Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23O«CAK 1997PERŞBABE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Çatliîin
rutısaftndaki
inzater
• ANKAtA (Cımhuırçt
BÜ-OSM)-~BMN! SusurİJİ.
Koııi sy^nı'na uli^an
bebelerîe Abdülah
Çaıij'ya saıte ısiınle sılai
rırsatı lerlmesne ılişfch
cna ciayr aldı. Çatlı ıl«
hrikte t>an isımere dara
nhsat v;nen be gede,
djremiı Emnıyet Genel
Nüdürü Mshmet Ağar.
djtemir Icışleri 3akanlı|:
Müste*an.54. hûkıimetiı
Devlet Ealanı Bekir AJcsoy
ve dönemu İçişlen Bakanı
Naiıt Meıreşe'nn imzaluı
yerald.. 3 DYP'lımn imzası
bjlmanbdgede.adı geçen
k-şılerin yEşamlanmn
tehükede dduğuna ilişkin
belje \e bîgi bulunmadığı,
bu kışileresilah taşıma ımi
venlmesinn bakaüığın
takdırine brakıldığı
belırtildi.
'Mekâı
karartma'
eyierai
• ANKARA (ANKA) -
ANAP, terniz toplum, temiz
siyaset ve saygın devlet ıçin
"mekân kgrartma" eyleıni
başlatıyor. Eylemı.
gelecektek aydınlık gûnler
içın yapacddannı söyleyen
ANAP Genel Başkan
Yardımcısı Şırnak
Milletvekıli Salih Yıldırm.
temiz siyaset, temız toplom
ve saygın devlet
beklentılen doğrultusunda
yapılacak eylemle. 1 şubat
tarihinden :tıbaren hergece.
saat 21 .00 "de bir dakika
süreyle mekân
karartacaklannı bıldirdi.
Yıldınm. eylemin
beklentılen
gerçekleşinceye kadar
sürdürüleceğini kaydetti
'Bucak çok
sağldclı1
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - DYP Şanlıurfa
Milletvekıli Sedat Edip
Bucak. ıdrar yollannda
mevdana gelen iltihaplanma
nedeniyle Sevgi
Hastanesi'nde muayene
oldu. Doç. Dr. Suat Özgür.
Bucak'ın son derece sağlıklı
olduğunu belirterek "Soguk
kış koşullan nedeniyle
oluşan basit bir ıdrar yollan
iltihabı Günlük aktivitesini
engelleyecek bir durum söz
konusu değil" dedı. Özgür,
gazetecilerin sorusu iizerine,
Bucak'ın beyninde kan
pıhtısı olduğu yönünde bir
şikâyette bulunmadığını
söyledi. Bucak. TBMM
Susurluk IComisyonu'nda üst
üste yaptığı büyük
çelişkileri "beynindeki
pıhnlaşmaya' bağlamıştı.
İhraçlar CHP'yi
kanştıpdı
• İZM1R (Cumhurivet
Bürosu) - CHP tzmir'de iki
belediye başkanının geçici
süreyle ihraçlan, partiyi
kanştırdı. Narlıdere
Belediye Başkanı Mustafa
Karahan. CHP Yüksek
Dısiplin Kurulu'na itiraz
edeceğinı açıklarken Konak
Belediye Başkanı Ahmet
Sanşın'a diğer partilerden
çağn yağmaya başladı.
îhraç karanndan büyük
üzüntü duyduğunu
açıklayan Izmir Büyükşehır
Belediye Başkanı Burhan
Özfarura da Sanşın ile
Kafahan'ı DYP'ye
çağırmak gibi bir
teşebbüslerinin olmadığını
söyledi.
Çile Çiçekleri'ne
döniış hakkı yok
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - DSP'den ihraç
edilen ve kendilerine "Çile
ÇiçeVleri" adını veren
Edirre Milletvekili Erdal
Keseîir ve arkadaşlanna
mahi.eme karan ile partiye
dönüj yolu açılırken genel
meriez 2. ihraç karan için
harelete geçti. DSP Genel
Başkını Bülent Ecevit, bu
kişiler hakkında tedbirli
disipin işleminin yeniden
başlaıldığını belirterek,
"îhrcç edilenlerin partiye
dönneleri söz konusu
deği1
" dedi.
İnsan Haklanı
Konisyonu
• SrRASBOURG(AA)-
Marıin'in Derik ilçesinde
yaşaan 21 yaşındaki
Şüîcnn Aydın isimli bir
Türi vatandaşının,
gözctında kaldığı süre
i ç i n e güvenlik
güçtrinin kendısine kötü
mıxaıele ettiği ve ırzına
geçidiğı iddiasıyla yaptığı
şikâet başvurusu, dün
İns;a Haklan
Korisyonu'nda
görşülmeye başlandı.
Tûjniye, Aydın'ın gözaltına
alı«nadığını bildirdi.
DYP lideri 'Bir gelenek bin yıldır sürüyorsa ihtiyaca cevap veriyor demektir' dedi
Çfller Kemalizmi zorluyor
• DYP grubunda
konuşan Çiller
tarikatlann
toplumsal
karşıhğının
bulunduğunu
söyleyerek
"~ Kimseye yaşam
biçimi
gösteremeyiz" dedi.
ANKARA (Cumhuri-
3et Bürosu) - DYP Genel
Başkanı, Başbakan Yar-
ctımcısı ve Dışişleri Baka-
m Tansu Çiller, anayasa
güvencesi altına alınan
devrim yasalan uyannca kapatılan tekke
ve zaviyelerin durumlanna koşut olarak fa-
aliyetleri yasaklanan tarikatlar için. "Bir
gelenek bin yıldır yaşıyorsa, toplumda de-
vamiı bir kârşılığı varsa, devamlı bir top-
lunsal ihtiyaca cevap veriyor demektir" de-
di. Insanlara şu ya da bu şekilde yaşaması
için baskı yapılamayacağını kaydeden Çıl-
ler. "Modern devletin de böyle bir hakkı
yoktur. Bunun sınınnı yasalar koymuştur"
diye konuştu.
DYP TBMM Grubu'nda konuşan Çiller.
Türkiye'nin gündeminin son 15 gündürdi-
ni oluşumlar, gençlerin ve genç kızlann na-
s l istismar edildiği konulannda kilitlendi-
gine dikkat çekti. Tarikatlann Islam dini
içindeki yerini tartışmayacağını. bunun si-
yasetin de işı olmadığını savunan Çiller.
A n a y a s a y a g ö r e d e v r i m y a s a l a r ı
MADDE 174. - Anayasanın hiçbir hüknıü. Türk
toplutnunu çağdaş uygarhk seviyesinin üstüne
çıkarma ve Türkiye Cumhuriyetinin laiklik
niteKğini koruma amacını güden, aşağıda gosterflen
inkılap kanunlannın, Vnayasanın halkoyu ile kabul
edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin,
Anayasaya aykın oktuğu şeklinde anlaşılamaz ve
yoramianamaz:
1.3 Mart 1340 tarihM ve 430 sayıb tevhidi Tedrisat
Kanunu;
2.25 Tesrinisani 1341 tarihli ve 671 saftiu Şapka İktisası
Hakkında Kanun:
3.30 Teşrinisani 1341 tarihli ve 677 sayüı Tekke ve
ZavKelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarüklar ile Bir
Takun L n\ anların Men ve İl^asına Dair Kanun;
4.17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayüı Türk Kanunu
Medenisiyle kabul edilen, evlenme akdinin evtendirme
menıuru önünde yapılacağma dair medeni nikâh esası Be
avru kanunun 110'uncu maddesi hükmü;
5* 20 Ma>ıs 1928 tarihli ve 1288 sayıh Beynelmflel
Erkânın Kabulü Hakkında Kanun;
6.1 Teşrinisani 1928 tarihli ve 1253 sayıh Türk
Harflerinin Kabul ve Tatbiki hakkında Kanun:
7.26 Teşrinisani 1934 tarihli ve 2590 sayüı Efendi, Bey,
Paşa gibi Lakap ve Unvanlann Kaldınldığma Dair
Kanun;
8.3. Kanunuevvel 1934 tarihli ve 2596 savıh Baa
Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun.
"Bin yühk gelenektir. Bir geienek bin yıldır
sürüyorsa. toplumsal karşıhğı varsa, de-
vamlı bir toplumsal ihtiyaca cevap veriyor
demektir" görüşünü dile getırdi.
Hiç kimseye "Öyle değil böyle yaşa, öy-
le değil böyle inan" denılemeyeceğini ka> -
deden Çiller. "Modern devletin de böyle
bir hakkı yoktur. Bunun sınınnı yasalar
koymuştur. Yasalara aykın bir durum var-
sa gereken yapıur. Bu aykınhk ister tarikat
çansı altuıda oLsun, ister başka bir perde
arkasuda olsun, devlet bunun hesabını so-
rar" dedı
•Piyanet kendisini sorgulamah'
Insanlann masum duygulannı kullana-
rak suç işleyenler i!e din sömürüsü yapa-
rak topluma zarar verenlere değinen Çiller,
"Sömürüyü. ekonomik sömürü yapanlar
ayaklannı denk alsınlar" diye konuştu.
Toplumun din konusundakı bilgisizliğinin
nelere mal olduğunun ıyıce araştınlması
gerektiğini kaydeden Çiller, istismann al-
tında cehaletın yattığına işaret etti. "Diya-
net İşleri Başkanlığı'nui kendi kendini sor-
gulamasuu bekliyorum'* diyen Çiller. teş-
kılatın 80 bıne ulaşan görevlisı olduğuna
dikkat çekerek şunlan söyledi:
"Her mahallede, her sokakta camileri-
miz, din görevlimiz bulunmasuia rağmen
din istisman bu kadar pervasızca yapıljyor-
sa ve bu devletin gözünden kaçıyorsa, ilk
sorgulanması gereken devletin kendi ku-
rumları olmaİKİır. Diyanet olmalıdır. Son-
rası yasalann işidir."
Dev letin bu konularda daha uyanık ol-
masını isteyen Çiller, bu
sorunlann doğrudan poli-
se bırakılması durumun-
da başka sorunlar yaşana-
bileceğini öne sürdü. Çil-
ler. "Diyanet daha da ak-
tif duruma getirilmelidir.
Diyanet mensuplannı pa-
sifize eden bir baskı var
mıdır? Bu incelcnmeU-
dir" dedi.
Tarikat tartışmalannın
gündeme getirdiği muta
nikâhına da değinen Çil-
ler. modern Türk toplu-
munun aile yapısının te-
keşlilik üzenne kurulu ol-
duğunu söyledi. Bu yapı-
dan gen adım atılamaya-
cağmı dile getiren Çiller, kandınlan genç
kızlann Türk kadınının kazanılmış hakla-
n konusundakı bilinçsizliklerini "utanç ve-
rici bir durum" olarak nitelendirdi.
Çiller. gruptaki konuşmasının son bölü-
münü DYP'yı 4. sıraya yerleşhren anket
sonuçlanna ayırdı. Çiller. RP'nin 1,
ANAP'ın 2, DSP'nin 3, DYP'nin 4,
CHP"nin de 5. sırada olduğu sonucunu ve-
ren ve ANAP tarafından yaptınldığı kay-
dedilen anket için şunlan söyledi:
"Bu hastalıktır. Her sabah şu veya bu ga-
zetenin, şu ya da bu tahminiyle DYP şu ora-
nın altına düşmüştür. barajm altuıda kal-
nusOrgibi Ankara'da virüs gibi yakalandık-
lan bu hastalıktan halk kurtulmuştur. Bu-
nu da, 3 kasun seçimlerinde ortaya çıkan so-
nuçtan biüyonız."
AĞAR'IN İFADE TUTANAKLARI
'MİT'e davayı
Özal engelledi'
DÜRDANE
KOCAOĞLU
ANK.4RA - "Devlet-
maf>a-siyaset"
üçgenindeki karanlık
bağlantılarla ılgıli
iddialann odağında yer
alan ve bu nedenle
İçişlen Bakanlığı'ndan
istifa etmek zorunda
kalan Mehmet Ağar,
DYP Genel Başkanı ve
Başbakan Yardımcısı
Tansu Çiller'in, kendisini
gözden çıkarmasının "hiç
önemli olmadığını"
söyledi. Ağar. 1988
yılında hakkında birçok
iddia ortaya atan ve
kendisini mafyayla
işbirliği yapmakla
suçlayan Milli lstihbarat
Teşkilatı (MİT) hakkında
dava açma girişünini,
dönemin başbakanı
TurgutÖzal'ın
engellediğini bildirdi.
Cumhuriyet Mehmet
Ağar'ın Susurluk
Komisyonu'nda verdıği
ifade tutanaklannı ele
geçirdi. Tutanağa göre
Agar, doğumundan
itibaren yaşam öyküsünü
özetledi ve terörle yaptığı
mücadeleyi anlattı. Ağar,
anayasanın 138. maddesi
gereği konunun yargıya
intikal ettiğini, bu
nedenle komisyona bilgi
veremeyeceğini söyledi.
ANAP'lı üye Yaşar
Topçu, "Komisyona gelen
birçok kişi sizin isminizi
verdi" diyerek Ağar'dan
sorulara yanıt vermesini
istedi. Ancak Ağar.
"Benim söyleyeceğün bu.
Türkiye önemli bir
devlettir. Türkiye'nin her
zanıan bu tür faaliyetler,
teröre karşı faaliyetler,
vesaire suçlara karşı olan
faaliyetler, temadi
edecektir'' demekle
yetindi.
Komisyon üyelerinin,
kendisiyle ilgili iddialar
konusunda henüz dava
açılmadığını, bu nedenle
de konunun 138. madde
kapsamına girmediğini
anımsatarak bilgi
\ ermesini istemelenne
karşın Ağar, "Savcüar
soruşturma başlattı.
Yargıda bunlann hepsi
ortaya çıkar" diyerek
bunun dışında bir şey
söylemeyeceğini ifade
etti.
Komisyon Başkanı ve
üyeler, tek tek Susurluk
olaymın ardmdan adlan
ön plana çıkan ve
üzerlerinde "Mehmet
Ağar" imzalı özel görevli
kartlan ve yeşil
pasaportlan bulunan
isimleri tanıyıp
tanımadığını sordular.
Ağar, Abdullah Çath'yla.
Mehmet Özbay adıyla
tanışmış olabileceğini
söyledi.
7 TtP'linin öldürüldügü
Bahçelievler katliamına
ilişkın davada ıdama
mahkûm edilen ülkücü
Haluk Kırcı'yı
tanımadığını kaydeden
Ağar, eski İstanbul
Emniyet Müdürü Necdet
Menzir'in kendisinin
talimatı üzerine serbest
bırakıldığmı söylediği
Yaşar Öz'le ilgili sonılan
da. "O konularla ilgili
dedigim gibi tahkikatlar
devam ediyor. Müfettiş
tahkikatlan devam
ediyor. Bu pasaportu
nasd aldı? Ne şekildeydi?
Nasü verildi? Bunlann
hepsi ortaya çıkar. O
bakımdan bir endişe
olmasın" diyerek
geçiştirdi.
Ağar, Abdullah Çatlı'nın
devlet için kullanılıp
kullanılmadığma ilişkin
bir soru üzerine, devletin
eylem için değil. bilgi
için bu tür adamlan
kullandığını söyledi.
SÜRECEK
Murtaza Didin, vaşadığı değişimi "Cç gündür ülkücü değüim" diyerek vurguladı.
Perinçek'in tetikçi kampı iddialannı MHP'li yönetici doğruladı
'KemolÖktem tetikçüeHn msi9
İstanbul Haber Servisi -MHP Gölcük
llçe Yönetim Kurulu üyesi Murtaza Di-
din, hafta sonu lşçı Partisi (İP) Genel
Başkanı Doğu Perinçek'in. Kurtköv'de
tetikçi ülkücü kampı olduğu yolundaki
açıklamalarını doğruladı. Didin, 16
Mart katliamı sanıklanndan eskı polıs
Mustafa Doğan'ın Kemal Öktem tara-
fından öldürüldüğünü öne sürdü.
Ülkücü ıtırafçılann suçladığı isimler-
den MHP Gölcük llçe Yönetim Kurulu
üyesı Murtaza Didin. iddialann doğru
olduğunu söyledi. Kampın idari işlerin-
den sorumlu olduğu belirtilen Murtaza
Didin, dün tP Kadıköy îlçe Teşkilan'nda
yaptığı açıklamada. anlatılanlan doğru-
lamaya geldiğini bildirdi. IP Genel Baş-
kanı Perinçek'in "Türldye'dekahraman
olanlar Çathlar değil, terör ortamına,
kardeşliği ortadan kaldıran girişimlere
karşı tavır alanlanur" diye takdım ettı-
ği Dıdın, suçlamalarda ikıncı sanık du-
rumunda olduğunu belirterek. "Kurt-
köy'deki ülkücü tetikçilerin kampının li-
deri Kemal Öktem'i20vıWırtanıyonım.
Bu kampa sayısız kere girip çıktım. İki
yıl sürekli kaİdım ve bu kampta eğitim
gördüm" dedi.
Kampı. "SOahh ve psikolojik egitim
yapuan,kaçaklannbanndığu uısanlann
cani bir militan haline getirildiği yer"
olarak tanımlayan Didin, 16 Mart katli-
amı sanıklanndan eski polis Mustafa
Doğan'ın öldürülmesi) le ilgili olarak.
"Kemal Öktem, Mustafa'nın öldürüune
emrini bana verdi. Kendisi çok yakın ar-
kadaşundı; ezik, mağdur bir arkadaştı.
Ben bu görevi ahnadun, akabinde de bir
gecede kayboldu. O cinayetin faili büyük
ihümalle Kemal Öktem'dir" diye konuş-
tu.
Cumhurbaşkanı Süleyman DemireTe
suikast teşebbüsünde bulunan İbrahûn
Gümrükçüoğlu ile aynı sırada kampta
olduğunu anlatan Murtaza Didin şöyle
devam etti:
"Gümriikçüoğlu kamptan aynldık-
tan bir süre sonra, Kemal Öktem'le bir-
likte, Gümrükçüoğlu'nun eczanesinegit-
ük. Birçav içme faslından sonra, eczane-
de çahşan genç çocukla birlikte ben dışa-
n çıkmn, ikisi \-alnız görüştüler. Kampa
döndükten birkaç gün sonra da suikast
girisimi oldu."
Gümrükçüoğlu'nu kampa getiren Ah-
met Orhan Say hakkında da, "Eski
MHP'li olduğunu, çiftliğin ekonomik fi-
nansmanını sağladığuu. eleman ihtiyacı-
nı yeri geldiğinde de silah ve muhimmat
ihtiyacını karşıladığını" belırttı.
MHP'nın her kademesinden kışilerin
kampa gelip gıttiğinı belirten Didin.
TevTık Ağansov \e Ataattin Çakıcı'nın
kampın müdavımlerinden olduğunu
kaydetti.
Didin. Başbakan olduğu dönemde
Tansu Çiller' ı örtülü ödenekten dolandı-
ran Selçuk Parsadan ın "henüz meşhur
olmadığı" günlerde MHP adına sahte
makbuz bastığı için, kendisi tarafindan
sorgulandığını anlattı. Parsadan'ı Aksa-
ray'da Burhan ve Süreyya adlı iki orta-
ğmın yanından aldıklannı belirten Didin
şöyle konuştu:
"Bu grup birçok yerden birçok para
toplanuşn. Biz bunun haberini ahnca bu
şahıslan kampa götürdük. sorguladık.
Bflgjleri ve topladıklan paravi aldık, son-
ra da bıraktık."
Öldürülen Sabah gazetesı muhabirle-
rinden İhsan Uygur'un arabasmın Kurt-
köy'dekı malum kampta bulunduğunu
aktaran Didin. "Orman \-angini ohnuş-
tu. Jandarma geküği için biz kamptan di-
şan çıkmıştık. Kemal Öktem oradaydj.
Arabavı bizgördük.Yanmış vaziyette bi-
zim su yatağında duruyordu" dedi. Ke-
mal Öktem'in sorgulanması halinde her
şeyin aydınlanacağını vurgulayan Didin,
kampta sılahla yaralanan Mustafa Serûı
adlı kişiye de çağnda bulunarak. "Mus-
tafa Serin'e sesleniyorum. Gelsin açıkla-
suı. Olaylann içinde olan, her şevi bilen,
gören bir şahıstır. İki yıldır kayıp. Ken-
disi kampta Kemal Öktem ve Celal Öz-
bay tarafindan vuruklu. Kendisine ses-
leniyorum. Bir düşünsün. Bu gece yatsın
bir analiz etsin işi, yann gelsin açıklasın
her şeyi" çağnsında bulundu.
IRMIKIAYDEV ENGİN e - mail: engin (â planet.com.tr
Önce "so/"dan bakalım. Ay-
rım yapmaksızın, sosyaldemok-
rat şpldan Marksist sola kadar.
TÜSlAD'ın "Demokratikleşme
Perspektifleri" adlı belgesi ülke
için, demokrası savaşımı için
kutlanası bir kazanımdır. Rapo-
ru, içeriğine değil, adresine ba-
karak yargılamak, niyetin üzüm
yemek değil, bağcı dövmek ol-
duğunun dolaylı itirafıdır.
Bugün değil, üç beş yıl önce-
sinden değil, ta 6O'lı yıllardan bu
yana Marksist solun hemen bü-
tün parti ve gruplannca benım-
senmış 'asgari programlar'm en
önemli önermeleri, TÜSİAD ra-
porunda yansısını ve yankısını
buluyor. Bu noktada "ama şu ek-
sik, burası şöyle ifade edilmiş,
orası geçiştirilmiş" yollu itirazlar,
Türkiye'nin sanayi üretimi ağırlık-
lı en büyük sermaye gruplarının
temsilci ve sözcülerinın niye bi-
rer Marksist olmadıklarını sor-
maktan farklı değil.
Sol şimdi bıryandan "Bizbun-
ları oldum bittim savunageldik"
diye övünmenin keyfini sürerken
bir yandan da TÜSİAD raporun-
da değınilmeyen ya da geçiştiri-
TÜSİAD'a Övgü (2)
len noktaları ülkenin demokra-
tikleşme gündemine taşımanın
yollannı, siyasal yöntemlerini tar-
tışacak.
Marksist jargonda 'asgari
program' terimiyle karşılanan
demokratik hedeflere ulaşmak
çok ince, çok hassas bir ittrfak-
lar politıkası anlamına geliyor.
Bugüne dek kâğrt üstünde kal-
mış olası ıttifak önerileri üstüne
solda çok zorlu tartışmala^ hat-
ta kanlı kavgalar yaşandı. Ozel-
lıkle ŞO'lı yılların sonunda, solda-
ki bölünmelerin ekseninde bu
tartışmalar yatıyordu.
Nicel gücü 50-60 kişiyi bıle
bulmayan grupçuklar, örneğin
burjuvazinin tefeci-ticaret ser-
mayesine karşı ulusal sanayii
temsil eden kesimleriyle kurula-
cak ittifak konusunda ayrılığa
düşüp bir kez daha bölünebıliyor
ve her bıri karşı tarafı oportü-
nızmle, revızyonizmle, burjuva
kuyrukçuluğu ya da aşın solcu-
lukla suçlayabiliyordu.
Görünen o ki Türkiye Marksist
solu, bu çocukluk hastalıklannı
aştı.
Bugün Genelkurmay Başkan-
lığı'nın Milli Savunma Bakanlı-
ğı'na bağlanması, Milli Güvenlik
Kurulu'nun kaldınlması, Kürt hal-
kının kendi dilinde eğitim yapa-
bilmesi, anadilini özgürce kulla-
nabilmesi, siyasal örgütlenme
hakkını elde etmesi, laik eğitimin
kurumlaşması ve anayasal gü-
vencelere sahip olması, ışken-
cenin suç sayılması, gözaltı sü-
resınin kısaltılması, idam cezası-
nın kaldınlması gibi çok önemli
demokratikleşme adımlannın
sanayicı niteliklen ağırbasan bü-
yük sermaye gruplarının sözcü-
lerince de benimsenmesi, de-
mokrası cephesinın genışleme-
sinden başka hiçbir anlama gel-
miyor.
Sevinecek olan da, övünecek
olan da soldur.
• • •
Gelelim "sağ"a. Merkez sa-
ğa... İlk ipuçları Cem Boyner'in
Yenı Demokrası Hareketi'nde
gözlendı.
Türkiye merkez sağının ileri
unsurları, siyasal sıstemı çürü-
müş, ülkenin cıddi hiçbir soru-
nunu çözemeyen, siyaset sah-
nesinındelegeağalarının.çağdı-
şı unsuriann baskınına ve işgali-
ne uğramış yapısıyla bir yere va-
rılamayacağını sezdi, gördü ve
hareketlendi.
Bu sezgi doğru ve haklıydı. Ni-
tekim kısa süre sonra, siyasal is-
lamı kaldıraç olarak hünerle kul-
lanan, kasabalarda yuvalanmış
tefeci ticaret sermayesi ağırlıklı
Refah, iktidara yöneldi.
6O'lı ve 70'li yıllarda yatırımla-
ra. sanayi üretimineönceliklerta-
nıyan Demirel'in AP'sinden,
kentlerde arsa rantı, Güneydo-
ğu'da savaş rantıyla beslenen,
kara para-uyuşturucu trafiğine
bulaşmakta sakınca görmeyen;
döviz-repo-Hazıne bonosu üç-
genınde manevra yapıp "paray-
lapara kazanmayı" erdem sayan
bir asalaklar partisine dönüşen
Çiller'in DYP'si de omuz verin-
ce, Refah'a iktidar yolu açıldı.
Siyasal sistemi çürümüş, eği-
tim sistemi niteliksiz adam yetiş-
tiren diploma fabrikalarına dö-
nüşmüş; devlet yönetimindeki
militanstleşme aşırı boyutlara u-
laşmış; ekonomısi "yann ve üre-
tim" sözcüklerini unutmuş;
uyuşturucu çetelerinin, suç ör-
gütlerinin, "vatanseverkatillerin"
at koşturduğu bir ülkede, mo-
dern kapitalizmin ayakta kala-
mayacağını bilmek için deha ge-
rekmıyor.
• • •
Bu sarsak, bu çapulcu, bu il-
kel kapitalizmden daha modern
bir kapitalizme, dahagelişkin bir
burjuva demokrasisine sıçra-
mak, artık birtakım kişilerin bi-
reysel tercihleri değil, ülkenin ya-
nnını belirleyecek, atılması zo-
runlu bir adımdı.
TÜSİAD raporunun anlamı da
bu ve bundan ibaret.
Bu konuda söylenmesı gere-
ken bitmedi, ama yer bitti. Yarı-
na bırakalım...
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HtKMET ÇETİNKAYA
Bucak Unutkan mı?..
Şanlıurfa'nın merkezindeki Abtde Parkı, Güneydo-
ğu kentlerine giden E-24 karayolunun kesiştiği nokta-
dır. Bu nokta, Gaziantep, Mardin, Suriye sınırı ve Di-
yarbakır olmak üzere dörde aynlır...
Şanlıurfa'dan Siverek 90 kilometre uzaklıktadır. Eğer
yolunuz Diyarbakır'a uzanacaksa önce Hilvan, son-
ra Siverek'ten geçmek zorundasınız...
Siverek'in nüfusu 80 bindir, ama şu anda 150 bi-
ni geçtiği bilinmektedır. Bunun nedenı de bölgedeki
yoğun göçtür...
Bugün Siverek'e Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı ola-
rak elinizi kolunuzu sallaya sallaya giremezsiniz.
Çünkü hem yol hem de kent içi denetimini Bucak aşi-
retinin silahlı koruculan yapmaktadır...
Yöre halkı Sıverek'i şöyle tanımlar:
"Bucak Cumhuriyeti..."
Devletin tüm memurlan, Siverek'e 'Bucak aşire-
f/'nin onayıyla atanmaktadır...
Bucak aşireti Siverek'te egemenliğini kurmuştur.
Onlardan habersiz yörede kuş uçmaz...
Siverek'te 1993-1995 yılları arasında jandarma mil-
yonlarca kök dişi hintkeneviri ele geçirmıştir. Jandar-
ma ve emniyet bültenlerinde bu olay yer almıştır.
Acaba bu milyonlarca kök hintkenevirini kimler
ekmiştir?..
Siverek girişinde ve çıkışında araçlan durdurup
kimlik kontrolü yapan, ilçede kuş uçurtmayan Bu-
cak aşireti koruculan, bölgeye yayılan kenevir tariala-
nndan habersiz mıydiler?
Bucak aşireti koruculannın PKK ile mücadele etti-
ği, o yörede terör örgütüne geçit vermediği bir ger-
çektir. Ancak bu mücadele yapılırken bölgede PKK iie
uzaktan yakından ılişkisi olmayan pekçokyurttaşın e-
vi ve işyeri kurşunlanmıştar. Örneğin o yörede 23 fa-
ili meçhul cinayet bugüne dek aydınlanamamıştır. Bu
olaylan yazan gazetecı Nazım Babaoğlu'ndan dört
yıldır haber alınamamıştır...
•••
DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak, Susurluk
kazasmdan bugüne dek geçen süre içinde ser verıp
sır vermiyordu. Önceki gün TBMM Susurluk Komis-
yonu'na gitti ve ifade verdi...
Susurluk Komisyonu Başkanı RP'Iİ Mehmet Elkat-
mış, Kanal 7'ye yaptığı açıklamada aynen şöyle de-
dı:
"Sayın Sedat Bucak pek inandıncı değildi. Ancak
kendi mantık çerçevesi içinde olaylan anlattı."
Dün sabah Susurluk Komisyonu üyelerinden bazı-
lanyla görüştük. Onlar da RP'Iİ komisyon başkanı gi-
bi düşünüyoriardı.
Dediler ki:
"Sayın Bucak çok şey biliyor, ancak açıklamaktan
kaçınıyor..."
Sorduk:
"Sayın Bucak'ın şuuru açık mı?"
Yanıt:
"Evet, çok açık. Ama çekiniyor."
Sedat Bucak'ın bizim bildiğimiz kadarıyla kimse-
den korktuğu, çekindiği filan yok...
Bu, oyun içinde oyun...
Bucak susarak, "unuttum" diyerek devlet içinde ör-
gütlü çeteleri ele vermeyecek. Üç dört özel tim ele-
manı nasılsa tutuklandı. Bir iki kişi daha ortaya çıkan-
lıpolaykapatılacak .
x
Neden kapatılacak?
Çünkü RP'nin işi var. Devlet içinde hızla örgütlenı-
yor. Necmettin Erbakan, DYP lideri Tansu Çiller'e
'göz kırpıp' ışı oluruna bırakıyor...
Şu Müslüm Gündüz ve Ali Kalkancı için koparı-
lan fırtınaya bakın. Sankı tarikatlar bilınrniyordu, onla-
nn 'kırii ılişkileri' hiç yoktu, birdenbire ortaya çıktı.
içişlen Bakanlığı DYP'nin, Adalet Bakanlığı RP'nin
elinde...
Bu ne demektir?
Karşılıklı güç gösterisi...
• • •
Şimdi Bucak'ın ifadesi ile tarikatlar işine bir nokta
koyalım ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'e yö-
neltilen suçlamaya gelelim...
Frankfurter Allgemeine gazetesi, Frankfurt Eyalet
Mahkemesi yargıcının suçlamasını dün sabah haber
olarak verdi. Haber bizim gazetelerde de yer aldı...
DPA Ajansı ise haberi şöyle duyurdu:
"Türk hükümeti eroin kaçakçılıgının üstünü kapatı-
yor..."
Bu iddia karşısında REFAHYOL hükümeti ne yapa-
cak? Tansu Hanım neter söyleyecek?
Frankfurt Eyalet Mahkemesi yargıcı bakm ne diyor:
"Olayın kanıtlan ve tanıklann ifadelen'ni değerien-
direrek bu yargıya vardık..."
Eroin işinin içinde 32 yaşında bir Türk var, adı: Mus-
tafa K. Diğerierı Giagomo B. italyan, Antonio F.ıse
Belçika uyruklu...
Kanada polisi, David Dingwall adlı bir eroin kaçak-
çısının üzerinden Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık
Ozel Kalem Müdüriüğü'nün telefon numarasının çık-
tığını aylar önce açıklamamış mıydı?
Bu ilginç bağlantı, son olayla birieşiyor ve ınsanı dü-
şündürüyor...
Siverek'te milyonlarca kök hintkeneviri ele geçiril-
mişti yıllar önce. Bunun hesabını kimse sormamıştı.
ilişkiler kanşık gözükse bıle bizlere hiç yabancı de-
ğil. Uğur Mumcu'nun 'Papa-Mafya-Ağca' kıtabını
okuyun, bugünleri göreceksiniz...
Internet http: // wyvw.planet.com.tr/Xn
E mail: Hikmet .Cetinkaya (a Planet.com. TR
Öğrencilere örgüt cezası
Gerekçeli karar
1.5 aychr yolda
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Ankara'da yasa-
dışı örgüt üyesi olduklan
gerekçesiyle 3'er yıl 9'ar
ay ila 18'er yıl hapis ceza-
lanna çarptınlan 8 öğrenci-
nin yakınlan ve avukatla-
nyla, aynı suçlamayla top-
lam 76 yıl 3 ay hapis ceza-
sına mahkûm olan Manisa-
lı lise öğrencilerinin ailele-
ri ve avukatlan gelecek
hafta tzmir'de biraraya ge-
lecekler. Ankara'daki sa-
nıklann avukatlan, karann
bozulması istemiyle Yargı-
tay'a temyiz başvurusu
yaptılar.
Ankara 2 No'lu Devlet
Güvenlik Mahkemesi tara-
findan hazırlanan 6 Aralık
1996 tarihli gerekçeli ka-
rann, adliyeye 3 kilometre
uzaklıklaki Ankara Mer-
kez Kapalı Cezaevi'ne u-
laşmadığı belirlendi. Yar-
gıtay'daki temyiz süreci-
nin, karann sanıklara res-
men tebliğ edilmesinin ar-
dmdan başladığına dikkat
çekildi.
Izmir DGM'nin örgüt
üyesi suçlamasıyla mah-
kûm ettiği 10 liselinin ya-
kınlan ile Ankara'daki öğ-
renci davasında mahkûm
olan öğrencilerin aileleri-
nin gelecek hafta avukatla-
nnın da katılımıyla Iz-
mir'de bir araya gelerek du-
rum değerlendirmesi yapa-
caklan bildirildi. Manisa
Emniyetti'nde gözaltında
bulunduklan sırada işken-
ce gördükleri Adli Tıp ra-
porlanyla belgelenen öğ-
renciler, örgüt üyesi olduk-
lan suçlamasıyla toplam
76 yıl 3 ay hapis cezasına
çarptınlmışlardı.