gil Roman,
koreografilerde
tekniği değil, insan
ilişkilerini ön plana
çıkardıklannı belirterek
"Bejart daima insandan
yola çıkar. Bizim
gösterilerde yapmak
istediğimiz başka bir
kapı açmak" diyor.
Roman, Maurice
Bejart'ın yararıcılığı
için en önemli etkenin
müzik olduğunu
vurguluyor:
zisyenle çahşmayı şimdilik düşünmü-
yoruz. Yakın zamanda yine Kudsi Er-
guner'in müziğiyle çahşmayı düşündü-
ğümüz yeni bir projemiz de var.
- Klasik bale motifleri Bejart Bale için
ne derece önem taşıyor?
KJasik bale geçmişinden gelen pek
çok koreograf var. KJasik dans öğreti-
lerini ve bize verilen öğretileri birleşti-
rip belli bir yere varmayı amaçlıyoruz.
Bunun iyi bir temel olduğunu düşünü-
yorum. Modern koreograflann çoğu,
dansçılannı klasik antrenmandan geçi-
rir. Klasik dans bizim kendi içimizi keş-
fetmemizi ve başka teknikleri de kulla-
nabilmemizin yolunu açar. Klasik, mo-
dern ya da çağdaş danslar diye nitelen-
dirilen etiketlerin artık modasının geç-
tiğini düşünüyorum. Modemlik, göste-
rinin kendisinde ve gücündedir.
- Bejart Bale'de hem dans edip hem
de yarabcı olarak çalışmak, bazı zoriuk-
lan beraberinde getiriyor mu?
Getirmiyor, çünkü dansçı olarak ya-
pamadığımı koreograf olarak yapmaya
çahşıyorum. Dansı ve yaratıcılığı birbi-
nni tamamlayan iki öğe olarak görüyo-
rum. Dansçı olarak elde ettiğım bilgi-
leri ve tecrübeleri koreografıye aktan-
yorum. bu da sürekliliği sağlıyor. Dans-
çıyla koreograf vapıtı birlikte yaratıyor-
lar.
En önemli etken müzik
- Müziklerinizde büyük bir çeşitlilik
gözleniyor. Klasik ve modern bestecile-
rin yapıtlanrun yanı sıra, pop ve etnik
müziklere de yer veriyorsunuz koreog-
rafikrinizde...
Maurice adına konuşacak olursam;
onun yaratıcılığı için en önemli etken
müzik. Koreograflar görsellikten etki-
lenirler ve onun üzerine koyarlar yara-
tılannı. Maurice koreografilerini, mü-
zikten etkilenerek müzikten gelen gö-
rüntüleri hayal ederek oluşturuyor. Ma-
urice aynca bütün müziklerle, aynı za-
manda sesizlikle de dans edilebileceği-
ni söyler.
- Yaklaşık 18 yıldır Maurice Bejart
ile birlikte çahşryorsunuz. Gruptan ay-
rümayı hiç düşündünüz mü?
Maurice Bejart'la birbirimizin aynla-
cağımızı hiç zannetmıyorum. Sizi bes-
leyen, size her şeyi öğreten bir insandan
nasıl aynlabilirsinız ki? Sevgi iki taraf-
lıdır. Aynı zamanda siz de onu besli-
yorsunuz. Sizi her açıdan besleyen ve
izlediğiniz yol aynı olan biriyle aynl-
manız mümkün değil.
- 2000 yüına yaklaşırken dünya bale-
sinin bir değeriendirmesini yapabilir
misiniz?
Yaşamımızı çok hızlı değişen bir
dünyada sürdürüyoruz. Dünyada her
şey hızla değişıyor. Dansta da diğer sa-
nat dallannda olduğu gibi büyük deği-
şimler yaşanıyor. Geçen yıllarda kalite-
sinden şüphe ettigımiz baz\ çalışmalar
sahneleniyordu ama artık bu çalışmala-
nn azaldığını gözlemliyoruz. Bizim
gösterilerde yapmak istediğimiz başka
bir kapı açmak. Balenin gelecekte çok
daha iyi bir yere geleceğini düşünüyo-
rum.
Sinema örgütleri, biletlere konıılan yüzde 10'luk rüsuma yönelik tepküerini dile getirdi
4
Belediyelere haraç vermeyiz!^Kiiltür Servisi-Sinema meslek
örgütlen dün SESAM lokalinde
biraraya gelerek Türk fîlmi bilet-
lerine konulan yüzde 10'luk rüsu-
ma yönelik tepkilerinı dile getir-
diler. Toplantıda FİLM-YÖN. Fl-
YAP. ÇASOD. SESAM. SODER.
StNE-SEN yetkıhlen, Türk Sine-
masına emek veren yapuncı, yö-
netmen, oyuncu, senaristteknik
eleman ve eleştırmenler. parla-
menterlerden de Ercan Karakaş,
Gencay Gürün, Bülent Tanla \ e
Fikret Lnlü yer aldı. 17 Aralık
1997 tanhinde yürürlüğe giren bir
kararla yabancı film biletlerinden
alınan yüzde 25 rüsum yüzde 10"a
ındirilirken. Türk filmı biletlenne
de daha önce alınmayan yüzde 10
rüsum kondu. Böylelikle Türk Si-
neması Amenkan Sineması karşı-
sındakı tek ayncalığını yitirmiş ol-
du.
Toplantıda ilk olarak söz alan
SESAM Genel Başkanı Kadri
Vurdatap rüsumla ilgili tepkileri-
ni şu sözlerle dile getırdı: "Yıllar-
dır toplumun her kesiminde şika-
yet konusu olan Türk Sinemasının
üretimsizliği. son üç yıl içinde zor
da olsa kınlmış ve sinemamız ya-
nnlara umuüa bakar bir duruma
irtlhan Koman heykeli
Kültür Servisi - 30 Aralık 1986 tanhinde yitirdiğjmiz ünlü
heykel sanatçunız İlhan Koman'ın Paris'te özel bir kolek-
siyonda yer alan demir bir heykeli, İstanbul'da sanatsever-
lerle buluşuyor. Uzun vülar Stockholm'de yaşamış ve bu şe-
hirde yaşamını >itirmiş olan Koman'ın tstanbullu sanatse-
veıier tarafindan yakından tanınan >apıtlanndan biri Me-
cidiyeköy'deki HalkSigortabinasıönündeki '.Akdeniz' he>-
keli, diğeri ise Elmadağ Drvan Oteli girişindeki bronz hey-
keldir. Sanatçının öliimünden önce kil kalıplannı \ aptığı on
adet heykel, Galeri Nev tarafindan İtalya Pietra Santa'da
bronza dökülmüş ve bu heykeller 1990 yılında İstanbul ve
Ankara'da sergüenmişti. Sanatçının demirle çalışbğı erken
dönemine ait tek heykellik bu sergi, 7 Ocak tarihine dek İs-
tanbul Galeri Nev'de açık kalacak.
gelmiştir. Finans sagla>amama, se-
>ircinin ilgisini çeken konulan ya-
kalayamama sonınlannı aşnğı bir
dönemde, Türk sineması yeni bir
darbe ile karşı karşıyadır. Bir ül-
kenin külrürünü anlarmada. ülke-
ye yönelik önyargılan kırmada
önemlirolüstknen.önemli bir pa-
sifik-tişim araa olan sinemanın da-
ha ilerive gidebilnıesini sağlayacak
önlemlerin alınması gerekirken
tam tersi bir uygulamaya başvıı-
rulmuşrur. Sinemamızın büyük
2»rtuklarla yeniden yakaladığı
yükseliş trendinin kınlmaması için
karann tekrar incelenmesi gerek-
mektedir. Kültür Bakanı iken
Türk sinemasına büyük katkılan
bulunan Saym Mesut Yılmaz'ın
Başbakanlık döneminde alelacek
böyle bir Bakanlar Kurulu Kara-
n çıkartması. Türk sinemasının
sanatçısını. emekçisüıi ve yapım-
cısını mağdur edecektûf
Türk sineması kurban
Film Yapımcılan Derneği Baş-
kanı Sabahattin Çetin ise konuş-
masında yaklaşık on yıldır Türk
filmlerinden rüsum alınmadığını
anımsatarak. bunun Amerikan
majörlerinın tepkisini çektigini ve
Türk hükümetlerine baskı uygula-
dıklannı belırttı.
Karann Avrupa Birligi ve Ame-
rika'ya bir jest yapmak amacıyla
alındığını belirten Çetın, Türk si-
nemasının Amerika'nın birtakım
kota uygulamalanna karşı bir kur-
ban olarak kullanıldığını sözleri-
ne ekledi. Çetin, aynca rüsum ka-
rannı Türk sinemasına yönelik bir
ceza olarak değerlendirerek son
üç yıl içinde "Amerikau", "Istan-
bul Kanaüanmın AJunda'" ve
"Eşkıya" gibi filmlerle izleyici-
lerle banşan Tûrk sinemasının en
azmdan beş yıl daha koruma altı-
na alınması gerektığini, yabancı
filmlerden alınan rüsumun da
Tûrk sinemasının desteklenmesı
için kullanıhnasını istediklerinı
söyledi.
Türk sinemasının emektar sa-
natçılanndan FikretHakanise ko-
nuşmasına 1950'li yıllarda bir ka-
nun çıkanlarak yerli yapımlann
yabancı yapımlara karşı korunma-
ya başlandığmı, Türk sinemasının
da bu minıcik farktan doğduğunu
hatırlatarak başladı. Hakan, ayn-
ca bugüne kadar hep muhalefette
olan partılerin sanatçılann sırtını
okşadığını, iktidara gelince de
kendilerini aldattıklannı söyler-
ken. salondaki milletvekillerine
seslenerek ıster sağcı olsun, ister
solcu olsun artık politıkacılann
yalanlarına kannlannın tok oldu-
Toplantıya sinema örgütü temsikileri ve değişik partilerin mflktvekilleri kaüldı. (KADER TUĞL A)
ğunu ve önce söz sonra icraat is-
tediklerini belirttı.
Oyuncu ve polis tarafindan in-
celemeye alınan Ağır Roman fîl-
muıin yapımcısı Müjde Ar ise tep-
kilenni şu sözlerle dile getirdi: "
Kültür Bakanı İstemihan Talay.'
Konuyu bakanlar kurulunda tartı-
şacağım' dediği halde karar ab-
nırken hiç konuşmamıştır bik.
Rüsumsöztrüğü üstü kapalı geüyor
bana, sinemaya hiçbir katkısı ol-
mayan belediyelere verilen bir ha-
raç olarak görüyorum bu vergjyi.
dosyayla gitti. Ancak sinema dos-
yasıyerine bütün Türkiye'yi ve dış
dünyayn daha yakından ilgilendi-
ren insan haklan, demokratikleş-
me, Güneydoğu gibi sorunlara çö-
züm önerendosyalarlagitseydi da-
ha iyi olurdu."
CHP İstanbul milletvekili Er-
can Karakaş, bütün halkı ilgılen-
diren bir karar alınırken bu kara-
nn ilgili taraflara sunulup, tartı-
şılması gerektiğinı belirtejek. on
yıl önce kaldınlan rüsumun Türk
sinemasının sonınlannı aştığı gö-
'üjde Ar, Kültür Bakanı'nın konuyla
ilgilenmediğini belirterek, "Rüsumu sinemaya
hiçbir katkısı olmayan belediyelere verilen bir haraç
olarak görüyorum. Bu karar, sermayesi oluşmamış
sinemamızda yapımcılan direkt olarak caydırmak
için alınmış bir karardır.Yoksa yapılan bu filmler
belli çevreleri rahatsız mı etmiştir?" dedi.
Ancak yine de hükümetin yanıünı
alana dek, borc olarak değerien-
dinnekte yarar var. Bizden borç
olarak alınan bu borcun en kısa
zamanda geri dönmesini istiyo-
rum. Bu karar sermayesi oluşma-
mış sinemamızda zaten beş aitı ta-
ne yapımcıy ı direkt olarak caydır-
mak için alınmış bir karardır. İki
üç filmin iş yaptı diye bu ne telaş-
nr bunu açıkçası anlayamıyorum.
Yoksa yapılan bu fılmlcr belli çev-
releri rahatsız mı etmiştir? Basba-
kan Amerika'ya giderken kolu-
nun altında başardım" diye bir
rüşüyle mi kaldınldığını merak et-
tiğini söyledi.Bütçeden sinemaya
aynlan paranın da yüzde bire yük-
seltilmesi gerekirken binde yedi
nokta üçten üç nokta bire düşü-
rüldüğünü hatırlatan Karakaş,
yurtdışındaki imajımızın ancak
sanata destek vererek düzeltilebi-
leceğini söyledi.
DTP tstanbul mılleuekili Gen-
cayGürün ise Atatürk'ün "Sanat-
tan mahrum bırakılmış bir ülke-
nin can daman kopmuş demek-
tir" sözünün her yere asıldığı, her-
kesin Atatürkçü geçindiği bu gün-
lerde tam tersi ta\ ırlar sergilendi-
ğıni belirttı. Gürün. bütün sanat-
lann el ele mücadele vermesi ge-
rektiğini sav unurken, "Geceyan-
sı Ekspresi" gibi filmlere ancak
yine sanatla cevap verilebıleceği-
ni belirtti.
Kültür Bakanı İstemihan Talay.
ise gönderdiğı bildirisinde "Ko-
nuyla ilgilisorunlara bakanhğımız
ilgigöstermektedir. Çözüm için çe-
şitii alternatifler üzerinde durmak
gerekngine inannıaktayım" dedi.
CHP İstanbul milletvekili Bü-
lentTanla ise her karşılaşmalann-
da İstemihan Talay'a kültür poli-
tikası konusundaki istemlenni di-
le getirdiğini ve meseleyi teknik
ve yuvarlak laflarla geçirmek ye-
rine mecliste mücadele verecekle-
rini belirttı. DSP Karaman millet-
vekili Fikret Ünhl de, bir iktidar
partisi millervekili olmasına kar-
şın toplantıyabireysel olarak sine-
macılann yanında olduğunu be-
liıtmek için katıldığını söyledi.
Cuma günü yürüytiş
Sinema çevreleri son olarak ka-
rann 9 Aralık'ta çıktığını. Bakan-
lar Kurulu tarafindan onaylandık-
tan sonra 17 Aralık'ta uygulama-
ya girdiğini ve Türk sinemasına
hiçbirşey vermeyenbelediyelerin
de hiç zaman kaybetmeden zabı-
talanyla sinemalann kapısına da-
yanarak vergileri peşin aldıklan-
nı anımsatarak, cuma günü saat
12.00'de Galatasaray'dan Tak-
sim'e kadar sürdürecekleri yürü-
yüş için herkesten destek ıstedıler.
DEFNE GOLGESt
TURGAY FİŞEKÇt
Gümüşlük Akademisi
Kamu gücünün kültür, çevre ve bilim alanlann-
da belirleyici olması gerektığini düşünenlerdenim.
Bireyleri, ulusları ve yerküreyi ilgilendiren konula-
nn kişisel uğraşlaria yönlendirilip çözümlenebile-
ceğini düşünmüyorum.
Ancak yeryüzünün pek çok yerinde insanlann
ortak duyarlığı bu gücü oluşturacak denli gelişmiş
değil. Bizim ülkemiz de bu coğrafyalardan.
Yalnızca önümüzdeki yılbaşı tatili sırasında yurt-
dışınagidecekyurttaşlarımızın harcayacakları pa-
ralar, kışın soğuğunda sokaklarda yatıp kalkan
kimsesiz çocukların bakım ve eğitim giderlerini
karşılayabilir. Araa böyiesi kamu duyarlıklannın ge-
lişmemesi sonucu ne o insanlar, o çocuklan dü-
şünecekler ne de çocuklar sokaklardan kurtulabi-
lecek.
Bu yıl Yunanistan'ın küçük bir kasabası olan Flo-
rina, kentlerinde yetmiş beş yıl önce doğmuş bir
Kürt yazarının, Necati Cumalı'nın yaş günü için
kutlamalar düzenledi. Florina'da Necati Cuma-
lı'nın adını duyan belki kimse yoktu ama şimdi var,
kent belediyesinin gösterdiği duyarlık sonucu. Biz
henüz bu denli uygartaşamadık. Sözgelimi Bingöl
Belediyesi'nde Wîlliam Saroyan'ın hemşerileri ol-
duğunu düşünen var mıdır?
Kamu gücünün ve duyarlığının baltalana batta-
lana yok edildiği ülkemizde tek tük olumlu girişim-
ler, bireysel çabalar sonucu doğuyor. Latife Te-
kin anlattı, kendisinin proje sorumlusu olduğu Gü-
müşlük Akademisi Edebiyat Evi gerçekleşme aşa-
masına gelmiş.
Edebiyat Evi, Ahmet Filmer'in kurucusu oldu-
ğu Gümüşlük Akademisi Vakfı'nın bir birimi. Bod-
rum'un Gümüşlük köyünde on beş dönümlük bir
arazi üzerinde kurulmakta olan Akademi'de araş-
tırma ve eğitim atölyeleri, açık ve kapalı toplantı
ve sergi alanlan, amfıtiyatro, müze ve kütüphane
yapılan, yaşama alanlan ile park, gölet ve heykel
bahçesi olacak.
Vakrf arazistnin ancak yüzde 10'unu yapılar kap-
larken yüzde 90'ı açık hava uygulamalan ve çev-
re düzenlemelerine aynlmış. Böylece sanatın, fel-
sefenin ve bilimin doğa ile buluştuğu bir düşünce
çiftliğinin yaratılması amaçlanıyor.
Gümüşlük Akademisı'nce sürdürülen Türki-
ye'de yüzey araştırmaları ve kazılarla saptanmış
tüm arkeolojik buluntu yerlerinin kronolojik bir en-
vanterinin çıkarılmasını amaçlayan TAY (Türkiye
Arkeolojik Yerieşmeleri) projesi 1996-97 yılı Türki-
ye Birincisi seçilerek Henry Ford Avrupa Koruma
ödülü'nü kazanmış.
Edebiyat Evi tamamlandığında, aynı anda on
yazın adamının yaşama ve çalışma gereksinimle-
rini karşılayabilecek, yazarların bir araya gelebile-
cekleri toplantılar düzenlenecek, ülkemizin yazın-
sal kalıtını koaıyup geleceğe taşıyacak çalışmalar
yapacak, yurtdışındaTürk edebiyatının yaygınlaş-
masını sağlamak amacıyla çevirmenleri özendire-
cek olanaklaryaratacak, geçim zorlukları nedeniy-
le yazma güçlüğü çeken yazarlara çalışma olanak-
ları sağlayacak.
Latife Tekin'in Gümüşlük'teki çalışmalan sıra-
sında yazdığı bir öykü de Nisan Yayınlan'nca ya-
yımlandı: "Gümüşlük Akademisi" adlı öyküde, yıl-
largeçip Akademi kuruculannın bu dünyadan göç-
melerinin ardından onlardan birinin çocuğu ile öte-
kinin torununun Akademi'deki bir çalışma sırasın-
da buluşmaları, kuruluş yıllanna ait yitik belgeleri
bulup geçmişi keşifleri anlatılıyor.
Kim bilir, Platon da iki bin dört yüz yıl önce bir
zeytin bahçesine/Academ/a'yı kurup burada baş-
ka düşünürlerle birlikte insan, ahlak, adalet, dev-
let üstüne tartışmalara girdiğinde dünyayı yjzyıl-
lar boyu etkileyeceğini düşünmüş müdür?
Önemli olan düşüncelerin üretilebilmesi. Insan-
lığın artık ulus, uyruk, inanç, siyasi görüş ve cinsi-
yet farkı gözetmeden toplumlararası yardımlaş-
ma, kendi dışındaki bütün canlılann da yaşama
hakkına saygılı birtutumu benimseyebilmesi.
Yoksa dünyanın, üzerinde hiçbir canlının yaşa-
yamayacağı bir kaya parçasına dönüşmesi işten
değil.
Gümüşlük Akademisi'nin çalışmalarına ilgi
duyanlar için:
Tel: (0252) 394 31 78 Faks: (0252) 394 38 34
İzmit Şehir Tıyatrosu'nda yeni
bir oyun: Töre'
• Kültür Servisi -11 Kasım'da perdelerini Hamlet ile
açan tzmit Büyiikehir Tiyatrosu ikinci oyunu olan
"Töre"yi sahnelemeye başladı. Turgut Ozakman'ın
yazdığı oyunu De\ let Tiyatrosu yönetmenlerinden
Şakir Gürzumar sahneye koyuyor. Dekor tasanmını
Sertel Çetinel'in gerçekleştırdiğı oyunda Veysel Sami
Berikan. Gaye Fıliz Çele, Nazan Koçak Çetin, Zeliha
Kaynak Çetinkaya, Mehmet Çevik, Funda İlhan,
Meltem Özsavaş, Yaşar Özveri, Ebru Sigah, Eylem
Tannver ve Aysel Yılmaz rol alıyor. Birbiriyle çatışan
töreler ve değer yargılan arasında süregiden bir kan
davasınm işlendiği oyun cuma ve cumartesı akşamlan
izlenebilir.
K Ü L T Ü R t Ç İ Z İ K
KÂMİL M A S A R A C I