07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 ARALIK 1997 ÇARŞAMBA 10 KULTUR 'Bejart Ballet Lausanne', İstanbul'da Maurice Bejart koreografisinin bir yelpazesini sundu ^SessîzKlde de dans edilebilir'ESRA ALİÇAVUŞOĞLU Ünlü koreograf Maurice Bejart v ö- netimindekı 'Bejart Ballet Lausanne' bale topluluğu, Finansbank'ın 10. yılı- nı kutlamak üzere Türkiye'deydi. Pa- zartesi günü ve dün Lütfi Kırdar Kong- re ve Sergi Sarayı'nda Türk sanatsever- lere heyecan verici dakikalar geçirten topluluğun belkı de en büyük eksikliği grubun kurucusu ve yönetmeni Mauri- ce Bejart" ın rahatsızlığı dolayısıyla gös- terive katılamamış olmasıydı. ' Istanbul'un geleneğini, Türklüğünü, modernizmini ve bana sonsuzluk hissi vermesiniçoksevTyoruın' dıyerek lstan- bul'a olan özleminı dile getiren Mauri- ce Bejart. grubun yönetmen yardımcı- sı Gil Roman'nın katıldığı basın toplan- tısına özür mektubuyla katıldı. tstan- bul"a gelemediği için büyük üzüntü içinde olduğunu belırten Bejart, Kudsi Erguner'le yeniden keşfettiği Türk mü- ziği üzerine çalışmak istediğini ve Tür- kiye ile ilgili projelerinı en kısa zaman- da yaşama geçirmek için çalışacağını söylüyordu mektubunda. 13 balerin ve 19 baletten oluşan BBL bale topluluğu. Istanbul'da Bejart'ın ya- pıtlanndan. 18. yüzyıl barok müzikleri ve Gianni Versace'nin kostümlerinin kullanıldığı 'Barocco Bel Canto'yu. di- ni Hint müziğının kullanıldığı'L'Artdu Pas de Deux'yu v e müziği Stravinski' ye ait olan 'L'Oiseau de feu' (Ateş kuşu) balelerini sundular izleyenlere. POlitik dûnya görtişti yok Grubun yönetmen yardımcısı Gıl Roman ile prova sonrasında görüştük. - İstanbul seyircisine sunduğunuz ya- pıtlan nelerigöz önüne alarak beliriedi- niz? GIL ROMAN - Istanbul'daki göste- riler için Bejart koreografisinin bir yel- pazesini çıkarmayaçalıştık. Heryapıt- ta farklı düşünceler var. Çeşitlı dönem- lere ait koreografileri bu gösteri için seçtık. Yapıtlann hemen hepsi Maurice Bejart'ın koreografisinı yansıtıyor. Ya- pıtlanmızda bütün devirlerin eğilimle- rinı yansıtıyoruz. Gösterilerimızi ger- çekleştirirken sahneye çıktığımız yere uyum saglıyoruz. Yapıtlan bire bir uy- gulamak yerine, gittiğimiz yere göre yorumlamak daha önemli bizim için. - BBL'nin yönetmeni Maurice Bejart ve sizin için bir yapıtın koreografısini oluştururken hangi faktörier ön plana çıkıyor? Bejart Bale"nin politik dünya görüşü ve etnik düşünceleri yok. Bizim için önemli olan sanatsal ve estetik yaratı. Koreografilerimizde tekniği değil, in- san ilişkilerini ön plana çıkanyoruz. Bejart daima ınsandan yola çıkar. In- sandan yola çıkar derken estetiğin de çok önemli olduğunu vurgulamak ge- rekiyor. ama duygulan coşturmak ana çıkış noktası ve çok önemli. Mızansen zaten estetiktir. İlk şok duygu ve coşkudur. Bunlar da estetiğe engel olmaz ona derinlik kazandınr. Ya- ratıcılığı her şey etkileyebilir; prova anındaki ışık. gösteri sırasında seyirci. kostümler... Örneğin, Versace'nin kos- tümleriyle bir anda patlayabiliyor yara- tıcılığmız. Bir anda bütün hissettikleri- niz başka bir boyuta taşınabıliyor. Gös- teri bir toplam değerdir. Burada sahne- leyeceğimiz gösteride yok ama, Maun- ce Bejart dansçırun sesini de kullanma- yı çok seviyor. Yaratmak için tüm im- kanlardan, tüm etkileşimlerden yararla- nıyoruz. Kudsi Erguner'le yeni proje - Kudsi Erguner'in müzikleri üzerin- de çahştıgınızı biliyonız. Birlikte çalış- mayı düşündüğünüz başka Türk müzis- yenler var mı? Kudsi Erguner'in müziği çok güzel, çok taşıyıcı ve doldurucu bir müzik. Müziğin, gösterilerimiz üzerinde çok büyük bir etkisi var. Başka bir Türk mü- rubun yönetmen yardımcısı Gil Roman, koreografilerde tekniği değil, insan ilişkilerini ön plana çıkardıklannı belirterek "Bejart daima insandan yola çıkar. Bizim gösterilerde yapmak istediğimiz başka bir kapı açmak" diyor. Roman, Maurice Bejart'ın yararıcılığı için en önemli etkenin müzik olduğunu vurguluyor: zisyenle çahşmayı şimdilik düşünmü- yoruz. Yakın zamanda yine Kudsi Er- guner'in müziğiyle çahşmayı düşündü- ğümüz yeni bir projemiz de var. - Klasik bale motifleri Bejart Bale için ne derece önem taşıyor? KJasik bale geçmişinden gelen pek çok koreograf var. KJasik dans öğreti- lerini ve bize verilen öğretileri birleşti- rip belli bir yere varmayı amaçlıyoruz. Bunun iyi bir temel olduğunu düşünü- yorum. Modern koreograflann çoğu, dansçılannı klasik antrenmandan geçi- rir. Klasik dans bizim kendi içimizi keş- fetmemizi ve başka teknikleri de kulla- nabilmemizin yolunu açar. Klasik, mo- dern ya da çağdaş danslar diye nitelen- dirilen etiketlerin artık modasının geç- tiğini düşünüyorum. Modemlik, göste- rinin kendisinde ve gücündedir. - Bejart Bale'de hem dans edip hem de yarabcı olarak çalışmak, bazı zoriuk- lan beraberinde getiriyor mu? Getirmiyor, çünkü dansçı olarak ya- pamadığımı koreograf olarak yapmaya çahşıyorum. Dansı ve yaratıcılığı birbi- nni tamamlayan iki öğe olarak görüyo- rum. Dansçı olarak elde ettiğım bilgi- leri ve tecrübeleri koreografıye aktan- yorum. bu da sürekliliği sağlıyor. Dans- çıyla koreograf vapıtı birlikte yaratıyor- lar. En önemli etken müzik - Müziklerinizde büyük bir çeşitlilik gözleniyor. Klasik ve modern bestecile- rin yapıtlanrun yanı sıra, pop ve etnik müziklere de yer veriyorsunuz koreog- rafikrinizde... Maurice adına konuşacak olursam; onun yaratıcılığı için en önemli etken müzik. Koreograflar görsellikten etki- lenirler ve onun üzerine koyarlar yara- tılannı. Maurice koreografilerini, mü- zikten etkilenerek müzikten gelen gö- rüntüleri hayal ederek oluşturuyor. Ma- urice aynca bütün müziklerle, aynı za- manda sesizlikle de dans edilebileceği- ni söyler. - Yaklaşık 18 yıldır Maurice Bejart ile birlikte çahşryorsunuz. Gruptan ay- rümayı hiç düşündünüz mü? Maurice Bejart'la birbirimizin aynla- cağımızı hiç zannetmıyorum. Sizi bes- leyen, size her şeyi öğreten bir insandan nasıl aynlabilirsinız ki? Sevgi iki taraf- lıdır. Aynı zamanda siz de onu besli- yorsunuz. Sizi her açıdan besleyen ve izlediğiniz yol aynı olan biriyle aynl- manız mümkün değil. - 2000 yüına yaklaşırken dünya bale- sinin bir değeriendirmesini yapabilir misiniz? Yaşamımızı çok hızlı değişen bir dünyada sürdürüyoruz. Dünyada her şey hızla değişıyor. Dansta da diğer sa- nat dallannda olduğu gibi büyük deği- şimler yaşanıyor. Geçen yıllarda kalite- sinden şüphe ettigımiz baz\ çalışmalar sahneleniyordu ama artık bu çalışmala- nn azaldığını gözlemliyoruz. Bizim gösterilerde yapmak istediğimiz başka bir kapı açmak. Balenin gelecekte çok daha iyi bir yere geleceğini düşünüyo- rum. Sinema örgütleri, biletlere konıılan yüzde 10'luk rüsuma yönelik tepküerini dile getirdi 4 Belediyelere haraç vermeyiz!^Kiiltür Servisi-Sinema meslek örgütlen dün SESAM lokalinde biraraya gelerek Türk fîlmi bilet- lerine konulan yüzde 10'luk rüsu- ma yönelik tepkilerinı dile getir- diler. Toplantıda FİLM-YÖN. Fl- YAP. ÇASOD. SESAM. SODER. StNE-SEN yetkıhlen, Türk Sine- masına emek veren yapuncı, yö- netmen, oyuncu, senaristteknik eleman ve eleştırmenler. parla- menterlerden de Ercan Karakaş, Gencay Gürün, Bülent Tanla \ e Fikret Lnlü yer aldı. 17 Aralık 1997 tanhinde yürürlüğe giren bir kararla yabancı film biletlerinden alınan yüzde 25 rüsum yüzde 10"a ındirilirken. Türk filmı biletlenne de daha önce alınmayan yüzde 10 rüsum kondu. Böylelikle Türk Si- neması Amenkan Sineması karşı- sındakı tek ayncalığını yitirmiş ol- du. Toplantıda ilk olarak söz alan SESAM Genel Başkanı Kadri Vurdatap rüsumla ilgili tepkileri- ni şu sözlerle dile getırdı: "Yıllar- dır toplumun her kesiminde şika- yet konusu olan Türk Sinemasının üretimsizliği. son üç yıl içinde zor da olsa kınlmış ve sinemamız ya- nnlara umuüa bakar bir duruma irtlhan Koman heykeli Kültür Servisi - 30 Aralık 1986 tanhinde yitirdiğjmiz ünlü heykel sanatçunız İlhan Koman'ın Paris'te özel bir kolek- siyonda yer alan demir bir heykeli, İstanbul'da sanatsever- lerle buluşuyor. Uzun vülar Stockholm'de yaşamış ve bu şe- hirde yaşamını >itirmiş olan Koman'ın tstanbullu sanatse- veıier tarafindan yakından tanınan >apıtlanndan biri Me- cidiyeköy'deki HalkSigortabinasıönündeki '.Akdeniz' he>- keli, diğeri ise Elmadağ Drvan Oteli girişindeki bronz hey- keldir. Sanatçının öliimünden önce kil kalıplannı \ aptığı on adet heykel, Galeri Nev tarafindan İtalya Pietra Santa'da bronza dökülmüş ve bu heykeller 1990 yılında İstanbul ve Ankara'da sergüenmişti. Sanatçının demirle çalışbğı erken dönemine ait tek heykellik bu sergi, 7 Ocak tarihine dek İs- tanbul Galeri Nev'de açık kalacak. gelmiştir. Finans sagla>amama, se- >ircinin ilgisini çeken konulan ya- kalayamama sonınlannı aşnğı bir dönemde, Türk sineması yeni bir darbe ile karşı karşıyadır. Bir ül- kenin külrürünü anlarmada. ülke- ye yönelik önyargılan kırmada önemlirolüstknen.önemli bir pa- sifik-tişim araa olan sinemanın da- ha ilerive gidebilnıesini sağlayacak önlemlerin alınması gerekirken tam tersi bir uygulamaya başvıı- rulmuşrur. Sinemamızın büyük 2»rtuklarla yeniden yakaladığı yükseliş trendinin kınlmaması için karann tekrar incelenmesi gerek- mektedir. Kültür Bakanı iken Türk sinemasına büyük katkılan bulunan Saym Mesut Yılmaz'ın Başbakanlık döneminde alelacek böyle bir Bakanlar Kurulu Kara- n çıkartması. Türk sinemasının sanatçısını. emekçisüıi ve yapım- cısını mağdur edecektûf Türk sineması kurban Film Yapımcılan Derneği Baş- kanı Sabahattin Çetin ise konuş- masında yaklaşık on yıldır Türk filmlerinden rüsum alınmadığını anımsatarak. bunun Amerikan majörlerinın tepkisini çektigini ve Türk hükümetlerine baskı uygula- dıklannı belırttı. Karann Avrupa Birligi ve Ame- rika'ya bir jest yapmak amacıyla alındığını belirten Çetın, Türk si- nemasının Amerika'nın birtakım kota uygulamalanna karşı bir kur- ban olarak kullanıldığını sözleri- ne ekledi. Çetin, aynca rüsum ka- rannı Türk sinemasına yönelik bir ceza olarak değerlendirerek son üç yıl içinde "Amerikau", "Istan- bul Kanaüanmın AJunda'" ve "Eşkıya" gibi filmlerle izleyici- lerle banşan Tûrk sinemasının en azmdan beş yıl daha koruma altı- na alınması gerektığini, yabancı filmlerden alınan rüsumun da Tûrk sinemasının desteklenmesı için kullanıhnasını istediklerinı söyledi. Türk sinemasının emektar sa- natçılanndan FikretHakanise ko- nuşmasına 1950'li yıllarda bir ka- nun çıkanlarak yerli yapımlann yabancı yapımlara karşı korunma- ya başlandığmı, Türk sinemasının da bu minıcik farktan doğduğunu hatırlatarak başladı. Hakan, ayn- ca bugüne kadar hep muhalefette olan partılerin sanatçılann sırtını okşadığını, iktidara gelince de kendilerini aldattıklannı söyler- ken. salondaki milletvekillerine seslenerek ıster sağcı olsun, ister solcu olsun artık politıkacılann yalanlarına kannlannın tok oldu- Toplantıya sinema örgütü temsikileri ve değişik partilerin mflktvekilleri kaüldı. (KADER TUĞL A) ğunu ve önce söz sonra icraat is- tediklerini belirttı. Oyuncu ve polis tarafindan in- celemeye alınan Ağır Roman fîl- muıin yapımcısı Müjde Ar ise tep- kilenni şu sözlerle dile getirdi: " Kültür Bakanı İstemihan Talay.' Konuyu bakanlar kurulunda tartı- şacağım' dediği halde karar ab- nırken hiç konuşmamıştır bik. Rüsumsöztrüğü üstü kapalı geüyor bana, sinemaya hiçbir katkısı ol- mayan belediyelere verilen bir ha- raç olarak görüyorum bu vergjyi. dosyayla gitti. Ancak sinema dos- yasıyerine bütün Türkiye'yi ve dış dünyayn daha yakından ilgilendi- ren insan haklan, demokratikleş- me, Güneydoğu gibi sorunlara çö- züm önerendosyalarlagitseydi da- ha iyi olurdu." CHP İstanbul milletvekili Er- can Karakaş, bütün halkı ilgılen- diren bir karar alınırken bu kara- nn ilgili taraflara sunulup, tartı- şılması gerektiğinı belirtejek. on yıl önce kaldınlan rüsumun Türk sinemasının sonınlannı aştığı gö- 'üjde Ar, Kültür Bakanı'nın konuyla ilgilenmediğini belirterek, "Rüsumu sinemaya hiçbir katkısı olmayan belediyelere verilen bir haraç olarak görüyorum. Bu karar, sermayesi oluşmamış sinemamızda yapımcılan direkt olarak caydırmak için alınmış bir karardır.Yoksa yapılan bu filmler belli çevreleri rahatsız mı etmiştir?" dedi. Ancak yine de hükümetin yanıünı alana dek, borc olarak değerien- dinnekte yarar var. Bizden borç olarak alınan bu borcun en kısa zamanda geri dönmesini istiyo- rum. Bu karar sermayesi oluşma- mış sinemamızda zaten beş aitı ta- ne yapımcıy ı direkt olarak caydır- mak için alınmış bir karardır. İki üç filmin iş yaptı diye bu ne telaş- nr bunu açıkçası anlayamıyorum. Yoksa yapılan bu fılmlcr belli çev- releri rahatsız mı etmiştir? Basba- kan Amerika'ya giderken kolu- nun altında başardım" diye bir rüşüyle mi kaldınldığını merak et- tiğini söyledi.Bütçeden sinemaya aynlan paranın da yüzde bire yük- seltilmesi gerekirken binde yedi nokta üçten üç nokta bire düşü- rüldüğünü hatırlatan Karakaş, yurtdışındaki imajımızın ancak sanata destek vererek düzeltilebi- leceğini söyledi. DTP tstanbul mılleuekili Gen- cayGürün ise Atatürk'ün "Sanat- tan mahrum bırakılmış bir ülke- nin can daman kopmuş demek- tir" sözünün her yere asıldığı, her- kesin Atatürkçü geçindiği bu gün- lerde tam tersi ta\ ırlar sergilendi- ğıni belirttı. Gürün. bütün sanat- lann el ele mücadele vermesi ge- rektiğini sav unurken, "Geceyan- sı Ekspresi" gibi filmlere ancak yine sanatla cevap verilebıleceği- ni belirtti. Kültür Bakanı İstemihan Talay. ise gönderdiğı bildirisinde "Ko- nuyla ilgilisorunlara bakanhğımız ilgigöstermektedir. Çözüm için çe- şitii alternatifler üzerinde durmak gerekngine inannıaktayım" dedi. CHP İstanbul milletvekili Bü- lentTanla ise her karşılaşmalann- da İstemihan Talay'a kültür poli- tikası konusundaki istemlenni di- le getirdiğini ve meseleyi teknik ve yuvarlak laflarla geçirmek ye- rine mecliste mücadele verecekle- rini belirttı. DSP Karaman millet- vekili Fikret Ünhl de, bir iktidar partisi millervekili olmasına kar- şın toplantıyabireysel olarak sine- macılann yanında olduğunu be- liıtmek için katıldığını söyledi. Cuma günü yürüytiş Sinema çevreleri son olarak ka- rann 9 Aralık'ta çıktığını. Bakan- lar Kurulu tarafindan onaylandık- tan sonra 17 Aralık'ta uygulama- ya girdiğini ve Türk sinemasına hiçbirşey vermeyenbelediyelerin de hiç zaman kaybetmeden zabı- talanyla sinemalann kapısına da- yanarak vergileri peşin aldıklan- nı anımsatarak, cuma günü saat 12.00'de Galatasaray'dan Tak- sim'e kadar sürdürecekleri yürü- yüş için herkesten destek ıstedıler. DEFNE GOLGESt TURGAY FİŞEKÇt Gümüşlük Akademisi Kamu gücünün kültür, çevre ve bilim alanlann- da belirleyici olması gerektığini düşünenlerdenim. Bireyleri, ulusları ve yerküreyi ilgilendiren konula- nn kişisel uğraşlaria yönlendirilip çözümlenebile- ceğini düşünmüyorum. Ancak yeryüzünün pek çok yerinde insanlann ortak duyarlığı bu gücü oluşturacak denli gelişmiş değil. Bizim ülkemiz de bu coğrafyalardan. Yalnızca önümüzdeki yılbaşı tatili sırasında yurt- dışınagidecekyurttaşlarımızın harcayacakları pa- ralar, kışın soğuğunda sokaklarda yatıp kalkan kimsesiz çocukların bakım ve eğitim giderlerini karşılayabilir. Araa böyiesi kamu duyarlıklannın ge- lişmemesi sonucu ne o insanlar, o çocuklan dü- şünecekler ne de çocuklar sokaklardan kurtulabi- lecek. Bu yıl Yunanistan'ın küçük bir kasabası olan Flo- rina, kentlerinde yetmiş beş yıl önce doğmuş bir Kürt yazarının, Necati Cumalı'nın yaş günü için kutlamalar düzenledi. Florina'da Necati Cuma- lı'nın adını duyan belki kimse yoktu ama şimdi var, kent belediyesinin gösterdiği duyarlık sonucu. Biz henüz bu denli uygartaşamadık. Sözgelimi Bingöl Belediyesi'nde Wîlliam Saroyan'ın hemşerileri ol- duğunu düşünen var mıdır? Kamu gücünün ve duyarlığının baltalana batta- lana yok edildiği ülkemizde tek tük olumlu girişim- ler, bireysel çabalar sonucu doğuyor. Latife Te- kin anlattı, kendisinin proje sorumlusu olduğu Gü- müşlük Akademisi Edebiyat Evi gerçekleşme aşa- masına gelmiş. Edebiyat Evi, Ahmet Filmer'in kurucusu oldu- ğu Gümüşlük Akademisi Vakfı'nın bir birimi. Bod- rum'un Gümüşlük köyünde on beş dönümlük bir arazi üzerinde kurulmakta olan Akademi'de araş- tırma ve eğitim atölyeleri, açık ve kapalı toplantı ve sergi alanlan, amfıtiyatro, müze ve kütüphane yapılan, yaşama alanlan ile park, gölet ve heykel bahçesi olacak. Vakrf arazistnin ancak yüzde 10'unu yapılar kap- larken yüzde 90'ı açık hava uygulamalan ve çev- re düzenlemelerine aynlmış. Böylece sanatın, fel- sefenin ve bilimin doğa ile buluştuğu bir düşünce çiftliğinin yaratılması amaçlanıyor. Gümüşlük Akademisı'nce sürdürülen Türki- ye'de yüzey araştırmaları ve kazılarla saptanmış tüm arkeolojik buluntu yerlerinin kronolojik bir en- vanterinin çıkarılmasını amaçlayan TAY (Türkiye Arkeolojik Yerieşmeleri) projesi 1996-97 yılı Türki- ye Birincisi seçilerek Henry Ford Avrupa Koruma ödülü'nü kazanmış. Edebiyat Evi tamamlandığında, aynı anda on yazın adamının yaşama ve çalışma gereksinimle- rini karşılayabilecek, yazarların bir araya gelebile- cekleri toplantılar düzenlenecek, ülkemizin yazın- sal kalıtını koaıyup geleceğe taşıyacak çalışmalar yapacak, yurtdışındaTürk edebiyatının yaygınlaş- masını sağlamak amacıyla çevirmenleri özendire- cek olanaklaryaratacak, geçim zorlukları nedeniy- le yazma güçlüğü çeken yazarlara çalışma olanak- ları sağlayacak. Latife Tekin'in Gümüşlük'teki çalışmalan sıra- sında yazdığı bir öykü de Nisan Yayınlan'nca ya- yımlandı: "Gümüşlük Akademisi" adlı öyküde, yıl- largeçip Akademi kuruculannın bu dünyadan göç- melerinin ardından onlardan birinin çocuğu ile öte- kinin torununun Akademi'deki bir çalışma sırasın- da buluşmaları, kuruluş yıllanna ait yitik belgeleri bulup geçmişi keşifleri anlatılıyor. Kim bilir, Platon da iki bin dört yüz yıl önce bir zeytin bahçesine/Academ/a'yı kurup burada baş- ka düşünürlerle birlikte insan, ahlak, adalet, dev- let üstüne tartışmalara girdiğinde dünyayı yjzyıl- lar boyu etkileyeceğini düşünmüş müdür? Önemli olan düşüncelerin üretilebilmesi. Insan- lığın artık ulus, uyruk, inanç, siyasi görüş ve cinsi- yet farkı gözetmeden toplumlararası yardımlaş- ma, kendi dışındaki bütün canlılann da yaşama hakkına saygılı birtutumu benimseyebilmesi. Yoksa dünyanın, üzerinde hiçbir canlının yaşa- yamayacağı bir kaya parçasına dönüşmesi işten değil. Gümüşlük Akademisi'nin çalışmalarına ilgi duyanlar için: Tel: (0252) 394 31 78 Faks: (0252) 394 38 34 İzmit Şehir Tıyatrosu'nda yeni bir oyun: Töre' • Kültür Servisi -11 Kasım'da perdelerini Hamlet ile açan tzmit Büyiikehir Tiyatrosu ikinci oyunu olan "Töre"yi sahnelemeye başladı. Turgut Ozakman'ın yazdığı oyunu De\ let Tiyatrosu yönetmenlerinden Şakir Gürzumar sahneye koyuyor. Dekor tasanmını Sertel Çetinel'in gerçekleştırdiğı oyunda Veysel Sami Berikan. Gaye Fıliz Çele, Nazan Koçak Çetin, Zeliha Kaynak Çetinkaya, Mehmet Çevik, Funda İlhan, Meltem Özsavaş, Yaşar Özveri, Ebru Sigah, Eylem Tannver ve Aysel Yılmaz rol alıyor. Birbiriyle çatışan töreler ve değer yargılan arasında süregiden bir kan davasınm işlendiği oyun cuma ve cumartesı akşamlan izlenebilir. K Ü L T Ü R t Ç İ Z İ K KÂMİL M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle