Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 OCAK 1997 PERŞEMBE
DIZIYAZI
FenerbahçeCumunyetı nın «anıan
HALİT DERİNGÖR
Elini cebine atmayanbaşkanaruk Ilgaz
Bırbinne vakın olan
mahallenh çocuklanyız.
Eski Kadıköylü. 1922
doğumlu. Futbola çok
heveslıydı. Fenerbahçe
Genç âkımmda bırlıkte
top koşturduk. \ntrenörümüz Her
Shweng'di. Ancak fjtbolda istediği yere
gelemedı... Ama fiıtbolla hiç ilgısini de
kesmedi. Sonraian, müher.dis mektebine
gıderken yan hakemlik yaptı. O zaman
yan hakemler, 2.5 lira para alırlardı. O
yıllann ünlü futbolculanmn her gün
bulunduğu Baylan ve sonra da Ağa'nın
kahvesınde sıkça görülürdü. Onun,
futbolcularla arkadaşlıklan çok iyiydi.
Sonralan mühendis mektebini bitirerek
hayata atıldı. 1966 yılı öncesi ICadıköy
Grubu'nun ilk loıruculanyla ilışkı kurdu.
o grubun sempatisinı kazandı. îlk gırdiğı
kongrede murakıplık görevıni üstlendi.
1966 kongresi öncesi kulüp
faaliyetleriyle bırlikte, sıyasi faaliyetleri
de başladı.
Yavaş yavaş Fenerbahçe başkanlığı ıçin
kendi kafasında projeler yaptı. 1966 yılı
kongresi öncesi bu projeyı hayata
geçirebılmek içın Fenerbahçe'nın ve
Istanbul'un beyefendilerinden Raa Trak
Bey'den destek ıstedi. Aldı da... Bu
kongrede de Kadıköy Grubu, önceden
başkan olan İsmet Lİuğ'u. >ine başkan
vapmak ıstıyordu. , t a İsmet Bey.
KadiKöy Grubu'nu yöneten Semih
Bayülken ve Muhittin Bulguriu'ya ıçin
içın kızıyordu. Bu ıkinci önenye ismet
Uluğ, başkanlık ıçin sıcak bakmadı.
Artık kendisınin yaşlanmış olduğunu ve
başkanlığın, gençlere verilmesinın daha
doğru olacağını söyledi. şöyle bır örnek
verdi: O yıllann büyük takımı
Anderlecht'ın başkanı ölümcül bir
hastalığa yakalanmıştı. Başkanlık ıçin
"Benden sonra. bir genç arkadaşımın
yerime gecmesini istiyorunT dediğini
söyledi. Ne varki ne olursa olsun o
yıllar, başkanlık beratmın, ancak
grupçular olan Şambaba Semih ve
Muhittin'in olurundan gecmesı
gerekiyordu!.. Konu, gruba gelince
Semih, ısyan bayrağını çekti. "Yahu. biz
bu grubun bütiin eziyetini çekivoruz.
Faruk da bunun kayrriağını yemek
istiyor" dedı. Toplanan grup, konuyu
kendi içinde tartışıp çoğunlukla Faruk
Ilgaz'ın 1966 kongresinde başkan adayı
olmasını kabullendi. Faruk Ilgaz,
Fenerbahçe Başkanı olduğu yıllarda
Türkiye ıçinde ve de Balkan devletleri ile
müteahhitlik yaptı. Yoksulluktan geldiğı
halde genç yaşmda para sahibi oldu.
Istanbul'a su borusu döşüyor, lnegöl'de
tuğla fabrikalan kuruyordu... Ama
kulübe para vermek için elini cebine pek
atmıyor, kulüp içın de gerekli parayı o
zamanın para babası olan Müsliim
Bağcılar'dan sağlıyordu!..
Para. ün ve arkadan da politika, çoğu kez
takip edılen bır yol... Ilgaz, eski bır
Demokrat Partıli Ama 1960 Ihtilali'nden
sonra Demokrat Partı kalmamıştı. 1961
yılında Adalet Partısı kurulunca Faruk
Ilgaz oraya gırdi. Aynı yıl da Adalet
Partisi'nde il başkanı oldu. Yıne o yıllar.
Istanbul Beledıye Başkanı Haşim
İşcan'dı. Onun ölümünden sonra, Faruk
Ilgaz belediye başkanlığı içın ön seçime
gırmeyi planladı, ama Demirel buna izin
vermek istemedı. 1968'lerdeparti içinde
2 grup belediye başkanlığı için kıyasıya
mücadeleye gırdi. Bılgiç grubu, Atabey'ı
dığerleri de Faruk Ilgaz'ı destekledi ve
sonuçta 2 Fenerbahçelınin kıyasıya
mücadelesinden sonra başkanlığı, Fahri
Atabey kazandı. Oysa Fahri Bey. o
sıralarda Ze>Tiep Kamil Hastanesi'nin
başhekimiydı. İsmi. o hastane ile
bütünleşmiştı. Belediye seçimini
kazandıktan sonra bazı arkadaşlarla onun
Gümüşsuyu'ndaki çatı daıresine gıttik.
Konuşmalar sırasında "Fahri Bey, sen bir
hekimsin. Bu kutsal görevi bırakıp nasıl
politika>a gmyorsun" dıye
sorduğumuzda. bize şu yanıtı verdi: "Ne
yapayun. söz verdiro. Artık kurşun
namludan çürtı." Faruk Ilgaz. işte bu
günlerde, Fenerbahçe Başkanlığını
kazandı. Geniş Fenerbahçe kitlesinı
arkasına alan Ilgaz'ı. Demirel istemese
de onu kendi yanında tutmakta yarar
gördü. Demirel. kaybedilmış bu
seçımden sonra, il başkanı olması için
şartlandırdı. Ilgaz, il başkanlığında, Cavit
22 Mayıs 1974 günü F.Bahçe'nin kazandığı Federasyon Kupası'nı Başkan Faruk
Dgaz büyük bir mutlulukla kucaklıyordu. Fenerbahçe'ye çok şev ler katan iki Ro-
men futbolcu Datcu ve Nunveiller, Faruk Ilgaz zamanında transfer edilmişti.
Köksa) ile yanştı ve birkaç oy farkıyla ıl
başkanlığı seçimini kazandı.
Faruk Ilgaz, Bulganstan ve Romanya ile
ticari ilişkıler içinde olduğu için
Fenerbahçe'ye bu ülkelerden futbolcu
getırmek ıstedi. O yıllar, dış transferler
pek yapılmıyordu. Sadece ülkemize dış
transfer olarak Romanya'dan Rusya'ya
giden Besarabya gemısinden Boğaz
sulanna atlayan Bahri ve Sükyman ı
görüyoruz. Onlar da Fenerbahçe'de
oynadıklan bir-iki maçtan sonra safdışı
oldu. Faruk Ilgaz, ilk olarak ülkemize
Romanya'dan Datcuyla Numveiller'i
Fenerbahçe'ye transfer etti. Gerçekten,
getirdiği futbolcular, değerliydi. Datcu,
tam anlamıyla Avrupalı bir kaleci;
Nunvveiller de Türkiye'deki bütün
futbolculara örnek olacak. disiplinli bir
futbolcuydu. Faruk Ilgaz bu davranışıyla
Türkiye"de Balkan ülkeleriyle bir ticari
köprü kurulmasına neden oldu. Diğer
kulüpler de bu ülkelerden transfer
atağına başladı. Özellikle Yugoslavlar bu
transfer piyasasına hâkim oldu. Adeta
Türkiye "ye futbolcu ıhraç sanayii
kuruldu. Çünkü çok döviz getiriyordu.
Böyle olunca da araya birtakım
komisyoncular gırdi. Yugoslavlar.
komisyoncular ve bunlara yakın basın el
ele verip iyi futbolcular yanında. ne
kadar sakat ve yaşlanmış futbolcu varsa
ülkemize getırdi!.. Bir bakıma ülkemiz;
çürük-cank. çaptan düşmüş futbolculann
cenneti haline geldi!.. Bunca yıldiT bu
piyasadan hâlâ aynlamıyoruz.
Ilgaz. sosyal tesls yapıyor
Ilgaz'dan öncekı başkan İsmet Uluğ
zamanında Fenerbahçe'nin tapulu
arazisi, devlete satıldı ve karşılığında 2.5
milyon lira alındı. Sonradan başkan olan
Faruk Ilgaz döneminde bu 2.5 milyon
liranın nasıl değerlendirileceği
düşünüldü. Paranm tasarrufu konusunda
toplanan dıvan kurullannda çeşitli
çözümler öne sürdü. Kimı üyeler okul,
kimileri hastane. kimileri akar getirecek
işhanı, kimileri de Fenerbahçe'nin sosyal
gereksinimi için sosyal tesisler
yapılmasını istedi. Ilgaz da ise inşaat
müteahhiti olduğu için Fenerbahçe'ye bır
"sosyal tokaT inşaatı yapma düşüncesı
galip geldi. Ilgaz. Kadıköy Grubu içinde
egemen duruma geçtiğınden. onun
düşüncesine karşı bir durum tabiidir ki
yaratılamazdı.
Sosyal lokal, ama nerede?
O yıllar, Fenerbahçe vanmadası üzerinde
Moda ve Kalamış Koyu'na bakan
cephelerde. Galatasaray'ın ve yelken
kulüplerinin lokalleri vardı. Galatasaray
gibi bir rakibin, Fenerbahçe adını taşıyan
bir burunda lokali oluyor da
Fenerbahçe'nin nasıl olamazdı?
O lokalde San-Kırmızı bayraklar
dalgalanıyor da neden San-Lacivert
bayraklar dalgılanmasındı?
İşte bu basit mantık karşısında, Faruk
Ilgaz başkanlığındakı Fenerbahçe kollan
sıvadı. Bir gece ansızm Galatasaray
tesıslennin yanındakı yerde, buldozerler,
büyük gürültülerle toprak hafriyatrna
başladılar. Zaten Faruk Ilgaz da belediye
meclis başkanvekiliydi. Olmasa bile
büyük Fenerbahçe karşısında Fahri
Atabey'ın bunu önlemesi olanaksızdı!..
O yıllann tçişleri Bakanı Faruk
Sükan'dı. Tabii Faruk Ilgaz, onunla da
bu konuda bağlantı kurdu. Ama nasıl
olursa olsun böyle bir davranışın. kanun
karşısında, devlet arazısine gecekondu
yapılmasmdan ne farkı vardı ki!.. Bir
anlamda bu bır ışgaldi.. Ancak
Galatasaray'ınki de öyleydi. Her ıkısi de
arkalanndakı toplumsal güce
dayanıyorlardı. Zaman zaman gelen
belediye başkanlan. sonradan bu yerlenn
üzerinde yapılan binalan yıkmaya
s'alışsalar da tamamına güçleri yetmedı.
inşaatta fırtınalar
Faruk Ilgaz'ın çabasıyla sosyal lokal
yapıldı. Ancak yasadışı yapılan. böyle
bir yerde, ihale yasalan veya ıskân iznı.
kati kabul gıbi birtakım konular
düşünülmedi. Aradan uzunca bir süre
geçtikten sonra Kadıköy Grubu'nda
Faruk Ilgaz'a ters düşen Muhittin
Bulgurlu tarafından, 'sosyal lokal
inşaatında' birtakım usulsüzlükler ve
kayırmalar olduğu ve bundan da Faruk
Ilgaz'ın akrabasına çıkar sağladığı
söylentileri yayıldı. Olay. divan
kurullanna geldi. tartışmalar yapıldı.
Sonuçta: genel kurul, bu konuyu açıklığa
kavuşturmak ıçin bir heyet kurulmasına
karar verdi. Yapılan seçimde, bu kurula
Faruk Ilgaz'ın mühendis mektebinden
arkadaşı atlet Jeba Berkok, Zekâi TükeL,
Naim Şükal seçıldi. Sonuçta; onlann
verdiğı teknik raporda, inşaat sırasında
kullanılmış olan bütün malzemelerin,
standart ve ölçülere göre kullanıldığı
belırtildi. Rapor genel kurula getinlip
oy lamaya sokuldu. Sonunda da oy
çokluğu ile kabul edildı. İşte bu da sosyal
lokalin yapılış öyküsüydü. Sonralan bu
sosyal lokalin, yasallaşması için Beden
Terbiyesi Genel Müdürlüğü burayı bir
gençlik lokali olarak Fenerbahçe'ye
kıraladı. İşte bugün; yemek salonlanyla,
oyun salonlanyla, sosyal faaliyetlenyle
herkesı içinde banndıran bu yer, aslında
bır 'gençlik lokali'dır. Şöyle veya böyle
Faruk Ilgaz. 1966'dan 1974'e kadar
aralıksız olarak 8 yıl Fenerbahçe'ye
başkanlık'yaparak hizmetler verdi.
Kulübünü borçlandırmamak için çok
çaba harcadı. Başkanlık yaptığı sürece de
maddı durumu ıyi olmayan ınsanlara
yardım ettı. Başkanlığı zamanında 1967-
1968 sezonunda 5 kupalı şampıyonluk
yaşandı. Doğrulan. yanlışlanndan
fazlaydı.
Cemil Turan'ı mafyaya kaçırttımin Cankurtaran
1980 yıllanndan önce Dalyan'da
bugünkü tş Bankası Bloklan'nın bu-
lunduğu yerde, bır 'Datyan Top Saha-
a' vardı.Bizim kuşak ve bızım kuşak-
tan sonra futboldan emekli olan fut-
bolculann hepsi de burada. her pazar
sabahı top koştururlardı.
Artık bu, gelenekselleşmişti. Sahanm etrafında 2. lig
maçlannın seyircısi kadar seyirci toplanırdı. Maçlar
son derece eğlencelı olurdu. Hele bu maçlarda eski Fe-
nerli MenhDgaz'larahmetli Karagümrüklü AydınBay-
kal'ın, saha içindekı birbirlerine yaptıklan şakalı söz
düellosu karşısında seyirciler gülmektenkınlırdı. Her
maçta hakem, bugün Hürriyet gazetesinde yazan Hul-
ki İlgün olurdu. Ancak maçı, sılındir şapkası başında
olduğu halde yönetirdi. Sık sık da maçlardan atılırdı.
Bir maçı sonuna kadar götüremezdi. Kimler yoktu ki
bu sahada? Milli takım eski bekı Müjdat Yetkiner, Can
Barru. eski haf Boncuk Ömer, Melih Ilgaz, Aydın Yel-
ken, Karagümrüklü Aydın Baykal. San Sadi,Yidin. Er-
gun, ErdaL Beşiktaşlı Vedauar, Tezcanlan_Bir pazar
günü maç öncesi, saha kenannda tıknazca. forması ve
ayakkabısı, bütün malzemesi yepyenı, elinde topu bu-
lunan bır kişi göze çarptı. Nasıl bir kişı olduğu her ha-
linden bellıydi. O yıllar, Sanayi Odası'nda çalışan Fe-
nerli Erdal Kocaçimen ve Müjdat Yetkiner, bu adamın
da oynatılmasını istedi. Oynadı, ama hiçbir şey olma-
dığı görüldü. oyun içinde başta Melıh Ilgaz olmak üze-
re; "Kim ulan bu adam" diye bağırmaya başladı. Son-
radan öğrendik. Bu adam, Sanayi ve Ticaret Odası'nın
etkıli ve yetkilisi Emin Cankurtaran'mış... tşte Emin
Cankurtaran, bu yolla Fenerbahçe limanına demir at-
mış oluyordu. O günlerde muhalefet, Surdışı'ndaki
Kaîyon Ötel'de bir yemek veriyordu.. Ben de bu muha-
lefetin başlanndaydım. Emin de yemeğe gelmışti. A-
ma orada herkes yediğı yemeğin parasını kendisi öder-
di. Fakat hesap geldiği zaman, Emin Cankurtaran pa-
ranın hepsinin kendisi tarafından ödenmesi ricasmda
bulundu. Ben ona: "Öyle şey ohnaz. Herkes kendi pa-
raanı kendisi verecek. Ama sen \arsılsın, hissene düşe-
nİE daha fazlasını ver" deyince, yıne ısrarla, "Ne olur,
sîzinkini de veririm, iktidannkini de" demişti... Sonra
Cankurtaran, muhalefet lıstesinde yer aldı. 16 Mart
1969'da kongre. Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde
yapıldı. Emin'in parasal açıdan kulübe büyük etkı ya-
pacağını anlayan cunta liderlen Muhittin Bulgurhı'yla
Semih Bavülken Emin Cankurtaran'ı kendi listelerine
alcılar. Kongre öncesi cunta, Emin Cankurtaran'a mu-
haıefet listesinden çıkmasını ve kongre cereyanı içeri-
sirde bunu açıklaması için baskı yaptılar. Cankurtaran,
Olaylı transfer sonrası Fenerbahçefi olan Cemil, takım arkadaşlanyla büiikte.
"Hayir, ben bu işi yapamam"' dıye-
rek 2 hsteden, Faruk Ilgaz'm baş-
kanı bulunduğu yönetım kuruluna
girdi. Ama Cankurtaran'ın bütün
ideali. 'Başkan' olabilmekti. Kongre akşamı Emin Can-
kurtaran ile görüştün. Kendisine: "FarukDgaz varken
senin başkan olabilmen çok zor" dedım. O da bana
"Hayır. ağabej. ben. 5 sarfederim, 10 sarfederim ve so-
nunda da Faruk'u yerim" dedi. İşte bu ıdealıni gerçek-
leştirebilmek için bütün maddi ve manevi gücünü kul-
lanarak 24 Şubat 1974'te Fenerbahçe Kulübü'ne baş-
kan olarak seçildi. Emin Cankurtaran, gösterişsız gö-
rünüşü yanında; cesur bir kişiliğe sahipti. Yardımsever-
di. Fenerbahçe'de hemen hemen ondan yardım görme-
miş kimse yoktu. Transferlerde Fenerbahçe Kulübü'ne
paralar ödemiştı.
Onu futbolcular arasında sevmeyen yoktu. Basınla
ve de toplum ile ilişkilen de sıcaktı. Hasta ve hastane-
lere yardım etmeyı çok severdi.
Didi ve Ostojiç
Emin Cankurtaran, başkan olduğu sıralarda büyük
reklam yapmak amacıyla dünyanın en büyük 13 fiıtbol-
cusundan bin olan Brezılyalı Didi'yi getirdi.
Aslında, Didi'nin çok büyük futbolcu olmasına kar-
şın. antrenörlükle ilişkısi olmadığı sonradan anlaşıldı.
İçki tutkunuydu. Beli de sakattı. Içtıkten sonra onun tu-
valete düştüğünü ve önemli bir Altay maçı öncesi kap-
tan Ziya'yı takıma koymayı unuttuğunu hep biliyoruz.
Ama olsun, reklam reklamdı. Sonuçta; o yıl Fenerbah-
çe şampıyon oldu.
Ostojiç; o yıllar. Yugoslavya'mn Kızılyıldız takımın-
da oynuyordu. Fenerbahçe'nin de transfer listesindey-
di, ama bu oyuncuya Galatasaray ve İstanbulspor da
kancayı taktı. Her 3 takımın da karşısında bir engel var-
dı. Ostojiç millı olamadığı ıçin Türkiye'ye gelmesi ola-
naksızdı. Bu durum karşısında Cankurtaran, Belgrad'a
uctu. Zaten Balkan devletleriyle ticari ilişkilen çok iyıy -
di. Orada keseninağzını açtı ve Ostojiç'e bir maçta Yu-
goslav Mılli Forması 'nı giydirdi.
Cankurtaran'ın başkanlığı sırasında gündemde ts-
tanbulsporlu futbolcu CemilTuran vardı. Iyi bir futbol-
cuydu Cemil Turan. Sonradan bu değerli futbolcu, Tür-
kiye'nin yetiştirdiği en büyük futbolculardan bin oldu.
İşte Emin Cankurtaran. böyle bir futbolcuyu Fenerbah-
çe'ye alabilmek için kollan sıvadı. Çareyi de buldu: Ce-
mil Turan'ı o yıllann ünlü kabadayılanndan Kasımpa-
şalıSultanDemircan.çok severdi. EmınCankurtaran'ın
da zaten yeraltı dünyasının adamlan ile arası ıyiyıdi.
Demırcan'ı çağınp Cemil işinın halledilmesmi istedi.
Demircan da bu isteği yerine getirebilmek için bir gün
Sıraselviler'deki lstanbulsporlularDemeği'ni arkadaş-
lanyla birlikte bastı; ıçeride, gelişigüzel ateş ederek
Cemil'i de yanına alıp kaçırdı. Olaydan sonra Istanbuls-
porlular Derneği'nin etkili kişileri, olayı, terör suçlan-
na bakan savcılığa bildirdı. Savcılık da TC 179 ve dı-
ğer maddeler gereği, Demircan hakkında hürriyeti tah-
dıt ve meskûn yerlerde sılah kullanma savıyla, ağır ce-
za mahkemesinde kamu davası açtı. Bu davada Cemil.
kaçınlma olayınm kendi iradesiyle gerçekleştiğini söy-
leyerek Demırcan'ı mahkûm olmaktan kurtardı. Ama
Demircan bu işi bedava yapmadı. Elbette bir karşıhğı
vardı. Bu olaydan sonra bunu sağlamaya çalıştı.
Fenerbahçe bır maç içın Kızılcahamam'da kamptay-
dı. Bunu ögrenen Demircan, yme avanesi ile bırhkte Kı-
zılcahamam'a geldi. Kaçırdığı Cemil ile görüşmek is-
tedi. Fenerbahçe'nin görevlileri Behzat Doğan. Naci
Barlas,engel olmak ıstedi. Işin zor olacağı anlaşılınca
Fenerli görevlıler, o yıllann Hava Kuvvetleri Komuta-
nı olan Muhsin Barurdan güvenlik için yardım istedi.
Sonuçta. gelen güvenlik kuv^etlen. Demircan ve ave-
nesinin herhangi bır olay çıkarmalarına engel oldu.
Emeğınin karşılığını alamayan Demircan. Fenerbahçe
Bumu'ndakı Fenerbahçe Sosyal Lokali'ne gelip, Can-
kurtaran'dan emeğinin karşılığını istedi. Emin Cankur-
taran da cebinden çek defterini çıkartıp 5 bin TL'lik bir
çek yazdı. Çeki alan Demircan, kızgın gözlerle Emin
Cankurtaran'a bakarak; "•Olmaz, ohnaz. Bu nuktann
başına 7 rakammı ko>" dedı.
Cankurtaran, zeki bir adamdı. Fenerbahçe Kulübü gi-
bi bir yerde arbede çıkacağını düşünerek 5 bin liranın
başına 7 ekledi ve haraç mıktan 75 bin oldu. Ama Can-
kurtaran. Demırcan'a. "Al bu parayı, git Ama bir da-
ha seni buralarda görmeyeyim. Sonra fena OHir"diye-
rek dayılık yaptı. Giderek ılerleyen süre içinde Demir-
can. Boğaz'daki 'Oba Restoran'ın yanındaki ağabeyi-
nin yalısında. 10 yaşındaki yeğeni tarafından, beynin-
den vunılarak öldürülür. işte gangstervari bir transfer
öyküsünden sonra yeraltı dünyasından birinin yaşamı
da böyle dramatık bir sonuçla noktalandı. Öunci ilginç
olay da şu: Cankurtaran, Fenerbahçe'de başkanlık gö-
revıni yaparken Selahattin Beyazıt, Galatasaray başka-
nıydı. EnginVerelde Galatasaray'da futbolcuydu. Can-
kurtaran. Verel'i. Fenerbahçe'ye transfer etmek için gi-
nşimlere başladı. Olayı duyan Galatasaraylılar, Beya-
zıt'a "Başkan. buna bir önlem al" diyerek ricada bu-
lundu. Beyazıt da hemen Cankurtaran'a telefon açh. Bu
davranışın, dostluğa yakışmayacağını ve vazgeçilme-
sini istedi. Cankurtaran da kendisine özgü üslubuyla
ana-babasmın üzerine yemin ettı. Ama çok ılgınçtir. Bu
yeminden birkaç gün sonra Fenerbahçe, Engin'i kaçır-
dı.
Bu durum karşısında Beyazıt, önlem almadığı için
genel kurullan tarafından bir hayli eleştirildi. Sonra da
kalkıp mikrofonda şöyle konuştu- "Beyefendikr, bana
sözveren insan, büv^kFenerbahçe'nin başkanıdır. Ben
onun sözüne inanmak durumundav un. Bu olaydan son-
ra, buna ben/cr ola> lar cereyan etse de yine ben FB'nin
büyük başkanlanna inanınm."
Sürecek
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Suudi Arabistan'a, Yallah!
Tempo Dergisi AnkaraTemsitcisi Şefik Kahraman-
kaptan'ın kızı Defne, kızım Özlem'ın arkadaşı; Defnç,
Almanya'da çalışıyor, Almancasını ilerletiyor. YılbaşiO-
da Ankara'ya geldi, Ozlem'le buluşup konuştular. D^-
ne, Almanya haberlerini anlatırken bulunduğu kentte-
ki Bosnalı arkadaşlanndan da ilginç anılar anlatmış.
Bosna, aylann konusu olduğu için Defneler. Bosna-
lı arkadaşlanna ilgi duymuşlar, onlara sorular sormuş-
lar. Tabii, bunlann başında Osmanlı'dan Türkçeden ka-
lan izler başta geliyormuş. Bosnalı kızlar '
- Bize, Türkçeden geçmiş sözcükler var, ama bur)-
larhep kötü sözcükler! (Türkçe değil, Osmanlıca söz-
cükler demek istiyoriar kuşkusuz). Omeğin, "maşallah"
sözcüğü s/zden geçmiştir, çok kullanılırt
- Maşallah sözcüğünü nerede, ne zaman kullanıyor-
sunuz?
- Otobüse bindiğimizde, yanımıza çokşışman birka-
dın oturduğunda, "maşallah!"c//yonvz.
- Tuvalete ne diyorsunuz? ;
- Onun içın de sizden geçmiş bir sözcük var şimtli
anımsamıyorum!
- Aptesane mi?
- Hayır, o değil! 3
- Hela? î
- O da değil, bilemıyorum şimdi! \
Aynlıriar, Defne'ye dert olur, kısa süre sonra arkada-
şının arkasından koşar '
- Kenef mi? ;
- Hah, tamam kenef! J
Bizim çocukluğumuzda, birde "mem/şnane "derie^
di, o da Arapça, "ayakyolu" demek.
Refahçılann, birde başta 148'in yardımıyla ülkemi^-
de "Arapçılık" başladı. Sankı onlar, Türk milliyetçisi d^-
ğil Arap milliyetçisi! Olacak şey değil.
Geçenlerde, özel uzgöreçlerden bınnde, Çağdaş Yâ-
şamı Destekleme Derneğı Başkanı Türkan Saylan lâ,
Refahçı Şevki Yılmaz tartışıyorlardı. Şevkı'nin yaptığı
tartışma değil de ağız dalaşı. Prof. Türkan Saylan, ona:
- Ârafat'ta ne konuştun diye soruyor. O da: •
- Burası Arafat değil diye kaçamak yanıt veriyordu.
Ne demişti Ârafat'ta Şevki Yılmaz? Bakın neler dg-
miş 1991 yılında Suudi Arabistan'da hacda, Arafat'tp
kurulan kürsüde: •
"... Allah buyuruyor Muhammedsuresı 9. ayet. Bd-
tıldüzenleri, sağcılıkvesolculuğu, milliyetçiliği desteH-
leyenlerin amellerini (uygulamalannı) iptal ettim. ;
Kafatas/nda sağcılık ve solculuk olmaz, sadece şâ-
nat olmalıdır. Necis şeyle, pıs şeyle, temiz şey bırara)-
da dunmaz, bunlar durmadığı gibı pis sağcılık ve so(-
culukla, temiz şeriat bir arada durmaz.
İşte ey Arafat meydanında bızı dinleyen kardeşlet
can kardeşler, bugüne kadar hangı görüşten olurseı-
nız olun. Akıl dağarcığı içindekı Batı fikirtenni silin, Bdr
tı pisliklerini çıkann. Kapıtalizmi, sağcılığı, milliyetçilh
ği, Batı'dan gelen şeytanı düzenlere bağlı bu ideoloi
jileri yıkın. La şarkıyye, la garbiyye, Islamiyye Islamiy-
ye diyerek akıl dağarcığını islam nizamı ile temizleyin.
Şeriatı Muhammediye ile temizleyin.
Burası Kuran'la kucaklaşma yeridir. Şeriatla kucak-
laşma yeridir. Burası sosyalizmin, sağcılığın, solcultt-
ğun bırakıldığı, terk edildiği yerdir. Yarabbı, cumhur
1
-
başkanımızın kalbine şeriat nizamını yerleştır."
Şevki Yılmaz, Arafat alanında, kürsüde çevresinder
ki gençleri de ant içmeye çağınr, kışkırar, şöyle:
Sümeyye, Islamın ilk kadın şehidi. Zalim firavun ba-
caklanndan develere bağlamış ikiye ayıracaktı ona
Çocuk/an 'anne dedi, şımdı Firavun'un isteğini kabıil
etmiş gıbi yap, sonra tekrar kendi dinine dönersin' cter
yince: 'Hayır çocuklanm, sizleri çok seviyorum amma
AUah'a olan sevgim sizinkilerden daha fazla. Nfe'dunj-
yorsun? Bitir şu işi de brr an önce rabbıma kavuşayımj
Firavun emri verdi, develer her iki yana koştular. Sı>
meyye'nin vücudu ortadan ıkiye aynldı. Akan kanlar*
dan toprakta en büyük hattatlann kalemınden daha gü*-
zel bir şekılde ortaya lailahe illallah yazısı çıkıyor, Sûv
meyye şehid oluyordu.
Gençleri.. Bu düzen sızi ayaklanntzdan taksilere bağ
1
-
lasa, siz ayaklannızdan ıkiye ayırsa yine de şeriat yo-
lundan milim sapmayın."
Şevki Yılmaz, daha sonra da Ârafat'ta hacılara şu anf
dı içiriyordu:
"... Yarabbilalemin, buArafat meydanında, dünyael-
bisesini çıkararak kabir elbısesine büründüğümüz bu
mübarek mekânda, sana söz venyoruz, Resulüne söz
veriyoruz... ,
Bundan böyle sana savaş açan sağcılık, solculutâ
Kemalizm, laiklik ve bütün şeytanı düzenleri boyko\
ederek senınle bizim aramıza, İslam'dan başka, Kuj
ran'dan başka hiçbir nizamı sokmamak ıçin canımızt
la, malımızla, tıpkı Bilal gıbi Sümeyye gibi senin dinir)
uğrunda nöbete koşuyoruz. Nöbete gelıyoruz. J
Refah için Milli Görüş için bütün gücümüzle çalısa*
cağımıza söz veriyoruz..." Şevki Yılmaz'ın, hacdatâ
marifetleri bunlar. Bunlann teyp bantları var. Ergün
Poyraz'ın "Refah'ın Gerçek Yüzü-1" yapıtında bunlaj
n bulabilırsıniz. Kitap, Cumhuriyet Kitap Kulübü'nd»
var. »
Aynı kürsüde, 148 ne diyor bakın: j
"... Arapça lisanı yeryüzündeki lisanlann içinde en
zengın olanıdır. Mana bakımından en zengin lisandtr. t
RP'li Fehim Adak, Kahire'de şöyle mi demiş:
- Biz Türk değil, Arap mılliyetçısiyız!
• • •
Şevgili okurtar, yann 24 Ocak, Uğur Mumcunuri
ölümsüzlüğe ulaştığı gün. Yann, her yerde toplantılaf
var; ben yann, bir engel çıkmazsa, Bodrum'da Çağ}
daş Yaşamı Destekleme Derneği'nin düzenleyeceğı
toplantıda konuşacağım. Cumartesi günü de kitaplaî
nmı imzalayacağım. ',
BULMACA SEDAT YAŞAYA1S
1 2 3 4 5SOLQ\N SAĞA:
1/ Eski Türklerde
soylular sınıfı. 2/
Cami, mescit gibi
yerlerde yapılan
dınsel konuşma... 3
Istenç zayıflığı. 3/ .
Victor Hugo'nun
"Notre-Dame'ın
Kamburu" roma-
nındaki Çıngene
kızın adı. 4/ Isviç-
re'de bir kanton...
Italya'nın enuzun 8
akarsuyu. 5/ Der- g
viş... Numaranın
kısa yazılışı. #Tuzağadü-
şürülenşey... Karşıhkbek-
lenilmeden yapılan yar-
dım. II Ördeğe benzer bır
su kuşu... Fazıl Hüsnü Dağ- 3
larca'nın bır şıir kitabı. 8/
Çölden esen rüzgâr... Yay-
la ya da bahçe kulübesı. 9/
Olağandan ötede, hayal
ürünü, ilginç..."Yar dedi- 7
ğin demır ' Ya alınır 8
ya ahnmaz" (Karacaoğ- g
lan).
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
îyZerdüşt dıninın kutsal kitabı... Kenar süsü. 2/Adale... Ha-J
muru ovalayarak yapılmış kırıntılarla pişirilen çorba. 3/ Bı<
kürk hayvanı... Avustralya'da yaşa>an bir cins devekuşu. 4A
Nazar değmesine karşı tütsü olarak kullanılan bir ot. 5/ L'y-
ma. boyun eğme. kl Sıkıntı verme, üzme... Bır bağlaç... 11-î
kel bir sılah. II" Yarab hele ağnlanm durdu dıyordum'*
(Yahya Kemal)... Çocuğun eğitim ve öğretımıyle görevli er-j
kek bakıcı. 8/Yunan mıtolojisınde Afrodit'in gözdesi olarj
güzel delikanlı. 9/Bir işi yerine getırme... Afrika'da yetışerı
ve pırlak kerestesı mobılyacılıkta kullanılan bır ağaç. S