Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 NİSAN 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Ranta vergiyi erteleme hazırlığının karşısında toplumsal uzlaşma sağlandı
ANAYOL, rantiye fle yalnız kaldıEkonomi Servisi - ANAYOL'un rant ge-
lirine vergi alınmasını erteleme isteğine
karşı toplumun farklı kesimlerinde ortak
tepkı oiuştu. Böylece ANAYOL, yapısal
çözüm iddiasıyla ortaya koyduğu önlem-
ler etrafında sağlayamadığı toplumsal uz-
laşmayı. vergi koymaktan çekindiği rant
kesımine karşı kendi inısiyatifi dışında
yaratmış oldu. Cumhuriyet'e görüşlerini
açıklayankesımler. rantgruplannı savun-
mayip. tüm kazançlann vergilendiril me-
sini istediler.
Yenibırvergıreformupaketiningerek-
liliğine de işaret edilirken. vergi erteleme-
nin ekonomık olduğu kadar siyasi bır ter-
cih oldugu ve hükümetlerin toplumun
hangı kesimine hizmet etmeyi istediğine
karar verrnesi gerektiği vurgulandı.
Kamu finansman açığının çözümünün.
öncelikle gelirleri artırmaktan geçtiğine.
bunun ıçın de vergi verenlerin sayısının
artırılması gerektiğine dikkat çekilirken.
"Asgari ücretten verginin alındığı bir ül-
kedc. ranta vergi konulup konulmaması-
nı tartışma>a kimsenin hakkı yok" görü-
şü agırlık kazandı.
Konu ile ilgilı olarak göriişlerine baş-
vurdugumuz Türkiye Ihracatçılar Mecli-
si (TİM) Başkanı OkanOğuz,hertürlü ris-
ki göze alarak yatırım, iiretım ve ihracat
yapandan vergi alınırken ekonomiyi üre-
timden uzaklaştıran rantın vergilendiril-
memesınin kabul edilemeyecegini söyle-
di. Rantın vergilendirilmesi >anırtda asıl
sorunun devlefin borçlanma gereğinin dü-
Kayıtdışı ekonomi uzmanı Prof. Altuğ, ranta tanınan ayncalığı yorumladr.
Vergi alsalardiy zamma gerek kalmazdıEkonomi Servisi- Kayıt dı-
şı ekonomi ile ilgili çalışmala-
n ile tanınan Prof. Osman Al-
hığ'un yaptıgı hesaplamaya gö-
re, menkul sermaye gelirleri-
nin vergilendırilmesi ile ilgili y a-
sa, Meclis'ten geçtiği yıl yü-
rürlüğe girseydi. sadece hazine
bonosu faizinden alınacak ver-
ginin tutan 300 trilyon liraya
ulaşacaktı.
Bir başka deyişle. ranta \er-
gı 2 yıl önce getirilmiş olsay-
dı. ANAYOL hükümetince kav-
nak yaratmak için yapılan bu
son zamlara gerek kalmayacak-
tı.
Altuğ. Cumhuriyet'e yaptıgı
değerlendırmede, "Vergi al-
mak yerine akaryakıta zam
yapıyorlar. Böylece doğrudan
vergilendirme yerine, dolay-
lı vergilendirme ile yük yine
alt gelir gnıplanna çıkanlıyor.
Bunların y ansıması enflasyo-
nist baskı olarak karşımıza
çıkacak" şeklinde konuştu.
Yasanın ilk çıkarıldığı 1994
yılından itibaren uygulanması
halinde bu yıl da dahil Hazine
bonolan ve de\ let tahvilleri fa-
izlerinden alınacak verginin 300
trilyon liraya yaklaştığına işa-
ret eden Altuğ, "M994 yıh faiz
ödemeleri 356 trüyon, 1995'te
475 trihon, 1996'da bütçede ön-
görülen rakam 1 katrilvnn 140
trüyon lira. Bu faizgelirierinden
yüzde 10 \ergi alsalardı 297 tril-
yon liralık bir vergi geliri olur-
dtı. Bu paradan vazgecikü" şek-
linde konuştu.
şürülmesi ve gelirlenn arttınlması oldu-
ğuna işaret eden Oğuz. "Ekonominin bü-
tünüyle kayıt altına alınması ve tabanı ge-
nişletici,hertürlü rantgelirterini \ergilen-
direcek kapsamlı bir vergi reformu pake-
tinin hazırlanarak mümkün olan en kısa
sürede devreye sokulması geregi bulun-
maktadır" açıklamasını yaptı.
Eski İSO Başkanı Memduh Hacıoğlu.
hükümetin ranta vergiyi ertelemeye mec-
bur olduğunu belirterek "Bu durum za-
ten bozuk olan gelir dağılımını daha da bo-
zuk hale getiriyor. Kay nak. toplumun ufak
bir kesimine aktanlıvor. Bunun sonucuna
mahkûnı olmuş bir hükümet var" dedi.
Türkiye'debıristıkrarprogramınaihtiyaç
olduğunu v e bu programın içinde tüm ge-
lirlerın vergilendirilmesınin yer alması
gerektiğini devurgulayan Hacıoğlu, "Dev-
letya borçlanmayıp \ergi geliri ile yaşama-
>i öğrenmeli ya da borçlandığı /aman o
borçlandığı nıiktaraödenen faiz kadar da
vergiden imrina etmeli. Bunun ikisini bir
arada götürmeye çalışmak bir koyundan
iki post çıkarmak gibi bir şeydir** dedi.
Hacıoğlu, vergi ertelemenin ekonomik
olduğu kadar siyasi bir tercih olduğuna da
işaret ederek, hükümetlerin toplumun han-
gi kesimine hizmet etmeyi \ e mutlu etme-
yi istediğine karar vermesi gerektiğini de
ifade etti.
Türkiye Serbest Muhasebeci. Mali Mü-
şavir ve Yeminli Mali Müşavir Odalan
Birliği (TÜRMOB) Başkanı MustafaÖz-
yiirek de ranta vergi getıren yasada uygu-
lamanın 1997'yebırakıldığını, fakat ANA-
YOL hükümetının bu uygulamayı başlat-
mamak \e vergilendirmeyi 2000 yılına
ertelemek içinçalışmalaryaptığını hatır-
latarak "Anlaşıldı ki faizlerden vergi al-
mak istemiyorlar" dedi.
Ranttan \ergi alınması uygulamasının
ertelenmesine kesinlikle karşı olduklan-
nı belirten tSMMMO Başkanı Yahya An-
kan, "Asgari ücret vergi dışı kalsın dedi-
ğimiz zaman kıyamet kopuyor. Trilyon-
larca lira eden kazançlar vergilensin dedi-
ğimizde sistem dışı bırakılıyor. Bu adalet
midir?" şeklinde konuştu. Ertelemenin
sosyal adalet ilkesine aykın olduğunu da
söyleyen Arıkan. bunun milli gelirin da-
ğıhmındaki eşitsizliği arttırdığını da ifa-
de etti. Arıkan, "Rant vergisi2000'eerte-
lenmek isteniliyor. 2010 yılı ya da daha
sonrasına erteienmeyeceğini kim garanti
edebilir?" dedi.
Rantın vergilendirılmemesine Anado-
lu da tepki duyuyor. Cumhuriyet muha-
biri Sermet Çuhadarın haberine göre,
Kahramanmaraş Tica ret ve Sanayi Oda-
sı Başkanı Mehmet Baldukda Türkiye'de
yatınm yapanın cezalandın Idığını öne sü-
rerek "Hazine bonosu ve dövizden para ka-
zanan rantiyeciler sırt üstii yatıp para ka-
zamyorlarvebizlere "Siz enayi misiniz" di-
ye soruyorlar** şeklinde konuştu.
tstanbul Ticaret Odası'nın hazırladığı
Ekonomi Raporu'ndarantgelirlerinin ver-
gi kapsamına alınması gerekliligine işa-
ret edildi. Raporda, kamu finansman açı-
ğının çözümünün, öncelikle gelirleri ar-
tırmaktan geçtiğine dikkat çekilirken. ver-
gilendirilmeyen bazı gelirler ve rant ge-
lirlen ile kayıt dışı ekonominin vergi kap-
samına alınması. böylelikle vergi oranla-
rının değil, vergi verenlerin sayısının ar-
tınlmasının beklendiği bildirildi.
Sanayi Bakanlığı'na göre beyaz ette fiyat anlaşması var
'Rekabet olsaydı, tavuk
zam yumurtlamazdı'
HÜLYAGENÇ
Tav ukçulann yaptığı zam-
mın adı belli. cezası yok. De-
li dana hastalığını fırsat bile-
rek yüksek oranlı zam yapan
tav ukçulara karşı soruşturma
başlatan Rekabetin ve Tüke-
ticinin Korunması Genel Mü-
dürlüğü'nün. 'açık veya gizli
karteT anlaşması tespıt etme-
si halinde cezai müeyv ide uy-
gulama yetkisı bulunmuyor.
Ekonomiden sorumlu Dev let
Bakanı Ufuk Söylemez, bir-
kaç haftada yan yanya arttı-
nlan tavuk fiyatlannda yüz-
de 5'lik indirimle tüketiciyi
korumaya(!) çalışırken. Sa-
nayi Bakanlıgı Müsteşan Er-
san Yavuz, tavuğa yapılan
zamları me\ cut durumun kö-
tüye kullanılması ve "uyum-
lu ejlem" olarak degerlen-
dirdikleri, ancak ceza yetkı-
leri bulunmadığını açıkladı.
Aralık 1994'te yürürlüğe
giren Rekabet Yasası'nın Re-
kabet Kurulu'na cezai müey-
yide uygulama yetkisi \erdi-
ğini \urgulayan Yavuz. Re-
kabetin Korunması Genel Mü-
dürlügü'nün yalnızca izleme.
inceieme ve denetleme yet-
kisı bulunduğunu açıkladı.
Yavuz, genel müdürlüğün il-
gili kuruluşlara yalnızca "yap-
mayın" uyansında buluna-
bileceğını belinerek. "Firma-
lar ısrarederse, genel müdür-
lüğün yapabileceği hiçbir şev
obnaz* dedi. Genel müdürlük-
te denetlev ıcı kadronun da sı-
nırlı olduğunu söyleyen Ya-
vuz. "Denetleme ve soruştur-
ma yetkisi Rekabet Kuru-
lu'nda olacağı için, genel mü-
dürlüğün kadrosu sınırlı tu-
tuldu" dıye konuştu.
Tavuk üreticilerinin art arda >apoğı zamlartepki uyandırdı.
Tav uk üreticilerinin yaptı-
gı zammı "açıkksu-tet"olarak
nitelendiren Marmara Üniv e-
risitesı Iktisadı ve Idari jlim-
ler Fakültesi Ögretım Üvesi
Prof. Hurşit Güneş de bu du-
rumun Rekabet Yasasf na ay -
kın olduğunu. cezai müevyi-
de gerektirdiğinı söyledı. Re-
kabet Genel Müdürlüğü'nün
ceza uygulama yetkisı bulun-
madığını kaydeden Güneş.
Rekabet Kurulu oluşturula-
madığı için "yapdacâk indi-
rimin" piyasaya hâkim olan
firmaların inisiyatıfine kal-
dığını belirtti.Tav ukçulann
zamma gerekçe olarak girdı
maliyetlerinin artışını göster-
melerinin inandıncı olmadı-
ğını kaydeden Güneş. "Zanv
mın girdi maliyetleriyle ilgisi
olsaydı, Bakan Ufuk Söyle-
mez'le yapılan görüşme son-
rasında tavukçular hakla-
nnı sa\ unmaya de\am eder-
ler, yüzde 5'lik indirim yap-
mazlardı" dıye konuştu.
Rekabetin \e Tüketicinın
Korunması Genel Müdüriü-
ğü'nün sadece inceieme. iz-
leme ve denetleme yetkisi bu-
lunduğunu belirten yetkililer.
bu nedenle firmalar üzerinde
etkili olma gücünün çok az
olduğunu bildirdiler.
Türkiye'de deli inek hastalığı olmadığını söyleyen yetkililerden garip savunma:
Herkes suçlu, Aytaç değilEkonomi Servisi-Deli inektartışma-
lanyla birlikte en büyük et ihtalatçıla-
nndan biri olması nedeniyle çeşitli suç-
lamalara konu olan Aytaç firması. ken-
dini savunurken herkesi suçladı. Aytaç
Yönetim Kurulu Başkanı ve ANAP
Çankın MilletvekilılVIete Bülgün ve
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Ekrem İnözü. dün düzenlediklen basın
toplantisinda Tanm ve Saglık bakanla-
nndan Süt. Et. Gıda Sanayicileri ve Üre-
ticilerı Birliği'ne (SETBtR). et ithal
eden dev let firmalanndan, Maret \e Pı-
nar gibi rakıp firmalara kadar herkesi
eleştirdiler.
Bülgün. 1995 vılındatoplam 8.2 bın
ton et ithal ettikİennı belirterek, et ıt-
hal ettıkleri ülkeler arasında Ingılte-
renin bulunmadığını ifade etti. Bül-
gün. ithal ettikleri bu etlerin çok büyük
bir kısmını en büyük ithalatçı olan Et
ve Balık Kurumu'na sartıklannı vur-
gulavarak. kurumun 13 bin 500 ton et
ithal ettiğini açıkladığını hatırlattı. Is-
tanbul Mezbaha. EBK. Vanet ve Zira-
at Bankasi Drç Ticaret'in de\ let deste-
ği ve parasıyla et ithal ettiğini kayde-
den Bülgün, Tanm Bakanlığı'na çağn-
da bulunarak Aytaç*ı denetlemelerini
ve bir aksaklık varsa ortaya çıkarmala-
rını istedi.
Türkiye'de kesinlikle deli inek has-
talığı (BSE) olmadığını söyleven Me-
te Bülgün. Saglık Bakanı \ ıldınm Ak-
Aytaç,ithalat yaptıklan ülketer arasında İngiltere'nin bulunmadığını açıkladı.
tunanın \ atandaşa beyaz et yemeleri ko-
nusunda çağnda bulunduğunu hatırla-
tarak sözlerini şöyle sürdürdü:
"Saglık Bakam'nın böyle sağlıksu
konuşması büyük bir talihsizlik. Bir ba-
kanın sözlerine dikkat etmesi lazını. Bu
demec yüzünden. hayvancılık sektörü-
nün zaten zor durumda olan beskilik ve
kırmızı et sektöriine büyük bir darbe in-
miştir. Tavuk eti üreticileri hergün ba-
kana dua ederken, fıyatlannı da vine
Savın Bakan sayesinde 3 hafta içinde
yüzde 30-40 oranında arttırmışlardır."
SETBİR'i de eleştıren Bülgün. deli
inek hastalığının Türkiye'detartışılma-
ya başlandığı günden bu yana birlik
başkanı Doğan Yardarlı'nın ya da baş-
ka bır yetkilının hıçbır açıklamada bu-
lunmamasının dogru olmadığını ifade
etti. SETBİR'in ifîas ettiğini \e siyasi
amaçlar dogrultusunda hareket ettiğini
vurgulayan Bülgün. sektörde yeni olu-
şumun şart olduğunu kaydettı. Kırmı-
zı et sektöründe faaliyet gösteren Ma-
ret ve Pınar Etyetkılilerine, ortak birba-
sın toplantısı için başv urduklannı söy-
leyen Mete Bülgün, heriki firmadan da
olumsuz yanıt geldiğini ve tek başlan-
na mücadele etmek zorunda kaldık-
lannı kaydetti.
TÜSİAD Başkanı Komili koalisyonu uyardı
6
Uzlaşmadan istikrar olmaz'Ekonomi Serv isi - Türk Sanayici ve
Işadamları Dernegı (TÜSİAD) Başka-
nı Halis Komili. ANAYOL ortaklann-
dan uyumluçalışma istedi. TÜSİAD'ın
Türkiye'nin gelecegini politik. ekono-
mik ıstıkrara ve gümrük birliğine bağ-
lı gördüğünü belirten Komili. koalıs-
yon hükümetinin uyum ve toplumla uz-
laşma sağlamadan yapısal çözümleri
yaşama geçiremeveceğıni savundu.
Yabancı Sermaye Derneği dün dü-
zenlediği öğle yemeği toplantısında TÜ-
SİAD Başkanı Halis Komili'yi ağırla-
dı.
Toplantıda Türkıve yatınm ortamın-
da gelışmeler ve özel sektörün gelece-
gebakışı konusunda bir konuşma yapan
Komili, ekonomik konularda olumlu
sonuçlaralınabilmesi içınkoalisyonor-
taklannın uyumlu çalışmasının zorun-
lu olduğunu belirtti. Sosyal ve ekono-
mik konsensüs saölanmadıâı taktirde
reformlann yapılamayacağına değinen
Komili, bunun da partilere oy kaybetti-
receğini vurguladı.
Siyasi iktidarlann son lOyıldır yapı-
sal reformlar yerine popülist politika-
laruyguladıgını kaydeden Komili. "Tür-
kiyeönemli bir dönüm noktasında. Azın-
lık hükünıeti ilk bakışta yapısal reform-
lan uygulamak konusunda karaıiı gö-
rünüyor. Ancak her konuda tekrartek-
rar konsensüse ihtiyaç \ar" dedi
KoNUK
IŞÇIMNEVRENINDEN
ŞÜKRAN SONER
Çağ Atlama Masalı
Hani Özal Amca, sonra Süleyman Baba, özel-
likle de Tansu Anne ve Mesut Ağabey'in anlattık-
lan bir çağ atlama masalı var ya... Biz inansak da
inanmasak da o masalı dinlemeyi, o masalla uyu-
mayı çok seviyoruz..
Dertli süt üreticilerinin Ege'de oluşturduklan bir ko-
operatifin başkanı Ahmet Ertürk, nasıl çağ atlan-
dığına ilişkin sayısız örnekten bir küçüğünü anlatı-
yor.
Kuruluş amacı süt üreticisini desteklemek ve hal-
kın ucuz süt içmesini sağlamak olan Süt Endüstri-
si Kunjmu'nun yeni sömürü düzeni, pardon, yeni dün-
ya düzeni, globalleşme, çağ atlama ideolojisi adına
dışardan, Dünya Bankası, IMF gibi kuruluşların da-
yattıklan reçetelerçerçevesinde özelleştirilmesine ka-
rar verilmişti.
Devlet, kasaplık mı yapsındı? Sütçülük yapıp, süt
mü satsındı? Devlet küçültülecek, özel sektör bü-
yütülerek çağ atlanacaktı.
SEK'in kuruluş anayasasında, satılması, özelleş-
tirilmeye kalkışilması halinde süt üreticilerine veril-
mesini zorunlu kılan bir hüküm vardı. Devlet baba
ya da Tansu Ana bunu görmezlikten gelmeyi yeğ-
ledi.
SEK süt üreticisi kooperatiflere değil, özel sektö-
re satıldı. Üretici sütünü daha ucuza satmaya, tü-
ketici daha pahalıya almaya mahkûm edildi. Süt da-
ha az üretilir ve satılır oldu.
SEK varken bile süt üretimi, yanlış tarım politika-
ları, üreticinin bütün gelişmiş ülkelerde olduğu üze-
re desteklenmesinin söz konusu olmaması, aşın pa-
halı yem, hayvancılığın belini büken bir dizi uygula-
ma nedeni ile gelişemiyordu.
Ahmet Ertürk'ün çok anlaşılır bir hesapla verdiği
örnek üzere bir litre süt karşılığı ancak iki ekmek alı-
nabiliyordu. Üretici bu para ile süt besicıliğini geliş-
tiremiyor, daha çok süt verecek hayvan cinsini ıs-
lah edemiyordu. Süt besiciliğinde kâr degil zarar
söz konusu iken, alışkanlıkla. başka çaresi olmadı-
ğı için, hiç değilse sütün sağdığı hayvan her yıl bu-
zağı da verdiğinden bu işi sürdürüyordu.
Türkiye'ye çağ atlatacak özelleştirme mucizesi
gerçekleştikten sonra işler daha bir sarpa sarmış.
SEK'i satın alan özel sektör, üreticinin hem sütünü
daha az almaya, hem de fiyatını kırmaya koyulmuş.
Bu kısacık zaman dilimi içinde bir litre süt karşılığı
iki ekmek alabilen üretici. bir litre sütle bir ekmek ala-
bilecek konuma düşmüş.
Üreticiden 15 bin liraya alınan süt şu günlerde va-
tandaşa 55 bin liraya satılıyor.
Bu arada bütün gelişmiş ülkelerde var olan süt,
et üretimini, bütün tarımsal üretimi illegaliteden ka-
yıtlı ekonomiye çıkarmaya yarayacak destek prımi.
politik yalan, bir seçim vaadi olarak uygulamaya
geçirilmiyor.
Ustüne üstlük, yetersiz süt. et üretimi karşısında
süt, et ithali gündeme geliyor. Resmi-kaçak, şimdi
herkesi et yemede paniğe sokan deli danalar dahil,
her yerden, en kötüleri bizlere olmak üzere, et-süt-
tozu ithali yaygınlaşıyor.
Ahmet Ertürk dertli, anlattıkça anlatıyor
"Devlet bizi hayvanımızı saf/p paramızı repoya
yatırmaya zorluyor. Tanm ülkesi Türkiye'de et-süt
ithal edilip, hayvan varlığının et-süt üretiminin yok
edildiği bir düzen yaratılıyor. Biz süt üretmekten
vazgeçip, hayvanmızı kesime gönderdiğimizde,
Türkiye sadece sütsüz kalmayacak. Her yıl doğan
yavrulardan olacak. Ki o yavrulann dişileh yine süt
üretimine, erkekleri besiciliğe yönelrk yetiştiriliyor-
du. Et-süt yoksunu, yoksulhalk, büsbütün yoksun-
luğa sürükleniyor.."
Tanm ülkesi Türkiye, insanının yaşamı, gelişmesi
için gerekli olan etini, sütünü, buğdayını, şekenni üre-
temeden, kıt kaynaklannı bunların ithaline harcaya-
rak, özelleştirme mucizeleri(l) yaratarak, üreticinin ka-
zandığı paranın 3-4 katını vurgunculara, aracılara kap-
tınp, yoksul halkını açlığa mahkûm ederek.. çağ aU
lamaya kalkıyor..
Ülkemiz çocukları yetersiz beslenme ve özellikle
de et yiyip süt içemedikleri için protein eksikliğin-
den doğal gelişimlerini yaşayamıyor. Yapılan bilim-
sel çalışmalarçocuklanmızın zekâ, kafatası, kemik,
boy gelişmelerindeki büyük çarpıklıkları, yüz kızar-
tıcı bir boyutta ortaya çıkarıyor. Yetersiz beslenme-
nin, yoksulluğun bütün hastalıklan ülkemizde kat-
lanarak ortaya çıkıyor.
Özal Amca, Demirel Baba, Tansu Ana, Mesut Ağa-
bey, inansak da inanmasak da bizi uyutan çağ at-
lama masallannı anlatmayı sürdürüyor. Yaşam yok-
sunu milyonlar, soğuktatitreyen, donmak üzere olan
çocuklar örneği, bu çağ atlama masallannı din-
leyerek derin uykulara dalıyoriar..
Denetimsizlik ve politikasızlık, balık miktannı 9 yılda dörtte bire indirdi
Babk tükeniyor, fiyat arüyor
AYKUT KÜÇÜKK\\ A
Üç tarafı denızlerle çev rili
Türkiye'nin mavi sulannda
deniz ürünleri yavaş yavaş
tükeniyor. Ortadireğin
ucuz besin kaynaklanndan
hamsi 1987 yilında 310 bın
ton çıkarken. 1990 yilında
bu rakam 74 bin tona
kadar geriledi. Su Ürünlen
Hali Müdür Yardımcısı
Şevket Demirkaya, Su
Ürünlen Yasası'nın
değiştirilmesinin yanhş
olduğunu dile getirerek.
yasanın balık hallerine
gelen balık miktannı
düşürdüğünü söyledi.
Şevket Demirkaya.
denizlerde avlanan balığın
ancak yüzde 30'unun balık
hallerine geldiğini öne
sürerken. dünyayı son bir
aydır etkileyen "deli
dana" hastalığı Türkiye'de
de balığa olan ilgiyi
arttırdı. Balık hallerinde
etiketlere yansıyan
fiyatlann belırli oranlarda
arttığı gözlendi.
Karadeniz. Marmara. Ege
ve Akdeniz'le etrafı
çevrilen Türkiye sulannda
deniz ürünlen yanlış
avlanma. uygulanan
tedbirlerin yetersizliği ve
yönetmeiıklerdekı
değışikliklerin olumsuz
etkilen nedeniyle tükenme
noktasına geldi. Dev let
İstatistik Enstitısü (DtE)
verilerine göre 1990
KUMKAPI
BALIK
HALİNDE
FİYATLAR
Hamsi 200-250 bin
istavrit....25O bin
Mezgit 200 bin
Kalkan 700-1 milyon
Levrek 800 bin
Lüfer 400-600 bin
(tane)
Çinekop..800 bin
Palamut...400-500 bin
(tane)
Uskumru...4OO bin
Alabahk..3OO bin
yılların başında yaşanan
balık sıkıntısı 95"li yıllarda
yinebaşladı. Kıyı
şehirlerimizde yaşayan çok
sayıda yurttaşın geçim
kaynağı olan balıkçılık ise
artık günümüzde ılgi gören
mesleklenn sonunda
gelmekte.
Hale giriş az
Şevket Demirkaya. konuya
ilişkin düşüncelenni
Cumhuriyet'e açıkladı.
Demirkaya, balığın ancak
yüzde 30'unun balık haline
geldiğini belirterek şöyle
konuştu:
"Su L rünleri Yasası'nın
26. maddesi değişti.
Balıkçılar degiştirilen bu
DENİZ ÜRÜNLERİ VERİLERİ (DİE)
Yıl Toplam (ton) Yıl
1986
1987
1988
1989
1990
525 381
562 697
580 701
361 770
297 123 .
1991
1992
1993
1994
1995
290 046
366 060
453 123
204 501
271 230
Son günlerin konusu deli inek hastalığı balığa ilgiyi arttırdı.
maddeyie balıkları hale
getirmeden satma
hakkına sahip oldular.
Ne gelir vergisi ne de
diğer vergileri ödemeden
satış yapmak isteyenler
için bu yasa iyi oldu
belki. Ancak bu
durumda balık
yasaklarına uyulmalar
azaldı. balık hiç bir yere
uğramadan büyük
marketlere girdi.
Buradaki fiy atlarda o
kadar ucuz değil.*'
Demirkaya. Su Ürünleri
Yönetmeliği'nin senelere
göre değişiklik içerdiğini
de söyleyerek. "Avlanma
yasaklarına tam
uvulmuvor. Ancak
Toplam (ton)
(1996 yılı ocak ayı sonu itibarıyla 4 milyon 199 bin
201 kilogram)
yönetmelikteki
değişiklikler de insanı
düşündürmeden
edemiyor. Mesela
geçtiğimiz yıl av yasağı
nisan ayında başlamıştı.
Bu yıl ise mart ayında
basjayacak. Şimdi kendi
kendime soruvorum.
Acaba ilkbahar yıllara
göre değişiyor mu diye.
Hemen belirteyinı. bu
olaya kesinlikle siyasi
olarak bakmıyorum.
Ancak yanlışlıklar
balığın denizlerde
azalmasına neden
oluvor."
YAZAR I Prof. Dı. SOL>L\Z AYARSLAN (*)
Bankalann özelleştirilmesi
Y
eni hükümetin özelleşti-
rilme konusunda süratli
hareket etmek istediğini
gazetelerden okuyoruz.
Gazete haberlerinden Etibank, Em-
lakbank ve Ziraat Bankası'nın özel-
leştirm'e gündeminde olduğunu öğ-
reniyoruz. Halk Bankası ve Vakıf-
lar Bankası konuları da zamanla
gündeme gelecektir. Bazı yetkili-
ler. 132 şubesi olan Etibank'ın 3
parçaya bölünerek satılmasını tav-
siye ederken diğerleri bankalann
küçültülerek satılmasının daha ye-
rinde olacağı görüşünü savunmak-
tadır. Adı geçen bankalarda bazı-
larının bazı özellikleri dolayısıyla
özelleştirilmelerine karşı çıkan baş-
ka gruplar da var.
Bankalann özelleştirilmesi ile il-
gili sorulara cevap vermeden ön-
ce, bankalann niçin özelleştirilme-
si gerektiği, diğer bir deyişle ban-
kalann özelleştirilmesinin gayesinin
tespit edilmesi gerekmektedir.
Emlakbank, Ziraat Bankası, Halk-
bank ve diğer bankalann mali yön-
den sıhhatli olmadıkları, IMF ve
Dünya Bankası raporlarında defa-
larcatekraredilmiştir. Bu bankala-
nn özelleştirilmesi için gerekli ye-
niden yapılanmayı sağlamak için
özel kredilertahsis edilmiştir. Bun-
dan önceki hükümetler, özelleştir-
me konusunda ciddi olmadıkları
için bankaları özelleştirmeye ha-
zırlamamışlar ve bu gaye için veri-
len kredileri de kullanmamışlardır.
Görebildiğimiz kadarıyla banka-
lar, Hazine'ye kısa vadede gelir
sağlamak için özelleştirilmek isten-
mektedir. Gaye bu ise o zaman
bankanın üçe bölünerek değil. şu-
belerine bölüp her şubeye teker
teker bankacıhk yapma yetkisi ve-
rilmeli, sonra da bu şubeler teker
teker en yüksek fiyatı veren kişi ve-
ya kuruluşlara, kimlikleri araştırıl-
maksızın satılmalıdır.
Bu yöntem Hazine'nin sağlaya-
cağı geliri en yüksek seviyecle tu-
tacaktır. Fakat bu tür özelleştirme,
bankacılık ve fınans sisteminin za-
ten yüksek olan riskini daha da art-
tıracaktır. Kısa vadede arttırılması
düşünülen Hazine geliri, uzun va-
deye ulaşamadan 5-8 yıl içinde
özelleştirilen bankalann iflası dola-
yısıyla zarara dönüşecektir. Hazi-
ne, bankalann özelleştirilmesinde
satıştan sağlanacak gelirin arttırıl-
masından ziyade, ülkemiz finans
sisteminin dengesini bozmadan ve
sistemi bir krizle karşı karşıya ge-
tirmeden sıhhatli olmayan banka-
lann elden çıkarılması gaye edın-
melidir.
Bankalann özelleştirilmesinde
göz önünde bulundurulması gere-
ken nokta, özelleştirmeden sağla-
nacak gelirden ziyade, ülkemiz fi-
nans ve bankacılık sisteminin sağ-
lığıdır.
Devlet bankalannın sistemde bu-
lunması, sistemin dengesini boz-
maktadır. Devlet bankalan uzun va-
dede sistemin sağlığı yönünden
faydalı değildir. Sisteme giriş ve çı-
kış için gerekli tedbirler alındıktan
sonra sıhhatli olmayan devlet ban-
kaları, sistemden özelleştirme ve-
ya başka yöntemlerie çıkanlmalıdır.
Bu bankalar, piyasa şartlarına
göre çalışmamaktadır. Devlet ban-
kaları halktan alarak devlet adına,
devlet garantisi ile mevduat topla-
maktadırlar. Dolayısıyla sistemde-
ki en büyük bankalar bile devlet
garantisi ile rekabet edecek du-
rumda değildir. Bu durum sadece
Türkiye'de değil, devletin bankacı-
lığa el attığı her ülkede; örneğin. Bre-
zilya, Fransa ve italya'da aynıdır.
Oradaki devlet bankalan da bizim
devlet bankalanmız gibi milyarlar-
ca dolar zarar içindedirler. Bu ban-
kalar kanalı ile devletin bütçe açı-
ğının finansmanı veya seçim önce-
si popülist politikalarla ülke kay-
naklan devlet eli ile yağmalanmak-
tadır.
Biz devlet bankalannın kuaılduk-
ları zamanlarda ülkemizin acil ihti-
yaçlarına cevap vermiş olabilecek-
lerine ancak bugün böyle bir duru-
mun mevzu bahis olmadığı kana-
atindeyiz.
Bugün Ziraat Bankası, Emlak
Bankası veya Halkbanktarafından
verildiği iddiaedilen özel hizmetler,
zararları devlet tarafından karşılan-
dığı takdirde özel bankalar tarafın-
dan yürütülebilecektir. Dolayısıyla
bu özel bankalara ihtiyaç olmadı-
ğı kanaatindeyiz. (Bu konu aynca
ileride işlenecektir.)
Biz bu bankalann özerkleştiril-
mesinin de sorunun çözülmesinde
faydalı olacağı kanaatinde değiliz.
Özerkleştirme ile bu müessesele-
re yeni kaynakların tahsis edilme-
si, bunların yeniden canlandırılma-
sı istenmektedir. Ülkemizin bugün-
kü ahlak ve hukuk sistemi içinde
özerkleştirme, yeni kaynaklanmızın
israfına ve daha önemlisi sistemin
zaman kaybına sebep olacaktır.
Özerkleştirme yöntemi uygulandı-
ğı takdirde, bugünkü bulunduğu-
muz noktaya 7-8 yıl sonra tekrar
gelecek, ve o zaman geriye bakıp
kaynak ve zaman kaybettiğimız için
de üzüleceğiz.
(') Egebank Genel Müdür
Yardımcısı