27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 NİSAN 1996 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER Yerel Ozerklik Şartı'nm Ilk On Yılı Yolsuzluklar acaba yalnız belediyelerde mi var? Kentsel ve öteki rantlann paylaştınlmasında ve kaynaklann belli çıkar çevrelerine aktanlmasında acaba belediyeler dışındaki siyasal kadrolann payı, hatta öncülüğü yok mu? Prof. Dr. RLŞEN KELEŞ A vrupa Konseyi, bu vıl. I985'te benimsedıgi Ve- rel \ önetimler Ozerklik Şartı'nın 10. yıldönü- rnünü birdizi etkinlikler- le kutluyor. Yerel toplu- luklann siyasal ve toplumsal kimliğinin, tüzel kişiliğinin. tarih içinde, devletler- den bile önce tanınmış olduğu Avrupa"da: verelliğin, yerelleşmenin ve yerel yöne- timlerin demokratik yaşam için taşıdık- lan değerapaçıktır. Kapitalizmındünya- yi kucaklaması anlamına gelen küresel- leşmebile, yerelleşmeninöneminiazalt- mak şöyle dursun. çoğaltmış bulunuyor. Kimi Avrupalı ve evrensel degerlere. demokrasi kurallarına ve insan haklan- nadayalı olarak Avrupa'nın bütünleşme- sine 1949'dan bu yana çaba harcayan Av - rupa Konseyi, demokrasininaynlmaz bir parçası olarak gördüğü yerel yönetimler- le ilgili ozerklik ilkelerinı, yıllardıryap- tığı çalışmalarla geliştırmiş ve on yıl ön- ce, uluslararası bir sözleşme olarak üye devletlerin onayına sunmuştur. Konseye üye olan 39 devletten 25'inin imzaladı- ğı, 22'sinin ise onaylayıp kendileri yö- nünden bağlayıcı duruma getirdikleri Şart,özerk yerel yönetimin ABC'si ola- rak adlandınlabilir. Bu belge. yerel nitelikteki kamu işgö- rülerinin halka en yakın yönetimlerce (belediyelerce) yerine getirilmesini ön- görüyor. Şart'ta. bu yönetimlerin. görev ve yetki alanlannın. yeterli gelir kaynak- lannın. haksızlıklarkarşısında yargı yol- lanna başvurma haklannın, anayasalar ve yasalarla güvence altma alınması is- teniyor. Halkin özgürce seçeceği yerel kurul- lar (belediye meclisleri) elivie. yukarı- dankarışmalarolmaksızın.çalişmasıön- görülen bu yöntemlerüzerinde. devletin. yerindelik denetimi değil. olsa olsa. tü- zeye uygunlukdenetimi uygulayabilece- ği vurgulanıyor. Ülke içinde ve dışında- ki benzerleriylederneklerve birliklerku- rarak işbirliği yapabilmelerini. katılım yollannın halka olabildiğince açılması- nı. kendilerini ilgilendiren her konuda onlara danışılmasını da Şart, güvenceye bağlıyor. Onuncu yıl kutfama etkinükleri çerçe- vesinde. Avrupa Konseyi. geniş bir tanı- tım kampanyasını da başlatmış bulunu- yor. Avrupa'nın değişik başkentlerinde, devletlerin yasama, yürütme ve yargı yer- lerinde görev almış olanlarla, siyaset, bi- lim veiletişimadamlannı birarayageti- ren toplantılarda. Şart'ın ilkelerinı uy- gulama durumu da değerlendirmelere konu yapılıyor. Konsey yetkililerinin ya- nı sıra, yerel yönetimlerin temsilcileri- nin, haziran ayı başlarında Istanbul'da yapılacak Kent Doruğu'na sunacakları önemli iletiler olacak. Türkiye. YereJ Yönefimler Ozerklik Şartını 1988'de ımzalamış. 1991'de 3723 sayılı yasa ile onaylayarak iç tüze- si açısından ona. kimi konulardaki çe- kinceler bir yana bırakılırsa. geçerlilik kazandırmıştır. Bu nedenle. gerek anaya- sanın 127. maddesinde. gerekse türlü ya- salarda yer alan ve yerel yönetimlerin özerkliğini sınırlandıran engelleri vakit yitirmeden kaldırmalıdır. Türkiye bununla da yetrrîme.yip. yerel yönetimlerin] yetkiler ve gefir ka>Tmkla- rı bakımmdan güçlendirmek. çağdaş bir yapıya kavuşturmak yükümlülüğü altın- dadır. Yıllardır gündemden düş.meyen yerel yönetim düzeltiminin gerçekleşti- rilmesi, hem yerel hizmetin gerekleri, hem demokratikleşme hem de uluslara- rasıyükümlülüklerimizaçısındanzorun- ludur. Yerel Ozerklik ŞartTna konulan çekincelerin çoğu. bunlar 1982 Anayasa- sı ile zaten karşılanmış olduklanndan ge- reksiz durumda kalmışlardır ve kaldınl- malıdırlar. Yerel yönetimleri demokrasinin kendi- siymiş gibi görmek ve göstermek kuşku- suz abartma olur. Bununla birlikte. bu yönetimlerin halkın siyasal bilincinin ve demokrasi egitiminin temel taşlan oldu- ğu yadsınamaz. Ülkemizde, son yıllarda. sagduyusuna güvenilebilecek kimi ya- zarların. bu uygulamalardaki aksaklık- lar, yolsuzluklar vebozukluklarabakarak yerel yönetim kurumunun kendisini ka- ralayıcı bir tavır almalannı anlamak ko- lay değildir. Yolsuzluklar acaba yalnız belediyelerde mi var? Kentsel ve öteki rantlann paylaştınl- masında ve kaynaklann belli çıkar çev- relerine aktanlmasında acaba belediye- ler dışındaki siyasal kadrolann payı, hat- ta öncülüğü yok mu? Bu gerçekleri Tür- kiye yeni ögrenmiyor ki! Bunlara bakı- larak ülkede demokrasiye gerek bulun- madığı öne sürülmediğine göre yerel de- mokrasiye karşı tavır alanlann, gerçek savlarının ne olduğunun açıklığa kavuş- turulması gerekir. Anavasanın başlangıç bölümünde yer alan çağdaş uluslar topluluğu'nun onur- lu bir üyesi olarak demokratik kurumla- nmızın gelişmesini, başta eğitim olmak üzere, her türlü yöntemden yararlanmak- la sağlayabiliriz. Batı dünyası, bugün bu- lunduğu yere, akşamdan sabaha gelmiş değildir. Hareket noktamız. birey olarak da karşı lık ödemeye hazır buiunmak ol- malıdır. ARADABIR IN'USRET KEMAL OTYAM Enstitüler ve Prensler... Çağımız uygar yönetimlerinin -adı ne olursa olsun- halkına karşı çok değişik yükümlülükleri, görevleri var. Ancak bunlardan özellikle ikisi ayn önem taşıyor: 'Sağ- lık've 'Eğitim'. Cumhuriyetimizin yoz monarşiden devraldığı ülke- nin sorunlarını, onun için yapılan savaşımlan hâlâ ma- sal gibi anlatıyorlar. Kaldı ki o günleri yaşayan, az çok bilen benim kuşağım, yani Kurtuluş Savaşı'nın son yıl- lannda ya da cumhuriyetin ılk yıllannda doğanlar bu onurlu serüvenin, onurlu savaşımın içinde oldular. Ger- çekten ülkemizde yol yoktu, okul yoktu, endüstri yok- tu, devletin ekonomik gücü yoktu; ama en önemlisi üretecek, yoklan varedecek yetişmiş insan gücü yok- tu. Cepheden çizmesinin tozuyla gelip ülke yönetimi- ne soyunan inanmış kadrolar bir avuç olmalanna kar- şın her konuda, her alanda akıl almaz atılımlara giriş- tiler Bir yandan mevcutlar düzenlenırken öbür yandan büyük ölçüde gereksindiğimiz yenileri yapılmaya baş- landı. Fakat halkımızın deyişiyle "delik büyük, yama küçük"tü. Kaldı ki kırsal alanlarda büyük bir gizilgüç (potansiyel) bulunuyordu. Yoksul, eğitimsiz halk ço- cuklan yetiştirilirse neler olmazdı ki? Ki o yıllarda nü- fusumuz on beş mılyon bile degildi, her şey yetersiz- di, bazı yetenekler Batı ülkelerine gonderilip okutulu- yor, bunların atılımcı, halkını, yurdunu seven kışilikle- rinden doğal olarak yararlanılıyor, ne var ki sonuç do- yumsuz kalıyordu. Işte burada memleketimizin gerçeklerine eğilmiş, onun bilincine varmış yine bir avuç aydının buluşuna tanık oluyoruz: Çakınca gözlerimizi birden ışıtan, ka- raaştıran bir ışık gibi. Bu ışık, 'Köy Ensttiüleri'dir. Ens- titüler ülke gerçeklerinden esinlenmiş, özgün bir eği- tim biçimidir. 1940 yılında, yani Ikinci Dünya Sava- şı'nın amansız koşullannda temeli atıldı; inişlerle, çı- kışlarla on yıl kalmasına karşın bugün bile unutulma- yan, hayranlıkla gözlemlenen başarılara imzasını attı. Öyle ki geri bıraktırılmış 3. Dünya ülkelerine de örnek oldu. Sayısı kısa sürede yirmiyi aşan Köy Enstttülerinin et- kisi gerçekten büyük olmuştur. Okuldan yoksun bu- lunanyadayoksun bırakılan binlerce halkçocuğu bu- ralarda eğitime alındılar. Kendi okullannı kendileri yap- tılar; sıralannı, masalarını, giydiklerini, yediklerini, iç- tiklerini kendileri ürettiler, elektrik enerjisini Anadolu- muzun karanlıklarında yaratıp kullanarak nice başarı- lar gösterdiler. Ancak onların kısa sürede gösterdikle- ri bu başanlar, dev uyanış, çıkar çevrelerini, onların si- yasal egemen uçlarını rahatsız etmekte gecikmedi. Homurdanmalar, karaçalmalar başlayıverdi. Ne yazık ki bu karaçalıcılar başârılı oldular... Günün iktidan ge- rici güçlerin bastırması üzerine ödünlerine başlayıver- di. Nur içinde yatası Hasan Âli Yücel'in Eğitim Bakan- lığı'ndan alınıp yerine karşı devrimci grubun adamı ^msettin Sireradındaki kişi getirilince enstitülerde- kı eğitim ve yönetim sapmaları bırbirini izledi ve 1950'deki ıktidar değişikliğinden sonra da "son dar- be" vurulmakta gecikilmedi. Köy Enstitüleri karanlık egemenlere -göz göre gö- re- teslim edılmiştir de sonra ne olmuştur? Bunu son otuz beş yıllık tarihimizde yaşadık, gördük... Amerika Birleşık Devletlen'nde okuduğu için, o ülkenin sanayi kuruluşlannın Türkiye temsilciliğini yaparak sıkı çıkar ilişkilerinde bulunduğu için, Dünya Bankası kadrola- rında çalıştığı için bu gençlerimizden politikaya giren- ler, ülke yönetiminde bulunanlar oldu. Ne var ki bu Ana- dolu çocukları memleketlerinin gerçeklerinden kop- muşlardı, içinden çıktıklan kendi gerçeklerine yaban- cılaştırılmışlardı. kendilerine dayatılan 'öğreti'n'ın yö- rüngesınesaplanmışlardı. Kuşkusuz bugün bile çözü- mü bir yana. ağırlaşan ekonomik, toplumsal olayların tırmanmasında, uluslararası tuzakların ayırdında olu- namayışta bu tek yönlü bakış illetinin büyük etkisi var- dı. Nrtekim acılı, kanlı, gözyaşlı olaylann arkası kesil- miyor Özellikle 1980 sonrası iktidarların ABD'den getire- rekönemli finans kuruluşlannın patronu yaptığı, müs- teşar koltuğuna oturttuğu, yürütme kadrolarında gö- revverdiğı, adlarına 'Prens'(l) denen kişilerin şöyle bir analizıni yapın, bakın neler, ne pislikler göreceksiniz... Bu nnode!, toplumsal çoğunluğun yararlarını dışlamış, bir zLmrenin, bir çevrenin çıkarlarını temel almıştır. Böylece sın/fsal uçurum bir yandan büyütülürken öte yardan bunun sonucu olarak çalkantılar başlamıştır. Şu Tiedya dedikleri radyo ve televizyonlardaki, ne ya- zık Kİ çoğu parababalarının eline geçen basındaki olay- lara tır bakın: Ne pislikler, ne oyunlar. utanmazlıklar. Kaça<çılık, rüşvet salgını, devleti soyma oyunları, ci- nayetler ve daha niceleri...Kuşkusuz bu iş hep böyle gitrnez, gıdemez. Ne var ki bu pislikleri, ölçüsü tutma- yar kirli giysileri üzerimizden demokratik yollarla at- maK zorundayız. Bütün sorun buradadır. Bu olgunluğu gösterecek gücü vardır halkımızın. ÇORUM KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN 1982162 Davacı Aşır Özeral \e arkadaşlan tarafından davalılar Bavram -\\din \e arkadaşlan aleyhıne Çorum merkez Yo- garDelitköyündekı löparça taşınmazla ilgılı olarak açı- lan *.adastro tespıtine itiraz davasının yapılan yargılama- s sonunda kararın da\ alı tarafça temv ızı üzerine mahke- menızce\erilenkararYaraıta> 7. Hukuk Dairesi Başkan- Işrnın 19 12.1995 günve 1995 3815-14614 sayılı kara- r \\c bozulmuş olup bozma karan kım olduklan tespit edi- terreyendîvalılardan Eyne \e Avşe'ye seya mirasçıları- ra eblığ edılemedığinden gazete ile ılanen tebliğine ya- filnasınakararvenlmiş olmakla: Çorum merkez Yogunpelit köyünden kımlıkleri tespit ediemeven Eyne ve Avşe'nin şayet ölmüş ıseier mirasçı- iırnın ıian tarihinden ıtıbaren 15 gün ıçerisinde bozma lanına karşı tashıhi karar voluna gitmelerı. aksi takdir- je bozrna ılamının bu şahıslar yönünden kesinleşmiş sa- usu ılanen teblığ olunur Basın: 79337 Öğrenci Olaylan "Gençlerin arasına tahrikçiler giriyor" gerekçesi baskı uygulamalanna haklılık kazandırabilir mi? Tahrikçileri saptamak, kışkırtmalarını engellemek de emniyet yetkililerinin önleyici görevleri arasında değii midir? HALÎT ÇELENK Hukukçu G eride bıraktığımız haftalarda öğ- renci olaylan yoğunluk kazandı. Coplama, dövme. yaralama ve gözaltına almalar gazete sayfala- n ve televizyon ekranlanna yan- sıdı. Sorun, harçlardan. eğitim ve YÖK konusundan kaynaklanıyor. Bu satırlarya- zılırker, emniyet görev lileri Ankara'da Dil Tarih ve Cografya Fakültesi'nde öğrencilere copla sal- dınvor. üzerlerine gaz bombası atıyor. gençleri ve bu arada olayları görüntüleyen Kanal 6 muhabi- rini dövüyor. kanlar içinde bırakıyor, foto muha- birlerinin resim çekmelerini engelliyorlardı. Bu olaylar bize ister istemez 12 Mart öncesi öğrenci olaylannı anımsatıyor. O dönemde de öğrencilerin üniversite ve eğitim sorunlan vardı. Bu sorunların çözümü için başvurular yaptılar. bildıriler yayımladılar. görüşme isteminde bu- lundular, toplantı veyürüyüşlerdüzenlediler, ya- salann verdiği haklara dayanarak tüm demokra- tik \ollara başvurdular; ama sonuç alamadılar. güvenlık görev lilerinin saldınlanna hedef oldu- lar, gözaltına alındılar O dönemde aralannda Taylan Özgür, Dr. Tegmen Necdet Güçlü, Vedat Denürcioğlu, Hıdır Altınay'ın da buiunduğu otu- za yakın genç, emniyet görev lileri ve ülkücü ko- mandolar tarafından öldürüldü. Ankara'da Kızjlay Alanı'nda Siyasal Bilgiler Faküftesf Öğrenci Birliği yöneticileri tarafından düzenlenen biryürüyüşü anımsıyorum: Gençler bir pankart taşıyorlar. Pankartin üstünde Ata- türk'ün "Mazlum milletlerelbetbirgünzalimle- ri mah\ ve perişan edecektir'" sözleri yazılı. Em- niyet görevlileri toplantıyı dağıtıyor, öğrenciler gözaltına alınıyor. Demek yöneticileri hakkında "amaçdışı siyasal faalhette buiunmak*' suçundan dava açılıyor ve derneğin kapatılması isteniyor. O günlerde Söleyman Demirel'in vürürlükte olan 1961 Anayasası için ~Bu anayasa ile mem- leketidareeduemez"dediğı. Danıştay tarafından verilen kararlan uygulamadığı. Anayasa Mah- kemesi'ne karşı çıktığı. Başbakan NihatErim'in bu anayasayı halkımız için liiks ilan ettiği, buna karşılık gençlerin. anayasanın tastamam uygulan- ması için mücadele verdiği belleklerdedir. Ülkemizde onlarca yıldan beri süregelen öğ- renci-gençlik olaylarında gençlerin istekleri de- mokratik bir hukuk devleti anlayışı içinde ince- lenerek, onlarla görüşülerek. haklı istekleri ka- bı^l edilerek, haklı olmayan istekleri konusunda ikna yoluna başvurularak sorunlar çözülemez miydi ve çözülemez mi? Gençlerin başvuru ve isteklerine karşı hukuk- salyollaraçıktutularak. demokratik yollarkapa- tılmadan. baskı yöntemlerine başvunjlmadan olayların büyümesi önlenemez mi? "Gençlerin arasına tahrikçiler giriyor" gerekçesi baskı uy- gulamalanna haklılık kazandırabilir mi? Tahrik- runların oluşması ve ortava çıkmış sorunlann çö- zümlenememesi demokratik bir hukuk rejiminin kurulup işletilememesinden ka> naklanmaktadır. Tarihsel deneyler bunu göstermiş ve bu gerçek- ler uluslararası sözleşmelerde yer almıştır. Bir- leşmiş Milletler İnsan Haklan Evrensel Bildiri- si'nin başlangıç bölümünde bu bildirinin kabul nedenleri açıklanmış. 2. ve 3. paragraflannda şöyle denilmiştir: "İnsan haklannın tanuımanıa- sı ve hor görülmesinin insanlık vicdanını isvana sevk eden vahşiliklere sebep olmuş bulunması- na... tnsanın istibdat ve baskıva karşı son çare ola- rak avaklanmava mecbur kalmaması için insan haklannın bir hukuk rejimi ile korunmasının esaslı bir zaruret olmasına... göre Birieşmiş Mil- letler bu bikliriyi ilan eder." Öyleyse bir hukuk rejimi kurmak ve daha önemlisi onu isjer duruma getirmek yöneticile- rin görevidir. Herkes gibi öğrenci lenn de bir hu- kuk rejiminin egemen ve geçerli olduğu bir top- lumda yaşamaya hakları vardır. Siyasal ıktidar- larca bu görev yerine getirilmeden \e hukuk re- jimi işletilmeden baskı yöntemlerine başvurul- ması. yönetimi sonımlu halegetirebilır. 23 mart günü Cumhurbaşkanı'nca üniversite rektörleri- nin ve Milli Eğitim Bakanı'nın katılımıyla yapı- lan toplantıya öğrenci ve velilerden birer kişinin katılmasına olanak sağlanması soruna büyük bir rahatlık getirebilirdi. ama olmadı. Eğitim sorunlarının çözümünü isteyen öğren- cilere doğuştan suçlu. cezaevlerindeki hükümlü ve tutuklulara çağdaş infaz sısteminin ilkelerine aykın olarak ıslah olmaz suç odaklan gözüyle , . , , , , - _ , . „ , J)akıldıgı sürcce bu ve benzer sorunlann önlen- çılen saptamak. -kıştartmalann. engefîe^ek de- İnesi olânatsizdır. Otuz'yıllık uygülamâlarbunu emniyet yetkililerinin onle'yici görevleri arasın- da değil midir? Lnutmamak gerekir ki önemli toplumsal so- Xm. YUNUS EMRE REStM YAR1ŞMASIŞARTNAMESİ Amaç 1996 yihnda 11 yıimt doldunn bu y*n»nwnm HDKI, «-anbn wn MMtsal •fmubrm cn rvi amcklmn Hprek, Törk nam anUmın bugûnûnü, ddny» üserintle y»Hy«r, tâffl Serçi TıriH/Yeri Secüoı n o k r , E>KU 1996'd. b t a M J . v i ı a l 3k «pden «n», « i î iHnk dürmknoti b» dfai >ol i ik a a l *tey»»« aaabafaır. Seçici Kunıl ) Hiaeyin ALPTEKIN/SUOICL Sant Ekfnrrom l 1W. Ö>d«ur M.TAN S>n«cv. M&Û. Gfisl Suudn Fakükoi Öfmm Üvts 3 Pıof. [It.rtm E8B1L r.V>ln Srotçıa. M5.Ü. Cdıd Snnkr F.kûlttu ÖJmm Oyoi 4. Pıof Erjm 1NAN -îoatç,. M.Û. Gdzd Suulv Fıkolroi ÖJretm IVa i Prof MdiBR ÖZHL>^n<ata. M.C. OSnd S«ı>ohr Fdrtkea Öjnnm t > » 6. Nmni SÖNMEZ S^« E^Urmenı. SeJİ Y«»mc» 1. Anr DAÖKTANU/Erfml, Kckbm v, Hakfa M|kikr Ittdârfi OdûBet I. Hcr Mri 1 JO.000.000 TU ohal fartr. 5 ada 1*m> ÖMİB ve sdal phbti m»KAA. Örial ahn râh saon ılınnu, gbi »k™ güncdmr. SaıOmııdı Osm xrafa> reamta. göstermiştir. Olaylara göz yaşartıcı bomba ile ve copla yaklaşılmadan önce bu olayfann nedenle- rini arastırmak. bu nedenleri ortadan kaldırmak ve sonınları çözmeye çalış- mak. aklın ve sağduyulu bir yönetimin yoludur. Yöneticilerin öğrencilere potansiyel suçlu gözü ile de- ğil. hukuka ve insana saygı- lı bir gözle bakmaları. de- mokratik savaşım yollannı açık tutmalan ve sorunlann nedenlerini inceleyerek çö- züm üretmeleri. böylece hu- kuk dev leti kav ramına işler- lik kazandırmaian tek çıkar yoldur inancındayız. PENCERE Max Adında Bir Kedi... Max, güzel bir Siyam kedisi imiş... '/m/ş'diyorum... Çünkü Max, on yıl önce ölmüş... 1986 yılında. Max, şu fani dünyaya gözlerini ka- pattığı zaman, kedisini canı gibi seven Bristollü sa- hibi kuşkulanmış, hayvanı veterineregötürmüş. Ve- teriner, Max'ı incelemiş, otopsiye gerek görmüş. Otopsideyeni bulgularortaya çıkmış. Hayvanın bey- ni sünger gibiymiş. Araştırma genişletilmiş, Max'ın yediği mamalar laboratuvara gönderılmiş... Ne de olsa Ingiltere uygar ülke... Uygar ülkelerde bir kedinin ne yiyip içtiği bellidir, oralarda kediler bizım sokak kedileri gibi çöp tene- kelerinde kannlarını doyurmazlar. Kedi mamaları, kutu içinde, üstünde markasıyla satılır. Gerçi Max, Ingiliz kedisi değil... Bir Siyam kedisi!.. Ama Max, Ingiliz uygarlığına katılmış. Hayvanlar, bu konuda insanlardan daha talihlidir; bir Arap atı, Ingiliz ahırına girdi mi Ingiliz atıyla eşit sayılır, bir Afgan tazısı Ingiltere'de el üstünde tutu- lur; insana geldi mi iş değişir... Bir Hintli, Afganlı, Türk, Çinli, Arap ya da Siyam- lının ingilizle bir sayılması kolay değil... • Siyam kedisi Max'ın Ingiliz sahibi, çok üzülmüş.' Ne yazık ki ölüme çare yok!.. Veteriner resmi ma- kamları uyarmış; açık seçik demış kı: - Max, yediği kedi mamasındaki 'deli dana' etin- den hastalanıp öldü, önlem almalıyız... Meğer uygar Ingiltere'de, neoliberal ekonomi şampiyonlan, çıkar hırsının güdüsüyle inekleri, öküzleri, danalan olmadık besinlerle semizleştiriyor- larmış. Zavallı Max'ın ölümüne yol açan da kâr hır- sının körgüdüsü değil miymiş?.. 1980'li yıllarda bü- tün dünyaya örnek gösterilen Thatcherizm' inek- leri bile delirtmiş. Deliren ineklerin etini yiyenler, is- ter kedi olsunlar, ister köpek, ister insan, ayvayı da birlikte yiyorlarmış. Ingiltere'de Tarım Bakanlığı, 1985-86 yıllarında öğrendiği bu rezaletin üstüne şai örtmüş... Çünkü iş duyuldu mu, milyonlarca inek yakılacak; uygar Ingiliz'in gözü yemiyor; on yıldan bu yana, In- giltere'de yetkililer kös dinliyor, deli danalar çogalı- yor... * 'Deli dana' hastalığının bir de Irak'tan, Mısır'dan, Türkiye'den, Pakistan'dan çıktığını varsayın!.. Batı- lı neler yapmazdı?.. Kireçleşmiş önyargıları ve acı- masız burjuva yaklaşımıyla Avrupalının gözlerini kı- sıp dudaklarını büktüğünü görür gibi oluyorum; tez- gâh da hazırdı; söyleyecekleri belliydi: - llkel toplumun geri insanları!.. - Bakınız!.. Veterinerler hükümete haber ver/niş- ler de kimse umursamamış... - Şark kurnazlığı ve sefaleti... Deli dana hastalığı, Üçüncü Dünya'dan çıksaydı, 'zenginler kulübü' yoksul ülkeyı kuşatarak çoktan ambargoya almış, Birleşmiş Milletler'i devreye so- kup talihsiz toplumun tozunu atıp havaya savur- muştu. ; • > Her sabah günün en güzel dakikalarını suratım- daki sakalı kazımaya ayırdığımda, uygarlık adına yaptığım işin anlamsızlığını aynaya bakarak düşü- nürüm... ' ! Uygar insan hayvan leşleri yiyerek beslenmeyi na-! sıl içine sindirebiliyor?.. Hayvan yiyen insan, hayvan sevgisi edebiyatını nereden çıkanyor?.. Kesmek için beslediği ineklere para hırsıyla hastalık aşılayıp son-; ra milyonlarcasını yakmaya kalkan bir topluma uy-' garlık nasıl yakıştınlabilir?.. Yeryüzünde bugün doğal görülen adaletsizlik ve sömürü, özünde uygar insanı çıldırtabilecek kerte- de değil mi?.. Biz uygar ınsanın ilkel atasıyız; ilerde insan gerçekten insanlaştığı zaman, bugünkü dün- ya düzenini tarih kitaplarında okudukça şaşacak!.. SBANK mki bk l ı o k » k <fcrto»»rfair. Kanlnv.KajulUn I. Raonltr. mv>l y» d> lo*« a btr «KUIUM» yoknır. 2 Suutolar : m w > oı çol if roont kaıkUir 3. RomOtr 1995-1996 yıfcnnb raf>h>«. * * • *c« l«*»«i 1* y .EMRE 4. Setki Kun>r<fa gürev ılaofe ile ESBANITa attmkr « ydonhn m m r > ••^mıaıt ÖnElcme 1 Öo eierne, loiırierm J5 romift «abradan npıbokoc. Sa«»br fcef bk foirn için en n biri tâfnöno gûamnnk âzere 3 (&ı gfindenfcâiriET. Dakf sbyt makaw9İna1r gflamiiBe kssr, certeveS bit bitiade testm edaeceMr. M.krm i m ekte «rfen aafatfcr n - r - J i - L reann û« t » n beümimrf vt Lmba fmtnu riuita: iüurabnJıir Saoamhn» jıM«iM)i tİKİen ftd» ıgiale kacıfaadui AmoDmda, her <b mnanbndnnalı ve İM n m b fankaa fcmania reınnler r. ek» veriWn zwf ile ESBAMC* APS fc tMhhûtM f tjden totim «Ütnv^kÜr I Dkknn m tesBts or3û, 28 Hjmtn 1996'dtr. Pbsadeı kav^ktrun sedbnrln ve di|rr scdcnkrtc bu cvfoen w m ESB.'kNK'fl ulaşan bs^vvnıbr degerfendinne tby fambİKiibs. 3- Ön Sepci K«rui 8, 9 w 10 T c m İ996 urihlerinde btsnbufda topbnKak vc 99(3 SonEİcme 1. Smatpbr, an demMİe Mcâe» roMenom or^rallerM (UM *on» koK&ieriDe bildirifccdc adrex cldcn ya da hafomlar heoSkriot «k otmai ÛMIC Ur^o ıfe to&m «kcetlndir 2. Rcsenienn soo tes&ra tarihi. 2 AjMte» 1996 Cmmm gûnadûr. Bo tarihten wraı ESBAMCa ulaştn TWUHW defertendînneve almjnavacafcrjr * 1 Son dcTTK içm jöri 12-IJ-M A|»OM 1996 tonhtnncfe Isonbufda mptrttcümr. 4 Resimlerin u^un btr verinç Üîsririfecek erikate; snctçmm adı 90fadı. apk yBz^ms «frrai ve tcfefanu, ranön adı, boyudsn, ttkniğî. vapun tarihi ve fiyza be&t^eceknr. 5- Sonudc yaRfotacılan bum Sankn v Bu tarihtefl n n n abfuı resentr c 3. Son rferoe «za jûri 12-IM4 Ajpmcm 1996 tanhknnde tstanbul'da topUnacafctır. 4. Resimlerin ajifun ^ vcrme ifi$nritecdc «İHtc; sanatçassn adt soyadı, açdc yazı^nA adres \-e tdrfonu, nsoâtı adı, boyu&n. teknîgi ytpım tarihi vc fiyafi b 5. Sonudar vanşroacıkıa hasuı Üanian yr poscafb duvurobcaktır, Resimlerin ladesi Scrgil«ane>«i rnimJer «onoclatm îUn «Hkligi tanhten «İ»rtn en geç bir «y ı tanfmdan geri sbnmabdır. BQ sümnin biütninden n n n geri alaaaaysn rejiınfcr kcmosmtla ESBAiNK'ın herhanp bir sarundulatu yoktor Resânİerin geri tfanact^ı yer dkhı sonn 1 Roanler ESBANK'a «Km o ü U * nritsen itibaren, eeri ıhnınca»» icndnür ResMerin, dden yt da kargo 3r ESBANK'a ı&Xm edjlnrane kadır gecn «»" W l vc VKrOTıanui sonuçbHnp ESBANK'tan ^ n ahnaraMufafı sonra okı4«bitec«k VasaHanian baoka sorumhi degüdir. RenDİerin Kfgtlcnmesi \T URnmı Lonusunda usnan laıralu^laria lyhilHî vapuıp genkcn Inm g6>teı4ecdae de. mimlcnn mafaemeleri nedenivle do(abilecd> haandan ESBANK jonıniu d<#Uıı 2. f « m , ı Lanlu «nntık,. n.inlerinin duyanı amnytı mdfmb bjfadnam» Ubul ederie. Yunm^. lonlanbr miandald luvdan kabul tan savifarbr rtA GÖNDERME/TKUM ETME VE YAZ1ŞMA ADRES1: ESBANK REKLAM VE HALKLA IUSK1LER MLTIL'RLÜCe İKiUal Cjdü™ Odakufe U Meriss. Kacli 80050 Ttprf«-ı Isunbui | T<± (0212) 252 65 00 (3 h » 252 27 00 (4 h«) Faks (0212) 252 7* 09 | BAKIRKOY 4. İCR\ MLDÜRLLĞÜ'NDEN DosyaNo: 1994 4564 Esas Müdürlügümüzce satılmasına karar verilen ıpotekli gayrimenkulün: TAPL KAYDI: Bahçelievler ilçesı Kocasınan Köyii Avazma mevkıi Mahmutbey yo- lunda ve Gökırmak Sokak'ta kain 25 pafta. 14285 parsel sayılı 329 kapı numaralı kâgır apartmanın 1. bodrum katta 20 lOOarsapavlı I no"ludepoludükkânın tamamı olupdük- kân Bahçelievler 1. Bölge Tapu Sicil Md.'nün 14.11.1994 T. ve 92 yev. s.'lı vazısına gö- re Bahçelievler Kocasınan Köyü Avazma mevkiinde kaın 25 pafta. 14285 parsel sayılı 696.00 metrekarelik arsa vasıflı taşınmazda kat irtifaklı 1. bodrum katta I no"lu depolu dükkâna aynlan 20 100 arsa payına aıt dükkânın tamamıdır. İMAR DLRL'ML: Bahçelievler Belediye Başk. Imar Md.nün 1.12.1994 tarih \e 942347 s."lı imar durum belgesıne göre: I 1000 ölçekli K. Sınan imar planında tıcaret konut sahasında kalan parsel H: 12.50 mt irtıfalı. a>rı nızarnlı ön bahçe: 5 mt. van bahçe 5 mt. arka bahçe: H:2 olan çatı katsız yapılanma şartlarını haizdir. Tespit edılen parselin tüm sahası 696.00 metrekaredir. GAYRİMENKLLÜNHALİH.\ZIRDURUMU:Satışakonutaşınmaz. tst. Bahçelıev- lerilçesi Kocasınan Kövü Avazma mevkıı Kocasınan Merkez Mahallesi. Kocasınan Mah- mutbey Caddesı'nden 329 İcapı numaralı kâgır apartmanın 1. bodrum katta 20 100 arsa paylı 1 no"lu 329 1 kapı no'lu depolu dükkânın tamamıdır. Mezkur dükkân: 2 bodrum kat. zemin kat, 3 normal katlı. betonarme karkas. zemin katında dükkânları 1. bodrum katta 1 no"ludükkânı ve2. bodrum katta deposu ver alan Mahmutbey Caddesi Gökırmak Sokak ile Tokat sokaklanna cephelı köşebaşı blok nizamlı apartmanın arka ^okaktan (To- kat Sokak"tan) gins.lt 1. bodrum kat I no'lu dükkânın zemıni sap döşeme. cephesi alü-l minyum doğrama camekânlı. ıç kısmında alüminyum sereptörle aynlmış vazıhane kıs- mı ile ahşap sereptörle aynlmış depo mahallınden ibaret badanalı elektrik ve su. kalorı- fer (kömürlü) tesisatı bulunan WC"li dükkânın arka kısmından ınilen 2. bodrum katta 240.00 metrekare deposu olup dükkân 385.00 metrekare sahalı olup deposu ile birlikte 625.00 metrekaredir. KJYMETİ: 25 pafta 14285 parsel sayılı 20 lOOarsapavlı 1 no'lu depolu dükkânın ta-*' mamına 5.000.000.000.- TL kıymet takdiredilmiştir. Sahş şartlan: 1 - Satış 20.05.1996 günü saat 11.00"den 11.20'ye kadar Bakırköy 4. Ic- ra Müdürlüğü'nde açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmın edilen kıy- metin yüzde 75"inı ve rüçhanlı alacaklılar \arsa alacakları mecmuunu ve satış masrafla- nnı geçmek şartı ile ıhale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taah- hüdü baki kalmak şartnla 30.5.1996 günü Bakırköy 4. tcra Müdürlüğü'nde saat 1 1.00- 11.20 arasında ikıncı arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da bu miktar elde edıleme- mişse gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ılanında gös- terilen müddet sonunda en çok arttırana ihale edılecektır. Şu kadar kı. arttırma bedelının malın tahmin edilen kıymetınin yüzde40'ını bulması ve satış ısteyenın alacağına rüçha- nı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka. paraya çevırme ve pay- laştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Bövle bir bedelle alıcı çıkmazsa satı^ talebı dü- şecektir. 2- Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetın yüzde 20sı nispetınde pey akçesı Türk Lırası veya bu miktar kadar mıllı bir bankanın teminat mektubunu vermele- ri lazımdır. Türk Lirası dışındaki paralar ve başkaca teminat kabul edılmez. Satış peşın para ıledır. alıoı ıstediğinde 20 günü geçmemek üzere mehıl verilebilır. Tellâliye resmi. ihale pulu. tapu harç ve masrafları alıcıva aittir. Birıkmış vergiler satış bedelınden öde- nir. Katma Değer Vergısi alıcıva ait olup yönetmelik gereğince yatırılması gerekir. 3- Ipotek sahibi alacaklılarla diger ilgililerin (ilgıliler tabınne irtıfak hakkı sahiplen de dahildır) bu gayrimenkul üzenndeki haklannı hususıyle faız ve masrafa dair olan ıddi- alarını dayanağı belgeler ile on beş gün içinde daıremıze bildırmelerı lazımdır Aksı tak- dirde hakları tapu sicılı ile sabit olmadıkça paylaşmadan harıç bırakılacakljrdır. 4- Ihaleye katılıp daha sonra ihale bedelini vatırmamak ^uretıvle ihalenin feshine se- bep olan tüm alıcılar ve kefilleri. teklıf ettikleri bedel ile son ıhale bedelı arasındakı fark- tan vedığerzararlardan veavrıcatemerrüt faizinden müte^elsılen mesul olacaklardır. Iha- le farkı ve temerrüt faizı ayrıca hükme hacet kalmaksızın daıremızce tahsil olunacak. bu fark. varsa öncelıkle teminat bedelınden alınacaktır. 5- Şartname. ilanın tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup mas- rafı verildıği takdirdeisteven alıcıva bırörneğı gönderilebılır. Satışa ıştırakedenlerın şart- nameyı görmüş ve münderecatını kabul etmiş vavılacakları. başkaca bılgi almak iMeyen- lerın 1994 4564e>assa_vılıdosyanumarasıylamüdürlüâümüze başvumıalan ilan olunur. Basın: 80161
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle