26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 KASIM 1997 CUMARTESI CUMHURIYET OMITM 15 Etik değerler yerlerde sürünüyor Gazetecılik mesleğinde özellikle son 10-15 yıl öncesinden başlaya- rak "uzmanlasma " öne çıktı. Da- ha önceleriyalnızca "polis-adliye", "Başbakanlık", "dış politika", "Meclis " muhabirleri vardı. Ga- zeteciler daha sonralan milli eği- timden ekonomiye; çevreden işçive sendika sorunlanna, kültürden as- keri konulara değin uzmanlaştılar. Duyuyoruz ki, son günlerde kimi "medya " kuruluşlarında tek konu- da "uzman " olması istenen gaze- teciler türemiş. Bu gazeteciler, ha- berden çok "istihbarat"topluyorol- malüar. Çünkü, topladıklan bilgi- leri haberyaptıklannapek rastlan- mıyor. "Uzman "laştiklan alan da, enerji santralları ve dağıtım şebe- kelerinin ihale aşamaları. Ellerin- de cep telefonlan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanhğı ya da ilgili kuruluşlann koridorlarmda dolaşı- yoriar. Bu "istihbarat"çılar, ener- ji santralları ve elektrikdağıtım şe- bekelerine talip olan medya kuru- luşlannm yetkililerine gelişmeleri saniye sanive iletmekle görevliler. "Medya " üyelerimizin son gün- lerde uzmanlaştıklan alan bunun- la da sımrlı kalmıyor. Arkadaşımız HazalAteş Çakır, geçen hafia ka- muya ait elektrik dağıtım şebekele- rini devralması söz konusu edilen ve aralannda thlas ve Doğan med- ya gruplannın da bulunduğu fir- maları açıklayan bir haber yazdı, Hazaia bir telefon, birtelefon. Ço- ğu gazetecilerden. Meğer, enerji ıhalelerinegiren medya kuruluşla- rında çalışan gazetecilerden bir bö- lümü "borsa " oynuyormuş. Ha- zal'dan "tüyo" almayı tasartıyor- lar anlayacağınız. Heygidi hey! Koyun can derdin- de. kasap et... ISIK KANSl Yalnız öğretmenin mektubu 8 yıllık eğitim için milyar- lar toparlandı. Ne yapılacak bu denli para? Milli Eğitim Bakanhğı 'ndan sızan bilgile- re bahhrsa, daha çokbinaya- pılacak, bilgisayar alınacak vb. Bu haberlerin ardından önemli bir pazar ve "iş" ko- kusu alanlar, avuçlannı sıvaz- lamaya başladılar bile. Şim- diye değin Türkiye 'ye gelme- miş olan bilgisayarşirketleri, apartopar temsikûûderaçma- ya başladılar. Milli Eğitim Ba- kanhğı 'na yakın yükleniciler tetikte. 8 yıllık eğitim onlann "velinimeti" Oysa, 8 yıllık eğitimin zo- runluluğunu yıllardır bıkma- dan usanmadan dile getiren eğitbilimcilerin, öğretmen ör- BAL ARISI GendevarKendisine maymun hor- monu verilen, gen mühen- dislerininyakmdan gözle- dikleri adam doğumhane- nin önündefırdönüyordu. Ebe, güleryüzleçıktı dışa- n. Adam, heyecanla sor- du u Kızttu,erkekmi? n Ebe, "Henüz anlasüa- madı beyefendi" dedi, "Avizenin üstünden inmiş değiL" gütlerinin, aydınlannyeniuy- gulamadan beklentisi, günü- birlikçıkarcılann kabaran iş- tahlarının çok ötesindeydi. Neydibekledikleri? "Özellik- le ekonomik vesosyalneden- lerle eğitim hakhndan yete- rinceyararlanamayan bu ül- kenin binlerce pırıltüı çocu- ğunu nasıl daha iyiyetiştiri- riz?" sorusunun yanıtının aranmasını diliyorlardt. Kay- gılan, ne türde bir eğitim ve- rilirse geleceğe daha "aktl- cı" kuşaklar taşınabileceğiy- di. Tartıştıklan, öğretmenokul- lannın daha donammh eği- timciler yetiştirebilmesi için neleryapılabileceğiydi. Uze- rinde durduklan, 8 yıllık eği- timden çıkanların "okumuş işsizler" ordusuna katilma- malan amacıylaçocuklanye- teneklerine göre nereye yön- lendirmek gerektiğiydi. Gen- cecik bir öğretmenden mek- tup aldık. Eylül başında Gü- neydoğu 'ya gönderilen bir yurtsever, insansever öğret- menden geliyor. Gerek can- güvenliği, gerekse olası an- lamsız soruşturmalardan ko- rumak için adve adres verme- den mektubu okuyahm: "..... köyündeyim. Ama, sözde oradayım. Zira, bilinen nedenden dolayı okul açda- mtyor. Sadecebenim okulum değil, lOOkadarokulun SO'ye yakını kapah. Neyapüır, na- sıl açılır, hiçbir bilgiyok! Birsüredirköyegitmemsa- hncalıydı. Sonunda bir koru- cubaşı ve bir korucuyla bera- bergittim köye. Ne varki. kim- se çocuğunu okula vermek is- temiyor. Gösterdikleri gerek- çelerya çocukların kız olma- sıyayaşlannın geçmiş olma- sı ya da koyunlara bakacak kimsekalmarnıs olmasıydı. Bir süredildöktûkten sonra, biraz ahllanyatargtbi oldu, saba- hayine vazgeçtiler. Nezaman okulumu açıp eğitim vermeye başlayacağımı bilemiyorum. Arkaaaşlar, köy çocuklarına dağıtılmak üzere elbise, ka- lem, kitap, defter göndermiş- ler. Bunlan dağıtıp sevindire- cek öğrenci vok..." Çoğunluk "8ytltik eğitimi gerçekleştirdik, karanltk ay- dınlığa çevriUi" diye düşü- ne, kimileri okul binası ve bil- gisayar ihalelerinejimdiden hazırlana dursun. Öteyanda; korku, feodal ilişkiler, kuşku- culuk, bash, cahillik ve yok- sullukla kanşık duygularyü- zünden okula gönderilmeyen çocuklaradınayapayalntzkal- mış öğretmenin çığlığa dönü- şen isyanı, bir arpa boyu ka- dar bileyolgidilemediğinika- nıthvor. Hovarda işçilerBaşbakan Mesut Yılmaz, ısçUerin emekliiik yasımnyükseltilmesini savunurken, erken emek- liliği eleştirmiş, demis ki: 'Başkastnmparastyla hovardalıkyapüma- sına izin vermeyiz." Haydi, "baskasının parasıyla hovardalık yapma"yarışına çıkmaya var mısınız? 1997 Mayıs sonunda iç borç 4 katrilyon 26 trilyona ulaşmış. Faiz ödemeleri, bütçe vergi gelirlerinin 1992yılındayüzde28.5'ini, 1994- 95 yıllannda yüzde 52 sini, 1996 yıhnda da yüzde 66.6'sınıoluşturmus. Baska bir anlatım- la, vergi gelirlerinin büyük kısmıfaiz ödeme- lerine gitmeye, bütçenin önemli bir lasmı da faizlere ayrılmaya baslamış. Yani, aralannda işçilerin bordrolanndan kesilenler de dahil, vergiler rantiyeye ahtilmış. Rantiye, bupara- lan neyapmıs? Yatınmlam mıyönelmis? SSK 'ye yeniprim kaynağıyaratan istihdam alanlan mı açmıs? Tek sözcükle "Hayır." Fiyatlan 100 milyarlara varan evleri, 10 milyarlara satilan liiks arabalan. yatlan kim alıyorsanıyorsunuz? Kısacası, iç borçlanmayla beslenen rantiye "hovardalık " içindeymiş. Gelelim işçiden kesilen ve geçtiğimiz ilkba- harda 700 trilyonu bulan zorunlu tasarrufla- ra. Bu paranın nemalandınlan tutannın yüz- de 70 'lik bölümü, yüzde 50 dolayında kalan re- eskont faizleri ya da yüzde 30-35faiz hadle- riyle - Hazine ihalelerindeki brût btteşikfa- izlerin yüzde 100'lerin altına düşmediğini vurgulamakta yarar var- bilinçli olarak eri- tilmiş. Yani. sonyıllarda ülkeyiyöneten iktidar- lar, işçiden kesilen paralarla "hovardalık" yapmış. Ya işçilerden kesilen konut edindirme yardımmda (KEY) toplanan paralann harvu- rulup harman savrulmasına ne demeli? 1996 sonunda 126trtiyon lira biriken KEYvariıkla- nnın büyük bölümü, Emlak Bankası 'na ucuz finansman kaynağı olarakkullandınlmış. Em- lakBankası 'nın bu hesaba uyguladığıfaiz ora- nı, yıl sonunda hesaba kaydedilmek üzere val- nızca yüzde 50 oranındaymış. Oysa, 10 büyük bankamn 6 ay vadeli mevduat hesaplanna öde- dikleri ortalamafaiz oranı 1996'dayüzde 97.8 olmuş. Bir de SSK'den rakam verelim. Türk-lş'in aroştirmasına göre, 1965-1993 yıllan arasın- daki dönemde iktidarlann elkoyduğu SSK kay- nakları 20 milyar dolar tutuyormuş. Es geçin siz bu verileri. Zaten ülkemizin başına ne gel- diyse, işçilerin "hovardahğı"'yüzünden geldi! > II II • I R L E Ş I N TKP MK üyesi 16 Kasım 1982'de katledilen Deniz (M. HAYRULLAHOĞLU) yoldaş ile -^ TKP Genel Sekreteri 18 Kasım 1983'te kaybettiğimiz İ. BİLEN (Marat) yoldaşı ve tüm işçi sınıfı savaşçılarını saygıyla anıyoruz. Yer : Kasımpaşa Kulaksız Kimsesizler Mezarlığı Tarih : 16 Kasım 1997 Pazar 13.00. türsak Türkiye Sinema ve Audio Visuel Küttür Vakfı EĞİTİM ÇALIŞMALARI PROGRAMI REMKLI DÜMYASI İLE TAMIŞIM Yeni Ders Dönemi 6 Arahk '97 • 28 Şubat '98 Dersler Cumartesi günleri 14.30 -18.30 arası • Türk Sineması Tarıhı • Video Kameraları • Kuramlar ve Akımlar • Film Çözûmlemesi • Sinemada Oyunculuk • Sanat Yönetimi • Dûnya Sinema Tarihi • Aydınlatma Tekniği • Senaryo Yazımı • Sinema Kameraları • Kurgu İlkeleri • Film Yönetimi • Yapım Sûreci Gazeteci Erol Dernek Sok. Hanif Han 11/2 Beyoglu istanbul Tel: (212)251 67 70 Faks: (212)244 52 51 prdenfrtas ccylrun •[ t •"nrnıanhlanrf^y» •ÜHP KMIıHH demirtaş ceyhun osmanlılarda sls<? CANI aydııı kavramı Sis Çanı Yayıncılık ICüçukpannakkapı Sk Halım tşhanı. 10. Kat: 3 80060 Beyoglu - tstanbul Tel. (02121249 47 74 HAYVANLAR ISMAIL GVLGEÇ KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK ÇlZGİLİK KÂMİL MASARACI HARBİ SEMtH POROY TARlHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 15 Kasım ALEMDAR OIAY/!. 18O8t>e BUGÜN, iMM SADBAZAM AUAAOAH MUSmrA NIN ÎNTİHABmA SOMÜÇUMAN OlAr 6ERÇEKLEŞTİ. BAICÇIMUCTAFA Ai*KLANMAS( SIKA&IHDA, PADİŞAH MT. CEÜtA TAH7TAU İM0İBİİA*tŞ, Y£RİN£]£.MUG77»F# G£ÇA«fTf. OIAVLAKI uzAtcmu îzLEreM KUSÇUK Atdn/ı ACBMOAR, DURUMA EL tzDYMAK. İÇİN 1&O8 UAZıHAMSIDA, O£û<JSW- IA İSmuguL'A SELMfŞ, AMA IS.SBLİM'ilU OLCHJISJJLME- SİNİ BNGEUJYEMEMİÇri. YİHE OE, IS.MUSrAFA'HfN YE. &NEE. fAAHUtST'tl 7AH7A SEÇİRMİÇ, K£MPİ OE~SV>KA- 2AM OLMUÇnj.BM&ÇAY SOHKA,AYAMLA "S£A/Et>-/ IT- TİFAK"'İMZAL4Ut4tŞn.ANCAK,12MU£TP&l'NtH KlÇKtRT- TT6I rEUİÇERlLE/e. OUU ÖLDÜKMGK İÇİN HAS£KE7£ GEÇMEMTE SeOKMEÜ/. KOUAĞt KUÇATILAN ALEMMR, 8A$KAPWI VE HAB£M AĞADYtA CEPMNEÜĞIUİ A7ÇÇLİ- yeeeK iuriHAR ETTİ-PXZAMADA 500 vsMÇEjet DE ÖLPÜ! GÖRÜŞ BEDRI BAYKAM Ata'nın Olüm Saati ve Yaşayan Ölüler 29 Ekim ve 10 Kasım anma törenlerini yine yo- ğun olarak yaşadık. Başta halkımız ve demokra- tik kitle örgütleri, gerçek devlet adamları ve genç- ler Cumhuriyet'in kurucusuna yine en kararlı şe- kilde sahip çıktılar. Tabii özellikle yine "medya"nın performansıy- la ağzımız açık kaldı! Kendi düşünce sütunların- da demokrasi çiftçiliği yapan ama Kemalizm'i utanmaz ve sıkılmaz bir tavırla sansürleyenler yıllardır Cumhuriyet ve Mustafa Kemal'i eleştir- mek için hikâyeler uydurarak boyalı büyük bası- nın köşe yazarlığının kremasını yiyenler, şeriatçı- lığı "bir tehlike değil, kökten laiklehn birparano- yası" olarak görecek kadar kafasını kuma gö- menler, "Atatürk'ü aşmak"Incisinden başka birşey yumurtlayamayan birtrikocuyu apar topar Ame- rika'nın onayından geçecek yeni Turgut Özal zannedenler, hepsi yıl boyu 1923 Cumhuriyeti- 'ne ve Mustafa Kemal'e saldıran ılımlı tosuncuk neo-liberal enteller kendi dev binalarının boş kö- şelerinde cirit atarken, medyamız yolda üç-dört kere Mustafa Kemal'le gurur duyup onun ordu- suyla, Anıtkabir'le ve Atatürkçü halk kitleleriyle iyi geçinir görünmeye çalışıyor. Bu arada kökten- dinci şeriatçı partiyi durdurmak için "ılımlı Islam" fasaryasının flaş ismi Fethullah Gülen'i başımı- za bir Socrates ya da bir gızıl Humeyni gibi sal- maya çalışma çabalarını da hiç ihtimal etmiyor. Medyamızı ilgilendiren en sağlam Kemalist de- mokratik kitle örgütleri liderieri ve aydınlann gö- rüşleri değil, "Fethullah Hoca Efendi"n\n artık günlük siyasete nasıl baktığıdır. Kendisine hâlâ "sol" diyen çeşitli aymaz odakların örtülü veya açık desteği alınarak sürdürülen fikir kalpazan- lıkları erken vefat eden 2. Cumhuriyet'in hayale- tinin bile küstahlığının azmasına neden olmak- tadır. "Susurfuk 74yaşında" diyecek kadar yüzsüz- leşen, Cumhuriyet'in temellerinin demokrasiye en- gel olduğunu hâlâ "bayramlık" evlere şenlik man- tıklarıyla savunarak zavallıca kendi acizliğini afi- şe eden, engin vadilerin sığ bataklıklannda iki ara- da bir derede, elinde viski bardağıyla debelenen zavallılar, hem dini şiddeti, hem de bölücülüğü dolaylı olarak tahrik ederek Cumhuriyet'e karşı sinsi tezgâhlannı sürdüımektedirler. Şeriat terö- rüne ve köktendinci anti-demokrasi çıkarması- na karşı ağzını açmaya bir tek kere cesaret ede- memiş, Güneydoğu konusunda birgün öyle, bir gün böyle, içeride başka dışarıda başka konu- şan, Mustafa Kemal döneminden bugüne kadar yaşanan her şeyi yadsıyan, ortaçağ ırkçılığını kö- rükleyen yarı-aydınlan, uluslararası medya stan haline getiren bu yoz ortam, Türk gençliğini ıs- rarla yanlış yorumlara itmektedir. Ata'nın "Ne Mutlu Türküm Diyene" cümlesinin bile bir ırktan değil, bir çeşit vatandaşlık kavra- mından söz eden, 21. yüzyıla örnek gösterilecek bir ırklar, mezhepler ve dinler üstü evrensel kar- deşlikfeteefesi okluğunu anlayamayacak kadar hafif veya anlamıyor görünecek kadar kötü niyet- li ve ikiyüzlü insanlar, halkımızın özgürlüğünü, demokrasiyi ve iç barışını tehlikeye atmaktadır- lar. Türk kadınının haklannı elde etmek için kanı- nın dökülmemesini bile Atatürk'ün suçu olarak sunan (!) Batı ülkelerinde bile olmayan yıkıcı ve şiddet tahrikçisi yayınları bir intihar demokrasi- siyle kanştıran, Kemalizmi demode göstermek için her türlü şarlatanlığa ve uydurmacılığa hevesle- nen, bugünkü mafya-polis-politikacı çete ayıp- larını bile ülkemizin kurucusuna utanmadan fa- tura etmeye kalkan bu tatlı su balıkları, ihanetle- rini süslemek için hep tarihi tahrif etme taktiğini uyguladılar. Şapka giymedi diye asılanlar, tran- satlantiğe dönüşen tekneler, istiklal Mahkeme- leri'nde ipe yollanan yüz binler, içinde demokra- si olmayan altıoklar, sözde yasaklanan camiler yetmedi, bu komedyenler şimdi de "resmi tarih" diye aşağılamaya çalıştıkları Cumhuriyet tarihi- ne olan güveni sarsmak için Atatürk'ün ölüm sa- atiyle oynamaya karar verdiler. işin komiği, bul- duklarını iddia ettikleri şahit, Ata'nın ölümünden yıllarca sonra doğmuş! Fakat o iddia bile ancak dedikodu düzeyinde! Fazla heyecanlanmayın... Mustafa Kemal ne dokuzu beş geçe, ne de yediyi beş geçe öldü. O milyonlarca Kemalistin ağzından, beyninden, yü- reğinden Türkiye adına konuşmaya, bilimi, sana- tı, teknolojiyi, barışı, hukuk devletini gösterme- ye devam ediyor. Ama sizler, çoktan solmuş hat- ta çürümüş beyinlerinizle bitkisel hayat yaşayan vücutlardan ibaret kaldığınızı artık saklayamıyor- sunuz. BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SA- ĞA: 1/ Ceza- lan ve cezalann uygulanma bi- çimlerini incete- yenbilimdalı.2/ îskambilde bir kâğıt... Dört te- kerlekli ve üstü kapalıbiratara- 6 bası.3/EskiYu- nanmimarlığın- da üzeri örtülü yaya yolu... Be- lirteç olarak kul- lanılan eylem soylu söz- cük. 4/ lnce softan hafif ve dar bir üstlük. 5/ Ali Özgentürk'ün bir fil- mi... Ilkel berüik... Tür- 3 kiye'ninplakaişareti.6/ 4 Doku teli... Bir haber ajansmın simgesi... Bir gıda maddesi. II Dıyar- bakır ılindebirbaraj.8/ Verme, ödeme... Japon- 8 ya'nın küçük para birimi. 9 9/ Doğu Karadeniz yö- resinde elde edilen değerli bir bal. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ tnsanı güldürüp eğlendiren kimse... Uzaklık işareti. 2/ Güzelin ve güzel sanatlann doğastnı inceleyen felse- fe dalı. 3/ Müstahkem yer... Tavandana inerek sahnenin üst kısmını, sahne boyunca kaplayan kısa ve dar perde. 4/ Denizayısı da denilen bir fok cinsi... Tanntanımaz. 5/ Bir nota... Istanbul'un bir ilçesi. 6/ Üst yani açık boru... Bir renk. 7/ Tıraş bıçağı... Karakter. 8/ Yapma, etme... Alçak, aşağıhk. 9/Zaviye... Türlü müzik araçlanrun ver- diği sesleri birbırinden ayırt etmeyi sağlayan ses özelliği.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle