04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3-1 OCAK1997 CUHA CUMHURİYET SAYFA HABERLER RTİKMGK garüşecek • A,YHARA(Cumıuriyet Bürosu)- Radyo ve Televizjon Üst Kurau'nun (RTÜtCj,MillıGüveılik K^irulu'nun(MGK) "toölücü ve yıbcı yannlara karşı süresiz kapatmi cezası getırilmesı" >olundad önensım bugun değerlerıdırecegi bilcirildi. ,RTÜK'ün toplantısıtda. MGlC'n n "böliicü ve yıkıcı -yayınlan karşı süres^z 4capatma cezası verirnesi" yoltında hiikümete yıptiğı ta-vsiye ele alınacak. v Satacakbîrşey kalmayacak' • AMvARA(Cumiıuriyet Bîirosu)- Tiirk Sanayici ve Işadamlan DernegTnden {TÜSİAD) sonra Türk Sanayıcı ve tşadamkn Vakfı (TÜSİAV) yöneticileri de Türk-lş'i ziyaret ederek. Türkıye'nin sorunlan ûzerinde ortak platform önerdiler Türk-İş Genel Başkanı Bayram Meral, özelleştirme politikasının Türkiye'nin nimetlerini yağmalatma noktasına geldiğini vurgulavarak •' 1997. 1998 belki iyi geçecek, araa 1999*a satacak bir şey kalmayacak" dedi. TÜSİAV Başkanı Veli Santoprak da, yurttaşlann siyasetçılerin zaafiyetleri karşısında "bunalım içinde olduklannı belirterek "'Gün ülke için herkesın elini taşın altına koyması gerektığı gündür" diye konuştu. Mumcu komlsyonu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Lğur Mumcu cınayetini araştırmak üzere kurulan TBMM komisyonunun başkanhğına RP Ankara Milletvekili Ersonmez Yarbay seçildi. Komisyon. 3 şubat pazartesi günü çalışmalanna başlayacak. CHP'lilenn önergesi üzenne kurulan Uğur Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonu dün toplanarak görev bölümü yaptı. Başkanlığa RP Ankara Mittetvekili Ersonmez Yarbay" ın seçildiği toplantıda, başkanvekilliğine ANAP Manisa Milletvekili Tevfik Diker. sözcülüğe de CHP Ankara Milletvekili Eşref Erdem getirildi. Haâne'den nema açıklaması • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Çalışanlan Tasarrufa Teşvik hesabında geçen yıl aralık sonu itibanyla 525 trilyon 842 milyar 202 milyon lira bıriktiğı bildirildi. Yılın son ayındaki nemalandırma oranı da yüzde 233.79 olarak açıklandı. Hazine Müsteşarhğı'ndan yapılan açıklamaya göre 1996 Aralık ayı itibanyla hesapta bulunan paranm 189 trilyon 64 milyar 230 milyon lirasının anapara, 336 trilyon 777 milyar 972 milyon lırasını nema oluşturdu. Hesaptaki ^aranın 116 trilyon 634 milyar 461 milyon lirası anapara ve nema olarak hak sahiplerine ödenirken, 1 trilyon 765 milyar 68 milyon lira ıade olarak kurumlara, 2 trilyon 22 milyar 883 milyon lira da yatınm harcamalan ve komisyon olarak Ziraat Bankası'na verildi. Kadtnlardan pantolon eylemi • BURSA (Cumhuriyet) - REFAHYOL'un kamu kurumlannda kullanılmasını yasal hale getırmeye çalıştığı türbana kamu kesiminden tepkiler gelmeye başladı. Bursa Sigorta Müdürlüğü'nde görevli kadınlar, önceki günden itibaren ışyerlenne pantolonla gelmeye başladılar. SSK bünyesinde bazı kadın çalışanlann türbanla işe başlatılmalanna tepkı olarak önceki gün pantolonlarla işyerlerine gelmeye başlayan kadınlann bu eylemlenni sürdürecekleri öğrenildi. Bursa Sigorta Müdürlüğü"nde başjatılan uygulamanın diğer kamu kurumların da da devreye sokulacağı ve kadınlann etek yerine pantolon giyerek mesaiye başlayacaklan bu yolla protestolannı dile getireceklen de bildirildi. Şeriatçı Akit gazetesinin yaymlanndan sonra Danıştay'a tehdit telefonlan geliyor Danıştay ve Güzelgün hedef ANKARA (Cumhurhet Bürosu) - 12 Daire'nin "'devleteramazandüzenlemesi" hakkında yürürlüğün durdurulması kara- n vermesinın ardından Danıştay'a tele- fonla tehdit mesajlan gönderildiği bildi- rildi. Şeriatçı Akit gazetesi Danıştay'ın tele- fon ve faks numaralan ile iptal davasını açan Bartın Adliyesi Yazıişleri Müdürü Abduırahman Güzelgün'ün ev telefon- larını açıkladı. AJcit, "İşte hasta adam" başlığını kul- lanarak fotoğrafinı yayımlayıp hedef gös- terdiği Güzelgün hakkında, "Görüntü- süyle Apo'yu andınyor" ifadesini kullan- dı. Güzelgün, "Cehennemebiktin kesildP ıçerikli tehdit mesajlan aldığını. devletten koruma görevlısi isteyeceğini açıkladı. Akit gazetesinin kendisini "Yeni Gü- naydınw dan aradığını belirterek demeç al- dığını anlatan Abdurrahman Güzelgün ise oruca göre mesai düzenlemesi yapan hü- kümetin rejimi dinselleştirmeyi amaçladı- ğını söyledi. Alınan bilgiye göre, yürürlüğün durdu- rulmasına ilişkin karar Başbakanlığa teb- liğ edildi. Derhal uygulanması gerektığı- ne işaret edilen karann uygulanmaması durumunda. Türk Ceza Yasası'nda tanım- lanan "görevi ihmai ve görevi kötüye kul- lanma" suçlannın oluşacağına dikkat çe- kildi. Ancak Başbakanlık dahil. kamu kurum ve kuruluşlannın önemli bır bölümünde, Danıştay' ın yürürlüğün durdurulması ka- ranna karşın, mesai saatlerinin normal akışına kavuşturulmadığı bildirildi. Baş- bakanlığın yapacagı itırazın Danıştay lda- n Davalar Genel Kurulu'ndagörüşülerek karara baglanacağı kaydedildi. Akit gazetesinin dünkü sayısında iptal davasını açan Bartın Adliyesi Yazıişleri Müdürü ile Danıştay hedef gösterildi. "Bunu Ytınan yapmaz" başlığıyla gaze- tenin manşetinde yer alan haberde karara bazı siyasetçilenn tepkılerine yer verilir- ken Danıştay "ın telefon ve faks numara- ları açıklandı. Akit, "İşte hasta adam" başlıkh habe- rinde de Danıştay'da iptal davasını açan Bartın Adliyesi Yazıişleri Müdürü Güzel- gün'ün fotoğrafinı da yayımlayarak "Gö- rüntüsüyle Apo'yu andınyor" nitelemesi- ni kullandı. Haberde, sosyalıst görüşe sahıp bır CHP'li olduğu öne sürülen Güzelgün'ün ev telefonlanna yer verilirken Güzel- gün'ün sicil dosyasının da bozuk olduğu iddia edildi. Akit gazetesi, 1995 yılının ağustos ayındaki yayınlannda türbanlı 2 avukatın kaydını barodan sılen Gümüşhane Baro- su Başkanı AliGünday'ı hedef göstererek Mesai sorunu Dış ilişkiler aksıyor ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu)-Hükümetin, ramazan ayı nedeniyle mesai saatini geriye al- ması, zaman dilimi 2 sa- at ileri olan Avrupa ülke- leri ve 7 saat ılen olan ABD'yle yürütülmesi gereken işlemlerde ak- sakhk yarattı. Yetkıliler, özellıkle ABD'de çalış- ma saatinin başladığı 9.00 civannda, Türki- ye'de mesainın fiilen bit- tiğini, bu nedenle yazış- malarda gecikme oldu- ğunu söyledıler. Dışişleri Bakanhğı. Maliye Bakanhğı, Hazi- ne, Dış Ticaret, Gümrük Müsteşarlıklan, Özelleş- tirme Idaresi Başkanlığı, Emniyet Genel Müdür- lügü, kamu bankalan gı- bi Batı'yla ilişkileri yo- ğun olan bakanlık ve ku- rumlarda, iftara göre ayarlanan mesai saatleri nedeniyle sorun çıktığı öğrenildi. ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART şeriatçı lzzet Kıraç tarafmdan işlenen ci- nayete giden süreçte etkin rol oynamıştı. Aynı gazete, İsrail'le imzalanan savun- ma ışbirlıği anlaşması aleyhine yaptığı ya- yınlarla Cumhurbaşkanı Süleyman Demi- ret'i hedef göstermiş, Akit'ın yayınlann- dan etkilendiğinı ifade eden İbrahim Gümrükçüoğlu adlı şeriatçı. Izmit'te Cumhurbaşkanı"na karşı başansız bir su- ikast ginşimınde bulunmuştu. 'Hedeflen dinselleştirilmiş rejim' Cumhuriyet'm sorulannı yanıtlayan Abdurrahman Güzelgün ise davayı açma- ya arkadaşlanyla konuştuktan sonra karar verdiğini söyledi. Hükümetin uygulama- smı "Udyüzlü" olarak değerlendiren Gü- zelgün. şöyle devam etti: "İktidar, açlık sınınnda tuttuğu geniş memur yığuüanna 'Size para veremiyo- ruz, ama ramazanı rahat ge- çırin diye mesai düzenle- mesi yapıyoruz' diyor. Oruç tutmavan arkadaşlar, rutan arkadaşlan zaten ida- re ediyor. Onların açığını kapaüyor. Burada amaç, fı- ili durumu yasalaştırmak, hukuku dinsellcstirmek. Hükümet memurlan düşü- nüyorsa insanca yaşayabile- ceğjmiz bir maaş versin. in- sanlann iftar sofrasına ko- yacağı yivecek versin." 1992-1993 yıllannda Tüm Yargı-Sen'ın örgütlen- me sekreteri olarak görev yaptığını anlatan Güzelgün, Türkiye'deki inanç moza- iğinin korunmasının ancak laik ortamda sağlanabilece- ğıne işaret ederek Akit ga- zetesinin yayınıyla ilgili olarak şunlan söyledi: "Akit benimle Yeni Gü- na>dın"dan anyoruz' diye- rekgöriiştü. Bana gelip mü- lakat isteseler verirdim. Bu durum ahlaksızca. Benim gizle>ecek bir şeyim yok. Birtakım adamlan görev- lendirmiş, 2-3 kişi dönü- şümlü olarak arayıp "Ce- henneme biletini kestin' gi- bi tehditler savuruyortar. Devlete, koruma görevlisi için başvuracağım." Güzelgün, davayı gazete- de savlandığı gibi "menfaat ihlaliT nedeniyle dpğiJ. anayasaya aykınlıktan aç- tığını da vurguladı. Hükümetin küçük ortağı TEDAŞ ve TOFAŞ oylamasına kadar türbana dokunmayacak DYP türban konusunda temkinliANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Hükümetin RP kanadının ka- mu kurum ve kuruluşlannda tür- ban serbestisine yönelik girişimiy- le sıkışan DYP, Başbakan Yardım- cısı Tansu Çilkr'le ilgili TEDAŞ ve TOFAŞ oylamalanna kadar ko- nuyu tartışma zeminine çekmeme- ye çahşıyor. DYP, 18 şubatta TB- MM Genel Kurulu'nda yapılacak oylamaya kadar türbanı gündem- den indirmeyi planlarken. parti üst yönetimi de bu konuda sert açıkla- malarda bulunmayacak. Geri adım atmak ıstemeyen Başbakan Nec- mettin Erbakan'ın ise muhalif DYP'lileri, görevlendirdiğı millet- vekilleri aracılığıyla ikna etmeye çalıştığı kaydedildi. RP. tabanına yönelik vaatlerini gerçekleştirmek için türban, kur- ban derileri ve karayoluyla hac ko- nulannı yeniden gündeme getirir- ken. hükümet ortağı DYP'nin, üni- versıtelerde türban serbestisine ve Türk Hava Kurumu'nun yanı sıra özel kişi ve kurumlarca da kurban derisi toplanması önensıne soğuk bakmadığı belirtildi. DYP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Ekinci. türbanın ülke gündeminden çıka- nlması gerektiğini belirterek. Üni- versitelerde kıyafet serbestisınden yana olduklannı söyledi. -Türban devtetteolsun derseniz, kıyafet yasası ve disiplin geliyor. Ona uygun da\ ranılması gerekir" dıyen Ekinci, öğrencilerin okuma sürecinde türbanla ilgili bir sorun- la uğraşmalannın doğru olmadığı- nı söyledi. DYP yönetimi, TBMM Genel Kurulu'nda 18 şubatta yapılacak olan TEDAŞ ve TOFAŞ oylamala- nnda Genel Başkan Çüler'i riske atmamak için kamu kurumlannda türban serbestisi konusunda ısrar- lı tutum sergilemeyecek. Oylama süresine kadar ortağının güvence- sini kaybetmek ıstemeyen DYP'nin, kurban derilerinin THK dışındakı kişi ve kurumlarca da toplanması konusunda ortağına Şaibeli oylama incelenecek ANKARA (Cumhuri)-et Bürosu) - TBMM Başkanlık Divanı. TURBAVın olanaklarını kendi çıkan için kuHandigı gerekçesiyle DYP Genel Başkanı. Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çilfcr hakkında verilen sonışturma önergesinin oylamasmda sahtecilik yapıldığı iddialannı incelemek üzere alt komisyon oluşturdu. Çiller'in TBMM Genel Kurulu'nda dün oylamanın yenilenmesi olasüığıra dikkate alarak yurtdışında bulunanlar da dahil olmak üzere oylamaya katılmayanlann Ankara'da hazır bulunmalan için verdiği talimat üzerine Strasborg'da bulunan Sedat AJoğhı'nun katıldıgı toplantı sona ermeden, Susurluk kazasmdan sonra evine kapanan Sedat Bucak'ın da hasta olmasına karşın korumalanmn eşliğinde TBMM'ye gelmesi dikkat çekti. TÜRBAN oylamasındaki sahtecilik iddalan üzerine TBMM Başkanı Mustafa Kalemli başkanlığmda toplanan Başkanlık Divanı, 8 iddiayı görüştü. ANAP, oylamaya katılmadıklan halde katılmış ve ret oyu kullanmış gibi göstenlen DYP'li Ergun Özdemir, Ergun Özkan ve Şamfl Aynm'ın dtşında 2 sahtecilik iddiasını daha gündeme getirdi. TutanakJara göre oylamaya katılmış görünen DYP'li Turan Arınç ve Abdülkadir Cenkçikr in de genel kurulda olmadıklan; Annç'ın Izmir'de, Cenkçiler'in ise hastanede olduğu savunuldu. ödün verebileceği belirtildi. DYP Genel Başkanı Çiller'in, TEDAŞ ve TOFAŞ oylamalannın ardından "Grubumu ikna edemcdim" ge- rekçesiyle türbana izin vermeme eğilimınde olduğu belirtildi. Muhaüflere çengel Başbakan ErbakaıTın Şeker Bayramı'na kadartürban yönetme- liğinin çıkanlabilmesi için RP An- kara Milletvekili Hasan Hüseyin Ceylan ve bir grup milletvekilini, türbana muhalif DYP'lilerin ikna edilmesi içingörevlendirdiği belir- tildi. Erbakan. önceki günlerde DYP'li Devlet Bakanı Nevzat Er- can. RP'li devlet bakanlan Lütfii Esengün ve AbduDah Gül ile Ada- let Bakanı ŞevketKazan'labir ara- ya gelirken. toplantıda koalisyon arasında sorun olan türban serbes- tisi. kurban derileri ve karayoluyla haccın gündeme geldiği belirtildi. Devlet Bakanı Ercan, karayoluyla haccın güvenlikli olmadığına iliş- kin kendisine gelen rapor ve bil- gileri Erbakan'a ilettiğini söyledi. IRMIKI AYDIN ENGİN e - mail: engin (â planet.com.tr Bir Alman yargıcın doğrudan Çiller'i hedefleyerek yönelttiği yenilir yutulur olmayan suçla- malar, Türkiye'deki uyuşturu- cu sorununu, ülke gündemine kolay kolay çıkmamacasına yerleştirdi. (Bir parantez: Bu- rada şu çokça yinelenen gün- dem saptırması korkusuna da yer yok. Uyuşturucu kaçakçı- lığı ve oradan sağlanan mılyar- larca dolarlık rant da Susurluk prizmasının yüzlerinden biri. Gündem sapmtyor çeşitleni- yor, derinleşiyor). Emniyet Genel Müdürlüğü ayyuka çıkan uyuşturucu reza- letlerine karşı saldınya geçti. Emniyetin kaçakçılıktan so- rumlu birimlerinin en tepesin- deki polis şefi basın toplantıla- rı düzenledi, moda deyimle ga- zetecilere brifing verdi. Dikkat- li izleyici ve okuyucu fark et- miştir. Polis şefi eroınin ham- maddesi asit anhidrit'in üreti- mini denetlemekten kaçınan, asit anhidritticaretinden büyük gelirier sağlayan Avrupa ülke- lerini iki yüzlülükle suçladı. Uyuşturucu ve Rantı "Kesin ya da denetleyin asit anhidritüretimini, olsun bitsin. O asit yoksa eroin de yoktur" demeye getirdi. Avrupa'nın bu ve benzeri ko- nularda sabıkasının epey ka- labalık olduğu biliniyor. Saddam'ın Halepçe'de Kürtlere yönelik cankırımmda kullandığı zehirli gaz Federal Almanya'da üretilmiş, ihraç edilmişti. Aynı günlerde, Fede- ral Almanya, Saddam rejimini insanlık için tehlikeli ve zararlı bir rejim olarak niteliyordu. Batı Avrupa devletleri he- men tümü yoğun ticari ilişkıle- n olmayan Şili faşist darbesini mahkûm etmekte birbirleriyle yanşmıştı. Sıra "önemli ve vaz- geçilmez bir pazar" olarak ni- teledikleri Türkiye'deki 12 Ey- lül faşist rejimine gelince ağız- lar kilitlenivermışti. (Bu satırta- rın yazarı on iki yıllık siyasal göçmenlik döneminde bu kilit- li ağızlara çok tanık oldu. On- ları demokratik duyarlığa ça- ğırmaya yönelik pek çok girişi- mindegeri püskürtüldü, sepet- lendi. Yani dolaysız tanıktır). "Baba " diye ünlenen nice iri kı- yım uyuşturucu kaçakçısı, yıl- lardır isviçre başta olmak üze- re Batı Avrupa'da fink atıyorlar. Kara para trafiğinin esas kay- mağını yiyen saygın (!) banka- cılarla kol kola vize, oturma iz- ni, pasaportgibi bürokratik en- gellerle karşılaşmaksızın yaşı- yorlar. Polis şefi bu tanıtlan (argü- man) göstererek uyuşturucu kaçakçılığının asıl sorumlusu- nun Batı Avrupa ve ABD oldu- ğunu ileri sürdü. Ekran başın- da birlikte izlediklerimizden ki- mileri "Valla adam haklı" dedi- ler. Vapurda gazetesini okuyup katlayanlardan, "Meğer haltı Avrupa yiyor, suçu bize yıkı- yormuş arkadaş" diye sıkı ah- kâm kesenlere rastladık. Zaten biraz gecikmeyle de olsa bu Tırmık'ın yazılış nede- ni bu yargılar. Polis şefinin açık- lamaları. altı çizilmesi gereken bir gerçeği gizliyor ve bu giz- lenmemeli. Türkiye ne asit anhidrit üre- tebilecek düzeyde yüksek kimya teknolojisine sahip ne de denetimsiz, büyük çaplı af- yon tarımı yapılıyor. Yani Türki- ye'de dönen trilyonluk eroin rantını ne "sanayici babalar" (asit anhidrit), ne "çiftçi baba- lar" (afyon tarımı) yiyor. Olsa olsa "ulaştırma babalan "ndan söz edilebilir. Yüksekova'dan Türkiye'ye giren eroin, Avrupa pazarındaki toptancılara ulaş- tırılıyor. Zaten eroin ve öteki uyuşturucularda rantın kayma- ğı üretimden, perakende pa- zariamadan filan değil, taşıma- dan geliyor. Yüksekova, Van, Adapazan, Düzce dolayların- daki laboratuvarlarda asit an- hidrit ile buluşan afyon sakızı Avrupa'ya açılan sınır kapıla- rından çıkarken, kaynaktaki (Hindistan, Pakistan, Afganis- tan) fiyatını birkaç yüz kere kat- lamış oluyor. Yani Türkiye'nin uyuşturucu pazanndaki yüzde 80'lik ağır- iığı üretimden, perakende pa- zarlamadan filan değil, basit la- boratuvar işlemlerinden ve ta- şımadan geliyor. Nice polis şefinin, özel tim- cinin, aşiretreisinin, "vatanse- ver katillerin", politika esnafı- nın gırtlağa kadar gömüldüğü uyuşturucu pazarından aldık- ları pay da işte bu taşıma sü- recine şu ya da bu ölçüde des- tek olmalarıyla sağlanıyor. iğrenç uyuşturucu ticaretinin tek suçlusu yok. Avrupa'dan Hindistan ovalarına kadar uza- nan coğrafyada iç ıçe geçmiş uğursuz halkalar var. Her biri ötekinin tamamlayıcısı ve suç ortağı. Türkiye'nin yüzde 80'lik paymı bu "işbölümü" çerçeve- sinde ele almak, Batı Avru- pa'dan Türkiye'ye yönelen suçlamaları bu açıdan değer- lendirmekgerek... POLtTİKA GÜINLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKA\A Palavracı... Şeriatçılar; başörtüsü özgüriüğü. Taksim'e cami gi- bi konulan ortaya atıp gündem değiştirmeyi çok seviyoriar. RP'nin giderek eriyen oylannı 'din bezir- gânlığı'm öne çıkararak engellemeyi birinci görev olarak kabul ediyorlar . Şeriatçılar, özel televizyon kanallannı çok iyi kul- lanıyoriar bu arada... Demokrasi düşmanlannı tartışma programlann- daben de izlıyorum... Diyoriar ki: "Kadınlar ister mini etek giysin, ister başörtüsü taksın. Bunlar demokratik haklardır..." Bu söylem aslında kandırmacadır... Bugün Türkiye'de 'başörtüsüyle dolaşan' hiçbir kadın baskı aitında değildir Üniversitelerde ba- şörtülü, çarşaflı öğrenciler rahatlıkladerslere girmek- tedir. Yıne 15-17 yaşındakı çocuklarlstanbul'un cad- delerinde yeşil sarıkla dolaşmaktadır... Şeriatçı yayınlar her yerde satılmakta yine laık cumhuriyet düşmanı radyo, televizyonlar rTTÜK'ün gözünün içine baka baka yayın yapmaktadır... Acaba şeriatçılar 'zulüm edebiyatı'rn niçin yap- maktadır? Halkı kandırmak için... RP giderek 'kurulu düzenin' partisi olmaktadır. De- mokrasiyi ve insan haktannı savunduklannı söy- leyen RP sözcüleri, iktidarda olmalanna karşın 'dü- şünce özgühüğü' konusunda tek adım atmamış- tr... Devlet içinde örgütlenen çeteler hakkında yargı yolunu bile açamayan RR din ve inanç sömürüsüy- le 'kışkırtmacıhk' yapmaktadır... Ikide bir 'Batı demokrasilehnden' ömek veren şe- riatçılar, bilgisiz televizyon sunuculannın karşısın- da milyonlarca insana 'demokrasi dersi' verdiğini sanmaktadıriar... Kimse bu oyuna gelmemeli, kimse Türkiye'yi or- taçağın karanlığına götümnek isteyen şeriatçılann tuzağına düşmemelidir... Ne Almanya'da, ne Fransa'da, ne Ingiltere'de, ne de Amerika'da 'dini giysilehe' öğrenciler okula gide- mez, hiç kimse devlet dairelerinde çalışamaz... Şeriatçılann anlattıklannın tümü palavradır... ••• Dolar bugün 115 bin liradır... Istanbul'un, Ankara'nın, izmir'in, Adana'nın varoş- lannda yaşayan halk açtır. Diyarbakır'da açlıktan ölenler vardır. Hakkâri'de bir yıldan beri çöplükte ek- mek toplayan çocuklann sayısı giderek çoğalmak- tadır... 1 Ocak 1997'den 28 Ocak 1997'ye dek Fak-Fuk- Fon'dan yoksullara dağrtılan para ne kadardır? Tam 3 trilyon 300 milyar lira... Bu sayıyı RP'lı Devlet Bakanı Prof. Dr. Sacit Gün- bey açıklamıştır... Acaba 3 trilyon 300 milyar lira hangi iller aracılığıy- la dağrtılmtştır, bu para kimlere verilmiştir? Hangi ile ne kadar ödeme yapılmıştır? Bu konuda RP'lı Devlet Bakan Günbey'in açıkla- ma yapmasını bekliyoruz... Çünkü bizim aldığımız duyumlar şöyledir: "RP'Iİ belediye başkanlan ve RP'li muhtarlar bu parayı kendi yandaşlanna vermışlerdir. Aynca bu paralarla iftar sofralan kurulmuştur. Yine Fak-Fuk- Fon'dan alınan paralarla RP'li il, ilçe başkanlan, be- lediye başkanlan ve muhtarlar, gıda paketleri ha- zırlayıp "RP'nin yardımı" diyerek yurttaşlara dağıt- mışlardır... Yine RP'li Devlet Bakanı Günbey, Hazine alanlan- nın konutsuz yurttaşlara dağıtılacağını, para yar- dımı yapılarak bu kişilere konut yapma olanağı sağ- lanacağını açıklamıştır... Bu durum gecekonduculuğa destek vermek de- ğil midir? Hazina alanlan RP'nin tapulu malı mıdır? ••• Pir Sultan Abdal Derneği Genel Yönetım Kuru- lu üyeleri bir açıklama yaptı. Özetleyerek veriyorum: "Bize göre Taksim 'e bir camiyetmez, Taksim Mey- danı, Beyoğlu ve çevresine yan yana en az yüz ta- ne cami yapılmalıdır. Ülkenin yüzde 99 'u Müslüman olduğuna göre kimin malını kimden sakınıyorsunuz? Hem diyelim ki bir cami yapıldı; hangi tarikat işle- tecek (pardon yönetecek) bu camıyi?.. Bize sorar- sanız Istanbul Belediyesi, Taksim çevresinde ciddi ciddi kamulaştırma yapmalı; oradaki Atatürk Kültür Men<ezi ve benzeri gereksiz, hatta zararlı bütün bi- nalan yıkmalı; B/zans'tan Roma'dan ne kadar kâfir kalıntısı varsa hepsi temizlenmelidir. Böylece Tak- sim-Beyoğlu ve çevresineyüzlerce cami, Kuran kur- su, imam okulu, dergâh ve tekkeler yapılarak tari- katlar arasında bölüştürülmelidir. Dergâh ve tekke- lerin yapımında harem daireleri ihmai edilmemeli; şeyh, şıh ve dergâh başkanlanna yüzlerce güzel ca- riye verilmeli, ücretleri de bütçeden ödenmelidir. Ülkemizde imam-hatip ve Kuran kursu mezunla- rına yenı iş alanlan yaratılmalıdır. Bu çocuklarımız iş- sizlikle karşı karşıyadır. 'Din sektörüne' daha çok kaynak, daha çok arsa ayn/ma/ı; Müslüm Gündüz, Ali Kalkancı ve din okullanndan mezun olan, ülke- mizın güzide evlatlan işsiz kalmamalıdır." Din bezirgânlannın amacı; Taksim'e cami değil, iş merkezi yapmak. Bu ış merkezine de iki minare di- kip halkın gözünü boyamak... Siz siz olun, din bezirgânlarının oyununa gelme- yin, palavracılara kanmayın... Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya (y Planet.com. TR ÇAĞDAŞ YAYINLARI HİKMET CETİNKAYA KUBİLAY OLAY! VE TARİKAT KAMPLARI Hikmet Çetinkaya 300.000 TL (KDV dahıll
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle