Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SA"YFA CUMHURİYET 21 TEMMUZ 1996 PAZAR
12 DIZIYAZI
Bir Sivilin Savaş Anılan
ERCAN ÇİTLİOCLU
SUNUŞ! Kıbns Barıs
Harekâtı ile ilgili
anılanmızın
kâğuhı dökülmesi düşüncesinin doğıısu, üç
yıl kcıdar geriye, Orhan Birgit'in bir
görüşmemızde "Bedii (Güray) ve sen, Kıbns
ile ilgili amlannızı niçin yazmıyorsunuz "
sorusunu \ ünelttiği ana uzanıyor. Sonnılun,
dizinin, Örhan Birgit, Bedii Güray ve benim
anılarımı kapsavun bir dizı i^inde
vcızılınasına karar verdik. 1974yılının
hükiimet sözcüsü ve basın yayından sonımhı
Turizın Bakam Orhan Birgit. Bakanlık Basın
DaiUiinanı Bedii Güray ve ben Ercan
Çitiioğlu. Tıtrızm Bakanlığı Özel Kalem
Miîdiirü Yazık ki Bedii 'nin { ok erken gelen
ve kabullenmekte hâlâ giiçlük çektiğimiz
ölümii. bızı bıı olanaktan yoksıın bırakıı.
Projermzin nmın vokluğıında gerçekleştığını
duvumsadıg'ında nnıtlu olacağına inandıgım
sevgı/i Bedii'yi buradan rahmetle
cını vorum Bıt anı dızistnin vazımı konusunda
beııi yüreklemlıren dahası gerçekleşmesi
volıında umıiamayacağım özverili
katkılanm esirgemeyen, dostluğuna sahip
ohnakla omtrlandıpm Orhan Birgit V
içtenlikle teşekkürknmi sunuyorum. Kıbns Barış Harekatı na katılan Türk biıiikleri, 1974 yılında Girne'ye 7 kilometre uzaklıktaki Pladini Plajı'na çıkarma yaparken.
Gözlerini yitirenMehmetçik
ve kuşdesenli aynanın hüznüM » - ı b n s . Boğaz \öresi, 22
M S^ Temmuz 1974.
m£^ Genelkurmay
^ ^ k Baskanlığı'ndan alınan
m ^ k ızırle bir grup vabancı
_^E>- - ^ ^ - \e Türk basın
mensubu. banş harekâtını izlemek
üzere Adana-Ovacık üzennden
hehkopterlerle Ktbns'a götürülüyor.
Basın Yayın Genel Mıidürlüğü ve
TRT'den sorumlu Tunzm Bakanı ve
Hükiimet Sözcüsü Orhan Birgit,
gıden gruba benım lıderlik yapmam
talimatıni verıyor. Ve bir temmuz günü
kendimi Lefkoşa-Gırne arasında boğaz
olarak adlandırılanyerde buluyorum
Bir sivilin savaşla ik tanışmasıdırbu. .
Boğaz bölgesi büyük bir askerı üs
uörünümünde. Kamyonlar. zırhlı
personel taşıyıcılar tanklar. kamuflaj
ağlannın altına yığ Imış cephane
sandıkları. helıkopterlenn ıniş
alanlarını genışletrreye çalışan
istıhkâm bırlıklen *e sedyeleri ıçınde
Türkıye'ye nakledumeyi bekleyen
varalıîar...
Sedyede bir Dino figürü
I3ır tanesinı aradanbunca yı 1 geçmış
olmasına karşın olaica canlılığı ile
anımsamavı sürduriyorum.
Olağaııüstü ıri ellen \e ayaklan ile
Abidin Dino'nun desenlerinden çıkmış
ızlenimı uyandıranbır beden yatıyor
sedyede. Gözlen dsın ve kömür karası
mı Dino fıgürlen gbı bilmek
olanaksız. çünkü nm yüzü
sargılanmış. cekethin kolundaki
rutbeden çavuş oldiğunu anladığım
Mehmed'ın. Yüzürü görmüyorsunuz.
ama sedyeden taşaa ın ve genç
bedenindeki huzuMiz kıpırtılardan.
çevresindekılen se-sızce sorguladığını
algılıyorsunuz.
1 Mayıs günü Kadköy meydanında
hivav a kalkan yurrruklardaki öfkenin
sahiplerinın, bir "''- Temmuzu'nun sarı
s:cağında. yüzü olna>an bedenini
belki de adını hıç djymadığı bir
Kıbns'ın toprağınabırakıp, kendisine
ne olduğunu inıltısz. sızıltısız.
vılnızca Mkmaktardamarlan
morarmış yumruğında sorgulayan
i-ımsiz çav uşu görnelerini ne denli
Herdim bilemezsııız. Bılemezsınız.
çînkü görevli sıhhye erlerinden
öjrendığımız, yüzınü bir şarapnelin
pırçaladığı Dino fuürü çavuşun her iki
gözünü de yitırdığıidi.
Bir topçu binbaşı g-'lıyor yanımıza,
lendisini tanıtıvor Kıbns'ta kahş
• Olağanüstü iri elleri ve ayakları ile Abidin Dino'nun desenlerinden çıkmış izlenimi
uyandıran bir beden yatıyor sedyede. Gözleri de iri ve kömür karası mı Dino figürleri gibi
bilmek olanaksız. Kendisine ne olduğunu iniltisiz, sızıltısız, yalnızca sıkmaktan damarları
morarmış yumruğunda sorgulayan yüzünii bir şarapnelin parçaladığı isimsiz çavuşun, her
iki gözünü de yitirdiğini görevli sıhhiye erlerinden öğreniyoruz.
• Eskiden pazar yerlerinde, kışla önlerinde satarlardı, arkası bildiğimiz teneke kaplı,
yuvarlak cep aynaları. Tenekenin üzerinde kabartma kuş ya da çiçek desenleri ve ille de
bir ay-yıldız. O aynalardan birisini gördüm yol kenarında, postalların altında ezilmiş, kırık,
duruyor bir başına... O kadar Türk ve bir o kadar da hüzünlü. Aynanın kırık çizgileri içinden
saçları üç numaraya vurulmuş, esmer bir'yüz bakıyor sanki.
süremiz içinde yerli ve vabancı basın
mensuplarına eskortluk yapacak.
Binbaşının pantolonunun sol bacağı
kurumuş kan lekelen ile kaplı ve
yürürken hafif aksıyor. Bir mermı
bacağını sıyırmış. Kıbrıs'ta, Sılahlı
Kuvvetler mensuplarından her fırsatta
duyacağımız klişeyı ilk kez Binbaşı
seslendırıyor. "... Onemsiz, nıerak
edilecek bir şe> yok..."
Şarapnelin son verdiği
ENOSİS hayalleri
Binbaşı. programımızın Girne'ye yedı
kilometre uzaklıktaki çıkarma bölgesi
(Pladini Plajı). Girne ve Saınt Hilarion
Kalesi olduğunu söylüyor Kıyı
bölgesine yaklaştıkça, yaşanan savaşın
dehşet verıcı boyutlan gıderek
belirginleşıyor. Yanık tanklar. hâlâ ıçın
için yanan binalar. bomba kraterlen ve
insanın ıçını bulandıran bir kokunun
yayıldığı Rum Millı Muhafız
ünıformalı ölüler...
Savaşın ardında bıraktıklan,
sınemalarda ya da e\ ınızde, rahat
koltuğunuza gömülüp bir eliniz çerez
tabağında seyretmeye alıştıklarınızın
çok dışında. Ölülerden bir tanesinde
gariplik sezıyorum. Sırt üstü. bacakları
iki yana açık yatan, inanılmaz bir
biçimde şişmiş Rum Millı Muhafız
üniformalı ölünün vanına gıttiğımde
ganplığın nedeni çarpıcı bir biçimde
ortav a çıkıyor. Vücudun şişerek boyut
Jeğıştırmesı sonucu, insana küçülmüş
duygusunu veren başını anyor
gözlerım ölüde Yok .. Birzamanlar
ENOSİS ugrunda dıkleşen başın
olması gereken jerde koyu kahverengi
bir leke var valnızca Belli ki bir
şarapnel. ENOSİS ıdealleri ile
doldurulmuş bu başın
gerçekleşmevecek hayallerine
ebediyyen son vertniş. Cesedin hemen
yanında. ucu asfalta gömülü
patlamamış bir havan mermisi var.
Patlama olasılığına karşı. yetkililer
cesede dokunulmamasını emretmişler.
Kıbns'ın yakıcı sıcağında cesetler.
ünıformalarının esneme paylarını
zorlavarak anormal boyutlarda
şıştıklerı ıçın Afnkalı kelle avcılannın
bınbır özenle küçülttüğü kafataslannı
andırıyorbaşlan AklımaTurhan
Ada'ya çıkan komando birliklerimiz, Lefkoşa'da Rum mevzilerine hücum ederken.
Adah dnayeûyAmıpa Parlamentosu9
nda
REŞAT AKAR
LEFKOŞA - RDnslı Türk
pzeteci-yazar Kutu Adah'nın
5 gün önce sılaht bir saldın
vnucunda havatın kaybetme-
a KK.TC yönetımnin dış iliş-
ulenni de olumsuzyönde etki-
edi.
KKTC'de ilk >rasi cinayet
Ha\ı olarak tanheeçen bu ola-
ıin faılleri hakkma henüz so-
•nut bir delıl buunmazken,
umhurbaşkanı fauf Denk-
aş"ı zıyaret eden ubancı dıp-
ı»matlar. Kutlu Adlı'nın katıl-
erini sormava \e zahat iste-
neve basladılar.
KuzeyKıbns'iftn olarak zi-
\aret eden ABDnn BM'deki
Daimı Temsılcbi Madeleine
Vlbright'ın da CIK et olayının
varattığı rahaısıziıa diploma-
iik bir di'le parnul bastığı öğ-
ıcnıldı KKTCtLnhurbaşkanı
• Avrupa Parlamentosu, perşembe günü yapacağı toplantıda 15 gün
önce öldürülen Kıbrıslı gazeteci-yazar Kutlu Adah'yı ve KKTC'deki
ilk siyasi cinayet olayını "acil konular" gündeminin
bir maddesi olarak ele alacak.
Rauf Denktaş,dıştan gelen bas-
kılar üzerine yaptığı değerlen-
dirmede "Bu olayın davamıza
verdiği zarar, tarimin edilenin
çok üzerindedir" dedı \e cina-
vetın "davaya hizmet" adı al-
tında ışlenmış olması duru-
munda bunu vapanların aptal
olduğunu. çünkü davaya en
hassas dönemde en büyük zara-
nn verildiğinı sövledi.
Sosyalist Grup tasansı
Avrupa İnsan Hakları K.o-
misyonu, öldürülen Kutlu Ada-
lı'nın eşi tlka> Adalı'va mesaj
göndererek her rürlü yardıma
hazırolduğunu bildirirken. Av-
rupa Paılanıentosu da perşem-
be günü yapacağı toplantıda.
Kutlu Adah cinayetini "acil ko-
nular" lıstesinde ele alacak.
Sos>alıst Grup tarafından su-
nulan karar tasansında. Kuzey
Kıbns'taki terörist faaliyetlerin
gıderek arttığı iddıa edilerek
KKTC yönetiminin. sorumlu-
lann adalet önüne çıkartılması
konusunda gereklı sıyası irade-
\ı göstermedığı savnnuldu.
Söz konusu karar tasansın-
da. uluslararası camianın KK-
TC'deki ilerici ve demokratik
güçlerın mücadelesıne destek
olmaları çağnsında bulunuldu.
KKTC yönetimini son dere-
ce rahatsız eden Sosyalist
Grup'un karartasansında, Rum
tarafının Av rupa Birliği'ne üye-
lik konusu da gündeme getiri-
lerek desteklenıyor \e tasan
metni şövle tamamlanıvor-
"Kıbns Rum kesiminin, Av ru-
pa Birliği'ne tam iivelik müza-
kerelerine başlanması ve tiim
üveliğin gerçekieşmesi adadaki
sorunun kcsin çözümü ve ada-
da yaşayanlann insan hakları-
nın garanti altına alınması için
yardımcı olacağı kesindir."
Eşi koruma istedi
Eşını bilahlı bir saldın sonu-
cu kaybeden tlkay Adalı.Cum-
hurbaşkanı Rauf Denktaş'a
başvurarak hem olavın faillerı-
nın bir an önce bulunmasinı
hem de kendısıyle çocuklanna
koruma venlmesını ıstedı.
Cumhunvet'e konuşan İlkav
Adah. Denktaş'abaşvurmasına
karşın kendisine koruma tahsis
edılmemesınden yakındı ve
olavın faıllerinın Kıbnsgibıkü-
çuk bir verde hâlâ orta>a çıka-
nlmamasının düşündürücü ol-
duğunu sövledi.
llkay Adalı geçmiş yıllarda
eşinı tehdit eden yazılar ve te-
lefonlaraldıklannı.ancakSala-
mıs'tekı St Barnabas Manastı-
rı'na düzenlenen silahlı baskın
sonrasında tehditlerin daha da
arttığını söyledi
Kutlu Adalı'nın St. Baniabas
Kılısesı'ne silahlı baskın dü-
zenlenmesinı sert bir şekılde
ele>tıren yazılar vavımladığını
anımsatan İlkay Adah. "Veni-
düzen gazetesi vav ın müdürüne
de bu konuda bir tehdit telefo-
nu açılmıştır" dedı.
Selçuk'un karikatürlenndeki. ın
vücutlar uzenne. anotomıyı zorlavarak
oturan küçücük katalara ^ahıp
tıplemeler gelıyor.
Beşparmak Dağları,
granit bir duvar
Bırlıklenmızın, Rumların planlannı alt
üst ederek (Rumlar çıkarmayı Magosa
yöresınde bekliyorlardı) baskın unsuru
ile çıkarma yaptığı plaj son derece
küçük. ucu 400 metre kadar açık bir U
biçimınde. dar ve taşlı bir kumsalın
ardından oldukça dık ve yüksekçe bir
yaryükselıyor. Yarı aştığınızda
kendinızı Gırne'yı Lapta'va bağlayan
asfalt yolun ortasında buluyorsunuz.
Yolun Beşparmak Dağları'na uzanan
arka tarafında Gırne Ovası yatıyor.
zeytin ve portakal agaçları ile dolu.
ovanın bıtıminde ıse Beşparmak
Dağları granit bir duvar gibi
yükselıyor Dağlann denize bakan
yamaçlannda. bir bölümünden hâlâ
dumanlar vükselen genış sıvah lekeler
seçilıvor. Hava kuvvetlerımiz
tarafından bombalanan ve yanmaya
devam eden Rum koruganlan bunlar.
Plajın çevresınde bir bozgun sahnesını
yansıtırcasına yerlere asker ceketlerı
atılı. \üzlerce..
Basın mensuplannın da ılgısini çekiyor
bu görüntü. Refakatçı bınbaşıdan
hemen açıklama geliyor. ama bir
bölümünü değiştırerek aktanvorum
basın mensuplanna. "..Karaya çıkan
birliklerimiz. daha hızlı hareket
edebilmeleri icin ağırlıMarından
anndırılmışlardır.." Yabancı basın
mensuplanna nasıl anlatalım kı Yaşar
Kemarin kımı kıtaplarında
Çukurova'yı anlatırken kullandığı
"san sıcak" de>ımı vardır. Sıtma ile
birlikte. ıslak ve vapışkan bir sıcağı
çağıriştmr Kıbns'ın. temmuz ayında
gölgede kırk dereceyı vuran ve
Çukurova'vı >a>la sandıran sıcağında.
kışlık aba elbisesi ile dökmüşüz bir
bölüm Mehmed'ı Yavruvatan'a..
Sıcaktan. terden ve ille de susuzluktan
bunalmış Mehmed. çıkarmış atmış
ceketını. dolamış mermı bağlannı
şöyle çaprazdan fanılasının uzenne.
yürûmüş gitmış.
Asfalttaki kırık ayna
Eskiden pazar yerlennde. kışla
önlerinde satarlardı. arkası bildiğimiz
teneke kaplı. yuvarlak cep avnalan.
Tenekenin üzerinde kabartma kuş va
da çiçek desenleri ve ille de bırav-
yıldız. O aynalardan birisini gördüm
>ol kenannda, postalların altında
ezilmiş. kırık. duruyor bir başına... O
kadar Türk ve bir o kadar da hüzünlü.
Avnanın kınk çizgileri ıçınden saçları
üç numaraya vurulmuş. esmer bir yüz
bakıyor sanki. Aramış mıdır Mehmed
kuşlu avnasını bir soluk vaktinde ve bir
temmuz günü Kıbns'ın sıcağından
so>unurken kışlık aba ceketi ile birlikte
avnasını da Girne asfaltı üzerinde
koyup gittiğıni duyumsamamış mıdır
bilmiyorum. Refakatçı subavın
açıklaması. "Kışlık elbiseler \e sıcak"tı,
ben agırlıklan bırakma olarak
çevirdim. vanlış \a da doğru
1944'lerde Afrika cephesınden alınıp
vazlık gıvsılerı ile Moskova'nın
buzdan cehennemine gönderılen
Cçüncü Reich'in mağrur askerleri
gelıyor aklıma.
Bizde 1974"te Kıbns'ın sarı sıcağına
kışlık aba ceketlen ile göndermiştık
Mehmedlen...
Rum Mılli Muhafız Ordusu'na ait
vanmış. ıskeletleri kalmış askeri araç
ve tank kalıntıları arasından geçerek
Gırne'ye ulaşı>oruz.
Yarın: Anılar bile yanmış
ANKARA NOTLARI
MLSTAFA EKJVIEKÇİ
Kutlu Adah'yı Kimler
Öldurttü?
6 temmuz cumartesı akşamı Kuzey Kıbns'ta, "Yenidü-
zen" gazetesinin köşe yazarlanndan Kutlu Adalı alçak-
çaöldürüldü. Kimi gazeteler. "Kıbns'ın Uğur Mumcu'su
oldürûldü" dıye yazdılar.
Baştan söyleyeyim: Kutlu Adalı. Kuzey Kıbns'ın Türki-
ye ile birleşmesine kesinlikle karşıydı. Daha öncelen ol-
duğu gıbı, Güneyde kalan Rumlarla birlikte banş ıçınde
yaşamadan yanaydı. Yazılannı, gerçekten Uğurgıbi, doğ-
ru doğru dosdoğru yazardı. Bugün Kıbns'ta, Rumlarla fe-
derasyon istermış gibi davrananlann bir bölüğü var kı ya-
lan söyler. Bunlar. koltuklarını korumak için federasyon-
dan yanaymış g.bi görünürler; gönüllerinde yatan. Kıb-
rıs'ın bölünüp, kuzeyinin Türkıye'ye yamanmasıdır Kut-
lu'nun öldürülmesı ile ilgili olarak söylediklerı de yalan,
döktüklerı gözyaşı da timsah gözyaşlan...
Kutlu Adah 1936 doğumluydu, 60 yaşında! 1960'ta.
Rumlarla birlikte oluşturulan "Kıbns Cumhuriyeti" kurul-
duğunda, şımdı Cumhurbaşkanı olan Rauf Denktaş.
Türk Cemaat Meclısi Başkanı'ydı. Kutlu Adalı uzun yıllar,
Rauf Denktaş'ın özel kalem mudürlüğünü yaptı. Rauf
Denktaş'ı çok yakından tanıyordu. Denktaş aynı zaman-
da. o yıllar Kıbns'taki Türk Dırenış Örgütü'nun de başı mıy-
dı? Cumhurbaşkanı Yardımcısı Dr. Fazıl Küçük'tü.
1960'ta, Kıbns'ta "Cumhuriyet" adında bir gazete ya-
yın yaşamına başladı. Gazetenın sahıbı Ayhan Hikmet'tı,
yazar arkadaşı da Ahmet Muzaffer Gürkan. Bunlar,
"Kıbns Cumhuriyeti"r\'m yaşamasını ıstıyorlardı. 1962 yı-
lında, 23 nisan gecesı, bu iki yazar yataklarında öldürül-
düler. Cumhuriyet gazetesi de bir daha çıkmadı. Ayhan
Hıkmet'le Muzaffer Gürkan çok seviliyorlardı okuıiarca.
Türkiye'de 27 Mayıs olmuştu, Türkiye'den Kıbns'a 300
bin dolar yardım gelıyordu. "Halk Partısı" adında bir sı-
yasal parti, sosyal demokrat eğılımli, ama muhalefette.
Ayhan Hikmet'le Muzaffer Gürkan da öyle. Onlan kımin
öldürttüğü herkesçe bilınıyordu Öldürenler, cezaevine
girmediler. Kıbns'ta hâlâdolaşıyorlardı. Ayhan Hikmet, öl-
dürülmeden önce Cumhunyet'e "Denktaş Bey tarih ya-
zıyort" başlıklı bir yazı yazmıştı...
Kutlu Adalı, Kuzey Kıbns'ın Türkıye'ye yamanmasına
karşıydı. dedim, buna "entegrasyon" dıyorlar
Kutlu Adalı, Yenıdüzen gazetesinde haftada üç gun
köşe yazısı yazıyordu. Sütununun başlığı "Mavı Kıbns
Notlan"yö\. Yazılan salı, perşembe, bir de cumartesı gün-
len çıkardı. 1974'ten sonra, yakından tanıma olanağı bul-
duğu Rauf Denktaş'a karşı yazılar yazmaya başladı. Ölü-
münden ıkı gün önce, 4 Temmuz 1996 perşembe günü
çıkan "Sopa ve Sıpa" başlıklı yazısında özetle şöyle di-
yordu:
"Anavatan-Yavruvatan polıtıkasından vazgeçmeliyiz.
Bu politikanın ruhunda acındınva vardır, acızlık vardır, sız-
lanma vardır, dilenme vardır. tembellik vardır, kolaycılık
vardır, hazırlopçuluk vardır, Ana'nın memesındekı sütu,
emme basma tulumba gibi emerek sömürme vardır, to-
kat vardır, tekme vardır, baskı vardır, sopa vardır, ama ki-
şilik, kimlik, gurur, onur yoktur.
İnsan Anavatan-Yavruvatan politikasına yattı mı poli-
tika, siyaset uretemez, külturu deyokolur, toplumsalya-
pısı da, kendıne özgü yasalan, kurallan, tüzüklen gıde-
rek yok olur. Anavatan hukukuna teslim olur. Köylusün-
den askerine, manavından memuruna, öğrencisınden
öğretmenine, polisinden aşçısına, bakkalından bankacı-
sına, makınıstınden ışçısıne, hacısından hocasına, gaze-
tecisinden gazetesine, adı suçlusundan malı suçlusuna
devletin yapısı değışır. Devlet dedığın kuruluşun başı dik
olur. Sıyasal ve bağımsız erk sahıbı olan halkı, nufusu,
başkanı, hükümeti, meclısi, kurum ve kuruluşlan olur. Dış
denetlemelere, baskılara, dayatmalara bağlı olmaz. Dev-
let başkanı kendi devletinı temsil eder. Devlet âdamı,
kendi yönetimi altında örgütlenmiş halkına karşı sorum-
luluk duyar. Ülkesının değeıierını korur. üretımıni başka-
lanna teslim etmez, tüketıcı durumuna duşurmez. Insa-
nını yoksullaştırmaz, göçe zorlamaz, nüfusunu entmez,
gelen Türk giden Türk demez. Halkına değer verır, halkı-
na saygı duyar, halkını yuceltmeye çalışır, ezdirmek için
politika üretip koltuk ışgal etmez. Bir devlet başkanı Ana-
vatan-Yavruvatan politikasına yattı mı, elını de kaybeder
kolunu da. Çok sürmez, boynunu da kaybeder, ne dev-
leti kalır, ne cemaati, ülkesıni kaymakamlar valiler yöne-
tir, han kapısına dönmüş yavruvatanın herköşesınden ah-
lar vahlar baykuş sesi gıbı acı acı yukselır.
Anavatan-Yavruvatan polıtıkası, gelen Türk gıden Türk,
ölen Türk öldüren Türk polıtıkasını doğurmuştur. Bu po-
litikanın altında ezilen halk sesinı çıkaramaz, özgürlüğü-
nu, bağımsızlığını, kımlığıni, kişiliğinı goremez olmuştur.
Şatrlerbıle Anavatan edebiyatı ıçınde erıyıp gıtmezaafı-
na düşmüşlerdir. Dikkat edilırse ah, vah' seslerı hep adi
suçlar, hırsızlıklar, soygunlar. kaçakçılıklar, tecavuzler, cı-
nayetler arftıkça yükselıyor. Devlet yok olmuş. nüfus eri-
yip gitmış, değişime uğramış, kimse ağzını açıp 'ah vah'
etmiyor... Adi olaylar karşısında 'ah-vah' çekeceğımize
kişıliğimize, kimliğimize, özgürlüğümüze sahıp çıkmalıyız.
Geçen hafta 'Anavatan-Yavruvatan, gelen Türk giden
Türk' politikasıyla uyutulmuş, maaşa ve yardımlara bağ-
lanmış halktan yine 'ah vah' seslerı yükseldı. Kimin na-
sınna basıldı, kım öldürüldü, kaç bıçak darbesı yedı, di-
ye günlük toplumsal dedıkodu altında merakımızı gıder-
meye çalışırken bir de ne gorelım bir şehit kızını kaçır-
mışlar, tecavüz edıp kaçmışlar! Herkes ışını gücunü bı-
raktı 'F'adlışehıtkızının Fitizmı. Fidanm/, Feridemı, Fe-
riha mı, Fatma mı, Fatoş mu, Firdevs mı olduğunu öğ-
renmeye koyuldu. Hen\esin merakı, nasıl oldu, kim yap-
tı, nasıl yaptı?
- Böyle şey olur mu?
- Olur, daha da olacak!"
Kutlu Adalı'nın yazısını okurken. sanki kendi öldürulü-
şünü yazıyormuş gıbı geldı bana. Yanılıyorsam ilgilisi açık-
lama yapsın! Soruyorum: Kutlu Adah'yı kimler oldürttü!
B U L M A C A SEDATYİŞAYIS
1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDA> SAĞA:
1/ L'nlü bir Roma
imparatoru. 2/ Fel-
sefede. bılgiyle
varlık arasında
ılışkı kurdugu dü- 3
şünülen kavram... *
Madencı ocağı. 3/
Olta >a da tuzaga 5
konulan yem...
Güneş doğmadan "
öncekı aydınlık. 4/ j
Bir gıda maddesi..
Argoda olgun. ya- 8
kışıklıveparalıer- g
kek ıçın kullanılan
sözcük. 5/Parkınson hasta-
lığının başlıca belırtısı.
olan otomatık hareket yete-
neğının kaybolması. 6/Dü-
rüst. ıv ı ahlaklı... Bırnota. 3
7/ İki dag arasında kalan 4
büyük çukur... " dedı-
ğın demırkale Yaahnırya
alınmaz" (Karacaoğlan).
8/ Etyopya'da konuşulan 7
bir dıl. . tçınde soydum 8
karbonatbulunan veköpü- Q
ren su. 9/ IX. yüzyıida or-
taya çıkan tasavvuf akımı.
YTJKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Bağışlama... Dansta kavalyenin eşi. 2/Bınıcılıkte atın ba-
yağı vürüyüşüne verılen ad... Yurdumuzun bir bölgesi 3/
Adın durum eklerınden bın... Kaynağı dın şarkısı olan or-
kestra parçası. 4/Eskı Mısırda güneş tanrısı. Osmanlı dö-
nemı seyırlık oyunlannda gösten yapan yüzü maskelı ya da
boyalı oyunculara verılen ad. 5/ Hınt müzığıne özgü bir tür
obua. 6/Kıraya verilerek gelır getiren ev. dükkân gıbı mülk...
Bir nota. 7/ Söz geçırme... "'Lcu çıkmaz bir körlecık
tuttum" (Âşık Veysel). 8/Sınır nışanı... Eskiden lıse dere-
cesındekı okullara verılen ad. 9/ Içıne başka bir sıv 1 karıştı-
nlmamış içki... Bırtanm aracı.