Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EEKİM 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
ALLECRO EVtN İLYASOĞLU
Omıncu Yıl Marsı rezaletiDûn, 7 Ekim 1997. CemaJ Reşit Rey'in
(-04-1985) on ikinci ölüm yıldönümü i-
d Bugüne dek her doğum-ölüm yıldönü-
rtıiıde yapıtlannın daha sık çalınmadığın-
dc özel eşyasının derlenmediğinden. el
jızması notalanmn bulunup basılmadı-
ğndan yakınıpdurmuşumdur. Cemal Re-
şr Bey'in biyografısmı uzun bir zaman
duni içinde kıtap halıne getınrken en ya-
knlanyla, eşiyle dostuyla. öğrencileriyle
tcjı söyleşiler yaptım; belgeler ve ses
baıtlan derledım. Bütün bu süreç içinde
kcdisini o denli yakından tanıdım ki han-
golay karşısında nasıl bir tavır alabilece-
ğni, o hiç yitirmedigi Osmanlı terbiyesi
içnde kendine özgü söylemiyle olaylan
naıl değerlendıreceğını artık kestirebıli-
youm.
On ikinci ölüm yildönümünde kuşkum
yck ki onun ruhunu (kendi deyimiyle) mu-
ajzeb eden -azaba sokan- başlıca olay
Chuncu Yıl Marşı'mn tahrif edilmesidir.
Ns özel eşyalannın ve nice yapıtının dar-
nudağtn olması, ne de eserlerinin seslen-
dnlmemesı onu rahatsız ediyordur. Oysa
yapıtlanyla oynanması, üstelik soysuzlaş-
tırbnası mutlaka şu anda onu fevkalade
hızursuz etmektedir!
KJasik Türk müziğı üstüne kendisıyle
yaoılan bir sövleşide şunlan sövler: "Ba-
açevreter, gençlerin klasik mûzigi sevme-
lerini sağlamak için o güzelim parçaian ga-
rip kılıklara sokmorlar. Bu çok yanlış bir
tutumdur. Mesela Leonardo da Vinci'yi
tautmak için La Jaconte tablosunu kaıi-
kaür şeklinde mi yapmak gerekir?" (Ce-
mal Reşit Rey, Müzikten tbaret Bir Dün-
yada Gezintiler. Ev in Ilyasoğlu. Yapı Kre-
di Yayınlan. s. 255)
Sözü, şu günlerde Kenan Doğuluadlı bır
pop sanatçısının 10. Yıl Marşı'nı kendine
göre şekillendirmesine getirmek istiyo-
rum. Efendım, okullarda hocalar zorla, ak-
si bir tavırla söyletirlermiş bu marşı, Ke-
nan Doğulu "seıimli" bir hale getirmiş.
Böyle açıklıyor. Ne mi vapmış? Cemal
Reşit'in o zarif armonisinı tahrif ederek
kakofonik bir hale getirmiş. Kendi zevki-
ne göre garip bir gıriş ve sonuç eklemiş.
Araya ucuz ritm bo\ marifetlen serpiştır-
mış Ritimsel yapıyla oynayarak noktalı
ntmleri de deforme etmış. Üstelik o güze-
lim coşkulu marşı pes, donuk bir sesle hiç-
birdinamik özelliğıne dikkat etmeden tek
düze söyleyıp duruyor.
Daha pazar günkü Milliyet gazetesinde
Lenan Doğulu 10.
Yıl Marşı'nı
"sevimli" bir hale
getirmiş. Böyle
açıklıyor. Ne mi
yapmış? Cemal
Reşit'in o zarif
armonisini tahrif
ederek kakofonik bir
hale getirmiş.
Zevkine göre garip
giriş ve sonuç
eklemiş. Ucuz ritm
box marifetlen
serpiştirmiş. Üstelik
o güzelim coşkulu
marşı pes. donuk
sesle hiçbir dinamik
özelliğine dikkat
etmeden tek düze
söyleyip duruyor.
Metin Toker, nıce marşın, nıce ezginin ge-
lip geçtiğini, ama hâlâ belleklerde kalanın
Onuncu Yıl Marşı ile Lüküs Hayat oldu-
ğunu yazıyordu. (Sayın Toker nedense
bunlann Cemal Reşit'e aıt olduğunu be-
lirtmemiş.)
Marş her gün aramızda
Onuncu Yıl Marşı raflarda unutulmuş,
kimsenın artık söyleyemedıği, küflenmiş
bir marş değil ki Kenan Doğulu onu koru-
masına alsın ve de halka yaklaştırsm! Bu
marş doğallığı ile zaten her gün aramızda
kalmayı başarmış, yediden yetmişe kaç
kuşak yetiştirmiş bir marş. Klibin başında
Cemal Reşit Rey'in adı dahi yok. Tümüy-
le kendisine ve düzenlemecisi Ozan Do-
ğulu'ya ait bir halde sunuluyor. Peki telif
haklan nerede kalıyor? Bestecisi kadar söz
yazarlan Behçet Kemal Çağiar ve Faruk
Nafiz Çamlıberin mirasçılanna da telıf
ödenmesı gerekır bu durumda. Kaldı kı
telifini ödeyen herkes her eseri ahp dıle-
diğı gibi evirip çevırebilir mi?
Kim savnnacak. kim koruyacak özgün
yapıtlan? Konservatuvarlardaki otoriter
ya da bugüne dek olduk olmadık müzik-
leri denetleyıp yasakJayan TRT denetim
kurullan neredeler?
Onuncu Yıl Marşrnın öyküsü çok il-
ginçtir. Cumhuriyet'in onuncu yıl kutla-
malan için 1933 'te bir marş yanşması dü-
zenlenir. Seçim Atatürk'ün huzurunda ya-
pılacaktır. Şöyleanlatır Cemal Reşit: "Re-
cep Peker(zamanınbaşbakanı) Ankara'va
çagınİL Öylebir marş isteniyor ki asker, po-
Hs. srvil herkes söylevebilsin. Orurdum. dü-
şünme>c başladım. Hangi melodivi yaka-
lasam bir türlü rahmctli biraderime be-
ğendirenüyonım. (Tam dokuz kez vaap
yırtar.) Nihayet mehter takırru ritmi geldi
aklıma. O zaman da aklım başımdan git-
ti. Ve biraderime de en sonunda beğendi-
rebildim."
Cemal Reşit, güftesi Faruk Nafiz Çam-
Turk olamaz
, :.:. f.ı.:
. •. • .-1» A
AHIV1ET SAY
ANKARA - AvTupa basını, özel-
likle Alman televizyonlan, Alman
gazeteleri ve radyolan. genç pıya-
nistimizOzgûrAydın'ı iki haftadan
beri yere göğe sığdıramıyor. Özgür
Aydın, Münih'te yapılan uluslarara-
sı yanşmada kazandığı ödüller do-
layısıyla tanıtılıyor. övülüyor. bel-
leklere kazınıyor ve onun kışıliğin-
de müziğin "uluslararasr niteliği
yüceltilmiş oluyor.
Peki biz ne yapıyoruz? Çağdaş-
laşma, evTenselleşme doğrultusun-
da övünç duymamız gereken bu
önemli başanvı "medya"mız yete-
rince yansıtabildi mı? Bir tek
u
Cumhurhr
et"te geniş bir haber
yayımlandı bu konuda: ötesı hava
cıva.
1972 doğumlu Özgür Avdın't.
Ankara Devlet Konservatuvan'nda
Semra Kartal'uı öğrencisi olduğu
yıllardaki üstün başanlarmdan tanı-
yoruz. Rahmaninofve Liszfın kon-
çertolannı bir öğrencı için olağa-
nüstü bir kavrayışla sergılemişti.
Konservatuvan 1991 'de bitirince
öğrenımıni Bntısh Councıl'ün bur-
suyla tngiltere'de Kralıyet Müzık
Okulu'nda (Royal College of Mu-
sic) ünlü piyanist PeterKatin'in öğ-
rencisi olarak sürdürdü ve 1993 'te
Alman de\ let bursunu (DAAD) ka-
zanarak Hannover'de Karl-Heinz
Kammeriing ile çalıştı; sonra kon-
ser piyanıstliğinde ilk başanlı adım-
lan Irlanda ve Almanya'daki yanş-
malardaödüllertoplayarak attı. Ge-
çen yıl Konstantin Krimetz yönetı-
mindeki Cumhurbaşkanlığı Senfo-
ni eşlığinde yorumladığı Brahms'ın
1. Piyano Konçertosu'nda çıkardı-
ğı üstün yorumu gazetemizde öv-
müştüm. Şimdiyse Özgür'ün ARD
Uluslararası Müzik Yanşmasf nda
kazandığı üç ödül, doruğa tırmanı-
şın göstergeleridır. ARD organizas-
yonu, Avrupa'da "prestiji en yük-
sek" yanşmalardan bindir ve 46 yıl-
lık geçmişiyle kurumsallaşarak
dünyadaki saygın yerinı pekiştir-
miştır. Bu önemli yanşmada
1997'nın üç ödülünü bir Türk piya-
nistin almış olması çok daha önem-
lidir: Özgür Aydın, "Osnabrück
Ödûlü"yle de bu kentin senfoni or-
kestrası tarafından onurlandınlmış,
dahası Japonlann üstün yeteneklı
gençlen "dümava tanıtmak" ama-
cıyla verdiğı Nippon Ödülü'nü ka-
zanmıştır.
'Çadır politikası'
Dikkat edilirse konservatuvar öğ-
reniminden sonra Özgür'ün başan
grafığınde hep yabancı kurumların
adı geçiyor: Ingilız ve Alman burs-
lan, Japonlann "tanıûm" desteği,
hatta Irlanda'nın Dublin kentinde-
ki yanşmadan gelen katkı... Türki-
ye'nin adı hiç mı hiç "tdafliız" edil-
miyor. Neden? Bu umursamazlık
nereden kavnaklanıyor? Çünkü
müzik alanında son otuz yıldan be-
Avnıpa basını, Aydın'ı övdü
n bır çivi bile çakmadık. Başlanan
işleri de yüzüstü bıraktık. Size çar-
pıcı bir örnek: Özgür Aydın, önü-
müzdekı kasım ayında Çukurova
Deviet Senfoni Orkestrası eşliğin-
de çalacak. 1992'de kunılmuş olan
bu orkestramız, 32 çalgı üyesinden
oluşmaktadır. Oysa 6940 sayılı Or-
kestralar Yasası'na göre senfonik
bir orkestranın 120 üyeye sahip bu-
lunması gerekmektedir. "Kadro"
sorunu yıllardan beri süriincemede
bırakılrruştır. Çukurova Senfoni gi-
bi bırçok açıdan değer ve önem ta-
şıyan orkestramız, Mersin Opera
Orkestrası'ndan "takviye" alarak
etkinliklerini sürdürmektedir. Buda
yetmemekte, Mersin Üniversitesi
Rektörü Sayın Vural Ulkü'nün üç
yıl önce açmış olduğu deviet kon-
servatuvanndaki öğretım eleman-
lan imdada yetişmektedir. 1990'da
kurulmuş bulunan Mersin Deviet
Opera ve Balesi'nin durumu ise ti-
raji-komiktir: Bu değerli sanat ku-
rumumuz, 26 orkestra üyesi ve 23
korist kadrosuyla çalışmalannı yü-
rütmeye çalışmaktadrr. Bizdeki kül-
tür politikası, bir opera-bale toplu-
luğunu "çadırtiyatrosu"naindirge-
me eğiliminde mi acaba? Çukuro-
va Senfonı ile Mersin Operası'nın
durumu, aslında "müziğe a>kı-
n"dır. ama biz "anlaşıhr" olmak
için "yasalara aykın" yönünü belir-
tıyoruz. Hani nerede çağdaşlaşma,
evrenselleşme? Buna kültür politi-
kası değil, "çadır politikası'' demek
gerek. Sonra biz de kalkmışız. Öz-
gür Aydın'ın kışılığinde "yetenekli
gençlerimize neden destek oiunma-
djğuu" sormuşuz. Kime ne soruyo-
ruz? [
Ama işte şuraya yazıyorum: Öz-
gür Aydın, 14 Kasım günü Çukuro-
va Deviet Senfoni Orkestrası eşli-
ğinde Brahms'ın 1. Piyano Konçer-
tosu'nu yorumlamak üzere Ada-
na'ya uçacak ve orkestramız. ına-
nılmaz bir özveri. inanç, kararlılık.
yapıcılıkla "senfonik topluluk" ni-
teliğine sıçrayarak konçertonun ya-
nı sıra bir de Brahms "senfoni" ses-
lendirecektir. "Aşk"tır bunurı adı.
Özgür'ümüz ve Çukurova Senfoni
MALTEPE'DE AÇILDIS İ N E M A & ALIŞVERİŞ ve EĞLENCE MERKEZİ
Atahirk Cd No 41 / MALTEPE (Belediye Yom| Tel 0.216 442 60 30
KAYIP DUNYA (JURASSic PARK) SALON A
SÜRPRİZ BABALAR SALON B
SIYAH GİYEN ADAMLAR SALON C
1 1 . 1 5 - 1 3 . 4 5 - 1 6 . 1 5 - 1 8 . 4 5 - 2 1 . 1 5
K A R Y A İ Ş L E T M E S I D İ R
üç sanatçı üç mekan
7 Ekim- 10 Kasım 1997
MİNE SANAT GALERİSİ
Baharıye Cd Sohullu Sk No 1 Kadıköy
l Tet 2'&345 64 43 - fax 216/M6 78 10
Orkestramız, müzik aşkıyla bunu
başaracaklardır. Bunun nasıl ger-
çekleşeceğıni, hangi tarihsel kay-
naklardan güç alarak başanlacağı-
nı anlatayım size:
1920 yılının 20 Mart günü, Ga-
latasaray Sultanisi salonunda iki kü-
çük müzikçımiz, on yaşındaJu Fer-
hunde Remzi (Erkin) ile dokuz ya-
şındakı kardeşi Necdet Remzi
(Atak), bir keman-piyano resitali
\ enyordu. Dınleyıcıler arasmda ts-
tanbul'un "işgal ku>wtieri komu-
tanı" tngıliz general de \ardı. Ge-
neral. Bach ve Schumann'ın yapıt-
lanndan oluşan programı ınanılmaz
bir yetkinlikle seslendıren bu iki ço-
cuğumuzun başansı karşısında apı-
şıp kalmış. "Hayır, bu çocuklar
Tûrk olamaz" dıye haykıımıştı.
Türk'tü onlar ve biz "uluslaşma"
bilınciyle Kurtuluş Savaşımızı ba-
şarmış, işgal kuvvetlerini tstan-
bul'dan def etmiş. "Kuruhış" dö-
neminde Ferhunde Remzi ile Nec-
det Remzi'yı yurtdışma öğrenıme
göndererek çağdaşlaşma ve evren-
selleşme yolunda kültürel temelle-
rimizı atmıştık. Bu iki müzikçimız,
sonraki yıllarda Ankara Konserva-
tuvan'nın temel direği olmuşlardır.
Özgür Aydın da Ankara Konser-
vatuvan'ndandır. Çukuro\a Senfo-
ni 'nın üyeleri de konservatuvarlan-
mızdan, üniversitelerimizin müzik
bölumlerinden yetışmişlerdır, başa-
racaklardır!
Lama,
gitar, §an,
piyano ve
solfej
sınıfları için
kayıtlar
sürüyor.
lıbel ile Behçet Kemal'a ait olan marşı
coşkuyla besteleyip tamamladıktan sonra,
Ankara'ya, gerekli erkân önünde dinlet-
meye gider ve piyanoda kendine eşlik ede-
rek söylemeye koyulur. Zamanın Milli
Eğitim Bakanı Saffet Ankan, "Cemal Be>,
Cıunhurhet sözünde müzik minöre geçi-
vor. Malum. minör küçük demektir. Yok-
sa siz Cumhuriyet'i küçük mü görüyorsu-
nuz" der. Cemal Bey sonradan olayı deh-
şet içinde ailesine aktanr: "O an için kel-
lemjn uçtuğunu düşündüm, içinde bulun-
duğum salon be\nime yıkıldı sandım."\e
hemen şöyle bu yanıt bulur: "Efendim,
minörküçükdemektir,ama müzikteo ma-
nada kullanümaz. Beetho\en, Napol-
>on'un kahramanlıklannahayTandLOna
adadığı, (ama sonra diktatörlüğünü öğre-
nip ilk savfasuu yırtüğı) Eroka kahraman-
lık senfönisinin ikinci bölümü de do minör
tonundadır. Samyormusunuz ki Beetnovcn
Napolyon'u küçük görüvordu?" Jünden
bır başkası da 'Marseillaise'm bu" kahra-
manlık ezgısi olup baştan sona minör to-
nunda olduğunu anımsatır. Marş kabul
edilir. Ucunda para pul yoktur. Zaten işin
maddi yönü de Cemal Bey'in umurunda
değildir.
Kenan Doğulu'ya önerimiz, dilediği gi-
bı. kendine göre yeni bir marş besteleme-
si. Böylesine Türkiye Cumhunyeti'nin
kültürüne yerleşmiş, milyonlarca kışinin
tam 64 yıldır dilınden düşmeyen bu güzel
marşı da rahat bırakması.
İstanbul'da v^ni mevsim
lstanbul müzık yaşamında yeni mevsim
Yapı Kredi Sanat Festivali ile biraz erken
başlamıştı bu yıl. Kentin senfoni orkestra-
sı tDSO.açıhşkonsenni 10-11 Ekimgün-
leri yapıyor. Uzun yıllarbu kunıluşa eme-
ğı geçen romen şef Ionescu Galati'nın 45.
sanat yılını da avııı konserlerle kutluyor.
Programda 'Carmina Burana' var. Şef Io-
nescu Galati yönetiminde, Aytül Büvüksa-
raç, Omer Ydmaz ve Eralp Kıyia'nın so-
lıst olarak katılacağı konserlerde Alman
Lisesi Korosu ile lstanbul Devlet Opera ve
Balesi'nin korosu da yer alacak.
Cemal Reşit Rey Konser Salonu ilk
konseriru 9 Ekim cumartesi gecesı vere-
cek. Salonun orkestrasını Fahrettin Keri-
mov yönetecek. Saygun'un Yunus Emre
Oratoryosu'ndan bölümlere TRT Ankara
Çokseslı Korosu katılacak. Bu bölümiin
solistleri Cemal Reşit Rey Operası solist-
leri: Bülent Güneralp,
— — ^ ^ ^ Şöhret İnanç. Perihan
Diana Nayır ve Kevork
Tavityan. Konserin so-
lıstlen ıse Fazıl Say ve
Zehra Yıldız. Say. Gesb-
win'in Rhapsody in
Blue'sunu çalacak. Zeh-
ra Yıldız da HandeL
Puccini ve Verdi gibı
bestecılenn opera arya-
lannı seslendirecek.
Piyanist-bestecı Fazıl
Say. Boğaziçi Üniversi-
tesı'nde 12 Ekim pazar
akşamısaat 19.00'dabır
resital verecek. Prog-
ramda J^S.Bach'ın Ital-
yan Konçertosu; Mo-
zart'ın La Majör KV
331 Piyano Sonatı;
VVagner-Liszt'in Isol-
de'nin Aşk Ölümü;
Bach-Liszt'in La Minör
Prelüd ve Füg'ü; De-
buss>'nın iki prelüdü ve
Fazıl Say'ın Kara Top-
rak adlı yapıtı yer alacak.
11 Ekim'de 3. Ulusla-
rarası Eskişehır Festiva-
li de başlıyor. Hem de
çok ilginç bir senfonik
topiulukta: Uluslararası
Eskişehir Festıval Or-
kestrası ile. Bu topluluk,
yıllardır Avrupa'nm ön-
de gelen orkestralannda,
dünyanın en önemli şef-
leriyle çalmış. büyük fir-
malann plak ve kompakt
disklerinde yer almış ni-
ce sanatçımızı ıçeriyor.
Şef Betin Güneş yöneti-
minde bır Brahms kon-
seri ile açılış yapılacak.
Bestecmin ikili konçer-
tosunu Ayla Erduran \ e
AletanderRudin seslen-
direcekler.
KLlTlTt M£HX£Z1
A>«wı <$k Sokak 34 Ozvetm Apt *M 2
Beyogkj, tstanoul
Tet 1212)24538% 24540 32
AGülden Ktıt
Resim Sergisi
_ 19 Eylül-10 Ekim'97
A S M A L I M E S C İ T S A N A T G A L E P İ S İ
SofyalıSk. No 5/1 Beyoğlu/İST Tel: (0212) 249 69 79
••""•"••"••-••••
jj Galeri
§ Atölye
H ilanlarınız İçin: 293 89 78 *
(3 hat) ]
Yesilcam, Adana'da yarısıyor
'Çökertme''-Tunca Yönder
Altın Koza
bugün başlıyor
Kültür Servisi - Adana
Bü)-ükşehir Beledıyesı ta-
rafından düzenlenen 11.
Alün Koza Kültür ve Sa-
nat Festivali bugün başlı-
yor. 12 Ekım'e dek süre-
cek festivalde bu yıl 16
daldatoplam 8 mılyar 100
milyon lira para ödülü da-
ğıtılacak.
İlk kez 1969 yılında
Adana Beledivesı. Adana
Sinema Kulübü ve Türk
Film Arşivi'nın ortak ça-
lışmalanyla film şenlıği
olarak düzenlenen ve
1973'ten 1992'ye kadar
ekonomik sorunlar nede-
niyle yapılamayan etkin-
lik. 1992"de Adana Büyük-
şehir Belediyesi tarafından
"Altın Koza Kültür ve Sa-
nat Festivali' olarak yeni-
den canlandınldı. Öncelik-
le Türk sinemasına destek
olmayı hedefleyen festival
kapsamına 'Uzun Metraj-
lı Film Yanşmasf nın ya-
nı sıra 'Kjsa Metrajlı Öğ-
renci Fılmleri' ve "Film
Öyküsü' başlıklı yanşma-
lar da eklendı.
19filmyanşıyor
Binncı gelen yapıta 2.5
milyar venlecek 'Uzun
Metrajlı Film' bölümünde
bu yıl yanşacak yapımlar
şunlar: Akrenin Yolculuğu
(Ömer Kavur), Ali(Cemal
Şan). Bir Erkeğin Anato-
misi (Yavuz Özkan). Çö-
kertmc (Tunca Yönder),
Deniz Bekliyordu (Sunar
Kjıral Ajtuna), Dünya Ka-
dınla Güzeldir (Yılmaz
Duru). Ekmek(Faık Ah-
met Akıncı). Hamam (Fer-
zan Özpetek), Hollywood
Kaçaklan (Muammer Ö-
zer). İnsan Kurdu (Fatih
Arslan). İnühann EI Kita-
bi(Erbıl Altana>). Kasaba
(Nuri Bılge Ceylan), Kö-
peklerAdası(HalıtRefiğ),
Kuşatma Alünda Aşk (Er-
sın Pertan), Masumiyet
(Zekı Demırkubuz), Mek-
tup( Ali Özgentürk). Niha-
vend Mucize (Atıf Yıl-
maz). Solgun Bir San Gül
(Canan Evcımen tçöz),
Yanlış Saksımn Çiçeği (Fi-
de Motan). "Uzun Metraj-
lı Film' yarışması jünsi
Nejat Gökçe (Kültür Ba-
kanlığı). A>1aç Arman
(ÇASOD), Ekrem Bora
(SODER), Metin İlhan
(Müyap). Egemen Bavkal
(Görüntü Yönetmenı
TRT). Kenan Ormanlar
(Fi>ap), Engin Ayça'dan
(FlLMYÖN)oIuşuyor.
Oturumlar, konserier
9 Ekımde "Çukuro\alı
Yazarlar. Havatı. Kültürü,
\e Adana'vı Anlatıyor'
konulu oturum. 10
Ekim'de 'Türk Sinema-
sı'nda Yeni Kuşak' konulu
panel düzenlenecek.
Festival boyunca her
gün Açık Hava Tıyatro-
su'nda Levent ^'üksel Aş-
kın Nur ^engi, Ferdi Ta>'-
fur. Songül Karlı, Yaşar,
İzeL Soner Anca, İbrahim
ErkaJ sahneye çıkacak.
İDOB Canmen'le Danimarka'da
• Kültür Servisi - lstanbul Devlet Opera ve Balesi
aldığı davet üzerine 5-9 Ekim tarihleri arasında
temsiller vermek üzere Danimarka'da bulunuyor.
Geçen sezon İstanbul'da izleyicinin ve basının
büyük beğenisini toplayan ve 4. Aspendos Opera \e
Bale Festivali'nin de açılışını yapan "Caımen'
operası bu kez Kültür Bakanlıği'nın desteğiyle
Danımarka'nın iki ayn kentinde Türk operasını
temsil edecek. Danımarka'ya art arda 3 yıl davet
edilerek opera sezonunu açan ilk yabancı opera
topluluğu olma özelliğini koruyan lstanbul Devlet
Opera ve Balesi, Bizet'nin ölümsüz eseri
"Carmen"i sahnelemek ıçın solıstler. orkestra. koro,
bale sanatçılan, çocuk korosu ve teknik ekıpten
oluşan 245 kişilik kadrosuyla yurtdışında bulunuyor.
Fransız romancı Merimee'nın Carmen öyküsünden
yola çıkarak Meilhac \e Halevy'nin lıbrettosunu
hazırladığı operayı Yekta Kara sahneye koydu.
Orkestrayı ise şef Antonio Pirolli yönetiyor. Yekta
Kara'nın çağdaş bir yorumla 1930'lu yıllara.
Ispanya'daki ıç savaş dönemıne taşıdığı Carmen'de
dekor ve kostümleri Dirk Hofacker hazırladı. koroyu
Gökçen Koray çalıştırdı. Koreografı Nil Berkan'a,
ışık düzeni Ahmet Defne'ye ait. Danimarka'daki
temsillerde Carmen rolünü Jacklin Çarkçı
oynayacak. Erol Uras, Mete Uğur (Devlet Sanatçısı),
Efsun Öztoprak diğer başrolleri paylaşacaklar.