Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 ARALIK 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMt
Kısa... Kısa...
• DEVLET BAKANI
Burhan Kara, Denizcilik
İşletmeleri'niıı bazı
hatiannı özel sektöre
devretme projelerine. şu
ana kadar hiçbir talep
gelmedigini bildirdi.
Denizcilikten sorumJu
Devlet Bakanı Burhan
Kara, AA'ya yaptığı
açıklamada. karayolu
trafiğinin hafifletümesi için
Türkiye'nin deniz
taşımacılıgına ağırlık
vermesi gerektiğini beiirttL
• GÜNEY K.ORE
hükümetı, yabancı
yatınmcılann sarsılan
güveninı yeniden
kazanabilmek amacıyla,
Amerikan sermayeli iki
yatınm bankasını,
ekonomi politikası
konusunda danışman tayin
etti.
• İSTANBLL'da, nüftıs
arüşuıın yarattığı talep ve
yeterli konut
üretilememesinin de
etkisiylc hrda yükseten
kiralar, kiracılann
hayatııu daha da
zoriaştırdı. .AA'ya göre
merkea semtlerde 100
metrekareük bir daire için
60 milyon iiradan
başlayarak 150 mih-on
Urayı aşan kiralar isteniyor.
30 milyon lira ve aJûnda
kiralık ev bulunabilecek
semtk'r arasında ise
Yakacık, kartal. Avcılar,
Beylikdüzii,
Kocamustafapaşa,
Ümranhe. Zeytinbumu
bulunuyor.
• ÎNTERNET, 1997
yılında tüm dünya
genelınde büyüdü. çok
sayıda Web sayfası açıldı
ve Internet kullanıcılan
ağırlıklı bir sayıya ulaştı.
lntelliQuest Information
Group ve Zona
Research'ün verilerine
göre bilgısayarlaşmanın
yaygın okduğu ABD'de
internet kullanıcılannın
sayısı 40 mılyonu aştı.
• ZORLU Holding
Yönetim Kurulu Başkanı
Ahmet Nazif Zorlu,
hükümetin özeikştirme
konusunda daha karariı ve
süradi olması gerektiğini
bcürterek "hükümet
doğru vaptığı
Özelleştirmelerden
korkmamalıdır.
Sabşlardan sonra i>i
sonuçlar aundıkça halka
kendini yorulmadan
anlatacaktır" dedi.
• TEDAŞ Gaziantep
Müessese Miidürü
Mehmet Yıldız, il
genelinde kaçak elektrik
kullanan 23 'ü sanayi
kuruluşu, 4'ü şantiye. 7'si
tanmsal sulama olmak
üzere 2 bin 18 aboneye, 51
mılyar351 milyon 176bın
lira para cezası
uygulandığını bıldirdi.
• Dİ£ Hane
Halkıİşgücü
arketine göre
Türkiye'de
kadııun
işgücüne katüun
oranı 1955-1994
döneminde yüzde 79'dan
yiizde 31.9"a düşerken aynı
dönmde ücret karşıhğı
çalışan kadınlaruı sayısı 5 J
katartb.
• DÜNYA
KOOPERATÎFÇİLİK
Günü buruk kutlandı.
Türkiye Kent
Kooperatifleri Merkez
Bırliği (TÜRKKENT)
Genel Başkanı Oğuz
Soydan. kooperatifleri
vergi dışı tutan Katma
Değer Yasalan'nın kalıcı
çözümlere ulaştınlması
konusundaki
ginşimlerinin
sonuçlandınlmasını
beklediklerini belirtti.
• KARDEMİRAŞ'ye
ait 3 trilyon liratak hisse
senedinin yurtdışı
piyasalara kota edileceği
büdirildi.KardemirAŞ
Genel Miidürü Esat Özalp,
Türkiye Sınai KaJkınma
Bankası aracılığıyla
yürütülen hazırukların son
aşamaya geldiğini söyledi.
Ozalp, şirket hisse
senetlerinin İMKB'de28
Şubaftan sonra işlem
görmeye başlayacağuıı
belirtti.
• DOĞU HOLDtNG
tarafından Erzurum'da
kurulması planlanan silah
fabrikası için Pasinler
Belediyesi'nin ücretsiz
arsa vereceğı bildirildi.
Maliye Bakanlığı, vergilendirmenin rantiyeye yönelik bölümlerini taslaktan çıkardı
adaletine sermaye baskısıANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Bankacılann v e ış
çevrelerinın yoğun baskısı
sonucunda, vergi adaletinın
sağlanması için çalışan ke-
simin yetersız bulduğu dü-
zenlemeler bile ertelendi.
Maliye Bakanı ZekerfyaTe-
mizeTın borsada işlem gören
hisse senetlerinin ahm-satı-
mı sonucunda kazanılan de-
ğerin enflasyondan anndı-
nlıktan sonra vergilendiri-
leceği yönündeki ısrarlı açık-
lamalanna karşın; işveren
kesimi, "borsanın olumsuz
etkileneceğL kurlann ve fa-
izlerin yükseJeceği, >abancı
sermavenin dışanya kacaca-
ğı" yönündeki tehdit edici
eleştinleriyle başlangıç tari-
hıninertelenmesıni sağladı.
Vergi reformundaki erte-
lemenın asıl nedenimn ise
bankacılann ve işveren ke-
sımınin yoğun tepkisi oldu-
ğuna dıkkat çekiliyor. Erte-
lendıği belirtılen düzenle-
meler şöyle:
Servet beyanı: Taslagın
geçiçı 50. maddesinde yer
alan gelir ve kurumlar ver-
• îşveren kesimi, '•borsanın olumsuz
etkileneceği, kurlann ve faizlerin yükseleceği,
yabancı sermayenin dışanya kaçacağı" yönündeki
tehdit edici eleştinleriyle vergi reformunun
başlangıç tarihinin ertelenmesini sağladı.
• Baskılar sonucu ertelenen tasanlar arasında
servet beyanı, kara para ve şüpheli işlemlerin
takibi, rant gelirlerinin vergilendirilrnesi yer
alıyor. Ertelemenin asıl nedeni bankacılann ve
işveren kesiminin tepkisi.
gisi yükümlülerinin kayıtla-
nnda yer aldığı halde işlet-
melerinde bulunmayan mal-
lannı, fatura düzenleyerek
kayıt ve beyanlanna ekle-
meleri öngörülüyor. Temi-
zel'in deyişiyle "stok afn"
getiriliyor. Yine taslagın ge-
çici 49. maddesine göre de
yıllık gelir vergisi beyanna-
mesi vermek zorunda olan
yükümlülerin 1997 yılına
ilişkin beyannamelerine ki-
şisel mal varlıklannın envan-
terini içeren bildirimde bu-
lunmalan gerekiyor. Ancak
bu düzenJemede de yeni bil-
dirimler için genye dönük
olarak "Nereden kazanduT
araştırmasının yapılmaya-
cağı, vergılendinlmemiş ka-
zançtan sağlanan malvarlık-
lanyla ilgıli olarak da gen-
ye dönük olarak cezai işlem
yapılmaması öngörülüyor.
Kara para-şüpheii işlem:
Bu hükümet öncesinde çı-
kanlan yasaya bağlı olarak
kara paraya önlem çerçeve-
sinde düşünülen şüpheli iş-
lem araştırmasına geçıleme-
di. Bankalarda 5 milyar lira-
nın üzennde yapılan işlem-
'Tasarı geciktirildi'
KCTAHYA{UBA)-TürkiyeOdalar ve Borsala Bir-
liği Başkanı Fuat Miras, hükümetin hazuiayıp parla-
mentoya sunacağı vergi rcform paketüıe sonuna ka-
dar destek verdiklerini açıkladı. TOBB'nin Kütah-
ya'da düzenlenen Ticaret ve Sanayi Odalan Konsey
Toplantısı'nın vergi tasansuun tartışıldığı kapanış
oturumunda, bazı konsey üyeleri denetimlere sert tep-
ki gösterip, akaryakıt bayilerine yapı!an kontrollere
karşı yardım istemelerine karşıhk Miras, "Biz yrfkr-
dır kayrt dışı ekonomiye kayıt kâne alın demedik mi?
Vergi denedmi arük sistem içine gjriyor" dedi
Ote yandan AA'nm haberine göre Türkiye Odalar
ve Borsalar Birliği (TOBB) Ticaret ve Sanayi Odala-
n Konseyi Başkanı Erol Öztürk, Maliye Bakanlı-
ğı'nca hazırlanan ve TOBB tarafindan da desteklenen
tasannm. bazı banka. ticaret ve finans kuruiuşlan ta-
rafindan kabul görmediğirıi ve geciktirildiğini söyledi.
Tiirk turşusu Avrupa
sofralamıa taşınıyor
E4TMA KOŞAR
Sofralann vazge-
çilmez lezzeti turşu-
yu, yedi yıldır Avru-
pa mutfaklanna taşı-
yoruz. En çok tüketen
ülkelerin başında ge-
len Almanya ve Fran-
sa'nın ihtiyacının ya-
nsını karşılıyoruz.
Türkıve'de yeterince tüketılme-
yen turşu, Avrupa ülkelerınde
hak ettiği ilgiyi görüyor.
Toplam konserve ihracatının
yüzde 80'ini turşu olustururken,
bu ıhracatın yaklaşık yüzde 9O'ı
Avrupa ülkelerine yapıhyor.
Almanya ve Fransa'da kışi ba-
şına yıllık tüketim 7-8 kavanoz
iken, Türkiye'de 2-3 kavanoz ci-
varında. Yıllık »0-90 milyon
marklık turşu ihracatı gerçek-
leştirilıyor.
Türkiye"de özellikle kış mev-
siminde tüketim artarken. rama-
zan ayında da iki katına çıkma-
sı bekleniyor. Turşucular, sayı-
sız çeşıt olmasına karşın yerlı
tükeücilerin sadece belli turşu çe-
şitlerini aldıklannı söylüyorlar.
Turşu kültürünün genış olmadı-,
ğı konusunda birleşen turşuc»-
lara göre. tüketici merak
edip denese pancar turşu-
sunu da sevecek, sarmısak
ve diğerçeşitlerini de. Kor-
nişonun vekanşık turşunım
kilosu 500 bin liraya satı-
lırken. sarmısak 600 bin,
kelek500bin.erik600bin.
biber ise 700 bin liraya sa-
tılıyor
Turşu ihracatmda en bü-
yük payı alan Penguen Gıda Dış
Pazar Müdürü Ufiîk Acar, sade-
ce Penguen"in yılda 30 milyon
kavanoz turşu ihraç ettiğıni söy-
leyerek Avrupa'da yüzde 10"luk
bir pazar payına sahip olduklannı
vurguladı. Tahtakale'de 30 yıl-
dır turşuculuk yapan Metin İnanç
evde vaparak sattığını belırte-
rek. ffnsan dışında berşeyintur-
şusu yapıür" diye konuştu.
lerin bildirilmesi sonucunda
ınceleme yapılmasını öngö-
ren düzenJemenın yürürlük
tanhi 1 Eylül 1997 olarak
öngörülmesine karşın, baskı-
lar sonucunda 1 Ocak 1998'e
ertelenirken miktarla ilgili
bir suıırlama olmadıgı, yal-
nızca şüpheli işlem tanımı-
nın esas alınacağı açıklandı.
Hissesenedincvergi: Bor-
sada işlem gören hisse senet-
lerinin alım-saümından sağ-
lanan kazançlann enflasyon-
dan anndınldıktan sonra ver-
gilendirilmesineyönelik dü-
zenlemenin başlangıç tarihı
de 1999'a ertelendi. Eğer
düzenleme sermaye kesimi-
nin baskısına karşın geçiri-
lebilirse hisse seneti kazanç-
lanrun vergisi devlet kasası-
na 2000 yılında girebilecek.
Repo-faizwrgisi: 1995 yı-
lında çıkanlan ve 1997'de
yürürlüğe giren yasa uya-
nnca repo ve faiz gelirleri-
nin 1998' in Mart ayında be-
yan edılmesi gerekiyor.
Bu düzenlemeyle 1.5 mil-
yar liranın üzerindeki gelir-
ler vergilendirilecek. Ser-
maye kesimi, REFAHYOL
hükümetince kendilerine söz
verildiği gerekçesine daya-
narakdüzenlemenin ertelen-
mesi >önünde 55. hüküme-
te baskı yapıyor. Hak-Iş'in
10 milyar liralık repo geliri
için yaptığı hesaplamada,
enflasyondan anndırılmış
kısmın yüzde 67, bu durum-
da vergilendirilecek faizin
de 3.3 milyar lira olduğu be-
lirtildi.
Döviz tevdiat hesaplan:
Maliye Bakanı Temizel'ın
borsada olduğu gibi vergilen-
dirilmeye tabi tutulacak dö-
viz tevdiat hesaplannın enf-
lasyona endeksleme yerine
brüt üzennden vergilendi-
rilmesıyle TL olarak aynı
oranlarda kesinti yapılmış
olacağını savunmasına kar-
şın sermayekesimi bu düzen-
lemeye de karşı çıkıyor.
Mutfaktaki enflasyon
endeksleri aştı
tSTANBUL (AA) - Yıllık tüketici
fiyat artışı yüzde 95.8 düzeyinde sey-
rederken, ocak ayından bu yana toz-
şekerin fiyatı yüzde 333.6, tuzun fi-
yatı yüzde 256.8, "fakirin eti" kuru
fasulyenin fiyatı yüzde 203.2, salça-
nın fiyatı yüzde 205.6, vazgeçılmez
gıdaekmeğin fiyatı ise yüzde 133.3
oranında arttı.
Istanbul Ticaret
Odası venlerine gö-
re kasım ayı itiba-
nyla yıllık tüketici
fiyat artışı yüzde
95.8 olarak gerçek-
leşirken, toptan eş-
yada bu oran 88.4
oldu, ancak derle-
nen bilgiye göre,
mutfaktaki enflas-
yon bazı temel
maddelerde bu ra-
kamlann çok üze- { Kunı tasulye fl kg)
rinde gerçekleşti.
Temel tüketim maddelerinden toz-
şeker 1 Ocak 1997 tarihinde kilosu
44 bin 400 İiradan satılırken, 15 Ara-
hk 1997 tarihı itibanylayüzde 333.6
oranında artış kaydederek 192 bin
500 liraya yükseldi.
Tozşekeri; 1 Ocak'ta 18 bin 500 li-
raya satılırken fuzun kilosu yüzde
203.2 artışla 285 bin liraya yükseldi.
Yıllık Tüketici Fiyat Artışlan
Ekmek
Kjyma(1kg)
Süt(IH)
Çay(KzeTurat1kB)
Şeker (1 kg toz)
DUIVYA EKONOMİSİNE BAKIŞ/ ERGİNYILDIZOĞLU LONDRA
Avrupa Birliği Lüksemburg Zirvesi
kararlanna Türkiye hükümetinin sert
tepkisi Avrupa ve ABD diplomasi çev-
relerinde şaşkınlık ve de derin bir en-
dişe yarattı. Çoğu yorumcu, Avrupa ile
ilişkileri soğumaya başlayan Türkiye'nin
şimdi ABD ile daha sıkı ilışkiler geliştir-
mesini bekliyor.
Avrupa-Türkiye
ilişkilerinde derin çatlak
Lüksemburg Zirvesi'nde Avrupa Bir-
liği liderieri; Polonya, Macaristan, Çek
Cumhuriyeti, Slovenya, Estonya ve Kıb-
ns Rum Kesimi'yle birliğe katılma gö-
rüşmelerini başlatmaya Latviya, Slo-
vakya. Romanya ve Bulgaristan'la da
adaylığa hazırlık görüşmeleri yapmaya
karar verdiler.
"7963 yılından beri birliğe girmek
için kuyrukta bekleyen Türkiye" (The
Economist 20/12/1997) bu iki katego-
nye de alınmadı. Türkiye 1987'de Av-
rupa Birliği'ne katılmak için resmen
başvurmuş, bu başvurusu 1997'de red-
dedilmişti.
Intemational Herald Tribune, Fi-
nancial Times, Washington Post gi-
bi gazetelere göre Avrupalı liderler Tür-
kiye'nin adaylar arasına alınmaması-
na, ekonomik nedenlerin yanı sıra, in-
san hakları konusundaki kötü sicili (si-
yasi tutuklulara işkence vb.) ülkesinin
doğu bölgesinde sürmekte olan sava-
şı gerekçe olarak gösteriyortardı. The
Wall Street Journala göre bu gerek-
çelerin geçerli olmasına karşılık, bun-
lann arkasında "Batı'nın Türkiye'yi, hâ-
lâ, düşman bir Asyalı ülke olarak gör-
mesi yatıyordu" (Wal( Street Jour-
nal'ın editörü, "bazı Avrupa Birliği gö-
revlilerine atıfla" yaptığı yorumda, "Bu
türendişelerin Müslüman eğilimli birül-
ke olan Türkiye'yi uzun süre, belki de
ebediyen Avrupa kapılannda tutabile-
ceği" tespitini yapıyordu.
Chistian Science Monitor'a göre
Avrupa liderlerinin Türkiye'ye karşı tu-
tumu "Avrupa Biriiği'nin bir Hıristiyan
kulûbü olduğunu düşündüren görün-
tüyü güçlendihyordu " (17/12/97). Çe-
şitli yorumcular Alman Devlet Başka-
nı Kohl'ün yakın geçmişte "AB'nin Hı-
ristiyan prensiplerine dayalı olarakoluş-
tuğuna, bu kültürel kimliği paylaşma-
yan birülkenin bihikteyeri olamayaca-
ğına" ilişkin sözlerini hatıriattılar. (Los
Angeles Times 20/12/97). Financial
Tımes'da Edvvard Mortimer bir Fran-
sız yetkilisinin, sorunu coğrafi bir düz-
lemde koyarak kendisine "AnadoluAv-
rupa'nın parçası değil ki" dediğini ak-
tardı (17/12/97).
Herald Tribune ve Fınanciai Times, Av-
rupa'nın tutumunu, iki nedene daha
bağladı. Bir nedene göre yine Kohl'un
ifade ettiği gibi "Almanya daki Türkiye-
lınüfusun belirgin birşekilde artmasın-
dan Almanlar veAvrupaltlarhoşnutol-
mayacaktı" (Intemational Herald Tri-
Avrupa-Türkiye-ABD Üçgeni (1)
bune 15/12/97). Ikincı neden ise Av-
rupa'nın bu tuıtumla Türkiye'yi Kıbns ko-
nusunda taviz vermeye zorlayabilece-
ğini düşünüyor olmasıydı.
Mortimer'egöreAvrupa'nın bu tutu-
mu almasına önemlı bir rol oynayan
Yunanistan'ın Lüksemburg'da elde et-
tiği zafer, "gerçekte, Kıbns'ın kalıcı ola-
rakbölünmesinin koşullannıyarattığı için
tam birPirus Zaferi olmuştu" (17/12/97).
The Economist, Türkiye'nin Avrupa
Konferansı'na katılmayı reddetmesin-
den dolayı Lüksemburg Zirvesi'nin "an-
cak eksik bir başan olarak kabul edi-
lebileceğini" yazdı ve Türkiye'nin dış-
lanmış olmasının NATO'nun geleceği-
ni de tehlikeye attığını ileri sürdü. Wall
Street Journal'a göre "şimdi Türkiye-
ha da sertleştirecek ve Avrupa Birli-
ği'ne, karannı gözden geçirmesi için
altı ay süre tanıyacaktı.
Aksi takdirde Türkiye Avrupa Birliği'ne
üye olmak için yaptığı başvuruyu geri
çekecekti. Bir şok etkisi yaratan bu rfa-
deler daha sonra Herald Tribune'ün
haberinden anlaşıldığına göre Başba-
kan Yardımcısı Bülent Ecevit'in "Bu,
seçeneklerden sadece biridir" sözle-
riyle yumuşatılmaya çalışıldı. Bu arada
Financial Times'ın yorumunda, Tür-
kiye; "Çernomırdin'/n ülkeye yaptığı zi-
yaretsırasında 20 milyardolariık, 25yıl-
lık bir doğalgaz anlaşmasıyaparak, Av-
rupa 'dan bağımsız biryol izlemeye ni-
yetli olduğunu gösterdi" (16/12/97).
Financial Times'ın aktardığına göre
Lüksemburg zirvesinde AB'nin Türkiye'yi dışlaması dış basında da yer aldı.
Avrupa ilişkilerinde derin bir çatlak
oluşmuştu."
Türkiye'nin tepkisi şaşırttı
Türkiye hükümeti kendisine karşı bir
ayrımcılık yapıldığını ileri sürerek, "8u
durum tamiredilene kadarAvrupa Bir-
liği ile Ege, Kıbns ve Türk-Yunan iliş-
kileri konularında bir siyasi diyaloğa
girmeyeceklerini'' açıkladı. Türkiye Baş-
bakanı Yılmaz, Avrupa Birliği'ni bir Hı-
ristiyan kulübü haline gelmekle suçla-
dı.
Türkiye'nin beklenenden çok daha
sert bir şekilde gelen tepkisi büyük şaş-
kınlık yarattı. Herald Tribune'ün habe-
rine göre "Türkiye'deki diplomatlar,
Türkiye hükümetinin kendi halkının,
Lüksemburg zirvesineyönelik umutla-
nnı, bunlann boş olduğunu bile bile
yükselttiğini ve tepkisinin aslında iç
politika sorunlanndan -radikal Islamcı
muhalefetin baskısından- kaynaklandı-
ğını düşünüyoriardı" (16/12/97).
Ancak Türkiye, tepkisini giderek da-
Bülent Ecevit; Türkiye'nin Avrupa ye-
rine, ABD ve Uzak Doğu'yla ticari iliş-
kilerini geliştirebileceğini ve "Gümrük
Biriiği anlaşmasının zaten Türkiye'nin
aieyhine çalıştığını veyeniden gözden
geçirilmesi gerektiğini" ileri sürüyor-
du.
Türkiye'nin tavrı sertleşirken, birçok
yorumcu, bu ülkenin Tahran zirvesin-
de de dışlandığını yazarak, aslında gi-
decek bir yeri olmadığını vurguladılar.
Hafta sonuna doğru yaşanan gelişme-
ler, butespiti biraçıdan doğrularken bir
başka açıdan Türkiye'nin Avrupa ile
olan ilişkilerini yeniden düzenleyebile-
ceğini de düşündürdü.
Türkiye ABD'ye yanaşıyor
Wall Street Joumalın yazdığına gö-
re Türkiye Avrupa için çok önemli ve ge-
nişleme olasılıgı büyük bir ihraç paza-
n. Türkiye ile Avrupa arasındaki ticaret
hacmi 1996'da yapılan gümrük birliği
anlaşmasından sonra yüzde 53 artmış.
Türkiye halen 150 milyar dolariık bir
askeri modemizasyon programına baş-
lamak üzere.
Ayrıca, karayolları, elektrik santralla-
n projeleri ve sivil havacılık konuların-
da büyük ihaleler de gündemde
(17/12/97). Avrupa'nın bu pazarda söz
sahibi olmaya devam edebilmesi de
Türkiye'nin elinde. VVashington
Post/Associated Press'in aktardığı-
na göre Türkiye hükümeti bu kozu kul-
lanmaya ve Avrupalı şırketleri ihaleler-
de boykot etmeye hazırlanıyor
(16/12/97).
Aynca Başbakan Yılmaz'ın, ABD ge-
zisinin gösterdiği gibi, bu tür ihaleler-
de bundan sonra ABD şirketlerinin şan-
sı daha da yükselecek. Örneğin, Los
Angeles Times Yılmaz'ın ABD ziyare-
tini "ABD Türkiye ile bağlannı sağlam-
laştınyor" şeklinde verdi (20/12/97).
ABD için Türkiye, Ortadoğu'da çok
önemli bir taraf.
Türkiye, ABD'nin Iran ve Irak politi-
kalanna destek veriyor. Hazar Denizi ve
Asya petrolleri konusunda bu iki ülke
benzer bir yaklaşımı paylaşıyorlar.
ABD, Türkiye ve Israil arasındaki as-
keri ilişkilerin gelişmekte olmasından
memnun. (Financial Times 19/12/97).
Bu nedenlerle, VVashington'dayerieşik
bir Türkiye uzmanı olan Alan Mo-
kovksy'ye göre "ABD kendini Türki-
ye 'nin en yakın dostu olarak görüyor".
ABD, Insan haklan ve Kürt sorunu gi-
bi konularda, "Avrupa'nınendişelerini
paylaşmakla biriikte, bu endişeleri Tür-
kiye'nin güvenlik açısından taşıdığı
önemle dengeliyor" (Financial Times).
Aynca "ABD Türkiye'nin bölgede kök-
ten Islama karşı bir denge oluşturdu-
ğunu da düşünüyor" (Los Angeles Ti-
mes 20/12/97).
Türkiye Başbakanı Mesut Yılmaz'ın
VVashington ziyareti sırasında, Türkiye
ile ABD arasında, Hazar petrollerini
Ceyhan'a taşımak amacıyla 900 millik
bir petrol boru hattını teşvik etme an-
laşması yapıldı.
ABD, gündemde olan diğer iki seçe-
nekten (Rusya veya Iran), en az iki kat
pahalı olmasına rağmen bu hattı tercih
ediyor (L.A.T.). Yılmaz ve AJ Gore'un
imza törenine katıldığı bir diğer anlaş-
ma da Türkiye ile Boeing havacılık şir-
keti arasında imzalandı. Türkiye, Avru-
pa'nın Airbus uçakları yerine, şimdi
Boeing'den 2.5 milyar dolar değerin-
de 49 ticari uçak satın alıyor. Gözlem-
cilerABD'nin isterse IMF'nin Türkiye'ye
yaklaşımını da yumuşatabiteceğini söy-
lüyorlar. Associated Press, Yılmaz'ın,
ABD'de gördüğü yakınlığın etkisiyle,
ABD'nin isteğine uygun olarak, Avru-
pa Birliği'ne ilişkin yaklaşımında biryu-
muşama olduğunu ve "Clinton'a bazı
hayal kınkltklanna rağmen, tartışma-
larda kapılan kapamayacağını söyledi-
ğini" yazıyorlar (20/12/97).
(1) Buyazı, konunun "Batı"basınındana-
sıl algılandığını göstermeyi amaçlıyor.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Onurlu Olmak...
Avrupa Biriiği (AB) adaylığı askıya alınan Türki-
ye, "kanşık duygular" içindedir. Oysa gün, du/-
gu günü değildir; gerçekleri tüm çıplaklığıyla gör-
me günüdür.
Türkiye'nin AB adaylığından "dışlanması", Tür-
kiye içinde ve dışında kimi çevrelerce sevinçle
karşılandı; bundan yola çıkarak alınan sonucu
olumlu ya da olumsuz bulmanın hiç de anlamlı ol-
madığı vurgulanmalıdır. Türkiye bir "yol aynmın-
dadır" ve yolunu seçerken çok daha sağlam adım-
lar atmalıdır.
• • •
Türkiye'nin "çağdaşlaşma, toplumsal ve eko-
nomik gelişme süreçleri", esas olarak "Avrupa
kaynaklıdır". Avrupa ülkelerinin "ekonomikgeliş-
mesinde, göreli olarak iç etmenlerağıriıkhdır; Tür-
kiye'nin ekonomik ve toplumsaldönüşümünde ise
ağırlıklı olan dış etmenlerdir"; bunlann kaynağı da
olumlu ve olumsuz yönleriyle Avrupa'dır.
Türkiye'nin "oluşumunu biçimlendiren" Avru-
pa'dan gelen önce askeri saldırılardır; sonra dü-
şünce ve kurumlardır; edebiyat, müzik ve resim-
dir; opera ve tiyatrodur; alfabedir; çağdaş okul-
lardır; üniversitedir vehukuk kurallandır; sendika-
cılık ve sosyal güvenliktir. Mustafa Kemal'i Sam-
sun'a çıkaran, Kurtuluş Savaşı ve ulusal bağım-
sızlığa giden yolda saldırgan Avrupa vardır. Avru-
pa, Sevr'dir ve Lozan'dır. Marshall Planı Avru-
pa'nın "yeniden kurulmasını "amaçlıyordu; en bü-
yük destekleyicisi Türkiye oldu. Ve en azından
çeyrekyüzyıldır, Türkiye ekonomisi, kendisini Av-
rupa'ya göre biçimlendirmeye çalışıyor; çünkü dı-
şalım ve satımın "yansından çoğunu" AB ile ya-
pıyor.
Gerçekte, Avrupa ile Türkiye'nin biriikteliği bir
bakıma "karşıtlann, daha doğrusu çelişkilerin bir-
liğidir". Bu nedenie de bu birlikteliğin bozulma-
sı çok daha kapsamlı düşünülmelidir.
• • •
Önce, ekonomiye ilişkin bir nokta: Ekonomi bi-
liminin bulgulan, "bütünleşik ekonomik yapılann
daha üretken olduğunu" gösteriyor. Bir başka
anlatımla Türkiye, ekonominin "üretim güçlerinin
gelişmesi" ve toplumsal üretim olanaklarının "ge-
nişlemesi" Avrupa'nın içinde yer alması duru-
munda, dışta kalınmasına göre daha yüksek ola-
caktır, denilebilir. Bir başka anlatımla, Türkiye'nin,
yalnızca ekonomik etmenlere bakılırsa, AB'ye tam
üye olması, olmamasından daha yararlıdır.
Kuşkusuz, denilebilir ki dünyada her şey eko-
nomik gefişmeye ya da ekonomik çıkara göre is-
tenmez; bunlara bağlı kılınamaz. Ulusal onur ve
bağımsızlık söz konusu ise ekonomik çıkar bir
yana bırakılmalıdır.
lyi de şu onur konusuna daha yakından baka-
lım.
AB'nin ünlü 13 Araiık karariarı açıklandığı gün
Cumhuriyet, birinci sayfasından şu haberi veriyor-
du:
"Düşünce özgüriüğü yine rafa kaldınldı. Avru-
pa Birtiği'nden tam üyelikperspektifini alamayan
Ankara, düşünce özgüriüğü konusunda bugüne
dek planlanan en somut düzenlemeleri içeren
demokratikleşme paketini geri çekti..."
Izlediğim kadanyla bu haberyalanlanmadı. Eğer
doğruysa, neresinden bakarsanız bakınız bu tu-
tum "onur verici" değildir; "utanç vericidir".
Düşünce özgüriüğü, "bu ülkenin gelişmesi, bu
toplumun yücelmesi ve güçlenmesi için gerekli
önkoşuldur"; temeldir. Çünkü düşünce zincire vu-
rulduğu sürece, ne hak ve hukuk kalıyor, ne de
bilimden sanata uzanan yaratıcılık gelişebiliyor. Tür-
kiye'yi yönetenler, yıllardır bu gerçeğı görmemek
için direndi, direniyor. Bu ülkenin insanlarının "öz-
gür düşünmesinden korkuyor". Oysa onurlu ol-
manın ilk basamağı özgürolmaktır; özgüıiükyok-
sa, kişilik kalmaz; onurdan söz edilemez.
Bu ülkeyi yönetenlerin "onur" anlayışında, ken-
di insanını "insan yerine koymak" bir türlü yer bul-
muyor. Ve çok daha kötüsü oluyor, hükümet, Av-
rupa'nın olumsuz tutumunun karşılığını kendi in-
sanına ödetiyor. Oysa Türkiye'nin son 20-25 yıl-
da AB'nin uzağına düşmesinin gerçek sorumlu-
lan bu ülkeyi yönetenlerdir.
Türkiye'yi yöneten siyasetçi, bu toplumun de-
mokratikleşmesini Avrupa'nın tutumuna bağlıyor.
Bu olgu, asıl ülkemizin özgüriük savaşımının bu
kez "gerçekten ülke içi çabalaria", daha doğru-
su toplumun kendi özgürlükçü gızil gücüyle ve yal-
nız onunla kazanılabileceğini bir kez daha kanıt-
lıyor. Çağdaşlaşma, özgürleşme ve gelişme sü-
reçleri, bundan sonra çok daha fazla "yerii emek
gerektiriyor".
Türk Tmktör Genel Müdürü
'Dünyoya traktör
ihraç ediyoruz'
NİLÜFERŞENSÖZ
Ankara Sanayi Oda-
sı'nın (ASO) kurumlarver-
gisi. çevre koruma, ürün
geliştirme dallannda ver-
diği ödüllentoplayanTürk
Traktör 56 serisi traktörle-
rin tüm dünyadaki üreti-
mini gerçekleştiriyor. Türk
Traktör Genel Müdürü
Hakkı Akkan, bu yıl 42
trilyon lira ciro
yaptıklanm be-
lirterek KAL-
DERÖdülü'ne
daadayolacak-
lannı açıkladı.
15 milyon
dolariık ihracat
gerçekleştiren
Koç Grubu'na
bağlı Türk Traktör ve 2i-
raat Makineleri AŞ Genel
Müdürü Akkan, Türkiye
traktör pazannın inışli çı-
kışh yapısından dolayı üı-
racata ağırlık verdiklerini
kaydetti.
.\kkan, "Dünj'aııııı ne-
resinde56 serisi traktörgö-
rüyorsanız. bu traktöıîer
Türk Traktör'de üretili-
yor" dedi.
Fabrikadayapüklan tek-
noiojik yatuımlarla Av-
rupa'da bile henüz kullanıl-
mayan Esnek Üretim Ban-
dı(FMS) sistemıne geçıl-
diğını söyleyen Akkan,
u
Dünya traktör pazan,
400-500 bin arasında gea-
nivor. Türk Traktör'ün ka-
pasitesinin 30 bin civanD-
da. NV Holland'ın kapasi-
tesi ise 45 bin. Bu üretimi
toplam beş fabrikada ya-
par1
" şeklinde
konuştu.
Bölgesi'ndeki
hareketlenme
ile zaman içeri-
sinde traktör ta-
lebinin 150 bin
civarında ger-
çekleşeceğine
dikkat çektı. Ürün geliş-
tirme dalında ödül alan ta-
mamıyla Türk tasarımı
traktörün gelecek yıl üre-
tilmeye başlanacağını söy-
leyen Akkan, Türk Traktör
olarak enflasyonun yüzde
8 altında zam yaptıklannı
vurguladı. Akkan, Türk
Traktör'deki Koç'a ait his-
selerinin yüzde 25'lik bir
kısmmın halka açılacağı-
nı vurguladı.