02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
I SAYFA CUMHURİYET 19 EKİM 1997 PAZAR PAZAR KONUGU Kuzey Yunanistan Sanayicileri Federasyonu Başkanı ile "dostluk" üzerine konuştuk Eftimiadis: Tarihle barışmayı öTürk ve Yunan işadamlan, hükümetlerinin beceremediklerini başarmak amacıyla iki ülke arasındaki krizin aşılması ve bir yakınlaşma sağlanması amacıyla çalışmalannı adım adım yürütüyorlar. Bu hedefe doğru Türk Sanayici ve İşadamlan Derneği (TÜSİAD) ile Kuzey Yunanistan Sanayicileri Federasyonu işbirliği içindeler. Son olarak da 29-30 Ekim tarihleri arasında Selanik'te bir etkinlik düzenlediler. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı münasebetiyle TÜSİAD'ın öncülüğünde Selanik'teki Atatürk Evi'nde bir tören düzenlenecek, ardından bir şenlik yapılacak ve sanatçı Emel Sayın'ın konseri sunulacak. Ertesi gün ise Selanikli işadamlan Türk konuklannı çeşitli etkinliklerle ağırlayacaklar. TÜSİAD ve Kuzey Yunanistan Sanayicileri Federasyonu, bu tür etkinliklerin iki halk ve iki ülkeyi birbirine yakınlaştırmada önemli rol oynayacağına inanıyor. Bu yoldaki hedefleri, amaçlan ve etkinlikler için düzenlenen programı Kuzey Yunanistan Sanayicileri Federasyonu Başkanı olan Yunanlı işadamı Nikos Efömiadis'le konuştuk. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU Birsüredir Türkiye ve Yunanistan 'dan işadamlan bir araya geliyorlar ve ülkeleri ara- sındaki sorunlara çözüm bulmaya çalıştyorlar, bulundukları bölgenin ortak çıkarlanndan na- sıl yararlanabileceklerini görüşüyorlar. Siz, bu görüşmelere kattlan Kuzey Yunanistan Sanayi Odaları Birliği Başkanı olarak neler yapıldığı- m, nasıl mesafeler alındığını anlatabilir misi- ni-J - Son altı - yedi yıldır bu temaslar için sık sık tstanbul'a geliyorum. Bu görüşmelerde iki ülke arasındaki işbirliğı alanlan araştınldı. Ama itiraf etmeleyim ki çok fazla da başanlı olmadık. ta ki o zamanki başba- kanınız Özal'la bir görüşme yapana kadar. Seden? - Çünkü bu temaslar aslında sosyal temaslar- dan öteye geçemiyordu. Derken Turgut Özal, i- kı taraftan kalabalık bir işadamlan grubuna bir akşam bir yemek verdı. O yemekte yaptığı ko- nuşmadan sonra bu konuda yol alabileceğimize nandık. O dönemde Andreas Papandreu hâlâ Yuna- nistan başbakanıydı. Türk ve Yunan işadamlan olarak sierçekten umuda kapıldık. Ama ne yazık ki Özal öldü ve bence o fırsat da kaçınldı. Bunun ardından bir süre daha bekkmek zorun- da kaldık. Papandreu. saglık dunımunun da bo- zuk olması nedeniyle hükümette güçlü durum- da değıldi. Bugün Yunanistan"da Kostas Simitis hüküme- tinın işbaşında olması, bızi en azından bizim ta- rafta ıklimin çok daha düzeldiğini düşünmeye ıt- ti. Yunanlı işadamlan olarak bir şeyler yapma- mız gerekıyordu Geçen ılkbaharda Selanik'te bir Balkan İşbir- liğı Konferansı düzenledik. O konferansa Türki- ye 'den tanınmış işadamlan Rahmi Koç, Şank Tara, Osman Kavala. Muharrem Kayhan gibı isimler katıldı. Böylece işe yenıden başlama karan aldık. Çünkü bu aşamada Türk-Yunan ilişkilerinin si- yasi açıdan olabildiğince kötü olduğunun bilin- cindeydık. Bu nedenle de bir şeyler yapılmalıy- dı. Bugün Yunan tarafında güçlü bir hükümet var. Siyasi sorunlan çok iyi algılamanın yanında pra- tik bir oryantasyonu da var. Selanik'teki toplantıdan sonra nisan ayında Is- tanbul'da Karadenız Ekonomık îşbirliği Örgütü (KEİB) çerçevesinde toplandık; Türk-Yunan iş konseyini yeniden canlandırma olasılıklannı gö- rüştük. İşadamlannın temaslan dışında iki taraftan in- sanlann da birbırlerivle buluşmalannı sağlama- ya çalışıyoruz. Bu amaçla da 29 Ekim'de Sela- nik'te Atatürk - Venizelos günü için hazırlıklan- mızı yapıyoruz. Özetle şunu söyleyebilirim: Işadamlan siyasi alandaki duyarlılığın çok iyi bılincındedir. Biz siyasete kanşmıyoruz, ama du- yarlılığın farkındayız. Yunan tarafından bakan kişiler olarak Türkiye'deşimdikı siyasi durumun ilişkılere yardımcı olamayacağını görüyoruz. Şimdiki Türk hükümeti. ciddi kararlaralabilmek için gerekli güç ve istikrardan yoksun ne yazık ki. Öte yandan Yunanlı siyasetçilerkesin bazı ka- rarlar almaya hazirlar. • • • • Yunanlı siyasetçHerin gerçekten buna hazır olduklarını düşünüyor musunuz? - Evet. Bunu çeşitli vesilelerle de gösterdiler. Bir ara durum böyle değildi. Yunan hükümetı- nın sadece Türkiye'yle değil, Makedonya. Arna- vutluk. hatta Bulgaristan'la arası açıktı. Bu böl- ge zaten istikrarlı değıl. Yunanistan'da, Makedonya ve Arnavutluk'a karşı son derece aşın millıyetçı tutumJar ızleyen çevreler var. Bu aşın milliyetçi tutumlar da tabii ki sorunlann çözümüne yardımcı olmuyor. Simitis hükümetının işbaşına gelmesiyle kom- şulanmızla ilışkılerimız düzelmeye başladı. Ör- neğın Makedonya'yla. Arnavutluk'labağlanmı- zı epeyce düzelttik. Bulgaristan'la düzelme ve gelişme yoluna girdik. Bugün için Yunanıstan'ın tek arasınm açık olduğu ülke, Türkiye. Yunanistan "da iş çevreleri ve sivil toplum. şim- di içtenlikle ve gerçekten Türkiye'yle ilişkılerin düzelmesini hedefliyor. Bize göre sorunlann te- melınde büyük ölçüde Türkıyenin siyasi duru- munun ıstikrarsız olması yatıyor. Biz, aramızda- ki sorunlann çözülebilir olduğuna inanıyoruz. Ama bunun için de Türkiye'de biraz olsun siya- si ıstıkrar gerekli Şimdiki halde iki taraftan da işadamlan bağ- lantılannı sürdürecekler ve ne yapılabileceği ko- nusunda da köprüyü açık tutacaklar. ^ ^ ^ ^ B tkili sorunlara siyasi bir çözüm bulu- nacağı konusunda umutlu musunuz? -Tabii kı umutluyum. Uluslararası arenadada bunun için bir istek var. Sorunlann bir an önce NIKOS EFTİMİADİS 1944, Selanik doğumlu. Ortaöğrenimini Selanik 'teki 'Anatolıa' Amerikan Koleji, yükseköğrenimini Selanik Üniversitesi Ziraat Fakültesi 'nde tamamladı. tngiltere 'de lisansüstü eğitimini yaptı. Eftimiadis Şirketler Topluluğu 'nun Başkanı. Şirketler daha çok tarım ilaçlan ve besin maddeleri üretiyor; Doğu Avntpa, Ortadoğu ve Afrika ülkeleriyle iş yapıyor. Bulgaristan ve Romanya 'da şubeleh var. Kuzey Yunanistan Sanayicileri Federasyonu, Selanik Teknoloji Parkı Başkanlığı ile Ulusal Sanayi Yatırım ve Kalkmma Bankası Yönetim Kurulu üyeliği görevlerini yürütüyor. Şirketiniz, çevre sorunlannın çözümü için ne gibi katküarda bulunuyor? - Ben. tanm teknolojisinde uzmanlaşmış bir şirketler topluluğunu yönetiyorum. ÖncelikJe ta- nm ilaçlan üretiyoruz. Bu işi ailem 1930'dan be- ri yapıyor. İnsanlara ne iş yaptığımızı anlattığım- da şaşınyorlar. Çevreye zarar veren ürünler ürettiğiniz - Evet, ama bizim topluluk şimdi çevreye za- rar vermeyecek maddelerin araştınlması için pek çok yatınm yapıyor. Şimdilerde biyolojik ürün- ler buluyoruz. Artık püskürtmeyle ilaçlamayı da bıraktık. Şimdilerde genetik mühendisliğıne kaydık. Örneğin yenı pamuk türleri üretiyoruz. Bu pa- muk çeşitlerinin fazla kimyasal ilaç gereksinme- melerine dikkat ediyoruz. Çünkü eskıden pamu- ga çok fazla kimyasal ilaç vermek zorundaydık, zararlılardan konımak için... Genetik mühendis- liği alanımıza çeşitli sebzeler, domatesi de aldık. Eskiden çcvreyi kirleten sanayimiz şimdi çevre- ye özen göstermek için her rürlü çabayı harcıyor. Kendinizi bir Türk 'ünyerine koysanız, Yunanistan 'ın Türkiye 'ye karşı olan tavrtnı na- sıl değerlendirirdiniz? - Türklenn, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı Yunanistan'ın çeşitli engeller koyduğunu düşün- düklerini biliyorum. Türklerbizi, şımankcocuk, herzaman uluslararası lobileri harekete geçırme- ye çalışan kişiler olarak görüyorlar. Yoksa yanı- lıyor muyum? ^ ^ ^ m Pek de yanılmıyorsunuz... -Aslında bu kanılann bir kısmı yanliş. Yuna- nistan'da özellikle iş çevTeleri, Türkiye'nin AB'ye tam üye olmasının ülkelerimiz için daha çok fırsatlar yaratacağına inanıyor. Dolayısıyla konuya olumsuz değil, tam tersıne olumlu yak- laşıyorlar. çözülmesi isteniyor. Sorunlar zor, çünkü biz bu sorunlan zorlaşmaya bıraktık. Uzun zamandır çözüm için hıçbir adım atılmadı. Bu sorunlar sü- rüncemede bırakıldığı sürece daha da kemikle- şeceklerdir. Artık bunun ıçın bir şey yapmanın zamanı gelmiştir. ^ ^ ^ ^ H Ben, ikili sorunlara siyasi bir çözüm bulunacağı konusunda umutlu musunuz, soru- sunu bir önceki kuşaktan bir Yunanlıya, örne- ğin babanıza sorsaydım, sizce nasıl biryanıt ve- rirdi? - Aslında çok garip bir durum içınde yaşıyo- ruz. Annemle babam Istanbul ve Tekirdağ yöre- sinden. Ikısı de Istanbul'da büyümüşler, orada okula gitmişler. Ondan sonra da mübadil olarak Yunanistan'a gitmişler. Ailelerinin pek çok top- rağını geride bırakmak zorunda kalmışlar. Biz büyüyüp de Istanbul'a gelmek. buradaki arkadaşlan. dostlan ziyaret etmek istediğimizi söylediğimızde buna kesinlikle karşı çıkmadılar. Hatta gözlen parladı. gülümsediler. Ama garip- tir, hiçbir zaman bızimle gelmek istemediler. "İN'eden1 " diye sorduğumda da babam. son dere- ce saygı duyduğumbiraçıklama getirdi. "Benim için oradaki >aşam bitmiştir. Orada mahvolma- ma karşın tarihle banştım. Ama beni oraya dö- nüp arkadaşlanmı.evimi görmeyezorlanıa. Çün- kü fazlasıyla duygusaUaşabitirim. O defteri ka- partım." Bence bu sözler, bizden bir önceki kuşağın duygulannı anlatma bakımından çok aydınlatı- cıdır. Üstelik çok da gerçekçi. Özetle, benden bir önceki kuşağın sizin bu sorumıza yanıt şu olurdu: "Tarihle yaşamayı öğrenmelhiz, tarihi kabul etmeliyiz ve güven arttırmaya çahşmaJıyız.*' Ama biz bunlan yapmadık. • • ^ " Yani bir önceki kuşak, olanlan bir kan davası haline getirmedi. - Hiç öyle bir şey yok. Eski kuşaktan pek çok kişiyle konuştum. Aynı şey eski kuşak Türkler için de geçerli. Selanik'te tanıdığım bazı Türk ışadamlan ba- na ailelerinin Selanikli olmasıyla gurur duyduk- lannı anlattılar. Anladığım kadanyla Selanikli bir Türk olmak iyi bir adres. Eski kuşağın tabii ki kuşkulan oldu. Bir kıs- mı Birinci Dünya Savaşı'nda savaştı, acılarçek- ti. Ama savaş savaştır. Savaşlarda bütün insanlar acı çeker. Dolayısıyla ben yakınlaşma sürecinin epeyce zor olacağını düşünüyorum, ama iyimserim. Işın ucunu bırakmamamız ve sürekli konuyu sıcak tutmamız gerekiyor. Benzer ürünler ürettiğimiz için aramızda bir rekabet olacağı kesin. Ama Türkiye çok büyük bir pazar. Biz de bu pazardan yararlanabiliriz. Aynca Türkiye ve Yunanistan olarak ortak yatı- nmlara girebiliriz. tnşaat işinde siz, gemicilikte de biz size yardımcı olabiliriz. Turizmde çok cid- di ortak işler yapabiliriz. Sızin tekstil sanayiinız bızimkinden üstün. Biz tekstil ürünümüzü sıze yaptırabiliriz. Ben politikacı olsaydım, kı hayatta düşünmü- yorum, Türkiye'yle ilişkileri düzeltmek için bu kartlan baskı unsuru olarak kullanırdım. Aslın- da Türkiye'yi AB'de istemeyen Yunanlılar değil. bildiğiniz gibi Avrupa'da başka ülkeler. Bakın şimdi, Ege'deki sorunlan, Kıbns'ı hal- lettığimiz zaman aramızda mesele kalmayacak. Ama tabii bu sorunlar Türkiye için, Yunanistan için olduğu kadar önemli değil. Türkiye çok büyük bir ülke, sorunlan da o de- rece büyük. Bizim için Ege ve Kıbns, varlığımı- zı sürdürme uğraşlanmızın bir parçası. Biz bu- lunduğumuz yerde kalmak istiyoruz. Istanbul. tstanbul'dur. Costantinopolis değil... Hâlâ bazı kişiler Istanbul'a Costantinopolis diyebilir. Ama bugün Istanbul'u Yunanistan'a bedava verseler almayız. Çünkü Yunanistan kendisinden daha büyük ve kalabalık bir Istanbul'u nasıl yönete- bilir? 29 Efkim 'de Selanik 'te iki tarafiçin bir konferans düzenliyorsunuz. Bu konferansta ne gibi etkinlikler olacak? - Işadamlan, yazarlar, gazetecilerin yanı sıra Türkiye'den TÜSİAD'ın seçtiği 30 kişilik bir ço- cuk grubu ağlrlanacak. Bunlar Yunanlı ailelerin yanında kalacak. Yunanlı çocuklarla arkadaşlık kuracaklar, birbırlerini tanıyacaklar. Tarihi ka- bullenip tarihle banşmayı öğrenecekler. Ata- türk'le Venizelos savaşmış, ama sonradan banş yapmayı da bilmiştı. Amacımız orada tarihin gerçeklerinı göster- mek. Konferansta da üç Yunanlı, üç Türk profe- sör konuşmacı olacak. Emel Sa>ın da bir konser verecek. Aramızda hâlâ birköprü var. Bunu yık- mamalıyız. Çocuklartanışırsa iyi yanlan da gör- müş olacaklardır. Selanik'te iki günlük bu kon- feranstan sonra ılkbaharda benzer bir konferan- sı Istanbul'da yapabiliriz. Belki o konferansta yüzyıllardır İstanbul'da bulunan Fener Patrikha- nesi'ni konualabilıriz. O arada bizim gençler de İstanbul'daki ailelenn yanında kalma fırsatı bu- lurlar. ^•^•i Tarihsel gerçekleri algılayıp bunlan içimize sindirdiğimiz zaman bir uzlaşmaya va- rüabileceğini mi söylemek istiyorsunuz? -Tarihsel gerçekleri algılayıp bunlan içimize sindirerek tarihle banşabilırsek ve yeni kuşağa bunuanlatabilirsek. bu çok ıyı bırbaşlangıç nok- tası olabilir.Bizden sonraki kuşağın bu bilince u- laşmayıp Türkiye'yle bütün bağlantılan kaybe- debıleceği düşüncesi bazen beni dehşetle titreti- yor. Annelenmız. babalanmız Türkiye'yle sü- rekli bağlantı içinde olduklan için bizim kuşak da bu bağı koparmadı. Çok zorlukiar da yaşan- sa bir iletışim, bir temas vardı. Şimdi, daha önce de söylediğim gibi Türkiye ile Yunanistan arasında bir köprü var. Bizim ku- şak bu köprüyü korumaz. bunu yikarsa çok kö- tü olur. Çok dikkatli olmalıyız. Konu son dere- ce duyarlıdır. Selanik'te yapılacak konferansta yaklaşımımız budur. Selanik'teki Atatürk'ün evinde tören yapılacak mı? -Evet. Daha sonra bir gece Türk tarafı bir şen- lik düzenleyecek. ertesi gece de Yunan tarafı, o bizim çılgın tavernalardan birinde bir eğlence yapacak. Bu hem sosyal hem de tarihsel bir buluşma olacak. Bence doğrusu da budur. Peki, Batı Trakya'dayaşayan Türkle- rin durumuyla ilgili bir şeyleryapmayı düşünü- yor musunuz? - Batı Trakya'da yaşayan Müslümanlann bü- yük bölümü Türk, bir kısrru da Pomak. Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunlar çö- züldüğü zaman Batı Trakya'da yaşayan bu Türk- ler ve Müslümanlar iki ülke arasında çok sıkı bir bağ oluşturabilirler. Onlar şu anda kendılerini biraz da iki arada bir derede hissediyorlar. Simitis iktidanna kadar epeyce tecrit edilmiş durumda yaşamak zorun- daydılar. Bunun son derece yanlış bir politıka ol- duğunu söylemeliyim. Bugünkü Yunan toplumu Batı Trakyalılara çok daha farklı yaklaşıyor. onlara kendilerinden bir parça olduklannı hıssettinmeye çalışıyor. Aynı şey Türkiye'deki küçük Rum nüfusu için geçerli. Geçmişteki bağlar bakımından azınlık- lann durumlan ıyı etki yapmadı. Bugün artık Yunanistan'da etnik kımliğe bakmadan ışgücü- nün arttınlmasına çalışılıyor. Ama geçmişte ta- bii ki öyle değildi. ^ ^ ^ • * Özellikle Andreas Papandreu dönemi- ni mi kastediyorsunuz? - Andreas Papandreu çok ilginç bir insandı. Görüşüme göre tam bir fırsatçıydı (oportünist). İlk kez seçildiği zaman önünde büyük bir fırsat olduğunu gördü \e kendini sosyalist ilan etti. Ama rüzgârlar piyasa ekonomisi ve serbest pazar yönünden esmeye başlayınca da tam bir li- beral kesildi. Öldüğünde de tam bir girişimcı ve liberaldi. Atina'da son konuşmalanndan birini anımsı- yorum. İş dünyasına hitap ediyor ve diyordu ki: "Devtet artık küçülmcli ve sadece lokomotif ol- malı. İş dünyası ise arkadan ona güç vermehV Kendı kendime, "Bu konuşan bizim Papand- reu mu" diye sordum. Şaşırmıştım. Oysa 1981 'de ilk seçildiği zaman. sanayi sektörünün Yunan ekonomisinin kanını emdiğini söylemişti. Papandreu, kendi yönünden bazı katkılarda bulunmadı değil. 1980'lerinbaşındabırdeğişim, bir sosyal tartışma açılması gereksinimi vardı. A- ma o işi fazla ileriye vardırdı. Bu nedenle de bence Y'unanıstan gelişmekte 20 yıl gecikti. Şimdi kayıplanmızı hızla telafi etme- ye çalışıyoruz. ABD'de Bartolomeos'tan ekümenik patrik diye söz edilmesine Ankara tepki gösterdi Rumlardan Heybeliada Rııhban Okulu için baskı FUAT KOZLUKLU VVASHINGTON - Türkiye'nin başı \anndan ıtibaren Fener Rum Ortodoks Patriğı'nin "ekümenik patrik" unvanı ve 27 yıl önce ka- patılan Heybeliada Ruhban Oku- lu'nun "açılması" konusundakı tartışmalar nedeniyle yeniden ağ- nmaya başlayacak. Fener Rum Patriğı Bartolomeos, ana teması "Din Ozgürlüğü. İnsan Haklan ve Çevrenin Korunmasr olarak ifade edilen bir ay süreli ABD gezisine bugün çıkıyor. Patriğin 11 eyalet ile \e başkent Washington DC'dekı programma ilişkin >azılı açıklamalann tama- mmda Bartolomeos'tan "eküme- nik patrik". İbtanbul'dan da "Cons- tantinople" diye söz edilmesı, An- kara'nm tepkisine yol açtı. Ankara ile V\'ashıngton arasında "baş ağntan" soruna, patriğin ABD gezisı programını anlatan kı- tapçıklan ve broşürlen hazırlayan Amerika Rum Ortodokslarının Halkla İlışkıler Sorumlusu Nikki Stephanopoulos'un neden olduğu belirlendi. Nikki Stephanopoulos. ABD Başkanı Bill CUnton'ın bir dönem Beyaz Saray'dakı "sağkolu" olan Rum asıllı George Stephanopo- ulos'un annesi. Bartolomeos'un ABD zıyareti- ne ilişkin "diplomatik" sıkıntı ise patriğin Clintonılebırara\agele- ceğinı duyuran Beyaz Saray 'ın ba- sın açıklaması yüzünden vaşandı. Patriğin Clinton ile görüşeceğı- ni bıldıren ve üzerinde "acil duyu- ru" kaydı bulunan Be>az Saray açıklamasında, Bartolomeos'un unvanının "ekümenik patrik'" ola- rak behrtilmesi, .Ankara'yı "rahat- sız" etti. Beyaz Sarav "ın basın du- yurusuna duyulan tepki, VVashing- ton Bü\ükelçisi Nüzhet Kandemir tarafından dile getınldı. Kandemir'ın, ABD Dışışleri Ba- kanlığı'na verdiği yazılı notada, özetle "Bartolomeos, Rum azınln ğın dini ihti> açlannı karşılayan Fe- ner Rum Ortodoks Kilisesi'nin pat- rigidir. Parrikhane. hiçbir idari ve shasi yetki) r e sahip değildir. Yabıız- ca dini ve ruhani faaliyet göster- mektedir" görüşünü dile getırdiğı öğrenildi. Bartolomeos'un gezisi için. ABD'nin en etkin lobılerinden bi- nni oluşturan Rum ve Yunan asıl- lılar "seferber" olurken Fener Rum Ortodoks Patnkhanesı'ne de "pa- ra yardunı" kampanyası açıldı. Rum ve Yunan lobisi. aynca 27 yıl önce kapatılan Heybeliada Ruh- ban Okulu'nun yeniden açılması- nı sağlavabılmek için Clinton ile Kongreye de "Türkiye'ye baskı yapın" diye mektup yağdınyorlar. "Türkiye aleyhindeki olaylara sağbklı \ aklaşabilen ve Türk değer- lerini iv i bilen"' kışı diye tanımlanan Bartolomeos, ABD'dekı programı- na, Washıngton Büyükelçisı Nüz- het Kandemır'i ziyaretle başlaya- cak. Türk diplomatlan, Fener Rum Ortodoks Patnği'nin tavnnı, "Bu protokol ve konumunun ne oldu- ğunu bilmesi açısından iyi bir gös- terge" diye değerlendiriyorlar. Kandemir, Bartolomeos'un. "üst düzevdeki bir Türk vatandaşına ABD've geldiğinde gösterilen ilgi- nin avnının gösterileceğini'' söyle- di. Kandemir, kilıselerdeki ayinler dışında.Patriğin VVashuıgton'daki prog ramının tamamına katılacak. Bunlardan biri de Yunanıstan'ın Washington Büyükelçisi'nin pat- nk onuruna vereceği kahvaltı. Kandemir, Patriğe Beyaz Sa- ray'da Clinton'ın eşi Hillarv Clin- ton tarafından venlecek çay dave- tınde ve Dışişleri Bakanı Madete- ine Albright"in akşam yemeği da- vetinde de bulunacak. Kongre'nin "altın madaha" ile onurlandıracağı Fener Rum Orto- doks Patriği, 22 ekim günü Beyaz Sarav'da ABD Başkanı Bill Clin- ton tarafından kabul edilecek. Baş- kan'ın eşi ile Clinton'ın Yardımcı- sı Al Gore da Bartolomeos için bir resepsıyon verecek. Patriğe, George Washington Üniversitesi de "fahri hukuk dok- torası" verecek. Diyanet'tenşeriatçı basına tepki ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Di- yanet İşlen Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, merkezi vaaz uygulaması ve ezan genelge- si konusunda hiçbir siyasi gücün etkisi al- tında kalmadıklannı vurgulayarak "Bizsi- vasetin üstündejiz, kimse bizi siyasi mecra- ya çekmeye çahşmasın" dedi. Yılmaz, ba- zı basın kuruluşlannın Diyanet'i haksız ye- re eleştirdiğini kaydederek "Helededinyo- lunda olduğunu söylüyorsa bu gazeteler, ne diyeum?" dedı. Yılmaz, dün düzenlediğı basın toplantı- sında,yann yapılacak uluslararası Kuranı- kerim okuma yanşması konusunda bilgi verdi. Basınm çıkar ve hırslara alet edilme- sinin tehlikelı olduğunu belirten Yılmaz, " Basın toplumdaki çıkar gruplarma, bölü- cü, yıkıcı ve bozguncu unsurlara alet olma- malı. Tiraj uğruna millet ve ülke yararlan bir kenara itilmemeli. sansasyonel yazı ve resimler gazetelerimize hakim ohnamah- dn"" görüşünü dile getirdi. Bazı basın ku- ruluşlannın gerçekleri çarpıttığını kayde- den Yılmaz, "Bu gazeteler sansasyon peşin- de koşmakta, kjtlelerin düşlerini, umutlan- m istismar etmektedir" dedi. Dini konulann kamuov-una yanlış akta- nlmasmın topluma zarar verdiğini bildiren Yılmaz. "V'atandaşlann saygı duyduğu ve hassas davrandığı mukaddes değeıieri ren- cide edici mahiyette yapılan yaymlardan do- la> ı da milli ve dini bütünlüğümüz ciddi bir şekildeetkilenmektedir" diye konuştu. Yıl- maz, özellikle ezan genelgesi ve merkezi vaaz uygulaması konusunda sert eleştiriler- le karşı karşıya bulunduklannı kaydederek şöyle konuştu: "Son derece iyi niyetle hazırlanan ezan genelgesmi yanhş vorumlayarak Müslüman vatandaşlanmmn son derece hassas oldu- ğu bir konuyu istismar etmek, bunun altın- da siyasi bir etki ve tclkin aramak son dere- ce çirkindir ve yakışıksızdır. .\ltını çizerek söylüyorum: Din hizmetleri ile ilgili karar- lan başkanlık olarak biz kendimiz alır ve uv gulariA Bize bu konuda hiçbiryerden bir etki yapılması ve telkinde bulunulması söz konusu değildir.'"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle