08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 MART 1996 CUMARTESİ HABERLER Vafnin kabûıe sitemi • ŞANLIURFA (Cumhurryet) - Şanhurfa Valisı Ziyaettin Akbulut, DYP'nin gûçlü ismi Necmettin Cevheri'nin kabineye girmemesine sıtem etriğini açıldadi. Akbulut, yerel bir TV'de "Amca" diye hitap ettiği Cevheri için, "Kendisine sitem ettim. "Nasıl bakan olmazsınız, bizi nasıl bırakırsınız' diye. "Bizler ne olacağız" dedim. Endişe etmememi söyledı. Bakan Bey bilıyorsunuz amcamız olur. Urfalılann amcası olur. O bakımdan amcamızın peşinı bırakmayacağız" dedi. Uranyum kaçakçılığı • ANTALYA(AA)- Antalya'da düsük sevıyede radyasyon ıçeren 17 gram uranyum ele geçirildi. Olayla ılgılı olarak 11 kişi gözalttna alındt. Polıs, Kocaeli'nin Gölcük ilçesınden bazı şahıslardan uranyum alan kaçakçılann organize bıçimde nükleer madde kaçakçılığı yaptıklannı belirledi. Yeni otoyollar ve bakım araçları • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Karayollan Genel Müdürü Dinçer Yiğit. karayollannda her yıl 200 milyar lira değerinde levha tahribatı olduğunu, bunun da can ve mal kaybının artmasına yol açtigını bildirdı. Yiğit, otoyollarda trafik güvenliği hizmetlerinde kullanılmak üzere alınan 48 bakım aracının hizmete sokulması için düzenlenen törende yaptığı konuşmada, Türkiye genelinde Karayollan Genel Müdürlüğü'nün şehırlerarası yollarda toplam 360 bın işaret levhası bulunduğunu bildirdı. Başbakan'a yeni koruma müdürîi • ANKARA (AA)- Başbakanlık Koruma Müdürlüğü'ne, Ankara Polıs Koleji Miidür Yardımcısı Mustafa Atak getinldi. Başbakanlık Koruma Müdürü Resul Kalkan'ın Emnıyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu kadrosuna almdığı ve DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'ın koruma hizmetini sürdüreceği bildirildi. Başbakanlık Koruma Müdürlüğü'ne atanan Mustafa Atak, daha önce Yabancılar Şube Müdürlüğü ile Ankara Emniyet Müdür Yardımcılığı görevinde de bulunmuştu. Erez'in ilk icraatı • ADANA (AA) - Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez, Tanm Satış Kooperatifteri Birlikleri'ne gönderdiği talımatla, personel alımının ikinci bir emre kadar durdurulduğunu bildırdi. Çukobirlik Genel Müdürü Mustafa Gündeşlioğlu, yazılı açıklamasında, Bakan Yalım Erez'in faks talimatıyla, Tanm Satış Kooperatifleri Birlikleri'ne her statüde açıktan personel alımını durdurduğunu kaydetti. Gündeşlioğlu'nun açıklamasına göre Bakan Erez'in talımatı şöyle: "Birliklerin genel müdürlükleri ile rüm bağlı işletme ve kooperatiflerde, geçici işçiler dahil her statüde açıktan personel alımı, ikinci birtalimata kadar durdurulmuştur. Aynca, açıktan işe alınmalan kararlaştınlmış veya bakanlığımızca onaylanmış (birlikler arası nakil hariç) olmakla beraber, henüz işe başlatılmamış olanlann atamalan da iptal edilmiştir." Atama kararları • ANKARA (AA)- Başbakanlık Müsteşarhğı'na Birkan Erdal atandı. Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlanan diğer atama kararlanna göre Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü'ne M. Bahattin Şahin, Adalet Bakanlığı Ceza tşleri Genel Müdürlüğü Daire Başkanlığı'na Personel Genel Müdür Yardımcısı Güven Nun Kayral. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü'ne Istanbul Sağlık Müdürlüğü halk sağlığı uzmanı Dr. Mehmet Rıfat Köse getirildi. Insan Haklan Derneği'nin ocak ayı raporunda 23 kişinin de kaybolduğu bildirildi Gözahmda 28 öKiıııANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Insan Haklan Demeği (İHD), ocak ayında 3 bin 13 kişinin gözaltına alındığını, 28 kişinin gözaltında öldürüldüğünü savundu. tHD, 118 düşünce suçlusunun aldığı hapis cezalan nedeniyle cezaevlerinde bulunduğunu, ocak ayında 18 faili meçhul cinayet işlendiğini bildirdi. İHD tarafından hazırlanan ocak ayı insan haklan ihllalleri raporunda, faili meçhul saldınlarda 16 kişinin yaralandığı belirtilerek, tstanbul Ümraniye Cezaevi'nde öldürülen tutuklulann Alibeyköy'de 8 ocakta yapılan cenaze törenlen sırasmda gözaltına alınan Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe'nin dövülerek öldürüldüğü kaydedildi. Raporda, 1 aylık süre içinde meydana gelen faili meçhul cinayetlerde, 18 kişinin yaşamını yitirdiği ifade edilirken, 16 kişinin de yaralandığı belirtildi. Aynı dönemde, 37 basın çalışanınm gözaltına alındığı ve gözaltına alınanlann hepsinin "sol eğüimii" gazete veya dergilerde çahştığına dikkat çekilen raporda, 118 düşünce suçlusunun hâlâ cezaevinde bulunduğu anımsatıldı. Ocak ayında kapatılan dernek, sendika ve yayın organı raporda şöyle sıralandı: "Kanal D TV, Hedef dcrgisi, Selam gazetesi, Partizan dergisi, Rash TV, HBB TV, Ege Küttür Sanat Merkezi, Ozgür- Der, Devrimci Çözürn dergisL" 1 aylık süre içinde basılan ve aranan parti, dernek, sendika ve yayın organları da raporda şöyle belirtildi: "Kurtuluş gazetesi. Özgür Halk dergisi, Rad>o Umut, Kurtuluş gazetesi, Evrensel gazetesi, Alınteri gazetesi, Atılım gazetesi, Ege Kiiltür ve Sanat Merkezi, Kurtuluş gazetesi, HADEP Osmaniye ilce binası, HADEP Konak İlçc Binasi." Raporda. Tunceli. Sıvas, Hakkân, Mardin. Diyarbakır ve Bitlis'te 71 kişinin çatışmalarda yaşamını yitirdiğine işaret edilirken, Sıvas'ta da 40 köy ve mezranın boşaltığı vurgulandı. Raporda, 43 kişinin işkence gördüğünün belirlendiği ifade edilerek, 3 bin 13 kişinin gözaltına alındığı, bunlardan 133'ünün tutuklandığı verilenne yer verildi. Çalışma yaşamına yönelik ihlallerin sürdüğüne dikkat çekilen raporda, 586 kişinin işten çıkanldığı belirtildi. Özel kuruluşlann yanı sıra, Batman Belediyesi'nden 154. Ağn'nın Doğubeyazıt ilçesi belediyesinden de 90, Elazığ'da Fırat Üniversitesi'ne bağlı meslek yüksekokullannda tcmizlik işlerinde çalışan 380 kişinin özelleştirme nedeniyle işten atıldığı vurgulandı. Yeni Kültür Bakanı, DGM'nin mahkûmiyet karannı gazetecilerden öğrendi Güner, Yaşar KemaFden haJbersiz Kültür Bakanı Cüner mahkû- mivet karannı incelevecek. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAYOL azınlık hükümetinin ANAP'lı Kültür Bakanı AgâhOktay Güner. ünlü yazar Yaşar Ketnal'ın. uluslararası tepkılere neden olan mahkûmıye- tini gazetecilerden öğrendi. Güner, mahkûmi- yet karanndan bir gün sonra yöneltilen sorula- ra, "Neden mahkûm olmuş? CMay nedir, hiçbir şey bilnıiyorum" yanıtını verdı. Türk-Islam sentezının ıdeologlanndan ola- rak bilinen ANAP'lı Kültür Bakanı veHükümet Sözcüsü Ajgâh Oktay Güner, Yaşar Kemal'in "Düşünce Ozgürlüğü ve Türkiye" adlı kitapta- ki 2 makalesı nedeniyle 1 yıl 8 ay hapis. 466 bin 666 lira para cezasına mahkûm edildığıni Ba- kanlar Kurulu'na girerken gazetecilerin sorula- n üzenne öğrendi. Güner, birgazetecınin. "Ya- şar Kemal'everilen cezayı nasıl değerlendiriyor- suntız" sorusuna şu yanıtı verdr. "Neden mahkûm ofanuş, niçin mahkûm olmuş, doğnısu araşüramadım. tnsanJann fikirierini, düşüncelerini rahatça ifade edebikükleri bir Tür- Idye'yi gerçekleştirmek istedigimizi hükümet programımızda beiirttik. Bu olayı inceleyeyim, sonra rahat konuşay ım. Para cezası nıı, hapis ce- zası nıu ne kadar? Yaşar KenıaL benim de seve- rek okuduğum bir yazar. Ama okunmak kim- seye suç işleme hakkını vermez. Bu mahkûmi- yeti henü/ incelemedim. Olay nedir, mahkeme karannı görelim. CMa> nedir, hiçbir şey bilmiyo- rum." Güner'den NâzmTa saldırı Türk-lslam sentezı ıdeologlanndan MHPkö- kenli ANAP'lı Kültür Bakanı Agâh Oktay Gü- ner, kaleme aldığı kitaplarda. 'Nurculuğun' ku- rucusu Said Nursî ile 'Nakşibendi tarikatı'nın. EsatCoşan'dan önceki şeyhi MehmetZaid Kot- ku'yu 'devlete candan bağu yurttaşlar' olarak nitelendınrken dünyaca ünlü ozan Nazıın Hik- met'i 'AtatürkdüşmanT olarak gösterdi. Güner, DSPGenel Başkanı Bülent Ecevit'eCHPIider- liği sırasında ağır suçlamalarda bulunduğu *5 Da- DIŞ TEPKİLER Liberation: Kemal'e cem hayretverid MİŞEL PERLMAN PARİS- Fransa'nın önde gelen gazete- lennden Liberation, dünkü sayısında ya- yımladığı bıryorumda, "savcmmberaatka- ranistemesinekarşın" Istanbul DGM'nin, tecülı de olsa Yaşar Kemal'ı 20 ay hapse mahkûm etmesıni "hayretverid* olarak ni- teledı. Sol egılımlı gazetenın yorumunda, Yaşar Kemal'in "Kürt kökenB" olduğu belirtılırken antiterör yasasının "aynbkçı propaganda" suçuna ilişkın hükümlenn, "Baü'nın baskdanna karşm hâlâ iptal«ö- medigine'' işaret edılıyor. Ankara'dakı oto- ntelenn Kürt sorununa "birçözüm bukmak üzere" acele etmedıklennı öne süren Lı- beranon, Avrupalılarla VVashıngton'ın, Gü- neydoğu'da "PKK'nin asiierine karşT sür- dürülen "pfcsavaş"a son venlmesı ıçın bir çözüme vanlmasından yana olduklannı ifade edıyor. Gazete, Yaşar Kemal'in mahkûmiyetı- nın. bu reformlann ivedilığini yeni hükü- metın kuruluşuyla vurgulamak gereğinı kaydederken "sağm ilöbüyûk partisi" DYP ile ANAP arasında 10 hafta sürmüş olan "pazariıklar"a da dikkat çektı. Yorumda, "lki lider arasındaki bitmez rekabetin dı- şında, hiçbir şe>in iki partiyi ayırmadığı" belirtildi. Liberation, koalısyonun kurul- ması ıçın "İşçevrelerinin veözeUikleordıı- nun ağır baskılannın" gerektığıne işaret et- tı. Aynca, yorumda, "Türk basını tarafın- dan 'umudun hükümetı' olarakgöstcrilen bu koalis>onun işi kolay olmayacakür' 1 dı- yen sol egılimlı gazete, söz konusu hükü- met ıçındekı anlaşmazlıklar nedeniyle. Kürt sorunuyla ekonomik alanda, "zor ve hatta imkânsız tercihJer"e yol açacağı gö- rüşüne yer verıyor Bunun yanı sıra, Liberation, "Muhale- fetin tek bü> ük gficü olan lslamcüar, önü- müzdcki secimlerde oy sayısuu daha da artbrnıak şansına sahip" dedı. Bu arada Fransa'nın "Sunr Tanımayan \luhabirler" (Reporters Sans Frontıeres) Örgütü'nün. Yaşar Kemal'in mahkûmıye- tini kınayan bir protestoyu Başbakan Mesut Yıtma/'a gönderdiği ögrenıldı. GazetecÜeri Koruma Komitesi kınadı maz'a bir mektup gönderek yazar Yaşar Kemal'e verilen cezayı kınadı. Gazetecileri Koruma Komitesi tarahn- dan V ılmaz'a gönderüen mektupta. "Saşar Kemal >aasında hükümeti. Kürtlerc u>guladığı baskılan gizlemek amacıyla bir \alan kampaması başlatnıakla suçluyordu. Yaşar Kemal'in mahkûmiu'ti. Türkiye'nin Kürt soru- nuna Ûişkin özgürce haber yapmayı engeUemeyi hedefleyen kampanyalannın en son örneğjdir" denildi. kika Bizi Dinler misiniz?' adlı kitabında solun geleceğine ilışkin olarak "Zaman komünistJe- rin ve komünistierin emireri olan solda sıfırla- nn büyük aldanışını ortaya koy acaknr" görüşü- nu dıle getırdi. 1989'da Tercüman gazetesinde yayımlanan makalesınde 'Siyaset ve Kültür' konusunu 'sağ siyaset düşüncesi' yönünden irdeleyen Güner, "Milli kültürün iki temel dayanağı vardır. Din vedildir"dedı. Güner, 1980sonrasındakı kıtap- lannı ANAP'ın politikalan üzerine ayırdı. Kültür Bakanı Agâh Oktay Güner, 1972 yı- lından itibaren birçok kıtaba imzasını attı. Ya- zarlık yaşamında üç çeviri ve 8 kitap yayımla- yan Güner. kendı kalemınden "Niçin Kültür Ba- kanlığı, Kültür Emperyalizmi, Siyaset ve Kütrtir, Türklslam Sentezi, Anavatan Parrisi'nin Kade- ri, MHP Davası ve Acüar'' konulannı ınceledi. 1991 yılındamakalelennitopladığı 'İnsan ve Si- yaset' adlı kitabında Kültür Bakanlığı'nın işle- \ ini ve kültür politikalannı kendi ideolojik süz- gecinden geçıren Güner, dev- letın 'ruhu milli' bir Kültür Bakanlığı yaratması gerekli- liğini dile getirdi. 12 Eylül askeri darbesın- den sonra MHP Genel Başkan Yardımcısı sıfatıyla 'Milliyet- çi Hareket Partisi ve İ Ikiicü Kuruhişlar 1 davasında yargı- lanan ve 15 ay cezaevinde ka- lan Güner, yargılanma süreci- ni 'Savnnma 1 adlı kitabında aynntılı biçimdeanlattı. Kıtap- ta, savcılık iddianamesını 'hu- kuksefaleti' olarak değerlen- diren Güner, kitabının 'Baht l'tansın'başlıkh yazısmda şu görü^lere yer verdi: "MHP'ninyiğhyüıçkli ida- recileri, fedakâr gencligi. fan- letli mensupian nicc bin çile ile kurşun ile zindan ile kade- rin insafsı/ örsünde döv üldü- ler. Zaman, ne dediyseler hep- sinin dogruluğunu gösterdi. t'ğradığınuz ifh'ralar. bizi hu- kukla bogmak isteyen yalan sesk'ri. hepsi gerçeğin tok sesh- leyukoldu. Bugüncekirdegiza- fcri ımhlamış gibi, boş bir ko- van gibi buiaya aülmış olma- mız, davamumın soy lu kimli- ğindendir. Yalmzlığımız gücü- müzdür. Ne diydim bahtutan- sın." Agâh Oktay Güner'in 1991 yılında yayımlanan 'Insan ve Siyaset' kitabtnın, 'Said Nur- sî, Kotku ve Vera' adlı maka- lesınde. Said Nursî adına mev- lit okutulmasını eleştırenlere, Kuva-yı Milliye Destanı'nı da yazan Nâzım Hıkmet'i ömek göstererek yanıt verdi: "Bu zat için okutulan mev- lidin n-jımitehlikeyedüşürdü- gü, nasıl ve ne ile iddia edilebi- lir anlayamryonım. Merhum Said Nursî ve merhum M. Za- id Kotku'yu şahsen tanuna- dun, ama onlan tamyanlan, sevenleri tanıdım. Hepsi bu toprağm insanı ve devlete can- dan bağlı yurttaşlardır. Nâzım Hikmet'i de tanımadım. Kan- sı \era, İstanbui'a gekfi. Nâzım gelseneolurdu?Nâzım'ınAta- türk rejimine düşman olduğu- nu niçin unutuyorsunuz? Si/in büyük kabul ettiğinizNâzım 'm eşine toplanü tertiplemenize kanşan var mı?" DGM'nin Yaşar Kemal'i düşüncelerinden ötürü mahkûm etmesi büyük tepki yarattı 6 Bu karar sizi utandırmıyor mu?'Haber Merkezi- Yazar Yaşar Kemal'in "Düşünce Ozgürlüğü ve Türkrye" adlı kı- tapta yer alan, "Türkiye Czerindeki Kara Gökyüzü" ve "Zulmün Artsm" başlıkh ya- zılan nedeniyle 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptınlması >iırtiçi ve yurtdışında tepkile- re neden oldu. Almanya Dışişleri Bakanı Klaus KinkeL cezayı "Türkiye'deld hoşgörii ve düşünce ozgürlüğü açtsından aülnıış bir ge- ri adıitı" olarak nitelendirdi. Almanya Dışişleri Bakanı Kinkel, dün yaptığı yazılı açıklamada. Yaşar Kemal'le Ekım 1995'te Frankfurt'taki kitap fuannda görüştüğünü anımsatarak "Göriişmemizde kendisini destekkvecegimi belirtmis. ve Al- manya'ya davet etmiştim" dedı. CHPİ1 Başkanı Mehmet Ali Özpolat, DGM 'nin verdıği cezayı demokrasiye veril- miş bir ceza olarak nitelendirdiğini belirtti. Özpolat, Türkiye'nin ve bu ülkenin tüm in- sanlannın Yaşar Kemal 'e çok şey borçlu ol- duğunu vurgulayarak şunlan sövledi: "Bu ülkeye yıllarca en büyük kattalan yap- mış bir insan olarak Yaşar Kemal'e Türk mahkemelerinden ceza çıkması. bu üikenin insanlannı sevmemekle, bu ülkenin geüşme- sini istememekle açıklanabüir ancak." Devrimci Işçi Sendikalan Konfederasyo- nu (DİSK) adına yapılan açıklamada ise dü- şünmenin bir kez daha suç sayıldığı vurgu- lanarak şu görüşlere yer verildi: "Başbakan Mesut Yıbnaz, TBMM Genel Kunılu'nda okuduğu programda 'fikir öz- gürlüğünün önündeki engellerkaldınlacak' derken, avıu gün Devlet Güvenlik Mahke- mesi. yalnı/ca düşüncesini açıkJadığı için bir yazara 1 yıl 8 ay hapis cezası vermekteydi. İş- te bu Türkiye'nin temel çelişkisidir. Yaşanan- lardan çıkanlan sonuç. hükümet olanlann ve hatta başbakanlann da ötesinde bir gücün Türkiye'nin yaşamını düzenlediğidir." Behramoğlu: Hukuk ayıbı Banş Inisiyatifi adınaAli Rıza Dizdar da yaptığı açaklamada "İnisiyatifin Kurucu Baş- kanı Yaşar Kemal'e verilen ceza, onun be>- ninin futsak edilemeyeceğini bilmeyenierin cchaletidir" denildi. DGM'nın karannı "çüunazyolda ilerlen- diğinin kanrü" olarak nitelendiren İP Genel Sekreten Mehmet Bedri Gühekin de "Kürt sorunun çözümü Naşar Kemal'lerin mah- kûm edihnesindcn değil, daha çok konuşma- lanndan veyazmalanndan geciyor" dedi. Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) Başka- nı AtaoJ Behramoğlu, Yaşar Kemal'in yazı- lanndan ötürü mahkûm edilmesini, Türkiye'de adalet ve hukuk adınayapılacak en büyük ayıp olarak nitelendirdi. Behramoğlu, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: "Bu ayıp aynı zamanda bizimdir, bütün aydınlanndır. Politikanın dışında kalmaya çaüşarak sanaty a da bilim yaptıklannı sanan bütün aydınlara. sanatçüara sesleniyorum: Di- limizin, kühürümüzün büyük ustasının ya- zılanndan ötürü mahkûm edilmesi, sizleri ülkemizadma utandırmıyor mu? Eğerutan- dınyorsa, nasıi bir tepki göstermeyi düşünü- yorsunuz ve bundan böy le de politikanın dı- şuıda, ülke sorunlanna tepkisiz kalmay ı sür- dürecek misiniz?" Öğretım Elemanlan Sen- dıkası'ndan (ÖES) yapılan yazılı açıklama- da, Yaşar Kemal'in mahkûm edilmesinin Türkiye'de düşünce özgürlüğünün düzeyini gözler önüne seren somut bir gösterge oldu- ğu vurgulanarak şöyle dendı: "C'stelik bunun,'2000li vıllann eşiğinde. çağdaş bir Türkiye' söyleminin topiunual bir hedefolarak konduğu bir dönemdey apılma- sı, çağdaşhk kav ramııun bu tür söy lemlerde ne denli içi boşalülmış, sadece dışsal göster- geleri anlatan bir kavraına dönüştürüldüğü- nü de ortaya koymaktadır." Nezihe Meriç de Yaşar Kemal'le ılgili DGM'nin karannı şöyle değerlendirdi: "Bir ulusun yetiştirdiği değeıier, sanatçn lar vardır. Bunlar o ulusun küitürünün de- ğerleridir. O kültür onlan yetiştirmiş, kabul ctmiş, y üceltmiştir. Onlar bizün orta direği- mizdir. Bunca yıkür yaşama biçtikleri anla- nu n hesabuu vererek yasaiTuşlanlır. 21. yüz- yıL insan, özgürlük, insanca yaşamak ve baş- kalan hcp bu hesabuı içindedir. Bazı adlar bu değerlerin toptan temsilcisidir; Yaşar Kemal gibi. O bir kişi değil Id!" Türkeş: Yaşar Kemal suçhı MHP liden Alpaslan Türkeş, dünkü ba- sın toplantısında, konuya ilişkin soruya, "Yargı, tarafsız da\ ranmıştır. Yaşar Kemal suçludur. Mahkeme de suçlu bulmuşrur" ya- nıtını verdi. Türkeş, Yaşar Kemal'in, mah- keme heyetine yönelik, "Sizbeniyargüanu- yorsunuz. Ben sizi 10 yıl içinde yargdayaca- ğun" sözlerini eleştirerek "Yazaruğını şöh- ret haKndeduyuran bu insanın mahkemedeki davranışlan yakışıksızdır" dedı. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Yirmi Yaş... İlkbahar... Gençlik, ömrün en güzel çağıdır derler. Bütün basmakalıp sözler ve inanışlar gibi, gözden geçirilmesi gerekiyor... Gençlik, gerçekten de en güzel çağı mıdır ömrün? Ya da, sadece en güzel çağı mıdır? Bir deftere yıllar önce yazdığım bir cümle zihnim- den hiç silinmedi: "Korkunç, 22 yaşındayım!" Bugünden baktığımda da haksız olmadığımı düşü- nüyorum. Birçok konuda gecikmiştim çünkü. Biri- kimlerim yetersizdi. Yaşanması gereken birçok şey yaşanamamıştı. Ve ömrün ilk yirmi yılı geçip gitmişti bile... ••• insan ömrünün, bilinmezliklerle en dolu, sorular ve kaygılarla en çarpıntılı, en kutsal ve en büyülü döne- mi olan çocukluğu bir yana bırakıyorum... Zihnimizin ve bedenimizin tek bir konuda yoğunlaştığı, kendi- mize aşın dönük olduğumuz ilk ergenlik yıllannı da... Fakat yirmi yaşın öncesı ve sonrasındaki birkaç yıl, lise birlerde başlayan ve üniversite sonlara kadar sü- ren bir dönem (şimdi o dönemi geride bırakmış olan- lann çoğu, bunlan artık anımsamıyor olsa bile) hayat- lanmızın gerçekten en güzel, en yiğit, sözcüğün tam anlamıyla en delikanlı, fakat aynı zamanda da en zor, en sancılı, en gergin, en boğuntulu çağıdır... • • • Gençlik çağıyla ilgili yapıtlar içinde beni en çok et- kilemiş olanlardan biri, yüzyılımızın ilk yansında ya- şamış ve kendısı de genç yaşta ölüp gitmiş bir Fran- sızyazannın, Paul Nizan'ın "Fesaf" (Conspiration) ad- lı romanıdır... Özdemir Ince'nin Türkçe çevirisinden (Bilgi Yayınevi, 1975) şu satırian birlikte okuyalım: "Gençler, gençliğin can sıkıntısı ve düzensizlik ça- ğından başka bir şey olmadığını iyi bilirler; yirmi ya- şında, yitirilmiş fırsatlann sersemliğinin yarattığı be- lirsiz öfkeyle uykuya dalınmamış tek bir akşam yok- tur... Pek ender sözünü etseler, sözünü etmekten utansalarbile, ölümü herkesten fazla vesabırta genç- ler düşünürler: her boş gün yitirilmiş, yaşam çıkma- za girmiş gibi gelir onlara..." • • • "Yirmi yaş" ve "ilkbahar" sözcükleri Fransızcada mutlu bir uyak oluşturur.... Yırmi yaş, ömrün ilkbaha- ndırgerçekten de... llkbahargibi umutla dolu bir baş- langıç; ama aynı ölçüde de güvenilmez, gergin, iniş- li çıkışlı... Belki de bu benzeriik nedeniyle, 1920'li yıl- lar Fransası'ndakı devrimci üniversite gençliğini (68 kuşağının öncülerini) anlattığı romanında Paul Ni- zan, ılkbahar betimlerine sık sık yer verir: "İlkbahar yaklaşıyordu. Çok sert aylar yaşanmıştı, ama buzlar eriyor ve sağanaklar kışın sonunu haber veriyordu..." Ya da: "Ilkbahara bağlanan umutlann gökyüzü kadar çarçabuk erıdiği, mart sağanaklannın soğukyardak- çısı nisan başlannda yağmuriu birgündû. Bu kara yağ- mur ve pazar nedeniyle Paris bomboştu...." • • • 1996 kışıyla ılkbahannın çekiştiği şu günlerde ye- niden bir gençlik rüzgân esiyor Türkiye'de... TV ek- ranlanndaki görüntülerine, gazetelerdeki fotoğrafla- rına bakıyorum... Sözlenne kulak veriyorum... (Şim- diden ihtiyar kimilerini her zamankfkışkırtıcı ya da so- rumsuz unsurian bir yana bırakırsak) kendi gençlik yıl- larımdan, 6O'lı yıllardan tanıdığım bir gençlik bu... Ina- nıyorum kı ilk gençliklerini 4O'lı ya da 50'li yıllarda bı- rakmış toplumcu, yurtsever kuşakların temsilcileri de, bu delikanlıları ızlerken, içlerinde ilkbahann kıpır- dadığını duyumsamışlardır... • • • Belki hiçbir zaman genç olmamış ya da içlerinde- ki gençlik kıvılcımı daha doğmadan bastınlmış yaşlı ya da orta yaşlılar, bugünün yöneticileri, koro halin- de saldırıyorlar bu gençliğe... Coplatıyor, yerlerdesü- rüklüyor, okuldan uzaklaştınyor, tutuklatıyor, ellerin- den geldiğinde öldürtüyorlar da... Bir zamanlar "genç" olduklannı iddia eden kimileri de ağırbaşlı "baba"ve "akıl hocası" havasındalar... Hepsinin ortak yönü, gençliğin sonsuz ilkbahanndan, o hüzün ve inanç dolu, gözüpek ve kınlgan, tutku ve acı duymaya ay- nı ölçüde yetenekli, sevgili ve eşsiz gençlikten son- suzca uzaklaşmış olmalarıdır... • • • Paul Nizan, gençlik ve sonrasıyla ilgili düşüncele- rini sürdürüyor: "Otuzyaşında her şey bitmiştir artık, her şey yoluna yordamına girmiştir; ölüme alışılma- ya başlanır; buluşmaların, kibarlıklann, ailelerin, ka- zanılan paranın arasında, yirmi yaşa oranla daha az yapılır genye kalan yılların hesabı, insan artık kendi gerçek vahığına tamamen kavuştuğuna inanmega baş- lar. Gençlik, gelip geçmıştir, ağır ağır ölüme gidilir... Duygulandıncıdır gençlik çağı, mutludur, yftikhayal- lerin dokunaklı halelenyle süslenmiştir..." Dısisleri'nden savunma 6 Programımızda düşünce özgür 9 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Dışişleri Bakanlı- ğı. 53. hükümet programın- da "teröre, baskiy a. cebir ve şkklete yönelmemek kaydıy - b, ifade özgürlüğünün önün- deki tüm engellerin ortadan kakununasuıın" öngörül- düğünü belirterek tstanbul Devlet Güvenlik Mahkeme- sinin (DGM), "halkı düş- manlığını tahrik ettiği" ge- rekçesiyle yazar Yaşar Ke- malhakkında verdiği 1 yıl 8 aylık hapis cezası ile ilgili eîeştirilerde, bu unsurun da dikkate alınması gerektiği- ni bildirdi. Dışişleri açıklamasında, Türkiye'yi yurtdışında da zor durumda bırakan mah- kûmiyet karanmn savunma- sı yapılamazken hükümet programındaki "demokra- tikleşme" hedeflerine gön- dermede bulunulması dik- kat çekti. *~ İstanbui DGM'nin, "Dü- şünce Ozgürlüğü ve Türki- ye* adlı kitapta yer alan "Türkrye Üzerindeki Kara Gökyüzü" başlıkh yazısın- da, "halkı düşmaniığa tah- rik ettiği'* gerekçesiyle Ya- şar Kemal hakkında verdi- ği hapis cezasmın yurtdı- şındada geniş yankılar uyan- dırması, Dışişleri Bakanlı- ğı "nı harekete geçirdi. Ba- kanhk dünyaya, yeni hükü- met programında, düşünce özgürlüğünün önündeki en- gellerin kaldınlmasma yö- nelik hedeflerin yer aldığı mesajını verdi. Dışişleri Bakanlığı"ndan dün yapılan yazılı açıkla- mada, savcının beraat iste- mesine karşın, mahkeme- nin 1 yıl 8 ay hapis cezası verdiği ve bunu 5 yıl erte- ledeği anımsatıldı. Mevcut mevzuat ve yargı bağımsız- lıgı ilkesi karşısında, karar- la ilgili yorumda bulunma- nın doğru olmayacağı vur- gulanan açıklamada, şu gö- rüşlere yer verildi: "TBMM'ye sunulan yeni hükümet programında,suç isnadı olan ırk farkuugı ko- nusuna dtğinilmemekk bir- likte, 'Teröre, baskıya, cebir ve şiddete yönelmemek kay- dıyla ifade hürriyetinin önündeki tüm engeller orta- dan kaldınlacaktır" şeklinde yer alan açık ifadenin, bu vesile ile dikkate getirilmesi uygun olacakhr."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle