27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 KASIM 1997 PAZAR HABERLER Susurluk komisyonu üyesi Fikri Sağlar, hükümetin devlet içi yasadışı örgütlenmeleri aydınlatacağına inanmadığını söyledi usıırluk' ıın kaptaıu Çiller' ALPERBA11J ANKARA - Devlet içi yasadışı örgüt- lenmeleri araştırmak üzere kurulan ko- misyonun üyesi CHP Içel Milletvekili Fikri Sağlar. çete yapılanmasının "ta- kını kaptanı"nın DYP Genel Başkanı Tansu Çiller olduğunu söyledi. Susurluk komisyonunun çalışmalannın iktidar partisi milletvekillerince engellendiğini kaydeden Sağlar, karanlık bağlantılan Mesut Yılmaz hükümetinin de aydınla- tacağına inanmadığını kaydetti. Sağlar. Susurluk kazasırun 1. yıldönü- münde Cumhuriyet'in sorulannı yanıt- ladı. - Susurluk kazasının hemen ardından Türldye'de yaşayanlann gördükkri fo- tografta ne vardı? - Türkiye'de devletin içerisine kurul- muş devleti kullanmaya çalışan siyaset- çi, mafya. bürokrat işbirliği içinde kont- rol edilemeyen bir gücün olduğu ortaya çıktı. Trafik kazasında kaza yapan ara- cın içinde bulunan kişiler birbirleriyle yan yana gelmemesi gereken kişilerdi. Susurluk kazası. Türkiye'de devletin içi- ne sızan çetelerin laik demokratik hukuk de\ letıni yok ettigini ve o düzenin oluş- ması gerektiğinde dırenç gösterdiğıni or- taya koyuyor. Susurluk"un Türkıye"ye. Türkiye'de yaşayan yurttaşlara getirmiş olduğu en iyi yenileşme ya da olgu, bu gerçeğin görülmesıdir. - Kazanın hemen ardından, suikast, sabotaj iddialan ortaya aüJdı. Daha son- ra bu iddialar "Çatlı tasfıye edilmek is- teniyordu" denikrek gerekçelendirilme- ye çalışıldı. Siz bu iddialan doğrulav abi- İecek biigi ya da bulgulara ulaşünız mı? - Bu adamlar ne yapıyor? Bir çıkar ıçin bir araya gelmişler. Bunu çözdüğü- müzde bırçok soruya da yanıt bulacağız. Şu bir gerçek ki onlar bir yere gidiyor- lardı. Susturucular, tabancalar, biksi mer- miler bunlann hepsine baktığımızda bir tesadüfdeğildı. - Giz perdesini aralayabildiniz mi? - Giz perdesini iyice açtığınız zaman birçok şey, önce tbrahinı Şahin, Mehmet Ağar gibi insanlar niçın bir araya geldi? Niçin bir araya geldiklerini bulabilırse- niz, neden aynlma niyetinde otduklannı veya birbırlerini öldürme niyetinde ol- dukJannı bulmanız mümkün olabilir. Bunlann bir araya gelmelerinın nedenle- rinin başında çıkar geliyor. Özellikle uyuşturucu ve diğer faaliyetlerden elde edilen paralar geliyor. Böyle bir kavga içıne girmişlerse. o zaman ister ıstemez çıkar çatışması var- dır aklımıza gelen en önemli neden olu- yor. Bunu iyi görmek gerekir. Abdullah Çatlı, Türkiye'ye neden kaçınlmıştır. Ne yapmıştır? Abdullah Çatlı, vatan millet adına korkusuzluğunu ve adam öldür- meye yönelik eylemlerini kimin adına ve niçin yapmıştır? Bunu yaptıran siyasiler, bürokratlann bir hukuk devletinde yaşa- dıklannı unutarak aslında elde etmek is- tedikleri amaç. çıkar nedir? - 3 Kasım akşanu Türidye'nin öğren- diği neydi? Çete mi, mafya yapılanması mı, kontrgerilla mı? - Şurası gerçek ki bir çete var. 3 Ka- sım'dan geriye doğru, 1952'lerde Kontr- gerilla diye adlandınlan Türkiye'de ne olduğunu bilemediğimiz bir oluşumun üzerine oturtulmuş bir takım 3 Kasım kazasıyla ortaya çıktı. 50'li yıllardan 3 Kasım'a kadar başka hangi takımlar. çe- teler vardı? Bunlar devleti nasıl kendi amaçlan doğrultusunda hangi olaylarda kullan- mışlardı? Bunlann son takımı. kaptanla- n ıle yapmış olduğu eylemleri çözerek bulma imkânı var. geriye doğru gittiği- nizde. Çünkü bu mesele yalnızca 93'ten sonraki bir mesele değil, 90 öncesi var, 80-90 arası var. 80 öncesi var, 70 öncesi var, 6O'lı yıllar var. Tansu Çiller'in başkanlığında olan, Çiller'in kaptanlığım yapmış olduğu bir takımın neler yaptığını, nelere dayandı- rarak ne şekilde hangi eylemler koyduk- lannı bulabilirsek, o zaman bunlardan öncekilerin de neler yaptıklannı bulabi- liriz. TurgutOzal'ın kara para aklamak için İsvıçre'dekı yeraltı dünyasından olan in- sanlarla bir başbakan olarak yapmış ol- duğu toplantıyı daha iyi anlanz. 100 bin lira vererek kaçakçıhktan ceza alrruş olan ınsanlann cezasının affedilmesinin altın- da yatan gerçeği daha iyi görebiliriz. Tür- kiye'de demokrasiyi insan haklanru, hu- kuk devletinı yok etmeye çalışanlann, o- nun yenne kendi düzenlerini kurmaya yönelik manevralannı, faaliyetlerinı da- ha iyi görebilir. daha iyi açıklayabiliriz. Onun için ben son takımı iyi görmek, fa- aliyetlerinden detaylanndan konunun ge- neliyle ilgili neler yapılabileceğini anla- mak zorunda olduğumuzu söylüyorum. Bugüne kadar geçen 1 yıllıksüredebuda ortaya çıktı. Kamuoyunun vicdanında bu takımın kaptanının Tansu Çiller olduğu, diğerlerinin de neler yaptığı ortada. SÜRECEK İpuçları değerlendirilmedi Devlet Susurluk adreslerini perdeledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Susurluk'ta 3 Ka- sım'da meydana gelen tra- fık kazası Türkiye'de taşla- nn bir anda yerinden oyna- masını sağlarken, TBMM Araştırma Komisyonu ve Başbakanlık Teftiş Kuru- lu'nun yaptığı araştırmala- nnda elde edilen ipuçları. "devlet sım" gerekçesi ile değerlendinlmedı. Susurluk kazası. devlet içindeki yasadışı örgütlen- meler ve "hukuk devleti" kurallannı aşan operasyon- lar konusunda yıllar önce- sinde tartışılan konulan ye- niden gündeme getirdi. 1995 yılının ilk aylannda hazırlandığı belirtilen ve Işçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in 21 Eylül 1996'daaçıkladığı2. MÎT raporu, kamuoyunu sarsan karanlık bağlantılan içeri- yordu. Raporda, Abdullah Çatlı. ev adresi ve telefon numarasından kullandığı sahte kimlik ve taşıdığı ye- şil pasapoıtuna kadar açık- lanıyordu. Kazanın ılk şokunun at- latılmasının ardından basın organlan ve televizyon ku- ruluşlan, arşivlere el attı- lar. Çatlı, Hüseyin Koca- dağ, Mehmet Ağar. Sedat Bucak, Haluk Kırcu Sedat Demir, Söylemezler. maf- ya. çete gündemde en çok yer alan sözcükler oldu. Basın konuyu gündemde tutmayı sürdürdü. TBMM harekete geçti. TBMM'nin "Yasadışı örgütlerin devletle olan bağlantılan ve Susurluk'ta meydana gelen kaza olayı- nın ve arkasındaki ilişkile- rin avdınlığa kavuşturul- ması amacıyla" araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin karan 15 Kasım 1996 tarihli Resmi Gaze- te'de yayımlanarak yürür- lüğe girdi. Susurluk komisyonu. 3 aylık süresini bir ay daha uzatarak toplam 4 ay görev yaptı. Komisyona binlerce belge ulaştı. Aralannda Mesut Yılmaz, Mehmet Ağar, Sedat Bucak, Mıllı İstihbarat Teşkılatı (MtT) Müsteşan Sönmez Köksal. dönemin Emnıyet Genel Müdürü Alaaddin YükseL eski bürokratlar. suçlanan özel tim görevlileri, jandar- ma ıstihbaratçılan ve gaze- tecilerin de bulunduğu 57 kişı ifade verdi. Komisyon çalışmalan- nın sonlanna doğru 5 Mart'ta dinlenmesine ka- rar verilen suçlamalann odağında yer alan Çiller çiftinin de yer aldığı bazı tanıklann dinlenmesi iste- minden, koalisyonun DYP kanadının hükümetin bo- zulacağı yönündeki tehdi- di üzenne RP milletvekil- lerinin olumsuz oy kullan- ması sonucu vazgeçildi. Çiller çiftinin dinlenmesi yolundaki karardan çark e- den komisyonun başkanı RP'li Mehmet Elkatrruş. ir- ticai faaliyetlere karşı sert tavnyla bılınen dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Teoman Ko- man'ı defalarca komisyon- da ifade vermeye çağırdı. 4 aylık çalışmanın so- nunda ortaya çıkan 320 sayfalık raporda. ana hatla- nyla şu saptamalara yer ve- ri'di: Devlet-mafya: Çıkar amaçlı yasadışı örgütlerin devletle ilişkileri vardır ve devletin içinde yasadışı ör- gütlenme oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu örgütlenme. esas ola- rak hukuk dev letinden uzaklaşılmasından kay- naklanmıştır. 1982 Anaya- sası'nın geçici 15. madde- si ile getirilen dönemin Milli Güvenlik Konseyi üyelerinin her türlü huku- ki ve cezai sorumluluğu- nun bulunmadığına ilişkin düzenleme buna bir ömek- tir. SÜRECEK Halk mectisleri, Susurluk kazasının 1. vüdönümünde, çetelerden hesap sormak için Ankara'ya \ üriiv üşe geçtikr. Burşa-Eskişehir yolunu takip eden yüriiyüşçüler yann Güvenpark'ta toplanarak TBMM'ye dilekçe verecekler. (Fotoğraf: BERTAN AĞANOGLU) Skandalın sanıklan ifadelerinde her şeyi devlet için yaptıklannı söylediler Susurluk savcısı 'çete' dedi HÜLYATOPCU KEREMILGAZ Susurluk'ta 3 Kasım 1996'da meydana gelen ve polıs müdürü Hüseyin Kocadağ. ülkücü katlıam sanığı Abdullah Çatlı ve Gonca Us'un ölümü. milletvekili Sedat Bucak'ın yaralanmasıyla sonuçla- nan kaza Türkiye için bir dönüm noktası oldu. Türkiye'de "siyaset- devlet-mafya1 " ilişkilerini ortaya çı- karan kaza, kamuoyunda genış tar- tışmalara neden oldu. Üzerınden bir vıl geçmesine karşın, Susurluk kazası gündemdeki yerinı koruyor. Kuşadası'ndan 3 Kasım'da yola çıkan eski polis müdürü Hüseyin Kocadağ'm kullandığı 06 AC 600 plakalı Mercedes. Susurluk'u geç- tikten sonra "Havaalanı" denilen mevkiye geldiğinde yolun solunda- ki benzin ıstasyonundan v ola çıkan Hasan Gökçe yönetimindeki 20 RC 721 plakalı kamyona arkadan çarp- tı. "Devlet içindeki gizli yapılan- ma"nın böylesine ilginç bir tesa- düfle su yüzüne çıktığı kazada Hü- seym Kocadağ. Çatlı ve Gonca Us yaşamını yıtırirken Bucak ağır v a- ralandı. 1980öncesındeBahçelıev- ler"de 7 TlP'linın öldürülmesi ve Mehmet Ali Ağca'nın Maltepe Ce- zaevı'nden kaçınlması olaylanna adı karışan Çatlı'nın üzennden Mehmet Özbay adına düzenlenmiş bir kimlik çıktı. Çatlı'nın kimliği Özbay'ın Çatlı olduğunun anla- şılması konusunda ikı rivayet orta- ya atıldı. Kimilerine göre Çatlı'nın gerçek kımlıği ülkücü Haluk Kır- cı'ntn sağa sola "Reisi kaybettik1 " şeklinde telefonlar açmasıyla. ki- milerine göre ise Susurluk Devlet Hastanesi morguna teşhise gelen yakınlannın Susurluk savcısına Özbay kimlikli kişınin Çatlı oldu- ğunu ifade etmeleriyle ortaya çık- tı. Çatlı'nın cenazesı memleketı Nevşehir'de. Bahçeliev ler katlıamı- nın firari sanığı Haluk Kırcı ile ül- kücü Drej A& (AK Yasak)'m da ka- tılımıyla "kahramanlar gi- bi","Türkba>Tağmasanlarak' H gö- müldü. Gonca Us lzmir'de. Koca- dağ ise Istanbul'da sessizce defhe- dildi. Olaya ilk olarak Susurluk Cum- huriyet Savcılığı el kovdu. Susurluk savcısı İmdat Kaçan soruşturma sonucunda olayın, TCY'nın "cü- rüm işlemek için teşekkül oluştur- mak" fiilini düzenleyen 313. mad- desi kapsamına girdığini belirterek hazırladığı fezlekevi lstanbul DGM'ye gönderdı. lstanbul DGV1 Başsavcılığı, 11 Kasım 1996'da olayın "cüriim işle- mek amacıyla teşekkül oluşrur- mak'" boyutuyla ılgıli soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında. Susurluk'taki kazaya ilişkin 20 Ka- sım 1996 günü tanık olarak ifade- leri alınan milletvekili Sedat Edıp Bucak'ın resmı korumalanndan, özel timde görev lı Ayhan Çarkın. Ercan Ersm- ve Oğuz Yorulmaz'ın. Ömer Lütfü Topal'ın öldürülme- sinde tetıkçı olduklannı belirten bir telefon ihban üzerine Topal'ın iş ortakları Sami Hoştan ve Ali Fevzi Bir'le bırlikte îstanbul Emnıyeti ta- rafından gözaltına alındığı, döne- min Içışlen Bakanı Mehmet Ağar'ın talimatıyla Ankara'ya gön- denlerek serbest bırakıldığı ortaya çıktı. Interpol tarafından kırmızı bül- tenle aranan Abdullah Çatlı'nın, özel timde görev lı polis memuru Zrva Bandırmalıoğlu'nun oğlunun sünnet düğününde, dönemin Özel Harekât Daıresi Başkan Vekili İb- rahim Şahin'le samımi şekilde oy- narken çekilmıs fotoğraflan ortaya çıktı. Silivri yakınlannda otomobili terk edılmış olarak bulunan MİT eski görevlısı işadamı Tarık Cmit'in, Çatlı "nın talimatıyla özel timciler Ayhan Akça ve Ziya Ban- dırmalıoğlu tarafından gözaltına alındığı öne sürüldü. SÜRECEK NOKTASI IORAL ÇALIŞLAR Oral.Çalışlar@ raksnet.com .tr Susufîuklular, Susurluk de- nince cinayetlerin hatırlanma- sından hoşlanmıyorlar, ama bunun başka türlü ifade edil- mesinin ne yazık ki başka ça- resi de yok. Devlet içindeki ci- nayet şebekeleri, askeri darbe amacıyla suikastlar düzenle- yenler, adam kaçıranlar, uyuş- turucu kaçakçılığı yapanlar açığa çıkarılıp çökertilinceye kadar Susurluk kasabasının adının gündemden düşmesi mümkün değil. Malum kazanın üzerinden tam biryıl geçti. Bu biryıl için- de o kadar çok şey öğrendik. o kadar büyük hayal kınklıkla- n yaşadık ki. Şimdi sokaktaki sıradan yurttaş dahil herkesin Susurluk'ta ortaya çıkan tablo konusunda bir fikri var. Şimdi- ye kadar bilinmeyen, inanılma- sı mümkün olmayan iddialar, birer film şeridi gibi gözlerimi- Susurluk Skandalmm Bir Yılı zin önünden geçti. O çok kut- sal kabul edilen devlet ve onun üst düzey görevlilerinin kanştı- ğı olaylar. birçoğumuzun bilin- cini sarstı, güvenini altüst etti. 'Bizim Medya' programında konuşan Abdi Ipekçi'nin kızı Nükhet ipekçi'nin sözleri, Su- surluk'un ne anlama geldiğini çok güzel ifade ediyordu. Nük- het Ipekçi, artık aynı duygulan paylaştığı, önemli bir birikim- den söz ediyordu. Bu gelişme, Ipekçi ailesine cesaret vermiş, morallerini düzeltmiş, daha et- kin bir çaba içine girmelerine neden olmuştu. Artık, bu cina- yetlere karşı olan etkili bir ka- muoyunu yanlannda hissedi- yorlardı. Yanıp sönen ışıklar, onlara yıllardır yüreklerini ya- kan büyük acıyı paylaşanlar ol- duğunu gösteriyor ve bu ge- lişme üzüntülerini hafifletiyor- du. • • • Susurluk yalnızca acılanmı- zı hafifletmedi, bölük pörçük gördüğümüz tabloyu, devleti saran cinayet ve çıkar ağını, gözlerimizin önüneserdi. Ger- çeğin önemli bir kısmını şimdi biliyoruz. Bu gerçeği çoğunlu- ğumuz görmemize karşın, he- nüz kimseden hesap soruima- dığının da bilincindeyiz. Zaman zaman yüreğimiz öfkeyle dolu- yor, zaman zaman umutsuzlu- ğa kapılıyoruz. Bütün bu inış çıkışlar, gerçeği değiştirmiyor, katillen biliyoruz, bütün bunla- rı neden yaptıklannı da anlıyo- ruz. Eski MlT'çi Korkut Eken, Abdullah Çatlı'yı 12 Eylül'den önce kullandıklannı söylediği an. benim gözümde bütün se- naryo yerli yerine oturdu. Her şey 1960'lann sonunda yükse- len sol dalgayla hızlandı. Ikinci Dünya Savaşı'nın ardından ABD merkezli kamp içinde yer alan Türkiye'nın temel yöneli- mini 'komünizmle mücadele' beliriiyordu. Demokrası ve sol düşmanlığı özellikle son 50 yı- lımıza damgasını vurdu. Şu andaki sağcı partılerin yönetim kademelerine bakın, devletin tercıhlerinin hangi so- nuçları doğurduğunu rahatça anlarsınız. Sağcı politikacıların büyük çoğunluğu geçmişte, ırkçı, şoven, dinci ve sol düş- manı bir örgütlenme içinde yer aldılar. Polis, Milli Emniyet onlan, gençlik kitlesine karşı bir saldın ve dağıtma aracı olarak kullandı. Devletin güvenlik güçleri onları korudu, kışkırttı, yönlendirdi. Devleti yönetenler onlara burslar verdiler, bürok- rasi içinde yükselttiler. Çoğun- luk, daha sonra siyasi partile- rin yönetımlerıne geldiler, ba- kan oldular. Abdullah Çatlı 12 Eylül'den önce MİT elemanıysa Abdi Ipekçi'yı de ülkücüler herhal- de şahsi kararlanyla öldürme- diler. Ipekçi cinayeti, 1977 se- çimlerinde oy oranını yüzde 41.8'e yukseltmiş sosyalde- mokrasinin ve onun arkasın- daki sol dalganın önünü kes- mek amacıyla hazırlanan bir planın parçasıydı. Büyük su- ikastlar yoluyla, Türkiye bir bu- nalım içine sokulacak ve ardın- dan Amerikancı bir darbenin koşullan yaratılacaktı. Bu yolla Türkiye'nin sola kayması önle- necek ve ülkemiz, Sovyetler'e karşı ABD'nin nüfuz alanlannın sağlam bir unsuru olmaya de- vam edecekti. 12 Eylül askeri darbesini kimler ne için yaptı- lar? Bu sorunun cevabını bu- lup sorumlulannı ortaya çıkar- mak, birçok cinayetin ardında- ki esran çözecek, devlet içine yuvalanan faşist örgütlenme- nin ipuçlarını yakalayacak. Susurluk'un 1950'lere uza- nan uzak bir geçmişi, Güney- doğu'daki savaşa ve 12 Eylül askeri darbesine uzanan nis- peten yakın bir geçmişi var. Susurluk kazası belki de rastlantı, ama arkasındaki kan izlerinin rastlantıyla bir ilgısi ol- madığını şimdi kesinlikle bi- liyoruz. MtKRO DINÇ TAYANÇ Tek Adam, Çok Adamcık Merak ediyorum; Ikinci Adamlar'ın, yaşamlan bo- yunca ikınci kalmaya hükümlenişleri, acaba kendi ikinciliklerinden midir. yaşamlannı sarmalamış Birin- ci Adam saygısından mıdır, yoksa ikinciliğin sindiri- lememişliğine kapılarak Birinci Adam'ın yaptıklan- nı aşmaya sıvanıp da beceremeyişlerinden mi? Cumhuriyet, Tek Adam ile başlıyor; Mustafa Ke- mal Atatürk. Ikinci Adam; Ismet Inönü... Dalıyo- rum düşünmeye... Kurtuluş Savaşı'nın, Cumhuriyet'in kuruluşunun ve Aydınlanma Devrımleri'nın Ismet Paşası'nın ikin- ci Adamlığı'nı anlayabilmem kolay; kolay da, dönem gelip Milli Şefedayandığındaişlerkanşıyor... Neher türlü ilerici düşünce ve akıma karşı uygulanan bas- kılan anlayabilmem mümkün ne Devnmler'den ve- rilen ödünleri neyobazlıklaırkçılığın palazlandınlma- sını ve ne detümüne çağrı çıkartacağı sınanmışçok partili demokrasi(!)yi... Inönü'nün Ikinci Adam'lığı kesinleşince, bu kez Birinci Adam'lık(!) Celal Bayar'a geçiyor; Ikinci Adam'ı da Adnan Menderes! Komitacı Celal Bey. perde arkasından oynatıyor Ikinci Adamı'nı. Öyle ustaca(!) oynatıyor ki, ış gelip Yassıada'ya vardığında; ulusal bağımsızlığın elden gitmesinden ekonominın borç batağında uluslara- rası sömürge düzenine teslimine, yobazlığın irtica- ya dönüşmesinden ülkenin cephelere bölünmesi- ne, dünyanın ilk ulusal kurtuluş savaşını vermiş dev- rimci bir ulusun dünyadaki saygınlığının ayağa dü- şürülmesinden gençliğin kırdınlmasına.. tümü ur- gan olup geçiveriyor Menderes'in boynuna... Menderes'in Ikinci Adam'lığı noktalanınca, bu kez de 1946 Ruhu'nun Birinci Adamlığı'nda, Ikinci Adam olarak Süleyman Demirel çıkıyor siyaset sahnesi- ne... Birinci Adam 1946 ruhu; ırkçılıktan Küçük Ame- rika'cılığa, irticadan yiyiciliğe, gelmesinden kışlar boyu korkulan Komonizm'den emperyalizmin Do- ğu jandarmalığına dek "özüriü" bir ruh olup da de- mokrasiyi bir gölge oyunu sandığından, Süleyman Bey'in 1960'lardakı her seçimden birinci çıkması bile Birinci Adam olmasını sağlayamryor... 12 Mart 1971 muhtırasıyla şapkasını ilk kez alıp giden Demirel'in Birinci Adam'lı, buram buram fa- şizm esen bir yan askersel yarı balyozcu sivilsel cuntaya bırakmasını anlayabilmem mümkün olsa da, o gün bugündür kendisine hak verebilecek "ru- hu" bendeniz yakalayamıyorum... Cumhuriyet'in ilk faşızm denemesinden sonraki umut rüzgânnı, birinci adamlığa en yakın ikinci adam, Bülent Ecevit estiriyor. Hem de değişmez ikinci adamın elindeki tek "birinciliği" söke söke al- macasına. Ecevit'in en büyük umut olduğu 1970'lerin ilk ya- nsında Pandora'nın Kutusu'ndan çıkamaması bir yana, irticaya verdiği ödünlerin nedeninin devirip de yerine geçtiği partisel birinci adamın etkisinden kurtulamamasından mı, yoksa ailesel birinci kadı- nın çekimine girmesinden mi kaynaklandığını hâlâ anlayabilmış değilim! Süleyman Demirel'in 1970'lerin ikinci yarısındaki iktidarlarında birinci adam olup olmadığına gelince kafam karışıyor. Si- yasal ve ekonomik açıdan dışa bağımlılığın ecirtiğe dönüşmesine bakılırsa, "köküdışardamihrakların" ikinci adamı olduğuna inanıyorum. Ama iş, sağcı- lann cinayet işlediğinin söyletilemeyeceği irtica-fa- şizm cephelerine geldiğinde, bu işin birinci adamı olduğunu kabul etmeden geçemiyorumü! Süleyman Bey, şapkasını ikinci kez alrp da gider- ken, ardında 1946'dan 1980'e dek ekilmiş irtica, ırkçılık ve faşizm tohumlannın meyvesi niyetine 12 Eylül'ü ve birinci(!) adam(!) Kenan Evren Paşa Haz- retleri'ni bırakıyor! Ne hazret, ne birinciliği(l), ne de adamlığı(!) konu- sunda düşünmeyi bile "zul" sayıp geçiyorum! Türkiye Cumhuriyeti, ikinci birinci adamını, faşist cuntanın icazetli uzantısı olarak tepesinde buluve- riyor: Turgut Özal! Böyyyük Turgut; Türkiye'nin dış politikasından ekonomisine, yeni dünya düzenine kayıtsız koşul- suz tesliminden işinı bıliryakınlannı serveti sâmâna boğmasına, yolsuzlukları yol ettirmesinden "Birko- yup üç alacağız" dıye kalkıp üçün birine razı olma- sına, toplumu tarikatlar cennetine çevirmesinden anayasayı delmesine, emekçileri ezmesinden zen- ginleri sevmesine tüm icraatlarıyla birinci olarak gö- rüyorum, ama adamını bir türlü ekleyemiyorum! Demirel'in ikincisi Tansu Çiller iletarikatlann ikin- cisi Necmettin Erbakan'ı bağışlamanıza sığına- rak, adamdan sayamıyor ve Özal'ın nerelerden gel- diğini bildığimiz, ikinci adamı Mesut Yılmaz'la ne- relere gidebileceğimizi düşünmek bile istemiyo- rum... Merakımı kurcalayan; bu ülkenin gerçek birinci adamı olan halkımızın nasıl olup da böylesine "seç- mece" birinci ve ıkinciler bulup tepemize çıkarttığı... Ana fikir: Diyojen Türkiye'de dolaşsa, fenerine mum yetmezdi! Ana fıkrin ana fikri: Fenere gerek kalmadan adam bulmak için özgürlük ve dayanışma gerekir. Kitle örgütlerinden tepkiler 'Konuşması gerekenler sessizliği tercih etti' ÎSTANBUL (AA) -Rıd- van Budak: (DİSK Genel Başkanı | Kazanın ilk aşa- masındaelde edilen ipuçla- rı, devlet içinde ve siyasetin üst kademelerine kadar uzanan çete ilişldlerinin bir anda Türkive'nin geçmişi- ni sorgulamasını zorunlu hak genrdi.Ama asıl ko- nuşması gerekenler; siya- setçiler ve devletin önemli noktalannda görev alnuş bir kısını vöneticiler, sessiz kalmavı tercih ettiler. UfiıkUras:(ÖDP Genel Başkanı) Iktidarlar olayı aydınlatmak için hiçbir şey yapmadı. 2 Kasım "dan sonra tek beklentimiz, hal- kın örgütlü gücüdür. Yücel Sayman: (tstan- bul Barosu Başkanı) De\- let içinde bir yapılanma ol- duğu ve bu yapdanmanın hukuka avkın olan birta- kjm kararlar alarak uygu- ladığı yönünde iddialar var. Bu iddialarbugüne ka- dar araştırılmadı. 2 vıldır bekleyen vasalar çıkanl- madı. Çeteleıie ilgili suçla- n düzenleyen vasalar çık- madı. Dokunulmazlıklar kaldınlmadL Susurlukola- vından sonra görev alan hükümcrJer. bu ola> uı üze- rine ciddi bir şekilde gidip, yetküerini kullanıp. somut maddi delilleri gün ışığına çıkarmadılarvebu bdgele- rin vargıya sunulmasını başaramadılar. Avukat Ergin Cinmen: (Aydınlık tçın Yurttaş Gi- nşımi Sözcüsü) Susurluk kazasından bu yana vatan- daşlar. devletin çetelerden anndırılması, şeffaf hukuk devletine ulaştınlması için gereken duyarlılığı göster- di. Devletin çetelerden anndınlması için "hükü- metin siyasal kararlılık" göstermesı gerekiyor. TB- MM'nin de gerekli yasal düzenlemeleri çıkararak, dokunulmazlıklan kaldır- ması gerekir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle