Katalog

14 NİSAN 1996 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 13 VAZIYET KİM KİME DOI DOL4 BEHIÇ \K Deniz SOM Iflternet: bttp://www.pknet.tom.tr/Xn Elektronik posta: Deniz.Sofli@pignet.coni.tr TeJ: 0.212.512 OS 05 Faks: 0.212.512 44 97 an budarken kesiyorlar mı?nkarada vatandaş Mustafa Çetin, Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı mahkemeye ver- di: 500 bın lıra manevı, 500 bin lira da maddı sembolık tazminat isti- yor... Davanın konusu belkı de ılk kez gündeme gelen bır konu: Belediyenin ağaçlara zarar verecek şekılde buda- ma yapması... Dava dilekçesinde Mustafa Çetin, Ankara Unıversıtesı Zıraat Fakültesi peyzaj mımarlığı bölüm başkanı Prof.Dr. Hayran Çelem'in raporunu da sunarak şöyle diyor: "Beledıyece yapılan budama eyle- mindesadeceağaçdal uçlarının kesil- mesı gerekırken, ağacın tamamı kesil- miştır. Budama eylemi kent görünümünü güzelleştirmek ve çevre sağlığını dü- şünmek gıbi kamu yararına olan gaye- lerin dışında beledıyece yakacak odun temin edilmesı amacıyla yapılmıştır. Ağaçlar estetik görünümden de ta- mamen uzak olarak budanmıştır. Ağaçların sadece gövdeye dönüştü- rülmüş olması nedenıyle hergün biraz daha kırli hava solumamıza neden olunmuştur, olunacaktır." Kararı mahkeme verecek .. Anıttepe'de oturan Mustafa Çetin, açtığı davanın yanısıra çevre sakinle- nyle birlıkte bir de "ağacıma dokun- ma" kampanyası sürdürüyor... Insanlann, ağaçları beraberyaşadık- lan birer canlı olarak görmelerini ıstiyor; SESSlZ SEDASIZ XURJKVRTCEBE ağaçlara kimlik verilmesinı gündeme getirerek, "Otomobillerin bile kimliği var ağaçlarımızın yok" diyor. Ve bir öneri getiriyor: "Fidanlıklarda, yol kenarı ağacı ol- mak üzere ağaç yetiştirilmelidir. Avru- pa'da yol ağacı 3-4 yaşında alınıp yol kenanna dikilmiyor. 15-20 yaşında for- mu belirlendikten sonra egzoz kırliliği, ışığa duyarlılık, toprak isteği. besın du- rumu gibi koşullar dikkate alınarak yol kenarına dikiliyor. Kütük açılıyor, kont- rolleri yapılıyor, işleniyor, her yıl ıhtıya- cı olan besınler sıvı halde veriliyor." Bunun için biraz da zamana gerek- sınimimiz var heıtıalde... Önce, yetiş- kin ağaçları budamasını öğrenelım, ge- risi kendilıöinden gelir! ODTÜ'ye kitap ağdaş Türkiye düşmanlarma karşı birçok etkinlikte bulunduklarını söylüyor ODTÜ Atatürkçü Düşünce Topluluğu yönetim kurulu başkanı Cihan Ürtiş: "Panel, seminer, tartışma gibi etkinliklerin yanında Düşün adlı bir dergi çıkanyoruz ve radyo programı hazırttyoruz. Daha büyük başanlar elde edebilmenin koşullarından en önemlisinin bilgi birikimi olduğuna inanıyoruz. Topluluğumuzda bulunan sınırlı kitaplar bu amaca ulaşmada yetersiz kalıyor. Mali yetersizliklerden dolayı oluşturulamayan kitaplığımız için bir kampanya başlattık. Kitap desteği bekliyoruz." Adres: Kültür İşleri Müdüıiüğü Atatürkçü Düşünce Topluluğu ODTÜ / Ankara. Faks: 0.312.210 12 23. Mert Ali Başanr'dan SÖZDEYİŞLER Ruhların da kaç bedeni varacaba? Belgenin aslını kabul etmeyen fotokopici noter K adıköy Göztepe'de bir notere gıttı Tarık Karayel... Kendı | şirketıne ait otomobilin satışı 1 ıçın vekâlet verecektı... Ge- reklı belgeyı hazırlayan bankodaki go- revli, ımza sırkülerı fotokopısi istedi... Karayel hazırlıklıydı ve çantasından imza sırkülerını çıkartıp verdi: - Buyrun... - Bunun fotokopısi lâzım... - Ben size aslını veriyorum... - Olmaz... Fotokopısinı vereceksiniz. Karayel'ın gözüne noterdeki fotoko- pi makınesi ılişti: - O zaman burada çekelim... - Maalesef makine bozuk... Dışarda çektirip gelin... Dışarıda da yağmur yağıyordu ve fo- tokopi çektirebileceği en yakın yer 300 metre ötedeydı... Başkâtıple konuşmak istedi... Öyle ya, fotokopı yerıne belgenin aslını ve- riyordu... Fakat başkâtip de "fotokopi" dedı, başka bır şey demedı... O halde noterın kendisiyle konuş- malıydı... Konuştu da... Ve noter de bu konuda kararlıydı: - Fotokopı çektıreceksınız! Tekrar bankoya döndü... imza sirkü- lerinin aslını uzattı: - Ben sıze bunu bırakayım, makine- niz tamir olduğu zaman fotokopisinı çeker dosyanıza koyarsınız! L Cihcın Demirci 'den r* A F O R I Z M AL A K Liitfen. bıze hükümetin soııunu anlatıp da i!;tn hevecanını kaçırmayın şimdı 1 Efendilerinin peşi sıra gidenler A Deli domuz D analar değil de domuzlar delı çıksaydı, neler olacaktı diye hiç düşündünüz mü? Emrah Acar düşünmüş: "Bazı çevre- ler konuyu hemen dini yönden ele ala- cak ve domuz yemeyi yasaklayan Isla- miyetın üstünlüğü bir kez daha kanıt- lanmış olacaktı." Bu konuda Diyanet İşleri Bakanlı- ğt'ndan fetvalar alınacak, demeçler patlatılacak, Hıristıyan dünyasına nasi- hatlarverilecektı... Medya dünden ha- zır; ekranlara "hacı-hoca "lar çıkartılıp "deli domuz" hastalığının Islamiyete uygun "bılimsel tanı "sı bile konulacak- tı! Ama olmadı... Kısmetdeğılmiş, da- nalar deli çıktı! Domuzlar paçayı kurtar- dı... Emrah Acar, konunun bir başka boyutunu daha düşünmüş: "Bu hastalık ineklerde ortaya çıktığı- na göre. demek ki yüzyıllardan beri Hindular haklıymış!" Kral ve Ben ir ay öncesinden bilet buluna- mayan istanbul Devlet Opera ve Balesı'nin AKM'de sahne- lediğı "Kral ve Ben" müzikalı üzerine istanbul Devlet Tiyatroları Mü- dürü Osman VVöber açıklıyor: "istanbul Devlet Tiyatroları, biletleri- ni aylık bloklar halinde satışa sunmak- tadır. Genellikle ay ortasında bir sonra- kı ayın bıletlen de satışa çıkarıldığın- dan, gişelerimızden birbuçuk aylık bi- letleri edinmek mümkün olmaktadır. Ayrıca. bilet satışlarımız bilgısayar sis- temıyle yapıldığından yer tutma ya da benzeri herhangi bir işleme sıstem ya- zılımımız imkân vermemektedır." Adının saklı kalması koşu- luyla, VVilliam Shakespe- are'ın Kral Lear tregedyasın- dan gönderdiği.kısa bır bölü- mü paylaşmak istıyor... Özdemir Nut- ku'nun çevırısiyle 2. perdenin 2. sah- nesinde, Albany Dükü'nün eşi Düşes Goneril'in habercisı için söylendıgini belirtiyor bu sözlerin... Eserde. son derece hırslı ve gaddar bir karakter olarak ön plana çıkan dü- şesin, yönetimı babasından devraldık- tan sonra, ulkede karışıklıklar başgös- terdiğını anımsatıyor: "Bunun gibi sırıtkan alçaklar.../ ...Efendilerinin benliklerinde başkaldı- ran hırslarını/ Baş sallayarak körükler, ateşe yağ, soğuğa buz katarlar./ Duru- ma göre 'hayır' derler, evet' derler,/ Efendilerinin değişken esıntılerıne gö- re/ Rüzgârgülü gibi fırıl fınl dönerler./ Doğru olup olmadığını düşünmeden,/ Köpekler gibi efendilerinin peşisıra gi- derler..." Istanburda sıradan bir dayak günü B eşiktaş'ta Barbaros ıskelesi- nin önü... Geçen perşembe, 16.45 vapuru bek- lenıyor... Bekle- yenlerin çoğu ünıversite öğrencisi... !yı giyimli, yakı- şıklı bir genç elinde çanta- sıyla. arkadaşlarının arasın- da... Arkadaşlarının çoğu kız... Belkı öğrencı, belkı değil... Gencın yanına res- mi giyimli bir polis memuru yaklaşıyor: - Aç çantanı! Genç, bu buyruktan hıç hoşlanmı- yor... Çevrede bır "arama-tarama" ol- madığı gibi, kalabalığın içinden kendi- sinın seçilmesinı kabulle- nemıyor ve "Ne hakla çantamı açmamı istiyor- sunuz?" der demez. po- lısten yumruğu yiyor... Çevredeki genç kızlann çığlıkları arasında polis, yere indirdiği genci evıre çevire dövüyor... Az sonra ekip otosu ge- lıyor, vapur iskeleye yana- şıyor. İstanbul'da sıradan bır dayak gü- nü daha yaşanıyor! B Durdurıılama\an ^anılar durup dururkeıı yapılmıvor mu? Sait Faik için yeni bir heykel A da Dostları Derneğı adına Pe- rihan Ergun'dan bir mesaj geldi: "Değerli öykücümüz Sait Faik bu yıl 90 yaşında. O'nu anmak ve tanıtmak için yapagel- diğımiz anma günlerinın 19.'uncusunu bu yıl da ölüm günü 11 Mayıs'ı ızleyen ilk pazar 12 Mayıs'ta daha geniş bir programla uygulayacağız. Bu etkinlikte 1993 yılında yontucu Recep Tezcan tarafından yapılarak O'nun en sevdiği mekân olan Burga- zada'daki Kalpazankaya'da kır kahve- sine oturtulan polyester heykelin de- vamlıhğının sağlanması için madene dökülmesi istemi var. Heykelin yapım giderlerini sağlamak için, buna katılmak isteyenlere duyur- mayı uygun bulduk. Bu heykelin yapı- mına katkıda bulunanların ısımlerıni, yapıtın yanına konacak bir levhada te- şekkürle belirteceğız." Sait Faik heykeli fonu için iş Banka- sı Büyükada şubesınde açılan hesabın numarası: 1012-304400 219071. Yeni heykel 12 Mayıs'ta açılacak... Dispanser değil resmen cihat için propaganda merkezi u .mraniye'de Refahlı belediye- nin başkanlık hizmet bınasının altındaki Ümran Sağlık Dis- panserı'nde, herkesin alması için ortalığa ucretsiz bir aylık dergi bı- rakılıyor... Kimbilir başka nerelerde de dağıtılıyor... Derginin adı "Sırat-ı Mus- takım". Başlığının altında "Kâfirler iste- mese de Allah nurunu tamamlayacak- tır" yazıyorsa da kım tarafından yayım- landığı, sorumlusunun kim olduğu yaz- mıyor... Derginin kapağında "Eğertop- luca cihada çıkmazsanız Allah, sizi can yakıcı bir azapla azaplandırır" diyor... Bazı yazılardan bırkaç tümce: "Şimdi silkinme zamanıdır. şimdi kı- yam zamanıdır, neden bu kervanda bizler de yerimizi almayalım. Selam di- rilmeyi isteyenlere olsun." "Hedefimiz gönülden Allah'a itaat eden, O'nun yolunda yılmadan müca- dele eden, izzet ve şeref sahibi, küfür ve zulum düzenlerine son verecek, Müslüman bırtoplum oluşturmaktır." "Selam olsun, Allah yoiunda malları ve canları ile cihadı seçenlere." "Allah'tan başka hiçbır ilah bulun- madığınaveMuhammed'in Allah'ınre- sulu olduğuna şehadet getıren herke- sin cahili topluma kesınlikle son ver- mesi gerekir." "Cihad imanın şartlarındandır, vaz- geçilmez rüknüdür. Ve eğer biz kendi- mizi bu davanın davetçileri, Allah rasul- lennin yolunun yolcusu görüyorsak ay- nı şekilde hayatımız da cıhad olmalı- dır." "Evet siz! iyi düşünün! Safınız' belir- leyin. Vakit daralıyor!" ÇİZGİLİK K.ÂMİL H A R B İ SEMİH POROY A&IR. âipiV* âAUM, HH ?.. GADDAR DA\X T \ı M hi RTC.EM: BULUT BEBEK MRAYÇIFTÇI MIRMIRLAR ıCmnııiAK TARİHTE BUGÜN m \mz \RIK\\ 14 \i\an GEORGE FREDERICK UANOEL j ^ \ 1?S9'DA BUGÜN, BESTECI GEOBSE FBEDERICK ., 74 YAŞINDA, LONDRA 'DA ÖLDÜ. HANPEL, GEÇTlĞl UÇAV&/PH ULKSSIMDE, ÜÇ 4Y- Rl MÜZIK ANLAYfÇlNI '^LBMIŞ,BUMLARI KENDI SA- NAT1NDA e/#L£-$~n£MlÇT/. DOĞDuĞÜ YER OLAN AL- MANYA, DAHA SOUEA GİTTIĞI ITALYA VE YEZLEŞıP U.YRUĞUNA GİZDI&I İNGtLTEISE: BAROK ÇAGlNIN ONEMLI YAf>ATIC/LA£lNPAN OLAM BESTECİ, DAHA OK OPERALA/Zt ÇSAYlSl KIRKI AÇAN) VE ORA- TOGYOLAR.I İL£ UAIOJDÛR.. GEHÇl OPE&ALAJÇ.I, KEH Di ÇAGININ DIÇIMA ÇltCACA/C £>£NU U2UN OMUÜLu' \RATOIZYALA&.I (OZBLLIKLE 'MESİH") O4HA SDA/GA £>A PEK AŞ/LAM/YAXXK C L A V E C I C*)AİMAA/AD/ -.