Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C30 EVLÜL 1*96 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Hükünetin ilk üç aylık icraatında sadece yağma, rant ve pazarlama söylemi var:
EEFAHYOL 'yağma ortakhğı'ş Devletın
sırtına yük dma gerekçesi
çoktanunutıldu.
R.EFAHYOI. artık devlete
kazar.ç kayrağı olan en
kârlı kamu i.letmelerini
bile satış lisesine alarak
kısavadeli "iktidarparası"
peşinde...
Doğayı ve toplum
sağhğını koruyan
mahkeme kararına rağmen
termik santrallara "devam"
kararı alan hükümet
hukuku çiğnerken ilk kez
bir Çevre Bakanı da aynı
santrallara "militanca"
sahip çıktı...
TurİZITI: 1984-1992
dönemindeki ünlü •'turizm
merkezleri" yağmasından
kurtulabilen ormanhk
kıyılar ve doğal alanlar da
şimdi hükiimetin satış
paketlerinde pazarlama
Iıstelerine girmiş
durumda...
Pianlama: TBMMde
coşkuyla onaylanan 7. Beş
Yıllık Kalkınma Planı bir
kenara itildi. Ayrıca,
Istanbul Belediyesi'nce
üretilen yeni nâzım plan
bile reddedilerek. 3.
Boğaziçi Köprüsü para
kaynağı yapılıyor...
KÜItÜr. Uygarlıklann
beşiği olan türkiye. SİT
alanlarından "'arkeolojik
eserlerin taşınarak" imara
hazırlanmasını isteyen bir
Kiiltür Bakanlığı'nın
elinde. Son 3 ayın en büyük
memur kıyımı da yine bu
bakanlıkta yaşanıyor...
Kentleşme: Kaçak
kentleşme ve yağma.
hükiimetin en gözde para
kaynağı. Henüz bir yasa
taslağı bile olmadan ve
"TBMM tatildeyken" imar
affına söz veren Erbakan ve
Çiller. yasadışı yapılaşmayı
körüklüyor...
A. Latif Şener
OKTAY EKNCİ
ilk üç aylık "icraat" dö-
neminı aeride bırakan RE-
FAHYOL hükimeti, yakın-
dan 73. kurulu^. yıldönümü-
nii kutlayacagmız Cumhu-
riyet'ir. belki d* en "yağma-
ya düşkün" hüaimeti olarak
tarihe geçiyor Eğer bu ilk
aylarda alınar kararlar ve
açıklar.an "pdvetler" ger-
çekten yaşamı da geçerse,
REFAHYOL y;gmacılığıyla
nam salmakla kalmayacak:
ülkenin geleceîi için v aşam-
sal önem taşıym toplumsal
\e ulıısal değcrlerimizi de
"tarihe gömefek."Üstelik.
talanla gelen tairibat v e yok
oluştan ötürü. "bir daha ge-
ri kazanılama\acak" şeklı-
de...
Bugün orta yişı geçen he-
men lıerkes. R-* liden Nec-
mettin Erbakan"ın 19~0'li
yıllardaki "ağırsanayi ham-
İelerini" çok yi anımsar.
"Milliyetçi Cephe" ı MC) or-
taklıkları içinde dönemin
Başbakanı Süleyman Demi-
rerin en hızlı yirdımcıların-
dan olan Erbakan. hemen
her hatta ülkenin bir köşe-
sindeartıgı "fabrika temelle-
riyle" öbür ortağı Alparslan
Türkeş'i bile kıskandırırdı.
Gerçi. halk arasında "Erba-
kan temelleri" de denilen bu
briket yığmlarımn aslında
"göstermelik" olduğu he-
men anlaşılıyordu: ama. yi-
ne de Erbakan'ın "milli sanayiye" bağlı
söylemleri o yıllarda hep öne çıkıyor-
du...
Şimdi. neredeyse bir çeyrek yiizyıl
sonra. aynı Erbakan'ın bu kez "Başba-
kan" olarak sorunıluluk üstlendiği RE-
FAHYOL hükümetıne baktığımızda ilk
R E F A H Y O L b a k a n l a r ı n ı n i l k 3 a y l ı k i c r a a t k a r n e l e r i
Bakanlar Kurulu mu, 'rant komisyonu' mu?
REFAHYOL'un. 3
aylık hükümet
döneminde. çeşitli
bakanlıkların kent.
çevre ve kamu
malı yağmasma
vönelik öne çıkan
çaba ve girişimleri
özetle şöyle:
Maliye Bakanı
Abdüllatif Şener
(RP):
REFAHYOL'un kaynak paketlerindeki
Emekli Sandığı'na ait Hilton. Efes Oteli
gibi çok kârlı tesislerin satışına oııay
vererek, en iyi para kazanan kamu
işletmelerini bile elden çıkaran ilk
"maliyeci" ohna unvanını altyor...
Milli Eğjtim Bakanı Mehmet Sağlam
/DYP/ îstanbul'un gözde yerlerindeki
"Emlak değeri vüksek tarihi okul
binalannı" satmaya yönelik Çiller
hükümeıince başlatilan işlemleri
REFAHYOL'da sonuçlandırmaya
çalışıyor.
Bayındırlık Bakanı Cevat Ayhan /RP):
Kaynak arayışında "3. Boğaziçi
Köprüsü**ne bile bel baglayan
Erbakan'a. İstanbul Belediyesi'nin
buna karşı çıkan Nâzım Planı'nı
hatırlatmıvor. Avnca, Gelibolu'vu
yagmaya açan planları da 16 Temmuz
1996'da onayladiğı ortaya çıktı...
Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu
(DYP): Özelleştirmede "en biiyük
satışı" gerçekleştırmeye kararlı görünen
Ulastırma Bakanı. eep telefonu
sektörünün can daman olan GSVI
lisanslarını Turkcell'e devretmek üzere
iki aydır yoğun çahşmalar içerisinde...
Sanav i ve Ticaret Bakanı Yalını Erez
(DYP): Çevre ve toplum sağlığını lehdit
eden termik santralların önlem
alınıncava dek durdurulmasını öngören
yargı kararını sav unanlara. "akılsız
çevreciler" diyerek. bilimi ve kamu
yararını gözeten hukuk anlayışına
"hakaret" eden bir 'cumhuriyet
bakanı'olarak tarihe geçiyor...
Kiiltür Bakanı İsniail Kahraman (RP):
Kendisine bağlt
koruma kurullarını
"konımak" yerine
SlT'leri imara
açmak isteyen kimi
belediye
başkanlarına
yakınlık duyan
tsmail Kahraman.
ülkenin kiiltür
değerlerini gözeten
Mehmet Sağlam kadrolan da
Ömer Barutçu
"surgune
göndererek "rant
kültürüne" hizmet
ediyor.
Çevrc Bakanı
Ziyaettin Tokar
(RP): Termik
>antrallara ve
özellıkle Gökova
Santralı'na
"militanca" sahip
çıkan ilk Çe\re
Bakanı olarak eşı
bulunmaz bir "kamusal kişilik"
sergilişor. Îstanbul'un Adalar'ını \e
Terkos yöresini kendi imar yetkisine
bağlayarak SİT ve su havzası
kurallarının dı^ına çıkarma hazırlıgı ise
son as.amasında...
Orman Bakanı Halit Dağlı (DYP):
Ornıan alanlannın satışı \e tahsisiyle
ilgili tüm önerilere ona\ \eriyor.
Böylece. bakanlığın kuruluş
kanunundakı ormanları koruma
görevini yerine getirmek isteyen
ormancıların sesini değil. rant ve yağma
pe^inde ko^anlann isteklerini dinliyor.
Enerji Bakanı Recai Kutan (RP): Eğer
Daniştay İdare Mahkemesi'nin
Muğla'daki termik santrallarla ilgili
dıırdurma karannı onayiarsa "bölgeve
enerji vermeyeceklerini" açıklayan
Recai Kutan. hukuka karşı "iktidar
tehdidini" kullanarak toplumun çagdas
yaşam hakkını pazarlık konusu
yapıyor...
İçişleri Bakanı Mehmet Ağar (DYP/:
Bakanlığını sadece "polislik" olarak
zanneden Mehmet Ağar. bütün yapıları
orman \e su ha\zasında kaçak olarak
inşa eden Beykoz-Çav uşbaşı
yağmacılarına "belediye kurnıa yetkisi"
\ermeye devam ediyor. Oysa bu tür
yapılar. İSKİ tarafından "polis
nezaretinde" yıkılıyor...
Adalet Bakanı Şevket Ka/an /RP):
Kamuoyu Şevket Kazan'ı sadece Sıvas
sanıklarmın avukatı kimligine koşut
tutumlarıyla izliyor; ama. Adalet
Bakanı'nın özellikle "yarğı
bağımsızlığını
zedele>en"
siyasal
müdahaleleri.
REFAHYOL'un
kent ve çevre
> ağmasını
önîemeye yönelik
idari davaların
geleceğini de
yakından
etkilivor...Mehmet Aöar
üç ay içinde sanayileşmenin "s"si duvul-
muyor. Buna kar>>ın öne çıkan hemen
tüm politikalar ise "yağmaya. ranta ve
pazarlamaja*" davanıvor...
Denebilirki MC dönemlerinde briket
üıbrika temellerine olan düşkünlüğün
yerini şimdi sanki Hazine arazilennde
v ükselen kaçak briket insaatlara "bağlı-
lık"almış. Henüz yağmanın giremediğı
orman alanları. kıyılar, SİT alanları ve
hatta arkeolojik ören yerleri de "turizm
merkezi". "Araplara arazi satışı" vb
yöntemlerle hükümete para bulmak adı-
na pazarlanmak isteniyor. .
Lstelik bu istek. sadece Basbakan ve
Ba^bakan \ardımcısı düzeyinde değil.
REFAHYOL hükümetini olusturan ba-
kanların hemen tümündeki "icraat söy-
lemine" ve bakanlıktaki yoğun çalışma-
lara da egemen olmuş durumda.
Yine 73 vıllık Türkive Cumhuriveti,
K a d ı n i a r m e ş i t l i k ö z l e m i
Medeıri Kaıııuı
kad ını ezıyor
SERPİL Gl NDÜZ
Yıllardan beri Türkiye'de Medeni
Kanun'un birçok hükmiinün kadın
haklarına ve eşitliğe aykırı olduğu
söylenir. Bu maddeler gündeme gel-
dikce kadınlar. kadın örgütleri ve hu-
kukçular rahatsızlıklarını dile getirir.
Kadının evde neredeyse ikinci sı-
nıfbir insan ûlduğunu belırten bu ya-
sa maddeleri onur kırıcıdır. Anne ikin-
ci sınıf bir vurttaş olarak çocuğunu
yetiştırir v e büv ütür. Yıllardan beri de-
ğişmedeıı dururbu maddeler. Ta ki bı-
risi bu olumsuzdıırumun yargı yoluy-
la düzeltilmesini isteyene kadar. Ana-
\asa Mahkemesı 2^ Kasım 1990 tari-
hinde kadının çaiışmasını erkeğin iz-
nine baglayan maddev i bu yolla iptal
etti. Yoksa Tansu Çiller bile çalışmak
için Özer Çiller'in ıznini almak zo-
runda kalacaktı. Anayasa Mahkeme-
si bu maddeyi iptal ederken. bir dizi
kuralın da artık geçerliliğını yitirdiği-
ni belirtti. Ancak aradan 6 yıl geçti.
Erkek çoğunluklu
Mecli> hiçbır duyarlı-
lık göstermediği için.
kadının erkeğe oranla
daha ejitsiz olduğu bir
çok yasa maddesı Me-
deni Kanun'da hâiâ
yer alıyor.
Geçen hafta Anaya-
sa Mahkemesi. erke-
2ın zinasıyla ilgili bir
TCK maddesini daha
iptal etti. Karar Resmi
Gazete'de yayımlan-
dıktan 1 yıl sonra yii-
rürlüğe konacak. T-
C\"nin 440. maddesi
kadının hapse girmesi
için "zina" eylemini
birkez gerçekleştirme-
s'ini yeterli bulurken 6
aVdan 3 vıla kadar ha-
1 ıllardan beri
değişmeden durur bu
maddeler. Ta birisi
bu olumsuz durumun
yargı yoluyla
düzeltilmesini
isteyene kadar.
Anavasa Mahkemesi
29 Kasım]990'da
kadının çalışmasını
erkeğin iznine
baglayan nıadde>'i
iptal etti. Yoksa
Tansu Çiller bile
çalışmak için eşinin
iznini almak zorunda
kaiacaktı.
Mahkemesi'ne göre. kadın çalışmak
için kocasından izin almak zorunda
değilken. Medeni Kanun'agöreçarşı
ve pazarda alışveriş etmek için koca-
sının iznini almak durumunda.
Maddel53: Karı. kocasının aile is-
mini taşır. Kadın müşterek saadeti te-
min hususunda gücü yettiği kadar ko-
casının mua\m \e miişaviridir. E\e
kadın bakar.
Madde 21: tkametgâhı koca seçer.
Madde 98: Evlenme Dairesi dahı
trkeğin ikametgâhınm bulunduğu
yer olmahdır.
Yasada yer alan en yüz kızartıcı 302.
madde ise şöyle: Ananın gebe kaldı-
ğı zaman iftetsızlikle meluf olduğu
sabit olursa babalık davası reddolu-
nur...
Avukat Ergin Cinmen'e göre artık
hukukçulara bir iş düşüyor. Cinmen.
meslektaşlanna ve kadın örgütlerine
çağrıda bulunuyor: "Gelin bir kam-
panya açalım. Bu >asa maddelerinin
iptali için davalar üretelim. Çünkü >a-
sama organının bu
maddeleri değiştireceği
kT
pıs cezası ongoruvor-
du. Erkeğin zina halini düzenleyen ye-
ni yasada ise evli erkeğin hapse atıla-
bilmesi için. kadına bir ev tutması ve
önunia uzun süre birlikte yaşıyor ol-
ması aerekiyor. Ancak yeniden dü-
zenlenen bu yasa maddesinin erkek
çoğunluklu TBMM'den geçmesi ol-
dukça zor.
Medeni Kanun'da kadını oldukça
aşağılayan diğer maddeler ise şöyle
sıralanıyor:
Madde 155: Kadın evin daimi ihti-
yaçları için temsil hakkına sahiptir.
Madde 156: Koca bu selahiyeti ken-
disinden kaldırabılir. Koca sarahaten
veya zımmen iziıı vermedikçe ka-
rt(yasadaki deyim karı şeklınde)ka-
nunen haiz olduğu temsil yetkisini te-
tjav üz edemez.
I Yani bu yasaya göre koca bir gün tu-
Î
ıp karısına senin çarşıya pazara gi-
ip. pirinç. ekmek. domates almanı
vasaklıvorum divebilir. Anavasa
Cinmen. Anavasa
Mahkemesi'nin. kadı-
nın çalışmasını erkeğin
iznine baglayan yasa
maddesini iptal eder-
ken MK'nin de 98.
153. 155. 156 ve 302.
maddelerini de Anaya-
sa'ya aykırı bulduğuna
dikkat çekerek "Ana-
yasa mahkemesi resen
olaylara davaiara ba-
kamıyor ve iptal edemi-
yor. Yani Anayasa
Mahkemesi'nin öniine
bunlann gelmesi için ya
bu maddeleri Meclis'in
kaldırnıası ya da Ana-
yasa Mahkemesi önü-
ne götürmesi lazını. \ e-
ya bir mahkemede bu maddelere iliş-
kin dava \ürütülürken taratlardan bir
tanesinin davacı ya da davalının bu-
nun anayasaya av kırı olduğunu iddia
etmesi. hâkimin de bunu ciddi görme-
si gerek" diyor.
Çinmen'in açıklamalanna göre. hu-
kukçuların ya da kadınların böylesi
davalar üretip ve türetip. mahkeme-
den Anayasa Mahkemesi'ne gönde-
rilmesi karannı alabilmesi mümkün
vegerekli.
Çünkü yıllardan beri bu maddele-
rin anlatnsızlığı konuşulur. Kadını
aşağılayıcı bu hükümlerin yıllar önce
Medeni Kanun'a alındığını belirten
Cinmen. İsviçre Medeni Kanunu'nun
bunları tamamen ortadan kaldırdığını
ancak bizde yasama organının doğru
dürüst çalışmaması nedeniyle bir za-
manlarkabul göreceği bile ihtimal ve-
nlmeyen bu hükümlerin kanunda kal-
dığını anlartı.
maı aroıı
DünkoşulanBerfinMaratonu'nutoüvükbir
^ ü p r i z g e r ç e k l e ş t i r e n i s p a n y o ) A b e l - A n t o n
kazandı. 2 saat 9 dakika 15 saııive koşan İspanyol atlet. 2 saat 9 dakika 36 saniye ko-
şan Tanzanyalı Francis Naali \e 2 saat 9 dakika 52 saniye koşan Kenyalı Sammv Le-
lei'nin önünde yanşı tamamlarken, 5 \ ıldır koşulan Berlin Maratonu'nu kazanan ilk
A\ rupalı atlet oldu. Aynı maratonun bavanlar klasmanında dereceye giren atletler ve
dereceJeri ise şöyle: İ. Collen de Reuck (G. Afrika) 2.26.35. 2. Renata Kokonska
(Polonya) 2.27.4İ,3. Marieen Renders (Belçika) 2.27.41. (Fotoğraf: REUTERS)
Ek yerleştirme kontenjanı başvuruları bugün başlıyor
430 biıı öğrenciye üniversite umudu
A.\K.\RA (Cumhuriyet Büro-
su)-Öğrenci Seçrne ve Yerleştir-
me Merkezi"nin (ÖSYM) 1996-
1997öğretim vılı için iiniversite-
lere yapacağı ek yerleştirme kon-
tenjanı için baş\ urular bugün baş-
lıyor. Kontenjan. 432 bin 895 ola-
rak belirlendi.
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Eres
Söylemez, yaptığı yazılı açıkla-
ınada, bu öğretım yılında 15 bın
777"si özel üniversiteler. 3 bin
416'sı devlet üniversiteleri olmak
üzere 19 bin 193"ü 4 yıllık lisans
bölümleri. 399 bin 47'si açıköğ-
retimbölümleri ve 14 bin 655'i 5e
2 yıllık meslek yüksekokullarına
olmak üzere toplum 432 bın 895
yenı öğrencınin alınacağını bil-
dirdi.
Söylemez. ek yerleştirme için
bugün başlayacak başv urulann 4
ekim günü sona ereceğirıi belın-
ti. Baş\ uru kılav ıızları. ÖSN'M il
ve ilçe temsılciliklerinden alına-
bilecek.
Başv urulann tazla olnıası bek-
lenen Ankara. tstanbul ve Iz-
mir'de de ek başvuru merkezleri
belirlendi. Bu merkezler şöyle:
Ankara: Ankara Üniversitesi
Hukuk Fakültesi, Siyasal Bilgıler
Fakültesi. Gazi Üniversitesi Mü-
hendislik-Mimarlık Fakültesi.
Bilkent Cniversitesi. ^abancı Dil-
ler Yüksekokulu. Hatettepe Lnı-
v ersitesi Tıp Fakültesi merkez bi-
nası. Başkent Üniversitesi Bağlı-
ca Kampusu. ODTÜ ve ÖSYM
kayıt bürosu.
istanbul: Yıldız Teknik Cni-
versitesi merkez binası: ÎTÜ Aya-
zağa Kampusu. Makine Fakülte-
si: Marmara Üniversitesi Gözte-
pe Kampusu. İktisadi ve İdari Bi-
limlerve İlahıyat fakülteleri: Mi-
nıar Sinan Ünı\ersitesi Rektör-
lük. Fen- Edebıyat ve Edebiyat
fakülteleri: İstanbul Üniversitesi
Fen Fakültesi ve Denız Bilımlerı
ve İşletmeciliği Enstitüsü.
İzmir: Dokuz Eylül Üniversite-
si Sosval Bilimler Enstitüsü ve
Ege Üniversitesi Rektörlüğü.
örneğin SİT alanlarına böylesine karşı
çıkan bir Kiiltür Bakam'na. orman yağ-
masına böylesine onay veren bir Orman
Bakam'na. kendi onayladığı nâzım plan-
lara bile böyelsine ters düşen bir Ba>ın-
dıriık Bakam'na. çevreyi katlettiği yar-
gı karanyla da tescillenen termik sant-
rallan böylesine savunan bir
Çevre Bakam'na. en çok pa-
ra kazanan kamu işletmele-
rinin bile satışına izin veren
Maliye Bakanı'na. daha ön-
ce dev letten arazi kiralamış
turistik tesislere şimdi de tu-
tup bu arazilerin tapusunu
vermeye niyetlenen bir Tu-
rizm Bakanı'na. devletin ya-
salannı çiğneyerek su hav-
zasını ve ormanları talan e-
den kaçak inşaat sektörüne
"belediye kurnıa hakkı" ta-
nıyan bir İçişleri Bakanı'na..
belki de ilk kez tanık olmu-
yor.
Ama. yine böylesi bir
"mutabakata" ve sadece
rantı düşünüp ülke ve top-
lum yararına sırt çeviren
böylesi bir"eşgüdümlüdav-
ranışa" da aynı bakanhklar-
da ilk kez rastlanıyor.
Ortaklık anlaşması
REFAHYOL hükümeti.
aslında sadece iki "sağ" par-
tinin değil. aynı anda Türki-
ye'de (belki de dünyada) ki-
şisel servet birikimi "en ze-
gin" olan iki liderin "ortak-
lık anlaşmasıvla" kuruldu.
Bu iki lidenn inanılmaz dü-
zeyierdeki servet birıkimle-
ri ise sanayiden. üretimden
ya da ticaretten değil. ağır-
liK.li olarak "gayrimenkul
malvarlıklanndan" ka> nak-
lanıyor. Yani Türkiye'nin
Başbakanı \e başyardımcı-
sı, kendi "refah" düzeyleri-
nin güvencesini "tapu zen-
ginMklerine" bağlamış du-
rumdalar...
'L>e>letten daha
zengin'
Ülke yönetiminde ise bu
kişisel tutumlannın tam ter-
sine bir politikayı yeğleyen
avnı liderler. siyasal iktıdar-
lannı koruyabilmek için
"toplumun tapulu mair sa-
yılabilecek ulusal zenginlik-
İeri elden çıkarmaktan çe-
kinmiyorlar. Öyle görünü-
yor ki eğer bu ortaklık aynı
icraatını uzun süre uygular-
sa. "kamu mallan*" hemen
hiç kalmayacağından. Erba-
kan ve Çiller. malvarlıkları-
nı hiç arttırmasalarda "dev-
lerten bile daha zengin" ola-
caklar...
Evet. REFAHYOL hükü-
meti. henüz 3. ayında olma-
sına karşın cumhuriyet dö-
neminin en yağmacı siyasal
ortakhğı olarak tarihe geçı-
yor. Yağmalanan değerleri-
miz ise "geleceğimiz" oldu-
ğundan. belki de Türkiye ta-
rihe gömülme tehlikesini en
yüksek düzeyde yaşıyor.
Işte. Türkiye Cumhuriye-
ti'nin 54. hükümetini oluş-
turan bakanların ilk üç aylık
icraatlarından özetler. "Ba-
kanlar Kurulu mu; Rnt
Komisyonu mu" başlığı al-
tında derleyerek. duyarlı ka-
muoyuna armağan ediy oruz.
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
Bir Adam, Bir Müze,
Bir MucizeTürkiye'de iş yapmak zordur.
Türkiye'de, artık rasyonelliğini tümüyle yitirmiş
görünen bürokraside iş yapmak. daha da zordur.
Türkiye'de. kimsenin pek fazla önemsemediği
sanat ve kültür alanında ve bürokraside iş yapmak
ise bir mucizedir.
Kaliteli insan yoktur.
Para yoktur.
Politikacılar. yani bürokrasinin denetimini ellerin-
de tutan bakanlar, işe göre adam değil, adama gö-
re iş aradıklarından. yönetim kadrosu da genellik-
le yetersizdir.
Kırk yılda bir. bir işin başına doğru dürüst biri ge-
tirilince de görevde tutulmaz.
• • •
Onun mucizesini, önce müzesinden uzakta, bir
başka mucize müzede, Efes Müzesi'nde öğren-
dim.
Doğu ve Güneydoğu'daki müze müdürlerine bir
seminer düzenlemiştik.
inanması zor ama, içlerinde henüz "denizgörme-
miş" müdürlerin bile bulunduğu bir gruptu.
En iyi eğitimin, kendi meslektaşları tarafından ya-
pılabileceğine inandığım için, açış konuşmasından
sonra Bodrum Müzesi Müdürü Oğuz Alpözen'i,
kürsüye çağırmış ve meslektaşlanna, müzesini an-
latmasını istemiştim.
Muhteşem bir saydam gösterisiyle desteklenen
bir "mucize öykü" anlartı bize.
Yıllar önce. müzeye ilk müdür atandığında, tüm
çevreyi fotoğraflarla belgelemiş.
Yıllar sonra, yine fotoğraflarla, bir "harabe"nin
nasıl mükemmel bir müze haline geldiğini somut
belgeleriyle gördük o konferansta.
Olanaksızlıklar içinde gerçekleşen bir restoras-
yon.
Çorak bir çevreden yemyeşil bir ortama geçiş.
Dünyanın ilk sualtı arkeoloji müzesinin kuruluşu.
Dünyada ilk kez gerçekleştırilen bir yöntemle,
"efe kemiğe büründürülen" Karya Prensesi.
Dünyada ilk kez, bir "Doğu Roma Saf/ğ/"nın ser-
gilenmesi.
Bir cam batığının inanılmaz zarafeti ve islam cam
sanatının kültürel ihtişamı.
Hepsi yadsınamayacak bir somutlukta orada
Bodrum Müzesi'nde.
• • •
Benim, müzeler konusunda iki ütopyam vardı.
Kafeteryasıyla, kütüphanesiyle, rahatlatıcı vegü-
zel ortamıyla gençlerin cıvıl cıvıl yaşadığı bir "5u-
luşma mekânı."
lnsanların, ve özellikle çocukların. yanlarında hiç
kimse olmadan gezebilecekleri ve anlayabilecek-
leri. "okunaklıaçıklamapanolarıyla"donatılmış bir
"teşhir" ve zaman zaman aynı nitelikteki özel ser-
giler.
Alpözen ikisini de gerçekleştirdi.
Bir özel amphora sergisinin açıklama panolannın
sonuncusu, antik çağdaki malların birim fiyatlarıy-
la günümüzdeki fiyatları bile karşılaştırmalı (hem de
okunaklı ve anlaşılabilir) biçimde izleyicilerin dikka-
tine sunuyordu.
• • •
Mucize öyküyü, bir başka mucize mücfcrün mü-
zesinde dinlemiştik.
Selahattin Erdemgil, benim müze ütopyamı
gerçekleştiren bir başka müdürdü.
Işin ilginç yani, Alpözen, ne denli atılgan. deli do-
lu bir görünüm taşıyorsa, Erdemgil de o denli, içi-
ne kapalı, utangaç izlenim veren bir yönetıciydi. Bu
iki yönetici, birbirlerine adeta taban tabana zıt iki ay-
rı karaktere sahipti. Onları aynı noktada buluşturan
öğe, başarılarıydı.
Demek ki "başarı"genetik, yapıdan çok. zihinsel
kararlılığa bağh olarak ortaya çıkıyordu.
Bu başarılı üretim sürecinde müdürler, sadece
insan ve para kaynağı olarak çeşitli olanaksızlıkla-
rı alt etmekle kalmamışlar. çeşitli engellemelerle ve
soruşturmalarla boğuşmak zorunda da bırakılmış-
lardı.
Örneğin. müze bahçesinde "tavuskuşu besle-
yen" Alpözen. bunedenlebile(takdimameverilme-
si gerekirken) soruşturma geçirmişti.
Aslında Türkiye'de her alanda (ve tabii müzeci-
likte de) pek çok Alpözenler, Erdemgiller var. Ama
hepsinin adını burada anma olanağı yok.
Alpözen'in, Erdemgil'in ve benzeri yöneticilerin,
küçük ayak oyunları ile ufak siyasal hesaplar uğru-
na harcanmaları. tarih önünde hepimizi suçlu kılar.
Not: Kanal 6 ekranında, Melih Gökçek-Emin
Çölaşan tartışmasında, Gökçek. kısa "a" ile telaf-
fuz edilmesi gereken pek çok sözcüğü uzun "a" ile
söylüyordu. Yalnız iki örnek vereyim: "Galiz" söz-
cüğünü "gaaliz" olarak. "de" anlamındaki "dahı"
kelimesini de "daahi" olarak kullandı. Politikacıla-
rın, dilimize daha özen göstermeleri gerektiğini
düşünüyorum.
Çalışma Bakanlığı'nda kadrolaşma
'Demokratlar
tasfiye ediliyor'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - .Tüm Sosyal-Sen
Genel Başkanı Nilgiin Aklar.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Neeati Çelikın.
SSK'deki kadrolaşma hareke-
tinin. bakanlık \e bırimlerin-
deki demokrat-ilerici insania-
rın tasfiyesine yönelik oldu-
ğunu söyledi. Tüm Sosyal-
Sen'e üve 400 kişinin sürgün
listesiniıı hazırlandığını ılen
süren Aklar. "Sayın Çelik'in
amacı SSK'nin sorunlarını
çözmek değil. kendi \ andaşla-
nna kadro yaratmaktır"dedi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Çelik ise SSK'nin per-
sonel gereksinimının karşılan-
ması için yapılan girışımlerin
kadrolaşma olarak nıtelendı-
rildiğini savianarak bunun "in-
safsızlık"1
olduğunu söyledi.
Tüm Sosyal-Sen Genel
Başkanı Nilgün Aklar. dün
düzenlediği basıntoplantısın-
da. eöreve gelen bakanların,
rahat çalışabilme gerekçesiy-
le üst düzey bürokratları ken-
di yandaşlanndan oluşturma-
sının gelenek durumuna gel-
diğini belirterek "Çelik'in
kadrolaşma harekeri bu gerek-
çenin çok ötesine geçerek bü-
tünü ile bakanlık ve bağh bi-
rimlerdeki demokrat-ilerici
insanların tasfivesine vönelik
operas>onun ilk adımıdır" de-
di. RP- DYP koalisyonunu.
"çalışanlara saldırı hüküme-
ti"olarak nitelendiren Aklar.
adil düzen söylemiyle yıllar-
dır düzene muhalıf görünen
RP'nin. iktidar olduktan son-
ra sav unduğu şeylerin tam ter-
sini yaptığını söyledi. Siyasi
atamafar ve sürgünlerin dur-
durulmasını. SSK'nin özerk-
leştırilmesini isteyen Aklar. şu
görüşlerı dile getırdi:
"Çelik tarafından kullanıl-
mayan 14 bin açık kadro ve
SSK hastanelerindeki eleman
açığını gidermek amacn la ta-
lep edilen 5 bin kişilik kadro-
nun kimlcr tarafından doldu-
rulacağını bugünden söyle-
mek için müneccinı olmaya ge-
rek \oktur. Sajın Çelik'in asıl
amacı SSK'nin sorunlarını
çözmek değil. kendi yandaşla-
rına kadro yaratnıaktır."
Neeati Çelik ise dün yaptı-
ğı yazılı açıklamada. yeni kad-
ro alımının SSK'nin personel
ihtiyacmın karşılanmasına _vö-
nelık olduğunu savunarak
"Kurumun personel ihtiyacını
karşılama>a j önelik çabalann
bir kadrolaşmaolarak nitelen-
dirilmesinin insaf ile bağdaşır
vanı bulunmamaktadır" dedi.