02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
;İM 1997 SALl CUMHURİYET SAYFA HABERLER luslararası Finans Kurumu Direktörü Declan Duff, 2 milyar insanın temiz sudan mahrum kaldığını belirtti 'Tikkiye sıılan israf ediyor'VLE SARIİBRAHtMOĞLU NKARA - Dünyanın kozmetik :vlerinden, Yahudı asıllı Estee auder'ın oğlu, eski büyûkelçi Ron auder, Tüık sulan için proje eliştLrdi. Israil Başbakan Benjamin Jetanyahu'nun yakın dostu olan Ron ,auder, Türkiye'den başlayvp Suriye ızennden Necef Çölü'ne su akıtacak >ir boru hattı yapılmasını önerdı. *Dünya Sulannın Finansal GeteceğT' oaşlığı altında Istanbul'da düzenlenen konferans ile su konusu yemden uluslararası düzeyde tartışmaya açüırken Fırat ve Dicle üzerine Türkiye'nin sıcak bakmadığı bır dizi proje de geliştiriliyor. Bu projelerden en yenisi, kozmetik dünyasının ünlü ismi Estee Lauder'ın ABD'nin Avusturya Büyükelçiliği görevini yaptıktan sonra iş yaşamına atüan oğîu Ron Lauder'dan geldi. Ron Lauder, 22 eylülde Avusturya'yı ziyaret eden lsrail Başbakanı Netanyahu ile bu ülkede buluştu. Avusturya'daki Yahudi toplumuna ait bir anaokuluna para bağışlayan Ron Lauder, 23 eylül tanhinde îsrail basınına demeç verdi ve Türk sulanna ilişkin projesuıi açıkiadı. Lauder, ozmetikte dünyaca ünlü, Yahudi asıllı Estee Lauder'ın oğlu, eski büyûkelçi Ron Lauder, Türk sulan için proje geliştiriyor. tstanbul'da yapılan ve Suriye'nin protesto ettiği su konferansmda, Türkiye'nin suyun israfi konusunda yüzde 44 ile Nepal düzeyinde bulunduğu vurgulandı ve suyun artık halkın kendi raah gibi gördüğü bir sosyal kaynak olmaktan çıkıp ekonomik kaynak olarak benimsenmesi gerektiği kaydedildi. lsrail'de yayımlanan Haaretz gazetesine verdiğı demeçte. projesi için Netanyahu dahil îsrail'deki siyasi parti liderlennin onayını aldığını söyledi. Ancak haberde Lauder'ın Türk tarafı ile bir teması olup olmadığı belirtilmedi. tsrail basırunda yer alan haberlere göre Lauder, Türkiye'den başlayıp Suriye üzerinden tsrail'in Necef Çölü'ne su akıtacak bir boru hattı yapılmasını önerdi. Su anlaşmazhğı nedeniyle Ortadoğu'da yeni bir savaş çıkmasından endışelendiğini dile getirerek projeyi gelistirdiğini belirten Lauder'ın, konuyu Suriye'deki ABD Büyükelçisi ile de görüştüğü, ancak Suriye'nin, Ortadoğu banş görûşmelerinde önemli adım atılmadan su konusunda bir uzlaşmaya yanaşmayacağmı dile getirdiği kaydedildi. Suriye'nin protesto ettiği ve diğer Ortadoğu ülkelerini de katümamaya çağırdığı tstanburdaki su konferansmda. suyun finansal boyutu üzerinde agırlıkh olarak duruldu. Ürdün'ün. Türk tezlerine aykın olarak Fırat sulan konusunun Türkiye, Suriye ve Irak arasında çözülmesi için bir uluslararası komisyon kurulmasıru önerdiği ve 30 eylül-1 ekim tarihleri arasında yapılan su konferansı, lnternational Herald Tribune gazetesinin bu konuda dünyada düzenlediği ilk konferans olma özelliğini de taşıyor. Konferansvn bir diğer özelliği de suyun finansmam ve özelleştirilmesi ile sosyal ve ekonomik boyutlan üzennde durulması oldu. Konferansın organizatörleri. Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşîann Suriye ve lrak'ın tepkileri nedeniyle kredi vermeyi bugüne kadar geri çevırdikleri Güneydoğu Anadolu Projesıne (GAP) artan ılgınin, su konferansınm gerçekleşmesinde etken olduğuna işaret ettiler. Türkiye'nin dış krediler açılmayınca kendi olanaklan ile yürüttüğü dünyanm en büyük sulama projeleri arasında yer alan GAP için bugüne kadar 8.5 milyar dolar harcandığına işaret eden Devlet Su lsleri (DSÎ) Genel Müdürü Doğan Attuıbitek, projenın tamamlanması için bir o kadar daha paraya Î ;ereksinim bulunduğunu vurguladı. stanbul'daki su konferansmda bir sunus yapan Uluslararası Finans Kurümu (İFC) Direktörü Declan Duff, gelişmekte olan ülkelerde yaklaşık 2 milyar insanın temiz sudan mahrum kaldığmı belirtirken Türkiye'nin sulannın yüzde 44'nün boşa aktığıru belirtti. İFC verilerine göre Türkiye; Filipinler, Tayland ile Bangladeş ve Gana'dan sonra su kaybında Burundi ve Nepal ile aynı kategoride bulunuyor. IFC Drrektörü Duff ve diğer konuşmacüar, suyun artık halkın kendi malı gibi gördüğü bir sosyal kaynak olmaktan çıkıp, ekonomik bir kaynak olarak görütmesi gerektiğine işaret ettiler. Bu konuda halkın büinçlendirümesinin önem taşıdığı vurgulanırken etkin bir su yönetiminin belirlenmesi ve suyun özelleştirilmesi gerektiği kaydedildi. lFC'ye göre su projelerini fmanse etmek aylar ve hatta yıllar süren tnüzakareleri de kapsayan yavaş ve karmaşık bir iş ve btrçok ülke, suyu "egemen yenilenebttir kaynak" olarak görüyor ve fmans ışıni yabancı şirketlere bırakmak istemiyor. IFC, bu yüzden de bu ülkelerin bazı büyük su projelerini *yap-işlet-devret" modeline uygun olarak gerçekleştirdiklerine işaret ediyor. Dünya Bankası'na göre ise gelişmekte olan ülkelerin su bunalımını yenmek için 600 milyar dolara gereksinimleri var. Dünya Bankası, dünya nüfusunun yüzde 90'ının temiz su bulamadığmı. yüzde 40'vnvn da yeterli su bulamadığmı kaydetti. YAPI VE KREDİ BANKASI A.Ş.'DEN İKİNCİ MENKUL KIYMETLERYATIR1M FONU YATİRIMC1LAR1NA DUYURUYapı ve Kredi Bankası A.Ş.'nın kurucusu oldugu Üçüncû Menkul Kıymetler Yatınm Fonu'nun, Ikincı Menkul Kıymetler Yatınm Fonu bunyesinde bırleştnlmesı ve 19.12.1996 tanhve 22852 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sermaye Piyasası Kurulu'nun Seri: VII. No: 10 sayılı "Yatınm Fonlanna İlişkin Esaslar Teblığf ne uyum saÇlarnası amacıyla. Yapı ve Kredi Sankası A.Ş. Ikincı Menkui Kıymetler Yatınm Fonu Içtuzu^ü, Sermaye Piyasası Kurulu'nun 12.9.1997 ve KYD/590 sayılı ızni ile değıştırılmsş olup. soz konusu değışıklıkler 23.9.1997 tanhinde ticaret sıcılıne tescıl ve 29.9 1997 tarih ve 4386 sayılı TTSG'nde ılan edılmıştır. Bırleşme nedeniyle ihraç edılecek katılma belgelerinm kayda alınması ıçın Sermaye Piyasası Kurulu'na 13.10.1997 tanhinde başvurulacaktır. "Fon Tutarı ve Pay Sayısı" hanç. diğer maddelerdeki değışıklıkler ise 21.10.1997 tanrnnden ıtıbaren yururluğe konulacaktır. Yapılan değışjklikler çerçevesıncte; UHVANI: Eski: Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. Ikincı Menkul Kıymetier Yatınm Fonu Yeni: Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. B Tipı Değışken Fon TUTARI: Eski: 7 milyar TL Yeni: 8 milyar TL - l *^ \* - 1 PAY SAYISI: Eski: 700 bin -" " Yeni: 800 bin ' YÖNETlClSl: Eski: Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. Yeni: Yapı Kredi Yatınm A.Ş. TÛRÛ: Eski: - Yeni: Değışken Fon TİPI: Eski: Yeni: B Tipı FON STRATEJİSİ: Eski: Fon yonetımı. yatınm yapacağı sermaye piyasası araçlannın seçiminde nakde dönuşümu kolay ve nskı az olanlan tercih eder ve Sermaye Piyasası Kurulu'nun Serr. Vll. No: 2 Tebliğı'nın 17. maddesmde belırlenmiş olan yonetırrr ilkelerine uyar Yeni: Fon yönetımmde yatınm yapılacak sermaye ptyasası araçlannın seçiminde nakde donüşumu kolay ve nskı az olanlar tercih edılir. İÇTUZUK SIN1RUMALARI: Eski: MENKUL KIYMETİN ADI Nakıt Devlet Iç Borçlanma Senetlen Konut Sertıfıkaları Hısse Senetlen Ozel Sektor Borçlanma Araçlan Yeni: MENKUL KIYMETİN ADI Nakit Devlet lç Borçlanma Senetlen Gayrımenkul Sertıfıkaları Hısse Senetlen Özel Sektör Tahvllen Oıel Sektor Fınansman Boncları Ters Repo PORTFÖYÜN MİN. % 0 0 0 0 0 PORTFÖYÜN MİN. % 0 0 0 0 0 0 0 PORTFÖYÜN MAKS. % 5 100 10 30 95 POFITFÖYUN MAKS. % 5 100 100 100 100 100 100 KATILMA BELGESİ AUM SATIM ESASLAR1: Eski: Katılma belgesi satn almak veya elden çıkarmak ısteyen yatınmcılar, Banka'nm Istanbul'daki Fon Yönetım Merkezı'ne veya ılan edecegi katılma • belgelerinm alım satımının yapıîacağı dığer yerlere. 9.00-13.45 saatierı içinde başvurarak. bu ıçtuzukte belirtilmış olan esaslara gore saptanan fiy3t uzerinden alım satımda bulunabı'ırler. Yeni: Katılma belgesi satın almak veya slden çıkarmak ısteyen yatınmcılar, Kurucu'nun ızahnamede ılan edecegı katılma belgesinın alım satımının yapılacağı yerlere ış günlerınde 9.00-13.45 saatierı ıçınde başvurarak, bu ıçtuzukte belırtılmiş esaslara gore saptanan fiyat üzerinden alım ve satımda bulunab.lırler. Bu saatlerin dışında alım satm ışlen yapılamaz. Fon'a katılmak veya ayrılmakta başka herhangı bır şart aranmaz. olarak degıştırılmıştır. YAPI VE KREDİ BANKASI A.Ş.'DEN ÜÇÜNCÜ MENKUL KIYMETLERYAT1R1M FONU YATIR1MC1LARINA DUYURUYapı ve Kredi Bankası A.Ş.'nın kurucusu olduğu Uçüncü Menkul Kıymetier Yatınm Fonu. Sermaye Piyasası Kurulu'nun Sen: VII, No: 10 sayılı Tebiığı'nin 54'üncü maddesi çerçevesınde Ikincı Menkul Ktymetler Yatınm Fonu bunyesır.de bırleştınlecegınden. Sermaye Piyasası Kurulu'nca 12.9.1997 tarih ve KYD/590 sayı ile onaylanan soz konusu Yatınm Fonu Içtuzuğü'nun tadi! edılen sureye ılışkın 3.2 maddesi. 23.9 1997 tanhinde ticaret sıcılıne tescıl ve 29.9.1997 tarih ve 4386 sayılı TTSG'nde ılan edılmiştır Içtüzuk değışıklıgi ile bırlıkte. Uçuncü Menkul Kıymetier Yatınm Fonu'nun Ikincı Menkul Kıymetier Yatınm Fonu bunyesınde bırlesmesıne ve soz konusu Fon'un tüm mal varhğının Ikincı Menkul Kıymetler Yatınm Fonu'na devredı'mesıne ımkân sağlanmıştır. • IÜ'den Sabancı'yafahridoktora İstanbul Cnrversitesi İşletme Fakültesi'nce işadamı Sakıp Sabancı'ya, işletmecilik konusunda bugüne dek yapoklan, üıüversite4ş dürryass ilişkileri ve eğitime verdiği önemden dol»ı "fahri işletme doktorası* verildi. tü Rektörü Prof. Dr. Büknt Berkarda, Sabancrnın, çok sayıda işadamından farklı olarak ülke sorunlanru irdeleyip çözüm üretmesi, eğitim yaünmlan yapması ve iş dütvyasına kalite ka\ramını getirmesi nedeniyle bu unvana la>ık görüldüğünü söyledi. Sabancı ise iş dünyasına getirdiği kalite kavramının arkasında İÜ'nün bulundugunu belirtti. Sabancı, konuşmasında işadamlannın enflasyon istemediğini söyledi. Zamlardan bordrolu çalışanlarla birtikte bütün ülkenin etkilendiğini belirten Sabancı, "Daha böyük zamlar yapılacak, yapılmak zorunda" diye konuştu. Sabancu İl 'den aldığî unvarua, dökuzuncu fahri doktora olduğunu anunsatarak "Bu unvanlan almak için gece gündüz çahşıp dokuz doğurdum. Onuncuyu alınca, sayın rektör bana da profesör yardımcüıgı verir mi" diye espri yapö. TÜRSAJB'm hazırladığı sistem yılbaşı turlannda yürürlükte Tatücüer sigortalı olacak SERPtL GÜNDÜZ Türkiye'den yurtdışına gıdecek olan her tüketicitatilini tamamlamak. ülke- ye geri dönmek ve şikâyet konusu olay- larda yüzde 25'e kadar tazminatı al- mak hakkına ilişkin sigortah olacak. TÜRSAB'ın hazırladığı çizelge sıs- temi, yılbaşıturlanndayürürlüğe gire- cek. Bu sistemle tüketicihaklan sigor- talanmış olacak. Buradan yola çıkarak seyahat acentelerinin tüm ürünleri ve vasıflan güvenli ve sigortalı hale geti- rilecek. Türkiye'ye yılda 476 bin turist geti- ren TURSEM şirketinin krize girmesi üzerine şirketin Türkiye'ye getirdiği 15 bin turist ortada kaldı. TURSEM Başkanı HalukSemiz'in turistlerin si- gorta kapsamında ülkelerine gönderi- lecegini açıklaması "turteminaüanso- runu"nu yeniden gündeme getirdi. Dünyadaki sigorta sistemi 1994'te Avrupa Birliği'nin yeni seyahat yöner- gesini kabul etmesiyle gündeme geldi. Bu sistem tüketicilerin kendi ülkele- rmden dışanya giderken ülkelerine ge- ri dönmelerini teminat altma alma amacını güdüyor. Bugün Türkiye'de tüm seyahat acen- teleri yurtdışına yaptıklan turlarda bir teminatı Turizm Bakanlığı emrine ver- mek zorunda. Tüketicilerin başına bir şey gelmesı durumundateminatlarpa- raya çevnliyor. TÜRSAB Hukuk Mü- şavıri Av. İlker Ünsever 1972 yılmda Türkiye'de yapılan düzenlemenin ol- dukça ileri olduğunu behrterek, yıllar içinde bu sıstemin yaşamadığınm orta- ya çıktığını belirtti. Tur teminatlarmın teminat mektubu olarak bakanlığa teslim edilmesinin çok fazla bir uğraş gerektırdiğinı belir- ten Ünsever. "Her tur içjn a>n bir te- minaünhesaplanması da imkânsız. Bir başka olumsu/luk isekanun yüzde 25' i kadanru, ancak teminat olarak vtril- mesigerektiğini iterisürüyor. Blzbu ek- sikliği gidermek için dünvada var olan sigorta sisteminiTürkrye'ye uyarlama- yaçalışük" şeklınde açıklama yaptı. fCRSAB HukukMüşaviri'nin açık- lamalanna göre tamamen tüketıciyi koruyan bu sistemi Avrupalılar uygu- luyor. Almanya'da 95'ten beri bu sı- gortayı yaptırmayan yurtdışına paket tur düzenleyemiyor.Teminat yatınlma- dan vurtdışma insan gönderilmiyor. îl- ker Ünsever, TÜRSAB'ın Tütrkiye'de bu eksikliği gidermekle kalmayıp bir üst boyuta geçirdığinı belirtti. Bakanhk devrede TURSEM adlı şirketın knze girme- si nedeniyle Türkiye'ye getirdiği 15 binturistin ortadakalması ihtımali üze- rine, Turizm Bakanlığı devreye girdi. Tunzm Bakanı İbrahim Gürdal, AA'ya yaptığı açıklamada, TURSEM şirketinin Türkiye'ye getirdiği turist- lerin zor duruma düşmemesi için gıri- şımlerde bulunduklannı belirterek "Turistkrin mağdur olmamasıiçin sek- tör örgütieriyle çahşmalanmız sürü- yor" dedi. K.oçbank Genel Müdürlüğü de bir açıklama yaparak bankanın, TUR- SEM'e ortak olması ve yönetime gir- mesinin söz konusu olmadığını bildir- di. Açıklamada, "Koçbank,TURSEM ileilgiBalacakhtoplam 14bankadan sa- dece biridir. Bankalann TURSEM'i desteklemesi hususunda henüz kesin karar alınmanustır" denildi. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Karamsarlık Buluttan ya da Yeniden Kuvayı Nfilliye' "Çetelere dokunun" kampanyasına ilgi, görebildı- ğim kadanyla fazla sevindiricı değil. "Çeteciler de kampanyaya katıldığından, insanlann bevesi kaçtı" gibisinden açıklamalar yapmak istemiyorum. Fakat insanlann heveslerinin kaçmış olduğuna kuşku yok. Genel bir umutsuzluk ve karamsarlık havası egemen, Ve işin kötüsü, aynı karamsarlık ve umutsuzluk girdap- lanna zaman zaman ben de düşüyorum. Yanlış anlaşılmak istemem. Susuriuk'u asla unutma- yacağızve bu topluma da unutturrnamak içintüm gü- cümüzü kullanacağız. Fakat Susurluk'un ardındaki "p/s/ı'Werin" giin ışığınaçıkanlması konusundaki umu- dum azaldı. "Pistik" toplumumuzun tüm kesimlenne, kanserti hücreler gibi yayılmış. Sorunun çözümü mah- kemelerde ya da emniyet güçlerinde değil. Sorunun çözümü "siyasette." Eğer bu toplumda dürüst bir siyasal Midann önü- nü açabilirsek ve bu iktidara biraz zaman tanıyabilir- sek, Susuriuk vb. olaylann açıklanması mümkün ola- bilir. Zira toplumumuzun belli kesımlen öylesine deje- nere edilmiş, öylesine çürütülmüş ki; bu çürümenin önü alınmadıkça, ne yapsak boşuna. Istediğimiz ka- dar ışıklan yakıp sondürelim, belırlı olaylan ve ilişkile- ri aydınlatmamız mümkün olamayacak. 12 Eylül sonrasında egemen kılınmaya çalışılan "çarpık anlayış" maalesef egemen kılınmış. Marma- ris'teki emekli general ve arkadaşlan artık bir yerien- nekınayaksınlar... Adam hırstz. Oturmuş belediye başkanlığı kortuğu- na, çalıp çırpıyor. Hırsız olduğunu herkes biliyor, ama "Olsun" diyortar, "hiç o/mazsa bir şeyier yapıyor..." Adam katil ve eroin kaçakçısı. "Zanir falan değil, "suçlu." Mahkeme kararlan var hakkında. Dönemin başbakanı kalkıyorTBMM Meclisgruptoplantısında, insantann gözten'nin içine baka baka adamı "şereflı" ilan ediyor, saygı duyduğundan soz ediyor. Adam kun- dakçı ve şeriat devletı kurmaçabasında. Sıvas'ta otuz- dan fazla insanın yakılmasından yargılanıyor. Utan- madan, "Onlaranarşistti" d'ıye savunuyor kendini. Ge- ride kalanlan tehdit ediyor... Adam hırsız. Hakkında otuzdan çok dosya var. Bir punduna getirilerek milletvekili yapılmış. Hakkında ku- rulan araştırma komisyonunun raporunu okuyanın yü- zünün kızarmaması mümkün değil. Ama çıkıyor kür- süye, vatanseverlikten dem vuruyor, milliyetçilikten dern vuruyor. Ve işin ilginci, hakkındaki dosya rafa kal- dınlıyor... Bu ömekleri çoğattmak mümkün. Yüzlerceolay sa- yabilirim. Fakat hiçbir sonuç alınamıyor. Zira alınma- sı mümkün değil. Topal cınayetiyle ilgili telefon kayrtlan ortada. Cina- yetin öncesınde ve sonrasında müthiş bir telefon tra- fıği var. Adam "Konuştumsa ne olmuş?" diyor, "Biz bambaşka konular konuştuk..." Neyi, nasıl ispat edebilırsinız? Adam çete zanlısı. "Çete/ere dokunun" kampanya- sına katılacağı açıklanıyor. Bir sürü sanık, getirteriyle bağdaştınlmas! mümkün olmayan koşullarda yaşıyor- lar. Ama bunlara "Nerden geliyor bu değirmenin su- yu" diye soran yok. Tam tersıne, mahkeme tutukluluk halterini kaldınnca, beraat etmişçesine törenler yapı- Ityor, omuzlara alınıyorlar. Ve değışmeyen slogan, "Türkiye sizinle gurur duyuyor..." İşin ilginci, gerçekten "birileri" bunlarlagurur duyu- yor. Emekli subay bir arkadaşım var. Dürüstlüğüne ve yurtseverliğıne asla kuşku duyamam. Geçenlerde tar- tıştık. Çatlı'lan savunuyordu. "Bunlar ASALA'nın ne- fesini kestiler" diyordu. Ne anlattıysam inandırama- dım. TBMM Tansu ÇiHer hakkındaki dosyalan rafa kal- dınrken, "Ne cesaret" diye düşünürdüm. "Bunlarya- nn seçmenlerine nası! hesap verecekler?" Ama son- ra baktım, seçmenteri de bunlar gibi düşünüyor. "Bal tutan parmağını yalar" diyorlar. Hattaçaltpçırpmayan- lar eteştiriliyor, "Bu adamlann kendilerine hayn yok, bi- ze ne hayırian olur" deniyor. Tam bir kokuşma, tam bir çürüme... Toplumumuzun kimi kesımlen, insanı insan yapan tüm değerieri yitirmiş durumda. İşin ilgınci, bunlann bir bölümü kendini "milliyetçr olarak tantmlıyor. Toplumu bu çürümeden kurtaramazsak, ne yapsak boşuna. Birilerinı omuzlanna alıp "Türkiye sizinle gu- rur duyuyor" diye bağırmaya devam edecekter. Geçen hafla Fenerbahçe'nin Steau Bükreş maçını izledim televizyonda. Her ne kadar gözümüz Beşik- taş'tan başkasını görmezse de Fener"ın yenilgısine kahroldum. Tel tel döküldüler ve avuçlannın içindeki tur şansını yitirditer. Ama maçtan sonra baktım, Fener- bahçe seyircileri futbolculannı tribün önüne çağınyor. "Herfıaide protesto edecekler" diye düşündüm. Bir gün sonra gazetede okudum, alkışlamışlar. Hem de "Se/erie gurur duyuyoruz" d'ıye slogan atarak. Bu çocuklanrnızın kafalan allak bullak olmuş, tüm kavramlar yerinden oynamış. Nesiyte gurur duyuyor- lar, neden gurur duyuyorlar? Gurur duymanın ne de- mek olduğunu tümüyle unutmuşlar mı? Bir gece sonra Galatasaray'ın Parma ile maçı var- dı. Baktım, kendini bilmez kimi Fenerbahçe fanatikle- ri, Parma bayraklan getirmiş sallıyorlar. Gene gazete- de okuduğuma göre Parma için tezahürat da yapmış- lar. Hiç mi ulusal duygulan kalmadı bu zibıdilerin? Ken- dilerine "milliyetçi" srfatını yakıştıranlann kafalannda "millet" kavramı yok. Kavramlar böylesine karışmışken ve "değerler" böytesine ayaklar altına alınmışken, ne Susuriuk ola- yı aydınlatılır, ne de çetelerin marifetlerinin hesabı so- rulabilir. Işıklan boşuna yakıp söndürüyoruz... Fakat çetetere "dokunmayı" sürdüreceğiz. Her ze- mindeve her zaman. 1920'lerin Türkıyesı'ndeki kırlen- me ve çürüme bugünkünden çok daha fazlaydı. Fa- kat "Kuvayı Milliye" ruhu bu kirlenme ve çürümenin üstesinden gelmışti. O haldeyeniden "Kuvayı Milliye." Umutla ve inanç- la. Gazi Üniversitesi'nin açılış töreninde eğitimle ilgili sıkıntılar dile getirildi ' Vakıf ümversitelerikadrolaramızıhortıınıluyor9 Haber Merkeri - Maliye Baka- nı Zekeriya Temizel, Türkiye'de eğitimdeki kalitesizliğin ekono- mik gerekçelere dayandınlamaya- cağını \xırgulayarak 'Eğitimdeki bu ihmalin nedeni demokrat ve çağdaş kuşaklann yetişmesinden korkulmasıdır" dedi. Gazi Üni- versitesı Rektörü Prof. Dr. Enver Hasanoglu. vakıf üniversitelerinin, devlet üniversitelerindeki kadro- lan çekici önerilerle hortumlama- lanndan yakındı. Yurt genelindeki bazı üniversi- teler, 1997-1998 öğretim dönemi- ne dün törenlerle başladı. Gazi Üniversitesi'nin rektörlük binasın- da düzenlediği törenin açılış ko- nuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Enver Hasanoglu, devlet üniversi- telerine torba kadro ve torba büt- çe gibi uygulamalarla mali ve ida- ri özerklik verilmesini istedi. Ha- sanoğlu, "Vakıfüniversiteleri öğre- tim üyesiyetiştinne sıkmnsuıa kat- lanmadan bi/im yetişmi^ eleman- lanrrun elimizden çekip almak is- tiyor.Caziptekliflerk meslegm zir- vesindeki elemanlanmızı kendi kadrolanna kauyorlar" diye ko- nuştu. Maliye Bakanı Zekeriya Temi- zel de Türkiye'de eğitim süresi or- talamasmın 3.7 yıl olduğunu vur- guladı. Temizel, "Bubilgidüzeyiv- le çağdaş ülkekrle acınıası/ reka- bet koşuUannda yanşmakolanak- sa" diye konuştu. Devlet Bakanı Mehmet Batalh ile Tarım ve K.öyişleri Bakanı MustafaTaşar da Gaziantep Üni- versitesi'nin (GAZÜ) yeni öğre- tim yıluıa başlaması nedeniyle dü- zenlenen törene katıldı. Batalh, yaptığı komışmadaTürkiye'nin en önemli davası olan eğitime tsla- miyetin de büyük önem verdiğini söyledi. tslamiyetin bilim ve banş dini olduğunu da vr urgulayan Ba- tallı, bu yüzden halkın carniye da- yalı şiddeti benimsemediğini söz- lerine ekledi. 8 yıllık temel eğiti- me gösterilentepkiyi anlayamadı- ğını belirten Mustafa Taşar da "Bu tepkilerin sahiplerlbasiretten yok- sun. kısır politikalar ve suni ger- ginlikleıie siyasi prirn elde etme derdine düşe'nlerdir'" dedi. Galatasaray Üniversitesi'nin açılışında konuşan Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Şükrü Sina Gürel, insan kişiliğinin oluşmasm- daki en önemli aşama olan üniver- site eğitiminin, "çözûm üretmevi ve akh kullanmayı" öğretmesi ge- rektiğini belirterek "Bu nedenle üniversiteler sürekli olarak kendi- lerini sorgulamah ve yenflemeli- dfaf dedi. Mimar Sinan Üniversitesi'nin açlışında konuşanRektörProf. Dr. Taner Bozoğ)u, 74 yıldır gerçek Atatürkçülerin yetiştirildiği bir üniversite olduklannı belirterek bir devlet üniversitesi olmalanna karşm devlet desteğinden yeterin- ce yararlanmadıklannı söyledi. Kütahya Dumlupınar Üniversi- tesi, KarsKafkas Üniversitesi, Ka- radenizTeknikÜniversitesi ve Sa- karya Üniversitesi de törenlerle yeni öğretim yılına başlarken Cumhurbaşkanı Sülevman Demi- rel, 11 üniversitenin rektörüne kut- lama mesajı gönderdi. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nin 30. kuruluş yıldönümü. bugün dü- zenlenen törenle kutlandı. Törenin yapldığı oditoryum bi- nasınm önündeki Atatürk büstü- nün açılışını yapan İstanbul Üni- versitesi Rektörü Prof. Dr. Büknt Berkarda da 400 öğretim üyesi ve 3 bin ögTencisi bulunan Cerrahpa- şa Tıp Fakültesi'nin çok geniş bir öğretim kompleksi olduğunu söy- ledi. CerrahpaşaTıp Fakültesi De- kanı Prof. Dr. Ahmet Nejad Özbal da Cerrahpaşa'nın Türkiye'nin en önemli eğitim ve sağlık kurumla- nndan biri olduğunu söyledi. Konuşmalann ardmdan, 1996 yılmda emekli olan öğretim üye- lerine birer plaket verildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle