Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 ARALIK 1997 ÇARŞAMBA
HABERLER
Öztürk, partinin hem anayasa hem de siyasi partiler yasasma aykırı davrandığını ileri sürmüştü
RP'ye kapatma davası bugünANKAR\ (Cumhumet Bürosu) -Yar-
gıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Sa-
vaş'ın. -laiklikkarşıüeylemlerin odağı ha-
Hııe gekflği'' gerekçesiyle RP'nin kapatıl-
ması istemiyle açtığı da\anın görüşülme-
sine Anayasa Mahkemesi "nde bugün baş-
lanıyor. Anayasa Mahkemesi Başkanı
Yekta Güngör Özden. davaya ılişkın ra-
portörraponmun kendisıne ulaşmastndan
sonraraporu üyelere dağıtmış ve heyeti 10
Aralık'ta toplantıya çağırmıştı.
Anayasa Mahkemesi'nm bugûnkü top-
lantısında "araşOnlması gereken bir konu.
bilgisinebaşvurulması gereken bir kişi ve-
ya loşilcrin olmaması ve üyekrden rapo-
ru incelemek için ek süre istemi gelmeme-
s" durumunda raporun okunmasına baş-
lanacak. Anayasa Mahkemesi"nin 11 ki-
şıden oluşan heyeti. kapatma isteminı gö-
rüşmeye başlayacak Görüşmenin bir haf-
ta ile 10 gün arasında sürmesi bekleniyor.
Raportör \tosufOztürk, hazırladığı ro-
parda. RP'nm hem anayasanın 68 ve 69.
maddelenne hem de Siyasi Partıler Yasa-
sı'nın ilgili maddelenne göre kapanlma-
sı gerektiğı yönünde görûş bildirmışti.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Savaş,
• Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş'ın, Refah Partisi'nin "laiklik
karşıtı eylemlerin odağı haline geldiği" gerekçesiyle kapatılması istemiyle
açtığı davanuı görüşülmesine, Anayasa Mahkemesi'nde bugün başlamyor.
21 Mayıs 1997 günü hazırladığı 18 say-
falık iddıaname ıle RP'nin, anayasanın
68'4 ve 69:6. maddelerine göre kapatıl-
ması istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde
dava açmıştı. Söz konusu maddeler, bir si-
yasi partinin u
laiklik karşıtı eyleınlerin
odağı haline geldiğinin" Anayasa Mahke-
mesi"nce saptanması durumunda kapatıl-
masını öngörüyor.
Anayasa Mahkemesi, RP hakkındaki
iddıanameyı 23 Mayıs'tapartiye tebliğ et-
mişti. Partinin ön savunmasıru vermesi
için tarunan yasal süre 24 Haziran'da dol-
masına karşın, RP'nin ek süre isteminı
görüşen yüksek mahkeme, ön savunma
ıçin 30 gün ek süre daha vermişti. RP de
ön savunmasını 4 Ağustos'ta Anayasa
Mahkemesi 'ne vermişti. Yargıtay Başsav-
cısı Savaş da 6 Ağustos'ta esas hakkmda-
kı savunmasını yüksek mahkemeye ilet-
mış, mahkeme bunu aynı gün RP'ye gön-
dermiştı. RP'nin esas hakkındaki savun-
ması için tanınan bir aylık süre 4 Eylül'de
dolmuştu. RP bunun için de ek süre iste-
minde bulunmuştu. Anayasa Mahkeme-
si, bu istemi de yerinde bularak RP'ye son
savunma ıçin 30 gün ek süre vermişti. RP,
6 Ekım'de esas hakkındaki son savunma-
sını Anayasa Mahkemesi'ne vermişti.
.Anayasa Mahkemesi, Başsavcı Savaş
ile RP Genel Başkanı Necmetân Erba-
kan'ın sözlü açıklamalan için 11 Kasım
tarihinı belirlemişti. Erbakan, Anayasa
Mahkemesi'ne başvurarak Savaş'ın açık-
lamalanndan 15 gün sonra savunma yap-
mak istediğini belirtmiş, ancak bu istem
kabul edilmemişti.
Savaş. 11 Kasrm'da sözlü açıklamala-
nnı tamamlarken ardından Anayasa Mah-
kemesi Heyeti'nin karşısına çıkan Erba-
kan, Savaş'ın açıklamalannı inceledikten
sonra sözlü savunma yapmak için yine 15
gün ek süre ısteminde bulunmuştu. Ana-
yasa Mahkemesi, bu istemi 7 gün olarak
kabul etmış ve Erbakan 18 Kasım'da baş-
layıp 20 Kasım'da tamamladığı sözlü sa-
vunmalarında 11 saat konuşmuştu. Sözlü
açıklamalann deşifresi yapılıp taraflara
tebliğ edildikten sonra davanın açıldığı
günden beri raportörlük yapan Yusuf Öz-
türk, Başsavcı Savaş'ın ve Erbakan'ın
açıklamalannı da değerlendirerek yakla-
şık 450 sayfadan oluşan raporunu tamam-
lamıştı.
YöneticOerin durumu
Anayasa Mahkemesi'nce kapatıldığı
takdirde partinin kapatılmasına söz ve ey-
lemleri ile neden olan ve gerekçeh karar-
da adlan geçen parti yöneticileri ile üye-
lerine 5 yıl süreyle siyaset yasağı gele-
cek. Bu kişiler 5 yıl süreyle bir başka par-
tinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve denet-
çisi olamayacaklar.
Iddıanamede tbrahim HalüÇefik, Ha-
san HüseyinCeylan, ŞevkiYıhnazve Şev-
ket Kazan'm adlan geçiyor. Bu milletve-
killennden üçü RP'den istifa etmelerine
karşm, gerekçeli kararda da adlan geç-
mesi durumunda parlamenterlik görevle-
ri anayasanın 84. maddesi gereğince so-
na erecek. Kazan için de aynı durum söz
konusu.Haklannda çeşitli suçlamalarla
fezleke hazırlanan milletvekilleri. RP'nın
kapatılması durumunda yargı önüne çıka-
caklar. Anayasa Mahkemesi'nin gerekçe-
li karannda RP'nin kapatılmasına neden
olarak gösterilen milletvekillerinın üye-
likleri düşeceği için Erbakan başta olmak
üzere, Çelik, Yılmaz ve Ceylan gibi par-
lamenterler hakkındaki fezlekeler işleme
konacak ve dokunulmazlıklan kalmayan
bu kişiler, haklanndaki suç iddialanyla il-
gili yargı önüne çıkacaklar.
Anayasanın 69. maddesi. kapatılan si-
yasi partilerin bir başka ad altında kuru-
lamayacağını öngörüyor. Ancak RP üye-
si olmayan kişileryeni bir parti kurup, RP
tabanına hitap edebilecekler. "HûDe yo-
luyla" kurulacak yenı parti içm Refah,
şimdilik "Ferah" adını düşünüyor.Parti
tüzel kişiliğine ait mal\r
arlığı Hazine'ye
kalacak. Ancak RP'nin menkul ve gay-
rimenkullerinin bir bölümü Erbakan'ın
üzerinde göründüğü için el konulamaya-
cak.
Erdoğan
konuşmasını
savundu
• tstanbul Haber Senisi -
lstanbul Büyükşehir Beledıye
Başkanı Recep Tayyip
Erdoğan, Siirt'te yaptığı
konuşmada şurle verdiğı
mesajın mıllı mücadele
ruhunu yansıttığını iddia etti.
"Minareler süngü, kubbeler
miğfer, camiler kışlamız"
şiirinın 1967'de yerel bir
gazetede yayımlandığını
belirten Erdoğan. "Bir
konuşmanın ıçinden iki
kelımeyı çekıp alırsanız
istediğiniz gıbi kullanırsınız"
dedi.
Zorlu'nun
yapgılanması
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Anayasa
Mahkemesi, 27 Mayıs 1960
devriminden sonra Yassıada
Mahkemesi'nde yargılanarak
idam edilen eski Dışişleri
Bakanı Fatın Rüşrü
Zorlu'nun yeniden
yargılanması istemiyle kızı
Sevin Zorlu'nun yaptığı
başvuruyu, 'yasal koşullann
oluşmadığı" gerekçesıyle
reddetti. Mahkeme karan
oyçokluğuyla aldı.
Kamu çalışanları
iş bırakacak
• tstanbul Haber Senisi -
Kamu Emekçılen Sendıkalan
Konfederasyonu'nun
(KESK). yüzde 30'luk maaş
zammını protesto etmek için
aldığı iş bırakma eylemine
yann bütün yurtta binlerce
kamu emekçisi katılacak.
Eylem nedenıyle, otoyol ve
köprü gışelennde.
hastanelenn acil servisler
dışındakı bölümlerinde, vergi
dairelerinde, okullarda ve
beledıyelerde hızmet
duracak.
Sultanbeyli'de
soba faciası
• tstanbul Haber Servisi-
Sultanbeylfde, kömür
sobasından sızan gazdan
zehirlenen Kaleli aılesinin 4
çocuğu öldü. Zehirlenen anne
Suna Kaleli ise yoğun bakım
servisinde tedavi altına
alındı.
Çiller'm yemeği
• A>JKAR\ (Cumhurivet
Bürosu)-DYP Genel
Başkanı Tansu Çiller, eskı
Demokrat Parti, Adalet
Partisi ile DYP
milleU'ekillerine verdiği
yemekte 1946 dönemini
diktatörlük yıllan olarak
tanımladı. 1950'nınhalk
zaferi olduğunu, zaptiyeden
jandarmadan güç alan siyaset
anlayışının yıkıldığını
kaydeden Çiller, Türkiye'de
darbe paradoksunun devam
ettiğini savundu
Sınavlara iptal
• ANKARA (Cumhurivet
Bürosu) - Adalet Bakanlığı.
bilgisayar işletmeni ve
operatör olarak alacağı 120
kişi için açılan sınava 8 bın
400 başvuru olunca 14
arahkta yapacağı sınavı iptal
etti. ÖSYM, daha sonra
belirlenecek bir tarihte sınavı
yapacak. 28 arahkta
yapılacağı duyurulan icra
müdür yardımcılığı sınavı da
aynı gerekçelerle iptal edildi.
Bu sınav da belirlenecek bir
tarihte ÖSYM tarafından
gerçekleştirilecek.
Mekteb-i Mülkiye'nin 138. yıh
Mekteb-i Mülkiye'nin 138. kuruluş yıldönümünde bir araya ge-
len 1947 mezunlan hasret giderip anılannı tazelediler. Atatürk
Külriir Merkezi'nde düzenlenen geceye, Mülkiye mezunu olan
İstanbul Valisi Kutlu Aktaş da katılırken 1947 mezunlanndan
25'ine "50. Yü Plaketieri" verildL Her kuşaktan Mülkiyeülerin
Mülkiye Marşı'nı ayakta okuduğu gecede, pek çok mezun göz-
yaşlannı rutamadı. Mülkiyeliler Birliği İstanbul Şube Başkanı
Metin Konca, Mülkiye'nin etkinliğinin ve sav gınhğının sürdüğü-
nü belirttL Ankara Universitesi SBF Dekanı Celal Göle de Mül-
kiye'nin işlevini koruduğunu vurgulayarak "Mülkiyenin amaa
Atatürk'ün laikcumhurivetine bağlı. aydın ve kamu bilinci yük-
sek oğrencikr yetiştirmektir'" dedL (KADERTUĞLA)
Katil zanlısı Ibrahim Doğan'm zimmetten yargılandığı belirlendi
Mectis doktorunun suç UstesikabarıkANKARA (UBA) - Eski
TBMM Başkanı Mustafa
Kalemli döneminde göreve
getirilen Meclis
doktorlanndan tbrahim
Doğan'm ismi. bu kez de
"ammet ve görevi kötüye
kuUanmak" suçlanna kanştı.
Hacettepe Hastanesı'nde
görev yaptığı dönemde sol
görüşlü asteğmen doktor
Necdet Güçlü'yü öldürmekle
suçlanan Doğan'ın, Trafik
Hastanesı Başhekim
Yardımcısı ve Satın Alma
Dairesi Başkanı olduğu
dönemde yolsuzluk yaptığı
iddiasıyla. 10 sanıkla birlikte
Ağır Ceza Mahkemesi" nde
yargılandığı ortaya çıktı.
Geçen yü göreve
getirildiğinde büyük tepki
uyandıran Doğan'm suç listesi
kabanyor. 1990-91 yıllannda
Trafik Hastanesı Başhekim
Yardımcısı ve Satın Alma
Dairesi Başkanı olan
Doğan'ın, bu dönemdeki bazı
faalıyetleriyle ilgili olarak
hakkında dava açıldığı, ancak
dosyasının 6 yıla yakın bir
süre Danıştay'da bekletildiği
belİTİendi. Bu sürenin
Danıştay'a gönderilen bir
dosya için rekor sayılabilecek
bir süre olduğu bildirildi.
Danıştay 2. Dairesi'nin 20
Kasım 1996 tarih ve 1996/
2034 sayılı karan ıle Ankara
Ağır Ceza Mahkemesi'nde
yargılanan Doğan'ın
dosyasında yer alan iddialar
ise şöyle sıralandı:
# Hastanenin onanm
inşaatuu. ihale vapmadan.
sahte fatura kcstigi Maliye
Bakanlığı'nca tespit edilen
Muzaffer Özbek isimH bir
tornacıya vermek. Doğan'ın,
buicraaü ile 1990
rakanüanyla 260 milyon lira
usulsüz gelir elde ettiği,
% Göktuğ Turizm. Taahhüt ve
Ticaret Limitet Şirketi'nden.
ihale yapmadan fahiş fiyatla
satın alınan tıbbi malzemelere
ilişkin olarak sonradan
düzenlenen ihale evraklannı
imzaladıgı,
# Onanm ve tadilat işlerini
herhangi bir resmi evrak
tekemmül ettirmeden Öz-tş
Torna Firmasrna yapörmak
ve konuya ilişkin belgeleri
daha sonra düzenlemeye
çalıştığı" ileri sürülüyor.
Doğan'la aynı davada
yargılanan diğer ısimler ise
dönemin Trafik Hastanesi
Başhekımi Savaş Ağaoğju.
Radyoloji Uzmanı Hamza
Şahin. Hastane Müdürü Arif
Aydın ve yardımcısı Orhan
tnan, Ayniyat Saymanı Fikret
Çağıncı, Ambar ve Depo
Memuru Ömer Kaya, Memur
Zikri Avşar, Hastane Müdür
Yardımcısı Hüseyin Duman ve
Başteknisyen Recep Erdem
olarak dosyada yer aldı.
Refah Partisi
Erbakan
moral
verdi
ANKARA (Cumhurivet
Bürosu)- RP Genel Başka-
nı Necmettin Erbakan, ka-
patma davasıyla ilgili ola-
rak Anayasa Mahkeme-
si'nde bugün başlayacak
görüşmeler öncesinde mil-
letvekillerine moral verdi.
Erbakan, dün yapılan RP
grup toplan*ısının basına
kapalı bölümünde milletve-
killenne "Merak etmevin
parti kapaOlmavacak, yola
devun edeceğiz'' diye sesle-
nirken, toplantının basına
açık bölümünde de "kök-
ten" çözümden söz etti. RP
lideri "Bu demokrastdeğil
âyitro oyunu. Bu işi Al-
lah'ın izniyle kökünden dii-
zdteceğiz'' dedı.
Erbakan, RP grup top-
lantısınm basma kapalı bö-
lümünde kapatma davasına
değindi. Alınan bilgiye gö-
re kapatma karan verilme-
sine yol açacak hukuki da-
yanaklann bulunmadığını
savunan Erbakan, "RP'nin
kapaulmayacağıor savun-
du. Erbakan, Anayasa Mah-
kemesi raportörü YusufÖz-
türk' ün "partinin kapaüV-
ması" yönünde görüş bil-
dirdiği raporuyla ilgili ola-
rak da "Bu raporun layme-
ti harbiyesi yok" değerlen-
dirmesini yaptı.
Erbakan, bir süre önce
başlayan yurt gezilerine de-
vam edeceğıni söyledi. Er-
bakan, bu hafta sonunda ls-
tanbul ve Izmir'e 73"ermil-
letvekilinden oluşan iki ay-
n heyetin gideceğinı ve
köylerine, mahallelerine
kadar bu kentlenn dolaşıla-
cağını kaydetti. Ahnan-
ya'nın Türkiye büyükelçi-
siyle geçen hafta y aptığı gö-
rüşmeye değinen Erbakan.
"Büvükelçi, RP'ye Türk
halkını temsil eden en
önemli kuruluş olarak bak-
üklannı, saygı duyduklan-
nı, demokrasi ve insan hak-
lan konusundaki görüşleri-
mizi takdir ettiklerini ifade
etti" dedi.
SJFIR NOKTASI / ORAL ÇALIŞLAR oral.calıslar(g raksnet.com
Türkiye'de sendikacı olmak
kolay iş değil. Başınıza türlü
dertler gelebilir. Askeri darbe-
lerde hapse atılabilirsiniz, işi-
nizden gücünüzden, ekmeği-
nizden olabilirsiniz. Hele bir de
Güneydoğu'da sendikacı olur-
sanız, işler iyice zorlaşır. Bugün
size Güneydoğu'da sendikacı
olmanın ne anlama geldiğini
açıklayan bir örnekten söz et-
mek istiyorum.
Urfa'da kamu emekçileri bir
süreden beri, uğradıklan baskı-
lan kamuoyuna duyurmaya ça-
lışıyorlar.
Son olarak 7 Arahk'ta Urfa
Valiliği önünde yapmak istedik-
leri kitlesel basın toplantısı en-
gellendi, çeşitli şehirlerden
kendilerine destek vermek
amacıyla gelen arkadaşlan Ur-
fa'ya sokulmadı. 20 sendikacı
ise bir süre gözaltına alındı. Öy-
künün bir de geçmişi vardı.
Kamu Emekçileri Sendikala-
rı Konfederasyonu (KESK)
Şanlıurfa ll Platformu imzalı
açıklamalarında Urfalılar, son
Güneydoğu'da Sendikacı Olmak
aylarda başlanndan gecenleri
şöyle anlatıyorlardı: "Bizler
Şanlıurfa'da çalışan kamu
emekçileriyiz. Yedi yıldan bu
yana gerek Türkiye, gerekse
Şanlıurfa'da gerçekleşen e-
mek cephesinin içinde yer alan
kamu çalışanlanyız...
Çalıştığımız bölgelerde sen-
dikacılıkyapmak, sendikalhak-
lanmızı istemek günün moda
deyimi ile bölücülük sayıldı ve
potansiyel suç/u ilan edildik. Ve
bize yedi yıldır, sizler bu bölge-
de çalışanlann haklannı kom-
yamazsınız, sendikal örgütlü-
lüğü oluşturamazsınız denildi.
Uygulanan anti-demokratik
uygulamalara sessiz kalmamız
istendi. Tek suçumuz bu böl-
gede sendikal faaliyet yürût-
mekti."
KESK'liler, başlanna son dö-
nemde türlü dertler geldiğini,
keyfi olarak gözaltına alındık-
lannı, yöneticilerinin tutuklan-
dığını belirtiyoriar. "Sendika
üye ve yöneticilerimiz gözaltı-
na alınıp, bir gün tutulduktan
sonra SES (Sağlık ve Sosyal
Hizmet Emekçileri Sendikası)
Şube Başkanı ihsan Avcı,
üyeler Deniz Barut, Mesut
Özaydınlı apar-topar hiçbir
hukukigerekçe olmakstzın, po-
lisin tutanaklan doğrultusunda
cezaevine gönderilmiştir. Gö-
zaltına alınan SES yönetimin-
deki bayan arkadaşlanmız be-
kâret kontrolünden geçirilmek
istenmiştir.
Hemen akabinde 12.11.
1997 tarihinde sendikalanmız
Eğitim-Sen ve SES basılmış,
her türlü sendika resmi evrak-
lanna, kitaplanna, para mak-
buzlanna, üyekayıtformlanna,
arşivlerine el konulmuştur.
17.12.1997 tarihinde valiliğin
istemiyle alınan mahkeme ka-
ran doğrultusunda Eğitim-Sen
ve SES şubeleri altı ay süre-
since mühürienmiştir. Neyazık
ki kapatılma gerekçesinde
gösterilen toplatılmış kitap ve
dergiler her gün kitap ve kırta-
siyelerde satılmaktadır."
Şanlıurfalı kamu emekçileri,
toplusözleşme haklannı savun-
mak amacıyla miting yapmak
istemişler, bunadavalilik, "bö-
lücü örgütlehine gelişebilecek
bir eylemi önlemek" gerekçe-
siyle izin vermemiş. Son altı ay
içinde Şanlıurfa kamu emekçi-
lerinin sendikalan, 40'tan fazla
adli ve idari soruşturmaya uğ-
ramış.
•••
Güneydoğu'da sendikacı ol-
mak görüldüğü gibi gerçekten
zor. Türkiye'nin her alanda bü-
yük sıkıntı yaşadığı böyle bir
dönemde, kamu emekçilerine
gösterilen hoşgörüsüzlük, on-
ların faaliyetlerini engelleme
çabalan acaba ne işe yanyor?
Türkiye'yi yönetenler hâlâ me-
muru, çalışanı zapturapt altına
alınması gereken kesimler ola-
rak görerek nereye vaımak is-
tiyoriar? Biryandan Avrupa'nın
kapısına dayanıyor ve bizi ara-
lanna almalannı istiyoruz, öte
yandan yüz binlerce kamu
emekçisinin örgütlenme çaba-
sını tehlike olarak görüyoruz.
Bu çelişmeli duruma bir an ön-
ce son vermek zorundayız.
•••
Türkiye, birçok açıdan Ba-
tı'nın kapısını zorlayacak po-
tansiyele ulaşıyor, önemli biri-
kimlere sahip oluyor ancak
devleti yönetenlerin mantığı, bir
türlü bu potansiyele uygun
oranda geiişmiyor. Yöneticiler
hâlâ 1950'lerin, 1960'lann ka-
fasıyla kamu emekçisini emi-
reri gibi görüyor, onun örgüt-
lenmesinden, hak istemesin-
den korkuya kapılryor.
Şanlıurfalı kamu emekçileri-
ni potansiyel suçlu olarak gör-
mek, bir bakış açtsı. Bu bakış
açısı, Türkiye'ye yön verdikçe,
daha çok sıkıntılar çekeriz.
GLOBAIJ'OIJTİKÜLTÜR
ERGIN YıLD1ZOĞLU
Küpeselleşme Değil,
Küresel Dayamşma
1929 depresyonunu hatııiatacak bir şekilde, küre^
sel etkiler yaratmaya başlayan, bölgesel bir mali-sınai
krizyaşanıyor. Bu krızin yaşandığı bölgede, Kyoto'da.
küresel çevre sorunlarını tartışmak üzere uluslararası
bir toplantı var. Hem ekonomik krizin hem de "çevre
sorunlannın" küresel ve ulusal çözümlerine ilişkin ola-
rak modern zamanlara damgasını vuran şu iki seçe-
neği tartışmak için bundan daha uygun bir an olabilir
mi?
Birinci seçenek sorunlann çözümünü piyasa ilişki-
lerıne bırakmak. Ikincı seçenek ise, bu sorunlardan sı-
kıntı çekenlerin, ortak iradesini harekete geçirecek bir
dayamşma temelinde, somnlan toplumsal bir şekilde
eie alarak çözmeye çabalamak. Tabıi bu sorgulamayı
"küreselleşme sureci" arka planı ile ele alarak yapmak
gerektiğini de unutmadan. Burada kestırme bir cevap
bulmaya kalkmak mümkün değil. Ama tartışmada be-
lirleyicı olan bazı noktaları vurgulayabıliriz sanınm.
Küreselleşme, malların ve sermayenın küresel çap-
ta giderek daha serbestçe dolaşması egilimi temelin-
de ileriiyor. Bu süreç ekonomik faaliyetin, diğer bir de-
ğişle sermaye bırikımınin, farklı iki düzeytere ait iki bo-
yutunun egemenliğini giderek güçlendiriyor. Birindsi
ekonomik faaliyetin coğrafyasına ilişkin. Bu düzlemde
küresel boyut giderek uiusal ekonomileri kendine ta-
bı kılıyor. Sermaye birikıminin öznelen, şirketler gıttik-
çe küresel boyutta etkinlik gösterebılmenin gerekleri-
ne uyum sağlamaya çalışıyorlar. Bu uyum, birleşmek,
ya da başkalannı yutarak büyümek ve mümkün oldu-
ğu kadar ulusal ekonomilerin ve devletlerin getirdiği kı-
sıtlamalardan kurtulmak yoluyla gerçekleşıyor. Ikinci-
si ise ekonomik faaliyetin türüne ilişkin. Bu düzlemde
sermayenin en likıt ve hareketli bıçimlen (mali serma-
ye), üretken sermaye karşısında giderek artan bir güç
kazanıyor. Krediyi kontrol eden, birikmiş ya da gele-
cekte bırikecek servetlerı mülk edinmekte en avantaj-
lı konuma yükseliyor. Her iki düzeyde de oyunun ku-
ralı, kıyasıya bir rekabet içinde en fazla kân yapabil-
mek.
Bu arka planı saptadıktan sonra, şimdı ulusal ve kü-
resel düzeylerde karşı karşıya olduğumuz temel sorun-
lardan bazılanna kısa bir göz atabilirız. Örneğin, top-
lumu oluşturan bıreyler ekonomik faaliyetlerini sürdür-
düklerı sırada, hem kendilerinin hem de çocuklannın
ve ailelerinin sağlık ve eğitım sorunlannın ıstikrarlı bir
şekilde karşılanmasını, sonra da, ekonomik faaliyetle-
rini sürdüremeyecek bir yaşa geldiklerinde, ya da du-
ruma düştüklennde. onurlu bir şekilde yaşamaya de-
vam edebilmelerine olanak sağlayacak güvenliğe sa-
hip olmak isterler.
Toplumda herkesin kendi özel hastanesine, özel
okuluna, öğretmenlerine sahıp olması mümkün değil.
Bu söz konusu, hızmetlerın, kıt kaynaklar birleştirile-
rek ve merkezileştirilerek toplumsal olarak, sağlanma-
sı gerekir. Toplumun çıkarlarını temsil ettiğini ileri sü-
ren devlet elındeki kaynakları öncelikle bu gereksinim-
lerı yerıne getırmekte kullanmalıdır. Gerekli kaynak da,
ancak serveti çok olandan çok, az olandan az miktar-
da alınarak etkın bir şekilde sağlanabilir. Nihayet, top-
lumun büyük çoğunluğu devletin bu ısteğine uygun
olarak işleyebilmesinı sağlamak ıçin karar süreçlerini
ve doğru tercıh yapabılmesi için de, bikjınin dolaşımı-
nı ve üretiminı en etkın bir şekilde, demokratikyöntem-
. jefle ko«trol etmek ıster. Ancak. hem ulusal ekogoqpi
içinde, hem de küresel düzeyde rekabet ortamıha
uyum sağlamak için çabalayan şirketler, üzerierine ek
yük getirecek olan vergıleri vermek istemiyorlar. Bu-
nun en kestırme yolu da vergilere gerekçe oluşturan
toplumsal hizmetlerin özelleştınlerek, bızzat kâr ve re-
kabet sürecinin konusu haline getirilmesidir. Devlet,
elindeki fonları şirketlerin rekabet sürecine uyum sağ-
laması için kullanmalıdır.
Küresel düzlemde önemli sorunlardan, en ilginci,
Kyoto toplantısının da konusu olan küresel ısınma.
Dünyanın iklimi ve eko-sıstemi sanayi artıklannın etki-
sıyle, yavaş ama süreklı bir şekilde bozuluyor, geze-
gen üzerindeki canlı yaşamını tehlıkeye sokuyor. Bu
süreci durdurmanın ve tersme çevırmenin de bir eko-
nomik maliyeti var. Malların ve mali sermayenin ser-
bestçedolaştığı küresel rekabet ortamındaşirketler, et-
kileri ilerde pek de belli olmayan bir zamanda ortaya
çıkacak bir şey için bu günden, kaynak ayırmak, üre-
tim maliyetlerini yükseltmek, böylece rekabet güçleri-
ni ve kârlannı azattmak istemiyorlar.
Küreselleşme bir taraftan gittıkçe güçlenen ve mali
kaynaklan kontrol eden dev şirketler oluşturuyor. Üs-
telik bu şirketler, bilgınin üretimini ve dolaşımını kont-
rol eden dev medya tekelleri tarafından destekleniyor.
Diğer taraftan kaynaklann demokratik kontrolüne ko-
nu olacak devletler küreselleşme sürecine tabi oluyor-
lar, kaynaklar üzenndeki kontrolünü giderek kaybedi-
yorlar.
Toplumsal gereksınimlerin sağlanmasını, gezege-
nin geleceğini garanti altına almak için bu fasit daire-
nın kınlması gerekir. Le Monde Diplomatique'ın ara-
lık sayısında, Ignacio Ramonet "Piyasalan silahsız-
landınn" dıyordu ve ekliyordu: sendikalarla, toplumsal,
kültürel ve ekolojık amaçlı kurumlarla bir işbirliği için-
de, küresel bir dayamşma mşa etmek ve bu yolla hü-
kümetlerı baskı altına almak ve zorlamak gerekiyor.
TBMM
Başkanlık divanmda
kadrolaşma tartışıldı
ANK\R\ (Cumhuri-
yet Bürosu) - "Eş dost"
kadrolaşmasının tartışıl-
dığı TBMM Başkanlık
Divanf nda. bunlan de-
şifre eden basın mensup-
lanna karşı "vaptınm"
da gündeme getirildı.
Meclis'in KJT görüntü-
sünden kurtanlması için
"MecUs tazminatı'* uy-
gulamasının kaldınlma-
sı önerisinin de ele alın-
dığı toplantıda, bazı üye-
ler milletvekillennin
"abarülı" sağlık harca-
malanna karşı önlem
alrnmasını istediler.
TBMM Başkanlık Di-
vanı'nm dünkü toplantı-
sına Meclis Başkanı Hik-
met Çetin katılamadığı
için somut karar alın-
mazken cuma günü kad-
rolaşma konusunda yeni
kararlar alınması için ye-
niden toplanılması be-
nimsendi. Alınan bilgiye
göre toplantıda, Meclis
kadrolanna CHP'li TB-
MM Idare Amiri Önder
Kırh \e DYP'li kâtip üye
Haluk Yıldız. basının.
milletvekillerini ve Mec-
lis'i küçük düşürücü ya-
ymlaryaptığmı ileri süre-
rek Meclis kulislerinin
gazetecılere kapatılması
önerisini getirdiler. An-
cak, dıvanın diğer üyele-
ri "Önce kapatıp. sonra
açmak zorunda katarsak
bu daha kötü olur" ge-
rekçesiyle öneriye karşı
çıktılar. Kırh, basma yö-
nelik bazı kısıtlamalar
getirihnesi için yönetme-
lik değişikliği üzerinde
çalıştığını bildirdı. Top-
lantıda aynca Meclis'in
KİT görüntüsünden kur-
tanlması için yeni düzen-
leme yapıhnası gündeme
geldi. Bu çerçevede
Meclis personeline öde-
nen "tazminat uygula-
masının kaldınlroası"
göriişü benimsenirken
Kırh, "Selçuk Parsa-
dan'uı'dolandırdım' de-
diği Çiller'in özel kalem
müdürü Akın Istanbullu
bile Meclis personeli. Bu
nasıl iş" dedi.