Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9TA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 1996 ÇARŞAMBA
KULTUR
Klasik müzikle çalışan ressam Erdal Alantar, her fırça darbesinin notasmı çıkarabiliyor
Tuvafle boksör gibi savaşan ressam
GL ERÇETİN
dal Alantar, 37 yıldır Paris'te yaşa-
yaıessamımız. Her > az olduğu gibi bu
yda Türkiye've geldi. Iki aylık tatili-
nit Sevinç Âlantar'la birlikte Büyüka-
daı geçiren sanatçıyla son dönemde
nel >aptığı.planlan v e soyut resim üze-
rin<onuştuk.
•antar'ın birlikte çalıştığı ve sevgiy-
le ;dığı galerisi Alias, Claude Mo-
netin kaldığı >er olan Givery'nin ga-
nnı Alman safiatçı Senefelder'in 1796
tan nde taşbaskıy ı icat edişinin 200. yıl-
dönmü olması nedeniy le "TaşbaskıAnı-
sırabir sergi açtı \e Alantar bu ulusla-
rara sergiye tek Türk sanatçı olarak ka-
tıld:Taşbaskının200.yılınedeniyledü-
zeninen sergide Alantar'ın soyutunun
yanıda Senefelder'in 1796"da yaptığı
iki tjbaskının da yeralması elbette sa-
natçiçin oldukça biiyük bir gurur kay-
nağıAlantar'ı. Avrupa'nın çeşitli kent-
lerirle de dolaşacak olan sergiyle ilgili
olarK derinden etkıleyen bir başka nok-
ta disergiye taşbaskı yapılan kâğıt fab-
nka.^ıın sahibinın. mürekkep fabrikası-
nın shıbinin. bu fabrikalann işçilerinın
de k.tjlması ve halka bir gösten yapıl-
ması
Atntarbu kışayrıcayine Alias Gale-
risi "nn düzenlediği 'Tolerans' başlıklı
sergiekabartmagra\ürüylekalıldı. Ser-
gi öııimüzdekı sezonda Danimarka'ya
gideek.
Yo-ulmak bilmeyen sanatçı bu yıl. Pa-
risBdediyesi'ninkülfürmerkezindesür-
dürdiğü eğıtmenlik göre\ inin yanı sıra
son oarak Tunus Kültür Ateşesi. tiyatro
yazar MahmutMessadi'nın "Baraj" ad-
lı kitibmın kapağını ve iç figürlerinı re-
simleni>. Kitabın konusu Sahra çölün-
de ta;. su, beton gibi malzemelerden
>oksın bir karı kocanın yetmiş yıl bo-
\uncı her sabah kıımdan bir baraj yap-
malan ve barajın her akşam yıkılması
oluncı Alantar. ~Aman ben bu işi yapa-
cağım, bu sürrealist güzellik benim sana-
tımla resmedilmeir demiş elbette.
Sanatçı resimde soy uta geçiş sürecini
anlatrken "Figüratifle başladım ben.
Sonra biraz he> kel v aptım. kolaj > aptım.
romantik ve kübik resimlerin deoldu da-
ha sonra da soy utta buldum kendimi. Pat
diveolmadı elbette bu geçiş... Nehrin ya-
tağını bıılnıası gibi, soyut da benim sana-
tımdaki yerini buldu" diyor.
'60 "ımdan sonra ebru öğrendinT
Alantar. soy ut resmi "Hem herşeydir,
hem de hiçbir şeydir. hem kolaydır, hem
güçtür. Kolay dır, çiinkii istediğini yapar-
sın. Zordur, çiinkü beş metre bir tuvale
bir sey yapacaksınız ki hiçbir şeye benze-
meyecek" diye tanımlıyor. Ona göre so-
v utun en biiyük güzelliği. geniş bakma-
vı öğretmesınde. Bu nedenle de herke-
sin sovut yapmasını istiyor. Amerikalı-
lann soyut tekniğini Avrupa'nınkineüs-
tün tutan. Avrupa soyutunu figüratifin
altındaezıldiğinisöyleyen Alantar. sov u-
tu en iyi Sait Faik'in "Ben hikâyelerimi
yazarken kafamdaki insanlar balığa çık-
tı" sözlerinin özetledığinı düşünüyor.
Resimde en çok siyahı seviyor "Be-
(Fotoğraflar:
DEVRIM BARAN)
müzikle çalışan ve her fırça darbesinin notalarını çıkarabilen Erdal Alantar, "Ben
kavgacı adamım, harbi severim, cehennemi severim. Bu müziklerdeki romantizmin
üstüne boksör gibi savaşarak resmimi işlerim. Ikisinin arasındaki karşıtlığı, çelişkiyi
yansıtırım. Hayatın kendisi çelişkidir zaten" diyor. Sanatçı, ressamları iki sınıfa
ayınyor: "Biri kötü insandır, resmine dışa çıkarmadığı iç güzelliğini yansıtır; öteki iyi
insandır. resmine de kötülüğü yansıtır. Ben ikinci gruptayım herhalde, ne dersiniz?"
nim resim yapmam için
güneşolmaması genekJi"
diyen sanatçı bu neden-
le de sanatını en iyi Pa-
ns'in pis. grı havasında
icra edebılivor Bu nok-
tada ressamları iki sını-
fa ayırma gereğinı duyu-
yor. "Biri kötü insandır,
resmine dışa çıkarmadı-
ğı iç güzelliğini yansıtır;
öteki iyi insandır, resmi-
ne de kötülüğü yansıtır.
Ben ikinci gruptayım
herhalde, ne dersiniz?"
Erdal Alantar. eşının
piyanist olması nedeniv-
le de müzikle. resmı bir-
bınnden ayıramıyor.
Klasik müzikle çalışıyor
ve her fırça darbesinin
notalarını çıkarabiliyor.
Bize ıslıkla bir Mozart ezgisi mınldanı-
yor sonra kataloglarını karıştınpezgınin
resmini buluvor. gösteriyor: "Bakınişte
bu notaları burada resmettim." Sonuçta
Alantar'ın sov utlarında Mozart. Beetho-
\en,\\agnerbirkezdaha \orumlaniyor.
Soyut ressam olmasına karşın. modern
değil de klasik müzikle çalışmasını mo-
dern müziğın tükenmışliğine bağlı>or.
Stravinski'den sonrakı müzisyenlerde ıs-
tediği romantizmi yakalavamayan Alan-
tar "Ben ka\ gacı adamım. harbi severim,
cehennemi severim. Bu mü/iklerdeki ro-
mantbmin üstüne boksör gibi sa>aşarak
resmimi işlerim. İkisinin arasındaki kar-
şıtlığı. çelişkiyi >ansıtınm"divor veeklı-
>or "Hayatın kendisi çelişkidir zaten."
Alantar çıftinı en çok etkileyen çelış-
kilerden biri de ıVIustafa Kemal'ın yanın-
da Kurtuluş Savaşı'na katılan Sadi Alan-
tar'ın oğlu Erdal Alantar'ın resimleri-
nın Fransız telev izyonlarının padişah to-
runu Kenize Murat'la yaptığı röportaj-
larda fon olarak kullanılması.
Istanbul Uüzel Sanatlar Akademi-
sı'nden mezun olan sanatçı hos bir rast-
lantıvla ilk sergisini İstanbul'daki Fran-
sız Konsolosluğu'nda açmış. Alantar.
akademide aldığı eğitimi değerlendirir-
ken kendılerine ebru. hat. mınvatür üibi
sanatlar öğretılmediği
için çok kızıyor. "Biz ki-
taplaria doğru A\ru-
pa"\a yöneldik anıa her
şeyi bilmek gerekiyor.
Hocalarımız bu konuları
kendileri araştırmışlar
ama bi/inıle pav laşmadı-
lar. Ben 60 vaşımdan son-
ra ebru öğrenebildim.
Bir güreşçi nasıl çok
o\ un bilince başanlı
olursa. bir sanatçı da çok
teknik bilince başanlı
olur" dıvor biraz kızgın.
bıraz kırgın.~Bu teknik-
ler belki beni başka bir
vere götürecekti \ağlıbo-
\amda."
Alantar. gençlenn
enstalasyona yönelme-
sinden memnun. ama
Türk gençlerinin de Av rupa'daki gibi öz-
gün yapıtlar ortaya koymalarını istiyor.
Ozellikle Hollandalılan ve Almanlan bu
konuda oldukça başanlı bulan sanatçı,
Paris'te gördüğü Hollandalı bir sanatçı-
nın enstalasyonundan çok etkilenmiş..
Kömürün kullanıldığı enstalasyonda kö-
mürün kömürlükten çıkıp sanat eserine
dönüşmesi. "V'av be, kömürmüş..." de-
dirtmesı. Alantar'ı ileride hıç kimsenin-
kine benzemeyen bir enstalasyon tasar-
lanıaya yöneltmiş. Enstalasyonun sanat
eseri olmasının ölçütünü "kullanılan
malzemevi zekâ. kültür, yarahcılığı kul-
lanarak sanatla boğmak" olarak belirli-
yor. Bu nedenle de bir sanatçının en iyi
elekrnkçı. en iy ı marangoz. en iyi mimar,
en iyi tesisatçı ojması gerektiğine inanı-
yor. tleride yapacağı enstalasyonu tanım-
larken de "Benim de var kafamda birkaç
şe>' fakat, Övie bir şe> >apmalıyım ki hiç
kimseye benzemesin. Ayakkabı mı kulla-
nıyorum. Ayakkabıymış be! dedirtsin.
Aaa ayakkabı dedirtmesin" diyor.
26 eylülde Paris'te yeni sergi
Erdal Alantar, Türkıye'den dönünce
26 eylülde Paris'te bir sergi açacak. Ser-
gide litografi ve soyut resimlerine yer
verecek. Sergıden bir hafta önce y a da bir
hafta sonra Paris'teki geleneğe uygun
olarak atölyesini halka açacak. Bugüne
dek Val-de-Marne Birincilik Ödülü. An-
kara Dev Iet Sergisi Ödülü, Uluslararası
Ancona Bienal Ödülü. Bayeu.\ Ödülü.
Eclat Kompozisyon Ödülü gibi pek çok
ödül kazanan, pek çok bireysel sergi
açan ve grup sergisıne katılan sanatçıya
Türk makamlanndan veya Kültür Ba-
kanlıfı'ndan bugüne kadarherhangi bir
destek göriip görmedığini sorduğumuz-
da ise "Vbk!" diyor. "görmedik. hatta
biz yardım ettik Kültür Bakanı'na ama
keşke bizleri dinleseler" diyor. Sonra bir
iç geçinyor Fransa'da sanata gösterilen
ilgi ve desteği anımsayarak. Eşı Sevinç
Hanım "BizimkilerunutsadaFransızlar
seviyoriar Erdal'ı" diyor. Sonra başlıyor-
lar birlikte anlatmaya
"Belediyenin düzenlediği kurslarda
öğrencisine, nıinıanna, bakkauna, taksi
şoförüne kurs veriyoruz. Adamlar gece-
leri gelip sanat öğrenrvoriar belediye bi-
nalarına. Oturduğumuz yerde 157 res-
sam var. Belediye bu ressanılardan kapı-
lannı halka açmalannı istttli. Bütün sa-
natseverler gezdiler bu atöKeleri. Dör-
düncü kez yapılıyor bu Fransa'da. Vıne
belediye, bu 157 ressama 1 metre eninde
3 metre uzunluğunda iki taraflı ipekten
bezJer \erdu oralara resim yapıp sokağı
bu bay raklaria süsleyeceğiz. Bunlan biz
niye yapmıyoruz? A\ rupa'da bu güzellik-
te çok etkinlik oluyor. Kültür bakanlan-
mız, müdürierimiz niye bunları örnek al-
mıyor?"
1983 yılında Alantar çiftini çok üzen
bir olay yaşanmış Büyükada'da. Çiftin
oturduğu evin üst katına kaçak kat çık-
mak isteyen komşulan kinşleri mımara
sormadan balyozlarla aramaya başlay ın-
ca. Alantar çiftinin e\ini su basmış. Ev
dokuz ay su içinde kalınca Sevinç Ha-
nım'ın çok değer verdiği piyanosu bo-
zulmus, Türkiye'de bir tek Alantarlar'ın
evinde bulunan George Braque"ın taş
baskısı onanlamaz duruma gelmiş ve ne
yazık ki Erdal Alantar'ın 1950'lerde ve-
60'larda yaptığı resimler mahvolmuş.
Bu konuya en çok Erdal Bey'le ilgili bel-
geleri. yazıları saklama konusunda bü-
y ük titizlik gösteren Se\ inç Alantar üzül-
müş sanınz.
Piyanosundan çok eşınin resimlerine
üzülen Sevinç Hanım'ın en büyük ıste-
ği Erdal Bey'i anılannı yazmak için ik-
naedebilmek. "Vadabensorsamoyanıt-
lasa, biryeriere kaydetsek" diyor Sev inç
Hanım. belki de vefasızlıktan duyduğu
korkuvla.
DEFNE GOLGESİ
TUBGAY FİŞEKÇt
Ağustos
"Ağustos! Dünyanın hasatyüküyle ağırlaştığı ay!"
diye yazmıştım bir şiirimde. En sevdiğim aydır. Ağus-
tos, dünyanın olgunluğudur sanki.
Bana bu dizeyi yazdıran uçsuz bucaksız bağlar-
da. sıra sıra asma kütüklerinden sarkan olgunlaşmış
üzüm salkımlarıdır. Yeşil asma yaprakları arasında ye-
şil üzümler ışıklar içinde parlar. Kara üzümler daha
ağır, oturaklıdır.
Yalnız asmalar mı? Hangi ağaca baksanız dalları
yükünden sarkıyordur Bir de kavun tarlalarını düşü-
nün, olgunlaşmış sapsarı kavunların. kuru siyah top-
raklarda yatışını.
Ülkemizi daha çok severim böyle olgunluk içinde
görünce.
En güzel bağlar da Ege bağlarıdır bana sorarsa-
nız: Menemen Ovası'nda uçsuz bucaksız gibidir; içe-
rilere ilerlerseniz, çevrede mor dağlar belirir. Alaşe-
hir Ovası, bir yandan geniş bağları, bağlar içine ku-
rulmuş bağ evleri, geride sırtını dayadığı Bozdağlar
ile seyrine doyulmaz bir görünümdedir. Hiç değilse
bir yaz mevsimini bu bağlarda çalışarak geçirebilme-
yi ne çok ısterdim.
Günlük hayatımızda bir yeri yoktur bağların. Ora-
larda neler olur, pek düşünmeyiz. Üzümler olur. pa-
zara gelir, alır yeriz. Oysa gerçek bir tansıktır, kara bir
odun parçasının yeşerip birkaç ay içinde, tarih bo-
yunca kutsanmış meyveleri vermesi.
Yalnızca Ren Irmağı'nın iki yamacında bağcılık ya-
pılabilen Almanya'da, üzüm kütüklerinde ilk filizlerin
belirdiği nisan-mayıs aylarında televizyon haberleri-
nin ilk sıralarında yer alır bağların durumu. Çiftçiler,
uzmanlar çıkıp, filizlere bakarak yorumlar yaparlar, o
yılki ürünün geleceği üstüne. Üzümün tecımsel öne-
mini çoktan kavramış Fransa, Italya gibi ülkelerde ise
kim bilir ne enstitüler kurulmuş, ne laboratuvarlar ça-
hşıyordur bağcılığın gelişmesi üstüne.
Bizim başka işlerimiz gibi bağcılığımız da kendi
halindedir. Toprağın, güneşin bereketiyle yine de
dünyanın beş büyük üzüm üreticisi arasında yer alı-
rız.
Kapadokya yöremiz de bağlarıyla ünlüdür. Bura-
da güzel şaraplık üzümler yetişir. Pek çok evde de
halk kendi şarabını yapar. Buradaki bir inanışa göre
de sabah gün doğmak üzereyken asmaların altına
yatıp yenen üzüm, insanda esriklik yaratır.
Bir de "Tokat bir bağ /ç/ncte "dir. Bu yaşa geldim,
daha kısmet olmadı Tokat'ın bağlarını görebilmek.
Mardin bağlarını da göremedim, buranın kokulu ka-
ra üzümlerini yalnızca sofrada yerler, günah diye şa-
rap yapmazlarmış.
Sabahattin Ali'nin "Gramofon Avrat" adlı öykü-
süne konu olan oturak âlemlerinin geçtiği Meram
bağlarını da göremedim.
Ada bağlarının da ünleri başkadır. Günümüzde
Gökçeada ve Bozcaada'da sınırlı alanlarda sürüyor
bağcılık. Çarşıda çavuş üzümüne rastlayabilmek
şansa kalmış. Ozellikle Gökçeada geniş tarım alan-
lanna sahip, ama o denli terkedilmiş, yalnız bir gö-
rünümü var kı, derlenip toparlanması için büyük ça-
ba gerek. Günümüzde Erenköy'deki apartmanlarda
oturanlann ne kadarının aklına geliyordur, bir zaman-
laren güzel çavuş üzümlerinin yetiştiği bağların üze-
rinde yaşadıklan? Belki Memet Fuat, yakında yayım-
lanacak Gölgede Kalao YtMac adlı anılar kJtaUndasöz
ediyordur Erenköy'ün bağlarından.
Yahya Kemal'ın şiirinde geçen Büyükada'daki
"Viranbağ" ise belki eskiden bağlıktı; bugünse yal-
nızca ağaçlar altında oturup denizi seyretmek için sa-
kin bir köşe.
Bağ hasadı üzümlerin toplanmasıyla da bitmez,
uzun birtören gibi sürer. Kurutulacak üzümler kuru-
maya serilir. yakılan büyük ateşlerin üzerine kazan-
lar oturtulur, pekmezler kaynatılır. Leyleklerin acele-
si vardır, hasadın sonunu beklemeden güney yolcu-
luğuna başlarlar. Kırlangıçlar ise "şırayı içer, leyleği
geçer"\er.
Y A Y I N E V L E R İ N İ N Y E N İ D Ö N E M İ . . .
'Yeni Başlayanlar için
9
sürüyor
MİLLİYET YAYINLARI
Milliyet Yay ınlan. yayın etkinligini
önümüzdeki dönem iki çizgide sürdü-
recek: Türkçede ilk kez yayımlanacak
olan kitaplar ve okurlarca aranmakta
olan bırçok kitabın yeni basımlan. Bu
bağlamda önmüzdeki yayın dönemin-
de piyasay a çıkacak kitaplar arasında
Burçak E\ren ve N'ecati Güngör'den
özgün grav ürlerle eski İstanbul kitap-
lan yer alıyor. Burçak Evren'in uzun
ve titiz bir çalışmayla kaleme aldığı
kıtap. eski İstanbul'daki kahve
ve kahvehane kültürünü incele-
yen bir çalışma. Necati Güngör
ise İbni Batuta'dan Ernest He-
mingway'e kadar. Istanbul'a gelmiş
vabancıîarın izlenimlerinden oluşan
bir panoramay ı okurlara sunuyor. Bu
dızide çıkacak bir başka tstanbul kita-
bı ise Baron Wratislaw"ın Anılar ı
olacak.
Önümüzdeki dönem Milliyet Yayın-
lan'nın okurlara sunacağı bir diğer
dıkkat çekici kitap. Safiye Ayla'nın
anılan. Yıllar önce bir gazetede ya-
yımlanıp unutulmuş olan bu ilginç anı-
İar toplamını Safiye Ayla ve Necati
Güngör birlikte elden geçirerek yeni-
den kaleme aldılar. 1996 yayın mevsi-
mınin ilgi gören dizisi
-
Yeni Başlayan-
lar İçin'. yeni yapıtlarla sürecek. Dizi-
nin en yeni kitabı Muhammed' adını
taşıyor. Milliyet Yayınlan. Oktay Ak-
baL Mine Saulnier. Demirtaş Ceyhun,
Rauf Mutluay, Fikret Otyam gibi ya-
zarlann "rnevcudu tükenmiş" bazı ki-
taplannın yeni basımlannı gerçekleş-
tirecek. J. Steinbeckin tüm yapıtlan-
nın yeni basımlan yapılacak. Neruda,
Zweig, Hemingway gibi y azarların es-
ki ve yeni yapıtlan Türkçeye ka-
zandırılacak.
'Nâzım Hikmet KitaplarTdizisi
kapsamında ise ilk olarak Kenıal Ta-
hir 'e Mapusaneden Mektııplar' ya-
yımlanıyor. Bu yapıtı ressam Bala-
ban'ın Şair Baba \e Damdakiler'\.
Orhan Kemalin 'Sâzım Hikmet 'le 3.5
Yıl adlı kitaplan izleyecek. Ay nca Ab-
basSayar'ın yeni romanı. Nurettin İğ-
ci'nin gazetelerden derlediği Inanıl-
mcız Olaylar ı yeni yayın mevsiminde
çıkması kesinleşen kitaplar arasında
bulunuyor. Milliyet Yay ınlan. hem ço-
cuklara hem de büyüklere yönelik der-
gi. çizgi-roman ve albüm yayınlannı
da yeni dönemde sürdürecek.
İNKILAPKİTABEVİ
İnkilap Kitabevi'nin yeni
ayınlan arasında DanieUeSte-
?l'in 'Kanaılar' adlı romanı
Çev: Aslı Şenel) ile Hasan
arışcan'ın tarih-inceleme tü-
ründeki Lıkya Efsuneleri' adlı kitabı
bulunuyor. Banşcan. Güneybatı Ana-
dolu'da Teke Yanmadası olarak bilı-
nen bölgedeokuyucuyu Anadolu'nun
ilk uygarlık dönemlerine doğru biryol-
culuğa çıkarıyor. Yöre yöre gezdiriyor
v e Köyceğiz, Daly an, Göcek. Dalaman.
Fethiye, Patara, Kaş, Kekova. Demre,
Finike.Tekirovagibi merkezlere ilişkin
bilgilen mitolojikkaynaklardandaya-
rarlanarak anlatıyor. İnkilap Kitabe-
vi'nin iş dünyasına yönelik yay ınlan
arasında ise Bir Haftuda Başarıh Sa-
tış' (Christine Harvey. Çev: Levent
Şumnu). Bir Huftada Başurılı 1$ Ycı-
zışmalan ' (Gordon R. VVainwright.
Çev: Füsun Küriim) ve Bir Huftada
Başanlı Pazadama ' (E. Davies- BJ.
Davis, Çev: Füsun Kürüm) adlı kitap-
lar veralıvor.
MFO dağılmıyor'
Altm Koza ekimdeKültür Senisi - 7-13 ekim tarihleri ara-
sında gerçekleştirilecek olan 10 Altın Ko-
za Fılm Festivali'nin tanıtımkokteyli Tak-
simSinema Severler Derneğindeyapıldı.
Adana Büyükşehir Belediyesi tarafın-
dan düzenlenen Ulusal Altın Koza Film
Yarışması tanıtımına Adana Büyükşehir
Belediye Başkanı Aytaç Durak. ÇASOD
Yönetim Kurulu Başkanı INur Sürer, SO-
DER Yönetim Kurulu Başkanı Göksel Ar-
soy v e Tomris Oğuzalp, Menderes Saman-
çılar, Atilla Ergün, Şemsi İnkaya, Güzin
Özipek. Ay kut Oray, Ay şegül Aldinç, Fü-
Bilkent3.lJUıdararası
Anadolu
testıvalı
Göreme Zelve Açıkhava Müzesi
28 Ağustos '96 Çarşamba Saat: 19.30
HAYDN / Yaradılış Oratoryosu
Efes Antik Tiyatrosu
1 Eylül '96 Pazar Saat: 21.30
BEETHOVEN / Dokuzuncu Senfoni
Keman Konçertosu
Solist: Igor OISTRAKH
Bodrum Kalesi
2 Eylül '96 Pazartesi Saat: 21.30
BEETHOVEN / Beşinci Senfoni
MENDELSSOHN / Keman Konçertosu
Solist: Suna KAN
Bilkent Konser Salonu
4 Eylül '96 Çarşamba Saat: 21.00
BEETHOVEN / Dokuzuncu Senfoni
BRAHMS / Keman Konçertosu
Solist: Igor OISTRAKH
Bılet Satış Noktalan Müze gtşelen ve konser girişleri, böige Benetton mağazalan, Varan Turizm bölge sattş bürolan, Bılkent MSSF gışesı, Toplu Satış TeJ. (312) 266 43 82
28 Ağustos-9 Eylül 1996
Bilkent Senfoni Orkestrası
Bulgaristan Devlet Filarmoni Korosu
Karl Anton Rickenbacher, Şef
Koro Şefi: Georgi Robev
Bilkent Konser Salonu
5 Eylül '96 Perşembe Saat: 21.00
ORFF / "Carm'ına Burana"
Aspendos Antik Tiyatrosu
7 Eylül '96 Cumartesı Saat: 21.30
ORFF/ "Carmina Burana"
Aspendos Antik Tiyatrosu
8 Eylül'96 Pazar Saat: 21.30
MOZART / Requiem
Keman Konçertosu, No.5
Solist: Suna KAN
Phaselis Açıkhava Müzesi
9 Eylül '96 Pazartesi Saat: 21.30
Özel Gala Konserı
Bilkent Akademik Oda Orkestrası
Şef: Server GANIYEV
Bıkent Unıvers/îest Muz-k ve Sahne Sanatian
Fakûttesı tcuftûr ve sanat etkınbğidtr
M bil
sun Demirel, Demirtaş Cey hun gibi sanat-
çılar katıldı
Toplantıda söz alan Durak. sinemanın
zor günler geçirdiği şu günlerde sinema-
nın daha yaygın hale getirilmesi ve sine-
ma çevrelerinin daha etkili hale gelmesi
için Altın Koza Kültür Sanat Festivali'nde
sinemaya özel bir yer ayırdıklannı söyle-
di. Durak. ayrıca festivalde sinema dışın-
daki kültür sanat etkinliklerinin festiv alin
sembolü olan kozanın mahsullerinin top-
landığı ekim başında y apılacağını. ama si-
nema etkinliklerini 1997 yılından itibaren
Adana'nın kurtuluş günü
olan 5 ocak tarihıne akrar-
mak istediklenni bildirdi.
Festivalde. uzun metrajlı
film yarışması, öğrencı film-
leri yanşması. f'lm öyküsü
yarışması. şıir yarışması. ço-
cuk ana sağlığı. sokak ço-
cuklan paneTi. Sokak Çocuk-
ları V'akfı yaranna müzaye-
de. halk konserleri. Altın Ko-
za ve tiyatro, gibi etkinlikle-
rinyanı sıra bu yıl ilk kez bir
sinemacının toplu filmleri
gösterilecek.
1996 y ılında toplu gösteri-
mı yapılacak olan sanatçı
Türkan Şoray, aynca bu yıl-
ki umut vaat eden genç sine-
ma oyuncusunu seçerek
ödüllendirecek. Bu amaçla
Adana "da Türkan Şoray
Açıkhava tesısinin festivale
kadar tamamlanması planla-
nıyor. Festivalde Eurimages
desteğiyle çekilmiş yerli ve
yabancı filmlerin toplu gös-
terisi de gerçekleşecek. "Eu-
rimages ve Türkiye" başlıklı
panel de yapılacak.
Kü/rür Servisi- Dün bir gazetede birinci say fadan
yayımlanan 'MFÖ Dağılıyor' haberi üzerine
görüşlerinı aldığımız Fuat Güner. grubun yoluna
devam ertiğini. haberin asılsız olduğunu açıkladı. Bir
yıl önce geçirdiği kalp rahatsızlığı sonucu doktor
tavsiyesine uyup iki aydır Türkbükü'nde ya^ayan ve
Rumelihisan konserlerine katıldıktan sonra yine
tatiline devam eden Güner. MFÖ bünyesinde klasik
görüş aynlıklannın hep var olduğunu. ancak grubun
dağılmasını gerektirecek önemli bir sorun
yaşamadıklarını vurguladı. Yapımcılığını Fuat
Güner'in yüklendiği GNfG grubunun çıktığı birTV
programına telefon edip basın tarafından MFÖ'ye
rakip gösterilen GMG'ye hakarete varan latlar
sarfeden Mazhar Alanson'un davranışını da "anlık
öfke' diye nıtelendiren Fuat Güner bu olayın üzennde
durmadıklannı da söyledi.
Çatalhöyük kazıları söyleşisi
Kültür Servisi- Dokuz bin yıl önce kurulan. insanlık
tarihinin ilk şehri olan Çatalhöyük'te kazılar üzerine 6
eylül cuma günü Topkapı Sarayı I. Avlusu'ndaki eski
Darphane bınasında bir söyleşi düzenlenecek.
Söyleşiye. Çatalhöyük Araştırma Vakfı Direktörü.
Cambridge Cniversitesi Arkeoloji Profesörü lan
Hodder katılacak.
DÜZELTME:
27 Ağustos Salı günü Beckett Godot'vu tanunıyor başlıklı
yazıda James Joyce'ın romanın adı 'Fınnegans Gölü' ola-
rak yazılmıştır. Doğrusu "Fınnegans \Vake" olacak.
Düzeltir özür dilerız.
K Ü L T Ü R • Ç İ Z İ K
KAMİL MASARACI