25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19TEMMUZ1996CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Sharon Stone'un son dansı: Dead Woman Walking Konumuz; öliiııı cezasu..Mevsim normallerinin üstünde seyre- dip hayatımıa cendereye sokarak bastıran sıcak temmur günlerinin boşalttığı sine- ma salonlarıra hâlâ de\am eden sinema- severlerden briolarak Brahms müziğınin birbirine yaknlaştırdığı. yaşlı ve genç iki Amerikah kıdının dostluğunu hikâye eden. Jessica Tandy'li, Bridget Fonda'lı 'Camilla'va niyetlenmişken son anda Sharon Stonefilmi 'SonDans'ta buluver- dim kendimi geçen giin. Dıpten gelerek zirveye yükselen ve günümüzde Holly- vvood sinemaiinın baştan çıkancı sarışın tanrıçası tahtına kurulan bu hırslı, akıllı, güzel ve seksı, akça pakça, ma\ i gözlü. sarışın hatunaözel birmuhabbet besledi- gimden değil kesinlikle. - O anda öyle denk düştü birden ve ez- gin iizgün bezgın. melankolik maskesini takınmış, her >eyi koyvermiş, ıdam mah- kûmu bir Sharon Stone"un dramatik öy- küsüne dalıve'dik 'Son Dans'la. Aslında birtakım kıytnk filmlerde şans aradığı. !980'li yıllarda ikincı sınıf yıldızlıktan öteye pek birgeleceğı ufukta görünmeyen ne var kı kışkırtıcı, soğuk. yakıcı cazibe- sini eözler öniine sereceği. olay-film 'Te- mel Içgüdü'yie 1992'de Hollywood'da bombası patlayarak biraz geç yaşta olsa şöhret kuşunu yakalayan. şimdi artık sü- rekli zirveye ve kazanmaya bağımlı. Pennsylvania'lıtıfılama hırslı, çekici.gü- zef ve IQ'su yüksek bu fettan sarışın ka- saba kızı. 6 yıl kadar önce seyrettigimiz gösterişli bilimkurgusal aksiyon filmi _ 'Gerçeğe Çağn'da, çıplak ayak darbele- riyle. kaslanni şişirmiş o kocaman Ar- nie'yi pata küte döverken dikkatimi çek- mişti ilk kez. IQ'su yüksek, fettan sanşın En son, sette ve set dışında kıskanıp çe- kişecegi Isabelle Adjani'yle gitgide so- f uklaşarak tamamladığı, unutulnıaz Ge- orges-HenriClouzotklasıgı 'LesDiaboli- ques-Seytan RuhJu İnsanlar'm (1954) ye- ni Amerikan versiyonunda. Simone Sig- noret'nin rolünü oynayan Sharon Stone, kısa bir süre önce izlediğimiz Martin Scorsese'nin 'Casino'sunda örnekledigi gibi malum çekiciliginin yanı sıra. iyi bir oyuncu olduğunu da kanıtlama davasın-; da artık. Seksi imajını degiştirmeye uğra- şan sanşın tanrıça için tezgâhlanmış izle- nimi \eren ve Hollyvvood'da dikiş tuttu- ran, Avustralyalı deneyimii. başarılı sine- macılardan. 'Crimes of the Heart', 'Ten- der Mercies' ve Oscar ödüllü 'Driving Miss Daisy" gibı ılginç filnılerivle belleğımize kaydet- tigimiz Bruce Beresford'un im- zasını taşıyan "Last Dance-Son Dans'. 3-4 ay kadar önee v izyo- naçıkarılmış ve Berlin film fes- tıvalinde Sean Penn'e en iyi er- kek oyuncu ödülünü, Susan Sa- randon'a da >ıllarca yokıntı gözlediği biren iyi kadın oyun- cu Oscar'ını kazandtrmiş olan Tim Robbinsfılmi 'Dead Man Walking-Ölüm Yölunda'vı ha- tırlatıyor fena halde. Yüce gö- niillü bir ralıibevle acıma duj- gumuzugıdıklavan, idam mah- ' kûmu bir katilın( Susan Sarandon'la Sean Penn) ayrıksı ilişkı>ini anlatan 'Dead Man VValking'in, yoğun dınsel boyulu- nun dışında. neredcyse birebir tckrarı sa- yılabilecek. öliım eezası iistiine 'Son Dans'ta.cinavetten ıdaınamahkûmolan. Sharon Stone'un oynadığı bir kadın bu kez. Ona vardım edense bir rahıbe değil Son Dans Last Dancc Yönetmcn: Bruce Beresford Senaryo: Ron Koslovv. Steven Haft'ın öyküsünden Kamera: PeterJames. Müzik: Mark İsham/Oyuncular: Sharon Stone. Rob Morrovv. PcterGallagher, Rand\ Ouaıd, Jack Thompson, Pamela Tyson. Jayne Brook. Don Harvey'19-96 ABD (L'IP) Maslak Istanbul Princess. Etiler Akmerkez. Ortaköy Feriye, Beyoğlu Atlas, Te»\ ikiye AFM. Kadıköy Süreyya, Altunızade Capıtol, Aksaray Yıldız, Pendik (Jüney. Bakırköv Carousel ve tncirli sinemalannda. de varlıklı bir ailenin. vali beyin ekibin- den olan politikacı ağabeyi PeterGallag- hertarafından kollanıp birbaltava sapol- ması için işeyerleştırılmişçocuğu. bireli yağda. bireli balda büyütülmüş,. genç, toy veidealistbiravukat Rob Morrovv. I2yıl- dan beri hapiste mücadelesini sürdüren. kötü birçocukkıĞa. belalı birgeçnıişe sa- hip. bıkkın. küskün, ters ve me- lankolik ölüm mahkûmu mü- vekkili. ipin ucunu koyvermiş görünen kadını zamanla tanı- dıkça ve olav ı kurcaladıkça be- lirgin bazı savunma hataları saptıyorgenç avukatımız. Tah- rik edilmiş. ani biröfkeye kapı- lıp irkütici bir şiddet boşalımı- na kapılan. 2 gündür bed trip'lerdcki keş kadının cinaye- ti i>lediğinde, kendinden geçe- cek kadar 'crack'çekmış oldu- ğu örtbas edilivermiştir örne- gin. Kurtarıcı sendromuna ya- kalanmış genç avukat. toplum- ca reddedilmiş. dışlanmı>. hor- lanmı^. ancak katayı yemiş, uyumsuzun biri olarak tıkıldıöı vegiderek kendinigü- venlı hivsettıği hapı^iegeçirdiğı vıllarsü- resince durıılnıu>. oturmu> ve değışmiş bu ölüm mahkûmu kadının idam edilme- sinı engellemeyeçabalarboşuna. Siyasal çıkarları gereğı, o\ alnıak uğru- na.( )95()'lenn iinlii Chessman ömeğini Sinemamız üstüne bilinenleri yinelemek ENGİN AYÇA Sinemamızın zor bir dönemden geç- tigi artık herkesin az çok bildiği bırdu- rum. Konuyla ilgili bazı noktalan ana başlıklar olarak kısacayinelemekteya- rar olduğunu sanıyonım. Türkiye Cumhuriyeti Meclisi'nden. yıllardır sözü edilen ve birçok taslak metni hazırlanan bir sinema yasasının çıkabiieceği beklentısi ve umiıdu gıde- rek sinema çevrelerinde kalmamıştır. ABD'den Fransa'ya. Yunanistan'dan ltalya'ya. Ispanya'ya hemen her ülke kendi sinema yasalannı çoktan yapmış ve sinemalannı koruma \e des- tekleme altına almışken bu işin Türkiye'de hâlâ çözümleneme- mesinin açıklaması yoktur. Ya da vardır ve yanıtı kültür ve Türk si- neması düşmanlığıdır. aymazlık- ~ ~ tır. Zor bela. kuşa çev rilerek çıkanlabi- len Telıf Yasası da sinemamıza. küçük bir özel ek maddeyle darbe vurmuştur. Buna göre Telif Yasasf ndan, ancak ya- sanın çıkış tarihinden sonra yapısı ger- çekleşen filmler yararlanabilecektir. Oysa, örnegin müzik alanı için böyle bir madde konmamıştır \e müzikçiler. ne zaman üretilmiş olursa olsun, yani yasanın çıkışından çok öncelere de git- se. bir müzik ürünü her yayımlanışın- da telif haklanndan yararlanmaktadır. Oysa Yeşilçam'ın, yasa öncesinde üre- tilmiş filmleriTVkanallannda her gün. tekrar tekrar gösterilmesine karşın hiç- bir telif hakkı. vasaya göre ödenme- mektedir. Müzikçilerin yararlanabildi- gi haklardan. nedense sinemacılar ya- rarlanamamaktadır ve yasa e$it uygu- lanmamaktadır. Bunun anayasal hak- larJa ve anayasanın eşitlik ilkesiyle çe- lişıp çelişmediği konusunu ş.u an hu- kukçulara ve Meclis vicdanına bırakı- \oruz TurgutÖzaldöneminde alınan kimi kararlar Türk sinemasına ölümcül dar- be vurmuştur. Buna göre Türkiye'de mamına yakınını, vergi dahi ödemeden dısanya transfer etmektedirler. Bu şe- kilde Türkiye"deki seyirciler, ABD te-^ kellenne çalışmaktadır ve Türk seyir- cisinin bılete ödedigi para doğrudan te- kellerindışandakikasalannagimıekte- dir. Oysa. örneğin Rusya'nın Amerika- lılarla yaptığı anlaşmada film hasılat- larının Rusva'da kalması ve orada kul- lanılması koşulunu getirmiştir. Türki- ye'de Amerikan daSıtımcılan bir film zarar da etse gösterimden çekmemek- te, yerine kendileri dışında bir filmin girmesine fırsat vermemektedir. Ayrı- ca yoğun bir Amerikan filmi etkisine ozal döneminde alınan kimi kararlar Türk sinemasına ölümcül darbe vurmuştur. Buna göre Türkiye'de film dağıtımı ve gösterimi bütünüyle ABD tekellerinin eline geçmiştir. film dağıtımı ve gösterimi bütünüyle ABD tekellerinin eline geçmiştir. Sa- lonlarda Türk filmlerinin ovnayıp oy- namamasına artık onlar karar vermek- tedir. Ve ilke olarak Amerikan filmle- rinin dışında. daha doğrusu onlar geti- rip dağıtmadığı. hıçbir filmin gösten- mine. onlara bağlı sinema salonlannda olanak tanınmamaktadır. Salonlann bü- yük çoğunluğunun onların denetımin- de olduğunu bu arada unutmamak ge- rekir. Avrıca ABDtekelleri.getirdikle- ri filmlerden kazandıklan paralann. ta- giren (sokulan) seyirciler de giderek farklı filmlere yabancılaşmakta. has- belkader gösterim olanağı bulan bu filmlere ilgi göstermemektedir. Kimi özel örnekler. bu genel durumu ne ya- zık ki değıştirmemektedır. Bazı Türk filmlerinin gösterime çıkacağı sirada tekellerin vurtdışı merkezlerinden iti- razların ve uyarıların geldiği sinema çevrelerinde bılinmektedir. Sinema salonlannın durumu böyley- ken fiimlerin seyırcilere ulaşabildiği te- levizyon kanallan da Türk sinemasına yeni iirünler kazandınlması konusuna uzakdurnıakta.eski filmleri tekrar tek- rar, telif de ödemeden. göstermeyi sür- diirmektedir. Televizyonlann ana geli- nninreklamlarolması.onlann giderek reklam vercn kuruluşların güdümüne ve denetimine girmesi tehlikesini de beraberindegetirmektedir. Reklam ve- ren uluslararası tekellerin de Türk kül- türüvesinemasıkonusundaduyarlıola- caklannı sanmak kolay değildir. Peki Türk sinemasının sahipleri yok nıu? Türk sinemasını var edenler kuşku- suz Türk sinemasının da sahibidirler. Bir filmin liretiminc ve gösteri- mine katılan bütün sinema çevre- si Türk sinemasının sahibidir. Ge- ne. bu sinemavı yıllardır ilgisiy- le. parasıvla var eden milyonlar- — ca Türk film seyircisi de Türk si- nemasının sahibidir Türk sinemacılan \e seyircileri bütün olumsuz koşullara karşın. sinemanıızı sahipsiz bırakma- yacaklardır. Türk sineması kendinı yok etmeye çalışan her türîü girişim ve olumsuzluklar karşısında var olma mü- cadelesinı kendi başına sürdürme ka- rarlılığındadır. Bundan kimsenin kuş- kusu olınasın. Ama devletın de "Türkiye Cumhu- riyeti DevJeti" olduğunu, Türk sinema- sının da bu dev letın sineması olduğunu bırilerinm lıatırlaması aerekir. hatırlatırcasma) hapishanedeyken kitaplar dayazarakadını duyurmuş, dişli birzen- ci mahkûmu affeden vali bey gibi politi- kacılann keyfi tutumlanyla adalet siste- mininnasılçuvallatıldığınıdavurgulaya- rak yine ölüm cezasını gündeme getiren *Son Dans' lafı uzatmadan, 'yeniden ka- zanılmak üzere olan bir suçlu> u". devle- tin, artık elektrikli sandalyenin yerini al- mış. zehirli iğneyle "idama mahkûmede- reköldürmesi, hangi sorunu çözecektir ki' sorunsalına yelken açtyor sonuçta. Ade- ta deneme tahtası yerine koyularak önce sev indirilip sonra üzüntüye garkolunan seyircinin göz pınarlarını harekete geçi- ren bir mutlu sonla bir de gerçekçi finale bağlanan bu gösterişli hapishane drama- sı, trajik bir çelişkiyi de banndıran ölüm cezasını, bir kez daha tartışmaya açıyor seyircinin beyninde ve yüreginde. İdam eşittir suçlunun devlet eliyle öldürülme- si. Ama 'suçluvu öldürmek, sorunlann kökünii kazımakta çözüm değil ki' mesa- jını dayatan 'Son Dans'da herkes ve her şey Sharon Stone'a çalışıyor beklendiği gibi. Uğrunda mücadele etmeye değer bu kadın mahkûmla toy avukatın, çevre tara- fından kesinlikle kabul görmeyen, dra- matik beraberliğine dayanan filmde, ten- sellikten uzak tinsel biraşk ilişkisı. içine düşülen kimi zordurumları koİaylaştıran bir aşkınlık öğesi olarak karşımıza geli- yor. Etkileyici bölümlere sahip Canla başla çabalayarak ciddiye alına- sı, yürekten bir oyun çıkaran. kuşkusuz kariyerinin en farklı rollerinden birini canlandıran. artık 401ı yaşlannm olgun- luğunu. dolgunluğunu kuşanmış Sharon Stone'la uyumlu bir ikili oluşturan, za- man zaman oldukça kısa boylu bir genç Henry Fonda etkisi veren, genç kuşak Hollyvvood aktörlerinin en yeteneklilerin- den Rob Morrovv'un, Susan Sarandon- Sean Penn çiftini çağnştırarak sürükledi- ği 'Son Dans'. finaldeki Dead VVoman Walking-ÖIü Kadın Yürüyüşü sahnesi gi- bi etkileyici bölümlere sahip. dikenli tel- lere konan, umuda kanat çırpmaya hazır serçe ya da idam araç gerecinin tanıtıldı- gı. dehşetengiz ınfaz faslı gibi klişe aynn- tılarla bezeli, tipik bir yıldız filmi. Hele 5 yıldızlı turistik otel müstahdem- lerinin sempatik tavırlannı sergileyen. bir- takım sevecen veduygulu gardiyanlardan geçilmeyen, her saat pembe dizilerle ya- rışma programlarını yayımlayan devasa TV ekranlanyla donatılmış, el zanaatla- nnı teşvik edici, boş zamanları değerlen- dirici uğraşlarla çile dolduran kaderkur- banlanyla dolu o pırıl pınl hapishanele- rin temizligine diyecek yok, bal dök ya- la! Isteristemez, kılını kıpırdatmayan yet- kili ve etkililerin. adeta ufuktaki olası ölümleredavetiyeçıkaran birsessizlik içi- ne gömüldüğü ve 60 günü geride bırak- mış olan birtakım ölüm orucu eylemleri- nin süregeldiği bizim cezaevlerini düşün- meden yapamıyor insan, 'Son Dans'ı seyrederken. Bu kez kahramanlarının yer degiştirdi- ği bir 'Dead Man Walking-Ölüm Yolun- da'nın yeni bir çeşitlemesi niteliğindeki 'Son Dans'. ölüm cezasına karşı durmak- tan çok ölüm cezası üstüne beceriyle ko- tanlmış bir Sharon Stone filmi olarak göz alıyor almasına. Ne var ki son tahlilde Tim Robbins'in sarsıcı birtempotutturan duyarlı. insancıl. düşündüriicü ve sarsıcı 'Dead Man Walking'inin eli yüzü düz- gün çekilmiş, yeni bir kopyası olmaktan pek öteye geçemiyor dogrusu. Sharon Stone'un da kendini aşmaya giriştiği bu 'Dead VVoman VValking'. yani idam mahkûmu kadının son yürüyüşü (dansı) filmi.'Son Dans'tan önce Hollyvvood'un görkemli yaz çıkarmasının, küçük çapta tanıtımı yapılan o bütünüyle göze ve ku- lağa hitap eden, baştan sona gerçek birer dijital action bombardımanı niteliğinde- ki kimi namlı veokkah fi!mlerinden(Bri- an De Palmanın Tom Cruise'lü Mission İmpossib)e-Cöre>imiz Tehlike'si, 'The Rock\ 'Tnister' gibi üstün yapımlarla Bird Cage - Çılgınlar Kuiübii ve Le$üe Nielsen abuk sabuklugu Spy Hard gibi komediler)parçaiarda seyrettik yarım sa- at kadar ve başımız göğe erdi şimdiden! YENİ BAŞLAYANLAR... Kaybolan Duygular Bugün gösterime gıren Kaybolan Duygular-Last of the Dogmen' Montana'nm vahşi ormanlarında yüzvıllardır gizlı kalmış bir sır üstüne kurulu bir film. Montana dağlanna sığı- nan kaçak avcısı Gates (Tom BerenerJ köpeğı Zıp ile birlikte kaçaklann peşıne düşer. Gates bu macerası sırasında \ üzv ıl ön- ce bir katliam >o- nucıı nesli tükenen Cheyennekızılde- rililerineaıtbirok- başı bulur \e şe- hirli antropolos Lilian Sloan(Bar- bara Herslev) ıle bu kabitenın ızle- rını araştınnaya koyulur. SonuçU keşfettıklerı şe\ ler haval güçiennı bı- leaşmaktadır... "Kaybolan Duyguların yönetmenı, senaryo- sunun yazımındagörev aldığı "Gorillas in the Mıst-Sıstekı Go- riller" filmiyle Oscar'a aday gösterılen Tab Murphv. Eski bir ormancı olan yazar Murphy'nın bu ilk yönetmenlik denenıe- si; Barbara Hershey'leTom Berengergibi denev ımlı. tanınmı^ oyuncularıyla ılgı çekecek. yeni bir film "Ka>bolan Duvgular". Camilla Yönetmenliğini Deepea Mehta'nın yaptığı ve başrollerinı Jessica Tandy. Bndget Fonda. Maur>' Chavkın \e Elıas Kote- a«"ın pa>laştıgı 'Camılla' da. halen gösterimdeki ılginç film- lerden bırı. Genç birçift olan Freda'vla V'mcent I.opez. >eni bir eve taşınıp evsahipleri Camilia Cara ve oğlu Harold'la ta- nışırlar. Yaşlı ve hoş bir kadın olan Camil!a(Jessica Tandv). Fre- da'ylafBridget Fonda) dost olurlar.Bu ıki kadın. Harold ve Vincent. iş içıne\dena>nlınca Camilla'nın kendısınındeçok iyiçaldığınıiddiaettıgıBrahmsınKemanKonçertosunudin- lemek için evden çıkarlar. Bu yolculuk filmdeki bütün kahra- manlar için oldukça eğitıcı geçecektır... 1995'te gösterime giren ve 7 milyon seyirci toplayan 164 filmden 110'u ABD yapımı Sinemanın 1995 raporu İZMİR (AA) - Türkiye'de 1995 yılı içinde gösterilen 164 film. yaklaşjk 7 milyon seyirci topladı. Göstenlen 110 ABDyapımınakarşılık. sade- ce 10 Türk filmi. salon bulurken, 1995 yılında Türk filmlerini izleyenlerin sayısı birönceki yı- la oranla artış gösterdi. Türkiye Sinema \e Audiov isuel Vakfi (TÜR- SAK) yetkililerinden alınan bilgive göre, Tür- kiye'de 1995 yılı içinde toplam 164 film göste- rildi. Bunlar arasında ABD yapımı ''Aslan Kral". 815 bin 651 kişi tarafından izlenirken. en çok seyirciyi çeken Türk filmi "İş" ise 205 bin 735 kişi topladı. Türk seyircileri yabancı vapımlan izlemevi tercih ederken. Türk filmleri bir ön- cekı % ıla göre daha fazla seyirci top- lamavı başardı. 164 filmin toplam ızlevıci sajısı 6 milyon 808 bin 268"e ulaştı. Bu seyircinin, 442 bin 518'inin tercihi Türk filmleri yö- nünde oldu. 1994'te Türk filmleri- ni izleyenlerin sayısı 372 bin 993 ol- muştu. Türkfijmlen Göstenlen yerli filmler arasında Faik Ahmet Akıncı'nın yönetmenli- ğini yaptığı, başrolierini Berhan Şimşek. Sumru Ya\rucuk ve Salih Kırmızı nm pavlaştığı "İş", en çok sevircı toplavan film oldu. 205 bin 735 kişi tarafından izlenen "İş**i. Sı- nan Çetın'in 137 bin seyircinin iz- lediğı **Bay E" ile yönetmenliğini Ya»uz Öz- kan'ın yaptığı 42 bin 57 bin kişi tarafından sey- redilen. "Bir Kadının Anatomfei" izledi. Türk filmleri arasında "AşkÖlümden Soğuk- tur" 20 bin 155, "Öliimsüz Karanfîller" 19 bin 326, "Babam Askerde" 5 bin 600, "Böcek" 4 bin 806, "Sekizinci Saat" 4 bin 351. "Karanlık Sular" bin 738. "Sokaktaki Adam" bin 750 se- yirci tarafından görüldü. Yabancı filmlere ilgi Türkiye'de gösterilen yabancı filmler arasın- da •'Aslan Kral" izle> ici rekoru kırdı. (815 bin 65i kişi). Bu filmi "Richie Rich" 557 bin 241 ve Oscar ödüllü "Cesur Yürek"415 bin 910 ki- şi ile izledi. "Casper" 359 bin 882, "Taciz" 357 bin 146, "Ufakiık" 331 bin 749. "Su Dönyası" 292 bin 215. "101 Dalmaçyalı* 283 bin 690. "Vampir- le Görüşme" ise 273 bin 574 kişi tarafından iz- lendi. \abancı yapımlar arasında yer alan "Son Savuş". "Batman Daima". "Salak ile Avanak". "ZorÖlüm-3". "İlkŞö\ahe". "Apollo 13", u Ya- sak İlişki", "Altmgöz", "Yargıç'' ve "Tehdit" filmleri de Türk seyircilerinin ilgisini topladı. Sinemalarda 'ABD' rüzgân Türkiye'de göstenme giren 164 filmden 110'unu ABD yapımı filmler oluşturdu. 14film ortak çalışmayla izleyicı karşısına çıkarken sa- lonlarda gösterilen 10 film. Türk yönetmen ve yapımcılannın ese- riydi. Yıl boyunca Fransa ve ttal- ya'dan 9'ar film. Ingiltere'den 5. Avustralya'dan 3, tspanya'dan 2. Kanada ve Güney Afrika'dan ise birer film. Türk seyircisine ulaştı. Filmlenn şirketleregöre dağılı- mına bakıldığında büyük Ameri- kan şirketlerinden UIP. 32 yapım- la ilk sırayı alırken WB. 30 film- le UlP'yi izledi. Özen Film 27, Umut Sanat Ürünleri 14. Standard 10. Yeni Tu- al 9. Film Pop 8. tFA. Avşar Film ve Filma 4'er yapım, Medyaviz- yon 3 ve Pinema ise 2 yapım ger- çekleştirdi. KEDİ GOZU VECDİ SAYAR Merak "Curiositykills the caf"der Ingilizler. Yani. merak ke- diyi öldürür. Bence bu deyimi Türkler icat etmiştir mutlaka. Son- ra da gizlice dışarıya ihraç edip oradan ülkelerine it- hal etmişler ki "gavurmalı" diye hemencecik tutsun! Ve kediler merak etmekten vazgeçsinler. Kediler üstünde çok etkıli olduğunu söyleyemem, ama Türk halkı üzerınde etkisı olduğu kesin bu kam- panyanın. Olup bitenlere bakarsanız, bana hak vere- ceksiniz. Merak duygusunu tümüyle yitırmişe benziyor in- sanlar. Belki de yitirmediler de ölüm korkusundan böy- le davranıyorlar. "Merak kediyi öldürür de insanı öl- dürmez mi? Ne olur, ne olmaz" diye düşünüyorlar. Çevrenize bir bakın. Hiç meraklı birini görebilecek mi- siniz bakalım? Olsa olsa. davul sesi duyunca sokağa fırlayanlara rastlayabilirsınız. Ya da totodaki tahminle- ri çıkacak mı diye yaman meraklananlara... Dünyada olup bitenlere karşı bir merak duymaz Türk halkı. Merakın tehlikelı bir şey olduğunu iyice belledi- ğinden olsa gerek. Yakın çevresini merak etmenın de sakıncalı olduğu- nu bilir. Ama komşunun kansını merak etme içgüdü- sünü önleyemez bir yandan da. Çarşafın icat edilme- si, bu yüzden olsa gerek. Birileri onlann dinleyeceği haberleri, izleyeceği film- leri sansür etmeye kalkıştığında bile, fazla merak et- mez, "Yahu, ne varmış da benım öğrenmem sakınca- lıymış"diyedüşünmez, sorgulamazçoğunlukla. "Bü- yüklerimiz. bizden daha iyi düşünür nasıl olsa" diye mi düşünür, yoksa korkusundan mı böyle yapar, bilin- mez. Mesela, "Cumartesi günü şu Galatasaray'a gideyim de bir bakayım, ne diyor anneler cumartesi cumarte- si... " demez. Ya da "Taksim'e Kültür Merkeziyapılır- ken biz bir şey dedık mı..." diyen Türk büyüğünün kim olduğu onu fazla ilgilendırmez. Meraklı değildir bu konularda. Tıpkı dünyadaki son bilimsel gelişmelerı. sanat alanındaki yeni arayışları merak etmediği gibı. Diyeceksiniz ki, cep telefonu sa- yısında acayip ılerideyiz. Siz buna merak mı diyorsu- nuz allahaşkma? Maymun da garip a\etiere ilgi göste- rir (ama hiç olmazsa bir eliyle telefon ederken, öbür eliyle dua ediyor gibi yapmaz). Benirrt kastettiğim, in- sana duyulan merak. Buralarda, insana duyulan saygıdan kaynaklanıyor merak. Hangi kökten, hangi kaynaktan gelirse gelsin, doğanın yarattığı her canlı varlığa ılgı gösterilıyor, me- rak ediliyor. Film festivallenni kaçırmayan kediler için hep şaşır- tıcı olmuştur, Batılının merakı. Mesela yüzlerce yeni film dururken, elli yıl öncesinin filmlerine merak duyar Al- man gençleri. Berlin Festivali'nde tarihsel retrospek- tifler tıklım tıklımdır. Ya da bir Türk filminı izlemek için tıka basa doldurur salonları. Geçenlerde La Rochel- le'de öyle oldu. Ömer Kavur da şaşırdı ilgınin büyük- lüğüne. Türkiye'de ise ancak yönetmeni çok ünlü ise giderlerbırfılme. Bakalım Endonezya'da nasıl film ya- pılıyormuş ya da şu tanımadığımız Brezilyah yönetmen ne yapmış diye merak etmezler. Daha doğrusu merak edenlerin sayısı hep bellidir, değişmez! Şimdi bu merak da nereden çıktı diyeceksiniz. Av- rupa'nın geleceği üstüne bir ulusJararası konferanstan. Bilirsiniz, Fransızlar çok meraklıdır spekülasyona. Farklı ülkelerden düşün ve bilim adamlannı getirmiş- ler, konuşturmuşfar, "Avrupa 'nın geleceği ne olacak?" diye. Ortak Pazar'ın fikir babalarından biri olan Jean Monnet demiş ki: "Avrupa'nın yeniden inşasına kül- türden başlamak lazım." Fransa'nın güneyindeki Montpellier kentinde bir fo- aım düzenlendi geçen hafta ve bu konu enine boyu- na irdelendi. "Petrarque Buluşması" adlı bu tartışma- lardizisinde, "Avrupa'da kültühehn buluşmasınailiş- kin ölçütler" arandı. Le Monde'un yazdığına göre bir grup bilim adamı, böyle bir buluşmayı. kültürel enteg- rasyonu savunurken bir grup da bunun bir hayal ol- duğunu, kültürierin buluşmasından değil, aynşımından söz edilebıleceğini vurgulamış. Anthony Rovvley, kül- türlerarası sürekli bir "yasal hırsızlık" yaşanü\ğ\n\, ya- ratıcılann birbirlerinden "çalarak", kendilerini yeniledik- lerini iddia etmiş. Heinz Wismann, kültürel bütünleş- menin toplumsal planda değil, ancak bireysel planda olabileceğini söylemiş. Alain Finkielkraut ise Avrupa'da kültürün giderek dışlandığından yakınmış ve "Avrupa 'yıyaratmaya ça- lışırken, biraz da kültürünü düşünsek..." demiş. Polonyah tarihçi Krzystof Ponian, kültürel alanda- ki "tekleştirme, bütünleştirme" çabalannın tehlikesi- ne dikkat çekerken, Paul Thibaut, "Hukuk alanında- ki farklılıkları yok ederek, tüm kıtada tek bir hukuk sis- temini inşa edersek, örneğin bugün Vıktor Hugo'nun sürgüne gıdebileceği ülke kalmaz" demiş. Evet, düşün adamlarının büyük kısmı kültürel alan- da "çoğulculuğun" korunmasından, tüm kültürlere, tüm dillere aynı saygınlığın gösterilmesinden yana. Buna ulaşmanın yolu da "komşuna merak duy- mak"tan geçıyor. 2. Akçakoca Kültür Festivali Kültür Senisi - Akçakoca Kültür Festivali. 19 temmuz cuma günü başlıyor. Bu yıl ikincisi düzenlenen festivalde. çeşitli müzik etkinliklerinin yanı sıra kitap fuan açılacak \e imza günleri düzenlenecek. Çevre ve insan konusunun işleneceğı. çeşitli paneller ve konuşmalann yapılacagı etkinlik. üç gün sürecek. Festivale bu yıl Ataol Behramoğkj. Demirtaş Ceyhun, Oktay Ekinci. Ömer Nida. Nevres Kırdar, Mert Ali Başanr, Halil Nebiler, Şuat Parlar. Emin Karaca. Necati Güngör. Barlas Özankça ve Hüse>in Kıvanç katılıyor. Akçakoca Beledive Başkanı Erol Solak. yaptığı açıklamada, festivalın sadece Akçakoca ilçesini değil, civar il ve ilçelerini de kapsayan bir şekilde. halka mal olduğunu belirtti. Styx'in davulcusu John Panozzo, ölü bulundu CHICAGO(AA)- Ünlü rock grubu Styx'in kurucusu ve davulcusu John Panozzo. evinde ölü bulundu. Adli tabiplik, 47 yaşındaki Panozzo'nun geçen hafta salı günü mide kanaması nedeniyle öldüğünü açıklarken sanatçının aynı zamanda siroza yakalandığı belirtildi. "Boat on the River", 'Mr. Roboto", 'Babe'. "Come Sail Avvay". 'Lady' ve "Renegade' adlı şarkıların yaratıcısı olan Styx grubunun davulcusu Panozzo. bu yıl rahatsızlığı nedeniyle grubun 77 günlük turnesine katılamamıştı. Grubun sözcüsü Jeff Albright. grubun 77 günlük turneyi Panozzo'nun anısına ithaf etmeyı planladığını açıkladı. Varlık Yayınlan 50 yaşında Kültür Servisi - Yayın yaşamına 1946 Temnıuzu'nda başlayan Varlık Yayınlan. 50. yılına ulaştı. ilk sayısı 1933 yılında yayımlanan Varlık dergisi ile birlikte külrür ve edebiyatımızın gelişiminde önemli bir rol oynayan Varlık Yayınlan. eumhuriyetdevrim ve ilkelerıne bağlı bir yayın politikası izleyerek edebiyatımızın Cahit Sıtkı Tarancı. Sait Faik. Haldun Taner. Dağlarca. Yaşar Kemal gibi önde gelen pek çok imzasının yapıtlannı yayımladı. Aynca dünva edebiyatının birçok önemli adını da Türk okııruyla ilk kez buluşturan Varlık Yavınlan. yayımladığı 2 bin dolayında kitapla bugünlere ulaştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle