Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 MAYIS 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ
Serbestleşen dış ticaret, mevcut döviz politikası nedeniyle Türkiye aleyhine gelişiyor
üıracatı düşük kıır engelliyor
BAR1Ş KARCIOGLU
Dış ticaretin önündeki en
büyük engel fiyat politikası.
Avrupa Birliği ile imzalanan
gümrük birliği protokolünün
yanı sıra. diğer gelişmiş
ülkelerle yapılan dış ticareti
serbestleştıren benzen
anlaşmalarla uluslararası
ticaretin önündeki gümrük
duvarlarını kaldıran Türkiye.
kendi kendine yarattığı fıyat
politikası nedeniyle bu
alışverişlerden olumsuz
etkileniyor. Ithalatı teş\ ik edip
ihracatı engelleyen politikalar
yüzünden, 1995 yılı sonunda
dış ticaret açığı bir öncekı j ıla
göre 1.7 kat artarak 14 milyar
73 milyon dolara ulaştı.
Devlet Istatisrik Enstitüsü
(DİE) tarafından hazırlanan
"dış ticaret fîyat endekslerT
yabancı ülkelerle ticaretini
serbest bırakan Türkiye'nın.
uyguladığı düşük kur politikası
nedeniyle giderek daha fazla
dışa bağımlı bir ülke olmaya
başladığını ortaya koyuyor.
tstanbul Üniversitesi
Ekonometri Bölümü Ögretim
Üyesi Prof. Dr. İsmet Doğan
Kargül'e göre, ihracat ve
ithalat fiyat endeksleri refahın
yurtiçinde mi kaldığını yoksa
yurtdışına mı transfer
edildiğini gösteriyor. İhracat
fiyat endeksi, ihraç mallannın
yabancı ülkelere olan ortalama
maliyetinı; ithalat fiyat endeksi
de ithal mallann Türkiye'ye
• Gümrük birliği protokolünün yanı sıra diğer dış
ticaret anlaşmalanyla uluslararası ticaretin önündeki
gümrük duvarlannı kaldıran Türkiye, kendi kendine
yarattığı fiyat politikası nedeniyle bu alışverişlerden
olumsuz etkileniyor.
• İthalatı teşvik edip; ihracatı engelleyen politikalar
yüzünden, 1995 yılı sonunda dış ticaret açığı bir
önceki yıla göre 1.7 kat artarak 14 milyar 73 milyon
dolara ulaştı.
olan ortalama maliyetinı
gösteriyor. Eğer ithalat fiyat
endeksi, ihracat fiyat
endeksine göre daha düşükse
ülke kaynaklannın dışanya
transfer edildiği, dolayısıyla
dışa bağtmlılaşmanın
hızlandığı anlamına geliyor.
DİE tarafından. 1989 yılında
100'e eşitlenen endeksler, 9O'lı
yıllarda sürekli ihracat
aleyhine seyretti. Bu nedenle
1988 yılında 2 milyar 673 mi-
lyon dolar olan dış ticaret açığı
7 yılda tam 5.26 katına çıkarak
14 milyar 73 miîyon doîara
ulaştı.
Söz konusu endeksler son 6-7
yıldır hep ihracat gelirlennin
düşük kalmasına neden olacak
şekilde seyretti. Yani ihracat
fiyat endeksi genellikle ithalat
fiyat endeksinin üstüne çıktı.
Ancak kimi ay lar endeksler
arasındaki fark artarken kimi
aylar bu fark azaldı. 1995 yılı
haziran ayı. 2.6'lık farkla
endekslenn birbirlerine en çok
yaklaştığı tanh olarak
gözüküyor. Kasım ayı ıse
endekslerin yüzde 16.5'le.
bırbırlerinden en çok
uzaklaştılan tarih olarak
kaydediliyor. Başka birdeyişle,
uygulanan "düşük kur -
yüksek faiz politikalarr
nedeniyle. 1995 yılı kasım
ayında 1 kilo pirinç
yabancılara 120 liraya mal
oidu. Ayru ürünün ithalatı ise
Türkiye'ye 83.5 liraya mal
oldu. Böylece ıthal etmek daha
kârlı hale geldi ve bir yandan
ihracat azalırken bir yandan da
dış ticaret açığı hızla büyüdü.
Dış ticaret açığını derinleştiren
düşük kur - yüksek faiz
politikalarının en çok etkilediği
sektör balıkçılık oldu.
Su ürünleri baz ahndığında iki
endeks arasındaki farkın
korkunç derecede yüksek
olduğu dikat çekti. Bu sektörde
endeksler arasındaki fark
133.2'e kadar vardı. Aradaki
en büyük fark, 1995 yılının
ocak ayında gerçekleşirken
farkın en düşük olduğu
tarih -51.5'le 1995 yılı ağustos
ayı olarak dikkat çektı.
(Tıırizm sektörü
il^isizlikteıı şikâyetçi
• Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB)
raporunda 1996 Türkiye'sinde küçük altyapı
problemlerinin bile çözümlenememiş olmasının
üzüntü verici olduğu belirtiliyor.
Ekonomi Servisi- Türkiye
Sevahat Acenteleri Birliği
(TURSAB). sıyasilen ve bü-
rokratları. sektörün ülkeye kat-
kısını gözardı ederek ilgisiz
davranmakla suçladı.
TÜRSAB. hazırladığı
"1996'da Turizm Durum Ra-
poru
r
'nda. kamu yönetımınin
sık sık turizm sektörüne önem
verdiğini açıklamasına rağ-
men, sektörün gücünü arttıra-
cak önlemleri almadığına yer
verildi.
Tunzm sektörünün istihdam.
uluslararası ilışkilervetanıtım
gibi konularda oy nadığı rolün
artarak devam ettığı belirtilen
raporda. 1996 Türkıye'sinde
küçük altyapı problemlerinin
bile çözümlenememiş olması-
nın üzüntü verici olduğu belir-
tiliyor
Kamu yöneticilerine, sektör-
deki yapı değişikliğini iyi kav-
rayıp. sektörün günlük ve kro-
nikleşmiş problemleunı çöz-
meleri önerilen TÜRSAB ra-
porunda şu görüşlere yer veri-
liyor:
"Günübiriik problemlerin
çözümlenmesi, sektörün tek tek
ağaçlarla uğraşmaktan kurtu-
lupormanın bütününe bakma-
sını sağlavacaktır."
Rapora göre sektörün
sorunlan ve öneriler:
- Sektörün mali yapısı: Bir-
bınnden farklı ekonomik ka-
rarlar. hep sektörün aleyhine iş-
lıyor. Finansman imkânı yara-
tıldığında sektör yeni pazarla-
ra açılacak ve turizm gelirini
ciddi biçimde arttırabilecektir.
-Kamu nezdinde temsil:
Yüksek Planlama Kuru-
lu'nda (YPK) Turizm Ba-
kanlığı temsil edilmemekte-
dir. Yeni hükümetimizin Tu-
rizm Bakam'nın da YPK
üyesi olabilmesi >önündeki
görüşü se\indiricidir.
-Havaalanlan: Sektörün ge-
lişmediği dönemde inşa edilen
havaalanlan bugün yetersiz ha-
le gelmiştir.
-Tanıtım: Türkiye'nin tu-
rizmin tanıtımına ayırdığı
kaynak, diğer ülkelerde tek
bir tur operatörünün a) ırdı-
ğı bütçe kadardır.
- Konut Fonu'nun kaldırıl-
masından sonra meydan vergi-
sinin 12 dolardan 15 dolara çı-
kartılması uygulaması 1 Ocak
1997'yebırakılmalıdır.
-V'ize: Istisnai durumlar
dışında vize uygulaması kal-
dırılmalı. zorunlu olduğu
hallerde, işlemler basitleşti-
rilmelidir.
-Elektrik kesıntileri: Başta
tstanbul. Kuşadası ve Marma-
ris gibi turistik merkezler ol-
mak üzere, elektrik kesintileri-
ne daha hızlı çözümler getiril-
melıdir.
TURSAB
hazırladığı
4 -1996'da
turizmin
durumu
raporunda
kamu
yönetiminin
turizm
sektörünün
gücünü
arttiracak
önlemleri
almadığı
belirtildi.
İŞÇİNÎN EVRENİNDEN
ŞUKRAN SONER
Sendikacılık Vazgeçti•••
Abartmayalım, başından beri demeyehm, 12 Eylül sonrasının
en kalabalık 1 Mayıs kutlaması yaşandı.
İşçi sınıfının, daha doğrusu örgütlü sendikacılık hareketinin 1
Mayıs'ı kutlamaktan adeta vazgeçtiği, meydanı gençlığe, varoş-
larda yaşayanlara, sol partilere, bilinen bütün sol marjınal siya-
setlere, gruplara terk ettiğı, bir başka anlatım ıle marjınallenn kıt-
le gösterisi yapttğı, alışılmışın, beklenenin dışında bir 1 Mayıs
kutlamasına tanık olduk.
1 Mayıs, ısçı sınıfının birlik ve dayanışma bayramı kutlaması,
sözde Türk-lş, DİSK, Hak-iş ve KESK'in ortaklaşa sorumluluğu
ve düzenlemesinde yapılacaktı.
Istanbul'da yüz bınlerceörgütlü üyesi bulunan 4 sendikal kon-
federasyon adına, bırkaç yüz Hak-fş'li, bir-iki bin Türk-iş'li var-
dı. DİSK Türk-iş'ı katlıyordu. KESK DlSK'ten daha kalabalıktı.
Hepsinin toplamını birden en az ona katlayan radıkal sol genç-
lik, örgütlü ve gerçekten de hazırlıklı gelince, kürsüyü kolayca
ele geçirdi. Daha doğrusu, 1 Mayıs'ı işçi sınıfının yaşamsal so-
runlarının gündeme getırıldiğı, gücünün sergılendiğı bir gün ola-
rak kutlamayı beceremeyen sendikacılık hareketı, meydanı terk
etti.
Bu da iyimser bir yaklaşım oldu:
Örgütlü işçinin en büyük kitlesinı temsil eden Türk-iş'ın genel
başkanının, 1 Mayıs'tan bırkaç gün önce, bundan sonra mey-
danlara çıkmayacaklarını ilan ettiği ve de 1 Mayıs kutlamasına
katılmak gereğıni bile duymadığı gerçeğini atlayamayız. işçi kıt-
lelerinı getirmek üzere profesyonel sendikal kadroların. bırkaç
bilinen isım dışında, hiçbır çaba göstermediklerıni, yüz bınlerce
üyeli sendıkaların bırkaç kişi ıle ve başkansız geldiklerıni görme-
mezlikten gelemeyiz.
"1 Mayıs'ıkutlamıyoruz. Inanmıyoruz, ıstemiyoruz, umrumuz-
da bile değıl" diyebılecek kadar dürüst ve cesur olamadıklan ıçın
her şeyı yüzlerine gözlerıne bulaştırdılar.
Kendi ıradelerinın dışında, örgütlü üyelennden oluşmayan ka-
labalıkları görünce de ne yapacaklarını şaşırıp panığe kapıldılar.
Toplanmayı beklemeden, yürüyüşü hemen başlatıp, mıtingı bir
an önce bıtırıp hemen kaçmayı, ucuza kurtulmayı hesapladılar.
Mitıngidüzenleyen konfederasyonlann pankartlannın arkasın-
daki kalabalık öylesine az, diğerleri öylesine çoktu kı bu hesap
bile tutturulamadı.
En acısı da galiba 4 konfederasyonun üyesi konumundaki
önemlı bırdığerışçi çoğunluğunun, 1 Mayıs'ı düzenleyen ken-
di örgütlerinin flaması arkasında yürümektense, sol sıyası par-
tileri, hatta gençliğın marjinal, radikal sol gruplarını seçmış ol-
malarıydı.
Sendikal kadrolara güvensızliğı, işçinin kendine, sorunlarına
bazen radıkal bir siyasi grubu bile daha yakın görüyor olmasını
yansıtan bu tablo, sonuçta, 1 Mayıs kutlamalarının geleneğıni
değiştirdi.
En güncel, yaşamsal işçi sorunlarını dile getiren sloganlara,
taşınan dövız ve pankartlara, diğer grupların kendi geleneksel
sloganlan, özel afişleri, giysileri, maskeli göstenlerı arasında,
özenılerek genış yer verilmeye çalışıldıysa da arada kaynadı gıt-
ti.
Sendıkaların yarattığı büyük boşluğu, Özgürlük ve Dayanış-
ma Partısi, Emek Partısı gibi sol partiler doldurmaya çalıştılar-
sa da medyaya, kamuoyuna yansıyacak olanı, radıkallerin, mar-
jinallerin gövde ve güç gösterısıydi.
Kendilerını, sorunlannı, kımliklerıni ifade edecek, parlamen-
toya girmış siyasi parti, sendikal haklan kullanan sendikacılık ha-
reketını bulamayan işsiz, sendikasız çahşan işçıler, sağlık ve eğı-
tim olanaklanndan, insanca yaşama hakkından yararlanamayan
varoşlarda yaşayan umutsuz, yoksul kitleler, gençlik, marjınal
gruplara, radıkal sıyasetlere kıtlesel bir güç katmışlardı.
1 Mayıs 1996, sendıkacılığın ilkelerinden vazgeçtiği, sendikal,
sıyasal, sosyal boşluğun, yaratılan gelir uçurumunun, haksızlık-
ların, sol radikal gruplara gövde gösterisi ortamı yarattığı bir gün
olarak tarihe yazılacak.
Yasalara aykın faaliyetleri belgelenen Türkinvest, ilanlannda 'Gelin reponuzun güvencesini alın' diyordu
Ayan'ın tasarrufçuyu 'mandırma' çabalan...
29Nisan 1994 'te Türkinvest 'in tüm mal varlığına tedbir koyuldu.
SPK, bir gün gecikmeyle de olsa anlamlı veyerinde birginşimde ,
bulunmuş, mahkemeye tedbir talebini iîetmişti.
1 ürkimest 'te sonun başlangıcı olan o gün bütün gazetelerde
Türkinvest 'in iki tam sayfa kadar ilanı çıktı. Ilanda, sanki hiçbirşey
olmamışçasına Türkinvest 'in reklamı yapılmaktaydı.
T
ürkmvest'ın ıflasıyla
ilgılı olarak başv uruda
bulunulmuş. fakat da-
va henüz sonuçlanma-
mıştı. Banker Kastellı
olarak bilinen Cevher Özden'in
tam da bu sıralarda "fazla ses ge-
tirmeyen" bir açıklaması çıktı
Cumh'urıyet'te. 19801ı yılların
başında çok canlar yakmış olan
"bu pervasız borsacı-banker"
1
kontrolsuz, azdenetımli ve mani-
pülatif borsamızın halıni gözler
önüne senyordu:
-Günde'300-500 mihon lira ka-
zanıyorum ve beş kuruş da vergi
vermİYonını. Borsada günlük o\-
narım \e kendi adımı kullanmam.
Ben yine kendime geçinecek bir
yol buldum. Binlerce insan borsa-
daki spekülasyonlardan trilyonla-
n götürüyor. Aracı kurumlar da
yıllardır milleti söğüşlüyor.—"
Söyledıklerinin her bir cümle-
si ayrı haber değerı taşıyan Kas-
tellı, son sözüyle aslında SPK'yı
eleştırmış oluyordu.
Demirere gecikmiş ihbar
• 1994 Temmuzu'nda TBM.M
îkayıtlarına geçen Türkinvest'le il-
,gili araştırma önergesinden hiçbır
|sonuç çıkmamıştı. Ya yıne binle-
-ri korunuyoryadabilemediğımiz.
anlayamadığımız şeyler dönüyor-
du. Âradan bir ay geçtı. SPK ça-
!lışanlan. Cumhurbaşkanı Demi-
;rel'e SPK"yı şikâyetettiler Aslın-
tda Başkanı Vaman Aşıkoğlu daha
İABD"de kanser teda\ ısı görürken
jSPK'deki yönetım boşluğu Cum-
hurbaşkanfna iletilmişti. Ve De-
mirel de Başbakan'a biryazı gön-
idererek önlem alınmasmı istemış-
!ti Bu defaki ihbar dosyasında
SPK hakkmda sert eleştırıler, da-
Jhası suçlamalar vardı. Konu Tür-
kinvest'le ilgılı SPK'nın tutumu,
'daha doğrusu hareketsızligiydi
SPK'li bir grup. SPK yönetimıni
1w
20'yı aşkın aracı kurumu tasfîye
;sürecine götiirerek 100 bin yah-
ıruncıyı mağdur etmekle" suçlu-
yordu. "Kol kırılmış. yenden gö-
zükmüştü." SPK'cılerın dosyasın-
da SPK'den kimi adlar da \erile-
;rek şu ifadeler dikkatı çekiyordu.
"Türkimest için kurul başkan
ı'yardımcısı Caner Ertuna yöneti-
minde özel bir izleme komisyo-
nu kurulmuştu. Ancak komis-
yon bu kuruluşun usulsüz repo
jyaptığı ortadayken. bu yönde
îgerek kurul denetçileri gerekse
Ibağınısız dış denetçiler, raporla-
rını izleme komisvonuna sun-
duklan halde AOG Türkinvest
ve diğer usulsüz işlem yapan
aracı kuruluşlara repo yapma
izni vermiştir."
Cumhurbaşkanı Demırel. ken-
dısme ıletılen ihbar dosyasını "tn-
celemeye değer" bulur ve Başba-
kan Çıller'e gönderir. Çiller de.
hiçbır sorumluluğu yokinuş gıbı
"kabagı Caner Ertuna'nın başın-
da patlahr". Soruşturma açtırır
Başbakan. Ne var ki bu soruştur-
madan da sonuç çıkmaz. Daha
doğrusu sonucu etkılemeyecek
sonuçlar çıktığı için bunlar kamu-
oyuna açıklanmayacaktır. Ertuna
ise o günlenn sıcaklığı içerisinde
savunacaktırkendısini. SPK Baş-
kanı Yaman Âşıkoğlu'nun Türki-
ye'de bulunmadığını belirterek
"Caner Ertuna'nın ne yetkisi var
ki" diye soracak ve Türkinvestze-
deleri çıleden çıkartan şu sözleri
sarfedecektir:
"BLrim görevimiz sadece izle-
mek..."'
Ertuna'nın ıtırafından anlaşı-
lan; "göreviihmalsuçu"ndan baş-
ka bir şey değıldı. Ortada bizzat
SPK'cılenn "ihmalvar"
>
diyen ra-
poru ve yasaya aykınlığın belge-
lenmışliğı \arken. üstelik bu du-
rum iki yü önce belgeleriyle ka-
nıtlanmışken. SPK yönetimı. suç-
suz olduğuna öylesine inanıyor-
duki.kusurlusayılamazdı. Daha-
sı görev ını yapıyordu SPK. tzmir
Cumhunyet Savcılığına iletilen
SPK aleyhindeki suç duyurusuna
verilen yanıt-kararda böylesi bir
"ruh hali"ne tanık olacaktık. SPK
yönetimı. ne olursa olsun kendisı
hakkmda ancak başbakanlığın suç
duyurusunda bulunarak dava aça-
bileceğini sa\unuyordu. SPK yö-
netimı. "inanması güç ifadeterie"
bir de "saptama" yapıyordu:
"Kurul yönetici ve denetçileri-
nüı AOG Ûe ilgiB olarak ifade et-
tikleri görev lerinde \e kullandık-
ları yetkilerinde hcrhangj bir ih-
mal bulunmadığı. görev in geregi
gibi zamanında veyasalara uygun
olarak yerine getiıildiği...''
Şimdi bıraz geriye dönehm.
Türkınvest'ın faalıyetinın durdu-
rulduğu günün bir gün sonrasına.
Ortalık toz dumandı. Türkinvest-
zedeler. haberı duyar duymaz
Türkinvest bürolarına hücum et-
mişlerdi. Bulduklan herkese "Ne
olacak" diye soruyorlardı. Elleri-
ne geçirseler Ayan'ı öldürecek ka-
dar kızgındılar. Işte tam da o gün.
yanı haberın gazetelerde yer aldı-
ğı29Nısan 1994 "te Türkmvest'ın
tüm mal varlığına tedbir koyulu-
yordu. SPK. bir gün gecikmeyle
de olsa anlamlı ve yerinde bir gi-
rişımde bulunmuş. tedbir talebini
iletmıştı mahkemeye. lşte o gün,
yani artık Türkinvest te sonun
başlangıcı olan 29 Nisan I994'te
bütün gazetelerde Türkınvest'in
iki tam sayfa kadar ılanı çıktı.
Okuyanlar allak bullak oluyordu.
llanda, sanki hiçbır şey olmamış-
çasına Türkmvest'ın reklamı ya-
pılmaktaydı. Açığa repo ışlemı
y apan. başkalarına aıt hısse senet-
lerıni kendi senedıymiş gıbı alıp
satan sanki kendisı değıl de baş-
kasıymış gibi hiç utanıp sıkılma-
dan şö\le"denılmıştı:
"Yaşanan ekonomik kriz ve ka-
nşıklık ortamında sadece Türkin-
vest siz \ahnmcilann geleceğini
güvence altına alıyor, reponuza
tamgü\«nceverivor. 1 Ma>ısl994
Pazartesi gününden itibaren Tür-
kinvesf egelin, reponuzun temina-
tını hemen alın!"
tlanı okuyanlar gözlerine ına-
namıyorlardı. Bırçoğu. hemen ga-
zetelen ve SPK '> ı aray arak. "İlan
mı doğnı, SPK'nin el kov uşu mu"
diye soruyordu. SPK'nın yanıtı
kısavekesındı. "Yasadışıfaalivet-
te bulunduğu için Türkimest'e el
konulmuştur. Haklannız koruha-
caktır. merak etmevin" diyordu
SPK görevhlen. Ancak aynı ke-
sınliktekı yanıt gazete yönetıcıle-
Ayan, "havali ihracat suçlanıasıvla"girdiğictzaevindtı.
n tarafından venlemiyodu. Gaze-
telenn "parayıveren ilanı yayınla-
ör" yakla^ımında olduğu. bu çar-
pıcı olayda bir kez daha ortaya
çıkmıştı. Gerçekten de ınanılır gi-
bi değıldı. \asalara aykın faali-
yetleri birbır belgelenen veel ko-
nulan Türkınvest. daha o gün
••Gelin reponuzun güvencelerini
alın" diye ılan \erebılıyordu.
SPK tarafından 5 Mayıs
1994'te Türkinvest'ın iflası ıçın
Istanbul 6. AslıyeTicaret Mahke-
mesı'nde da\a açılmasıyla yeni
bırsüreçbaşlamıştı. Mahkeme 13
Ocak 1995'te Türkımest'ın ıfla-
sınakarar\ermış. kararNasrullah
A\an'ın avuka-
tı Zühal Oktay
tarafından tem-
yız edılmişti.
Yargıtay 19.
Hukuk Dairesi
de 20 Haziran
1995'tekikara-
nyla ıflas kara-
nnı onamış, ka-
rar kesinleş-
miştı. Ancak
Ayan, iflası ge-
cıktırme çaba-
Iarından vaz-
geçmıy ordu.
Son bir kez da-
ha başvurdu.
Avukatı Zühal
Oktay. Yargıtay
19. Hukuk Da-
ıresı'nın ıla-
mıyla ile kesm-
leşmiş iflas ka-
rannın bozul-
ması için "ka-
rardüzeltmeis-
temi"nde bu-
.ndu. Ancak
v
Ağustos
'95 'te yapılan
\tşvuruda iflas
ararı bozul-
lavacaktı.
Aslında ls-
tanbul 6. Asliye
Ticaret Mahke-
mesı, "Ayan'ın
niyetFnı daha
13 Ocak
1995'te iflas
kararını verir-
ken somut bi-
çımde belırle-
mıştı. Hayrul-
lah F. Töre, Sa-
adettin Özis-
kender \ e Şera-
fettin Şirin'den
oluşan mahke-
me heyetışöyle
diyordu:
"Da\aya müdahil olarak katı-
lan Trend Holding vekili tarafın-
dan alacaklılardan aldığı ibrana-
meler ile feragatnameler ibraz
edilmiş ise de bunlann, iflas tale-
bini geciktirmek veya ortadan kal-
dırmak amacıyla ahndığı anlaşü-
dığından..."
Sıra lcra tflas Kanunu hüküm-
leri gereğince iflas masasının
oluşturulmasınagelmıştı. tflas ka-
rarından kısa süre sonra Istan-
bul'da bırınci alacaklılartoplantı-
sı yapıldı. Çeşıtli tartışmalar ve
polemikler, hatta kımı suçlamala-
nn ardından 6 kışılik bir liste iflas
masasına aday gösterildi. lstanbul
3. lcra Tetkık Mercıi Hâkimi Or-
han Baydan da lıstede yer alanlar-
dan Prof. Dr. Erol Cansel, a\ ukat
Rahmi Kadıoğlu \e uzman Ah-
metUnutmaz'ı iflas masasına seç-
tı. Trend Holding'in iflas masası-
nı ele geçırme çabalan da alacak-
lılar ve avukatlarının ortak hare-
ket etmeleri sayesinde sonuçsuz
kaldı. 23 Mayıs 1995'te resmen
göreve başlayan Türkinvest Iflas
Masası görevlileri. yasayla kendi-
lerıne tanınan süreyi ikinci kez
son ana kadar kullanarak alacak-
lılar sıra cetvelini hazırlayacaklar-
dı. Artık geriye dönüş yoktu.
Ayan boş durmadı
Iflasla ilgili davanın temyız sü-
reci işlerken Ayan yine boş dur-
muyordu. Bazı gazetelerde
"Avan'dan kurtarma formülü"
başlığıylau
pişirilen öneriler" ıster
istemez Türkınv estzedelerin ka-
fasını kurcalıyordu. Bir kesim.
"Ayan'a güvenilmez" deyip kesin
karşı tutum alıyor, bir başka kesim
ise "Önemli olan paramızın öden-
mesi" diye yaklaşıyordu. Ayan
tüm borçİarını on taksitte ödeye-
ceğini açıklayınca çok sayıda ki-
şinın ibraname ve feragatname
verdiğine tanık olunacaktı. Bu ib-
ranameler, Türkinvest'in iflasının
önlenmesı çabalarında "hukuki
belge" olarak da kullanılacaktı. ls-
tanbul 6. Asliye Ticaret Mahke-
mesı'nce verilen iflas kararını
temy iz eden, ancak temyizden de
sonuç alamayan Ayan'ın avukatı
Zühal Oktay. tam 2913 kışıden ıb-
raname-feragatname aldığmı be-
lirtecek ve ekleyecektı:
"Bu rakam 567.9 milyar lirayı
buluyor. Henüz bu aşamada bile
borçiannıızın yüzde 43'ünü öde-
miş durumdayız. İflasın geçersiz-
ligine karar verilmesi gerekir..."
Bınleıce kışı doğrudan. on bın-
lerce kişi ise biraz dolaylı biçim-
de, borsadaki bir aracı kuruluşun
batması yüzünden mağdur olmuş-
tu. Yılların emeği bırikimler. "bir
akıllı çocuk ile onun çocuklarının
hesabınaka>dınlıvermiş"ti. Üste-
lik bu defa SPK'nın denetim ve
gözetimi altında oluyordu bütün
bunlar.
tstanbul 6. Asliye Ticaret Mah-
kemesi'nce atanan bılırkişiler
Prof. Dr. Hamdi >'araman ıle
Doç. Dr. Timuçin Musul ve Cahit
Yetiş de SPK'ye dokunduran bir
rapor vermışlerdi. tflas davasının
açılmasının yerinde olduğuna
hükmeden bilırkişiler. SPK'yı ha-
talı bulmuşlardı. "Mali durumu
kötüye gittiği kabul edildiğinde,
Türkinvest'in şube açması. yatı-
nm fonu talebinin SPK'ce kabul
edilmesi çelişkidir" dıyorlardı.
Mudıler Derneğı Başkanı Ka-
mil Karadeniz de SPK'vi suçlu-
yordu. Karadenız'e göre Ayan'ın
Türkınvest'ten alacaklı olanlara
50 mılyona kadar ödeme yapma-
sı kuşkulu bir yoldu. "Neden 51
milyon lira ve y ukansı değil? Öde-
melere neden faiz eklenmijor?..
Türkinvest'in içi boşaltüırken sey -
reden SPK y ine sevrediyor. Yazık-
lar olsun" diyordu Karadeniz.
Ayan'ın "yaktıklan". salt do-
kuz bını aşkın Türkınvestzedey le
sınırlı değıldı. Tam Sıgorta'dan
emeklı olanlar. emeklı sandığın-
dan gelir elde etmeyi umarken or-
tada kalmışlardı. Çünkü Tam Sı-
gorta sandığına yatırılan paralar
da tıpkı Türkınv est'e yatınlan pa-
ralar gibi kullanılmıştı. Bu sırada
gelen bir haber. y ürekleri biraz ol-
sun ferahlatıyordu. Nasrullah
Ayan'ın şırketlennden Çehk Ha-
lat ve Tam Sıgorta'nm 1994 yılı-
na ait hesapları onaylanmamış,
yönetim ve denetim kurulları da
ibra edılmemışti. Dahası Maliye,
Tam Sigorta'nın 1993 yılından
beri vergi ödemedığını saptayarak
Ankara, İzmır, Adana ve Balıke-
sir'deki gaynmenkul vemenkulle-
nne hacızlere başlamıştı.
Ve hapiste 1 ay
Şirketlerı aklanmaz. hacız soru-
nu yaşarken ve de Türkinvest'in
iflasına karar \ en ldığı sırada Nas-
rullah Ayan hapse atılır. Antak-
ya'da daha önce açılmış bir dava
nedeniyle Ayan'ın tutuklanışı
Türkınvestzedelere "Oh olsun"
dedirtir. Devletın savcısı hareke-
te geçmiş. mahkeme, mazlumla-
nn ahını çıkartmaktadır sanki. Ze-
delerin sev ıncı kursaklarında ka-
Iacaktır. Zıra Nasrullah Avan,
"hayali ihracat ve kaçakçılık suç-
lamasıyla"gırdığı Samandağ C e-
zaevi'nden 2 milyar lira kefalet
ödeyerek bir ay sonra çıkınay ı ba-
şarır. Ancak hakkında yurtdışına
çıkış yasağı konur
Ankara da 15 alaeaklının Nas-
rullah Ayan hakkında 10 Eylül
I994'te açtığı dava sirasında mah-
keme zabıtlanna geçen kımı aııla-
tımlar "suçlu Nasrullah Ayan"ın
ne denlı fütursuz olduğunu da or-
taya koyuyordu. "Dolandırıcılık
\e h'amet sebebiy leemnheri suiis-
timaL hileli iflas suçlan"y la y argı-
lanması yetmiyormuş gibi Ayan,
borçlan karşıhğında alacaklıları-
na "Ya ibra edin ya tavuk \ere-
yim" diyebılmekteydı Ayan ıçın
"hâlâ şirketk'rinin içini boşaitma-
yı sürdürüyor" dıyen davacılar.
söz konusu teklıfe mahkemede
şöy le dikkat çekıyorlardr
"Nasrullah Ayan tüm mal\ ariı-
ğını eşi ve çocuklan üzerine geçir-
mektedir. Tutuklanması gerekir.
Bizi ibralaşmaya zoıiuyor. itlıs
sekız sene sürer' diyerek baskı ku-
ruyor. tbralaşmayı kabul etmey en
alacaklılarına canlı ta\ uk \erme-
yi teklif ediyor!"
Ayan hakkında açılan davala-
rın sonu gelmiyordu. KendİM ve
17 arkadaşı hakkında bu kez "hi-
leli iflas", "hileliiflasa iştirak fttik-
leri" sa\ ıy la cumhurıy et sav cı I ığı-
na şıkâyerte bulunulmuştu. Istan-
bul cumhuriyetsavcılarmdan Ce-
lal Arıkan bunun üzerine Nasrul-
lah Ay an ve arkadaşları Meriç Kö-
yatası (gazetecı). Sarp Kuray ı es-
kı De\-Genç'li). çocuklan Suat-
Hikmet-NükhetAyan v e diğer b.ı-
zı sanıklar hakkında hemen da\a
açıyordu. Sanıklann 1 ay-2 yıl ve
2-5 yıl arasında hapis cezası is-
tendiğı davada ne var kı tutukla-
maya gerek duymuyordu mahke-
me.Bir başka dava da yine Istan-
bul'da açılmıştı. Türkinvest ala-
caklısı bazı kişiler $işli 2. Sulh
Ceza Mahkemesi'ne başvurarak
"dolandırıcüıkyapıldığını" sav la-
mışlardı. Bu kez mahkeme. sav la-
rı ciddı buluyor ve Nasrullah
Ayan'ı 17 Haziran 1994 günkü
duruşmada tutukluyordu. \e var
ki Ayan. 1 ay sonra yine çıkacak-
tı.NUgün Sarp adlı bir alacaklı da
lstanbul 5. Ağır Ceza Mahkeme-
si'ne başvurunca yine sanık san-
dalyesine oturacaktı Nasrullalı
Ayan. Ancak tutuklanmasa da bu
davada "hileli müflis" olarak yar^
gılanmaktan kurtulamıyordu.
Yarın...Tasfiye:
Bitmeyen senfoni