Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 EKİM 1997 PAZAR
8 PAZAR YAZILARI
Uykumu kaçıran uzak komşularZaman gece yansına koşuyor.
Uykum gelmiyor bir türlü. Oysa
yann erken kalkmam gerek.
Balkona çıkıyorum. Önümdeki
binayi yok farz etmek için
gökyüzüne bakıyorum.
Uzaklarda birkaç çekingen
yıldız bellı belirsiz göz kırpıyor.
Onlann biraz önünde MtR uzay
istasyonu asılı. Bir kozmonotun
uykusu kaçnuş; bir yandan
bitmek tûkenmek bilmeyen
teknik anzalan dûşünüyor, bir
yandan da dalga dalga yükselen
cinsel dûrtüleriyle diyalog
içinde...
Saat gece yansına yaklaşıyor...
Birkaç kilometre ötedeki
Kremlin Sarayf nın
yakınlannda, yaşı daha 20'ye
ulaşmamış taşralı fahişeler işe
başlıyorlar şimdi; yanlannda
kısa saçlı iriyan delikanlılar,
gözlerinde kazançlı bir gece
umudu ile bu yaşama
katlanmanın hüznünü birleştiren
karmaşık bir panltı var.
Saat gece yansına yaklaşıyor.
Bana MlR'den bile uzak gelen
Tacikistan'da sılahını temizliyor
şu sıralarda kara yağız bir
delikanlı. Vuruşmayı iyi biliyor.
Sevişmeden bihaber. Bu
saatlerde kurmaya çalıştığı
cinsel düşlerinin içeriği bıle
yoksul. lç savaşta kaç yılı geçti
kımbilir ve daha kaç yılı
geçecek.
Saat gece yansına yaklaşıyor.
Çin'de son yıllarda küpünü
doldurmuş genç bir işadamı
hesaplanru toparlamakla
meşgul. Gözleri tedirgin.
Bakışlannda. beynini para
kazanma hedefinde kilitleyen
insanlann gerginliğinin ötesinde
bir şey daha seziliyor: Bütün bu
işleri bir de sosyalist söylemle
bağdaştırma ve parti ile iyi
geçinme çabasıdır belki bu.
MOSKOVA
Saat gece yansına yaklaşıyor.
Geniş ve kıvrak otomobillerin
yağmur eşliğinde ezdiği cilalı
Amerikan caddelerine bakan
karanlık bir köşede, yaşlı bir
adam bu saatlerde orada
olmanın bedelini ödüyor şu
dakikalarda. Cüzdanından
çoktan vazgeçmiş, ama
yaşamdan değil.
Saat gece yansına yaklaşıyor.
Brezilya'da bir polis
karakolundan çığlıklar
yükselıyor. Aynı yöntemleri
ustalıkla kullanan bazı
meslektaşlannın lanet olası
kameralara yakalıp da
cezalandınlmış olması, geride
kalanlan çılgına çevinnişe
benziyor. Şiddetlendinyorlar
işkenceyi. Ve direnme gücünü
çoktan yitirmiş esmer bir
bedenden simsiyah kanlar
süzülüyor, bütûn insanlann
ayaklannı kendi ûzerinde
birleştiren çilekeş yeryüzûne
doğru.
Saat gece yansına yaklaşıyor
Papua-Yeni Gine'ye bağlı bir
adada. burnunda geniş halkalar
taşıyan çıplak bir zenci, dilinin
yardımıyla dişlerinin arasına
kaçan eti çıkannaya çalışıyor.
Rahatsızlığının kaynağı olan et,
kabilesine ayakkabı giymeyi
öğretmek için oraya kadar gelen
Avrupalı bir grup maceracıdan
birine ait.
Saat gece yansına yaklaşıyor
Memleketimin güney
doğusundaki sınır köyünde bir
bebek uykudan uyanıyor
sıçrayarak. Onu uyandıran bir
kâbus mu? Acaba dedesinin
olmayan tek bacağının
.öyküsünü mü. ailesinin
boşaltmak zorunda kaldığı
önceki köyü terk edişi sırasında
babasının gözlerini mi. yoksa
kendi geleceğini mi gördü
rüyasında? Belki de yakınlarda
bir yerde patlayan sılah
seslerinden uyanmıştır.
Zaman gece yansına koşuyor.
Uykum iyice kaçıyor artık. 1997
yılının bir sonbahar gecesini
benimle paylaşan dünya
insanlannı hatırlamak pek
keyifli bir iş değil. Onlan hiç
düşünmemek ve her şeyı kendi
yaşadığım hayattan ibaret
sanmak daha akıllıca. En
azından uykuyu göz
kapaklanndan uzaklaştınnıyor.
Üstelık yann erken kalkmam
gerek.
İngiltere'nin
şanslı küçük
adamlan
LONDRA
AStYE
UYSAL
Küçük yu\ arlak masalann
çevresi, boylan 1 merre 20
santimetreyi aşmayan
küçük insanlarla çevrili.
Söz konusu küçük
insanlann tüm dikkati,
bulunduklan masalann
merkezine yönelmiş. Hanl
hanl çalışıyorlar. Her
masanın ayn bir konusu
var. Yüzlerin ciddiyeti,
konulann karmaşıklığını
tüm çarpıcılığı ile ayna gibi
yansjtvyoiJilLdakika içiade
kendilerine veriien konuyu
araştınp, elde ettikleri
sonuçlan yorumlannı da
ekleyerek- çalışmalannı
birer rapor halinde
s unmalan gerekiyor.
Küçük adamlardan kızıl
saçlısı başını kaşıyor. Nasıl
olur da küçük bir patates
kendinden daha büyük
çaptakı yeşil iri yan bir
biberden ağır çekebilir. Bu
olacak iş değil. Masanın
ortasında bir tartı var.
Sonuçtan pek tatmin
olmuşa benzemeyen küçük
adam patatesi bibere karşı,
biberi de patatese karşı
tekrar tartıyor. İşe bak kı
sonuç yine aynı.
Bu kez söz konusu şüpheli
patates ile biberi, şaşkın iri
gözlerine daha da
yaklaştırarak yakından
incelemeye alıyor. Işin
tuhaf yanı patates patatese.
biber de bildik yeşil dolma
biberine benziyor.
Kokluyor. Patatesin
üzerindeki küçük toprak
taneleri burnuna kaçmış
olacak hapşınyor. Ama
nafile, patates toprakla
kanşık patates gibi, biber
de biber gibi kokuyor.
Kafası iyice kanşmış
olacak ki, bu acayip patates
ile biberi bir kez daha
tartmaya karar veriyor.
Ancak bu kez masanın
çevresinde sırasmı
bekleyen arkadaşlan
sabırsızlanmaya
başlıyorlar.
Öyle ya onlann da
ellerinde tartılması gereken
soğan, sanmsak ve
havuçlan, elma, annut ve
muzlan var. Burası
Londra'da East Sheen adı
veriien başanlı
ilkokullardan bıri. Bu bir
özel okul değil, bir devlet
okulu. Ingiltere'de okullar
bulunduklan bölgenin
belediyelerine bağlıdırlar.
Bütçeleri de devletin belli
oranlardaki desteğiyle bu
belediyelerden karşılanır.
Söz ettiğim küçük insanlar
ise yaşlan 5.5 ile 6
arasmdaki birinci smıf
öğrencileri. Bu minik
öğrenciler ölçüleri,
ağırlıklan, şekillere ve
hacimleri öğreniyorlar.
Ezberlemiyorlar,
araştırarak, deneyerek ve
tartışarak anlıyorlar.
Öğretmenleri masalanna
sık sık gelip müdahale
etmiyor. Gelse de yaklaşım
"Şunu şöyle yapsan nasıl
olur, bu sonuç hakkında oe
dûşünüyorsun, bravo bu
harika bir çalışma" gibi
pozitif yönde. teşvik edici
oluyor. Elbetteki Ingilız
hükümeti. Türkiye ile
karşılaştınldığında daha
geniş ekonomik olanaklara
sahip. Ömeğin Ingıltere'de
sınıflardaki öğrenci sayısı
35-40'ı buldu mu kıyamet
kopuyor. Ilk ve takıp eden
okullarda çocuklar. kitap.
defter, kalem ya da benzer
malzeme almak zorunda
değildır. Bütün bunlar
devlet tarafından karşılanır.
Çünkü lngiliz yasalan
*Her çocuğun 16 yaşına
kadar eğRimin içinde
kaiması zorunludur" der.
Burada zorunlu eğitım
süresi 11 yıldır. Ama bu
dfrpek fjeğılrfir ki, Ingili7
hükümeti okullara oluk
oluk para akıtır. Gerçekte
eğitim ve sağlık,
tngiltere'de iktidara gelen
her hükümetın en kötü
rüyasıdır. Bu memlekette
de hangi eğitımcıyı
dinleseniz parasızlıktan
yakınır. Zaten Başbakan
Tony Biair'ı iktidara
getıren etkin seçim
kampanyasındaki başlıca
slogan "eğitiın, eğitim,
eğitim." Işin acı yanı Blair
seçildiğinden bu yana
okullann bütçelerinde pek
bir değişiklik olmadığı
gibi, üstüne üstlük şimdi
üniversiteler de paralı
oluyor. Sorun sadece
"para" konusu değil. Bu
bir "anlayış" ve "eğitime
yaklaşım" sorunu. Salt
devletin anlayışından da
söz etmiyorum. "anne ve
babalann" eğitime
yaklaşımından söz
ediyorum. Türkiye ile
karşılaştınldığında, Ingıliz
okullannın. Türkiye'ye
göre daha az miktarda bir
öğrenci kıtlesine daha
geniş ekonomik olanaklar
sunmasının yanında bir
başka avantajı daha vardır;
velilerin ilgisi.
Ingiltere'de anne babalar,
anneanne-babaanneler ve
dedeler, hatta yakın
akrabalar, kısacası çocuğun
en yakmı isterse çocuğun
bulunduğu okulun tüm
eğitim çalışmalanna aktif
olarak katılabilir. Buradakı
Okul Aile Birlikleri
(OAB), Türkiye'dekilere
benzer ve çeşitlı yollardan
okula kaynak sağlama
bakımından büyük önem
taşırlar. OAB'lerin yanı
sıra bir de "okul kurullan"
vardır.
Çoğunlukla velilerden
oluşan bu kurullar,
okuldaki eğitımin ne
şekilde hayata
geçirileceğinden tutun da
okul müdürünün,
öğretmenin, müstahdemin
atanmasına, okulun
tamirine, tamir edecek
şirketin seçimıne kadar çok
geniş yetkilere sahiptir.
Velilerin aktif katılım
derken sadece okul
yönetimıne katılmaktan
söz etmiyorum. Bu ülkede
okullann birçoğunda,
yeterince zamanı olan
veliler yeteneklen ve
eğitimleri ölçüsünde,
haftada birer saat de olsa
sınıflarda öğretmenlere
yardımcı olurlar.
Japonlar halat çekmeyi abarttı
Japonya'da yaptlan dünyanın en büyük halat çekme yansına bu yıl 270 bin Idşi katıldı. Japonya'ıun göneydoğusunda
Okinawa adasının Naha bölgesinde düzenlenen yanşmanın tarihi 350 yıl öncesine dayanıyor. Geleneksel halat yanşuıda
kullanılan halalın 40 ton ağırlığında. 186 metre boyunda ve 1 metre 58 santim genişliğinde olduğu bildirildi. Guiness
rekorlar kitabının editörii Michael Feldman, yanşmada geçen >ıl kullanılan halatın rekorlar tarihine geçtiğini bdirtti.
Bir bankayı 47 milyon dolar dolandırmakla suçlanıyor
Fransa'da Tamraz
için yine dava açıldı
FUAT KOZLUKLU
VVASHEVGTON - İşadamı Roger
Tamraz hakkında. Fransa'da büyük
hissesine sahıp olduğu ve şu anda
faaliyette olmayan bir bankayı 47
milyon dolar dolandırdıgı
ıddiasıyla dava açıldı.
Washington Post gazetesinin dün
geniş yer ayırdığı Paris çıkışlı
habere göre bu dava, Tamraz
hakkında Fransa'da açılan ikinci
dava oldu.
DYP Genel Başkanı Tansu ÇüTer
ile Bakû-Ceyhan boru hattı projesi
konusunda ilişki kurmak üzere, eşi
Özer ÇiDer'e rüşvet verdiği öne
sürülen ve ABD Başkanı Bill
Clinton ile görüşmek için
Demokrat Parti'ye 300 bın dolar
bağış yaptığı iddıalanyla gündeme
gelen Tamraz'ı bu kez Fransa
konuşuyor.
Banque de Participations et
Placements (BPP) adlı Fransız
bankasını, yönetim kurulu başkanı
olduğu 1987 ile 1989 yıllan
arasında dolandırdıgı ıddiasıyla
hakkında dava açılan Tamraz'ın,
aynı yıllar Lübnan'daki Almashrek
Bankası'nı da kontrolü altında
tuttuğu bildirildi. Savcılık
iddiasına göre Tamraz, sahte
belgeler düzenleyerek Fransa'daki
bankanın paralannı, Beyrut'ta
yönettiği diğer bankaya aktardı.
1989 Ocak ayında Fransız
hükümeti tarafından kapatılan
bankanın dolandınlması
konusundaki soruşturmanın 8 yıl
sonra tamamlandığı ve Tamraz
hakkında 'bankayı dolandırmak.
güveni istismar etmek ve çıkar
sağlamak' ıddialanyla dava
açıldığı belirtildi. Davanın ilk
duruşmasının 14 Ocak 1998'de
yapılacağı öğrenılirken
Washington Post gazetesinin
sorulannı yanıtlayan Tamraz,
"Mahkemede bulunacağım.
Verilecek karara saygı duyacağım.
Bir yere kaçmryonım. Bu konunun
açıklığa kavuşturulmasını özeUikle
ben de istivorum"
Che'nin naaşı
ziyarete açılıyor
Dış Haberler Servisi - Eski bir askerin
açıklamalannm ardından Bolivya'da uzun bir
aramanın ardından bulunan gizli mezanndan
çıkanlarak Küba'ya gönderilen enternasyonal
devrimci Ernesto Che Guevara'nın naaşı bugün
halkın zıyaretine açılıyor. Devrimci gerilla liderinin
cenazesine ilk saygı duruşu Küba Komünist Partisi
5. Kongresi'nde birinci sekreterliğe yeniden seçilen
Fidel Castro ile kardeşi Raul Castro ve partinin
yeni seçilen polıtbüro ve merkez komite üyelerince
gerçekleştirildi. Küba devlet telev izyonunun
yayınında, başkent Havana'da Devrim
Meydanı'ndaki Jose Marti Anıtı'nda bulunan
Guevara'nın naaşı önünde gruplar halinde birer
dakikalık saygı duruşunda bulunan Küba
liderlerini, Komünist Parti 5. Kongresi'ne katılan
1500 delegenin izlediği görüldü. Che'nin.
Bolivya'da öldürüldükten sonra gizli bir mezara
gömülen naaşı, 18 aylık bir aramadan sonra
temmuz ayında bulunarak Küba'ya getirilmişti.
Efsanevi devrimcinin naaşı, 11-13 ekim tarihleri
arasında Havana'da, 15-16 ekimde de Santa Clara
kentinde halkın ziyaretine açık tutulacak. Emesto
Che Guevara, daha sonra Santa Clara kentinde
hazırlanan anıt mezarda toprağa verilecek.
Küba Komünist Partisi 5. Kongresi'nde. Devlet
Başkanı Fidel Castro parti birinci sekreterliğine
yeniden seçildi. Küba haber ajansı Prensa
Latina'nın habenne göre Castro'yu, partinin
merkez komitesine yeni seçilen 150 üye parti
birinci sekreterliği görevine getirdi. Merkez
komitesi Raul Castro'yu da parti ikinci
sekreterliğine seçti.
Holbrooke'un ani ziyareti
ABD ilişkileri
düzeltmek istiyor
WASHİNGTON
(Cumhuriyet)-ABD
Başkanı Bill Clinton'ın
Kıbns sorununu
çözmekle
görevlendirdiği Bosna
banşının mimari
Richard Holbrookeun
Ankara'ya yapacağı ani
ziyaretin Amerika-
Türkiye ilişkilerini
geliştirmek ve Doğu
Akdeniz'deki tansiyonu
düşünneyi amaçladığı
bildirildi.
Bu ziyaret Holbrooke'un
Clinton tarafından 5
haziranda göreve
getirilmesinden bu yana
bölgeye yapacağı ilk
ziyaret olacak. Ziyaretin
ABD Dışişleri Bakanı
Madeleine Albright ile
Holbrooke'un geçen
hafta yaptığı görüşme
sırasında kararlaştınldığı
öğrenildı. ABD
kaynaklan Holbrooke'un
Albright'ın isteği
üzerine bölgeye
gideceğini söylerken
yalnızca Ankara olarak
planlanan ziyaretin
amacını şöyle
özetlediler: "Albright'ın
Türk meslektaşı tsmail
Cem fle BM Genel
Kurulu çahşmalan
sırasında New York'ta
baş başa yapüklan
görüşme arzulandığuun
aksine olumsuz
sonuçlanmış, tatsız bir
atmosferde geçmişti.
Holbrooke bir anlamda
bunu onarmak istiyor.
Çünkü Ankara-
VVashington arasında
vanlacak bir işbûiiği
Kıbns sonınunun
çözümü yolundaki
çabalan
kolaylaşoracaktu-."
Bu arada Kıbns Rum
Yönetimi Başkanvekili
ve Temsilciler Meclısi
Başkanı Spiros
Kiprianu, Holbrooke'un
Ankara'ya yapacağı ani
ziyaretin. Türk-Yunan
ilişkileriyle ilgili
olduğunu savundu.
Zenginin malı
zugurdun
çenesini yorar
PARİS
MİŞEL
PERLMAN
Para problemleri bugünlerde
özellikle ağır bir konu oluşturuyor.
Şimdiye dek öyle değil miydi yani?
Elbette, en küçük tutarlardan tutun
da en müthiş düzeye varan dev
servetler parasal problemi sürekli
olarak gündemde tutmuştur.
Hele hele şimdilerde, hangi nedenle
diye soracak olanlara venlecek yanıtı
bulmak hiç mi hiç zor değil.
Efendim, birkaç gündür Millet
Meclisi'nde, Fransa'nın 1998 bütçe
tasansı görüşülüyor. Bu arada
hükümetin tahminlerine göre 1974'de
yüzde 2.2 olan büyüme hızı 1998
yılında yüzde 3'ü bulmuş olacak.
Fakat biz şimdi bunlan bırakalım da
bir süre önce düzenlenmiş bir anketın
ortaya koyduğu rakamlara göz
atahm. Hem de ciddi kaynaklara
dayanarak. Şimdi sıkı tutun
kendinizi. Çünkü servetı bazen bir
milyar dolan geçen 358 zengin kişi
yaşıyor dünyamızda. Üstüne üstlük,
büyük servet sahiplen gelirlenni
arttıra dursun, en fakir olanlar da
giderek batağa saplanmakta. Böylesı
bir gelişmenin yaratacağı
kutuplaşmadan olumlu bir sonuç
beklemek ne denli doğru olur? Yanıtı
uzmanlanna bırakmak, sanınz.
sağduyuya olanak sağlamaya yol
açar. Peki, buysa eğer yapılan
hesaplar, en zengin Fransız'ın
elindeki paranın, ülkeye uygulanan
asgan ücretin, beş yüz milyon yılın
karşılığını oluşturduğu belırtiliyor.
Öte yandan, toplanan bilgılere göre
Fransızlar'ın yüzde 48'i. ayda 30 bın
franklık geliri olan kışinın zengin
olduğunun söylenebileceğı
görüşünde. Işçılerin yüzde 4O'ı ise,
emekçılerin 10 milyonluk fınansal
yatınrrun gerçekleştirilmesi halinde
zenginlikten söz edilebileceği
görüşünü savunmakta. Aynı
zamanda. Fransızlar'ın yüzde 20'si
500 bin ile bir milyon frank
yelpazesinin servet sayılabileceği
kanısında. Fransa'nın 1998 bütçe
tasansı Millet Meclisi'nde tartışıla
dursun, çoğu kişi imrenerek çeviriyor
bakışlannı servet dünyasına. Bunlan
eleştirmek doğnı olmaz elbette.
Aralannda umut havasını
soluyanlann sayısı oldukça kabank.
Talih oyunlan deseniz. seç seç al! Eh,
ya talih kuşu başımıza konarsa diye
düşünenlerin öylesıne bir iradesi var
ki... Hiç olmazsa "bekleme"
aşamasında heyecanla sarmaş dolaş
yaşıyor "umut avcılan.'*
Çok zengin olan çok kişi var
Fransa'da. diğer ülkelerde olduğu
gibi. Lakin, en başta gelenlerden biri,
çok uluslu L'Oral kuruluşunun
başındaki Liliane Bettencourt
Servetine gelince, 25 milyar frank
olduğu söyleniyor. Bugün 72 yaşında
bir hanım olan Liliane
Bettencourt'un babası Eugene
Schueller, 1907 yılında kurmuş bu
kozmetik ürünleri kuruluşunu. Kızı
Liliane ise yönetim kurulu
toplantılanna uğramıyorbile!
Baş döndürücü servetler dünyasında
büyük bir güce sahip olmasına karşın
son denlı mütevazı Grard Mulliez her
şeyden önce, Auchan hipermarket
kuruluşunu yaratan kişi olarak
biliniyor.
Aynca çeşitli alanlarda faaliyetleri
bulunan Jrome Seydoux ile
kardeşleri, 20 milyar olduğu ifade
edilen bir servetin başinda olup
birçok kuruluşu başanlı bir şekilde
yönetıyor. 60 yaşındaki
Seydoux'nun, özellikle ıletışim
alanında çaba gösterdiği ifade
edıliyor.
Evet, bütün bunlar bir yana, yaklaşık
3 hafta süreceği belirtilen 1998 bütçe
görüşmelerinin ilk günlennde sağ
muhalefetin eleştinlerine karşın
sosyalist ağırlıklı bütçe tasansının
şimdılik oldukça olumlu bır ızlenim
bıraktığı göriişü egemen.
Bütün
m# ağırlıklardan
kurtulun!
\
t