Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 ARALIK 1997 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
însan Hakları İçin Halkın Eğitimi...
Prof. Dr. CEVAT GERAY
Türkiye 'de insan hakları ve demokra-
si eğitiminin öncüsü öğreımenim Prof.
Bahri SAVCI'nın anısına.
• • nümüzdekj yıl, İnsan Hak-
O
lan Evrensel Demeci'nin
Birleşmiş Milletler Kuru-
lu'nca 10 Aralık I948"de
benimsenişmin 50. yılı ola-
rak kutlanacak. Bu. tüm in-
sanlık için olduğu gibi Türkiye için de
insan haklannın durumunu gözden ge-
çirmek konusunda çok önemli bir firsat-
tsr. Demecin 49. yıldönümünde insan
haklanyla çok yakından ilişkili olan de-
mokrasi konusunda halkın eğitimine iliş-
kin görüşlerimizi açıklamak istiyorum.
Bu yazıyı kaleme aldıktan sonra üniver-
sitelerimizdeki halkeğitimi bölümlerine
öğrenci ahnmayacağını öğrendim. Bu-
nun nedenini anlamakta yazımin okuyu-
culanma yardımcı olabileceğini düşüne-
rek değerlendirmeyi onlarabırakjyorum.
Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu
güncel sorunlann başında ve odağında
demokratikkşme. daha doğrusu demok-
ratikleşememe gelmektedir. Çok partili
yaşama geçtiğimizden bu yana yaklaşık
yanm yûzyıl geçti. "Demokrasi bütün
kurum ve kuraHarryla işleyecek1
" söyle-
mini tûm partilerden politikacılar. ağız-
lanndan düşürmüyorlar. tşbaşına geldik-
lerinde, hükümetin "demokratikleşnıe
paketi vaat etroesi"ne karşın demokrası-
miz, daha doğrusu. toplumumuz ciddi bir
siyasal bunahm geçirmektedir.
Ortalama on yılda bir parlamenter ya-
şam. özünde demokrasi. askerin yöneti-
me el koymasıyla kesintilere uğramakla
büyük yaralar almıştır. 1980 darbesinden
bu yana l 9 yıl geçmesine karşın herhan-
gi bir "askeri müdahale* yapılmamışsa
da, 12 Eylül'ün anayasasıyla, yasaiany-
la, tüze ve insanhkdışı işkence ve benze-
ri uygulamalanyla toplum suskunlaştıni-
mış. siyasete yabancılaştınlmış. örgüt-
süzleştirilmiştir. Düşüncenın, kitabın ya-
saklandığı bir topluma dönüştük. Bu ya-
zımın amacı 12 Eylül'ün getirdiklerini.
Mersin Üniversitesi Öğretim Üyesi
götürdükkrim sorgulamak olmadığuı-
dan. burada 12 Eylül'ün yalnızca demok-
ratik düzeni askıya almakla yetinmediği-
ni, aynı zamanda çağdaş demokrasinin
yeniden kurulmasını, gelişmesini, yaşa-
masmı, kısacası demokratikleşrneyi en-
gelleyici bir anayasal ve tüzel ortamı ya-
rattığını \nrgulamakla yetiniyoruz.
Temel insan hak \ e özgürlüklerini yok
etmesi. siyaset yasaklanyla bireylerin si-
yasal süreçlere örgütlü biçimde katılımı-
nı kösteklemesi yüzünden 12 Eylül top-
lumun siyasallaşmasını önlemiştir. Ayn-
ca, bilimi ve insan usunu öne çıkaracak
yerde. din dersleri zorunlu duruma geti-
rilmiş, dine dayalı öğretim yapan okul ve
kurslar özendirilmiş, bu öğretimden ge-
çenlerin devlet yönetiminde etkin ko-
numlara yerleştirilmesi sağlanmıştır. Kı-
sacası "Atatürk diye diye..r
Atatürk ilke-
lerinin özü boşaltılmış, O'nun kurduğu
ekin (kültür), sanat ve bilim kurumlan
kapatılarak devlet dairesine dönüştürül-
müş, hatta O'nun ölüme bağlı istencini
yansıtan "TOsiyeti" bile değiştirilerek tü-
ze dışına çıkılmıştır. Böylece. "anarşiyi
bastrnna" bahanesiyle demokratik düze-
ne son veren 12 Eylül askeri yönetimi.
sağcı, demokrasiye karşı akımlan palaz-
landırmış, onlara iktidar yolunu açmıştır.
Tüzeye aykın bu tutumlar demokratik-
leşmeyi engellemekle kalmamış, aynı za-
manda, onulmaz toplumsal yaralar aç-
mıştır. Bencillik, bireycilik. çıkarcılık
hoşgörülür duruma sokulmuş, "kısayj*-
danköşedönmecüik"'özendirilmiştir. Üs-
telik, bu işlere hiç bulaşmaması gereken-
ler. özellikle politikacılar. büyük bir
umursamazlıkla toplumun kirlenmesinin
eşi görülmemiş örneklerini vermişlerdir.
Susurluk'taki kaza ile ortaya çıkan ger-
çekler pek çok faili bulunmayan ya da
bulunmak istenmeyen cinayetlerin hangi
çetelerce işlendiğini, bu çetelerin devle-
tin bürokratlanyla, siyaset adamlanyla
işbirliği yaptıklannı. korunduklannı top-
lumun gözü önüne sermiştir. Buna karşın.
Susurluk dosyasıyla birlikte öbür dosya-
lann da örtbas edılmek istendiği görüşü
kamuovunda yaygınlaşmıştır. Yurttaşla-
nn, temiz ve aydınlık toplum özlemleri-
ni, istemlerini ortaya koymak için giriş-
kenliği ele almaya, olup bitenlerle ilgili
bilgi edinme haklanrta sahip çıkmaya
başlamış olmasının bu konuda siyasal bi-
linçlenmeye yol açtığı da önemli bir ge-
lişmedir.Geniş emekçi kitlesi ve aydınlar
siyasetin dışında nıtulmuştur. Politika, ki-
mi akademik, yönetsel, sanatsal konum-
lan belli kişiler dışında. yalnızca parası-
na güvenen ya da para çevrelerine yasla-
nan kişilerin mesleği durumuna girmiş-
tir. Politika. hem yalnızca varsılların ya da
kuklalannın yapabileceği bir uğraş duru-
muna indirgenmiş hem de bir varsıllaşma'
aracına dönüşmüştür.
Tüm burüar toplum katlannda demok-
rasiye olan güveni sarsınıştır. Kitlelerin
köktendinci akımlardan "medet umar"
duruma düşürülmesinde siyasal ve top-
lumsal kirlenmenın yarattığı bu "çörûm-
sûzlük''ün büyük payı vardır.
Yaşanılmakta olan bunalımdan çıkıl-
ması için bu ülkeyi sevenlerin, demokra-
siye inanç besleyenlerin el ele vermeleri
gereği açıktır. Her kuşaktan yurttaşlan-
mızın demokrasinin erdemlerini kavra-
malanna. yaşamlanna geçirmelerine, ona
sahip çıkmalanna yarayışlı demokrasi
kültürünün ve geleneğinin oluşmasına el-
verişli ortamı yaratmalan zorurüudur. Bu
sağlanmadıkça. Cumhuriyet'in laik, de-
mokratik. toplumsal tüze devleti olma ni-
teliğinı yıtirmesi önlenemez.
Meclis çatısı altında dokunulmazlık
zırhından yararlanarak dine dayalı "adB
düzen" savunucusu bir partinin genel
başkanı, "Biz. iktidara kanla da gelebü-
riz ama bunu istemiyoruz" diyebilme cü-
retini gösterebilmektedir. Demokrasinin
nimetlerinden yararlanarak demokrasiye
karşı güçlerin işbaşına gelmesine demok-
ratik düzenin izin vermemesi gerekir. Bu-
nun önlenmesi silahla olmaz. Demokra-
sinin tek güvencesi, demokrasiye inanç-
h yurttaşlamı bilinçli, örgütlü, duyarlı
davranmalanna, eylem koymalanna, ge-
reken tepkileri göstermelerine bağlıdır.
Demokrasi için halkın eğitimi: "Tepki-
sn tophınT durumuna getirilmiş olması
karşısında, anakentlenmizde şeriat düze-
ni uygulama ve provalan karşısında ya-
sal yollardan gösterilen tepkiler, karşı çı-
kışlar çok anlamhdır. Böylesi bir bilinç-
lilik. duyarlılık demokrasi geleneğinin ve
kültürünün gelişmesine yol açacaktır.
Yurttaşlann böylesi bir katılımcı ve ço-
ğulcu demokrasi kültürünü benimseme-
si, özümsemesi demokrasinin hem yeni-
den canlandınlmasıru hem de gelişip ko-
runmasının "olmazsa olmaz kuşulu" ol-
dugu unutulmamalıdır.
Ülkemizin eğitim dizgesi, demokrasi
kültürünü. geleneğini yurttaşlara kazan-
dırmak yerine, tam tersini yapmaktadır.
Her yıl yüz binlerce genci dine dayalı eği-
ümden geçirip "şeriat özlemiyle" dolu
olarak topluma katan bir eğitim dizge-
sinden demokrasiye inançlı, duyarlı ve
bilinçli insanlaryetiştirmesi beklenemez.
Eğitim dizgesinde, okullarda ve bakanlı-
ğın her basamağındaki yöneticilerin böy-
leleri arasından seçilip atandığını bilme-
yen yoktur. Bugün de, 8 yıllık kesintisiz
eğitimi uygulamaya çalışan Milli Eğitim
Bakanlığı'nda ve illerde, ilçelerde, okul-
larda bu yöneticilerin büyük çoğunluğu
işbaşındadır. Üç genel müdürün görev-
den alınması üzerine o günün Milli Eği-
tim Bakanı 'na karşı yüze yakın milletve-
kilinin (çoğu o günkü iktidann bir kana-
dından) bir çırpıda imza toplaması, bu
görüşlerin Meclis"te de ne denli yaygın
bulunduğunun ayn bir göstergesidir.So-
run çok değişik etmenlerden kaynaklan-
maklabirlikte, baştapolitikacılann, Mec-
lis'teki üyelerin, aydınlann, laikcumhu-
riyete ve demokrasiye inançlı herkesin
bu "aymaaijk''tan kurtulmalan, üzerine
düşenleri yapmalan zorunludur.
Demokrasi için eğitimin, >itlnızca yeti-
şen kuşaklara veriunesi bugünkü hedi ve
olağanüstüduruma bir çözüm getiremez.
Gerçekte,demokrasi eğitimine en çok ge-
reksinimi olanlar yetişkinlerdir. Toplum-
sal ve siyasal yaşama çcşjtii biçimlerde,
dûzej lerde kaolan. seçmen, anababa, po-
litikacı, kamu göre\ Ksi, yerel yönetici, ga-
zeteci. yazar, sanat ve bilim adanu olarak
rolleryüklenerek shusal karar verme sû-
reçlerine etkide ve katkıda buhınan tüm
yetişkinlere demokrasi kültürünü. değer-
İerini \edavTanışlannıedindirme\i anıaç-
la>an demokrasi \e si\asalla.şnıa eğitimi-
ne, gençterden,çocuklardan dahaçokge-
reksinirnleri \ardir. Böyle olmasavdı, de-
mokrasininbu denliçıkmazaginmesisöz-
konusu otamazdı. Demokrasi. örgün öğ-
retimde şu ya da bu biçimde. ders konu-
su olarak bugün de ışleniyor. Ancak, ve-
rilen eğitimin özü ve içeriği çok önemli-
dir. Oysa verilen eğitimin amaca uygun
olduğu söylenemez. Çocuk ne ailede ne
de okulda demokrasiyi yaşayabilmekte-
dir? Demokrasi. ancak yaşayarak, uygu-
tayarak öğrenilebilir. Toplumsal yaşamın
her kesiminde ve her kurumunda, öme-
ğin aile, okul, demek, sendika, koopera-
tif, spor kulübü vb. kuruluşlarda, adlan-
nın başında demokrat ya da demokrasi
sözcüğü olsun olmasm tüm partilerde,
demokrasinin yaşanmadığına ilişkin göz-
lemler bu görüşümüzü doğrular nitelik-
tedir. Bu konuda öncelikle yanıtlanması
gereken sonılar var. lşte birkaçı: Ülkede
egemen olan siyasal iktidarlann ne denli
gerçekten demokrasiyi benimsedikleri,
istedikleri sorusu öncelikle yanıtlanma-
lıdır. Egemen olanlar ne ölçüde, demok-
rasi, yurttaşlık ve katılımcılık bilincine,
duyarhlığına sahip demokrasinin bekçi-
si olabilecek yurttaşlann yetişmesinı is-
tiyorlar? Ne ölçüde temel hak ve özgür-
lüklerine, demokrasiye sahip çıkabilecek.
haklannı arayacak, demokrasi uğruna öz-
veride bulunabilecek insanlann yetişme-
sinden yanadırlar?
Daha çok çıkar ve sermaye çevreleri-
ne dayanan iktidarlar, yurttaşlann sınıf-
sal çıİcarlannı korumak için girişimlerde
bulunma. örgütlenme, hak savaşımı ver-
me yetenek ve yetkinliğini edinmesini
hoşgörebilecekler mı? iktidarlann bora-
zanı durumundaki radyo ve tele\izyon
kanallannın yansız, çokseslilik, demok-
rasi kültürünü yaygınlaştıracak kitlesel
eğitim yaymlanna izin verebilecek mi-
dir? Neredeyse tümü büyük sermayenin
ve dinci kuruluşlann denetiminde olan
kitle iletişim araçlannın eğitim işlevleri-
ni yerine getirmeleri konusunda herhan-
gi bir yasal düzenleme yapabilirler mi?
İnsan Hakları Emperyalizmi
RAHMİ K U M A Ş Hukukçu, B.\l Türk Dernegı Ashaşkam
A
merika Bırleşik Dev letleri"nden Avru-
pa Birliği de\ letlerine, daha da kötüsü
"sov ayınmı" politikasından daha ye-
ni kurtulan Güney Afrika Cumhuriye-
ti'ne dek bir sürü devlet. Türkiye'yi
insan haklan sorunu nedeniyle olum-
suz gösterme yanşı ıçindedırler. İnsan haklan sorunu-
nu temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp kullanan Avrupa Par-
lamentosu. Yunan ve Ermeni lobicilen ile Künse\'er-
lerin (Kürt sempatizanlan) etkisiyle Türkiye'ye aynl-
mış olan 60 mılyon dolarlık yardtmı iki ay>önce askı-
ya aldı. Dahaönce de. yıne A\Tupa Parlamentosu'nun
karan ile Türkıye'ye gümrük birliği anlaşması içinde
yapılması öngörülen 375 milyon ECL'luk bağış yar-
dımını askıya almıştı. Bir ülkede zenginlik-yoksulluk
uçurumu varsa. bölgeler arasında korkunç eşitsizlik
görülüyorsa. o ülkede %80'in üzerinde enflasyon sü-
rüyorsa, ekonomi faiz yükü altında eziliyorsa, bu ül-
keye yapılacak ilk davranış, o ülkenin vanmakta olan
ekonomisini soğutmaktır. Avrupa ise tam tersine ül-
kenin bu yangınına, birde başka yangınlar ekleme tut-
kusuyla kıvranarak güzel kavramlann arkasmda ken-
dini saklıyor.
1776'da 6 Amerikan eyaletinin kabul ettiği ABD
Bağımsızlık Bildirisi ve onun ardından 1789'da kabul
edilen Fransız İnsan Haklan Bildirisi uzun süre yer-
yüzünü etkilemiştir. Nitekim Türkler de. 1839 Gülha-
ne Hattı Hümayunu, 1856 tslahat Fermanı \e Meşru-
tiyet girişimleri ile insan haklan düzleminde görün-
müşlerdir. Çağdaş Türkiye'nin kurucusu Atatürk"ün
yaptığı 1924 Anayasasf na "Kamu özgürlüklerî" di-
ye bir bölüm konmuştur. 1961 Anayasası yapılırken
klasik hak ve özgürlüklerin yetersizliği görülerek top-
lumsal haklara da tam olarak yer verilmiştir. En ileri
boyurta gerçekleşmesi öngörülen özgürlükler gerçek-
çi birtemele oturtulmuştur. Güvenceli özgürlük ölçü-
tü ile toplumsal ve ekonomik haklar çagdaş özgürlük
anlayışma getirilmiştir. Ancak 1982 Anayasası yasak-
çı bir ölçüyü içinde banndırmakla ülkemiz üzerinde
bir gölge oluşHırmuştur. Özellikle"bu anayasanııi dü-
şünce özgürlüğünü sınırlayan 26. 27, 28. maâ&leri
ile Türk Ceza Yasasf nın 159,311,312 ve Terörle Sa-
vaşım Yasası'nın 8. maddesinin değiştirilmesi için Ba-
kanlar Kurulumuzun çahştığı haberi bizleri sevindir-
miştir. Üstelik T.C. hükümetinin, işkence yapanm yü-
zünden devletin ödediği tazminatı işkenceciye ödet-
me karannı almaya çalışması, bizlen iyimser kılmış-
tır.
Türkiye, yeryüzünün en geniş ve uzun yaşamh ba-
nş örgütü olan Birleşmiş Uluslar'ın kuruluşuna katıl-
mış ve bu kuruluşun tüm insanhğa duyurduğu İnsan
Haklan EvTensel Bildirisi'ni benimseyerek yaşama
geçirmiştir. Bilindiği gibi BM Ekonomik ve Sosyal
Konseyi, ABD başkanlanndan Rooseveh'in eşininbaş-
kanhğında bir insan haklan yarkurulu (komisyonu)
oluşturmuşrur. Bu kurul iki yıla yakın bir süre çalışa-
rak insan haklannı saptayıp güvenceye almaya çalış-
mıştır. lOAralık 1948 günü Paris'te toplanan BM Ge-
nel Kurulu'nda kabul edilen bu bildirge, tüm insanla-
nn temel haklannı saptamıştır. Türkiye. bu bildirge
doğrultusunda yapılan uluslararası başka sözleşmele-
re de katılmıştir.
Demokrasiye. yani bir anlamda çok partili siyasal
yaşama geçiş bu gelişmelerin sonunda olmuştur. Ama
ne zaman ki Türkiye, 1974 yılında, uluslararası hukuk-
tan doğan hakkını kullanarak Kıbns'a çıkmıştır, o za-
man Türkiye insan haklannı çigner durumda gösteril-
miştir. Oysa Kıbns'ta Türkiye'nin elde ettiği başan
"banş"'m zaferidir. Oradabanş vardıro zamandanbu
yana. Ama Rumlar 1974 Eylülü'nde tnsan Haklan
K.onıisyonu'na başvurarak KJbns'taTürk askerlen ve
sivıllerini insan haklannı çiğnemekle suçlamışlardı.
tngilizlerde Rumlan dçstekleyerek, Kuzey lÂ&SğlÇk.
tutuklulara işkence yapmış olmakla suçlandıklanıu
unutmuşlardı. Ne zaman ki trlanda Curnhuriyeti ko-
nuyu Avrupa Konseyi'ne (1977) getirdi, Ingilizler as-
kerlerinin işkence yapmayacaklan sözünü verdiler.
Demek daha önce yapmışlardı. 1215 Büyük Özgür-
lük Bildirisi, 1628 Haklar Dilekçesi, 1679 Haksız Tu-
tuklanmama Yasası, 1689 Haklar Yasası, 1701 Otur-
ma Hakkı Yasası geçmişinde parlayan lngiltere, en
azından Kuzey lrlanda'da sabıkahdır. Saint-Barthe-
lemy toplukınmı utancını hiç silemeyecek olan Fran-
sa, Hitler utancını sonsuza dek alnında taşımak zo-
runda olan Almanya da insan haklan alanında tam sa-
bıkahdırlar. Açıkçası, geçmişinde sabıkası olmayan
devlet yok gibidir. Bizi de kendilerine benzetmek için
1915 Ermeni Göçü'nü devletin yaptırdığmı yineleyip
durmaktandakaçınmamaktadırlar. Hele ABD'nin Kı-
zılderilileri öldürme utancını ABD unutmamalıdır.
Türkiye'de tutuklulara kötü işlem yapıldığını söy-
leyen ABD'ye bakıyoruz: Başkan Clinton'ın eşi Hfl-
tary'nin ortaklanndan Susan MCDougal, Vı/"hitewater
yolsuzluğu sanıklanndan (ya da kahramanlanndan)
biri olarak yargı önüne getirilirken ellerinden, ayakla-
nndan yetmezmiş gibi belinden de zincirlenmiştir.
Bizde böyle bir örnek görülse tüm Batı. Türkiye'yi
suçlama İcorosu oluşturmuş olurdu.
Açıkçası. bugünlerde herkes insan haklannın ko-
runması sorunu ile ilgili. Bu sevinilecek bir görüntü.
Ama "ele talkuı verirken, salkım yurulursa" inandın-
cı olunmaz. Yargılanan kişilere gözaltına alınırken ya
da WtvAluvk#n ıjkenceyajftlması ınsanlıkdışvteisor-.
kunçlujctur. Türkiye* işkpjçenin en küçük izüu..bile
.asrnakbnurunuyaşamayfchakkazanmıştır.Nasıl 1977
yılında ABD Başkanı Jimmy Carter'ın insan haklan
uğrunda açtığı savaşım. ABD'nin Latin Amerikalılar
ile ilişkilerinin bozulmasına yol açnuşsa şimdi de Av-
rupa'nın bize açtığı savaşım ilişkilerimizi bozacaktır.
Latin Amerikalılar. Carter'ın tutumunu içişlerine ka-
nşma olarak algılayıp 'insan haklan emperyalizmi'
diye nitelemişlerdir. Bu bakımdan insan haklanna say-
gı gösterilmesini sağlamak için tutulan yol, ters sonuç
verebilir. Kaldı ki, yukandaki çözümlemeden de an-
laşılacağı üzere insan haklan konusundaki anlayışlar
birbirine benzememektedir.
Türkiye'nin, sancılı güneydoğu bölgesi nedeniyle
insan haklannı çiğneyen durumda gösterilmesi de iyı
niyetli bir durum değildir, Ispanya Bask'ta, İngiltere
Kuzey trlanda'da. Fransa Korsika'da, Rusya, Çeçenis-
tan ve başka yörelerde, Yunanistan Ban-Trakya'da...
insan haklanna çok mu saygıh oluyorlar? Kaldı ki,
Türkiye'nin koşullan ile Avmpa'nm koşullan bir de-
ğil ki... Biz eksiklerimizi aşacağız.
Bosch buzdolabınız
hayırlı olsun.(Bu koşullarla, Bosch buzdolabı sahibi olmayan kalmayacak.)
Eskifırımmzı, buzdolabmızı, çamaşır makinenizi veya bulaşık makinenizi evinizden
alıp 10 milyon TL'ye sayıyoruz. Bosch buzdolabmızı (dilerseniz çamaşır makinesi
veya bulaşık makinenizi) çok uygun taksit koşullarıyla evinize tesiim ediyoruz.
ESKİ MAKİNELERINI GETIRENIER PESIN FIYAT" VE "PESINAT"TA 10.000.000 TL ÖDEMEYECEKLER
Peşin
Fiyat
1.SEÇENEK 2.SEÇENEK 3. SEÇENEK
Peşinat +
4 Taksit
Toplam
Fiyat
Peşinat +
8 Taksit
Toplam
Fiyat
Peşinat +
12 Taksit
Toplam
Fiyat
Sogutuculat
KSG3201 TsKKap,
KSG3401 Te«Kapr
KSG4101 TeKKap.
KSG4401 TekKapt
KSV3001 O-tKap,
KSV 3501 ÇnKap
KSV4301 ÇrtKaa
KSU 3431 No-Frost C-H Kapı
KSU 4201 No-Frost Cıfi Kap
KSU 4221 No-Frost Ç41 Kap<
KSU 4231 No-Frost Pft Ka»
KGE 3501 Comb,
KGV 3604 comb,
KKE3495 CoT,bı
KGU 4101 No-Frosl Combı
KKU 3301 NoF-osi Combı
KGU 6651 No
c
t)s! Gardırop Tıpı
69.940.000
73.830.000
84.150.000
91 370.000
118.230.000
119.340.000
123.670.000
142.090.000
149.590.000
159.850 000
159.850.000
180 680.000
151 530.000
259 200.000
193 380.000
u
_21_7.020.000
416.820.000
15 180.000
1 6 030.000
18.300.000
19 890.000
25.800.000
26.040.000
26.990.000
31.040.000
32.690.000
34.950 000
34.950.000
39.530.000
33.120.000
56.790.000
L
42.320.000
47.520.000
91.450.000
75.900.000
80 1 50.000
91.500.000
^g^so.ooo
1 29.000.000
130.200 000
134.950.000
155.200.000
163.450 000
174.750.000
174.750.000
197.650.000
165.600.000
283.950.000
211.600 000
237.600 000
457.250.000
9.670.000
10.220.000
11 690.000
12 720.000
16.560.000
16.710.000
1 7.330.000
1 9.960.000
21.030 000
22.500 000
22.500.000
25.470.000
21 310.000
36 670.000
27.280.000
30.650.000
59.170.000
87.030.000
91.980.000
105.210.000
114.480.000
149.040.000
150.390.000
155.970.000
1 79.640.000
189.270.000
202.500.000
202.500.000
229 230.000
191.790.000
330 030.000
245.520.000
^275.850.000
532.530 000
7.570.000
8.010.000
9.180.000
10.000 000
13.050.000
13.180.000
13.670.000
15.760.000
16 610.000
17 770.000
17 770.000
20 140 000
16.830.000
29.050 000
21.580,000
24.260.000
46.930.000
98.410 000
104.130.000
119.340.000
130.000 000
169.650.000
171 340.000
177.710.000
204 880.000
215.930.000
231.010.000
231.010 000
261.820 000
218.790.000
377.650.000^
280.540.000
315.380.000
610.090 000
Eski makrnetennı g&tiwnter, peşinatı 10.000.000 TL nin attmda olan bir ûrûn sftm aldıktannda, 10.000.000 TL He ptfinst *n*ndaki tark Hk senettefinden fluşüfec#*tir. C?ğ Î - . — - -y
•fi'ıeT beyaı eş/a'a'") ç&h$ıf Ou'u^ön o'mas ge'skmekie-ö ' W>n "•txte''e' k&'vpsnya AS'ötf
v
ukartdaKi ij
r
u
n
/e'f •s^ı s'*a .'urf Boscn ufynertnde değ-şık a/ar'at'aria t&mpanf* su'^B'fiear ^'/a^'afs
KOViahı'dır KDV v° oığeı ye-g-*.*e-öe*ı aeğ'S'^hk ttyattara yansftiaeaKi
r
^anpanyarr.z 15 Î2 199? tar to-öe soaa erece**' Per»*ende sar,ş '•yatından oeş/"Sf OuşutdLKter sorrs 4 taksîte %"* €. 8 'avsne
3fc6 7. T2 taüs tte 'k:'7
5 oranmda a>ıı* bas>t İaız uyguıan-rttşut Fyat1ar,n\z Turk u^ası'dr Vade farklan a^nte
1
3
p
asr->da fıy&ı yuvsrlamafar neöenyie ± ^ 0 5 d&ğ$ehıiır Bu bampanya fiSG Grunbsrg B.v
A<etten nC8
ret AS fCema/ Sa^,r Sokak 26/28 MeodryeKöf-tsiantHJİİ tarahndan duzen*n^,s*' Uunle^m z BOSCH Yethlı Safo'an terafinian tesJm sdıtççekttr Sarayı vt Vcarel Bakannğ, nca 25 05 199*
Ü,lar edıfen teblığe uyçun0W Üfünlertmtz BtOk iMkÜtrİBn İh »tntfİHİir.
B O S C H G 9 B
TLrk
*
6
'
riırw
BOSCH
En doğru seçim
PENCERE
Ozakman'ın Kitabı «>
Turgut Ozakman'ın yaklaşık sekizyüz sayfalık ki-
tabı, birkaç gündür elimden düşmüyor.
Kitabın adı: "Vahidettin, M. Kemal ve Milli Müca-
dele" (Bilgi Yayınevi).
Okurken çeşitli duygulara kapılıyorum; Özakman
bu yapıta emek vermiş, ama değerii bir yazann iler-
tutar yeri olmayan "iddialar'\n kofluğunu kanıtla-
mak için zamanını harcamasındaki dramı da du-
yumsamadan geçemedim.
Özakman bir hizmeti özveriyle yapmış; öncelikle
Atatürkçü Düşünce Demeği, Çağdaş Yaşamı Des-
tekleme Demeği, Halkevleri gibi kuruluşlann bu ki-
tabı tüm şubelerinde bulundurmaları, birlikte okuma
toplantılan düzenlemeleri ve üzerinde tartışmalan-
nın çok yarariı olacağına inanıyorum.
Türkiye'de esen geçici "yalap rüzgân"na karşı
gerçekliğin savunulması için, Ozakman'ın kitabı,
derli toplu bir kaynak işlevini görüyor.
•
Kitabın gerekçesini yazar girişte açıklıyor
"Uzun zamandan beri Vahidettin, M. Kemal ve
Kurtuluş Savaşı hakkında, bazı kitap, gazete ve der-
gilerie televizyon kanallannda, resmi tarihe de res-
mi tarih dışındaki pek çok esere de ters düşen ye-
ni iddialar, görüşler ileri sürülüyor, yorumlar yapılı-
yor.
Bazıları kısaca şöyle:
• M. Kemal'in Çanakkale'deki rolü küçüktür.
• Suriye Cephesi'nde M. Kemal'in ihaneti yüzün-
den yenildik.
• Yunanlılar, M. Kemal'in tavsiyesi üzerine izmir'e
çıkartılmıştır.
• Vahidettin, Damat Ferit, Ali Kemal vb. hain cte-
ğildirier.
• M. Kemal'i Anadolu'ya Milli Mücadele'yi baş-
latması için Vahidettin göndermiş, ayrıca bol para
ve b/rde hatt-ı hümayun (padişah buyruğu) vermiş-
tir.
• Kurtuluş Savaşı antiemperyalisi bir savaş de-
ğildir, bir Kurtuluş Savaşı da değildir, hatta 'son tah-
lilde.. Kürdistan'ın bir bölümünün ilhakıdır'
• Kurtuluş Savaşı bir Türk - Yunan savaşıdır, abar-
tıldığı kadar da önemli değildir.
• 1.ve2. Inönü Savaşlan masa başında uydurul-
muş zaferierdir.
• Büyük Taamız'da Yunanlılar imha edilememiş,
denize dökü/ememış, kaçmalanna göz yumulmuş-
tur.
• M. Kemal Ingiliz ajanıdır.
Ve başkalan...
Bu iddialar doğru mu, değil mi?" l
•
Özakman resmi tarihi şöyle tanımlıyor "Okunma-
sızorunlu, ana çizgilerden oluşan, pedagojik amaç-
lı, yönlendirici ilk ve ortaöğretim ders kitaplan..."
"Kurtuluş Savaşı, Atatürk ve Türk devrimine iliş-
kin resmi, özel, Türkçeyadayabancıeser/er"intop-
lamı 1995'te 10.000'i geçiyor; kaynaklar değerien-
dirildiği zaman, bunların yüzde 1.3'ü resmi, yüzde
98.7'si özel...
"Resmi tarih" dışında yerii ve yabancı dilde yayım-
lanmış yapıtlar meydandadır; belgeler ve arşivler
araştırmacılara açıktır. Olayın dış boyutu belki daha
da önemli; Avrupa'da ve Amerika'da "Anadolu Ih-
tilali"r\e »hşkin çahşmalar için bütün JjeigeierbflirS!'
adamterfnın emrindedfr; ama bi2dfe "resmi tarih'"Q~
karşı sözde Çikışlar, medya şamatası üzerinedir. -
•
Turgut Özakman kitabında gerçekleri açıklıyor, ya-
lanlan sergiliyor.
Kimlerin yalanlan bunlar?.. Yeni mandacı, Kürtçü
ve şeriatçı ittifakı, Mustafa Kemal'e karşrt siyasal
savaşımıyürütüyor, "Atatürk'ü yıkmak" stratejisi uy-
gulanıyor; olayın tarihçilikle marihçilikle ilgisi yok;
amaçlı, belirli, açık seçik bir politika kavgasının yan-
daşlan desteksiz atıyorlar.
Özakman yalanlan yalanlıyor.
Yalancılann yanağında bir okkalı tokadın beş par-
mağının izi gibi kitap...
ÖZ ÇELlK-İŞ Sendikası Genel
Başkanı, sendikal hareketin
unutulmayacak isimlerinden
METIN
TÜRKER'İ
yitirdik.
Kendisine Tann'dan rahmet
kederli ailesine, Öz Çelik-tş
camiasına ve işçi sınıfına
başsağhğı diliyoruz.
BİRLEŞİK METAL-İŞ
SENDİKASI
Türk Gençliği'ne Hizmet Vakfi
Milli Eğitim Bakanı
HASAN ÂÜ YÜCEUİ
Anma Toplantısı
PROGRAM
Tarih
12 Aralık 1997Cuma
Yer:
Şişli TGHV Binası Abide-i Hürriyet Cad.Tek Han
Kat: 3 No. 220 .. .
Saat: 17.30
Konuşmacr.
Prof. Dr. REHA UZEL
ve slayt gösterisi.
Kokteyl:
18.30
l.T.F öğrenci kimliğimi kaybettim, hükümsüzdûr.
SAVAŞALAGÖZ