Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19TEMMUZ1996CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Sharon Stone'un son dansı: Dead Woman Walking
Konumuz; öliiııı cezasu..Mevsim normallerinin üstünde seyre-
dip hayatımıa cendereye sokarak bastıran
sıcak temmur günlerinin boşalttığı sine-
ma salonlarıra hâlâ de\am eden sinema-
severlerden briolarak Brahms müziğınin
birbirine yaknlaştırdığı. yaşlı ve genç iki
Amerikah kıdının dostluğunu hikâye
eden. Jessica Tandy'li, Bridget Fonda'lı
'Camilla'va niyetlenmişken son anda
Sharon Stonefilmi 'SonDans'ta buluver-
dim kendimi geçen giin. Dıpten gelerek
zirveye yükselen ve günümüzde Holly-
vvood sinemaiinın baştan çıkancı sarışın
tanrıçası tahtına kurulan bu hırslı, akıllı,
güzel ve seksı, akça pakça, ma\ i gözlü.
sarışın hatunaözel birmuhabbet besledi-
gimden değil kesinlikle.
- O anda öyle denk düştü birden ve ez-
gin iizgün bezgın. melankolik maskesini
takınmış, her >eyi koyvermiş, ıdam mah-
kûmu bir Sharon Stone"un dramatik öy-
küsüne dalıve'dik 'Son Dans'la. Aslında
birtakım kıytnk filmlerde şans aradığı.
!980'li yıllarda ikincı sınıf yıldızlıktan
öteye pek birgeleceğı ufukta görünmeyen
ne var kı kışkırtıcı, soğuk. yakıcı cazibe-
sini eözler öniine sereceği. olay-film 'Te-
mel Içgüdü'yie 1992'de Hollywood'da
bombası patlayarak biraz geç yaşta olsa
şöhret kuşunu yakalayan. şimdi artık sü-
rekli zirveye ve kazanmaya bağımlı.
Pennsylvania'lıtıfılama hırslı, çekici.gü-
zef ve IQ'su yüksek bu fettan sarışın ka-
saba kızı. 6 yıl kadar önce seyrettigimiz
gösterişli bilimkurgusal aksiyon filmi
_ 'Gerçeğe Çağn'da, çıplak ayak darbele-
riyle. kaslanni şişirmiş o kocaman Ar-
nie'yi pata küte döverken dikkatimi çek-
mişti ilk kez.
IQ'su yüksek, fettan sanşın
En son, sette ve set dışında kıskanıp çe-
kişecegi Isabelle Adjani'yle gitgide so-
f uklaşarak tamamladığı, unutulnıaz Ge-
orges-HenriClouzotklasıgı 'LesDiaboli-
ques-Seytan RuhJu İnsanlar'm (1954) ye-
ni Amerikan versiyonunda. Simone Sig-
noret'nin rolünü oynayan Sharon Stone,
kısa bir süre önce izlediğimiz Martin
Scorsese'nin 'Casino'sunda örnekledigi
gibi malum çekiciliginin yanı sıra. iyi bir
oyuncu olduğunu da kanıtlama davasın-;
da artık. Seksi imajını degiştirmeye uğra-
şan sanşın tanrıça için tezgâhlanmış izle-
nimi \eren ve Hollyvvood'da dikiş tuttu-
ran, Avustralyalı deneyimii. başarılı sine-
macılardan. 'Crimes of the Heart', 'Ten-
der Mercies' ve Oscar ödüllü
'Driving Miss Daisy" gibı ılginç
filnılerivle belleğımize kaydet-
tigimiz Bruce Beresford'un im-
zasını taşıyan "Last Dance-Son
Dans'. 3-4 ay kadar önee v izyo-
naçıkarılmış ve Berlin film fes-
tıvalinde Sean Penn'e en iyi er-
kek oyuncu ödülünü, Susan Sa-
randon'a da >ıllarca yokıntı
gözlediği biren iyi kadın oyun-
cu Oscar'ını kazandtrmiş olan
Tim Robbinsfılmi 'Dead Man
Walking-Ölüm Yölunda'vı ha-
tırlatıyor fena halde. Yüce gö-
niillü bir ralıibevle acıma duj-
gumuzugıdıklavan, idam mah- '
kûmu bir katilın( Susan Sarandon'la Sean
Penn) ayrıksı ilişkı>ini anlatan 'Dead
Man VValking'in, yoğun dınsel boyulu-
nun dışında. neredcyse birebir tckrarı sa-
yılabilecek. öliım eezası iistiine 'Son
Dans'ta.cinavetten ıdaınamahkûmolan.
Sharon Stone'un oynadığı bir kadın bu
kez. Ona vardım edense bir rahıbe değil
Son Dans
Last Dancc Yönetmcn: Bruce Beresford Senaryo:
Ron Koslovv. Steven Haft'ın öyküsünden Kamera:
PeterJames. Müzik: Mark İsham/Oyuncular:
Sharon Stone. Rob Morrovv. PcterGallagher, Rand\
Ouaıd, Jack Thompson, Pamela Tyson. Jayne
Brook. Don Harvey'19-96 ABD (L'IP) Maslak
Istanbul Princess. Etiler Akmerkez. Ortaköy Feriye,
Beyoğlu Atlas, Te»\ ikiye AFM. Kadıköy Süreyya,
Altunızade Capıtol, Aksaray Yıldız, Pendik (Jüney.
Bakırköv Carousel ve tncirli sinemalannda.
de varlıklı bir ailenin. vali beyin ekibin-
den olan politikacı ağabeyi PeterGallag-
hertarafından kollanıp birbaltava sapol-
ması için işeyerleştırılmişçocuğu. bireli
yağda. bireli balda büyütülmüş,. genç, toy
veidealistbiravukat Rob Morrovv. I2yıl-
dan beri hapiste mücadelesini sürdüren.
kötü birçocukkıĞa. belalı birgeçnıişe sa-
hip. bıkkın. küskün, ters ve me-
lankolik ölüm mahkûmu mü-
vekkili. ipin ucunu koyvermiş
görünen kadını zamanla tanı-
dıkça ve olav ı kurcaladıkça be-
lirgin bazı savunma hataları
saptıyorgenç avukatımız. Tah-
rik edilmiş. ani biröfkeye kapı-
lıp irkütici bir şiddet boşalımı-
na kapılan. 2 gündür bed
trip'lerdcki keş kadının cinaye-
ti i>lediğinde, kendinden geçe-
cek kadar 'crack'çekmış oldu-
ğu örtbas edilivermiştir örne-
gin. Kurtarıcı sendromuna ya-
kalanmış genç avukat. toplum-
ca reddedilmiş. dışlanmı>. hor-
lanmı^. ancak katayı yemiş, uyumsuzun
biri olarak tıkıldıöı vegiderek kendinigü-
venlı hivsettıği hapı^iegeçirdiğı vıllarsü-
resince durıılnıu>. oturmu> ve değışmiş
bu ölüm mahkûmu kadının idam edilme-
sinı engellemeyeçabalarboşuna. Siyasal
çıkarları gereğı, o\ alnıak uğru-
na.( )95()'lenn iinlii Chessman ömeğini
Sinemamız üstüne bilinenleri yinelemek
ENGİN AYÇA
Sinemamızın zor bir dönemden geç-
tigi artık herkesin az çok bildiği bırdu-
rum. Konuyla ilgili bazı noktalan ana
başlıklar olarak kısacayinelemekteya-
rar olduğunu sanıyonım.
Türkiye Cumhuriyeti Meclisi'nden.
yıllardır sözü edilen ve birçok taslak
metni hazırlanan bir sinema yasasının
çıkabiieceği beklentısi ve umiıdu gıde-
rek sinema çevrelerinde kalmamıştır.
ABD'den Fransa'ya. Yunanistan'dan
ltalya'ya. Ispanya'ya hemen her ülke
kendi sinema yasalannı çoktan yapmış
ve sinemalannı koruma \e des-
tekleme altına almışken bu işin
Türkiye'de hâlâ çözümleneme-
mesinin açıklaması yoktur. Ya da
vardır ve yanıtı kültür ve Türk si-
neması düşmanlığıdır. aymazlık- ~ ~
tır.
Zor bela. kuşa çev rilerek çıkanlabi-
len Telıf Yasası da sinemamıza. küçük
bir özel ek maddeyle darbe vurmuştur.
Buna göre Telif Yasasf ndan, ancak ya-
sanın çıkış tarihinden sonra yapısı ger-
çekleşen filmler yararlanabilecektir.
Oysa, örnegin müzik alanı için böyle
bir madde konmamıştır \e müzikçiler.
ne zaman üretilmiş olursa olsun, yani
yasanın çıkışından çok öncelere de git-
se. bir müzik ürünü her yayımlanışın-
da telif haklanndan yararlanmaktadır.
Oysa Yeşilçam'ın, yasa öncesinde üre-
tilmiş filmleriTVkanallannda her gün.
tekrar tekrar gösterilmesine karşın hiç-
bir telif hakkı. vasaya göre ödenme-
mektedir. Müzikçilerin yararlanabildi-
gi haklardan. nedense sinemacılar ya-
rarlanamamaktadır ve yasa e$it uygu-
lanmamaktadır. Bunun anayasal hak-
larJa ve anayasanın eşitlik ilkesiyle çe-
lişıp çelişmediği konusunu ş.u an hu-
kukçulara ve Meclis vicdanına bırakı-
\oruz
TurgutÖzaldöneminde alınan kimi
kararlar Türk sinemasına ölümcül dar-
be vurmuştur. Buna göre Türkiye'de
mamına yakınını, vergi dahi ödemeden
dısanya transfer etmektedirler. Bu şe-
kilde Türkiye"deki seyirciler, ABD te-^
kellenne çalışmaktadır ve Türk seyir-
cisinin bılete ödedigi para doğrudan te-
kellerindışandakikasalannagimıekte-
dir. Oysa. örneğin Rusya'nın Amerika-
lılarla yaptığı anlaşmada film hasılat-
larının Rusva'da kalması ve orada kul-
lanılması koşulunu getirmiştir. Türki-
ye'de Amerikan daSıtımcılan bir film
zarar da etse gösterimden çekmemek-
te, yerine kendileri dışında bir filmin
girmesine fırsat vermemektedir. Ayrı-
ca yoğun bir Amerikan filmi etkisine
ozal döneminde alınan kimi kararlar Türk sinemasına ölümcül
darbe vurmuştur. Buna göre Türkiye'de film dağıtımı ve
gösterimi bütünüyle ABD tekellerinin eline geçmiştir.
film dağıtımı ve gösterimi bütünüyle
ABD tekellerinin eline geçmiştir. Sa-
lonlarda Türk filmlerinin ovnayıp oy-
namamasına artık onlar karar vermek-
tedir. Ve ilke olarak Amerikan filmle-
rinin dışında. daha doğrusu onlar geti-
rip dağıtmadığı. hıçbir filmin gösten-
mine. onlara bağlı sinema salonlannda
olanak tanınmamaktadır. Salonlann bü-
yük çoğunluğunun onların denetımin-
de olduğunu bu arada unutmamak ge-
rekir. Avrıca ABDtekelleri.getirdikle-
ri filmlerden kazandıklan paralann. ta-
giren (sokulan) seyirciler de giderek
farklı filmlere yabancılaşmakta. has-
belkader gösterim olanağı bulan bu
filmlere ilgi göstermemektedir. Kimi
özel örnekler. bu genel durumu ne ya-
zık ki değıştirmemektedır. Bazı Türk
filmlerinin gösterime çıkacağı sirada
tekellerin vurtdışı merkezlerinden iti-
razların ve uyarıların geldiği sinema
çevrelerinde bılinmektedir.
Sinema salonlannın durumu böyley-
ken fiimlerin seyırcilere ulaşabildiği te-
levizyon kanallan da Türk sinemasına
yeni iirünler kazandınlması konusuna
uzakdurnıakta.eski filmleri tekrar tek-
rar, telif de ödemeden. göstermeyi sür-
diirmektedir. Televizyonlann ana geli-
nninreklamlarolması.onlann giderek
reklam vercn kuruluşların güdümüne
ve denetimine girmesi tehlikesini de
beraberindegetirmektedir. Reklam ve-
ren uluslararası tekellerin de Türk kül-
türüvesinemasıkonusundaduyarlıola-
caklannı sanmak kolay değildir.
Peki Türk sinemasının sahipleri yok
nıu?
Türk sinemasını var edenler kuşku-
suz Türk sinemasının da sahibidirler.
Bir filmin liretiminc ve gösteri-
mine katılan bütün sinema çevre-
si Türk sinemasının sahibidir. Ge-
ne. bu sinemavı yıllardır ilgisiy-
le. parasıvla var eden milyonlar-
— ca Türk film seyircisi de Türk si-
nemasının sahibidir Türk sinemacılan
\e seyircileri bütün olumsuz koşullara
karşın. sinemanıızı sahipsiz bırakma-
yacaklardır. Türk sineması kendinı yok
etmeye çalışan her türîü girişim ve
olumsuzluklar karşısında var olma mü-
cadelesinı kendi başına sürdürme ka-
rarlılığındadır. Bundan kimsenin kuş-
kusu olınasın.
Ama devletın de "Türkiye Cumhu-
riyeti DevJeti" olduğunu, Türk sinema-
sının da bu dev letın sineması olduğunu
bırilerinm lıatırlaması aerekir.
hatırlatırcasma) hapishanedeyken kitaplar
dayazarakadını duyurmuş, dişli birzen-
ci mahkûmu affeden vali bey gibi politi-
kacılann keyfi tutumlanyla adalet siste-
mininnasılçuvallatıldığınıdavurgulaya-
rak yine ölüm cezasını gündeme getiren
*Son Dans' lafı uzatmadan, 'yeniden ka-
zanılmak üzere olan bir suçlu> u". devle-
tin, artık elektrikli sandalyenin yerini al-
mış. zehirli iğneyle "idama mahkûmede-
reköldürmesi, hangi sorunu çözecektir ki'
sorunsalına yelken açtyor sonuçta. Ade-
ta deneme tahtası yerine koyularak önce
sev indirilip sonra üzüntüye garkolunan
seyircinin göz pınarlarını harekete geçi-
ren bir mutlu sonla bir de gerçekçi finale
bağlanan bu gösterişli hapishane drama-
sı, trajik bir çelişkiyi de banndıran ölüm
cezasını, bir kez daha tartışmaya açıyor
seyircinin beyninde ve yüreginde. İdam
eşittir suçlunun devlet eliyle öldürülme-
si. Ama 'suçluvu öldürmek, sorunlann
kökünii kazımakta çözüm değil ki' mesa-
jını dayatan 'Son Dans'da herkes ve her
şey Sharon Stone'a çalışıyor beklendiği
gibi. Uğrunda mücadele etmeye değer bu
kadın mahkûmla toy avukatın, çevre tara-
fından kesinlikle kabul görmeyen, dra-
matik beraberliğine dayanan filmde, ten-
sellikten uzak tinsel biraşk ilişkisı. içine
düşülen kimi zordurumları koİaylaştıran
bir aşkınlık öğesi olarak karşımıza geli-
yor.
Etkileyici bölümlere sahip
Canla başla çabalayarak ciddiye alına-
sı, yürekten bir oyun çıkaran. kuşkusuz
kariyerinin en farklı rollerinden birini
canlandıran. artık 401ı yaşlannm olgun-
luğunu. dolgunluğunu kuşanmış Sharon
Stone'la uyumlu bir ikili oluşturan, za-
man zaman oldukça kısa boylu bir genç
Henry Fonda etkisi veren, genç kuşak
Hollyvvood aktörlerinin en yeteneklilerin-
den Rob Morrovv'un, Susan Sarandon-
Sean Penn çiftini çağnştırarak sürükledi-
ği 'Son Dans'. finaldeki Dead VVoman
Walking-ÖIü Kadın Yürüyüşü sahnesi gi-
bi etkileyici bölümlere sahip. dikenli tel-
lere konan, umuda kanat çırpmaya hazır
serçe ya da idam araç gerecinin tanıtıldı-
gı. dehşetengiz ınfaz faslı gibi klişe aynn-
tılarla bezeli, tipik bir yıldız filmi.
Hele 5 yıldızlı turistik otel müstahdem-
lerinin sempatik tavırlannı sergileyen. bir-
takım sevecen veduygulu gardiyanlardan
geçilmeyen, her saat pembe dizilerle ya-
rışma programlarını yayımlayan devasa
TV ekranlanyla donatılmış, el zanaatla-
nnı teşvik edici, boş zamanları değerlen-
dirici uğraşlarla çile dolduran kaderkur-
banlanyla dolu o pırıl pınl hapishanele-
rin temizligine diyecek yok, bal dök ya-
la! Isteristemez, kılını kıpırdatmayan yet-
kili ve etkililerin. adeta ufuktaki olası
ölümleredavetiyeçıkaran birsessizlik içi-
ne gömüldüğü ve 60 günü geride bırak-
mış olan birtakım ölüm orucu eylemleri-
nin süregeldiği bizim cezaevlerini düşün-
meden yapamıyor insan, 'Son Dans'ı
seyrederken.
Bu kez kahramanlarının yer degiştirdi-
ği bir 'Dead Man Walking-Ölüm Yolun-
da'nın yeni bir çeşitlemesi niteliğindeki
'Son Dans'. ölüm cezasına karşı durmak-
tan çok ölüm cezası üstüne beceriyle ko-
tanlmış bir Sharon Stone filmi olarak göz
alıyor almasına. Ne var ki son tahlilde
Tim Robbins'in sarsıcı birtempotutturan
duyarlı. insancıl. düşündüriicü ve sarsıcı
'Dead Man Walking'inin eli yüzü düz-
gün çekilmiş, yeni bir kopyası olmaktan
pek öteye geçemiyor dogrusu. Sharon
Stone'un da kendini aşmaya giriştiği bu
'Dead VVoman VValking'. yani idam
mahkûmu kadının son yürüyüşü (dansı)
filmi.'Son Dans'tan önce Hollyvvood'un
görkemli yaz çıkarmasının, küçük çapta
tanıtımı yapılan o bütünüyle göze ve ku-
lağa hitap eden, baştan sona gerçek birer
dijital action bombardımanı niteliğinde-
ki kimi namlı veokkah fi!mlerinden(Bri-
an De Palmanın Tom Cruise'lü Mission
İmpossib)e-Cöre>imiz Tehlike'si, 'The
Rock\ 'Tnister' gibi üstün yapımlarla
Bird Cage - Çılgınlar Kuiübii ve Le$üe
Nielsen abuk sabuklugu Spy Hard gibi
komediler)parçaiarda seyrettik yarım sa-
at kadar ve başımız göğe erdi şimdiden!
YENİ BAŞLAYANLAR...
Kaybolan Duygular
Bugün gösterime gıren Kaybolan Duygular-Last of the
Dogmen' Montana'nm vahşi ormanlarında yüzvıllardır gizlı
kalmış bir sır üstüne kurulu bir film. Montana dağlanna sığı-
nan kaçak avcısı Gates (Tom BerenerJ köpeğı Zıp ile birlikte
kaçaklann peşıne düşer. Gates bu macerası sırasında \ üzv ıl ön-
ce bir katliam >o-
nucıı nesli tükenen
Cheyennekızılde-
rililerineaıtbirok-
başı bulur \e şe-
hirli antropolos
Lilian Sloan(Bar-
bara Herslev) ıle
bu kabitenın ızle-
rını araştınnaya
koyulur. SonuçU
keşfettıklerı şe\ ler
haval güçiennı bı-
leaşmaktadır... "Kaybolan Duyguların yönetmenı, senaryo-
sunun yazımındagörev aldığı "Gorillas in the Mıst-Sıstekı Go-
riller" filmiyle Oscar'a aday gösterılen Tab Murphv. Eski bir
ormancı olan yazar Murphy'nın bu ilk yönetmenlik denenıe-
si; Barbara Hershey'leTom Berengergibi denev ımlı. tanınmı^
oyuncularıyla ılgı çekecek. yeni bir film "Ka>bolan Duvgular".
Camilla
Yönetmenliğini Deepea Mehta'nın yaptığı ve başrollerinı
Jessica Tandy. Bndget Fonda. Maur>' Chavkın \e Elıas Kote-
a«"ın pa>laştıgı 'Camılla' da. halen gösterimdeki ılginç film-
lerden bırı. Genç birçift olan Freda'vla V'mcent I.opez. >eni
bir eve taşınıp evsahipleri Camilia Cara ve oğlu Harold'la ta-
nışırlar. Yaşlı ve hoş bir kadın olan Camil!a(Jessica Tandv). Fre-
da'ylafBridget Fonda) dost olurlar.Bu ıki kadın. Harold ve
Vincent. iş içıne\dena>nlınca Camilla'nın kendısınındeçok
iyiçaldığınıiddiaettıgıBrahmsınKemanKonçertosunudin-
lemek için evden çıkarlar. Bu yolculuk filmdeki bütün kahra-
manlar için oldukça eğitıcı geçecektır...
1995'te gösterime giren ve 7 milyon seyirci toplayan 164 filmden 110'u ABD yapımı
Sinemanın 1995 raporu
İZMİR (AA) - Türkiye'de 1995 yılı içinde
gösterilen 164 film. yaklaşjk 7 milyon seyirci
topladı.
Göstenlen 110 ABDyapımınakarşılık. sade-
ce 10 Türk filmi. salon bulurken, 1995 yılında
Türk filmlerini izleyenlerin sayısı birönceki yı-
la oranla artış gösterdi.
Türkiye Sinema \e Audiov isuel Vakfi (TÜR-
SAK) yetkililerinden alınan bilgive göre, Tür-
kiye'de 1995 yılı içinde toplam 164 film göste-
rildi. Bunlar arasında ABD yapımı ''Aslan
Kral". 815 bin 651 kişi tarafından izlenirken. en
çok seyirciyi çeken Türk filmi "İş" ise 205 bin
735 kişi topladı.
Türk seyircileri yabancı vapımlan izlemevi
tercih ederken. Türk filmleri bir ön-
cekı % ıla göre daha fazla seyirci top-
lamavı başardı. 164 filmin toplam
ızlevıci sajısı 6 milyon 808 bin
268"e ulaştı. Bu seyircinin, 442 bin
518'inin tercihi Türk filmleri yö-
nünde oldu. 1994'te Türk filmleri-
ni izleyenlerin sayısı 372 bin 993 ol-
muştu.
Türkfijmlen
Göstenlen yerli filmler arasında
Faik Ahmet Akıncı'nın yönetmenli-
ğini yaptığı, başrolierini Berhan
Şimşek. Sumru Ya\rucuk ve Salih
Kırmızı nm pavlaştığı "İş", en çok
sevircı toplavan film oldu. 205 bin
735 kişi tarafından izlenen "İş**i. Sı-
nan Çetın'in 137 bin seyircinin iz-
lediğı **Bay E" ile yönetmenliğini Ya»uz Öz-
kan'ın yaptığı 42 bin 57 bin kişi tarafından sey-
redilen. "Bir Kadının Anatomfei" izledi.
Türk filmleri arasında "AşkÖlümden Soğuk-
tur" 20 bin 155, "Öliimsüz Karanfîller" 19 bin
326, "Babam Askerde" 5 bin 600, "Böcek" 4
bin 806, "Sekizinci Saat" 4 bin 351. "Karanlık
Sular" bin 738. "Sokaktaki Adam" bin 750 se-
yirci tarafından görüldü.
Yabancı filmlere ilgi
Türkiye'de gösterilen yabancı filmler arasın-
da •'Aslan Kral" izle> ici rekoru kırdı. (815 bin
65i kişi). Bu filmi "Richie Rich" 557 bin 241
ve Oscar ödüllü "Cesur Yürek"415 bin 910 ki-
şi ile izledi.
"Casper" 359 bin 882, "Taciz" 357 bin 146,
"Ufakiık" 331 bin 749. "Su Dönyası" 292 bin
215. "101 Dalmaçyalı* 283 bin 690. "Vampir-
le Görüşme" ise 273 bin 574 kişi tarafından iz-
lendi. \abancı yapımlar arasında yer alan "Son
Savuş". "Batman Daima". "Salak ile Avanak".
"ZorÖlüm-3". "İlkŞö\ahe". "Apollo 13", u
Ya-
sak İlişki", "Altmgöz", "Yargıç'' ve "Tehdit"
filmleri de Türk seyircilerinin ilgisini topladı.
Sinemalarda 'ABD' rüzgân
Türkiye'de göstenme giren 164 filmden
110'unu ABD yapımı filmler oluşturdu. 14film
ortak çalışmayla izleyicı karşısına çıkarken sa-
lonlarda gösterilen 10 film. Türk
yönetmen ve yapımcılannın ese-
riydi.
Yıl boyunca Fransa ve ttal-
ya'dan 9'ar film. Ingiltere'den 5.
Avustralya'dan 3, tspanya'dan 2.
Kanada ve Güney Afrika'dan ise
birer film. Türk seyircisine ulaştı.
Filmlenn şirketleregöre dağılı-
mına bakıldığında büyük Ameri-
kan şirketlerinden UIP. 32 yapım-
la ilk sırayı alırken WB. 30 film-
le UlP'yi izledi.
Özen Film 27, Umut Sanat
Ürünleri 14. Standard 10. Yeni Tu-
al 9. Film Pop 8. tFA. Avşar Film
ve Filma 4'er yapım, Medyaviz-
yon 3 ve Pinema ise 2 yapım ger-
çekleştirdi.
KEDİ GOZU
VECDİ SAYAR
Merak
"Curiositykills the caf"der Ingilizler. Yani. merak ke-
diyi öldürür.
Bence bu deyimi Türkler icat etmiştir mutlaka. Son-
ra da gizlice dışarıya ihraç edip oradan ülkelerine it-
hal etmişler ki "gavurmalı" diye hemencecik tutsun!
Ve kediler merak etmekten vazgeçsinler.
Kediler üstünde çok etkıli olduğunu söyleyemem,
ama Türk halkı üzerınde etkisı olduğu kesin bu kam-
panyanın. Olup bitenlere bakarsanız, bana hak vere-
ceksiniz.
Merak duygusunu tümüyle yitırmişe benziyor in-
sanlar. Belki de yitirmediler de ölüm korkusundan böy-
le davranıyorlar. "Merak kediyi öldürür de insanı öl-
dürmez mi? Ne olur, ne olmaz" diye düşünüyorlar.
Çevrenize bir bakın. Hiç meraklı birini görebilecek mi-
siniz bakalım? Olsa olsa. davul sesi duyunca sokağa
fırlayanlara rastlayabilirsınız. Ya da totodaki tahminle-
ri çıkacak mı diye yaman meraklananlara...
Dünyada olup bitenlere karşı bir merak duymaz Türk
halkı. Merakın tehlikelı bir şey olduğunu iyice belledi-
ğinden olsa gerek.
Yakın çevresini merak etmenın de sakıncalı olduğu-
nu bilir. Ama komşunun kansını merak etme içgüdü-
sünü önleyemez bir yandan da. Çarşafın icat edilme-
si, bu yüzden olsa gerek.
Birileri onlann dinleyeceği haberleri, izleyeceği film-
leri sansür etmeye kalkıştığında bile, fazla merak et-
mez, "Yahu, ne varmış da benım öğrenmem sakınca-
lıymış"diyedüşünmez, sorgulamazçoğunlukla. "Bü-
yüklerimiz. bizden daha iyi düşünür nasıl olsa" diye
mi düşünür, yoksa korkusundan mı böyle yapar, bilin-
mez.
Mesela, "Cumartesi günü şu Galatasaray'a gideyim
de bir bakayım, ne diyor anneler cumartesi cumarte-
si... " demez. Ya da "Taksim'e Kültür Merkeziyapılır-
ken biz bir şey dedık mı..." diyen Türk büyüğünün kim
olduğu onu fazla ilgilendırmez.
Meraklı değildir bu konularda. Tıpkı dünyadaki son
bilimsel gelişmelerı. sanat alanındaki yeni arayışları
merak etmediği gibı. Diyeceksiniz ki, cep telefonu sa-
yısında acayip ılerideyiz. Siz buna merak mı diyorsu-
nuz allahaşkma? Maymun da garip a\etiere ilgi göste-
rir (ama hiç olmazsa bir eliyle telefon ederken, öbür
eliyle dua ediyor gibi yapmaz). Benirrt kastettiğim, in-
sana duyulan merak.
Buralarda, insana duyulan saygıdan kaynaklanıyor
merak. Hangi kökten, hangi kaynaktan gelirse gelsin,
doğanın yarattığı her canlı varlığa ılgı gösterilıyor, me-
rak ediliyor.
Film festivallenni kaçırmayan kediler için hep şaşır-
tıcı olmuştur, Batılının merakı. Mesela yüzlerce yeni film
dururken, elli yıl öncesinin filmlerine merak duyar Al-
man gençleri. Berlin Festivali'nde tarihsel retrospek-
tifler tıklım tıklımdır. Ya da bir Türk filminı izlemek için
tıka basa doldurur salonları. Geçenlerde La Rochel-
le'de öyle oldu. Ömer Kavur da şaşırdı ilgınin büyük-
lüğüne. Türkiye'de ise ancak yönetmeni çok ünlü ise
giderlerbırfılme. Bakalım Endonezya'da nasıl film ya-
pılıyormuş ya da şu tanımadığımız Brezilyah yönetmen
ne yapmış diye merak etmezler. Daha doğrusu merak
edenlerin sayısı hep bellidir, değişmez!
Şimdi bu merak da nereden çıktı diyeceksiniz. Av-
rupa'nın geleceği üstüne bir ulusJararası konferanstan.
Bilirsiniz, Fransızlar çok meraklıdır spekülasyona.
Farklı ülkelerden düşün ve bilim adamlannı getirmiş-
ler, konuşturmuşfar, "Avrupa 'nın geleceği ne olacak?"
diye. Ortak Pazar'ın fikir babalarından biri olan Jean
Monnet demiş ki: "Avrupa'nın yeniden inşasına kül-
türden başlamak lazım."
Fransa'nın güneyindeki Montpellier kentinde bir fo-
aım düzenlendi geçen hafta ve bu konu enine boyu-
na irdelendi. "Petrarque Buluşması" adlı bu tartışma-
lardizisinde, "Avrupa'da kültühehn buluşmasınailiş-
kin ölçütler" arandı. Le Monde'un yazdığına göre bir
grup bilim adamı, böyle bir buluşmayı. kültürel enteg-
rasyonu savunurken bir grup da bunun bir hayal ol-
duğunu, kültürierin buluşmasından değil, aynşımından
söz edilebıleceğini vurgulamış. Anthony Rovvley, kül-
türlerarası sürekli bir "yasal hırsızlık" yaşanü\ğ\n\, ya-
ratıcılann birbirlerinden "çalarak", kendilerini yeniledik-
lerini iddia etmiş. Heinz Wismann, kültürel bütünleş-
menin toplumsal planda değil, ancak bireysel planda
olabileceğini söylemiş.
Alain Finkielkraut ise Avrupa'da kültürün giderek
dışlandığından yakınmış ve "Avrupa 'yıyaratmaya ça-
lışırken, biraz da kültürünü düşünsek..." demiş.
Polonyah tarihçi Krzystof Ponian, kültürel alanda-
ki "tekleştirme, bütünleştirme" çabalannın tehlikesi-
ne dikkat çekerken, Paul Thibaut, "Hukuk alanında-
ki farklılıkları yok ederek, tüm kıtada tek bir hukuk sis-
temini inşa edersek, örneğin bugün Vıktor Hugo'nun
sürgüne gıdebileceği ülke kalmaz" demiş.
Evet, düşün adamlarının büyük kısmı kültürel alan-
da "çoğulculuğun" korunmasından, tüm kültürlere,
tüm dillere aynı saygınlığın gösterilmesinden yana.
Buna ulaşmanın yolu da "komşuna merak duy-
mak"tan geçıyor.
2. Akçakoca Kültür Festivali
Kültür Senisi - Akçakoca Kültür Festivali. 19 temmuz
cuma günü başlıyor. Bu yıl ikincisi düzenlenen
festivalde. çeşitli müzik etkinliklerinin yanı sıra kitap
fuan açılacak \e imza günleri düzenlenecek. Çevre ve
insan konusunun işleneceğı. çeşitli paneller ve
konuşmalann yapılacagı etkinlik. üç gün sürecek.
Festivale bu yıl Ataol Behramoğkj. Demirtaş Ceyhun,
Oktay Ekinci. Ömer Nida. Nevres Kırdar, Mert Ali
Başanr, Halil Nebiler, Şuat Parlar. Emin Karaca.
Necati Güngör. Barlas Özankça ve Hüse>in Kıvanç
katılıyor. Akçakoca Beledive Başkanı Erol Solak.
yaptığı açıklamada, festivalın sadece Akçakoca ilçesini
değil, civar il ve ilçelerini de kapsayan bir şekilde.
halka mal olduğunu belirtti.
Styx'in davulcusu John Panozzo,
ölü bulundu
CHICAGO(AA)- Ünlü rock grubu Styx'in kurucusu
ve davulcusu John Panozzo. evinde ölü bulundu. Adli
tabiplik, 47 yaşındaki Panozzo'nun geçen hafta salı
günü mide kanaması nedeniyle öldüğünü açıklarken
sanatçının aynı zamanda siroza yakalandığı belirtildi.
"Boat on the River", 'Mr. Roboto", 'Babe'. "Come Sail
Avvay". 'Lady' ve "Renegade' adlı şarkıların yaratıcısı
olan Styx grubunun davulcusu Panozzo. bu yıl
rahatsızlığı nedeniyle grubun 77 günlük turnesine
katılamamıştı. Grubun sözcüsü Jeff Albright. grubun
77 günlük turneyi Panozzo'nun anısına ithaf etmeyı
planladığını açıkladı.
Varlık Yayınlan 50 yaşında
Kültür Servisi - Yayın yaşamına 1946 Temnıuzu'nda
başlayan Varlık Yayınlan. 50. yılına ulaştı. ilk sayısı
1933 yılında yayımlanan Varlık dergisi ile birlikte
külrür ve edebiyatımızın gelişiminde önemli bir rol
oynayan Varlık Yayınlan. eumhuriyetdevrim ve
ilkelerıne bağlı bir yayın politikası izleyerek
edebiyatımızın Cahit Sıtkı Tarancı. Sait Faik. Haldun
Taner. Dağlarca. Yaşar Kemal gibi önde gelen pek çok
imzasının yapıtlannı yayımladı. Aynca dünva
edebiyatının birçok önemli adını da Türk okııruyla ilk
kez buluşturan Varlık Yavınlan. yayımladığı 2 bin
dolayında kitapla bugünlere ulaştı.