Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 TEMMUZ 1996 PERŞEMBE
14 KULTUR
Dünyanın tüm renklerini yansıtan şarkılanyla Dead Can Dance bu akşam Açıkhava Tiyatrosu'nda
Olüyü bile dans ettirecek bir grupKültür Servisi - 3. Istanbul Caz Festi-
vali'nde bu akşam son derece kendine
özgü bir topluluk. Dead Can Dance sah-
nealıyor. \bkalde LisaGerrard. vurma-
lıda Brendan Perr>. vokal. Irlanda buzu-
kisi \e gitarda Robert Perry. tuşlu ve
vurmalıda Conan O'Snodaigh, bas, vo-
kal ve gitarda Terance Hogan. vurmalı
çalgılarda Pascal Morch, Nigel Fiegg ve
Peter Bourke'dan oluşan bir kadroyla
dünya turnesine çıkan Dead Can Dance.
Açıkhava Tıyatrosu'nda bir konser\ere-
cek. Dead Can Dance tanımlanması güç.
şa^ırtıcı birsound"asahip. Yaptıklan mü-
zigin ne kadar orijinal ya da ne denlı
stüdyo işi olduğunu tartışmanın da pek
bir anlamı >ok. Çünkü asıl olan, miizi-
gin hangi enstrümanlarlayaptldığı değil:
nasıl bir ruha sahip oldugu...
Grubunöyküsü 1981 yılındaAvustral-
yalı müzisyenler Brendan Perry ve Lisa
Gerrard'm Londra'ya yerleşmeleriyle
başlıyor. Neo-klasik, barok, koral, dini
ve din dışı gibi farklı türleri Batı ile Do-
ğuyu. Avrupa ile Asya'yı, Kuzey Afrika
ile Akdeniz'i kaynaştıran ezgilerde bu-
luşturan bu ikili 'etnik müzik'i ayn bir
kategonde degerlendirmiyor. Her yeni
albümle daha büyük bir dınleyici kitle-
sineulasan Dead Can Dance'inepik-dra-
ma tarzındaki çalışmaları sinema ve te-
levizyon dünyasının da ilgi ve çekim ala-
nından kurtulamadı şimdıye dek.Geçen
yıl istanbul Film Festivali'ndegösterilen.
(halen sinemalarda da gösterimi süren)
'Baraka'yla bu me\ simın 'Heat' ve 'The
Crossing Guard' gibi ılgınç fılmlerinin
müziklerine de imza atan grup. dans ala-
nında 'Future Sound of London' ve
'BlackGrape' adlı ikı çalışma gerçekleş-
tirmış.
Benzersiz Dead Can Dance müzigı-
nin ruhunun derinliklerini ise. grubun
bevnı ve yüreği olan Perry veGerrard'ın
etkıley ıcı v okal yeteneklerinde ve müzik
anlayışlannın sürekli degışen çizgisinde
3.UUISURARASI
İSTftNBUl
CA2 FESIİUAIİ
aramak gerek. Grubun 1993 yılında çı-
kardığı ve Kelt müzığının tınılarını taşı-
yan "Into The Labyrinth' (Labirente
Dogru) adlı albiim ile son çalışmaları
arasında yer alan 'Spiritchaser' arasında
müthiş bir farklılık göze çarpıyor. Son al-
bümlerinde yer alan 'The Snake and The
Moon'da ise kulağa Güney Afrika ezgi-
leri çarpıyor. Müziğin artık yepyeni bir
çağın eşiğinde oldugunu düşünen Ger-
rard "zengin bir renk paleti içerisinde
dünyanın bütiin müziklerini vansıtıvo-
ruz" derken; yaptıklan müzığın deney-
sel bir nıtelıgı oldugunu da eklıyor.
"Brendan ile birlikte ük parçayı yazdığı-
mızda 16-17 yaşlarındaydık ve Afrika
Lisa Gerrard \e Brendan Perry.
müziği hakkında en ufak bir fikrimiz
yoktu. Bi/im yaptığımız. dinlediğimiz ve
araştırdığınıız müziklere bir ayna tut-
mak. Spiritchaser albiimü. çok önceleri
keşfettiğimiz bir noktaya bizi geri getir-
di. Enstrüman kullanımının sınırlarını
fark ettiğimiz bir süreein başlangıç nok-
tasına... Biz de yapmak istediklerimizin
sınıriarını çizerek ve buradan yola çıka-
rak kendimizi geliştirmeye başladık. Ör-
neğin ben sık sık perküs>on çalışmalan-
na katüıyorum. Kinıi zaman 15 kişiden
oluşan bir perküsyon grubuyla birlikte
stüdvoda çahşıyoruz."
Dünyanın tüm renklerini yansıtan şar-
kılannda. bazen sosyal bir sorunu gün-
deme getirmek (Song Of The Disposses-
sed- Sahip Olmayanlar): bazen de dogal
olanı (The Song of the Nile- NU'in Şarkı-
sı)yansıtmak ıstedıklerinı anlatıyor Per-
ry. "Doğadaki tünı bitkilerin, hayvanla-
nn ruhu olduğuna dair inancı ve doğa-
daki bütün variıklan bir araya getirmek
istivoruz. Kuşlann, ağaçlann. yılanlann
seslerini... Enstrümanın genel kullanını
alanının dışında, alternatif kullanım
alaniarı yaratarak teknolojiyle destek-
lenmiş bir miiziksel ifade yerine doğallı-
ğı yegfiyoruz".
Perry'ye göre Dead Can Dance'in mü-
zık yaşamının en önemli çalışmalanndan
biri 'Spiritchaser' albümü. "Bu albiim
keşiflerimizin bir tiir haritası. Birlikteen-
telektüel bir iş iiretmekten çok, doğal ola-
nı iç seslerimizi dinlcyerek ortaya çıkar-
maya çalışıyoruz". Gerrard ise 'ikimiz,
sanki siyam ikizleri gibiyiz' diyor. "Bir-
birimizin sınuiannda dolaşıyor, sınırlan-
nı çözüyoruz. Farklıritimlertiz sesleri,tiz
sesler ise miiziği biçimlendiriyor. Bize he-
yecan verici keşiflerin peşjne düşmek ka-
İıyor".
Ölüyü bile canlandınp dans ettiren bir
müzik yapan Dead Can Dance'i daha ya-
kından tanımak isteyenler için bir duyu-
rumuz daha var; grubun bırkaç albümü.
'Kod Müzik' etiketıyle yakın bir tarihte
piyasaya sunulacak. Vaktiyle ünsüz bir
grupken de. lstanbul'dan geçip tef. düm-
belek. zurna. vb. gibi bıze özgü egzotik
çalgılan de edınerek müzıklenne katan
Dead Can Dance. kesinlikle kaçınlma-
yacak cınsten bir grup özetle. bızden ha-
tırlatması...
St Petersburg
FilarmoniAKM'de
KültürServisi-24. UIus-
lararası İstanbul Müzik
Festıvalı. birbirinden renk-
lı konserlerle dev am edıyor.
Festivalin bugün ve yann-
ki programında ise St. Pe-
tersburg Filarmoni Orkest-
rası'nın saat 19.00'da AK.M
Büyük Salon'da gerçekle-
şecek konserleri yer alıyor.
1882 yılında kurulan or-
kestra Rusya'nm en eski
senfonik orkestrası.
1917"de devlet orkestrası-
na dönüştürülen topluluk.
bir süre sonra Petrograd Fi-
larmoni ile bırleşerek Le-
nıngrad Flarmonı adını al-
dı. Devrim sonrası konser-
lerine devam eden orkestra-
yı Emil Cooper, Nikolai
Malko, Glazunov , Kusse-
vitski, Fitelberg, Çerepin,
Fried, VValter. Klemperer,
Kleiber v e Knappertsbush
gibi ünlü şefler yönettı.
Sonraki yıllarda gelişme
gösteren topluluğun reper-
tuvanna. Ossmski v e SoJer-
tinski tarafından Beetho-
\en, Mahler ve Bruck-
ner"ın senfonik eserleri ek-
lendi. Orkestratarihindeen
uzun süre görev yapan
Mravinski 50 yıldır üstlen-
diöi şefligi sırasında( 1938-
1988) özellikle Şostako-
viç'in eserlerini seslendir-
di. Sanatçının ölümünün
ardından şefliğe getirilen
Yuri Temirkanov halen gö-
rev inı sürdürüyor. Daha ön-
ce Kırov Operası'nın sanat
direktörlügünü ve şeflığinı
üstlenen temirkanov, Ber-
lin Filarmoni, Viyana Filar-
moni, Dresden Staatska-
pelle. Paris Orkestrası ve
Concertgebouvv gibi Av ru-
panın önde gelen orkest-
ralannı yönettı.
Orkestranın ıkı farklı
program sunacağı İstanbul
konserlerinde bugün Ilia
loff (keman) ve Sergei Slo-
vachevskj (vıyolonsel) so-
list olarak katılacaklar. llk
keman derslenni St. Peters-
burg Filarmoni Orkestan-
sı'nda çalan babasından
alan loff. 1973 yılında Kor-
Rock müziğinin efsanevi 'kertenkele kraKı Morrison, 25. ölüm yıldönümünde anıhyor
6
Her şeydi, lıatta ne isterseniz oydu'
SONA ERTCKİN
Yuri Temirkanov
sakof un adıyla anılan St.
Petersburg Konservatuvan
Özel Müzik Okulu'na gır-
dı. Sonraki yıllarda Taneev
Dörtlüsü'nün birinci ke-
mancısı olan Prof. V. Ovt-
şarek'in ögrencisi oldu.
Halen St. Petersburg Filar-
moni"de göre\ yapan sanat-
çı. solist olarak konserleri-
ne devam edıyor. Slovac-
hevsky ise. 1984"te Korsa-
kof Konservatuvan'na gir-
di. 1988 yılında KarlDavı-
dov Viyolonsel Yarışma-
sı'nda birincilik alan alan
sanatçı. St. Petersburg"daki
Şostakov iç Filarmoni Aka-
demik Senfoni Orkestra-
sı'nda v lyolonsel grup şef-
ligine yükseldi. Halen kon-
servatuvarda ögrermenl iğı-
ni sürdüren Slovachevsİcy.
kısa bir süre önce şef Sem-
yon Bychkov'un yönertiğı
Sostakoviç'in 8. Senfoni-
si'ndeki solosuyla büyük
başan kazandı.
Orkestranın Tıgaro'nun
Düğünü" operası uvertürii
ile açılışı gerçekleştireceği
ılk gün programında
Brahms ve Bruckner'in
eserlerinden örnekler ses-
lendirilecek. Cuma akşamı
ise "Prens Igor" operası
uvertürü ile başlayacak
program. Igor Stra-
vinsky"nin yapıtlarından
oluşan uzun bir bölümle ta-
mamlanacak. Orkestrayı
her ıkı konserde de Yuri
Temirkanov vönetecek.
AsafKoçak
Yanşması sonuçlandı
Kültür Servisi - Kankatürcüler Dernegi ve K.arikatür
dergısınce 2 Temmuz 1993'te Sıvas katliamında
öldürülen kankatürcü AsafKoçak anısına düzenlenen
kankatür yanşması sonuçlandı.
Semih Balcıoğlu başkanlığında toplanan ve Turhan
Selçuk. İlhan Selçuk, Ali Ulvi Ersoy, Metin Peker,
Tonguç Vaşar. Muhittin Köroğlu, Ferit Avcı, Ahmet
Erkanlı ve Mengü Ertel'den oluşan yanşma jürisi 1
Temmuz 1996 tarihinde istanbul Kankatür Müzesi'nde
toplanarak 287 çizerin
ürettigi 665 yapıtı 5
turluk bir çalışma
somıcu degerlendirdt—
Jürinin karanna göre
Büyük Ödülü Necati
Abacı. başan
ödüllen'ni Hicabi
Demirci. Abdullah
Orhan, Oğuz Gürel,
Hakan Sümer, Marek
Brzozowski kazandılar.
Serdar Cakırer Özel
Ödülü"nü ise Kayhan
Fu-at aldı.
6O'lı yılların en çok tartışılan bel-
ki de en farklı grubu olan The Do-
ors,bu garip ününü müzik başarısı-
nın yanı sıra. büyük ölçüde solistı
Jim Morrison'a borçluydu. Kımı
zaman büyük çatışmalar yaşadılar-
sa da çok farklı kökenlerden gelen.
apayn müzik egitimi ve zevklenne
sahip dört insan olarak, uyum içın-
de. apayn ortakbir yol çizdiler. On-
lan bir araya getiren şey. bu farklı
sound ve tavır çok farklı kesımler ta-
rafından dinlenmelerini sagladı.
Her ne kadar Türkiy e'de uzun y 11-
lardır Doors'u bilen sadık dinley ici-
ler ve en azından dönem ıçındeki
varlıgında haberdar kişıler olsa da.
grubun asıl tanınması Oli\er Sto-
ne'un The Doors adlı fılmi ile oldu.
Böylecebilmeyenlerbelkiyanlışbır
ipucu ile de olsa varlıgından haber-
dar oldular. bilenler ise filmi Olıver
Stone'un bir kıskançlık knzi sıra-
sında gerçekleştirdigi acıklı bir ya-
lan, büyük bir çarpıtma olarak de-
ğerlendirip sinemaya küstüler. Bel-
ki de konusu The Doors v e daha çok
Jim Morrisson olmasıydı, daha ge-
niş bir kitle filmi begenecek ve ye-
rin dibine batırmayacaktı.
Peki insanlan böyle hassas yapan
ne idi? Neden EIvis Presley hakkın-
da film yapıldığında hayranlar üzül-
müyordu da konu Jim Monsson'a
gelince iş degişiyordu? Hayranlı
müzik dükkânlannda kıtapçılarda
Doors"la ilgili olan kitaplan. diskle-
ri digerlennin ardına saklamaya ka-
dar götürüp birbırine düşüren ney-
di° Yanı neden Jim Morrison?
Ne isterseniz oydu
Belki de çok yönlü imajı, onu çok
farklı insanlann sevmesini saglayıp
onu farklı kılıyordu. Delikanlılar
için popülerlığin. cinsel gücün sım-
gesi. genç kızlar için hayran oluna-
cak bir Yunan heykeli. sözlerindeki
dennlıgı keşfedenler ıçın bir Şaman.
romantikler için bir şair. uyuşturu-
cu kâşifleri için onlan farklı dünya-
lara götürecek bir "Mavi Otobüs"
tüccarlar ve medya için ise hanka
bir hammaddeydi Jim Morrison.
Her şeydi. Hatta ne isterseniz oydu.
Ve bu yüzden de çok acı çekti.
Şiirlerinden bırinde kendini u
Yı-
landerisi Ceket / Kızılderili Gözleri
/ Parlak sa<jlan" sözleriyle ifade
eden Jim Morrison, bir başka ko-
nuşmasmda şöyle diyor: "Kendimi,
en önemli anlarda ortaya çıkarmam
için beni zoıiayan bir palyaço ruhu-
na sahip, akıllı ve hassas bir insan
olarak görüyorum."
Asla ikinci planda olmay a taham-
mül edemeyen Mornson, kimi za-
man başansıyla. güzelliğiyle övüle-
rek, bazen de konserlerde çıkardığı
olayiarla, bırçok suçtan dolay ı artık
mübaşirleny le arkadaşlık etmeye
başladıgı mahkemeler v e kötü ünüy-
le hep gözönünde oldu. Radyo istas-
yonlan. televizyon kanalları, gaze-
te ve dergiler. arkadaşları ve hatta
sevgili ona sırt çevirdiğinde bile
"Bir şeyi kötü yapnıak. hiç yapma-
maktan iyidir" sözünü haklı çıkara-
rak arenanın ortasında çarpışmaya
devam ettı.
En zor anlannda bile üniversite
yıllannda reddertiği ailesıne sığın-
madı. Öyle ki Morrison ailesi kay ıp
oğullarının ünlü bir rock yıldızı ol-
dugunu tesadüf esen küçük oğulla-
n Andy'nin, grubun yeni bir plağı-
n\ almasıy la oğrendiler.
Aıle kurumuna olan ilgısızliği.
basın toplantılarında ebeveyninin
öldüğünü açıklamasıyla kendini
gösterirken. konserler sırasında keıj-
disiyle konuşmak için yalvaran an-
nesıyle görüşmüyordu. Ailedekiler-
den bağlantı içinde oldugu tek kişi
kardeşı Andy idi. Buna rağmen
Jim Morrison
Morrison'lar ölümünden sonra mi-
ras ve yayın haklarıyla yakından il-
gilendiler.
Hatta Oliver Stone"un filminin
gösterimiyle kopan ikinci Doors fır-
tınasından sonra yüzlerce kişinin zi-
yaret ettıği mezan graffitiler. boş şi-
şe ve çıçeklerle pek çirkın (?) bir ha-
le gelince etrafı temizletip. mermer-
den güzel. yeni bir mezar yaptırma-
yı bir borç bildiler.
Müziği, imajı, şiirieriyle
Belirli aralıklarla gündeme gelen
Doors ilk günlerdeki ihtişamını as-
la yıtirmedi. Yıllarcabirçok grubun
yenıden yorumladığı şarkılan hâlâ
dillerde Bu şarkılar birbirinden ol-
dukça farklı nesılleri biraraya getir-
di. Anne-babaları gençlik yıllannda
ezberebildikleri şarkılan çocuklan-
nın da dinlediğini görünce duygü-
landılar. heyecanlandılar. Kımile-
riyse hattrlamadı bile. Ama Jim
Morrison. müziği. imajı. şiirieriyle.
Acık Radyo
Jim
Morrison ve
TheDoors
HaftasıKültür Servisi- Açık Radyo. Jim
Morrison'ın 25. ölüm yıldönümü
nedenıyle bu hafta kapılarını
Kapılar"a açtı. Jim Morrison ve
Doors Grubu'nun konserleri,
stüdyo çalışmalan. korsan
kayıtlan. "Kertenkele KraPın
kendi sesinden şıırlen ve
söyleşilen; kısacası ürettigi
herşey hafta boyunca çeşitlı
programlarda Açık Radyo
mikrofonlanndan dinleyicilere
ulaşacak. Açık Radyo'nun
(94.9)bu etkinligi kapsamında
bugün ve yann saat 11.00"de
'Rock'n Roll Kalıcıdır" adlı
program yer alıyor. Aynca Açık
Radyo bu akşam saat 20.00'de
'Siyah Beyaz' adlı programla ve
yann akşam yine saat 20.00'de
'Yaşayan Blues' adlı programla
The Doors'un müziginı blues
açısından dinleyicilere aktaracak.
Pazar günü saat 12.00'deki
'Yörünge', 14.00'teki 'Daldan
Dala've saat 20.00"deki
'Dinozorlar'' programlan
sayesinde hayranlan Jim
Morrison ve The Doors'ın bütün
kayıtlannı dinleme olanağına
kav uşacak.
farklı ve unutulmaz yerini her za-
man korudu. tnsanlara ahlakın. sev-
ginin ve ölümün ötesinden acayip
öyküleranlattı.
Ne zaman şaka yapıp ne zaman
ciddi oldugu çogu zaman ayırdedi-
lemedi. Ölümü bile bir şaka gibiy-
di. Polıs raporlan kalp krizinden
bahsederken. Rock~n Roll Circus
adlı bir bann tuvaletınde Overdo-
se'dan ölüp, arka kapıdan çıkanldı-
ğı hakkında dedıkodular ortalıkta
dolaşıyordu. Hâlâbirçok insan Mor-
rison'ın öldügüne bile inannuyor.
Şüpheli ölümünden yirmi beş yıl
sonra hayranlan kafileler halinde
Paris'teki mezannı ziyaret ediyor-
lar. 3 temmuzdan itibaren Açık Rad-
yo, Kertenkele Kral'a ve The Do-
ors'a müzikler. röportajlar ve soh-
betlerle genış yer ayıracak. Anka
Kuşu gibi küllerinden yenıden do-
ğan bu efsaneyle henüz tanışmadıy-
sanız. bilincinizi yitirmeden bir
öpücük daha hoşunuza gidecek.
Çatalca 5. Erguvan Şenlikleri başhyor
Kültür Senisi - Çatalca
Belediye Başkanlığı tarafın-
^âlfğerçekteitiriten^'ataica
5. Erguvan Şenlikleri bugün
başlıyor. Bu yıl beşıncisi dü-
zenlenecek olan Geleneksel
Çatalca Erguvan Şenlıklen
4, 5 ve 6 temmuz tarihlerin-
de gerçekleştirilecek. Ce-
koslovakya, Romanya.
KKTC gibi değişik iilkele-
rin halk dansları toplulukla-
nnın oy unlanyla başlayacak
olan 5. Erguvan Şenlikle-
n'nde farklı zevklere hıtap
edebilecek değişik etkinük-
teryer alıyor
Aziz Nesin'i anma prog-
ramından l. Balkan Şiir
Günlenne, bale göstensın-
den toplu sünnet şölenıne.
Okay Temiz caz konserin-
den tiyatro oyunlanna ve
Trakya düğün çalgıları ya-
nşmasına kadar değı^ik pa-
nel vesöyleşilerinyapılaca-
gı Erguvan Şenlikleri'nde
üç gün boyunca Ortaköy El
Sanatları sergisi de trafığe
kapatılan bir sokakta yer
TİaxaterErguvarrŞeTrltgt &
Temmuz Akşamı Kibariye,
Seçıl v e Arif Şentürk' ün y er
alacağı Çatalca Stadı'nda
yapılacak halk konseriyle
sona erecek
Fotoğraf sergisi
Şenlıkte bugün Çatalca
Kültür Merkezı'nde IsaÇe-
lik'in Aziz Nesin Fotoğraf
Sergisi açılacak. Saat 14.00-
16.99 arasında 1.Balkan Şı-
ır Günleri Sempozyumu ya-
Tirtacak. Çağdaş Makendon-
ya Şiiri'nın konu alınacağı
ve Adnan Özer'ın yönete-
ceği sempozyuma. Ataol
Behramoğlu, Maleye Ma-
tevski,Trayan Petrovski,Pet-
re Bakevski. Ante Popavski,
Suat Ergüllü, İ.Güven Kay a
katılacaklar
Cuma günü Bihrat ve
Akv Mavitançocuklarladu-
varresimlen yaparken. Cen-
giz Bektaş 'Gelecekte Nasd
Bir Çatalca' başlıkh tartış-
maya katılacak. - Saat-
19.30'da Topuklu Çeşme-
si'nde başlayacak \e Raif
ErtenVin yönetecegi To-
puklu Şiir Akşamlan'na Fa-
zd Hüsnü Dağlarca.Arif Da-
mar. Gülten Akın, Özdemir
İnce, Ataol Behramoğlu,
Melisa Gürpınar,%eysel Ço-
lak, Tuğrul Tanyol, Adnan
Özer ve Küçük İskender ka-
tılacaklar.
IŞILDAK VE YELPAZE
ATİLLA BİRKİYE
Eylül, Yeniden
Tam da dolunayın sulara yansılandığı bir Boğaz ge-
cesinde, bir yalnızlık yürüyüşü sonrası yeniden, ye-
niden Eylül'ü mü okumalı?
Fazla değil, şuradan birkaç yüz metre ileride. yüz-
yıl öncesi yaşanan imkânsız bir aşkın öyküsüne ye-
niden, yeniden mi gömülmeli?
Bir yaz günü başlayan, birbirine ulaşamamanın
tutkusunu hazana dönüştüren bir aşkın acısını yeni-
den, yeniden gözyaşlarımızda mı duyumsamalı?
Nice yazlar gördük, bir kış günü gibiydi.
Nice yaz aşkları, temmuzu bir sonbahara çevirmiş-
ti.
İmkânsız bir aşkın actsıyla yanan Suad, iki erkek
arasında kalmanın kararsızlığını, şuradan birazcık
üeride, hemen şu burnun ardında mı yaşamıştı, bü-
tün bir yaz.
llık bir mayıs sabahından...
TaaEylül'e kadar...
Necıb... Gözü kara âşık, Suad'ın eldivenini çalıp
da yanından hiç, ama hiç ayırmayan Necıb. O za-
mana kadar hiç öylesine bir duygu yaşamamış, ar-
kadaşının karısına olan aşkından da utanan Necib...
İmkânsız bir aşkın, bile istiye olmuş kahramanla-
rı, Suad ile Necib.
Çok mu gerilerde kaldılar; yine mi battık geçmişin
hüznüne?
Elimizde avucumuzda hiçbir şeyimiz kalmamış-
ken; romanları, aşkları ve Istanbul'u anımsamak çok
mu sıradanlaştı?
Şimdilerde öylesine aşklar yaşanmıyor; duygula-
rımızdan da mı olduk? Hani kendimizi ateşe atacak
kadar bir kadına âşık oluşlarımız, nerede kaldı?
Işte bir yaz gecesi, şairin dediği gibi:
"Daha demin kıştı, başlar temmuz
Ve yaşanır bir sonbahar gibi bir yaz dö-
nemi.
Düşlerimiz neden hiç gerçekleşemez. Gerçekleşe-
mediği için mi düş derız onlara? Düşlerimiz, hani bir
Boğaz akşamı, hani tam da mehtapta yürürken kur-
duğumuz düşlerin verdiği heyecan mıdır, onların hep
gerçekleşmesini istememiz?
Yoksa yalnızlığımızdan bir anlık sıyrılış mıdır?
Işte bir yaz gecesi, mutlu. mutsuz; iyi kötü kavram-
larını bile unuttuk; karamsarlık da değil; bu, hani bi-
raz da eşyanın tabiatını okumak gibi.
Saat tam da on iki; yoksa umut edilen bir rastlan-
tının vakti mi?
Büyük bir rastlantı. Hani romanlardaki, büyük ro-
manlardaki, büyük aşkların başladıgı bir rastlantı.
Birdenbire çıkıverecekmiş gibi karanlığın ıçinden...
Belki, belki düş ile gerçek arası kollarında... Sonra...
Sonrası tyilik güzellik.
Belki de Suad kendini alevlerin içıne mahkûm
ederken şöyle düşünüyordu; bu aşk illetıni, bedenı-
ni tutkuyla, heyecanla sarsan bu aşk illetini yaşaya-
mayacaksa o zaman ölmeliydi.
Belki de Necib, Suad'ın adını duyar duymaz kor-
kusuzca kendini alevlerin arasına atarken belli belir-
siz şunları mırıldanıyordu:
Ben zaten büyük aşklarımı hiç, ama hiç yaşaya-
madım ki. Ben zaten kaç âşık oldum, kaç yalnız kal-
dım... O zaman? Suad da alevlerin içindeyse... Ne
fark eder, ben zaten aşk alevleriyle cayır cayır yan-
mıyor muyum?
Tüm bir kış gibi geçen yaz boyunca... Mayısın ılık
sehennden ta sonbaharın hazanına kadar, aşkın ale-
vıyle cayır cayır yandılar; yalnızca, evet yalnızca bir
kez ellerini ellerine alıp gözlerinin içinde yitivermış-
ti...
Yine en iyisi Eylül'ü okumalı, bir kez daha...
Bir Boğaz akşamı. ay tam da dolunayken, yalnız-
lıkla mehtaba çıkmışken suların ayığışıyla pırıl pırıl-
lanmış mavı kokusunu duyumsarken...
En iyisi, bir temmuz akşamı, yine bir mehtap yü-
rüyüşünden sonra, Necib'in Suad'ın gözlerine ulaş-
mak için vapurla geçtiği Arnavutköy'deki Eylül'e git-
melı; yüz yıl öncesini anımsayarak bir şeyler içmelı...
Ve sonra yine Eylül'ü yaşamalı...
Rumelihisan Konserleri sürüyor
• Kültür Senisi - 28 hazıranda Sertab Erener ile
başlayan Rumelihisan Konserleri bugün Cem Yılmaz'ın
gösterisi ile sürüyor. Yılmaz 5-6 ve 7 temmuz
tarihlennde seyırcı karşısına çıkacak. Rumelıhısannda
8-9-10 temmuzda Anf Sağ. 11-12 temmuz Rafet El
Roman. 13-14 temmuzda Yeni Türkü. 15-16- 17
temmuzda Muazzez Ersoy. 18-19-20 ve 21 temmuzda
Yılmaz Erdogan. 22-23 temmuzda MFÖ. 24-25-26-27
temmuzda Mustafa Sandal. 28-29 temmuzda Candan
Erçetın. 30-31 temmuzda Sıbel Tüzün, 1 -2 ağustos
tanhlerınde Bülent Ortaçgıl. 3-4 ağustosda Bulutsuzluk
Özlemı. 6-7-8-9-10 ve 11 ağustos tanhlennde Kayahan.
12-13-14 ağustosta Sıbel Can. 15-16-17-18 ağustösta
Uğur Yucel. 19 ve 20 ağustos günlerınde Kenan Doğulu.
21-22-23 ağustosta Muazzez Abacı. 24-25-26 ve 27
ağustosta Çelık. 28-29 ve 30 ağustos tarıhlennde ise
Levent Yüksel yer alacak.
Afet İnan Tarih Araştırmaları Ödülü
• Kültür Servisi - Afet İnan Tanh Araştırmaları Ödülü.
Prof.Dr. Afet Inan'ın çocuklan An inan \e Prof. Dr.
Demır İnan ile Tanh Vakfı ortak gınşımıyle venlecek.
Ödül, yurtiçınde veya yurtdışmda yapılmış bir veya
birkaç eser sahıbıne araştırmacıya venlecek. Ödül
kazancak eser araştırma Tanh Vakfı \'önetım Kurulu
tarafından behrlenecek dört üye v e aile bırey lennden
bınnın katılımıyla oluşan jüri tarafından seçılecek. Ekım
ayında yapılacak törenle sahıbine verılecek ödül ıçın
başvuruiann eyiül 1996 sonuna kadar, son beş yılda
ortaya çıkardıklan yapıtlan (akademık tezler de olabılir)
beş nüsha olarak özgeçmışlenyle birlikte Tarıh Vakfı'na
iletmeleri gerekıyor.
• Kültür Servisi - Aralannda Stıng ve Yehudı Menuhın
gıbı ünlü müzik adamlannın bulunduğu bir grup sanatçı,
Fransa Kültür Bakanı Phılıppe Blazy'nın. endüstnyel
müzik ürünlennde vergılerin ındırılmesine ılişkın
başlattığı kampanyaya destek verdi. Kaset ya da CD'ye .
kaydedilmış her tür müzığın kültürel amaçİı bir ürün
oldugunu savunan sanatçılar müzığın. Avrupa Bırlığı'ne •
üye ülkeler arasındakı tıcarı dolaşımının vergıye tabı
tutulmaması gerektığını savundu. Merkezı Brüksel'de
bulunan Uluslararası Fonografi Enstıtüsü'nün başkanı
Adnan Straın. müzik sektörüne ılişkın düzenlemelenn ;
Avrupa Bırlığı tıcarı anlaşmalarında yenıden gözden
geçirilmesı gerektığını belirttı *
Mevlüt Kaplan öykü yanşması ^
• Kültür Servisi- Özgür Eğıtım Yayınevı'nın
düzenlediği 'Mevlüt Kaplan' öykü yanşması nın süresı
katılımı arttırmak amacı ile 17 Kasım 1996 Dünya ',
Çocuk Kitaplan Haftası'na kadar uzatıldı. Seçıcı kurulun;
Muzaffer Izgü, Hıdayet Karakuş. Kadrı Sümer. Hüseyın
Yurttaş ve Mevlüt Kaplan'dan oluştuğu yartşmada
anlatım ve ıçenk 8-12 yaş düzeyını kapsıyor. Bırıncıye
20. ıkincıye 15, üçüncüye 10 milyon ödül venlecek olan t
yanşmada ödül alan yapıtlar kıtaplaştınlacak. <
Katılımcılar en az 5 en fazla 8 öyküyü kapsayan >
dosyalannı Özgür Ekın Yayınevı 858. Sokak. No:9-C '
Baykoçhan Izmıradresıne vollavacak.