Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30OCAK 1997 PERŞEMBE
14 KULTUR
'Şimdi Banş' hareketinin etkin üyelerinden İsrailli yazar Amos Oz, Türkiye'deydi
4
Edebiyat, sözlü bir sflah değildir'Kültür Ser\isi - "Bir insan, bir başka-
sına acı çektirirken ne yaptığını, niye yap-
tığını çok iyi bilir. Bunu hepimiz çok iyi
biliyonız, çünkü bilgi ve kötülük ağacının
meyvelerinden tatük. Oysa yeterince acı
>ar dünya Uzerinde... Peki acı karşısında
bir yazar ne yapar? Her şeyi, herkesi an-
lamaya çalışır. Affedici olmavı. ama hiç-
bir şeyi unutmamayı öğrenir. Yazar. söz-
cüklerin uzmarudır. Ve bazen sözcükler
iyileştirici oiduğu kadar öldürücii de ola-
bilir. DiL bu yiizden müzik aletterinin en
tehiikelisidir. Bir yazar, bunun için kuJ-
landığı her sözcükten sonuna kadar so-
' rumludur".
'Bir KadınıTanımak' \e 'Fima' (Can
Yayınlan) adlı kitaplan ilk kez Türkçe-
de yayımlanan israilli yazar Amos Oz.
okurlanyla tanışmak ıçin Türkiye'deydi.
İstanbul'da bulunduğu siire içınde 'İsra-
il Edebiyatı ve İsrail-Filistin Sorununa
Bir Bakış' konul u bir konferans veren v e
kitaplannı imzalayan Oz, Filistin-tsraıl
arasında yıllardan beri süregelen sorun-
lu ilışkileri polıtikacı ve bir edebiyatçı
gözüyle şöyle değerlendirdi.
"Bir yazan düşiinün. Savaş. zorbalık
ve sefaletie birlikte yaşamak zorunda
olan bir yazan. Acaba bu yazaruı estetik
kaygılan bir yana bırakarak edebiyatı
bir araç gibi kullanma hakkı var mıdır?
Bir yazar böyle bir durumda. edebi ve es-
tetik kaygılannı düşünmeden, edebiyatı
sözlü bir silah olarak görmeye başlarsa,
ona sanatçı diy ebilir miyiz? Ben ve benim
gibi pek çok meslektaşım her an bu iki-
lemle karşüaşıyoruz. Belki sadece İsra-
il'de değil; Latin Amerika, Afrika, Orta
Avrupa ya da belki Türkiyc'dc de aynı
moral ikilemi yaşayan yazaıiar vardır.
Bence bu sadece politika \eya sadece sa-
natın sorunu değil. Bu sanatın ve kötülü-
ğiin çatışması. Çünkü kötülük her za-
man vardı: şimdi de var. Kötülük bir se-
çimdir \e genellikle hepimizin nzasıyla
gerçekleşir. Dünyanın en sorunlu bölge-
lerinden birinde yaşıyorum. İsrail edebi-
jatı özellikle yurtdışında "politık alego-
n' olarak algılanıyor. Dünyanın diğer so-
savaş, zorbalık ve sefaletle birlikte yaşamak zorunda olan bir yazan düşünün. Bir yazar
böyle bir durumda, edebi ve estetik kaygılannı düşünmeden, edebiyatı sözlü bir silah
olarak görmeye başlarsa, ona sanatçı diyebilir miyiz? Ben ve benim gibi pek çok
meslektaşım bu ikilemle karşılaşıyoruz. Bence bu sadece politika veya sadece sanatın
sorunu değil. Bu sanatın ve kötülüğün çatışması.
runlu bölgelerinde yaşayan yazarlaruı
kaderi de bu galiba. Edebiyat politikayla
iç içe gelişiyor çünkü. Siz oda müziği ta-
dında bir öykü ya da roman yazdığmızı
düşünürken okuyuculannız kitabı elleri-
ne alıp şöyle diyorlar:
İşte. anne idealleri ve kaybolan değer-
leri, baba hükümeti, kız kardeş de talan
olmuş ülke ekonomisini temsil ediyor!"
Amos Oz. politık, askeri ve sosyal so-
runlarla iç içe yaşayan bir ülkenin yaza-
n olarak banşın gerekliliğinden söz etti.
"İsrail banş hareketuıde uzun yıllardır
yer abyonım. Bu hareket pasifdireniş ya
da day ak yediğinde öbür yanağını da uza-
tan bir mantık değildir. Amerika veya
Batı Avrupa'da 6O'lı yillarda yaşanan
'banş' duvarlılılığın günümüzdeki uzan-
tısı da değil. İsrail'deki banş hareketi be-
nim için Siyonizmin insancıl bir ifadesi-
dir"
Savaşın göbeğinde yer alan, sıcak ça-
tışmalara katılan yazar. yaşama hakkı ve
özgürlük için gerekirse yıne savaşabile-
ceğını belirtıyor ve hemen eklıyor:
"Kimse beni bir ulus adına fazladan top-
rak edinmek için savaşa zorlayamaz. Bu
yüzden bütün olan biten her iki tarafın
da haklı oiduğu bir trajedidir".
Biredebıyatçı olarak İsrail ve Filistin-
lilerin asgari müştereklerde anlaşan
komşular olmasını dılıyor Amoj, Oz
"Tıpkı aynı apartmanda yaşamakzorun-
da kalan boşanmış bir çift gibi. İsrailliler
ve Filistinlilerin ilerideki günlerde iyi
komşuluk içinde olabilmelerüıin koşulu,
ancak böyle yaratılabilir. Mucizelere
inanmıyorum. Her şey yavaş yavaş, ama
uygun adımlaratılırsagerçekleşebilir. Ya-
raların iyileşmesi zaman ister. Banşın
gerçekleşmesi ise taraflann birbirlerini
anlamaya başlaması ile mümkün olabi-
lir".
Banşın gerçekleşmesi için taraflann
mutlaka anlaşma yollan bulmasi gerek-
tiğını söyleyen Amos Oz, gerektiğinde
ödün verilmesinden yana.
"Ödün vermek, özellikle idealistlerin
\e gençlerin kulağma hiç de hoş gelme-
yen bir sözcüktür. Çünkü düşmanınla ba-
nş yapmak. ideaüst düşünce açısından
ahlaksal bir düşüklüktür. Oysa yaşamın
oiduğu her yerde ödün de vardır. Ödün
vermek istemeyen kişi fanatikleşir. Bir
idealin fanatiği olur; gerçekleri göre-
mez".
En etkili silah mizah
21 yüzyılagirerken dünyanın karşıla-
şabileceği en büyük tehlikelerden biri
olarak fanatizmi gösteren Amos Oz. fa-
natızme karşı en etkili sılahın mızah oi-
duğu görüşünde. "Mizah duygusu olan
hiç kimse, fanatizmin tuzağuıa düşmez.
Mizah yanlışlarunızı ve gerçeğin birden
fazla boyutu olduğunu görmektir. Eğer
dünyaya bir mesih gelecekseeminim, gül-
meyi büen biri olacaktır!".
Çağdaş İsrail edebiyatının tanınmış
yazarlanndan Amos Oz. 1954yılında 15
yaşındayken Kudüs'tekı evinden aynla-
rak çalışmak ve yaşamak üzere Kibutz
Hulda'yagöç etti.
Burada Edebıyat ve Dil Bilımi oku-
duktan sonraöykü yazmaya başladı. Ben
Gurion Cniversitesı 'nde edebiyat profe-
sörlüğü yapan Amos Oz, 1967'den bu
yana İsrail- Arap sorunu üzerine maka-
leler yazıyor.
îsrail'de 1977'de kurulan 'Şimdi Banş'
hareketinde etkin bir yeri olan Amos Oz.
İsrail ve Filistinlilerin birlikte yaşamala-
n konu.sunda yaptığı çalışmalar, ürettiği
düşüncelerle de tanınıyor. Oz. banşa
yaptığı katkılar nedeniyle 1992 yılında
Almanya Cumhurbaşkanı Richard von
\Viezsackerden Alman Banş Ödülü'nü
aldı.
Ute Lemper, Nazi döneminin yasaklı şarkılannı Londra konserlerinde yorumladı
Sürgündeki kalpten 'yasak' şarküar
• Bu ay içinde bir CD olarak yayımlanacak şarkılar
arasında en büyük sürpriz, son yıllarda yeniden keşfedilen
besteci Berthold Goldschrriirî^ifı yapitlarirıdan oluşuyor.
Uzun süredir Paris'te yaşayan 33 yaşındaki sanatçı, İngiliz
yönetmen George Milton'ın yöneteceği filmden sonra iki
aylık Amerika turnesine çıkacak.
teknik danışmanlığı
üstlenmışti.
Lemper ıçin bu şarkılar çok
değerli. Aşk, yaşam acılan.
eşcınsellik, feminızm gibi
temalar içeren bu sokak şarkılan
yıllar boyu baskıcı rejimin
kurbanı olmuş; sık sık
yasaklanmış. 'Yasak'. Lemper'in
erken yaşlarda tanışt'ğı bir
sözcük. 20 yaşına kadar Kurt
VVeill'ın kım olduğunu bılmeyen
Lemper, kendi kuşağının da
soğuk savaştan etkılendiğinı ve
bılgisizce yetıştirildiğıni
düşünüyor.
Lemper, şarkı söylemenin yanı
sıra yazıyor da. 'Sansürsüz' adını
verdiği ilk kitabı bir süre önce
Almanya "da yayımlandı.
Almanya, onun için kaybedilmiş
bır vatan gibi. Hakkında en
acımasız eleştirilen kendı
ülkesindeki insanlardan aldığını
söyleyen Lemper, bır yandan
Almanya'yı özlerken bır yandan
da bellı belırsız bir sürgün hayatı
sürdürüyor. "Hakkımda iyi bir
Kültür Servisi - "90'lann
Maıiene Dietrich'i" olarak
tanımlanan. Av rupanın önde
gelen kadın şarkıcılanndan Ute
Lemper, 1930'larda Nazı
yönetımınce yasaklanan kabare
şarkılannı yorumlamak üzere 28
ve 29 ocak tarihlennde Londra"da
dinleyıcılennin karşısına çıktı.
Lemper'ın konserde söyledıği
şarkılar bu ay içinde CD olarak
yayımlanacak.
Sanatçının yenı repertuvannı
oluşturan yasaklı şarkılar
arasında Friedrich Hollander.
Rudolf Nelson, Mischa
Spoliansky gibi sürgünde yaşayan
bestecılenn yapıtlan yer alıyor.
Ancak en büyük sürpriz. son
yıllarda yeniden keşfedilen
besteci Berthold Goldschmidt'in
yapıtlanndan oluşan bir
derlemenın de konser
programında sunulmuş olması.
Geçen ekün ayında 93
yaşındayken ölen Goldschmidt.
son günler.nde Lte Lemper ıle
birlikte stüdyoya girerek
şey söyleyecek olsalar bile
cümlelerinin başına 'ama...' diye
başlayan bir parantez açıyoıiar.
Kendi ülkem beni her zaman
zora sokmuştur zaten."
Politıkaya bulaşmadan yaşamayı
yeğhyor. arna politika üzerine
görüş bildirmekten çekınmıyor.
"Böyle yalan
yankş bir dünyada artık hiçbir
şey eskisi gibi değerli değil. Ben en
a/ından kendi küçük hayatımın
değerini biliyorum, ama politika
yapanlar insani değerleri hesaba
katmıyorlar."
Yıllar boyunca Berlın'den
Vıyana'ya, Londra'dan New
York'a turneler ve konserler
peşınde koşan Lemper, uzun
süredir Pans'te yaşıyor. 33
yaşındaki sanatçı. Amenkalı
aktör-komedyen eşı David
Tabatsky ve küçük
oğlu Max ile aile yaşamını
yeni yeni keşfediyor adeta. Şehir
dışında yaşamayı tercih eden
Lemper. Pans'ın
hareketlı yaşamından uzakta
kendı sakin köşesinde
olmaktan ze\k alıyor
"Partilere ghmekten nefret
ediyorum. Moda şovlanna sık sık
davet alırdım ve kabul ederdim
ama arnk gitmiyorum. Bu tip
eğlence şekilleri artık ilgimi
çekmiyor. Evimde olmak.
çocuklanmla birlikte oynamak
istiyonım".
Londra konserlerinın ardından,
İngiliz yönetmen George
Milton'ın yöneteceği '.•\ppetite-
İştah' adlı filme başlayacak olan
Lemper. daha sonra çıkacaği
Amerika turnesinde iki ay
boyunca kabare şarkılan
söyleyecek..
Eski Mısır'ı konu alan kitaplar Fransa'da en çok satanlar listesinde birinci sırada
Ramses ölümsüzlüğü kitaplardayakakuh!
Kültür Servisi - Brigitte Bardot'nun cınsel fantezileri
ve François Mitterrand'ın yaşamını anlatan
, kitaplardan sonra eski Mısır'ı konu alan kitaplar
Fransız basını tarafından yayın alanında yılın -ve
büyük olasılıkla son on yılın- en büyük buluşu
olarak değerlendiriliyor.
Gerçekten de Fransa'ya en uzun süre başkanlık
yapan François Mitterrand, yayın alanındakı
üstünlüğünü bir başka büyük lidere;
firavun II. Ramses'e bıraktı. Fransa'da
1996 yılının en çok satanlar listesinde ilk
sıraya oturan kitap, Mısırtarihı uzmanı
bılım adamı Christian Jacq°ın
Ramses'in yaşamını temel alarak
hazırladığı beş tarihsel öyküden
oluşan bır seri. Yayımlandığı andan
başlayarak Fransız okur kitlesini
esiralan kitabın. Ekim 1995'te
50.000 kopyahk ilk baskısı
yalnızca iki hafta içinde
• tüketildi. İlk dört baskısı iki
- milyon satan serinın en son
bölümü 'Caccacia
d'occident* geçen hafta
içinde piyasaya çıktı ve aynı
hafta içinde tükendi. Ramses
fırtınası Fransa'yı kasıp
kavururken. geçen yaz
başında tarihçi Desroches
Noblecourt'un fıravunun
yaşamöyküsünü anlattığı
bir başka kitap da seriye
rakip olarak üç ay boyunca
en çok satanlar listesinin başındaydı.
l.Ö. 13. yüzyılda tam 67 yıl boyunca hükümdarlığını
sürdüren ünlü firavun Ramses. 19. yüzyıl
araştırmacılan tarafından 'muhteşem' olarak
adlandınldı. Hitıt ve Lıbya üzenne yaptığı zaferle
sonuçlanan akınlanyla ünlü 'Muhteşem Ramses'
firavunluğu sırasında devasa anıt yapıtlar inşa
ettirmişti. Son yıllarda Giza pıramitleri yakınlannda
bulunan çok büyük boyutlardaki heykeli ve geçen yaz
gün ışığına çıkartılan 53 oğlu için yaptınlmış 67
odalı
anıtmezar, tüm dikkatleri bir kez daha Ramses'in
üstüne çekti
Fransa'da >Tİlardır süren Mısır hayranlığı
49 yaşındaki bılim adamı Jacq. Ramses serismde,
firavunun babasının o daha 14 yaşındayken hazırlattığı
yazıtlardan, kahramanlık öyküleri ve kraliçesı
Nefertiti'ye olan aşkına, aklınıza gelebilecek sayısız
konuya değinmiş kitabında. Ancak bu çeşitlilık 'en çok
satanlar'a özgü lusa tümceler, basit biçem ve zorlama
öykü çizgisiyle tarihsel gerçeklik özelliğinı yitirmiş.
Bir Fransız gazetesinin tanımı olayı özetliyor; "Dallas
ve Hanedan Mısır'da!"
Kitaplann editöru Bernard FL\ot. kıtaplan 'elinizden
düşüremeyeceğiniz kadar heyecan dolu' olarak nitelese
de Fransız yazın dünyasının eleştirmen kesimi o kadar
ıyimserdeğil: bazılan kitaplann varlığını yadsırken,
bazılanysa laf salatasından ibaret olduklannı söylüyor.
Desroches Noblecourt'un kıtabının üstbaşlığıysa
'GerçekÖykü'. Noblecourt'un kitabı Jacq'ın özgür
anlatımı yanında arkeolojık kazı gibi kalıyor. Yine de
Jacq'ın kitabında birçok aynntı oldukça gerrckçi.
Yazar, Aıx-en-provence yakınlanndaki evinde bulunan
10.000'den fazla başvuru kitabının yanı sıra Eski
Vlısır'ın modası, hayvanlan. kolonileri ve Luxor
tapınağı üzenne yapılmış birçok akademik çalışmadan
da yararlanmış kitaplannı yazarken. Ramses'le ilgili
tüm bu bılgilere ulaşması 25 yılını almış.
Bu tutkusu 13 yaşındayken Eski Mısır üzerine bir kitap
okumasıyla temellenmiş. 17 yaşındayken balayını
geçirmek üzere bu büyülü ülkey i ilk kez ziyaret
ettığinde; 'E%e dönüş gjbiydi!" diyecek kadar etkilenen
Jacq. daha sonra Eski Mısır uygarlığı üzenne
Sorbon'da doktora yapmış. Yazann ilk "best seller'ı
'MısırhChampollion' 40yaşında yayımlandı. 10
bınden fazla satan kitabı, her biri en çok satanlar
listesine giren diğer kitaplan izledi. Bunlar arasında
'Judge for Egypte* üçlemesi bir yıldan uzun bir süre
listede kalmayı başardı.
Aslında tüm bu başan öyküsü. Fransa'nın Mısır'a çok
uzun y ıllardır beslediği hayranlıkla açıklanabilir.
Napoleon Bonaparte'ın 1798-99 yıllannda Mısır'ı
fethetmesiyle başlayan Mısır çılgınlığı. Fransa'da
firavunlar ülkesine özgü her şeyi 'moda' halıne
getirmişti.
Nevvsvveek'te çıkan bir araştırma. geçen yıl tatil için
Mısır'ı seçen Fransız turistlerin oranında yüzde 158
artış olduğunu ortaya çıkardı. Fransa'nın ünlü
cumhurbaşkanı Mitterrand bile her yıl Nıl Nehn
kıyısında tatil yapmayı kendine alışkanlık edinmiştı.
Desroches Noblecourt "Mısu; güzelliği vegizemiyle
Fransa'da her zaman hayranlık uy andırnııştır" diyor.
Bır ba^ka Fransız yazar Jean Lacouture ıse bu ilgının
nedenıni bır çağ sorunu olarak ele alıyor: "Mısır tüm
insanlık tarihinin yaşanıp bittiği yerdir; belki modern
çağın sorunlanna yanıtı geçmişte bulabiliriz."
IŞILDAK YE YELPAZE
ATİLLA BİRKİYE
Estetik ve Kuram
Estetik sözcüğü, günlük yaşamımıza doğru gir-
memiştir: bu belki sözcüğün iki halinin de aynı olu-
şudur, Hem sıfat anlamı: hem de ad anlamı "este-
f//c"tir. Bir de buna cerrahideki "estetik" eklendiğin-
de, işler biraz karışır.
Bazen, "çok estetik" deriz. Özellikle bir güzelli-
ğin karşısında etkilendiğimiz, ona hayran kaldığı-
mız anlardır bunlar. Çok estetik, az estetik olmaz
tabii ki. Ama, yanhş da olsa bir kullanım biçimi du-
rumuna gelmiştir; ve bizim hayranlığımızın biraz
üst sınırını imler.
Yaşamın estetiği vardır; o da benzer bir anlam
içerır. Burada, estetik daha çok bır durum olarak
karşımtza çıkar.
Estetik. güzellıkle, yüce olanla ilgilenen; genel-
geçerli tanımlara göre güzelliğin bilimi olup; sanat
felsefesıni de kapsamına alan, felsefenin bir dalı-
dır.
Bundan on beş yıl kadar önce, edebiyat ve sa-
nat dergilerinde çok "şıddetli" estetiğe ilişkin tar-
tışmalar vardı. Ne yazık kı, o düzeyde dergiler "ni-
telik ve niceiik" olarak etkinliklerini yitirdıklerınden,
bu tür tartışmalar da. küçük bir "akademik" alana
sıkıştı.
Bu belki detoplumsal yaşamın geldiği noktanın,
somut bir göstergesiydi. "Estetik o/an"dan uzak-
laşma.
*
Medyanın her şeyi popülerleştirdiği, son yıllarda;
yine de övünerek söz edeceğımız dergiler var. Ki-
mi aydınlarımızın kuramdan bucak bucak kaçtığı
şu günlerde, iyi ki, evet, alanları belki küçük ama,
yayımlanmasından mutlu olduğumuz dergiler var.
Bunlardan biri, dergi konumundaki Kuram Kitap
Dizısi. Kuram her yıl üç adet yayımlanıyor ve bu yıl
beşinci yılı. Büyük özvenyle çıkan, "amatörbirru-
hun egemen" oiduğu yetkin bir dergi.
Özellikle Batı dergilerınden yapılan çeviriler; ede-
biyat, estetik, sanat kuramlarından ölçülü de olsa,
bizi haberdar ediyor. Bunun yanı sıra Kuram'ın çok
önemli birözelliği de "dıl"\. Dergi, baştan sonra, bir
dıl atölyesi. Yazılann sonunda, özgün dildeki kar-
şılıklarıyla terimsel bir döküm veriliyor.
Kuram'ın bu sayısı da ötekı sayılar gibi yoğun.
Akademik bır çalışmanın özlemini gideriyorsunuz,
sankı.
•
Kuram her sayı bir dosya sunuyor. Bu sayının
dosyası da; Estetik. Dosyada telif ve çeviri yazılar
yer alıyor. Estetik kavramını, geniş birkapsam için-
de sunuyor:
Estetik Olan ve Imgesel Olan (VVolfgang Iser-
çev.: Yurdanur Salman - Filiz Aydoğan), Estetik
Imaj Üzerine: Paketlemenın Şiirselliği (Nurçay Tür-
koğlu), Estetik Bir Kategon Olarak Kitch (Semra
Aydınlı). Mımari Çevrede Estetik Alımlama (S. Ay-
dınlı - Hülya Hatipoğlu), Yüceden Sonra: Esteti-
ğin Durumu (Jean - François Lyotard-çev: Y. Sal-
man), Güzelduyu Üstüne Bir Deneme (Cüneyd
Tandoğan).
"^Tyotard, estetiğe çokfarkiı bı'raçıdan yaklaşıyor.
Önemli, önemli oiduğu kadar tartışmaya, yeni dü-
şünseldurumlarüretmeyeyönelikbiryazı. Lyotard
yazısında, estetiğın durumunun ne/neler oiduğu
sorusu uzerinde yoğunlaşıyor. Estetiğin, yüce ile
olan ilişkisini; madde ve materia (malzemeler) ile
olan ilişkisini ele alıyor.
•
Kuram'ın bu sayısında, estetik dosyasının dışın-
da, edebiyata, düşünceye, felsefeye ilişkin başka
yazılar da var.
Çok önemli bir çalışma da, Yeni Dergi ile ilgili.
Memet H. Doğan, Yeni Dergi: Çağdaşlığa Açılan
Pencere başlıklı denemesinın sonunda Yeni Der-
gi'ye ilişkin gözlemini şöyle betimliyor:
"Bugün, 1996'nın sonunda, kapanışındanyirrni
yıl sonra Yeni Dergi üzerine biraraştırma yapılıyor-
sa bu, bu süre içinde henüz yerinin doldurulama-
dığının açık bır kanıtıdır."
Özcan Kabakçıoğlu da Yenı Dergi: Bir Derginin,
Anatomisı başlıklı ve öteki sayıda da sürecek olan
yazısında, çok geniş (şemalarla) bır döküm yapı-
yor; ve benzer dergilerle karşılaştırıyor.
Kuram'ın (toplum olarak "estetik"Xen iyice uzak-
laştığımız şu son yıllarda), özellikle okunması öne-
rilir.
Schubert'in 200. doğum
yıldönümü
• VtYANA (A.A) - Ünlü besteci Franz Schubert'in '
200. doğum yıldönümü dolayısıyla Avusturya'nın
başkentı Vıyana'da bir dızi konser ve sergı düzenlendı.
Viyana'da 31 ocak 1797'de doğan Schubert 31 yaşında
frengı hastalığına yakalanarak ölmüştü. Ünlü
bestecinın eserleri arasında. koro ıçin hazırlanmış 130
beste. 6 ay in müziği. 19 kuartet. 3 kantat ve yaylı
çalgılar için bir sekizlı, 24 çeşitleme, 21 pıyano sonatı,
9 senfoni. 7 üvertür ve 10 kadar opera bulunuyor.
Schubert'in eserleri, ölümünden 20 yıl sonra. Alman
besteci Robert Schuman ve onun dönemindeki
sanatçılar tarafından taktir edilmeye başlanmıştı.
ASTr tatilde çocuklarla
• Kültür Servisi - Ankara Sanat Tıyatrosu 29 ocaktan
başlayarak 8 şubata kadar her gün saat 13.00'te
perdelerini çocuklar için açıyor. "Benim Güzel
Pabuçlanm' adını taşıyan oyunu Dersu Yavuz Altun
yazdı ve yönettı. Oyunda Mahır Ipek. Canan Zengin,
Dersu Yavuz. Özlem Evren ve Hande Gürler
oynuyorlar.
ADT'de 'Hadi Karına Koş'
• ADA.NA (Cumhuriyet) - Komedi yazarlanndan Ray
Cooney'in yazdığı "Hadi Kanna Koş' adlı oyıın Adana
Devlet Tiyatrosu'nda sergilenmeye başlıyor. Ali
Hürol'un yönettiği oyunun dekortasanmı Sertel
Çetıner. kostüm tasanmı Fatma Gorgü. ışık tasanmı ise
Cemal Yank tarafından gerçekleştirildi. Oyunda
Türker Şenyiğıt, Mustafa Kurt. Elif Erdal, Ebru
Bilingen. Ökan Şenozan. Yunus Emre Bozdoğan, :
Yasuf Köksal ve Ayhan Demirtaş rol alıyorlar.
'Hayvan Çrttliği' sahneleniyor
• Kültür Servisi - De\ let Konservatuvan'ndan mezun
olduktan sonra Maltepe'de yeni açılan Yayla Sanat
Merkezı çatısı altında Kerem Kobanbay ve Savaş
Özdural tarafından kurulan YSM Oyunculan, George
Onvell'in 52 yıl önce kaleme aldığı 'Hayvan Çiftliği'
adlı oyunu bergilıyorlar. YSM oyunculan, 'Hayvan
Çiftliği'ni herkesin kendini bulacağı. canlı orkestra ile
oynanan bırmüzikal şeklinde yorumluyor. Oyun, her
cumartesi saat 13.30 ve pazar saat I5.OO'te
sahneleniyor.