Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 KASIM 1997 PAZAR
HABERLER
Susurluk komisyonu
üyesi Fikri Sağlar,
hükümetin devlet içi
yasadışı örgütlenmeleri
aydınlatacağına
inanmadığını söyledi
usıırluk' ıın
kaptaıu Çiller'
ALPERBA11J
ANKARA - Devlet içi yasadışı örgüt-
lenmeleri araştırmak üzere kurulan ko-
misyonun üyesi CHP Içel Milletvekili
Fikri Sağlar. çete yapılanmasının "ta-
kını kaptanı"nın DYP Genel Başkanı
Tansu Çiller olduğunu söyledi. Susurluk
komisyonunun çalışmalannın iktidar
partisi milletvekillerince engellendiğini
kaydeden Sağlar, karanlık bağlantılan
Mesut Yılmaz hükümetinin de aydınla-
tacağına inanmadığını kaydetti.
Sağlar. Susurluk kazasırun 1. yıldönü-
münde Cumhuriyet'in sorulannı yanıt-
ladı.
- Susurluk kazasının hemen ardından
Türldye'de yaşayanlann gördükkri fo-
tografta ne vardı?
- Türkiye'de devletin içerisine kurul-
muş devleti kullanmaya çalışan siyaset-
çi, mafya. bürokrat işbirliği içinde kont-
rol edilemeyen bir gücün olduğu ortaya
çıktı. Trafik kazasında kaza yapan ara-
cın içinde bulunan kişiler birbirleriyle
yan yana gelmemesi gereken kişilerdi.
Susurluk kazası. Türkiye'de devletin içi-
ne sızan çetelerin laik demokratik hukuk
de\ letıni yok ettigini ve o düzenin oluş-
ması gerektiğinde dırenç gösterdiğıni or-
taya koyuyor. Susurluk"un Türkıye"ye.
Türkiye'de yaşayan yurttaşlara getirmiş
olduğu en iyi yenileşme ya da olgu, bu
gerçeğin görülmesıdir.
- Kazanın hemen ardından, suikast,
sabotaj iddialan ortaya aüJdı. Daha son-
ra bu iddialar "Çatlı tasfıye edilmek is-
teniyordu" denikrek gerekçelendirilme-
ye çalışıldı. Siz bu iddialan doğrulav abi-
İecek biigi ya da bulgulara ulaşünız mı?
- Bu adamlar ne yapıyor? Bir çıkar
ıçin bir araya gelmişler. Bunu çözdüğü-
müzde bırçok soruya da yanıt bulacağız.
Şu bir gerçek ki onlar bir yere gidiyor-
lardı. Susturucular, tabancalar, biksi mer-
miler bunlann hepsine baktığımızda bir
tesadüfdeğildı.
- Giz perdesini aralayabildiniz mi?
- Giz perdesini iyice açtığınız zaman
birçok şey, önce tbrahinı Şahin, Mehmet
Ağar gibi insanlar niçın bir araya geldi?
Niçin bir araya geldiklerini bulabilırse-
niz, neden aynlma niyetinde otduklannı
veya birbırlerini öldürme niyetinde ol-
dukJannı bulmanız mümkün olabilir.
Bunlann bir araya gelmelerinın nedenle-
rinin başında çıkar geliyor. Özellikle
uyuşturucu ve diğer faaliyetlerden elde
edilen paralar geliyor.
Böyle bir kavga içıne girmişlerse. o
zaman ister ıstemez çıkar çatışması var-
dır aklımıza gelen en önemli neden olu-
yor. Bunu iyi görmek gerekir. Abdullah
Çatlı, Türkiye'ye neden kaçınlmıştır. Ne
yapmıştır? Abdullah Çatlı, vatan millet
adına korkusuzluğunu ve adam öldür-
meye yönelik eylemlerini kimin adına ve
niçin yapmıştır? Bunu yaptıran siyasiler,
bürokratlann bir hukuk devletinde yaşa-
dıklannı unutarak aslında elde etmek is-
tedikleri amaç. çıkar nedir?
- 3 Kasım akşanu Türidye'nin öğren-
diği neydi? Çete mi, mafya yapılanması
mı, kontrgerilla mı?
- Şurası gerçek ki bir çete var. 3 Ka-
sım'dan geriye doğru, 1952'lerde Kontr-
gerilla diye adlandınlan Türkiye'de ne
olduğunu bilemediğimiz bir oluşumun
üzerine oturtulmuş bir takım 3 Kasım
kazasıyla ortaya çıktı. 50'li yıllardan 3
Kasım'a kadar başka hangi takımlar. çe-
teler vardı?
Bunlar devleti nasıl kendi amaçlan
doğrultusunda hangi olaylarda kullan-
mışlardı? Bunlann son takımı. kaptanla-
n ıle yapmış olduğu eylemleri çözerek
bulma imkânı var. geriye doğru gittiği-
nizde. Çünkü bu mesele yalnızca 93'ten
sonraki bir mesele değil, 90 öncesi var,
80-90 arası var. 80 öncesi var, 70 öncesi
var, 6O'lı yıllar var.
Tansu Çiller'in başkanlığında olan,
Çiller'in kaptanlığım yapmış olduğu bir
takımın neler yaptığını, nelere dayandı-
rarak ne şekilde hangi eylemler koyduk-
lannı bulabilirsek, o zaman bunlardan
öncekilerin de neler yaptıklannı bulabi-
liriz.
TurgutOzal'ın kara para aklamak için
İsvıçre'dekı yeraltı dünyasından olan in-
sanlarla bir başbakan olarak yapmış ol-
duğu toplantıyı daha iyi anlanz. 100 bin
lira vererek kaçakçıhktan ceza alrruş olan
ınsanlann cezasının affedilmesinin altın-
da yatan gerçeği daha iyi görebiliriz. Tür-
kiye'de demokrasiyi insan haklanru, hu-
kuk devletinı yok etmeye çalışanlann, o-
nun yenne kendi düzenlerini kurmaya
yönelik manevralannı, faaliyetlerinı da-
ha iyi görebilir. daha iyi açıklayabiliriz.
Onun için ben son takımı iyi görmek, fa-
aliyetlerinden detaylanndan konunun ge-
neliyle ilgili neler yapılabileceğini anla-
mak zorunda olduğumuzu söylüyorum.
Bugüne kadar geçen 1 yıllıksüredebuda
ortaya çıktı. Kamuoyunun vicdanında bu
takımın kaptanının Tansu Çiller olduğu,
diğerlerinin de neler yaptığı ortada.
SÜRECEK
İpuçları değerlendirilmedi
Devlet Susurluk
adreslerini
perdeledi
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Susurluk'ta 3 Ka-
sım'da meydana gelen tra-
fık kazası Türkiye'de taşla-
nn bir anda yerinden oyna-
masını sağlarken, TBMM
Araştırma Komisyonu ve
Başbakanlık Teftiş Kuru-
lu'nun yaptığı araştırmala-
nnda elde edilen ipuçları.
"devlet sım" gerekçesi ile
değerlendinlmedı.
Susurluk kazası. devlet
içindeki yasadışı örgütlen-
meler ve "hukuk devleti"
kurallannı aşan operasyon-
lar konusunda yıllar önce-
sinde tartışılan konulan ye-
niden gündeme getirdi.
1995 yılının ilk aylannda
hazırlandığı belirtilen ve
Işçi Partisi Genel Başkanı
Doğu Perinçek'in 21 Eylül
1996'daaçıkladığı2. MÎT
raporu, kamuoyunu sarsan
karanlık bağlantılan içeri-
yordu. Raporda, Abdullah
Çatlı. ev adresi ve telefon
numarasından kullandığı
sahte kimlik ve taşıdığı ye-
şil pasapoıtuna kadar açık-
lanıyordu.
Kazanın ılk şokunun at-
latılmasının ardından basın
organlan ve televizyon ku-
ruluşlan, arşivlere el attı-
lar. Çatlı, Hüseyin Koca-
dağ, Mehmet Ağar. Sedat
Bucak, Haluk Kırcu Sedat
Demir, Söylemezler. maf-
ya. çete gündemde en çok
yer alan sözcükler oldu.
Basın konuyu gündemde
tutmayı sürdürdü. TBMM
harekete geçti.
TBMM'nin "Yasadışı
örgütlerin devletle olan
bağlantılan ve Susurluk'ta
meydana gelen kaza olayı-
nın ve arkasındaki ilişkile-
rin avdınlığa kavuşturul-
ması amacıyla" araştırma
komisyonu kurulmasına
ilişkin karan 15 Kasım
1996 tarihli Resmi Gaze-
te'de yayımlanarak yürür-
lüğe girdi.
Susurluk komisyonu. 3
aylık süresini bir ay daha
uzatarak toplam 4 ay görev
yaptı. Komisyona binlerce
belge ulaştı. Aralannda
Mesut Yılmaz, Mehmet
Ağar, Sedat Bucak, Mıllı
İstihbarat Teşkılatı (MtT)
Müsteşan Sönmez Köksal.
dönemin Emnıyet Genel
Müdürü Alaaddin YükseL
eski bürokratlar. suçlanan
özel tim görevlileri, jandar-
ma ıstihbaratçılan ve gaze-
tecilerin de bulunduğu 57
kişı ifade verdi.
Komisyon çalışmalan-
nın sonlanna doğru 5
Mart'ta dinlenmesine ka-
rar verilen suçlamalann
odağında yer alan Çiller
çiftinin de yer aldığı bazı
tanıklann dinlenmesi iste-
minden, koalisyonun DYP
kanadının hükümetin bo-
zulacağı yönündeki tehdi-
di üzenne RP milletvekil-
lerinin olumsuz oy kullan-
ması sonucu vazgeçildi.
Çiller çiftinin dinlenmesi
yolundaki karardan çark e-
den komisyonun başkanı
RP'li Mehmet Elkatrruş. ir-
ticai faaliyetlere karşı sert
tavnyla bılınen dönemin
Jandarma Genel Komutanı
Orgeneral Teoman Ko-
man'ı defalarca komisyon-
da ifade vermeye çağırdı.
4 aylık çalışmanın so-
nunda ortaya çıkan 320
sayfalık raporda. ana hatla-
nyla şu saptamalara yer ve-
ri'di:
Devlet-mafya: Çıkar
amaçlı yasadışı örgütlerin
devletle ilişkileri vardır ve
devletin içinde yasadışı ör-
gütlenme oluşturulmaya
çalışılmıştır.
Bu örgütlenme. esas ola-
rak hukuk dev letinden
uzaklaşılmasından kay-
naklanmıştır. 1982 Anaya-
sası'nın geçici 15. madde-
si ile getirilen dönemin
Milli Güvenlik Konseyi
üyelerinin her türlü huku-
ki ve cezai sorumluluğu-
nun bulunmadığına ilişkin
düzenleme buna bir ömek-
tir.
SÜRECEK
Halk mectisleri, Susurluk kazasının 1. vüdönümünde, çetelerden hesap sormak için Ankara'ya \ üriiv üşe geçtikr. Burşa-Eskişehir yolunu
takip eden yüriiyüşçüler yann Güvenpark'ta toplanarak TBMM'ye dilekçe verecekler. (Fotoğraf: BERTAN AĞANOGLU)
Skandalın sanıklan ifadelerinde her şeyi devlet için yaptıklannı söylediler
Susurluk savcısı 'çete' dedi
HÜLYATOPCU
KEREMILGAZ
Susurluk'ta 3 Kasım 1996'da
meydana gelen ve polıs müdürü
Hüseyin Kocadağ. ülkücü katlıam
sanığı Abdullah Çatlı ve Gonca
Us'un ölümü. milletvekili Sedat
Bucak'ın yaralanmasıyla sonuçla-
nan kaza Türkiye için bir dönüm
noktası oldu. Türkiye'de "siyaset-
devlet-mafya1
" ilişkilerini ortaya çı-
karan kaza, kamuoyunda genış tar-
tışmalara neden oldu. Üzerınden
bir vıl geçmesine karşın, Susurluk
kazası gündemdeki yerinı koruyor.
Kuşadası'ndan 3 Kasım'da yola
çıkan eski polis müdürü Hüseyin
Kocadağ'm kullandığı 06 AC 600
plakalı Mercedes. Susurluk'u geç-
tikten sonra "Havaalanı" denilen
mevkiye geldiğinde yolun solunda-
ki benzin ıstasyonundan v ola çıkan
Hasan Gökçe yönetimindeki 20 RC
721 plakalı kamyona arkadan çarp-
tı. "Devlet içindeki gizli yapılan-
ma"nın böylesine ilginç bir tesa-
düfle su yüzüne çıktığı kazada Hü-
seym Kocadağ. Çatlı ve Gonca Us
yaşamını yıtırirken Bucak ağır v a-
ralandı. 1980öncesındeBahçelıev-
ler"de 7 TlP'linın öldürülmesi ve
Mehmet Ali Ağca'nın Maltepe Ce-
zaevı'nden kaçınlması olaylanna
adı karışan Çatlı'nın üzennden
Mehmet Özbay adına düzenlenmiş
bir kimlik çıktı.
Çatlı'nın kimliği
Özbay'ın Çatlı olduğunun anla-
şılması konusunda ikı rivayet orta-
ya atıldı. Kimilerine göre Çatlı'nın
gerçek kımlıği ülkücü Haluk Kır-
cı'ntn sağa sola "Reisi kaybettik1
"
şeklinde telefonlar açmasıyla. ki-
milerine göre ise Susurluk Devlet
Hastanesi morguna teşhise gelen
yakınlannın Susurluk savcısına
Özbay kimlikli kişınin Çatlı oldu-
ğunu ifade etmeleriyle ortaya çık-
tı. Çatlı'nın cenazesı memleketı
Nevşehir'de. Bahçeliev ler katlıamı-
nın firari sanığı Haluk Kırcı ile ül-
kücü Drej A& (AK Yasak)'m da ka-
tılımıyla "kahramanlar gi-
bi","Türkba>Tağmasanlarak'
H
gö-
müldü. Gonca Us lzmir'de. Koca-
dağ ise Istanbul'da sessizce defhe-
dildi.
Olaya ilk olarak Susurluk Cum-
huriyet Savcılığı el kovdu. Susurluk
savcısı İmdat Kaçan soruşturma
sonucunda olayın, TCY'nın "cü-
rüm işlemek için teşekkül oluştur-
mak" fiilini düzenleyen 313. mad-
desi kapsamına girdığini belirterek
hazırladığı fezlekevi lstanbul
DGM'ye gönderdı.
lstanbul DGV1 Başsavcılığı, 11
Kasım 1996'da olayın "cüriim işle-
mek amacıyla teşekkül oluşrur-
mak'" boyutuyla ılgıli soruşturma
başlattı. Soruşturma kapsamında.
Susurluk'taki kazaya ilişkin 20 Ka-
sım 1996 günü tanık olarak ifade-
leri alınan milletvekili Sedat Edıp
Bucak'ın resmı korumalanndan,
özel timde görev lı Ayhan Çarkın.
Ercan Ersm-
ve Oğuz Yorulmaz'ın.
Ömer Lütfü Topal'ın öldürülme-
sinde tetıkçı olduklannı belirten bir
telefon ihban üzerine Topal'ın iş
ortakları Sami Hoştan ve Ali Fevzi
Bir'le bırlikte îstanbul Emnıyeti ta-
rafından gözaltına alındığı, döne-
min Içışlen Bakanı Mehmet
Ağar'ın talimatıyla Ankara'ya gön-
denlerek serbest bırakıldığı ortaya
çıktı.
Interpol tarafından kırmızı bül-
tenle aranan Abdullah Çatlı'nın,
özel timde görev lı polis memuru
Zrva Bandırmalıoğlu'nun oğlunun
sünnet düğününde, dönemin Özel
Harekât Daıresi Başkan Vekili İb-
rahim Şahin'le samımi şekilde oy-
narken çekilmıs fotoğraflan ortaya
çıktı.
Silivri yakınlannda otomobili
terk edılmış olarak bulunan MİT
eski görevlısı işadamı Tarık
Cmit'in, Çatlı "nın talimatıyla özel
timciler Ayhan Akça ve Ziya Ban-
dırmalıoğlu tarafından gözaltına
alındığı öne sürüldü.
SÜRECEK
NOKTASI IORAL ÇALIŞLAR Oral.Çalışlar@ raksnet.com .tr
Susufîuklular, Susurluk de-
nince cinayetlerin hatırlanma-
sından hoşlanmıyorlar, ama
bunun başka türlü ifade edil-
mesinin ne yazık ki başka ça-
resi de yok. Devlet içindeki ci-
nayet şebekeleri, askeri darbe
amacıyla suikastlar düzenle-
yenler, adam kaçıranlar, uyuş-
turucu kaçakçılığı yapanlar
açığa çıkarılıp çökertilinceye
kadar Susurluk kasabasının
adının gündemden düşmesi
mümkün değil.
Malum kazanın üzerinden
tam biryıl geçti. Bu biryıl için-
de o kadar çok şey öğrendik.
o kadar büyük hayal kınklıkla-
n yaşadık ki. Şimdi sokaktaki
sıradan yurttaş dahil herkesin
Susurluk'ta ortaya çıkan tablo
konusunda bir fikri var. Şimdi-
ye kadar bilinmeyen, inanılma-
sı mümkün olmayan iddialar,
birer film şeridi gibi gözlerimi-
Susurluk Skandalmm Bir Yılı
zin önünden geçti. O çok kut-
sal kabul edilen devlet ve onun
üst düzey görevlilerinin kanştı-
ğı olaylar. birçoğumuzun bilin-
cini sarstı, güvenini altüst etti.
'Bizim Medya' programında
konuşan Abdi Ipekçi'nin kızı
Nükhet ipekçi'nin sözleri, Su-
surluk'un ne anlama geldiğini
çok güzel ifade ediyordu. Nük-
het Ipekçi, artık aynı duygulan
paylaştığı, önemli bir birikim-
den söz ediyordu. Bu gelişme,
Ipekçi ailesine cesaret vermiş,
morallerini düzeltmiş, daha et-
kin bir çaba içine girmelerine
neden olmuştu. Artık, bu cina-
yetlere karşı olan etkili bir ka-
muoyunu yanlannda hissedi-
yorlardı. Yanıp sönen ışıklar,
onlara yıllardır yüreklerini ya-
kan büyük acıyı paylaşanlar ol-
duğunu gösteriyor ve bu ge-
lişme üzüntülerini hafifletiyor-
du.
• • •
Susurluk yalnızca acılanmı-
zı hafifletmedi, bölük pörçük
gördüğümüz tabloyu, devleti
saran cinayet ve çıkar ağını,
gözlerimizin önüneserdi. Ger-
çeğin önemli bir kısmını şimdi
biliyoruz. Bu gerçeği çoğunlu-
ğumuz görmemize karşın, he-
nüz kimseden hesap soruima-
dığının da bilincindeyiz. Zaman
zaman yüreğimiz öfkeyle dolu-
yor, zaman zaman umutsuzlu-
ğa kapılıyoruz. Bütün bu inış
çıkışlar, gerçeği değiştirmiyor,
katillen biliyoruz, bütün bunla-
rı neden yaptıklannı da anlıyo-
ruz.
Eski MlT'çi Korkut Eken,
Abdullah Çatlı'yı 12 Eylül'den
önce kullandıklannı söylediği
an. benim gözümde bütün se-
naryo yerli yerine oturdu. Her
şey 1960'lann sonunda yükse-
len sol dalgayla hızlandı. Ikinci
Dünya Savaşı'nın ardından
ABD merkezli kamp içinde yer
alan Türkiye'nın temel yöneli-
mini 'komünizmle mücadele'
beliriiyordu. Demokrası ve sol
düşmanlığı özellikle son 50 yı-
lımıza damgasını vurdu.
Şu andaki sağcı partılerin
yönetim kademelerine bakın,
devletin tercıhlerinin hangi so-
nuçları doğurduğunu rahatça
anlarsınız. Sağcı politikacıların
büyük çoğunluğu geçmişte,
ırkçı, şoven, dinci ve sol düş-
manı bir örgütlenme içinde
yer aldılar. Polis, Milli Emniyet
onlan, gençlik kitlesine karşı bir
saldın ve dağıtma aracı olarak
kullandı. Devletin güvenlik
güçleri onları korudu, kışkırttı,
yönlendirdi. Devleti yönetenler
onlara burslar verdiler, bürok-
rasi içinde yükselttiler. Çoğun-
luk, daha sonra siyasi partile-
rin yönetımlerıne geldiler, ba-
kan oldular.
Abdullah Çatlı 12 Eylül'den
önce MİT elemanıysa Abdi
Ipekçi'yı de ülkücüler herhal-
de şahsi kararlanyla öldürme-
diler. Ipekçi cinayeti, 1977 se-
çimlerinde oy oranını yüzde
41.8'e yukseltmiş sosyalde-
mokrasinin ve onun arkasın-
daki sol dalganın önünü kes-
mek amacıyla hazırlanan bir
planın parçasıydı. Büyük su-
ikastlar yoluyla, Türkiye bir bu-
nalım içine sokulacak ve ardın-
dan Amerikancı bir darbenin
koşullan yaratılacaktı. Bu yolla
Türkiye'nin sola kayması önle-
necek ve ülkemiz, Sovyetler'e
karşı ABD'nin nüfuz alanlannın
sağlam bir unsuru olmaya de-
vam edecekti. 12 Eylül askeri
darbesini kimler ne için yaptı-
lar? Bu sorunun cevabını bu-
lup sorumlulannı ortaya çıkar-
mak, birçok cinayetin ardında-
ki esran çözecek, devlet içine
yuvalanan faşist örgütlenme-
nin ipuçlarını yakalayacak.
Susurluk'un 1950'lere uza-
nan uzak bir geçmişi, Güney-
doğu'daki savaşa ve 12 Eylül
askeri darbesine uzanan nis-
peten yakın bir geçmişi var.
Susurluk kazası belki de
rastlantı, ama arkasındaki kan
izlerinin rastlantıyla bir ilgısi ol-
madığını şimdi kesinlikle bi-
liyoruz.
MtKRO
DINÇ TAYANÇ
Tek Adam, Çok Adamcık
Merak ediyorum; Ikinci Adamlar'ın, yaşamlan bo-
yunca ikınci kalmaya hükümlenişleri, acaba kendi
ikinciliklerinden midir. yaşamlannı sarmalamış Birin-
ci Adam saygısından mıdır, yoksa ikinciliğin sindiri-
lememişliğine kapılarak Birinci Adam'ın yaptıklan-
nı aşmaya sıvanıp da beceremeyişlerinden mi?
Cumhuriyet, Tek Adam ile başlıyor; Mustafa Ke-
mal Atatürk. Ikinci Adam; Ismet Inönü... Dalıyo-
rum düşünmeye...
Kurtuluş Savaşı'nın, Cumhuriyet'in kuruluşunun
ve Aydınlanma Devrımleri'nın Ismet Paşası'nın ikin-
ci Adamlığı'nı anlayabilmem kolay; kolay da, dönem
gelip Milli Şefedayandığındaişlerkanşıyor... Neher
türlü ilerici düşünce ve akıma karşı uygulanan bas-
kılan anlayabilmem mümkün ne Devnmler'den ve-
rilen ödünleri neyobazlıklaırkçılığın palazlandınlma-
sını ve ne detümüne çağrı çıkartacağı sınanmışçok
partili demokrasi(!)yi...
Inönü'nün Ikinci Adam'lığı kesinleşince, bu kez
Birinci Adam'lık(!) Celal Bayar'a geçiyor; Ikinci
Adam'ı da Adnan Menderes!
Komitacı Celal Bey. perde arkasından oynatıyor
Ikinci Adamı'nı. Öyle ustaca(!) oynatıyor ki, ış gelip
Yassıada'ya vardığında; ulusal bağımsızlığın elden
gitmesinden ekonominın borç batağında uluslara-
rası sömürge düzenine teslimine, yobazlığın irtica-
ya dönüşmesinden ülkenin cephelere bölünmesi-
ne, dünyanın ilk ulusal kurtuluş savaşını vermiş dev-
rimci bir ulusun dünyadaki saygınlığının ayağa dü-
şürülmesinden gençliğin kırdınlmasına.. tümü ur-
gan olup geçiveriyor Menderes'in boynuna...
Menderes'in Ikinci Adam'lığı noktalanınca, bu kez
de 1946 Ruhu'nun Birinci Adamlığı'nda, Ikinci Adam
olarak Süleyman Demirel çıkıyor siyaset sahnesi-
ne...
Birinci Adam 1946 ruhu; ırkçılıktan Küçük Ame-
rika'cılığa, irticadan yiyiciliğe, gelmesinden kışlar
boyu korkulan Komonizm'den emperyalizmin Do-
ğu jandarmalığına dek "özüriü" bir ruh olup da de-
mokrasiyi bir gölge oyunu sandığından, Süleyman
Bey'in 1960'lardakı her seçimden birinci çıkması
bile Birinci Adam olmasını sağlayamryor...
12 Mart 1971 muhtırasıyla şapkasını ilk kez alıp
giden Demirel'in Birinci Adam'lı, buram buram fa-
şizm esen bir yan askersel yarı balyozcu sivilsel
cuntaya bırakmasını anlayabilmem mümkün olsa
da, o gün bugündür kendisine hak verebilecek "ru-
hu" bendeniz yakalayamıyorum...
Cumhuriyet'in ilk faşızm denemesinden sonraki
umut rüzgânnı, birinci adamlığa en yakın ikinci
adam, Bülent Ecevit estiriyor. Hem de değişmez
ikinci adamın elindeki tek "birinciliği" söke söke al-
macasına.
Ecevit'in en büyük umut olduğu 1970'lerin ilk ya-
nsında Pandora'nın Kutusu'ndan çıkamaması bir
yana, irticaya verdiği ödünlerin nedeninin devirip
de yerine geçtiği partisel birinci adamın etkisinden
kurtulamamasından mı, yoksa ailesel birinci kadı-
nın çekimine girmesinden mi kaynaklandığını hâlâ
anlayabilmış değilim! Süleyman Demirel'in
1970'lerin ikinci yarısındaki iktidarlarında birinci
adam olup olmadığına gelince kafam karışıyor. Si-
yasal ve ekonomik açıdan dışa bağımlılığın ecirtiğe
dönüşmesine bakılırsa, "köküdışardamihrakların"
ikinci adamı olduğuna inanıyorum. Ama iş, sağcı-
lann cinayet işlediğinin söyletilemeyeceği irtica-fa-
şizm cephelerine geldiğinde, bu işin birinci adamı
olduğunu kabul etmeden geçemiyorumü!
Süleyman Bey, şapkasını ikinci kez alrp da gider-
ken, ardında 1946'dan 1980'e dek ekilmiş irtica,
ırkçılık ve faşizm tohumlannın meyvesi niyetine 12
Eylül'ü ve birinci(!) adam(!) Kenan Evren Paşa Haz-
retleri'ni bırakıyor!
Ne hazret, ne birinciliği(l), ne de adamlığı(!) konu-
sunda düşünmeyi bile "zul" sayıp geçiyorum!
Türkiye Cumhuriyeti, ikinci birinci adamını, faşist
cuntanın icazetli uzantısı olarak tepesinde buluve-
riyor: Turgut Özal!
Böyyyük Turgut; Türkiye'nin dış politikasından
ekonomisine, yeni dünya düzenine kayıtsız koşul-
suz tesliminden işinı bıliryakınlannı serveti sâmâna
boğmasına, yolsuzlukları yol ettirmesinden "Birko-
yup üç alacağız" dıye kalkıp üçün birine razı olma-
sına, toplumu tarikatlar cennetine çevirmesinden
anayasayı delmesine, emekçileri ezmesinden zen-
ginleri sevmesine tüm icraatlarıyla birinci olarak gö-
rüyorum, ama adamını bir türlü ekleyemiyorum!
Demirel'in ikincisi Tansu Çiller iletarikatlann ikin-
cisi Necmettin Erbakan'ı bağışlamanıza sığına-
rak, adamdan sayamıyor ve Özal'ın nerelerden gel-
diğini bildığimiz, ikinci adamı Mesut Yılmaz'la ne-
relere gidebileceğimizi düşünmek bile istemiyo-
rum...
Merakımı kurcalayan; bu ülkenin gerçek birinci
adamı olan halkımızın nasıl olup da böylesine "seç-
mece" birinci ve ıkinciler bulup tepemize çıkarttığı...
Ana fikir: Diyojen Türkiye'de dolaşsa, fenerine
mum yetmezdi!
Ana fıkrin ana fikri: Fenere gerek kalmadan
adam bulmak için özgürlük ve dayanışma gerekir.
Kitle örgütlerinden tepkiler
'Konuşması gerekenler
sessizliği tercih etti'
ÎSTANBUL (AA) -Rıd-
van Budak: (DİSK Genel
Başkanı | Kazanın ilk aşa-
masındaelde edilen ipuçla-
rı, devlet içinde ve siyasetin
üst kademelerine kadar
uzanan çete ilişldlerinin bir
anda Türkive'nin geçmişi-
ni sorgulamasını zorunlu
hak genrdi.Ama asıl ko-
nuşması gerekenler; siya-
setçiler ve devletin önemli
noktalannda görev alnuş
bir kısını vöneticiler, sessiz
kalmavı tercih ettiler.
UfiıkUras:(ÖDP Genel
Başkanı) Iktidarlar olayı
aydınlatmak için hiçbir şey
yapmadı. 2 Kasım "dan
sonra tek beklentimiz, hal-
kın örgütlü gücüdür.
Yücel Sayman: (tstan-
bul Barosu Başkanı) De\-
let içinde bir yapılanma ol-
duğu ve bu yapdanmanın
hukuka avkın olan birta-
kjm kararlar alarak uygu-
ladığı yönünde iddialar
var. Bu iddialarbugüne ka-
dar araştırılmadı. 2 vıldır
bekleyen vasalar çıkanl-
madı. Çeteleıie ilgili suçla-
n düzenleyen vasalar çık-
madı. Dokunulmazlıklar
kaldınlmadL Susurlukola-
vından sonra görev alan
hükümcrJer. bu ola> uı üze-
rine ciddi bir şekilde gidip,
yetküerini kullanıp. somut
maddi delilleri gün ışığına
çıkarmadılarvebu bdgele-
rin vargıya sunulmasını
başaramadılar.
Avukat Ergin Cinmen:
(Aydınlık tçın Yurttaş Gi-
nşımi Sözcüsü) Susurluk
kazasından bu yana vatan-
daşlar. devletin çetelerden
anndırılması, şeffaf hukuk
devletine ulaştınlması için
gereken duyarlılığı göster-
di.
Devletin çetelerden
anndınlması için "hükü-
metin siyasal kararlılık"
göstermesı gerekiyor. TB-
MM'nin de gerekli yasal
düzenlemeleri çıkararak,
dokunulmazlıklan kaldır-
ması gerekir.