23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 OCAK 1997 CUMA HABERLERIN DEVAMI istanbul B 7 Sinop Edirıe B 8 Samsun Çarakkie B 8 Trabzon Kocaeli B 6 Gıresun Izrrr B 10 Ankara PB 1 Maiısa B 1 0 Konya PB 3 Ayoır B 12 Eskışehır PB 2 Derızli B 8 Sıvas PB 0 Zongukak B 5 Antalya PB 12 Kars Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van PB PB PB PB PB PB K K 1U 9 4 7 3 3 -10 -4 K -3 Londra Paris Yurdun doğu kesım- len parçah çok bulut- lu, orta Karadenız kı- yıları, Doğu Karade- nız ıle Doğu Anado- lu'nun kuzey ve do- Roma ğusu kar yağışlı, öte- ki yerler parçah ve az bulutlu geçecek. Ha- va sıcaklığı yurdun doğu kesımlerınde azalacak, diğer yer- Brüksel lerde değışmeyecek. IftlllB PB 3 PB 12 Beriin B Amsterdam ÇB 4 Madrid PB 11 Sofya PB 3 B Budapeşte B 6 Münih PB 10 ( £ 2 5 Parçalı bulutlu G U \ C E L CÜNEYTARC4YÜREK I Başurafi 1. Sayfada Iki tatışmalı konuyu, türtoan ile kurbanı halkoy- lamasıra götürmeyi öneriyor. Kapısuz'a, kuşku yok, şimdilik gölgede duran Takkel Başbakan'a, şunun şurasında topladıkla- rı yuzdt 22 oy bu cesareti veriyor. Öylevse ve Kapusuz ile partideki efendilerin yü- reğı sıkyorsa düşledikleri halkoylamasının konusu- nu neden genışletmiyorlar? Örneğin, ulusun Refah kafasıya birTürkiye isteyip istemediğini niçin hal- koylarrasına sunmaya yanaşmıyoriar? Bu kcnudaki bir halkoylamasında Şaibe Hanım'ın aklanma paklanma korkusu geçersiz. Bu yönden Takkeliye destek vermesi söz konusu değil. Kar- şıda hak olacak, halk! Refah'ı silip süpürecek yüz- de 79 karşı oy. Erken seçim lafını partilerimiz düşlemekten bile korktuklarına göre gelmiş gelecek pek çok pislik- ten belKi de böyle bir halkoylamasıyla annabilir Tür- kiye. Bir iksi dışında hemen her kurumu gıderek sa- ran bo:ulma, Başkan Kalemli nin deyişiyle "her sorunın çözüm yeri, rejimin kalbi" TBMM'yi de gi- derek sarıyor. Ana nuhalefet sözcüsü Zeki Çakan, "şaibeli TURBAN'da, Şaibe Hanım 'ın, şaibeli oytarta kur- tanlmaya çalışıldığını" söylerken önemli ölçüde TB- MM'nin içinedüştüğü "derin boşluğu"anımsatıyor. Hangi açıdan bakarsanız bakınız; Meclis'i oluş- turan partilerin bir an önce silkinmeleri gerekiyor. Ne hallerde olduğumuzu somut olaylar gösteri- yor. Şaibe ile uzun süre beraberlik yaşayan Murat Karayalçın, kadının TURBAN'daki yolsuzluklan- nın soruşturulmasına oy vermiyor. Gerekçe mi? "Id- dialardan tatmin olmadığım" söylüyor. Karayalçın'ın gerekçesini okuduğumuz gün, Şa- ibe'nin kabank TURBAN dosyası kamuoyuna su- nuluyor. Parti mitinglerine sağlanan TURBAN ola- naklanndan tutun da Kuşadası'ndaki -Suna'dan ucuza kapattıklan- evin yapımına değin uzayan bir liste. Bir dokun... Ya DSP gibi Ecevit gibi laik demokratik cumhu- riyetin 70 yıllık geleneklerini, kurailarını asla çiğnet- meyeceklerine inandıklanmızın kimi davranışlan? Başbakanlık Konutu'ndaki iftaryemeğini soruştur- ma veya soru önergesiyle Meclis'e getirmeye ha- zırlanan 28 DSP milletvekilini engelleyen tutumu? Müthiş bir düş kınklığı. Ecevit'in sözleriylesavunu şöyle: "Meclis'inmev- cutyapısı ıçinde bu konuda 'bir şey kabul ettirme- nin kolay olmayacağı' gerekçesiyle önergeden" vazgeçiliyor. Açık ve ahlaklı rejim için önem taşıyan TURBAN, ilkoylamasına "yakışıkh" Baykal, Hollandaelçısiy- le görüştüğünü öne sürerek gelmiyor. Kimilerinin şov yapma heveslerine kurban ettik- leri Susurtuk komisyonunu, komisyon üyelerinden Fikri Sağlar, "Bu komisyon, Meclis'in 'son şan- sı'd/r" diye gündemin önemli maddeleri arasında büyütmeye çalışıyor. Oysa, Susurluk komisyonu parlamentonun niçin son şansı oluyor? Şayet Sağlar'ın söylediği gibi ko- misyon son şansı ise TBMM'nin, vay rejimin hali- ne! Bütün bu olay olgulardan sonra kamuoyu araş- tırması, halkımızın ancak yüzde 15'inin TBMM'ye, yüzde 85'inin TSK'ye güven duyduğunu açıklayın- ca, suratlar ekşiyor, tutarsız tepkıler oluşuyor. Ni- çin? Aynaya bakmadıklan için! Başkan Kalemli'nin son günlerdeki görüşmelerin- de yaşanan olayların "Meclis'in 'itibarını küçülttü- ğü' görüşünün" kimilerine egemen olduğunu sap- tadığı olasılığı, güçlü bir olasılık. Kalemli gibi parlamenter demokrasiye gönül ve- ren bir siyasetçinin, başkanı olarak TBMM ıçinde geniş bir yelpazede yapacağı görüşmelerden han- gi sonuçlara ulaşacağımızı önümüzdeki günler gös- ı terecek. Meclis zemininde pariamentoya itibar sağlaya- cak "kimi hareketler" ne olabilir? Ömeğin, yılan öy- küsüne dönüşen şu ünlü dokunulmazhk olayının sonuçlandınlması sağlanabilir. Birraporyazmaktan öteye hiçbir yaptınm gücü olmayan Susurluk ko- misyonunun görevı süratle tamamlanabilir. Yoksa? "Hiç bu kadariyi olmamıştık" diyerekya- lan söyleyebilen Takkeli ile RP yayın organı Milli Gazete'nin şu manşetine kurban olacağız: "Aydınlığa doğnı!" k Çok bulutlu > Yağmurtu Kariı Hhnaye eden Çîller'in ortağı YUSUFÖZKAN ANKARA-Hacettepe Üniversitesi'nde öğretim üyesi asteğmen Dr. Necdet Güçlü' yü öldürmekten hükümlü İbrahîim Doğan'ı hapisten çıktıktan sonra Ankara Tıp Fakültesi'nde "himaye ettiği'' savlanan ve dönemin ülkücü liderlerinden olan Sevgi Hastanesi'nin sahibi Orhan Ozcanh'nın. Başbakan Yardımcısı \e Dışi§len Bakanı Tansu Çiller ile eşi Özer Uçuran Çilkr'in vakıf ortağı olduğubelirlendi. MtT'in olumsuz göriişüne karşın teşkilatın Maslak'taki trilyonluk arazısini 49 >ıllığına kapatan vakfın kuruculan arasında, ağabeyi MHP yöneticiliği yapan tçişleri Bakanı Meral Akşener'in de bulunduguna dikkat çekildi. tbrahim Doğan'm, aftan yararlanarak hapisten çıkmasının ardından 1974yılında yeniden döndiiğû Ankara Cniversitesi Tıp Fakültesi'nde, dönemin ülkücü liderlerinden Orhan Özcanlı tarafından "hîmaye edildiğr öne sürûlmüştü. Özcanh'nın adı, 12 Eylül sonrası Diyarbakır Cezaevi'ndeki solcu tutuklu ve hükümlülere işkence yapılması olayına da kanştı. Aktüel ve 2000'e Doğru dergileri başta olmak üzere, çeşitli yayın organlannda. Özcanh'nın cezaevinde işkence olaylanna kanştığı belirtildi. Aktüel dergisinde, "işkenceci doktor" olarak tanımlanan Özcanh'nın en büyük hissedarlanndan olduğu ve çok sayıda parlamenterin tedavi gördüğü Sevgi Hastanesi'nin, dönemin Başbakanı Sülevman Demirel tarafından açıldığı bildirildi. Özcanh'nın işkence olaylanna kanştığını savlayan Şanlıurfalı hekim Adnan Güllüoğlu, konuyla ilgili olarak Cumhuriyet'm sorulannı yanıtladı. 12 Eylül'den sonra siyasi görüşleri nedeniyle Diyarbakır Cezaevi'nde kaldığını anlatan Güllüoğlu, Özcanh'nın da 1982 yüında hekim asteğmen olarak aynı yerde görev yaptığını bildırdı. Güllüoğlu, "Bu adam bana özel işkence yapürtü" dedi. Özcanlı'nın, adı yoğun işkence savlanna kanşan ve PKK tarafından îstanbul'da öldürülen binbaşı Esat Okta> Yıkhran'ın işkence ekibinde yer aldıgını öne süren Güllüoğlu şunlan söyledi: "Yıküran'm yanı sıra üsteğmen Ali Osman Aydın, Minik dije bilinen bir asteğmen ve Ozcanlı hepsi bir ekipti. OzcanlL, benim gibi birçok kişhe işkence yaptırtb. 1985 yılında cezaevinden çıkınca, birçok gazeteci benimle röportaj yapb. Basında çıkan haberier üzerine Türk Tabipleri Birliği (TTB) soruşturma açmak istedi, ama kesin kanıt bulamadı. Diyarbakır Cezaevi'nde işkencenin kanıtı ne olabilir ki? Ben size ııfak bir kamtını söyleyeyim; cezaevindevken, Esat Oktay Yddıran bir gün beni çağırdı. Ankara Tıp'tan arkadaşlanm vardı Doğan Istanbulluoğlu Ue Cumali Aksoy, 'Doğan ile Cumali'yi buraya istiyorum' dedi. Ne Yüdıran, ne Aydın ne de Minik bu arkadaşlarunı tanunaz. Onlan taıuyan tek kaynak Orhan Ozcanlı. Bana tam 1 ay özel sorgulama yapüdı." Güllüoğlu, Özcanh'nın işkence görenleri tedavi edip etmediği yolundaki soru üzerine. "Hayır, hayır tedavi falan yok. O donemde apandisti padayıp da hastaneye kaldırılan tutuklular, esas duruşta yaünklı. Çok kötii şartlar attuıda yaşadık" dedi. Güllüoğlu, aynı fakültede okudugu Özcanlı'nın öğrencilik yıllannda son derece yoksul olmasına karşın, şu anda Sevgi Hastanesi'nin en büyük hissedan olmasına da dikkat çektı. Güllüoğlu'nun "işkenced'' olmakla suçladığı Özcanlı, Tansu Çiller, eşi Özer Uçuran Çiller \e Içişleri Bakanı Meral Akşener'le birlikte, "Gefccetjııı Dünyası Stratejik Araşbrmalar Vakfi*'nın kuruculan arasında yer aldı. Özcanlı, "eğitiın ve sağhk tesisleri kurup işletmek" amacını da taşıyan vakfın. Özer ÇİUer'in "vakıf harcamalannı yapmak ve ödeme şekillerini beliriemekk"' görevlı "daimi başkanı" olduğu yönetim kurulunda da üye olarak görev aldı. Vakıf MİT'in arazisine kondu Vakfın, Özcanlı'nın Sevgi Hastanesi ile birlikte, İstanbul Maslak'ta Milli Istihbarat Teşkilatı'ndan (MİT) ahnan geniş arazi üzerinde bir üniversite ile hastane kurmayı planladığı da öne sürüldü. Maslak'ta "387 ada" ve "39" sayıh parsel de yer alan ve maddi değeri trilyonlarla ifade edilen arsa, MİT'in "Veremejiz" yazısına karşın, 10 Şubat 1996 tarihİi ittifak senedi ile Milli Emlak Genel Müdürlügü tarafından 49 yılhğına Çiller ve Özcanh'nın vakfinaverildı. MtT'in istememesine karşın, Tansu Çiller'in "ağırüğuu" koyarak arsayı aldığı kaydedildi. Senette, arazi üzerinde "sağuk amaçlı tesisler ile spor, eğitinL, konaklama \e bunun gibi diğer tesistertn kurulmasının" öngörüldüğü vurgulandı. 4 Kuzu postundald devrîınbazlar' EVtVGÖKTAŞ ANKARA - Asteğmen doktor Necdet Güçlü'yü katlettıği gerekçesiyle hapis yatmasına karşın TBMM'de hekim olarak görevlendirilmesinde sakınca görülmeyen tbrahim Doğan'm üzerinde silahı çıkan ve o dönemde teğmen olan Albay Fehmi Altınbilek'in sol görüşlülere ilışkin düşüncelerini, el yazısıyla aldığı notlar da ortaya koydu. Altınbilek, hiçbir cinayete kanşmamalanna karşın idam edilen Deniz Gezmiş ve arkadaşlan için "kuzn postundald deMimbazlar" ifadesini kullandı. Alınan bilgiye göre, Altınbilek, binbaşı rütbesiyle Zonguldak 3. Jandarma Tugay Komutanlığı'nda Lojistik Şube Müdürü olarak görev yaparken, 10 Temmuz 1988 günü Side'dekı Jandarma Eğitim ve Dinlenme Kampı'na tatile gitti. Kampın kütüphanesjnde avukat HaBt Çelenk'in yazdığı "İdanı Cecesi Anılan" adlı kitabı görünce hiddetlenen Altınbilek, kitaplıkta görevli eri yanına çağırdı. kitabm kütüphaneye nasıl ve kim tarafından sokulduğunu sordu. Altınbilek, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyinlnan'ın idam edilmelerine ilışkin süreci anlatan kitabm giriş sayfasına solcular ve komünizmle ilgili düşüncelerini yansıtan bir not yazdıktan sonra, kütüphanede görevli erden derhal kitabm imha edilmesini istedi. Ancak, bu talımata kaçşın^gylı erm kitabı unha , etmediği, Altınbilek kamptan ayrjhncaya kadar gizli bir yerde sakladığı, daha sonra yeniden rafa koyduğu öğrenildi. Altınbilek, kendi el yazısıyla tdam Gecesi Anılan kitabının giriş sayfasına şu notu yazdı: "Kampa geidiğiınde kütüphaneyi gezerken bu kitabı görünce, yanıma çağırdıgım görevli ere, 'Bu kitap buraya nasıl ve kim tarafından alınmış, buranın mı yoksa kitaplann arasına kasten mi sıkıştınlrruş' diye sorduğumda, 'Hayır komutanım, buranın, zaten Genelkurmay'ca gönderilen lıstede var' demesi hayret ve üzüntümü daha da arttırdı. Daha dün denebilecek kadar yakın bir geçmişte, Türk Silahlı Ku»etleri ve bilhassa da jandarmanın yakalamak için dağı taşı gezdiğini unutmamak münıkün değil, ama işte bugün o peşinde bölücü azınlık, ırkçı komfinist anarşistlerle ilgili methive mahiyetindeki kitap Silahlı .Kuvypüer'le ilgili bir ünitenin .U]. ,,s r,<y i kütüphantsinde. Böyle izansızlığa yazıklar • olsun. İnsanın bindiği dalı kesmesi, işte buna derler herhalde. Kim ne derse desin, Türk milleti ve Mehmetçik ruhuna sahip Türk askeri vatanseverler, kuzu postuna bürünen devrimbazları artık çok iyi tanımaktadır. Komünizm dünyada iflas etti, bizde diriltmeye çalışıyorlar. Vah ölmüş eşekten medet umanlara... Ne Mutlu Türküm divenlere." Kalemli'ye katü doktor sorusu • Baştarafı 1. Sayfada mıyle TBMM Başkanh- ğı'na verdiği soru önerge- sinde, "Güçlü öldürüldüğü zaman siz Ankara Tıp Fa- kültesi'nde öğretim üyesi miydiniz. Güçlü'vii öldüren ülkücü Doğan'ı tantyor muydunuz? Katil olduğunu biliyor musunuz?" dedi. tbrahim Doğan'ın. "Mec- lis'e kimin referansıvla ve nasıl girdiğtae" de yamt is- teyen Sevigen, şu sorulan sıraladı: - Kimlerin de\1et memuru olacagı yasada belüienmiş- tir. tbrahim Doğan hakkın- da soruşturmayı kim yap- mıştır ve göreve başlaması nasıl sağlanmıştır? - Bu durum ortaya çıktık- tan sonra Meclis Başkanı olarak soruşturma başlattı- nız mı veya başlatmayı dü- şünüyor musunuz? -12Martvel2Eylülön- cesi eline silah alarak suç iş- lemiş ve hüküm giyıniş olan Doğan'mdışındaTBMM'de görev yapan başka personel varmı? - Doğan'm, geçici kadro ile geldiği, daha sonra asıl kadroya alındığı doğru mudur? Alındıysa hangi tarihte, kimin tarafından alınmıştır? Güçlü'nün katili ülkücü bir ekip ] • Baştarafı 1. Sayfada Alınan bilgiye göre. sanıklar Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde "öldürme, silahlı tchdit ızrar, hürriyeti tehdit ve 6136 sayıh yasaya muhalefet" suçlanndan 16 Nisan 1970 günü yargılanmaya başlandılar. Ahmet Avanoğlunun başkanlığında üyeler Avni Güneş, Enver Koçak ile savcı Hüseyin Çakıroğlu'ndan oluşan heyet. yaklaşık bir yıl süren yargılama sonucunda sanıklan 24'er ; yıl ağır hapse mahkûm etti. Sanıklar yeniden \argüandı ' Karar, Yargtfay tarafından bozulunca sanıklar yeniden yargılandı. Mahkeme heyeti ikinci kez verdiği kararda, îbrahim Doğan, Dursun Atak ve Mehmet Şomuncuoğlu hakkında, Selim Ölçer'i tehdit ettikleri gerekçesiyle açılan davanın, o günlerde çıkanlan 1803 sayıh Genel Af Yasası ile ortadan kaldınldığını bildirdi. Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 23 Ocak 1974 günü verdiği kararda şöyle denildi: "Sanık İbrahim Doğan ve AB Güngör'ün tabanca ile maktul Necdet Güçlü'ye ateş ederek kendisüıi \urduklan, ancak maktulün bu ikisinden hangisinin kurşunu ile öldüğü anlaşılamadığından ve böyle bu Ud sanığuı Necdet Güçlü'yü faili gayri muayyen şekilde öldürdükîeri anlaşümıştır. Adı geçen her iki sanığuı sabit olan \e eylemlerine uyan TCV'ıün 448. maddesine göre 24 sene ağır hapis cezası Ue cezalandırümasına, 463. maddeye göre cezalan yanya indirilerek her ikisinin 12'şer sene ağır hapislerine, 1803 sayıh Af Yasası'nın 1/B maddesi gereğince işbu cezalannm ortadan kaldırümasına karar verilmiştir." Doğan ve Güngör'e verilen cezalann indirilmesine dayanak olan TCY'nin 463. maddesinde, "448,449,450,456 ve 457. maddelerde beyan olunan fiflleri birkaç kişi birtikte > apmış olup da failin kim olduğu belli olmazsa, bunlardan her birisi hakkmda fiil için tayin edilmiş olan ceza üçte birden yanya kadar indirilerek hüküm olunur" deniyor. Doğan'daki silahlar subaylann Mahkeme karannda. Güçlü'yü katleden İbrahim Doğan'ın üzerinde ele geçirilen 6815296 numarah tabanca ile mermılerinin teğmen Fehmi Altmbilek'e, 6815248 numarah tabancanın da teğmen Mustafa tlerisoy'a ait olduğunun anlaşıldığı kaydedilerek silahlann sahiplerine iade edileceği belirtildi. Kararda, daha sonra şunlar kaydedildi: "Maktule ah kınk göziüğfin maktulün mirasçılanna verilmesine, kutu içindeki mermi, kovan ve mermi çekirdekleri Ue dinamit lokumu ve teferruatuun 36. maddeye göre zorahmına, bozmadan önce sarf edildigi anlaşılan 936 lira 90 kuruşa ve bozmadan sonra sarf edildigi anlaşılan 5 davetiye ve tebliğ masrafı 750 kuruş ilavesi ile cem'an 944 lira 40 kuruş mahkeme masrafının haklannda mahkûmiyet karan verilen samkiardan aiınmasına karar verilmiştir.'' KatiUeri, Güney'in avukaü sa\f undu Sol görüşlü olduğu gerekçesiyle asteğmen Necdet Güçlü'yü öldüren MHP'lileri, avukat Gühekin Müftüoğlu'nun savundugu öğrenildi. Müftüoğlu, Yumurtalık yargıcı Safa Mutlu'nun öldürülmesi davasmda ünlü aktör Ydmaz Güney'in de avukatlığını yapmıştı. Müftüoğlu, Cumhuriyet'e, müvekkilinin izni olmadıkça davayla ilgili bilgi veremeyeceğini söyledi. Ölümünün 7. yıldönümü Muammer Aksoy etkinliklerle anılıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Evi- nin önünde silahlı saldm sonucu 31 Ocak 1990 günü öldürülen ve failleri hâlâ bulu- namayan Prof. Dr. Muammer Aksoy anı- lıyor. Cumhuriyet devrimleri ve aydınlanma için verdiği mücadele sonucu şeriatçı ke- simin hedefı olan "Ulusal Petrol Dava- sı"nm öncülerinden Prof. Dr. Muammer Aksoy için Cebeci Asri Mezarlığı'ndaki mezan başında saat 12.00'de tören düzen- lenecek. Aksoy. ölüm yıldönümünde, An- kara Barosu, Türk Hukuk Kurumu, Ata- türkçü Düşünce Derneği'nin de aralannda bulunduğu çok sayıda sivil toplum kuru- luşu ve bazı siyasi partilenn katıhmıyla düzenlenen etkinliklerle anılacak. Aksoy'un anısına bugün saat 14.00'te Ankara Adliyesi konferans salonunda "Emperyalizmin YeniYüzü KüreseUeşme" başlıklı bir bir panel düzenlenecek. Avu- kat MehmetUğurhı'nun yöneteceği pane- le, Prof. Dr. Korkut Boratav, Prof. Dr. Aml Çeçen, ADD Genel Başkanı Suphi Gür- soytrak ve Prof. Dr. Alpaslan Işıkh katıla- cak. Mülkiyeliler Birliği'nde düzenlenen klasik müzik dinletisi de saat 19.00'da baş- layacak. Aksoy'un doğum yeri olan Antalya'da da CHP 11 Başkanhğı anma programı dü- zenledı. Anma toplantısının, bugün saat 14.00'te CHP Antalya il merkezindeki top- lantı salonunda gerçekleştirileceği bildi- nldi. Gazetemiz yazan Uğur Mumcu'nun ölüm günü olan 24 ocakta başlayan Ada- let ve Demokrasi Haftası etkinlikleri, Prof. Dr. Muammer Aksoy ölüm yıldönümü olan bugün sona erecek. Aksoy'un katillerinin bir an önce bulun- masını isteyen ADD İstanbul Şube Başka- nı Bilge Bilgie de yaptığı açıklamada, Mu- ammer Aksoy 'un laik. demokratik ve çağ- daş bir toplum için yaşammı feda ettiğini belirterek. "AksoyHocamız,düşünceleriy- leTürkiye'deld tüm Atatürkçülerin yolunu aydınlatmaya devam ediyor" diye konuş- tu. Demirel ve Kalemli rejimi komıştu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Sülevman Demirel'in Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Kalemli ile önceki akşam yaptığı görüşmede, TBMM'nin öneminin daha sık vurgulanmasını istediği öğrenildı. Kalemli, "Sayuı Cumhurbaşkanı TBMM çahşmalanndan son derece memnun. Kendisiyle devletin bütünlüğünü, rejinûn geleceğini konuştuk. Zaman zaman bu tür görüşmeleri yapıyoruz. Program dışı görüşme, sayuı Cumhurbaşkanı'nın takdiridir" dedi. Demirel, önceki gün Kalemli'yi Köşk'e çagırmış ve baş başa görüşmüştü. Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlayan Kalemh görüşmede. Meclis'in çalışmalannın genel olarak ele ahndığını belirterek şunlan söyledi: "Sayın Cumhurbaşkam Meclis'in çahşmalanndan memnun. Kendisine, anayasay a uyum yasalaruıa ih'şkin çahşmalan, 83. maddede yer alan dokunuhnazlıklara ilişkin düzenlemeleri anlattım. Bu tür görüşmeleri zaman zaman yapıyoruz. Kendisi çok büyük bir titizlik içinde. Devletin devamhhğı, rejimin geteceği konusunda konuştuk." Kalemli, görüşmenin "program dışı" olmasını da "Bu Cumhurbaşkanı'nın takdiri" karşıhğını vermekle yetindi. Kalemli, "Benun bir toplantıda kuUandığun cümle vardı. 'Türkiye'nin bugünkü meselelerinin ve gelecekteki meselelerinin tek çözüm yeri TBMM'dir' demiştim.O cûmleyi çok beğenmiş. Bu cümleyi daha çok kullanmamı ve geliştirmemi de vurguladı" dedi. Kalemli, Demirel'le yaptığı görüşmeye paralel olarak parti liderleriyle de görüşme yapıp yapmayacağı sorusuna, "Gerekirse yapanm. Zaten grup başkanvekiUeriyle sık sık görüşüyoruz" karşıhğını verdi. Sulukar Gokgunjttükj G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada Komisyona çağnlanlann yaptıklan açıklamalar bu saptamalann ne kadar yerinde olduğunu ortaya koyuyor. Olay giderek, devlet çarkının kritik dişlilerini kont- rol eden kimi kişilerin yaptığı işlerin sorgulanması, karanlıkta kalan ilişkilerinin aydınlatılması boyutu- nu aşıyor. Ne oluyor? * Bir dönemin, yönetim mantığını, hukuk dışılığını gün ışığına çıkarıyor. Son olarak Oral Çelik'le devam eden "açıklama- lar" serisini bu köşenin diline çevırirsek, komisyo- na verilen bilgileri satırbaşlanyla şöyle özetleyebi- linz: - Övünmek gibi olmasın, arkamızda bıraktığımız ölümlü olay sayısı fena değildir. Devlet için yani. - Valla saymadım ama, 20 kadar operasyona ka- tıldım... - Bir gün hiç unutmam, yurtdışına çıkacağım, kımlik gerekti. Arkadaşlarla konuştuk, 10 kadar ay- rı adla pasaport alıp çıktım. Yol parasını da devlet verdi. Ama bir miktar daha alacağım var. - Isviçre'de gözaltına alındım. Durum kötüydü. Bereket Özal'ın sevdiği bir Devlet Bakanı araya gir- di, bizi kurtardı. - Babam, MİT adına çalışırdı. Amcamla aralan başlangıçta iyiydi. Kıbns'ta bir banka kuruldu. Pa- yımız vardı. Buz fabrikası kuruldu, burada da payı- mız vardı. Ama yan çizdiler. Sonra babamı öldür- düler. - Benim abimin, özel timcilerle arası iyiydi. Abim, Ülkü Ocakları Başkanı'ydı. Sonra işleri açıldı. Dev- letten mal alıp özel sektöre veriyoruz. Arabamızı, te- lefonumuzu özel timciler isterse verirdik... - Bizi 1982'den itibaren kullanmaya başladılar. Biz de karşılığında cezaevindeki arkadaşlanmızın çı- kanlmasını istedik. Ömekleri uzatabiliriz. Bu tablo yazının başında da vurguladığımız gibi, faturanın hayatta olmayan bir- kaç kişiye kesilmesıyle aklanamaz. Ancak, hükümet ortaklarının bu kadanna bileya- naşmadığı dikkati çekiyor. Komisyona gelenlerin yaptıklan açıklamalar, 12 Eylül yönetiminin mantı- ğını da tartışmasız biçimde ortaya koyuyor: - Merkez sol ve bütün sol yelpaze için darbe... - Merkez sağ için, 'biraz kenarda durun'... - Radikal sağ için, 'düşünce/erin/z/ iktidara taşt- yoruz'... Görüntüdeki farklılıklar belirleyici değil. Üçüncü şıktaki kimi siyasetçilerın, militanlann bir süre ce- zaevinde kalmış olması önemli değil. Asıl olan, on- lann düşüncelerinin devlet yönetiminde yer alma- "&.'."" Ortü kalkmış değil— Evren döneminde bu anlayışın temelleri atılıyor, Özal döneminde pekiştiriliyor. Işin içine, altın-döviz kaçakçıları da katılıyor. Çiller döneminde iş zıva- nadan çıkıyor. Her gelen bir öncekinin yaptığından esinlenip devlet içindeki devletin güçlenmesinı, dal-budak salmasını sağlıyor. Devlette devamlılık dediklerı bu olsa gerek... Sözünü ettiğimiz komisyon, bu sürecin üzerinde- ki perdenin altında ne olduğunun biraz daha net an- laşılmasını sağlıyor. Ama örtüyü kaldırmıyor. Örtünün kalkması için öncelikle, Meclis'in buna çok istekli olması, yargının tam bağımsız hareket edebilmesi gerekli. Aksi halde, gelen yaptıklarını anlatıp gidecek, yaptığı yanına kâr kaldıgı gibi, bütün bunlan Mec- lis'e de onaylatmış olacak. Yakında, hırsızlıktan yolsuzluğa yasadışı işe ka- nşan herkes Meclis'e gelir, yaptıklannı anîatır, "Oh be... Vıcdanen de rahatladım" der giderse şaşma- mak gerekir. 1990-94 arası faili meçhul cinayetler artınca Mec- lis'te bir komisyon kurulmuştu. Bu komisyonun, "cinayetlerden sorumlu" dediği kişiler Aralık 1995 seçimlerinde Meclis'e girmiş, bakan olmuştu. Ko- misyon üyelerinin de çoğu Meclis dışı kalmıştı. Ister misiniz, Susurluk Komisyonu'nun "sorum- lu" olarak dinledikleri gelecek seçimlerde Meclis'e girsin... Içişlerı Bakanlığı'na ibrahim Şahin, Dışiş- leri Bakanlığı'na da uluslararası deneyimiyle Oral Çeiikgetirilsin... Gidişi değiştiremezsek olacağı bu... Mumcu için iıııza kampanyası • Baştarafı 1. Sayfada dınlanıncaya dek işin peşini bırakmayacaklannı söyledi. Gençler adına konuşan CHP Beşiktaş Gençlik Kolu Baş- kanı Ahmet Akkaya da, Uğur Mumcu'nun fikir ve i- nanç dostlannın Mumcu'yu unutmadıklannı ve unutul- masına izin vermeyecekleri- ni belirtti. Akkaya, "Bizler, Mumcu'nun izinden gi- den ve fikirlerini savunan genç Kuvay-ı Milliyeciler olarak, Mumcu'nun ölü- münün ardından şeref ve namus sözü verenleri gö- reve çağırıyoruz" dedi. CHP Beşiktaş İlçe Baş- kanlığı'nm düzenlediği Uğur Mumcu Şiir Yanşma- sı da sonuçlandınldı. Yanş- mada, birinciliği "Diriliş" adlı şiiri ile Erdoğan Alü- nok, ikinciliği "Neredesm* adlı şiiri ile Şirin Özdemir, üçüncülüğü "Uğurlar tçin" adlı -jiıri ile Mehtap Meral alırken Ahmet thsan Büge de "Uğur Mumcu'ya Se- lam" adlı şiiri ile Onur Ödü- lü'ne layık görüldü. (WH0) Dünya Sağhk Teşkilatı kalp ve damar hastalıklannı "Dünyanın 1 Numarah İnsanlık Düşmanı" ilan etti. TÜRK KALP VAKFI Tel.: (0.212) 212 07 07 (PBX) Faks: (0212) 212 68 35
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle