08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 AĞUSTOS 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Yürütme kurulu toplantısında Türkiye'nin ekonomik programdan yoksun olduğu ve krize sürüklendiği belirtildi IMF Erbakan'dan açıklama beldiyorFUAT KOZLUKLU mSHINGTON-Llusla- rarası Para Fonu. Türkiye'nin ekonomik programdan yok- sun olarak yönetildiğini \ e ül- key i "bü>ük bir ekonomik kıizin beklediğini" dile ge- tirdi. IMF Yönetim Kurulu"n un. öneekı günkü olagan 'Yü- rütme Kurulu" toplantısın- da I.V1F ıcra direktörleri. rna- >ıs ve haziranda Ankara'da ekonomik verileri ınceleyen heyetin hazırladığı rapor ıle "Erbakan Başbakanlı- ğı'ndaki koalisvon hüküme- tinin Türk ekonomisini ne- re\e götürebileceğini" ele al- dı. IMF kurmayları. yaklaşık ıki saat sürdüğü öğrenilen top- lantıda. misyon başkanı İngi- liz MartinHardv"nin ımzası- telaşmda ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet, L'luslarası Para Fonu"nun (İMF) "ekonomide acilönknı aJınnıa- s»* yönündeki uyansının ardtndan. pa- keı telaşına girdi. Ekonomi yönetimi; gelecek ay sonunda IMF'ye yapılacak ziyaret öncesinde, 2.3 katrilyon liralık iç. 73 miiyar dolarlık dış borç stoku, yıl sonunda enflasyonun yüzde 110 düzeyine çıkacağı, dış ticaret açığının 20 milyar dolara ulaşacağı yönünde- ki tahminJerçerçevesinde tehlike işa- retleri veren ekonomik dengeler için yeni bir paket hazırhğı içine girdi. Devlet Bakanı UfukSöytemezbaş- kanlığında eylülde IMF'yle göriişrnek üzere ABD'ye gidecek heyet, yeni bir anlaşma için paket götürecek. Hazine yetkiliieri, REFAHYOL'un paket oia- rak açıkladığı gerçekçi olmayan pro- jelere dikkat çekerek, IMF'nin özelleş- tirme. sosyal güvenliğin yeniden ya- pılanması, vergi reformu gibi yapısal önlemler istedıgini söylediler.. IMF ile bir anlaşma ımzalanabil- mesi için gerçekçi ve sert önlemJer içeren bir paket götûrûlmesi gerekti- ğine dikkat çeken yetkililer. "Paket götürürüz,ancaksorunhükümete gii- vensizük" dediler. IMF'nin sert uyanlarda bulunma- sındaki en önemli nedenin REFAH- YOL'un kaynağı olmadan memurma- aşına yüzde 50, tanm destekleme alım fiyatlanna yüzde 100'ûn üzerinde yap- tığı zamlann olduğuna dikkat çekildi. Bütçe Yasası'nda nisanda öngörii- len 3.5 katrilyon liralık harcama. 850 trilyon liralık açık tahmini 3 ay için- de. temmuzda 4 katrilyon üra harca- ma ve 1.3 katrilyon lira açık beklenti- si olarak değiştirildi. nı taşıyan raporu tartıştı \e Türkiye'nin IMF nezdindekı ıcra direktörü Melih Nem- li'nin sunduğu "koalisyon hükümetinin görüşlerini" dinledi.Cumhunyet'in edin- diğı bilgilere göre. toplantı- da. Türkiye'nin "sorumlu ekonomisi" için "genişçap- lı reform gerektiği" v urgulan- dı ve "ülkenin gelecek yılki ekonomik programının ne yönde gelişeceğini Başba- kan Erbakan'ın bir an ev- vel açılamasının beklendi- ği" dile getirildi.Yapılan de- ğerlendirmelerde, siyasal güç- lüklerilebelirsizliklervüzün- den. uluslararası piyasalarda "Türkiye'ye karşı güven >e saygınlık sorununun" baş- gösterdiği vurgulandı. Bütçe açığının giderek bü- yüyeceğine dikkat çekilen \e en çok da "kısa vadeli acil ön- lem" lafınınedildiği IMF Yö- netim Kurulu toplantısında. özetle şu görüş savunuldu: "Erbakan hükümeti, ma- li önlem almıyor. Vapısal re- formlarajönelmekteürkek davranılıyor. Kaynağı belir- siz ücret artışlanvla çok risk- li bir dönem hazırlanıyor. En büyük tehlikelerden bi- ri de bütçe açığı. Henüz or- tada ciddive alınacak bir re- çete yok. Bütçe açığının gi- derek büyüyeceği gözleni- >or. Dış ticaret dengesi gi- derek bozuluyor, ithalat her geçen gün artiyor. Dö\iz ku- ru gerçek değerinin çok al- tındadır. Hükümet sıkı pa- ra politikasını terketmiştir. Kısa vadede acil önlemlere duiulan ihtiıaç her geçen gün artiyor. f ürk ekonomi- sinin i>i\e gittiğini bugün hiç kimse söyleyemez. Tür- kiye'yi izlemek çok zor." IMF >önetimı. koalisyon hükümetinden özelleştirme programını hızlandırmasını. vergi ve sosyal güvenlik sis- temlerinde "köklü reform yapılmasını" istedi. Toplantıda. Türkiye'nin ye- ni bir "stand-b> düzenleme- si" çerçevesınde kredi almak için başvurmadığı da hatırla- tıldı \e 25 eylül - 3 ekim ta- rihlen arasında VVashington "da yapılacak olan 1996 sonba- har toplantılanna kadar bek- lenmesi \e Ankara'yla ilişki- lerın geleceSinin yapılacak görüşmelerden sonra belirlen- mesi kararlaştınldı. Hükümet, erken ödemede aylık yüzde 4 indirim öngördü Peşin vergiye iskontoANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Vergisıni son ödeme tarihınden önce ödeyenlerin borçlarında indirim yapıl- masına ilışkin yasa tasarısı, TBMM Başkanlıgı'na sıınuldu. S'asa tasansına göre erken ödemeler- de indirim. ödeme tarihinden kanuni ödeme süresinin son gününe kadar. her gün için aylık yüzde4 oranında uygu- lanacak. Bakanlar Kurulu. bu oranı sı- fıra kadar indirmeye \e yüzde 8'e ka- dar arttırmava vetkili olacak. Kanuni ödeme süresinin sonunda arta kalan tu- tarlar. erken ödeme sayılacak ve diger amme alacaklarından mahsup edilin- ceye kadar. her gün için aylık yüzde 4 indirime tabi olacak. Nakden ıadeler- de indirim uygulanmayacak. Tasanya göre amme alacaklannın ne- \i ve vadelerı itibanyla. farklı oranlar tespitedilebilecek. Ammealacaklannı, ne\ileri ve dönemleri itibanyla sınır- lamay a. münhasıran tahakkuk eden am- me alacaklan için uygulatmaya. indi- rim yapılma şekli ve zamanı ile diger usul ve esasları belirlemeye, Maliye Bakanlıgı yetkili olacak. Kanunun. yayımını izleyen ayın ba- şında yürürlüğe girmesi öngörülüyor. Tasannın gerekçesinde de. borcunu süresinden önce ödemek isteyen borç- lulara. belli miktarlarda indirim sağla- narakborçluların ekonomik kayıpları- nın giderilmesı \e biran önce amme ala- cağının Hazine'ye intikalinin hedeflen- digı kaydedıldi. TOFAŞ Genel Müdürü'ne göre bedelsiz ithalata sınırlama samimi değil 6 Kapı ya açıktır ya kapah9 İZMİR(Cumhumet Ege Bürosu) - TOFAŞ Genel Müdürü L'ğurman Velken- cioğlu. bedelsiz otomobil ithalatından yerlı sanayinin etkilenmeyeceği yolunda- ki açıklamalara sert tepki gösterdi ve "Gümrük bir- liğinden olumsuz \ önde et- kilenen sektörümüz, eski otomobil ithalatının sorbcst bırakılmasıvla ölür" diye konuijtu. Hükümet yetkili- lerinin uygulamanın geçi- ci olacagı yolundakı sözle- nni de elestiren Yelkenci- oglu. ~Kapı ya açıktır >-a kapalıdır. Aralık olmaz. Bu- nun nesigeçici?.. Pastayı bö- lüyoruz. Kimse bundan memnun olmayacak. İşçi dövizi gibi ufak menfaatlar uğruna bunu vapamayız" dedi. Bedelsiz ithalatın sade- ceTOFAŞ'ın. Renault'nun konusu olarak ele alınma- ması gerektiğini belirten Yelkencioğlu, İzmır L'lus- lararası Fuan 'nda düzenle- diği basın toplantısındabu tür karar- lann sektörleri güç durumda bıraka- cağına dikkat çektı. Yerli sanayicilerin sürekli olarak; pahalı. körü mal ürettiği savıyla eleş- tirildiğini belirten Yelkencioğlu. yeni bir maîla eski birmalın fiyatlannın kar- şılaştınlmasının da yanlışlığını \ur- guladı. Türkiye'ye şu anda yatınm yap- TOBB Baskanı'na göre bedelsiz ithalat kapsamı geniş 'Otomotiv boşuna bağınyor' İZMlR (AA) - Türkiye Oda- lar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Fuat.Miras, bedelsiz it- halat konusunda. hükümetin kay- nak yaratmaya yönelik kararı- nın sadece otomobili kapsama- dığını. sanayi hammaddesi. mo- tor ve yedek parça gibi çok SJ- yıda sanayi ürününü kapsadığı- nı bildirerek "Türk otomobil sana> isinin çığiıklanıu anlamak mümkün değil" dedı. Miras.bedelsiz ithalat veper- mi kararlannın kamuoyunda tep- ki görmesini eleştirirken hükümetin de bu konuda tüm detayları düşünmesı gerektigı- ni kaydetti. Mıras. "Tebliğ sadece otomo- bili kâpsamıyor. Sanav i hammaddesi, motor, yedek parça gibi çok sayıda sanayi ürünü- nü kapsıyor. Dolavısıvla permi imkanı >al- nızca otomobile verilmhor. BunedenleTürk otomobil sanayiinin çığlıklarını anlamak mümkün değil" dedi. Yurtdışında çok sayıda Türk işçisinin ça- lıştıgına dikkat çeken Miras. bunlann tasarrufiannın da Türk ekonomisine çekilmesi ve buna karşılık birtakımavantajlannda sunulması gerektiğini belirtti. Miras."Yurtdışındaki işçüerin mev duaüannın mil>arlarea nıark olduğu tahnıin ediliyor. Bu para- lar Türkiye'ye getirihneli. İşçi- nin parasını Türkiye'ye çeker- ken, karşılığında da bir şe> ver- mek gereklidir" dedı. Bedelsiz ithalatın kaynak ya- ratmasının yanında Türk sana- yiinin bazı kesimlerini de "terbiye'" edece- ğıni savunan Mıras, hükümetin bu noktada sadece sanay icıy i düşünmek yerine. tüketi- cıyi de korumakla görevli olduğunu söyle- di. Miras. sanayinin ucuz kaynak temininde banka faızlerinin a$ağı çekilmesinin de bir vol olduğunu ileri sürerek. bunun için iç borçlanmanrntasfiyeedilmesi veözelleştir- nıenin yapılması gerektiğini belirtti. mak amacıyla yabancı sermayenin geldiğini vurgulayan Yelkencioğlu. bu npkararlarlabugelişlerinde olumsuz etkilenecegini savundu. 1980'liyıllardaçekici veotobüs it- halatının serbest bırakıldığını ve Tür- kıye'nin bu aşamada ucuza ithalat yap- tığını belirten \'elkencioğlu. "Ancak bu arabalar Türkiye standartlarına u\ madı. Bir süre sonra da A\ rupa çe- kkilerde'yeşil motor' istiyonım dedi. Böylece hepsi elde kaldı. Bu dönemde zarara giren MAN yeni yeni kendisini toplamaya başladr diye konuştu. Bedelsiz otomobillin Türkiye'ye girmesiyle yurttaşların ilk aşamada ucuz mal alacağını. ancak bunun on- lara daha pahalıya geleceğini belirten Yelkencioğlu. yurttaşjarın dikkatli ol- masını istedi. S on günlerde şeker sadece işleri de- ğil, aynı zamanda kafalan da karış- tınyor. Iki yıldan beri "Pancar ekımi azaldı, verim düştü, ithalattan baş- ka çare kalmadı" diye yakınırken birden bi- re pıyasalarımızda şeker bollaşıverdi. Stok- larımızda sanki yüz binlerce ton şeker var- mış gibi bir rahatltk var... Şekerin bir anda bollaşmasına hiç kim- se akıl erdiremiyor. Pıyasaları dikkatle izle- yenler bile şaşkınlık içınde. Türkiye'nin 1996 yılında 400 bın ton cı- varında şeker açığı olacağı hesaplanıyordu. Bu arada Türk Şeker 100 bın ton, özel sek- törde bilindıği kadan ıle 200 bin ton ithalat yaptı. Buna rağmen son günlerde iç piya- salarımızda 450 bin tona yakın şekerin bu- lunduğu ıleri sürülüyor!.. Yapılan araştırmalar, halkımızın eskisi gi- bi şeker yemeye devam ettiğini gösteriyor. Ancak şeker stoklarımız bir türlü eksilmıyor. Daha da garibı, önceki aylarda bir kamyon şeker alabilmek için fabrika depolarının önünde günlerce kuyruklarda bekleyen, hatta yalvaryakarolan toptancılarda orta- lardan kayboldu. Şeker fabrikalarının top- tâncı tüccara yaptığı günlük satışlar 5 ile 6 bin tondan, 2 bin tonun altına düştü. Itha- latçı firmalarda da durumun farksız olduğu bildiriliyor.. Bu nedenle şeker fabrikaları ve ithalatçı firmalar müşteri çekebilmek için vadelı satışlara başladı. Aynca gelecek yıl bile şeker sıkıntısının olmayacağını ıddia edenler var!.. Şeker bolluğunun nedenleri üzerinde çe- şitlı yorumlaryapılıyor. Örneğin Türk Şeker resmi bir kuruluş olduğu için gizli bir işlemi olamaz. Tüm hesapları kilosuna ve kuru- şuna kadar açıktır. Stoklarında ne varsa defterlerınde de o kadar gözükür. İthalatçı tüccar da fazla atak yapamaz. Çünkü pa- ranın getirisi, şekerden daha fazla. Market- terın ve bakkallann elindeki şeker miktarı da pıyasayı etkıleyecek kadar fazla olamaz. Türkiye'ye kaçak giriyor ~ Pekı... Gökten şeker yağmadığına gö- re. bufazlalıkneredengeliyor?.. Kimlerge- tirıyor? Kımlerin getırdiğı şımdılik bellı değıl. An- ÇIFTÇI DOSTU SADILLAH L'SUMt Kaçak şeker kuşkusu cak herkes şekerin yurdumuza kaçak ola- rak sokulduğu noktasında bırleşıyor. Çün- kü şeker açığımız verthalettiğimız şeker mik- tan bellı. İç tüketimimiz yıllardan berı pek faz- la değişmiyor. Üstelık tüketimde düşme ye- rıne az da olsa artış olduğunu biliyoruz. Da- hası var... Iddıalara göre Doğu ıllerimizden Irak'a gizli yollardan şeker satışı yapılıyor!.. Buna rağmen şeker stoklanmız bitmek bilmiyor. Hatta, giderek de artiyor!... Her şey bu kadar açık. Yurdumuza ka- çak olarak sokulduğu ıleri sürülen şekerle- rin kara veya havayolu ıle getırılerek güm- rüklerden geçirılmesi mümkün değıl... Tah- minler, şekerin denizyolu ile getirildiğı ve en uygun bölgelerden yurdumuza sokulduğu yolunda!.. Kaçakçılığın boyutlarının oldukça büyük olduğu sanılıyor. Genetahmınlere göre yur- dumuza kaçak olarak sokulan ve bu arada Irak'a da gizlice satıldığı ileri sürülen şeke- rin parasal değeri belki 20 trilyon, belki de 30 trilyon lira... Kesin birrakamı şuandates- pit etmeye imkân yok, ama hemalde ciddi bir araştırma yapmaya değer!., Türkiye'nin kaybı çok büyük Yurdumuza kaçak olarak sokulduğu ile- ri sürülen şekerlerle halkımızın sıkıntısı da gideriliyor olabılir. Gerek yurdumuza kaçak şeker sokanlar, gerekse başka ülkelere giz- li yollardan şeker satanlar trilyonlarca lira ka- zanabilir... Ama, buna karşılık Türk ekono- misi de kaçakçılıktan kazanılan paranın ya- nsı kadar vergi kaybına uğrayacak demek- tir... Eğer, kaçakçılıktan sağlanan vurgun 20 trilyon lira ise vergi kaybı 9 trilyon lira, 30 trilyon lira ise vergi kaybı 15 trilyon lira ola- caktır. Bilindiği gibi ithal şekerden alınan güm- rük vergisi yüzde 47. Gümrük Vergisi ile bir- likte bir ton şekerin maliyeti 690 dolan bu- luyor. Vergisız bir ton şekerin maliyeti ise 300 ıle 350 dolara kadar düşüyor. Ton başına 300 dolar civarında bir ka- zanç. Kaçakçılık yapan kişi ve kişiler için bun- dan daha cazip bir vurgun olabilir mi?.. Üs- telik, al gülüm-ver gülüm... Şekeri piya- saya 50 ile 100 dolar daha ucuza sürdüğün anda kapış kapış gider!.. • BENCE İZZETTİN ÖNDER Tarihsel Malzeme Türkiye'nin coğrafi, sosyolojik ve dinsel konumu bakımından dünyanın önemli bir merkezinde bulun- ması, güçlü bir tüketim pazarı ve üretim bölgesi ol- ma potansiyellerine sahip olması, güçlü ve hâkim çevrelerin iştahını kabartmakla beraber, bizzat bu ko- şullar bu güçlü çevrelere otomatik olarak Türkiye'nin iç düzen ve siyasetine müdahale etme yetkisini ver- memektedir. Dış çevrelere bu müdahale olanağını (yetkisini değil!) maalesef, iç güçler altın tepsi içinde sunmaktadır. Bu ilişki kanalları doğrudan ya da do- laylı olarak, oldukça karmaşık bir biçimde bizzat iç- teki hâkim güçler tarafından döşenmiştir, hâlâ da dö- şenmeye devam etmektedir. Hâkim dış çevrelerin jandarması konumunda gö- rülen IMF/Dünya Bankası Türkiye'ye niçin ve nasıl mü- dahale edebıliyor? Çünkü ekonomi iyi gitmiyor, iç ve dış açıklar her geçen gün biraz daha artiyor ve borç ödeme koşulları ağırlaşıyor. Bugünü hazıriayan dün olduguna göre yakın geçmişe yönelip, açıklann olu- şumuna baktığımızda, iç açıklarda en büyük kalemi oluşturan konsolide bütçe gelir ve harcama kalem- lerinin milli gelir içindeki paylarının yıllar itibariyle şöy- le geliştiğini görmekteyiz: Harcamalar Gelirler (Vergi Gelirleri) Gelir-Gıder Farkı 1981 18.9 17.4 14.8 1.5 1988 16.3 13.2 11.0 3.1 Kaynak: DPT, Ekonomik ve Sosyal Göstergeler, 96. Böylesine olumsuz bir gelişmenin oluşumunda he- men hiçbir dahli bulunmayan IMF/ Dünya Bankası, ne yazık ki, bunun sonucunda Türkiye üzerinde dik- ta kurma olanağına kavuşmuş bulunmaktadır. "Söy- leyene değil de söyletene bak!" misali, bızde de olu- şuma değil de oluşturana baktığımızda, sorumlu, hat- ta suçlu mevkıınde, maalesef, ıç güçleri bulmaktayız. Dün oluşarak bugünü etkileyen bu tabloyu anla- yabilmek için, biraz da tarihsel oluşum ve süreçlere yöneldiğimizde, orada da maalesef başka görüntü- lerde, fakat aynı suçluyu görmekteyiz. Kurtuluş Sa- vaşı'ndan çıkalı henüz çeyrek asır olmuş, yeni yeni dogrulmaya başladığımız bir dönemde, 1950'de, li- beralizm söyleminin parıltılı gizemi içinde, ülkeyi. güç- lü Batı'nın ticari emperyalizm girdabına sokup, eko- nomiyi sekiz yılda iflasın eşiğine getiren Batı mı, yok- sa toprak ağaları ve uyanmaya başlayan gerici ve öz- çıkarcı güçler mi? Bu gelişmelere tepki olarak yapılan 1961 Anaya- sası ve bu doğrultuda hazırlanan planları da sulandı- rarak, ithal ikameci-korumacı politikalar içinde Tür- kiye'de ikınci sınıf bir montaj sanayii kuran ekip de ne IMF/Dünya Bankası ne de devlettir. Korumacı ve ithal ıkameci politikalar sonucunda, dünya ile rekabet edemeyen bir sanayi yapısının olu- şumu, niteliği itibariyle ithal ikameci politikalannın do- ğal bir sonucu değil, fakat müthiş bir koruma ve des- tek altında, bu politikaların tümü ile özel sektöre iha- le edilmesinin bir ürünüdür. işte bu ürün dünya ile temasa geldiğinde, devlete dayanarak onu çökertti. Bu operasyonda çok çeşit- li kılığa giren sermaye, kendi ayakları üzerinde değil, fakat başkalarının omzu üzerinde yükseldi. Serma- ye, bırinci görüntüsü ile üretimden finans alanına kay- dı. Kamu kesimi gibi, yatınmların getirisi ile faiz ma- liyeti arasında hiçbir bağ kurmayan bir kurban bul- muşken (daha doğrusu, yaratmışken), sermaye ken- dini olağanüstü büyütme gücünü yakaladı. Ancak bu büyüme, yatınmların reel getiri oranını aştığı sürece, başkalarının hakkına tecavüz anlamını taşır. Bu bo- yutu ile finans kazancısağlayanlar birertoplumsal pa- razittır. Devleti önce zor durumda bırakıp, daha sonra onu esir alan finans parazitleri, böylece devletin de işle- vini değiştirmişlerdir. Önceleri üretici seımayeye kat- kıda bulunmayönünde maliyete katlanan devlet. şim- dilerde ise finans parazitlerini beslemektedir. Hem de bunu bizzat üretici sermayeyi ezerek yapmaktadır. Bu dengesizlikten kaçan üretici sermaye ise, bir yandan kayıtdışı kesimi büyütmekte, diğertaraftandaemek üzerinde baskı kurmaktadır. Bununladayetinmeyen sermaye, kamu kesiminin küçültülmesi, hızlı özelleş- tirme söylemlerini, yine bu sefer de "liberalizm" söy- leminin gizemi arkasında topluma dayatmaktadır. Tüm bu tartışma malzemeleri acaba bize neleri düşündürtüyor. Bu konuyu da gelecek hafta sizlerle paylaşmak istiyorum. Tansu çiller İzmirde beklenen müjdeleri vermedi 'Türkiye 1 yıl sahipsiz kaldı9 İletişimde 'iletişim eksikliği' engeli İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller. Türkiye'nin yak- laşık bir yıllık süreçte sahipsiz kaldı- ğını \e bu sürecin faturasını ödeme- yi sürdürdüğünü belirterek "Türki- ye'nin bugün bir yıl önceki, hatta aş- öğunı/ ekonomik krîzden sonraki \ar- mış olduğu noktada olduğunu sövle- mek mümkün değildir. Onun gerisin- dedir. Sil baştan demhorum, ama bir gerilemeye girerek tekrar alıp götür- me aşamasındayız. Diyeceksiniz ki, 'Sen o zaman baştaydın". Doğrudur. Ama Meclis vardı. bir koalisyon %ar- dı. Meclis'in diktesi vardı, seçim at- mosferi vardı. Bedel ödenmiştir" de- di. Çiller. dün Izmir'de ne beklenen müjdeleri verdi ne de önceki gün ls- tanbul'da ihracatçılarla yaptığı top- lantıda söylediklerinin dışına çıktı. Türkiye Odalar Borsalar Birliği tara- fından organize edilen. Sanayi \e Ti- caret Bakanı Yahm Erez'in "güzel müjdeler \erecek"' dediği bölge top- lantısında. Çiller'den çok Izmiryeki üç meslek odası başkanının söyledikle- ri dikkat çekti. Izmir Ticaret Odası Yönetim Kuru- lu Başkanı Ekrem Demirtaş, REFAH- YOL hükümetinin gündemi \e uygu- 'Piriııç üretiıni yarı yarıya azaldı' ANKARA (ANKA) - Ziraat Mühen- disleri Odası Başkanı Prof. Dr. Gü- rol Ergin. uygulanan yanlış politika- lar sonucu Türkiye'de pirinç üreti- mininyan yanvaazaldıgını veülke- nin et. süt. şeker, buğday. bitkisel yağ gibi ürünlerde olduğu gibi pinnçte de dışanya bağımlı hale geldiğini bildir- di. Prof. Dr. Ergin. pirinç üretiminin son 5 yılda yarı yarıya azalarak 225 bin tondan 120 bin tona düştüğünü. buna karşılık aynı sürede kişı başına yıllık pirinç tüketiminin 4.4 kilodan 6.4 kiloya yükseldiğini ifade etti. Tür- kiye'nin son yıllarda pirinç ithalatı- nı sürekJi arttirdığını hatırlatan Ergin. şugörüşleridilegetirdi: "1980'depi- rinç ihth acınııan yüzde 80*inden faz- lasını üretirken 1995yılında üretimi- mizin ihtivacımızı karşılama oranı yüzde 30'lara indi. Üretimdeki aza- lış çeltik fabrikalannda atıl kapasite- ye ve bir kısım fabrikanın kapanma- sına neden oldu. 1982'de 40 ilde çel- tik üretimiyapılırken 1993'te ancak 33 ilde çeltik üretimi vapılmışftr." lamalan konusunda henüz bir netlik olmadığını belirtti ve iş dünyasının tedirgin olduguna dikkat çekti. Çiller'inbaşbakanlığı\e devlet ba- kanlığı dönemlerinde Ege Bölgesi % e İzmirde yapılacak yatınmlarla ilgili çok söz \erdiğini. ancak bu sözlerin hiçbirisinin yerine getirilmediğini vur- gulayan Demirtaş. "Yapılmayacak olanlann sözü verilmesin. Bizdeplan- lanmızı ona görejapalınT diye konuş- tu. İzmir Ticaret Borsası Yönetim Ku- rulu Başkanı Hasan Özmen de özel- likle tanm kesimindeki hazırsızlık yü- zünden Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyeolamadığını söyledi. Ege Böl- gesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Atıl Akkan. hükümetten pa- ra değil yapısal değişiklikler istedik- lerini belirtti. TOBB Başkanı Fuat Miras da -özel- leştirme gibi önemli konulann siyasi uyum ve kararlıhk istediğini*' söy le- dı. Çiller. toplantının sonunda yaptığı konuşmada Türkiye"nin yaklaşık bir yıldır "sahipsi/Jik süreci" yaşadığını belirterek ekonominin şu anki döne- minin biryıl önceden daha da körü ol- duğunu söyledi. RP-DYP hükemetinin piyasa eko- nomisi, dünyayla bütünleşme. ger- çekçi kur politikası ve AB ile bütün- leşme konusunda çalışmalarına de- vam edeceğini belirten Çiller. işadam- lan ile sanayicilerden tüm hesapları- nı buna göre yapmalannı istedi. Çiller'in bu arada Yalım Erez tara- fından "müjdesi olacak" diy e bildiri- len pamuk borsasıyla ilgili sadece "kurulacak" sözcüğüvle yetinnıesi dikkat çekti. Pamuk borsasının Iz- mir'de vadeli olarak kurulacağını be- lirten Çiller. bunun bakanlar tarafın- dan onaylandığını ve Başbakanlığa yoUandığını söyledi. T elefon faturalanyla ilgili şikâyetlerin ardı arkası kesilmiyor. Faturalan geç ödemedikleri halde gecikme bedeli ödeyenler, faturalan zamanında eline ulaşmayanlar, yapılan aylık görüşmelerin dökümünü istemelerine karşın santralın yetersiz olması nedeniyle bir türlü alamayanlar, fatura tutarının yüksek olmasından dert yananlar, şikâyet mektuplarının bir bölümünü oluşturuyor. lletişimle ilgili sorunların çözümlenmesinde en büyük engel, şikâyetlerin nereye ve kime iletileceğinin bilinmemesinden kaynaklanıyor. Şikâyet dilekçesıni ilgili birime ulaştırana kadar epeyce ter döken tüketiciler, dilekçeye gelecek cevabı da uzun bir süre beklemek ve takip etmek zorunöa kalıyorlar. Muzaffer Ersoy mektubunda Türk Telecom AŞ'nın kendısınden haksız yere açma kapama ücreti tahsil ettiğini iddia etmiş. Bunun üzerine bir dilekçe ile ilgili kuruma başvuran okurumuz Ersoy, kendisine herhangi bir açıklama yollanmayacağını düşündüğünü ekleyerek hakkının aranmasında kendisine yardımcı olmamızı istemiş. Okurumuzun şikâyetini Türk Telecom Istanbul Anadolu Yakası'ndan yetkililerle görüştük. Konuyla ilgili araştırma yapacağını söyleyen yetkililer. kısa bir süre sonra bizi aradılar. Okurumuzun mayıs ayı faturasında görülen açma kapama ücretinin şubat ayındaki Cumtturiyat Turkocagı Cad 30 Cağaloğlus ISTANBUL TEL 512 O5 O5 FAX 514 OT 5 1 gecikmeden kaynaklandığını beiirterek bu durumu Ersoy'a da açıklayacaklannı bildirdiler. Okurumuz şubat dönemi faturasfm 3 gun önceden Telefon Tesis Abonman {1000 Kontur) Fazia Kontür KartJar ^ 3O'fuk W ğğ-f /S 60'fık ^ 0 - - — ' 100'lük ^^*--—y^\ 120'lik ^ d P f c ^ J Eski 5.000.000 2.000.000 2.000 *f 70.000 ^ 130.000 210.000 250.000 Araç tetefomT^İ55S|L Aylık sabit ^ ^ 5f 150.000 Çağn , J Aylık sabit CSM sayısal mobil Aylık sabit KabfoTV Şahts aboneliğı Aylfk sabit 60.000 250.000 5.000.000 300.000 Ywıi fiyatlar Ağustos ayı itibanyla geçehidır. Yeni 5.450.000 2.180.000 2.180 75.000 141.000 228.000 271.000 160.000 65.000 400.000 5.450.000 325.000 ödediğini vurgulayarak, bunu ispatlayacağını söyledi. Ersoy'un göndermiş olduğu fatura sözlerini doğruluyordu. Okurumuzdan faturalannı zamanında ödemiş olmasına karşın açma kapama ücreti talep ediliyordu. Ersoy, yeni bir dilekçe ile tekrar Türk Telecom AŞ'ye başvurdu. Önceki ay bazı gazetelerde yayımlanan "Türkiye'de telefon görüşme ücretleri Avrupa'ya göre ucuz" konulu haber üzerine bize yazma ihtiyacı duyan okurlanmız bile oldu. Türk Telecom'un uyguladığı fiyatların Avrupa ülkeleriyte karşılaştırıldığında en üst sıralarda yer aldığını belirten Hüseyin Yılmaz. mektubunda bu durumun OECD tarafından yapılan bir araştırma ile saptandığını vurgulamış. Middle East Communications dergisinin 1996 Nisan sayısında yayımlanan bir araştırmadan bahseden Yılmaz, 1995 yılında yapılan bir araştırmada Türkiye'nin OECD üyesi 26 ülke arasında 'yurtdışına telefon açma ücretleri en pahalı olan ülke' olarak açıklandığı dile getirmiş. Aynı haberde ülkelerin kontür ücretlerinin kıyaslandığını anımsatan okurumuz. Türkiye'de kontür sürelerinin Avrupa ülkelerine göre daha kısa olduguna değinmiş. Bize Middle East Communications dergisindeki haberı yollayarak mektubuyla birlikte yayımlanmasını rica etmiş. Istanbul Yüzyıl'da oturan bazı tüketiciler ise santral yetersizliği nedeniyle telefon faturalarının dökümlü gelmemesinden dert yanıyorlar. Defalarca önceki aylara yönelik telefon dökümü istemelerine karşın, santral yetersizliği nedeniyle geri çevrildiklerini bildiren tüketiciler, telefon faturalarının üzerinde yazan görüşmelerin ne kadannın şehir içi, ne kadannın şehir dışı olduğunun bile belirtilmediğini yurguluyorlar. Türk Telecom AŞ ise bazı semtlerde bu tür sıkıntılar yaşandığını doğruluyoriar. Bu arada, cep telefonu kullanıcılarının da bize iletmiş olduğu genel bazı şikâyetler var. İstasyonlann yetersiz olması görüşmelerin netliğini olumsuz yönde etkilerken bazı bölgelerin tamamı ile kaplama alanı dışında olması cep telefonu sahiplerini sıkıntıya sokuyor. Cep telefonu görüşmelerinde iletişimin kalitesı ve daha geniş bölgelerle iletişim kurulmasının sağlanması için mevcut yatınmların bakımının yapılması ve kaplama alanının genişletilmesi büyük önçm taşıyor. Bu arada özellikle Ege sahillerinde tatil yapan veya o bölgede yaşayan cep telefonu sahiplerinin en büyük şikâyeti, faturalarının oldukça kabank gelmesi. Yunan adalarına yakın Ege sahil bölgelerinin bazılarında yerli şebekelerden yayılan frekansların yeterli olmayışı, yabancı şebeke frekanslarının devreye giımesine neden oluyor. Görüşme yabancı bir şebeke aracılığıyla yapıldığı için. aboneden uluslararası görüşme ücreti alınıyor. Abonenin yurtdışına çıkması halinde, arayan kişinin bu durumu bilmediğı düşüncesinden hareket ederek uluslararası görüşme ücreti arayan yerine.aboneden alınıyor. •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle