18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 KASIM 1997 CUMARTESİ HABERLER Savunmada şeriatçı konuşmaların içeriğinden çok 'yargılanma gerekçesine' itiraz ediliyor Refah kurtuhış arıyor Çağan'dan lele-nema' önerisi • KOCAELİ(AA)- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan, çalışanlann Tasarnıru Teşvik Fonu'nda biriken paralannı, Telekom hisseleriyle ödemeyi önerdı. Bakan Nami Çağan, Hak-lş'e bağlı Ozçelik-tş Sendikası Kocaeli Şubesi'nin yeni hizmet binasını açarken yaptıgı açıklamada, Tasarnıfu Teşvik Fonu'nda biriken paralann çalışanlara geri ödenmesi konusunda. hükümet ve sendikalann çözüm üretmek zorunda olduğuna dikkati çekti. YÖK imzalan TBMOTde • İstanbul Haber Servisi - tstiklal Caddesi'nde dün öğle saatlerinde toplanan bir grup üniversite öğrencisi, YÖK'ün kaldtnlması için toplanan imzalan TBMM'ye gönderdi. "YÖK'e hayır" yazılı pankartın taşındığı protesto gösterisinde, YÖK'ün üniversite gençliğinin geleceği önünde en büyük engel olduğu belirtıjdi. Gençler, daha sonra YÖK'ün kaldınlması yönünde toplanan imzalan Galatasaray Postanesi'nden TBMM'ye postaladılar. İSKİ'den hak gaspı • tstanbul Haber Servisi - Tes-îş Sendikası İstanbul 4 No'lu Şube Başkanı Nevzat Özbay. İSKİ ıle yapılan 5. Dönem Toplu Iş Sözleşmesi'nin 2. dönem zamlan hesaplanırken yapılan yanlışlığın düzeltilmediğini belirterek "28 Şubat 1993 tanhinde yürürlüğe giren 2. dönem zamlannın hesaplanmasında ÎSKİ yüzde 5.56 oranında yanlışlık yaptı. O tarihten bu yana yanlışlık düzeltilmedi. ISKl'yi yönetenler. işçinin hakkını vermi>orlar"dedi. Bayülgen'e saldır* • İstanbul Haber Servisi - Oyuncu Okan Bayülgen'e önceki gece silahlı saldında bulunduğu öne sürülen Murat Çakmak (18) adlı birkişi, dün akşam polisin düzenlediği bir operasyonla Kasımpaşa'da gözaltına alındı Gayrettepe'de bulunan asayiş şubesine götürülen Çakmak'ın, Kasımpaşa Ülkü Ocaklan'na üye olduğu ve saldınyı istanbul Kanatlanmın Altında fîlmine duyduğu tepkı nedeniyle gerçekleştirdiği öne sürüldü. Yaşar'dan Koç'a destek • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu - Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Yaşar, enflasyonun düşmesı konusunda Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Koç'un ortaya koyduğu öneriyi desteklediğinı açıkladı. Yaşar. Reymond Barre modelini de önererek "Hükümet sosyal ve ekonomik konseyi toplayıp bir kararname çıkarmalı, 4 ay sabredelim diye. Işte enflasyonu düşürmenin yolu ve tek çaresi" dedi. Karayolları'na ödenek • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bayındırlık ve JskânBakanlığı'nın 1998 bütçesi, 610 trilyon 802 milyar 531 milyon lira olarak TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edildi. Bayındırlık ve Iskân Bakanı Yaşar Topçu. bunun 186 trilyon 500 milyar lirasının otoyollan için Kamu Ortaklıgı Fonu'ndan aktanldığını söyledi. Bayındırlık ve Iskân Bakanlığı ile Karayollan Genel , Müdürlüğü'nün 1998 yılı • bütçesi, verilen önergelerle ] 80 milyar lira arttınlarak lonaylandı. Kasım kayıplan | • İstanbul Haber Servisi - Uluslararası Gözaltında Kayıplarla Mücadele Komıtesı(ICAD), yaptığı ı yazılı açıklamayla 12 Eylül 11980 tanhinden itibaren 14 kişinin kasım ayında kaybedildiğinı belirterek kayıplardan devletin sorumlu olduğunu savundu. SEBAHAT KARAKOYUN ANKARA - RP Genel Başkanı Necmetân Erbakan, 18 Kasım sa- lı günü yapacağı sözlü savunma için taktikler belirledi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Viıral Sa- vaş'ın davayı "tespit davas'' hali- ne dönüştürmeye çalıştığını belir- ten RP kurmaylan. partı kapatma davalannın "ceza davası" niteli- ğinde olduğunu savunuyorlar. Hukuk komisyonu üyelerinden Mustafa Kamalak. tespıt davala- nnda mevcut yasalann, cezadav a- lannda ise suçun işlendıği tarihte yürürlükte olan yasalann dikkate ahndığını vurguladı. Kamalak. "İddianamede RP'ye yöneltilen 'odak olma' suçlaması 1995 yıhn- da yapılan değişjkHkk anayasaya girdi. Ancak odaklaşma için ge- rekçe olarak gösterilen konuşma- ların pek çoğu butarihten önceya- pıldığı için delil olarak gösterile- mez" dedi. Erbakan ve savunmayı hazırla- yan komisyon üyeleri, Başsavcı Vural Savaş'ın sözlü açıklamala- nyla ilgilı incelemelerini büyük ölçüde tamamladılar. Erbakan'ın salı günü yapacağı sözlü savun- mada Anayasa Mahkemesi'nin daha önce verdiği bazı kararlar- dan almtılaryaparak "parti kapat- ma davalannın ceza davası lüteU- ği taşıdığı'' tezinde ısrarlı olacağı öğrenildi. RP liderinin vereceği örnekler arasında 1984 yılında DYP'nin kapatılması istemiyle açılan dava ile ilgili Anayasa Mahkemesi karan da yer alacak. RP lideri kararda, "Siyasi parti- leric ilgili kapatma davalan ceza davası niteliğindedir. Ceza huku- kunun temel prensipleri uygula- mr" denildiğine dikkat çekecek. RP'nin tezine göre davada ceza hukukunun dikkate alınması du- rumunda, TCY'nin 1. maddesin- de belirtilen "İşlendiği zaman suç olmayan fül cezalandınlmaz" hükmüne göre "bildik karşm ha- rekeuerin odağı olma" suclaması dayanaksız kalacak. "Odak ol- ma" kavramının 1995 yılında ya- pılan değişiklikle anayasaya girdi- ğine dikkat çeken RP kurmaylan, Erbakan'ın konuşmalan da dahil olmak üzere iddianamede sözü edilen konuşmalann bu tarihten önceye rastladığı için dikkate alın- maması gerektiğini savunuyorlar. RP'nin hukuk komisyonu üye- lerinden Kahramanmaraş Millet- vekili Mustafa Kamalak, Cumhu- riyet'e yaptıgı açıklamada Vural Savaş'ı eleştirerek, "Başsava aç- ûğı davanm hukuken yanhşhğını fark etmiş olmab ki 'Anayasamn 69 maddesine göre, bu mümkün olmazsa Siyasi Partiler Yasası 'nın (SPY) 103. maddesine göre, bu da olmazsa SPY'nin uygun bir hük- müne göre RP kapatılmalf diyor. Savcı açacağı davanm sev k madde- sini beürtmekdurumundadır.An- cakbaşsava bir tek madde göster- memektedir" diye konuştu. Ana- yasa Mahkemesi'nin daha önce Muhafazakâr Parti ile ilgili olarak verdiği bir karan anımsatan Ka- malak, "Cumhurivet Başsavcta bu partinin tüzüğünün anayasaya ay- kın olduğu iddiasıvla dava açmış. MahkemeDİn karannda tüzuğûn SPY'ye ayton olduğu benrtümiş, ancakdavanoı açıhrken sevknıad- desi yanhş göstcrildigi gerekçesiy- le ret karan verflmiş" dedi. Turihe reklam nerdesi M o s k o v a 85 °- yaşgününu gOr- X Uf MIV 1 VMUrrt p v i UCJSl k e m | i t ö r e n J e r J e k u t iarken, istan- bul "2650. vaşgüniinü" aklına bile getiremiyor. Çünkii İstanbul, bir yandan sahip olduğu tarihsel kent dokusunun değerini ve önemini bilmeyen vönetici- lerin elinde bu zengüıliğini hızla yitirirken, diğer yandan elde kalan kültür mi- rası da reklam panolannın arkasına gizlenerck sanki gözlerden kaçırılmak is- teniyor. Toplumun tarihi değerlerine olan ilgisi/Jiğin temelinde biraz da bu "rek- lam perdeİeri" yok nıudur? Bakalım hangi belediye ve hangi yönetim, Kadt- *! !-• | , köy'de ilçe beledivcsinin başlattığı "reklam ve ilan çirkinliğine son" uygula- masını, fstanbul'da öncelikle bugüne kalabilen tarihi yapılara, daha sonra kentin tümüne taşıyabilecek. Kadıköy Belediyesi29 Aralık 1994 tarih ve 44 sa- yılı karanyla belediye sınırlan içerisinde ticari reklam, tabela, ilan, boş alan ve arsa kııllaııımının açtıgı görsel kirliliği ortadan kaldırmayL. reklam asma ve ticari tabela kullanımını düzenlemeyi ve bu işleri > apan gerçek ve tüzelkişiler- le kamu kurum ve kuruluslaruun uvmak zorunda bulunduğu esaslan beiir- lemişti (Fotoğraf: BERTAN AĞANOĞLU) l 1 ' ÇiUer'e 'DYPnasd kurtulur' raporu HÜLYA KARABAĞLI ANKARA - DYP Ge- nel Başkan Yardımctsı AM Şevld Erek, parti içı ve dı- şı ılişkilerin yeniden dü- zenlenmesi için Başkan- lık Divanı'na rapor verdi. Partililerden "köstebek" olmalarını isteyen Erek. "Şevian aynntida gizli- dir" diyen Çin atasözünü anımsatarak "Heryeregi- relim. berverdeefimiz,gö- zümüz, kulağumz. dilimiz oisun" önerisinde bulun- du. DYP'nin sosyal işler- den sorumlu Genel Baş- kan Yardımcısı Erek. ön- ceki gün yapılan toplantı- da. Başkanhk Divanı üye- leri ve Genel Başkan Tan- su ÇiBer'e partınin duram tespıtı ile "Şunlan bir ke- redaha haüriayalun" baş- lığında sıraladığı 24 mad- delık çalışmasını dağıttı. Partililerden köstebek gı- bi çalışma yapmalannı is- teyen Erek. partinin dirli- ğinin zedelenmemesi, za- afa uğratılmaması uyan- smda bulundu. Erek'in çalışmasında sıralanan maddelerden bazılan şun- lar: "Sandık başına sağlam ekip bulamazsan kara ka- ra düşün. Şeytan av rmn- da v^tar. Başkasua kap- ürma, bünyene al. Parti içinde, parti dışında dedi- kodu-gıybet (yerme-çe- kistirme) yapma. İyi gün- de, kötü günde dâvanak oL yanında oL Partivi za- afa uğratma. Particflikte dın bın eksikohnaz. Yeter ki parti dirliği zedelenme- sin. Kadın ve genci koDa, hoşnut tut onore et, iüşki- ni kesme. Tek reçete ger- çek demokrasL" Ali Şevki Erek, bu ça- lışmayı yapmasının nede- nini de "Yeniden bir bü- yük demokrasi ve hizmet bayrağını burca dikmenin şanfa mücadelesinin verdi- ği duygu bu mektup-ge- nelge kanşımını bana yaz- dmh" görüşüyle kaleme aldı. Yerlikaya: Yeşil, uçaktan atıldı îçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu, CHP Tunceli milletvekilinin iddiasının araştınldığını söyledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Sekreter Yardımcısı Sinan Yerlikaya, 15 gün önce görüştüğü bir yetkilinin, "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldınm'ın çatışmada yaralandıktan sonra uçaktan atıldığına ılişkin bir ıddiayı ilettiğini söyledi. îçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu, "YeşiTin öldürüldüğünü doğrulayan bilgi bulunmadığım, ancak iddialann araştınldığıru bildirdi. "Yesil''le mart ayında telefonla görüstüğünü açıklayan, eski SHP Tunceli Milletvekili Sinan Yerlikaya, Cumhuriyet'in sorularmı yanıtlarken. "Gölbaşı'nda Atatürk Parkı'nda görüşmek üzere randevulaştık. Ancak çevre kalabalık olduğu için geunediğmi sanıyorum" dedi. Yerlikaya, bu gelişmelerin ardından kendisini "Haydar" olarak tanıtıp lstanbul'dan aradığını söyleyen bir kişinin "Bu işin peşini bırakm" uyansında bulunduğunu belirterek şöyle devam etti: "15 gün önce konuştuğum bir yetkili bana, Yeşü'in Güneydoğu'daki bir çattşmada yaralandığmı. dönüşte de uçaktan atıldığına ilişkin bazı bilgiler aktardı. Öldürüldügünden şüpheliyim. İşi tanı olarak bitmedL Nerede öldürülmüşse cesedinin ortaya çtkanlması lazım. Kendisine desöyledim. 'Nasıl Ersever'i infaz ettin, seni de infaz ederler. Sırlarla gömülmen için birileri devreye girecektir' dedim. Biküklerini komisyona anlatmasını istedim. 'Bana kimse bir şey yapamaz' dedL Tehdıtetti." Yerlikaya, Başbakan Mesut Yümaz'ın açıklamalannı "hajTetle" okuduğunu belirterek, şunlan söyledi: "Yeşil olayı Ömer Lütfu Topal'ın parasının tahsil edilmesiv le gündeme geklL' Ben bu Yeşil'i tanıyorum' dedim. Bu devletin içinde çahşan bir kontrgerilla elemaru. Emniyet amirliğinde işkenceleri, operasvonlan yimeüŞordu. Gece emniyette kabyordu. Bu Yeşil, Sakalh dediğimiz adamla Ovacık emniyet amirinin odasında 3 saat konuştuk. O kadar pervasızdı ki ne emnhet müdürii, ne vali buna kanşıyordu. O günden bugüne kadar devletin ne bir savcısı, ne bir emniyet yetkilisi. ne askeıier, ne VIİT, ne hükümet görevlileri Yeşil'i çagınp ifadesini aku." Yerlikaya. Yılmaz'ın tam yetkiyle donattığı Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanvekili Kudu Savaş'ın Susurluk soruşturması çerçevesinde Yeşil'in ifadesini alması gerektiğine dikkat çekti. Başesgioğlu: Araştınyoruz Vilayet Hizmet Birlıği'nin toplantısına katılan îçişleri Bakanı Başesgioğlu, gazetecilerin Yeşü'in öldürüldüğü iddiasma ilişkin sorulan üzerine, Yılmaz'ın konuyla ilgili resmi bir açıklamasımn bulunmadığmı bildirdi. Başesgioğlu, "Kendisine atfedilen açıklamalar var. Onun dışında İçişleri Bakanlığı olarak, bahsetuginiz kişinin öldürüldüğünü doğrulayıcı bir bilgimiz yok. Arkadaşianmız iddiayı araşnnyor. Saym Başbakan'a ulaşan bir du>ıım varsa henüz bana ulaşan bir du>um vok. Ama bu konu araşorümaktadır" dedi. 'iFfit NOKTASI / ORAL ÇALIŞLAR oral.calıslar@ raksnet.com Klasik müzik konserlerinin Istanbul'daki en önemli ve eski kurumu istanbul Filar- moni Derneği sıkıntılar için- de. 1946 yılında Lütfü Kır- dar, Cemal Reşit Rey ve Nadir Nadi gibi isimler tara- fından kurulan ve Cemal Re- şit Rey'in ölünceye kadar başkanlığını yaptıgı bu der- nek, klasik müziğin 51 yıldır en etkili destekçisi. Derneğin kurucuları arasın- da bulunan ve kurulduğu günden bu yana yaşamasın- da tayin edici rolü olan Genel Sekreter, müzik adamı Pana- yot Abacı, karşısına çıkarı- lan engellerden pes etmek üzere. istanbul DevletSenfo- ni Orkestrası'nın (İDSO) ünlü "Salı-Perşembe Konserle- ri"ri\ de Panayot Abacı orga- nize ediyordu. Onlarca yıldır yüzlerce konserin arkasında Panayot'un sabırlı ve kararlı çabası yatıyordu. Ancak Abacı bu işi bırakacağım de- meye başladı. İstanbul Filarmoni DemeSi'nin Dertleri... Bir ay kadar önce Panayot Abacı, Küttür Bakanı Istemi- han Talay'la görüştü ve dert- lerıni anlattı. Salı-Perşembe konserlerinin artık gerçekleş- tirilemeyeceğini söyledi. Çünkü IDSO'nun gösteri ya- pacağı salı, perşembegünle- ri salon, başka organizasyon- lara veriliyor. Üstelik bu orga- nizasyonların çoğunun mü- zikle de ilgisi yok. Son olarak önümüzdeki dört gün bir tu- rizm şirketine verilince, Aba- cı isyan etti. Bunları Kültür Bakanı'na da anlattı ve böy- le yapılırsa İDSO'nun sonu- nun gelecegini belirtti. Bakan da kendisine söz verdi. Ne yazık ki bakanın bu sözleri boşa gitti. Salon, müzikle il- gisi olmayan organizasyon- ların emrine verilmeye devam ediliyor. Abacı, 14 yıldır düzenledi- ği ve Istanbulluların zevkle iz- lediği "Uluslararası GitarFes- tivali"n\ de salonun başkala- rına verilmesi nedeniyle iptal etmek zorunda kaldıklarını açıkladı. Abacı, Küttür Baka- nını da haberdar ettiği bir mektupla durumu İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası Müdürlüğü'ne bildirdi. Abacı bu mektupta şunlan söylüyor: "Bilindiği gibi der- neğimizin temel amaçların- dan biri, İstanbul Devlet Sen- foni Orkestrası (İDSO) düze- yinin uluslararası bir noktaya varmasını sağlamak üzere il- gililerce yapılan çalışmalara, tümüyle, maddi ve manevi destek vermektir. Bu amaca yönelik olarak geçen yıl İD- SO 'ya yaklaşık 22 milyar lira- lık destek sağlanmıştır. Bu- nun ancak avans olarak 9 milyar liralık bir bölümü der- neğimize iade edilmiştir. Bu yıl İDSO'nun gereksin- melerini karşılamak üzere yaklaşık 40 milyar liralık bir bütçe öngörülmektedir. Ayn- ca Atatürk Kültür Merkezi 'nin kimi gereksinmelerini de kar- şılayabileceğimizi ilgililere bildirmiş bulunmaktayız. Ya- zık ki derneğimiz bu çokyön- lü desteği sağlamaktan yok- sun bırakılmaktadır. Şöyle ki: Bütçemizin önemli bir bö- lümünü, İDSO'nun kurulu- şundan bu yana, sürekli ola- rak düzenlenen Salı-Per- şembe konserlerinden elde edilen gelirle gerçekleştire- bilmekteyiz. Ancak bu yıl, Atatürk Kültür Merkezi prog- ram sorumlulannca yapılan kimi ölçüsüz "tahsis'Ver ne- deniyle, 14 yıldır düzenlenen Uluslararası GitarFestivali'ni iptal etmek zorunda kaldığı- mız gibi, tüm Salı-Perşembe konseherimizi kaldırmak du- rumunda kalacağımızdan, gerek İDSO'ya, gerekse AKM'ye yapılması tasahanan destek eksiksiz olarak gere- çekleştirilemeyecektir." İstanbul Filarmoni Derne- ği'nin 51 yıllık emektarı ve Genel Sekreterı Panayot Abacı bunları söylüyor. Hiçbir şeyin istikrarlı olmadı- ğı, yerli yerine oturmadığı bir ülkede, 51 yıldır klasik müzi- ğin yaşaması ve gelişmesi için ayakta duran bir kurum, çökmek üzere. Panayot Aba- cı karamsarlık içinde istifaet- mekten söz ediyor. Hiçbir şeyden yılmayan, bu büyük müzik ve kültür adamı, AKM'nin turizm acentelerinin etkinliklerine sunulması yü- zünden feryat ediyor. Kültür Bakanı Istemihan Talay da bu durumu yakın- dan biliyor. Umarım bir an ön- ce işe el koyar, müzik kültü- rümüzde önemli yeri bulunan müzik etkinliğinin çökmesine engel olur. CUMARTESİ YAZHARI ATAOL BEHRAMOĞLU Etik "Etik" sözcüğü ansiklopedide "ahlakın temelleri- ni inceleyen felsefe dalı" olarak tanımlanıyor. Ikinci birtanım: "Birkimsenin davranışlanna temel olan ah- lak ilkelerinin tümü." Kişilerin davranışlannı belirie- yen, kişisel "etiki oluşturan ahlak ilkelerinden baş- ka, toplumsal ilişkilerin örgütlenmesiyle, aileyle, eko- nomik ve siyasal yaşamla ilgili kurallar da söz konu- su. Buna, toplumdaki çeşitli sınıflaraözgü benzerya dafarklı "ef//c"anlayışlannıdaeklememizgerekir. Ki- şisel ya da toplumsal "etik"in dayandığı temeller ne- lerdir? Insanın insan olmasıyla ilgili, hiç değişme- miş, hiç değişmeyecek "etik" kurallar var mıdır? "Toplumsal etik"\er, insanlığın oluşum süreçlerinde, neye göre ve nasıl değişımlere uğramıştır? Istenildi- ği kadar çoğattılabilecek ve hiçbiri bir çırpıda yanıt- lanamayacak sorular. Özellikle "toplumsal etik' ko- nusunda bana son yıllarda ufuk kazandırmış dört ki- tabın adını anmak isterim: "Eski Toplum" (LH. Mor- gan), "Totem ve Tabu"(Freud), "Erotizm"(G.Bata- ille) ve bir ölçüde de "Akla Veda" (P.K. Feyera- bend). En eski insan toplumlannı irdeleyen bu dört yazann birleştikleri en temel nokta, "toplumsal etik"\, ya da daha genel bir tanımla toplumsal ilişki biçim- lerini belirleyen kurallann rasgele şeylorolmayıp, çok sağlam, mantıklı dayanaklannın bulunduğudur. G.Batailleyaprtında, C.L-Strauss'un "Akrabalığın Temel Yapılan" adlı krtabını irdeleyerek "ensestbil- mecesi"ne yanıtlar anyor. Aynntıya girmeksizin, G. Bataille'ın (Levi-Strauss'a katılarak) verdiği yanrtlar- dan birkaç küçük paragraf:"... Kızkardeşinibaşka- sına veren erkek kardeş, yakını ile cinsel ilişkiyi yad- sımadan çok, bu kız kardeşi başka bir erkekle veya kendisini başka bir kadınla birieştiren evliliklere ve- rilen daha büyük bir değeri doğrulamaktadır. Doğ- rudan zevke göre, cömertliğe dayanan değiş-to- kuşta daha geniş ve daha yoğun bir iletişim vardır. ... Kızıyla evlenen baba, kız kardeşi ile evlenen er- kek kardeş, hiç dost çağırmayan, mahzeninde ken- di başına şampanyasını içen şampanya sahibine benzeyeceklendir. Baba kızının temsil ettiği zengin- liği, erkek kardeş kız kardeşin temsil ettiği zenginli- ği törensel değiş-tokuş eyleminin içine sokmalıdır- lar..." ("Erotizm", 228 vb. sayfalar, çev. M.Mukad- der Yakupoğlu.) Sonraki sayfalarda, bu kez "cin- sellik" ve "evlilik" konulannda şu açıklamalar yer alı- yor "... Insanın özü, cinselliğin armağanla aşılma- sından geçer. yakın akrabayı kendine yasak eden davranış, hayvansalaçlığın karşısında insansaldav- ranışıgösterir.. bu davranış, saygının, zoriuğun, ted- birin, şiddeti altettiği bir insansal dünyanın yaratıl- masına katkıda bulunur. ... Karşısında yasaklanmış değerterin saygısı olmadan erotizmin değeri ola- mazdı. (Erotik sapmanın aldatıcılığı ve olabilMiği ol- masaydı tam birsaygı da olamazdı.)... Evlilik, cin- sel etkinlikle saygının bileşimidir. Her geçen gün saygı anlamı diğerinden daha fazla yeralmaktadır... Böylece evlilik hayvansal gereksinimlerin özgürce tatminini yadsıyan yasaklara saygı göstererek in- sansal biryaşamı sûrdürme olanağını sağlamakta- dır" "Etik"\n toplumsallıkla ilişkisi, adını andığım öteki • yaprtlarda da ömeklerle, aydınlatıcı biçimdeirtteten- mektedir. • ' l l Perşembe günkü "Cumhuriyet"\r\ arka sayfasıri- daki Paris kaynaklı haberin çok ilginç bir üst başlığı vardı: "Birieşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür ör- gütü genetik araştırmada 'etik standardı' onayla- dı..." "İnsan kopyalanmasına yasak" başlıklı bu ha- berde, UNESCO Genel Kurulu'nun "İnsan Genleri Deklarasyonu"nu kabul ettiği bildirilerek şu önemli bilgiler aktanlmakta: "UNESCO'nun onayladığı uzunbelge, İnsan Hak- ları Evrensel Bildirisi'nin özüne eşdeğer nitelikte olup 'gözle görülebilen' insan yaratığını diğerlerine göre benzersiz kılan herhücresindeki 23 çift kromo- zomun her birinde yer alan 100 bin geni korumayı amaçlıyor. İnsan Haklan Evrensel Beyannamesi'nin 'moleküler modeli' olan ve dünyada ilk kez onayla- nan evrenselgenetikbelge, 'hergenetik materyal'/'n insanlığın ortak mirasının bir esen olduğunu teyit ederekgenin, 'para kazanımına araç kılınamayaca- ğını' vurguluyor..." Haberde daha sonra şöyle de- niyor "UNESCO'nun Biyoetik Kurulu Başkanı Mic- helle Lenoir, 'Genetik bildiri (deklarasyon belgesi), ahlaki kaygılar ile bilimsel araştırma gereksinimi ara- sındaki dengeyi tam sağlamıştır1 şeklinde bir açık- lama yaptı..." ••• "Etik" kavramının "toplumsal" niteliği konusunda yapılmış (sadece birkaçının adını andığım) son de- rece önemli çalışmalar varken, günümüzde "biyo- etik" gibi bir kavram tartışılmaktayken, bizdeki bir- takım köşe yazartannın, ülkemizde yaşanagelmek- teolan "namuscinayeti", "zina", "boşanma'vbAü- ründe "toplumsal etik"\n konusu olması gereken ol- gulan; "a;7e", "evlilik", "çocukla ilgili sorunlan ina- nılmaz bir sığlıkla, akıl almaz bir duyarsızlık ve hafif- likle, "kadın-erkek eşitliği", "özgüriük", "aşk" vb. şablonlaşmış, içeriği boşalmış kavramlaria açıklama- ya ve yargılamaya çalışmalannı hayretle ve üzüntüy- le izliyorum. Sözümona eleştirdikleri magazin med- yasıyla aynı düzeydeki bu "ilerici" köşe yazarlanna karşı okurtepkisizliği ve bu gibi konulann irdelenme- sine içerik ve üslup düzeyi getirebılecek toplum- bilimcilerin eylemsizliği üzüntümü arttınyor. Sezgin artış istedi Savunma bütçesinde NATO gediği ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Milli Sa- vunma Bakanı İsmetSez- gin, Türkiye'ye aynlan NATO fonlanndaki azal- ma nedeniyle Türk Silah- lı Ku^'etleri'nin harekât gereksinimlerinin karşı- lanması için bütçeden ay- nlan kaynağın arttınlma- sını istedi. Milli Savunma Bakan- lığı'nın 1998 bütçesi. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, teklıf edildiği biçimiyle 1 kat- rilyon 390 rriİyon 263 milyar 200 milyon olarak kabul edildi. Milli Savunma Bakanı Sezgin, Avrupa'da deği- şen tehdit nedeniyle NA- TO fonlanndan Türki- ye'ye aynlan payın azal- dığını anlatarak şöyle'de- vam etti- -TSK'nin harekât ihti- yacı olan altyapı hizmet- leri tesisleri için, NA- TO'ya üye ülkclerin or- tak katkılan ile oluşan fondan 1953'ten 1996 yı- b sonuna kadar 4 milyar 624 milyon dolar alınmış- or. Bu ka> naklarla hava mevdanlan, deniz üsleri, harp karargâhlan, radar tesisleri, muharebe tesis- leri, akaryakrt boru hat- lan ve depolan gibi önemli tesisler inşa edil- miştir. Ancak NATO fon- lanndaki azalma nede- niyle TSK'nin harekât ib- tiyaçlannın karşılanma- sı için bütçeden aynlan ka>Tiağın arttınlması zo- runluluğu vardır."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle