03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 ARALIK 1997 ÇARŞAMBA 10 HABERLER Karatepe avukatlıK yapacak • KAYSERİ (Cıunhuriyet) - Ankara DGM tarafından bir yıl hapis cezasına çarptınlan Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Şükrü Karatepe. partisınden ihraç edileceğine ilişkin ıddiaiara. '"Partimin bir şey japmasına gerek yok. Ben zamanı gelince iki satır dilekçe yazanm" diye yanıt \erdı. RP Kayseri il örgütü Şiikrû Karatepe ye bir destek ziyaretinde bulundu. Karatepe, ziyaret sırasında yaptığı konuşmada, son günJerde sık sık adliyeye gıttiğıni belirterek "'Kalender Işhanı'nda avukatlık bürosu açtım. Bundan sonra avukatlık yapacağım" diye konuştu. Maliye'de armağan yasağı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Maliye Bakanlığı, yayımladığı genelgeyle yılbaşı için gönderilen armağanlann kesinlikk kabul edilmeyeceğini bildirdi. Bakanlığın merkez birimleri. bağlı ve ilgili kuruluşlar ile valiliklere gönderilen yazıda, gönderilen armağanlann Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na verileceği belirtildi. Polis müdiipüne soruşturma • İZMIR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Hayat kadını Aysel Firmalı'nm "Sevgiye Sevdalıyım-Bir Hayat Kadınının Anılan" kitabında adını vermeden sevgilisi olduğunu iddia ettiği emniyet müdürü belirlendi. Izmır Emniyet Müdürü Ahmet Demir'in talimatıyla açılan idari soruşturmada adı geçen kişinin Bergama tlçe Emniyet Müdürlüğü görevinde bulunan Fethi Harlıoğlu olduğu belirlendi. Izmir Valisi Erol Çakır'ın oluruyla Harlıoğlu açığa alındı. Özelleştirme için kulis • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Alman Friedrich Naumann Vakfı (FNV), Türk-Alman Işbirliği Kuruluşu(GTZ)iIe Özelleştirme İdaresi Başkanhğı'nın (ÖİB) ortaklaşa düzenlediği sempozyumda Türkiye'de özelleştirmenin sorunlan ele alındı. FNV Başkanı Hans Vergau, Türkiye"de özelleştirmenin hukuksal, finansal ve sosyal sorunlan bulunduğunu belirterek "FNV ve Alman hükümeti olarak Türkiye'de liberizasyon hareketlerini ve özelleştinne politikalannı teşvik ediyoruz" dedi. Vergau. Almanya'da özelleştirmeyi gerçekleştirmek için anayasayı değiştirmek zorunda kaldıklannı anlattı. Karakola bombalı saldırı • İstanbul Habcr Servisi - Sefaköy Karakolu'nun yakınına kimliği belirlenemeyen kişi ya da kişilerce bırakılan saatli bomba dün akşam saat 20.00 sıralannda patladı. Patlamada. ölen ya da yaralanan olmazken karakol binasının dış cephesinde maddi hasar meydana geldi. Saldınyı TKP-ML TİKKO örgütü üstlendi. ABD vizesine kısıtlama • İstanbul Haber Servisi - ABD Konsolosluğu'ndan yapılan yazılı açıklamada, konsolosluk binasındaki bakım ve onanm çalışmalan nedeniyle vize hizmetlerinin 24 Aralık 1997-19 Ocak 1998 tarihleri arasında kısıtlı olarak sürdürüleceği bildirildi. AçıkJamada, bu tarihler arasında "'göçmen olmayan" kategorisindeki vize için yapılacak başvurulann ancak seyahatin gerçekten acil olması durumunda ve başvuru sahibinin İstanbul başkonsolosu bölgesinde ikamet etmesi koşulu ile değerlendirileceği kaydedildi. Başvuru sahipieri Göçmen Vizesi Bölümü'nü şu numaralardan arayabilirler: 0212-251 36 02'den4452, 4150.4416 Ankara'yı düş kınklığma uğratan Lüksemburg zirvesinden sonra Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye biçtiği yeni rol 4 Çjftçîlikten ağır sanayiye yönelin' • AB, AET olduğu dönemlerde Türkiye gibi gelişmesini tamamlayamamış ülkelere "bakkallık ve çiftçilik" rolünü biçmeye çahşıyordu. ÇevTe sağlığının önemli olduğu günümüzde ise ağır sanayi gelişmekte olan ülkelere yüklenmek ısteniyor. LEYLATAVŞAJSOĞLU BOİVN/DÜSSELDORF - Lüksem- burg'da geçen hafta sonu düzenlenen ve Ankara'nm düş kınklığının giderek artmasına yol açan AB zirvesi, Avru- pa içinde Almanya'nın gücünün dere- cesini de bütün dünyaya kanıtladı. AB, ilk stradaki aday adayı ülkelerin he- men tamamını Almanya'nın istediği Orta Avrupa ülkelerinden seçmiş, bu- na ek olarak Kjbns Rum Yönetimi'ni de "aday adayı ülkeler" arasma kat- mıştı. Almanya'da konuştuğumuz siyasi gözlemciler bir konunun altını kalın hatlarla çiziyorlardı: O da Alman- ya'nın AB'yi bir ölçüde kullanarak ye- niden "Büyük Almanya İmparatorlu- ğu" düşünü gerçekleştirme hevesiy- di. Ancak bu gözlemciler, Alman- ya'nın AvTupa içinde oynadığı oyTonun ne derece tehlikeli boyutlara varabile- ceğine dikkat çekiyorlardı. Merkezi Bonn'da bulunan Türkiye Araştırmalar Merkezi ve Kuzey Ren- ty'estfalya eyalet hükümetinin düzen- lediği bir program çerçevesinde bu- lunduğumuz Bonn ve Düsseldorf kentlerinde konuştuğumuz Alman yerlilerin söylemlerinden, bü>r ük öl- çüde nezaketten uzak tavırlanndan edindiğimiz izlenim de buna benzi- yordu. Bırakın federal hükümetin or- tağı Hıristiyan Demokrat Birliği'nin (CDU) tavnnı, Sosyal Demokrat Par- tisı (SPD) ve Yeşiller bile "büyük Al- man" tavnnı benimsemiş gibiydiler. Kuzey Ren-Westfalya eyaleti içinde ağır sanayinin nasıl küçük ve orta boy işletmelere (KOBt) dönüştüriilmekte olduğunu ve bu işler için AB'den na- sıl yüz milyonlarca mark destek aldık- lannı açıklarlarken verdikleri mesaj da çok açıktı: Türkiye gibi hâlâ kalkınmasını ta- mamlamayı beceremeyen ülkeler ar- tık bu ağır sanayi işiyle uğraşsın. Kö- mür, çelik üretimini onlar üstlensin. Bizim gibi zengin ve kalkınmış ülke- ler ise bu ağır sanayi işini bir yana ıti- yor, böylece çevre sağlımızı da koru- muş oluyoruz. Adının AET olduğu 1970"li ve 80'li yıllardaki dönemde Türkiye gibi kal- kınmasını tamamlamamış ülkelere "Avrupa'nın çiftçisi ve bakkalT rolü- nü biçmeye çalışan AB bugün de "ağır sanayiji pas ederek" bundan kurtul- maya çalışıyor. Bonn ve Düsseldorf'ta konuştuğu- muz Alman SPD yetkililerinin klişe halinde söyledikleri şuydu: Türkiye AB'nin demokratikleşme kriterlerine uysun. Insan haklan ihlal- leri sorunun üstesinden gelsin. Eko- nomisini düzeltsin. Bunlan yapmadı- ğı sürece AB'nin kapısından bile ba- kamaz. tyi de AB ülkeleri içinde demokra- tikJeşme kriterlerine ne derece uyulu- yor? tnsan haklanna hangi ölçülerde saygı gösteriliyor? Helsinki Watch'ın, Batı Trakya Türklerine uygulanan bas- kılan somut örneklerle veren ve Yuna- nistan'ı kınayan raporlannı, tngilte- re'nin, Kuze>r Irlanda politikası nede- niyle kaç kez Avrupa tnsan Haklan Divam'nda mahkûmiyet yediğini, Al- manya'nın insan haklan ihlallerini na- sıl unuturuz? Bütün bunlan Almanya'da yayım- lanan "Focus" dergisinin bir yöneti- cisiyle konuşup "Sadece Türkiye'ye gelince mi insan haklan önem kazanı- yor" dıye sordufum uzda aldığımız ya- nıt gerçekten çarpıcıydı: "Siz Hıristi- yan değilsiniz. Üstelik de zengin bir ül- keobnadınız. L'nutmayın ki her zaman parayı veren düdiiğü çalar." YTÜ'lü öğrenciler tiim üniversite gençliğini Kızday Meydanı'na çağırdılar. (ALPER TLJRGÜT) 96 yıl hapis cezasına çarptınlan gençlere destek Öğrencidavası Yargtiay'da ANKARA/ İSTANBUL (Cumhuriyet) - Harçla- ra karşı gerçekleştirdikleri eylem sürecinde gözal- tına alınarak haklannda "örgüt üyesi" suçlama- sıyla dava açılan ve Ankara 2 No'lu Devlet Gü- venlik Mahkemesi (DGM) tarafından toplam 96 yıla mahkûm edılen öğrencilerin temyiz duruş- ması bugün Yargıtay 'da yapılacak. YıldızTeknikCniversitesi'nde(YTÜ)birgrup öğrenci, duruşma öncesi arkadaşlanna "destek" eylemi yaptı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde bugün saat 09. OO'da yapılacak temyiz duruşmasında öğrencilerin sa- vunmanhğını Türkiye Barolar Bırliği (TBB) Başkanı Prof. Dr. Eralp Özgen ile Şenal Sarıhan yapacaklar. Üniversite öğrencile- ri de saat 12.30'daKızılay'dager- çekleştirecekleri bir basın açık- lamasıyla arkadaş.larıyla dayanış- malannı sergileyecekler. lstanbul'da ise dün YTÜ Öğ- renci Cephesi ve YTÜ Öğrenci Derneği üyeleri. 96 yıl hapis ce- zasına çarptınlan arkadaşlanna Yargıtay "da görülecek dava önce- si moral ve destek vermek için üniversitenin bah- çesinde gösteri yaptı. "•Oğrenciyedokunma,çete- leri yargıla'", "Fermanlara karşı inadına isjıan, ina- dına özgürlük" ve "Çeteler Meclis'te, ögrencüer hapiste" sloganlannı atan öğrenciler. tüm ünıver- site gençliğini bugün Kızılay Meydanı'nda toplan- mayaçağırdı. • Davası görülecek öğrencilerden Özgür Tüfekçi'nin babası Mehmet Tüfekçi, Yargıtay'daki temyiz duruşması öncesinde "Türkiye'de yargıçlar davardır" sözüne inanmak istediklerini belirtti. Öğrenciler adına yapılan açıklamada. '•Ateşin, güneşin ve isyanın çocuklan, çete kurmadılar, uyuşturucu ve silah kaçakçüığı yapmadılar. Hatta bütün bu işlere karşı çıküklan için devletin üst dü- zeyi tarafindan'kahraman' ve'şerefli' ilanedü- mcdiler. Onlar ülkesine ve üniversitesine sahip çık- manın bilinciyle hareket ettikleri için 'çete' kur- makla suçlandılar" denildi. İstanbul Üniversite Öğrencileri Koordinasyonu, Ankara'ya hareket etmeden önce Haydarpaşa Tren Gan'nda şenlik düzenledi. Öğrenciler, davanm sonucunun sadece öğrencileri değil toplum- sal muhalefeti de ilgilendirdiğini vurgulayarak kıtlesel eylem için kamuoyunun desteğini bekledik- lerini açıkladılar. Türkiye Yazar- larSendikası (TYS) Başkanı Ata- ol Behramoğlu da öğrencilerin temyiz davasına gözlemci olarak katılmak için Ankara'ya gitti. Da- vası görülecek öğrencilerden Öz- gür Tüfekçi'nin babası Mehmet Tüfekçi, Yargıtay'daki temyiz du- ruşması öncesinde "Türkiye'de yargıçlar da vardır" sözüne inanmak istedikleri- ni belirtti. "Adalet istiyorum, çocugumu istiyo- rum" diyen Tüfekçi. "Çocuklanmız devlet isti- vorlardı. polis değiL Vlilli Eğhim Bakanı'nı istivor- lardı. Ona söyleyecek sözleri vardı. Talepleri var- dı. Onlan dinlemediler, karşılanna polisle, copla çıktüar" diye konuştu. RP'li Şevket Kazan'ın geri çevirdiği fezleke 'Devlet görevlileri katillerle iş yaptı' EVtVGÖKTAŞ ANKARA-TBMM'de dokunulmaz- lığı kaldınlan eski DYP Elazığ Millet- vekili Mehmet Ağar hakkında ilk fez- lekeyi hazırlayan Ankara Cumhuriyet Savcısı Nihat Arttıran, devletin kilit noktalannda bulunan görevlilerin, kira- lık katillerle iş yaparak "suun aşükia- nra", böylece ajan olarak kullanılan ki- şilerin zamanla provokatör halıne gel- diğini bildirdi. Savcı Arttıran, 3 Kasım 1996 günü Susurluk'ta meydana gelen ve "siyaset- mafya-poüs" ilişkisini ortaya çıkaran kazada ölen "Mehmet Ozbay" takma adlı Abdullah Çath'nın üzerinde, dönemin Em- niyet Genel Müdürü Mehmet Ağar imzalı "silah taşuna izin belge- si" çıkınca, soruşturma başlatmıştı. Savcı, Ağar hakkında Türk Ceza Yasası'nın (TCY) 240. maddesi gereğince ko- vToşturma yapılması ge- rektiği savıyla fezleke hazırlamıştı. REFAH- YOL döneminın RP'lı Adalet Bakanı Şevket Kazan. Ağar'ın doku- nulmazlığının kaldınlıp yargılanması amacıyla hazırlanan fezlekeyi, ba- zı eksiklıkler olduğu ge- rekçesiyle iade etmiş, bunun üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcısı tihan Mesutoğlu, soruş- turmayı savcı Arttıran'dan alıp savcı Hikmet Önen'e devretmişti. Cumhuriyet'in ele geçirdiği fezleke- de, Emniyet Genel Müdürlüğü"nden "Suruç 1%1 doğumlu Mehmet Özbay adlı bir kişinin uzman ya da silah uzma- nı olarak çalışmadıgı. 190 sayılı genel kadro ve usulü hakkında kanun hük- münde kararname hükümlerine göre silah uzmanı unvanında bir kadronun olmadıgının" bildirildiği kaydedildi. • Ankara Cumhuriyet Savcısı Nihat Arttıran'ın DYP Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar için hazırladığı ilk fezlekede, "kiralık katillerle işbirliği yapılırken sınınn aşıldığı, ajan olarak kullanılan kişilerin zamanla provokatör olduğu" suçlaması yer aldı. Savcı Arttıran, "Kamuovuna yansı- yan yazılı ve görsel basındald bilgiler. konuyla yakından ilgilenen sorumlu ki- şilerin demeçleri. olay sırasındaki kaza- da siyasetçi-polis-mafya ilişkilerinin ola- vımızla bağlanOlaru Meclis araşürma- sı ve idari soruşturmalarla da ortaya ÇK- kanlabilir" dedi. Fezlekesinde. devletin kilit noktala- nndaki görevlilerin kiralık katillerle iş yapmasında "devletin gizli faah'yetleri- nin sınınnın"' aşıldığını vurgulayan Art- tıran, şöyle devam etti: "Poüsin kullan- dığı ajanı, gücünü ve yetkisi ile erişeme- yeceği noktalara getirmesi durumunda, ajan olarak kullanılan kişilerin provo- katör haline geldikleri, böylece eylem bütün ha- linde değerlendirildiğin- de Türk Ceza Kanu- nu'nun 240. maddesine uyan, görevi kötüye kul- lanma suçunun işlendigi yolunda deliller bulun- maktadır. Sonuç olarak, halen 20. dönem Elazığ Milletvekili, zamanın Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'ın sahte silah taşıma özel izin bel- gesmi im/alayarak, Ab- dullah Çatlı (Mehmet Özbay) adındaki kişinin kolavlıkla silah taşıma ruhsatı almasına yar- dımcı olmaktan, e>1emi- ne uyan TCK'nin 240. maddesine göre takibat yapdabilmesi, TC Ana- yasası'nı n 83/2. m addesi uyannca TBMM'nin bu yolda bir ka- rar almasına bağlı olduğundan, TB- MM'nin takdirlerine sunulmak üzere, gerekli işlemin vapılabilmesi için işbu fezleke tarafundan diizenlenmiştir." Arttıran, fezlekesinde "sahteözel ev- rakı bilerek kullanmak" suçundan Mehmet Özbay takma adlı Abdullah Çatlı hakkında yürüttüğü soruşturma için de söz konusu kişi öldüğü için "ta- kipsizük" karan verildiğini bildirdi. Gözaltındaki 15 kişiye iskence yaptıkları iddiasıyla haklannda dava açılan 8 poüsin yargılanmasma devam edildi Mağdurlar mahkemede yaşadıklannı anlattı • 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan 8 polis, avukatları gelmediği için savurıma yapmadı. Mağdurlann ifadelerini dinleyen mahkeme heyeti duruşmayı erteledi. İstanbul Haber Senisi - Gözaltına aldıklan 15 kişiye işkence yaparak cinsel tacizde bulunduklan öne sürülen İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nde görevli 8 polisle ilgili davaya devam edildi. Duruşmada ifade veren mağdurlar işkenceyi mahkemede anlattılar.lstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi "ndeki duruşmaya TCY'nin 243. maddesi uyannca 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan başkomiser Bayram Kartal, komıser Sedat Selim Ay, komiser yardımcısı Yusuf Öz. polis memurlan Erdoğan Oğuz, Zülfikar Özdemir, Necip Tükenmez. Şaban Toz ve Bülent Duramanoğlu katıldı. Duruşma öncesi sanık polisleri koridorda gören tutuklu mağdurlar Arif çdebi ile Gönül Karagöz "İşkenceci kauUer" diye bağırdılar. Sanık polisleravukatlan gelmemesi nedeniyle sav\mma yapmayacaklannı söylerken mağdurlar da işkenceyi mahkemede anlattılar. Mağdur Sultan Ankan ifadesinde21 Şubat 1997'deevinin basıldığını belirterek şöyle konuştu: "Şubeye görürülünce gözlerimi bağladılar. Ama aralıktan görüyordum. Sanıklardan Yusuf Öz, Şaban Toz bizi sıraya koydular. Masada onıran Ba>ram Kartal'ın yanından gelen sanıklardan Tükenmez ve Duramanoğlu bizi sıraya koydu. Buradan odaya aluıdım. Bir odadan çığlıklar geliyordu. Dövülüvordum. Bu arada kısa boylu şimdi huzurda olmayan yeşil gö/Jü bir görevli gelip beni askıva aldı. Parmağını vajinama soktu. Odada başkalan da vardı. Biriikte askjvi kaldınp indiriyorlardı. Sanık Zülfikar Ozdemir doktor olduğunu söylüyordu. Elinde bulunan merhemi beni zoria smduktan sonra vücudumda gezdirivordu. Amacı muayeneye götürüleceğimiz için bir an önce işkence izlerinin kaybolmasını sağlamaktı. Bu kötü muamdeler sonucu kısmi felç oldum. DGM'ye çıkanldığun 6 Mart'a kadar sürekli dövüldüm." Kendisine copla cinsel taciz yapıldığını söyleyen mağdur Arif Çetebi de fiziki ve psikolojik işkenceye maruz kaldığını öne sürdü. Duruşma, dosyadaki eksiklerin giderilmesi amacıyla ertelendi. IRMIKIAYDEV ENGİN içinizde bir öfke düğümü gitgide irileşi- yorsa... Yüreğinizdaralıyorsa... "Ulanböy- le de memleket olur mu be..." diye baş- layan bir cümle kurup devamında, iyi ye- tişmiş bir sokak çocuğu olarak ana avrat düz gitmek istiyorsanız... Birönceki cüm- lecikte "ana avrat" diye başladığınızın ayır- dına vanp şu aşağılık erkek söylemini bir türtü terk edemediğinizi fark edip -tek ba- şınıza olmanıza rağmen- kulaklarınıza ka- dar kızanyorsanız... Yani kısacası yazmak istediklerinizi yazamıyorsanız ne yaparsı- nız? Mizah her zaman iyi sığınaktır. Önce firaklı bir cümle: Bu satırtar yazı- lırken... Böyle başlayan yazılan pek seviyorum. Yazana "önemli gazeteci" havası veriyor. llerleyen paragraflarda da "Bu satırlann yazarı" derim. Böylece alçak gönüllü ya- zar dümenine yatıp önemli gazeteci hava- sını daha da pekiştirmiş olurum. Üffff!.. • • • Laf Kıtlığmda Asma Budamak Üffff!.. Durun. Okumaya ara verin ve ya- zının başlığını bir kez daha okuyun: Lafk/t- lığında asma budamak... Ne demek, tam bilmiyorum. Ama ne za- man çenem düşse annem, gök gözlerinin derinliklerine kadar alayla gülüp "Laf kıt- lığmda asma buduyorsun Terzi Sadık'ın oğlu" derdi; "Sussan sen de rahat ede- ceksin, ben de..." Gel de sus. Bu satırtar yazılırken Ankara'da, Yargı- tay'da beş de//kanlının davası görüşülü- yor. Hani şu Çankın mapus damında ya- tan beş haylazın; Mahmut Yılmaz, Bü- lent Karakaş, ÖzgürTüfekçi, Aşkın Do- ğan, Metin Murat Kalyoncugil'in dava- sı. Hani Meclis'te üniversite özerkliğini, bi- limsel özgürlüğü ve harç denen haraçlan protesto için pankart açmak gibi idamlık birsuç işleyip yüce ve kutsal devletimizin merhameti sayesinde toplam 96 yıl hapis cezası ile paçayı sıyırmış beş azılı teröris- tin davası... Ankara'daki yargıçlar DGM'nin verdiği 96 yıllık hapis cezasını adaietin terazisine vuracaklar. Ülkenin en yüksek yargı orga- nının üyesi olmanın bilinç ve sorumluluğu ile ince eleyecekler, sık dokuyacaklar. Özgür Tüfekçi'nin artık "umut etmek- ten" bile ürken annesinin solgun gözleri çakmak çakmak olacak, uygar ve özgür bir yurttaşın öğüncüyle haykınrcasına fı- sıldayacak: - Ankara 'da yargıçlar var!.. Ya da... Ah, hayır! Ya da Çankın mapusdamındaki beş haylazın üçü 18 yıl daha, ikisi 24 yıl daha geceleri gözlerini bozkırın lacivert göğü- ne dikip yıldızlan sayacaklar. Birannenin, örneğin Özgür Tüfekçi'nin annesinin gözlerindeki görünmeyen umut ışıltıları büsbütün silinecek; baba Meh- met Tüfekçi gene çelebi gülüşüyle gaze- tede, bizim odanın kapısında belirecek ve bizi avutacak, "ÇocuklariyiAydın Bey" di- yecek. "Çocuklar sapasağlam. Gene şiir okuyoıiar, gene kitap tüketiyohar ve ge- ne umut saçıyorlar..." ••• Bu satırtar yazılırken bu sorula nn yanı- tı bilinmiyor. Oysa siz bu gazeteyi elinizde tutarken sorular yanıtlanmış olacak. Yürek öfkeyle kabanp sıkıntıyla daralır- ken; "Ankara 'da yargıçlar var" deyip bir u- mut kıvılcımı çakıp çakamayacağınızı bi- lemeden yazmaktan, ölümüne nefret edi- yorum. "Beadam, mecbur musun? Yaz- ma sen de. Başka birşeyleryaz" diyecek- siniz. Demeyin. Yüreğim Çankın'da, kulağım Ankara'da iken "başka bir şeyler" yazmak istemiyo- rum. Şu an, şu saatte lafkıtlığı var. Inat bu ya, asma budamak istemiyorum... Oral Çelik suçlamalan reddetti. (Fotoğraf: KEREM ILGAZ) MİT: Suikastı Oral Çelik planladı İstanbul Haber Servisi- MİT Müs- teşarlığı, eski Mılliyet Gazetesi Ge- nel Yayın Yönetmeni Abdi İpek- çi'nin öldürülmesıne ilişkin tuhık- suz yargılanan Oral Çelik'in. -Ab- di İpekçi suikastını planlayanlar arasında bulunduğunu, Mehmet Ali Ağca'ya yardım taahhüt ettiği- ni ve suikast sonrasında bu sözünü yerine getirdiğini" bildirdi. İpekçi davasında, yurtdışında ifadesi alı- nan Yalçın Ozbey'ın tutanaklan mahkemeye istendi. İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkeme- si'nde görülen davaya 20 yıldan az olmamak üzere ağır hapis cezası is- temiyle tutuksuz yargılanan sanık Oral Çelik katıldı. Adalet Bakanlı- ğı kanalıyla MİT Müsteşarlı- ğı'ndan göndenlen, Çelik'in "su- ikasb planlayanlararasnda bulun- duğu, Mehmet .\li Ağca'ya suikas- tı gerçekleştirmesi durumunda yar- dım yapacağım taahhüt ettiği ve olaydan sonra da bu sözünü yerine getirdiğirl ne dair yazı duruşmada okunarak tutanaklara geçinldi. Ya- zıda ayrıca, Çelık'in, Ağca'nın Maltepe Cezaevi'nden kaçınlma- sına yardım ettiği. kendisine giysi ve penık sağladığı belirtıliyor. Ce- zaevınden fıran sırasmda Çelik'in Ağca'yayataklık ettiği de ıfadeedi- lerek sahte pasaportla önce Iran'a sonra da Almanya'ya turist olarak kaçınldığı anlatılıyor. Bu yazıyla ilgili söz hakkı \erilen Oral Çelik, iddialan kabul etmediğini belirte- rek "Bunlann hepsi dedikodudan ibarettir'* dedi. Çelik'in avukatla- n Şevki Lüleci ile Bülent Selçuk da. MlT'ten gelen yazının adli de- lil niteliği taşımadığını öne sürdü- ler. Müdahil avukat Turgırt Kazan ise mahkemenin duyduğu ihtiyaç üzerine sorulan bir soruya devletin en üst düzey istıhbarat örgütünden cevap geldiğini belirterek bu ceva- bın mahkemece değerlendirileceği inanctnda olduğunu söyledi. İpek- çi suikastına kanşan kişilerden bi- ri olan Yalçın Özbey'in yurtdışın- da iken ifadesinin alındığını kay- deden Kazan, bu ifadenın İçişleri Bakanlığı tarafından dönemin baş- bakanına iletildiğmi hatırlattı. Baş- bakana gönderilen \azıda, ifade ko- nusunda ilgili yerlere bilgi verildi- ğinin belirtildiğini anlatan Kazan. ancak ifadenin dava dosyasma gel- mediğini söyledi. Özbey'in bu ifa- desinin davanın aydınlatılması için gerekJi olduğunu kaydeden Kazan, bu nedenle İçişleri Bakanlığı'ndan söz konusu ifadenin istenmesini ta- lep etti. Bu istek üzenne Oral Çelik, "Beni Yalçın Özbey'in söyledikleri ügilendirmez. Sizin karşınızda olan benim ve ben yarguanıyorum. Bu talebin reddedilmesini istiyorum" dedi. Mahkeme heyeti. verilen ara- dan sonra Emniyet Genel Müdür- lüğü istihbarat görevli si Nail Aydın tarafından başka bir dosyada sanık olan Yalçın Özbey'den alınan ifade- nin onaylı bir örneğinin îçişleri Bakanlığı'ndan istenmesine karar vererek duruşmayı erteledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle