Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 EKİM 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Gülmez ve
Tosun anıldı
• İstanbul Haber Servisi
- Cumartesi Anneleri'nin
127. buluşmasında bir
araya gelen ınsan haklan
savunuculan. 19 Ekim
1995 günü ellerinde telsiz
bulunan kışilerce
kaçınlan Fehmi Tosun ve
14 Ekim 1994tanhinde
jandarmalar tarafından
gözaltma almdıktan sonra
kendisinden birdaha
haber almamayan 61
yaşındaki Nazım
Gülmez'ı andı. Kayıp
yakınlannın eylemine
destek veren üni\ ersite
öğrencileri de
kamuoyunu paralı eğitim
ve YÖKe karşı
mücadeleye çağırdı.
İHD'den yapılan
açıklamada ıse Gülmez
ve Tosun ıçın bugün saat
12 OO'de Galatasaray
Lısesi'nin önüne karanfil
bırakılacağı ve faillerin
bulunarak yargılanması
ıçin Galatasaray
Postanesi'nden tçişleri
Bakanlığı'na mektup
postalanacağı belirtildi.
Firapda ihmali
görülenler
tutuklandı
• KOCAELİ(AA)-
Izmıt'te. adli suçlardan
hükümlü \e tutuklu 5
kişinın cezaevı aracından
firar etmeleri olayında
ihmalleri görülen 1
astsubay ile 5 erbaş
tutuklandı. Kocaeli Valisi
Memduh Oğuz, firann
uıdından vapılan
soruşturmada,
mahkumlar|uçj fi ran nda
îhmaUeri oiduğu
belırlenen Jandarma
Astsubay Asalettin Ateş,
Jandarma Onbaşı Turgay
Kara ile erler Kerem
Karakaş, Ekrem Avcı, Ali
Aydemir v e Metin
Elibol'un, çıkanldıkJan
mahketnece
tutuklandığını kaydetti.
Söylev'in
yıHtönümü
• İstanbul Haber Servisi-
ÇYDDveTürkçağVakfı,
Söylev 'in okunuşunun
70. yıldönümünde
Atatürk Kültür
Merkezf nde bir tören
düzenlıyor. Meriç
Velidedeoğlu'nun
yönetiminde yapılan
gösteriye CHP Genel
Başkanı Denız Baykal da
katılıyor. Ücretsız olarak
düzenlenen gösteri, yann
saat 17.OO'de yapilacak.
CHP'li Yıldc
kaza geçirdi
• ERZİNCAN (AA) -
CHP Erzincan
Milletvekili Mustafa
Yıldız ile CHP Erzincan
II Başkanı Mehmet
Eroğlu, Erzıncan'ın
Mollaköy beldesi
yakınlannda trafik kazası
geçirdi. Erzincan Devlet
Hastanesi'ne kaldınlan
Yıldız ve Eroğlu'nun
sağlık durumlannın iyi
oiduğu öğrenıldi.
AkbankCaz
Festivali
• Kültür Servisi -
Dünyanm ılk saksofon
dörtlüsünün kurucusu
olan Courtney Pine.
Akbank 7. Caz Festivali
kapsamında lstanbullu
müzikseverlerle buluştu.
Courtney Pine, kendi
adını taşıyan grubu ile
birlikte 17 Ekim akşamı
Cemal Reşit Rey Konser
Salonu'nda bir konser
verdi. Courtney Pine,
izleyiciyle sıcak bir
iletişim kurmayı başardı.
Nüfus cıizdanımı. ehliyetimi
kaybettım. Hükümsüzdûr.
BEKİRÇOLAK
Ehliyetimi kaybettim.
Hükümsüzdûr.
MAZL1BALCI
Anamur'da konuşan CHP lideri Deniz Baykal'dan nükleer karşıtlanna destek
'Halk nüldeeri engeller'NAZMİAKDAĞ
ANAMUR -
CHP Genel
Başkanı Deniz
BaykaL Akku-
yu"da nükleer
santral kurulmasına karşı çıkan
yöre halkjna destek verdi. Bay-
kal, Bergama'yı örnek göstererek
"Sizter istemedikten sonra bura-
ya hiçbir şey yapılamaz" dedi.
Içel'in ilçelerinde gezisini sür-
düren CHP lideri Baykal'ın. Ana-
mur'a giderken Büyükeceli'de
yolunu kesen nükleer santral kar-
şıtlan, "Akdeniz çocuğu olarak"
bölgede nükleer santral kurulma-
sına karşı cıkmasını istediler.
• Anamur'da nükleer karşıtlanna hitaben konuşan Baykal, "Nasıl Bergama
halkı siyanürlü altına karşı çıktı ve yargıdan da gereken desteği gördüyse
sizler de değil Türkiye'nin, dünyanın en güzel koyuna nükleer santral
kurulmasına engel olacaksınız. Biz de bu konuda parti olarak gereken yasal
her türlü desteği vereceğiz" dedi.
Köylüler tarafindan "Atom sant-
rauna hayır" pankartıyla karşıla-
nan Baykal, yöre halkının olaya
bu denli duyarlı olmasından mut-
luluk duyduğunu belirterek şun-
lan söyledi:
"Sizler istemedikten sonra bu-
raya hiçbir şe> yapılamaz. Bu ko-
nuda önünüzde güzel bir Berga-
ma örneği var. Nasıl Bergama hal-
kı siyanürlü altına karşı çıku ve
yargıdan da gereken desteği gör-
düyse sizler de değil Türkiye'nin,
dünyanm en güzel koyuna nükle-
er santral kurulmasına engel ola-
caksınız. Biz de bu konuda parti
olarak gerekenyasal her türlü des-
teği vereceğiz.''
Baykal, bir saat gecikmeli gel-
diği Anamur'da görkemli bir kon-
voylakarşılandı. Zirai kredilerde-
ki faiz oranlannın yükseltilmesi
ve sübvansiyonun kaldınlmasını
da eleştiren Baykal, "Dünya ül-
keleri kendi üretidsine ekonomik
destek verirken bizim hükümeti-
miz, var olan desteği kaldırarak
üreticimizin pazar kaybına neden
olmaktadır" diye konuştu. Sağ
partilerin kırsal kesimden aldıkla-
n oylara güvenerek "Onlar nasıl
olsa bizden başka partrye oy ver-
mez" kuru ınadını sürdürdükle-
rine değinen Baykal sözlerini şöy-
le sürdürdü:
"Memuru süslü avrat, köylüyü
kuru inat baunr. tşte sağ partüe-
ri de bu kuru inatlan baüracak.
Aruk kırsal kesimdeki vatandaş-
lanmız,yülardır körü körüne des-
tekkdiği ve ülkenin ekonomik açı-
dan bugünkü çıkmaza girmesine
neden olan sağ partilere oy verme-
yerek CHP'yi iktidara getirecek-
tir. Türkiye'nin geleceği sosyal de-
mokrat poütikalara bağudu*."
Baykal, Içel'in Mut ve Anamur
ilçelerinde yaptığı konuşmalarda
din sömürüsüne de değindi. Bay-
kal, "Yüzyıllar önce Müslüman-
fağı yaşayan Türkiyeyüzyıllar son-
ra da aynı dini inançlannı koruya-
cakür. Müslümanlığı. siyasi amaç
edinen Erbakan'dan öğrenecek
değüiz'' dedi.
Adnan Keskin Diyarbakır'da
'Doğu'da kriz
projesi uygulansm'
DİYARBAKIR (Cum-
huriyetBürosu)-CHP Ge-
nel Sekreteri Adnan Kes-
kin, Doğu ve Güneydoğu
Anadolu bölgelerimn sos-
yal, siyası, ekonomik \e
etnik sorunlannın çözüm-
lenmesi amacıyla bir kriz
projesınin uygulamaya
konulması gerektiğini
söyledi. Keskin, "Türki-
ye'nin arük bir idari re-
forma ihthacı var" dedi.
Adnan Keskin, parti il
binastnda düzenlediği ba-
sın toplantısında, Diyar-
bakır'da 2 gün sürdürdük-
leri incelemeler, bölgenin
sorunlan ve çözüm öneri-
leriyle ilgilı 22 il başkanı-
nın aldığı ortak karan
açıkladı. Enflasyonla mü-
cadele, hukuk devleti ol-
ma yolunda atılacak adım
ve çetelerle ilgili mücade-
lede hükümete destek ve-
receklenni, hükümetin
devam edip etmemesinde
CHP'nin bir taahhüdü ol-
madığını belirten Keskin,
Türkiye'nin sorunlannın
sosyal demokrat bir yak-
laşımla cözülebileceğini
kaydetti. Keskin. terör ve
Kürt sorununun birbirin-
den a>Ti ele alınması, te-
rörle mücadelede kesin
sonuçlar alınabilen politi-
kalann üretılmesi gerekti-
gini ve böylece akan ka-
nın durdurulmasına, ge-
nel afla iç banşın sağlan-
masına. faili meçhul cina-
yetlenn çözümlenmesine,
işkence ve baskıya kalıcı
son verilebileceğine inan-
dıklannı bildirdi.
Keskin, Kürt ve Gü-
neydoğu konulannın de-
mokrasi sorunu olduğu-
nu. olağanüstü hal ve ko-
ruculuk sistemine son ve-
rilmesi, yöreyi ve toplum
psıkolojisini bilen güven-
lik güçlennin bölgede gö-
rev alması, çete uzantıla-
nnın yargı önüne çıkanl-
ması gerektigini söyledi.
Hukuk devleti olmanın
tüm gerekJerinin yerine
getırilmesi gerektigini sa-
vunan Keskin. "Türki-
ye'nin artk idari bir re-
forma ihtryacı vanhr. Yc-
rinden yönetimler güçlen-
dirilmeli ve merkea hükü-
metin vesavetinden kurta-
nlmalıdır. Böylece halk
kendi sorunlannı doğru-
dançözecek"dedi.
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
Başbakan, Kırşehir 10. Ahilik Kültürü Haftası ve 33. Esnaf Bayramı'na katıldı
Yılmaz'dan 8 yeni üniversite sözü
EMİNE KAPLAN
KIRŞEHtR - Başbakan Mesut Yılmaz.
Kırşehir ve Nevşehır'in de içinde bulundu-
ğu 8 yenı üniversıtenin kurulmasına ılişkin
yasa tasansı hazırladıklannı söyledi. Yıl-
maz. siyaseti, yalan ve haramdan kurtara-
rak millete hızmet aracı
haline getırmek zorunda
olduklannı kaydetti.
Başbakan Yılmaz, dün
Kırşehir 10. Ahilik Kül-
türü Haftası ve 33. Esnaf
Bayramı nedeniyle dü-
zenlenen törene katıldı.
Ahilikte kalfalann us-
talığa yükselmelerini sim-
geleyen "şet kuşatma" tö-
renini izledi. Yılmaz.
Ahiliğin uluslararası nite-
liğe büründürülmesi ge-
rektigini kaydederek "Bi-
zi biz yapan. asuiar önce-
sinden btıgüne taşıyan bu
değerieri bütün insanlıkla
paylaşmalryTz" dedi. Yıl-
maz, içlerinde Kırşehir ve
Nevşehir'in de bulunduğu 8 ile yeni üniver-
site yapılmasına ilişkin yasa tasansı hazır-
ladıklannı, tasannın en kısa zamanda TB-
MMclençıkanlacağınıbelirtti. Türkiye'nin
kısır çekişmelerle, sen-ben kavgalanyla
kaybedecek zamanı olmadığını vurgulayan
Yılmaz, "Siyaseti yalan ve haramdan kur-
tararak millete hizmet etme aracı haline ge-
tirmek zorundayız. MiDeti hak cttiği gelece-
ğe ulaşurmak zorundayız" diye konuştu.
Başbakan Yılmaz, Fransa'dayayımlanan
Liberation gazetesine verdiğı demeçte de
Türkıye-AB ılışkılerinı degerlendirdı. Yıl-
maz, AB Komisyonu'nun raporunun Tür-
kiye'yi dışlamasının haksızlık olduğunu be-
lirterek Türkiye'nin 1960 yılından beri AB
ile ilişkiler içinde bulunduğunu hatırlattı.
Yılmaz, gümrük birlığinin tam üyelik pers-
pektıfmi ortaya koyduğunu ve 1987 yılın-
da Türkiye'nin tam üyelik başvurusu oldu-
ğunu vurguladı.
Demirel, 19 Mayıs üniversitesi Kongre Merkezi'nin açılışını yaptı
'Atatürk'ün meşalesini taşımak onurdur'
CEMİLCİĞERİM
SAMSUN - Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel, devletin başı
olarak gözetmesi gereken en
önemli hadisenin Türkiye'nin
birliğini, beraberliğini ve
varhğını ebediyete kadar
sürdürmesi olduğunu ifade
ederek, bunun aynı zamanda
herkesin görevi olduğunu
söyledi. Demirel, "Büyük
Atatürk'ün meşalesini soosııza
kadar taşımak bu ülkenin her
ferdinin şeref görevidir,
onurudur" dedi. Samsun'daki
incelemelerini sürdüren
Demirel, 19 Mayıs Üniversitesi
Kongre ve Kültür Merkezi'nin
açtlışmı yaptt, Yaşar Doğıfnun
adını taşıyan spor kompleksinin
temelini attı. 19 Mayıs'm
karanlıklara açılan pencere
olduğunu belirten Demirel, "19
Mayıs, o günün şartlan içinde
ülkeyi düşmandan kurtarmanın
adıdır. Bu cesaret bile tek başına
bir büyük olaydır ve ancak
büyük Atatürk'ün gönlüne
sığabilccck bir olaydır. 19
Mayıs'm sözü geçtiği zaman
onun iddiasu her 19 Mayıs adını
taşıyan kurumun da kküasHtar"
diye konuştu. Türkiye'de
üniversite geleneğinin çok eski
olmadığmi ve üniversitelerm
cumhuriyetin kurumlan
olduğunu kaydeden Demirel, 75
yıl önce tek üniversiteyle yola
çıkan Türkiye'de bugün 69
üniversitenin mevcut olduğunu
bildirdi. Cumhurbaşkanı, şöyle
devam etti: "Kendi kendimizi,
gücümüzü iyi değerlendirelim.
'Herşeyi iyi yaptık' demiyoruz
ama 75 senede bu kadar
üniversite meydana getirmek
Türkiye Cumhuriyeti'nin eo
büyük basanlanndan biridir. Bu
19 Mayıs'la başlayan olaym
neticesidir. 19 Mayıs otanasaydı
Türkiye Cumhuriyeti olmazdı."
IRMIKIAYDIN ENGİN
Yaşar Ağabey; bugün, on iki
yılımı geçirdiğim bir kentte,
Frankfurt'ta, Alman Yayıncılar
Birliği'nin Banş Ödülü'nü sana
verecekler. Adı ödülün önemi-
ni iyi yansıtmıyor. Ama yazıcılık
mesleğinde Nobel'den sonra
Avrupa'nın en önemli ve say-
gın ödülüdür. Yani başkalannı
bilmem, ama ben ne kadar ca-
ka satsam yeridir. Örnegin yo-
lum gene Frankfurt'a düştü-
ğünde tanıdık Almanlara hava
atacağım. "Ben" diyeceğim,
"ben, bu yıl banş ödülünü alan
Yaşar Kemal'/ tanmm. Ona
Ağabey diyecek kadar yakı-
nımdırdahaaa..."
Yani iyi fiyaka yapacağım
Ağabey...
Bugün'ü gözümün önüne
getirebihyorum Yaşar Ağabey.
Yarın Frankfurt'un kalbinde,
Römer'tie, derebeylerine baş-
kaldıran özgür Alman yurttaşla-
nn özgürlük manifestasyonları-
nı astıklan ünlü ve görkemli Pa-
ulskirche'de (Paul Kilisesi) Al-
manya'nın en seçkin aydınlan
bir araya gelecekler. Frankfurt
Kitap Fuarı için zaten hepsi
kente akmış olacaklar.
Iki Mektuptan îkincisi
1848'de, halkların bahan de-
nen o şanlı günlerde Alman
Burjuva Devrimi'ne tanıklık ve
beşiklik etmiş Paulskirche'nin
görmüş geçirmiş duvarlannda
bu kez benim Ağabeyimin adı
çınlayacak: Herr Yaasar Ki-
emal!.. Sonra Çukurova köy-
lüklerinden çıkıp gelmiş, göv-
desi Toroslar gibi heybetli Ağa-
beyim kürsüye gelecek ve baş-
layacak...
Ağabey;
sen de düşünürsün ama ben
gene de uyarayım dryorum. Sa-
kın öfkelenip sövüp sayma e
mi? Türkiye'ye insan haklan
dersi veren Alman hükümetle-
rinin, iş silah ticaretine, elde kal-
mış eski Doğu Alman ordusu
silahlanna gelince nasıl bütün il-
keleri bir yana itiverdiklerini
anımsatıp bu ikiyüzlülüğü ser-
gileyip ve o silahların namlula-
nndan fışkıran meımilerle bu ül-
kenin Türk ve Kürt yurttaşlannın
öldüklerini söyleyip öfken iyice
tırmanıp sövüp saymaya kalk-
ma. Elbette haklısın da.. yeri
değil Ağabey. Hem o salonda
toplanan aydınların, o konuda
senden çok farklı düşünmedik-
lerini de göz ardı etme.
Uyanlanma kulak ver Yaşar
Ağabey. Ben o kentte on iki
uzun yıl yaşadım. O kentin en
bıçkın taksi şoförlerinden biriy-
dim ve kitap fuarlannda ara-
bamda nice dünya aydınını, ya-
zarını, şairini havaalanından
otele, otelden fuara, fuardan
meyhaneye, meyhaneden ote-
le taşıdım. Hatta Ağabey, öğün-
mek gibi olmasın ama yıllar ön-
ce, tıpkı senin gibi "Banş Ödü-
lü" ile onurlandırılan Güney
Amerikalı yazar Octavio Paz'ı
havaalanından kente taşıyan
taksi şoförüyüm ben. Sen en
iyisi tarihte özgürlük türkülerinin
yankılandığı Paulskirche'de se-
ni dinleyenlere Türkiye'de ve
dünyada banşın, kalıcı bir ban-
şın önündeki engelleri anlat ve
onlara aydın soaımluluğunun
gerektirdiği ödevlerini anımsat.
Bir de istersen, şu "vatan ha-
ini" konusuna değin. Ama bu
konuda da benden sana bir
uyan, sakın sana "vatan haini"
dendiği için canının sıkıldığını,
kızdığını söyleme.
Ben olsam, uzun uzun konu-
şacağıma Nazım Hikmet'in o
ünlü şiirini okurdum. Hani "Na-
zım Hikmet vatan hainliğine de-
vam ediyor hâlâ" diye başlayıp
"Vatan tırnaklanysa ağalannı-
zın, I vatan, mızraklı ilmühalse,
vatan poliscopuysa, /ödenek-
lerinizse, maaşlannızsa vatan"
diye süren ve sonuna doğru
"Vatan kurtulmamaksa kokmuş
karanlığınızdan, /ben vatan ha-
iniyim" dediği şiirini...
Yaşar Ağabey;
sana "vatan haini" diyenler,
isteseler de istemeseler de
Mehmet Ağar'larla, Ibrahim
Şahin lerle gurur duyanlar sa-
fında sıralanıyorlar ve öyle sa-
nıyorum ki eğer bu ülkede bir
gün bu kirli ve kanlı savaş bite-
cek, Kürtler ve Türkler sorunla-
nnı banşçıl yöntemlerle çözme-
yi başaracaklarsa bu ancak
sencileyin "vatan hainleri"n\r\
sayısının artmasıyla mümkün
olacak.
Ne tuhaf bir paradoks yaşı-
yoruz Yaşar Ağabey. Ülkende
seninle gurur duyacaklarına,
Ağarlaria, Şahinlerle gurur duy-
mayı yeğleyenler var ve utan-
masalar, çekinmeseler bugün
alacağın Banş Ödülü'nü bu
çarpık yargılanna kanıt olarak
gösterecekler.
Ne tuhaf bir paradoks yaşı-
yoruz Yaşar Ağabey. Bu ülkenin
ışıklı bir geleceği olacaksa ve
bizler bu ülkenin onurlu yurttaş-
ları olabileceksek, bu ancak
sencileyin "vatan hainleri"n\n
sayısının artabildiğince artma-
sına bağlı.
Neyse Ağabey, şu "vatan ha-
inleri"n\ olabildiğince arttırma
sorununu artık döndüğünde
konuşuruz. Sen bugün ödülü-
nün tadını çıkarmaya, keyfıni
sürmeye bak. Biz de bugünü
övünerek geçirelim, "Yaşar
AğabeyimizAvrupa'nın en say-
gın ödülünü aldı" diye caka sa-
talım.
POLİTtKA GUM.UGU
HİKMET ÇETİNKAYA
Sevgi...
Yağmuryağıyordu...
O saatlerde belki çok uzaklarda batan güneşin
donuk san gölgelerini kucaklayan bir akşam yıldı-
zı doğuyordu.
Acaba akşam yıldızı kıskanç bir gülümsemeyle
mi yanaşıyordu bembeyaz sevdalann içinden ko-
parken?
Yalnızlık bir yağmura benzerdi...
Akşamlar denizlerden yükselir; uzak, ıssız ova-
lardan eserdi rüzgar...
Yüzlerini sabaha döndüren sokaklar, umduğunu
bulamamış kadınlar üzgün ve yaslıdır...
Insanlar ise karşılıklı nefretler içindedir...
Rainer Maria Rilke'nın dizelerinde umutsuzlu-
ğun resmi çoğalmaktadır...
Alaca bir şafakta yorulup kahrolduysanız eğer
sakın bir şey söylemeyin kuşlara, balıklara. kele-
beklere...
Önce soluklanın, grilerin olmadığı akşamlan de-
ğil lacivert sevişmeleri sayıklayın, içinizdeki acıları
bir kenara koyup bedeni yangın yerine dönen bir
kadının saçlarını okşayın...
Deyin kı:
"Akçıl salyangozlan andınr göğüşlehn I Karnına
konmuş uyur bir kelebeği I Ah suskun kadın"
Işte o zaman vız gelir size ıslak sokaklarda çıp-
lak ayakla yürüyen şu hasta gibi inleyen bir ağacın
yaprağı...
Biraz düş kurun, biraz umut toplayın yaşamdan...
Mavi köpüklü dalgalan düşünün, pencereden o
yaşlı bahkçıyı izleyın. sevdanın bilmecesini çözme-
yeçahşın...
Hava görklü bir barbunya renginde bile olsa, Şo-
pen Sokağı'nda dolaşsanız da, bir kadın sesine
kulak verin:
"Seni öyle özledim ki, dün gece mutlaka yanım-
da olmalıydın!.."
•••
Yağmur yağıyordu...
Pencereyı açıp gökyüzüne baktı uzun uzun...
Güvercinler kanat çırparak havalandılar. O, ço-
cuksu bir bakışla izledi güvercinleri...
Islak bir sevişmenin ardından yalnızlığına bırçiz-
gi koydu ansızın...
Gizlıce yarartığı evreninde bir düş kurdu oyun-
cak bebeklere ve tüm mevsimlere inat...
Bir filmi anımsadı...
Önce bakışıp soluksuz kalmıştı kadın ve erkek...
Erkek kadının eline dokunmuştu, sonra başını
önüne eğmişti...
Bir zaman tünelinden geçiyor gibiydiler, belkı de
düş yorgunuydular...
Ay denizden yükseliyordu...
Birden birtutku yükseldı ikisinin yüreğinde. Gün-
lerdir saklanan arzular bir pencerenin içinden an-
sızın çıkıp geldi...
Gözlerinı yumdu, yaşamın gerçekleri içinde kal-
mayı yakalamaya çalıştı...
Alçalan sis bulutlarının içinden o taze güzellikle-
ri aramaktan yorulmuştu...
Lawrence'dan okudu uzun süre...
Dedi ki:
"Seninki huysuz bir acı; oysa benim de yüzüm
kara; sevgin köklüydü, eksiksizdi senin; benimki
güneşe doğru büyüyen, tutkusuydu çiçeğin..."
Bir gün Aleksandr Bloic'i okuduğunda da kara
tapınaklann içinden yükselen yakanlan, yoksul ve
sadeliğin içinde görmüştü...
Pencereyi kapattı...
Yeniden düşlere dalarken mırıldandı:
"Koyun koyuna seni sevemedim, I Sevmeyi is-
tediysem de. I öpüştük belki de öpüşmemeliydik.
I Boyun eğdin, kendimizi son bir denedik I Bece-
remedik..."
•••
Yağmur yağıyordu...
Boynu kesik bir yıldız çok önceleri kaybolup git-
mişti. Ren nehri sarhoştu, sularına asmalar vur-
muştu...
Zaman acımasızdı...
Günler geçiyor, haftalaryamandı.
Tudar Arghezi, aşkın kanatlanıp uçuşunu yıllar
önce anlatmamış mıydı?
Uyku bir ağaç gibi sarmıştı seni yeşil dallaria.
Soluman sessiz bir ışıkta, ağaç gibiydi...
Koskoca bir kentin bulvariarını, meydanlarını ka-
dınlar dolduruyordu...
Sen o saatlerde bir hastanenin odasında, kirece
dönmüş yüzünle, karnına konmuş o kelebeğe ba-
kıyordun...
Belki de Guillaume Apollinaire'nin dolaştığı Pa-
ris'tekı Aumont-Thievılle Sokağı'nı düşünüyordun...
Kirpikleri yeni uykudan uyanmış kız, o kapkara
gözleriyle sevişmeye hazır, mavi vadinin sonsuzlu-
ğunda kosarken ben yağan yağmura bakıyordum...
Bak şu geçen zamanda sensizlık bile senin de-
ğildir!..
Uzat ellerini tut sımsıkı!.. Saçlarını savur rüzgar-
da!..
Bir sevdanın resmi, ellerinde ve yüreğinde büyü-
sün!.. Cümle iyilikler yüreğine dolsun!..
Sakın sevgisiz kalma.
E. Posta: Hikmet.Cetinkaya(â raksnet.com
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
(EÇAGDAŞ YAYINLARI
Hikmet Çetinkaya
ŞERİAT PAZARI
Fiyatı:500.000TL
Kitap KuJûbö Çağ Pazaffama A.Ş.
Yerebafan Cad. Sailomsağüt Sok. No-9/B Cağaloğiu-lstantHjl
Tat514 01 95/96 Posta çeki no:666322