27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 KASIM 1997 ÇARŞAMBA HABERLER Taşar'a soruşturma reddedildi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tanm \ e Köyişleri Bakanı Mustafa Taşar hakkında, 'Tanm lCredi Kooperatiflen Merkez Bırliği Yönetim ve Denetim Kurulu üyelennı yasalara aykın olarak görevden aldığı, yerine partizanca atamalar yaparak görevıni kötüye kullandığı' ıddiasıyla venlen soruşturma önergesı, TBMM Genel Kurulu'nda 210'a karşı 265 oyla reddedildi. MGK bugiin toplarayop • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kasım olağan toplantısında şeriatçı yayın yapan radyo ve tele\ izyonlarla Radyo Televizyon Üst Kurulu'nu masaya yatıracak. Üniversitelerde \aşanan son olaylara ılışkın raporlann değerlendirileeeği toplantıda, askeri yetkililer, PKK'yle mücadelede gelinen noktayı da anlatarak hükümete sivil önlemler alınmasını önerecek. Mesut Yılmaz'a iftipa davası • İstanbul Haber Servisi - Özel Harekât Dairesi eskı Başkan Vekılı tbrahim Şahin'in, Susurluk davasında giyabi tutuklu olarak yargıîanırken kahldığı bir televizyon programında. Mesut Yılmaz'a "ıftıra' ettiği gerekçesiyle yargılanmasma dün Şişli 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Sanık tbrahim Şahin'in ihzaren celbine, diğer sanıklann da ıfadelennin alınması içın hazır bulundurulmasına karar veren mahkeme heyeti. duruşmayı ıleri bir tarihe bıraktı. Davada, programı hazırlayıp sunan Nazlı Ilıcak ile televizyon kanalının iki yetkilisi de yargılanıyor. Bülent Tanla'dan uyapı • Haber Merkezi-CHP istanbul Mılletvekili Bülent Tanla dün yaptığı yazılı açıklamada. Türkiye'nm, • dışa bağımlılığını arttıran dış borçlarla güvenli ve istikrarh bir yapıya ulaşamayacağını belirterek, "ANASOL-D'nin dış politıka anlayışı. iç borcu dış borç haline çevirme, dış borç anapara ve faizlerini dış borçla ödeme çerçevesinde gerçekleşiyor" dedi. Budak'ın açıklaması • Haber Merkezi-DtSK Genel Başkanı Rıdvan Budak, Türkıye'nin kaderini bir avuç çeteye bırakmayacaklannı belirterek. "Kurtuluş yok: suçlulara, çetelere, de\ letin milletin varlıklannı yağmalayanlara dokunacağız" dedi. Milletvekili dokunulmazlıklan konusunda açıklama yapan Budak, Türkiye'de ekonomıde. siyasette ve adalette büyük bir çöküşün yaşandığına dikkat çekti. Papsadan'a beraat • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesı, bazı ünlü kişilerin adlannı kullanarak 8 şirketin muhasebe müdürlerini toplam 348 müyon lira dolandırdıklan gerekçesiyle yargılanan, aralannda Seİçuk Parsadan'ın da bulunduğu 4 sanığın beraatine karar verdi. Toçoğlu yerine Özdeş geldi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yüz kızartıcı suçtan kesinleşmış cezası bulunması nedeniyle Türk- Iş Genel Mali Sekreterliği görevinden alman Enver Toçoğlu'nun yerine Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Sabri Özdeş getinldi. Güneydoğu'da operasyon • DtYARBAKTR (AA) - Olağanüstü Hal Bölgesi'nde sürdürülen operasyonlar sırasında, 19 terörist ölü ele geçinldı. Çatışmalarda 2 güvenlik görevlisi şehit oldu. DTP, memura grevli-toplusözleşmeli sendikal hak verilmesi için direniyor Hiiküıııette sendika tarbşması BANUSALMAN ANKARA - Çalışma \ e Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın, memurlara grev- toplusöz- leşme öngörmeyen sendika yasa taslağı, TBMM Başkanlığı'na ayrı bir öneri sunan hükümetin küçük ortağı DTP'nin dırenişiy- le karşılaştı. Uzlaşma sağlanması için Ba- kanlar Kurulu'nda alt komisyon oluşturu- lurken RP'den DTP'ye geçen tstanbul Mil- letvekili Gürcan Dağdaş, önerilerinde ısrar- lı olacaklannı belirterek. "Yoksa DTP'nin hükümetiçindeld \arltğı tarüşıhr hak gelir* dedi. Başbakanlığa, memurlara sıyaset yasağı kaldınlarak gönderilen, ancak grev ve top- lusözleşme hakkı öngörmeyen "Kamu Gö- revüieri Sendikalan Kanun Tasiağı"nı n Ba- kanlar Kurulu'nda göriişülmesi sırasında DTP'li bakanlar daha ileri haklar istediler. Oluşturulan alt komısyonda DTP'nin hazır- ladığı önerinin de görüşüleceği kaydedildi. Çalışma Bakanlığı'nın taslağına, ILO söz- leşmelerine aykın olarak kısıtlandığı belir- tilen sendikalı olamayacakJar listesine Cum- hurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ve TBMM Genel Sekreterliği'nde çalışan sivil memur- lann da eklendiğı öğrenildi. Çalışma Ba- kanlığı'nın taslağı ile DTP'nin önerisi ara- sındakı farklılıklar özetle şöyle: - DTP, Çalışma Bakanlığı'nın yasak kap- samında gördüğü Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, lçışleri Bakanlı- ğı'na bağlı güvenlik görevlileri ve Adalet "Bakanlığı personeline sendika hakkı istiyor. - DTP, tayin, terfı. işten atma, cezalan- dırma uygulamalannda sendikalann da iş- verenle birlikte ortak oy hakkına sahip ol- masını öngörüyor. - DTP'nin teklifi, memurlara siyasi par- tilere üye olma hakkı getirirken, il genel meclisi. belediye meclisi üyelığine seçilmek için memuriyetten istifa koşulunu kaldın- yor. Çalışma Bakanlığı'nın taslağı da. siya- set yasağı kaldınlarak Başbakanlık'a sunul- du. - Çalışma Bakanlığı'nın taslağı sendika- ya üyelikte noter onayı aramazken, DTP, iş- çi sendikalannm da karşı çıktığı bu uygula- mayı memur sendikalan için getirmek isti- yor. - Her iki düzenlemede toplu görüşmeyi yetkili konfederasyonun yapması öngörü- lürken; bakanlık taslağı yapılacak toplugö- rüşme sonuçlanndan tüm memurlann yarar- lanmasını, DTP'nin tekJifi ıse üye olmayan memurlann da yararlanabilmeleri için yet- kili konfederasyona dayanışmaaidatı öden- mesi koşulu getiriyor. - Çalışma Bakanlığı'nın taslağının kabu- lü durumunda, kurulu bulunan Yargı-Sen. Asim-Sen gibi sendikalar kapatılacak. DTP'nin teklifi ise daha geniş kapsamlı bir kitleye sendika hakkı istiyor. İHD verileri Türkiye'de kadın zor durumda ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Insan Haklan Derneği (İHD) verileri. Türkiye'de ka- dına yönelik şiddetın boyutlannı gözler önü- ne seriyor. iHD'den edinilen bil- gılere göre, 1990-1997 yıllan arasında, Güney- doğu Anadolu'da 85 ka- dın gözaltına alındı, 5 kadın öğretmen öldürül- dü. 14 kadın kurşuna di- zildi, 3 kadmın yüzüne kezzap atıldı, 5 kadına tecavüz edildi. 1996'da Diyarbakır'da 10 yaşın- daki bir kız çocuğu köy koruculanmn tecavüzü- ne uğradı, tecavüz eden köy korucusu ikinci du- ruşmada beraat etti. 1997"de KESK'e bağlı sendika şubelerine baskın yapıldı, Eğitim Sen üyesi 3 kadın öğret- mene bekâret kontrolü yapılmaya çalışıldı. 1997'de Içel PTT Mü- dürü, Haber Sen Içel Şu- be üyesi kadınlaracinsel tacizde bulundu, müdür hakkında soruşturma açıldı. mahkeme halen devam ediyor. ÜNTCEF tarafindan hazırlanan 'Uluslann Gefişimi' adlı rapor ise dünyada kadınlann uğ- radığı şiddetin çarpıcı bir panoramasını ortaya çıkardı. UNICEF'in ra- porunda, dünyada her 5 kadından birinin, yaşa- mında en az bir kez te- cavüze uğradığı açık- landı. Kamu Emekçfleri Sendikalan KonfederasjonıTna bağlı bir grup kadın, dün KESK'in İstiklal Caddesi üzerindeki binasıönündetoplanarakGalatasaray Lisesi önüne kadar yürüdü. KESKü kadınlar,liseönün- de basuı açıklaması okuyarak kadınlara yönelik şiddeti protesto ettiler. (Fotoğraf: KAAN SAĞANAK) 'Dayakatan kocalareğitilsin' İSTANBUL / ANKARA (Cumhuriyet)- 'Dünya Kadına Yönelik Şıddete Son Günü'nde, kadınlar Aile fçf Şiddetin OnJenmesi' yasasının bir an önce çıkmasuu istedi. 25 Kasım •Dünya Kadına YöneBc Şiddete Son Günü', dün kadın ' örgütleri tarafindan düzenlenen çeşitli etkinliklerle kutlandı. tstanbul Barosu'nda bir toplantı düzenleyen İstanbul Barosu Kadın Haklan Komisyonu, 55. Hükümet'in aile içi şiddetin önlenmesi için gerekli yasai düzenlemeleri yapacağına dair verdiği sözleri tutmadığını belirterek. "Bu tasannın acilen yeniden eie ahnmasını ve ailenin temel gereksinimlerine uygun biçüne dönüşrürülmesini istiyonız" dedi. Komisyon Başkanı Avukat Dr. Tennur Koyuncuoğlu, şiddet uygulayan kişiye yönelik 'eğitim ve iyüeştinne' önleminin alınmasını istedi. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfi'nda düzenlenen toplantıda ise, kadına yönelik şiddette namus adına işlenen cinayetlerin 'kitiesel kattiama dönüştüğüne' dikkat çekilerek, "Bir an önce kadınlann can güvenliğiııi sağiayan yasalann çıkanlmasını ve sığınma evlerinin kurulmasını istryoruz" denildi. Eğitim Sen de yaptığı yazılı açıklamada. "Tecavüze uğrayan kadınlann bizler de oJabileceğimiz büinciyle suçlulann sadece yapaniar degil, bunu meşru lalan sistem olduğunu da bifiyonız" denildi. Kamu Emekçileri ;. Sendikâsı Ankara Şubeleri İf. Platformujda kadmlara yönelik şiddet, saldın ve cinsel tacizle ilgili bir basın açıklaması yaptı. Kızılay Postanesi önünde toplanan kadınlı erkeklı yaklaşık 50 kişiiik grup, kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanı Işılay Saygın ve Batman V'alilıği'ne birer mektup göndererek kadına yönelik şiddeti kınadıklannı belirttiler. CHP Genel Sekreter Yardımcısı Yerlikaya'dan Susurluk'la ilgili çarpıcı iddia 6 Uçüncü bir araba vardı'ANKARA (UBA) - CHP Genel Sekreter Yardımcısı Sinan Yeıüka- ya, Susurluk kazasının meydana geldiği sırada"Yeşil" kod isimli Mahmut Yıldınm'a götürülmek üzere yüklenen silah ve eroinle do- lu üçüncü bir araba olduğuna yöne- lik bilgilere ulaştığını açıkladı. Yerlikaya, yaptığı açıklamada. Türkiye'yi sarsan devlet- mafya-si- yaset ilişkilerini ortaya çıkaran Su- surluk kazasıyla ilgili olarak, kaza- nın yıldönümünde gündeme gelen "üçüncü arabar tartışmalanna ye- ni bir boyut kazandırdı. Yerlikaya, kendisini Mersin'den arayan bir ki- şinin. ismini ve telefon numarasını da vererek, kazayla ilgili bazı açık- lamalardabulunduğunu anlattı. Yer- likaya, şunlan söyledi: "Başbakan Yılmaz'm Budapeş- te'de yumruklanmasmdan önce be- ni Mersin'den arayan vatandaş. Su- surluk kazasında eroin ve silah yük- lü üçüncü bir arabanın olduğunu, kazadaölenlerin sanıldığı gibi Istan- bul'a değil, Bursa'>B gittiklerini ve silahla eroini. kendilerini Çefik Pa- las Oteti'ndc bekieyvn Yeşil'e ilete- celderini söyledL Can güvenliği oJ- madığı için ismini acıklamamamı is- teyen kişi. Yeşil'in bu malı alıp Ber- Hn ya da Budapeşte'\e götüreceğini, Bertin'de Türİdyemspor >önetidle- ri. Budapeşte'de de Elazıp İsmail Koçka>a üstünden dağıtacağını bil- dirdi Bu İsmail Koçkaya ve Başba- kan'ıyıımruklavan Vev^el Özerdem de Yeşil'inElaağ'dankomşuian. Ya- ni birbüierini ivi tamvoriar." Yerlikaya, seçim bölgesinde yap- tığı incelemelerde vatandaşlann, Yeşil'in, Çatlı'yla beraber 1995 se- çimlerinde Elazığ DYP Millen'eki- li Mehmet Ağar için çalıştığını bil- dirdiklerinı de söyledi. Yerlikaya, "YeşflveÇatfc'mn Ağariçin çahştık- lan, vatandaşlar tarafindan bize ile- tilh or. Dahaönce Hasan Can \« Me- tin Kaya'mn öldürülmesinde de Çath'nınrol akhğı bize söylenmiştr dedi. Yeşil'in, Etibank Elazığ Ferro Krom Tesisleri'nde işçi olarak gös- terildiğinı ve devletten para aldığı- nı, kendisinin aylar önce açıkladığı- nı da anımsatan Yerlikaya, Tunceli ve yöresinde yakalanan ve itirafçı olan PKK'lilerden Yeşil gibi kulla- nılanlann olduğunu söyledi. Yerlikaya. "İsimlerini,çokgizlitu- tukhığu için tcspit edemedik. Ama Yeşil gibi kullanılan çok kişi var. Da- ha geçen hafta Elazığ'da 3 itimfcının sözleri üzerine esnafi toplavıp sor- guya çektiler" diye konuştu. Yerlikaya, Yeşil'in öldügüne yö- nelik söylentilere de değinerek "Basbakan'ın, öldürüldüğüne yö- nelik açıklamalan yabana aolma- malı. Başbakan. mutlaka önemh* ka\ naklardan edinmiştir bu bilgiyi Ama ben. cesedi orta>î a çıkmadan öldügüne inanmam" dedi. Yeşil'in en son 8 Şubat'ta kendi- sini aradığını belirten Yerlika- ya,"Temmuzayınakadarda karde- şi \e bir hemşerisi aracıhğryla yaşa- dığını öğrendim. İki a>dır ise bflgi alamıjionun'' diye konuştu. Sendika Yasa taslagına tepkiler sürüyor • KESK Genel Başkanı Siyami Erdem, 11 Aralık'ta tüm kamu çahşanlarının üretimden gelen güçlerini kullanacaklannı söyledi. Ekonomi Servisi - Bakanlar Kurulu'nda önceki gün görüşülen, memurlara grevsiz ve toplusözleşmesiz sen- dıkalar yasası taslagına tepkiler sürüyor. Kamu Emekçileri Sendikalan Konfede- rasyonu (KESK), tas- lağın 'grevvetoplusöz- leşme' hakkı getirmek- sizin yasalaşması duru- munda 'üretimden ge- len gücünü kullanaca- gı' uyansmda bulundu. KESK Başkanı Siyami Erdem, sendika talebi- nin uluslararası yasala- ra ve anayasaya aykın olmadıgını belirtti. *** Hükümetin * kamu ' Jt çalışanlannın örgütlen- mesini kısıtlamak ve daha etkisiz hale getir- mek gibi bir siyasi tu- tum içerisinde olduğu- nu söyleyen Erdem "BunedenkKESK,ey- lem programını sürdü- recek ve 11 Aralık'ta yüz binlerce kamu emekçisinin üretimden gelen gücünü kuilana- cakür" dedi. Kamu Sen Genel Başkanı Resul Akay ise TBMM'ye bugüne ka- dar sunulan 6 kanun teklifînin hiçbirinde memurlara grev hakkı tanınmadığına dikkat çekti. Akay, "Meclis'in bütün paritileri arasın- da böyle bir mutabakat var. Biz tabii ki grev hakkı istiyonız. Ama şu anda bu oluşamıyorsa mevcut durumun der- hal yasalaşmasını isti- yoruz" diye konuştu. Memur Sen Konfe- * derasyonu Başkan Yar- dımcısı Kamil Erdo- ğan da, "Bizim görüşü- müz, memur sendika yasasının bir an önce çıkması, ancak grevtt- toplusözleşmeü olarak çıkmasıdır. Çıkmaya- caksa memur kendini ortaya koyar, hakkım ahr" dedi. SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR oral.calıslar(â raksnet.com Susuriuk'ta ortaya çıkanları yargıda bir türlü neticeye bağ- lamak mümkün olmuyor. Su- surluk'un dnemli ayaklanndan birisi olan Ömer Lüttlü Topal cinayetinin sanıklan da tahliye edilince, işler iyice zorlaştı. Or- tada cinayetler var, uyuşturucu ticareti var, susturucu takılmış silahlar var, ama bu suçlann fa- illeri yok. Yargılananlardan he- sap soaılacağı umudu giderek kayboluyor. Çete davası sanık- lan, kendileriyte ilgili iddialaröne sürenlere şu yanıtı verdikleri an ış bitiyor: "Onlar vatan haini biz ıse vatanseveriz. Ne yaptıysak vatan için yaptık." Susuriuk'un arkasında neler olup bıttiğjni araştınrken MHP kongresi imdadımıza yetişti. Kongre salonu "Susurluk ova- sı, Bozkurtlannyuvası"s\ogar\- larıyla inliyordu. MHP'lileraçık- ça orada olan bizdik, öyle de- rinlemesine araştırma yapma- nıza gerek yok diyorlardı. Bu noktadan itibaren işler biraz ça- tallaşsa da yine de adresin bir 'Susurluk Ovası Bozkurt Yuvası' kısmını oğrenme olanağımız or- taya çıkıyor. Neden mi çatalla- şıyor? Özel Tım'in başı ibrahim Şahin, tahliye plduktan sonra MHP'lilerle görünmeye ve on- laria ayrlı kaderi paylaştığı me- sajını vermeye özel bir gayret gösteriyordu. İbrahim Şahin'in timlerinin tüfeklerinin kabzalanndaki boz- kurt ambternleri de bu Tim'in si- yasi nitetiğinj açıklıyordu. Zaten yargılanan Özel Tim'cilerin ül- kücü olduklan, MHP'lilerle ya- kınlıklan gözden kaçmıyordu. Peki Susurluk bozkurt yuvası ise bu yuvada kimler yer alıyor- du? Abdullah Çatlı'nın bura- daki önemli bir bozkurt olduğu biliniyor. Peki ya yargılanan Özel Timciler, onlar Susurluk ovasındaki bozkurtlar değil miydi? Susurluk olayı nedeniyle şu anda hiç tutuklu kimse kalma- dığına ve Özel Timciler de ken- dileriyle ilgili iddialan reddettik- lerine göre Susurluk ovasında- ki bozkurtlar kimdi? Milletvekil- lerinin dokunulmazlıklan da kal- dınlamadığına göre Susurluk ovasındaki bozkurtlann kim ol- duğunu bir türlü öğrenemeye- ceğiz. Ben merak ediyorum, bu ül- ' kede binlerce cinayet işlendi, uyuşturucu ticareti yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. Yargı- sız infazlar yapıldı, gazeteciler dövülerek öldürüldü. Bütün bu davalarda ülkücü- ler, kendilerini taraf olarak kabul ediyorlar. Bir yandan MHP ör- gütleri uyuşturucuya karşı mü- cadeleafişleriasıyoriar, bir yan- dan her türlü kainunsuz olaya kanşmış, uyuşturucu, çek-se- net mafyası işiyle uğraşan kişi- lerin yargılanması sırasında, du- ruşmalara gidıp onlara sahip çı- kıyoriar. Bir siyasi partinin böyle bir görünüme bürünmesi ve bunu açık açık ifade etmesi, Türki- ye'nin içinde bulunduğu duru- mu göstermeşi bakımından ib- ret verici. Türkiye, Susurluk skandalıyla çalkalanıyor, devlet içıne yuvalanmış çetelerin işle- ri ortalığa saçılıyor, tam bu sıra- da milliyetçi olduğunu söyleyen bir partinin kuruitayında, "Su- suriuk ovası bozkurtyuvası"di- ye şlogan atılıyor. Üstelik bu partinin şu anda- ki oy oranı da yüzde 9 civann- da gözüküyor. Yani toplumun yüzde 9'u sanki bu tür bir sahip- lenmeden hoşlanıyor. Susur- luk'ta ortaya dökülen kiriiliği kendi malıyrnış gibi sahipleni- yor. Ortada bir gariplik yok mu? Neden bütün bunlarolabiliyor? Neden toplumun en azından yüzde onluk bir kesimi, bu tür bir manzarayı kendi parçası olarak kabul edip içine sindiri- yor. Şıkıntı burada. Türkiye'de iş- ler öylesine çığnndan çıkmış ki milliyetçilikle çok çeşitli kanun- suzluklar birbirine kanşmış du- rumda. Bu iç karartan manza- ranın, milliyetçiliğin bu ölçüde yozlaşmasının, belki de önem- li nedenlerinden birisi, Güney- doğu'da son yıllarda yaşanan- lardır. Biliyorsunuz, uyuşturucu ticaretinin, faili meçhullerin merkezi orasıydı. Orada vatan- sever Türk milliyetçileri, bu ey- lemlerin başını çektiler, bütün bunlan da vatan için yaptıklan- nı açıklamaktan geri durmadı- lar. Her şeyin vatan için olduğu- nun ne anlama geldiğini çöz- meye çalışıyorum. Evet her şey vatan için de Susuriuk'ta orta- ya çıkan susturuculara sahip çıkrnanın vatanla, siyasi partici- likle nasıl bir ilgisi var bir türlü anlayamıyorum. "Susurluk ovası bozkurt yu- vası" sloganı aşın Türk milliyet- çiliğinin geldiği noktayı göster- meşi bakımından ibret verici. GLOBALPOLİTtKtfLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Çok BaşamlıBir KUPUIUŞ: MF Günümüzde, bir Güneydoğu Asya ülkesindeki, ba- zı bankalar battığı için Brezilya, Rusya ve hatta Es- tonya'da piyasalar dalışa geçiyor ve ülke ekonomi- leri ressesyona giriyor, yüz binlerce insan işsiz kalı- yor, bundan çok daha geniş bir nüfus, bir anda yok- sullaşıyor. Dünya piyasalannda bu derecede ileri bir entegrasyonun sağlanması nda IMF'nin payı büyük. IMF, artık adeta mitolojik hale gelen imajını ye gü- cünü esas olarak 1980'lerde, Üçüncü Dünya Ülkele- ri'nı etkileyen borç knzı sırasında kazandı. 0 zaman borç krizi içinde olan ülkelere "yardıma koşan" IMF, bu yardıma karşılık, söz konusu ülkelerin, ekonomi- lerinde her türiü denetimi kaldırmalannı ve uluslara- rası bankaların giriş çıkışına tümüyle açılmalannı şart koştu. Çağ atlamaya niyetli liderlerin de yardımıyla bu açılma gerçekleşmeye başladıktan birsüre sonra bu süreçten esas olarak uluslararası bankalann (alacak- lannı kurtardıkça) faydalandığı IMF'nin de aslında ki- me yardıma geldiği daha belirgin bir şekilde ortaya çıkacaktı. IMF önderlığinde, uluslararası bankalann danış- manları ve analıstlen, geJişmiş ülkelerdeki hükümet- leri de sermayenin uluslararası dolaşımının önünde- ki engellerin kaldınlması için ıkna ettiler. Böylece ser- maye hareketleri üzerindeki kontroller, hızla kalktı. Hükümetler de kendi ekonomilennde talebi değil, da- ha çok arzı, dığer bir değişle gelirleri değil, maliyetle- ri düzenleyici, özel sektöru teşvik edici politikalara öncelik verdiler. Artık ülkeler de birer özel şirket gibi defterierin (dış ticaret ve bütçe) denkleştirilmesi esa- sına göre yönetilmeye başlanacaktı, gelir dağılımını düzeitme ve kalkınma hedefine göre değil. 1980'lerin sonuna doğru, özellikle azgelişmiş ülke- lerdeki hükümetler ellennın bağlandığını, artık seç- menlenne verdiklen sözlenn pek bir anlamı kalmadı- ğını görmeye başladılar. 1990'larda dünya ekonomi- si birbiri ardına gelen mali zelzelelerie sarsılmaya baş- ladığında "Atı olan çoktan Üsküdar'ı geçmişti". Ser- maye piyasalan ve giderek karmaşıklaşan borç enst- rumanlan artık tümüyle denetim dışındaydı. Doğu As- ya ekonomileri krıze giımeye başladığından, yalnız- ca bu bölgede dolaşan borç enstrumanlannın toplam hacmi 6 trilyon dolan geçmişti. Bu arada, IMF başandan başanya koşuyor, yedisi geçen 24 ayda (1996: Meksika 17.8 milyar-toplam paket 50 mılyar; 1996: Rusya, 10 milyar; 1997: Fili- pinler, 1.1 mılyar; Tayland 3.9-toplam paket, 17 mil- yar; Endonezya 10 milyar-toplam paket 40 mityar, Güney Kore 20 milyar-toplam paket henüz belli de- ğil 60-100 milyar deniyor) olmak üzere on bir önem- li kurtarma operasyonu gerçekleştiriyordu. Tüm de- netleme çabasına karşı kahramanca direnen banka- lar ise büyük servetler topluyor, dünyanın geri kalanı daha da yoksullaşıyordu. Hem IMF kurtarma operas- yonlan sayesınde alacaklarını kurtaran ve yeni piya- salar elde eden uluslararası bankalann esasen ABD kaynaklı, hem de IMF'nin ABD denetiminde olması 1990'larda literatüre "VVashington konsesüs" kavra- mını soktu. IMFşimdi Uzakdoğu ülkelerini "kurtarmakla"meş- gul. Ancak bu sefer söz konusu olan, Güney Kore gibi dünyanın 12 büyük ekonomisi ve 60-100 milyar dolariık bir paket. Üstelik çok korkutucu bir şekilde, Japonya'da acaba bir gün IMF e/ine düşer mi gibi so- rular soruluyor. Bu yüzden olacak, şimdi IMF'nin ro- lü ve etkinliği sorgulanmaya başlandı. IMF, dünyanın her tar,afına uzmanlar göndenyor, hükümetlere akıl yeriyor ve dünya ekonomisini şekillendiriyor. Ancak giderek ortaya çıkan şu ki her yere bulaşan, milyar- larca dolan kontrol eden, IMF'nin dayattığı paketle- rin içeriği. gerçek boyutlan hep gizli kalıyor. Wall Stre- et Joumal gibi muhafazakâr gazetelerde bıle şiddet- le eleştirildığı gibi müşterilerini şeffaflaşmaya zoriayan IMF'nin kendisı şeffaf değil. Bu paralar nereye gidi- yor, etkileri ne oluyor? Nıye bilmiyoruz? WSJ, ulusla- rarası yat/nmcılann hazırlıksız yakalanmasından kor- kuyor, IMF ise recete yazdığı ülkedeki siyasi tepkiden korktuğu için gizlilıkte ısrar ediyor. Öyle ya, 1998'de yüzde 5.6 ekonomik büyüme bekleyen Güney Kore halkına "IMF istiyor, şimdi ekonomik büyüme ekşi yüzde 2 olacak" demek, sonra idam listesi açıklar gi- bi paketin aynntılannı açıklamak kolay mı? Dünya ekonomisini bir kaosa çevirmeyi başaran IMF'nin sonsuza kadar etkinliğini sürdüremeyeceği- ni gösteren işaretler de var. Japonya, ABD ve IMF'nin tüm direnmelerine rağmen, IMF ve VVashington kon- sesüs dışında, farklı önceliklerle kredi verecek, 100 milyar dolar hacminde bir Asya Para Fonu oluştur- ma çabası içinde. Eğer Asya krizi derinleşmeye de- vam ederve dünya ekonomisii 930'lara benzer bir or- tama girer, IMF'nin serbestleştirme ve denetimleri kaldırma politikaları da savunulamaz hale gelirse, IMF'yi de tarihin tozlu raflarına kaldırmak gerekebilir. lyi de bu biraz "testi kınldıktan sonra.." diye başla- yan deyişi hatırlatmıyor mu? Dokunulmazlıgım kaldırılsın' CHP'K Işık'tan örnek davrams ANKARA (UBA)-TB- MM'de bazı milletvekille- rinin dokunulmazlıklan aylardır kaldınlamazken, hakkında fezleke düzenle- nen CHP Sıvas Milletve- kili Mahmutlşık. örnek bir davranış gösterdi ve Mec- lis Başkanlığı'na başvura- rak dokunulmazlığının kaldınlmasını istedi. CHP Sıvas Milletvekili Mahmut Işık,2908SayıhDernekler Yasası'na muhalefetten düzenlenen dokunulmaz- lık fezlekesinin Meclis Adalet Komisyonu'na u- laşmasınm ardından hare- kete geçerek, yargıç önüne çıkmak için Meclis Baş- kanlığı'na başvurdu. Susurluk olayı ile ilgili Mehmet Ağar ve Sedat Edip Bucak hakkında dü- zenlenen fezlekeler aylar- dır komısyonda bekleme- sine karşın. Işık, kendisi hakkındaki fezlekenin Ge- nel Kurul'da bir an önce ele alınmasını istedi. Işık,baş- vuru dilekçesınde, "Baş- kanhğınıza intikal etmiş ve şu andaAnayasa Komisyo- nu'nda bulunan 2908 Sayı- b Dernekler Vasası'na göre dokunulmazlığımın kaldı- nlması Ankara Cumhuri- yet Saveılığı'nca talep edil- mektedir. Adı geçen savcı- hktahakkımdaaçümışbu- lunan davada ifade vererek yargılanmak istivorum. DokunuhnazhğuTun kaldı- nlmasınıarzederiın" dedi. TBMM Başkanı'ndan dosyasınm zaman yitiril- meden Genel Kurul'a in- dirilerek görüşübnesini ve dokunulmazlığının kaldı- nlmasını talep eden Işık, "Türkiye kamuoyunun yüzde80'i dokunuimazhk- lann kaldınlması konu- sunda ısrarh. Bu durumda ben onlann temsikisi ola- rak bu zırha büriinemem. Benim hakkımda da yargı Dernekler Yasası'na mu- halefetten fezleke düzenle- miş. O zaman Meclis be- nim dokunulmazlığumı he- men kaidırmab ve ben de normal vatandaş gibi yar- gı önüne çıkmahyım" diye konuştu. Işık, dokunulmazlığı kaldınlıncaya kadar mah- kemenin çağnsına da uya- cağını ve duruşma günü gi- derek "normal vatandaş gujj" hâkim karşısına çıka- cağını ifade ederek "Yargı- nın önünü açmak için do- kunulmazlıgım kaldınl- masa bfle hâkimin karsısı- na gidip 'Beni yargılayın' diyeceğim" görüşünü dile getirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle