Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12EKİM1997PAZAR
HABERLER
Sahte
pasaporttu
işadamı
• İstanbul Haber Servisi
- Atatürk
Havalimanrndan sahte
pasaportla yurtdışına
çıkmak isteyen Fethi
Namlıoğlu adlı bir
işadamı yakalandı.
Namlıoğlu'nun,
Abdullah Çath'nın
cenaze töreninde,
Çatlf nın kızının
resminin çekilmemesi
için gazetecileri
engelleyen kişi olduğu
öğrenildi.
'Doğrusu yarı
başkanlık'
• istanbul Haber
Servisi - Demokrat
Türkıye Partısi (DTP)
Genel Başkanı
Hüsamettin Cindoruk,
DTP Temsılciler
Meclısi'nin İstanbul
Hilton Oteli'nde
gerçekleştirilen
toplantısında yaptığı
konuşmada, başkanlık
tartışmalanna "yan
başkanlık" önerisi
getirdi. Cindoruk "Iki
turlu bir seçim, Meclis
içinden seçilmişbir
başbakan başkanlığında
bir kabine: doğrusu bu"
dedi.
Kısa.Kısa..
• lşçi Partisi Genel
Başkanı Doğu Perinçek,
Flash TV baskınmı
azmettirdiğini öne
sürdüğü DYP Genel
Başkanı Tansu Çiller ve
Özer Çiller hakkında suç
duyurusunda bulundu.
Pennçek, tçişleri
Bakanlığf nın bu kişiler
hakkında soruşturma
açrnasını istedi.
• İstanbul Deniz
Otobüsleri tşletmesi
(İDO) taranndan
Yenikapı - Yalova
arasındaki mesafeyi 45
dakikada alacak 2 feribot
hizmete girdi.
I Denizcılikten sorumlu
Devlet Bakanı Burhan
Kara. sektördeki
dağınıklığın giderilmesi
ve kuruluşlann tek çatı
altında toplanması için
"denizcılik bakanhğı"
kurulması gerektiğini
söyledi.
• Piyasaya 200 adet
sahte 100'lük Alman
Markı sürmeve çabşan
Fırat Üstüner adh bir kişi
polisler tarafindan
vakalandı.
• Muğla'nın Bodrum
ilçesine bağlı Akyarlar
Köyü sahilinden sürat
teknesiyle Yunanistan'ın
Kos adasına kaçmak
isteyen 12 Kuzey Iraklı
yakalandı.
• Piyasaya sahte döviz
sürmekten tutuklu
Bülcnt Uslu (29) ile
hırsızlık suçundan
tutuklu Kader Cürel (22),
önceki gün Bodrum
Cezaevf nden kaçtL
• CHP Samsun
Millervekilı Murat
Karayalçın. 'Düşünce
Atölyeleri'nin yeni bir
Türkiye kurma iddiasıyla
çalışmalannı
sürdürdüğünü ve bu
yönde 17 konu üzerinde
detaylı proje
hazırlandiğını söyledi.
• Yurdun çeşitii
yerlerinde meydajıa gelen
kazalannda 17 kişi
hayatmı kaybetti, 25 kişi
yaralandı.
• Devlet Bakanı Hikmet
Sami Türk, köye dönüş
projesi kapsamında
belirlı bölgelerdeki
köylere yakın yörelerde
'"cazibe merkezleri" ya
da "köy-kent" denilen
merkez kentler
oluşturulacağını açıkladı.
• Batman Hava Meydan
Komutanlığı'nda görev
yapan 18onbaşı,
kendilcrine hakaret
edildiği iddiasryla, DYP
Genel Başkanı Tansu
Çiller hakkında tazminat
davası açü.
• Fransa
Cumhurbaşkanı Jacques
Chirac. 1997 Nobel Banş
Ödülü'ne layık görülen
Kara Maymlannın
Yasaklanması İçin
Uluslararası Kampanya
Örgütü(ICBL)ilebu
örgütün Amerikalı
koordinatörü Jody
NVılliams'ı kutladı.
Kafkas diasporasınm etkin ismi Devlet Bakanı Andican Cumhuriyet*e konuştu
'Amoco Ceyhan'a talip oldu'LALE SARIİBRAHİMOĞLL
AN KARA - REFAHYOL hü-
kümetinin. uluslararası toplumca
kabul görmeyen ülkeler ıle yakın-
laşma politikasına, Tansu Çü-
ler'in başbakanlığı ve dışişleri ba-
kanlığındaki 4 yıl eklenince Türk
cumhuriyetleri ile ilişkiler önem-
li ölçüde ihmal edildi.
Mesut Yümaz'ın başbakanlı-
ğındaki hükümet, Orta Asya ve
Kafkasya ile ilışkıleri rayına
oturtmak amacıyla bir Iktisadi
Koordinasyon Kurulu oluşturdu.
Bu kurulun amacı; bağımsız Türk
cumhuriyetleri ile Türkiye arasın-
daki sosval, kültürel. ekonomik,
ticari. bilimsel ve teknolojik iliş-
kilerin geliştirilmesı amacıyla ku-
rumlar ile işbirliği halinde Türk
cumhuriyetleri ile istikrarlı bir
ilişki kurmak. Kurulda Milli ls-
tihbarat Teşkilatı (MİT) ile gönül-
lü kuruluşlar adı altında Türki-
ye'dekı etkin Kafkas kökenlı Türk
yurttaşlanndan oluşan 'diaspora'
da rol oynayacak. Türk cumhuri-
yetleri ile ilişkilerden sorumlu
Devlet Bakanı ve Hükümet Söz-
cüsü Ahat Andican. Kafkasya,
Balkanlar ile Ortadogu'da kökle-
n bulunan ve SSCB'nin dağılma-
sı ile bu kimlikleri daha belirgin-
leşen Türk siyasetçilerinden biri.
Tıp profesörü olan. Özbekistan
asıllı ve Afganıstan doğumlu A-
hat Andican. Türkiye'deki güçlü
Kafkas lobisinin de etkin isimle-
rinden. Andican, 1983-1995 yıl-
• "Türkiye, Türk
cumhuriyetleri olayını
Atatürk'ün ölümünden sonra
kapatmıştır. 1990'akadarda
politikalannı siyah-beyaz
tonlarda ayarlamıştır. Bu ülkede
uzun yıllar Rusça eğitimi dahi
komünizmle özdeşleştirildi.
Halbuki bu bir kültürel
boyuttur, bunu tabii görmek
lazım. Siz bir mücadele
veriyorsunuz, sözde bir kesime
karşı veya bir coğrafyaya karşı,
bu coğrafyayı tanımamak için
elinizden geleni yapıyorsunuz.
Dilini bilmiyorsunuz, nasıl
mücadele edeceksiniz?"
lan arasında Türkistanlılar Der-
neği başkanlığını yaptı ve 1988
yılından bu yana da Türkistan
Araştırmalar Vakfi kurucusu ve
başkanlığı görevini yürütüyor.
Andican'ın, Türkiye'nin Kaf-
kas politikalan ve Hazar Havza-
sı petrolü konusunda Cumhuri-
yet'in sorulanna verdiği yanıtlar
şöyle:
- Türk cumhuriyetleri konu-
suvla yakından ilgüisiniz. Sovyet-
ler Birliği dağıldı. Bir nostalji ya-
şadık. Türkiye ne yapti, ne yap-
mahydı?
- "Nostalji yaşadık" deyimini
kabul etmıyorum. Belli bir geç-
miş, ortak deneyim paylaşımı söz
konusudur nostaljide, yaşanmış
bir yaşam dilimi vardır. Onu re-
ferans alarak geçmişe özlem du-
yarsınız. Türkiye-Türk cumhuri-
yetleri ilişkileri öyle değil. Türki-
ye-Türk cumhuriyetleri ilişkile-
rinde. genel olarak bir duygusal
ortam söz konusu. Aniden, Tür-
kiye'nin de fazla katkısı olmadan,
birdenbire iki bloklu dünya düze-
ninin sona ermesiyle beraber or-
taya çıkan bir duygusal patlama
söz konusu. Insanlar arası ilişki-
ler de böyledir aslında. Ama top-
lumlar arası ilişkılerde daha yo-
ğunluklu olarak, eğer bir biriki-
miniz yoksa. en azından o insanı
ya da toplumu tanımıyorsanız,
bellı bir duygu potansiyeliniz de
varsa çok rasyonel olmanız müm-
kün değildır, bazen hiç rasyonel
olamazsınız.
'Rusça öğrenmek.J
- Türkiye, SSCB döneminde
kafasını kuma gömdü. dış Türk-
ler ile ilgili politika geliştirmekten
kaçuıdı. Neyapması gerekiyordu?
Aslında SSCB'yi ürkütmeme gi-
bi bir korku mu vardı? Daha akıl-
cı bir politika izleyip biraz ilgiten-
se miydi bölge ile?
- İki bloklu dünya modelinde
Türkiye kendi görevini biraz faz-
la ciddiye alarak, biraz da o ken-
di kaygılan var. Pantürkizm ile
suçlanma hastalığı diye tanımla-
mıştım ben bunu. Yani Pantür-
kizm ıle ılgıli hıçbir fıılı eylemi
Cumartesi Anneleri Calatasaray Lisesi önıinde 126. eylem haftasında buluştu
'Çeteler analara hesap verecek'
Cumartesi Anneleri, gözalbnda kaybedüen yakınlannın bulunma-
sı ve sorumlulann ce/alandınlması mücadelelerinden \azgeçme>e-
ceklerini belirterek. "Susurluk'ta ortaya çıkan gerçeklerin üstünü
örttürmeyeceğiz. Çeteler hukukun önünde hesap verene kadar uya-
racağız" dediler. Cumartesi Anneleri ve destekçileri 126. buluşma-
lannda. devletin uluslararası kamuoyunu yanıltrığını vurgulaya-
rak, devletin kayıp insanlar için dağıttiğı yayınlann ve verdiği biİgi-
lerin yalan ifadelerle dolu olduğunu söylediler. Yapılan açıklama-
da, "Tanıkiığınuzla koruyalım insanlan, kayıp insanlan unutma-
yacağız. Unutturmayacağız"
1
denildi. Cumartesi Anneleri'nin eyle-
mine katılan İÜDER, MUDER, YTL DER \e İDLB üyesi öğrenci-
ler, İÜDER Saymanı UfukTanbaş için 24 gündürsürdürdükleri aç-
lık grevine son verdiklerini belirtirken 19 Ekim'de cezae\ lerindeİd
oğrencüer için miting yapacaklannı açıkladıiar. Oğrenciler daha
sonra cezaevlerinde bulunan arkadaşlanna Galatasaray Pbstane-
sindenkartyoUadılar. (Fotoğraf: ALPER TURGUT) "
'Çetelerden
hesap
sorulsun'
İZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) - Özgürlük ve Daya-
nışma Partisı'mn (ÖDP) dü-
zenlediği "Çetelerden Hesap
Sonılsun" mıtinginde konuşan
Genel Başkan Ufiık Uras, Su-
surluk konusunda ıddialı açık-
lamalar yapan ANASOL-D
hükümetıne yüklendi.
Izmir Cumhuriyet Ala-
nı'nda düzenlenen miting sa-
atini bekleyen çok sayıda yurt-
taş sık sık, "Çeteler halka he-
sap verecek. İnsanlık onuru iş-
kenceyi yenecek. Yaşasm halk-
lann kardeşliğL Dev rim şehhk-
ri ötümsüzdür" sloganlan attı.
Mitingde ÖDP Izmir ll Baş-
kanı Cemal Çalor ve Genel
Başkan Yardımcısı Yıkürun
Kaya birer konuşma yaptı. Da-
ha sonra kürsüye gelen Ufuk
Uras, çetelere pabuç bırakma-
yacaklannı, çetelerin çetelesi-
ni tuta ruta bugüne geldikleri-
ni belirterek şunlan söyledi:
"ANASOL-D hükümetinin
başbakanı muhalefette iken her
gittiği yerde, Susuriuk çetesini
ortaya çıkararak yargıİanma-
tannı sagtayacağını söylüyordu.
tktidara geldi, aradan bu ka-
dar zaman geçmesine karşuı
çetelerden hesap soramadı. A-
ma ne yaptı biliyor musunuz?
IMF''nin verdiği emirier doğ-
ruhnsunda, getirdigi tedbirier-
leemekçi halkı ezdi, ezmeye de-
vam edivon"
olmadığı halde Türkiye'nin, bu-
nunla suçlanmaktan korktu hep
ve bu dünyaya bakış açısını da
hep bu çizgi içerisinde gördü. Ay-
nı dönemde, ABD'nin en azından
20 üniversitesinde, bu cumhuri-
yetler ile ilgili çalışmalar yapılır-
ken. Soğuk Savaş döneminde
bunlar yapılmaya devam ederken
Türkiye neden bunlan yapmadı?
Bunlan yapmak herhalde bir 3.
dünya savaşına yol açmayacaktı.
Siyasi girişimlerden söz etmiyo-
rum, söz ettiğim şey kültürel gi-
rişimlerdir. 1990'a geldiğimızde
eğer biz, bu ülkelerin lehçelerini
bilen bilım adamlanna sahıp ola-
bilmeliydik. Sovyetler Birliği 'ni
tanıyan, irdeleyebilen ve belki
Rusçayı çok iyi bilen insanlara sa-
hip olabilmeliydik. Bu ülkede
uzun yıllar Rusça eğitimi dahi ko-
münizmle özdeşleştirildi.
- Siz güçlü Kafkas lobisinin ön-
de gelen ü>esi olarak o yörelerûı
nabzınıçok iyi yoklanıa imkâmna
sahipsiniz. Onlar ne düşünüyorlar
yönetim bazında? Bize nasıl bakı-
yoriar. bizle bir güç birliği istiyor-
İarmı?
- Sadece oradakı yöneticiler
değil. Daha ıktidar değişikliği ol-
madığı dönemde. onlar şikâyet-
lerinı dıle getinyorlardı. Siz dile-
diğiniz kadar bu ülkelere istediği-
nizi söyleyebılırsiniz, ama biçim-
sel olarak da bir şeylerin gösteril-
mesi gerekir. REFAHYOL'un öte-
sinde iktidann diğer kanadında da
bövle bir şey olmadı. Olsa onlar
da biraz daha bu konuda rahat ola-
caklar. 12 ay Türk başbakanı ile
görüşemiyorsa, dışişleri bakanıy-
la görüşmeleri reddediliyorsa, bu
onlan dışlamaktır. Bu anlamda
çok rahatsızdılar. Biz bozulan
dengeleri yerine oturttuk. Bu in-
sanlar da olayı hemen algıladılar.
Gezilerde, yeni kurulan hüküme-
tin kendilerini rahatlattığını söy-
lediler.
- Türkiye'nin Orta Asya ve
Kafkasya ile olan yakın ilişkileri
ve bu bölge ile potansiyel bir güç
halinegelmesi AB'ye tam üyettği-
ne bir alternatifoluşturabilir mi?
- Hayır. Bunun altını çiziyo-
rum. Türkiye, AB, Türk dünyası
ve Islam bloku üçgeninde kendi
çıkarlanna en uygun olan nokta-
da politika üretmek zorundadır.
Yani AB'nin etkin bir üyesi olma
çâbalannı sürdürûrken Türk
dünyasını şekillendiren üye ol-
mak durumundadır. Islam'dün-
yasında da kendi çıkarlanna uy-
gun olduğu oranda, zarar görme-
diği oranda aktif bir partneri ol-
mak durumundadır. Politikalan-
nı dengeye oturtmazsa, REFAH-
YOL hükümeti döneminde olan
şey olur. Böylesi birdenge kesiş-
me noktasında olması gereken
Türkiye'yi, biraz zorlayarak
Arap merkezlı bir tslam dünya-
sına yönlendinrseniz. sonuçta
sadece dış politika açısından de-
ğil, iç kamuoyu açısından da cid-
di dengesizlikler ortaya çıkar.
Türkiye'nin AB'ye kabul edil-
mesi ya da aktif bir partneri, ak-
tif bir üyesi olabilmesinin yolu,
dünyanın başka bölgelerinde et-
kileşimi olabilen bir güç olması
halinde mümkündür. Başka tür-
lü, trenin son tekeri olmak için
kapının arasında bekletilen bir a-
day olmaktan öteye gitmez.
- Ceyhan hattı gerçekleşecek
mi?
- Amerikan Amoco firması
Bakû-Ceyhan'a >üzde 30 ortak
olmak istedi. Gayri resmi olarak
iletildi ama önümüzdeki günler-
de muhtemelen gelecek. Bakû-
Ceyhan boru hattı meselesi, Tür-
kiye'nin 1997 itibanyla özellik-
le Azerbaycan Cumhurbaşkanı
Haydar AByev'in ABD Başkanı
Bfll Clinton hükümetıyle yaptığı
görüşmeler sonrasında gerçeklik
kazanmış bir projedir bana göre
NOKTASI/ORAL ÇALIŞLAR
Nüfus cüzdanımı,
ehliyetimi kaybettim,
hükümsüzdür.
N/YAZİAYDIN
Cihangirli yurttaşlar olarak
önceki gece saat 21.00'de Fi-
ruzağa Camii'nin bulunduğu
dört yol ağzında, mumlarla ışık
söndürme eylemıne katıldık.
Özgürlük ve Dayanışma Partisi
Beyoğlu ilçesinin öncülük etti-
ği "Bir dakika karanlık" göste-
risi, "Çetelerden hesap sorul-
sun" sloganlanyla beş dakika
kadar sürdü. Yüz kişi kadar
olan topluluk daha sonra dağıl-
dı.
Tam bu sırada bir minibüs,
dört beş otomobil dolusu polis
aniden caminin köşesinde be-
lirdi. Onlara sivil polislerin için-
de olduğu başka araçların da
eşlik ettiği daha sonra anlaşıl-
dı. Onlar da beş dakika kadar
oralarda oyalandıktan sonra
döndüler. Belli ki birileri "muh-
biryurttaş"lık yapmış, burada-
ki gösteriyi haber vermişti. Po-
lislerimiz de sağolsunlar, çete-
leri değil, ama yurttaşı bir an
önce susturabilmek amacıyla
olay yerine yetişmişti.
Çevresinde meraklı meraklı
Yurttaş Necmettin Erbakan
suçlu yurttaş arayan araçlar do-
lusu potislere baktıkça, işimizin
ne kadarzor, yolumuzun ne ka-
dar uzun olduğunu fark ettim.
Devlet, masum gösteriler ya-
pan ve ülkesinin bir hukuk dev-
letiyle yönetilmesini isteyen
yurttaşa karşı ne kadar aama-
sız, çetelere karşı ne kadar
hoşgörülü. Çocukluğumuzdan
bu yana "demokrasi ve insan
haklan" sözcüklerini duyuyo-
ruz. Büyüdük genç olduk, de-
mokrasi dedik, insan hakları
dedik, başımıza gelmeyen kal-
madı.
Orta yaşa geldik, "Çeteler-
den hesap sorvlsun" isteğimi-
ze bile araçlar dolusu polis,
"Vay.. Sizhaü!" demek için koş-
tura koştura geliyor. Bu yaşa-
dıklanmızı, gazetelerdeki "Yurt-
taş Necmettin Erbakan" baş-
lıklı çağrıyı okuyunca yazmak
gereğiniduydum. "Aydınlıklçin
Yurttaş Girişimi"r\\r\ Necmettin
Erbakan'a yaptığı çağnda şun-
lar belirtiliyordu:
"Biz çetelerden anndınlmış
saydam bir hukuk devleti özlü-
yoruz. Elimiz elektrik düğmesi-
ne bu amaçla gidiyor. Siz ister
glu glu dansı yapın, ister mum
söndûrün, ister mehter marşı
çalın, ister kös dinleyin! Ama
arkadaşlannızla birlikte bir tek
soruyu, iktidarda ya da muha-
lefette olmasına göre ağız de-
ğiştirmeden, halisane duygu-
laria, takıyyesiz bir içtenlikle ya-
nıtlayın: Bugün Susuriuk için ne
yaptın?"
••*
Necmettin Erbakan'a yapılan
bu çağn, tam zamanına denk
geldi. Bugünlerde Anayasa
Mahkemesi'nde Refah Parti-
si'nin kaderi belli olacak. Diğer
partilergibi siyasi Islamcı Refah
Partisi de kapatılan partiler ker-
vanına katılacak ya da yoluna
devam edecek. Refah Partisi ile
ilgili verilecek kararın bir dönüm
noktası olacağı konusunda çe-
şitli tezler öne sürülüyor.
RP kapatılırsa, demokratik
süreç kesintiye uğrar diyenler
de var; Türkiye irticaya böylece
hak ettiği dersi verecek diyen-
ler de. Firuzağa Camii'ne koşa-
rak gelen polisler, ülkemizin
içinde bulunduğu gerçek man-
zarayı ortaya koyuyoflar. Hâlâ
düşüneni, sistemi eleştireni
suçlu olarak gören bir yönetime
sahibiz. Kısa sürede bu anlayı-
şın değişmeyeceği de anlaşılı-
yor. REFAHYOL hükümetinde
Mehmet Ağar'lar bakanlık ya-
pıyordu. Onlar gitti de bu dev-
let değişti mi? Polisler aynı po-
lisler, devlet aynı devlet. Çete-
ler de aynı çeteler.
Mesut Yılmaz, Genelkur-
may Başkanı'yta görüştüğünü
ve onun da çetelerin üzerine gi-
dilmesini istediğini söylüyor.
Bundan umutlanabilir miyiz?
Veli Küçük'ün yargı önüne çık-
masını sağlamakla görevli olan
Genelkurmay Başkanlığı değil
miydi? Bu konuda yeni bir adım
attılar da bizim mi haberimiz ol-
madı acaba? Yoksa Yeşil'i ya-
kalayıp yargıya teslim mi etti-
ler?
Sorun, RP'nin kapatılmasın-
da veya siyasi yaşama devam
etmesinde değil. Sorun; biz
yurttaşlann, bu sistemi isteyip
istememesinde. Bu çürümüş
sisteme karşı daha demokratik
ve duyarlı oiup olmamamızda.
Birileri, bızim adımıza karar ver-
dikçe ve kaderimizi birilerine
havale ettikçe RP kapatılırsa ya
sevineceğiz ya da üzüleceğiz,
ama bir şey değişmeyecek.
Günlerdir manşetlerde de-
vam eden Refah Partisi'ni ka-
patma davasının beni hiç ilgi-
lendirmediğini fark ettim. Ne-
denini tam çözebilmiş değil-
dim. Önceki gece araçlar do-
lusu polisi görünce anladım ki
bunlar parti kapatsa ne olur,
kapatmasa ne olur?
MÎKRO
DINÇ TAYANÇ
Olüm Yaşatılmalı
Bir yaşam ölüme yatıyor... Yaşamı ölüme yatmı-
şın ya böbrekleri ya karaciğeri ya yüreği ya da bir
başka yaşamsal iç organı işlevini yitirmiş... Yaşamı
ölüme yatmış "/nsan"ın yaşayabilmesi ise bir baş-
ka insanın "ölümüne" bağlı!
Yaşamı ölüme yatan, hiçbir şeyin ayırdına vara-
bilecek durumda değil; çünkü yaşamla ölümün ke-
sişmenoktası "koma"da. Ölümeyatanı yaşatabile-
cek "ö/ü", komanoktasını geridebırakmış, amabe-
yinşel ölümü henüz gerçekleşmemiş...
Ölüme yatanı kurtaracaktek "umut", beyinsel iş-
levleri ölmemiş ölüden alınacak yaşamsal iç orga-
nın, ölmekte olan bedenine "aktanlması..."
Canlı ölümle; ölü, yaşatmayla yanşıyor!
Elimdeki, yıllar önce ımzaladığım, Türkiye Organ
Nakli ve Yanık Tedavisi Vakfı Doku ve Organ Bağı-
şı Belgesi'ne dalıp doluyu boşa, boşu doluya dol-
durmaya çabalıyorum...
Ölüme yatan ben de olabilirim, eşim ya da çocu-
ğum, anam ya da kardeşim, en yakın akrabam ya
da en can dostum da...
Nasıl beklerdim kim bilir bana ya da onlara can
verecek bir ölümün gerçekleşmesini!
Bir an durup madalyonun öbür yüzünü çeviriyor
ve kendimi beyni yaşamını yitirmemiş ölünün yakın-
lannın yerine koymaya çalışıyorum.
Canlanndan koparcasınayiten ölülerineyanmak-
tayken, birileri gelip "Ölü canınızı bir başka canda
yaşatmaya ne dersiniz" diyor. Oysa onlar, canlan-
nın yittiğine inanası değiller kı cansız bedeninin par-
çalanmasına izin vermeye yanaşabilsinleıi..
Üstüne üstlük bunun etiği var, dinsel inancı var,
"öbür dünya" korkusu var, kim bilir belki de "ikinci
yaşamla dönüleceği" inanışı var!
Ölüme yatmışın canlan; en yüce etiğin "yaşat-
mak" olduğunu vurguluyor, dinbilimcilerin organ ak-
tanmının sakıncası olmadığına ilişkin açıklamalann-
dan dem vuruyor, öbür dünyanın cennetine, ancak
bu dünyada iyilik etmişlerin alındığını anımsatıyor ve
"Birçok gidenin her biri memnun kiyerinden I Çok
senelergeçti dönen yok seferinden" dizelerini oku-
yori
Canlı ölümle yanşıyor beri yanda ve ölü, yaşata-
bilme şansını giderek yitiriyor...
Ölümün yaşamı yenmesi an sorunu; tıpkı, yaşa-
mın ölümü att edebilmesinin olduğunca...
Elimdeki karta bakıp, ölümle konuşuyorum;
"Nasıl olsa sonunda tümümüzü alacaksın. Ama
hiçbir canlının sana öyle kolay teslim olacağı yok-
tur. Aslolan, yaşam ve yaşatmaktır. Bir ölüme yat-
mışı yaşatabilmek, bir ölü bedenin parçalanmasın-
dan geçiyor ise, n 'olmuş ? Nasıl olsa, yatacağı yer-
de börtü böcek parçalamayacak mı? Mezarlıklar-
daki çiçeklerin neden öylesine parlak ve capcanlı
olduklarını hiç düşünmedin mi? Bırak da toprak al-
tında parçalanacak beden, bu dünyada pariaklık-
lann sürmesi, canlılıklann yaşayabilmesi için kulla-
nılşın!"
Ölümün beni anladığını hattaduyduğunu hiç san-
mıyorum. Tüm umudum, beyni ölmemiş ölüterin ya-
kınlannın beni okuyup anlayabilmeleri...
Yoksa daha nice insan; birikimlerini, yetenekleri-
ni ve yaşam sevincini insanlığa yeterince sunama-
dan ölüp gidecek...
Onlar "anlayabilirse" koyverin dangalak, tembel
ya da insanlık yoksunu üç beş "bürokratm" kaya-
cağı taşlan. Onlar zaten ölü doğmuşlar!!!
Ana fikir: Doğmamışı doğurmak da doğmuşu
yaşatmak da insanlık görevidır.
Ana fikrin ana fikri: Ya insanlık suçu, utancı ya
dapişmanlığı...
Demokrasi ve çeteler tartısıldı
'Çatlı-Küçük
ilişkisi amştınlmalıJ
İZMtR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - CHP İçel
Millervekilı Fıkri Sağlar.
Başbakan Mesut Yıl-
maz'ın Susuriuk olayı ıle
ılgıli Genelkurmay Başka-
nı'na atfen yaptığı açıkla-
manın ardından yeni bir
aşamanın ortaya çıktığını
bıldirdı. Sağlar, Susuriuk
olayında kımsenırı asker-
lerle ilgili bir şey söyleme-
diğini, kendisinin söyle-
meye çalıştığını, ancak
susturulduğunu kaydede-
rek bundan sonra rahatlık-
la konuşacağını belirtti.
Narlıdere Belediye-
si'nce düzenlenen 4. Man-
dalina. Çiçek ve Kültür
Sanat Festıvali kapsamın-
da "Hukuk Devleti, De-
mokrasiveÇeteler" konu-
lu panele gazetemiz yaza-
n Dhan Selçuk. Gazeteci
Yazar Muzaffer İJhan Er-
dost, Gazeteci Yazar Nev-
zat Helvacı ve Sağlar ko-
nuşmacı olarak katıldı.
Sağlar. Yılmaz'ın, Ge-
nelkurmay Başkanı'na at-
fen yaptığı açıklamada.
Susuriuk konusunda "Ne-
reye kadar gidilirse üzeri-
ne gidin'' biçıminde dile
getirdigi yaklaşımın Su-
suriuk olayının tüm boyut-
lanyla açıklığa kavuştu-
rulması açısından yeni bir
aşama olduğunu belirtti.
Sağlar, Susurluk konusun-
da açığa çıkanlması gere-
ken noktalan şöyle sırala-
dı: "ÖzeOikleGüneydoğu
böigemizde birçok eylem
ve icraatta bulunduğuna,
bölge halkının somut olay-
laıiatanıkhkettiği JİTLM
konusu; katiiam sanığı ve
uyuşturucu kaçakçısı ola-
rak bilinen Abdullah Çat-
lı ile General Veli Küçük
arasındaki ilişkiler; Meh-
met Ağar'ın birçok açık-
lamasında arkasına sığın-
dığı "MGK ve Genelkur-
may' ın bilgisi dahilinde fa-
aliyetgösterdiği sa>ının net
bir biçimde açıklığa kavuş-
turulmasL"
Gazetemiz yazan llhan
Selçuk da, Yeni Dünya
Düzeni ya da "KüreseOeş-
me" kavTamlannm ortaya
atıldığını, ancak küresel-
leşmenin insanlar dünyayı
keşfetmeye başladıklann-
dan beri varolduğunu be-
lirterek Türkiye'de aydın-
lann, küreselleşmeyi bü-
tün boyutlanyla düşün-
mek zorunda olduklarını
söyledi. Selçuk, "Demok-
rasiyi de evrensel olarak
düşünmek lazım. Demok-
rasiyi uygulamayan ülke-
lerde, bundan sadece bu
ülkeler değiL demokrasiyi
uygulayan, demokraüm
diye şişinen ülkeler de so-
nımludur. Saraylann bah-
çelerindezenginlikyaşanı-
yor, onun duvarlan dışın-
da ise sefülik var. Dünya-
nm görünümü bu durum-
da. Bunaemperyalizm de-
niyor" dedı.
Bugün demokrasinin
gelıştığı ülkelerde demok-
rasinin, Aydınlanma Ça-
ğı'nda, din devletlerine
karşı savaşla kurulduğunu
vurgulayan Selçuk, "Ba-
ü'da demokrasi, Hıristiyan
şeriatına karşı çıkarak
gerçekleşti. Türki)«'de de
demokrasi İslam şeriatına
karşı çıkarak gerçekleşe-
cek" diye konuştu. 8 yıllık
eğitimi "laikdevrim" diye
nitelendiren Selçuk, Ata-
türk' ün 1923 'te demokra-
si devrimi yaptığını belir-
terek, "Türkiye'nin tari-
hindegebniş geçmiş en bü-
yük demokrat Mustafa
Kemal'dir" dedi.
Nevzat Helvacı, Türki-
ye'deki çarpık ekonomiy-
le kolay kolay demokrasi
olamayacağını söyledi.
Muzaffer llhan Erdost da
1952'de başlayan ve daha
sonra kontrgerillaya ve
bugüne uzanan gizlı ör-
gütlenmenin. ABD ile im-
zalanan bu anlaşmalara
dayandığını kaydetti.