08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 NİSAN 1996 PAZAR HABERLER 47 öğrencili Başkent Üniversitesi'ne bütçeden 27 milyara ek 150 milyar lira aynldı Türk-îslam sentezcîlere dev ödenekANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda ANAP ve DYP milletvekilerinın gece yansı verdiği önergelerle bütçeden Türk-İslam sentezci kuruluşlara ödenek yağdınldı. Aynı saatlerde, daha önce bütçeden 27 milyar lira verilen "47öğrencili" Başkent Üniversitesi ile 775 milyar lira verilen Bilkent Üniversitesi'ne 150'şer milyar liralık ek ödenekler aktanldı. 1996 yılı bütçe yasa tasansı üzerinde TBMM Plan \e Bütçe Komisyonu'nda dün sabaha karşı tamamlanan ANAYOL'dan devlet 'tOrpİIİ' ANAP ve DYP milletvekillerinin, Plan ve Bütçe Komisyonu'na gece yansı verdikleri önergelerle Türk-îslam sentezci dernek ve vakıflara büyük oranlara varan ödenekler verildi. Bütçeden, Türk Ocağı Vakfı'na 15 milyar, Aydınlar Ocağı'na 10 milyar, Hoca Ahmet Yesevi Vakfı'na 10 milyar, Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı'na 35 milyar lira ödenek verildi. görüşmeier sırasında, gece yansı iktidar milletvekillerinin önergeleriyle Türk-İslam sentezci dernek ve vakıflara ödenek aktanldı. Bütçeden, Türk Ocağı Vakfı'na 15 milyar. Aydınlar Ocağf na 10 milyar. Hoca Ahmet Yesevi Vakfı'na 10 milyar. Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı'na 35 milyar lira ödenek venldi. Bu vakıflara ödenek aktanlmasının ardından DSP- CHP milletvekillerinin Atatürkçü Düşünce Dernegi'ne 5. Stratejik Araştırmalar Vakfı'na 3 milyar lira ödenek verilmesi yönündeki önergeleri de kabul edildi. Görüşmelerde sabaha karşı yine ANAP ve DYP milletvekille'rinin verdiği önergelerle daha önce Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) bütçesi üzerindeki görüşmeler sırasında 21 milyar lira ödenek verilen toplam "47 öğrencili'" Başkent Üniversitesi'ne ve 775 milyar lira ödenek verilen Bilkent Üniversitesi'ne 150'şer milyar liralık ek ödenekler aktanldı. Aynı önergelerle Kazakistan'da kurulması programlanan Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi'ne 500 milyar liralık ödenek öngörüldü. Bütçeden TRT'ye de 500 milyar liralık ödenek aktanldı. Şanlıurfa'da çağdaş giysili öğretmenlerin sınır köylerine gönderildiği ileri sürülüyor Urfa'da laik öğretmene tesettür zulmüŞAJVLILRFA (Cumhuriyet) - Şanlıurfa Valisı Ziyaettin Akbulut'un eşı Adviye Akbulut'un 1990 yılında kente gelmesiyle başlayan 'tesettürlü öğretmen' uygulamasının son 6 yılda Urfa'nın bütün okullannda yaygınlaştığı bildirildi. Vali Akbulut ile yerel basının "Atatürk düşmanı" olarak tanımladığı Milli Eğitim Müdürü Öner Ergenç'in desteklediği uygulama nedeniyle. kentin bütün okullannda yüzlerce bayan ögretmenin derslere tesertürle girdıği öğrenildi. Milli Egitim Şube Müdürü Mehmet Gürbüzer'in eşi Nermin Giirbüzer'ın de tesetrür uyguladığı kentte, çağdaş giyimlı öğretmenlerin sınır köylerine gönderildiği öne sürülüyor. 1990 yılına kadar tek bir tesettürlü öğretmen ve bayan kamu çalışanın bulunmadığı Şanlıurfa'da, Vali Ziyaettin Akbulut'un aynı yıl kente atanmasıyla kamu kurumlarında gerici kadrolaşma büyük boyutlara ulaştı. Son karamame ile Konya'ya atanan valinin öğretmen olan eşi Adviye Akbulut da. kente türbanı ilk kez getirerek bütün okullar ve kamu kuruluşlannda yaygınlaştırdı. Görevli olduğu okullarda derslere türbanla giren valinin eşinden cesaret alan yüzlerce bayan ögretmenin de kent merkezi. ilçeler ve tüm köylerdeki yüzlerce okulda derslere türban \e tesettürle girmeye başladığı belirlendi. Birçoğu siyah göziük. siyah giysi ve eldivenler kullanan öğretmenlerin. sınıflannda Atatürk ve cumhunyet karşıtı konuşmalar yaparak öğrencileri etkiledikleri anlatılıyor. Milli Eğitim Şube Müdürü Mehmet Gürbüzer'in öğretmen olan eşi Nermin Gürbüzer'in de görevli olduğu Şerif Özden llkokulu'nda, türban ve tesettürü yaygınlaştırmak için çalıştığı _'örie sürülüyor. Aynı okulda llkay Çakarcı veTülay Irmak adlı öğretmenlerin de "^ siyahlar içinde. örtünerek derslere girdikleri saptandı. Urfa'nın okullannda hızla yaygınlaşan tesettürlü öğretmen uygulamasını. Vali Ziyaettin Akbulut ile kardeşi. DYP Siirt 11 Başkanı Nuri Ergenç'ten destek alan Urfa Milli Egitim Müdürü Öner Ergenç'in yaygınlaştırdığı öne sürülüyor. Eşinin de siyah giysilerie örtündügü belirlenen Ergenç'in, Urfa yerel basınında da sık sık "Atatürk düşmanı Milli Eğitim müdürü" başlığıyla manşet olduğu saptandı. Puvardan silinen Atatürk Atatürk'le ilgili toplantı duyurulannı okullara yansıtmamak. kentte yapılan bütün tarikat toplantı lannda da boy göstermekle suçlanan Öner Ergenç'in. okullarında Atatürk köşesi açan ögretmenlere baskı uyguladığı. cezalandırdığı da iddia ediliyor. Akpmar Lisesi Müdürü Mahmut Fedai'nin de, okulda Atatürk köşesi açtıktan bir süre sonra "ögrenci dövdüğü gerekçesiyle" soruştunnaya uğradığı öğrenilirken, Ergenç'in. çağdaş giyimli bayan öğretmenleri sınır köylerinde görevlendırdiği belirtildi. Yatılı Bölge Okulu duvanndaki. Atatürk'ü Kocatepe'de gösteren 14 metre yüksekliğindeki yağlıboya resmi sildiren Ergenç'in. tüm tepkilere karşın resmin okul idare^ince yeniden yapılmasına da karşı çıktıgı öğrenildi. 1991 seçimlerinde Siirt'te. ANAP'tan milletvekili aday adayı olduğu da saptanan Öner Ergenç ile Vali Ziyaettin Akbulut ikilisi tarafından sindirildiklerini anlatan demokrat ve Atatürkçü öğretmenler, bu ikilinin. okul yönetimlerine baskı yaparak bütün okullarda mescit açtırdığını. bazı okullardaki sınıfların da mescide dönüştürüldüğünü, okul müdürlerinin de ilkokul öğrencilerini namaz kılmaya zorladığını söylediler. BahçeJievler llköğretim Okulu'nda öğretmenler odası olarak da kullanılan kütüphane ve spor salonunun mescide dönüştürüldüğü saptandı. Tarikat yurtları yayguılaştı * Achiye Akbulut ve Milli Eğitim Şube Müdürü'nün eşi tesettüre öncii- lükediyor. Vali Ziyaettin Akbulut ve Milli Eğitim Müdürü Öner Ergenç'in son beş y ıldaki çabaian sonucu de\ letokullanndaki gerici uygulama ve kad- rolaşmaların > anı sıra. kentteki tarikat okulları \e v urtlannın da kendi dö- nemlerinde vavgınlaştığı öne sıirüldü. Devletin 100 milvarlık arsasını ayh- ğı 150 bin liradan Fethullahçılara yakın olduğu öne sürülen İpek Vakfi'na 25 yıllığına kiralayan Akbulut'tan destek alan bu vakıf\e benzerterinin bün- velerinde ilkokul. kolej. tarikat yurtları vc dershanelerini de yaygmlaştır- dıklan öğrenildi. Bu arada kent genelindeki imam- hatip liselerinin savısı- nın da iki katına çıktıgı bildirildi. Basın toplantısı düzenledi Erbakan, iktidar hayalinden vazgeçmedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - RP Genel Başka- nı Necmettin Erbakan. ANAP-DYP azınlık hükü- metinin kuruluşundan bu yana yaklaşık 1.5 ay geç- mesine karşın iktidar haya- linden vazgeçmedi. Anaya- sa Mahkemesi'nin. Mesut Yümazbaşkanlığındaki Ba- kanlar Kurulu'nun güv eno- yu alamadığı yönündeki sav - lannı haklı bulacağını ileri süren Erbakan. Cumhurbaş- kanı'nın da hükümeti kur- ma görevini y ıne kendileri- ne v ermek zorunda kalaca- ğını söyledi Bundan sonra RP'siz bir hükümet seçene- ğinin kalmadığı görüşünü savunan Erbakan. DYP ve ANAP milletvekillenne par- tisine katılma çağnsında bu- lundu ve "Gelin 46 ruhunu yeniden canlandıralım" de- di. RP lideri. dün bir basın toplantısı düzenleyerek Ana- yasa Mahkemesi'ne güven oylamasının iptali istemiy- le yaptıklan başvurunun ge- rekçesini anlattı. TBNfM Başkanlığı ve Cumhurbaş- kanlığı'na da aynı istemle başv urduklannı ifade eden Erbakan. Meclis Başkanı Mustafa Kalemli'nin ise yanlış bir Meclis karannı uygulamakta ısrar ettiginı söyledi. Kalemli'nin kendi- lerine. "Ükincelemeleregö- re kararda bir yanbşlık yok" dediğini anlatan Erbakan. "llkinceleme.diyor. Demek ki Meclis Başkam'nın hu- kukçulan,otavı ayaküstüde- ğerlendirmiş ve başkana yanlış bilgi vermiş"görüşü- nü ileri sürdü. Meclis Başkam'nın böy- le bir konuda tek başına ka- rar veremeyeceğini kayde- den Erbakan. TBMM Baş- kanlık Divaru'run derhal top- lanması gerektiğini söyle- di. Hükümetin güvenoyu alabilmesi için toplantıya katılanlann salt çoğunluğu- nun kabul oyuna gereksi- nim bulunduğuna dikkat çe- ken Erbakan. 1982 Anaya- sası'nın hazırlavıcılanndan Prof. Orhan Aldıkaçtı'nın da bir gazeteye verdiği de- meçte. bunu yanlış yorum- ladıgını öne sürdü. NOTLAR / ORAL ÇALIŞLAR Parti politikalannı beğenmeyen üç büyük kentin il başkanı harekete geçti CHP'de yeniden yapdanma arayışı SERDARK1ZIK İZMİR-CHP'de genel merkez politikalannı benimsemeyen il örgütleri harekete geçti. Muğla'da buluşan Ankara. lstanbul. Izmir ve Muğla il başkanlan. yeniden köklü bir yapılanmaya gereksinim duyuldugunu belirterek tıkanıklığın ancak bu yönde aşılabilecegini vurguladılar. CHP'de hareketli bir sürecin ilk adımlan önceki gün Muğla'da atıldı. Ankara II Başkanı Haydar Doğan. lstanbul İl Başkanı Mehmet Ali Özpolat, İzmir tl Başkanı Osman Özgüven. Muğla tl Başkanı Ali Rıza Koca'nın "gizli toplantısında" partinin içinde bulunduğu durum değerlendirildı. Genel merkez politikaları \e uygulamalannın masaya yatırıldığı toplantıda. bir dizi eksiklik ve yanlışlığın altı çizildı. Yapılması gerekenler dile getirildi. Temel olarak bir dizi sorunun yaşandığı. seçim sonuçlarıyla da ortaya çıkan tıkanıklığın sürdüğü, halktan kopuk politikalann partiyi olumsuz bir sürece sürüklediği belirtildi. Bu tıkamklığı aşmanın köklü değişimlerle söz konusu olabileceği vurgulandı. Başkanlar. partinin içinde bulunduğu duruma sessiz kalınmaması gerektiği yönünde görüş belirtirken gelecek hafta ortasında birbildiri hazırlanmasını ve bunun diğer il örgütlerinde imzaya açılmasını benimsediler. Gizli toplantıda bu denli önemli değerlendirmeler yapılırken Ankara tl Başkanı Haydar Doğan görüşmey i. "bir tanışma" toplantısı olarak deüerlendirdi. •'CHP'de herkesin görebildiği temel sorunlan tartıştık" diyen Doğan'a göre partinin ve toplantının değerlendirmesi şöyle: "Asünda biz. görüş alış\erişinde bulundük. Bilindiği gibi, seçimlerde yeterli düzeyde başan sağlanamadı. ^erel yönetiınler sürecinden başlayarak iktidar süreci de dahil CHP. kendi kesimleriyle bütünleşemedi. Bu kesimkrin sorunlan ile talepleri için yeterince çaba sarf edemedi. Bağİannı kopardı. Bu da sandığa yansıdı. Çok ciddi fatura ödendi. Bunlardan ders çıkarmak la/ınıdı. CHP kadrolannın yeni dönemde ne yapacakları çuk önemli. Bu saatten sonra kendi söy leminde neyi yapabilecekse onu net olarak topluma sunmalı. Düşüncelerini hayata geçirme konusunda ilkeli davrannıalı. Kendi hedef kitlesiy le, oy aldığı kesimlerie ancak bu koşullarda buluşabilir." Parti politikaları konusunda bu değerlendirmeyi yapan Doğan'a göre bu aşamada CHP'nın yerine getirmesi gereken bir dizi sorumluluğu var. İstanbul İl Başkanı Özpolat ise toplantıyla ilgili. bılgi alışverişinde bulunduklannı böyledi. Seçimlerde iktidar olmanın bedelini ödediklerini. tabanın küstüğünü vurgulayan Özpolat, şunları söyledi: "Şimdi muhalefetteyiz. Muhalefetin öncülüğü, CHP'ye düşüyor. Eksikiiklerimizi düzeitirsik bunu başaracağız. Halkımız gereken dersi verdi. Doğal tabanımızla barışacağız. Kendimizi anlacağız. yapılması gerekenleri yapacağız. Elbetteki sıkıntılar var, ama genel başkanlık sıkıntısı yok. \enisol konusuna gelince, içinin biraz daha doldurulması la/ım." tznıir II Başkanı Özgüven, toplantıda partinin içinde bulunduğu durumu değerlendirdiklerini, kısa bir süre sonra diğer il başkanlannı da aralanna katarak bir araya geleceklerini söyledi. Partinin bugün içinde bulundugu durumdan kurtulması gerektiğini. sol politikalara gereksinim olduğunu vurgulayan Özgüven. Muğla toplantısını şöyle değerlendirdi: *Partinin sağkklı bir yapıva kavuşması için neler yapılması gerektiğini görüştük. Bu konuda geniş açıklamaları daha sonra yapacağız. Ancak ilk anda yapılan durum değeriendirmesinde, herkesin kabul ettiği gibi CHP'nin içinde bulunduğu sıkıntılı süreç konu edildi. Bu süreçten kurtulması için yapılması gerekenler var. Biz. partimizin yeniden kendi kökleriyle buluşmasını istiyoruz. Partimiz son dönemde kitleler arasında tartışılır konuma getirildi. Sol parti olup olmadığımız bile tartışümaya başlandı. Bu olumsuzluktan kurtulmak için köklü bir sol yapılanmaya ihtiyaç vardır. Partimiz. içinde bulunduğu konumdan ancak izleyeceği sol politikalarla kurtulur. Veni CHP. yeni sol masallarını artık kimse dinlemivor." İl başkanlarının toplantısıyla CHP'de yeni bir sürece yol alınıvor. C an Saydam, Tarsus Amerikan Koleji'nden ar- kadaşım. isveç'te otu- ruyor ve Stockhoim Rad- yosu'nda çalışıyor. Ge- çen günlerde uzun bir aradan sonra Türkiye'ye izne geldi. Can, istanbul'a gelince aynı sınıfta birlikte okuduğu- muz arkadaşlarla bir akşam buluş- maya karar verdik. Tarsus Amerikan Kolejlilerin, Üskü- dar Amerikan Kolejlilerle ortaklaşa kurdukları 'The Clup'ta bir araya gel- dik. Arkadaşları toplayabiimek için en çok Mahmut Emirmahmutağlu gay- ret etti. O sırada Istanbul'da bulunan 15 kadar arkadaş yemeğe gelmişler- di. Mahmut, akşam gelirken bizim ço- cukluk resimlerini de beraberinde ge- tirmişti. O zamanki fotoğrafları küçük kartlara basıyorlarmış. Resimlerdeki çocuk görüntülerinden eski arkadaş- larımızı tanımaya çâlıştık. Kolejin hazırlık sınıfındayken çekil- miş bir fotoğraf vardı. Mahmut, arka- sınatarih deyazmış. 1958 sınıfı. Şim- diki ÖSYM Başkanı Prof. Eres Söy- 40 yıl önce Tarsus... lemez, Dünya Bankası'nda üst düzey- de görev yapan Atilla Yaprak, sine- ma yönetmeni Ümit Elçi, tanınmış işadamlanmızdan Erkut Yucaoğlu o sınıfın küçük öğrencileri olarak fotoğ- rafta sırıtıyorlardı. Henüz genç bile değil, çocukmuşuz. Aradan 37 yıl geçmiş. O yıllarda do- ğan çocuklar, şimdi koca koca insan- lar oldular. Tarsus Koleji'ndeki sınıf ar- kadaşlarımızın her biri bir başka şe- hirdendi. Çok sayıda farklı dinlerden ve milliyetlerden arkadaşlarımız var- dı. Bizim çocukluk yıllarımız, Türki- ye'nin mozaik yapısının belirgin oldu- ğu yıllardı. Can. Mardinli Süryani bir ailenin oğluydu, tatillerde Mardin'e gi- derdi. O zaman Mardin'in ne olduğu- nu ve tarihi önemini anlayabilecek çağda değildik. Mardin'i, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndegidipgelmesizor bir yer olarak bilirdik. Mardin'e yıllar sonra bir TV progra- mı için gittiğimde hayran kalmıştım. Dünya güzeli birşehirdi, hâlâeski özel- liklerini ve cazibesini koruyordu. Eski insan malzemesini yitirmişti. Binlerce yıldır burada yaşayan farklı dinlerden ve milliyetlerden insanlar buraları terk etmişlerdi. Tarih, binalarıyla duruyor- du, insanlar kalmamıştı. Süryanilerin tamamına yakını isveç'e, İstanbul'a ve dünyanın başka kentlerine göç- müşlerdi. Araplar, Kürtler burayı terk ediyorlardı. Mahmut Emirmahmutoğ- lu Maraşlıydı. Her tatil dönüşü torba- lar dolusu antepfıstığı getirirdi. Yaşı- mız tutmadığı için onunla birlikte oy- nadığımız Spor Toto kuponlarını ba- bama imzalatırdık. Maraş'ın tanınmış ailelerinden birinın oğluydu. Muhsin Günaştı, Tarsuslu Arap kö- kenli bir ailenin çocuğuydu. şimdi is- tanbul'da tıcaret yapıyor. Vrtali Meşulam, Adanalı bir Yahu- di ailelerin çocuğuydu. Güzel futbol oynardı. Şimdi Istanbul'da Anadolu lisesi sınavlarına hazırianan öğrenci- lere ders veriyor. Çok başanlı bir öğ- retici olduğunu gazeteler, dergiler yaz- dılar. Sonraları milli boksörolan Kayseri- li Ermeni Garbis Erkuyumcu da bi- zim okulun ünlülerindendi. Şimdi Müs- lüman olduğunu arkadaşlar söyledi- ler. Can için düzenlediğimız akşam yemeğine Haydar Hoca da gelmişti. Haydar Hoca, tüm Tarsusluların tanı- dığı edebiyat hocasıydı. O, hocaların hocasıydı. Sabancı Center'da öldürü- len Özdemir Sabancı ve Toyoto-Sa Genel Müdürü Haluk Görgün de Ho- ca'nın Tarsus'tan öğrencileriydiler. On- ların öidürüldüğü gün, acıyla beni ara- mıştı ve sevgili öğrencileri için ölüm ila- nı vermişti. Haydar Göfer Hoca, 194O'lı yıllarda istanbulda iş ararken Cum- huriyet gazetesinde gördüğü bir iş ila- nıyla Tarsus Amerikan Koleji'ne öğret- men olur. O gün bugündür Tarsus'ta yaşıyor ve hâlâ Cumhuriyet gazetesi okuyor. 40 yıl önceki arkadaşlarla toplanın- ca 40 yıl öncesinin Tarsus'u üzerine sohbetler ettik. Kaybettiğimiz arka- daşlarımızı andık. En çok bir tarih ve doğa cenneti olan Tarsus'taki değişim- den etkilendiğimizi anladık. Bazı arka- daşlarımız. Tarsus'u eski güzellikle- riyle anımsamak için bir daha oraya dönmemişler. Can Saydam. İsveç'te yaşıyor ve bir İsveçliyle evli. Atilia Yaprak. Ame- rika'da; bazı arkadaşlarımızın nerede olduğunu bile kestiremedik. O yıllarda Türkiye'de Ermeni. Ya- hudi, Rum, Süryani azınlıklar daha ka- labalıktılar. Onların varlığı ülkemizin kültürünü ve renklerini zenginleştiriyor- du. Dedem bakırcıydı ve ortağı Erme- ni Agop Göçeoğlu'ydu. Agop sonra- ları şehrin önemli bir bakır tüccarı ol- du. Şimdi ne yapıyor, nerededirbilmi- yorum. 40 yıl önceki arkadaşlarımla buluş- tuğumuzda, o zamanki renklerden söz ettik. Her şey daha farklıydı. Türkiye daha değişik bir ülkeydi. Her şehrin kendine özgü sırları ve güzellikleri var- dı. Biz Tarsus'u konuştuk. Aradan 40 yıl geçmişti ve çok şey değişmişti. Çoğumuz Tarsus'ta değil, istabul'daydık. MIKRO PİNÇ TAYANÇ Once Mafyalar Bozuldu! Eski bir oyundan Metin Akpmar ile Zeki Alas- ya'nın sesleri yankılanıyor kulaklarımda: "El öptüren babalar, Diz çöktüren babalar, •; Işine gelmeyince, Kök söktüren babalar!" içimden gülüyorum... "Nerdeee o eski babalar!!!" Mafya babası, kendine "kelek atan" adamını "te- mizletecek" de, bu işi medya sayfalarından ilan ede ede, hem de mahkeme salonunda yaptırtacakü! Da- hası, "keklik misali" yakayı ele veren tetikçi de tutup "Ben bu işin emrinı falan babadan aldım" diyebile- cekü! Daha da beteri, mafyanın "kulu" çıkıp babayı vu- ruşmaya çağıracakü! Yok efendim, ekmekler falan değil; önce mafyalar bozuldu!!! Oysa, ne güzel kurulmuştu düzen! Tepede "6ü- yük" baba oturuyordu; altında dizim dizim kraliçele- ri, prensleri, prenseslerı vardı... Prensler, kendilerine verilen "mansıplardan" yıyebildiklerince yiyor, sonra da sırayı ardında gelene bırakıyorlardıü! Sonra, ne olduysa oldu (asıl olan "büyük" babaya oldu elbet!!!), mansıp pastası kralıçelere, prenslere, prenseslere yetmez oluverdi. Yiyici çoğalıp yenile- cek küçülünce önce kraliçeler, prensler ve de pren- sesler birbirine düştü; ardından iş, uşaklann birbiri- ne düşmesine kaldı... insanoğlu bir kez birbirini yemeye düşmeye gör- sün... Kimse kimseyi tanımaz oluyor! Kimse kimseyi tanımayınca da bir zamanlar "selam" niyetine veri- len rüşvetlerin hesabı sorulur oluyor! İş hesao sormaya varınca, babalara gün doğuyor. Ama, babalar o eski babalar değil artık! Ne kestikle- ri "racon"a uyan var, ne "ahkâmlanna" kulak asan... Çünkü onlarfarkına bile varmadan, heryanlan "ye- ni yetme" mafyalaria kuşatılıvermiş! Üstelik, yetmelerin hepsınin bellerinde, "büyük" babanın "himmetiyle" ahmı satımı serbestleştirilen silahlar, ceplerinde gene "büyük" babanın himmetin- den sağladıkları dolarlar, marklar... Eski babalar istedikleri kadar "El öptürürüz, diz büktürürüz, kök söktürürüz" diye dilerinde tüy bitire- dursun; yeni yetmeler "Biz de biraz ıçerde yatar, pa- rayı bastırıp dışan çıkar, sonra da kapağı dışarılara afanz"diyesiler... Mafya bile, düzenin "mütemmim cüz'ü" konumu 1 - na geldi miydi. bozulan düzenden payını alıyor! Nç Omerta kalıyor ortada. ne "büyük" babanın anısına(!] ve de "ailesine" saygı(!). ne "işbitiriciliğin" saygınlı-j ğı(!) ne de vurup vurup da vurulma raconu. ; Adamın biri, Karadeniz'de sarp bir tepeye tırmanı- yor. Bakıyor bir kalabalık, bir kalabalık ki sormayıni insanlar tepenin ucunda sıra olmuşlar, yann başındâ da iki kişi... Sıranın başında duranı, tutup kolundan yar aşağı fırlatıveriyorlar. Fırlatılaniardan "f;/("çıkmıyor! Hagayret, keyif du- yuyorlarü! Bizimki dehşet içinde "n'apıyorsunuzyahu?" diyor, yarın başındakilerden yanıt: "Ha bugün Temel atma töreni vardur da!!!" Ana fikir: Bir ülkede "düzen "in koruyuculuğu, "bü- yük" babalar tarafından mafyalara teslim edilmişse; kimin kimi, ne uğruna ne yapacağının hesabı kestiri- lemez. Ana fikrin ana fîkri: Bozuk düzenin mafyası da bozukturü! Kısa. .Kısa...Kısa...Kısa.Kısa. • Türkiye ve Türkmenistan arasında 1992 yılında imzalanan "Askeri Eğitim Işbirliğı Anlaşması". Bakanlar Kurulu'nca onaylanarak dünkü resmi gazetede yayımlandı. • DYP Merkez Karar Kurulu üyesi emekli savcı ' N'urullah Ayduı, yolsuzluklarla mücadele için bir an önce "Kamu Hizmetleri Ahlak ^asası" çıkanlarak Başbakanlık, Yargıtay ve sa% cılıklarda özel birimler kurulmasını önerdL • Kültür Bakanı \e Hükümet Sözcüsü Agâh Oktay Güner. kültürel alanlarda faaliyet gösteren işletmelerin rekabet gücünü arttıracak hukuki tedbırleri. AB ile paralellik sağlayacak bir biçimde ele aldıklannı bildirdi. • Mersin'den başiavan. Divarbakır ile Lrfa'ya uzanan. M' bolücü örgütün de adının kanştıği gübre yolsuzluğu . oia>'i> la ilgili olarak .\lersin"de faaliyet gösteren Heksantaş Şirketi'nin sahibi Nebi Halhallı ile , muhasebecisi Hülya Ayhan gözaltına alındı. • Yargıtay. "Biraydın. birörgüt ve Kürt sorunu" adlı' kitabında. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu yüce önder Atatürk'e hakaret ettiği gerekçesiyle. Ankara 2.} Asliye Ceza Mahkemesi tarafından I yıl 6 ay hapis } cezasına mahkûm edilen sosyolog-yazar Ismail Beşikçinin cezasını onadı. \ \ • Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, bazı temel atma ile açılış törenierine katılmak ve incelemelerde bulunmak üzere bugün Zonguldak'a gidecek. • DYP Genel Başkanı Tan;>u Çiller. 17 nisanda Zonguldaktan teşkilat kongrelen için start verecek. ; Çiller. mayıs ayı içinde de öiresun. Bilecik, Kütahya, lstanbul. Adana \e Aydın kongrelenne katılacak. • DİSK ile KESK tarafından ortaklaşa diizenlenen "Mezarda emekliliğe. baskılara. işsizliğe ve pahalılığa hayır" yürüyüş \e mitingi bugün Adana'da yapıiiTOr. H Muş'un Varto ilçesınde PKK'hler ile girdiği çatışmada şehit olan jandarma komando onbaşı Haydar Gözer(21). ailesinin ısteği üzerine davul-zuma eşliğinde düzenlenen törenle toprağa verildi. • Siverek'i il yapma \aadi yüzünden mahkemelik olan; siyasiler hâlâ yeni il teklifi veriyoıiar. TBMM İçişleri Komisyonu'nda. 11 yeni il ve 35 yeni ilçe kurulmasına ilişkin yasa önerisi bulunuyor. • CHP Genel Başkan Yardımcısı. Adana Milletvekili Erol Çevikçe, sorunlann. partisinin iktidar olmasıyla çözümlenebileceğini söyledi. • Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu, Ege ve Akdeniz sahillerindeki yat limanlarının kapasitesinin 10 bine ulaştığını. bunu yeterii bulmadıklannı ve kapasiteyi 20 bine çıkarmayı hedeflediklerini bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle