Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3C0GJ< 19S7 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KÜLTÜR 15
KIFAPTIRTILI SELtM tLERİ
Thornas Maım'm acı parodisi'Heecuündım, tftriyordum. Ye^rim-
deı kımrtaamıyorduın, eli eümd«ydL
"Gdelin'dedi, 'geç oldu.' Eliniçefcmek
isttdL ter d»ha sıkı tuttum.'Yıne görü-
şeceği; dyehaykırdım,'nekılıktaolur-
sa 3İsuı, nne buluşacağız. Ben gicâiyo-
run' dyedevırn ettim, "kendi ısteğrimle
gidyourr. Hi; görüşmemek üzere .gidi-
yorumde"sem valan söylemış oluaıım.
jVliahasrrariadık Lotte! Allahaısrrtarla-
dık Allen! Yine görüşürüz."
'•Lote şakayoDu:'Yann sanınm' diye
coap «rdi. Bu yannın mânasını anla-
dsn. AL eSni dimden çekerken bitaMyor-
du kL. Vğıçhkb yokian uzaklaşülar. JÖur-
dum. .4yısığında arkalanndan baKcüm.
Soıra ere kapandım, hıçkırarak ağla-
dun. Tikrar kalktım. terasın önüne kos-
tum. Asağıda bü> ük ıhlamur ağaçla nnm
göigesiıdt beyaz elbisesinin bahçe ftcapı-
sına d<ğru ışık saçtığını görüyordum.
Koilarmı Ueri uzattun. Her şey göaden
kayboMu."
1967"de bu satırlan okuyordum. Kata-
bın adı -esen okuyanlar zaten hatırlamış-
lardır- Genç Werther'in Acılan. Kapak-
ta 'Genç Werther' iri puntolarlayazılmış
da, *in acılan' içın küçiik puntolar yeg-
lenmiş Acılar bunca önemsiz mi diye
sorup Cururdum.
YarİK Yayınlan ArifGeten'in çevrisiy-
le Goethe'nin ünlü romanını sunarken.
arka kapakta okura şu bilgileri verrniş:
"Roman, zamanında o kadar derin bir
tesir yaratmıştır ki bu romaıu okuduktan
sonra bircok genç kendini öldürmüştür.
Bugünçokşûkür VVerther yûzünden ken-
dini öldürene artık rastianmıyor a m a bu
romantik hikâyeyi zevkle, ilgi ile okuyan-
lann sayısı hiç de azalnuyor."
Genç NYerther'in Acılan'nın hikâyesı
evımizde daha eski bir tarihte başlar;
1960 fılan olmalı. Edebiyatla haşır neşir
olduğunu ileri süremeyeceğim babam bu
romanı bılir. Goethe'nin Alman edebi-
yatının en büyük adı olduğunu söylerdi.
Babamın anlattıklan arasinda o AVert-
her sonrası ıntiharlar da vardı. Zaten es-
er tehlıkeli sayılmış, gençlerin okruma-
ması gerektıği bıle düşünülmüş. B*en de
yıllar yılı o yüzden okuyamamış olmalı-
yım
Sonra nice zamanlar 'büyük ıhlamur
ağaçlarının gölgesinde beyazetotse'yi gö-
rür gibı oldum. Bir film sahnesi gibi ge-
liyordu bana. VVerther'i uzakta tek başı-
na görürken. Albert'i aradan çıkanp, Lot-
te'yi de hep uzaklaşırken, Werther'den
büsbütün uzaklaşırken görüyor-
dum. Ayışığında beyaz elbısesi ıh-
lamur ağaçlannın gümüşiü alaca-
sınakanşıyordu...
Thomas Mann
devreye giriyor
\^/ sıralar başucu kitabım
Venedik'te Ölüm'dü. Thomas
Mann'ın romanlanna
tutkundum. Ama Goethe'yle,
Genç Werther'in Acılan'yla
Venedik'te Ölüm yazannın
bir yakınlıklan, gönül bağlan
olabileceği; Mann'ın
Goethe'ye bir 'sorunsal'
gözüyle bakabileceği aklımın
ucundan geçmiyordu.
Goethe- Thomas Mann
ilişkisi için Gürsel Aytaç'ın
iki kitabını bekleyecekmişim.
Ölüm'ün bir parodisi olsun diye yazdım
Thomas Mann'ın romanlanna tutkun-
dum. Burhan Arpad çevirisi. iki ciltlık
Buddenbrooks Aüesi'nı. Yeditepe Yayın-
lan'ndan Alacakaranlıkta uzunöyküsü-
nü, Tonio Kröger'ı kitaplığımda hep gö-
ze ıyice göriilür bir köşede tutardım \e
sık sık her binnin sayfalannda kaybolup
gıderdım.
Ama Goethe'yle, Genç Werther'in
Acılan'yla Venedik'te Ölüm yazannın
bir yakınlıklan, gönül bağlan olabilece-
ğr. Mann'ın Goethe'ye bir •sorunsaT gö-
züyle bakabileceği aklımın ucundan geç-
miyordu.
Eserlerin eserlere izdüşümü bizde pek
araştınlmaz. Goethe-Thomas Mann ıliş-
kısi ıçm Gürsel Aytaç'ın iki kıtabını bek-
leyecekmişinr tlki. Çağdaş Alman Ede-
biyatı; ıkincisi, Thomas Mann'ın 'Der
Zauberberg' ve 'Lotte in VVeimar' Ro-
manlanndaki Edebî Kişiliği.
Alman edebiyatının yüzyılımızdaki
serüvenini çok sıcak bir anlatımla kale-
me getiren Gürsel Aytaç. Thomas
Mann'a ayırdığı bölümde. Venedik'te
Ölüm'ü de açımlıyor. Mann'ın Goet-
he'nin hayat hıkâyesinden yola çıkmaya
karar vermış olduğunu bakın nasıl anla-
tıyordu.
"(._) Goethe'nin sanatkâr kişiliğini iş-
lemek, sağlam bir variığın bir rutku tara-
fuıdan istilasım, yani yaşh Goethe'nin Ma-
rienbad macerasını konu alnıak niyetiy-
le işe başiamıştır. Ama Goethe'ye karşı
duyduğu saygı ve hayranlık onun cesare-
tini kırmış, bu niyetini hir süre erteleye-
cek bir çekingenlik yaratmıştır."
oethe kimliği Thomas
Mann'ın yazmsal dünyasında
varlığım koruyacak, hem de
yıllar yılı koruyacaktır.
Çeyrek yüzyıl sonra Lotte
Weimar'da yazılır.
Bu kez Goethe roman
kişisidir. Yaşlı, ününün
doruğunda Goethe'yi ziyaret
etmek isteyen Lotte, Goethe'de
gençliğinin Werther'ini
bulacağı sanısına kapılır.
Roman acı bir parodi olup
çıkacaktır artık.
Goethe bir roman kişisine dönüştürül-
mez, bü>'ük besteci Mahler'den esinleni-
lir ve Venedık'te Ölüm'ün kahramanı von
Aschenbach yaratılır. Ne var ki Goethe
kimliği Thomas Mann'ın yazınsal dün-
yasında varlığım koruyacak, hem de yıl-
lar yılı koruyacaktır...
Çeyrek yüzyıl sonra
Çeyrek yüzyıl sonra Lotte VVeünar'da
yazılır. Bu kez Goethe bir roman kişisi-
dir. Gürsel Aytaç'ın andığım ikinci kita-
bında bu roman satır satır ırdelenmek-
teydi.
Kılavuzluk edebilecek satırlann altını
kırmızı kalemle çizmişim. Özlü ıncele-
meyi okuyalı benim için de çeyrek yüz-
yıl geçmiş. Nelerin altını çizmis, olduğu-
rau heyecanla takip ettim: Hep bir ro-
Genç NVerther'ın Acılan usul
usul hayatımdan çekıldi. Hatta, bir
aralar bu romanın pek sulugözlü
olduğunu düşündüm. Sonra cay-
dım. Derken, yazıldığı döneme
göre yepyenı bir eser olduğunu
alımladım. Gitgide aşk üçgenine
ılişkin puslu imgeler kaldı belle-
ğımde.
O sıralar başucu kitabım Vene-
dik'te Ölüm'dü. 1910'lann bu
güçlü uzun öyküsü Thomas
Mann'ın eseriydı ve dilimıze Beh-
çet Necatigil tarafından kazındınl-
mıştı. Necatigil'in Venedik'te
Ölüm çevrisı muhakkak ki bır do-
ruktur.
Eseri tekrar tekrar okurdum.
Öylesine etkılendim ki Ölünceye
Kadar Seninim'i Vened\k'te
Altmışüçünde bövle bır okullu kız görülmemiştir bir
daha. O kendisi vırmivedısındeydi -o zamanki gençten
dört vaş büyiik- tuhaftır ama Charlotte ve sanki o vazla
aralannda yalmzca bu genç Goethe nin o
zamankınden ilerde olduğu dört vıl varmış gibi
geliyordu. Muazzam bir zaman vığını. havatm kendisi,
tekdüze, ama vine de övle hareketlı, övle zengin bir
hayat, -zengin, yani bol çocuklu, on bir zahmetli
hamilelik, on bır lohusahk, on bir emziklılik
dönemi, bunlardan ikisi. pek körpe, meme
çocuklarmın topruga geri verilmek zorunda oluşundan
yararsız ve dertli kalmıştı. Ve sonra o on altı yıllık
arkadaş kahş. dulluk -ve ihtıyarhk çağı, ihtışamla solup
giderek, yalnız basına, ölüme önden gidip
yanındakı yeri boş bırakan eşinden ve çocuklarmın
babasından yoksun,- havatm, iş ve doğurganhktan
azade eşrefzamanı; keza geçmisten daha güçlü bir
şimdiden, düşünceleri mümkün olanın sınınna
dayanıncaya kadar egemenliğine alan bir gerçeklikten
azade. öyle ki hatıra için, hayatın "eğer ama "lı
gerçekleşmemiş her şeyi içın kendisinm öteki, kişisel.
degil, bir anlam ve bir efsane olan
insanların hafızasında yıldan yıla daha
büyük bir rol oynayan ve bu doğumların
zamanmdakinden çok daha fazla yer alan
ve harekete geçırici bir hayal gücüne açık
olan... Ah. zaman -ve bızler, zamanın
evlatları! Onun içinde solduk ve
aşağılara ındik, ama hayat ve gençlik hep
yukandaydı, hayat hep gençti, gençlik
hep hayattaydı. bizimle bir arada,
bizlerin yani haşında ise yaşayıp
gidenler; hizim ve onun zamanı olan
aynı zaman (ç inde beraberlik,
henüz yüzüne
bakahilıyorduk,
buruşturdugu alnından
öpebiliyorduk,
gençlığımızın dönüşü, bizden doğmuş..
buradakı ise ondan doğmamış. ama olmaz da
degil. üstelık karşı olan öldüğünden bu yana,
yalnız onun yanındaki değil babanın, o zamanki
gencin, yanındaki yer boş olduğundan buyana,
gavet iyi düşünülebilir bir şey.
(Thomas Mann, Lotte Weimar'da)
mancılık sımnın izini sürmeye çalışmı-
şım.
Bir ömek vereyım. Gürsel Aytaç şöy-
le diyor.
-Romanın kahramanı Goethe'yi çeşit-
li perspektiflerden aydınlattıktan sonra
karşımıza çıkaran Thomas Mann, onu
bir sanatkâr, bir büyük şahsiyet, bir şair
olarakelealır.Mager. Adele, Rıemer, Au-
gust ve Charlotte'nin gözüyle Goethe'yi
taıudıktan sonra karştmızda nuluyoruz."
Bu yaklaşımı, bu yazarlık tutumunu
eibette çok çekici bulmuştum.
Gelgelelim Lotte Weimar'da'yı Türk-
çe okumak olasızdı. Bu romanı yıllarca
merak ettim. 1992'de Ara Yayıncılık ya-
yımlamış, hem de Gürsel Aytaç'ın çe\ ı-
risiyle! Cumhuriyet Kitap dergisinde bır
tanıtma yazısı, hepi topu galiba o kadar.
Ben. sevgili Lotte Weimar'da'nın ya-
yımlandığını öğrendiğimdeyse o güze-
lim Ara Yayıncılık bizim kitap piyasa-
sında rutunamamış, 'sahiden' batmıştı.
Lotte Weimar'da'yı binbir güçlükle edin-
dim.
Birromanbaşyapıta
Thomas Mann, bu olgunluk dönemi
eserinde, Genç VVerther" in uğrunda o ka-
dar acılar cektıği,canınakıydığıLotte"yi
yeniden karşımıza çıkarır. Lotte şımdi
yaşlı, çökkün, başı titrekbirkadındır. Ne
var ki gençlik yıllannın anılan onda sü-
riip gelmış, dahası, dinmemiş, gitgide yo-
ğunluk kazanmıştır.
Yaşlı. ününün doruğunda Goethe'yi zi-
yaret etmek ısteyen Lotte, Goethe'de
gençliğinin VV'erther'ini bulacağı sanısı-
na kapılır. Roman acı bir parodi olup çı-
kacaktır artık.
Gürsel Aytaç, çevırisinin nasıl gerçek-
leştiğini dile getinyor önsözünde:
"70'lerde Thomas Mann'ın edebi kişi-
liği üzerine yapbgun kapsamlı bir araşür-
mayı. yazann iki romanından yola çıka-
rak hazırtaımştım ve bu iki romandan bi-
ri " Lotte in VVeımar'dı. Dileğim, bu kita-
bımın çevirmenlerimizi, eseri Türkçe'ye
kazandırmalan için heveslendirmesiydi.
Bu gerçekleşmeyince ise kendim giriş-
tim."
Yetkin bir çeviriyle karşılaştığımızı be-
lirtmeme herhalde gerek yok Gürsel Ay-
taç, Necatigil'in Venedik'te Ölüm çevı-
risinde yarattığı lezzete lezzet katıyor.
Dilımizin yaygın tümce yapısını yer yer
zorluyor ve edebı anlatım için yeni ufuk-
lar açıyor. Düşüncelenn. duyumsayışla-
nn, anımsayışlann ıç içe geçtıği,
bırbirine karıştığı, hj|jbirinden yo-
la çıkarak yenı düşüncelere, duy-
gulara, anılara açıldığı öyle, uzun
karmaşık tümceler var ki Türk-
çe'de dıle getıımek neredeyse ola-
sızken, Gürsel Aytaç hepsinden
usta çevirisiyle sıynhveriyor...
Lotte Weımar'da sanata dönü-
şenle gerçekliğin -kımileyin- bü-
yük karşıtlığını yansıtan. büyük,
tadına doyulmaz bir roman. Ro-
manseverlenn carpılıp kalacakla-
n, özümseye özümseye okuyacak-
lan, hiç bitmesin ısteyecekleri bır
roman. (Ayrıca, romancılara da
söylenecek sözü olan o eşsiz ro-
manlardan.)
Sevgili okurlarım, Lotte VVe-
ımar'da'yı bugüne kadar edinme-
mişsenız, bana diyeceksiniz ki na-
sıl, nereden okuyacağız? Evet, acı
olan bu. Dileyelim, kitap yeniden
ve hemen basılsın.
Gürsel Aytaç ve Ara Yayıncılık
meğerse gizli bir hazine sunmuş-
lar...
Robert Redford tarafından düzenlenen Sundance Film Festivali 13 yaşında
Bağımsız sinemacılar
Holly^vood'aKültür Senisi - İlkı 13 yıl önce
düzenlenen Sundance Film
Festivali artık kabına sığmıyor.
Ünlü oyuncu Robert Redford'un
inisiyatifiyle başlayan ve
bugünlere gelen festival,
'independent' yani bağımsız
sinemacılann yapıtlanna öncelik
vermesi ve onlan piyasaya
tanıtması bakımmdan çok önemli
bir yere sahip. Hollyvvood stüdyo
sisteminin dışında film yapan genç
sinemacılan bir araya getiren
Sundance Festivali, adını Utah
eyaletındeki bir kasabadan alıyor.
Festivalin gerçekleştirildiği yer
olan Sundance kasabası. eski
günlerden çok farklı. Kombine
biletlerin 2 bin dolardan alıcı
bulduğu festivalin biletleri üç ay
öncesinde kapış kapış satıldı. Her
yıl ocak ayı ortasında başlayıp iki
hafta süren festivale bu yıl 600
•bağımsız' film ve 90 bini aşkın
ızleyıci katılıyor. Sundance Film
Festivali. günümüz sinemasına yön
veren akım ve yönetmenlerin adeta
çıkış noktasını oluşturuyor.
Son yıllarda sık sık adını
duyduğumuz asi yönetmen
Quentin Tarantino gibı bir
sinemacının doğumu Sundance'da
müjdelenmiştı örneğin. •Rezervııar
Köpekleri' ile festivale katılan
Tarantıno'nun yükseliş
öyküsü tam bu tanhte başladı.
Sekız yıl önce festıvalde göstenlen
'Sex-Lies and Vıdeotapes'in
başansı unutulacak gibi değil. 24
milyon dolarlık ış yapan film. son
derece kıt olanaklarla
gerçekleştirilen festivalın maddi
yükünü büyük ölçüde
rahatlatmıştı. Bu yılın Oscar
adaylan arasında yer alan
Avustralya yapımı 'Shine*. geçen
yıl Sundance'ın gözbebeğivdi.
Bugünün koşullannda ise
Sundance'ın, en önemli rakipleri
Cannes ve Toronto film
festivalleriyle aşık atmaya
başladığı rahatça gözleniyor Bu
yıl Sundance'a katılan fılmlerin
pek çoğu ortak bir temada
birleşiyor: Ergenlik sonrası aileyle
ilişkıler. 'Karanhk drama' olarak
tanımlanan bu türe gıren filmlerin
ortak özelliğı, aileleriyle
komplekslı ilişkıler içinde olan
yetişkinlerin ıçıne düstüklen
'karanhk* ruh hallerinı konu alıvor
oluşu Festıvale katılan filmler
arasında "The Mv1h of
Fingerprints', Cannes Film
Festivali'nden geri çevnlen 'Star
Maps' ve ölüse\ ıci genç bır
kadının bu rutkunun kaynağıııa
yaptığı ilginç yolculuğu konu alan
'Kissed' adlı filmler bü\ük ilgi
topluyor.
'Yıldız Savaşları'
yeniden gösterimde
Kültür Servisi - Çok çok uzun
zaman önce, bizimkinden çok uzak
bir galakside, Luke Skyvvalker ışın
kılıcıyla sona erdirmişti bu destansı
kahramanlık öyküsünü.
Bundan 20 yıl sonra 20th Century
Fox film şirketi sinema tarihinde bir
dönüm noktası sayılan 'YıJdız
Savaşlan-Star VVars* üçlemesini,
yeni kuşak izleyicilerini 'Kudret'le
tanıştırma amacıyla, yeniden
gösterime sokuyor.
GtinceUeştirilmiş uyariama
Yıldız Savaşlan üçlemesi 'Özel
Gösterim'i. 'Empıre Strikes Back-
İmparator' ve'The Return of Jedi-
Jedi'nin Dönüşü' bölümlerinin
güncelleştirilmiş uyarlamalanndan
oluşuyor. Her üç bölüm bu
yılın ilk aylannda ABD
sinemalannda arka arkaya
gösterime girdi.
Ingiltere'deyse 21 martta gösterime
girecek olan 'Yıldız Savaşlan'nı
diğer iki bölüm izleyecek.
Fox ve Lucas film şirketleri 'Yıldız
Savaşlan Özel Gösterisi'nin 90'lann
yapım değerlerine göre
güncellcştirilmesi içın 10 milyon
dolarlık bir harcama yaptılar. Lucas.
negatiflen yenılerken. filme yeni
sahneler ekledi ve 25O'ye yakın
efektle günümüz standartlannda
'dighal' bır ses çizgisi yarattı.
Fılmin piyasaya sürülmesinde
özellikle "digital" ses düzenine sahip
sinemalar hedef alındı.
Hedef kitle yeni kuşak
sınemasevcrler de olsa, en azmdan
her üç filmi kısa aralıklarla art arda
hem de büyük ekranda izleme
olanağıyla, filmin özgün haline
tutkun olanlann da aklının
çelineceği kesin.
Helehele 1970'lerde var
olmayan. birbirine bitişik ekranlarda
aynı filmi farklı bir tatla sunan
"multiplex' sinemalarda
izlendıği düşünülürse...
Fox'un yöneticısı Peter Chernin;
"Her üç filmi de kısa aralıklarda
gösterimesokarak. 'Yıldız
Savaşlan' hayranlanna bu
kahramanhk öyküsünü bir kerede
izleme keyfini sunuyoruz" diyor.
Fo.x, ünlü üçlemenin
20. yılını kutlamak için daha iyi
bir yol düşünemezdi.
George Lucas film şirketi de
tngiltere'de bu ünlü uzay
söylencesini anlatan bir kitap
bastınyor. Kuşkusuz böylelikle
sinema seyircisinin ağzını
sulandırmak amaçlanıyor.
Gişe hasılaü larmışti
1977'de ilk kez göstenme gıren
•Star Wars-Yıldız Savaşlan' 323
milyon dolarlık bır gişe hasılatı
yaparak tüm zamanlann en çok
kazanan fılmı olmuştu. L'çlemenin
ıkınci fılmı 'Empıre Stnkes Back-
Imparator' 223 mıKon dolar ve
"The Return of Jedi- Jedi'nin
dönüşü"yse 264 milyon dolar
hasılat yapmıştı.
'Özel Gösteri'nin 100 milyon
dolarlık bır hasılat yapması
bekleniyor.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Mahip Günşiray'ın
Söyledikleri.••••
Toplumların ahlak bağlamında büyük bunalımlar
yaşadıklarv dönemlerde kimıleri ortaya çıkar, ey-
lemleriyle ve sözleriyle daha her şeyın bitmediği,
bitemeyeceği ınancını çevrelerine sürekli yayarlar.
Ve insan böylelenne baktığında, en yoğun karam-
sarlık atmosferlerınde bile ışığın müjdesını algıla-
yabilir.
Türk tiyatrosunun değerli sanatçısı Mahir Gün-
şiray da işte bu müjdeyi verenlerden bıri 'Tıyatro'
dergisınin ocak sayısında llgın Sönmez'ın bu sa-
natçımızla yaptığı söyleşıyi okuyanlar, neyi anlat-
mak istediğimi hiç kuşkusuz çok daha iyi anlaya-
caklardır.
Anılan söyleşide Mahır Günşıray, her şeyden ön-
ce kendini bütün benliğiyle tiyatroya adamışlığın ya
da böyle bır adamanın ne anlama geldiğınin açık
ve seçik portresinı çiziyor. Bu portrede sanata ada-
manın koşulsuzluğunu ve ödünsüzlüğünü, aynı za-
manda da sonsuz özverısıni bulabilıyoruz. llgın
Sönmez'ın "Kendi oluşumunuzu ekonomik olarak
nasıl sürdürüyorsunuz" sorusuna Günşiray'ın ver-
diği yanit şöyle: "Bugune değin, çalıştığımız ku-
rumdan aldığımız maaşlanmızı dışanda yaptığımız
tiyatro çalışmalanna harcadık..." Nereden parsa
toplayacaklannı şaşırmışların çoğunlukta olduğu
bir sözde-aydınlar ve sözde-sanatçılar kesimınm
suratına aslında tokat gibi inmesı gereken yalın
sözler! Sanki çok doğal bir konumu yansıtıyormuş-
çasına alçakgönüllü, ama buna karşın özverı ko-
kan sözler! Ve bunlar, aynı zamanda çoğunlukla
"her yerdelık" peşınde koşanlann başı çektikleri -
ya da çektiklerıni sandıkları!- bır ortamda. yalnızca
kendi yenni yeğleyen bır ahlakı vurgulayan sözler!
Yeni Kafka projesi içın Mahir Günşiray. başlan-
gıçta çekingen davrandığını söylüyor. Bilindıği gi-
bi bu değerli sanatçımız. Kafka yûzünden mahke-
melik olmuştu; bana göre ise Kafka'dan alıntı ola-
rak naklettiği sözlerin hesabının mahkemede so-
rulması nedenıyle. Kafka ile sanık sandalyesını pay-
laşmak gibi bir onuru yaşamıştı! Bu konuda Gün-
şiray, şöyle diyor:"Aslma bakarsanız Kafka'dan
alıntı yapmamdan dolayı yargı/anmam yûzünden
bu projeden vazgeçmek zorunda kalabılirdım.
Üzehmde şöyle bır baskı vardı: 'İşte Kafka'dan
alıntı yaptı, mahkemelık oldu, Türk ve Avrupa ba-
sınında çıktı, şımdı de bak oyun yapıycr.' Hatta b>r
ara vazgeçtik bu projeden..."
Ahlak bunalımlarının yaşandığı dönemlerin bır
başka özelliği de kahramanlığın ve kahramanların
ucuzlamasıdır; Günşıray, her halde bu gerçeğı bıl-
mekten kaynaklanan birtedırginlikleolacak, duşü-
nülebilecek en pahalı çabalardan bırı acaba yanlış
yorumlanabilir m\. diye sorgulama gereginı duyu-
yor. Böylesi, ancak yalnızca sanatıyla ve sanatı içın
yaşayan, fakat böyle bir yaşam için ahlakı da on-
suz olunamaz temel sayan bırinın duyabılecegı. ne
yazık ki ender türden bir tedirgınlıktır.
Kısa söyleşide Günşiray, tıyatronun temel taşla-
rından birı olan dramaturgı konusuna da özlü bı-
çimde değJnmiş.-IJgın Sönmez'ın "Bu noktada tı-
yatroda dramaturgun gerekliliğine inandiğınız sap-
tamasını yapabilıyorum sanınm" yolundakı sorusu-
na şöyle yanıt venyor: "Genellıkle değil, zorunlu-
luk. Ben dramaturgı çalışması o/madan 'bızım' bır
oyun yapmamızın doğru olduğu ınancında değı-
lim. Ancak dramaturginin yalnızca oyun çözümle-
mesi olduğunu düşünenler var. Bır dramaturg sa-
dece biroyunun değil, aynı zamanda tıyatronun da
sanat yönetmenı ile birlikte, sanat anlayışını belır-
leyen, yönlendiren kişıdir."
Sanatçı, özellikle "Dramaturginin yalnızca oyun
çözümlemesi olduğunu düşünenler var" sözüyle
ülkemiz bağlamında çok önem taşıyan bır olguyu
vurguluyor. Dramaturgı, gerçekten de yalmzca
oyun ya da metın çözumlemesiyle sınırlandınlabı-
lecek bir çalışma olamaz; metin çözümleme. dra-
maturginin evre/erinden biridır, ama tek başına dra-
maturgiyi dramaturgı kılmak için kesinlikle yeterli
değildir. Kısaca oyunu (metni) sahnede etkın kılma
sanatı diye tanımlanan dramaturgı, Günşiray'ın da
belirttiği gibı, tiyatroya egemen olması ongörülen
sanat anlayışının bütünü içerisinde ve hep sahne-
dekı etkinlikle bağıntılı ele alınmadığı sürece eksık
bir çalışma olarak kalır. Oysa bugün ülkemizde ti-
yatro eğitimi veren kurumlarda bile dramaturgi
derslerinın sonuçta yalnızca metın çözümleme ça-
lışmalanyla sınırlı kaldığma, dahası doğrudan dra-
maturgıye izlencelerde yetennce yer verilmedığıne
sık rastlanmaktadır.
llgın Sönmez, söyleşiye " 'Biz' Olmayı Seven Bir
Tiyatro Adamı Olarak Mahir Günşıray" başlığmı
koymuş. Sağlam benlikler oluşturmanm önemıni
unutup böyle benlıklerden yoksun Ben'lerin peşm-
de koşanlann başı çektiği bır ortamda Günşıray gı-
bilerınin değennı çok iyi bılmemız gerekiyor!
'İyi Şeyler' Yayınevi'nin sorumlularına: Geçen
cumartesi günü bu sayfada yayımlanan açıklama-
nızın aksine, eski yayın koordinatörünüzün şırketi-
nizden 'aynldığı' doğru değildir. Yayınevinın arala-
rında yayın koordınatörünün de bulunduğu ötekı
bütün çalışanlan işten çıkartılmışlardır. Açtklama-
nıza göre, bu durumda örneğin ofıs görevlısı de 'ya-
yın polıtikasındaki anlaşmazlık' nedenıyle ışten çı-
kanlmış olmaktadır! Yalnızca gerçekleri yazan kö-
şe yazarlanna 'vehmettiğiniz', ama aslında olma-
yan maksatlan aramak yenne. basına doğruları
açıklasaydınız, hiç kuşkuSLZ dana yüz ağartıcı bır
davranışta bulunmuş olurdunuz!
BUGUN
• CEMAL REŞİT RE\ KONSER SALONL nda saat
19.30'da Roma Barok Topluluğu izlenebılir.
• BEKSAV'da saat 18.30"da Reıs Çelık'in "'lşıklar
Sönmesin" adlı filmi yer alıyor.
• EYLÜL MCZİK KULCBÜ'nde Deniz Türkali
izlenebılir
• EVRENSEL KLLTÜRMERKEZİ nde saat
17.00'de Jım Shendan'ın yönettiğı "Baham İçın" adlı
film izlenebılir
• İSTANBl'LQUARTETsaat 19.30'da Sışlı Ftfal
Hastanesı Konferans Salonu'nda "'1997 \ıh
Brahms"konsen \erecek.(;?-// 28 41)
• \IL! V\1VIER KETENCOĞLl VE Sl MRl
AĞIRYÜRLYEN perşerr.be geceleri Katurel Sam
Barda ızlenebilır.^/¥ 77 66;
• ROXY'de saat 20.00-22.00 arasında 'Dıno Nıght"
kapsamında Deep Purple. Jethro Tull, Pınk Floyd.
Supertramp dinlenebililır. 35 yaşın ü/enndekıler
geceye ücretsız katılabilırler.