02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 EKİM 1997 SALI OLAYLAR VE GÖRUŞLER Demokrasi ve Toplum YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN E ksiklikleri, çarpıklıkla- n, zayıflıklan saptanıp izlense de demokrasiyi yaşamak. dünyada ulu- sal amaç durumuna geimiştır. Evrensel il- keler ve değerler bağlamında özgün yerini koruyan demokrasi, Tûrkiye- miz için düş olmaktan çıkmış. 1923 Cumhuriyetiyle gerçeğe dönüşmüş- tür. Amasya Genelgesi'nden başlaya- rak "Erzurum, Sıvas kongreleri ve TBMM'nin açılışıyla kanıtlanan hu- kuksallık ve ulusal egemenlik, de- mokrasiyi amaçlayan Cumhuriyetle kurumlaşmıştır. Her yönden tam ba- ğımsızlığı, özgürlükleri ve sağlıklı güvenceleri öngörerek insan haklan- na bağhlık ve saygıyı onur sayan an- layış, sonuçsuzkalan deneyimlerden. isyan. cana kıyma girişimleri ve savaş, tehlikelennden sonra utku kazanmış- tır. 1950'densonrakikimidüzenleme. uygulama ve işlemlerin kaçınılmaz kıldığı 1960'la ona özenen 1971 ve 1980 olaylan bıîe Türk ulusunun de- mokrasiye yakınlığını \e bağlılığını kesememiştir. 1808 Sened-i Ittifak'ı. 1839 Tanzimat \e 1856 Islahat Fer- manlan, demokratıkleşme çabalan- nın tarihsel belgeleridir. Kimi yeni- leşme ve ilerleme atılımlan, Batı'dan alınan yasalar, 1876 Anayasası (Ka- nun-i Esasi) ile Mecelle, gelışmeleri hızlandırmışsa da hukukun üstünlü- ğüne dayanan çağdaş yapılanmanın temeli kurtuluş ve kunıluş evresinde atılmıştır. Bugünkü anayasanın "_.in- san haklanna saygılu Atatürk milli- yetçiligine bağlu Başlangıçta belirtilen temel ilkekre dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir devlet.." olarak ta- nımladıgı Türkiye cumhuriyeti, ana- yasal demokratik düzeni benımseyen parlamenter sistemle yönetilmektedir. Kimi kişi ve kuruluşlarkendi anlayış- lannın çerçevesine yerleştirmeseler. kimi bozukluklan yaşansa da demok- rasinin bır yaşam biçimi, bır öz, bir dünya görüşü ve insanhk iklimi ola- rak yeğlendiğı tartışmasızdır. Tartışı- lan. aksaklık ve aykınlıklann önlenip giderilmesi, sakıncalann, dışlanması, daha iyi, daha yaygın, daha düzeyli. daha doyurucu ve kapsamh biçimde yaşanması için yapılması gerekenler- dir. Bana göre, bireyler ve kurumlar olarak bu konuda üzerimize düşen- lerdir. Gereksinimleri karşılama çabası, ortak uğraş olarak algılanmadıkça ters düşenler, yalnız ve güvencesiz kalan- lar bulunacaktır. Günümüzde toplum- sal ve ekonomik öngörüleri ve çö- zümleriyle yaşanan birçok ülkenin erişmek istediği, "anayasal demokra- si"dir. Anayasanın nasıl anlaşıldığını belirlerken tek yetkili olarak yaptığı yorumlarla yasalann iptal edilip edil- meyeceğini kesin biçimde kararlaştı- ran anayasa yargısının bir tür yeniden yazarcasına güncelleştirdiği anayasa nedeniyle adı verilen "anayasal de- mokrasi"mizi hep birlikte çağdaş dü- zeye yükseltmeliyiz. Yerel yönetimle- rin, yerel demokrasiyle güçlendiril- mesi de bu kapsamdadır. Demokrasi bir öğreti, bireğitim, bir yönetim yöntemi, bir terbiye, bir di- siplin, özverili ama ödünsüz bir özen olarak da tanımlanabilir. Asla başıbo- zukluk, başıboşluk, gelişigüzellik ve kuralsızhk değildir. Bir yanda haklar ve yetkiler. öbûr yanda ödevler ve so- rumluluklarla dengelenen hukuksal bir sınırlamadır. Gelenekler, görenek- ler, ülke koşullanyla uyuştuğu oran- da uygunluğu onanan bir uzlaşma ça- tısıdır. İstediği gibi yazmak, konuş- mak, da\ ranmak ve yaşamak serbest- liği değildir. Birbirine katlanma, hoş- görü, anlayış, hak ve özgürlüklere karşılıklı saygı, hukuka bağlılıktır. Çoğunluğun ezmemesi için azlığın haklannın sağlıklı güvencelerle ko- runduğu düzendir. Demokratik yurt- taş anlayışı, demokrasinin gerçek da- yanağıdır. Gerçek güvence de, erdem- li yurttaştır. yurttaşlann yüreklerinde ve beyinlerindeki yeridir, sağduyudur. Demokrasi yalnız devletin, yasama yürütme ve yargı organlannın değil, yurttaşlann ve medyanın herkesin sayması gereken bir değerdir. Çoğul- cu, katılımcı, saydam bir kurallar ve kurumlar dizgesidir, bir kültürdür, bir erdemdir. Anayasa Mahkememiz demokrasi- yi, egemenliğin belli sınıflar yaranna kullanılmadığı, iktidara gelmede ve iktidardan aynlmada serbest ve genel seçimin tek yol olarak benimsendiği, toplumdakı tüm düşünce ve görüşle- rin yasama organında temsiline ola- nak tanındığı, halkın gereksinimleri- ni, kamuoyuna açıklayıp ortaya koya- cak araç ve kurumlann örgütlenip ça- lıştığı, iktidann bunlar üzerinde siya- sal baskısının, vesayetinın ve telkini- nin olmadığı; kamusal yetkilerin ana- yasa ile belirlenmiş sınırlar içinde kul- lanıldığı; sınırlann demokratik top- lum düzeni gereklerini aşmadığı bir düzen olarak değerlendirmektedir. Yalnız siyasal partilerin varlığı ve seçım olgusu demokrasi için yeterli değildir. Yönetime tam katılmak, de- mokrasinin doğal gereğidir. Atatürk milliyetçiliği ve laikJik, bizim demok- rasimizin dayanaklanndandır. Devle- tin kuruluş felsefesini yadsıyarak Ata- türkçülüğe karşı çıkanlann yanılgıla- n, özel amaçlı yıkıcı, bölücü ve sap- kınlann gerçek dışı suçlayıp karala- malan ne olursa olsun, laiklik de de- mokrasinin önkoşuludur. Demokra- sinin olmadığı yerde laiklik vardır ama laikliğin olmadığı yerde demok- rasi yoktur. Başta din ve vicdan özgürlüğü ol- mak üzere tüm hak ve özgürlüklerin güvencesi, bağımsızlık, egemenlik ve demokrasinin kaynağı; siyasal, hu- kuksal ve ulusal birliğin dayanağı: in- sanhk, eşitlik. kardeşlik, dostluk, ba- nş, hoşgörü, aydınlanma. bilimsellik, akılcılık. uygarlık, çağdaşlık, ahlak, adalet ve onur da demek olan laiklik, dinlerin olduğu yerde vardır. olmadı- ğı yerde yoktur. Çağdaş demokrasiler, gelişen ve gerçekleşen laikliğin ürü- nüdür. Kimi kötü örneklere dayanmak boşunadır. Demokrasi, çok boyutlu karmaşık bir düzen olarak anlatılabi- lir. Tarihsel süreçteki siyasal, toplum- sal, ekonomik etkenleri birlikte irde- lemek gerekir. Dinsel rejimlerde tan- nya dayanan yönetim, demokrasiler- de halka dayanır. Varsayımla gerçek ikisini ayınr. Ölçü, geçerlilik ve usdur. Din siyasallaşırsa, demokrasi dinsel- leşir. Günümüzde demokrasilerin en büyük tehlikesi, yaşamayı, konıyup yaraşır olmaktan fazla düşünerek, sapmalara ve yozlaştırmaya aldınş- sızlık ile şeriatçı akımlardır. Inanç sö- mürüsü, tarikat kadrolaşmasıdır. Kö- tüye kullanmaya olur veren demokra- si gerçekçi, bilimsel değil, "göster- melik demokrasidirT Demokrasiden yararlanarak de- mokrasiyi yıkmaya çalışanlara karşı uyanık ohnalıyız. Demokrasi kültürü- müzü ve inancımızı, bilinçle doku- malıyız, sanatla zenginleştirmeliyiz. Hukuksuz ve korumasız demokrasi olmayacağını unutmamalıyız. De- mokrasi ne fantezidir, ne dogma kalı- bı. Ortak siyasal değer olarak hepimiz omuzlanmızda taşımahyız. Yaşanan demokrasiyi, tüm kötülüklere, yol- suzluk, aykınlık. çelişki, tutarsızlık ve adaletsizliklere olanak tanımaya- cak yaşanabilir, gerçek, özlenen de- mokrasiye çevirmeliyiz. Sözde kal- maktan kurtarmalıyız. Siyasal parti- lerin düzeni ve yasama organının olu- şumu öncelik ve ivedilik taşımaktadır. Bireysel özgürlükleri toplumsal de- ğerlere yeğleyen anlayış. demokrasiy- le bağdaşmaz. Dinlere zarar veren tu- tumlann ilkelliği, özü özgürlük olan demokrasiyle uyuşmaz. çatışır. Ken- dini savunamayan zavallı bir demok- rasi düşünülemez. Kimi af gibi ödün- leriyle ilkelerin yozlaştınlması, de- mokrasinin doğasına aykındır. Ba- ğımlılık da demokrasiye ters düşer. Özgürlüklerin yanlış anlaşılması. inanç sömürüsünde olduğu gibi de- mokrasiye zarar verir. tnsan haklan- na aykın dünya görüşleri böyle yayıl- maktadır. Azlığın çoğunluk olma hak- kı hukuk içinde savunulabilir. anarşi ve terörle değil. Demokrasi sayesin- de iktidar olanlar değişik oyunlarla ona kıymamalıdır. Çoğunluğun zorunu da, azlığın da- yatmasını da olanaksız kılan, toplum- sal banş, ulusal uzlaşma ve uygar uyum düzeni demokrasiyi, demokra- si olmaktan çıkarmak, demokrasi düş- manlığı asla bağışlanamaz. Hukuka, yargıya saygısı olmayanın demokrat- lığı aldatmacadır. Çünkü demokrasi hukukun özümsenmesidir. Sahte de- mokratlardan, sahte dindarlardan ve sahte Atatürkçülerden uzak durmalı- yız. Bilimle inancı karşı karşıya geti- ren bilgısiz, insanhk ve demokrasi karşıtlanndan da, teokrasinin karan- lığından çıkan kimilerinin gözleri, de- mokrasinin aydınhğıyla kamaştığın- dan, kapanmaktadır. Gerçek demok- rasi konusunda eğitilmesi gerekenle- rin, ikilemli demokrasi nutuklannı dinlemekten kurtulmak için siyasetle ılgılenilmelidir. Vatanımızı kurtaran, devletimizi kuran; onur ve erdem sa- yılan hak ve özgürlükleriyle ümmetin parçası olmaktan çıkanp kişilikli bi- reyler düzeyine getirdiği yurttaşlan- mızla ulusumuzu oluşturan Türkiye- mizle özdeşleşerek kurumlaşan yüce Atatürk'ün "umudumuz" diye nite- lendirdiği gençliğimize cumhuriyeti emanet edip soylu kanını dayanak göstermesi çok anlamhdır. Düşünce- si. bilgisi, inancı özgür, kafa yapısı sağlıklı, bedenleri güçlü, yüksek ka- rakterli gençlerimize verdiği, sonsu- za değin bağımsız yaşatarak yükselt- me ve geliştirme ödevi, tarihsel bir çağndır. Demokrasiler, toplumlannı yansı- tır. 1leri toplumlar, ileri demokrasiyi yaşar. Demokrasi zıtlaşma, çekişme, kavga ve çirkinlik değildir. Kimileri- nin kendine uygun gördüklerini, baş- kalanndan esirgediği düzen hiç değil- dir. Yönetim yapılanmasına ilişkin ki- mi önerilerin tartışmaya açıldığı gü- nümüzde, halkın, sahibi olduğu hak- lan en iyi biçimde kullanmasına ola- nak veren demokraside yoğunlaşmak gerekir. Ulus, devletin sahibidir. Ona ilişkin her şeyi herkes tartışmalıdır. Kapalı rejimler çağı geçmiştir. Teok- ratik monarşi (dinsel ağırlıklı kişisel yönetim)den demokrasiye geçen Tür- kiye'de aydmlık, aydınlann katkısıy- la ulusça korunacaktır ve arttınlacak- tır. Toplumun yenilenme, atılım ve ay- dınlık istemleri yetkili organlarca her- halde doyurucu biçimde yanıtlana- caktır. Kamu düzenini bozan davra- nışlann demokratik hoşgörüyle savu- nulması, demokrasiye düşmanlıktır. Kimse, varlık nedenini yadsıyamaz. Sakınca ve zararlan açık partizanhk, köktendincilik ve etnik aynmcılık tehlikelerinin nedenleri, amacı ve uluslararası boyutu gözetilip devlet aykınhklardan anndınlmahdır. Bu konulan savsaklama, demokrasiyi yi- tirmekle sonuçlanan kötüye kullan- madır. Baskı ve gözdağından uzak or- ganlararası uyumla ulusal aydınlık amacında birleşılmelidir. Anayasa ve kimi yasalar, daha önce anlayış de- ğişmelidir. Demokrasi, bir anlamda tam hu- kuksalhktır. Yargı kararlanna uyma- yan, hukukun üstünlüğunü benim- semeyen yönetimlerin demokratlığı inandıncı olamaz. Bağımsız yargı hu- kuk devletinin,bu yolla da demokra- sinin en gerçek göstergesidir. Bu ne- denle demokrasiyi düzeyli kılan ana- yasa yargısı, siyasal kuruluşlarla seç- menlerden gelebilecek tehlikelere karşı rejimin güvencesidir. Seçmen çoğunluğunu demokrasinin özgürlük- çü yörüngesine çekmek, ulusal ilke- ler çevresınde toplamak konusunda etkinliği giderek artmaktadır. Aslo- lan, demokrasi bilincidir. Korumadı- ğımız hak ve özgürlüklere layık ola- mayız ve hiçbir özgürlük vatanımız- dan daha kutsal değildir. Sorunlan çözmede öncülükle yü- kümlü üniversitelerimizin demokrasi- ye katkısı çok önemlidir. Bu nedenle üniveriste sorunlan öncelikle ele alın- malıdır. Toplumsal aydınlığımızın bi- limsel kaynağı olan yükseköğretim kuruluşlannın bu işlevini özet değin- memle konuyu belirtebilmişsem kı- vanç duyanm. Yapıyı birlikte koru- malıyız. Eğitim, bu istencin ilk koşu- ludur. Demokrat olmayanlar, demok- rasiyi koruyamazlar. Demokratlık söylemle ddğil, eylemle kanıtlanır. Öncelikle devlet organlanndaki tüm görevlilerin, demokrat,özgür düşünce ve inancı savunan, laik, yansız ve ni- telikli yurttaşlar olması gerekir. Demokrasi, hepimizin onurudur. Değerini bilelim, yükseltelim, yaşata- lım, kökleştirelim ki kimse bozama- zın. /7T) YEŞ1L ELMA \ S Seyahat Acentası Taksim: 0212 2495211 - 0212 2495217 Levent: 0212 2842124 - 0212 2842417 Cumhuriyet Bayramı'nda (25-29 Ekim '97) 4 gece - 5 tam gün BUDAPEŞTE transferier, rehbedik hizmetleri dahil. Aydınlanmanın şansına sahip olamıyordu. 1997 öğretim >ıh çağda; cğitimde yeni bir başlangıcın müjdecisi olsun.. Onlar ve hepimiz için.. ÇAĞDAŞ EĞİTİM VAKFI Tel:0212-27i2S99Fab: 0212-2İ6 13 54 Yakıjbünk Eüler Şb. Ça BağtşHesapHo: 2012776 KÜLTÜR • SANAT ECumhuriyet kitap kulübü Türkiye'nin ilk Kitap Kulübü Yenilenerek Açıldı Pazartesı hariç hergün saat 10.00-19.00 I.MZA Gl'NLERİ K L. A. TAKSİM SERGİ SALONU Adres: Istıklal Cad. (Aksanat karşısı) Taksim-lstanbul Tel:252 38 81/82 arananaus*Js I NE MALARI MALTEPE'DE AÇILDISİNEMA & ALIŞVERİŞ ve EĞLENCE MERKEZİ Atatörk Cd No:41 / MALTHPE [Beledıye Yanı) Tel 0 216 İA2 60 30 KAYIP DÜNYA (JURASSic PARK) SALON A PENCERE 6 Ekim ve 29 Mayıs... Çok uzun bir süreden beri "6 Ekim " ile "29 Ma- yıs" tarihlerinin anlamını her yıl yineliyorum: "Sü- rekli aydınlık için bir dakika karanlık" eylemi gibi bir şey bu; yaşadığımız günün ışığını söndürüp "zaman tüneli"ne yönelirsek "bir ülkeyi fethet- mek° ile "biryurdu savunmak" arasındaki çağ far- kıyla uygartık çelişkisıni anlamak kolaylaşır. Fatih Sultan Mehmet'in Istanbul'u fethetme- si, 15'incı yüzyıl dünyasındaki "gücü gücü yete- ne" kuralına uygundur. Üstelik "fetih" İslamda dinsel içerikli bir kavramdır; ama günümüz dev- letler hukukuna göre yasaktır. Biz okullanmızda 1453'ü nasıl belleriz?.. "Ortaçağı kapatıpyeniça- ğı açan fetih" değil mi?.. Bu konuda Prof. Sina Akşin'in "Türkiye'nin Yakın Tarihi" adlı kitabından bir alıntı yapmakta yarar var: "... bizde bu çağ ayrımını benimseyenler, 1453'ü Fatih'in 'Rönesans Prensi' kimliğini ve/ya da fethin Islamiyet, Türklük bakımından önemi- ni vurgulahar. Bu yaklaşım doğru ve Osmanlı devletinin Istanbul fethiyle beylikten imparator- luğa diye özetlenebilecek çok kökten bir dönü- şüm geçirmiş olduğu muhakkak olmakla birlik- te, bunu Türkler bakımından bir çağ değişikliği olarak değerlendirebılirmiyiz? Ben sanmıyorum. Batılılar 1453'ü çağ değişimi olarak değerlendi- rirken Osmanlılara çok da olumlu sayılamayacak bir rol veriyohar. Buna göre fetihle birlikte Istan- bul"dan Italya'ya kaçan Bizanslı bilim adamlan orada hümanizmi ve Rönesans 'ı başlatmışlardır. Yani bu görüşe göre Osmanlılannki bir tür 'itele- me' işlevinden İbarettir." • Istanbul'da her yıl 'Fetih Bayramı' yapmak, başkasının toprağını işgal ettiğimızi mehtertakı- mıyla dünya âleme ilan etmektir. Bu işi de her ne- dense gericiler üstleniyorlar. Oysa 1453'ten bu yana geçen beş yüz yılda Istanbul vatan toprağı- na dönüşmüştür. • 16 Mart 1920'de düşman Istanbul'u işgal etti; demek ki 467 yıl sonra haçlı-emperyalist ordula-; n Istanbul'u ele geçirdiler... Her şey bıtmiş miydi? Mustafa Kemal olmasaydı, evet. Yalnız Istanbul değil, bütün ülke camilerle de- ğil, kiliselerde donatılacaktı. Ne var ki dinciler "6 Ekim"] görmezlikten gele- rek "29 Mayıs"\ propaganda malzemesi gibi kul- lanmak politikasını güderler. Peki Atatürk olma- saydı Anadolu ve Istanbul'un yüzde 99'u Müslü- man olabilecek miydi? Yokcanım... Anadolu'nun ben diyeyim yüzde 70'i, siz deyin 75'i Hıristiyan olacaktı. 6 Ekim'i "Istanbul'un ikinci kez fethi" diye yo- rumlayanlar var. Tepeden tırnağa yanılgı. Atatürk, fatih değildi. Osmanlı Devleti "fetih" üzerine kurulmuştu; Cumhuriyet devleti "yurtta banş, dünyada banş" ilkesinde temellendi. Mustafa Kemal için gerek- siz savaş "cinayet"\e anlamdaştır; 6 Ekim, adı üstünde "Istanbul'un kurtuluşu"dur. Yurt savunması ile fetih, kavramı arasında kos- koca bir insanhk tarihi var. ZEYTİNBURNU SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN HÜKÜM ÖZETl Esas No: 1997/908 Karar No: 1997' 1045 Hâkim: Kemal Guzel 20998 Kitip: Nuran Taşkıran Zevtınburnu Sulh Hukuk Mahkemesi'nce venlen 26.9 1997 tanhlı 1997/908 esas, 1997/1045 karar sayılı ılam ile Harun Mustafa Dinli ha- ciraltına alınarak Harun Mustafa Dınli'ye annesı Nec- miye Dınli vasi tayın edilmıştır. Bu husus ılan olunur. 26.9.1997 Basın: 43427 293 89 78 (3 HAT) SURPRIZ BABALAR SALON B SIYAH GIYEN ADAMLAR SALON C 1 1 . 1 5 - 1 3 . 4 5 - 1 6 . 1 5 - 1 8 . 4 5 - 2 1 . 1 5 K A R Y A İ Ş L E T M E S t D İ R •m M H B tfH n En saı ttî-'4*1I»8Hl AGülden Kut Resim Sergisi 19 Eylül-10 Ehm'9? ASMALIMESCİT S A N A T GALERİSt SofyahSk. No:5/1 Beyofllu/İST Tel: (0212) 249 69 79 üç sanatçı üç mekan 7 Ekim- lOKasıın 1997 MİNE SANAT GALERİSİ Batany* Cd Sokullu Sk. No 1 Kad*5y Tet 21&345 64 40 - Fac 21&346 7810 •: Kültür |Sanat ; ilanlarınız î İçin: İ 293 89 78 ; (3 hat) ŞİŞLİ2.SULH HUKLTC HÂKtMLİĞİ'NDEN 1997 1019 Sıvas ıli, Merkez mahallesi, Akdeğir- men Mahallesi, cılt 001-09, sayfa no: 3. kütük sıra no: 745'te nüfusa kayıtlı bulunan ölü Hırant ve ölü So- pik'ten olma 8'3/1981 doğumlu Enna Seyran ile nüfusa kayıtlı bulu- nan 25/7' 1986 do- ğumlu Arda Seyran kardeşlere: Emınönü, Saraçis- hak. 026/3, 68, 164'te nüfusa kayıtlı bulunan ve halen lst. Tayyareci Ritfan Sokak, Köşem Apt. no: 2 daire: 4'te ikamet eden ablalan Eva Taşçfnın vası tayinıne karar veril- mıştir. llanen du\-urulur. 9.9.1997 Basın: 42609 BURSA İKÎNCİ SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1997/13 Esas Davacı Bedrettin Bılen vekili Av. Namık Tanca ta- rafından davalılar Alı Tuğrul vs. aleyhine mahkeme- mize açılan ortaklığın giderilmesi davasının yapılan açık duruşması sırasmda verilen ara karan gereğince: Davalı Gülseren Özdemir adına çıkartılan dava dilek- çesi ve duruşma günü tebliğine havi davetiye bila teb- liğ iade edilmiş, yaptınlan zabıta tahkikatında tebli- gata yarar açık adresi tespit edilemediğinden dava di- lekçesi ve duruşma gününün Türkiye genelinde ya- yınlanan ve tirajı 100.000'ın üzerinde olan bir gazete- de ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla. Adı geçen davalı Gülseren Özdemir'in duruşmanın yapılacağı 12.11.1997 günü saat 9.30'da bizzat mahkememizde hazır bulunması veya kendisini bir vekil ile temsil et- tirmesi. aksı takdirde duruşmalara yokluğunda devamla karar verileceği HUMY'sı 509 ve 510. mad- deleri gereğince davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 43476 YEŞİLYURT KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN Esas: 1991/78 Davacı Ismet Selvi tarafindan Mehmet Orhan vs. aleyhine açılan kadastro tespitine itiraz davasında ya- pılan duruşmalar sonunda; Gözene köyündeki 359, 360, 361 ve 362 parsel sayılı taşınmazlann kadastro tespitine itiraz edilmiş, bu taşınmazlann Ismet Selvi adına tesciline karar verilmiş ve karar ölü Mehmet Orcan (Orhan) mirasçılanna tebliğ edilemediğinden adlanna ilanen tebligat çıkanlmasına karar verildi- ğinden bu şahıslar (mirasçılar) Makbule, Sultan, Bes- sey. Memet, A>TIUT, Cemal ve Zeliha Orcan (Or- han)'ın bu karann (ilanın) tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde itiraz yoluna başvurabilecekleri, aksi tak- dirde hükmün kesinleşeceği karar teblıği yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 43487 ADANA1. İŞ MAHKEMESİ'NDEN 1992/498 Esas > 1997/636 Karar Davacı Selah Düşünmez vekili Av. Fadime Geçioğ- lu tarafindan davalılar Sapeksa SSK Gen. Müd. ve Sa- kıp Sabancı, Şevket Sabancı ve Özdemir Sabancı mi- rasçılan vs. aleyhine açılan tespit davasında davalılar- dan Sevgi Sabancı. Sevıl Sabancı ve Marut Sabancı adına davetiye daha evvel ilanen yapılmış olduğundan ve aşağıdaki karar da bu davalılann yokluğunda veril- miş bulundugundan bu ilanın yayın tarihinden itiba- ren 15 gün sonra adı geçenlere ilanen tebligat yapıl- mış sayılmasına karar verilmiştir. Karar metnı: Dava- cının davasının reddine, harç alınmasına yerolmadığı- na ve yapılan mahkeme masraflannın da\acı üzerinde bırakılmasına, 650.000 TL. ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalı SSK ve Sapeksa'ya verilmesine Yar- gıtay yolu açık olmak üzere karar verildi. 29.9.1997 Basın: 43547 Gümrük komisyoncu stajyer personeli belgemi zayi ettim, hükümsüzdür. ORHANAKTAŞ Gümrük komisyoncu stajyer personeli belgemi zayi ettim, hükümsüzdür. AYŞEERDOĞAN PROMAVt Promosyon San. ve Dış Tic. Ltd. Şti"ne ait Küçükyalı VD. 7330066093 numaralı vergi levhası çalındığından dolayı 13.08.1997 tarihinden itibaren hükümsüzdür.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle