03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 EKİM1997SALI OLAYLAR VE GORUŞLER Başkanlık Sistemsiz Çözüm... Prof. Dr. BEDİ N. FEYZİOĞLU C umhurbaşkanının ülke- deki siyasal bunalımın ortadan kaldınlması için "başkanlık ya da yan başkanlıksisteminin tar- üşılmasınj" istemesi ya- zarlann ve siyasilerin başlıca iki gruba aynlmasına neden olmuştur. Bir kısım yazarlar. siyaset adamlan, başkanlık sisteminin lehinde, başka bir kısmı ise aleyhinde... Cumhurbaşkanı, 4 yılda 6 hükümetin değişmiş olmasını, yani hükümet istik- rarsızlığını başkanlık sistemini gerekti- ren en önemli nedenolarak ileri sürmek- tedir. Hükümetlerin sık sık değişmesinin, ülkede istikrarlı bir kalkınma ve geliş- me programının uygulanmasını elbette güçleştırdiği doğrudur. Ne var ki bu gûç- lüğü yenmenin yolu, başka bir deyişle. istikrar ya da istikrarsızlık, bir ülkede devlet başkanlığınm seçimi ve yetkile- rinin tespitinden çok partiler ve seçim kanunlan ile ilgilidir. Bununla beraber, anayasamıza göre cumhurbaşkanının bugûnkü yetkileri- nin hükümet istikrarsızlığını önlemeye yetip yetmeyeceğini de irdelemek gere- kir. 1924 Anayasası, kuvvetler birliği il- kesinden hareketle, daha sonra gelecek cumhurbaşkanlannın nasıl davranacak- lan bilinemediği içın Gazi Mustafa Ke- mal Atatürk'e dahi Meclis'i feshetme yetkisi veımemiştir. 1961 Anayasası kısmi bir kuvvetler dengesi görüşünden hareketle, cumhur- başkanına, oldukça uzun bir prosedürle başbakanın istemi üzerine Millet Mec- lisi seçimlerini yeniletme yetkisini ver- mekle beraber bu yetki hiç kullanılma- mıştır. 1982 Anayasası ise (mad.116) tek meclisli parlamentonun feshedilmesini, daha doğrusu, seçimlerin yenilenmesi- ni isteme yetkisini cumhurbaşkanına vermiştir. Bu anayasa hükmünün uygulanabil- mesi için de Bakanlar Kunılu'nun ya 99. maddeye göre bir gensoru sonucu düşürülmüş olması ya da göreve başlar- ken 110. madde gereğince güvenoyu alamamış bulunması ya da görev sıra- sında (111. mad. göre) güvenoyu ala- mayarak düşürüimüş olduğu halde kırk beş gün içinde yeni hükümetin kurula- mamış ya da kurulup da güvenoyu ala- mamış olması gerektir. Anayasanın öngördüğü bu duruma yakın koşullar bugünkü parlamentonun iki koalisyon ve bir azınlık hükümetle- rinin güvensizliğe düşmeleri durumun- da meydana geldiği halde, cumhurbaş- kanı, kendisınin güvenoyuna gereksi- nim duymayacak bir hükümet kurdura- rak seçimlere gitme yetkisini kullanma- rruştır. Son günlerdeki beyanlanndan anla- şıldığına göre cumhurbaşkanı, bugünkü anayasada mevcut yetkileri kullanmak yerine, daha yetkili ve doğrudan devlet başkanına bağlı bir hükümeti kurup de- ğiştınme yetkisine de sahip bir başkan- lık ya da hiç değilse bir yan başkanlık sistemini tercih etmektedir. Ne var ki partiler ve seçim kanunla- nnda gerekli değişiklikler yapıhnadan sırf anayasa değişikliği ile ülkede siya- sal istikran sağlamak mümkün olama- yacaktır. Gerçekten Partiler Kanunu'nda parti içi demokrasi kurulmadıkça, milletveki- li adaylan esas itibanyla parti başkanı- nın tensibi ile belırdikçe. siyasal siste- min düzeltilmesi gereken ilk halkası bu- rada belirmektedir. Milletvekillerinin parlamentodaki bütün tutumlan ve dav- ranışlan da kendi düşüncelerine ve seç- menlerin istek ve eğilimlerine göre de- ğil, parti başkamnın talimatına ve tutu- muna bağlı kalmaktadır. Bu itibarla ülkedeki siyasal sistemi düzelrmek için öncelikle Siyasal Parti- ler Kanunu'nu düzelrmek gerekir. Par- tiye girmek isteyen yurttaşlann, kayıt koşullan, üyelik belgeleri, aidat ödeme usulleri, ilçe ve il yönetim kurullanna seçilme prosedürü, ilçe ve il -kongrele- rine katılma koşullan, bu kongrelerin görüşme ve karar tutanaklan vs'jıin tan- zim ve tertibi ile kayıtlannın muhafaza usulleri yeni baştan tespit ve tayin olun- malıdır. Partiler Kanunu demokratik sıstemin ilk kademesini ne oranda isabetle belir- ler, çeşitli kademelerin karşılıklı yetki ve sorumluluklannı ne kadar açıklıkla or- taya koyabilirse, parti başkanlannın sul- tası o oranda azalır ve parlamentoya gı- recek milletvekilleri, parti başkanının değıl gerçek seçmenlerin vekili olurlar. Seçim kanunlannm belirleyeceği se- çim sistemleridir ki ülkede gerçek de- mokrasinin ve halk egemenliğinin dere- cesini ortaya çıkanr. Seçim sistemlerinin değişik şekilleri- ni, bunlann karşılıklı yarar ve sakınca- lannı burada ayn ayn inceleyip değer- lendirmeye yer ve olanak yoktur. Ne var ki şu kadannı belirtmeliyiz: Seçim ka- nunlannda 1983'tenbuyanayapılan de- ğişiklikler. seçımlerde yüzde 35-36 ora- nında oy alan bir partinin parlamentoda çoğunlugu elde etmesi yolunu açmıştır. Böy lece halkın ancak yüzde 35-36'sı- nın oylan ile Meclis'te kesin çoğunluğa sahip olan bir parti başkanı, hükümeti kurabilmekte ve ıstediği kararlan alıp istediği kanunlan çıkarabilmektedir, is- tediği vakit cumhurbaşkanı bile seçile- bilmektedir. Seçime katılan parti sayisı çoğalıp hiçbin de yüzde 35 dolaymda dahi oy alamayarak en çok yüzde 20-22 seçmen oyu ile kalınca Meclis'te hiçbir parti tek başma çoğunluğa erişememekte, güve- noyu alabilmek için de hükümetlerin ko- alisyonlarla kurulmak zorunlugu ortaya çıkmaktadır. Koalisyonu kuran iki ya da üç parti, kendi aralannda iyi bir anlaşma ile uzun vadeli bir plan ve program saptamayın- ca da bir süre sonra aralannda anlaş- mazlıklar baş gösterince, işte 4 yılda 6 hükümet zorunlugu, kısaca ülkede is- tikrarsız bir siyasal durum hasıl olmak- tadır. Öyleyse siyasal bunalımlara dü- şühnemesi için sadece devlet başkanınnî parlamento yerine doğrudan halk tara- fından seçilmesi ve hükümetin parla- mentonun güvenoyuna ihtiyaç kalma- dan doğrudan devlet başkanı tarafindan tayin edilmesi ve sadece ona karşı so- rumlu olması yoluna başvurulması, so- runun çözülmesi için yeterli olmayacak- tır. Bu nedenle cumhurbaşkanının halk tarafindan doğrudan seçilmesi ya da başkanlık. yan başkanlık sistemine ge- çilmesi yolu ile siyasal istikrarsızlığın ortadan kalkıp kalkmayacağınm tartı- şılmasından önce Siyasal Partiler Ka- nunu ile seçim kanunlannın ne gibi dü- zenlemelerden sonra istikrarlı bir parla- mentoya ulaşılabileceğinin araştınlıp belirtilmesi gerekir. Böyle bir parlamentoya erişilebildiği takdirdedir ki, ülkede ekonomik ve sos- yal gelişmeyi sağlayacak bir hükümete ve güvenilir bir cumhurbaşkanına ka- vuşmak mümkün olacaktır. Kendileri Başlattılar, Kendileri Bitirdiler! MAHMTJT ALINAK B ir çete niçin kurulur? Herhalde saklambaç oynamak ya da piknik yapmak için değil. Çete, "cüriim" işlemek için ku- rulur; uyuşturucu, silah ka- çakçılığı, adam öldürme, ihale... Son bir yılda Mehmet Ağar, Sedat Bucak. İbra- him Şahin_adlannı hemen hemen her gün ya duyduk ya da okuduk. Bunlar hak- kında TCK'nin 313. mad- desine aykınlıktan "...cü- rüm işlemek için cemiyet teşkir etmekten soruştur- ma açıldı. Ama bu çete ni- çin kuruldu, sorusu so- rul(a)madı. Ve bu çete ne- leryaptı. hangi suçlan işle- di?! Bu soruşturmada han- gi faili meçhul cinayetler araştınldı? Tüm karanlık işleri ve ilişkilen kapsayan genel bir soruşturma neden açılamadı? Binlerce insan. yıldızlardan sıkılan kur- şunlarla mı katledildi? Tür- kiye üzennden Avrupa'ya giden uyuşturucunun dev- let ıçindeki adresi hangi makamlardı? Trilyonluk devlet ihaleleri kimlerin aracılığıyla nasıl ve neyin karşılığında bağlandı? Rüşvet, haraç ve silah ka- çakçılığı gibi artık gizlisi saklısı pek kalmayan öteki organizasyonlan da kattı- ğınızda nereden bakarsanız bakın, adres, devletin kapı- sına çıkıyor. Neden mi? Nedeni ortada. Bu işlenn. devlet yetkisini ellerinde tutanlann dışında "brarile- mediğmT artık çocuklar da biliyorlar! Kimdir bu devlet yetlrili- leri? Neredeler ve ne yapı- yorlar? Onlar, bizleri hâlâ yönetmeye devam ediyor- lar, değıl mi? Şımdi görüldü ki, "Nere- ye kadar giderse gitsin..." diyenlerin yaptıklan boşa kürek çekmekmiş! Buna göz boyama ve zaman ka- zanma çabasını da ekleye- bilirsiniz. Cumhurbaşkanı Süleyman Denürei, Başba- kan'agönderdiği 13 Kasım 1996 tarihli mektupta ba- kın neler söylüyor: " J m - niyet Harekât Dairesi'nin bazı eleoıanlan uyuşturu- cu, kumarhane, haraç top- lama, adam öldürme gibi işlere kanşmaktadır. Bun- lar tçişleri Bakanı'ndan ve Daire BaşkanTndan taü- mat alryorlar_ Aşiret reisi. devleti kuUanmaktadRL." Ne oldu pekı? Hiçbir şey! Olanlann ve söylenen- lerin üstüne katınca bir ör- tü çekildi. Nedeni açık: Ki- mi suç ortağı, kimi de kor- kuyor! Devletin tepesinde ko- pan kızılca kıyametin ne- deni açıktı: Devlet içi ille- gal örgütten olan küçük bir kesim, kurallann dışına çı- kıp özerkleşmişti. Rant yalnız onlara aksın istiyör- lardı. "Merkez", baba şefka- tiyle onlann kulaklannı ha- fifçe çekti, hizaya getirdi. Onlar (Ağar, Bucak, Şa- hin...) artık evin uslu birer çocuklandırlar! Baba yü- reği onlan bağışlamış, ye- niden bagnna basmıştı. Suç makinesi çalışmaya devam ediyordu. Bu ne- denle "kanryon kazası" en çok "merkez"in işine ya- radı yorumlan yapılıyor. Bu yorum ne kadar doğru, tartışılabilır. Bazı suçlaror- talığa saçılmadı değil, ama onlarda bir süre sonra unu- tulur gider. Üstelik soruşturmanın TCK'nin 313. maddesine göre değil, 146. maddesine aykınlıktan açılması ge- rektiğini savunanlar da var. Bu çevrelere göre, devlet yönetiminin silah tehdidiy- le ele geçirilmesi söz ko- nusuydu. Faili meçhul ci- nayetler ve yargısız infaz- lar başta olmak üzere bu coğrafyanın her kanş top- rağmda işlenen tüm suçlar, karanlık ilişkilen ve bun- lann planlayıcılannı kap- sayan binlerce kişilik mer- kezi bir soruşturma başla- tılmalıydı. Ve yargılamalar bir spor salonunda halka açık bir şekilde yapılmahy- dı. Yapılacak olan budur. Ama savcılar, bu suçu so- ruşruramıyorlardı; güçler dengesi buna uygun değil- di! TCK'nin 146. maddesi bilinçli olarak görmezlik- ten geliniyor. Mehmet Ağar ve Sedat Bucak'ın, TCK'nin 313. maddesine aykınlıktan dokunulmaz- lıklannın kaldınlıp yargı- lanmalan büyük bir tehli- kedir. Aylarca, belki de 1- 2 yıl sürecek olan sansas- yonel bir yargılanma, son- ra da zaman aşımından ya da delil yetersizliğinden aklanma ve kahramanlaş- ma! Olacak olan budur. Devlet içi suç örgütü de böylece temize çıkmış ola- cak. Bu büvük bir tehlike- dir. Bırakın, onlann davalan "Divan"a kalsın! Susurluk öncesi günlere dönüyoruz yeniden. Devletin tepesinde yaşa- nacak yeni bir rant kavgası ya da halkın demokratik di- renmesi, sonınu yeniden gündemleştirecektir. Başta Mesut Yümaz ve Necmettin Erbakan olmak üzere bazı politikacılarla medyanın bu kavgada kul- lanılmalan herhalde tarih- çilerce dikkatle incelene- cektir. Bir iki suçun dosyasını Mesut Yılmaz'a açtınp ay- larca süren bir kampanya yürüttüler. Sonra da bu dosyalan Necmettin Erba- kan'a kapattırdılar. Tansu Çiller'in dosyalan kapattır- mak için can atması, işleri daha da kolaylaştırmıştı. Sonuç olarak: Kendileri başlattılar, kendileri bitir- diler. Işıklar nedsnse artık yanıp sönmüyor! Başka bir toplumsal tepktde yok! Neden acaba? SIEMENS TARHŞMA Nükleer Enerjinin Dizginlenemeyen Zaran SIEMENS 5ST- Yeni Bir Çağın Başlangıcı Dünyanın renkli ekranlı ilk cep telefonu SiemensSIO. Daha fazla bıigı 6 satırlık yuksek çozünüriu renkİ! grafik ekran Okunması kolay, algılanmasj kola» Yüksek p«rfomiafis Haf'rf Liîyum-İyon $tandart pı sayesınde, 100 saat bekieme 10 saat konuîma suresı • Renkli ekran âvar.îajı 2 farfclı renkteki t&tefan ,- rehbenyle özel we i$ teJefonlarımn bırinrind^r ayırt edtlebılme özelltğı Ses kaydı Görüşme sırasında önemlı mejajlar için. > ?Oîaniyelık görüşme kayıt olanagı En iyi ses balitesı: Ht-Fi yükıeltici, gürültü fittresi. yüksek duyariıkta alıcı : Data aktarırm: Kısa mesaj servisî, fafcs-data iietişimi. Zengin aksesuar seçenekleri eşimli pil, serbest görüşme krti, otomobil için araç kitî, yüksek performansİ! ve gcçebılen anten Y önetim tekniği ülkeler ara- sında en yüksek olduğu ül- kelerde bile büyük israflara yol açan. zararlı atıklannın yıllar boyu ortadan kaldınl- madığı, kaçaklann önlene- mediği nükleer santraller konusunda dene- yimi en eski iki ülkeden biri olan Kana- da'dan son günlerde gelen basın haberleri öğretici bulunarak burada özetlenmiştir. Ontario Eyaleti'nin enerjisinin büyük kısmını sağlayan Ontario Hidro, çok yaİcın- da atom reaktörlerinin üçte ikisinden çoğu- nu kapatacağını ya da belirsiz bir süre tama- mını devTe dışı bırakacağını açıklayınca ül- kede adeta bir atom bombası patladı. Kuru- luşun başkanı ve en yüksek memuru Aflan Kupds fırmaya bir yılda 8 milyar dolara mal olacak bu karardan doğacak bütün so- rumluluklan yüklendiğini bildiriyordu. (Daha sonra bu zat istifa etmek zorunda ka- lınca sözünün fiili önemi kalmadı). Kapatılan ya da çalışmasına son verilen santrallann hepsinin nükleer enerji üreten santrallar olması akla çok önemli sorulan getiriyor. 20 reaktörün kağıt üstünde eyale- tin elekrriğinin yüzde 65'ini vermesi gere- kirken aslında sadece yüzde 54'ünü karşı- layabilmekteydi. Üstelik başka bir eyalette- ki, New Brunsvvick eyaletinde Pointe Lep- reu Nükleer Santralı güvensizlik rekoru kı- rarken, Gentilly'deki kurulması gereken iki santraldan binnin makıneleri 35 yıldan be- ri depolarda bekletiliyordu. Nükleer enerji kaynağı olacağı iddialanyla yola çıkılmış- ken ülke ne yurtiçinde ne de dışında vaatle- rini rutamamıştı. Bu yanlışlıklann ortaya çıkanlması için kurulan inceleme komisyonlannın ortaya çıkardığı bazı gerçekler bu enerjinin itiba- nnı epeyce gözden düşürmüştür. Bu rapor- larda dizayn ve işletmede işlenen hatalar bi- rer birer belirtilirken bu hatalardan kaçınıl- ma yolunun bulunup bulunamayacağı konu- lannda suskun kalınmıştır. Aynca daha tüy- ler ürpertici bir nokta birçok santrallarda sızmalann kamuoyundan gizlendiğinin sap- tanması idi. Bu sızmalann bir kısmı hatta uzunca bir zaman sürmüştür. Birçok güven- lik önlemi savsaklanmıştır. Pek çok kazalar- da onanmlar yetersiz ve yasak savıcı nite- likte kalmıştır. Işin kötüsü şudur: Şimdi kapahhnak istenen santrallann bir- çoğunun bedeli daha ödenmiş değildir. On- tario Hidro, bu borçlan ödemek için kapat- tığı santrallardan gelecek paralara güven- mekteydi. llan olunan borçlar 32 milyar do- lardır. Ama iş burada kalmıyor, eğer firma- nın tekel durumundan serbest rekabet hali- ne geçmesi gerçekleşirse ülkenin her yeri- ne dagtlmış enerji hatlannı da gözden çıkar- mak gerekiyor. Bunlara harcanan para da 200 milyar dolan aşıyor. Bir de şirket her işi dolambaçlı yapıyor. 7 enerji santralına ne zaman kapatılma tari- hi uygulanacağını açıklamıyor. Hele şirket başkan yardımcısı kapatılan santrallar yeni- den açılacak haberini veriyor ise de, Onta- rio Hydrodan sızan bilgilere göre bu haber asılsız. Aslında Ontario Eyaleti enerjide nükle- eri seçmekle yaptığı hata dolayısıyla çok ceza görecek. Çünkü Ontario'nun ödeye- meyeceği borçlannı vergi toplayıp ödeme zorunda kalacak. Tûrksen Başer Kafaoğlu Gen-Pa Gene! Pazartaoıa S». Turkiye Genel Distribûtörû: (0212t 287 D*t» fnta (MJOI tç Smto Tıam m Sanav A.Ş. S İ Q Tûrtıye Genel Mumeajb (M Haberle»me Sbamleri T.C.ANTALYA4.İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN ÖRNEK 49 NO'LU ÖDEME EMRİNİN İLANEN TEBLİĞİ DosyaNo: 1997/1654 Alacaklı: Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. Vekili: A\. Melike Alpan Borçlu. Menderes Özcan Şevket Tokus Cad. Gıda End. Meşrubat Paz. AŞ 7/5 Alanya Borç miktan: 1.082.773.500.- TL borcunuzu, 8 5.1997 tarihinden tahsiline kadar >ıllık %240 temerrüt faizi. faızin %5 gider vergisi. %10 avukatlık ücreti ve bu ücretin %5 gıder vergısi ile takip gıderleri ile birlikte ödenmesi. Takip mesnedi: Alacaklı bankanın bıreysel bankacılık binmı nezdınde açılan 4506-3410- 4724-7001 / 5400-/ 6350-0001-8521 no'lu kredı kartı hesabı, kredi kartı üyelik sözleşme- si, kat ihtarnamesi, hesap özetleri. Yukandakı adı ve adresi yazılı borçlu hakkında yapılan icra takibinde, borçlunun bilinen adresine çıkanlan ömek 49 no'lu ödeme emri, adresten taşındığından/ ismen tanınmadığın- dan bahisle bila teblığ ıade edilmiş. yapılan adres araştırmasından da netice alınamadığın- dan, ödeme emrinin borçluya 7201 sayılı teblıgat kanununun 29-30 ve 31. maddelen gere- ğince ılanen tebliğıne karar venlmiştır. Kanunı sürelere 7 gün ilavesi ile yukandakı yazılı borç ve masraflannı ilanm gazetede yayın tarihinden itibaren (14) gün içinde ödemeniz. borcun tamamına veya bir kısmına ve- ya alacaklımn takibat icrası hakkında bir itırazınız varsa, senet altındaki iınza sıze ait değil- se yine bu (14) gün içinde aynca ve açıkça bildirmeniz, aksi halde icra takibinde bu sene- din sizden sadır olmuş sayılacağı, imzayı reddettığıniz takdirde mercı önünde yapılacak du- ruşmada hazır bulunmanız, buna uymazsanız vakı itırazınızın muvakkaten kaldınlacağı se- net veya borca itırazmızı yazılı veya sözlü olarak icra daıresine (]4) gün içinde bildirmedi- giniz takdirde aynı müddet içinde 74. madde gereğince mal beyanında bulunmanız, aksi hal- de hapısle tazyik olunacağınız, hiç mal beyanında bulunmazsanız veya hakikate aykın be- yanda bulunursanız, hapisle cezalandınlacağınız. borç ödenmez veya itiraz edilmezse ceb- ri icraya devam edileceği, takibe itiraz etttığiniz takdirde, itirazla birlikte tebliğ gıderlerini ödemeniz ihtar ve teblığ olunur. (tc. If. K. 60) Basın: 46273 PENCERE 551nci Hükümetin 100'üncüGünü... 55'inci hükümeti 100'üncü gününde değerlen- dirirken ne demeli?.. Önce kişilere bakmalı: Necmettin Erbakan gittı.. Yerine Yılmaz geldi. Şaibe Hanım gitti. Ecevit geldi. Gel-gıtın bu türlüsü bile alacakaranlık kuşağının ülkesinde düğün bayram sayılıyor. • 54'üncü hükümet ahlaksız bir anlaşmanın kirii koalisyonu idi. Şaibe Hanım Takkeli Hoca'yia na- sıl anlaşmıştı?.. Kirli pazarlıkherikisinindeyolsuz- luk dosyalannı örtbas etmek üzerine gerçekleş- memiş miydi?.. Şaibe Hanım yalancılığıyla ün yapmıştı.. Takkeli de takıyyeciliğiyle... Ülke ikisinden de kurtuldu mu?.. 55'inci hükümetin 100'üncü gününde bu kurtu- luşun sevinci tükenmiş değil... • Milli Güvenlik Kurulu'nun asker kanadı son top- lantılarda açık seçık ne diyordu: "- Türkiye için en büyük tehlike irticadır.." Takkeli ile Şaibe hiç seslerini çıkarmıyoriar, sus pus oturuyorlardı. MGK toplantısında asker ne diyordu: "- 8 yıllık kesıntisiz öğretim!.." Takkeli ile Şaibe başlarını sallıyoriardı: - Evet efendim, sepet efendim... Ağızlarını neden açmıyorlardı?.. Çünkü bu ikili, politikayı saman altından su yürütmeyle bir tutan kafa yapısında buluşmuşlardı. Şaibe ile Tekkeli'nin şimdi Mesut Yılmaz'a 'on- başı' demelerine bakmayın!... Onbaşının tanımı "en küçük rütbeli asker"dir, Şaibe ile Takkeli'nin iki- sinin de rütbesiz ve yüreksiz olduklan MGK top- lantılarında anlaşıldı. 54'üncü hükümet, Cumhuriyet tarihi boyunca toplumun başına gelen en büyük felaketti... Kaç gün oldu kurtulalı?.. 100 gün... Olaya bu açıdan yaklaşan kişi, 55'inci hüküme- tin 100'üncü gününü nasıl değerlendirir?.. Dengeyle.. Sabırla.. Hoşgörüyle.. Sağduyuyla.. Ne var kı geleceğe dönük kaygılann 100 günde eksilmediğinı de söylemek gerek!.. Takkeli Hacı ile Şaibe Hanım ikilisinin ahlak dışı ortaklığına karşı tepki irtica tehlikesinin potasında koyulaşınca, 55'inci hükümetin yolu açıldı. Asker- sivil dayanışmasının halk tabanında oluşan büyük gücü, kara tehlikeye 'dur' dedi. Yeter mi bu?.. • 55'inci hükümet, yalnız Meclis'te değil, parla- mento dışında oluşan geniş tabanlı bir uzlaşmanın itici gücüyte iktidara oturmuştur. Ne var ki Yılmaz ile Ecevit, bu gücü boşa harca- dıkları zaman, ülkeye en büyük kötülüğü yapmış sayılacaklardır. 10O'üncü günde herkesin aklına takılan soru işa- retlerinin çengelleri çoğalıyor. Halk çoğunluğunun verdiği desteği yağma Hasan'ın böreğinde dilim di- lim bölerek çıkar çevrelerine dağıtmak, şeriat yan- lılannın ekmeğine tereyağı sünmek demektir. 100'üncü günde bu küçük uyannın kulaklara kü- pe olmasında saymakla bitmez yarariar var. ANTALYA4.İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN ÖRNEK 49. NO'LU ÖDEME EMRİNtN İLANEN TEBLİĞİ DosyaNo: 1997/1665 Alacaklı: Yapı ve Kredı Bankası A.Ş. Vekili: Av. Melike Alpan Borçlu: 1. Şevkı Gündüz KKK 40. P. Er Eğt. Amt. Er. Egt. Tb. 2. Mt. Bl. Isparta 2- Fikriye Gündüz- Aynı adres. Borç miktan: 113.600.339. TL borcunuzu, 08.05.1997 tarihinden tahsiline kadar yıllık % 240 temerrüt faizi, fa- izin % 5 gider vergısı, % 10 avukatlık ücreti ve bu ücretin % 5 gider vergısi ile takip giderlen ile birlikte ödenmesi. Takip mesnedi: Alacaklı bankanın bireysel bankacılık bırimi nezdinde açılan 4506-3450-0142-8309 no.lu kredi kartı hesabı, kredı kartı üyelik sözleşmesi, kat ihtarname- si, hesap özetleri. Yukandakı adı \e adresi yazılı borçlu hakkında yapılan icra takibinde, borçlunun bilinen adresine çıkanlan örnek 49 no.lu ödeme emn, adresten taşındığından// ismen ta- nınmadığından bahisle bila tebliğ iade edilmiş vapılan ad- res araştırmasından da netice alınamadığından, ödeme em- rinin borçluya 7201 sayılı tebligat kanununun 29-30 ve 31. maddelen gereğınce ilanen tebliğıne karar verilmiştir. Kanunı sürelere 7 gün ılavesı ile yukandaki yazılı borç ve masraflannı ılanın gazetede yayın tarihinden itibaren (14) gün içinde ödemeniz, borcun tamamına veya bir kıs- mına veya alacaklımn takibat icrası hakkında bir itirazınız varsa, senet altındaki ımza sıze aıt değilse yine bu (14) gün içinde aynca ve açıkça bildirmeniz, aksi halde icra takibin- de bu senedın sizden sadır olmuş sayılacağı, imzayı red- dettiğinız takdirde merci önünde vapılacak duruşmada ha- zır bulunmanız. buna uymazsanız vaki itirazımzın muvak- katen kaldınlacağı. senet veya borca itirazınızı yazılı veya sözlü olarak icra dairesine (14) gün içinde bıldırmediğiniz takdirde aynı müddet içinde 74. madde gereğince mal be- yanında bulunmanız. aksi halde hapısle tazyik olunacağı- nız, hiç mal beyanında bulunmazsanız veya hakikate aykı- n beyanda bulunursanız, hapisle cezalancüniacağınız, borç ödenmez veya itıraz edilmezse cebri icraya devam edilece- ği, takibe itiraz ettiğinız takdirde, itirazla birlikte tebliğ gi- derlerim ödemeniz ıhtar ve teblığ olunur. (lc. If K. 60) Basın: 46272 Güzel Sanatlar Fakültesine Özel Hazırlık dersi verilir (0216)317 49 92 02862 no'lu s. basın kartımı kaybettim, hükümsüzdür. UĞUR GÜNYÜZ THY kimliğimi kaybettim, hükümsüzdür. AZlZE ŞENDtL ÖRGEN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle