08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 ARALIK 1997 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER însan Hakları İçin Halkın Eğitimi... Prof. Dr. CEVAT GERAY Türkiye 'de insan hakları ve demokra- si eğitiminin öncüsü öğreımenim Prof. Bahri SAVCI'nın anısına. • • nümüzdekj yıl, İnsan Hak- O lan Evrensel Demeci'nin Birleşmiş Milletler Kuru- lu'nca 10 Aralık I948"de benimsenişmin 50. yılı ola- rak kutlanacak. Bu. tüm in- sanlık için olduğu gibi Türkiye için de insan haklannın durumunu gözden ge- çirmek konusunda çok önemli bir firsat- tsr. Demecin 49. yıldönümünde insan haklanyla çok yakından ilişkili olan de- mokrasi konusunda halkın eğitimine iliş- kin görüşlerimizi açıklamak istiyorum. Bu yazıyı kaleme aldıktan sonra üniver- sitelerimizdeki halkeğitimi bölümlerine öğrenci ahnmayacağını öğrendim. Bu- nun nedenini anlamakta yazımin okuyu- culanma yardımcı olabileceğini düşüne- rek değerlendirmeyi onlarabırakjyorum. Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu güncel sorunlann başında ve odağında demokratikkşme. daha doğrusu demok- ratikleşememe gelmektedir. Çok partili yaşama geçtiğimizden bu yana yaklaşık yanm yûzyıl geçti. "Demokrasi bütün kurum ve kuraHarryla işleyecek1 " söyle- mini tûm partilerden politikacılar. ağız- lanndan düşürmüyorlar. tşbaşına geldik- lerinde, hükümetin "demokratikleşnıe paketi vaat etroesi"ne karşın demokrası- miz, daha doğrusu. toplumumuz ciddi bir siyasal bunahm geçirmektedir. Ortalama on yılda bir parlamenter ya- şam. özünde demokrasi. askerin yöneti- me el koymasıyla kesintilere uğramakla büyük yaralar almıştır. 1980 darbesinden bu yana l 9 yıl geçmesine karşın herhan- gi bir "askeri müdahale* yapılmamışsa da, 12 Eylül'ün anayasasıyla, yasaiany- la, tüze ve insanhkdışı işkence ve benze- ri uygulamalanyla toplum suskunlaştıni- mış. siyasete yabancılaştınlmış. örgüt- süzleştirilmiştir. Düşüncenın, kitabın ya- saklandığı bir topluma dönüştük. Bu ya- zımın amacı 12 Eylül'ün getirdiklerini. Mersin Üniversitesi Öğretim Üyesi götürdükkrim sorgulamak olmadığuı- dan. burada 12 Eylül'ün yalnızca demok- ratik düzeni askıya almakla yetinmediği- ni, aynı zamanda çağdaş demokrasinin yeniden kurulmasını, gelişmesini, yaşa- masmı, kısacası demokratikleşrneyi en- gelleyici bir anayasal ve tüzel ortamı ya- rattığını \nrgulamakla yetiniyoruz. Temel insan hak \ e özgürlüklerini yok etmesi. siyaset yasaklanyla bireylerin si- yasal süreçlere örgütlü biçimde katılımı- nı kösteklemesi yüzünden 12 Eylül top- lumun siyasallaşmasını önlemiştir. Ayn- ca, bilimi ve insan usunu öne çıkaracak yerde. din dersleri zorunlu duruma geti- rilmiş, dine dayalı öğretim yapan okul ve kurslar özendirilmiş, bu öğretimden ge- çenlerin devlet yönetiminde etkin ko- numlara yerleştirilmesi sağlanmıştır. Kı- sacası "Atatürk diye diye..r Atatürk ilke- lerinin özü boşaltılmış, O'nun kurduğu ekin (kültür), sanat ve bilim kurumlan kapatılarak devlet dairesine dönüştürül- müş, hatta O'nun ölüme bağlı istencini yansıtan "TOsiyeti" bile değiştirilerek tü- ze dışına çıkılmıştır. Böylece. "anarşiyi bastrnna" bahanesiyle demokratik düze- ne son veren 12 Eylül askeri yönetimi. sağcı, demokrasiye karşı akımlan palaz- landırmış, onlara iktidar yolunu açmıştır. Tüzeye aykın bu tutumlar demokratik- leşmeyi engellemekle kalmamış, aynı za- manda, onulmaz toplumsal yaralar aç- mıştır. Bencillik, bireycilik. çıkarcılık hoşgörülür duruma sokulmuş, "kısayj*- danköşedönmecüik"'özendirilmiştir. Üs- telik, bu işlere hiç bulaşmaması gereken- ler. özellikle politikacılar. büyük bir umursamazlıkla toplumun kirlenmesinin eşi görülmemiş örneklerini vermişlerdir. Susurluk'taki kaza ile ortaya çıkan ger- çekler pek çok faili bulunmayan ya da bulunmak istenmeyen cinayetlerin hangi çetelerce işlendiğini, bu çetelerin devle- tin bürokratlanyla, siyaset adamlanyla işbirliği yaptıklannı. korunduklannı top- lumun gözü önüne sermiştir. Buna karşın. Susurluk dosyasıyla birlikte öbür dosya- lann da örtbas edılmek istendiği görüşü kamuovunda yaygınlaşmıştır. Yurttaşla- nn, temiz ve aydınlık toplum özlemleri- ni, istemlerini ortaya koymak için giriş- kenliği ele almaya, olup bitenlerle ilgili bilgi edinme haklanrta sahip çıkmaya başlamış olmasının bu konuda siyasal bi- linçlenmeye yol açtığı da önemli bir ge- lişmedir.Geniş emekçi kitlesi ve aydınlar siyasetin dışında nıtulmuştur. Politika, ki- mi akademik, yönetsel, sanatsal konum- lan belli kişiler dışında. yalnızca parası- na güvenen ya da para çevrelerine yasla- nan kişilerin mesleği durumuna girmiş- tir. Politika. hem yalnızca varsılların ya da kuklalannın yapabileceği bir uğraş duru- muna indirgenmiş hem de bir varsıllaşma' aracına dönüşmüştür. Tüm burüar toplum katlannda demok- rasiye olan güveni sarsınıştır. Kitlelerin köktendinci akımlardan "medet umar" duruma düşürülmesinde siyasal ve top- lumsal kirlenmenın yarattığı bu "çörûm- sûzlük''ün büyük payı vardır. Yaşanılmakta olan bunalımdan çıkıl- ması için bu ülkeyi sevenlerin, demokra- siye inanç besleyenlerin el ele vermeleri gereği açıktır. Her kuşaktan yurttaşlan- mızın demokrasinin erdemlerini kavra- malanna. yaşamlanna geçirmelerine, ona sahip çıkmalanna yarayışlı demokrasi kültürünün ve geleneğinin oluşmasına el- verişli ortamı yaratmalan zorurüudur. Bu sağlanmadıkça. Cumhuriyet'in laik, de- mokratik. toplumsal tüze devleti olma ni- teliğinı yıtirmesi önlenemez. Meclis çatısı altında dokunulmazlık zırhından yararlanarak dine dayalı "adB düzen" savunucusu bir partinin genel başkanı, "Biz. iktidara kanla da gelebü- riz ama bunu istemiyoruz" diyebilme cü- retini gösterebilmektedir. Demokrasinin nimetlerinden yararlanarak demokrasiye karşı güçlerin işbaşına gelmesine demok- ratik düzenin izin vermemesi gerekir. Bu- nun önlenmesi silahla olmaz. Demokra- sinin tek güvencesi, demokrasiye inanç- h yurttaşlamı bilinçli, örgütlü, duyarlı davranmalanna, eylem koymalanna, ge- reken tepkileri göstermelerine bağlıdır. Demokrasi için halkın eğitimi: "Tepki- sn tophınT durumuna getirilmiş olması karşısında, anakentlenmizde şeriat düze- ni uygulama ve provalan karşısında ya- sal yollardan gösterilen tepkiler, karşı çı- kışlar çok anlamhdır. Böylesi bir bilinç- lilik. duyarlılık demokrasi geleneğinin ve kültürünün gelişmesine yol açacaktır. Yurttaşlann böylesi bir katılımcı ve ço- ğulcu demokrasi kültürünü benimseme- si, özümsemesi demokrasinin hem yeni- den canlandınlmasıru hem de gelişip ko- runmasının "olmazsa olmaz kuşulu" ol- dugu unutulmamalıdır. Ülkemizin eğitim dizgesi, demokrasi kültürünü. geleneğini yurttaşlara kazan- dırmak yerine, tam tersini yapmaktadır. Her yıl yüz binlerce genci dine dayalı eği- ümden geçirip "şeriat özlemiyle" dolu olarak topluma katan bir eğitim dizge- sinden demokrasiye inançlı, duyarlı ve bilinçli insanlaryetiştirmesi beklenemez. Eğitim dizgesinde, okullarda ve bakanlı- ğın her basamağındaki yöneticilerin böy- leleri arasından seçilip atandığını bilme- yen yoktur. Bugün de, 8 yıllık kesintisiz eğitimi uygulamaya çalışan Milli Eğitim Bakanlığı'nda ve illerde, ilçelerde, okul- larda bu yöneticilerin büyük çoğunluğu işbaşındadır. Üç genel müdürün görev- den alınması üzerine o günün Milli Eği- tim Bakanı 'na karşı yüze yakın milletve- kilinin (çoğu o günkü iktidann bir kana- dından) bir çırpıda imza toplaması, bu görüşlerin Meclis"te de ne denli yaygın bulunduğunun ayn bir göstergesidir.So- run çok değişik etmenlerden kaynaklan- maklabirlikte, baştapolitikacılann, Mec- lis'teki üyelerin, aydınlann, laikcumhu- riyete ve demokrasiye inançlı herkesin bu "aymaaijk''tan kurtulmalan, üzerine düşenleri yapmalan zorunludur. Demokrasi için eğitimin, >itlnızca yeti- şen kuşaklara veriunesi bugünkü hedi ve olağanüstüduruma bir çözüm getiremez. Gerçekte,demokrasi eğitimine en çok ge- reksinimi olanlar yetişkinlerdir. Toplum- sal ve siyasal yaşama çcşjtii biçimlerde, dûzej lerde kaolan. seçmen, anababa, po- litikacı, kamu göre\ Ksi, yerel yönetici, ga- zeteci. yazar, sanat ve bilim adanu olarak rolleryüklenerek shusal karar verme sû- reçlerine etkide ve katkıda buhınan tüm yetişkinlere demokrasi kültürünü. değer- İerini \edavTanışlannıedindirme\i anıaç- la>an demokrasi \e si\asalla.şnıa eğitimi- ne, gençterden,çocuklardan dahaçokge- reksinirnleri \ardir. Böyle olmasavdı, de- mokrasininbu denliçıkmazaginmesisöz- konusu otamazdı. Demokrasi. örgün öğ- retimde şu ya da bu biçimde. ders konu- su olarak bugün de ışleniyor. Ancak, ve- rilen eğitimin özü ve içeriği çok önemli- dir. Oysa verilen eğitimin amaca uygun olduğu söylenemez. Çocuk ne ailede ne de okulda demokrasiyi yaşayabilmekte- dir? Demokrasi. ancak yaşayarak, uygu- tayarak öğrenilebilir. Toplumsal yaşamın her kesiminde ve her kurumunda, öme- ğin aile, okul, demek, sendika, koopera- tif, spor kulübü vb. kuruluşlarda, adlan- nın başında demokrat ya da demokrasi sözcüğü olsun olmasm tüm partilerde, demokrasinin yaşanmadığına ilişkin göz- lemler bu görüşümüzü doğrular nitelik- tedir. Bu konuda öncelikle yanıtlanması gereken sonılar var. lşte birkaçı: Ülkede egemen olan siyasal iktidarlann ne denli gerçekten demokrasiyi benimsedikleri, istedikleri sorusu öncelikle yanıtlanma- lıdır. Egemen olanlar ne ölçüde, demok- rasi, yurttaşlık ve katılımcılık bilincine, duyarhlığına sahip demokrasinin bekçi- si olabilecek yurttaşlann yetişmesinı is- tiyorlar? Ne ölçüde temel hak ve özgür- lüklerine, demokrasiye sahip çıkabilecek. haklannı arayacak, demokrasi uğruna öz- veride bulunabilecek insanlann yetişme- sinden yanadırlar? Daha çok çıkar ve sermaye çevreleri- ne dayanan iktidarlar, yurttaşlann sınıf- sal çıİcarlannı korumak için girişimlerde bulunma. örgütlenme, hak savaşımı ver- me yetenek ve yetkinliğini edinmesini hoşgörebilecekler mı? iktidarlann bora- zanı durumundaki radyo ve tele\izyon kanallannın yansız, çokseslilik, demok- rasi kültürünü yaygınlaştıracak kitlesel eğitim yaymlanna izin verebilecek mi- dir? Neredeyse tümü büyük sermayenin ve dinci kuruluşlann denetiminde olan kitle iletişim araçlannın eğitim işlevleri- ni yerine getirmeleri konusunda herhan- gi bir yasal düzenleme yapabilirler mi? İnsan Hakları Emperyalizmi RAHMİ K U M A Ş Hukukçu, B.\l Türk Dernegı Ashaşkam A merika Bırleşik Dev letleri"nden Avru- pa Birliği de\ letlerine, daha da kötüsü "sov ayınmı" politikasından daha ye- ni kurtulan Güney Afrika Cumhuriye- ti'ne dek bir sürü devlet. Türkiye'yi insan haklan sorunu nedeniyle olum- suz gösterme yanşı ıçindedırler. İnsan haklan sorunu- nu temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp kullanan Avrupa Par- lamentosu. Yunan ve Ermeni lobicilen ile Künse\'er- lerin (Kürt sempatizanlan) etkisiyle Türkiye'ye aynl- mış olan 60 mılyon dolarlık yardtmı iki ay>önce askı- ya aldı. Dahaönce de. yıne A\Tupa Parlamentosu'nun karan ile Türkıye'ye gümrük birliği anlaşması içinde yapılması öngörülen 375 milyon ECL'luk bağış yar- dımını askıya almıştı. Bir ülkede zenginlik-yoksulluk uçurumu varsa. bölgeler arasında korkunç eşitsizlik görülüyorsa. o ülkede %80'in üzerinde enflasyon sü- rüyorsa, ekonomi faiz yükü altında eziliyorsa, bu ül- keye yapılacak ilk davranış, o ülkenin vanmakta olan ekonomisini soğutmaktır. Avrupa ise tam tersine ül- kenin bu yangınına, birde başka yangınlar ekleme tut- kusuyla kıvranarak güzel kavramlann arkasmda ken- dini saklıyor. 1776'da 6 Amerikan eyaletinin kabul ettiği ABD Bağımsızlık Bildirisi ve onun ardından 1789'da kabul edilen Fransız İnsan Haklan Bildirisi uzun süre yer- yüzünü etkilemiştir. Nitekim Türkler de. 1839 Gülha- ne Hattı Hümayunu, 1856 tslahat Fermanı \e Meşru- tiyet girişimleri ile insan haklan düzleminde görün- müşlerdir. Çağdaş Türkiye'nin kurucusu Atatürk"ün yaptığı 1924 Anayasasf na "Kamu özgürlüklerî" di- ye bir bölüm konmuştur. 1961 Anayasası yapılırken klasik hak ve özgürlüklerin yetersizliği görülerek top- lumsal haklara da tam olarak yer verilmiştir. En ileri boyurta gerçekleşmesi öngörülen özgürlükler gerçek- çi birtemele oturtulmuştur. Güvenceli özgürlük ölçü- tü ile toplumsal ve ekonomik haklar çagdaş özgürlük anlayışma getirilmiştir. Ancak 1982 Anayasası yasak- çı bir ölçüyü içinde banndırmakla ülkemiz üzerinde bir gölge oluşHırmuştur. Özellikle"bu anayasanııi dü- şünce özgürlüğünü sınırlayan 26. 27, 28. maâ&leri ile Türk Ceza Yasasf nın 159,311,312 ve Terörle Sa- vaşım Yasası'nın 8. maddesinin değiştirilmesi için Ba- kanlar Kurulumuzun çahştığı haberi bizleri sevindir- miştir. Üstelik T.C. hükümetinin, işkence yapanm yü- zünden devletin ödediği tazminatı işkenceciye ödet- me karannı almaya çalışması, bizlen iyimser kılmış- tır. Türkiye, yeryüzünün en geniş ve uzun yaşamh ba- nş örgütü olan Birleşmiş Uluslar'ın kuruluşuna katıl- mış ve bu kuruluşun tüm insanhğa duyurduğu İnsan Haklan EvTensel Bildirisi'ni benimseyerek yaşama geçirmiştir. Bilindiği gibi BM Ekonomik ve Sosyal Konseyi, ABD başkanlanndan Rooseveh'in eşininbaş- kanhğında bir insan haklan yarkurulu (komisyonu) oluşturmuşrur. Bu kurul iki yıla yakın bir süre çalışa- rak insan haklannı saptayıp güvenceye almaya çalış- mıştır. lOAralık 1948 günü Paris'te toplanan BM Ge- nel Kurulu'nda kabul edilen bu bildirge, tüm insanla- nn temel haklannı saptamıştır. Türkiye. bu bildirge doğrultusunda yapılan uluslararası başka sözleşmele- re de katılmıştir. Demokrasiye. yani bir anlamda çok partili siyasal yaşama geçiş bu gelişmelerin sonunda olmuştur. Ama ne zaman ki Türkiye, 1974 yılında, uluslararası hukuk- tan doğan hakkını kullanarak Kıbns'a çıkmıştır, o za- man Türkiye insan haklannı çigner durumda gösteril- miştir. Oysa Kıbns'ta Türkiye'nin elde ettiği başan "banş"'m zaferidir. Oradabanş vardıro zamandanbu yana. Ama Rumlar 1974 Eylülü'nde tnsan Haklan K.onıisyonu'na başvurarak KJbns'taTürk askerlen ve sivıllerini insan haklannı çiğnemekle suçlamışlardı. tngilizlerde Rumlan dçstekleyerek, Kuzey lÂ&SğlÇk. tutuklulara işkence yapmış olmakla suçlandıklanıu unutmuşlardı. Ne zaman ki trlanda Curnhuriyeti ko- nuyu Avrupa Konseyi'ne (1977) getirdi, Ingilizler as- kerlerinin işkence yapmayacaklan sözünü verdiler. Demek daha önce yapmışlardı. 1215 Büyük Özgür- lük Bildirisi, 1628 Haklar Dilekçesi, 1679 Haksız Tu- tuklanmama Yasası, 1689 Haklar Yasası, 1701 Otur- ma Hakkı Yasası geçmişinde parlayan lngiltere, en azından Kuzey lrlanda'da sabıkahdır. Saint-Barthe- lemy toplukınmı utancını hiç silemeyecek olan Fran- sa, Hitler utancını sonsuza dek alnında taşımak zo- runda olan Almanya da insan haklan alanında tam sa- bıkahdırlar. Açıkçası, geçmişinde sabıkası olmayan devlet yok gibidir. Bizi de kendilerine benzetmek için 1915 Ermeni Göçü'nü devletin yaptırdığmı yineleyip durmaktandakaçınmamaktadırlar. Hele ABD'nin Kı- zılderilileri öldürme utancını ABD unutmamalıdır. Türkiye'de tutuklulara kötü işlem yapıldığını söy- leyen ABD'ye bakıyoruz: Başkan Clinton'ın eşi Hfl- tary'nin ortaklanndan Susan MCDougal, Vı/"hitewater yolsuzluğu sanıklanndan (ya da kahramanlanndan) biri olarak yargı önüne getirilirken ellerinden, ayakla- nndan yetmezmiş gibi belinden de zincirlenmiştir. Bizde böyle bir örnek görülse tüm Batı. Türkiye'yi suçlama İcorosu oluşturmuş olurdu. Açıkçası. bugünlerde herkes insan haklannın ko- runması sorunu ile ilgili. Bu sevinilecek bir görüntü. Ama "ele talkuı verirken, salkım yurulursa" inandın- cı olunmaz. Yargılanan kişilere gözaltına alınırken ya da WtvAluvk#n ıjkenceyajftlması ınsanlıkdışvteisor-. kunçlujctur. Türkiye* işkpjçenin en küçük izüu..bile .asrnakbnurunuyaşamayfchakkazanmıştır.Nasıl 1977 yılında ABD Başkanı Jimmy Carter'ın insan haklan uğrunda açtığı savaşım. ABD'nin Latin Amerikalılar ile ilişkilerinin bozulmasına yol açnuşsa şimdi de Av- rupa'nın bize açtığı savaşım ilişkilerimizi bozacaktır. Latin Amerikalılar. Carter'ın tutumunu içişlerine ka- nşma olarak algılayıp 'insan haklan emperyalizmi' diye nitelemişlerdir. Bu bakımdan insan haklanna say- gı gösterilmesini sağlamak için tutulan yol, ters sonuç verebilir. Kaldı ki, yukandaki çözümlemeden de an- laşılacağı üzere insan haklan konusundaki anlayışlar birbirine benzememektedir. Türkiye'nin, sancılı güneydoğu bölgesi nedeniyle insan haklannı çiğneyen durumda gösterilmesi de iyı niyetli bir durum değildir, Ispanya Bask'ta, İngiltere Kuzey trlanda'da. Fransa Korsika'da, Rusya, Çeçenis- tan ve başka yörelerde, Yunanistan Ban-Trakya'da... insan haklanna çok mu saygıh oluyorlar? Kaldı ki, Türkiye'nin koşullan ile Avmpa'nm koşullan bir de- ğil ki... Biz eksiklerimizi aşacağız. Bosch buzdolabınız hayırlı olsun.(Bu koşullarla, Bosch buzdolabı sahibi olmayan kalmayacak.) Eskifırımmzı, buzdolabmızı, çamaşır makinenizi veya bulaşık makinenizi evinizden alıp 10 milyon TL'ye sayıyoruz. Bosch buzdolabmızı (dilerseniz çamaşır makinesi veya bulaşık makinenizi) çok uygun taksit koşullarıyla evinize tesiim ediyoruz. ESKİ MAKİNELERINI GETIRENIER PESIN FIYAT" VE "PESINAT"TA 10.000.000 TL ÖDEMEYECEKLER Peşin Fiyat 1.SEÇENEK 2.SEÇENEK 3. SEÇENEK Peşinat + 4 Taksit Toplam Fiyat Peşinat + 8 Taksit Toplam Fiyat Peşinat + 12 Taksit Toplam Fiyat Sogutuculat KSG3201 TsKKap, KSG3401 Te«Kapr KSG4101 TeKKap. KSG4401 TekKapt KSV3001 O-tKap, KSV 3501 ÇnKap KSV4301 ÇrtKaa KSU 3431 No-Frost C-H Kapı KSU 4201 No-Frost Cıfi Kap KSU 4221 No-Frost Ç41 Kap< KSU 4231 No-Frost Pft Ka» KGE 3501 Comb, KGV 3604 comb, KKE3495 CoT,bı KGU 4101 No-Frosl Combı KKU 3301 NoF-osi Combı KGU 6651 No c t)s! Gardırop Tıpı 69.940.000 73.830.000 84.150.000 91 370.000 118.230.000 119.340.000 123.670.000 142.090.000 149.590.000 159.850 000 159.850.000 180 680.000 151 530.000 259 200.000 193 380.000 u _21_7.020.000 416.820.000 15 180.000 1 6 030.000 18.300.000 19 890.000 25.800.000 26.040.000 26.990.000 31.040.000 32.690.000 34.950 000 34.950.000 39.530.000 33.120.000 56.790.000 L 42.320.000 47.520.000 91.450.000 75.900.000 80 1 50.000 91.500.000 ^g^so.ooo 1 29.000.000 130.200 000 134.950.000 155.200.000 163.450 000 174.750.000 174.750.000 197.650.000 165.600.000 283.950.000 211.600 000 237.600 000 457.250.000 9.670.000 10.220.000 11 690.000 12 720.000 16.560.000 16.710.000 1 7.330.000 1 9.960.000 21.030 000 22.500 000 22.500.000 25.470.000 21 310.000 36 670.000 27.280.000 30.650.000 59.170.000 87.030.000 91.980.000 105.210.000 114.480.000 149.040.000 150.390.000 155.970.000 1 79.640.000 189.270.000 202.500.000 202.500.000 229 230.000 191.790.000 330 030.000 245.520.000 ^275.850.000 532.530 000 7.570.000 8.010.000 9.180.000 10.000 000 13.050.000 13.180.000 13.670.000 15.760.000 16 610.000 17 770.000 17 770.000 20 140 000 16.830.000 29.050 000 21.580,000 24.260.000 46.930.000 98.410 000 104.130.000 119.340.000 130.000 000 169.650.000 171 340.000 177.710.000 204 880.000 215.930.000 231.010.000 231.010 000 261.820 000 218.790.000 377.650.000^ 280.540.000 315.380.000 610.090 000 Eski makrnetennı g&tiwnter, peşinatı 10.000.000 TL nin attmda olan bir ûrûn sftm aldıktannda, 10.000.000 TL He ptfinst *n*ndaki tark Hk senettefinden fluşüfec#*tir. C?ğ Î - . — - -y •fi'ıeT beyaı eş/a'a'") ç&h$ıf Ou'u^ön o'mas ge'skmekie-ö ' W>n "•txte''e' k&'vpsnya AS'ötf v ukartdaKi ij r u n /e'f •s^ı s'*a .'urf Boscn ufynertnde değ-şık a/ar'at'aria t&mpanf* su'^B'fiear ^'/a^'afs KOViahı'dır KDV v° oığeı ye-g-*.*e-öe*ı aeğ'S'^hk ttyattara yansftiaeaKi r ^anpanyarr.z 15 Î2 199? tar to-öe soaa erece**' Per»*ende sar,ş '•yatından oeş/"Sf OuşutdLKter sorrs 4 taksîte %"* €. 8 'avsne 3fc6 7. T2 taüs tte 'k:'7 5 oranmda a>ıı* bas>t İaız uyguıan-rttşut Fyat1ar,n\z Turk u^ası'dr Vade farklan a^nte 1 3 p asr->da fıy&ı yuvsrlamafar neöenyie ± ^ 0 5 d&ğ$ehıiır Bu bampanya fiSG Grunbsrg B.v A<etten nC8 ret AS fCema/ Sa^,r Sokak 26/28 MeodryeKöf-tsiantHJİİ tarahndan duzen*n^,s*' Uunle^m z BOSCH Yethlı Safo'an terafinian tesJm sdıtççekttr Sarayı vt Vcarel Bakannğ, nca 25 05 199* Ü,lar edıfen teblığe uyçun0W Üfünlertmtz BtOk iMkÜtrİBn İh »tntfİHİir. B O S C H G 9 B TLrk * 6 ' riırw BOSCH En doğru seçim PENCERE Ozakman'ın Kitabı «> Turgut Ozakman'ın yaklaşık sekizyüz sayfalık ki- tabı, birkaç gündür elimden düşmüyor. Kitabın adı: "Vahidettin, M. Kemal ve Milli Müca- dele" (Bilgi Yayınevi). Okurken çeşitli duygulara kapılıyorum; Özakman bu yapıta emek vermiş, ama değerii bir yazann iler- tutar yeri olmayan "iddialar'\n kofluğunu kanıtla- mak için zamanını harcamasındaki dramı da du- yumsamadan geçemedim. Özakman bir hizmeti özveriyle yapmış; öncelikle Atatürkçü Düşünce Demeği, Çağdaş Yaşamı Des- tekleme Demeği, Halkevleri gibi kuruluşlann bu ki- tabı tüm şubelerinde bulundurmaları, birlikte okuma toplantılan düzenlemeleri ve üzerinde tartışmalan- nın çok yarariı olacağına inanıyorum. Türkiye'de esen geçici "yalap rüzgân"na karşı gerçekliğin savunulması için, Ozakman'ın kitabı, derli toplu bir kaynak işlevini görüyor. • Kitabın gerekçesini yazar girişte açıklıyor "Uzun zamandan beri Vahidettin, M. Kemal ve Kurtuluş Savaşı hakkında, bazı kitap, gazete ve der- gilerie televizyon kanallannda, resmi tarihe de res- mi tarih dışındaki pek çok esere de ters düşen ye- ni iddialar, görüşler ileri sürülüyor, yorumlar yapılı- yor. Bazıları kısaca şöyle: • M. Kemal'in Çanakkale'deki rolü küçüktür. • Suriye Cephesi'nde M. Kemal'in ihaneti yüzün- den yenildik. • Yunanlılar, M. Kemal'in tavsiyesi üzerine izmir'e çıkartılmıştır. • Vahidettin, Damat Ferit, Ali Kemal vb. hain cte- ğildirier. • M. Kemal'i Anadolu'ya Milli Mücadele'yi baş- latması için Vahidettin göndermiş, ayrıca bol para ve b/rde hatt-ı hümayun (padişah buyruğu) vermiş- tir. • Kurtuluş Savaşı antiemperyalisi bir savaş de- ğildir, bir Kurtuluş Savaşı da değildir, hatta 'son tah- lilde.. Kürdistan'ın bir bölümünün ilhakıdır' • Kurtuluş Savaşı bir Türk - Yunan savaşıdır, abar- tıldığı kadar da önemli değildir. • 1.ve2. Inönü Savaşlan masa başında uydurul- muş zaferierdir. • Büyük Taamız'da Yunanlılar imha edilememiş, denize dökü/ememış, kaçmalanna göz yumulmuş- tur. • M. Kemal Ingiliz ajanıdır. Ve başkalan... Bu iddialar doğru mu, değil mi?" l • Özakman resmi tarihi şöyle tanımlıyor "Okunma- sızorunlu, ana çizgilerden oluşan, pedagojik amaç- lı, yönlendirici ilk ve ortaöğretim ders kitaplan..." "Kurtuluş Savaşı, Atatürk ve Türk devrimine iliş- kin resmi, özel, Türkçeyadayabancıeser/er"intop- lamı 1995'te 10.000'i geçiyor; kaynaklar değerien- dirildiği zaman, bunların yüzde 1.3'ü resmi, yüzde 98.7'si özel... "Resmi tarih" dışında yerii ve yabancı dilde yayım- lanmış yapıtlar meydandadır; belgeler ve arşivler araştırmacılara açıktır. Olayın dış boyutu belki daha da önemli; Avrupa'da ve Amerika'da "Anadolu Ih- tilali"r\e »hşkin çahşmalar için bütün JjeigeierbflirS!' adamterfnın emrindedfr; ama bi2dfe "resmi tarih'"Q~ karşı sözde Çikışlar, medya şamatası üzerinedir. - • Turgut Özakman kitabında gerçekleri açıklıyor, ya- lanlan sergiliyor. Kimlerin yalanlan bunlar?.. Yeni mandacı, Kürtçü ve şeriatçı ittifakı, Mustafa Kemal'e karşrt siyasal savaşımıyürütüyor, "Atatürk'ü yıkmak" stratejisi uy- gulanıyor; olayın tarihçilikle marihçilikle ilgisi yok; amaçlı, belirli, açık seçik bir politika kavgasının yan- daşlan desteksiz atıyorlar. Özakman yalanlan yalanlıyor. Yalancılann yanağında bir okkalı tokadın beş par- mağının izi gibi kitap... ÖZ ÇELlK-İŞ Sendikası Genel Başkanı, sendikal hareketin unutulmayacak isimlerinden METIN TÜRKER'İ yitirdik. Kendisine Tann'dan rahmet kederli ailesine, Öz Çelik-tş camiasına ve işçi sınıfına başsağhğı diliyoruz. BİRLEŞİK METAL-İŞ SENDİKASI Türk Gençliği'ne Hizmet Vakfi Milli Eğitim Bakanı HASAN ÂÜ YÜCEUİ Anma Toplantısı PROGRAM Tarih 12 Aralık 1997Cuma Yer: Şişli TGHV Binası Abide-i Hürriyet Cad.Tek Han Kat: 3 No. 220 .. . Saat: 17.30 Konuşmacr. Prof. Dr. REHA UZEL ve slayt gösterisi. Kokteyl: 18.30 l.T.F öğrenci kimliğimi kaybettim, hükümsüzdûr. SAVAŞALAGÖZ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle