Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 KASIM 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Dünyaya Piraye ile Nâzım'ın penceresinden bakan Memet Fuat'tan 'Gölgede Kalan Yıllar'
Karşıbk beldemeyen sevgfler...HANDAN ŞENKÖKEN
"Bu kitabı yazmaya başladığımda
alîmış dokuz yaşmdavdtm;
bitirdiğimde, yetmis bir... Îkiyılsürdü...
Arada birgidip gelme de var... Yoğun
bakımda gözlerimi açtığımda 'Bir ay
dahayaşayıp kitabımı bitirebibem!'
diye kaygılanıyordum... Bir ay daha!"
Yılbaşı öncesi başlayan rahatsızhğı
sırasında yoğun bakımda bıle
diişündüğü: "bataklıga dönmüş
dünyamızda, iyiliğin. dürüstlüğün,
onurun, bağhlığın, özverinin simgesi"
anîıesi Piraye Hanım'ı, çocukluğunu,
gençliğini anlattığı "Gölgede Kalan
Yülar"\ bitirdi MemetFuat. söz verdiği
gibi beşınci sayfasını da bize imzaladı!
Zaman zaman o tadına doyulmaz
sohbetlennde mutlulukla anlattığı
ariılar, geçmişten arta kalan belgelerle,
fotoğraflarla bir destana dönüşmüştü.
Bu kitapla birlikte biz de ilk kez Memet
Fuat'ın, Piraye'nin, Nâzım' m, onlann
kalabalık ve yokluğun içinde ama
alabildiğine 'yüreği sevgiyle' dolu
yaşamına girebiliyoruz. Çevredeki ünlü
sanatçılann yanı sıra Erenköylülerle,
Çamlıcalılarla. dedesinin bahçesine her
yaz gelen başka uluslardan, başka
dinlerden kiracılarla zenginleşen, "o
güzel insanlar "m 'karşılık beklemeyen
sevgileriyle' kuşatılmış bu ortamda,
Memet Fuat'ın benzersiz kişiliğinin
nasıl oluştuğuna tanık oluyoruz.
"Bizim aşkımızdan bahsederken
insanlar yainız hayranlık ve saygı
dıtyabilirler" diyen Nâzım'ın, yıllarca
çeşitli cezaevlerinden Piraye'ye yazdığı
mektuplanyla. şiirleriyle o dönem
yaşamını okumuştuk. Bu kitap ise
MfemetFuat'a "Bendenuzak.fakat
veryûzünün en akılh ve en büyük
kadınına yahn yaşadın . Beni adam
eden, beni insan eden kadının tesiri
yaratıcıdır " diye yazan Nâzım'dan
aynlınca. içinde "Yemyeşil bir dal
kırılan " Piraye'yi anlatıyor. 'Aşk
konuşulmaz, yaşanır' inancıyla hep
suskun kalan Piraye'yi. Bu aşkın
yaşamdaki gerçekleri aktanlırken,
birtakım dedıkodulara da yanıt
veriliyor.
"Gölgede Kalan Ytllar", dünyaya
Piraye ile Nâzım'ın penceresinden
bakan Memet Fuat'ın eşsiz
öğretmenliğiyle 'gelecek güneşli, güzel
günlerin özlemini yitirmeden, geçmişe
sığınarak' verdiği bir yaşam dersi.
- Kitabımzda "Anılar biriktirerek,
aF^ti*kalaa günlenme bakarak , . _
yaşamadım. Bir gün oturup bunlari
yazacağim aklımdan bile geçmezdi.
ÇevTemdekı hava hep geleceğe
dönüktü," diyorsunuz. Sizi "Gölgede
Kalan Yıllan" yazmaya ne yöneltti?
Buna nasıl karar verdiniz?
MEMET FUAT - Kitapta gördüğünüz o
fotoğraflan ben biriktjrmedim. Benim
bir albümüm bile yoktur. "Geçmış
gûnün hasretini çekmem..."
Biliyorsunuz, Nâzım'ın dörtlüğü...
Gözlenm hep gelecek "güneşli güzel
günler"e dönük olarak yaşadım. Şiirler
çizmiştir benim yaşam anlayışımı.
Sonra çevremdeki insarüar birer birer
ölmeye başladılar. BiriktirdikJeri
fotoğraflar. anı nitelikli eşyalar hep
bana kaldı. lster istemez o insanlan,
onlarla geçen günlerimi düşünmeye,
anımsamaya başladım. Günümüzdeki
ilişkilerle o günlerdeki ilişkiler
karşılaştıkça. garip bir şeyler oluyordu
içimde. Yaşadıklarımı anlatmak,
başkalanyla paylaşmak isteğini
duyuyordum. Karşılık beklemeyen
sevgiler beni çok etkiler. Bir annenin
çocuğuna sevgisi gibi... Bunu bol bol
yaşadım... Anlatmak isteğim kaynama
noktasına gelmişti... Annem ölünce...
Ertesi gün başladım Gölgede Kalan
Yıllar'ı yazmaya. Taslak fılan yok,
çağnşımlarla, iki yıl sürekli yazdım...
"Arûk kesmeuyim" dediğimde altı yüz
sayfayı bulmuştum.
Nâzım ile Piraye'nin
mektuplarını yayımlayacağım
- Kitabuuzın adı neden "Gölgede Kalan
Yıllar"?
Bu bana hep soruluyor. Kitabın adı
anneme bir gönderme. Onun çok
sevdiği bir romanın adı Gölgede Kalan
Bir Yıl idi. Avusturyah yazar Kontes
Hermynia Zûr Muhlen'in duygusal bir
aşk romanı, ama Hhler'e, Nazizme,
Yahudi düşmanlığına karşı bir düşünsel
temelin üstüne oturtulmuştu.
Avusturya'da 1935'te yayunlanmış.
Nazilerin yaktığı kitaplardan. Türkçeye
çe\ irisi 1945'te yapılmış. Piraye o kitabı
herkese okuturdu. Nâzım'a da okutmuş.
Piraye'ye yazdığı mektuplar
yayımlanınca göreceksiniz. Burada ne
diyeceğinizi biliyorum : "O mektuplan
yayımladınız yaL Nâzun ifc Piraye?_"
Hayır, yayımlamadım... Bu yanıtı
üçüncü kez veriyorum : Nâzım ile
Piraye, benim bir çalışmamdı. Nâzım'ın
Piraye'ye mektuplanndan yaptığım
ahntılarla, şiirlerindeki çok önemli bir
özelliği belirtmeye çalışıyor, "yaşamını
şiirlerinde kuDandığı gjbi, şiirterini de
yaşanıında nasıl kullandığmı"
sergiliyordum. Başka şairlerde de
örnekleri vardır yaşamında şiiri
kullanmamn. Ama Nâzım"da çok aşın...
Neyse bunu bırakalım şimdi. Nâzım'ın,
o kitaptaki kadar değil, bir tahta çanta
dolusu mektubu vardı Piraye'ye, onlar
yakında iki cilt olarak yayımlanacak.
Tahta çanta ne demek? Nâzım
cezaevinde Piraye'ye ceviz ağacmdan
bir çanta yapmış : Köylülerin tahta
bavullannın küçüğü...
XJaban olarak kimi daha
çok seviyorsun, asıl babanı
mı, Nâzım'ı mı diye
sorsalar, hiç kuşkusuz
"Nâzım'ı" derdim.
: Bunu bir mektubumda
yazmıştım ona. Ama
babamın yerine
koyduğum insan aslında
dedemdi.
- Anı kitaplannda amaan doğrulan
ortaya çıkarmak olmadığını. birçok
şeyûı unutulmasının çok doğal olduğunu
belirtiyorsunuz. Oysa geçmişten birçok
inanılmaz aynntıyı İçeri>or
yazdıklannız. Bürün bunlan nasıl
anımsadınız?
Bu konuda hiçbir şey diyemem. Oturup
yazmaya başladım. Gelen geldi.
gelmeyen kaldı. Kitap bittikten sonra
başka şeyler de anımsadım. Şunu
unutmuşum, bunu unutmuşum.
Fotograflara bakarken anımsadığım
şeyler de oldu. Araya mektuplar, notlar
girdi. tşte öyle...
- Kitabınız fotoğraflarla örülü. Geçmiş.in
olağanüsrü ctkilcvici. çarpıcı anlan ve
insanlanyla... Bunca yıldır bu
fotoğraflan. jçinizdeki "o güzel
insanlar"ı nasıl koruyabildiniz ?
O fotoğraflan koruyan ben değilim.
Annem, Selma Teyzem. Fifi, babalan
Ahmet Muhtar Bey, onlann koruduğu
fotoğraflar, hepsi bana kaldı. Daha neler
neler var!.. Benim koruduğum o güzel
insanlann unutulmaz anılan, yarattıklan
karşılık beklemeyen sevgi ortamı...
öğrendım, ama kişiliğimdeki belirleyici
etkilerin Piraye'den geldiği
kanısındayım. Dedeme, Mehmet Ali
Paşa'ya benzeyen yanlanm da var.
Zaman zaman çocuklara takılırken fılan
bunlar ortaya çıkıyor, kendi kendime
gülüyorum.
'Aşk konuşulmaz. yaşamr'
- Anüannızda hep arkadaşlıklardan söz
edip se\ da ilişkilerinden söz
etmediğinizL Nâzım ile Piraye'ye bile
elden geldiğince başka >önleriyle
yaklaşma\a çalıştığınızı belirtiyorsunuz.
Nâzım ile Piraye için mektuplar ve
şürterin \eterli olduğunu, bu kitapta
sadece yaşanun gerçeklerinden kesitler
verme>i mi düşündünüz?
Bu bir roman değil. Anılar. Herkesin
söz edılmesini istemediğı ilişkileri
olabilir. Çeşitli nedenlerle. Aynca.
söyledim. kişiliğimdeki belirleyici
etkiler Piraye'den geliyor. Aşk
konuşulmaz, yaşanır..
- Sizin için, saygı gösterdiğiniz bir
yabancı gibi olan "paşazade" babamz
X-^ünyaya onlann
penceresinden baktım.
Pek çok şeyi Nâzım'ı
izleyerek, dinleyerek
öğrendim, ama
kişiliğimdeki belirleyici
etkilerin Piraye'den geldiği
kanısındayım. Şiirler
çizmiştir benim yaşam
anlayışımı.
torunum 5-B'den 920..." Bu yanlışı
birkaç kez yapınca dedemi babamın
yerine koydugumu düşünmüştüm. Onun
yanında büyûmek bana ne kazandırdı?
Halkı, yoksullan, çalışan insanlan seven
bir soyluydu, arabacılar, bakkallar,
gündelikçilerle uzun uzun söyleşir,
kendini üstün görenlere hiç yüz
vermezdi... Ben de hoşlanmam
seçkinlerin arasına girmekten... Onun
etkisi olabilir... Aynca karşılıksız
sevginin anıtı gibiydi...
- Mekrubunda. "Sana biraz da kendi
kafamın, yüreğimın devamı gibi
bakanm," diyen Nâzım'ın, 1950'leredek
mektupla süren yazaruk eğirimi
kişüiğinizin ohışmasında nasıl rol
oynadı?
Ben eleştiri anlayışırrun kaynağında
Nâzım'ın olduğu kanısındayım. Sanat
üzerine düşüncelerinden büyük oranda
etkilendığim gibi, ilk yazılanmı onun
mektuplanndan çıkardığımı da
söyleyebilirim. Başlangıçta onun
üslubunun da etkisindeydim.
- Ya insan ifişkflerinLri? Yaşama
bakışınızı? Fethi Naci'nin "Sen
1) Emiş ablası ve dedesi Mehmet Ali Paşa, 2) Memet Fuat, 1953. Arkasında eşi İzgen Harum, 3) Piraye, Nâzım,
Mahmut Yesari. 4) Selma Teyzesi ve Memet Fuat, 1943,5) Ninesi Nurhayat Harum, Nihat amcasının ikinci kansı
Fevziye yengesi, Adile ve Ülfet halası, 6) Annesi Piraye Hanım, Nâzım'ın kızkardeşi Samiye, Mehmet, 1929.
Arada karşılık bekleyen güzelin güzeli
sevgiler de var, ama beni "yazmadan
edemezdiırTe getiren o karşılık
beklemeyen sevgiler...
İki köşk arasındaki yıllar
- Adeta masalsı bir ortamda, olağanüsrü
sevgi ve dostiuk çemberi içinde, "Her
bıri bir romana konu olacak
derinlikteki'" kişilerle Mitfaat Paşa ve
Mehmet Ali Paşa köşkü arasında
geçirilen yıllar nasıl iz bıraktı sizde?
Bilmıyorum... Düşünmedim... Köşk
yaşamından kentsoylu dünyasına ayak
uyduramayan, para karşılığı çalışmayı
beceremeyen, "paşazade" diye anılan
kişiler de çıkar. Benim üzenmdeki en
büyük etkinin Piraye ile Nâzım'dan
geldiği kanısındayım. Dünyaya onlann
penceresinden baktım. Pek çok şeyi
Nâzım'ı izleyerek, dinleyerek
Vedat Örfi Bengü'nün yerini dedeniz ve
Nâzım almış. Çocukluğunuzu, özellikle
12-17 yaşına dek, emekli general bir
büyükbabanın >anında yaşamak size
neler kazandınnıştı?
Nâzım bana. baba gibi değil de, çok
sevdiğim bir akraba, yaşça çok büyük
bir ağabey gibi gelirdi. Baba demezdim
ona. Baba dememi istediğini bildiğim
için, arada bir "babiş" dedığim olurdu.
Baban olarak kimı daha çok seviyorsun,
asıl babanı mı. Nâzım'ı mı diye
sorsalar. hiç kuşkusuz, "Nâzun'ı"
derdim. Bunu bir mektubumda
yazmıştım da ona. Ama babamın yerine
koyduğum insan aslında dedemdi.
Okula tezkere yazılacağı zaman ne
yazılmasını istediğimi sorar. ben
yazdırmaya başlardım : "Velisi
bulunduğum oğlum 5-B'den 920
Mehmet Fuat Bengü'nün»." O
düzelterek yazardı: "Velisi bulunduğum
gençliğini yaşamamışsın" saptamasını,
bunda Nâzun'ın çok büyük etkisi
olduğunu belirb'p olurlamışsınız. Nasıl
biretkiydibu?
Fethi Naci'nin "gençliğini yaşamak"
dediği, diyelim Yabya Kemal'i yerin
dibine batırmak, Rabia Hatun şiirlerine,
"Beş para etmez!" damgasını vurmak
gibi şeyler. Kitapta görmüşsünüzdür,
ben daha işin başındayken bu tür
"sekter"liklere karşı uyanhnıştım. Can
Yüeel'e "Keşke ölseydi de bunlan
yazmasaydı!" dedirten geçen yılki
yazım da Nâzım'm etkisiyle yazılmış
bir yazıdır. Polislerin de sömürülen halk
çocuklan olduklannı, onlan yaptıklan
işlere düzenin yönlendirdiğini ilk ondan
duymuştum.
- Beğenisine Nâzım'ın çok güvendiği
Pirave'nin sizi >azaruğa zorlaması, itici
güç olması sanatsal duyarlığınızı nasıl
yönlendirdi?
Nâzım'ın üslubu yer yer Fazla süslüleşir.
Annem, "Nâzım, gene rokoko olmuş-."
diye üstüne üstüne giderdi. Geçen yıl
Semih Gümüş'ten bir dergiye ya da
gazeteye benim brr kitabımla ilgili bir
yazı yazmasmı istemişler. Bakttm
yazılanmı dikkatle okuyor. arada bir de
bana, süssüzlükten. düpedüzlükten
açarak. "Bu kadar da olmaz ki!" gibi
sözler ediyordu. Çok doğnı. Cemal
Süreya'nın. Ece Ayhan'm yazdığı bir
ülkede, olmaz ki, böyle de yazılmaz
ki!.. Sonunda Semih Gümüş vazgeçti o
işten... Ben ise hep Piraye'yi düşünürüm
düpedüzlükten, basitlikten söz ettiler
mi... "Ben ortaokul çocuklan için
yazıyorum," derim.
Asıl tutkum öğretmenlik1
- Çocukluğunuzdaki mimariık
tutkunuzu önce Adnan Ağabey. sonra
da Mimar Adnan Kuruvazıcı ile
sürdürmüşsünüz. Fotoğraflarda ve
anılanruzda içinde vaşadığınız
mekânlan da en ince aynntılanna dek
anlatiyorsunuz. Sonunda vaşadığınız evi
de kendiniz vapmışsınız. Sağlığınıan
bozubnasından sonra bile sporu
bırakmayarak önce futbol. sonra
voleybol antrenörlüğünü (hetn de miDi
takıma kadar) üstlenip. bu mutluluğu da
yaşanuşsınız. Spor ve mimariık
vazgeçilmez tutkulannız mıydı?
Sanınm öyle... tkisını de çok severek
yaptım... Yalnız yıllar sonra dönüp
arkama bakrığımda bendeki ası!
tutkunun öğretmenlik olduğunu
düşünüyorum : Gençlere, çocuklara bir
şeyler öğretmek... Antrenörlük bana bu
olanağı verdi. Bir ara Anadoluhisan
Spor Akademisi'nde doğrudan
öğretmenlik, voleybol öğretmenliği de
yaptım.
- Nâzım'ın oğlu ohnanız tüm yaşamınızı
belirlemiş adeta. Daha ilkokul bib'rme
smavinda, "Faşizm mi daha iyi, yoksa
komümzm mi?" tartışmasına
itflmişsiniz. Nihat Amcanızın
Nişantaşı'nda sizi e\e getirdiği zaman
karşı kaldınmda beklemesi belleğinize
kazmnuş. Fulbrtght Bursu'nda Nâzım'a
yakınlığını/ Amerika'ya gitmenizi
engeUemiş. Istanbul Erkek Lisesi ve
Boğaziçi Lisesi'nde öğretmenlikten
çekilmenize neden ounuş. "Hep izlenen,
önü kesilen, bir yerlere ulaşması
engellenen bir insan olarak yaşamak'"
kendinizi "gölgelemenize" mi neden
oldu?
Zaten ortalarda dolaşmaktan, öne
çıkmaktan hoşlanan bir insan değildim,
ama onur kıncı davranışlarla
karşılaşmamak için hep geride durmayı
seçtiğim düşünülebilir. Volevbol Milli
Takımını çalıştırdığım sırada Hürriyet
gazetesinın nerdeyse bütün spor
sayfasını bana ay ırıp "Nâzım Hikmet'in
oğlu Türk Milli Takımını Çauşunyor"
diye manşet attığını unutamam.
Olumsuz bir yazı değildi, ama manşeti
inanılmaz çarpıcılıktaydı.
Alt başlık da şöyle : Belki sağcı belki
solcu ama gerçek bir sporcu... Vapurda
adamın birinin, "Herhİer neretere
sınjıorlar!" deyişini kulağımla
duymuştum... Neyse, bunlar aşıldı
diyelim...
Bir tür geçmişe sığınış
- "Velhasıl sen benim en güzel
yıllanmın ve yüreğimin içinde
dünyamn en güzel ve en iyi kadm
başıyla yan yana ve ondan ayrılmaz
haldesin," diyordu Nâzım. Siz de,
"Piraye, Nâzım'ı bağışlamamış. ona
dönmemişti, ama ondan aynldıktan
sonra başkasıyla da evlenmedi.
Nâzım'm üstüne başkasıyla
yaşayamayacağı için." diye
yaayorsunuz. '"Memleketimden İnsan
Manzaralan" da aralannda olmak
üzere, Nâzun'ın birçok \apıtının onun
titiziiği sayesinde günümüze ulaştığını da
vurguluyorsunuz. Aynı özen ve titizlik
sizin için de geçerli. Yaşanan onca
güzeDik, murluluk. hüzün ve acı
sonrasında. anılannm bir kitaba
dönüştürmek, Pirave Hanımı bunca
suskunluk sonrası bizlere tanıtmak,
"bataklığa dönmüş dünyamıza"
karşılıksız sevgileri anımsatmak için
miydi? Nâzım'ın bir mekrubunda
yazdığı gibi: "... Yıllarca sonra arkana
dönüp sevdiğin ve hayran olduğun
insanlan tekrargözden geçirdiğin
zaman, ya gülecek, yahut havranlık
yerine merhamet duyacaksın, fakat
anan, seni aldatmamış olacak ve
yıllarca sonra ona duyduğun
hayranhğm bir kat daha artmış
olduğunu anlayacaksın."
Geçenlerde bir yazar arkadaşım
Gölgede Kalan Ytllan okuyup
heyecanlanmış. telefonda. "Böyle
insanlar mutiaka gene bir yerlerde \ar.
ama bizter onlan göremhonız, yoksa bu
dünya çoktan batardu" gibi sözler etti.
Bilemem... Ben bu paraya tapan. her
yanından yalan fışkıran. gülümseyişiyle
tüylerimi diken diken eden dünjada.
içine düştüğüm bunalımdan elli yıl
öncesinin o güzel insanlannı anlatarak
kurtulabilir miyim düşüncesiyle yazdım
Gölgede Kalan Yıllar'ı.
Bir tür geçmişe sığınış...
Umutsuzluk mu? Geçmişten güç alma
diyelim... Gelecek güneşli güzel
günlerin özlemini yitirmeden...
Belki o arkadaşımm dediği doğru, belki
de insanlar bugün dıştan göründükleri
kadar yozlaşmış değillerdir, ama
küreselleşen dünyada anamalcılığın ele
geçirmediği yer kaldı mı ki... Neyse...
A P %
Miles Davis'in
yaşamöyküsü film oluyor
• Miles Da-
VİS"in yaşamöy-
küsü beyazper-
deye akianlma
yolunda. Da-
vıs'i,cazkonser-
leri \erdiği dö-
nemde tanıma
fırsatı bulan
Amerikalı pro-
düktör Marvin >\orth. ün-
lü caz ustasmın 1989 yı-
lında yazdığı biyografi-
sinin beyazperdeye adap-
tasyon hakkını aldı
• Sean Conneryve
Linda Fiorentino, yönet-
men Marek Kanievs-
ka'nın yeni filmi 'Where
the money is'de başrolle-
ri paylaşıyorlar. Film, Ka-
nievska'nın yeniden sine-
maya döndüğünü müjde-
liyor. Kanievska son ola-
rak 1987 yılmda Andrew
McCarthv ile birlikte çek-
tığı4
LessmanZero''danbu
>ana sadece reklam film-
leri çeviriyordu.
• Ornella
MlltİveChar-
les Berling, \'a-
leria Sarmien-
to'nun yeni fil-
minde başrolle-
ri paylaşıyorlar.
Bir Fransız ya-
pımı olan fil-
min adı 'L'inconnu de
Strasbourg'.
• Steven Spielberg
Amerika'da "Entertain-
ment VVeekly" dergisı ta-
rafından gerçekleştirilen
bir araştırmada Hollywo-
od'da yılın en etkili ismi
seçildi. Yönetmen ve Dre-
am Works'ün kurucusu
Spielberg. basın dünyası-
nın devi Rupert Mur-
doch'un unvanını aldı. Ge-
çen yıllann en etkili ismi
olarak belirlenen Mur-
doch ise üçüncü sırada.
• Zhang Yi-
mOU son filmı
'Keep Cool' ile
Pekin'de büyük
beğeni topladı.
Bu yılki Vene-
dik Film Festi-
vali'ndedegös-
terilmiş olan
'KeepCooT. günümüz Pe-
kini'ni anlatan trajıkomik
bir film.
• Paul McCartney
ve U2 grubunun solı^tı
Bono. Bosna'nın Mostar
kentınde, İtalyan tenor
Luciana Pavarotti tarafın-
dan kurulan Müzik Aka-
demisi'nin aralık avında
yapılacak olan
açılışına katıla-
cak. Pavarot-
ti'nin. konser ve
kayıt gelirlerin-
deneldeettiği5.6
mılyon dolar ile
Mostar'da kurdu-
ğu Müzık Akade-
mısi'nde. müzik
okulunun yanı sıra savaş
nedeniyle sarsılan kişile-
reyardımamacıylabirde
tedavi merkezi bulunu-
yor.
• Asia Argento yem
fılminin çekimlen için
New York'ta bulunuyor.
Yönetmenlığini AbdFer-
rara'nın yaptığı flmin adı
'NewRoad Hotel' Argen-
to'nun filmdekı rol arka-
daşlan ise Christopher
VValken \ e \\TUem Defoe.
• KlausMariaBran-
dauer yeni filmınde ün-
lü ressam Rembrandt'ı
canlandınyor Yönetmen-
lığini Charies Matton'ın
yaptığı film,
Rembrandt'ın
biyografısi nite-
liğinde. Branda-
uer'ın filmdeki
rol arkadaşlan
ise Jean Roche-
fort, Vincent
CasseL Richard
ve Romane Bohringer.
• valeria Golino ve
Stefano Dionisi. yönetmen
Francesca Archibugi'nin
yeni filminde başrolleri
paylaşıyorlar. Fılmın adı
'L'albero delle pere'.
• Francois Thibaux
"Notre Dame des Omb-
res" isimli kitabıyla Fran-
sa'da 13sü düzenlenen
Paul Leautaud edebiyat
ödülünü kazandı. Kitap-
ta 2. Dünya Savaşı sırasın-
da Fransız direniş gru-
bunda yer aldığı için sür-
gün edilen bir
gencın yaşadıkla-
n konu ediliyor.
• Ümit El-
Çİ'nın yönettiği,
Nebil Özgen-
rürk'ün hazırladı-
ğı. RefıkDurbaş,
Ergun Hiçvıimaz
ve Fuat Uğur'un danış-
manlığını üstlendiği "Bir
Yudum İnsan" isimli bel-
gesel, önümüzdekı hafta-
dan itibaren atv'de göste-
rimde. Belgeselde Can
Yücel, dolandıncılar kra-
lı Roki (A. Güney Zobu),
Çetin Ahan gibi kişilerin
yaşamlan konu ediliyor.
Nesin Vakfı Derneği TÜYAP'ta
• Kültür Servisi - Azız Nesin'in ölümünden sonra
yazann vaziyeti doğrultusunda. Nesin Vakfı'na,
vakfın amaçlan çerçevesinde her türlü katkıyı
sağlamak üzere kurulan Nesin Vakfı Derneği. bu yıl
lö.İstanbul Tüyap Kitap Fuan'na katılıyor.
Nesin Vakfı Derneği standında Azız Nesin üzerine
yazılmış yazılardan oluşturulan çahşmalar, yazann
kitaplan, kitapevlerinde artık bulunmayan Nesin
Vakfı Edebiyat Yıllıklan, yazann sesinden şiir
kasetleri, Nesin Vakfı çocuklannın resimlerinden
yapılmış kartpostallar. plastik sanatçısı Saim
Bugay'ın Aziz Nesin masklan yer alıyor.
Aynca gazetemiz karikatürcülennden Semih Poroy,
tüm geliri Nesin Vakfı'na bırakılmak üzere
bastınlan Aziz Nesm portre-çıziminı,
fuar süresince her gün saat 18.00'den başlayarak
imzalıyor.
Akgün Akova Açık Radyoda
• Kültür Servisi - Şair. yazar Akgün Akova,
pazartesi gününden başlayarak Açık Radyo'da
"Kanatlar ve Sözcükler" adlı bir kültür programı ile
dinleyenlerin karşısına çıkıyor Her pazartesi gecesi
22.00-23.00 saatleri arasında vayımlanacak olan
programda seçilen bir ımge ya da nesneden yola
çıkarak sanatın ve ilimin yaşamda nasıl iç içe
geçtiğinin örnekleri verilecek ve müzikli yolculuklar
yapılacak. Programın ana cümlesi "Bir çift kanat.
bir altın madeninden daha değerlidir."
KİTAP FUARrNDA BUGÜN
A SALOM
• 11.00-13.00'de Gençlik Kitabevfnin düzenlediği
'Öykü Yanşmasf Odül Töreni yer alıyor. 13.00-
15.00"te Pen Yazarlar Derneği'nin düzenlediği.
Konur Ertop'un yönettiği Ahmet Cemal, Cevat
Çapan, Hasan Anamur v e Mehmet Başaran' ın
katıldığı 'Aydınlanma ve Çeviri Hareketi' başlıklı
panel izlenebilir.
• 15.00-17.00'de Türkiye Yazarlar Sendikası
Sekreten Emin Karaca'nın vönettiği, Ragıp
Zarakolu, İsmail Göldaş. Koray Düzgören ve
Toktamış Ateş'ın katıldığı 'İfade \e Yayımlama
Özgürlüğünün Neresüıdeyiz' başlıklı bir panel
düzenliyor.
• 17.00-liUO'da Alman Kültür Merkezi'nin
düzenlediği Thorsten Becker ile 'Güzel Almanya"
başlıklı söyleşı izlenebilir.
• 18J0-2Ö.00'de Belge Yayınlan'nın düzenlediği,
\edat Günvol, Yıhnaz Öner, Yavıız Alogan ve
Mehmet Uzun'un katıldığı 'Belge Yayınlan 20. Yıl
Kutlaması' yer alıyor.
B SALONU
• 17.00-18J0da Varlık Yayınlan Leyla Navaro ve
A. KadirÖzer'in katıldığı bir söyleşi
gerçekleştiriyor.
• 18J0-20.00'de Yapı Kredi Yayınlan'nın yabancı
konuğu Amin Maaktufun söyleşisi izlenebilir.