03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 EKİM 1997 SALI • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 Stanbul PB 21 Edime Kocaeli Çanakkale izmır Manisa Aydın Denizli PB PB PB A A A A 23 22 24 26 26 28 24 Zonguldak PB 19 Antalya Sinop Samsun Trabzon Gıresun Ankara Eskışehir Konya Sıvas PB PB PB PB PB PB PB PB 2U 17 16 17 21 22 19 14 A 27 Kars Adana Mersın Diyarbakır Şanlıurfa Mardin' Sıirt Hakkâri Van A A A A A A PB PB 2b 26 27 26 22 23 17 18 PB 15 Yurdun kuzeydoğu kesimleri parçalı bulutlu, öteki Oslo Stockholm Londra yerter az bulutlu ve Helsmkı açiK geçeceK. Hava sıcaklığı artacak. Rüzgâr kuzey ve batı Bruksel yönlerden hafıf ara p j ^ sıra orta kuvvette §5^, esecek. ASYA Amsterdam Y 21 Atina Moskova Aşkabat Almatı Taşkent Bakü Bişkek Tıflis Kahire Y Y PB PB Y PB Y A 8 27 30 26 20 30 19 31 Münıh Y 24 Mılano Şam PB 26 Parçalı bulutlu i &SH t Ço* bulutlu ı Yağmuriu Kart. > Gök güpjltülü G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada tıktan sonra, uçağına aldığı dört gazeteciyle yurda döndü. - Ertesi gün, 4 gazetede Yılrnaz-Kohl görüşmesi resmı açıklamalar dışında kalan bilinmeyen ayrıntı- laria yer aldı. Ne ki; Hürriyet, Yılmaz-Kohl görüşme- şindeki aynntılan "zabıtlaştırmıştı". £2 Ekim sabahı; Yılmaz'dan ses çıkmadı. *" Zira; dört gazetedeki manşetler, Kohl'le yaptığı gö- rüşmeyi aksettıren haber-yorumlar, yurda dönerken uçakta dört gazeteciye verdiği bilgilerin yansımasıy- dı. Hürriyet; öğrendiklerini okunur hale getirmiş, Kohl'ün söyledikleriyie Yılmaz'ın söylemlerini "birtu- tanak üslubu içinde" aktarmıştı. Bonn'da kıyamet kpptu. Alman Büyükelçiliği -Bonn'dan aldığı talimatla- "Türk gazetelenndeki heyecanlı içeriği ya/an/ayarT resmı açıklamadaki kimi satırlan bürolara faksladı.' . Bonn'dakı hiddet, Yılmaz'adayansıdı. Başbakan, "Almanlar tarafından yayımlanan basın bildırisinin daha iyi anlaşılması için gazetecilerin sorulanna ver- diği yanıtın bir tutanak çerçevesine konulmasından duyduğu üzüntüyü ve doğrvlann duyurulmasına at- fettiği önemi" gazeteye bildirdi. » Sadece Hürriyet'e gönderilen bir açıklama. Ama gaşbakan bilgileri yalanlamadı. Sadece söyledikle- rınin "bir tutanağa dönüştürûlmesine üzüldüğûnü" iTade ediyordu. Tükenmez gelişme ı" Sorun bu noktada kalmadı, yürudü. Almanya, Hür- nyet'te 3 Ekim sabahı yayımlanan Yılmaz'ın açıkla- masını "yeterii" görmedı ve bastırdı. ' 3 Ekim akşamı; Başbakanlık, bu kez bütün gaze- telere ıkinci bir "resmiaçıklama" faksladı. ikı başbakan, medyamız, Almanya ile Türkiye ara- sında daha büyuk skandala dönüşmeye gebe böyle bir otayın üzerine gitmediği için ikinci açıklama gaze- telerde yer almadı, göriılmedi, okunmadı. Yılmaz; ikinci açıklamasında bu kez; uçakta 4 ga- zeteciye söylediklennin "fümünü"yalanlıyordu: "29- 30 Eylül tanhlerinde Almanya'ya yapmış olduğu zi- yaret sırasında Başbakan Kohl ile yapmış olduğu gö- rüşmelere ilişkin olarak, bazı gazereterde çıkan ha- berlerin gerçeği aksettırmediği müşahede edilmiş- tir" diyordu. £ Almanya ikili görüşmeyi yansıttığından kimsenin ftjşku duymadığı bilgileri "yalanlatmayı başarmıştr. . Cumhurbaşkanı ve Başbakan "seçilmiş gazeteci- len", özel uçaklarına alarak, kamuoyu oluşturma has- tahğından ne zaman vazgeçecekler? Basını bütü- nüyle değerlendırmeyi siyasal bir ahlak haline ne za- man getirecekler? Gerçek, bir-iki gazetecinin teyplerinde yatıyor. ı«.Kıüçük "görünen" büyük rezalet feugün kapanmış görünüyor. Ama bir gün... ' Gerçi Türkiye'de o denli büyük bir siyasetçi enflas- yonu var ki, dün söylediklerine bugün inanılmıyor. Dünle kıyaslanınca bugün söyledıkleri kolaylıkla ya- lan hanesine yazılıyor. Tezatlar, çelişkiler birbiri ardına geliyor. "Sistemin tıkandığını süreklı vurgulayan" bir Cumhurbaşkanı ile Başbakan, tıkanan bir sistemde Cumhurbaşkan- lığı ve Başbakanlık görevini sürdürebiliyorlar. - Oysa, ülkeyi sarsan böylesi bir savı öne sürenler; Batı'da, hak ettikleri yanrtı toplumdan ve demokratik kurumlardan alıyor. Ustelik tıkanan rejım savının sa- Rjpleri üzerlerine düşeni, başkaları anımsatmadan yerine getiriyoriar. Ya bizde? Koltukta daha uzun kalmak için tartış- ma açryorlar! _ Son bir örnek: Başbakan, TRTdeki bir program- d£, enflasyonun aşağı çekilmesi için ilk koşul olan "yaygın uzlaşmanın" gerçekleşmemesinin sakınca- (ânnı öyle bir nedenle destekliyor ki: "Muhalefet par- tüeri, (yaygın uzlaşma olsa) Meclis 'te enflasyonu aşa- ğıya çekmek için mutlaka uygulanması gereklı olan poütikalan engelleyemezler" diyor. _ Oysa enflasyonun ındirilmesinde harekete geçecek bjrincı unsur, hükümet. Hükümet, enflasyonu düşürücü önlemleri alacak fek mekanizma. Muhalefetı ve bazı çevreleri suçla- yarak enflasyonu aşağı çekememeye mazeret bul- mak, bir hükümete ve sorunlan çözmeye hazır oldu- ğunu söyieyen görevli bir Başbakan'a doğrusu yaraş- mıyor. Ama ne ki olaylar tam tersi görüntüler veriyor: Ört ki ölem! Alım gücü düşüyor ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Hükümetin. me- mur ve emekli maaşlan ile kamu kesımindeki işçilenn ücretlerınde 1998'de en fazla. hedeflenen enflasyon oranmda yüzde 50 zam ya- pılacağını açıklaması. çalı- şanlann gelir düzeyindeki rieel azalışın sürdürüleceği- rim de göstergesi oldu. 1994 yılından bu yana her yıl yüİcsek enflasyon karşı- smda alım gücü yüzde 30 düzeyinde düşen memur ile yözde 25 oranında azalan ışçiler. gelecek yıl daha da fakirleştırilecek. " De\let Planlama Teşki- latı (DPT) \erilenne göre, rhemur maaşlan 1994 yı- hhda yüzde 22,1995 yılın- da yüzde 4.7, geçen yıl da yüzde 7.6 oranında reel kayba uğradı. Memurlara bu yıl başında yüzde 47, temmuz ayında da yüzde 35 oranında venlen zamla maaşlara yapılan lyileştir- me ise ancak bu yıl için tah- mın edılen yüzde 90 ora- nındaki enflasyonu karşıla- yabilecek. Ancak memur- lann son 4 yılda alım güç- lerinde yüzde 30 oranına ulaşan azalma yine sürer- ken, gelecek yıl yalnızca yüzde 50 düzeyinde verile- cek zamla maaşlar reel ola- rak daha da azalacak. DPT'nin verilerine göre. kamudaki işçi ücretleri re- el olarak 1994 yılında yüz- de 5.2.1995'te yüzde 21.3. 1996"da yüzde 23.3 oranın- da geriledi. Enflasyon oranında zam diye tanımlanan "eşet-mo- bil" ile imzalanan toplu- sözleşmeleriyle de kamu- daki işçilenn ücretlerinde son 4 yıldır gerçekleşen ka- yıp giderilmezken, zamlar ancak fiyat artışlannı kar- şılayabilecek. Hükümetin 1998 için yüzde 50 olarak öngördüğü ve gerçekleşmesine "şüp- heyle" bakılan enflasyon hedefi doğnıltusunda vere- ceği zam, çalışanlann alım güçlerindeki düşüşü ve fa- kirleşmelerini daha da art- tıracak. -Kirlenen Dünyamızı Fidan Dikerek Arıtalım ORMAN BAKANLIĞIAĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜGENEL MÜDÜRLÜĞÜ Emeklîler: Yaşamak istiyoruz ANKARA (CumhuriyetBiirosu) - Enflasyonun yükselmesinde sıvil toplum kuruluşlannın tepkisizliğinın de etkili olduğunu söyieyen Başba- kan Mesut Yılmaz. sendika haklan- na ilişkin yasanın çıkanlması iste- miyle .Ankara'da toplanan emeklile- ri İcabul etmedi. "Kuyruklarda öl- mek istemiyonız", "Her gün zam, ucuztuk ne zaman?" sloganlanyla tepkilerini dile getiren emeklilerin Güvenpark'tan Başbakanlığa kadar yüriimelerine de engel olundu. Eskişehir'den Gaziantep'e, Art- vin'den Konya'ya kadar Türkiye'nin çeşitli illerinden gelen DlSK'e bağ- lı Emekli-Sen'e üye emekliler, dün saat 11.00'de Güvenpark'ta toplandı- lar. "İnsanca yaşamak hakkımız", "Zam, zulüm. baskıya hayır", "He- defımizözgür vedemokratikbir Tür- kiye" sloganlan yazılı olan eylem ön- lükleri giyen emekliler, şu sloganla- n attılar: "Yaşasın örgütlü mücade- lemiz", -EmekBlersaflara",^İnsan- ca yaşamak hakknnız". "Örgüdii emekli onuriu insan", "Ozefleştirme- w hayır", "REFAHYOL-ANASOL, hepsi aym yoL" Emekli-Sen Genel Başkanı tbra- him Şahin, çalışırken çeşitli sorunlar yaşayan emeklilerin •'ikinci baharla- nnda" da yeni sorunlajla karşı kar- şıya bırakıldıklannı söyledi. Anaya- sanın 90. maddesinden doğan sendi- kal haklannı istediklerini kaydeden Şahin, emeklilerin dığer taleplerini de şöyle sıraladı: "•Emekliler arasın- daki maaş farklılıklannın giderüerek İntibak V'asası'nın bir an önce çıka- nlması. De>1et bütçesinden saglığa daha cok pay aynlması. kuynıklann son bulması. Emekli maaşlannm 96 milyon liraya çıkartümasL Maaş ve u- cuz ekmek kuy ruklannın son bulma- SL Kimsesiz\e bakıma muhtaç emek- lilerin insanca yaşam koşuüannm sağlanmasL Sosyal güvenlik kuruluş- Emeklilerin, geçim derdi yüzünden yapüğı yürüyüşe engel olundu. (Fotoğraf: TARIK TINAZAY) lannm yönetimlerinde, hizmet alan ve verenlerin temsil edilmelerinin sağlanması. Emekliler için sosyal te- sislerin kurulmasma devietin destek vermesi. IMF patcntli politikalara son verilmesi. Sosyal güvenlik kuru- luşlannın tasfiyesine karşı durulma- sı. Çete hukuku yerine özgür, demok- ratik bir Türkiye yaraûlmasL" İP, CHP ve DİSK'e bağlı bazı sen- dika temsilcilerinin de destek verdi- ği emeklilerin eyleminde konuşan DtSK Yönetim Kurulu üyesi ve OLEYİS Genel Başkanı Env«r Ök- tem, eylemin özünü örgütlülük anla- yışının oluşturduğuna dikkat çekti. Konuşmalann ardından Başba- kanlığa doğru yürüyüşe geçen emek- liler.Güvenpark'ınçıkışmdapolisler tarafından durduruldu. Yürüyüş iste- ği nedeniyle yaşanan gerginlikte emekliler zoryatıştmlırken, bazı ey- lemcıler, "Buraya kadar ne için gel- dik? Başkalannm yürümesine izin veriliyor. Nerede demokrasi? Dikta- tör yönetim" diye tepki gösterdi. Emekli-Sen yönetıcilerinin Başba- kan Yılmaz'la görüşmek üzere ay- nldıktan sonra emekliler de olay çık- madan dağıldılar. Emekli-Sen yönetıcilen. yaklaşık 45 dakıka bekledikleri Başbakan- lık'ta görüşmek için hükümet yet- kilisi bulamadılar. TRT 1 'de önceki gün yaptığı konuşmada sivil toplum örgütlerini yüksek enflasyona karşı tepkısizlıkle suçlayan Başbakan Yıl- maz'ın. randevu alınmasına karşın kendılerinı kabul etmediğini söy- ieyen emekli temsilcilen, tepkilerini, "5 milyon insam temsil ediyonız. Sev- da Demirel olsa görüşürterdi" dedil- er. Emekli-Sen Genel Başkanı Ib- rahim Şahin, Yılmaz'a getirmek üzere hazırladıklan dosyayı yere fir- Iattı. Çalışana darbe, rantiyeye para • Baştarafı 1. Sayfada görüyor. 1997 yılında gay- ri : safi ,ulusal , ^elirin (GSMH) yüzde 10'u civa- nnda gerçekleşmesi bekle- nen bütçe açığının 1998'de yüzde 8'e düşürülmesı planlanıyor. 1998 için yüzde 3 oranın- da büyüme, yüzde 50 düze- yinde yıl sonu enflasyon he- defi öngörülüyor. Enerji, önemli ulaştırma, sağlık, eğitim ve organize sanayii bölgeleri yatınmlan dışında- ki projelere kaynak aktanl- mayacak. Özelleştirme hız- landınlacak, sosyal güvenlik kunıluşlanna aktanlan kay- naklar sınırlandınlacak. Memur maaşlan, kamu- daki işçilerin ücretlen ve ta- nm destekleme alım fiyatla- n da en fazla yüzde 50 düze- yinde belirlenen enflasyon oranında arttınlacak. Maaş- lara ocakta yalnızca yüzde 25 zam verilecek. 1998 büt- çe çalışmalan, Merkez Ban- kası ve Hazine arasında im- zalanan protokolle sûrdürü- lecek. Maliye Bakanlıği ve Hazine arasında yapılacak protokolle de nakit akışı, program çerçevesinde sınır- lı tutularak izlenecek. Üç yıllık progTamın bir bölümü olan bu hedeflerde döviz kuru sepetindeki artı- şıh getbbeTc yVf "enflâsyoTlüh M altında yüzde 45 düzeyınde arttınlmasının öngörüldüğü öğrenildi. Hükümetin, 1998 için 29 milyar dolarlık ihracat, 50 milyar dolarlık ithalat olarak açıkladığı ve 21 milyar dolar gibi yüksek dış ticaret öngö- ren hedefleri, Hazine'nin borçlanması için kısa vadeli dış borçlanma anlamına ge- len "sıcak para politika- sı"nın sürdürüleceğinin gös- tergesi oldu. Bu kapsamda, yurtiçinde- ki gelirler reel olarak düşurü- lerek tüketim harcamalan tu- tulacak, yatınm ve üretimde daralma yaşanacak. Kur po- litıkasının da etkisıyle ihra- catın gerileyeceğine dikkat çeken ekonomi çevreleri, bu program sonucunda yine sı- cak parayla beslenen ve Ha- zine'nin borçlanmasıyla kâr eden sermaye gruplannın rant gelirlerini daha da arttı- racağını vurguladılar. Yetkililer. IMF'yle anlaş- ma için bu yöndeki program- lann ağırlıklı olarak benim- sendiğini vurgularken Hazi- ne'nin gelecek yıl yapılacak 11 milyar dolarlık dış, 5 kat- rilyon liraya ulaşan iç bprc stokünü' finanse edebîlmeK için dış krediye gereksinimi olduğunu belirttiler. Yetkili- ler, uluslararası piyasalardan kredi alınabilmesi için de IMF'nin desteğinin şart ol- duğunu kaydettiler. Devlet Bakanı Çelebi, dün Cumhur- başkanı Süleyman Demi- rel'le Kuveyt'e giderken uçakta gazetecilerin sorula- nnı yanıtladı. Programı uy- gulamakta kesin kararlı ol- duklannı vurgulayan Çelebi. şöyle konuştu: "Ağustos başında enflas- yonun 3 haneli rakama gide- ceğiiddiaediliyordu. Biz 'ha- yır" dedik. Yüzde 85'te tuta- cağunızı söy ledik. Bunu ger- çekleştiriyoruz. 1998 nedefı- miz dc enflasyonu yüzde 50\e çekmek. Aylık ortala- ma enflasyonu yüzde 3-3^ dolayuıda planlıyoruz. Bunu gerçekleştirnıekiçin iki temel uygulamamız olacak Birin- cisi özeUeştirmeden elde edi- len gelirler sadece yatınmla- ra kaydınlacak İkincisi borçlanmayla ilgili. Aynnb- lanna şu aşamada girmek is- temivorum." Istanburun kurtuluşu coşkuyla kutlandı « ^ Istanbul Haber Senisi - Istanbul'un düşman ışgalın- den kurtuluşunun 74. yıldö- nümü dün coşkuyla kutlan- dı. Istanbul'un düşman işga- linden kurtuluşu için ilk tö- ren sabah 09.00'da Tak- sim'deki Atatürk anıtına çe- lenk konulmasıyla başladı. Atatürk anıtı önünde düzen- lenen ilk törene. lstanbul Valisi Kutlu Aktaş. lstanbul Büyükşehir Belediye Baş- kanı Recep Tayyip Erdoğan, 1. Ordu Komutanı Orgene- ral AtiUa Ateş katıldı. Töre- nin ardından Vatan Cadde- si'nde de bir tören gerçek- leştirildi. Belediye Başkanı Erdoğan burada yaptığı ko- nuşmada. tstanbul'un kurtu- luş yıldönümünü Fatih Sul- tan Mehmet'in lstanbul'u fethine benzeterek "lstan- bul'u 1453'te fetheden ruh ne ise işgalden kurtaran ruh daodur"dedi. Törenler sırasında Vatan Caddesi yaklaşık 4 saat ula- şıma kapatılırken, ilk ve or- ta dereceli okullar da bir günlük tatıl yaptı. Kadıköy Evlendırme Da- iresi'nde, Kadıköy Beledi- yesi ile Çağdaş Yaşamı Des- tekleme Demeğı (ÇYDD) tarafından ortaklaşa düzen- lenen programda, "Nutuk", Meriç Velidedeoğlunun ha- zırladığı, Ali Düşenkalkar ve Füsun Kostak'ın sundu- ğu dia gösterisi eşliğinde seslendirildi. 90 dakikalık dia gösterisinde, Kurtuluş Savaşı ve savaş sonrasında Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş aşamalan anlatıldı. Gösteri, akşam düzenlenen kokteylden sonra konuklar için tekrar sunuldu. lstanbul Büyükşehir Be- lediyesi tarafından Cemal Reşit Rey Konser Salo- nu'nda saat 20.00'de düzen- lenen resepsiyonda da Okay Temiz ve Mehter Takımı bir konser verdi. Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel ve Başbakan Mesut Yılmaz. tstanbul'un düşman işgalinden kurtulu- şunun yıldönümü dolayısıy- la tstanbul Valisi Aktaş ile Büyükşehir Belediye Baş- kanı Erdoğan'a bırer kutla- ma mesajı gönderdi. AKŞAAP 1 21:05 CANLI Sedat Ergin ve Fatih Çekirge . Türk siyasi hayatında kapılar ardında konusulanlar her Salı ekranda. N T V KAPALI KAPILAR ARDINDA G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada batıya 145... Kilometre küçük ama önemi büyük. Orta Asya'da yeni yeni petrol yataklan bulunuyor. Iddia edilen o ki, kimi kaynaklar henüz dünyaya da duyurulmuyor. Bugünkü verilerte Kuveyt, dünya pet- rol rezervlerinin yüzde 10'una sahip. Durum böyle olunca, Kuveyt'teki "demokrasiyi" korumak isteyen de elbette çok oluyor. Kuveyt, dünyanın yakın tarihi- ne Körfez Savaşı'yla konuk oldu. 2 Ağustos 1990da Irak Kuveyt'i işgal etti. ABD, Irak'ın Kuveyt'i 19. vila- yeti ilan etmesinin dünya banşına büyük darbe vura- cağını ilan etti. Hemen, Suudi Arabistan'ın ve Ku- veyt'in petrodolarlannı kendisinesiperetti. Bildiğimiz Körfez Savaşı yaşandı... Savaşın toplam maliyeti 60 milyar dolardı. ABD 65 milyar dolar tahsil etti. Bugüne gelelim... Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel iki günlük res- mi bir ziyaret için Kuveyt'te. Bu gelişin "çok özel" bir anlam ve önemi yok. Karşılıklı dostluğu ve işbirtiğini geliştiıme... Vitrine yönelik açıklama böyle ama, bu gezi için, Türkiye'nin Israil'le işbirliğinden kaynaklanan "Arap ülkelehyle soğukluğun" giderilmesine yönelik çalış- malann bir parçası diyebiliriz. Sonradan ileri bir tarihe ertelenmiş olsa da Türki- ye-ABD-lsrail'in Akdeniz'de planladığı "Arama ve Kurtarma Tatbikatı" tüm Arap ülkelerini tedirgin et- mişti. Demirel, eylül ortasında Mısır, Suudi Arabistan, Kuveyt, Sunye başta olmak üzere bölgedeki ülkele- re bir mektup gönderdi. Mektupta, "Aziz kardeşleri- ne", bu tatbikatın bölge ülkelerine yönelik bir tehdit içermediğini anlattı. Hemen ardından Mısır'a gitti. Devlet Başkanı Hüs- nü Mübarek'e durumu yüz yüze de anlattı. Dışa yan- sıyanlara ve açıklananlara göre Mübarek ağzını aç- madı, Demirel'in verdiği bilgileri yeterti buldu. Sıra Kuveyt'te. Demirel, Türkiye'nin genel polmka- sını anlattktan sonra Israil'le işbiriiğinin kimseye teh- dit oluşturmadığını yineledi. Kuveyt'ten sonra sırada Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar var. Demirel, aralık ayı ba- şında bu ziyaretleri gerçekleştirmeyi planlıyor. Seçmen: Okur-yazar erkek... Ortadoğu'da zeminin ne kadar kaygan olduğunu görmeyi sağlayacak pek çok olay var. Kuveyt-lrak- Iran üçgeni de bunlardan biri... 1980"de başlayan Iran-lrak savaşında Kuveyt, I- rak'ı tuttu. Hatta, kimi silahların Saddam Hüseyin'in istediği yere ulaşması için topraklarının kullanılması- na bile izin verdı. Aradan on yıl geçti. Saddam, Kuveyt'in Irak'ın 19. vilayeti olduğunu ilan edip, "Yaa petrol" dedi, bu ül- keye girdi. , Kuveyt'in yaklaşjk üçte biri Şii. Irak'ın da güneyin- de yoğun olarak Şiiler yaşıyor. Saddam rejiminın çök- mesi, Şiilerin daha etkin olmasına zemin hazırlaya- cak. O zaman Iran, bölgede ağırlığını daha fazla his- settirecek. O zaman Batı'nın kanlı bıçaklı olduğu Sad- dam'ın iktidarda kalması gerekiyor. O olmasa bile mutlaka onun gibi birisi yönetime gelmeli... Bölgesel sorunlannın çözümünde birbirleriyle an- laşamayan Arap ülkelerine karşı Türkiye'nin işi çok zor. Her sorunla ilgili ayn üçgenler oluşuyor. Bölgeyi sevse Batı, Batı'yı sevse Arap ülkeleri... Türkiye'de arada bir sorgular olduk ya, yazıyı Ku- veyt'in yönetim biçimiyle noktalayayım. Yönetimde Sabah ailesi var. Aile, devleti yönete- cek Emir'i beliriiyor. Emir, başbakanı ve bakanlar ku- rulunu atıyor. Siyasi parti kurulması yasak. 50 kişilik Ulusal Mec- lis'in yetkileri son derece sınıriı... Seçimde oy kullananlar da sınıriı... 21 yaşını dolduranlar... Okuryazarolanlar... Ve erkek olanlar... Ucretli vergi şampiyonu ESRAYENER ANKARA - Maliye Ba- kanlığı verileri, Türkiye'deki ücretlilerin, vergi oranlann- da yıllardır dünya rekoru kır- dığını orlaya koydu. Dünya- da, ücretlilerin ödediği gelir vergısinin gayri safi yurtiçi gelir (GSYIH) oranı ortala- ma binde 3 düzeyinde bulu- nurken, bu rakam Türkiye'de yüzde 3.3 gibi olağanüstü bir büyüklüğe ulaşıyor. Dünya- da tüm gelir ve kurumlar ver- gisinin ulusal gelire oranı yüzde 13.4 düzeyınde bulu- nurken, burakamTürkiye'de yüzde 6.6'da kalıyor. Bu ora- mn yansını da ücretlilerin ödediği vergileroluşturuyor. Hükümetin, Türkiye'deki vergi gelirlerinin düşük ol- duğuna ilişkin yakmması- nın, çalışan kesımi kapsama- dığı belirlendi. Maliye Ba- kanhğı Gelirler Genel Mü- dürlüğü'nün Vergi Istatistiği Yıllığı'ndaki verilere göre, kamu malıyesınin gelir üze- rinden alınan vergilerinin en önemli kalemini ücretlilerin kesintileri oluşturuyor. Verilere göre, ücretliler 1994 yılında 128 trilyon 207 milyar lira. 1995 yılında 237 trilyon 737 milyar lira, 1996 yılında da 466 trilyon 647 milyar lira vergi ödediler. Çalışanlann ücret ve ma- aşlanndan yapılan kesintile- rin toplam vergi içindeki pa- yı her yıl artarak 1994 yılın- da toplam gelir ve kurumlar vergilerinin yüzde 46.2'sini, 1995 yılında yüzde 52.3'iinü, 1996 yılında yüz- de 51.4'ünü oluşturdu. Türkiye'deki tüm gelirler- den alınan vergilerin yansın- dan çoğunu ödeyen çalışan- lann vergileri de 1996 yılın- da GSYlH'nin yüzde 3.3'ünü oluşturdu. Aynı yıllıkta yer alan "OECD ülkelerindevergi ge- lirlerinin GSYİH'ye oram" başlıklı ve dünyada temel gösterge olarak kabul edilen hesaplamaya göre. bu ülke- lerde gelir ve kurumlar ver- gisinin GSYİH'ye oranı or- talama yüzde 13.6 düzeyın- de. Bu oran Amerika kıtasın- dakı ülkelerde yüzde 11.4, Avrupa ülkelerinde 13.5 dü- zeyinde bulunuyor. Çalışanlann ücret \ e ma- aşlanndan yapılan kesintiler ile gelir ve kurumlar vergısi mükelleflerinin toplamını gösteren bu oran Türkiye'de ise yüzde 6.6 düzeyinde ka- lıyor. OECD ülkelerinde, üc- retlerden kesilen vergilerin GSYİH'ye oranı ortalama binde 3 düzeyınde bulunu- yor. Türkiye'de ise bu oran 1996 yılında yüzde 3.3 gıbı "olağanüstü" bir büyüklüğe ulaşıyor. Buna göre. Türki- ye'de yüzde 6.6 oranıyla dünya ortafamasının çok al- tında görülen gelir ve ku- rumlar vergısinin GSYİH'ye oranının yansını, çalışanlar- dan kesilen vergiler oluştu- ruyor. Bu verilere göre, dün- yada yüzde 13.6 düzeyinde olan, çalışanlar dışında be- yanname yöntemiyle vergi ödeyen gelir vergisi mükel- lefleri ile kurumlar vergısi mükelleflerinin toplam ver- gi gelirlerinin GSYlH'ye oranı Türkiye'de yalnızca yüzde 3.3 düzeyinde.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle