27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3C0GJ< 19S7 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 15 KIFAPTIRTILI SELtM tLERİ Thornas Maım'm acı parodisi'Heecuündım, tftriyordum. Ye^rim- deı kımrtaamıyorduın, eli eümd«ydL "Gdelin'dedi, 'geç oldu.' Eliniçefcmek isttdL ter d»ha sıkı tuttum.'Yıne görü- şeceği; dyehaykırdım,'nekılıktaolur- sa 3İsuı, nne buluşacağız. Ben gicâiyo- run' dyedevırn ettim, "kendi ısteğrimle gidyourr. Hi; görüşmemek üzere .gidi- yorumde"sem valan söylemış oluaıım. jVliahasrrariadık Lotte! Allahaısrrtarla- dık Allen! Yine görüşürüz." '•Lote şakayoDu:'Yann sanınm' diye coap «rdi. Bu yannın mânasını anla- dsn. AL eSni dimden çekerken bitaMyor- du kL. Vğıçhkb yokian uzaklaşülar. JÖur- dum. .4yısığında arkalanndan baKcüm. Soıra ere kapandım, hıçkırarak ağla- dun. Tikrar kalktım. terasın önüne kos- tum. Asağıda bü> ük ıhlamur ağaçla nnm göigesiıdt beyaz elbisesinin bahçe ftcapı- sına d<ğru ışık saçtığını görüyordum. Koilarmı Ueri uzattun. Her şey göaden kayboMu." 1967"de bu satırlan okuyordum. Kata- bın adı -esen okuyanlar zaten hatırlamış- lardır- Genç Werther'in Acılan. Kapak- ta 'Genç Werther' iri puntolarlayazılmış da, *in acılan' içın küçiik puntolar yeg- lenmiş Acılar bunca önemsiz mi diye sorup Cururdum. YarİK Yayınlan ArifGeten'in çevrisiy- le Goethe'nin ünlü romanını sunarken. arka kapakta okura şu bilgileri verrniş: "Roman, zamanında o kadar derin bir tesir yaratmıştır ki bu romaıu okuduktan sonra bircok genç kendini öldürmüştür. Bugünçokşûkür VVerther yûzünden ken- dini öldürene artık rastianmıyor a m a bu romantik hikâyeyi zevkle, ilgi ile okuyan- lann sayısı hiç de azalnuyor." Genç NYerther'in Acılan'nın hikâyesı evımizde daha eski bir tarihte başlar; 1960 fılan olmalı. Edebiyatla haşır neşir olduğunu ileri süremeyeceğim babam bu romanı bılir. Goethe'nin Alman edebi- yatının en büyük adı olduğunu söylerdi. Babamın anlattıklan arasinda o AVert- her sonrası ıntiharlar da vardı. Zaten es- er tehlıkeli sayılmış, gençlerin okruma- ması gerektıği bıle düşünülmüş. B*en de yıllar yılı o yüzden okuyamamış olmalı- yım Sonra nice zamanlar 'büyük ıhlamur ağaçlarının gölgesinde beyazetotse'yi gö- rür gibı oldum. Bir film sahnesi gibi ge- liyordu bana. VVerther'i uzakta tek başı- na görürken. Albert'i aradan çıkanp, Lot- te'yi de hep uzaklaşırken, Werther'den büsbütün uzaklaşırken görüyor- dum. Ayışığında beyaz elbısesi ıh- lamur ağaçlannın gümüşiü alaca- sınakanşıyordu... Thomas Mann devreye giriyor \^/ sıralar başucu kitabım Venedik'te Ölüm'dü. Thomas Mann'ın romanlanna tutkundum. Ama Goethe'yle, Genç Werther'in Acılan'yla Venedik'te Ölüm yazannın bir yakınlıklan, gönül bağlan olabileceği; Mann'ın Goethe'ye bir 'sorunsal' gözüyle bakabileceği aklımın ucundan geçmiyordu. Goethe- Thomas Mann ilişkisi için Gürsel Aytaç'ın iki kitabını bekleyecekmişim. Ölüm'ün bir parodisi olsun diye yazdım Thomas Mann'ın romanlanna tutkun- dum. Burhan Arpad çevirisi. iki ciltlık Buddenbrooks Aüesi'nı. Yeditepe Yayın- lan'ndan Alacakaranlıkta uzunöyküsü- nü, Tonio Kröger'ı kitaplığımda hep gö- ze ıyice göriilür bir köşede tutardım \e sık sık her binnin sayfalannda kaybolup gıderdım. Ama Goethe'yle, Genç Werther'in Acılan'yla Venedik'te Ölüm yazannın bir yakınlıklan, gönül bağlan olabilece- ğr. Mann'ın Goethe'ye bir •sorunsaT gö- züyle bakabileceği aklımın ucundan geç- miyordu. Eserlerin eserlere izdüşümü bizde pek araştınlmaz. Goethe-Thomas Mann ıliş- kısi ıçm Gürsel Aytaç'ın iki kıtabını bek- leyecekmişinr tlki. Çağdaş Alman Ede- biyatı; ıkincisi, Thomas Mann'ın 'Der Zauberberg' ve 'Lotte in VVeimar' Ro- manlanndaki Edebî Kişiliği. Alman edebiyatının yüzyılımızdaki serüvenini çok sıcak bir anlatımla kale- me getiren Gürsel Aytaç. Thomas Mann'a ayırdığı bölümde. Venedik'te Ölüm'ü de açımlıyor. Mann'ın Goet- he'nin hayat hıkâyesinden yola çıkmaya karar vermış olduğunu bakın nasıl anla- tıyordu. "(._) Goethe'nin sanatkâr kişiliğini iş- lemek, sağlam bir variığın bir rutku tara- fuıdan istilasım, yani yaşh Goethe'nin Ma- rienbad macerasını konu alnıak niyetiy- le işe başiamıştır. Ama Goethe'ye karşı duyduğu saygı ve hayranlık onun cesare- tini kırmış, bu niyetini hir süre erteleye- cek bir çekingenlik yaratmıştır." oethe kimliği Thomas Mann'ın yazmsal dünyasında varlığım koruyacak, hem de yıllar yılı koruyacaktır. Çeyrek yüzyıl sonra Lotte Weimar'da yazılır. Bu kez Goethe roman kişisidir. Yaşlı, ününün doruğunda Goethe'yi ziyaret etmek isteyen Lotte, Goethe'de gençliğinin Werther'ini bulacağı sanısına kapılır. Roman acı bir parodi olup çıkacaktır artık. Goethe bir roman kişisine dönüştürül- mez, bü>'ük besteci Mahler'den esinleni- lir ve Venedık'te Ölüm'ün kahramanı von Aschenbach yaratılır. Ne var ki Goethe kimliği Thomas Mann'ın yazınsal dün- yasında varlığım koruyacak, hem de yıl- lar yılı koruyacaktır... Çeyrek yüzyıl sonra Çeyrek yüzyıl sonra Lotte VVeünar'da yazılır. Bu kez Goethe bir roman kişisi- dir. Gürsel Aytaç'ın andığım ikinci kita- bında bu roman satır satır ırdelenmek- teydi. Kılavuzluk edebilecek satırlann altını kırmızı kalemle çizmişim. Özlü ıncele- meyi okuyalı benim için de çeyrek yüz- yıl geçmiş. Nelerin altını çizmis, olduğu- rau heyecanla takip ettim: Hep bir ro- Genç NVerther'ın Acılan usul usul hayatımdan çekıldi. Hatta, bir aralar bu romanın pek sulugözlü olduğunu düşündüm. Sonra cay- dım. Derken, yazıldığı döneme göre yepyenı bir eser olduğunu alımladım. Gitgide aşk üçgenine ılişkin puslu imgeler kaldı belle- ğımde. O sıralar başucu kitabım Vene- dik'te Ölüm'dü. 1910'lann bu güçlü uzun öyküsü Thomas Mann'ın eseriydı ve dilimıze Beh- çet Necatigil tarafından kazındınl- mıştı. Necatigil'in Venedik'te Ölüm çevrisı muhakkak ki bır do- ruktur. Eseri tekrar tekrar okurdum. Öylesine etkılendim ki Ölünceye Kadar Seninim'i Vened\k'te Altmışüçünde bövle bır okullu kız görülmemiştir bir daha. O kendisi vırmivedısındeydi -o zamanki gençten dört vaş büyiik- tuhaftır ama Charlotte ve sanki o vazla aralannda yalmzca bu genç Goethe nin o zamankınden ilerde olduğu dört vıl varmış gibi geliyordu. Muazzam bir zaman vığını. havatm kendisi, tekdüze, ama vine de övle hareketlı, övle zengin bir hayat, -zengin, yani bol çocuklu, on bir zahmetli hamilelik, on bır lohusahk, on bir emziklılik dönemi, bunlardan ikisi. pek körpe, meme çocuklarmın topruga geri verilmek zorunda oluşundan yararsız ve dertli kalmıştı. Ve sonra o on altı yıllık arkadaş kahş. dulluk -ve ihtıyarhk çağı, ihtışamla solup giderek, yalnız basına, ölüme önden gidip yanındakı yeri boş bırakan eşinden ve çocuklarmın babasından yoksun,- havatm, iş ve doğurganhktan azade eşrefzamanı; keza geçmisten daha güçlü bir şimdiden, düşünceleri mümkün olanın sınınna dayanıncaya kadar egemenliğine alan bir gerçeklikten azade. öyle ki hatıra için, hayatın "eğer ama "lı gerçekleşmemiş her şeyi içın kendisinm öteki, kişisel. degil, bir anlam ve bir efsane olan insanların hafızasında yıldan yıla daha büyük bir rol oynayan ve bu doğumların zamanmdakinden çok daha fazla yer alan ve harekete geçırici bir hayal gücüne açık olan... Ah. zaman -ve bızler, zamanın evlatları! Onun içinde solduk ve aşağılara ındik, ama hayat ve gençlik hep yukandaydı, hayat hep gençti, gençlik hep hayattaydı. bizimle bir arada, bizlerin yani haşında ise yaşayıp gidenler; hizim ve onun zamanı olan aynı zaman (ç inde beraberlik, henüz yüzüne bakahilıyorduk, buruşturdugu alnından öpebiliyorduk, gençlığımızın dönüşü, bizden doğmuş.. buradakı ise ondan doğmamış. ama olmaz da degil. üstelık karşı olan öldüğünden bu yana, yalnız onun yanındaki değil babanın, o zamanki gencin, yanındaki yer boş olduğundan buyana, gavet iyi düşünülebilir bir şey. (Thomas Mann, Lotte Weimar'da) mancılık sımnın izini sürmeye çalışmı- şım. Bir ömek vereyım. Gürsel Aytaç şöy- le diyor. -Romanın kahramanı Goethe'yi çeşit- li perspektiflerden aydınlattıktan sonra karşımıza çıkaran Thomas Mann, onu bir sanatkâr, bir büyük şahsiyet, bir şair olarakelealır.Mager. Adele, Rıemer, Au- gust ve Charlotte'nin gözüyle Goethe'yi taıudıktan sonra karştmızda nuluyoruz." Bu yaklaşımı, bu yazarlık tutumunu eibette çok çekici bulmuştum. Gelgelelim Lotte Weimar'da'yı Türk- çe okumak olasızdı. Bu romanı yıllarca merak ettim. 1992'de Ara Yayıncılık ya- yımlamış, hem de Gürsel Aytaç'ın çe\ ı- risiyle! Cumhuriyet Kitap dergisinde bır tanıtma yazısı, hepi topu galiba o kadar. Ben. sevgili Lotte Weimar'da'nın ya- yımlandığını öğrendiğimdeyse o güze- lim Ara Yayıncılık bizim kitap piyasa- sında rutunamamış, 'sahiden' batmıştı. Lotte Weimar'da'yı binbir güçlükle edin- dim. Birromanbaşyapıta Thomas Mann, bu olgunluk dönemi eserinde, Genç VVerther" in uğrunda o ka- dar acılar cektıği,canınakıydığıLotte"yi yeniden karşımıza çıkarır. Lotte şımdi yaşlı, çökkün, başı titrekbirkadındır. Ne var ki gençlik yıllannın anılan onda sü- riip gelmış, dahası, dinmemiş, gitgide yo- ğunluk kazanmıştır. Yaşlı. ününün doruğunda Goethe'yi zi- yaret etmek ısteyen Lotte, Goethe'de gençliğinin VV'erther'ini bulacağı sanısı- na kapılır. Roman acı bir parodi olup çı- kacaktır artık. Gürsel Aytaç, çevırisinin nasıl gerçek- leştiğini dile getinyor önsözünde: "70'lerde Thomas Mann'ın edebi kişi- liği üzerine yapbgun kapsamlı bir araşür- mayı. yazann iki romanından yola çıka- rak hazırtaımştım ve bu iki romandan bi- ri " Lotte in VVeımar'dı. Dileğim, bu kita- bımın çevirmenlerimizi, eseri Türkçe'ye kazandırmalan için heveslendirmesiydi. Bu gerçekleşmeyince ise kendim giriş- tim." Yetkin bir çeviriyle karşılaştığımızı be- lirtmeme herhalde gerek yok Gürsel Ay- taç, Necatigil'in Venedik'te Ölüm çevı- risinde yarattığı lezzete lezzet katıyor. Dilımizin yaygın tümce yapısını yer yer zorluyor ve edebı anlatım için yeni ufuk- lar açıyor. Düşüncelenn. duyumsayışla- nn, anımsayışlann ıç içe geçtıği, bırbirine karıştığı, hj|jbirinden yo- la çıkarak yenı düşüncelere, duy- gulara, anılara açıldığı öyle, uzun karmaşık tümceler var ki Türk- çe'de dıle getıımek neredeyse ola- sızken, Gürsel Aytaç hepsinden usta çevirisiyle sıynhveriyor... Lotte Weımar'da sanata dönü- şenle gerçekliğin -kımileyin- bü- yük karşıtlığını yansıtan. büyük, tadına doyulmaz bir roman. Ro- manseverlenn carpılıp kalacakla- n, özümseye özümseye okuyacak- lan, hiç bitmesin ısteyecekleri bır roman. (Ayrıca, romancılara da söylenecek sözü olan o eşsiz ro- manlardan.) Sevgili okurlarım, Lotte VVe- ımar'da'yı bugüne kadar edinme- mişsenız, bana diyeceksiniz ki na- sıl, nereden okuyacağız? Evet, acı olan bu. Dileyelim, kitap yeniden ve hemen basılsın. Gürsel Aytaç ve Ara Yayıncılık meğerse gizli bir hazine sunmuş- lar... Robert Redford tarafından düzenlenen Sundance Film Festivali 13 yaşında Bağımsız sinemacılar Holly^vood'aKültür Senisi - İlkı 13 yıl önce düzenlenen Sundance Film Festivali artık kabına sığmıyor. Ünlü oyuncu Robert Redford'un inisiyatifiyle başlayan ve bugünlere gelen festival, 'independent' yani bağımsız sinemacılann yapıtlanna öncelik vermesi ve onlan piyasaya tanıtması bakımmdan çok önemli bir yere sahip. Hollyvvood stüdyo sisteminin dışında film yapan genç sinemacılan bir araya getiren Sundance Festivali, adını Utah eyaletındeki bir kasabadan alıyor. Festivalin gerçekleştirildiği yer olan Sundance kasabası. eski günlerden çok farklı. Kombine biletlerin 2 bin dolardan alıcı bulduğu festivalin biletleri üç ay öncesinde kapış kapış satıldı. Her yıl ocak ayı ortasında başlayıp iki hafta süren festivale bu yıl 600 •bağımsız' film ve 90 bini aşkın ızleyıci katılıyor. Sundance Film Festivali. günümüz sinemasına yön veren akım ve yönetmenlerin adeta çıkış noktasını oluşturuyor. Son yıllarda sık sık adını duyduğumuz asi yönetmen Quentin Tarantino gibı bir sinemacının doğumu Sundance'da müjdelenmiştı örneğin. •Rezervııar Köpekleri' ile festivale katılan Tarantıno'nun yükseliş öyküsü tam bu tanhte başladı. Sekız yıl önce festıvalde göstenlen 'Sex-Lies and Vıdeotapes'in başansı unutulacak gibi değil. 24 milyon dolarlık ış yapan film. son derece kıt olanaklarla gerçekleştirilen festivalın maddi yükünü büyük ölçüde rahatlatmıştı. Bu yılın Oscar adaylan arasında yer alan Avustralya yapımı 'Shine*. geçen yıl Sundance'ın gözbebeğivdi. Bugünün koşullannda ise Sundance'ın, en önemli rakipleri Cannes ve Toronto film festivalleriyle aşık atmaya başladığı rahatça gözleniyor Bu yıl Sundance'a katılan fılmlerin pek çoğu ortak bir temada birleşiyor: Ergenlik sonrası aileyle ilişkıler. 'Karanhk drama' olarak tanımlanan bu türe gıren filmlerin ortak özelliğı, aileleriyle komplekslı ilişkıler içinde olan yetişkinlerin ıçıne düstüklen 'karanhk* ruh hallerinı konu alıvor oluşu Festıvale katılan filmler arasında "The Mv1h of Fingerprints', Cannes Film Festivali'nden geri çevnlen 'Star Maps' ve ölüse\ ıci genç bır kadının bu rutkunun kaynağıııa yaptığı ilginç yolculuğu konu alan 'Kissed' adlı filmler bü\ük ilgi topluyor. 'Yıldız Savaşları' yeniden gösterimde Kültür Servisi - Çok çok uzun zaman önce, bizimkinden çok uzak bir galakside, Luke Skyvvalker ışın kılıcıyla sona erdirmişti bu destansı kahramanlık öyküsünü. Bundan 20 yıl sonra 20th Century Fox film şirketi sinema tarihinde bir dönüm noktası sayılan 'YıJdız Savaşlan-Star VVars* üçlemesini, yeni kuşak izleyicilerini 'Kudret'le tanıştırma amacıyla, yeniden gösterime sokuyor. GtinceUeştirilmiş uyariama Yıldız Savaşlan üçlemesi 'Özel Gösterim'i. 'Empıre Strikes Back- İmparator' ve'The Return of Jedi- Jedi'nin Dönüşü' bölümlerinin güncelleştirilmiş uyarlamalanndan oluşuyor. Her üç bölüm bu yılın ilk aylannda ABD sinemalannda arka arkaya gösterime girdi. Ingiltere'deyse 21 martta gösterime girecek olan 'Yıldız Savaşlan'nı diğer iki bölüm izleyecek. Fox ve Lucas film şirketleri 'Yıldız Savaşlan Özel Gösterisi'nin 90'lann yapım değerlerine göre güncellcştirilmesi içın 10 milyon dolarlık bir harcama yaptılar. Lucas. negatiflen yenılerken. filme yeni sahneler ekledi ve 25O'ye yakın efektle günümüz standartlannda 'dighal' bır ses çizgisi yarattı. Fılmin piyasaya sürülmesinde özellikle "digital" ses düzenine sahip sinemalar hedef alındı. Hedef kitle yeni kuşak sınemasevcrler de olsa, en azmdan her üç filmi kısa aralıklarla art arda hem de büyük ekranda izleme olanağıyla, filmin özgün haline tutkun olanlann da aklının çelineceği kesin. Helehele 1970'lerde var olmayan. birbirine bitişik ekranlarda aynı filmi farklı bir tatla sunan "multiplex' sinemalarda izlendıği düşünülürse... Fox'un yöneticısı Peter Chernin; "Her üç filmi de kısa aralıklarda gösterimesokarak. 'Yıldız Savaşlan' hayranlanna bu kahramanhk öyküsünü bir kerede izleme keyfini sunuyoruz" diyor. Fo.x, ünlü üçlemenin 20. yılını kutlamak için daha iyi bir yol düşünemezdi. George Lucas film şirketi de tngiltere'de bu ünlü uzay söylencesini anlatan bir kitap bastınyor. Kuşkusuz böylelikle sinema seyircisinin ağzını sulandırmak amaçlanıyor. Gişe hasılaü larmışti 1977'de ilk kez göstenme gıren •Star Wars-Yıldız Savaşlan' 323 milyon dolarlık bır gişe hasılatı yaparak tüm zamanlann en çok kazanan fılmı olmuştu. L'çlemenin ıkınci fılmı 'Empıre Stnkes Back- Imparator' 223 mıKon dolar ve "The Return of Jedi- Jedi'nin dönüşü"yse 264 milyon dolar hasılat yapmıştı. 'Özel Gösteri'nin 100 milyon dolarlık bır hasılat yapması bekleniyor. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Mahip Günşiray'ın Söyledikleri.•••• Toplumların ahlak bağlamında büyük bunalımlar yaşadıklarv dönemlerde kimıleri ortaya çıkar, ey- lemleriyle ve sözleriyle daha her şeyın bitmediği, bitemeyeceği ınancını çevrelerine sürekli yayarlar. Ve insan böylelenne baktığında, en yoğun karam- sarlık atmosferlerınde bile ışığın müjdesını algıla- yabilir. Türk tiyatrosunun değerli sanatçısı Mahir Gün- şiray da işte bu müjdeyi verenlerden bıri 'Tıyatro' dergisınin ocak sayısında llgın Sönmez'ın bu sa- natçımızla yaptığı söyleşıyi okuyanlar, neyi anlat- mak istediğimi hiç kuşkusuz çok daha iyi anlaya- caklardır. Anılan söyleşide Mahır Günşıray, her şeyden ön- ce kendini bütün benliğiyle tiyatroya adamışlığın ya da böyle bır adamanın ne anlama geldiğınin açık ve seçik portresinı çiziyor. Bu portrede sanata ada- manın koşulsuzluğunu ve ödünsüzlüğünü, aynı za- manda da sonsuz özverısıni bulabilıyoruz. llgın Sönmez'ın "Kendi oluşumunuzu ekonomik olarak nasıl sürdürüyorsunuz" sorusuna Günşiray'ın ver- diği yanit şöyle: "Bugune değin, çalıştığımız ku- rumdan aldığımız maaşlanmızı dışanda yaptığımız tiyatro çalışmalanna harcadık..." Nereden parsa toplayacaklannı şaşırmışların çoğunlukta olduğu bir sözde-aydınlar ve sözde-sanatçılar kesimınm suratına aslında tokat gibi inmesı gereken yalın sözler! Sanki çok doğal bir konumu yansıtıyormuş- çasına alçakgönüllü, ama buna karşın özverı ko- kan sözler! Ve bunlar, aynı zamanda çoğunlukla "her yerdelık" peşınde koşanlann başı çektikleri - ya da çektiklerıni sandıkları!- bır ortamda. yalnızca kendi yenni yeğleyen bır ahlakı vurgulayan sözler! Yeni Kafka projesi içın Mahir Günşiray. başlan- gıçta çekingen davrandığını söylüyor. Bilindıği gi- bi bu değerli sanatçımız. Kafka yûzünden mahke- melik olmuştu; bana göre ise Kafka'dan alıntı ola- rak naklettiği sözlerin hesabının mahkemede so- rulması nedenıyle. Kafka ile sanık sandalyesını pay- laşmak gibi bir onuru yaşamıştı! Bu konuda Gün- şiray, şöyle diyor:"Aslma bakarsanız Kafka'dan alıntı yapmamdan dolayı yargı/anmam yûzünden bu projeden vazgeçmek zorunda kalabılirdım. Üzehmde şöyle bır baskı vardı: 'İşte Kafka'dan alıntı yaptı, mahkemelık oldu, Türk ve Avrupa ba- sınında çıktı, şımdı de bak oyun yapıycr.' Hatta b>r ara vazgeçtik bu projeden..." Ahlak bunalımlarının yaşandığı dönemlerin bır başka özelliği de kahramanlığın ve kahramanların ucuzlamasıdır; Günşıray, her halde bu gerçeğı bıl- mekten kaynaklanan birtedırginlikleolacak, duşü- nülebilecek en pahalı çabalardan bırı acaba yanlış yorumlanabilir m\. diye sorgulama gereginı duyu- yor. Böylesi, ancak yalnızca sanatıyla ve sanatı içın yaşayan, fakat böyle bir yaşam için ahlakı da on- suz olunamaz temel sayan bırinın duyabılecegı. ne yazık ki ender türden bir tedirgınlıktır. Kısa söyleşide Günşiray, tıyatronun temel taşla- rından birı olan dramaturgı konusuna da özlü bı- çimde değJnmiş.-IJgın Sönmez'ın "Bu noktada tı- yatroda dramaturgun gerekliliğine inandiğınız sap- tamasını yapabilıyorum sanınm" yolundakı sorusu- na şöyle yanıt venyor: "Genellıkle değil, zorunlu- luk. Ben dramaturgı çalışması o/madan 'bızım' bır oyun yapmamızın doğru olduğu ınancında değı- lim. Ancak dramaturginin yalnızca oyun çözümle- mesi olduğunu düşünenler var. Bır dramaturg sa- dece biroyunun değil, aynı zamanda tıyatronun da sanat yönetmenı ile birlikte, sanat anlayışını belır- leyen, yönlendiren kişıdir." Sanatçı, özellikle "Dramaturginin yalnızca oyun çözümlemesi olduğunu düşünenler var" sözüyle ülkemiz bağlamında çok önem taşıyan bır olguyu vurguluyor. Dramaturgı, gerçekten de yalmzca oyun ya da metın çözumlemesiyle sınırlandınlabı- lecek bir çalışma olamaz; metin çözümleme. dra- maturginin evre/erinden biridır, ama tek başına dra- maturgiyi dramaturgı kılmak için kesinlikle yeterli değildir. Kısaca oyunu (metni) sahnede etkın kılma sanatı diye tanımlanan dramaturgı, Günşiray'ın da belirttiği gibı, tiyatroya egemen olması ongörülen sanat anlayışının bütünü içerisinde ve hep sahne- dekı etkinlikle bağıntılı ele alınmadığı sürece eksık bir çalışma olarak kalır. Oysa bugün ülkemizde ti- yatro eğitimi veren kurumlarda bile dramaturgi derslerinın sonuçta yalnızca metın çözümleme ça- lışmalanyla sınırlı kaldığma, dahası doğrudan dra- maturgıye izlencelerde yetennce yer verilmedığıne sık rastlanmaktadır. llgın Sönmez, söyleşiye " 'Biz' Olmayı Seven Bir Tiyatro Adamı Olarak Mahir Günşıray" başlığmı koymuş. Sağlam benlikler oluşturmanm önemıni unutup böyle benlıklerden yoksun Ben'lerin peşm- de koşanlann başı çektiği bır ortamda Günşıray gı- bilerınin değennı çok iyi bılmemız gerekiyor! 'İyi Şeyler' Yayınevi'nin sorumlularına: Geçen cumartesi günü bu sayfada yayımlanan açıklama- nızın aksine, eski yayın koordinatörünüzün şırketi- nizden 'aynldığı' doğru değildir. Yayınevinın arala- rında yayın koordınatörünün de bulunduğu ötekı bütün çalışanlan işten çıkartılmışlardır. Açtklama- nıza göre, bu durumda örneğin ofıs görevlısı de 'ya- yın polıtikasındaki anlaşmazlık' nedenıyle ışten çı- kanlmış olmaktadır! Yalnızca gerçekleri yazan kö- şe yazarlanna 'vehmettiğiniz', ama aslında olma- yan maksatlan aramak yenne. basına doğruları açıklasaydınız, hiç kuşkuSLZ dana yüz ağartıcı bır davranışta bulunmuş olurdunuz! BUGUN • CEMAL REŞİT RE\ KONSER SALONL nda saat 19.30'da Roma Barok Topluluğu izlenebılir. • BEKSAV'da saat 18.30"da Reıs Çelık'in "'lşıklar Sönmesin" adlı filmi yer alıyor. • EYLÜL MCZİK KULCBÜ'nde Deniz Türkali izlenebılir • EVRENSEL KLLTÜRMERKEZİ nde saat 17.00'de Jım Shendan'ın yönettiğı "Baham İçın" adlı film izlenebılir • İSTANBl'LQUARTETsaat 19.30'da Sışlı Ftfal Hastanesı Konferans Salonu'nda "'1997 \ıh Brahms"konsen \erecek.(;?-// 28 41) • \IL! V\1VIER KETENCOĞLl VE Sl MRl AĞIRYÜRLYEN perşerr.be geceleri Katurel Sam Barda ızlenebilır.^/¥ 77 66; • ROXY'de saat 20.00-22.00 arasında 'Dıno Nıght" kapsamında Deep Purple. Jethro Tull, Pınk Floyd. Supertramp dinlenebililır. 35 yaşın ü/enndekıler geceye ücretsız katılabilırler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle