25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 MAYIS 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ Serbestleşen dış ticaret, mevcut döviz politikası nedeniyle Türkiye aleyhine gelişiyor üıracatı düşük kıır engelliyor BAR1Ş KARCIOGLU Dış ticaretin önündeki en büyük engel fiyat politikası. Avrupa Birliği ile imzalanan gümrük birliği protokolünün yanı sıra. diğer gelişmiş ülkelerle yapılan dış ticareti serbestleştıren benzen anlaşmalarla uluslararası ticaretin önündeki gümrük duvarlarını kaldıran Türkiye. kendi kendine yarattığı fıyat politikası nedeniyle bu alışverişlerden olumsuz etkileniyor. Ithalatı teş\ ik edip ihracatı engelleyen politikalar yüzünden, 1995 yılı sonunda dış ticaret açığı bir öncekı j ıla göre 1.7 kat artarak 14 milyar 73 milyon dolara ulaştı. Devlet Istatisrik Enstitüsü (DİE) tarafından hazırlanan "dış ticaret fîyat endekslerT yabancı ülkelerle ticaretini serbest bırakan Türkiye'nın. uyguladığı düşük kur politikası nedeniyle giderek daha fazla dışa bağımlı bir ülke olmaya başladığını ortaya koyuyor. tstanbul Üniversitesi Ekonometri Bölümü Ögretim Üyesi Prof. Dr. İsmet Doğan Kargül'e göre, ihracat ve ithalat fiyat endeksleri refahın yurtiçinde mi kaldığını yoksa yurtdışına mı transfer edildiğini gösteriyor. İhracat fiyat endeksi, ihraç mallannın yabancı ülkelere olan ortalama maliyetinı; ithalat fiyat endeksi de ithal mallann Türkiye'ye • Gümrük birliği protokolünün yanı sıra diğer dış ticaret anlaşmalanyla uluslararası ticaretin önündeki gümrük duvarlannı kaldıran Türkiye, kendi kendine yarattığı fiyat politikası nedeniyle bu alışverişlerden olumsuz etkileniyor. • İthalatı teşvik edip; ihracatı engelleyen politikalar yüzünden, 1995 yılı sonunda dış ticaret açığı bir önceki yıla göre 1.7 kat artarak 14 milyar 73 milyon dolara ulaştı. olan ortalama maliyetinı gösteriyor. Eğer ithalat fiyat endeksi, ihracat fiyat endeksine göre daha düşükse ülke kaynaklannın dışanya transfer edildiği, dolayısıyla dışa bağtmlılaşmanın hızlandığı anlamına geliyor. DİE tarafından. 1989 yılında 100'e eşitlenen endeksler, 9O'lı yıllarda sürekli ihracat aleyhine seyretti. Bu nedenle 1988 yılında 2 milyar 673 mi- lyon dolar olan dış ticaret açığı 7 yılda tam 5.26 katına çıkarak 14 milyar 73 miîyon doîara ulaştı. Söz konusu endeksler son 6-7 yıldır hep ihracat gelirlennin düşük kalmasına neden olacak şekilde seyretti. Yani ihracat fiyat endeksi genellikle ithalat fiyat endeksinin üstüne çıktı. Ancak kimi ay lar endeksler arasındaki fark artarken kimi aylar bu fark azaldı. 1995 yılı haziran ayı. 2.6'lık farkla endekslenn birbirlerine en çok yaklaştığı tanh olarak gözüküyor. Kasım ayı ıse endekslerin yüzde 16.5'le. bırbırlerinden en çok uzaklaştılan tarih olarak kaydediliyor. Başka birdeyişle, uygulanan "düşük kur - yüksek faiz politikalarr nedeniyle. 1995 yılı kasım ayında 1 kilo pirinç yabancılara 120 liraya mal oidu. Ayru ürünün ithalatı ise Türkiye'ye 83.5 liraya mal oldu. Böylece ıthal etmek daha kârlı hale geldi ve bir yandan ihracat azalırken bir yandan da dış ticaret açığı hızla büyüdü. Dış ticaret açığını derinleştiren düşük kur - yüksek faiz politikalarının en çok etkilediği sektör balıkçılık oldu. Su ürünleri baz ahndığında iki endeks arasındaki farkın korkunç derecede yüksek olduğu dikat çekti. Bu sektörde endeksler arasındaki fark 133.2'e kadar vardı. Aradaki en büyük fark, 1995 yılının ocak ayında gerçekleşirken farkın en düşük olduğu tarih -51.5'le 1995 yılı ağustos ayı olarak dikkat çektı. (Tıırizm sektörü il^isizlikteıı şikâyetçi • Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) raporunda 1996 Türkiye'sinde küçük altyapı problemlerinin bile çözümlenememiş olmasının üzüntü verici olduğu belirtiliyor. Ekonomi Servisi- Türkiye Sevahat Acenteleri Birliği (TURSAB). sıyasilen ve bü- rokratları. sektörün ülkeye kat- kısını gözardı ederek ilgisiz davranmakla suçladı. TÜRSAB. hazırladığı "1996'da Turizm Durum Ra- poru r 'nda. kamu yönetımınin sık sık turizm sektörüne önem verdiğini açıklamasına rağ- men, sektörün gücünü arttıra- cak önlemleri almadığına yer verildi. Tunzm sektörünün istihdam. uluslararası ilışkilervetanıtım gibi konularda oy nadığı rolün artarak devam ettığı belirtilen raporda. 1996 Türkıye'sinde küçük altyapı problemlerinin bile çözümlenememiş olması- nın üzüntü verici olduğu belir- tiliyor Kamu yöneticilerine, sektör- deki yapı değişikliğini iyi kav- rayıp. sektörün günlük ve kro- nikleşmiş problemleunı çöz- meleri önerilen TÜRSAB ra- porunda şu görüşlere yer veri- liyor: "Günübiriik problemlerin çözümlenmesi, sektörün tek tek ağaçlarla uğraşmaktan kurtu- lupormanın bütününe bakma- sını sağlavacaktır." Rapora göre sektörün sorunlan ve öneriler: - Sektörün mali yapısı: Bir- bınnden farklı ekonomik ka- rarlar. hep sektörün aleyhine iş- lıyor. Finansman imkânı yara- tıldığında sektör yeni pazarla- ra açılacak ve turizm gelirini ciddi biçimde arttırabilecektir. -Kamu nezdinde temsil: Yüksek Planlama Kuru- lu'nda (YPK) Turizm Ba- kanlığı temsil edilmemekte- dir. Yeni hükümetimizin Tu- rizm Bakam'nın da YPK üyesi olabilmesi >önündeki görüşü se\indiricidir. -Havaalanlan: Sektörün ge- lişmediği dönemde inşa edilen havaalanlan bugün yetersiz ha- le gelmiştir. -Tanıtım: Türkiye'nin tu- rizmin tanıtımına ayırdığı kaynak, diğer ülkelerde tek bir tur operatörünün a) ırdı- ğı bütçe kadardır. - Konut Fonu'nun kaldırıl- masından sonra meydan vergi- sinin 12 dolardan 15 dolara çı- kartılması uygulaması 1 Ocak 1997'yebırakılmalıdır. -V'ize: Istisnai durumlar dışında vize uygulaması kal- dırılmalı. zorunlu olduğu hallerde, işlemler basitleşti- rilmelidir. -Elektrik kesıntileri: Başta tstanbul. Kuşadası ve Marma- ris gibi turistik merkezler ol- mak üzere, elektrik kesintileri- ne daha hızlı çözümler getiril- melıdir. TURSAB hazırladığı 4 -1996'da turizmin durumu raporunda kamu yönetiminin turizm sektörünün gücünü arttiracak önlemleri almadığı belirtildi. İŞÇİNÎN EVRENİNDEN ŞUKRAN SONER Sendikacılık Vazgeçti••• Abartmayalım, başından beri demeyehm, 12 Eylül sonrasının en kalabalık 1 Mayıs kutlaması yaşandı. İşçi sınıfının, daha doğrusu örgütlü sendikacılık hareketinin 1 Mayıs'ı kutlamaktan adeta vazgeçtiği, meydanı gençlığe, varoş- larda yaşayanlara, sol partilere, bilinen bütün sol marjınal siya- setlere, gruplara terk ettiğı, bir başka anlatım ıle marjınallenn kıt- le gösterisi yapttğı, alışılmışın, beklenenin dışında bir 1 Mayıs kutlamasına tanık olduk. 1 Mayıs, ısçı sınıfının birlik ve dayanışma bayramı kutlaması, sözde Türk-lş, DİSK, Hak-iş ve KESK'in ortaklaşa sorumluluğu ve düzenlemesinde yapılacaktı. Istanbul'da yüz bınlerceörgütlü üyesi bulunan 4 sendikal kon- federasyon adına, bırkaç yüz Hak-fş'li, bir-iki bin Türk-iş'li var- dı. DİSK Türk-iş'ı katlıyordu. KESK DlSK'ten daha kalabalıktı. Hepsinin toplamını birden en az ona katlayan radıkal sol genç- lik, örgütlü ve gerçekten de hazırlıklı gelince, kürsüyü kolayca ele geçirdi. Daha doğrusu, 1 Mayıs'ı işçi sınıfının yaşamsal so- runlarının gündeme getırıldiğı, gücünün sergılendiğı bir gün ola- rak kutlamayı beceremeyen sendikacılık hareketı, meydanı terk etti. Bu da iyimser bir yaklaşım oldu: Örgütlü işçinin en büyük kitlesinı temsil eden Türk-iş'ın genel başkanının, 1 Mayıs'tan bırkaç gün önce, bundan sonra mey- danlara çıkmayacaklarını ilan ettiği ve de 1 Mayıs kutlamasına katılmak gereğıni bile duymadığı gerçeğini atlayamayız. işçi kıt- lelerinı getirmek üzere profesyonel sendikal kadroların. bırkaç bilinen isım dışında, hiçbır çaba göstermediklerıni, yüz bınlerce üyeli sendıkaların bırkaç kişi ıle ve başkansız geldiklerıni görme- mezlikten gelemeyiz. "1 Mayıs'ıkutlamıyoruz. Inanmıyoruz, ıstemiyoruz, umrumuz- da bile değıl" diyebılecek kadar dürüst ve cesur olamadıklan ıçın her şeyı yüzlerine gözlerıne bulaştırdılar. Kendi ıradelerinın dışında, örgütlü üyelennden oluşmayan ka- labalıkları görünce de ne yapacaklarını şaşırıp panığe kapıldılar. Toplanmayı beklemeden, yürüyüşü hemen başlatıp, mıtingı bir an önce bıtırıp hemen kaçmayı, ucuza kurtulmayı hesapladılar. Mitıngidüzenleyen konfederasyonlann pankartlannın arkasın- daki kalabalık öylesine az, diğerleri öylesine çoktu kı bu hesap bile tutturulamadı. En acısı da galiba 4 konfederasyonun üyesi konumundaki önemlı bırdığerışçi çoğunluğunun, 1 Mayıs'ı düzenleyen ken- di örgütlerinin flaması arkasında yürümektense, sol sıyası par- tileri, hatta gençliğın marjinal, radikal sol gruplarını seçmış ol- malarıydı. Sendikal kadrolara güvensızliğı, işçinin kendine, sorunlarına bazen radıkal bir siyasi grubu bile daha yakın görüyor olmasını yansıtan bu tablo, sonuçta, 1 Mayıs kutlamalarının geleneğıni değiştirdi. En güncel, yaşamsal işçi sorunlarını dile getiren sloganlara, taşınan dövız ve pankartlara, diğer grupların kendi geleneksel sloganlan, özel afişleri, giysileri, maskeli göstenlerı arasında, özenılerek genış yer verilmeye çalışıldıysa da arada kaynadı gıt- ti. Sendıkaların yarattığı büyük boşluğu, Özgürlük ve Dayanış- ma Partısi, Emek Partısı gibi sol partiler doldurmaya çalıştılar- sa da medyaya, kamuoyuna yansıyacak olanı, radıkallerin, mar- jinallerin gövde ve güç gösterısıydi. Kendilerını, sorunlannı, kımliklerıni ifade edecek, parlamen- toya girmış siyasi parti, sendikal haklan kullanan sendikacılık ha- reketını bulamayan işsiz, sendikasız çahşan işçıler, sağlık ve eğı- tim olanaklanndan, insanca yaşama hakkından yararlanamayan varoşlarda yaşayan umutsuz, yoksul kitleler, gençlik, marjınal gruplara, radıkal sıyasetlere kıtlesel bir güç katmışlardı. 1 Mayıs 1996, sendıkacılığın ilkelerinden vazgeçtiği, sendikal, sıyasal, sosyal boşluğun, yaratılan gelir uçurumunun, haksızlık- ların, sol radikal gruplara gövde gösterisi ortamı yarattığı bir gün olarak tarihe yazılacak. Yasalara aykın faaliyetleri belgelenen Türkinvest, ilanlannda 'Gelin reponuzun güvencesini alın' diyordu Ayan'ın tasarrufçuyu 'mandırma' çabalan... 29Nisan 1994 'te Türkinvest 'in tüm mal varlığına tedbir koyuldu. SPK, bir gün gecikmeyle de olsa anlamlı veyerinde birginşimde , bulunmuş, mahkemeye tedbir talebini iîetmişti. 1 ürkimest 'te sonun başlangıcı olan o gün bütün gazetelerde Türkinvest 'in iki tam sayfa kadar ilanı çıktı. Ilanda, sanki hiçbirşey olmamışçasına Türkinvest 'in reklamı yapılmaktaydı. T ürkmvest'ın ıflasıyla ilgılı olarak başv uruda bulunulmuş. fakat da- va henüz sonuçlanma- mıştı. Banker Kastellı olarak bilinen Cevher Özden'in tam da bu sıralarda "fazla ses ge- tirmeyen" bir açıklaması çıktı Cumh'urıyet'te. 19801ı yılların başında çok canlar yakmış olan "bu pervasız borsacı-banker" 1 kontrolsuz, azdenetımli ve mani- pülatif borsamızın halıni gözler önüne senyordu: -Günde'300-500 mihon lira ka- zanıyorum ve beş kuruş da vergi vermİYonını. Borsada günlük o\- narım \e kendi adımı kullanmam. Ben yine kendime geçinecek bir yol buldum. Binlerce insan borsa- daki spekülasyonlardan trilyonla- n götürüyor. Aracı kurumlar da yıllardır milleti söğüşlüyor.—" Söyledıklerinin her bir cümle- si ayrı haber değerı taşıyan Kas- tellı, son sözüyle aslında SPK'yı eleştırmış oluyordu. Demirere gecikmiş ihbar • 1994 Temmuzu'nda TBM.M îkayıtlarına geçen Türkinvest'le il- ,gili araştırma önergesinden hiçbır |sonuç çıkmamıştı. Ya yıne binle- -ri korunuyoryadabilemediğımiz. anlayamadığımız şeyler dönüyor- du. Âradan bir ay geçtı. SPK ça- !lışanlan. Cumhurbaşkanı Demi- ;rel'e SPK"yı şikâyetettiler Aslın- tda Başkanı Vaman Aşıkoğlu daha İABD"de kanser teda\ ısı görürken jSPK'deki yönetım boşluğu Cum- hurbaşkanfna iletilmişti. Ve De- mirel de Başbakan'a biryazı gön- idererek önlem alınmasmı istemış- !ti Bu defaki ihbar dosyasında SPK hakkmda sert eleştırıler, da- Jhası suçlamalar vardı. Konu Tür- kinvest'le ilgılı SPK'nın tutumu, 'daha doğrusu hareketsızligiydi SPK'li bir grup. SPK yönetimıni 1w 20'yı aşkın aracı kurumu tasfîye ;sürecine götiirerek 100 bin yah- ıruncıyı mağdur etmekle" suçlu- yordu. "Kol kırılmış. yenden gö- zükmüştü." SPK'cılerın dosyasın- da SPK'den kimi adlar da \erile- ;rek şu ifadeler dikkatı çekiyordu. "Türkimest için kurul başkan ı'yardımcısı Caner Ertuna yöneti- minde özel bir izleme komisyo- nu kurulmuştu. Ancak komis- yon bu kuruluşun usulsüz repo jyaptığı ortadayken. bu yönde îgerek kurul denetçileri gerekse Ibağınısız dış denetçiler, raporla- rını izleme komisvonuna sun- duklan halde AOG Türkinvest ve diğer usulsüz işlem yapan aracı kuruluşlara repo yapma izni vermiştir." Cumhurbaşkanı Demırel. ken- dısme ıletılen ihbar dosyasını "tn- celemeye değer" bulur ve Başba- kan Çıller'e gönderir. Çiller de. hiçbır sorumluluğu yokinuş gıbı "kabagı Caner Ertuna'nın başın- da patlahr". Soruşturma açtırır Başbakan. Ne var ki bu soruştur- madan da sonuç çıkmaz. Daha doğrusu sonucu etkılemeyecek sonuçlar çıktığı için bunlar kamu- oyuna açıklanmayacaktır. Ertuna ise o günlenn sıcaklığı içerisinde savunacaktırkendısini. SPK Baş- kanı Yaman Âşıkoğlu'nun Türki- ye'de bulunmadığını belirterek "Caner Ertuna'nın ne yetkisi var ki" diye soracak ve Türkinvestze- deleri çıleden çıkartan şu sözleri sarfedecektir: "BLrim görevimiz sadece izle- mek..."' Ertuna'nın ıtırafından anlaşı- lan; "göreviihmalsuçu"ndan baş- ka bir şey değıldı. Ortada bizzat SPK'cılenn "ihmalvar" > diyen ra- poru ve yasaya aykınlığın belge- lenmışliğı \arken. üstelik bu du- rum iki yü önce belgeleriyle ka- nıtlanmışken. SPK yönetimı. suç- suz olduğuna öylesine inanıyor- duki.kusurlusayılamazdı. Daha- sı görev ını yapıyordu SPK. tzmir Cumhunyet Savcılığına iletilen SPK aleyhindeki suç duyurusuna verilen yanıt-kararda böylesi bir "ruh hali"ne tanık olacaktık. SPK yönetimı. ne olursa olsun kendisı hakkmda ancak başbakanlığın suç duyurusunda bulunarak dava aça- bileceğini sa\unuyordu. SPK yö- netimı. "inanması güç ifadeterie" bir de "saptama" yapıyordu: "Kurul yönetici ve denetçileri- nüı AOG Ûe ilgiB olarak ifade et- tikleri görev lerinde \e kullandık- ları yetkilerinde hcrhangj bir ih- mal bulunmadığı. görev in geregi gibi zamanında veyasalara uygun olarak yerine getiıildiği...'' Şimdi bıraz geriye dönehm. Türkınvest'ın faalıyetinın durdu- rulduğu günün bir gün sonrasına. Ortalık toz dumandı. Türkinvest- zedeler. haberı duyar duymaz Türkinvest bürolarına hücum et- mişlerdi. Bulduklan herkese "Ne olacak" diye soruyorlardı. Elleri- ne geçirseler Ayan'ı öldürecek ka- dar kızgındılar. Işte tam da o gün. yanı haberın gazetelerde yer aldı- ğı29Nısan 1994 "te Türkmvest'ın tüm mal varlığına tedbir koyulu- yordu. SPK. bir gün gecikmeyle de olsa anlamlı ve yerinde bir gi- rişımde bulunmuş. tedbir talebini iletmıştı mahkemeye. lşte o gün, yani artık Türkinvest te sonun başlangıcı olan 29 Nisan I994'te bütün gazetelerde Türkınvest'in iki tam sayfa kadar ılanı çıktı. Okuyanlar allak bullak oluyordu. llanda, sanki hiçbır şey olmamış- çasına Türkmvest'ın reklamı ya- pılmaktaydı. Açığa repo ışlemı y apan. başkalarına aıt hısse senet- lerıni kendi senedıymiş gıbı alıp satan sanki kendisı değıl de baş- kasıymış gibi hiç utanıp sıkılma- dan şö\le"denılmıştı: "Yaşanan ekonomik kriz ve ka- nşıklık ortamında sadece Türkin- vest siz \ahnmcilann geleceğini güvence altına alıyor, reponuza tamgü\«nceverivor. 1 Ma>ısl994 Pazartesi gününden itibaren Tür- kinvesf egelin, reponuzun temina- tını hemen alın!" tlanı okuyanlar gözlerine ına- namıyorlardı. Bırçoğu. hemen ga- zetelen ve SPK '> ı aray arak. "İlan mı doğnı, SPK'nin el kov uşu mu" diye soruyordu. SPK'nın yanıtı kısavekesındı. "Yasadışıfaalivet- te bulunduğu için Türkimest'e el konulmuştur. Haklannız koruha- caktır. merak etmevin" diyordu SPK görevhlen. Ancak aynı ke- sınliktekı yanıt gazete yönetıcıle- Ayan, "havali ihracat suçlanıasıvla"girdiğictzaevindtı. n tarafından venlemiyodu. Gaze- telenn "parayıveren ilanı yayınla- ör" yakla^ımında olduğu. bu çar- pıcı olayda bir kez daha ortaya çıkmıştı. Gerçekten de ınanılır gi- bi değıldı. \asalara aykın faali- yetleri birbır belgelenen veel ko- nulan Türkınvest. daha o gün ••Gelin reponuzun güvencelerini alın" diye ılan \erebılıyordu. SPK tarafından 5 Mayıs 1994'te Türkinvest'ın iflası ıçın Istanbul 6. AslıyeTicaret Mahke- mesı'nde da\a açılmasıyla yeni bırsüreçbaşlamıştı. Mahkeme 13 Ocak 1995'te Türkımest'ın ıfla- sınakarar\ermış. kararNasrullah A\an'ın avuka- tı Zühal Oktay tarafından tem- yız edılmişti. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi de 20 Haziran 1995'tekikara- nyla ıflas kara- nnı onamış, ka- rar kesinleş- miştı. Ancak Ayan, iflası ge- cıktırme çaba- Iarından vaz- geçmıy ordu. Son bir kez da- ha başvurdu. Avukatı Zühal Oktay. Yargıtay 19. Hukuk Da- ıresı'nın ıla- mıyla ile kesm- leşmiş iflas ka- rannın bozul- ması için "ka- rardüzeltmeis- temi"nde bu- .ndu. Ancak v Ağustos '95 'te yapılan \tşvuruda iflas ararı bozul- lavacaktı. Aslında ls- tanbul 6. Asliye Ticaret Mahke- mesı, "Ayan'ın niyetFnı daha 13 Ocak 1995'te iflas kararını verir- ken somut bi- çımde belırle- mıştı. Hayrul- lah F. Töre, Sa- adettin Özis- kender \ e Şera- fettin Şirin'den oluşan mahke- me heyetışöyle diyordu: "Da\aya müdahil olarak katı- lan Trend Holding vekili tarafın- dan alacaklılardan aldığı ibrana- meler ile feragatnameler ibraz edilmiş ise de bunlann, iflas tale- bini geciktirmek veya ortadan kal- dırmak amacıyla ahndığı anlaşü- dığından..." Sıra lcra tflas Kanunu hüküm- leri gereğince iflas masasının oluşturulmasınagelmıştı. tflas ka- rarından kısa süre sonra Istan- bul'da bırınci alacaklılartoplantı- sı yapıldı. Çeşıtli tartışmalar ve polemikler, hatta kımı suçlamala- nn ardından 6 kışılik bir liste iflas masasına aday gösterildi. lstanbul 3. lcra Tetkık Mercıi Hâkimi Or- han Baydan da lıstede yer alanlar- dan Prof. Dr. Erol Cansel, a\ ukat Rahmi Kadıoğlu \e uzman Ah- metUnutmaz'ı iflas masasına seç- tı. Trend Holding'in iflas masası- nı ele geçırme çabalan da alacak- lılar ve avukatlarının ortak hare- ket etmeleri sayesinde sonuçsuz kaldı. 23 Mayıs 1995'te resmen göreve başlayan Türkinvest Iflas Masası görevlileri. yasayla kendi- lerıne tanınan süreyi ikinci kez son ana kadar kullanarak alacak- lılar sıra cetvelini hazırlayacaklar- dı. Artık geriye dönüş yoktu. Ayan boş durmadı Iflasla ilgili davanın temyız sü- reci işlerken Ayan yine boş dur- muyordu. Bazı gazetelerde "Avan'dan kurtarma formülü" başlığıylau pişirilen öneriler" ıster istemez Türkınv estzedelerin ka- fasını kurcalıyordu. Bir kesim. "Ayan'a güvenilmez" deyip kesin karşı tutum alıyor, bir başka kesim ise "Önemli olan paramızın öden- mesi" diye yaklaşıyordu. Ayan tüm borçİarını on taksitte ödeye- ceğini açıklayınca çok sayıda ki- şinın ibraname ve feragatname verdiğine tanık olunacaktı. Bu ib- ranameler, Türkinvest'in iflasının önlenmesı çabalarında "hukuki belge" olarak da kullanılacaktı. ls- tanbul 6. Asliye Ticaret Mahke- mesı'nce verilen iflas kararını temy iz eden, ancak temyizden de sonuç alamayan Ayan'ın avukatı Zühal Oktay. tam 2913 kışıden ıb- raname-feragatname aldığmı be- lirtecek ve ekleyecektı: "Bu rakam 567.9 milyar lirayı buluyor. Henüz bu aşamada bile borçiannıızın yüzde 43'ünü öde- miş durumdayız. İflasın geçersiz- ligine karar verilmesi gerekir..." Bınleıce kışı doğrudan. on bın- lerce kişi ise biraz dolaylı biçim- de, borsadaki bir aracı kuruluşun batması yüzünden mağdur olmuş- tu. Yılların emeği bırikimler. "bir akıllı çocuk ile onun çocuklarının hesabınaka>dınlıvermiş"ti. Üste- lik bu defa SPK'nın denetim ve gözetimi altında oluyordu bütün bunlar. tstanbul 6. Asliye Ticaret Mah- kemesi'nce atanan bılırkişiler Prof. Dr. Hamdi >'araman ıle Doç. Dr. Timuçin Musul ve Cahit Yetiş de SPK'ye dokunduran bir rapor vermışlerdi. tflas davasının açılmasının yerinde olduğuna hükmeden bilırkişiler. SPK'yı ha- talı bulmuşlardı. "Mali durumu kötüye gittiği kabul edildiğinde, Türkinvest'in şube açması. yatı- nm fonu talebinin SPK'ce kabul edilmesi çelişkidir" dıyorlardı. Mudıler Derneğı Başkanı Ka- mil Karadeniz de SPK'vi suçlu- yordu. Karadenız'e göre Ayan'ın Türkınvest'ten alacaklı olanlara 50 mılyona kadar ödeme yapma- sı kuşkulu bir yoldu. "Neden 51 milyon lira ve y ukansı değil? Öde- melere neden faiz eklenmijor?.. Türkinvest'in içi boşaltüırken sey - reden SPK y ine sevrediyor. Yazık- lar olsun" diyordu Karadeniz. Ayan'ın "yaktıklan". salt do- kuz bını aşkın Türkınvestzedey le sınırlı değıldı. Tam Sıgorta'dan emeklı olanlar. emeklı sandığın- dan gelir elde etmeyi umarken or- tada kalmışlardı. Çünkü Tam Sı- gorta sandığına yatırılan paralar da tıpkı Türkınv est'e yatınlan pa- ralar gibi kullanılmıştı. Bu sırada gelen bir haber. y ürekleri biraz ol- sun ferahlatıyordu. Nasrullah Ayan'ın şırketlennden Çehk Ha- lat ve Tam Sıgorta'nm 1994 yılı- na ait hesapları onaylanmamış, yönetim ve denetim kurulları da ibra edılmemışti. Dahası Maliye, Tam Sigorta'nın 1993 yılından beri vergi ödemedığını saptayarak Ankara, İzmır, Adana ve Balıke- sir'deki gaynmenkul vemenkulle- nne hacızlere başlamıştı. Ve hapiste 1 ay Şirketlerı aklanmaz. hacız soru- nu yaşarken ve de Türkinvest'in iflasına karar \ en ldığı sırada Nas- rullah Ayan hapse atılır. Antak- ya'da daha önce açılmış bir dava nedeniyle Ayan'ın tutuklanışı Türkınvestzedelere "Oh olsun" dedirtir. Devletın savcısı hareke- te geçmiş. mahkeme, mazlumla- nn ahını çıkartmaktadır sanki. Ze- delerin sev ıncı kursaklarında ka- Iacaktır. Zıra Nasrullah Avan, "hayali ihracat ve kaçakçılık suç- lamasıyla"gırdığı Samandağ C e- zaevi'nden 2 milyar lira kefalet ödeyerek bir ay sonra çıkınay ı ba- şarır. Ancak hakkında yurtdışına çıkış yasağı konur Ankara da 15 alaeaklının Nas- rullah Ayan hakkında 10 Eylül I994'te açtığı dava sirasında mah- keme zabıtlanna geçen kımı aııla- tımlar "suçlu Nasrullah Ayan"ın ne denlı fütursuz olduğunu da or- taya koyuyordu. "Dolandırıcılık \e h'amet sebebiy leemnheri suiis- timaL hileli iflas suçlan"y la y argı- lanması yetmiyormuş gibi Ayan, borçlan karşıhğında alacaklıları- na "Ya ibra edin ya tavuk \ere- yim" diyebılmekteydı Ayan ıçın "hâlâ şirketk'rinin içini boşaitma- yı sürdürüyor" dıyen davacılar. söz konusu teklıfe mahkemede şöy le dikkat çekıyorlardr "Nasrullah Ayan tüm mal\ ariı- ğını eşi ve çocuklan üzerine geçir- mektedir. Tutuklanması gerekir. Bizi ibralaşmaya zoıiuyor. itlıs sekız sene sürer' diyerek baskı ku- ruyor. tbralaşmayı kabul etmey en alacaklılarına canlı ta\ uk \erme- yi teklif ediyor!" Ayan hakkında açılan davala- rın sonu gelmiyordu. KendİM ve 17 arkadaşı hakkında bu kez "hi- leli iflas", "hileliiflasa iştirak fttik- leri" sa\ ıy la cumhurıy et sav cı I ığı- na şıkâyerte bulunulmuştu. Istan- bul cumhuriyetsavcılarmdan Ce- lal Arıkan bunun üzerine Nasrul- lah Ay an ve arkadaşları Meriç Kö- yatası (gazetecı). Sarp Kuray ı es- kı De\-Genç'li). çocuklan Suat- Hikmet-NükhetAyan v e diğer b.ı- zı sanıklar hakkında hemen da\a açıyordu. Sanıklann 1 ay-2 yıl ve 2-5 yıl arasında hapis cezası is- tendiğı davada ne var kı tutukla- maya gerek duymuyordu mahke- me.Bir başka dava da yine Istan- bul'da açılmıştı. Türkinvest ala- caklısı bazı kişiler $işli 2. Sulh Ceza Mahkemesi'ne başvurarak "dolandırıcüıkyapıldığını" sav la- mışlardı. Bu kez mahkeme. sav la- rı ciddı buluyor ve Nasrullah Ayan'ı 17 Haziran 1994 günkü duruşmada tutukluyordu. \e var ki Ayan. 1 ay sonra yine çıkacak- tı.NUgün Sarp adlı bir alacaklı da lstanbul 5. Ağır Ceza Mahkeme- si'ne başvurunca yine sanık san- dalyesine oturacaktı Nasrullalı Ayan. Ancak tutuklanmasa da bu davada "hileli müflis" olarak yar^ gılanmaktan kurtulamıyordu. Yarın...Tasfiye: Bitmeyen senfoni
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle