03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 EKİM 1997 SALI • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 15 TJJIUCITE istanbul Edirne Kocaelı Çanakkale Izmir Manisa Aydın Denizli Y PB PB PB PB PB PB Y 16 15 14 14 18 16 10 14 Sınop Y 19 Adana Y 22 Samsun Y 20 Mersin Y 21 Trabzon Y 19 Diyarbakır Y 20 Giresun Y 19 Şanlıurfa Y 21 Ankara Y 13 Mardin 24 Eskişehir Y 13 Siirt 19 Konya Y 14 Hakkâri 16 Sıvas Y 15 Van 11 ZongukJak Y 15 Antalya Y 22 Kars 15 Bütün bölgeler çok bulutlu, Marma- ___ ra'nın batısı ile Kıyı Qslo Egedışındatürnyurt HİÜiHki yağışlıgeçecek.Ya- ğışlar.yağmuryery- ersağanakşeklinde oiacak. Akdenız. Amsterdam Dogu ve Güneydo- Brüksel ğu Anadolu'da ya- Paris ğrşlar etkıli ve sürek- Bonn li oiacak Münih ÂSYÂ • PB 10 Y 60 Milano Moskova Aşkabat Almatı Taşkent Bakü Bişkek Tifiis Kahire Y PB B PB PB PB PB Y 6 29 23 24 22 24 22 24 Şam 19 Parçalı bulutlu ({223 Bulutlu LÇokbulutkj G U N C E L CÜNEYTARCAYTREK H Baştarafı 1. Sayfada "dışarıdan destek" CHP? Başbakan Yılmaz'ın "siyasal kararlılığının gerçeğe dönüşebilmesi", hükümeti oluşturan partilerden çok, CHP'ye bağlı. OysaCHP, bir ANAP'lının benzetmesini doğ- rulayan biçimde muhalefet yapıyor. Genel Başkan Deniz Baykal, hemen konu- yu hükümetle sürekli "tartışıyor". Genel Sekreter Adnan Keskin ise hükümet- le "kavga ediyor". Bir de Cindoruk faktörü var ki bugünden ya- rına hangi kapıyı çalacağını, hangi davula tok- mak vuracağını kestirmek zor. Ege'de bir yer- lerde esnafa uygulanan faizleri indirmezlerse, "bu hükümette 'yok' olacaklannı" söylüyor- du. Üstelik, CHP Genel Başkanı Baykal'la hükü- meti oluşturan genel başkanlar arasında; ya- kındır, bir rejim tartışması da başlayabilir. Bifiyorsunuz; Başbakan Yılmaz, 55. hükü- metin kuruluşundaki hikmetı "demokrasinin erdemine vezaferine" bağlayan demeçler ver- mişti. Ne ki son günlerde hafif yön değiştirdı ve ülkeyi REFAHYOL'dan kurtaran eylemlere askerierin öncülükyaptığını söylemeye başla- dı. Başbakan Yılmaz, hükümetin "bir ara rejim ürünü" olduğu yolundaki savlara hemen hiç deginmiyor. fktidardan düşmüş. Fakat "ikti- darda kalması için öne sürülen koşullan red- dettiğini" söyleyerek aklanmaya çabalayan Şaibe Hanım da durmadan tepeden kuman- dalı, "ara rejim hükümeti" gibi suçlamalar ya- pıyor. Bugün tutmayan, ne ki yann ulusumuzun zayrf bilinci sayesinde geçeriilik kazanması ola- sı savlar... Çıktık mı çıkmadık mı? Bu türden tartışmalara düne kadar girmeyen Deniz Baykal, "ülkenin 'bunalımlı bir dönem- den 1 çıktığını" anımsattıktan sonra şöyle di- yor: "Türkiye, REFAHYOL iktidanndan sonra parlamento içinde oluşturulmuş dengelere dayalı bir hükümetle yönetilme durumuna gir- di. Bu bir ara rejim dönemi hükümetidir." Kuşkusuz; Baykal, usta bir politikacı ve ko- nuşmacı: Zevahiri kurtarmanın yollarını çok iyi biliyor. Günümüzü "makul ve makbul" göstermek amacıyla hükümetin "hangi koşullar içinde" oluştuğunu anımsatıyor ve "Ama, ihtiyaç var- dtr ve meşrudur. Demokratik koşullar içinde ortaya çıkmıştır" diye konuşuyor. Eli değmişken hem hükümetin demokratik yoldan kurulduğunu hem de ara rejim içinde bulunduğumuzu nasıl bağdaştınyor, bir de açıklayıverse demokrasimize gerçekten de- ğerii bir hizmet yapmış oiacak! REFAHYOL döneminin "bilinmeyen tarafla- n" henüz aydınlığa kavuşmadığı için Baykal'ın sözlerinden, başbakanın demokrasi zaferi ta- nımlamasından, hatta cumhurtiaşkanının "kâ- bustanyeni çıktık" vurgulamasından neyi mu- rat eyledikleri pek anlaşılmıyor. Demirel, "Aynca kâbustan ne kadar çıktığı- mız da belli değil" diyor. Bu cümlelerden RE- FAHYOL "kâbusunu" mu amaçladığı, yoksa 6 kez gidip 7 kez gelirken yaşadığı kâbusları mı anımsatmak istiyor. Doğrusu, pek açık değil. Neyse; bir gün gelir kayınbirader Ali Şener "istihbaratı güçlü" yazar kadrosuna o günleri yazdınr ve bizler de gerçekleri öğrenme mut- luluğunu yaşarız. Söz açılmışken Köşk'ün bütçeden aldığı 25.3 trilyonun nerelere harcanacağını bir türiü öğrenemediklerinden yakınan gazeteci arka- daşlanmız, genel sekreterden önce niçin Ali Şener'e başvurmuyorlar? Ara rejim, para rejim, kara rejim derken... Olan biteni anlamak, tanımak veya tanımla- mak giderek zorlaşıyor. Nedeni mı: Şükrü Elekdağ yazdr. Nobel ödüllü ekonomi profesörü Morton Miller, bir konferansta "... ve iki Çillerde hâlâ hapiste değiller" diyor. Bilmesi gerekirdi: Dışanda olması gereken- ler hapiste... Hapiste olması gerekenler dışa- nda. Amerikalının, Türkiye'yi "çok iyi" tanıdığını söylüyorlar. Âmma da tanıyormuş! Kart ANAP'tan türban baskısı • ANKARA (Cumhuriyet BUrosu) - ANAP Genişletilmiş Bakanlık Divanı Genel Başkan Yardımcısı Agah Oktay Güner'in başkanlığmda toplandı. Toplantı sonunda açıklama yapan Güner, başörtülü öğrencilerin bazı ümveTsitelere ginşinin engellendiğini belirterek üniversitelerin kıyafetle değil, genç kız ve erkeklerin beyinleriyle ilgilenmesi gerektiğıni söyledi. Tüpkiye'den ateşkes uyarısı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye, Kuzey Irak'taki rakip Kürt gruplan Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler BırliğTni (KYB) ateşkese uymalan konusunda uyardı. Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Sermet Atacanlı, dün düzenJediği basın toplantısında bir soru üzerine. KDP ve KYB'nın ateşkese uymalan için gerekli girişimlerin yapıldığmı belirtti. MKE taşmmazları satıbyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- MKE Genel Müdürü Recai Önder, kurumun işletme niteliği taşımayan atıl durumdaki bazı taşınmazlannın satılacağını açıkladı. Önder, taşınmazlann satışından elde edilecek geiinn, TSK için silah ve mühimmat madde üretim teknolojilerinin modernızasyonunda kullanılacağmı bildirdi. Gültepe'de molotof • İstanbul Haber Servisi - Kağıthane Gültepe Yahya Kemal Mahallesi Gülen Sokak'ta bulunan bir eve dün 06.00 sıralannda molotofkokteyli atıldı. Olayda ölen ya da yaralanan olmazken saldınyı düzenleyen 2 kişi yaya olarak kaçtı. Midilli'den Ege'ye zeytîn dah I Baştarafı 1. Sayfada yetine teşekkür etti. Halklann çıkan- nın banş oldugunu vurguladı. Ortak kültürle Ege'nin ayıran değil, birleşti- ren dostluk denizi oldugunu söyledi. Asıl vurgusu ıse banşın somut adım- larla talep edilmesi üstüneydi. "tste- mek yetmez" dedi ve ekJedi: "THktiği- miz zeytin fidanı büyüyor. Zafer bizim oiacak. Bizieri yönetenlere göstermeli- yiz ki halklann taJebi banşOr. Bunu bs- temekyetmez. Pratikte de uygulanma- sını diHyoruz." Bu sıcak değerlendırmeler yenında buluşmaya gelmeyen. toplantılara ka- tılmayan Midilli Belediye Başkanı gi- bi "soğukrüzgârlar" estirenler de var- dı. Ömeğın Yunanistan'ın Ege Bakan- lığı Genel SekTeten Grannis Maheri- dis, kendi yönetimini "es" geçerek "ekonomik gflcünü askeri harcamala- ra ayıran" Türk hükümetlerinı suçla- dı. Bu durumun kendilen açısından tehdit oluşturduğunu savundu. Bu ko- nuda en sağhklı değerlendirmeyi Ko- münist Parti Milletvekili StratisKora- kas yaptı. Gerçek banş savunucusu Korakas, yeni dünya düzeniyle birlik- te emperyalist politikalara şöyle dik- kat çektı: "Bizieri ayıran tek nokta. emperya- list güçlerin yaratüğı böl ve yönet poli- tikalandır. NOTA üyesi olarak gerek Yunanistan gerek Türkiye ABD'nin en iyi silah müşterüeri. Bu gerilim olma- saydı iki ülke silahlanma yanşına gjr- mezdi Böl ve yönet politikaJan, silah- lanma yanşım nrmandınyor. Bunun bedelini de iki ülke halklanödüyor. Bu- na karşı sesimizi yükseltmeliyiz. Biz bölge halklanolarakonlann çıkan için birbirimizi öMürmeyeceğiz.'' Sisam Valisi PASOK'lu GiriHas da şiddet ve tehdit politikalannın dışında kalınması gerektiğıni belirtti. Son ge- rilime dikkat çekerken Türkiye'nin AB'ye üyeliği konusunda mücadele edilmesi gerekliliğmi vurguladı. Bu arada Yunanistan Sol Ittifak Milletve- kili Mustafa Mustafa da gerginlik or- tamında yükselen ırkçı seslerin tehli- ke yarttığına dikkat çekti. Türk heyetine gelince bir bütün ola- rak "banş" vurgulamalan "ceküıce- lerden" daha uzaktı. Ömeğin Foça Be- lediye Başkanı Nihat Dirim, beldesin- de yaşayan akdenızfoklan gibi iki ül- ke halklannın Ege'de "serbestçeveöz- gür dolaşmasını" dıledi. Aliağa Bele- diye Başkanı Hakkı Ülkü, daha somut adımlarla iki ülke sendikacılannın, işadamlanrun, sivil toplum örgütleri- nin buluşmasının silah satıcılannın hı- zını keseceğini söyledi. Urla Belediye Başkanı Bülent Ba- ratah, Türk-Yunan dostluğunda birdi- zi etkin projenin yaşama geçirilmesi- ni istedi. Didim Belediye Başkanı Mehmet Soysalan, "yaşam gibi banşı" istediklerini vıırguladı. Çevre konusu- na gelince bazı Yunanlı yetkililer, Ege'yi Türkiye'nin kirlettiğini savun- du. Buna yanıt olarak Baratalı, Midil- li gibi diğer büyük adalardan atıklann denize antılmadan bırakıldığını anım- sattı. Öte yandan Izmir'de korumacı çevrecilerin bazı projelerinden ötürü "kuşkuyta bakbklan" Prof. Dr Or- han Uslu'nun heyette yer alması ve Ege'deki kirliliğin önlenmesiyle ilgilı konferans vermesi "anlaşıhr'' bulun- madı. Bu arada Marmara BelediyeleT Birliği Genel Sekreteri Fikret Tok- söz'ün dikkat çektiği bir konu önem- liyidi. Toksöz, Ege'deki kirlilikle ilgi- li Türk tarafının hazırladığı projelerin Avrupa'da Yunanistan'ın vetosu nede- niyle ele alınamadığını anımsatıyor- du. Eski bir sinema salonundan boz- ma Rum mimarisinin güzelliğini yan- sıtan toplantı salonunda eskıden kalma Frankestien afışine "Bizim Krankesti- enimiz savaş" göndermesi yapılıyor- du. Yavaş yavaş büyüyen zeytin fıda- nına Midilli'de yeniden banş suyu ve- rildi. Terör Amasya'da Susurluk ifadelerî I Baştarafı 1. Sayfada meyen diğer terörist ise silahıyla bir- likte yakalandı. Hangi örgüte bağlı bu- lunduklan açıklanmayan teröristlerin tamir için getirdikleri araçta. bir el bombası ve telsiz ile çok sayıda sahte plaka bulundu. Batman'ın Beşiri ilçesinde düzen- lenen operasyonlarda da 17 kişi PKK'ye yardım ve yataklık yaptıkla- n iddiasıyla tutuklandı. Tutuklanan- lar arasında Kıyanç da bulunuyor. Kı- yanç'ın DTP'li olduğu açıklanırken DTP Genel Merkezi'nden yapılan açıklamada ise Kıyanç'ın partıye üye- lik başvurusunun kabul edilmediği bildirildi.Önceki gün Hakkâri'nin Yüksekova ilçesinde Telekom ve em- niyet müdürlüklerine ait binalann ara- sında park edilen bir araçta meydana gelen patlama ile ilgili soruşturma sür- dürülüyor. • Baştarafı 1. Sayfada Şafak, Of uz'un ifadesinde, Tö- nik'ın Ankara'da üst düzey bir istihbaratçı oldugunu söylediği- ni öne sürererek 600 milyon li- ra tazminat isteminde bulundu. Hüseyin Oğuz'un avukatı Ya- şar Altürk, yanıt dılekçesinde, müvekkilinin dönemin Jandar- ma Genel K<>mutam Teoman Koman'm bilgisi ve emri doğ- rultusunda komisyona ıfade verdiğini kaydederek komisyo- nun araştırmalan sırasmda Oğuz'un değerlendirmelerine yer verdiğini savundu. İstihba- ratçı olarak görev yapan Oğuz'un bildiklerini komisyo- na anlattığını belirten Altürk. "Çete ilişkifcrinin üzerine sıcağı sıcağına gidilmemtşse,gidOeme- mişse. kimileri bilinçli bir şekil- de koUanmışsa, kanıtlarda ob- jektif kişi ve kurumlar bertaraf edilmtşse, soruşturma organla- n değişik şekillerde etküenmiş- se, bir yerlerde i>i işlemeyen bir şeyler var demektir. Bunun so- rumhısu da emekliastsubay Hü- seyin Oğuz değildir'' dedi. Ob- jektıf hukuk kurallanna bağlı şekilde işlemeyen bir sürecin sorumluluğunun Oğuz'a yıkıl- masının kolaycılık olacağını, ancak toplumun adalet inancı ve hakkaniyet duygusuy la bağdaş- mayacağmı belirten Altürk, "Belirtilen noktalar aydınlığa kavuşmadan. müvekkilimizin tazminat iklemeye mahkûm edihnesinin istenmesini de hu- kuk etiği ile bagdasüramıyoruz. Bu nedenle, mdavanın reddedfl- mesini talep ediyoruz" dedi. Mersin Belediye Başkanı Merzeci öldü ADANA(CumhuriyetGüne>tlleri Bürosu)- Mer- sin Anakent Belediye Başkanı Okan Merzeci, bir süredir tedavi gördüğü Almanya'da yaşamını yitir- di. Mersın'de ilk kez 1984-89 döneminde belediye başkanlığı yapan Merzeci. 1994 yılındaki seçimler- de de ANAP'tan belediye başkanı seçilmişti. Mer- sin'de 1939 yılında doğan Okan Merzeci ilk, orta ve lise öğrenimini Malatya'da yapmış daha sonra Al- manya'ya giderek Münih Ûniversitesi'nde inşaat mühendısliği eğitımi almıştı. 1968 yıhndan bu yana inşaat müteahhitliği yapan Merzeci, 1984-89 ara- sında Avrupa Konseyi Çe\Te ve Planlama Komisyo- nu'nda devamlı delegelık görevinde bulunmuştu. lngılizce ve Almanca bilen Okan Merzeci, evh ve iki kız çocuk babasıydı. Belediyenin içine düştü- ğü parasal kriz nedeniyle gergin günler geçiren ve bir süre önce ANAP'tan istifa eden Merzeci, şakacı kişiliği ile tanınıyordu. Yardımseverliğı ile Mersın- lilerce çok sevilen Merzeci, 2.5 yıl kadar önce "500 mflyar Hra verene parti değçtiririm. RP ve HADEP hariç" demişti. OC < BUGUN SAAT : 23.20 LU 00 ANADOPITT Jf. 1 1 1 1 r ^ 11 SAN ATI 0L < C9 Y A P I M C I Baştan sona ışık ve pırıltı dolu bir program: • Düşünceleri, felsefeleri, hayalleri mücevhere dönüş- türen ustalar... • Çağdaş Türk mücevher tasarımları yorumları... • Mücevher sanatımızın ABD'de satışa sunulan en seçkin örnekleri... NİLGÜN SUNA ÖZGE AKKOYUNLU TMEN I NİLGÜN SUNA J OSuİLkar . Gök guruftulO G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada "Türkiye'nin hizmetinde yüz akıyla yüz gün..." Memleket var, hizmet var, yüz akı var... Da- ha ne olsun. Peşrevi kısa tutup yüze gelelim. Yılmaz'ın değeriendiımelerini dört bölüme ayırabiliriz: - Devralınan enkaz... - Enkaz n üzerine yüz günde yapılanlar. - Önümüzdeki dönem kısa vadede yapıla- caklar. - Üç yıl içinde yapılması planlananlar. Enkaz bölümü malum. Artık kazlar bile an- lamıştır. Zaten 55. hükümet hiçbir şey yapma- sa bile, "Geçen dönemdekı gibi devlete zarar vermedim" diyerek artısı oldugunu iddia ede- bihr. Devralınan enkazın üzerine yapılanlar bölü- münde ise gözle görünür ilk artı, sekiz yıllık te- mel eğitim yasasının çıkanlmış olması. Bura- dan bakarsak, hükümetin ıcraatının yüzde se- kiz oldugunu söyleyebiliriz. Olağanüstü halin üç ilde kaldırılmış olması. Güneydogu'da iyim- ser olmak için yeterti değil. Yılmaz, basın toplantısının sunuş bölümün- de, Susurluk'un adını anmadan, "Devlet için- deki olumsuz yapılanmalann ortaya çıkanlma- sı için çaba harcanıyor" dedi. Soru-yanıt bö- lümünde de tatmin edici açıklama yoktu. Oy- sa iktidara geleceği günlerde Susurluk olayını iki ay içinde çözeceğini söylemişti. Bugüne dek değil olayın çözülmesı, kimi dosyalann ipi bile çözülmedi. Önümüzdeki dönem yapılması planlanan- laria ilgili vaatler ise sanınm en çok müteahhit- lerimizi sevindirmiştir. Tek tek dağıtılacak.. af- federsiniz ihaleye çıkanlacak yatırımları art ar- da sıralayan Yılmaz'ın, hükümetlerin gereksi- nimi olan önemli bir desteği arkasına aldığını söyleyebiliriz. İlk yüz günde form var, reform yok. Başta vergi olmak üzere devletin yeniden yapılan- ması için planlanan reformlar için üç yıllık ön- görü var. Bu alanlarda adım atmanın çok güç oldugunu biliyoruz ama, anlaşılan hükümetimi- zin pek de acelesi yok. Ecevit ise hükümetin Güneydoğu ve dış ko- nularia ilgili yüzünü anlattı. Yeni hükümet, Türkiye'nin dış politikasının geleneksel rayına oturması için ciddi çabalar harcadı. Politika rayına oturdu, sıra sistemin hareket ettirilmesinde. Akım derken... Yılmaz ve Ecevit, sanki geçen haziranda se- çim yapılmış, RP ve DYP seçimi kaybetmiş, ye- -rine 55. hükümet kurulmuş görünümü çizdiler. Bir başka tanımla, REFAHYOL döneminde ya- şanan gerginliğin tamamen ortadan kalkmış olduğu düşüncesiyle hareket ediyorlar. Yüz günde tüm sorunlann üstesinden gelin- mesi beklenemez. Bunun altını bir kez daha çi- zelim. Ama, başta irticayı besleyen kaynakla- rın kurutjlması ve bunların devlet içindeki uzantılannın ortadan kaldınlması olmak üzere, devlet yapısını sağhklı kılacak adımlar atılmış değil. Hükürret, "Altematifim yok" mantığıyla ha- reket eder, buradan devamla, "Zamanım çok" derse hata eder. Hükümet ilk yüz güne, "yüz akı" diyor. Bu "a>c"lı, "toeyaz"lı tanımlamalara yabancı deği- liz. 55. hükümet kendisınden beklenen neleri yaptı, sorusunu sayfanın başına yazıp altını doldurmaya çalışırsak sayfanın pek çok yeri "ak" kalır. Bu hükümete, REFAHYOL'un ülkeyi içine sürüklediği durumu sürekli göz önünde tuta- rak bakamayız. O bir kâbustu. Yılmaz özellikle basın taplantısının birinci bö- lümünde, REFAHYOL'un olumsuzluklanna da- yanarak hükümetini anlattı. Oysa, o dönemin olumsuzluklanna dayanmak değil, onlan orta- dan kaldrmak gerekiyor. Yılmaz ve Ecevit'in uyumu, basın toplantsın- da da dikkati çekiyordu. Aynı uyum Bakanlar Kurulu'nda da yaşanıyor. Bu yüzden, Bakan- lar Kurulu'nun "içine bakmanın" heyecanı kal- madı. Sözü bağlarsak... İlk yüz günün başına "yüz akı" demenin gereği yoktu. O yorumu izleyen yapmalıydı... Asıl ak-kara Meclis'in çalışmaya başlamasıy- la belli oiacak... Dileyelim ki, "ak"\m derken... Bugünü ara- mayalım.. Çiller'in sahtecilik soruşturması • ANKAR.4 (Cumhuriyet Bürosu) - ABD yönetiminın. Ozer Çiller hakkındaki "e\Takta sahtecilik" soruşturması ile ilgili gönderdiğı yanıtın, soruşturma sürecini etkileyecek nitelikte olmadığı bildirildi. Cumhuriyet'e açıklama yapan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan bir yetkili, "'ABD'den gelen yazı bizim için önemli değil" dedi. Aynı yetkili, Ozer Çiller'in. ABD'deki mal varlığı ile ilgili evrakta sahtecilik yaptığına ilışkin başka delillerin bulunduğunu belirtti. TBMM Danışma KUPUIU • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Danışma Kurulu, Hikmet Çetin'ın TBMM Başkanlığı'na seçilmesinin ardından başkanlık divam üyeliği için siyasi parti gruplanna düşen kontenjanlan belirledi. Meclis Başkanı'nın partiler üstü niteliği nedeniyle partiyi temsil etmediğini savunan CHP temsilcilerinın, divanda 2 üyeyle temsil istemi konusunda uzlaşmaya vanlamayınca Danışma Kurulu bugün yeniden toplanma karan aldı. Vedat Altun anıldı • İstanbul Haber Servisi- Eskı SHP Kars Milletvekili Vedat Altun, ölümünün birinci yıldönümünde Esenyurt'taki mezan başında anıldı. Ailesi, yakınlan ve Esenyurt Belediye Başkanı Dr. Gürbüz Çapan ve dostlannın katıldığı anma töreninde konuşan Dr. Gürbüz Çapan, "O, bizim her sıkıntımızda tutunduğumuz bır dayanaktı. Boşluğu doldurulamaz" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle