Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
A2 EKİM 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER^ _ MAimiumii _ _ ^
Tecavüze en çok çocuk ve kadınlar uğruyor; hastane ile adli tıp raporlan birbirini tutmuyor
Gnsel sakhrgan yambaşmızda• Istanbul Üniversitesi
(l.Ü.) Adli Tıp Enstitüsü
Oğretim Üyesi Doç. Dr.
Fatih Yavuz, cinsel
saldınlann sadece 10'da
birinin adli makamlara
yansıdığına dikkat çekerek,
çoğu mağdurun, tanınma ve
saldından sonımlu tutulma
gibi korkulan nedeniyle
olayı gizli tuttuğunu söyledi.
Fatih Yavuz, erişkin
kadınlarda saldırgarüann
yüzde 60'ının, çocuklarda
tse yüzde 90'ının tanıdık
olduğunu ifade ederek
"Bundan dolayı cinsel
.saldınların çoğu yaygın
inanışm aksine izbe ve
ıssız yerlerde değil,
•evde ve işyerinde
tneydana geliyor" dedi.
İPEKYEZDANı
BARTIN - Son 20 yılda şid-
r
det suçlan arasında en yüksek
artış oranına sahip "cinsel saldı-
n " olaylannda, çocuklara yöne-
İik saldınlann yüzde 90'ının ta-
mdık kişilerden geldiği belirtil-
di.
Istanbul Üniversitesi (l.Ü.)
Zeynep Belma Cölge'nin araştırmasına göre polislerin genel göriişü
'Kadın tecavüzü hak eder'Cinsel saldınlar hakkında en yanlış
inanışlara polislerin sahip olduğu
belirlendi. Istanbul Üniversitesi (l.Ü.)
Adli Tıp Enstitüsü Araştırma Görevlisi
Zeynep Belma Gölge'nin 6 meslek gnıbu
arasında yaptığı araştırma sonucunda,
"Irza geçme'" ıle ilgili sonılardan
"Kadınlar dış görünüşieri ve davranışlan
ile ırza geçmeyi kışkırtırr
' görüşüne
polislerden yüzde 64'ü "Evet" dedi.
Toplam 565 kişinin katıldığı araştırmada,
aynı soruya "Evet" diyenler arasında
ikinci sırayı yüzde 54 ile stajyer hakim
vesavcılaraldı.
Toplam 565 psikolog, psikiyatrist,
avukat, hakim-savcı, stajyer hakim-savcı
ve polis arasında yapılan ankette, "Bazj
kadınlar ırzlanna geçttmeyi hak eder"
görüşüne yüzde 33 ile en çok katılan
meslek grubu yine polisler oldu.
Polislerin yüzde 57'sine göre: "Sarhoş
kadınlar cinsel ilişkiye arzuludurJ"
Ankette, "Tanımadıklan insanlann gea
davetini kabul eden kadınlar ırzlanna
gecûmeyi göze alnnşlardır" görüşünü de
polislerin yüzde 47'si onayladı.
Polislerin yüzde 62'si "Suçlanan Idşiyte
daha önceki cinsel ilişki, saMmnın
ciddiyetini azatar" görüşüne katıhrken,
stajyer hakim ve savcılarda da bu oran
yüzde 57 olarak görûldü. Polislerin
yüzde 35'i olaydan iki gün sonra yapılan
bir ırza geçme suçlamasının muhtemelen
gerçek olmadığına inanırken, ankete
katılan meslek gruplannın tümünün
yüzde 50 sinin "Çoğu sakürganın ırza
geçme nedeni cinsel iUşldde bulunmak
içindir" görüşünde olduğu saptandı.
Ankete katılan tüm meslek gruplan
içinde, ırza geçme ile ilgili en az yanlış
inanışa sahip meslek grubu ise
psikiyatristler olarak belirlendi.
Adli Tıp Enstitüsü Öğretim
Üyesi Doç. Dr. Fatih Yavuz, cin-
sel saldınlann sadece 10'da bi-
rinin adli makamlara yansıdığı-
na dikkat çekerek, çoğu mağdu-
run. tanınma ve saldından so-
rumlu tutulma gibi korkulan ne-
deniyle olayı gizli tuttuğunu
söyledi.
Bartın'da düzenlenen "Adli
Bilûnler FonımıTnda konuşan
l.Ü. Adli Tıp Enstitüsü Öğretim
Üyesi Doç. Dr. Fatih Yavuz, Tür-
kiye'de 1996 yılında 15 bin cin-
sel saldın davası açıldığını
anımsatarak. saldın mağdurla-
nnın üçte birini çocuklann oluş-
turduğunu bildırdi.
Yavuz, erişkin kadınlarda sal-
dırganlann yüzde 60'ının, ço-
cuklarda ise yüzde 90'ının tanı-
dık olduğunu ifade ederek
" Bundan dolayı cinsel saldınla-
ruı çoğu yaygm inanışın aksine
izbe ve ıssız yerterde değil, evde
ve işyerinde meydana geliyor"
dedi. Cinsel saldınlann sadece
10'da birinin adli makamlara
yansıdığına dikkat çeken Yavuz,
çoğu mağdurun, tanınma, saldı-
ndan sorumlu tutulma korkusu,
saldınnın ispatlanamama dü-
şüncesi ve mahkemede saldırga-
nın cezalandınlmayacağı gibi
düşünceler nedeniyle olayı giz-
li tuttuğunu söyledi.
Yavuz, çocuklara yönelik cin-
sel saldınlarda da saldırganın
yakın akraba olma olasılığı ve
ailenin şeref kaygısı gibi neden-
lerden dolayı olayın adli ma-
kamlara yansımamasına yol aç-
tığını bildirdi. Yavuz, cinsel sal-
dında bulunan erkeklerin yüzde
80'inin daha önce cinsel saldın-
ya maruz kalmış kişiler olduğu-
nu belirterek, saldırganlann ço-
ğunun psikotik hastalığı ve zekâ
geriliği bulunmayan normal ki-
şiler olduğunu ifade etti. Yaygın
inanışın aksine tecavüzün nede-
ninin sadece "cinsel ilişkide bu-
lunma" olmadığını belirten Ya-
vuz, tt
lrza geçme, erkeğin kadı-
nm veya çocuğun üzerinde öfke,
saldırgaıüık ve düşmanlık gibi
unsurian da içeren güç gösteri-
skür" diye konuştu.
1992-1996 yıllan arasını kap-
sayan bin 800 cinsel saldın va-
kası üzerinde yaptıklan araştır-
ma sonrasında hastanede hazır-
lanan raporla adli tıpta hazırla-
nan raporlar arasında yüzde 60
tutarsızlık görüldüğünü ifade e-
den Yavuz, "Bu demektir ki her
10 cinsel sakün davasının 6'sın-
da yanlış hüküm verme olasıhğı
var" dedi. Tecavüz olaylannda-
ki fizik muayenenin sadece va-
jinal bölgeye yapıldığını belir-
ten Yavuz, bu muayenenin tepe-
den tımağa, ayaktan saç derisine
kadaryapılması gerektiğini söy-
ledi.
Yeşilyurt Atatürk Devlet Hastanesi
Enfeksiyoıılıı
ameliyathane
• Açık kalp ameliyatı olan 2 hastanın
yaşamını yitirmesi, 4'ünün de
durumunun ciddi olması il sağhk
müdürlüğünü harekete geçirdi.
İZMİR(CumhuriyetEge çıkmasının zaman aldığını,
Bürosu) - Yeşilyurt Atatürk bu süre içinde de ameliyat-
Devlet Hastanesi Kalp Da- hanenın 5 hastanın operas-
mar Cerrahisi ameliyatha- yonunda daha kullanıldığı-
nesinde açık kalp ameliyatı nı belirttiler.
olan iki hastanın kaptıklan Yetkililer, enfeksiyonu
enfeksiyon sonucu yaşamı- fark ettikten sonra ameliyat-
nı yitırmesı, 4 hastanın da haneyi kapattıklannı açıkla-
durumunun ciddi olmasıyla dılar. Enfeksiyonlu ameli-
ilgili soruşturma başlatıldı. yathanede ameliyat olan ve
Hastane Başhekımi Dr. yoğun bakımdatedavialıtı-
Mehmet AliÜnal kapatılan na ahnan 4 hastanın "stasi-
ameliyathanenin dezenfek- lokoküs aereus" adındaki
te işlemine başlandığını enfeksiyonu taşıdıklan öğ-
söyledi. renildi.
Atatürk Devlet Hastane- Bu arada Başhekim Dr.
si'nde açık kalp ameliyatı Mehmet Ali Ünal,ameliyat-
olan Necla Olur (56) ile hanelerin kapatıldığını be-
Kadri Parlatangil adındaki lirterek "Kalp ve Damar
hastalar ameliyattan bir sü- Cerrahisi'nde iki hastada
re sonra rahatsızlandı. Her i- enfeksiyon görülüyor. Bu en-
ki hasta hemen yoğun bakı- fekshon, hastaya gectikten
ma alınmalanna karşm kur- 9-10 gün sonra ortaya çıkı-
tanlamadı. Bu arada aynı vor. Mikrop bilinmediği icin
ameliyathanede kalp ameli- tabii bu arada ameliyatiara
yatı olan Necip Satmış, Bay- devam edilhor. Olaym bü-
nun Ali Gürsoy, Gülistan yütülecekbiryanıyok.Tüm
Bulut, Abdullah Yenisiyal ameliyathanelerde az da ol-
admdaki hastalar da enfek- sa enfeksiyon riski vardır"
siyon kaparak yoğun bakı- dedi.
ma alındılar. Yoğun bakım- Olaym duyulmasının ar-
datedavialtınaalınan4has- dından İl Sağhk Müdürlü-
tanın sağlık durumlannın ğü'nce soruşturma başlatıl-
ciddi olduğu öğrenildi. dığı bildirildi. Sağlık mü-
Bu arada enfeksiyonlu dürlüğü yetkilileri. incele-
ameliyathanenin bulunduğu me sonucunda gerekli açık-
Kalp ve Damar Cerrahisi lamanm yapılacağını belirt-
Kliniği yetkilileri, enfeksi- tiler.lzmirTabipOdasıBaş-
yonun yaklaşık bir ay önce kanı Op. Dr. Suat Kaptaner,
iki hastanın ameliyatı sonra- her egitim hastanesinde ya-
sı fark edildiğini, ancak has- sal olarak "enfeksiyon ko-
talann enfeksiyon kaptıkla- mitelerr kurulması gerek-
nna dair belirtilerin ortaya tiğini söyledi.
VAN'DA İKİ KÖY BİRBİRİIVE GİRDİ
Yayla kavgasında
10 ölü, 2 yaralı
VAN (Cumhuıiyet) -
Van'ın Bahçesaray ilçesine
bağlı Güneyyamaç ile Ça-
tak'ın Ermuşat köylüleri
arasında yayla yüzünden çı-
kan çatışmada 4'ü korucu
10 kişi öldü, 2 kişi yaralan-
dı.
Bahçesaray'm Güneyya-
maç ile Çatak'ın Ermuşat
köylüleri arasında bulunan
Helin yaylası yüzünden
yaklaşık 6 yıldır süren an-
laşmazlık, önceki gün yeni-
den tartışma konusu oldu.
Yaylanın kullanımında an-
laşamayan köylülerin tartış-
ması aksam saat 19.00 sıra-
lannda yaklaşık 100 kişinin
katıldığı silahlı çatışmaya
dönüştü. Dün sabah saatle-
rine kadar süren silahlı ça-
tışmada. Güneyyamaç kö-
yünde koruculuk yapan Ah-
met Gülgezen, Nazmi Te-
mur, Tamer Demir ile köy-
lülerden Cafer Temur. Şük-
rii Tebar, Mehmet Hırsız,
Selabattin Servet, Halfl Ser-
vet, Muhsin Denizman ve
Çatak'ın Ermuşat köyünde
koruculuk yapan AB Ertem
öldü. Ermuşat köyünden
kimliği henüz belirleneme-
yen iki kişi de yaralandı.
Çatışma, Çatak ve Bah-
çesaray jandarma komutan-
lığina bağlı birliklerin mü-
dahalesiyle dün sabah saat-
lerinde güçlükle önlenebil-
di. Olayda yaralanan iki ki-
şi Çatak Devlet Hastane-
si'nde tedavi altma alındı.
10 kişinin ölümüne yol
açan çatışmanının daha da
büyümemesi için iki köyde
yoğun güvenlik önlemleri
alındı. İki köye giriş ve çı-
kışlar kontrol altında tutu-
luyor.
Olayda, ölenlerin cenaze-
leri otopsiden sonra güven-
lik güçlerinin gözetiminde
toprağa verilecek.
•vawi&ms*nrlawî* r i s l i i l '*• bin küometreUk parkuruyla toplam 12 ülkeyi kapsayan 2. Pekin - Paris klasik
y di ı ş ı ı i d c ı i c u a. u t l U l otonjoby y ^ aamü tstanbiıl Dedeman CMeli'nde bir gala gecesi düzenJendi Ya-
nşmanın Türkiye ayağını üstienen Dedeman Oteicflik AŞ Genel Müdürü Ünsal Şınık, gecede yapüğı konuşmada 'Pekin - Paris Motor Chal-
lange' gibi önemli bir uluslararası organizasyona ev sahipligi yapmaktan onur duyduklannı belirtti. De>
r
let Opera ve Balesi sanatçılannın
özel bir dans gösterisi sunduğu gecede Pekin - İstanbul arasındaki parkurda başanlı olan 10 yanşmacıya ödül verildi. Çüı'den Türkiye'ye
ulaşan 79 klasik otomobil dün İpsala sınır kapısından Yunanistan'a geçti. Yunanistan'dan feribotla İtaKa'ya gidecek olan yanşmacılar San
Marino, A\Tisturya. Almama yolunu izle>erek Paris'e ulaşacak. (Fotoğraf: BERTAN AĞANOĞLU)
Atatürk Kültiir. Dil ve Tarih Yüksek Kurulu üyellfline Prof. Dr. Sönmez getlrlldl
Bakaıılıklarcla atamalar sürüyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhur-
başkanı Süleyman Demirel, Atatürk Kültür,
Dil ve Tarih Yüksek Kurulu üyeligine Prof. Dr.
ÎN'ecmi Sönmez'i seçti.
Prof. Dr. Sönmez'in Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurulu üyeligine seçilmesine
ilişkin karar Resmi Gazete'nin dünkü sayısm-
da yayımlandı. Başbakanlık Mevzuatı Geliş-
tirme ve Yayın Genel Müdür Yardımcısı Meh-
met YazKi başka bir göreve atanmak üzere gö-
revden alınırken Başbakanlık müşavirlikleri-
ne R. Aysel Avşar ile Muvaffak Özmen getiril-
di.
Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel
Müdürlüğü Genel Müdür yardımcılıklanna,
daire başkanlan Cihat Ancm ve Nilgün Aran-
dağ atandılar. Gümriik Müsteşarlığı 1. Hukuk
Müşav irlıği 'ne Ulaştırma Bakanlığı Telsiz Ge-
nel Müdürlüğü Hukuk Müşaviri Ayşe Nevin
Kan getirildi. Devlet Planlama Teşkilatı Plan-
lama Uzmanlığı'na Hasan Kirman atanırken
avukat Gülten Günay, Basın-Yayın ve Enfor-
masyon Genel Müdürlüğü 1. Hukuk Müşavi-
n oldu.
Bayındırhk ve Iskân Bakanlığı Bakanlık
Müşavirliği'ne Ankara Bayındırhk ve tskân
Müdürlüğü Miman Tamer Çatay atandı. Ka-
rayollan Genel Müdürlüğü Otoyollar Dairesi
Başkam A. Gülten Yalçın. aynı yerde Genel
Müdür Yardımcılığf na getirildi.
Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri
Genel Müdürü Dr. Cihanser EreJ görevinden
alındı. Ulaştırma Bakanlığı Devlet Hava Mey-
danlan lşletmesi Genel Müdürlüğü Yönetim
Kurulu üyeligine, aynı yer Genel Müdür Yar-
dımcısı Abdulgafur Yardımcı getirildi. Çalış-
ma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Baş Müfet-
tişliği 'ne Teftiş Kurulu Başkanı Mehmet Şina-
si İpek SKK Genel Müdürlüğü 1. Hukuk Mü-
şavirliği 'ne, aynı yer Hukuk Müşaviri Gürbüz
Doğan atandı.
Kültür Bakanlığı Müşavirliği'ne, Ankara
Anadolu Medeniyetleri Müzesi Genel Müdür-
lüğü mühendisi Mevhıt Koçak; 1. Hukuk Mü-
şavirliği'ne tş ve Işçi Bulma Kurumu APK
Daire Başkanlığı uzmanı Abdullah Dörtiemez:
Eğitim Dairesi Başkanlığı'na. Telıf Haklan ve
Sinema Genel Müdürlüğü Şube Müdürü Ziya
Fırat Doğan getirildi.
Çevre Bakanlığı ÇevTesel Etki Değerlendir-
mesi ve Planlama Genel Müdürlüğü'ne Baş-
müfettiş Doç. Dr. Yavuz Cabbar. ÇevTe Koru-
ma Genel Müdürlüğü'ne Orman Bakanlığı
APK Kurulu Başkanlığı Çevre Şube Müdürü
Ergin Karakurum getirilirken Çevre Eğitimi
ve Yayın Dairesi Başkanı Avni Yavuz görevin-
den alındı.
HAFT
AHMET TANER K1ŞLALI
Refah'ı Yenmek!
ABD'de başkanlık seçimleri öncesi adaylar sıkı
bir sınavdan geçerler. TV'de ve canlı olarak.
Reagan aday olduğunda ikinci sınıf bir sinema
oyuncusuydu. Konulan ne ölçüde bildiği merak edi-
liyordu. TV'deki canlı tartışmalardan, soru ve yanrt-
lardan sonra ünlü bir gazeteciye mikrofonlar uzatıl-
mıştı:
- Reagan'ın yanıtlannı nasıl buldunuz?
- Bütûn yanrtlan biiiyor. Ama sorulan bilmiyor!
RP'nin kapatılma davası son aşamasına yakla-
şıyor. Ve yaklaştıkça da basında öyle yorumlar çıkı-
yor ki yukartdaki olayı anîmsamamak elde değil.
Bazı "ilerici"yazarlanmız.. sağolsunlarbütünya-
nıtlan biliyorlar. Ah bir de şu sorulan bilebilseler!
• • •
Kimisi için böyle bir dava "demokrasi açısından
utanç verici..." Kimisi için "saçma." Kimisi içinse
"akılcı değil.."
Önce sorulan dogru sormalı:
Demokratik ülkelerde "parti kapatma" var mıdır,
yok mudur?
Eğer varsa.. Türkiye'deki parti kapatılmasıyla il-
gili hükümler buna uygun mudur, değil midir?
Doğru ya da yanlış.. varolan yasalar herkese uy-
gulanmalı mıdır, uygulanmamalı mıdır?
Yasalar RP'ye de uygulanıp kapatılırsa, bunun
toplumsal ve siyasal sonuçlan ne olur?
llk üç sorunun yanrtı çok açık.
Demokratik ülkelerde de yasaklar var, partiler ka-
patılabiliyor. Demokrasiyi kullanarak demokrasiyi
yok etme özgüriüğünü artık hiçbir ülke kabul etmi-
yor. Uluslararası insan haklan kuruluşlan da kabul
etmiyor. Çünkü Avrupa ve dünya Nazizmi yaşadı,
faşizmi yaşadı.
Türkiye'deki uygulama da bu genel çerçeveye
çok ters değil.
Varolan yasalann uygulanmaması.. ya da -daha
kötüsü- bazılanna uygulanıp bazılanna uygulanma-
ması.. bir "hukuk devleti"nöe düşünülemez!
•••
Ortada tartışılabilecek tek bir soru var
- RP kapatılırsa ne olur?
Çoğulcu demokrasi -adı üstünde- toplumdaki
farklı kesımlerin varlığını kabul eder. Bilinçlenmiş
herfarklı kesim, ayn bir "toplumsalgüç"tür. Ve de,
temsil edilmeyen, toplum genelini ilgilendiren karar-
lann alınmasında -ağırlığı ölçüsünde- etkilı olama-
yan her toplumsal güç, sorun yaratır.
Öyleyse RP'nin temsil ettiği varsayılan kitle "sa-
hipsiz" bırakılmamalıdır.
Yani RP benzeri bir partiye -tıpkı HADEP benze-
ri bir partiye olduğu gibi- Türkiye'nin gereksinmesi
vardır. Ama bunun da iki "önkoşul'u vardır.
Bir.. Demokrasiyi içine sindirmek!
Yani?..
Demokrasinin olanaklannı kullanarak, bir azınlı-
ğın çoğunluğa egemen olmasını sağlamaya çalış-
mamak. Özgürlüklen kullanarak, özgürlukleri yok
edecek bir yönetim bıçimini öngörmemek. iki.. Oyu-
nu kuralına göre oynamak!
Yani?.. Demokrasi dışı yollara başvurmamak. Si-
laha sanlmamak ya da din gibi kutsal kurumlan si-
yasete "atef" etmemek. - •
s
••• ' "•
RP benzeri bir partiyi demokrasi sınırian içine
çekmenin ve orada tutmanın yolu nedir?
"Kanlı ya da kansız" iktidara mutlaka gelecekle-
rini söyleyenlere.. Refah'a oy vermeyenin cennete
gitmeyeceğini önesürenlere.. "Müslümanlarkinini-
zi içinizde saklayın, bekleyin!" diyenlere.. Şeriatın
halkazorta "ş/nnç/a"edileceğini ilan edenlere.. Hu-
meyni rejimi isteyenleri hapishanede ziyaret eden
adalet bakanlanna..
Erbakan'lara, Kazan'lara, Şevki'lere, falanlara
filanlara göz yummak mıdır bunun yolu?
Yoksa suçun ve suçlunun cezasını verip.. "Bu-
yurun isterseniz partinizi yeniden kurun; ama sivri-
lerden ayıklanmış olarak.. Ve de gelecekte benzer
sivrilikleriyapmamak gerektiğini unutmayarak!" de-
mek midir?
"Refah'ı kapatmayın, sandıkta yenin!" diyenler
var.
Elbette ki demokratik sağda ve solda birleşme-
yi sağlarsanız, RP ancak üçüncü parti olur. Ama ön-
ce karar vermeliyiz: Asıl amaç "RP'yi yenmek" mi-
dir? Yoksa demokrasiyi sağlam temeller üzerine
oturtmak mıdır?
Ve de -hiç değilse yakın bir gelecekte- olmaya-
cağı görünen birduaya amin deyip.. ellerini kollan-
nı bağlayıp beklemek midir, Türkiye'yi karanlığa sü-
rüklenmekten kurtarmanın yolu?
• • •
RP'nin kapatılma davası ilk açıldığında bazılan
ahkâm kesiyoıiardı:
- Sakın kapatmayın, sonra yer altma inerier ha-
aaaaa!
Bunun olmayacağı anlaşıldığı için şimdi başka
gazeller başladı:
- Partinin kapatılmayacağı kesin!.. Zaten kapa-
tılsa da hiçbir şey değilmez. Yeni parti hazır. Seç-
men de hiçbir yere gitmez!
Basına ateş püsküren Erbakan, şimdi gazeteci-
lere yemek verip gülücükler dağrtıyor. Koronun as-
solistliğine soyunuyor...
Madem ki kapatılmaz ya da hiçbir şey değişmez;
öyleyse bunca telaş neden?
Dortmund'dakipanelde bilim adamları olumsuzluklann nedeninin siyasi istikrarsızlık olduğunu belirtti
Türkiye gümrük birliğinden umduğunu bulamadı'
HAKANKARA
DORTMUND - Türkiye Araştırma-
lar Merkezi taranndan Almanya'nın
Dortmund kentinde düzenlenen "Giim-
rük Birliği Sonrası Türkiye Avnıpa Bir-
liği hişkikri'" konulu panelde konuşan
bilim adamlan, Türkiye'nin gümrük bir-
liğinden umduğunu bulamadığını söy-
lediler. Türk ekonomisinde yaşanan
olumsuzluklann nedeninin Gümrük
Birliği'ne bağlanamayacağını belirten
konuşmacılar, olumsuzluklann Türki-
ye'deki siyasi istikrarsızlık ve yanlış
ekonomik uygulamalardan kaynaklan-
dığı konusunda birleştiler.
Dortmund'da gerçekleştirilen ve Tür-
kiye Araştırmalar Merkezi Direktörü
Prof. Dr. FarukŞen'inyönettiği panele,
ODTÜ'den yardımcı Doç. Dr. Aylin Ege,
lslam ülkeleri ekonomisi uzmanı Doç.
Dr. Selimllkin, Istanbul Üniversitesi İk-
tisat Fakültesi'nden Doç. Dr. SadiUzu-
noğlu, İTKİB Yönetim Kurulu üyesi
(Türkiye Tekstil ve Konfeksiyon tşve-
renleri Birliği) tekstilci HaHSezer, OD-
TÜ'den Prof. Dr. Halis Akderkonuşma-
cı olarak katıldılar.
Türkiye'nin gümrük birliğinden ne-
redeyse hiçbir olumlu sonuç alamadığı-
nı vurgulayan tstanbul Üniversite-
si'nden Doç. Dr. Sadi Uzunoğlu,
"Olumsuzluklann nedeni gümrük bir-
liğinin kendisi değil.Türkiye'de yaşanan
sryasi istikrarsızlık ve yanlış ekonomik
uygulamalardır" dedi.
Doç. Dr. Selim llkin ise Türkiye'nin
Avrupa Birliğf ne giriş sürecindeki tüm
çalışmalann kamuoyundan gizlendiğini
ve Türkiye'nin neredeyse hiçbir konu-
da istediğini alamadığını bildirdi. Güm-
rük birliğine karşı olmadığını belirten
Doç. Dr. tlkin, ancak anlaşmanın Tür-
kiye açısından olumsuz olduğuna dikkat
çekti. İTKİB Yönetim Kurulu üyesi
(Türkiye Tekstil ve Konfeksiyon Işve-
renleri Birliği) tekstilci Halil Sezer, Tür-
kiye'nin AB"ye giriş konusundaki en
önemli kozunun 65 milyonluk pazan ol-
duğuna dikkat çektı. Sezer, Gümrük bir-
liği anlaşmasıyla Türkiye'nin AB'ye
girmek konusundaki en önemli kozunu
kaybettiğini belirtti.
Türkiye Araştırmalar Merkezi Di-
rektörü Şen ise Türkiye'nin büyük nü-
fusu nedeniyle AB'ye katılması halin-
de Avrupa Parlamentosu'nda 81 üyeyle
en büyük grubu oluşturacağını hatırlat-
tı. Şen, Avrupa'nın Türkiye'nin bu gü-
cünden rahatsızlık duyduğunu belirte-
rek şunlan söyledi:
"Türkiye serbest dolaşım konusunda
gerçekçi bir yaklaşımla ertelemevi ka-
bul etmesi halinde. 13 Arahk'ta Lüksem-
burg'da yapılacak Avrupa Birliği lider-
ler zirvesinde AB'ye ahnacak. 2. gnıba
girme şansını elde edebilir. Serbest dola-
şunın Türkrv e'\e olumlu bir katkı getir-
mesi beklenemez. Şu anda Federal Al-
manya'daki aktif çahşan Türk nüfusu-
nun yüzde 25"i işsiz dunımdadır. Türki-
ye'den serbest dolaşımdan yararlanarak
geiecek kişilerin burada iş, bulma şana
yoktur. Bu nedenle serbest dolaşımdan
Türkiye'nin 20-25 yd sfireyle vazgeçme-
si AB'ye girişte şansını artonr."
Şen, tekstil sektöründe Türkiye'nin
Almanya'ya ihracatında yaşanan düşüş
konusunda da "Türk tekstiü daha çok alt
getir gruplanna hitap edhordu. Toplu-
mun biz bu gelir grubunun ekonomik
durumunun i>ileşeceğine inanıyorduk.
Ama tam tersi bir gelişme yaşandı. Bu
gnıbun geiiri daha da düstü. Dolayısıy-
la Türk tekstilinin de sabşı azaldı" dedi.
ODTÜ'den Yardımcı Doç. Dr. Aylın
Ege ise rekabet gücü açısından Türkiye
AB ilişkilerini değerlendirdi. OECD'ye
üye ülkelerin karşılaştırmalı rekabet gü-
cünü inceleyen Dünya Rekabet Gücü
1997 Raporu'nda, Türkiye'nin 46 ülke
arasında Yunanistan'dan hemen sonra
38. sırada yer aldığına dikkat çeken Ege,
Türkiye'nin Avrupa pazannda başan
kazanabilmesi için daha modern tekno-
lojilere yatınm yaparak rekabet gücünü
arttırması gerektiğini söyledi.
ODTÜ'den Prof. Dr. Halis Akderise
Türk tanmının gelecekte Avrupa paza-
n açısından önemli bir ihracat pazan
olamayacağını söyledi. Prof. Dr. Akder,
uygulanan yanlış tanm politikalannın
ve Türkiye'deki iç talep patlamasının ta-
nm ürünleri ihracat potansiyelini azalt-
tığına dikkat çekti.