Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 TEMMUZ 1996 PAZAR
8 PAZAR KONUGU
Şehircilik uzmanı ünlü mimar Prof. Hande Suher
'Hiçbir alanda halkm katıhım yok'
i3 LJiy U£ Istanbul ve büyük kentlerimizde arazi talanı diz boyu. Kültür
mirası tahrip ediliyor, tarihi eser olarak tescil edilmiş binalar yıkılıyor; hiç
kimseden ses yok. "Ben yaptım, oldu" mantığı içinde hareket ediliyor. Bunun
son örneklerini Amerikan Hastanesi'nin büyütülmesi ve "daha fanksiyonel hale
getirilmesi" gerekçesiyle Nişantaşf ndaki hemşirelik okulunun yıkılmaya
başlamasında gördük. Rahmetli mimari ustası Sedat Hakkı Eldem'in
eserlennden birisi olan hemşirelik okulu da acımasızca yerle bir ediliyor, buna
hiç kimse "dur" diyemiyor. Bundan sonra sıra Amerikan Hastanesi kompleksi
içinde yer alan Güzelbahçe Kliniği'ne gelecek gibi görünüyor. Öte yandan
yasalar çıkanlıyor, kent görünümü bu yasalarla "yasal" olarak bozuluyor, kent
kimliği yok ediliyor. Buna da "dur" diyen yok. Çünkü aslında her şey "yasal
kılıfına" uydurulmuş. Istanbul ve büyük kentlerimizın yaşadığı bu içler acısı
tahribatı şehircilik uzmanı ünlü mimar hoca Prof. Hande Suher'le konuştuk.
SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU
I Istanbul'ıın 1983 nâzım plan döne-
miyle kenttekibugiinkü uygulamayı kıyaslaya-
bilir misiniz?
-İster nâzım plan, ister u>gulama planı olsun,
bugiin Türkiye'de ikisi birlikte bir bütün oluştu-
racak imar planı adıyla anılıyor. Kent planlama-
da ölçıjt kamu yararıydı. Ancak elımızde 1983
onanlı Istanbul nâzım planı \ar. Ondan sonra Nu-
rettin Sözen ve Tayy ip Erdoğan dönemlennde iki
değışık plan hazırlandı. Şu anda Sözen'in planı
iptal edilmiş durumda. Uygulamadaki Erdo-
ğan'ın planı.
Bunlann sözel olarak kamu yaranna oldukla-
n. ama uygulamaya geçildigi zaman kamu yara-
n ka\ramından oldukça uzaklaşıldığını görüyo-
ruz. Bence Istanbul için gerekli en önemli olay.
korunması zorunlu olan taşınmaz kültür varlık-
lannın. doğanın. Marmara. Boğaziçi, Haliç ol-
mak üzere suların temiz su sağladığımız su hav-
zalannın \e bu suyu sağlayacak olan ormanlann
korunmasıdır.
Bu beş öğenin korunmasına yönelik bir plan
yapıldığı takdirde kamu yaran bugün anladığımız
anlamda sürdürülebılir kalkınma anlayışı içinde
bir plan olabilir. Sürdürülebılir kalkınma hepimi-
zın savunduğu. hatta Birleşmiş Milletler'in HA-
BITAT-II Konferansı'nda da savunulan bir plan-
dır. Sürdürülebılir kalkınma. sınırlı olan kaynak-
lann tüketılmesıne karşı gelen biranlayış olarak
belırdi \e bunlan, bızden sonraki kuşaklann kul-
lanma hakkı olduğu da kabul edılerek bu planla-
ma anlay işi gelıştinlmeye başlandı. Bu, hem kay-
nakların yenilenmesı. hem de tüketilmemesine
yönelik bir çalışmadır.
^ • ^ • H Boğaziçi, .Marmara, Haliç ve önemli
dediniz. Bize bunlann ne ölçiide önemli olduk-
larını ayrıntısıyla anlatır mısınız?
- Örneğın Boğazıçı çok önemli bir kaynak.
Hem doğası. hem suyu, hem de eski yapılaşmış
çevre karakterleri itıbanyla çok önemli. Bunla-
nn kaybedılmesi kısa vadede bızim için yararlı
görünse bıle uzun vadede çok zararlı.
Ormanlann etrafına bina yapma hakkı veriidi-
ğı takdirde özel ormanlar ve kamu ormanlannın
ışgaller karşısında elden çıktığını görüyoruz. O
bakımdan. ormanlann da elden gitmesi. bunlann
ıçerisindeki köylerin de büyümesi Istanbul için
çok önemli birolay Çünkü ormanlar tstanbul'un
temız ha\asmı ve temizlenmesini sağlayan bir
kaynaktır.
Su havzaları da bugün aynı durumda. Su hav-
zalannın içine yasal. kısıtlayıcı mesafelergetiril-
di. Ben bu getırılen mesafeleri onaylamıyorum;
pek çok kınıse de onaylamıyor. Çünkü kaynağın
özelliğıne bağlı birbelırleme degil bu Genel. bü-
tün Türkıye için konulmuş bir ölçüt. Ama yıne
de ona en yakın bir mutlak mesafe var ki burada
bina yapılması kesinlikle yasak. 300 metrelik bu
mutlak yasak getınldıkten sonra bir de 700 met-
relik mesafe \ar ki bu da kamu yaranna açık te-
sisler olarak lAıllanılması gerekli.
Ama bunun da karşısında bazı yeni karar üre-
timleri görüyoruz.
M ^ H H İ \edir bu yeni kararlar?
- Bu yeni kararlar gereğınce oraları da ımara
açıldı. faşinmaz kültür varlıklanna gelince...
Bunlann sayılarını bugün söylemek çok güç.
Çünkü tescil edilmiş olanlan da kaybediyoruz.
Bütün bu saydığım değerli varlıklan. korumayı
ölçüt alan bir plan uygulandığı takdirde korumuş
oluyor. Sonuçta da kamu yaran korunmuş oluyor.
Bence 1983 planında bunun en son şekli görü-
lebilir. Ama ondan sonra uygulamalann gittikçe
kamu >aranndan uzaklaştığını görüyoruz.
W^^^M Peki, kamu yaranna çıkarılmış olan
yasalar var. Bu yasalar uygulandığı takdirde
ne olıır?
-Ne yazık ki kamu yaranna çıkanlmış olan ya-
salar da bu söylediğim uygulamalan destekliyor.
Çünkü bu yasalar. > asal olarak kamu yararını gö-
zetlemelerıne karşın. bakıyoruz ki, kent içerisin-
deki bir çok özelliklerin. kentli kimliğinin. ken-
tin taşınmaz kültür \e tabıat varlıklannın aleyhi-
ne gelişmeleri de berabennde getinyor.
••••i Böylesine her seyi tahrip etmek, yok
etmekteki amaç ne olabilir?
- Bence merkezi yönetimce Türkiye"deki bir
e^itleme getirmek amacıyla çıkartılmış bir yasa
bu. Fakat bu, yerleşımlerin özgün karakterini dik-
kate alan bir yasa degil. Burada amaç her yere bir
eşıtleme getirmek. Yasal bozukluklar. yasal uy-
gulanmayan durumlar var Bunlan eşit hale ge-
tirelim \e bu uygulamalara. dur. diyelim. deniyor.
Biz bunlan genelde "af kanunlan" olarak tanım-
lıyoruz. Bu af kanunları çıkıyor ve yasal olma-
yan durumlar, akçalı bir karşılamayla. bir takım
ödemeler karşılığında yasal duruma dönüşüyor.
Buna bir örnek gösterebilir misiniz?
- Yasal olmayan. ama af kapsamına sokularak
yasal haline getirilen bir durum sokak içinde yüz-
de 20 oranında Fjkat > üzde 80 oranında yasal du-
ruma saygı göstermiş. bu konuda yasayı delıci
hiçbır da\ ranışta bulunmamış olan malsahibi de.
"Madenı yasal oldu, o zaman bu imkândan ben
defaydalanayım
1
" diyor.
Böylece. TBMM'de kabul edilerek merkezi bir
yasa biçimınde ortaya çıkan Af Kanunu Türki-
ye'nin her tarafında kent ıçindeki yoğunluklann
artmasına neden oldu.
HABITAT II"ye sunduğumuz kent kimligı ko-
nusundaki araştırmamızda kent kimliği olarak
görüjebılecek olan öğelerın tam anlamıy la görü-
lemedığıni fark etme>e başladık. Bunun yorumu
bizım tarafımızdan şöyle oldu.
Çünkü bu öğeler örtülüyor. Katlar artıyor. bi-
nalar büyüyor \ e eskiden kent kimliğinı tanımla-
yan bu ögelerkapanıyorlar. Örneğin İstanbul'un
yedi tepe oluşu çok önemliydi.
Bu durumun kimse farkında değil. Çünkü ön
görünümde çıkan binalar, yamaçlara çıkan bina-
lar. yamaçlara çıkan binalar yeni yeni tepeler
oluşturdu. Bugün eskiden yedi tepeli olan Istan-
bul'da belki yetmış >edi tepe var. Çelık Tepe Kuş
Tepe. Gül Tepe, Esen Tepe, Gayrettepe. bir sürü
tepe var. Bu da tabii ki kent kimliğinin aleyhine
bir durum ortaya çıkanyor Istanbul'u nasıl tanı-
y orsunuz diye sorunca bambaşka öğelerle tanım-
İamayabaşlanıyor Işte bunun içınmerkezdenya-
sal olarak getinlen gayri yasal durumlar kentin
kımliğine, karakteristiklerine, taşınmaz kültür ve
tabiat varlıklannın aleyhine bir durum ortaya çı-
kartıyor. Kanımca bugün geçerli olan 3194 sayı-
lı İmar Kanunu'nun uygulama yönetmeliklerin-
de de bu durum büsbütün pekiştiriliyor. Çünkü
bakanlık büyük bir iyiniyetle bir çerçeve yönet-
melık çıkartıyor. Istanbul, kendine özgü bir yö-
netmeliği çıkaracak güce sahıp. Ankara da sahip,
ama öbür belediyelerimızde böyle bir güç yok.
Onlar da bu sefer bu çerçeve yönetmeliği alı-
yorlar. Onun sonucundadabiryönetmelik her ye-
re belli bir yönetmelık her yere belli bir standar-
dı getirıp oturtuyor. Böylece de oranın kendine
özgü durumu ortadan kalkıyor. Bütün bunlann
hepsi de yasal uygulamalar. Birincisi Af Kanun-
lan ıkincısi İmar Kanunu'nun uygulanmasına yö-
nelik yönetmelikler, kent ıçindeki kesin kamu ya-
rarına olan olayı da tahrip ediyor, bunun içinde
büyük kayıplar ortaya çıkartıyor.
'Planlamanın kısa süreli
çözüme tahammülü yoktur'
PPOİ. HANDE
SUHER
1929, Istanbul Joğumlu. Yüksek ögrenimini
İTÜ Mimarhk Fakültesi 'nde tcınıamlaclt
1951 de aynı fakültenin Şehircilik Kürsüsü ne
asistan olarak atanclı. 1965 'te pmfesör oklıı.
Planlama teorileh ve metodıı kürsi'ısü
baskanhğı yaptı. Şehır ve Bölge Planlaması
Bölümü Şehircilik Anahilim Dalı Başkanı ve
Böliinı Baskaıu olarak geçen yıla kadar
görevini siirdiirdükten sonra emeklive avrıldı.
1975-76da İTÜ Mimarhk Fakültesi
Senatosıı "nca imar ve Iskâıı Bakanhğı
görevine getihldi. İTÜ Mimarhk Fakültesi ve
tTÜ Yönetim Kıtnıhı karanvla Istanbul
Büyükselıir Beledhesi'nin 201)0yılının Sâzım
Plan cahsmahırındu danışma ve denetlenıe
kurulunda üniversite, fakülte ve biiliim
temsilcisi olarak 1992-94 vıllannda
vörevlendirildi.
Bir de, turızmı Teşvık Yasası çevresınde
lelışmelervar. Bunlarda bilindığı kadanyla son de-
rece olumsuz. Bunlan anlatır mısınız?
- Turizmi Teşvik Yasası, ülkemizde turizmin geliş-
mesi amacıyla buna her >erde \ardim eden bir >asa.
Aslında neden bizler bu \ asanın yanında olma> alım?
Ama bu >asanın bir kararnamesi var. Buna göre
hükümet. herhangi bir \eri turizmi Teş\ik \asasigii-
\encesinde olmak üzere turizın ve iş merkezi ilan ede-
bilivor. Bu. Nazım Plan'ın. yerel vönetimin hiç habe-
ri olmadan vapılabilivor. Bu kararname uvannda
birdenbire, bir kentin belli bir bölgesine büyük biryo-
ğunlukgetirilivor.
Istanbul'da da bunun örneklen var. övle
- Bunlardan birisi neyseki uygulama>a konulama-
yan Taşkışla. Oravı turizm merkezi ve otel vapmak
istediler. Karar verilir verilmez anında binanın üze-
rine iskeleler kuruldu. Plana göre bina kulelerine va-
nncava kadar ıtdalara ve koridorlara bölünmüştü. Bu
bina bu volla ancak bu kadar tahrip edilebilirdi. Kent-
sel koruma konusunda verilen örnek sanıvorum bü-
tün dünva için çok önemlidir. Sonunda mücadelehti
İTÜ Mimarhk Fakültesi kazanmı; ve Taşkışla turizm
merkezi vapılamamıştır. Bir de Gümüşsuvu Askeri
Hastanesi içinde büvük bir turizm ve iş merkezi vap-
mak istemişlerdi. Oİacak şev değil. Orada korunma-
sı gereken vapılar var. Aynca böv le bir iş mcrkezinin
orava v apılnıası kentin oradaki teknik ve sosval altj a-
pısını son dereceolumsuzetkilevecekri. Bir başka ör-
nek Akaretler'in içine yapılan Beşiktaş Plaza.
^ • • • B Aynı olumsuzluk Dolmabahçe Sarayı bah-
çesı olan koruluğa yapılan Svvissotel'le yaratılmadı
mı?
- Elbette. Bunlan durdurmanın da yollan var,
ama. Taşkışla nasıl durduruldu? Akmerkez'in arka-
sında ikinci bir iş merkezi vapılmak istendi. Biz ona
da rapor vermiştik. Akmerkez'in yoğunluğu zaten
Eriler yöresini veterince sarsıvor. Orav a ikinci bir iş
merkezinin > apılnıası oradaki teknik ve sosval altva-
pıvı büsbütün felce uğratmak demektir. Bu durum-
lar karşısında büyük şehir beledivelerinin itiraz hak-
lan vardır. Zaten bu gibi itirazlarla birtakım yanlış-
lar engellenmiştir.
Eninde sonunda göriivoruz ki bu kararnamelerle
getirilen yasal durumlar. bu voğunluklar, kent için hiç
düşünelemeyecek durumlar olarak mevcut ve gele-
cek yapılaşmalan etkilivor.
Bir başka dehşet ömeği daha vereyim. Zincirliku-
vu Yolu üzerinde Nimet Abla Camii'nin karşısında-
ki arazive bir yapı vapılmak istendi. Tabelasında
"Emsal. 18, Yukseklık' Serbest" >azar. Biraz ileri-
sinde Sabancı Center için verilen emsal 3.5. Burada
I8"le Sabancı Center'ın altı misli büvük bir bina ya-
pılacak anlamı çıkıvor. Peki de, çev resindeki v apüaş-
nıavla bu vapı arasındaki uyumsuzluk nasıl çözüle-
cek?
Park Otel de bir başka örnek. Ama bunlar hep y a-
saL belediye meclis kararianndan çıkıyor. İmar pla-
nı değişiklikleri bu sonuçlara yol açıyor.
Bu binalar yasalar olarak ortaya çıkmasına rağ-
men yasallığın nasıl bir kamu yaranna yönelik oldu-
gunu anlayamadığım hususlan açıklamaya çalıştım.
Nazım Plan buna uygun değil. denebilir. Ama bir
plan belgesinin elde edilmesi için birsürec \ ardır. Ön-
ce rüm verilerin saptanması. ya da bir analiz dönemi
gereklidir. Ondan sonra bunlann sınıflandınlmasına
geçilir. Daha sonra bunlara göre bir takım seçenek-
ler üretilir. Bu seçeneklerden bir tanesini uy gun gör-
düğümüz zaman bir sınanıa dönemine gireriz. Bu sı-
nama döneminde uygun olupolmadığıııa bakılır. Son
aşama karardır. O arada belediye meclisi bunu tar-
üşır. Halkın itirazı varsa bunu bildirir. Bunlar ütopik
degil, kent planlamacılığında bunlann hepsi yapılan
şeyler. Türkiye'de halkın katilımı yok. denemez. Bir
yörede bir inşaat yapılacaksa bundan önce anket so-
ruşturması yapılması zonınluluktur.
Af kanunu, islah imar kanunu, gecekondu islah
planlannın hepsinde bir deneyime day anmay an işler
yapılmıştır.
Diyelim ki bir yörede 82 katlı bir bina yapılacak.
Ama planın genelinde bakalım, bu bina o yöreye ne
getinyor? Diyelim ki o binanın kanalizasyonu akıtı
kentin orasındaki kanalizasy on kanalından daha bü-
yük bir genişliği gerektiriyorsa o kanalizasyonu nasıl
akıtacaklar? Bir zaman sonra koku çıkar. Yirmi bin
işyeri olan bir yörede bu. oradaki yollarda 18-20 bin
daha fazia otomobil demektir. Oralann kendi oto-
parklannın olması bir şey ifade etmez. Bu aralar yol-
lan işgal edecekler. Bi/de bu sonınlar hep parçacı
plan anlayışından kaynaklanıyor. En önemlisi de bu
aksaklıkların hepsi. değişiklikk'rin planla değil. ka-
rarla getirilişinden doğuyor. İnsanlar. önlerine planı
açarak düşünmeye başlasalar aksaklıkları. engelleri
görecekler. Oy sa konuşarak işi bitirmek çok daha ra-
dikal ve kısa süreli görünüyor. Ama planlamanın kı-
sa süreli çözüme pek tahammülü y ok. Planlama uzun
vadeli bir iştir. Kısa süreli, parçacı işler onun bütünü
felsefesini bozar.
Peki, bu gereksiz donatılar neden ya-
-Bu şekilde büyük bırdonatı sarfiyatı. büyük
bir arazi kaybına gınlıyor. Beledıyeler. belde be-
lediyeleri haline bölününce, bırkaç belediye ayrı
ayrı kendi gereksinimlenni hazırlay ınca kullanıl-
maması gerekli bu doğanın içinde bırden bire ye-
ni yerleşim alanlan ortaya çıkıvenyor.
Bütün bunlann hep.M de yasal. Ama belirli bir
ilkeden. değişen durumlara bağlı olmamaları ne-
denıyle bizim hiç uygun görmediğimiz biçımde.
bir parçacı planlama anlayışıyla ortaya çıkıyor-
lar. Parçacı planlama anlayışı da büv ük bir arazi
kaybına yol açıyor.
Bir de kıyıları halka açacağız, dedi
ler. Belliyerlerdenyolgeçirmenin dışında han-
gi kıyıyı halka açtıklarını söyleyebiliyor musu
- Kıyilarda yerleşik yerler var. Ömeğin Yeni
Cami'yi kaldırabilir misiniz'
1
Ama ben yerleşik
olmayan yerlerdekıyılannaçılmasınataraftanm.
Kıyı çizgısınden ıtıbaren kaç metre konacaksa
kons'un ve oralarda gerçekten vapılaşma olmasın.
Yıllarca ben buralarda çalıştım. Bakıyorsunuz.
denızin ucuna kadar yapılaşmaya ızin verilmış.
Siz orada sadece bir küçük gruba o koşullardan
yararlanma olanağını sunuyorsunuz. Oysa orala-
ra hepimize ait olmalı. Çünkü kıyı kentı olmak
herkente tanınmış birözellık değil. Dünyanın en
büyük metropollerinden Paris'te Londra
:
da denız
yok. tstanbul. bunun haricinde birtaraftan Kara-
deniz'e.birtaraftan Marmara'ya dayanıyor. İçin-
de bir Boğaziçi, bir de Haliç var. Bunlann korun-
ması gerekiyor.Bunlann yasal olan ve bu özelli-
ği ortadan kaldıracak genel hükümlere tabi olma-
sı gerekiyor.
Bunun için de bir Boğaziçi Kanunu
- Bu Boğaziçi Kanunu'nda bu-da y asal bir du-
rum. O kanunda. "öngöriinüm bölgesinde konut
yapılmaz" diyor. Öngöriinüm bölgesinde konut
yapılmayacağını. ama nasıl olup da Boğaz ya-
maçlannda onca konutun ortaya çıktığını da bi-
liyoruz Bu kanun çıkmasıyla yayın tarihi arasın-
daki boşluktanyararlanılarako binalar yapılmış-
tır
Bir de göz göre göre ormanlar tatan
ediliyor. Özel orman alanlan içinde villa grup-
ları yapılıyor. Beykoz 'un arkasındaki özel bir
ormanda da aynı şey oldu ve Tepe Grııbıı. Bey-
koz Konakları adıyla burada villalar yaptı. Or-
manlar nasıl bu sekilde talan edilebiliyor?
- Sanıvorum Orman Başmüdürlüğü de bu işle
başa çıkamıyor, bu işgaller karşısında o yüzden
de sık sık orman alanlarını daraltmak zorunda
kalayor. Büyük bir üzüntüyle söyleye\im kı bu
TepeGrubu'na HABITAT için gelmış olan zıya-
retçilerin önündebırdeödüllerverıldı. Onlar da
bunu çok uygun bir davranışmış gibi gördüler
Çünkü kentin özellıklenni bilmıyorlar.
Sorun çıkaran başka bir yasal konu daha var.
Süreklı belde belediyeleri kuruluyor Birmetro-
politanalan içinde kendi kendine plan yapma yet-
kisine sahip bir belediye neden kuruluyor'
1
\ıte-
kim lstanbul'da da böy le bir belde belediyelen ku-
ruldu. Esenyurt bunlara bir örnek
Temeldekı kararlan bir belde beledıyesınin ver-
memesı gerekli Belde beledıyesı şunadayanıyor:
Yine bızim imar nıev zuatına aykırı binalar ola-
rak nitelenen gecekondular için çıkartılmış olan
bir yasa ve ona bağlı yönetmelikler \ar. Bu yö-
netmelik. islahı. sağlıklaştırmayı hedef alan bir
yasa ve yönetmelık gıbı görünse de bunun için-
de son derece tehlikeli birolay var. Özellıklege-
cekondulaşmada valilık ve belediye orada bir ka-
rarverebiliyor. Gecekondulaşmaya uygundurdi-
yebiliyor. Ama gerçekten gecekondulaşmaya uy-
gun mu. değil mı?
Yasaya göre gecekondulaşmaya uygun yerler,
deniyor. Ama buralann gecekondulaşmaya uy-
gun olduğu karannı kım venyor? Belediye Mec-
lisi o yerin gecekondulaşmaya uygun olduğuna
karar \erir vermez bunlann islah planlannı ken-
di hazırlıyor. Ama orada bir tek bina bile olma-
yabilir. Bu da hep orası gecekondulaşmaya uy-
gun olduğu için orada ben islah imar planı yapı-
yorum. gerekçesıne dayanıyor.
Ama oralann gecekondulaşmaya uygun oldu-
ğuna dair elimizde bir belge yok. tstanbul nâzım
planında. oraya şu kadar miktarda bir nüfus yer-
leşecek. dıye bir hedef de yok.
Alın size bir yasal durum örneği...
Çok kısa bir süre sonra orası bu yerleştirdıği
nüfusa bağlı olarak su. kanalizasyon. donatılann
beslenmesıni isteyecek. Ama bu, nâzım planda
yok. Fakat yasadan gelen bir durum olarak orta-
ya çıkıyor. HABITAT sırasında da bu beledıye-
lere de yaptıklan ışlerden ötürü ödül venldı.
Mannara kıyıları boyunca kurulan yeni belde
belediyelennde de aynı olayı görüyorsunuz. Bu-
gün nüfusu 2000 olan bır beldeyi ele alalım. Her
çeşit yüklemeyi oraya yaparak. arazi kapasitesi-
ne bakarak iş gücünün arrtığını düşünsek de çok
çok oranın nüfusu beş bin, ya da yedi bin olur.
Ama hayır, böyle bir yerde 50 bin-70 bin nüfu-
sun yerleşebileceğı bıle varsayılabiliyor. 2000 yı-
lı için yaptıgımızprojeksıyon böyle bir olasılığın
hiç olmadığını gösterıyor.
Bu araziler için önemli bir tehlike de
özelleştirmeyasası değil mi?
- Ben bunu çok büyük bır tehlike olarak görü-
yorum Çünkü bu arazilenn pek çoğu devletin. ya
da KlT'lenn. Bu KlT'ler bulunduklan yere ay-
dınlık getıren kuruiuşlardır. Bır çeşıt sosyal ör-
gütleşmeyı de beraberlerınde getirirler. Çünkü
cumhurıyetın ilk kurulduğu dönemlerde o gıttik-
leri yerlere yerleşmışlerdır. Bannacak konut yok-
tur. Onlar, planlama ilkelerine uygun olarak ken-
di mahallelenni de yapmışlardır Spordonatıla-
rını, sosyal ve kültürel tesislerını de yaparlar.
Böy lece o kentin ay dınlanmasına kesinlıkle yar-
dımcı olurlar.
Bu gibi kurumların mısafirhaneleri vardır.
Dev let memurları oralaragörevli olarak gittıkle-
ri zaman buralardan yararlanırlar. Bu KlT'lerçok
güzel. büyük arazilere sahıptir. Bence özelleştir-
mede en çok dikkatı çeken. ve en çok ıstem top-
layan KİT'lerin bu büyük ve güzel arazileridir.
Çünkü, bunlann üzerinde imar hakkını veren
özelleştirme kurumudur. Beledıyeler buna kan-
şamıyor.
Yıne aynı özelleştirme kapsarnında arazilenn
1/5'ini satma hakkına sahipler. Özelleştirıtıeyle
birtakım insanlar böyle arazilenn sahıbi oluyor-
lar, hem de satma hakkını da elde ediyorlar.
Anadolu'dan elimizde bunun gibi çok örnek
var. Belediyelerbu KtT'lenn elindekı arazileri bi-
le temlik ediyorlar. Bu temlık de kendi adlanna
değil, o kurum adına oluyor kı o kurum özelleş-
tirme daha büyük. daha güzel bır araziye sahip
olarak özel teşebbüse sunulsun dıye.
Zaten hükümet, memurayapılanyüz-
de 50 maaş zammının kaynağı olarak bu kamu
arazilerinin, memıır lojmanlannın satılmastn-
dan elde edilecek yüzlerce trilyonluk parayı gös-
teriyordu...
- Bizler, kamu arazilerinin belediyenin elinden
çıkmasının uygun olmadığını tanımlayan bir po-
lıtikanın içinde yetıştık. Hâlâ da bunu sav unuyo-
ruz. Çünkü kamu yararını ancak böy le koruy abi-
liyoruz Bırçok kamu yaranna tesis, açık alanlar
bunların sayesinde elde edilebiliyor.
Özelleştirme. yeterlı kaynak yaratmayan tesis-
lerin elden çıkanlmasıyla gelir elde edilmesi ola-
rak görülüyor. Ama bu kısa vadeli bır iş. Planla-
ma daima uzun vadelidır. Onun için de plancılar
ve politikacılarhep bırbırlerıne karşıdırlar. Çün-
kü politikacının en uzun süresı seçıldiğı dönem-
dir. Oysa plancı bunu on yıl için düşünür. Bura-
da kamu yarannı gozetır. Bu nedenle plancıyla
politikacının görüşlerı bırbırlenne terstır
Seçilişdönemi içinde kaynak yaratılması ama-
cıyla böyle arazilenn ve kamuya ait yerlerin el-
den çıkarılması demek sonsuza kadar elden çıka-
nlması demektir. llen bırdönemde bu giden yer-
lerin yerine ne konulacak? Bizim anlayışımıza
göre bu. doğru olmayan bır durumdur Oralar el-
den çıkartılmadan kiraya çevirebilir.