Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 NİSAN 1996 PERŞEMBE
12 BIR KONU BIR KONUK
i
Türk-İnkılap Tarihi Enstitüsü öğretim üyesi Prof.Dr. Ünsal Yavuz:
Osmanhca nıelezbîr <likür
HILYAKARABAĞLI
ANKARA-Ankara Cniversitesi Türk-
İnkılap Tarihi Enstitüsü öğretim
üyelerinden Prof. Dr. Ünsal Yavuz, din
ve ırk aynmcılığı yapmayan
Atarürkün ulus anlayışının bugün
yurtdişinda yasal stafü kazandınlan
bazı Atatürkçü derneklertarafından
saptırılmaya çalışıldıgını söyledi.
"^eni bir Atatürk imajı pompalanmaya
çauşdı\or~ diven Yavuz. son
demeçlerinde aydınlara yönelik
çıkışları ve şeriatçı kesımlerin bir
döneme ışaret ederek ortaya attıklan
"Camiler, ot deposu yapıldı"
söylemleriyle dikkatleri toplayan
Kültür Bakanı ve Hükümet Sözcüsü
Agâfı Oktay Güner'in sa\ lannı
yanıtladı. Ya\uz. Güner"in "Türk
avdınları Atatürk'ün Nutuk'unu
lügatla anlayabilirler"* sözlerine.
"Nutuk'u lügatla okumava gerek yok.
Hiç kimse elinde lügatla işkence de
çekmesin. Nutuk. 'Söv lev' adı ve duru
bir Türkçe'yle kamuoyuna sunuldu"
karşılıgını verdı.
Cumhuriyet tarihınin hiçbirdöneminde
camilerin ot deposu yapılnıadığına
dikkat çeken Yav uz. "Belgesi olmasa
da özellikle diUendirilen bu iddia>a
belgeli kahramanmaraş \e Sıvas
katliamlarını anımsatmak gerekir"
dedı.
Ankara Üniversitesi Türk Inkılap
Tarihi Enstıtüsü ögretim üyesi Prof. Dr.
Ünsal Yavuz. bazı çevrelerin Atatürk"e
sahip çıkma yaklaşimlarının temelinde
yatan idelojiler ile Türk aydınını
"kcndi klasiklcriy k Atatürk'iin
Nutuk'unu lügatsız anlamayan"
biçıminde nitelendiren Kültür Bakanı
Agâh Okta> Güner'in yorumlarını
değerlendirdi. Yavuz, sorulanmıza şu
yanıtlan \erdi:
- Türk avduıı okumaktan uzaklaştı mı?
- Atatürk'iin dil ve yazı devrimiyle
birlikte bazı çevrelerin iddia ettiği gibi
kültürel bırikınıimize uzak düşmek.
onlan terk ctrnek. okumamak gibi bir
yaklaşım söz konusu değildir. Çünkü
cumhurivet dönemınin Milli Eğitim
bakanlannın ilk ele aldıkları
konulardan biri dünya klasıklerinı ve
bizim sahip olduğumuz kaynaklan
hızlı bir biçimde duru Türkçe ve
Latince olarak topluma kazandırmak
yolunda hızlı birçeviri işlemi
başlatmış olmalarıdır.
İddia edildiği gibi bir duraksama
yoktur. Bu söylem güncel birtakım
politika ve ideolojiler sonucunda biraz
^orlamayla ortaya atılan dayanaksız
savlardır.
- Türk aydını. Atatürk'ün Nutuk'unu
lügatsız okuvama/ mı?
- Atatürkün Nutuk'unu Türk aydını
lügatsız okur. Türk Tarih Kurumu
19~80'li yıllarda Nutuk'u. "Söyle\"
olarak yayımladı. Eger. dilın sürekli
evrim geçiren kendini yıneleyen bir
organizma olduğunu kabul ediyorsak
biz artık 19. yüzyıl Osmanlıcası ile
konuşmuyoruz. Ösmanlıca.
Osmanlılann dilidir. Türkiye
• Milli kültürün
temeli dindir der ve
hangi dil olduğunu
da vurgulamazsanız
soru işaretlerini
çoğaltırsınız. Bu
iddia bir kesim
tarafından
"Müslümanlara 70
yıldır eziyet
ediliyor" biçiminde
ortaya atılıyor.
Sokaktaki samimi
dini inançlı insanın
kafasını
kanştırmaktan öteye
gitmedi.
Müslümanlara baskı
yapılmadı, camiler
kapatılmadı.
Cumhuriyeti kuruldu. Bizim resmi
dilimiz Türkçedir: Arapça. Farsça
değil. Yeni kuşagın dilleriyle
diyaloğunun kopanlmamasını
sağTamak zorundayız.
Geçen dönemlerde liselere Ösmanlıca
ders konulsun dendi. "Kültürel
degerlerden uzak düşüyoruz"
gerekçesiyle tartışma \apıldı..Kafdı ki
radyo ve TV kanallannda konuşulan
dili anlamak ıçin Osmanlıca-Türkçe
sözlük kullanmak gerekir.
Kültür Bakanı konumundaki kişinin
"Lügatla okutmaktan çok" bundan
"kurtarma >olunu" araması ve bu
yolda adım atması dogru olur.
- llusal kültürün temelinin din ve dil
olduğu v urgulamasını nasıl
\orumluyorsunuz?
- Llusal kültürün temeli dildir. Bu
doğrudur. Ancak lügatla uygulamaya
çalışılan Ösmanlıca diliyse. bu
yanlıştır. Bu bizim ulusal
kültürümüzün üstünde yükselen dil
degiJdir. Ösmanlıca bir melez dildir.
Milli kültürün temeli dındır dediğıniz
zaman. bundan 10 yıl önce dev letin
sorumlu makamlarında olanların
söyledikleri "Toplumu bir arada tutan
dindir" sözleri çağrışım yapıvor.
Toplumlan bir arada tutan unsurun din
olduğuna tarih tanık olmadı. Din
merkezlı bir birlik ortaya çikanlamadı.
Neden? Toplumları yaratan ulusal
bilinçtir. Bunun temel harcı tarihsel
kimliktir.
- Kültür Bakanı Güner'in bu konudaki
Prof. L'nsal Yavuz din ve ırkavrımcılığı vapnıavan Atatürk'ün ulus anlayışının bugün vurtdışında yasal statü kazandın-
lan bazı Atatürkçü dernekler tarafından saptınlmava çalışıldığını sövledi. (Fotoğraf: TARIK TINAZAY)
görüşlerini değeriendirir nıisiniz?
- Sayın Bakan'ın konuşmasında bir kez
olsun Atatürk adı geçmedi. Atatürk'ten
yalnızca "milli mücadele kahramanı.
devietin kurucusu" diye söz ediyor.
Atatürk adından .söz etmek bu kadar
işkence mi gelmektedir
Sayın Bakan'a. Bu düşündürüeüdür.
Atatürk. '•milli benlik" ve "kültür"
derken şunu da ekliyor. "Milli
benliğine sahip olamayan toplumlar.
milli benliklerine sahip olan
toplumların avıdır." Tarihimizde buna
en güzel örnek de Osmanlı dev letidir.
Osmanlı devleti içinden geldigi tarihsel
kimligı reddetmiştir. Ben Türkürn
demez. O nedenle: dili, eğitimi,
hukuku \e toplumsal yapısı
değışmiştir. E.ski Türklerdeki kadının
aile \e toplumdaki statüsünü
değiştirmiştir. Kimin lehine? Kendinin
olmayan kültür çevresinın değerlerı
lehine. Yani yozlaşinıştır. Atatürk.
bunun farkına varmıştır. Osmanlı
devJeti: ulusal, milli benliğine sahip
olamamış, ancak milli benliğine 200
yıl öncesinden sahip olan dev letlerin
"avı" olmuştur. Onlar ulusal
devletlerinı kurmuşlar. sağlam temeller
üzerinde çatılarını yükseltmişlerdır.
Avlavanlar itilafdevletleridir. Avlannıa
tarih'i 1914-1918'dir. Av da Osmanlı
de\ letidir.
- Camiler, ot deposu iddialanna açıklık
getirir misiniz?
- Bunun temelinde ulusal kimlik ve o
kimligin nıtelikleri karşımıza
çıkmaktadır. Milli kültürün temeli
dindir der ve hangi dil olduğunu da
vurgulamazsanız soru işaretlerini
çoğaltırsınız. Bu iddia bir kesim
tarafından "Müslümanlara 70 yıldır
eziyet ediliyor'" biçiminde ortaya
atılıyor Sokaktaki samimi dıııı inançlı
insanın kafasını kanştırmaktan öteye
gitmedi. Müslümanlara baskı
yapılmadı. camiler kapatılmadı. Buna
karşın "Islamda baskı yoktur"
denilmesine ragmen Van"daki Yüzüncü
Yıl Üniversıtesi'ndc bırkaç yıl önce
oruç tutmayan öğrenciler dövüldü,
kantinlerde baskı yapıldı. niyetli
olmayanlara yemekler soğuk
çıkanlarak ezivet çektirildi. Bunların
belgesi vardır. Ama hiç unutmamak
gerekir kı bu ülkedc
Kahramanmaraş'ta büyük katliamlar.
Sıvas'ta büyük katliamlar tertip edildı.
- Sema ve semah gösterileri vasaklandı
mı?
- Camilere ot doldumlma ıddiasıvla
birlikte bu savın da yapılması bazı
çevrelerin duyarhlıgından
yararlanılarak bazı girışimler başlatma
plaııı olabılir. Sayın Bakan'ın
konuşmalannı incelediğimiz zaman
çok degişik inançtaki iıisanları
ilgilendiren konıılara dcğindiğinı
görii>oruz. Atatürk'ün tanınımı yaptığı
Türk ulusuııda, din ve ırk avnmcılığı
yapılmaz. Türkiye sınnian ıçinde
Türkçe konu>an insanlardan söz edilir.
Atatürk. "Türk Cunıhuriveti'ni kuran
Türkive halkına Türk ulusu denir"
diyor. Türk halkı değıl. Türkiye halkı
diyor. Bu önemlıdır. Türkiye halkı bir
potadır.-Bu potada. Katolıfii.
Ortodok>u. Alevisi ve Sünnisı degişik
inançtan insanlar var. Bu potanın
içinde Laz. Çerkes. Ermeni. Rum, Kürt
ve Bo^nağı çe^ıtli etnik kökenden
gelen insanlan ustalıkla birleştirmiş.
ırk ve din aynmcılığı yapmamış. hatta
anadil avnmcılığı da yapmamıştır.
Ama dev letin resmi dili olan Türkçe"} i
konu^malannı ıstemiştir.
- Birbirinden çok farklı uçları
ilgilendiren bu iddiaların amacı ne
olabüir?
- Sıya.setçilerin geniş platformda
çalışıp ov potanM>ellerinı arttırmaya
yönelik bir gınşını olabilir. "Sizlerhep
ezildiniz, baskı gördünüz. dışlandınız:
ama bi/ sizi tüm bunlardan
kurtaracağız"" sloganlan kullanarak
tarıkat ve tekke liderlenyle kucak
kucağa oturuluvor.
Türban bile bu ülkede "meşru bir
aksesuvara" dönüştürüldü. Aslında,
milli kültür edebıyatı adı altında
yapılan Arap milliyetçıliği ile Osmanlı
karışımı bir acayip sentez gündeme
sokulmak isteniyor. Orta Asya'da
Atatürkçü düsünce dernekleri kurdular.
Neden
1
' Ordumuza, dinamik yapısıyla
Atatürk'ün ve Atatürkçülügün
savunucusu ve koru>ucusu olması
nedenıyle şirin görüniTiek için. Bir
amacı da Atatürk dernekleri örtüsüyle
başka bir Atatürk imajını pompalamak
için.
ÖRÜŞ/ZİYA HALİS Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Hükümet Programı" mı? Ozelleştirme Programı mı?
A NAP-DYP arasında kuru-
/% lan koalısyon hükümeti-
/—% nın "53*üncü Hükümet
-X -»- Progrann" incelendigın-
de. ana temanın ozelleştirme oîdu-
ğu görülecektır. 32 sayfalık hükü-
metprogramının(S.7. s.8. s.9.s.l 1.
s.12. s.14. s.15. s.17. s.18. s.I9.
s.20. s.22) 12 sayfasının çeşitli pa-
ragraflannda ozelleştirme ile ılgili
görü^lerın fazlalığı. bu bir "Ozel-
reştirme programı mı?" akla geti-
n\or.
Türkıve'de "*24Ocak Kararlan"
ile birlikte yoğun olarak gündeme
gelen özelİeştirme. son yıllarda
adeta her >orunu çözen sihırli bir
formül olarak sunulmaktadır. Bu
konııda kamuoyunun tek taraflı
oluşturulması. kimı gerçeklerin kit-
leler tarafından doğru olarak öğre-
nilmesını zorlaştırmaktadır.
Cumhurıyet'ın kuruluşu ile bir-
likte (özel sermave birikıminin cı-
lız olduğu koşullarda) ulusal ser-
mave bınkımını sağlavan. sonraki
yıllarda uyguladıklan politıkalarla
özel kesimin gelışmesıne katkıda
bulunan. gelır dağılımı. bölgesel
gelişme polıtıkaları ıle de öze! ke-
sim tarafından vapılamavacak gö-
revleri üstlenen KlT'lerın. 19801
ve sonrası yıllarda uvgulanan poli-
tikalarla kendı kaderlerıne terk
edilmelen ve sonrasında da tüm so-
runların ana kaynağı olarak göste-
rilmesı olsa olsa ıdeolojık-sıyasi bir
yaklaşımın sonucudur. Böyle bir
yaklaşımın dogru olmayacagını dü-
şünerek. TBMM'de ozelleştirme
ile ılgılı yasanın görüşülmesı ve oy-
lanması aşamasında yasaya ret oyu
vererek tepkimi gösterdım. Halkın
çok zor koşullarda büyük fedakâr-
lıklara katlanarak v'arartığı bu de-
ğerlerın. haraç-mezat satılmasını
ıçime sindiremiyorum dogrusu.
Herhangi bir KİT'ın verımlı ça-
lışmamasının bırçok nedeni olabi-
lir. Örneğın sorun: yönetım, aşırı
ıstihdam vb. firma dışı müdahale-
lerden kaynaklanıyorsa. öncelikle
yapılması gereken. ilgili KlT'in
özelleştirilmesı değıl. özerkleştıril-
mesıdir. Yok eğer KÎT'in verimsiz
çalışması: teknolojı ve finansman
gibi nedenlerden kaynaklanıyorsa.
yapılması gereken: modern tekno-
lojık yöntemleri ve uvgun finans-
man biçimını ılgılı KIT'e uygula-
maktır. Tüm bu çabalara rağmen
söz konusu KlT. vcrimlı hale geti-
rılemıyorsa (stratejık önemı bulu-
nanlann dışındakiler) tasfiyesı ve-
y a özel kesıme dev n uv gun bir yön-
tem olabılir. Ancak buradan elde
. edilecek gelirlerm. kamu açıklan-
nı kapatmak ıçın değil. bir fonda
toplanarak koınple yenı vatınmla-
rın fınansmanında ve veva tekno-
lojık >etersızlıkler nedenı>le ve-
nmlilıklerı düşmüş tesıslerın mo-
dernızasyonu ile tevsi vatınmların-
da kullanılması gerekir.
Sosyal demokratlar olarak: her
platformda özelleştirmeve karşı.
özerkleştırme taraftarı olmalıyız.
Bunlara rağmen. siyası otonteler
mutlak ve tek vöntem olarak ozel-
leştirme aracını benımsıvorsa. sos-
val demokratların "Özelleşrirme
kamu yaranna mı?" sorusu çerçe-
vesınde. denetieme ve altematıf
oluşturmasının yararlı olacagını
düşünüyorum. Türkive gıbı ışsizlı-
ğın yaygm olduğu. ışsizlık sıgorta-
sının henüz yasalaşmadığı. sosyal
güvenlik kurumlannın özelle>tıril-
mesinın hedeflendığı bir konjonk-
türde. özelleştınne sonucu en faz-
la zarargörecek kesim: hiç kuşku-
suz çalışan emekçıler olacaktır.
Kaidı ki. 1980 sonrası uvaulanan
ekonomı polıtikalan sonucu: kamu
ve özel kesimin yatınrn eğılımlen
zayıflamış. ekonomının ıstihdam
kapasıtesı gereklı ölçüde artmamiş-
tır. Bu koşullarda yapılacak bir
özelleijtınııe (çalı^anlann ve ışsız
kalanların ıçensınde bulunduklan
zorkoşullargözönüne ulındığında)
daha da ağır etkıler varatacaktır.
KİT'lenn özelleştirılmesının do-
ğuracağı en temel sonuçlardan bı-
rıde; Doğu ve Güneydoğu bölgele-
nnde hıssedılecektir. Bu bölgeler-
deki birçok tesis. kamu elivle
19?0"lu ve sonraki yıllarda kurul-
muştur.
Ancak 1980 sonrasında tüm teş-
vik ve ayncalıklara rağmen. özel
sektör bölgeye yatırım yapmamış-
tır. Özel sektör y atirım vaparken te-
mel olarak. kârîılık kriterinı bazahr
ve bu durum bölgesel dengesızlık-
len arttırıcı bir ışlev görür. Kışı ba-
şına ulusal gelınn çok düşük. va-
şama standardının oldukça gen ol-
duğu bu bölgedekı KİT'lenn özel-
leştirilmesı: son vıllarda ıç dına-
mıklerını kavbetme noktasina gel-
mış bölge ekonomısını. oldukça
oiumsuz etkılevecektır.
Proiiramın temel eksenlerınden
bırı de. "Sos>alde\let" kazanımla-
rının (sosval güvenlik. sağlık. eği-
tım ı zaman la kamusal alandan özel
kesime devrını öngörmesıdir. Bu
durum 12 Evlül Anavasası ile bıle
çelışmektedır. Türkıvegıbı van-sa-
nay ıleşmiş bir ülkede. dev letin üre-
tıci bıraktörolarak iktısadı vaşam-
dan çekılmesının uzun dönemdete-
ldfısı güç sorunlar yarataeağı mu-
hakkaktır. dığervandan henüz sos-
val devietin araçlarına (sağlıkta
sosvalızas\on. konut. egıtıın vb)
yeterlı düzeyde sahip olmamamız
nedenıv le. bu alanların özel kesıme
dev n. sosval v aşamda da tahrıp edı-
cı etkıler varatacaktır.
Türkive ekonomısının bugün
ıçinde bulunduğu sorunları aşmak
ıçın öncelikle vaptlması gereken
kapsamlı bırvergı reformudur. Ül-
kemızdekı vergı sıstemı: vergi yü-
künü ağırlıklı olarak. ücretlıler ve
tüketıcıler üzerinde bulundurması
nedenıvleadaletlı değildir. \cm hü1
kiimet programında. dolavlı vergı-
lerın arttırılacağının öngörülmesı.
zaıen adaletsız olan vergı sistemı-
nı çalısanlar ve dar gelirliler ale>-
hıne daha da ağırlaştıracaktır. Son
>ıllarda "kavıt dışı" ekonominin
büyüklüğü ürkütücü bovutlara ula-
^ırken. özel kesime aıt büyük şir-
ketlerin toplam kârlarının varısının
üretinı dışı rantgelırlennden oluş-
tuğu görülmektedır. Kay ıt dışı eko-
nomının kay ıt ıçme alınarak vergı-
lendırılmesı yanında. rantgelırlen-
nın de vergılendınlmesı iktısadı so-
runlann çözümünde altematıf bir
yöntem oîacağı gıbı. toplumun son
vıllarda gittıkçe çözülen moral de-
ğerlerınin yükselmesınde de etkilı
olacaktır.
Hükümet programında. özelleş-
tinne sonucu mağdur olacak çalı-
sanlar ıçın somut bir çözümün ge-
liştirılmedığı görülmektedır. tktı-
sadı ve sosyal sorunlann bu kadar
ağır olduğu bırortamda. sosyal de-
mokratların yenı bir yapılanmaya
gidıp. özelleştirmeve karşı toplum-
sal muhalefetın öncülüğünü ger-
çekleştirememelerı durumunda. bu
muhalefetın kendisıni "adildüzen"
söylemı çerçevesınde ıfade eden-
lerce vapılacağı bılinmelidır. Bu
nedenlerden dolayı. sosyal demok-
ratların reel politikada başanlı ol-
maları: takmacakları tavır ve ızle-
veceklen yöntemle yakmdan ılış-
kilidır.
KÖRFEZ İCRA DAİRESİ'NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI
1991-815 Tal.
Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cinsi. kıymeti. adedi. evsafı: Satılmasına karar verilen Sarmaşıkdere 30 L 3B. ada 333. parsel 21 no.lu B Blok 1. Kat 4' 120 arsa paylı 3 no'lu mesken Mimarsi-
nan Mah. toplum taşımacılığı yapılan haftanın cuma günleri semt pazarı kurulan Erdalbe> caddesinin doğusunda ve demirvolurıa yakııı kısmındadır. Parsel günevindekı (B) blok betonarme temel üzerı
zemin kat ile 1. ve 2. katlar betonarme karkas (kolon. kiriş ve döşeme) duruma ilaveten bazı kısımlanndan ara dolgu duvarlarının tuğla ile örüldüğü görülmü§tür.
Azami bina sahası: 1240 X %35: 434 m'dir. İnşaatalanı 434 X 5 kat: 2170 m'dir. Imardurumu 9.6.1989 tarihinden beri geçerlidır.
Taşınmaz arsa payı ile birlikte toplam 274.000.000- TL. değerindedir.
Satış şartlan: 1- Satış 28.05.19% günü saat 14.00'ten 14.15'e kadar açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmın edilen kıvnıetin vüzde 75'ini \e rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mec-
muunu \e satış masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranm taahhüdü bakı kalmak kaydı şartıyla 07.6.1996 günü 14.00-14.15'te ikinci ıkinci arttırmaya çı-
kanlacaktır. Bu arttırmada da bu miktarelde edilememişse gayrimenkul en çok arrtıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ilanında gösterilen miiddet sonunda en çok arttırana ihale edilecektir. Şu ka-
dar ki. arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde 40"ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çev ırme ve paylaş-
tırma masraflannı geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektır.
2- Arttırmaya iştirak edeceklerin. tahmin edilen kıymetin yüzde 20'si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubıınu vermeleri lazımdır. Satış peşın para iledir. alıcı
istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellâliye resmi. ihale pulu. tapu harç ve masraflan alıcıya aittır. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir.
3- lpotek sahibi alacaklılarla diğerilgililerin (*) bu gavrımenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dairolan iddialannı dayanağı belgeler ile onbeşgün içinde dairemizebildirmeleri lazım-
dır. Aksı takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır.
4- Ihaleve katılıp daha sonra ihale bedeiinı vatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ıle son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve
ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi aynca hükme hacet kalmak.sizın dairemizce tahsil olunacak. bu fark. varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır.
5- Şartname. ılan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya birörneği uönderilebilir.
6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi eörmü^ ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları. baskaca bilui almak isteyenlerin 1991 815 tal. >a\ılı dosya numarasıylu müdürlüöümüze başvurmaları ilan ol-
unur. 29.3.1996 ~ '
(*) flgilîfer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir.
Basm: 7QH5
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Ferda Güley'in Verdiği Ders...
CHR 1973 seçımlerinı kazanınca. kurulan CHP-M-
SP ortaklığında, Ordu Mılletvekıli Ferda Güley, Ulaş-
tırma Bakanlığı'na getirildi. Ferda Güley. o zamana
değin, CHP Genel Sekreter Yardımcısfydı. Başbakan
(Bülent Ecevit):
- Hangi bakanlığı istersiniz? diye sorunca, Ferda
Bey, özürdiledı:
- Efendim, benim bakan olmam şart değıl! yanıtını
verdi. (Genel Sekreter Orhan Eyüboğlu. Başbakan
Yardımcısı olmuştu. Genel Sekreter Yardımcılarından
Turan Güneş, Dışişleri Bakanlığı 'na getirilmişti. Ken-
disi parti yönetiminde kalmayı yeğliyordu.) Partiyi tüm-
den boşaltmayın, iyi görüntü vermez, bu... Ben tek-
keyi bekleyeyim.
- Hayır, kesinlikle hükümette olacaksın!
Ferda Güley anlatıyor:
"Sonunda Ulaştırma Bakanlığı 'nı aldım. Alışımın ne-
deni de, parti siyaseti açısından. pek oyle orası bura-
sı çekilip sündürülecek bakanlık olmamasından. Kim-
se dezaten istekli olmaz, Ulaştırma Bakanlığı'na. Or-
taklıkta, bakanlıklar dağıtılırken, Ulaştırma Bakanlı-
ğı 'na pek o denli istekli olmazlar. Yanı, şey gıbıdir; Ge-
nelkurmay 'a bıtişık, Dışişleri Bakanlığı 'na doğası ge-
reği, uygun yanı olan bir bakanlıktır. Ulaştırma Bakan-
lığı 'nın özelyasası vardır; olağanüstü halde, savaş ha-
linde, Genelkurmay'la adeta ortak çalışırız. Böyle bir
bakanlığa, özellikle bundan dolayı istekli oldum. Bir~
kaç sınıf arkadaşım da vardı, onların da hizmetlerin-
den yararlanınm diye (Ferda Güley. ordudan binbaşir
lıktan ayrılmıştı)..."
- O zaman Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı Ekrem
Ceyhun'du; onu görevden almadınız. onu anlatmanı-
2i rica edıyorum.
- Müsteşar, Adalet Partili. Çünkü, Manisa'da aday;
yedinci sıraya koymuş onu Demirel, orada kazana-
maymca, dönmüş yerine gelmış. Yasal hakkı olan, yi-
ne müsteşarlığa dönmuş. Ben, şımdi Ulaştırma Ba-
kanı olunca, ben de bir partinin örgüte bakan genel
sekreteryardımcısıyım. Ben de gırtlağıma dek CHP'li-
yim. O da gırtlağına dek AP'Iİ. Oyle mi?
- Evet!
- Ben, nesinibilirim Ulaştırma Bakanlığı'nın? Tren-
ler, vapurlar, uçaklar işler, nhtımlar işler, postaneler iş-
ler, kocaman, her biri bakanlık büyüklüğünde bakan-
lık. Ben, şimdı bunların başma gelmişim. CHP'nin ge-
nel sekreter yardımcısı Ferda Güley. Burada benım
görevim ne? Hizmet uretmek. Hizmet, hizmeti bilen-
le üretilır. Ben, hiç kimseyı değiştirmedım. Önce. müs-
teşar geldi, adet olduğu üzere, ıstıfasını verdı: "Sayın
Bakanım, rahat çalışmanız için istifa ediyorum!" dedi.
"Lütfen kabul buyurunuz..." "Hayır" dedım, "Hızme-
te daha yeni başlıyoruz; ilerde birlikte çalışmamızın
mümkün olmadığı ortaya çıkarsa, o vakit aynlırsınız.
Sız. bir hizmetin başında, deneyimli, bilgili bir kişi ola-
rak bulunuyorsunuz" dedim. "Benim üç ilkem var; bir..
dürüstlük, ama aşırı derecede dürüstlük, ıki.. çalış-
kanlık, ama aşırı derecede çalışkanlık; üç.. çalıştığı işi
bilmek... Sayın Ekrem Beyefendi, bu üç şey kimde
varsa, ben onlarla çalışmaya hazırım." Topladım bü-
tün personelı, genel müdürleri dahil, bunu söyledim.
"Bu üç ilkeyi ararım, kimde varsa, başımın üstünde ye-
ri vardır; siyasal görüşünüz, benım için hiç önemli de-
ğil, bakanlığa sokmamak uzere. Bakanlığa ya da iş-
yerinize, partinizin tercihini sokarsanız, ben de bunu
görtirsem, birlikte çalışamayacağımız anlaşılmış olur.
Aksı takdirde, bizim görevimız, yarış halınde hizmet
üretmektedir. işte izlence (program), işte yıllık uygula-
ma; bunları adım adım ızlerim. Ben birşey bılmıyorum,
sizden öğreneceğim. Ben ulaştırma bakanı oldum di-
ye, bu hizmetlerın hepsini bilebilirmiyim? Hiçbırini bı-
lemem. Ben öğrenciyim, sız öğretmensıniz. Ben siya-
sal otorıteyi temsil ediyorum. siz de devietin hizmet
yerlerini işgal eden deneyimli kışiler olarak, devietin
kadrosundasınız. Birlikte ahenk içinde çalışacağız.
Görevimiz yanştır" dedım. Böylece on ay içinde, ba-
kanlık on ay sürdü. Denızcılik Bankası Genel Müdürü
dışında, kimseyi görevden almadım. O da şöyle oldu:
Pendik Tersanesı 'ni bız yapalım, diye Japonlarla an-
laşmışız. Türk mühendislerı, "Bızyapabiliriz" d/yor/ar:
Genel Müdür Celal Bey: "Hayır. biz yapamayız, O-
da'nın görüşleri yanlıştır" diyor. Tersane, 1936'dabaş-
lamış, öyle duruyor. Yalnız yenni almışız, ortada ter-
sane yok. "Görüşüme katılmazsanız aynlınz" dedim.
Ancak, böyle bir genel müdürden aynldım. Onu da tö-
renleryaparak... Ikıayızınistedi, "Tamam" dedım, an-
cak sız kenarda durun, ikı ay sonra da sizi emekli ede-
ceğim! 1950'den beri, CHP. Ulaştırma Bakanlığı'na
adım atmamış. Koalisyon zamanlarında bile, AP'lile-
rin, eski DP'lılerin elinde kalmış. Rüzgânmızın kesin-
likle esmediğı bir yer. Bütün genel müdürler, DP za-
manından ben, AP'lilerden beri atanıp'durmuş; hiç
umurumda değil. "Ben hizmetin üretilmesine bakanm
dedım ve bakanlığım sona erdiğı zaman, DPT'nın bir
çalışmasında, hem parasal, hem fiziksel olarak, "en
fazla hizmet üreten bakanlık" durumuna geldiğimız
açıklandı.
Ferda Güley, 80 yaşının gençliğini yaşıyordu. Şöyle
diyordu:
Hizmetin ve devietin devamlılığı egemen düşün-
cedir. Ben, AP'Iİ müsteşarla çalıştım diye, siyasal ra-
kiplerım Ordu'da aleyhıme propagandalar yaptılar."
Ferda Güley, 1977'de alt sıralara düştü, seçımlerı ka-
zanamadı. Pendik Tersanesi'nin açılışına da çağrılma-
dı. Politikacılar. ondan ders almadılar.
Ferda Bey, ANAYOL'da bürokrat pazarlıklarına
şaşıyor, şöyle diyor: ;
- Denizleri geçtiler, derede boğuluyorlar! <
B U L M A C A SEDAT YAŞAYA V
1 2 3 4 5 6 7
SOLDAN SAĞA:
1/ "Çızılmek. bı-
lınmek" örnekle-
nnde olduğu gibi.
gerçeköznesi bel-
lı olmayan eylem
çatısınavenlenad.
2J Yayvan sepet...
Hak vehukukauv-
gunluk; adalet. 3/
İvâbus Şatosu. Şa- 6
hika. Cennerin -,
Anahtarları gıbı
romanianvla ta- 8
nınmış İngıliz ya-
zarı... Hayvanlara "
vurulan damga. 4/ Elı ışe yat-
kın, becenkli... Kurşunkale-
mın temel malzemesi olan
karbon mıneralı. 5/Havadaki
subuhan... Akıl. 6/Sekizde-
lıği olan küre biçımlı bir çe-
şıt flüt. II Iskambilde bir kâ-
ğıt... Iki dağın arasında kalan
büyük çukur. 8/Ley leğe ben-
zer bir kuş... Pazar ya da pa-
nayır kurulan gün. 9/ Daha
çok Karadenız yöresınde gı-
yilen bir tür erkek ayakkabı-
sı... Bir renk.
YL KARIDAN AŞAĞIVA: ;
1/Portekız'ınparabırimı... "Hıçbirşey gideremez— sıkın-
tımı Memleketimın şarkılan ve tütünü gıbı" (Nâzım Hik-
met). 2/ Duvar taşlarının va da tuğlaiarının harçla dolduru-
lup üzerınden mala çekılerek düzeltılen aralığı... Özensiz.
gelışıgüzel yapılmıy 3/ L Itislararası Çalışma Örgütü'nün
simgesi... Bırininpavınadü^en şey.4/Büyükbakırkap... Ke-
nar süsü. 5/Sertbıığdaydaneldeedilen tanelerı ırı un.6/f, ıp-
lak vücut resmi... Bırgösterı yada toplantı bınasindakı dın-
lenme yen. 8/ Küçük tekne kaptanı... \lesafe. 9/ Bir şiırın,
belırlı sayıda dızelerdcn oluşan bölümlerınden her biri.™
Değerlı bir süs ta^ı.