Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 AĞUSTOS 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Yürütme kurulu toplantısında Türkiye'nin ekonomik programdan yoksun olduğu ve krize sürüklendiği belirtildi
IMF Erbakan'dan açıklama beldiyorFUAT KOZLUKLU
mSHINGTON-Llusla-
rarası Para Fonu. Türkiye'nin
ekonomik programdan yok-
sun olarak yönetildiğini \ e ül-
key i "bü>ük bir ekonomik
kıizin beklediğini" dile ge-
tirdi.
IMF Yönetim Kurulu"n un.
öneekı günkü olagan 'Yü-
rütme Kurulu" toplantısın-
da I.V1F ıcra direktörleri. rna-
>ıs ve haziranda Ankara'da
ekonomik verileri ınceleyen
heyetin hazırladığı rapor ıle
"Erbakan Başbakanlı-
ğı'ndaki koalisvon hüküme-
tinin Türk ekonomisini ne-
re\e götürebileceğini" ele al-
dı. IMF kurmayları. yaklaşık
ıki saat sürdüğü öğrenilen top-
lantıda. misyon başkanı İngi-
liz MartinHardv"nin ımzası-
telaşmda
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Hükümet, L'luslarası Para Fonu"nun
(İMF) "ekonomide acilönknı aJınnıa-
s»* yönündeki uyansının ardtndan. pa-
keı telaşına girdi. Ekonomi yönetimi;
gelecek ay sonunda IMF'ye yapılacak
ziyaret öncesinde, 2.3 katrilyon liralık
iç. 73 miiyar dolarlık dış borç stoku,
yıl sonunda enflasyonun yüzde 110
düzeyine çıkacağı, dış ticaret açığının
20 milyar dolara ulaşacağı yönünde-
ki tahminJerçerçevesinde tehlike işa-
retleri veren ekonomik dengeler için
yeni bir paket hazırhğı içine girdi.
Devlet Bakanı UfukSöytemezbaş-
kanlığında eylülde IMF'yle göriişrnek
üzere ABD'ye gidecek heyet, yeni bir
anlaşma için paket götürecek. Hazine
yetkiliieri, REFAHYOL'un paket oia-
rak açıkladığı gerçekçi olmayan pro-
jelere dikkat çekerek, IMF'nin özelleş-
tirme. sosyal güvenliğin yeniden ya-
pılanması, vergi reformu gibi yapısal
önlemler istedıgini söylediler..
IMF ile bir anlaşma ımzalanabil-
mesi için gerçekçi ve sert önlemJer
içeren bir paket götûrûlmesi gerekti-
ğine dikkat çeken yetkililer. "Paket
götürürüz,ancaksorunhükümete gii-
vensizük" dediler.
IMF'nin sert uyanlarda bulunma-
sındaki en önemli nedenin REFAH-
YOL'un kaynağı olmadan memurma-
aşına yüzde 50, tanm destekleme alım
fiyatlanna yüzde 100'ûn üzerinde yap-
tığı zamlann olduğuna dikkat çekildi.
Bütçe Yasası'nda nisanda öngörii-
len 3.5 katrilyon liralık harcama. 850
trilyon liralık açık tahmini 3 ay için-
de. temmuzda 4 katrilyon üra harca-
ma ve 1.3 katrilyon lira açık beklenti-
si olarak değiştirildi.
nı taşıyan raporu tartıştı \e
Türkiye'nin IMF nezdindekı
ıcra direktörü Melih Nem-
li'nin sunduğu "koalisyon
hükümetinin görüşlerini"
dinledi.Cumhunyet'in edin-
diğı bilgilere göre. toplantı-
da. Türkiye'nin "sorumlu
ekonomisi" için "genişçap-
lı reform gerektiği" v urgulan-
dı ve "ülkenin gelecek yılki
ekonomik programının ne
yönde gelişeceğini Başba-
kan Erbakan'ın bir an ev-
vel açılamasının beklendi-
ği" dile getirildi.Yapılan de-
ğerlendirmelerde, siyasal güç-
lüklerilebelirsizliklervüzün-
den. uluslararası piyasalarda
"Türkiye'ye karşı güven >e
saygınlık sorununun" baş-
gösterdiği vurgulandı.
Bütçe açığının giderek bü-
yüyeceğine dikkat çekilen \e
en çok da "kısa vadeli acil ön-
lem" lafınınedildiği IMF Yö-
netim Kurulu toplantısında.
özetle şu görüş savunuldu:
"Erbakan hükümeti, ma-
li önlem almıyor. Vapısal re-
formlarajönelmekteürkek
davranılıyor. Kaynağı belir-
siz ücret artışlanvla çok risk-
li bir dönem hazırlanıyor.
En büyük tehlikelerden bi-
ri de bütçe açığı. Henüz or-
tada ciddive alınacak bir re-
çete yok. Bütçe açığının gi-
derek büyüyeceği gözleni-
>or. Dış ticaret dengesi gi-
derek bozuluyor, ithalat her
geçen gün artiyor. Dö\iz ku-
ru gerçek değerinin çok al-
tındadır. Hükümet sıkı pa-
ra politikasını terketmiştir.
Kısa vadede acil önlemlere
duiulan ihtiıaç her geçen
gün artiyor. f ürk ekonomi-
sinin i>i\e gittiğini bugün
hiç kimse söyleyemez. Tür-
kiye'yi izlemek çok zor."
IMF >önetimı. koalisyon
hükümetinden özelleştirme
programını hızlandırmasını.
vergi ve sosyal güvenlik sis-
temlerinde "köklü reform
yapılmasını" istedi.
Toplantıda. Türkiye'nin ye-
ni bir "stand-b> düzenleme-
si" çerçevesınde kredi almak
için başvurmadığı da hatırla-
tıldı \e 25 eylül - 3 ekim ta-
rihlen arasında VVashington "da
yapılacak olan 1996 sonba-
har toplantılanna kadar bek-
lenmesi \e Ankara'yla ilişki-
lerın geleceSinin yapılacak
görüşmelerden sonra belirlen-
mesi kararlaştınldı.
Hükümet, erken ödemede aylık yüzde 4 indirim öngördü
Peşin vergiye iskontoANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Vergisıni son ödeme tarihınden önce
ödeyenlerin borçlarında indirim yapıl-
masına ilışkin yasa tasarısı, TBMM
Başkanlıgı'na sıınuldu.
S'asa tasansına göre erken ödemeler-
de indirim. ödeme tarihinden kanuni
ödeme süresinin son gününe kadar. her
gün için aylık yüzde4 oranında uygu-
lanacak. Bakanlar Kurulu. bu oranı sı-
fıra kadar indirmeye \e yüzde 8'e ka-
dar arttırmava vetkili olacak. Kanuni
ödeme süresinin sonunda arta kalan tu-
tarlar. erken ödeme sayılacak ve diger
amme alacaklarından mahsup edilin-
ceye kadar. her gün için aylık yüzde 4
indirime tabi olacak. Nakden ıadeler-
de indirim uygulanmayacak.
Tasanya göre amme alacaklannın ne-
\i ve vadelerı itibanyla. farklı oranlar
tespitedilebilecek. Ammealacaklannı,
ne\ileri ve dönemleri itibanyla sınır-
lamay a. münhasıran tahakkuk eden am-
me alacaklan için uygulatmaya. indi-
rim yapılma şekli ve zamanı ile diger
usul ve esasları belirlemeye, Maliye
Bakanlıgı yetkili olacak.
Kanunun. yayımını izleyen ayın ba-
şında yürürlüğe girmesi öngörülüyor.
Tasannın gerekçesinde de. borcunu
süresinden önce ödemek isteyen borç-
lulara. belli miktarlarda indirim sağla-
narakborçluların ekonomik kayıpları-
nın giderilmesı \e biran önce amme ala-
cağının Hazine'ye intikalinin hedeflen-
digı kaydedıldi.
TOFAŞ Genel Müdürü'ne göre bedelsiz ithalata sınırlama samimi değil
6
Kapı ya açıktır ya kapah9
İZMİR(Cumhumet Ege
Bürosu) - TOFAŞ Genel
Müdürü L'ğurman Velken-
cioğlu. bedelsiz otomobil
ithalatından yerlı sanayinin
etkilenmeyeceği yolunda-
ki açıklamalara sert tepki
gösterdi ve "Gümrük bir-
liğinden olumsuz \ önde et-
kilenen sektörümüz, eski
otomobil ithalatının sorbcst
bırakılmasıvla ölür" diye
konuijtu. Hükümet yetkili-
lerinin uygulamanın geçi-
ci olacagı yolundakı sözle-
nni de elestiren Yelkenci-
oglu. ~Kapı ya açıktır >-a
kapalıdır. Aralık olmaz. Bu-
nun nesigeçici?.. Pastayı bö-
lüyoruz. Kimse bundan
memnun olmayacak. İşçi
dövizi gibi ufak menfaatlar
uğruna bunu vapamayız"
dedi.
Bedelsiz ithalatın sade-
ceTOFAŞ'ın. Renault'nun
konusu olarak ele alınma-
ması gerektiğini belirten
Yelkencioğlu, İzmır L'lus-
lararası Fuan 'nda düzenle-
diği basın toplantısındabu tür karar-
lann sektörleri güç durumda bıraka-
cağına dikkat çektı.
Yerli sanayicilerin sürekli olarak;
pahalı. körü mal ürettiği savıyla eleş-
tirildiğini belirten Yelkencioğlu. yeni
bir maîla eski birmalın fiyatlannın kar-
şılaştınlmasının da yanlışlığını \ur-
guladı.
Türkiye'ye şu anda yatınm yap-
TOBB Baskanı'na göre bedelsiz ithalat kapsamı geniş
'Otomotiv boşuna bağınyor'
İZMlR (AA) - Türkiye Oda-
lar ve Borsalar Birliği (TOBB)
Başkanı Fuat.Miras, bedelsiz it-
halat konusunda. hükümetin kay-
nak yaratmaya yönelik kararı-
nın sadece otomobili kapsama-
dığını. sanayi hammaddesi. mo-
tor ve yedek parça gibi çok SJ-
yıda sanayi ürününü kapsadığı-
nı bildirerek "Türk otomobil
sana> isinin çığiıklanıu anlamak
mümkün değil" dedı.
Miras.bedelsiz ithalat veper-
mi kararlannın kamuoyunda tep-
ki görmesini eleştirirken hükümetin de bu
konuda tüm detayları düşünmesı gerektigı-
ni kaydetti. Mıras. "Tebliğ sadece otomo-
bili kâpsamıyor. Sanav i hammaddesi, motor,
yedek parça gibi çok sayıda sanayi ürünü-
nü kapsıyor. Dolavısıvla permi imkanı >al-
nızca otomobile verilmhor. BunedenleTürk
otomobil sanayiinin çığlıklarını anlamak
mümkün değil" dedi.
Yurtdışında çok sayıda Türk işçisinin ça-
lıştıgına dikkat çeken Miras.
bunlann tasarrufiannın da Türk
ekonomisine çekilmesi ve buna
karşılık birtakımavantajlannda
sunulması gerektiğini belirtti.
Miras."Yurtdışındaki işçüerin
mev duaüannın mil>arlarea nıark
olduğu tahnıin ediliyor. Bu para-
lar Türkiye'ye getirihneli. İşçi-
nin parasını Türkiye'ye çeker-
ken, karşılığında da bir şe> ver-
mek gereklidir" dedı.
Bedelsiz ithalatın kaynak ya-
ratmasının yanında Türk sana-
yiinin bazı kesimlerini de "terbiye'" edece-
ğıni savunan Mıras, hükümetin bu noktada
sadece sanay icıy i düşünmek yerine. tüketi-
cıyi de korumakla görevli olduğunu söyle-
di.
Miras. sanayinin ucuz kaynak temininde
banka faızlerinin a$ağı çekilmesinin de bir
vol olduğunu ileri sürerek. bunun için iç
borçlanmanrntasfiyeedilmesi veözelleştir-
nıenin yapılması gerektiğini belirtti.
mak amacıyla yabancı sermayenin
geldiğini vurgulayan Yelkencioğlu. bu
npkararlarlabugelişlerinde olumsuz
etkilenecegini savundu.
1980'liyıllardaçekici veotobüs it-
halatının serbest bırakıldığını ve Tür-
kıye'nin bu aşamada ucuza ithalat yap-
tığını belirten \'elkencioğlu. "Ancak
bu arabalar Türkiye standartlarına
u\ madı. Bir süre sonra da A\ rupa çe-
kkilerde'yeşil motor' istiyonım dedi.
Böylece hepsi elde kaldı. Bu dönemde
zarara giren MAN yeni yeni kendisini
toplamaya başladr diye konuştu.
Bedelsiz otomobillin Türkiye'ye
girmesiyle yurttaşların ilk aşamada
ucuz mal alacağını. ancak bunun on-
lara daha pahalıya geleceğini belirten
Yelkencioğlu. yurttaşjarın dikkatli ol-
masını istedi.
S
on günlerde şeker sadece işleri de-
ğil, aynı zamanda kafalan da karış-
tınyor. Iki yıldan beri "Pancar ekımi
azaldı, verim düştü, ithalattan baş-
ka çare kalmadı" diye yakınırken birden bi-
re pıyasalarımızda şeker bollaşıverdi. Stok-
larımızda sanki yüz binlerce ton şeker var-
mış gibi bir rahatltk var...
Şekerin bir anda bollaşmasına hiç kim-
se akıl erdiremiyor. Pıyasaları dikkatle izle-
yenler bile şaşkınlık içınde.
Türkiye'nin 1996 yılında 400 bın ton cı-
varında şeker açığı olacağı hesaplanıyordu.
Bu arada Türk Şeker 100 bın ton, özel sek-
törde bilindıği kadan ıle 200 bin ton ithalat
yaptı. Buna rağmen son günlerde iç piya-
salarımızda 450 bin tona yakın şekerin bu-
lunduğu ıleri sürülüyor!..
Yapılan araştırmalar, halkımızın eskisi gi-
bi şeker yemeye devam ettiğini gösteriyor.
Ancak şeker stoklarımız bir türlü eksilmıyor.
Daha da garibı, önceki aylarda bir kamyon
şeker alabilmek için fabrika depolarının
önünde günlerce kuyruklarda bekleyen,
hatta yalvaryakarolan toptancılarda orta-
lardan kayboldu. Şeker fabrikalarının top-
tâncı tüccara yaptığı günlük satışlar 5 ile 6
bin tondan, 2 bin tonun altına düştü. Itha-
latçı firmalarda da durumun farksız olduğu
bildiriliyor.. Bu nedenle şeker fabrikaları ve
ithalatçı firmalar müşteri çekebilmek için
vadelı satışlara başladı. Aynca gelecek yıl
bile şeker sıkıntısının olmayacağını ıddia
edenler var!..
Şeker bolluğunun nedenleri üzerinde çe-
şitlı yorumlaryapılıyor. Örneğin Türk Şeker
resmi bir kuruluş olduğu için gizli bir işlemi
olamaz. Tüm hesapları kilosuna ve kuru-
şuna kadar açıktır. Stoklarında ne varsa
defterlerınde de o kadar gözükür. İthalatçı
tüccar da fazla atak yapamaz. Çünkü pa-
ranın getirisi, şekerden daha fazla. Market-
terın ve bakkallann elindeki şeker miktarı da
pıyasayı etkıleyecek kadar fazla olamaz.
Türkiye'ye kaçak giriyor ~
Pekı... Gökten şeker yağmadığına gö-
re. bufazlalıkneredengeliyor?.. Kimlerge-
tirıyor?
Kımlerin getırdiğı şımdılik bellı değıl. An-
ÇIFTÇI
DOSTU
SADILLAH
L'SUMt
Kaçak
şeker
kuşkusu
cak herkes şekerin yurdumuza kaçak ola-
rak sokulduğu noktasında bırleşıyor. Çün-
kü şeker açığımız verthalettiğimız şeker mik-
tan bellı. İç tüketimimiz yıllardan berı pek faz-
la değişmiyor. Üstelık tüketimde düşme ye-
rıne az da olsa artış olduğunu biliyoruz. Da-
hası var... Iddıalara göre Doğu ıllerimizden
Irak'a gizli yollardan şeker satışı yapılıyor!..
Buna rağmen şeker stoklanmız bitmek
bilmiyor. Hatta, giderek de artiyor!...
Her şey bu kadar açık. Yurdumuza ka-
çak olarak sokulduğu ıleri sürülen şekerle-
rin kara veya havayolu ıle getırılerek güm-
rüklerden geçirılmesi mümkün değıl... Tah-
minler, şekerin denizyolu ile getirildiğı ve en
uygun bölgelerden yurdumuza sokulduğu
yolunda!..
Kaçakçılığın boyutlarının oldukça büyük
olduğu sanılıyor. Genetahmınlere göre yur-
dumuza kaçak olarak sokulan ve bu arada
Irak'a da gizlice satıldığı ileri sürülen şeke-
rin parasal değeri belki 20 trilyon, belki de
30 trilyon lira... Kesin birrakamı şuandates-
pit etmeye imkân yok, ama hemalde ciddi
bir araştırma yapmaya değer!.,
Türkiye'nin kaybı çok büyük
Yurdumuza kaçak olarak sokulduğu ile-
ri sürülen şekerlerle halkımızın sıkıntısı da
gideriliyor olabılir. Gerek yurdumuza kaçak
şeker sokanlar, gerekse başka ülkelere giz-
li yollardan şeker satanlar trilyonlarca lira ka-
zanabilir... Ama, buna karşılık Türk ekono-
misi de kaçakçılıktan kazanılan paranın ya-
nsı kadar vergi kaybına uğrayacak demek-
tir... Eğer, kaçakçılıktan sağlanan vurgun 20
trilyon lira ise vergi kaybı 9 trilyon lira, 30
trilyon lira ise vergi kaybı 15 trilyon lira ola-
caktır.
Bilindiği gibi ithal şekerden alınan güm-
rük vergisi yüzde 47. Gümrük Vergisi ile bir-
likte bir ton şekerin maliyeti 690 dolan bu-
luyor. Vergisız bir ton şekerin maliyeti ise
300 ıle 350 dolara kadar düşüyor.
Ton başına 300 dolar civarında bir ka-
zanç. Kaçakçılık yapan kişi ve kişiler için bun-
dan daha cazip bir vurgun olabilir mi?.. Üs-
telik, al gülüm-ver gülüm... Şekeri piya-
saya 50 ile 100 dolar daha ucuza sürdüğün
anda kapış kapış gider!.. •
BENCE
İZZETTİN ÖNDER
Tarihsel Malzeme
Türkiye'nin coğrafi, sosyolojik ve dinsel konumu
bakımından dünyanın önemli bir merkezinde bulun-
ması, güçlü bir tüketim pazarı ve üretim bölgesi ol-
ma potansiyellerine sahip olması, güçlü ve hâkim
çevrelerin iştahını kabartmakla beraber, bizzat bu ko-
şullar bu güçlü çevrelere otomatik olarak Türkiye'nin
iç düzen ve siyasetine müdahale etme yetkisini ver-
memektedir. Dış çevrelere bu müdahale olanağını
(yetkisini değil!) maalesef, iç güçler altın tepsi içinde
sunmaktadır. Bu ilişki kanalları doğrudan ya da do-
laylı olarak, oldukça karmaşık bir biçimde bizzat iç-
teki hâkim güçler tarafından döşenmiştir, hâlâ da dö-
şenmeye devam etmektedir.
Hâkim dış çevrelerin jandarması konumunda gö-
rülen IMF/Dünya Bankası Türkiye'ye niçin ve nasıl mü-
dahale edebıliyor? Çünkü ekonomi iyi gitmiyor, iç ve
dış açıklar her geçen gün biraz daha artiyor ve borç
ödeme koşulları ağırlaşıyor. Bugünü hazıriayan dün
olduguna göre yakın geçmişe yönelip, açıklann olu-
şumuna baktığımızda, iç açıklarda en büyük kalemi
oluşturan konsolide bütçe gelir ve harcama kalem-
lerinin milli gelir içindeki paylarının yıllar itibariyle şöy-
le geliştiğini görmekteyiz:
Harcamalar
Gelirler
(Vergi Gelirleri)
Gelir-Gıder Farkı
1981
18.9
17.4
14.8
1.5
1988
16.3
13.2
11.0
3.1
Kaynak: DPT, Ekonomik ve Sosyal Göstergeler, 96.
Böylesine olumsuz bir gelişmenin oluşumunda he-
men hiçbir dahli bulunmayan IMF/ Dünya Bankası,
ne yazık ki, bunun sonucunda Türkiye üzerinde dik-
ta kurma olanağına kavuşmuş bulunmaktadır. "Söy-
leyene değil de söyletene bak!" misali, bızde de olu-
şuma değil de oluşturana baktığımızda, sorumlu, hat-
ta suçlu mevkıınde, maalesef, ıç güçleri bulmaktayız.
Dün oluşarak bugünü etkileyen bu tabloyu anla-
yabilmek için, biraz da tarihsel oluşum ve süreçlere
yöneldiğimizde, orada da maalesef başka görüntü-
lerde, fakat aynı suçluyu görmekteyiz. Kurtuluş Sa-
vaşı'ndan çıkalı henüz çeyrek asır olmuş, yeni yeni
dogrulmaya başladığımız bir dönemde, 1950'de, li-
beralizm söyleminin parıltılı gizemi içinde, ülkeyi. güç-
lü Batı'nın ticari emperyalizm girdabına sokup, eko-
nomiyi sekiz yılda iflasın eşiğine getiren Batı mı, yok-
sa toprak ağaları ve uyanmaya başlayan gerici ve öz-
çıkarcı güçler mi?
Bu gelişmelere tepki olarak yapılan 1961 Anaya-
sası ve bu doğrultuda hazırlanan planları da sulandı-
rarak, ithal ikameci-korumacı politikalar içinde Tür-
kiye'de ikınci sınıf bir montaj sanayii kuran ekip de ne
IMF/Dünya Bankası ne de devlettir.
Korumacı ve ithal ıkameci politikalar sonucunda,
dünya ile rekabet edemeyen bir sanayi yapısının olu-
şumu, niteliği itibariyle ithal ikameci politikalannın do-
ğal bir sonucu değil, fakat müthiş bir koruma ve des-
tek altında, bu politikaların tümü ile özel sektöre iha-
le edilmesinin bir ürünüdür.
işte bu ürün dünya ile temasa geldiğinde, devlete
dayanarak onu çökertti. Bu operasyonda çok çeşit-
li kılığa giren sermaye, kendi ayakları üzerinde değil,
fakat başkalarının omzu üzerinde yükseldi. Serma-
ye, bırinci görüntüsü ile üretimden finans alanına kay-
dı. Kamu kesimi gibi, yatınmların getirisi ile faiz ma-
liyeti arasında hiçbir bağ kurmayan bir kurban bul-
muşken (daha doğrusu, yaratmışken), sermaye ken-
dini olağanüstü büyütme gücünü yakaladı. Ancak bu
büyüme, yatınmların reel getiri oranını aştığı sürece,
başkalarının hakkına tecavüz anlamını taşır. Bu bo-
yutu ile finans kazancısağlayanlar birertoplumsal pa-
razittır.
Devleti önce zor durumda bırakıp, daha sonra onu
esir alan finans parazitleri, böylece devletin de işle-
vini değiştirmişlerdir. Önceleri üretici seımayeye kat-
kıda bulunmayönünde maliyete katlanan devlet. şim-
dilerde ise finans parazitlerini beslemektedir. Hem de
bunu bizzat üretici sermayeyi ezerek yapmaktadır. Bu
dengesizlikten kaçan üretici sermaye ise, bir yandan
kayıtdışı kesimi büyütmekte, diğertaraftandaemek
üzerinde baskı kurmaktadır. Bununladayetinmeyen
sermaye, kamu kesiminin küçültülmesi, hızlı özelleş-
tirme söylemlerini, yine bu sefer de "liberalizm" söy-
leminin gizemi arkasında topluma dayatmaktadır.
Tüm bu tartışma malzemeleri acaba bize neleri
düşündürtüyor. Bu konuyu da gelecek hafta sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Tansu çiller İzmirde beklenen müjdeleri vermedi
'Türkiye 1 yıl sahipsiz kaldı9 İletişimde 'iletişim eksikliği' engeli
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)
- Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri
Bakanı Tansu Çiller. Türkiye'nin yak-
laşık bir yıllık süreçte sahipsiz kaldı-
ğını \e bu sürecin faturasını ödeme-
yi sürdürdüğünü belirterek "Türki-
ye'nin bugün bir yıl önceki, hatta aş-
öğunı/ ekonomik krîzden sonraki \ar-
mış olduğu noktada olduğunu sövle-
mek mümkün değildir. Onun gerisin-
dedir. Sil baştan demhorum, ama bir
gerilemeye girerek tekrar alıp götür-
me aşamasındayız. Diyeceksiniz ki,
'Sen o zaman baştaydın". Doğrudur.
Ama Meclis vardı. bir koalisyon %ar-
dı. Meclis'in diktesi vardı, seçim at-
mosferi vardı. Bedel ödenmiştir" de-
di.
Çiller. dün Izmir'de ne beklenen
müjdeleri verdi ne de önceki gün ls-
tanbul'da ihracatçılarla yaptığı top-
lantıda söylediklerinin dışına çıktı.
Türkiye Odalar Borsalar Birliği tara-
fından organize edilen. Sanayi \e Ti-
caret Bakanı Yahm Erez'in "güzel
müjdeler \erecek"' dediği bölge top-
lantısında. Çiller'den çok Izmiryeki üç
meslek odası başkanının söyledikle-
ri dikkat çekti.
Izmir Ticaret Odası Yönetim Kuru-
lu Başkanı Ekrem Demirtaş, REFAH-
YOL hükümetinin gündemi \e uygu-
'Piriııç üretiıni yarı yarıya azaldı'
ANKARA (ANKA) - Ziraat Mühen-
disleri Odası Başkanı Prof. Dr. Gü-
rol Ergin. uygulanan yanlış politika-
lar sonucu Türkiye'de pirinç üreti-
mininyan yanvaazaldıgını veülke-
nin et. süt. şeker, buğday. bitkisel yağ
gibi ürünlerde olduğu gibi pinnçte de
dışanya bağımlı hale geldiğini bildir-
di. Prof. Dr. Ergin. pirinç üretiminin
son 5 yılda yarı yarıya azalarak 225
bin tondan 120 bin tona düştüğünü.
buna karşılık aynı sürede kişı başına
yıllık pirinç tüketiminin 4.4 kilodan
6.4 kiloya yükseldiğini ifade etti. Tür-
kiye'nin son yıllarda pirinç ithalatı-
nı sürekJi arttirdığını hatırlatan Ergin.
şugörüşleridilegetirdi: "1980'depi-
rinç ihth acınııan yüzde 80*inden faz-
lasını üretirken 1995yılında üretimi-
mizin ihtivacımızı karşılama oranı
yüzde 30'lara indi. Üretimdeki aza-
lış çeltik fabrikalannda atıl kapasite-
ye ve bir kısım fabrikanın kapanma-
sına neden oldu. 1982'de 40 ilde çel-
tik üretimiyapılırken 1993'te ancak
33 ilde çeltik üretimi vapılmışftr."
lamalan konusunda henüz bir netlik
olmadığını belirtti ve iş dünyasının
tedirgin olduguna dikkat çekti.
Çiller'inbaşbakanlığı\e devlet ba-
kanlığı dönemlerinde Ege Bölgesi % e
İzmirde yapılacak yatınmlarla ilgili
çok söz \erdiğini. ancak bu sözlerin
hiçbirisinin yerine getirilmediğini vur-
gulayan Demirtaş. "Yapılmayacak
olanlann sözü verilmesin. Bizdeplan-
lanmızı ona görejapalınT diye konuş-
tu.
İzmir Ticaret Borsası Yönetim Ku-
rulu Başkanı Hasan Özmen de özel-
likle tanm kesimindeki hazırsızlık yü-
zünden Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne
tam üyeolamadığını söyledi. Ege Böl-
gesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu
Başkanı Atıl Akkan. hükümetten pa-
ra değil yapısal değişiklikler istedik-
lerini belirtti.
TOBB Başkanı Fuat Miras da -özel-
leştirme gibi önemli konulann siyasi
uyum ve kararlıhk istediğini*' söy le-
dı.
Çiller. toplantının sonunda yaptığı
konuşmada Türkiye"nin yaklaşık bir
yıldır "sahipsi/Jik süreci" yaşadığını
belirterek ekonominin şu anki döne-
minin biryıl önceden daha da körü ol-
duğunu söyledi.
RP-DYP hükemetinin piyasa eko-
nomisi, dünyayla bütünleşme. ger-
çekçi kur politikası ve AB ile bütün-
leşme konusunda çalışmalarına de-
vam edeceğini belirten Çiller. işadam-
lan ile sanayicilerden tüm hesapları-
nı buna göre yapmalannı istedi.
Çiller'in bu arada Yalım Erez tara-
fından "müjdesi olacak" diy e bildiri-
len pamuk borsasıyla ilgili sadece
"kurulacak" sözcüğüvle yetinnıesi
dikkat çekti. Pamuk borsasının Iz-
mir'de vadeli olarak kurulacağını be-
lirten Çiller. bunun bakanlar tarafın-
dan onaylandığını ve Başbakanlığa
yoUandığını söyledi.
T
elefon faturalanyla ilgili
şikâyetlerin ardı arkası
kesilmiyor. Faturalan geç
ödemedikleri halde gecikme
bedeli ödeyenler, faturalan
zamanında eline ulaşmayanlar,
yapılan aylık görüşmelerin
dökümünü istemelerine karşın
santralın yetersiz olması
nedeniyle bir türlü alamayanlar,
fatura tutarının yüksek
olmasından dert yananlar, şikâyet
mektuplarının bir bölümünü
oluşturuyor.
lletişimle ilgili sorunların
çözümlenmesinde en büyük
engel, şikâyetlerin nereye ve
kime iletileceğinin
bilinmemesinden kaynaklanıyor.
Şikâyet dilekçesıni ilgili birime
ulaştırana kadar epeyce ter
döken tüketiciler, dilekçeye
gelecek cevabı da uzun
bir süre beklemek ve
takip etmek zorunöa
kalıyorlar.
Muzaffer Ersoy
mektubunda Türk
Telecom AŞ'nın
kendısınden haksız yere
açma kapama ücreti
tahsil ettiğini iddia etmiş.
Bunun üzerine bir
dilekçe ile ilgili kuruma
başvuran okurumuz
Ersoy, kendisine
herhangi bir açıklama
yollanmayacağını
düşündüğünü ekleyerek
hakkının aranmasında
kendisine yardımcı
olmamızı istemiş.
Okurumuzun şikâyetini
Türk Telecom Istanbul
Anadolu Yakası'ndan
yetkililerle görüştük.
Konuyla ilgili araştırma
yapacağını söyleyen
yetkililer. kısa bir süre
sonra bizi aradılar.
Okurumuzun mayıs ayı
faturasında görülen
açma kapama ücretinin
şubat ayındaki
Cumtturiyat
Turkocagı Cad 30
Cağaloğlus ISTANBUL
TEL 512 O5 O5
FAX 514 OT 5 1
gecikmeden kaynaklandığını
beiirterek bu durumu Ersoy'a da
açıklayacaklannı bildirdiler.
Okurumuz şubat dönemi
faturasfm 3 gun önceden
Telefon
Tesis
Abonman {1000 Kontur)
Fazia Kontür
KartJar ^
3O'fuk W ğğ-f /S
60'fık ^ 0 - - — '
100'lük ^^*--—y^\
120'lik ^ d P f c ^ J
Eski
5.000.000
2.000.000
2.000
*f 70.000
^ 130.000
210.000
250.000
Araç tetefomT^İ55S|L
Aylık sabit ^ ^ 5f 150.000
Çağn , J
Aylık sabit
CSM sayısal mobil
Aylık sabit
KabfoTV
Şahts aboneliğı
Aylfk sabit
60.000
250.000
5.000.000
300.000
Ywıi fiyatlar Ağustos ayı itibanyla geçehidır.
Yeni
5.450.000
2.180.000
2.180
75.000
141.000
228.000
271.000
160.000
65.000
400.000
5.450.000
325.000
ödediğini vurgulayarak, bunu
ispatlayacağını söyledi. Ersoy'un
göndermiş olduğu fatura sözlerini
doğruluyordu. Okurumuzdan
faturalannı zamanında ödemiş
olmasına karşın açma kapama
ücreti talep ediliyordu. Ersoy,
yeni bir dilekçe ile tekrar Türk
Telecom AŞ'ye başvurdu.
Önceki ay bazı gazetelerde
yayımlanan "Türkiye'de telefon
görüşme ücretleri Avrupa'ya
göre ucuz" konulu haber üzerine
bize yazma ihtiyacı duyan
okurlanmız bile oldu. Türk
Telecom'un uyguladığı fiyatların
Avrupa ülkeleriyte
karşılaştırıldığında en üst
sıralarda yer aldığını belirten
Hüseyin Yılmaz. mektubunda
bu durumun OECD tarafından
yapılan bir araştırma ile
saptandığını
vurgulamış. Middle
East
Communications
dergisinin 1996 Nisan
sayısında yayımlanan
bir araştırmadan
bahseden Yılmaz,
1995 yılında yapılan
bir araştırmada
Türkiye'nin OECD
üyesi 26 ülke
arasında 'yurtdışına
telefon açma ücretleri
en pahalı olan ülke'
olarak açıklandığı dile
getirmiş. Aynı
haberde ülkelerin
kontür ücretlerinin
kıyaslandığını
anımsatan okurumuz.
Türkiye'de kontür
sürelerinin Avrupa
ülkelerine göre daha
kısa olduguna
değinmiş. Bize
Middle East
Communications
dergisindeki haberı
yollayarak
mektubuyla birlikte
yayımlanmasını rica
etmiş. Istanbul Yüzyıl'da oturan
bazı tüketiciler ise santral
yetersizliği nedeniyle telefon
faturalarının dökümlü
gelmemesinden dert yanıyorlar.
Defalarca önceki aylara yönelik
telefon dökümü istemelerine
karşın, santral yetersizliği
nedeniyle geri çevrildiklerini
bildiren tüketiciler, telefon
faturalarının üzerinde yazan
görüşmelerin ne kadannın şehir
içi, ne kadannın şehir dışı
olduğunun bile belirtilmediğini
yurguluyorlar. Türk Telecom AŞ
ise bazı semtlerde bu tür sıkıntılar
yaşandığını doğruluyoriar. Bu
arada, cep telefonu
kullanıcılarının da bize iletmiş
olduğu genel bazı şikâyetler var.
İstasyonlann yetersiz olması
görüşmelerin netliğini olumsuz
yönde etkilerken bazı bölgelerin
tamamı ile kaplama alanı dışında
olması cep telefonu sahiplerini
sıkıntıya sokuyor. Cep telefonu
görüşmelerinde iletişimin kalitesı
ve daha geniş bölgelerle iletişim
kurulmasının sağlanması için
mevcut yatınmların bakımının
yapılması ve kaplama alanının
genişletilmesi büyük önçm
taşıyor.
Bu arada özellikle Ege
sahillerinde tatil yapan veya o
bölgede yaşayan cep telefonu
sahiplerinin en büyük şikâyeti,
faturalarının oldukça kabank
gelmesi. Yunan adalarına yakın
Ege sahil bölgelerinin bazılarında
yerli şebekelerden yayılan
frekansların yeterli olmayışı,
yabancı şebeke frekanslarının
devreye giımesine neden oluyor.
Görüşme yabancı bir şebeke
aracılığıyla yapıldığı için.
aboneden uluslararası görüşme
ücreti alınıyor. Abonenin
yurtdışına çıkması halinde,
arayan kişinin bu durumu
bilmediğı düşüncesinden hareket
ederek uluslararası görüşme
ücreti arayan yerine.aboneden
alınıyor. •