Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9TEMMUZ1996 SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Kardemir'de
denetim
tartışmasıANKARA ıANKA) - Geçen yıl nisan
ayında özelieştirme idaresıyle varılan an-
laşrna doğrultusunda yöre halkı. esnaf ve
çalışanlanna devredilen Karabük Demir
Çelik Fabrikalan'nda denetim huzursuz-
luğu yaşanıyor. Ortaklann bir böiümü de-
netçi seçiminin baskı altında olduğunu. de-
netimde işçılerin yer almadığını öne sü-
rüyorlar. Kardemir AŞ'nin devır sonra-
sındaki faalıyetlerinin ele alındığı ilk ge-
nel kurulunda. ortaklann bir böiümü de-
netim konusundakı rahatsızlıkJannı dilege-
tirdiler. Bironak. denetçi seçiminin bas-
kı altında oiduğunu. bu nedenle tarafsız
oy kullanılamayacağını belirterek genel ku-
rulda bu konuda bir önerge verdi. Bir
başka ortak ise. çalışanlann denetçiliğe se-
çilemediklerinı. bunun da çalışanlar açı-
sından mağdunyete yol açtığı görüşünü di-
le getirdi. Aynı ortak. sendikanın bu ko-
nuyu iyi anlatamadığını vurguladı.
Genel kurulda. Kardemir'in geçen yıl-
ki kânnın dağıtım konusu da ele alındı. Bu-
na göre. şirketın geçen vılki kânnın yüz-
de 50'likbölümününortaklaradağıtılma-
sı kararlaştınidı. Ancak şirketin yatınm aşa-
masında olduğu dikkate alınarak dağıtı-
lacak kâr payının nakden ödenmesı yeri-
ne arttınlacak sermavede ortaklann pay-
larına mahsup ediimesi benimsendi.
Konfeksiyon
ihracatı masaya
yatınlıyor
AMMAN (AA) - Dış Ticaret Müsteşa-
n Nejat Eren, ihracatta son aylarda ya-
şanan gerilemenın. konfeksiyon ıhracat-
tındaki düşüşten kaynaklandığını bildtr-
dı. Eren, '* 15 temmuzda Ankara'da ya-
pılacak toplantıda. konfeksiyon ihra-
catındaki a/almanın nedenlerioi inee-
leyeceğiz" dedı.
Irak'a giden Dış Ticaret heyetine baş-
kanlık eden DTM Müsteşan Eren. ihra-
cattaki genlemede. siyasi istikrarsızlık-
tan. gümrük birliğine kadar çeşitli etken-
lerin söz konusu oldugunu ifade etti.
Eren. bu unsurlann biraraya gelmesi so-
nucu konfeksiyon ihracatında beklenme-
dik bir düşüş oldugunu. bunun da ihraca-
tın genelini olumsuzetkıledigini anlattı.
Eren. gümrük birliğine gırerken. kon-
feksiyonun bundan çok ıstifade edeceği-
ni düşündüklerini. ancak gümrük birliği-
ne gırildikten sonra konfeksiyon ihraca-
tının anlaşılmaz şekilde düşmeye başla-
dıgını söyledı.
Doğu'ya 5
trilyon liralık
kredi
ERZURUM (Cumhuri\et)-Hazine
Müsteşar Yardımcısı Nevzat Saygılıoğ-
lu, Dogu ve Güneydoğu Anadolu bölge-
lerindeki 22 ilde bulunan 124 yarım kal-
mıştesise. Kalkınma Bankası aracılığı ile
5 trilyon lira kredi verileceğini bildirdi.
Erzurum'da bulunan Saygılıoğlu. Kal-
kınma Bankası'nın bir süre önce bölgede
başlattığı araştırma çerçe\esinde. yanm
kalmışyatınmlannelealındıgını \e uzun
süren araştırma \e incelemele çalışmala-
nnın tamamlanma aşamasma geldiğini be-
lırrti. Saygılıoğlu. bölgesel kalkınmayı
hızlandırmak ve ülke ekonomisine can-
lılık getirmek amacıyla her iki bölgedeki
yanm kalmış tesislerin acilen tamamla-
narak üretime geçirilebilmesi için sefer-
berlık başlatıldıgını kaydettı.
Bölgedeki 22 ilde bulunan 124 yanm
kalmış tesisin tamamlanabilmesi içinge-
rekli kredi yardımının yakın gelecekte ya-
pılacagını bildiren Saygılıoğlu. "Vanm
kalmış tesislerin havatiyete geçirilmesi
için Kalkınma Bankası bir araştırma
başlattı. Araştırmalarda tesisin en az
yüzde 75'inin tamamlanması ve tesis-
lerin imalat sanayiine dönük olması
şartı aranıyor" dedi.
Coca Cola kendi
şirketini kurdu
ANKARA (ANKA) -
Coca Cola. Orta Asya ül-
kelerınde kola üretimı
için Anadolu Endüstn
Grubu'yla gerçekleştirdi-
ği ortak'lıktan sonra. Tür-
kiye'de alkolsüz içecek üre-
tımine ve dagıtımına yönelik şirketlerini
oluşturdu. Istanbul'da kurulan Coca Co-
la Meşrubat Sanayii ve Ticaret AŞ'nin
seımayesi 737 milyar lira olarak belirlen-
di. Şiricette ABD'lf The Coca Cola Export
Corporation. hisselerin hemen tamamına
sahip olurken. Mehmet Cem Kozlu, Ya-
vuz Çekirge, Ahmet Burak ve Thonıas
Duane StilJ birer milyon lira tutannda
sembolik pay edindiler. Şirketin yönetim
kurulunda. The Coca Cola Export'un dı-
şındaki tüm ortaklar görev aldı. Şirketin.
maden v e içme sulan. meyve ve sebze su-
ları dahil hertürlü alkolsüz içecekJerle. meş-
rubat ve konsantrelerinın üretimi, ithala-
tı ve ihracatinı yapacağı bildirildi.
Yabancı sermaye
72 trilyon lira
ANKARA (AA) - Türkiye cle faaliyet-
te bulunan yabancı sermayeli firma sa-
yısı. son 42 yılda. 3 bin 371 'e. bu firma-
lann yabancı sermayeleri toplamı da 71.8
trilyon iiraya uiaştı. Türkıye'de faaliyet-
te bulunan yabancı sermayeli firmalann
toplam sermaye ıçindeki paylan da, yüz-
de 49 düzeyinde bulunuyor.
1 Ocak 1954-30 Hazırân 1996dönemi-
ni kapsayan verileregöre. yabancı serma-
yeli firmaların 81 'i tanm, 45'i madenci-
İik. 864'ü imalat ve 2 bin 381'i hizmet-
ler sektöründe faaliyet gösteriyor. Firma
sayısı açısından imalat sektöründe en faz-
la tercih edılen faalıyet kolu 114 firma
ile hazır giyim. 112 firmayla gıda oldu.
Hizmetler sektöründe en büyük paya ise
1.380 firma ile ticaret. 327 firma ile tu-
rizm sahip bulunuyor.
TİSK'in daveti üzerine toplanacak gayri resmi Ekonomik ve Sosyal Konsey'de katılım krizi
işçi TÜSIAD'ı muhatap görmüyor
DİSK Başkanı Rıdvan Bu-
dak, toplanüva TİSK tarafin-
dan çağnldıklanru hatırlattı.
CA.NAN SOYSAL
Türkiye tşverenler Sendikası Kon-
federasyonu (TİSK) tarafından 22
temmuzda düzenlenecek toplumsal
uzlaşma zirvesi öncesinde TÜSt-
AD'ın katılımı sorun oldu. DlSK ve
Hak-lş Sendikası genel başkanlan.
davetin TtSK'ten geldiğini ve söz
konusu zirvede TÜSlAD'ın ağırlı-
ğını hissertinnesi halinde toplantıyı
Terk edeceklerini bildirdiler. Işçı
sendikalan yöneticileri TÜStAD'ın
sendikal fonksiyonu olmadığını kay-
dettiler.
TİSK Genel Sekreteri Kubilay
Atasayar ise 22 temmuzdaki zirve-
nin hıçbir siyasi amacı ve gündemi
olmadığını belirterek. hedeflerinin
bütün kesımlerlebirlikteTürkiye'nin
rekabet gücünü arttırmak oldugunu
söyledi.
DlSK Genel Başkanı Rıdvan Bu-
dak 22 temmuzdaki toplantıya TtSK
tarafından çağnldıklannı hatırlatarak.
"Bizim muhatabımız her zaman
TtSK'dir" şeklinde konuştu. Zirve-
nın ılerleyen günlerde TÎSK'in de-
ğil de TÜSİAD'ın djizenlediği bir
toplantıymış gibı lanse ediimesi ha-
linde katılmayacaklannı söyleyen
Budak. işçi ve işverenin müşterek
sorunlan oldugunu ve bunlann en kl-
• DİSK ve Hak-İş Sendikası
genel başkanlan, davetin
TİSK'den geldiğini ve söz
konusu zirvede
TÜSİAD'ın ağırlığını
hissettirmesi halinde
toplantıyı terk edeceklerini
bildirdiler.
sa zamanda çözülmesı gerektigini
ıfadeetti. Budak. sözlerini şöylesür-
dürdü:
" Kaynaklar, \ergi sonınu. denıok-
ratik hakiar, anavasa değişiklikleri,
sosyal hukuk ve sendikal hakiar aci-
len çö/iim bekleven sonınlanmız.
Eğer TİîSİAD çıkıpta biitün bu so-
runlann çözümü için DİSK'in gö-
riişlerini öğrenmek isterse, gideriz.
Ama. ben bu toplantıya TİSK Baş-
kanı Refik Ba>dur aracılığı> la katı-
lacağım. Eğer, TİSK dışında bir ağır-
lık hissedersek. gitmeyiz ya da terk
ederiz.**
Hak-lş Genel Başkanı Salim L;s-
lu ise. toplantıya katılacakolan TÜ-
SlAD ile ilgili kaygılannın oldugu-
nu belirterek. bir emrivaki ile karşı
karşıya kalmak istemediklerini \ ur-
guladı. Uslu. TÜSİAD'ın kamuoyu
önündeki imajınm pek iyi olmadığı-
nı ve geçmişte gazete ilanlanyla hü-
künıet düşürdüklerine dikkat çeke-
rek. "Biz taraflann soğukkanh ola-
rak. bir arada buluntnası gerektiği-
ne inanıyoruz.Ama, bu istismaredil-
memeü* şeklinde konuştu. L slu, söz-
lerini şov le sürdürdü: "Eğer, bu zir-
vede TÜSİAD'ın ağırlığını hisseder-
sek toplantıyı hemen terk ederiz. TÜ-
SİAD'ın hiçbirşekilde sendikal fonk-
sivonu vok. Eğer, bövle bir yanlışlık
gerçekleşirseişçi sendikalanyla TİSK
arasında başlamış bulunan dhalogza-
rar görmüş olur"
TİSK Genel Sekreteri Atasayar
ise toplantının özel bir gündemi ya
da siyasi bir mesajı bulunmadığını
belirterek. ancak toplantı içerisınde.
gidişata göre bövle kararlaralınabi-
leceğini vurguladı. Atasayar, Türkı-
ye'nin önünde gümrük birlıği olgu-
su bulunduğunu belırterek. bu top-
lantının bö> le bir olguyla karşı kar-
şıva olan Türkiye'nın rekabet gücü-
nü arttırmayı hedefjedıöini ifade et-
ti. Toplanüva. TÜSİAD. TOBB.
TİSK. Türk-lş. Hak-lş. DlSK v e ön-
de gelen sanayi gruplannın katılaca-
ğını söv leyen Atasaş ar, "Ancak, son
10 aydırTürkiye'nin ciddi bir hükö-
meti olsavdı ve Ekonomik ve Sosval
Konsev riavata geçse>dl belki de bu
zineve ihtivaç kalmavacaktı" dedı.
Hak-İş Başkanı Salim L's-
lu,TL SİAD ile ilgili ka>gı-
larının oldugunu belirtti.
Üretimde çalışan kamu işçi sayısı 1990'da 192 binden, bugün 107 bine düştü
OzeHeştiınıeııiıı faturası işçiye çıküNURTEN VALÇ1N
De\ let. özelleştirecegi yerlerde çalışan
say ısını hızla azaltıyor. Kamu lktisadi Te-
şekkülleri'nin (Klf) personel sayısı azal-
tılarak yetersiz ve verimsiz hale getirildi-
ği. böylece özelleştirmeye zemin hazırlan-
dığı iddia ediliyor. Devlet lstatistik Ens-
titüsü'nün (DİE). üretimde çalışanlann
kamuda son 6 yılda yan yanya azaldığı-
nı ortaya koyan verileri de bu iddiayı doğ-
ruluyor.
1990 yılında üretimde kamu sektörün-
de 192 bin 886 kişi çalışırken. bu rakam
1996'ya gelindiginde 109 bin 507'ye düş-
tü. Kamu çalışanı sayısında en büyük dü-
şüş. özelieştirme kapsarruna alınan sektör-
lerde gerçekleşti.
DİE verilerine göre imalat sanayiinde
üretimde çalışanlar ocak-mart dönemin-
de kamu kesiminde 7.9 azaldı. Aynı dö-
nemde bu oran özel sektörde yüzde 9.4 art-
tı. Sümerbank'ın özelleştirildiği mensu-
cat sektöründe kamu çalışanı sayısındaki
düşüş yüzde 20.9'u bulurken. ÖRÜS'ün
satışının yaşandığı orman ürünleri sektö-
ründeki düşüş yüzde 34.7 olarak gerçek-
leşti. Orman ürünlerinde sadece ORÜS'te
özelleştirmenin yapıldığı kasım ayı önce-
sinde 3 bin 549 kamu çalışanı bulunuyor-
du.
• Son altı
yılda yüzde
57 oranında
azalan
üretimdeki
kamu
çalışanı
sayısında en
hızlı düşüş,
özelleştirme-
ye konu olan
orman
ürünleri ve
mensucat
gibi
sektörlerde
kavdedildi.
Kamuda çalışan sav ısındaki dü^üş. "bi-
linçli olarak hizmette aksaklık varatmak
ve böylece bundan sonrakj özelleştinne
çalışmalan için zemin yaratnıak" olarak
da değerlendiriliyor.
Devrimci İşçi Sendikalan Konfederas-
yonu (DlSK) Genel Başkanı Rıdvan Bu-
dak. kamu çalışanı say ıstnın azalma>ını hü-
kümetlerin bilinçli olarak tercih ettığıni id-
dia etti. Özelleştinne yapılan işletmeler-
Ytllar
Devlet
Özel
Toplam
Yıllar
Devlet
Özel
Toplam
Üretimde çalışanlar
'90
192.886
436.998
629.885
'94
145.864
367.930
513.804
'91
152.474
388.713
641.187
'95
125.719
403.744
529.463
'92
171.656
376.513
548.169
'96*
109.507
427.828
587.385
'93
157.052
375.995
533.047
-f MC '
(a •pTT
(') İlk üç ayhk
de istihdamın en aza indinldiğını vurgu-
layan Budak. buralardan emekli olanlann
yerine de yeni çalışan arınmadıgını be-
lirtti. Rıdvan Budak "*Devletbilerekazça-
lışanla hizmet vererek kalitev i düşüriiyor.
Böylece bundan sonraki özelieştirme ça-
lışmalanna zemin hazırlıyor" dedi.
Kamu Işletmelerirıi Geliştırme Merke-
zı Genel Sekreteri İlter Ertuğrul da ka-
mudaki çalışan sayısında en çok düşüşün
yaşandığı yerlerin mensucat ve orman
ürünleri sektörleri olduguna dikkat çeke-
rek bu sonuçta Sümerbank'ta ve ORL S'te
gerçekleştirilen özelleştirmenin payı oldu-
gunu ifade etti. Özelleştirmeye gerekçe ola-
rak sunulan önerilerden hiçbirinin çözüm
olamayacagının. kamuda çalışan sayısının
günden güne azalmasıv la da bir kez daha
ispatlandığını bçlirten İlter Ertuğrul. şöy-
le dev am etti: "*Özel sektördeki çalışan sa-
yısının artışında değişik parametreler ola-
bilir. Ancak kamu çalışan sayısının azal-
masının sebebinLözelleştinneyapılan sek-
töıieıie düşüşün en çok vaşandığı sektör-
ler karşılaştınldığinda çok net olarak gör-
mek mümkiin."
DİE tarafından açıklanan verilere göre
imalat sanay ı genelinde çalışanlann sayı-
sında ocak-mart dönemindeyüzde 5.2 lik
bir artı^ yaşandı. Ancak kamuda tüm sek-
törlerde çalışan sayısında düşüş yaşan-
ması dikkat çekti. L retimde kamu çalışan
sayısındaki düşüşün tersıne özel »ektörde
y üzde 9.4'lük bir anış yaşandı. Özel sek-
törde çalışan sayısının en çok arttıgı sek-
törler yüzde 13.1 'le makine. vüzde IO'Ia
mensucat ve 8.4'le orman ürünleri ile gı-
da oldu. Kamuda en büyük düşü$ orman
ürünleri ve mensucatın vanı iira yüzde
8.3'lekâğıt. basım ve 7.7 ile gıda sektör-
lerinde gerçekleşti.
Tarnnda taviz AB'den yana
Türkiye'nin taleplerini kesin olarak geri çevirirken kendi
beklentilerini kabul ettirmek için ısrarcı bir tutum sergiliyorlar
Türkiye istedi AB vermedi
HULYAGENÇ
Dış Ticaret Müsteşarlıgının
"karşılıklı ödün" iddialanna karşın
Avrupa Birligi ile taviz pazarlığı
tanmda da tek yanlı ve dengesiz bir
tablo ortaya çıkarıyor. Bazı tanm
ürünlerinde gümrüklerin yeniden
belirlenmesi için 30-31 mayısta
yapılan görüşmelerin içeriği, AB'nin
istedigi tavizlerde ısrarcı tutum
takındığını buna karşın Türkiye'nin
birçok talebini, üye ülkelerin bu
istekleri kabul etmeyeceği
gerekçesiyle geri çevirdiğini açığa
çıkardı.
Türkiye'yi temsilen Brüksel'deki
görüşmeye katılan yetkililer
u
İstenilen
tavbJerin verilmemesi halinde AB've
taviz verilmejeceği" şeklinde açıklama
yapmalanna karşın, elde edilen
görüşme tutanaklan Türkiye'nin
şımdiden birçok isteğinden
vazgeçtiğini gözler önüne serdi.
Türkiye'nin taviz ıstediği ürünler
arasında yer alan kabakta bile sıfır
vergili tarife kontenjanı 500 tondan
850 tona çıkanlamazken. Türkiye'nin
zev tinyagında gümrüklerin
düşürü!me5İ isteği "ham >ağ
ihracatına kısıtlama getirdiği için'
gen çevrildi. Limon ihracatına yüzde
10'luk indirim isteyen Türkiye'nin bu
isteği de. yapılacak indirimin ihraç
fiyatlarında düşüşe neden olacağı ve
piyasaya negatif müdahale anlamına
geleceğj gerekçesiyle kabul edilmedi.
Görüşmeler sırasında Türkiye'nin bu
konuda ısrarcı davranmaması üzerine.
ileri ki bir tarihte ayarlamaya ihtiyaç
duyulursa ginş fiyatlannda indirim
yapılacagına dair bir mektup teatisi
imzalanmasına karar verildi. Fındıkta
ise durum değişmedi. Aralık ayındaki
görüşmelerde hükme bağlanan yüzde
3'lük gümrük vergisi anlaşmasının
tekran ile yetinildi. AB'nin kuru
madde oranı yüzde 30'dan yüksek
olan domates salçasına 9 bin tonluk
kontenjan ayırmasına itiraz eden
Türkiye temsilcileri. anlaşmava
vanlmaması üzerine. temmuzavı
sonuna kadar yapılması planlanan
ıkinci etap görüşmelerde bu konuya
agırlık vermeyi planlıyorlar.
Türkiye'yi Dış Ticaret Müsteşarlığı
AB Genel Müdürü Reyhan
Atmaca'nın, AB'yi de Tanm Genel
Ylüdürlüğü'nden Helnıut Stadler'ın
başkanlığındaki heyetlerin temsil
ettiği toplantının içeriği açıga çıkınca.
AB'nin tav ız talebinın büv ükbaş canlı
hayvan, et ve süt tozu ile sınırlı
olmadığı anlaşıldı. AB ayrıca. başta
çav ve votka gibi ürünler olmak üzere.
kesme çiçekten elmaya.
şekerpancanndan rafine soyayagına
kadar. çeşitli tanmsal ürünlerde bir
dizı gümrük ayncalığı talep etti.
Süt Et Gıda Creticilen ve Sanay icileri
Birliği Başkanı ,\hmet Arsan. tanm
ürünlerinin tek tek pazarlık konusu
haline getirilmesine temelde karşı
olduklannı belirterek. öncelikle AB
ile Türkiye'nin tanm si.steminin
birbirine entegre ediimesi gerektigini
savundu. AB ülkelerinde
sübvansiyonlann çok yüksek
oldugunu v urgulayan Arsan. Türk
üreticisinin de desteklenmesi
gerektiğini kavdederek. "Türk
tanmımn entegrasvonu için uzun süre
gerekli. 5 vıllık hedefler beliıienmeli.
Daha sonra ürün bazında görüşmeler
vapılmalı" dedi. AB ile Türkivenın
tanm sistemi birbirine yakınlaştığında
tanm ürünlerinde gümrüklerin
sıfırlanmasının görüşüîebileceğini
kaydeden Arsan, aksı halde Türk
tanmının yemiş oldugıı bu büyük
darbenin ardından kendını
toparlayamayacagını ileri sürdü.
AB'nin tanm sektöründe koparacağı
tavizlere büyük önem verdığıni
belirten Arsan. "AB ülkeleri kendi
mahsüllerinin ilk kez pivasava çıktıği
dönemde. ithalatın iç pivasadaki
fiyatlann etkilenmesine izin \ermezler.
Bu nedenle Türkiye'nin özellikle
nıev ve sebze ithalatında (av izii
dönemleri arttırmak için yaptığı
girişimlere AB tarafından olumlu bir
cevapvermeyecektir" şeklinde
konuştu. AB'nin istedigi tavızlerin
ardı kesilmeyecegini dile getiren
Arsan. herdefasında taleplerini biraz
daha arttırarak Türkiye'nin karşısına
çıkacağını vurguladı.
Findlk: Yüzde
3'lük gümrük vergisi
korundu.
: Kuru madde
oranı vüzde 30'dan çok
olan salçay a topluluğun
9 bin tonluk kontenjan.
anlaşmazlık yarattı.
: Feta peyni-
nnde Yunanistan kendi
markasını tescil ettirmek
isteyince farklı bir pey-
nır ismi kullanıldı.
Kabak: Türkiye'nin
Mfır \ergili tanfe kon-
tenjanını 500 tondan
850 tona çıkarma iste-
öi reddedildi.
KarpUZ: 14 bin ton-
luk kontenjanın, tavizlı
dönem dışında da geçer-
li olması isteğine bunun
uv aulandıâı vanıtı v erildi.
LİmOfi: Türkiye'nın
> üzde 10'luk gümrük ın-
dirimı isteği ihraç fiyat-
lannda düşüşe neden ola-
cağı nedeniyle ertelendi.
Zeytinyaği: Ham
v ağ ihracatına kısıtlama
getiren Türkiye'nın bu
konuda taviz talep ede-
meveceği öne sürüldü
TÜRSAB'a göre BDT ülkelerinin turizm tercihlerinde de ilk sırada Türkiye var
Ruslar Güney sahillerine bavulsuz geliyor
TAHSIN AKÇA
Türkiye'nin milyarlarca dolarlık bavul
ticaretinde önemli pay sahibı olan Bağım-
sız Dev letler Topluluğu (BDT) vatandaş-
lan, özellikle ruristik bölgelere bav ulsuz
da geliyor. Turizm Bakanlığı verilerine
göre 1996 yılının ilk beş ayında Türkı-
ye'ye 543 bin 521 BDT vatandaşı gelir-
İcen. sadece nisan ayında Türkiye'yi ter-
cih edenlerin sayısı İ 01 bin 893 oldu. Ma-
yıs ayında ise bu rakam 156 bin 784'e
uiaştı. Türkiye'nin şu anda Rusya'dan en
çok talep gören ülke durumunda oldugu-
nu belirten Türkiye Seyahat Acenteleri
Birliği (TL'RSAB) Başkanı Talha Ça-
maş, bu yıl önceki yıllardan farklı olarak.
Rusya ve Israil gibi yükselen yeni pazar-
lar grubuna giren ülkelerden gelen turist
sayısında önemli artışlarolduğunu kavdet-
ti. Rusya"da olduğu gibi Israil'den gelen tu-
rist sayısındaki artış da dikkat çekiyor.
1996 vılının ilk dört ayında Türkiye've
gelen Israilli turist sayısı 64 bin 500 olur-
ken. yalnız mayıs ayında gelenlerin sayı-
sı 15 bin 159 olarak gerçekleşti.
Havaalanlanndaki altyapı yetersizlik-
lerinin söz konusu ülkelerden beklenen
Ruslar son günlerde artık bav ullannın haşında değil güne> sahillerindegörüiiiyor.
sayıda turist gelınesını engelledığinı kay-
deden seyahat acenteleri. buna rağmen
görülen artışın sevindirici oldugunu ifa-
de etti. Rusların özellikle Antalya Hava-
alanı'ndan giriş yaptığını söyleyen Irem
TurGelen Turistler Ser\ isi Müdürü Süha
Alnıtemiz, '"Milli havavollarının söz ko-
nusu ülkelere v aptığı uçuşlar yetersiz ol-
duğu için charter seferlerini tercih edi-
vorlar. Ancak özellikle Antalya llava-
alam'nın kapasitesi sınırlı olduğu için
bu seferlere hergün izin verilmiyor. Te-
sis sahiplerinin de genelde Ruslara kar-
şı bilinç altına jerleşmiş önyargıları var.
Bu nedenle charter seferlerinde diğer
ülkeleri talep edivorlar" diye konuştu.
Alnıtemiz. aynca kendilerine yakın ve
ucuz gelmesi nedeniyle Türkiye've önce-
lik veren BDT ülkelerinin. aynı zamanda
iyi para harcayan turiste sahip olmalarına
rağmen bu potansiyelin iyi değerlendiri-
lernedığıni vurguladı.
Özellikle Rus turistlerdeki artışın 2 yıl-
da n bu yana aşamalı olarak devam ettiği-
ni söyleyen Duru Turizm satış yetkilisi
Aslı takanay, ise artık turistik amaçla da
Türkiye've gelen Ruslann önceki yılların
aksiııe tutumlu dav lannidvı leıcılı ellıkie-
rini vurguladı. Takanay. " Eskiden tesis-
lerin satış mağazalanndan özellikie Tiir-
kive've özgü deri ve altın satın almak-
ta tereddüt etnıeven Ruslar da artık Al-
nıanlar gibi araşrırma yapmadan alış-
veriş yapmıyorlar" dedi.
Öte > andan Almany a'nın içinde bulun-
duğu ekonomik durgunluğa rağmen. rakip
ülkelerolan Mısırve Yunanistan"daki Al-
man tunst sayısında düşüş yaşanırken. y ı-
lın ilk 5 ayında Türkıye'ye gelen Alman-
ların sayısında geçen yılın aynı dönemi-
ne göre yüzde 73'lük artış gerçekleştiği de
bildirildi.
İŞÇİNÎN EVRENİNDEN
ŞÜKR4N SONER
Kaçaklar
Güvenoylamasında en kötü sınavı veren milletvekil-
leri sizce kimlerdi?
Son günlerin akıl almaz çirkin pazartıklannda oyları-
nı satanlar mı?
Liderlerinin hışmından korkup, ihraç tehdidi altında
inandığının tersine oy kullananlar mı?
Bence onlardan da daha kötü duruma düşmüş, "ne
Isa'ya ne Musa'ya yaranamamış" olanlar var: Milletin
vekili kimliğine rağmen. Meclis'e gelip oyunu kullana-
mayacak kadar yüreksiz davrananlar: Kaçaklar.
Kaçaklar arasında iki ünlü isim var: Doğan Güreş
ve Hayri Kozakçıoğlu. Biri yıllarca Genelkurmay Baş-
kanlığı, diğeri olağanüstü hal valiliğı yaptılar. Atalarımız
boşuna "Kahbına değil, yûreğine bakacaksın" deme-
mişler. Türkiye'nin güvenliğinde en sorumlu görevler-
de bulundular. Sonra siyasete atıldılar. Milletin vekili ola-
rak pariamentoya geldiler. Ve oylarını kamuoyu önün-
de kullanabilecek yürekliliği gösteremediler.
Refah ve Erbakan ın iktidanna "evet"oyu verseler-
di, asker arkadaşlarının. dostlarının yüzüne nasıl ba-
kacaklardı? "Hayır" oyu kullanıp, Çiller'in hışmınauğ-
rama ya da partiden ihraç edilmeyi de göze alamadı-
lar.
Ya ilk turda oylamaya katılmayan, sonra ANAP grup
kararına uygun "ret" oyu kullanan Korkut Özal, Ce-
mil Çiçek, Âbdülkadir Aksu, Ali Coşkun'u nereye otur-
tacağız? Refah iktidan riske girerse. oylamaya katılma-
maya niyetlendiklerini ya da daha kritik noktada"evef"
oyu kullanacaklarını, risk ortadan kalkınca da partile-
rinin grup kararına uyduklannı dunya âlem biliyor. On-
lar kaçaktan da daha kötü, en kaypak yolu seçmiş bu-
lunuyorlar. Peşlerinden sürüklenen inanmış krtlelerin vay
hallerine.
Oylamaya gün kala "evet" kararı veren, günlerdir
medyanın yıldızı BBP'nin genel başkanı Muhsin Ya-
zıcıoğlu ve arkadaşlarının da tarikatlarda çok önem-
li, saygın yerleri olduğu söylenir. Erdeme, namusa oy-
nayıp dururken, hem koalisyonun oluşumunun 'şaibe-
li" oldugunu hem de "Müslümanm ikt/darını engelle-
d/"sözünü kendisi için söyletmeyeceğini. "kerhen evet"
oyu yereceklerini açıkladı.
"Ötekiler Müslüman değil miydi? Laikler dinsiz mi-
dir?" gibı Türkiye'yi gerçekten bugünkünden daha
tehlikeli bir yola, çatışmaya sürükleyecek sorulan sor-
mayacağım. Çünkü herkes çok haklı olarak, uzun uzun
bu sorular üzerinde duracak?
Ben Sayın Yazıcıoğlu'nun sözlerinden ortaya çıkan
bir başka soru üzerinde durmak istiyorum. Evet Sayın
Yazıcıoğlu, "Müslümanlık adına, tarikatler buyruğun-
da yola çıkanlar, daha doğrusu şeriat düzenini de-
mokrasi yerine koymak isteyenler, hep böyle şaibeli,
kaypak, özüne, sözüne ğüvenilmez, takiyyeciler mi
oluyorlar?"
Müslümanlık en son ahlak dini. inanan ile Tann ara-
sında aracıyı reddeden bir din. İnanmış bir Müslüman
öncelikle ahlaklı olur. Ibadetini gösten, siyaset aracı ola-
rak düşünemez. Aptesıni başkalarına ayaklarını yıka-
tarak almaz. Gösten olsun diye orada-burada namaz
kılmaz.
Bu dünyada kimsenin hakkını yememek çabasında
olduğu ve asıl kendini öbür dünyaya hazırladığı için de
servet, mal, mülk tutkunu değildir. Hele de inançlan si-
yasette böylesine çirkin, çıkarcı kullanmayı aklının kö-
şesinden geçiremez.
Demek ki siyasette "Müslümanlık" adına yola çıkıp,
aslında, demokrasiyi, Müslümanı da özgür kılan laik dü-
zeni yok etmeyi, şeriat düzenini getirmeyi, tarikat çı-
karlarını kollamayı hedef alanlar, önemli bir çoğunluk-
la "çıkarcı, kaypak, özüne sözüne güvenlimez, şaibe-
li. harama el atmış, takiyyeciler" olarak gerçek Müs-
lümanlar değil, büyük günahkârlar.
Bu tablonun elbette Müslümanlıkla doğrudan hiçbir
ilişkisi yok. Bütün dinlerde yobazlar, dini siyasette araç
olarak kullananlar arasından çok fazla şaibeli. harama
el atmış, çıkarcı, kaypak, özüne sözüne ğüvenilmez,
büyük günahkârlar çıkmıştır.
Dünyadinlertarihi, halkın dini inançlannı sömürerek,
akıl almaz güçlü siyasi iktıdarlar kuran, servetler edi-
nen, halkı ezen, işkence uygulayan, günahkâr din
adamlan örnekleri ile doludur. Ortaçağ karanlığında, Hı-
ristiyanlık adına milyonlan ezip-sömüren, din adamla-
rının diktatoryası, kiliselerin akıl almaz zenginliği ile gü-
cü yatmaktadır.
Batı demokrasilerinde, din adamlarının, halkın dini
inançlarını sömürerek vahşi iktidar kurmalarını orta-
dan kaldıran toplumsal gelişme temel oluşturmakta-
dır. Dini inançların halka rağmen. ruhbanların çıkaria-
rına kullanılmasmı olanaksız kılan devrimler, dinde re-
form yaşanmıştır.
Doğal olarak da Batı demokrasilerinde Hıristiyan de-
mokrat partilerin iktidanndan korkulmamaktadır. Bu
partilerin iktidannda, dinin siyasette sömürü aracı ola-
rak kullanılabilmesi ciddi anlamda gündemde değildir.
Bizde öyle olabilecek mi?
O aşamaya gelebilmiş olmayı çok isterdik.
Ama bu günlerde çok fazla 1946 ruhundan söz edi-
yorlar ya, özellikle o tarihlerden bu yana, dini siyasete
alet edenlerin "büyük günahkâr" kimliklerine bakıp
umutlanamıyoruz.
Üstelik böyleleri sadece koalisyon ortaklan Refah'ta,
DYP'de değil, o yıllardan bu yana bütün merkez sağ-
da geçinen partiler, hatta zaman zaman solda olduk-
lannı söyleyenler içinden de çıktılaı!
Refah'ın iktidan ile Türkiye yeni bir döneme, yol ay-
rımına gelmiş bulunuyor. Ya Refah inanmış Müslüman-
ların ağırlık kazanacağı, şeriatı. tarikatları kullanan bü-
yük günahkâriarm içlerinden ayıklanacağı, demokrasi
içinde yerini alan bir parti olacak ya da siyaseti, dini
inançlan buyuk çıkarlar ıçın kullanan, asıl günahkâr ve
diğer partilerde de var olan bu kadroların açacaklan
büyük yaralar nedeniyle, çok tehlikeli bir dönemeçten
daha geçilecek.
Görünen o kı asıl şimdi insan haklan. demokrasi, la-
iklik savaşımı önem kazanmış bulunuyor. Halka en
büyük zararı da korkaklar ve kaypaklar, takiyyeciler
veriyor.
Ziraat'ta sübvansiyon yolsuzluğu
Tanmsal desteğe
dolandıncı şebekesi
DİYARBAKIR (Cumhu-
riyet Bürosu) - Dev letin, ül-
ke genelinde çiftçilerin ra-
hat etmelerini sağlamak ama-
cıyla uyguladığı ve bu yıl ia-
de oranını yüzde 50'ye çıkar-
dığı gübre sübvansiyonu. ba-
zı açıkgözlertarafmdan amaç
dışı kullanılıyor. Böy lece her
yıl devletin kasasından mil-
y arlarca lira boş yere gidiyor.
Diyarbakır'da bugüne kadar
milyarlarca lira değerınde
gübre sübvansiyonu v urgu-
nunu ortayaçıkaranmali şu-
be ekiplerı, bu kez de Sil-
v an"da bir şebekeyi ele geçir-
di. AralanndaZiraat Banka-
sı Müdürü, İlçe Tanm Mü-
dürü, Ziraat Odası Başkanı
ve gübre firması sahiplerinin
de bulunduğu 5 kişi. yapılan
incelemelersonucuyakalan-
dı. Mahkemeye sevk edilen
sanıklar tutuk'lanarak ceza-
evıne gönderıldı.
Mali şube ekipleri. yap-
tıklan araştırma sonucunda.
Silvan'dabulunan Korkmaz
Ticaret'in Içel'den getirttiği
425 ton gübreyi 52 ayn fa-
tura ile 36 çiftçiye satmış gi-
bi gösterdiği. ancak gerçek-
te gübrelerin satılmadığını
saptadı.
Gözetin altına alınan güb-
re bayii Sadun ve kardeşi
Yılmaz korkmaz, çıftçıler
adına belgelerin usulsüzola-
rak tlçe Tanm Müdürü Ha-
san Ekinci ile Ziraat Odası
Başkanı M.ZekiCan tarafın-
dan düzenlendiğini ve söz
konusu iadetutarlannı da Zi-
raat Bankası Şube Müdürü
Sadrettin Özkök'ün. mesai
saatlerı dışında ödediğini
açıkladılar. Bugüne kadar >e-
bekenin. açıktan toplam 21
milyar 750 milyon lira vur-
gun gerçekleştirdiâi bildiril-
di.