25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 KASIM 1997 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER İnsan Haklam Komisyonu kararları • STRASBOURG(AA)- Insan Haklan Komisyonu'nun, Kıbns'ta Yeşil Hat üzerinde geçen yıl yapılan gösteriler sırasmda, sıtıın geçtikten sonra Türk bayrağını ındırmek isterken vurularak öldürülen Rum yurttaşı ile ilgili olarak TQrkiye"den bilgı ıstedıği öğrenildi. Komisyon aynca, Anayasa Mahkemesi tarafindan kapatılan DEP'in eski milletvekıli Sedat Yurttaş'ın yaptığı bireysel başvurunun incelemeye alınmasını kararlaştırdı. Okan Bayiügen'e silahlı saldırı • İstanbul Haber Servisi - Sanatçı Okan Bayülgen. Kasımpaşa Mithatpaşa Caddesi ûzerindekı ISMAR'ın karşısında dün akşam saat 18.00 sıralannda film çekimi sırasında kimliği belırlenemeyen bır kışinin silahlı saldınsına uğradı. Saldında sağ ayağından yaralanan Bayülgen, Taksim llkyardım Hastanesi"nde tedavi altına alındı. Bayülgen'in sağlık durumunun iyi olduğu belırtildı. Rrariler gözaltında M İstanbul Haber Servisi - Duruşma içın getırildıkleri Istanbul'dan Niğde Cezaevi'ne geri götürülürken Kocaelı yalunlannda jandarmalan etkısız hale getırerek firar eden 3 tutuklu ile kendılerine yardımcı olan 4 kışı İstanbul Asayiş Şubesı'ne bağlı ekıplerce gözaltına alındı. KKTC'nm devlet oluşu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bağımsız bır devlet oluşunun 14. yıldönümünü 15 K.asım'da Turkıye den. gelecek ust,-. -> dû^ey askeri ve sivil yetkililen konuk edecek. 1974 Banş Harekâtı'nı gerçekJeştıren Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Ismail Hakkı Karadayı yann Kjbns'a gidecekler. Komisyonda tartışma • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-TBMM Anayasa Uyum Komısyonu'nun RP'li Üyesı Mehmet Ali Şahin. Sıyasi Partiler Yasası taslağı konusunda 'yanlı' davrandığı savıyla ANAP'lı Hasan Korkmazcan'ın başkanlığına itiraz etti. Toplantıya başkanlık eden TBMM Başkanı Hikmet Çetin, "Bır kez daha düşünün. bütün gruplar bu komisyonun çalışmasından yanâ" uyansmda bulundu. ÜDP'ye uyarı • ANKARA (AA)- Anayasa Mahkemesi, tüzüğündeki bazı düzenlemeler Siyası Partiler Yasası'na aykın olduğu gerekçesiyle Özgürlük ve Dayanışma Partisi'ne ihtar verdi. Mahkeme, tüzüğündeki aykınlıklann giderilmesi içın de partiye 6 ay süre tanıdı. Türkiye, tam üyelik perspektifi vermeyi öngörmeyen AB'yi uyardı 6 GB ortadatı kalkabilir*ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Kıbns ve Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerden sorumlu Devlet Bakanı Şiikrü SinaGürel, aralık ayında Lüksemburg'da ya- pılacak AB zirvesinde Türki- ye'ye tam üyelik perspektifinin verilmemesi durumunda gümrük birliğinin ortadan kalkabileceği- ni söyledi. Gürel, AB'nin gümrük birliği kapsamında Türkiye'ye yönelik yükümlülükJerini yerine getireceğini sanmadığını belirte- rek **Yükümlülükleri bu sene ye- rine getirmeyen gelecek sene de getirmeyecektir" dedi. Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Işın Çekbi'nın ardından Gürel de, Türkiye ile AB arasın- da yaklaşık ikı yıldır uygulanan gümrük birlığinin ortadan kalka- bileceği uyansında bulundu. Gürel; Uluslararası tlişkiler • Devlet Bakanı Şiikrü Sina Gürel; Uluslararası Ilişkiler Vakfı, NATO ve Siyasal Bilgiler Fakültesi, Kültür ve Turizm bakanlıklarmm katkılanyla düzenlenen "21. Yüzyıla Girerken Türkiye: Bölgesel ve Küresel Seçenekler" başlıklı konferansa katılarak açılış konuşmasmı yaptı. Vakfı. NATO ve Siyasal Bilgiler terek "AB'ye tam üyelik perspek- zırlaması gerektiğini, ancak AB'nin bu mekanizmayı işletme- diğinı belirterek "AB, yükümlü- lüklerini yerine getinnedi. Tam üyelik olmaksızın gümrük birliği önemini yhirecek, hatta ortadan kalkabilecektir" dıye konuştu. De\let Bakanı. AB'nin güm- rük birliği ile ilgili yükümlülük- lerinı yerine getireceğini sanma- dığını kaydederek "Bu yıl bunu yerinegetirmeyen,seneyede getir- meyecektir" dedi. Gürel, Türki- ye'nın, AB'ye tam üyelik pers- pektifi olmadan, gümrük birliği- ni eskisi gibı değerlendirmeyece- gini de vurguladı. AB'nin Kıbns Rum kesimi ile Fakültesi, Kültür ve Turizm ba- kanlıklannın katkılanyla düzen- lenen "21. Yüzyıla Girerken Tür- kiye: Bölgesel ve Küresel Seçenek- ler'' başlıklı konferansa katılarak açılış konuşmasmı yaptı. Türki- ye'nin AB'ye tam üyeliği hedef- ledığini, ancak "gümrük birliği anlaşmasından doğan yükümlü- lüklerin AB tarafindan yerine ge- tirilmemesinin" Türkiye'yi tat- min ettnediğini belirten Gürel, AB'nin, özellikle ekonomık ve politik danışma konusunda üzeri- ne düşenı yapmadığını söyledi. Gürel, Türkiye'nin AB'yı sap- lantı haline getirmeyeceğini belir- tifı olmadan. gümrük birliğinin önemi kalmayacaktır. Türkiye, belirsiz bir süre belirsiz bir karar için beklemeyecektir" dedi. AB'nin Türkıye'ye tam üyelik perspektifini vermemesi duru- munda Türkiye-AB ile ilişkilen- nin geleceği konusundaki bir so- ru üzerine Gürel, "Anüık ayında AB zirvesinde alınacak karar, Türkiye için çok hayati olmaya- cakür. Çünkü Türkiye için başka seçenekler bulunmaktadır. Tür- kiye, başka ülkelerle Uişkilerini ge- liştirebiUr" yanıtını verdi. Gürel, gümrük birliği anlaşma- sının Türkiye'yi tam üyeliğe ha- tam üyelik görüşmelerine başla- masının Türkiye tarafindan ihti- yatla karşılandığını belirten Gü- rel, Kıbns'ın Türkiye ile eşza- manlı olarak tam üye olabileceği- nı söyledi. Gürel, Türk-Yunan sorunlan- nın banşçı yollarla çözümlenme- sinden yana olduklannı belirte- rek akil adamlarprojesinin işletil- mesini istediklerini de söyledi. Devlet Bakanı Gürel, ABD'yi kastederek, "Atiantik ötesinden böyle bir destek gelmesi hoş, an- cak olıımlu karşılamıyoruz" dedi. AB ile Kıbns'ın bir ılgisinın ol- madığını anlatan Gürel. "AB, Kıbns faktörüne bağb değiL Kıb- ns'ta çözüm eşitiiğe dayabdır. Kıbns Rum kesiminin atöğı adı- mı geri almasu eşit ve egemen iki toplumiu gerçeği kabul etmesi ge- rekiyor" dedi. Ağar 'Her şey ortaya çıkacak' ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Susur- luk skandalının kilit is- miDYPElazığ Millet- vekıli Mehmet Ağar, dokunulmazlıklann kaldınlmasına ilişkin fezlekelerin TBMM Genel Kurulu'nda gö- rüşülmesinde kendini savunacağını söyledi. "Herkes her şeyi bile- cek, her şey ortaya çı- kacak" dıyen Ağar. uzun bir savunma ya- pacağını belirtti. Anayasanın millet- vekili dokunulmazlığı- nın sınırlanmasına yö- nelik 83. maddesinin değiştirilmesini içeren yasa önerisinin görüş- meleri gelecek haftaya bırakılırken, askıya almmasındaB umudu- nü kesetî Mehmet Ağar savunmaya ha- zırlandığını söyledi. ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART Telekom yolsuzluğu davası sanıklanndan eski Ulaştırma Bakanı Tezmen'in savunması 6 Alımlar MGK tavsiyesiyle yapıldı'ANKARA (Cumhuriyet Büro- su)-Türk Telekom ve Posta tşlet- mesf ndeki yolsuzluk davası sa- nıklanndan eski Ulaştırma Baka- nı OğuzTezmen. en kapsamlı suç- lamalardan bin olan Çok Kanallı Yayın Dağıtım Sistemlerinin (MMDS). Milli Güvenlik Kuru- lu'nun (MGK) tavsiyesi doğrul- tusunda alındığını savundu. Türk Telekom Genel Müdürü Cengiz Bulut ve Posta tşletmesı Genel Müdürü VeB Bettemir'ın görevden uzaklaştınlması ve üst düzey 34 bürokratın yargılanma- sı nedeniyle Türk yargı tarihine geçen "Telekom yolsuzluğu dava- sı'' sanıklanndan Oğuz Tezmen, öncekı gün ifadesini mahkemeye sundu. 3628 sayılı "Mal Biktiri- minde BulunulınamasL Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Yasası" gereği 5 yıla kadar hapsı istenen eski bakan Tezmen, ifadesüıde, iddianamede yolsuzluk olarak ni- telendirilen ve 17 noktada topla- nan suçlamalann asılsız olduğu görüşünü savundu. Savcının. iddialannı imzasız ih- barlara dayandırdığını öne süren Tezmen, "Sayın savcı kMianame- sindeki insaf ölçülerini aşan suçja- malaruu, hayal gücü kuvvetii ve fakat izanı kıt 'güya gazeteci' bir yazann kitabı ile ihbar dilekçesine Lsirn yazma ve imza atnıa medeni cesaretini gösteremeyecek kadar şerefsiz ihbaralara dayandırnıak- tadır" dedi. İddianamede, savcının "va- him" hatalar yaptıgını ileri süren Tezmen, Brüksel'de bulunan oğlu- nun malvarlığını savcılığa verdi- ğı mal beyanı listesinden kacır- madığını sa\oındu. 25 yaşındaki oğlunun malvarlığını bilmesinin mümkün olmadığını belirten Tez- men. reşıt birey adına beyanda bu- lunma yükümlülüğünün anne-ba- baya düşmediğıni, savcılık istemi doğrulrusunda oğullannın da mal beyanında bulunduğunu kaydetti. Geliriyle orantısız malvarlığına sahip olmadığını öne süren Tez- men. "Mal gelir orantısı yapıhr- ken, malın edinim değerinin esas aunmasL manOk gereğidir. Saon aldığım taşınmaz ya da otomobiL geçen zaman içinde çok deger ka- zanmış ise bu benim sorurnlulu- ğumu gerektiren bir husus değil- dir" dedi. Tezmen. yönetıcilerin milyar- lık temsil giderleri ve banka kart- lan konusunda getirilen suçlama- Küçülen DYP'de liste kavgası HÜLYA KARABAĞLI ANKARA - DYP'de önseçim güvencesi. örgütten gelen milletvekilleriyle tepeden inen miHetvekillerini birbirine düşürdü. Içel Milletvekili Ayfer Yılmaz. genel merkeze "yönetimi alın" baskısı yapınca Fevzi Ana ile kapıştı. DYP'nin milletvekili kalmayan illerde de liste başına orurmak isteyen ilçe, belde yöneticileriyle merkez arasındaki çatlak giderek büyüyor. DYP'de sorunlu örgütlerin sayısı artarken aynı seçim bölgesini paylaşan milletvekilleri birbirlerine girdi. Son dönemlerde daruşmanlannın yönlendirmesiyle Genel Başkan Tansu Çffler'in yakmlaştığı milliyetçi- muhafazakâr kesimden Ayvaz Gökdemir Kayseri örgütünde operasyon isteyince bölge Milletvekili Osman Çilsal'la karşı karşıya kaldı. DYP Genel Merkezi. Kayseri'de gizliden gjzliye çekişmeııin sürdüğünü belirtirken durumun masaya yatınlmadığmı büdirdiler. Isparta milletvekilleri Aykon Doğan ve Ömer Bilgin arasındaki sürtüşme genel merkeze kadar uzanırken Çiller'e bir dönem sert eleştirilerde bulunan belediye başkanı Doğan Kunıflı'nın da yarattığı sıkmtınm çözûlemediği bildirildi. lan yanıtlarken ticaretle uğraşan her kamu kuruluşunda, kuruluş bütçesinde temsil gideri adı altın- da bir ödenek konulduğunu anım- sattı. Tezmen, Isviçre'den iş görüş- mesine gelen heyetin. Çankmka- pı Çiçek Palas Oteli'nde ağırlana- mayacağı ve ticari faaliyetlerin gereklerine uygun davranılması gerektiği görüşünü savundu. Türk Telekom Yönetim Kurulu'nca, bu tür harcamalar için cüzdanda pa- ra taşıma riskini ortadan kaldır- mak için banka kartlan çıkartıl- masına karar verildiğini kaydeden Tezmen, temsil ödeneğinin kişi- sel gereksinimlere harcanmadığı- nı söyledi. Gereksinimlerin ötesınde direk ithal edilerek stoklarda çürümeye terk edildiğinı de yalanlayan Tez- men. "Stokta ne kadar direk bu- lundurukcağu idarenin takdirine kauTuş bir konudur. En ücra köy ve mezralara telefon bağianüsı ku- rulması bir hükümet politikasıdır. Bu koşullarda idarenin telekomü- nikasyon yatınmlannın yaratnğı ihtiyaca göre, telefon direği stoku oluştunıhnasuıdan doğal bir şey yoktur" görüşünü savundu POLtnKA GÜINLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA İnfaz... 9 Kasım 1997 Pazar... Saat 16.30... İstanbul Bakırköy'de 'Japon Çay Bahçesi' tıka basa dolu; sahil yolunda yoğun bir trafik dikkati çe- kiyor... Masada 20-25 kişiljk bir grup var... Süleyman Sadık Öge, yerinden kalkıyor, büfe- ye doğru gidiyor. Işte tam o sırada 1.70 boyunda, kumral, düz saçlı, 25-30 yaşlanndaki bir genç, Sü- leyman Sadık'a yaklaşıp kafasına silahla ateş edip kaçmaya başlıyor... Süleyman Sadık, kanlar içinde yere yuvarianıyor ve orada can veriyor... Silah sesini duyan Süleyman'ın arkadaşlan eli si- lahlı saldırganın peşine takılıyor. Bir kilometre sü- ren kovalamaca başlıyor... 1.70 boyundaki saldırgan, Bakırköy'de elinde si- lahla kaçmaya çalışırken kovalayanlara ateş etme- yi sürdürüyor. Merdivenli yol olarak bilinen semtte kayboluyor saldırgan... Gazeteler bu cinayeti şöyle verdi: "Örgüt içi hesaplaşma!" 43 yaşındaki Süleyman Sadık Öge, 1980 öncesi MLSPB örgütü üyesiydi ve 13 yıl cezaevinde yat- tıktan sonra, 1991 yılında salıverilmişti. Üç yıl önce de arkadaşlanyla birlikte İstanbul Belediyesi'nin Bakırköy sahilinde açtığı çay bahçe- sinin ihalesini almıştı... Süleyman Sadık'ın eski arkadaşlanna sordum: "Bu, örgüt içi bir hesaplaşma mı?" Yanıt: "Süleyman 'ın örgûtle ilişkisiyoktu, bu defterçok- tan kapanmıştı..." Süleyman Sadık öldürülmeden 10 dakika kadar önce şöyle demiş: "Etrafta şüpheli kişiler dolaşıyor, tedirgin oluyo- rum..." Süleyman Sadık öldürüldükten sonra, peşine ta- kılan arkadaşlanyla birlikte, sivil giyimli ve kendile- rinin polis olduğunu söyleyen kişiler de saldırganın peşine takılıyor. Ancak saldırgan merdivenlerden ateş ederken bu kişiler silahla karşılık vermiyor... Şimdi yetkililere bir soru: "Süleyman Sadtk'ı öldüren kişinin peşinde ko- şanlar arasında bulunan ve polis olduklannı söyle- yenler, kendilerine ateş edene niçin karşılık verme- diler?" ••• Olaydan bir saat sonra polis ekibi, cınayette kul- lanılan silahı bir apartmanın giriş katında, saldırga- nın kazağına sanlı olarak ele geçiriyor... Bu arada ilginç bir gelişme oluyor. Görgü tanık- lan ortaya çıkıyor. 17-18 yaşlanndaki gençler poli- se şöyle diyor: "Biz saldırganı gördük, tanınz." Ancak, bu gençlerin ifadeleri alınmıyor... Bir başka dikkat çekici getişme de Süleyman Sa- dık'ın katilinin peşinden koşan arkadaşlannın gö- zaltına alınmasıdır... Pazar günü, tüm kalabalığa ve trafik yoğunluğu- na karşın Süleyman Sadık, başına tek kurşun sıkı- larak nasıl öldürülür, saldırgan nasıl kaçar? Cinayetin profesyonelce işlendiği gerçek. Saldır- ganın bir kilometre hiç yorulmadan koşabilmesi de dikkat çekici. Öldürme eyleminin biçimi de Güneydoğu'daki öldürme olaylannı, Tarsus'ta öğretmen Mustafa Özkan'ın katledilmesini, Cem Ersever, Savaş Bul- dan, Behçet Cantûrk'ün infazını anımsatıyor: Ar- kadan yanaşıp tek kurşunla kafaya ateş etmek... Cinayetin işlendiği saatlerde, Süleyman Sadık'ın evini telefonla arayan bir kişi, babasına şöyle diyor "Size bir paket göndereceğiz, ev adresinizi isti- yoruz..." Süleyman'ın babası telefonla arayan kişiye ev adresini veriyor, sonra oğlunu anyor. O anda oğlu- nun öldürüldüğünü öğreniyor... • • • Süleyman Sadık Öge güpegündüz, yüzlerce ki- şinin önünde nasıl öldürülebilir? Hiç kuşkunuz olmasın ki tetikçi', birilerince kol- lanıp korunacağı ve yakalanmayacağı sözünü aldı- ğı için... Bu iş örgütlü bir öldürme eylemidir... Ama Süleyman Sadık Öge'nin 1980 öncesi için- de bulunduğu yasadışı sol örgütün işi değil; çünkü yasadışı örgüt bir açıklama yapıp cinayetle ilişkile- ri olmadığını duyurdu... Bilindiği gibi bu türörgütlereylem yaparlarsa "Biz yaptık" demekte sakınca görmezler!.. O zaman kim öldürdü Süleyman'ı? Birileri tarafindan örgütlenmiş bir cinayettir bu; Süleyman'ın çevresine de gözdağı verme amacına yöneliktir... Kimi gazeteler bu cinayetin 'çek-senet' alacağı yüzünden işlendiğini yazdı. Oysa Süleyman'ın üze- rinden 7 milyariık döviz değil, 2 bin dolar, bir mik- tar para ve üye olduğu kooperatifin senetleri çık- mıştı... Şimdi "demokratım" diyen tüm milletvekillerinin bu olayı önemseyip üzerine gitmesi, Içişleri Baka- nı Murat Başesgioğlu'nun olayla ilgilenmesi ge- rekir... Bir bakarsınız. Susurluk'ta ortaya çıkan çetelerin bir başka kolu hâlâ işbaşındadır... Neden olmasın!.. E. Posta: Hikmet.Cetinkaya (a raksnet.com Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 IRMIKI AYDIN ENGİN Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin kökü Roma Anlaşması'na dayanıyor. Avrupa Kömür Birliği, Avrupa Çelik Birliği, Avrupa Serbest Tıcaret An- laşması gibi ara duraklardan geçen Batı Avrupa, savaşın yıkıntılarını te- mizleyip, yaralarını sardıktan sonra tek birAvrupa Devleti'ne gidecek ta- rihsel düşü yeniden canlandırdı. Or- tak Pazar kuruldu. Türkiye'nin Avrupa ile ekonomik (ve o günlerde hesapta olmasa bile) siyasal bütünleşme sürecine katıl- ması daha Ortak Pazar aşamasında başladı. Zikzaklar, git-gellerie örül- müş bir süreç bu. Çoğu kez kapıyı yumruklayan Türkiye oldu. Batı Av- rupa ise kimi kez gönülsüzce kapıyı araladı, kimi kez işi yokuşa sürdü, ki- mi kez kabaca kapıyı Türkiye'nin yü- züne örttü. Ama gene de Batı Avrupa ile bü- tünleşmek Türkiye siyasal yaşamı- nın belli başlı eksenlerinden biri ol- mayı hep sürdürdü. Bugün de öyle. Türkiye solunun bu olguya ve sü- rece bakışı ise düzgün ve tutariı bir çizgi ızlemedi. 6O'lı, hatta 70'li yıllar- Ortak Olamazsan Pazar Olursun da, içi doldurulmamış, kaba bir an- tiemperyalist tavra işaret eden "On- lar ortak, biz pazar" sloganı belirle- yici oldu. Bunda, sürecin, Ortak Pa- zar ve onu izleyen Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) aşamalarında, ya- ni ilişkinin ekonomik yanının çok da- ha vurgulu olduğu dönemde oluşu- nun payı büyüktü. Ayrıca gene o dönemlerde AETnin, Türkiye'ye "Avrupa'nın ma- navı, sütçüsü" rolünü biçmesi, sa- nayileşme hedeflerinden vazgeçme- sini öğütlemesi, hatta dayatması da o günlerde Türkiye'de esen rüzgâr- laratersti. SO'lı yıllarda Demirel başkanlığın- daki AP'nin enerji üretimine ve ma- kineli tarımda atılımlara destek ver- mesi, ithal ikameci bir sanayileşme hedefini benimsemesi; Ecevit ön- deriiğinde yükselen sosyal demok- rat hareketin doğası gereği sanayi- leşmeye yönelmesi; Türkiye solu- nun, bağımsızlığın güvencesini ağır sanayi ile özdeşleştiren tercihleri ma- navlık, sütçülük'\e yetinemezdi. Ancak ipleri koparmak da söz ko- nusu değildi. Hem döviz sıkıntısı çe- ken Türkiye'ye sayıları artık milyon- ları bulmuş "gurbetçiler"den akan 4.5 milyardolara ulaşan döviz girdi- leri, hem Türkiye'nin Tanzimat'tan bu yana süregelen Batılılaşma hedefi, ipi koparmak bir yana kapıdan kovul- sa pencereden girecek bir ısrara ebelik ediyordu. SO'li yıllar Batı Avrupa'nın ABD ve Japonya ile rekabet edebilecek bir ekonomik güce ulaşmasının sağlan- dığı yıllardı. Sıra ekonomik birtiği bir siyasal birlikle taçlandırmaya gelmiş- ti. Avrupa Topluluğu (AT) aşamasına geçildi. Bu aşama kapıların Türki- ye'nin yüzüne hoyratça kapatılmaya başlanan yıllara denk geliyor. Avru- pa, gereksindiği işgücü açığını birkaç kez aşan bir ekonomik göçmen kit- lesi ile baş edemiyor; tırmanan işsiz- lik oranları karşısında "kendi" yurt- taşına iş bulamazken, "kara kafalıya- bancılar'ın işsizlik kasalannı boşalt- malarına, sosyal devletin olanakla- nndan yararianmalanna razı olmaya yanaşmıyordu. Aynı yıllar yabancı düşmanlığının yükseldiği ve bunun sonucu özellikle Hıristiyan demok- rat partilerin oy toplamak üzere "ya- bancılan" bir seçim kozu olarak kul- lanmaya başladıklan yıllardı. Batı Avrupa başkentlerinden Tür- kiye'ye yönelen en hoyrat tokat işte bu dönemde indi. 6O'lı yıllarda imza- lanmış bir uluslararası anlaşma, Tür- kiyeli işçilerin serbest dolaşım hak- kını güvenceye alan sözleşme han- diyse tek taraflı olarak uygulama dı- şı bırakıldı. Türkiye bu dayatmaya boyun eğ- di ve sanıyoruz yanşı o gün kaybet- ti. Uluslararası anlaşma ve sözleş- melere uyulmaması halinde çok hır- çınlaşabilen Batı Avrupa, karşısında uysal, boyun eğen ve gelecekte de eğmeye yatkın bir Türkiye bulunca, bugün de yaşadığımız kedi-fare oyu- nu başladı. Bugün Avrupa Birliği'nde Avrupa Birleşik Devletleri'nin rötuşları yapı- lırken Türkiye ne ortak, ne ortak ada- yı, ne ileride ortaklığa alınabilecek üye statüsünde. Türkiye'ye bugün için söylenen, "Hele sen şu gümrük birliği ile idare et. Aynca futbolda, basketbolda filanAvrupa kupalanna katılarak kendini avut. Ötesi şimdilik yok"tar\ ibaret. 6O'lı yıllarda solcuların yargısı, bir üst sarmalda bugün doğrulanıyor gi- bi: Onlar ortak, biz pazar! Eh, ortak olamazsan, ortak olabi- lecek koşulları yaratmazsan ki bu demokrasi demektir, ki insan hakla- rına saygı demektir, ki enflasyonla baş edebilecek ciddi ekonomik po- litikalar izlemek demektir, evet ortak olamazsan pazar olursun... Buna şaşan ve öfkelenene şaş- mak ve öfkelenmek gerek... (AĞININ TAHIĞI ÜÇ YAZAR 2. BASI 2S0 0O0U KUBİUY OLAYI VE TARİKAT KAMPLARI 3. BASI 350D0OT1. SANCIU YILLAR KUJATIUHIJ SOKAKLAR 4. BASI 300 000 TL KUZU POSTUNDA KURT 2. BASI «COOOTL ZAM1AK SANA DA BULAJTI KAN 2. BASI 450 000 TL DİN BARONUNUN KAZLARI «O0OCT- A$IK KADINLAR SOKAĞI <50ıXKTL ŞERİAT PAZARI500 000 TL Cumhuriyet Krtap Kulubu Çağ Pazariama A.Ş Türkocağı Cad No:39/41(34334)Cağaloğlu-lstanbul Tet:512 05 05 Posta çekı no:66632?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle